PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : güncel haberler



Yaban Ali
02-01-2006, 23:31
Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, kamu çalışanlarının arife günü olan 9 Ocak 2006 Pazartesi günü yarım gün idari izinli sayılacaklarını bildirdi.

Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Çiçek, Kurban Bayramı tatilinin başladığı, 10 Ocak 2006 saat 00.00'dan 15 Ocak Pazar 00.00'a kadar otoyol ve boğaz köprülerinden, belediye toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz faydalanılmasına imkan verecek Bakanlar Kurulu kararı alındığını belirtti.

Çiçek, böylelikle, bayram süresince köprü, otoyol ve toplu taşıma araçlarının ücretsiz olacağını bildirdi.

Cemil Çiçek, toplantıda ayrıca, Arife günü olan 9 Ocak 2006 Pazartesi günü kamu çalışanlarının yarım gün idari izinli sayılmasına ilişkin karar alındığını kaydetti.(a.a.)

Yaban Ali
03-01-2006, 00:04
Diyanet İşleri Başkanlığı 2006 yılı hedeflerini açıkladı. Buna göre, Başkanlık, Brüksel’de kurulacak olan Araştırma Merkezi’nde Müslümanların yanısıra Hristiyan aleminin de sorunlarını araştıracak. Ayrıca, "Diyanet Radyo ve Televizyonu" kurma çalışmaları da sürüyor.


Diyanet İşleri Başkan Vekili ve Yardımcısı Mehmet Görmez, Başkanlığın 2006 yılında bilgi tüketen değil, bilgi üreten bir kurum haline gelmesini amaçladıklarını anlatarak, Ankara’da ve Brüksel’de birer Araştırma Merkezi kuracaklarını söyledi. Bu merkezlerde, modern toplumların manevi sorunlarına, din ile ilgili sorunlara çözüm arayacaklarını kaydeden Görmez, sadece Müslümanların değil, Hristiyan ve diğer dinlere mensup toplumların da sorunlarının takip edileceğini ve araştırılacağını bildirdi. Görmez, ayrıca Brüksel’de kurulacak merkezin çalışma alanları arasında Avrupa’da yaşayan vatandaşların dini ve kültürel sorunları, Avrupa’da din devlet ilişkileri, Avrupa’da din kurumlarının konum ve statüsü ve din özgürlüğü konularının da bulunduğunu anlattı.

Ankara’daki Araştırma Merkezi’nin ise Türkiye’nin çağdaş dini sorunlarını bilimsel biçimde ele alacağını kaydeden Görmez, "50 sene önce kurbanların hijyenik yerlerde kesilmesiyle ilgili sorun yoktu. Kadınların özel cami talebi yoktu. Ayrıca çocuklara ve gençlere dini çağın diliyle anlatmak gerekir" dedi.

"AVRUPA İSLAMI" TAKİP EDİLECEK

Görmez, Avrupa’nın "Avrupa İslamı" projesinin bulunduğuna işaret ederek, bu projeyi Diyanet olarak takip edeceklerini bildirdi.

TÜRK AYDINLARINA DİYANET ANLATILACAK

Görmez, Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisinin de Türk aydınları ile Diyanet arasında ciddi uçurumların bulunması olduğuna dikkat çekerek, 2006 yılında hem Diyanet’in hem de çalışmalarının aydınlara anlatılarak, bu kesimle yeni köprüler kurmak istediklerini belirtti. Görmez, "Bizim de hatalarımız var, ancak aydınlarımızın da yanlış anlamaları söz konusu. Bu nedenle Diyanet’i ve çalışmalarımızı onlara anlatmak istiyoruz" dedi.

RADYO VE TV ÇALIŞMASI

Görmez, müstakil bir radyo ve televizyon kanalı oluşturmayı planladıklarını, bunun için de RTÜK ile çalışmaları sürdürdüklerini de açıkladı. "Diyanet TV ve Radyosu"nda öncelikle eğitici yayınlara yer verileceğini ifade eden Görmez, "Bu radyo ve televizyon ile halka Kur’an okumayı öğretme ve bize gelen soruları yanıtlama gibi çalışmalarımız olacak" dedi. Görmez, televizyonun yıl sonuna kadar yetişip yetişmeyeceğini henüz bilemediklerini ancak çalışmaların devam ettiğini söyledi.

DİYANET-YÖK İŞBİRLİĞİ

2006 yılında personele yönelik hizmet içi eğitim ve halka yönelik yaygın eğitim vermeyi planladıklarını ifade eden Görmez, personelin 4 yıllık üniversite mezunu olması ve dil öğrenmesi için de çalışmalara devam ettiklerini bildirdi. Görmez, "Personelimiz arasında 4 yıllık ilahiyat mezunu 6 bin kişi var. Biz bu kişiler arasında 35 yaş altında olanları tespit ettik. Hepsini yazılı bir sınava tabi tuttuk. Bunlar arasında 3 bin kadar personelin dil öğrenmesi için seferber olduk. Örneğin, Rusça öğrenmeleri için kurs açtık. Öte yandan ilahiyat ön lisans programı açıldı. Bu programdan 30 bin personelimiz mezun oldu. 80 bin personelimiz bulunduğunu gözönüne alırsak, bu gayet iyi bir rakam. Ayrıca, 2 yıllık ön lisans bitirenlerin 4 yıllığa tamamlanması için YÖK’le iyi bir çalışma yaptık. Buradan da 500 arkadaşımız mezun oldu. bu sayıyı gelecek yıl arttırmak, hatta tüm personelin 4 yıllık okuldan mezun olmasını sağlamak istiyoruz" diye konuştu.

Halka yönelik yaygın din eğitiminde ise, tüm müfredatların değiştirildiğini bildiren Görmez, örneğin yaz kurslarında çocuklara hitap eden fazla unsurlar bulunmadığını, bu nedenle resimli din kitapları ile dinin daha kolay anlatılacağını bildirdi.

VAİZLERE SUÇ PSİKOLOJİSİ DERSİ

2006 yılında din hizmeti kavramını da yeniden tanımladıklarına değinen Görmez, toplumun kanayan yaralarını saracaklarını söyledi. Görmez, sokak çocukları için sığınma evleri, engellilere yönelik çalışmalar ve cezaevlerindeki sorunlara aktif çözümler üreteceklerini kaydetti. Görmez, "Dini sadece anlatıyor, sorunların çözümünde aktif olarak bulunmuyorduk. Bu hatayı artık yapmayacağız" dedi. 30 bin cami derneğini toplumun sorunlarını gideren bir sivil toplum örgütü haline getireceklerini ifade eden Görmez, bu örgütlerin Diyanet ile işbirliği yaparak sığınma evleri oluşturacağını bildirdi. Görmez, cezaevlerinde görevli vaizlere insan ve suç psikolojisi eğitimi vereceklerini de kaydetti.

AYDINLARA YÖNELİK İSLAM’A GİRİŞ SETİ

Engelliler için camilere özel rampa ve asansör çalışmalarının devam edeceğini anımsatan Görmez, işaret diliyle hutbe okunmasının da pek çok camide 2006 yılı içinde gerçekleşeceğini söyledi. Görmez, görsel yayınları sesli yayınlar haline getirdiklerini kaydederken, bunun için Ensar Kılıç, Semih Sergen gibi 21 tiyatrocunun sesinden yararlandıklarını anlattı.

Görmez ayrıca, çocuklara, halka ve aydınlara yönelik İslam’a giriş seti, Alevi Bektaşi klasikleri seti, yaşayan dünya dinleri seti gibi çalışmaların da 2006 yılında vatandaşın hizmetine sunulacağını belirtti.
ANKA

Nakkus
03-01-2006, 00:07
Güzel haber gerçekten insanlar dini konuları en doğru yerden öğrene bilirler

Yaban Ali
03-01-2006, 01:13
A.A.
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Hisse Senetleri Piyasası'nda, Kurban Bayramı dolayısıyla önümüzdeki hafta işlem yapılmayacak.

Borsa Başkanlığı'nın konuya ilişkin açıklamasında, resmi tatil olması nedeniyle 9-13 Ocak tarihleri arasında İMKB Hisse Senetleri Piyasası'nda işlem yapılmayacağı bildirildi.
Açıklamada, 5 Ocak Perşembe günkü işlemlerin takasının 16 Ocak Pazartesi günü, 6 Ocak Cuma günkü işlemlerin takasının ise 17 Ocak Salı günü yapılacağı kaydedildi.

Yaban Ali
03-01-2006, 02:03
(a.a.)

Rusya ile Ukrayna arasındaki doğalgaz krizinin ardından, Ukrayna üzerinden Macaristan'a ulaşan doğalgaz hattında durumun normale döndüğü belirtildi.

Macaristan Ekonomi ve Ulaştırma Bakanlığı sözcüsü Miklos Merenyi, Reuters ajansına verdiği demeçte, “Bize gelen bilgiye göre, sistemdeki gaz basıncı sözleşmede öngörülen düzeye geri geldi” dedi.

