PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : 16. İktisat Kongresi'nde yerli oto ayrıntısı



kaptan-8
14-10-2011, 05:46
Only the registered members can see the link TEK) Başkanı Prof. Dr. Ercan Uygur, yerli otomobil üretimine yönelik çabaların, güzel iyi düşünülmüş bir girişim olduğunu ancak ancak eksik taraflarının bulunduğunu ifade etti.

Uygur, TEK ve Uludağ Üniversitesince, Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi'nde düzenlenen 16. İktisat Sempozyumu'nda, Türkiye'nin içinde bulunduğu ortama uygun olarak sempozyumun adını ''Para, Kur, Maliye Politikaları ve Reel Ekonomi'' olarak belirlediklerini söyledi.
Türk Ekonomi Kurumu'nun, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu üçlüsünden birisi olduğunu ifade eden Uygur, ''TEK, bir cumhuriyet kuruluşudur. Kuruluşunu öneren Ulu Önder Atatürk'tür. 1929'da Büyük Buhran'ın Türkiye'ye geldiği günlerde Milli Tasarruf ve İktisat Cemiyeti olarak kurulmuş. 1955'te de bugünkü adını almış'' bilgisini verdi.
Kuruluş amacının, 1929'daki Büyük Buhran'ın Türkiye'ye etkilerini azaltmak üzere önlemler düşünmek ve tartışmak olduğunu anlatan Uygur, şöyle devam etti:
''O yıllarda, dünyada, gelişmiş ülkeler de dahil olmak üzere böyle kurulmuş, bu amaca yönlendirilmiş bir kuruluş yok. Türkiye'de bir ilk ve dikkati çeken kuruluş olmuş. O dönemlerde sanayileşme politikasına yön vermek amacıyla kurulmuş. Tasarrufu artırmak, israfı önlemek amacı da var. Üçüncü amacı da iktisat bilimini, karar alıcılarına anlatabilmek, tartışılmasını sağlamak. Bunun da dünyada örneği görülmemiş. 1977'de Uluslararası Ekonomi Birliğine üye olduk. 2006'dan beri uluslararası ekonomi kongreleri düzenliyoruz. 2010'da Girne'de düzenledik.''
-Küresel ''bunalım''...-
Uygur, Türkiye Ekonomi Kurumu olarak üzerlerine önemli görevler düştüğünü dile getirerek, şunları söyledi:
''Geleneksel olarak bu sempozyumlarda günün önemli ekonomik konularına kısaca değinilir. Ben de burada çok kısaca bazı konulara değinmek istiyorum. Son 3-4 yıldır küresel bunalım yaşanıyor. Biz 'kriz' demiyoruz, Türkçe karşılığı olarak 'bunalım' diyoruz. Bu, sürdürülemez bütçe açıklarının, cari açıkların, borçlanmaların getirdiği bunalımdır. Özetle, sürdürülemeyen açıklar, borçlar ve borçlanamamalar sorunudur dünyadaki bunalım. Dünya ekonomisi en az 200 yıldır benzer bunalımlar yaşamıştır. Açıklar yaratıp, borçlanıp, büyümeye, tüketmeye çalışmak şeklinde sürdürülemeyen süreçleri, devam ettirmeye çalışmanın bunalımla bittiğini 200 yıldır biliyoruz. Bugün bir kez daha yaşıyoruz. Osmanlı'nın borç batağında nasıl battığını çok iyi biliriz. Başkalarına örnek olmuştur. ABD'deki bazı tartışmalarda Osmanlı borç sorunu, Osmanlı'nın borçla nasıl battığı, konuşmalarda, söylemlerde yer almıştır.''
Prof. Dr. Ercan Uygur, Türkiye'nin küresel bunalımdan 2008-2009'da etkilendiğini belirterek, şimdilerde halen bunun etkisinin sürdüğünü, önemli kırılganlık noktasının dış açık, iktisatçıların değimiyle cari açık olduğunu anlattı.
-Yerli otomobil konusu...-
Uygur, son günlerde cari açığa çözüm olarak bazı önerilerin tartışıldığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
''Cari açığa çözüm olarak hükümet, ilgili bakan ve kuruluşlar, yerli binek otosu üretme girişimi başlattı. Bence güzel iyi düşünülmüş bir girişim ancak eksik tarafları var. Türkiye Ekonomi Kurumu'nun geçmişte yaptığı açıklamalarla ilişkisini kurmak istiyorum. Hükümet, yaptığı önerilerde cari açığa çözüm bulmak için genel olarak yerli malı üretme girişiminden bahsediyor. Özel olarak da yerli otomObil üretme girişiminden. Güzel ve yerinde girişim ancak şöyle eksik yönü var; işin sadece arz tarafına bakmak, finansman ve talep tarafına bakmamak... Yerli otomobil fabrikası ölçeğinde kurmayı düşünelim. Finansmanını dışardan sağlayacaksanız, bu yine borçlanma özellikle dış borçlanma demektir. Bu girişimlerin sürdürülebilir ve kalıcı dengede girişimler olabilmesi için finansman tarafını daha geniş anlamda, iç tasarruf tarafının da düşünülmesi gerekir. İşin tasarruf tarafının da düşünülmesi önemlidir. Tasarruf, finansman demektir. İç tasarruf, içerden finanse edebilmek demektir. Üretmek için dış finansmana zorunlu, mecbur kalındığı sürece bu girişim başka sorunlara neden olabilir.''
-Tasarruf ve yerli malı...-
Ercan Uygur, kurum olarak 1930'da Tasarruf ve Yerli Malı Haftası başlattığını vurgulayarak, ''O dönemde dışardan gelen buhranın etkisini, cari açığı azaltmak için tasarrufa ve yerli malı üretimine vurgu yapılmıştır. Girişim daha sonraları Yerli Malı Haftası adıyla anılmış, halbuki doğru tanımlaması Tasarruf ve Yerli Malı Haftası olmalıdır'' dedi.
Sanayileşmenin, içerde üretmenin, finansman ve tasarruf tarafının bulunduğunu belirten Uygur, şunları kaydetti:
''Bu vurguyu 1930'da yapmış Türkiye Ekonomi Kurumu'nun yöneticileri. Ayrıca, iktisadi ve ekonomik yanılsama oluyor. Bazı arkadaşlarımız, meslektaşlarımız, 'Tasarruf edersek, tüketim azalır, tüketim azalırsa büyüme düşer ve büyüme düşerse peşinden daha fazla işsizlik gelir' diyorlar. Belli bir gelir düzeyinde daha çok tasarruf daha az tüketim anlamına gelir ama belli bir gelir düzeyinin sürdürülmesi, o düzeyde kalınması için tüketimin başka yönlere de gidebileceğini bilmemiz gerekir. Özellikle yatırım ve ihracatın tüketimin yerine geçebileceğini, tüketimin belli ölçüde azalmasının, talep azalması ve bunun sonucunda büyüme düşmesi anlamına gelmeyeceğini bazı arkadaşlarımız gözden kaçırıyor. Tasarruf, daha az üretmek daha az büyümek anlamına gelmez. Tasarruf, daha çok yatırım ve daha çok ihracat anlamına gelir. Ne yazık ki, bazı tartışmalarda tasarruf sanki daha düşük büyüme gibiymiş gibi ifade ediliyor, çok yanlış.''
Konuşmaların ardından oturumlara geçildi.
Sempozyuma, Bursa Vali Yardımcısı Mustafa Güney, Uludağ Üniversitesi (UÜ) Rektörü Prof. Dr. Kamil Dilek ile öğretim üyeleri, görevlileri ve öğrenciler katıldı.




Rotahaber