![]() |
Muhabbet, Eğlence Ve Hobileriniz Katagorisinde ve Seviyeli Konular Forumunda Bulunan DERSİMİZ:TARIK AKAN Konusunu Görüntülemektesiniz.=>...
|
![]()
Özel Arama
|
Seviyeli Konular Bu Bölümde Seviyeli,Ciddi Konuları Paylaşabilirsiniz.Ayrıca Kandiller,Tebrik Mesajlarınızıda Burada Yayınlayabilirsiniz... |
![]() |
|
LinkBack | Konu Araçları | Gösterim Biçimleri |
![]() |
#1 (permalink) |
![]() ![]() Katılım Tarihi: 10-17-10
Yaş: 72
Mesajlar: 1.815
Üye No: 102528
Uydu Alıcısı: VU+
Tuttuğu Takım: Takım Tutmuyorum
![]() ![]() |
![]()
2 Ekim 2016
![]() Bugün artık emeklilik hayatı yaşayan Suat Yalaz, hem basın dünyamızda iz bırakan çizgi-roman üstadı, hem de yönettiği filmlerle büyük ses getiren başarılı bir sinemacıdır. Bu nedenle onun “Dersimiz; Tarık Akan” diyerek bana yolladığı yazıyı sizlerle (biraz kısaltarak) paylaşmak istiyorum. Suat Yalaz, kısa bir süre önce kaybettiğimiz Tarık Akan'ı şöyle anlatıyor: * * * “Dünyalar güzeli bir genç adam düşünün… Uzun bir boy… Geniş omuzlar arasında bol kara saçlı bir baş… Mavi gözler… Biçimli ağızda, güzel dişlerle ışılayan sıcacık, yaşam sevinciyle, insan sevgisiyle dolu bir gülücük… Üstelik bu güzel adam, Türk Sineması'nın “krallarından” biri. Hem de en önde geleni… Kadınlar, kızlar hayran, erkekler fena halde hem kıskanıyor hem imreniyor. Film tekliflerine yetişemiyor, çevirdiği her film de gişe rekorları kırıyor. Kaba bir hesapla, 40 yılda 111 film. Dile kolay. Son dönem filmlerinin çoğu da ödüllü… En iyi film… En iyi aktör falan… “YOL” filminin Cannes Festivali'nde kazandığı “Altın Palmiye” ödülüyle, dünya sineması da nefesini tutmuş; “Kim bu olağanüstü aktör?” demişti. * * * Önceleri, “yakışıklı jön”, “güzel çocuk” olarak Yeşilçam'da bir dolu “salon filmleri” yaptı, “Fakir oğlan-zengin kız” şablonlarıyla gerçek sinemaya “ısınma” çalışmaları yaptı sanıyorum. Sanıyorum, diyorum, çünkü 70 yılında o sinemaya başladığı sıralarda, ben de, Türk-Fransız ortak yapım film anlaşmaları amacıyla Paris'e yerleşiyordum. Dolayısıyla, Tarık Akan'ın sinemadaki baş döndürücü yükselişini yakından izleyemedim. Hele, halkçı, solcu, milliyetçi, Atatürkçü yanını… Kenan Evren döneminde hapse bile girdiğini yeni yeni öğreniyorum… * * * “TAŞ MEKTEP” olayı, başlı başına bir “efsane”… Tek başına yazıp, oynadığı, yönettiği, kendi parasıyla, kare kare çektiği bir film sanki… Tam bir “başyapıt”, benzersiz bir şaheser… Günümüz starlarının nasıl yat sefaları sürdüklerini.. Yurt dışında yaptıkları düğünlere nasıl uçaklarla, kapattıkları adaya nasıl vapurlarla davetli taşıdıklarını gördükçe… Solcu, halkçı olduğu için hapse giren, işkence gören Tarık Akan'ın “TAŞ MEKTEP”i büsbütün, bambaşka bir anlam ve önem kazanıyor. Vatan böyle sevilir… Atatürk'ün gösterdiği yol böyle izlenir… Onun devrimlerine işte böyle sahip çıkılır… Bir sanatçı işte böyle ölümsüzleşir, “Anıt”laşır. (Vergi Rekortmenleri Listesi'nde gördüğümüz genç sanatçılarımızın kulakları çınlıyor mudur acaba?) TAŞ MEKTEP her yıl, derslere, -kaldırılan- “Türk'üm.. Doğruyum.. Çalışkanım.. Varlığım Türk varlığına armağan olsun!” andı yerine- değerli şairimiz Ataol Behramoğlu'nun yazdığı, Atatürk'lü and ile başlayacak. TAŞ MEKTEP mezun verecek. O mezunlar daha yüksek sınıflara geçerek Atatürk ilkelerine gönülden bağlı aydınlarımız olacak. (Aman ne olur, Taş Mektep'i, öztürkçe sevdasıyla, Taş Okul'a çevirmeye kalkmayalım. Atatürk düşmanları, dil sürçmesi (!) bahanesiyle çirkin biçimde telaffuz etmeyi iş edinirler.) * * * Arzu Film'in sahibi Ertem Eğilmez, salya-sümük acıklı filmlerin ve “Hababam Sınıfı” gibi komik filmlerin ünlü yapımcısı idi. Ertem, Tarık Akan'ı, suyunu çıkarana kadar kullananların başında gelir. “Hababam Sınıfı”nın yakışıklı “Damat Ferit”i Tarık Akan, Ertem'in yönettiği “Canım Kardeşim” adlı “acıklı film”de de çok güzel oynamış ve film büyük iş yapmıştı. Bu, salya-sümük aşk filmleri, salon filmleri birbirini kovalayıp giderken… Birden bire ne olmuştu da… Bu salon filmlerinin yakışıklı jönü, parlak çocuk, birden, liseli kızların rüyalarını süsleyen “Beyaz atlı prens” olmaktan çıkıp, kara topraklı köylülerin, maden ocaklarındaki kimsesiz işçilerin dertlerine derman, sorunlarına çare arayan pos bıyıklı yağız Anadolu delikanlısı oluvermişti? Ona; kim, hangi sihirli değnekle dokunmuştu? Nazım Hikmet mi? Yılmaz Güney mi? Aziz Nesin olabilir mi? Atıf Yılmaz'ın “Adak”ı, Tarık Akan'ın artık “usta”lık döneminin zirveye ulaştığı film sayılır bence… Terk edilmiş, çilekeş, sahipsiz Anadolu insanının acıklı cehalet öyküsü, konuşmadan, bakarak, sadece gözlerle ancak bu kadar güzel oynanır. Tarık Akan, “insanım”, “vatanseverim” diyen herkese, hepimize bir örnek, ders olmalı. Yaşam öyküsü kitaplaşmalı, film yapılmalı.” GÜNÜN SÖZÜ Cesur ve âdil insanlar, dik durdukları için büyüktür. Toplum dizlerinin üzerine çökmüştür de ondan… ![]() ![]() ![]() Sözcü,Rahmi TURAN Bu mesaj rselturk tarafından değiştirildi (02-10-2016 saat 23:17). |
![]() |
![]() |
![]() |
Etiketler |
akan, dersİmİz:tarik, dersä°mä°z:tarik |
|
Şu an bu konuyu görüntüleyen kullanıcı sayısı: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
Konu Araçları | |
Gösterim Biçimleri | |
|
|