Ekonomi Bakanı Janos Koka, daha önce, Rusya'nın yarına (salı) kadar yeniden tam kapasite gaz desteği sağlayacağı sözünü verdiğini açıklamıştı.

Rusya ile Ukrayna arasındaki fiyat anlaşmazlığı nedeniyle ortaya çıkan doğalgaz krizi, boru hattının Ukrayna'dan geçmesi nedeniyle Batı'yı endişelendirmişti.

Yaban Ali
03-01-2006, 10:48
ANKA

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan yayımladığı genelgeyle, kamuda memur, sözleşmeli ve işçi olarak çalışan tüm personelin 15 Ocak 2006’da ödenmesi gereken maaş ve ücretlerinin 6 Ocak’ta avans olarak ödeneceğini bildirdi.

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, kamu çalışanlarının özlük hakları ve diğer ödemeleriyle aylıkların Kurban bayramı öncesinde avans olarak ödenmesi için bir genelge yayımladı.

Genelgede aylıklarını personel kanunlarına göre alan kamu görevlilerine 15 Ocak 2006 tarihinde ödenmesi gereken tüm hakedişlerinin, 6 Ocak 2006 tarihinde avans olarak ödeneceğini bildirdi. Kamuda çalışan sözleşmeli personel, işçi ve diğer personel hakkında da aynı şekilde işlem yapılacağı belirtilen genelgede, avansın hesabında ele geçen net tutarların esas alınacağı ve aylıkları banka hesaplarına aktarılan personelin avans tutarlarının ilgili bankalarca zamanında ödenmesinin sağlanacağı belirtildi.

Genelgede ilgili personelin avans ödenmesiyle ilgili işlemlerin aksamadan yürütülmesini sağlamakla görevli ve sorumlu olduğu belirtilerek,"İl dahilindeki mahalli idare birimleri dahil tüm ilgili birimlere gerekli duyurunun yapılması ve herhangi bir aksamaya meydan verilmemesi hususunda ilgili birimlerce bütün tedbirlerin alınması gerekmektedir" denildi.

Genelgede, 1-14 Ocak arasına ilişkin zam farklarının ise hesaplandıktan sonra ödeneceği ifade edildi.
Genelgede, Merkezi Yönetim Bütçe Yasası’yla 1 Ocak’tan geçerli olmak üzere, memur maaşlarını hesaplamakta esas alınan aylık katsayının 0,04265’e, taban aylığı katsayısının 0.53377 ve iş güçlüğü, iş riski, temininde güçlük ve mali sorumluluk zamlarının aylık tutarlara çevrilmesine esas yan ödeme katsayısının ise 0.01353 olarak belirlendiği hatırlatıldı. Bakanlar Kurulu kararıyla da sözleşmeli ücret tavanının 1.958 YTL’ye yükseltildiği ve sözleşmelilerin mevcut brüt sözleşme ücretlerihih yüzde 2.5 oranında artırılmasının öngörüldüğü vurgulandı.

Yaban Ali
03-01-2006, 10:55
SUVA (A.A)

Fiji açıklarında bugün Richter ölçeğine göre 7.1 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiği bildirildi.


ABD Jeolojik Araştırma kurumundan yapılan açıklamada TSİ 01.13'te Fiji'ye ait Ndoi adasının 100 kilometre açığındaki depremin yerin 579 kilometre altında meydana geldiği belirtildi.

Depremde yaralanmalar veya hasar meydana geldiğine ilişkin henüz bir açıklamada bulunulmadı.

fa77
03-01-2006, 11:00
SUVA (A.A)

Fiji açıklarında bugün Richter ölçeğine göre 7.1 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiği bildirildi.


ABD Jeolojik Araştırma kurumundan yapılan açıklamada TSİ 01.13'te Fiji'ye ait Ndoi adasının 100 kilometre açığındaki depremin yerin 579 kilometre altında meydana geldiği belirtildi.

Depremde yaralanmalar veya hasar meydana geldiğine ilişkin henüz bir açıklamada bulunulmadı.
allah tüm insanlığı büyük felaketlerden korusun
sevgiler.....

Yaban Ali
03-01-2006, 11:04
Mithat ÜNAL, (DHA)

Mersin’in Anamur İlçesi’nin Antalya sınırındaki Karaağa Köyü’nde, iddiaya göre Mehmet Temel (70) ile oğlu Haşim Temel (51) orman ürünlerinin ticareti konusunda aralarında uzun süredir anlaşmazlık bulunan muhtar Eşref Yıldırım (51), oğlu Uğur Yıldırım (26) ve yeğeni Yavuz Yıldırım’ı (18) ormanlık alanda pusuya düşürdü.

Baba ile oğlunun, ormanlık alandan geçerken tabancalarla üzerlerine kurşun yağdırdıkları muhtar, oğlu ve yeğeni olay yerinde yaşamını yitirdi. Katil zanlıları cinayetten sonra Gazipaşa jandarmasına teslim oldu.

fa77
03-01-2006, 11:05
memurların bayramı desenize :)

fa77
03-01-2006, 11:07
hayret bişi ya böyle haberleri duyunca kahroluyorum ölüme ve sona bakarmısınız
allah herkese ölümünde hayırlısını versin
sevgiler.....

CABBARİ
03-01-2006, 11:31
fa77 sana katılıyorum allah herkese hayırlı ölüm versin..
saygılar..

CABBARİ
03-01-2006, 11:33
yılbaşı kıyagı memurlarımıza iyi gelmiştir inşallah:)
selametle..

CABBARİ
03-01-2006, 11:33
ALLAH korusun tsunami falan:(

Yaban Ali
03-01-2006, 11:43
Bayram kıyağı desek daha doğru olur.

fa77
03-01-2006, 11:45
Bayram kıyağı desek daha doğru olur.

evet forumun ilk sobesi :spying: :spying: :spying:

Yaban Ali
03-01-2006, 12:31
ANKARA (A.A)

Diyanet İşleri Başkanlığı yetkilileri, Müslüman kadınların kurban kesebileceğini bildirdiler.


Diyanet yetkilileri, yaptıkları açıklamada, İslam dininde, kurban kesecek kişide Müslüman olmasının dışında bir şart aranmadığını belirttiler. Yetkililer, “Akıl ve temyiz gücüne sahip her Müslüman kadın ve erkek kurban kesebilir” görüşünü dile getirdiler.

Yenimahalle Belediyesi'nce, pazar günü gerçekleştirilen sertifika sınavına katılan bazı kursiyer kasaplar, testte yer alan “Kadın kasap kurban kesebilir mi?” sorusuna “evet” cevabının verilemeyeceğini iddia etmişlerdi.
Sınav kağıtlarını değerlendiren jüri ise kadınların da kurban kesebileceğini savunmuştu.

Yaban Ali
03-01-2006, 12:33
A.A.

İlk ve ortaöğretim okullarında öğrenim gören öğrenciler, 6 Ocak Cuma günü 3 hafta sürecek yarıyıl tatiline çıkacak.

12 Eylül Pazartesi günü başlayan 2005-2006 eğitim-öğretim yılının ilk dönemi, bu hafta tamamlanıyor. İlköğretim ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 13.5 milyon öğrenci, 6 Ocak Cuma günü karne alacak. Öğrenciler ve öğretmenler, yarıyıl tatilinin Kurban Bayramı ile birleştirilmesi dolayısıyla hafta sonları da dahil toplam 23 gün tatil yapma fırsatı bulacak.

2005-2006 eğitim-öğretim yılının ikinci yarısı, 30 Ocak Pazartesi günü başlayacak ve 12 Haziran 2006 Pazartesi günü sona erecek. Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2004-2005 eğitim-öğretim yılı istatistiklerine göre, 35 bin 581 ilköğretim okulundaki 286 bin 290 derslikte 10 milyon 565 bin, 6 bin 861 ortaöğretim okulundaki 88 bin 937 derslikte 3 milyon 40 bin öğrenci öğrenim görüyor. Okullarda yaklaşık 575 bin öğretmen görev yapıyor.

tike®
03-01-2006, 12:35
teşekkürler bilgi için elinize sağlık

fa77
03-01-2006, 12:39
ANKARA (A.A)

Diyanet İşleri Başkanlığı yetkilileri, Müslüman kadınların kurban kesebileceğini bildirdiler.


Diyanet yetkilileri, yaptıkları açıklamada, İslam dininde, kurban kesecek kişide Müslüman olmasının dışında bir şart aranmadığını belirttiler. Yetkililer, “Akıl ve temyiz gücüne sahip her Müslüman kadın ve erkek kurban kesebilir” görüşünü dile getirdiler.

Yenimahalle Belediyesi'nce, pazar günü gerçekleştirilen sertifika sınavına katılan bazı kursiyer kasaplar, testte yer alan “Kadın kasap kurban kesebilir mi?” sorusuna “evet” cevabının verilemeyeceğini iddia etmişlerdi.
Sınav kağıtlarını değerlendiren jüri ise kadınların da kurban kesebileceğini savunmuştu.

namaz kıldıramaz ama kurban kesebilir mantıklı
sevgiler......

