PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Tarih'de Bugün 4 AĞUSTOS



muzo
04-08-2006, 10:59
1683- Dom Perignon, şampanyayı üretti.
1791- Osmanlı-Avusturya devletleri arasında Ziştovi Barış
Antlaşması imzalandı.
1875- Danimarkalı masal yazarı H.C. Andersen, Kopenhag'da öldü.
1914- İngiltere'nin Almanya'ya savaş ilan etmesiyle I. Dünya
Savaşı başlamış oldu.
1922- Enver Paşa, Türkistan'da şehit edildi.
1958- IMF'nin baskısıyla yüksek devalüasyona gidildi. Türk
Lirası, dolara göre 2.80 liradan 9.45 Türk Lirası'na
çıkarılarak devalüe edildi.
1983- İtalya'da ilk kez bir sosyalist, Sosyalist Parti Genel
Sekreteri Bettino Craxi, başbakanlık görevine getirildi.
1986- Emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya, hakkındaki yolsuzluk
iddiaları nedeniyle mal varlığını açıkladı.
1988- Samsun ve Sinop sahillerine, zehirli oldukları bildirilen
çok sayıda varil vurdu.
1993- Ressam Sabri Berkel öldü.
1993- Teröristler; Mutki, Bitlis, Yenidoğan arasında 8 minibüsü
durdurarak 15 vatandaşı öldürdü.
1996- Enver Paşa'nın naaşı İstanbul'a getirildi ve Hürriyeti
Ebediye Tepesi'ne gömüldü.
2005- Türk sinemasının emektar senaristlerinden Safa Önal, filme
çekilmiş 395 senaryosuyla Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi.

namık
04-08-2006, 12:02
> 91 yıllık hikâye...
>
> Yıl, 1915.
> Çanakkale'de kan gövdeyi götürüyor.
> "Geçerim" diye saldıran emperyalistlerin insan kaybı, 200 bini aşmış...
> "Geç de görelim" diyen dedelerimizin kaybı ise, 250 binin üstünde...
> Mermiler havada çarpışıyor.
> Cesetler toplanamayacak kadar çok...
> Bu inanılmaz kıyıma rağmen, İngiliz Hükümeti durumdan memnun.
> Çünkü gerçeği bilmiyor.
> Çanakkale'deki İngiliz cephe komutanı, "Vaziyet gayet iyi... Bugün yarın
> geçeriz" raporları gönderiyor devamlı...
> O sırada genç bir gazeteci var orada.
> Avustralyalı.
> Melbourne Age Gazetesi'nin muhabiri.
> Görüyor ki, durum kel...
> Hadise, hiç de İngiliz komutanın anlattığı gibi değil.
> Türkler kafaya koymuş...
> Kuru ekmek yiyor, bulursa üzüm hoşafı içiyor, şakır şakır ölüyor... Ama
> geçirmiyor.
> Avustralyalı olduğu için özellikle dikkatini çeken bir konu daha var.
> İngiliz komutanlar, karargâhta klasik müzik eşliğinde viski yudumlarken,
> Anzaklar patır patır gidiyor. En son iki tabur Anzak gönderiyorlar bir
> bölgeye... Türklerin, iki taburu yok etmesi iki saat bile sürmüyor.
> Üstelik, müthiş bir sansür var.
> Yazdığı haberler, İngiliz yetkililer tarafından engelleniyor.
> Bakıyor ki, olacak gibi değil...
> Sarılıyor kaleme, tüm gerçekleri tek tek anlattığı, 8 bin kelimeden
> oluşan,
> "Gelibolu Mektubu"nu yazıyor.
> Özeti şu:
> "Çanakkale geçilemez... Hemen çekilin."
> Ve bu mektubu, sansürden kurtulmak için Avustralya Başbakanı'na "elden"
> ulaştırıyor.
> Avustralya Başbakanı mektubu okuyor, gözlerine inanamıyor ve acilen, yine
> "elden", İngiltere Başbakanı'na ulaştırıyor.
> İngiltere Başbakanı mektubu okuyor, Savaş Kabinesi'ni topluyor, orada bir
> daha yüksek sesle okuyor...
> Gizlice araştırılıyor.
> Mektup doğru.
> Hatta az bile yazılmış.
> Cephedeki İngiliz komutanın, kendi poposunu kurtarmak için palavra attığı
> anlaşılıyor.
> Ve karar veriliyor.
> Komutan görevden alınıyor.
> Emperyalistler, Çanakkale'den çekiliyor.
> Yazdığı mektupla savaşın sona ermesini sağlayan genç gazeteci,
> Avustralya'da "kahraman" gibi karşılanıyor.
> "Sir" ünvanı veriliyor.
> E tabii kapılar açılıyor...
> Savaşa "muhabir" olarak giden gazeteci, savaştan sonra "gazete sahibi"
> oluyor.
>
>
> Yıl, 1952.
> Çanakkale'de savaşın kaderini değiştiren "sir gazeteci" vefat ediyor.
> Bir tane oğlu var...
> O zamanlar, 21 yaşında.
> Babasının gazetesinin başına geçiyor.
> Çalışıyor, çalışıyor, çalışıyor.
> Avustralya'ya sığmıyor...
> ABD'ye, Avrupa'ya el atıyor.
> Bugün, 75 yaşında.
> Dünya medya imparatoru.
> 75 televizyon kanalı...
> 175 gazetesi var.
> TV kanallarıyla 600 milyon izleyiciye, gazeteleriyle 11 milyon okuyucuya
> hitap ediyor.
>
>
> Yıl, 2006...
> Çanakkale'nin "dövüşerek" geçilemeyeceğini ilk anlayan "sir gazeteci" nin
> oğlu, Çanakkale'nin nasıl geçileceğini gösterdi...
> EFT'yle.
> Bastı parayı, TGRT'yi aldı.
> İsmi, Rupert Murdoch.