CABBARİ
03-01-2006, 12:43
her kurban oncesi bu tarz şeyler çıkarıyorlar yıllardır zaten bu şekilde işler bu olaylar bayanlarda gayet iyi kesebilir..
selamete..

fa77
03-01-2006, 12:43
oooooohhhhhhh öğrenci olmak varmış be :)

Yaban Ali
03-01-2006, 12:58
Irak'ın devrik Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, Duceyl katliamıyla ilgili olarak yargılandığı özel mahkeme tarafından ölüm cezasına çarptırılması halinde, idam edilmeyi değil, kurşuna dizilmeyi tercih ettiğini söyledi.
Saddam'ın, iki avukatıyla 5 saat süren görüşme sırasında, halen Irak silahlı kuvvetlerinin komutanı olduğunu ve askeri lider olarak en doğru yolun kurşuna dizilerek ölmek olacağını söylediği bildirildi.
The Washington Post gazetesine görüşmeyle ilgili bilgi veren avukat İsam Gazzavi, Saddam'ın, ''Ölümden korkmuyorum. Tabii ki suçsuzum. Ancak benim ölmemi istiyorlar'' dediğini aktardı.
Saddam ile 7 Aralık'ta, bir mahkeme binasının bodrum katında yaptığı görüşmede, devrik liderin avukat ekibinde yer alan ABD'nin eski Adalet Bakanı Ramsey Clark'ın da bulunduğunu kaydeden Gazzavi, müvekkili için ölümle tehdit edilmenin bir anlamı olmadığını, canını, hiçbir Iraklınınkinden değerli görmediğini söyledi.
Ramsey Clark da The Times'a verdiği demeçte, Gazzavi'nin açıklamalarının büyük bölümünü doğruladı.
aa

fa77
03-01-2006, 12:58
maksat polemik olsun bu ülkede zekeriya beyazlar yaşar nuriler ve diğerleri olduğu sürece herşey olur
sevgiler......

fa77
03-01-2006, 12:59
adam zaten diktatör hakettiği gibi ölmeyi tercih ediyor helal olsun demek geliyor içimden
sevgiler.....

Yaban Ali
03-01-2006, 12:59
Adana’da, kimsesiz çocuklar için düzenlenen "dansözlü" yeni yıl kutlamasıyla gündeme gelen Adana Çocuk Sitesi’nin Müdürü Kamil Ünlü’nün görevinden istifa ettiği bildirildi.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, 0-6 Yaş Kimsesiz Çocukları Koruma Derneği tarafından düzenlenen "dansözlü" yeni yıl kutlamasıyla ilgili idari soruşturma tamamladı.
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na (SHÇEK) bağlı Çocuk Sitesi’nde öğretmen olarak görev yaparken, 16 Eylül 1994 tarihinden müdürlüğe getirilen Kamil Ünlü’nün, istifa dilekçesini SHÇEK İl Müdürlüğü’ne sunduğu öğrenildi.
Dilekçenin kendisine ulaştığını doğrulayan SHÇEK İl Müdür Vekili Yusuf İyi ise istifa nedeniyle ilgili herhangi bir açıklama yapamayacağını, konuyu Vali Cahit Kıraç’a ilettiklerini bildirdi.
dha

fa77
03-01-2006, 13:01
istifa etmesi gereken istifa etmiş layığını bulmuş
sevgiler.....

Yaban Ali
03-01-2006, 13:02
A.A.

Konya'da polisin, iki ayrı suç örgütüne yönelik düzenlendiği operasyonda yaklaşık 50 kişi gözaltına alındı.

Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, silah kaçakçılığı, çek-senet tahsilatı, haraç alma, adam yaralama gibi çok sayıda suça karıştığı öne sürülen iki ayrı gruba karşı operasyon başlattı. Sedat Peker ile bağlantılı olduğu öne sürülen Seyit Mehmet Y. ile Ejder B'nin liderliğini yaptığı iddia edilen iki gruptan Konya ve ilçeleri ile Mersin ve Denizli'de yaklaşık 50 kişi gözaltına alındı.

Çok sayıda silahın da ele geçirildiği operasyonun Konya, Mersin ve Denizli'de sürdürüldüğü, gözaltına alınanların sayısının artabileceği belirtildi. Operasyona, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nden 80, Asayiş Şube Müdürlüğü'nden 120, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nden 40 ve diğer birimlerden yaklaşık 130 polis katılıyor.

Yaban Ali
03-01-2006, 13:04
KONYA (A.A)

Konya Emniyet Müdürlüğü'nce başlatılan ”Egzoz Operasyonu” kapsamında sahte araç vizesi çıkarma olayına karıştıkları iddia edilen 31 kişi, adliyeye sevk edildi.


Konya'da motorlu taşıtlara, çıkar amaçlı suç örgütü oluşturarak, sahte araç vizesi çıkardıkları iddiasıyla gözaltına alınan, aralarında Karayolları'nda görevli bir memurun da bulunduğu 31 kişi, Konya Adliyesi'ne getirildi.
Geniş güvenlik önlemleri altında adliye binasına alınan 31 kişiden 12'si, ifadelerinin alınmasının ardından serbest bırakıldı.

Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi'nin düzenlediği operasyonda, yaklaşık 1500 aracın fenni muayene işlemlerini sahte mühür ve imzalarla yapılmış gibi gösteren çok sayıda sigortacı ile K.M. isimli bir memur gözaltına alınmıştı.

Devletin bu yolla 3-4 milyon YTL zarara uğratıldığı iddia ediliyor.

CABBARİ
03-01-2006, 13:09
saddam hüseyini allahtan başk akimse oldüremez şu andada sefil değil aynı bizim apo gibi krallar gibi yaşıyor ve oyle kalacaktır...
selametl..

fa77
03-01-2006, 13:11
saddam hüseyini allahtan başk akimse oldüremez şu andada sefil değil aynı bizim apo gibi krallar gibi yaşıyor ve oyle kalacaktır...
selametl..
buda bi ihtimel ama inan bana apo gibi olmayacak tüm dünyanın önünde asacaklar adamı iddialı oldu biraz ama öyle olacak bekleyelim ve görelim derim ben
sevgiler....

fiesta73
03-01-2006, 13:34
buda bi ihtimel ama inan bana apo gibi olmayacak tüm dünyanın önünde asacaklar adamı iddialı oldu biraz ama öyle olacak bekleyelim ve görelim derim ben
sevgiler....
Yanılıyorsun fa77, Saddam'ı asmak demek onu ızdıraptan kurtarmak olur. onun için asla onu asmazlar ve bu şekilde eziyet ederek ona en büyük cezayı çektirmiş olurlar. ölüm hem onun hemde apo gibilerinin kurtuluşu demektir. :yes:

fa77
03-01-2006, 13:39
Yanılıyorsun fa77, Saddam'ı asmak demek onu ızdıraptan kurtarmak olur. onun için asla onu asmazlar ve bu şekilde eziyet ederek ona en büyük cezayı çektirmiş olurlar. ölüm hem onun hemde apo gibilerinin kurtuluşu demektir. :yes:
kurtuluş ölümdeyse ben hemen ölmeye razıyım
sevgiler......

fiesta73
03-01-2006, 13:49
kurtuluş ölümdeyse ben hemen ölmeye razıyım
sevgiler......
Saçmalama olm.:stop2: biz diktatörlerden bahsediyoruz. Seninkisi ne alaka...:cunning:

fa77
03-01-2006, 13:54
Saçmalama olm.:stop2: biz diktatörlerden bahsediyoruz. Seninkisi ne alaka...:cunning:
çok alaka ölüm saddam içinde olsa apo içinde olsa kurtuluş değildir:praying:
sevgiler....

fiesta73
03-01-2006, 14:01
çok alaka ölüm saddam içinde olsa apo içinde olsa kurtuluş değildir:praying:
sevgiler....
Birincisi ben ne alaka derken ne saddamdan nede apodan bahsettim ben senden basettim. yani ölümü kendinle bağdaştırmana kızdım. ikinciside bu adamlar başkalarına zulüm etmekten hoşlanırlar. yani insanlarazulmetmek onların bir nevi gıdasıdır ve onunla beslenirler. şu anda ikiside gıda alamıyor senin anlayacağın. fatihe sor oda bana hakverecektir. kal sağlıcakla.:praying: :praying:

fa77
03-01-2006, 14:05
Birincisi ben ne alaka derken ne saddamdan nede apodan bahsettim ben senden basettim. yani ölümü kendinle bağdaştırmana kızdım. ikinciside bu adamlar başkalarına zulüm etmekten hoşlanırlar. yani insanlarazulmetmek onların bir nevi gıdasıdır ve onunla beslenirler. şu anda ikiside gıda alamıyor senin anlayacağın. fatihe sor oda bana hakverecektir. kal sağlıcakla.:praying: :praying:
aaaaaaa abi sen neden nick değiştirdin :sunglasses2:

fiesta73
03-01-2006, 14:23
aaaaaaa abi sen neden nick değiştirdin :sunglasses2:
değiştirme nedenimin Yarısı senin için... Ama boş ver bu konuyu bir daha açma sonra özelden msn. den konuşuruz...:sunglasses2:

Nakkus
03-01-2006, 14:30
Dinen belki bi mahsuru yokturda ya hangi kadın cesaret edebilir bilmem
bide hayvan büyük baş ise çoğu erkeğin bile cesaret edemediğini bi kadın nasıl yapar bilmem valla

Yaban Ali
03-01-2006, 14:46
Ümit KOZAN/MEKKE, (DHA)

Diyanet İşleri Başkanlığı organizasyonu ile hac görevini yapmak için kutsal topraklara giden Türk hacı adaylarında ölenlerin sayısı 24’e çıtı. Daha önce 17 kişi hayatını kaybetmişti.

Son olarak hayatını kaybeden hacı adaylarının isimleri şöyle:

İzzettin Mumcu, (Adana), Nazmi Sarıbay (Hatay), Fatma Kazan (Eskişehir), Tosun Yeğin (Hollanda), Arif Güven (Amasya), Alişir Çoban (Kocaeli), Ayşe Devrez (Ankara).

Daha önce vefat eden hacı adayları ise şunlar:


Abdullah Soydan (Kayseri), Zeynep Yüksel (Hatay), Halime Solmaz (Sakarya), Abdurrekip Baydur (Sakarya), İbrahim Karadaş (Şanlıurfa), Mozan Bozkurt (Mersin), Ahmet Necati Kösem (İzmir), Yılmaz Horuk (İstanbul), Cemal Düşer (Malatya), İbrahim Aydın (Bursa), Mehmet Yıldız (Erzurum), Şakir Kaya (Kilis), Dündar Güner (Bursa), Nedime Aslan (Isparta), Fatma Şatıroğlu (Trabzon), Hediye Türkan Malkoç (Trabzon).

Hac adaylarının ölüm nedenleri kalp krizi, nefes yetmezliği, mide kanaması, solunum ve kalp yetmezliği, beyin ölümü, prostat olarak bildirildi. Diyanet organizasyonu dışında hac için Mekke’ye gelen Mustafa Çakır ise trafik kazası sonucu hayatını kaybetmişti.

Yaban Ali
03-01-2006, 14:47
Mehmet ÇİFTÇİ/MADRİD, (DHA)

Dünyada "maganda kurşununa" en çok kurban veren ülkenin Türkiye olduğu ortaya çıktı. Her yıl 700 kişinin maganda kurşunlarıyla can verdiği Türkiye’yi Porto Riko ve Dominik Cumhuriyeti izliyor.


ABD’de Ateşli Silahlardan Korunma Merkezi Ajansı’nın yaptığı bir araştırma, dünyada "kutlama" adı altında serseri kurşuna kurban gidenlerin en fazla görüldüğü ülkenin Türkiye olduğunu gösterdi.

Türkiye’de istatistiklere yansımış vakalara göre maganda kurşunuyla yılda 700 kişinin hayatını kaybettiği belirtilen araştırmada, bu silahlardan çıkmış kurşunlarla bir başkasının hayatına mal olanların yüzde 87’sinin hapis cezası almadığı ve serbestçe dışarıda dolaştığı vurgulandı.

PORTO RİKO’DA MEZAR BAŞINDA ATEŞ AÇMA GELENEĞİ CAN ALIYOR

Türkiye’nin açık ara önde olduğu listede, ikinci ve üçüncü sırada Orta Amerika ülkelerinden Porto Riko ve Dominik Cumhuriyeti bulunuyor.

Özellikle Porto Riko’daki kutlamaların çok fazla olması dolayısıyla yılda ortalama 300 kişinin serseri kurşuna kurban gittiği kaydedildi. Bu ülkede, ölünün ardından mezar başında ateş açma geleneği olduğu için birçok kişi hayatını mezar başında kaybedebiliyor.

Dominik Cumhuriyeti’nde ise maganda kurşunuyla ölenlerin başında çocuklar geliyor. Bu ülkede, çocukların yoğun olduğu ulusal kutlamalarda havaya ateş açmanın yasal olmasından dolayı yılda 100’den fazla çocuk hayatını kaybediyor.

Çocuk ölümlerinin artması üzerine Dominik Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı, maganda kurşunuyla ölen ve yaralanan çocukları korumak ve ailelerine yardım etmek amacıyla bir merkez açmak zorunda kaldı.

‘Maganda ligi’nde üst sıralardaki bir başka ülke ise Filipinler. Bu ülkede sadece yeni yıl kutlamalarında onlarca kişi hayatını kaybediyor.

KALİFORNİYA’DA MAGANDA TERÖRÜNE 25 YIL AĞIR HAPİS CEZASI

Araştırma ABD’nin başının da magandalarla dertte olduğunu gösterdi. Özellikle Miami, New Orleans, Phoenix ve Los Angeles eyaletlerinde magandaların açtığı ateş sonucu ölenlerin sayısı yılda 100 kişiyi aşmış durumda.

Magandalara en sert önlemleri alan eyaletlerin başında ise Kaliforniya geliyor. Bu eyalette çıkarılan bir kanun uyarınca, maganda kurşunuyla birisinin hayatına mal olan kişiye 25 yıl ağır hapis cezası veriliyor. Bu kanun sayesinde California’daki serseri kurşun vakalarında büyük düşüş yaşandığı belirtiliyor.

Nakkus
03-01-2006, 14:52
Bütün vafat edenlere Allah rahmet eylesin
inşallah bu sayı daha fazla artmaz

Yaban Ali
03-01-2006, 15:25
İnşallah. Ancak her yıl belli sayıda hacımızı kaybetmekteyiz.

Yaban Ali
03-01-2006, 15:30
İSTANBUL (A.A)

Fener Rum Patriği Bartholomeos, ”Hz. İsa'nın Vaftiz Günü” dolayısıyla 6 Ocak'ta ayin yönetmek ve Florida sahilinde gerçekleştirilecek denizden haç çıkarma törenine katılmak üzere yarın ABD'ye gidecek


Patrikhanenin Basın ve Halkla İlişkiler Bürosu'ndan yapılan açıklamada, şöyle denildi:

“Mesih İsa'nın vaftizi, kilisemizde her sene 6 Ocak günü ayinlerle kutlanmaktadır. Mesih İsa Ürdün Nehri'nde vaftiz olduğundan, bu önemli olayın anısına ve onu temsilen deniz, göl ve nehirlere yakın olan kiliselerde, kutsal haç dualar eşliğinde ruhani tarafından suya atılır ve hazır bulunan gençler, haçı sudan çıkarmak için yüzerek yarışırlar.
Amerika Başepiskoposluğu ve cemaati, Patrik Bartholomeos'u, 2006 yılındaki Mesih İsa'nın Vaftiz Bayramı için ABD'ye davet etmişti. Patrik Bartholomeos, yarın ABD'ye hareket edeceklerdir.
Bartholomeos'un 6 Ocak tarihinde yöneteceği büyük ayinin akabinde kutsal haç, Florida sahilinden denize atılacaktır.”

Açıklamada, Fener Rum Patriği Bartholomeos'un 9 Ocak'ta Türkiye'ye döneceği kaydedildi.

Yaban Ali
03-01-2006, 16:36
A.A.

Emekli Sandığı'nın on-line emeklilik ile memurları 2 ay yerine 2 günde emekli etme projesi, diğer kamu kuruluşlarının olumsuz tavrı yüzünden hayata geçirilemiyor.

Emekli Sandığı, kuruma tabi çalışanlar için yeni bir veri tabanı oluşturulması, emekli kesenekleri ve kurum karşılık bilgilerinin elektronik ortamda kişi bazında tutulması amacıyla yeni bir proje hazırladı. Memurların 2 ay yerine 2 günde emekli edilmesine olanak sağlayacak proje, mevcut sistemde tam olarak bilinemeyen ve kontrol edilemeyen emekli kesenek ve karşılık tutarlarının günlük şekilde izlenmesine imkan verecek. Söz konusu projeyle, her ay kurumlardan ne kadar kesenek-karşılık yatırıldığı, bu miktarların doğru olup olmadığı ve bunları göndermeyen kurumlar bulunup bulunmadığı da elektronik ortamda anında görülebilecek.

Her devlet memuru ve kuruma tabi diğer kamu görevlileri için elektronik ortamda hizmet belgesi düzenlenmesini de öngören proje ile kamu görevlilerinin emekli olmak istediklerinde kurumlarından hizmet belgesi almasına da gerek kalmayacak. Emeklilik işlemlerini on-line ortama alarak, yazışmaları önleyecek projede, hangi kurumda kaç personel istihdam edildiği, hangi hizmet sınıfında ve yaşta, kaç kişi çalıştırıldığı da ortaya konacak.

ÇALIŞANLARA DA GÜNLÜK TAKİP İMKANI

Yeni uygulamayla birlikte, memurlar ve sandığa tabi diğer kamu çalışanları, hizmet durumlarını da sürekli olarak takip etme imkanına kavuşacak. Çalışanlar, ne zaman emekli olabileceklerini de, elektronik ortamda anında öğrenebilecek.
Tüm hizmet ve kesenek tutarının Sandık kaydına alınmış olmasıyla, kurumlardan hizmet belgesi ve emeklilik onay belgesinin alınmasına da ihtiyaç kalmayacak. Emekli olmak isteyen kişi, çalıştığı kuruma başvurduğunda, bu durum elektronik imza ile anında Emekli Sandığına iletilecek. Sandık da, hizmet bilgilerine göre hemen aylık bağlama işleminini gerçekleştirecek.

KAMU BİLGİ VERMİYOR

Ancak kamu kuruluşları, memurların ve Emekli Sandığı'na tabi diğer kamu görevlilerinin hizmet bilgi cetvellerini Sandığa vermeye yanaşmıyor. Yetkililer, söz konusu bilgilerin Sandığa iletilmesi durumunda, emekli kesenekleri ile kurum karşılıklarını zamanında yatırmayan kamu kuruluşlarının ortaya çıkacağını belirtiyor. Emekli Sandığı Kanunu gereğince, kesenek ve kurum karşılıklarını bildiren, ancak ödeme emrini göndermeyen kamu kuruluşlarına yüzde 20 gecikme zammı uygulanıyor. Kesenek ve kurum karşılıklarını süresinde bildirmeyen ve yatırmayan kamu kuruluşlarına ise yüzde 30 gecikme faizi işletiliyor. Eğer söz konusu borç ilgili memurlarca tahakkuk ettirilmemiş ya da gönderilmemiş ise bu defa toplam borç, yüzde 10 fazlasıyla alınıyor. Emekli Sandığı yetkilileri, “sanıyoruz kamu kuruluşları, bu yüzden personele ait hizmet bilgi cetvellerini vermek istemiyor. Bu nedenle Hizmet Belgesi Oluşturarak Emeklilik İşlemlerinin On-Line Yürütülmesi Projemiz devreye giremiyor” açıklamasında bulundular.

40 BİN KURUMDAN BİLGİ TOPLANIYOR

Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü yetkilileri, halen uygulanan emeklilik sisteminin oldukça karışık ve sağlıksız bir yapı arz ettiğine de işaret ediyor. Verilen bilgiye göre, halen yaklaşık 40 bin ayrı kurumdan, buralarda çalışanlara ait yıllık emekli kesenek ve kurum karşılık bilgileri, kağıt ortamında sandığa geliyor. Gelen bilgileri ”görüntü” olarak kaydeden Sandık, kesenek ve kurum karşılık bilgilerini de, yıl ve kurum numarasına göre saklıyor. Bunun sonucunda da, ancak kurum numarasına göre arama yapılabiliyor, kişi bazındaki aramalar da göz taraması ile gerçekleştiriliyor. Elektronik ortamda kayıt olmadığından emekliye ayrılacak memurların emekli kesenek ve kurum karşılıklarının tamamının yatıp yatmadığının kontrolü ya çok zor oluyor, ya da hiç mümkün olmuyor. Memurlar da, kendi emekli kesenek ve karşılık bilgilerine ulaşamıyor. Günümüzde bir devlet memuru, emekli olmak için kurumuna başvurduğunda, hizmet belgesi ve onay alma işlemleri 1.5 ayı buluyor. Emekli Sandığı da emekli maaşını 5 ile 7 gün arasında bağlıyor. Bu şartlarda bir memurun başvurusu ile emekliliği arasında geçen süre 2 aya yaklaşıyor. Yeni projeyle, bütün bu işlemlerin iki gün içinde tamamlanması öngörülüyor.

Yaban Ali
03-01-2006, 16:39
A.A.

Ağrı'da, kuş gribi şüphesine karşı canlı tavuk satışlarının yasaklanması kararlaştırıldı.

Ağrı'nın Doğubayazıt İlçesi'nde ortaya çıkan kuş gribi şüphesine karşı Hayvan Sağlığı Zabıtası Komisyonu, Vali Yardımcısı Nevzat Şengök başkanlığında toplandı. Vali Yardımcısı Şengök, yaklaşık 3 saat süren toplantıdan sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, il dışından getirilen canlı tavukların kente girişine izin verilmemesi ve canlı kanatlı hayvan satışı yapılan pazarların denetimlerinin artırılması yönünde birtakım kararlar alındığını söyledi.

KANATLILAR KAPALI MEKANLARDA TUTULACAK

Şengök'ün verdiği bilgilere göre, köylerde kanatlılar tedbir açısından kapalı mekanlarda tutulacak, dışarıda gezdirilmeyecek, bunun için gerekli önlemler alınacak. Hayvan nakli yapan araçlar olası bulaşmaları önlemek amacıyla dezenfekte edilecek. Hayvan ve ürünlerinin sevklerinde veteriner sağlık raporu ve menşe şahadetnamesi mutlaka aranacak, ilgili birimler kontrollerde bunlara dikkat edecek. Sınırlardan kaçak hayvan geçişinin önlenmesi konusunda tüm birimlerin koordineli çalışması sağlanacak.Vatandaşlardan hasta ve ölü bulunan göçmen kuşların en kısa sürede tarım il ve ilçe müdürlüklerine bildirilmesi istenecek.

Tarım il ve ilçe müdürlüklerinde, söz konusu hastalık şüphesinde veya hastalığın ortaya çıkışında kullanılmak üzere koruyucu tulumlar, gözlükler, maskeler ve eldivenler ile gerekli dezenfektenler ile kanatlı hayvanları öldüren gazlar bulundurulması sağlanacak. Göçmen su kuşlarının hastalığın yayılmasında taşıyıcı rol oynadığı dikkate alınarak göl, gölet ve benzeri yerlerdeki ilgili birimler uyarılacak. Ölüm olan bölgelerde ilgili birimlerce çok iyi dezenfeksiyon işlemi yapılması sağlanacak.

Yaban Ali
03-01-2006, 16:41
Nedir bu kuş gribinden çektiğimiz. Başımızdan bir türlü gitmiyor.

Yaban Ali
03-01-2006, 16:41
A.A.

Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi'nde Yoğun Bakım Servisi'nde bulunan Fatma Koçyiğit'in ardından, sağlık durumu ciddileşen kardeşi Hülya Koçyiğit de bu servise alındı.

YYÜ Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Faik Öner, cumartesi ve pazar günleri Ağrı'nın Doğubayazıt İlçesi'nden Van'a getirilerek, hastanelerinde tedavi gören hastaların sağlık durumuyla ilgili gazetecilere açıklama yaptı. Prof. Dr. Öner, hastalardan M. Ali Koçyiğit'i, Pazar günü kaybettiklerini anımsattı.

Hastalardan Fatma Koçyiğit'in sağlık durumunun ciddileşmesi üzerine dün yoğun bakım ünitesinde solunum pompasına bağlandığını ifade eden Prof. Dr. Öner, bugün de Hülya Koçyiğit'in, akciğerindeki sorunun ilerlemesi üzerine solunum pompasına bağlandığını bildirdi.

Hastaların ilerleyen akciğer enfeksiyonunda, solunumlarına yardımcı olmak için solunum pompasına bağlandığını ifade eden Prof. Dr. Öner, “Ancak şunu da belirtmeliyim ki henüz sebebini bilmediğimiz bir etkenle akciğerde ciddi bir enfeksiyon ilerlemesi söz konusudur” dedi.0

“TEDAVİLERDEN HENÜZ SONUÇ ALAMADIK”

Prof. Dr. Ahmet Faik Öner, dün Sağlık Bakanlığı'ndan hastaların kuş gribi olmadığını gösteren testlerin gelmesinin kendilerini rahatlattığını belirterek, şöyle konuştu: “Ama biz bununla birlikte bu olaya sebep olacak bütün etkenleri göz önüne alarak, viral ve bakteriyal dediğimiz bütün etkenlere yönelik tedaviler veriyoruz. Buna rağmen tedavilerden henüz bir sonuç alamadık. Hastaların akciğer bulgularında ilerleme söz konusudur.”

Bir gazetecinin “Daha önce buna benzer vakalarla karşılaşmış mıydınız?” sorusu üzerine Prof. Dr. Öner, daha önce buna benzer vakalarla hastalar bazında teker teker karşılaştığını, fakat ilk defa 4 kardeşte de benzer bulgularla seyreden bir tablo gördüklerini belirtti. Prof. Dr. Öner, gazetecilerin, “Kuş gribi zatürreye çevirir mi?” sorusuna, zatürrenin birçok nedeni bulunduğunu, bunların bir kısmının viral, bir kısmının bakteriyal, bir kısmının da mantara bağlı olduğunu, ancak bu hastalarda, daha çok akciğer enfeksiyonu olduğunu düşündükleri ve adını koyamadıkları bir virüs tarzı ile karşılaştıklarını söyledi.

Sağlık Müdürlüğü ile koordinasyon içinde olduklarını kaydeden Prof. Dr. Öner, yaşamını yitiren hasta ile durumu ağır olan 2 hastanın akciğer sıvılarından aldıkları örnekleri, Ankara Hıfzısıhha Enstitüsü'ne gönderdiklerini bildirdi.
Prof. Dr. Öner, “Hastaların durumu sizi korkutuyor mu ve kuş gribi şüphesi halen var mı?” sorusuna ise doktor olarak hastaların durumundan endişe ettiklerini, ancak hastaların herhangi bir yere sevkinin söz konusu olmadığını ifade etti. Prof. Dr. Öner, ilk tetkiklerin kuş gribi olmadığını gösterdiğini, ancak yine de yüzde 1 bile olsa tüm ihtimalleri değerlendirdiklerini söyledi.

Hastaların yoğun bakım ünitesinde özel bir odada tedavi edildiğini belirten Prof. Dr. Öner, bu odanın diğer hasta odalarıyla temasının söz konusu olmadığını, hastaların ayrı hemşirelerle ve ayrı şartlarda tedavi edildiğini sözlerine ekledi.

fa77
03-01-2006, 16:42
yaw birileri araya bişeyler sıkıştırıyor bizde kuş gribi falan filan .....
ben inanmıyorum kuş gribinin ülkemizde olduğuna
sevgiler.....

Yaban Ali
03-01-2006, 16:47
Sinan KORKMAZER/NEVŞEHİR, (DHA)

Nevşehir'da kaçak üretildiği belirlenen toplam 350 koli içerisinde 4 bin şişe sahte viski ve votka ele geçirildi.


İzmir'de üretilip Nevşehir'e getirildiği belirlenen içkilere el konulurken, 50 yaşındaki Yaşar Demir gözaltına alındı.
İbrahimpaşa Mahallesi, Alacaşar yolu üzerindeki bir depoda sahte viski ve votka bulunduğu ihbarını alan Nevşehir Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü ekipleri, buraya baskın düzenledi. Baskında, toplam 350 koli içerisinde 4 bin şişe sahte viski ve votka ele geçirildi.

İzmir'de üretilip Nevşehir'e getirildiği belirlenen sahte viski ve votkalara el konuldu. Olayla ilgili olarak gözaltına alınan depo sahibi Yaşar Demir, sorgulanmak üzere Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Ele geçirilen sahte viski ve votkalar komyonla götürüldüğü Nevşehir Tarım Müdürlüğü'nde imha edilecek. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

MaTRaK
03-01-2006, 16:51
Nedir bu kuş gribinden çektiğimiz. Başımızdan bir türlü gitmiyor.


Aynen katılıyorum bu seneye kadar kuş gribi diye bişey bilmiyorduk.

Yaban Ali
03-01-2006, 16:54
A.A.

NASA bilimadamlarının, Ay yüzeyinde ”meteoroid” çarpmasından kaynaklanan bir patlamaya tanıklık ettikleri belirtildi.

BBC'nin internet sitesinde yer alan habere göre, Ay yüzeyinde Mare Imbrium (Yağmur Denizi) adı verilen bölgenin yakınında meydana gelen patlamanın, 70 kilogramlık TNT'ye eş güçte bir enerji ortaya çıkardığı kaydedildi.
Nasa'nın Marshall Uzay Uçuş Merkezi'nden Rob Suggs, yeni bir teleskopu denerken 7 Kasım'da meteoroid çarpmalarından birine tanık olduğunu ve bunu kaydettiğini söyledi.

CABBARİ
03-01-2006, 16:59
tehlike sinyali veriyorlar yine inşallah fazla kötü birşey olmaz:):)

Yaban Ali
03-01-2006, 17:04
Bundan sonra her şeyin olabileceğini hesaba katmak gerekir.

Nakkus
03-01-2006, 17:05
Komşu ülkelerde bişey yok birtek bizde var kuş gribi

bütün gripli kuşlar bizim ülkenin üzerindenmi geçiyor

artık benimde inanasım gelmiyor

Yaban Ali
03-01-2006, 17:10
A.A.

Ay yüzeyinde "meteoroid" çarpması sonucu bir patlama meydana geldiği ve NASA bilimadamlarının çarpma anını görüntüledikleri bildirildi.


BBC'nin internet sitesinde yer alan habere göre, Ay yüzeyinde Mare Imbrium (Yağmur Denizi) adı verilen bölgenin yakınında meydana gelen patlamanın, 70 kilogramlık TNT'ye eş güçte bir enerji ortaya çıkardığı kaydedildi.

Nasa'nın Marshall Uzay Uçuş Merkezi'nden Rob Suggs, yeni bir teleskopu denerken 7 Kasım'da meteoroid çarpmalarından birine tanık olduğunu ve bunu kaydettiğini söyledi.

Yaban Ali
03-01-2006, 17:13
KONYA (DHA/A.A)

Konya'da 370 polisle yapılan organize suç örgütüne yönelik operasyonda, 30 kişinin yanı sıra, “mallarının yağmalanması ve bazı iştiraklerinin ucuza kapatıldığı” iddialarıyla gündeme gelen Endüstri Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Ali Altunbaş da gözaltına alındı. Çeteyle bağlantılı olarak bir belde belediye başkanının makam odasında dinamit bulundu.

UYUŞTURUCU VE RUHSATSIZ TABANCA BULUNDU

Ayrıca operasyonun Konya ve Denizli'yle sınırlı olmadığı, Aydın'da da Ahmet Tekin Baykal grubundan bazı kişilerin gözaltına alınabileceği belirtildi.

Polis, gözaltına alınan Mehmet Seyit Y ve Ejder B ile diğer 28 kişinin ev ve işyerlerinde yaptığı aramalarda 1.5 kilo esrar, 5 ruhsatsız tabanca ve bu tabancalara ait şarjörler ile çok sayıda mermi, 2 ruhsatsız otomatik av tüfeği ele geçirildi. Operasyonun Konya, Mersin ve Denizli'de sürdürüldüğü, gözaltına alınanların sayısının artabileceği belirtildi.

Operasyona, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nden 80, Asayiş Şube Müdürlüğü’nden 120, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nden 40 ve diğer birimlerden yaklaşık 130 polis katıldı.

MaTRaK
03-01-2006, 17:16
Allah sonumuzu hayır etsin

alperyılmaz
03-01-2006, 17:17
ülen ayı yok edecekler yahu

umsado
03-01-2006, 17:19
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, kuş gribiyle ilgili her gün bir açıklama yapıldığını belirterek, bu konuda hiçbir tehlike olmadığını bildirdi.

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Denizli'de yapımı tamamlanan Denizli Ticaret Borsası Canlı Hayvan Pazarı'nın açılış törenindeki konuşmasında, AB ülkelerine göre hayvancılığın tarım içindeki payının az Türkiye'de olduğunu (yüzde 25) Avrupa'da bu oranın yüzde 60-70'lerde bulunduğunu söyledi.

Hayvansal üretimi artırmak için çabaların olduğunu ve belli bir noktaya gelindiğine işaret eden Eker, “2,5 yılda 629 tarımsal kalkınma kooperatifine destek olduk. Sadece bu kooperatiflerde kullandırdığımız krediyle kırsal kesimde 46 bin yurttaşımız hayvancılıkta ekmek ve iş sahibi oldu. Bu da süt ve et üretimimiz ile hayvansal varlığımızı ciddi şekilde artırdı” dedi.

KURBANLIKLARIN NAKLİ

Türkiye'de her yıl 600 bin büyükbaş, 2 milyon dolayında küçükbaş hayvanın kurbanlık olarak kesildiğine dikkat çeken Eker, “Bu milyonlarca canlı hayvanın hareket etmesi, pazarlara gelmesi, üretici ile tüketicinin buluşması demektir. Ciddi bir organizasyon gerektiriyor. Hem insan sağlığı hem hayvan sağlığı hem ekonomik açıdan düzenlemenin ciddi şekilde yapılması gerekiyor. Çünkü hastalıklar, hayvan hareketliliği yoluyla nakledilebilirler” diye konuştu.

Bu nedenle bir takım kurallar konulduğunu hatırlatan Eker, büyükbaş hayvanların bir yerden bir yere götürülürken muhakkak surette küpelerinin takılması, pasaportlarının sorulması, küçükbaş hayvanların da menşei belgelerinin ve raporlarının bulunması gerektiğini ifade etti.

TALEPLERE YANIT

Törende toplulaştırmayla ilgili açılan pankarta da yanıt veren Eker, toplulaştırmaya çok önem verdiklerini Tavas İlçesi'ne bağlı Pınarlar ve Büyükkonak beldelerinin toplulaştırma işinin 1-2 ay içinde ihalesinin yapılacağını açıkladı.
Büyük Menderes Nehri üzerine inşa edilmekte olan Cindere Barajı'nın 2007 yılı içinde bitirileceğinin müjdesini veren Eker, şöyle devam etti:

“Bu baraja hem sulama hem enerji üretimi açısından önem veriyoruz. Tarımsal üretimde verimliliğin temel unsurlarından biri sudur. Çünkü Türkiye'nin büyük kesimi yılda 400-500 mm yağış almaktadır. Bu nedenle sulanabilir arazilerimizin sulayacak tesisleri muhakkak surette kurmamız gerekiyor.”

PAMUK ÜRETİCİSİNE SEVİNDİRİCİ HABER

Pamuk ve diğer yağlı tohumlarla ilgili ödenecek primlerin yakında açıklanacağını kaydeden Bakan Eker, “Pamuk üreticilerine şunu söylemek istiyorum. Biz iktidara geldiğimizden bu yana, her sene bir önceki yıla göre çok daha yüksek prim verdik. Bu sene de vereceğimiz prim sertifikalı tohumluk kullanan pamuk üreticileri için söylüyorum, en az 30 YKr olacak. Bu da maliyetlere göre çok iyi bir rakamdır” ifadesini kullandı.
Eker, doğrudan gelir desteği ödemeleriyle ilgili olarak da “Dekar başına 10 YTL ödemiştik. 6 YTL kalmıştı. Dekar başına 6 YTL doğrudan gelir desteği bayramdan önce dağıtılmaya başlanacak. Çiftçilerimiz bu parayı bayramda güle güle harcayacak” diye konuştu.

TOBB BAŞKANI HİSARCIKLIOĞLU

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da süneyle mücadele konusunda yapılan çalışmaya değinerek, şunları söyledi: “Devlet süneyle mücadeleye 1933'de başlamış. Ancak istenen başarı sağlanamamış. Ticaret borsalarımızdan gelen yoğun talep üzerine harekete geçen TOBB, pilot bölge seçilen Ankara, Eskişehir, Konya, Aksaray ve Kırıkkale'de örnek çalışma başlattı. 2 aylık çalışma sonunda yüzde 40 olan kalite kaybı yüzde 8'e indi. Neticede 2 yılda 2 milyon ton olan ekmeklik buğday ithalatımız sona erdi. Türkiye'nin kazancı ise 250 milyon dolar oldu.”

KUŞ GRİBİ AÇIKLAMASI

Törenden sonra Denizli Ticaret Borsası Canlı Hayvan Pazarı'nı gezerek, besicilerle sohbet eden, onların isteklerini dinleyen Eker, gazetecilerin kuş gribiyle ilgili sorularını da yanıtladı. Eker, “Kuş gribiyle ilgili her gün açıklama yapıyoruz. Hiçbir tehlike yok. Her türlü tedbir ciddi şekilde alınıyor. Bunları yazılı açıklamayla duyuruyoruz” dedi. “Erzurum'da bir tehlike var mı?” sorusuna da Bakan Eker, “Hayır yok” yanıtını verdi.


Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
03-01-2006, 17:21
Rusya ile Ukrayna arasında Avrupa'ya doğalgaz sevkiyatını tehdit eden anlaşmazlık uluslararası piyasalarda petrol fiyatlarını yükseltti.

Rusya'nın doğalgaz sevkiyatını artırmasıyla, Avrupa ülkelerinde dün düşüş gösteren doğalgaz girişi bugün normal düzeye dönse de, anlaşmazlığın kesin olarak çözülmemesi yüzünden piyasalardaki kaygı yatışmadı.
ABD hafif petrolünün Şubat teslimi varil fiyatı öğle saatlerinde düne göre 45 sent artıp 61.49 dolara çıktı.
Piyasanın bir başka göstergesi İngiliz Brent petrolünün varil fiyatı da düne göre 59 sent artışla 59.57 dolar oldu.

Alıntı hurriyet.com.tr

melek73
03-01-2006, 17:39
Kredi kartınızı garsona bile vermeyin
03 Ocak 2006 09:30
--------------------------------------------------------------------

Yemeğe gidiyorsunuz, hesap geliyor, kredi kartınızı büyük bir rahatlıkla
uzatıyorsunuz, ne de olsa burası ünlü, güvenilir bir restoran...
İsterseniz bir kez daha düşünün!



İstanbul'da, ünlü restoranlarda çalışan bazı garson kadınlara verdikleri
Reader cihazı ile müşterilerin kredi kartlarını kopyalatıp elde ettikleri
kart bilgilerini hazırladıkları sahte kartlara yükleyerek pazarlayan
şebeke lideri Adnan Y. ile 6 adamı, dört semtte yapılan eşzamanlı
operasyonlarla yakalandı.

Şebekenin garson kızlar dışında, hayat kadınları ve travestilere de
kopyalama işlemi yaptırdıkları ve kopyalama karşılığında 100 ile 200 YTL
arasında para ödediği de tespit edildi. Hazırlanan kartların da piyasaya
500 ile 700 YTL arasında pazarlandığı saptandı. Şebeke üyeleri
sorgularının ardından Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı'na sevk edildi.
Operasyon kapsamında gözaltına alınan garson kadınların ise ifadelerinin
alınmasından sonra savcılık talimatıyla serbest kaldıkları açaklandı.

Kaynak: Hürriyet

umsado
03-01-2006, 18:30
Memurlara Ocak ayı maaşları bayram nedeniyle erken ödenecek.


ANKARA - Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, kamu kuruluşlarından, çalışanların Ocak ayı maaşlarının bayram öncesi 6 Ocak’ta ödenmesine dönük bütün tedbirlerin alınmasını istedi. Unakıtan, kamu personelinin özlük hakları ve diğer ödemeler ile aylıkların avans olarak ödenmesi konusunda kamu kuruluşlarına gönderdiği genelgede, memur ve sözleşmeli maaşlarının bayram öncesi ödenmesine ilişkin talimat verdi. Aylıklarını personel kanunlarına göre almakta olanlara 15 Ocak 2006 tarihinde ödenmesi gereken tüm hakedişlerin, 6 Ocak 2006 tarihinde avans olarak ödeneceği belirtildi.
Genelgede, Kamu kuruluşlarında çalışan sözleşmeli personel, işçi ve diğer personel hakkında da aynı şekilde işlem yapılacağı ifade edildi. Toplu iş sözleşmesi kapsamında işçilere verilecek altı aylık sözleşme farkları da yine 6 Ocak tarihinde ödenecek.

Genelgede kamuda görevli sözleşmelilerin ücretlerinin de 1 Ocak’tan itibaren yüzde 2.5 oranında artırılacağı belirtildi. Bu personel için sözleşme yenileme işlemleri de bu ay sonuna kadar tamamlanacak. Genelgede ayrıca işçilere ödenecek kıdem tazminatının yıllık tavanı 1.770,62 YTL olarak belirlendi.

Alıntı ntvmsnbc.com

umsado
03-01-2006, 18:34
TÜİK verilerine göre, Aralık ayında TÜFE binde 4.2 artarken, ÜFE binde 0.4 geriledi. Yıllık TÜFE yüzde 7.72 ile hedefin altında kaldı.


ANKARA - Enflasyon 2005 yılında yüzde 7.72 ile hükümetin yüzde 8’lik hedefinin altında kaldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Aralık ayında TÜFE binde 4.2 artarken, ÜFE binde 0.4 geriledi. Yıllık TÜFE yüzde 7.72 ile hedefin altında kaldı. Yıllık ÜFE ise yüzde 2.66 düzeyine geriledi.
Aralık ayında TÜFE’de yer alan 423 maddeden, 64 maddenin ortalama fiyatı değişmezken, 220 maddenin fiyatlarında artış, 139 maddenin ortalama fiyatlarında ise düşüş gerçekleşti. ÜFE’de toplam 751 maddeden, 209 maddenin ortalama fiyatı değişmedi, 230 maddenin ortalama fiyatı arttı, 312 maddenin ortalama fiyatı ise düştü.

Çekirdek enflasyon yerine açıklanan TÜFE göstergeleri, mevsimlik ürünler hariç geçen yıl Aralık ayında binde 8.8, işlenmemiş gıda ürünleri hariç binde 6.6, enerji hariç binde 4.8 oranında arttı.

ALKOLLÜ İÇECEKLER VE TÜTÜN ZAM ŞAMPİYONU
Aralık ayı ve yılın genelinde en fazla artış alkollü içecekler ve tütün grubunda oldu. Bu gruptaki Aralık ayı artışı yüzde 4.92, yıllık artış da yüzde 27.87 olarak gerçekleşti.

Aralık’ta TÜFE kapsamında fiyatı en çok artan ürün yüzde 28.09 ile patlıcan oldu. Salatalıkta fiyat artışı yüzde 28.09, sivri biberde ise yüzde 19.47 olarak belirlendi.

TARIM FİYATLARI ARTTI, SANAYİDE GERİLEDİ
Aralık ayında tarım fiyatları yüzde 1.72 artarken, imalat sanayi fiyatları binde 5.8 geriledi. Sanayi sektöründe de fiyatlarda binde 5.3’lük bir düşüş yaşanırken, elektrik gaz ve su sektöründe binde 4.4’lük bir artış oldu.

Aralık’ta ÜFE kapsamında en yüksek fiyat artışı yüzde 43.65 ile lüferde olurken, onu yüzde 16.46’lık artışla marul ve yüzde 14.48 ile rafine edilmiş zeytinyağı izledi.

Only the registered members can see the link

Alıntı ntvmsnbc.com

Yaban Ali
03-01-2006, 19:32
Turgay İPEK/ERZURUM / DHA

Iğdır ve Ağrı'dan sonra Erzurum'da da kanatlı hayvan itlafı giderek yaygınlaşıyor.


Iğdır'ın Aralık, Ağrı’nın Doğubeyazıt ve Patnos ilçelerinden sonra Erzurum'da da kuş gribi şüphesi ile alarm verildi. Sütevler Semti'nde kanatlı hayvanlar özel korumalı elbiseler giyen veteriner hekimler tarafından toplanırken, Erzurum Valisi Celalettin Güvenç uygulamanın riski önlemeyi amaçladığını söyledi.

Erzurum’un Horasan ile Şenkaya ilçesiyle birlikte tavuk ölümlerinin meydana geldiği Palandöken Belediyesi’nin Sütevler Semti'nden alınan kan örnekleri, İzmir Bornova Veteriner Kontrol ve Araştırma Hastanesi’ne gönderildi. Tarım ve Sağlık müdürleriyle toplantı yapan Vali Celalettin Güvenç, alınması gereken önlemleri belirledi. Erzurum ile ilçelerinde kanatlı hayvan nakli, açıktan tavuk satışı yasaklanırken, ölümlerin meydana geldiği mahallelerde kanatlıların toplanması kararlaştırıldı.

İTLAF OPERASYONU BAŞLADI

Bunun üzerine ilk uygulamaya başlayan Veteriner Kontrol ve Araştırma Estitüsü’nden 25 veteriner hekim, özel giysileri ve ellerinde poşetlerle ortaya çıktı. Sütevleri Semti'ndeki mahalle ve sokakları dolaşan görevliler, tavuklara 3 YTL, kazlara 8 YTL, hindilere ise 9 YTL ödeneceğini söyledi.

Ekipler topladıkları tavuk, kaz ve hindileri itlaf ederken, belediye ekipleri, çöpleri toplayarak dezenfekte yaparken, polislerin güvenlik açısından çevrede önlem aldı. Beyaz renkli özel kıyafetli görevlileri karşılarında bulan mahalle sakinleri endişelendi. Mahalle sakinlerinin büyük bölümü, fiyatını düşük bularak kanatlı hayvanlarını teslim etmeyince zaman zaman tartışmalar yaşandı.

Erzurum Valisi Celalettin Güvenç, Horasan ve Şenkaya ilçelerinden sonra kent merkezindeki tavuk itlaf ekiplerinin görev yapmasıyla ilgili ellerinde kuş gribi olduğu yolunda ellerinde bir rapor bulunmadığını, İzmir Bornova Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü’nden gelecek sonuçları beklediklerini söyledi.

En kötü senoryaya göre önlem almaya çalıştıklarını vurgulayan Vali Güvenç, “Hassas bir konu. Yapılanlar riskleri önleme adınadır. Ölümlerin meydana geldiği 3 kilometre çapındaki alanda itlaf çalışmaları sürdürülüyor” dedi.

Yaban Ali
03-01-2006, 19:33
A.A.

Irak'ın başkenti Bağdat'ın kuzeydoğusunda bir Amerikan helikopterinin düştüğü bildirildi.

Irak polisi, olayda 2 Amerikan askerinin öldüğünü bildirirken, Amerikalı bir yetkili, Amerikan güçlerinin helikopterin düştüğü, Bakuba'nın yaklaşık 25 kilometre doğusundaki Cezani El Çol köyü yakınını kordon altına aldığı belirtildi.
Helikopterin düşme nedeninin henüz bilinmediği kaydedildi.

Yaban Ali
03-01-2006, 19:37
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, kuş gribiyle ilgili her gün bir açıklama yapıldığını belirterek, bu konuda hiçbir tehlike olmadığını bildirdi.
Eker, Denizli'de yapımı tamamlanan Denizli Ticaret Borsası Canlı Hayvan Pazarı'nın açılış törenindeki konuşmasında, AB ülkelerine göre hayvancılığın tarım içindeki payının az Türkiye'de olduğunu (yüzde 25) Avrupa'da bu oranın yüzde 60-70'lerde bulunduğunu söyledi.
Törenden sonra Denizli Ticaret Borsası Canlı Hayvan Pazarı'nı gezerek, besicilerle sohbet eden, onların isteklerini dinleyen Eker, gazetecilerin kuş gribiyle ilgili sorularını da yanıtladı.
Eker, ''Kuş gribiyle ilgili her gün açıklama yapıyoruz. Hiçbir tehlike yok. Her türlü tedbir ciddi şekilde alınıyor. Bunları yazılı açıklamayla duyuruyoruz'' dedi.
''Erzurum'da bir tehlike var mı?'' sorusuna da Bakan Eker, ''Hayır yok'' yanıtını verdi.

PAMUK ÜRETİCİSİNE SEVİNDİRİCİ HABER
Pamuk ve diğer yağlı tohumlarla ilgili ödenecek primlerin yakında açıklanacağını kaydeden Bakan Eker, ''Pamuk üreticilerine şunu söylemek istiyorum. Biz iktidara geldiğimizden bu yana, her sene bir önceki yıla göre çok daha yüksek prim verdik. Bu sene de vereceğimiz prim sertifikalı tohumluk kullanan pamuk üreticileri için söylüyorum, en az 30 YKr olacak. Bu da maliyetlere göre çok iyi bir rakamdır'' ifadesini kullandı.
Eker, doğrudan gelir desteği ödemeleriyle ilgili olarak da ''Dekar başına 10 YTL ödemiştik. 6 YTL kalmıştı. Dekar başına 6 YTL doğrudan gelir desteği bayramdan önce dağıtılmaya başlanacak. Çiftçilerimiz bu parayı bayramda güle güle harcayacak'' diye konuştu.
dha

Yaban Ali
03-01-2006, 20:07
ANKA

Borcu geç ya da hiç ödenmeyen kredi kartlarının bulunduğu kara listedeki kart sayısı geçen yıl kasım ayında 27 bin 548 artarak, toplam 644 bine yükseldi.

Merkez Bankası’nın verilerine göre geçen yıl kasımda 27 bin 150’si borcu ödenmeyen, 389’u ise geç ödenen toplam 27 bin 548 kredi kartı daha sorunlu kredi kartları arasına katıldı. Böylece 2005 yılının ilk 11 aylık döneminde ödemelerinde sorun yaşandığı için bankaların "kara listesi"ne alınan kartların sayısı 290 bin 691’e yükseldi. Söz konusu dönemde 245 bin 588 kart borcu hiç ödenmediği, 45 bin 103’ü ise geç ödendiği gerekçesiyle kara listeye alındı.

Yetkililer, bir kerdi kartında sorun yaşanan kredi kartı müşterilerinin varsa diğer bankalardan aldıkları kredi kartlarının da söz konusu listeye dahil edildiğini belirtiyorlar. Kredi kartıyla ilgili sorun yaşayanların ortalama üç kartı bulunduğu dikkate alındığında geçen yılın ilk 11 ayında yaklaşık 95-96 bin kişinin karalisteye alınmış olabileceği hesaplanıyor.
Merkez Bankası’nın sorunlu kredi kartlarıyla ilgili listesi, önceki yıllardan kalanlar ve geçen yıl ocak-kasım döneminde eklenenlerle birlikte toplam 643 bin 891’e kadar ulaştı. Bu rakam 200 binden fazla ismin kredi kartı borcunu ödeyemediği ya da geç ödediği gerekçesiyle kara listede bulunduğuna işaret ediyor.

Kasım sonu itibariyle kara listede bulunan kredi kartlarının 199 bin 922’si 2001, 49 bin 3’ü 2002, 62 bin 462’si 2003 ve 121 bin 813’ü ise 2004 yılında sorunlu kartlartan oluşuyor.

TÜKETİCİ KREDİLERİ

Bu arada, geçen yılın ilk 11 aylık döneminde tüketici kredisini ödemeyen 18 bin 570 ve geç ödeyen 4 bin 233 kişi kara listeye alındı. Toplam 22 bin 739 kişinin daha eklendiği tüketici kredisini ödemediği ya da geç ödedeği için kara listeye alınanların sayısı da önceki yıllardan kalanlarla birlikte toplam 92 bin 836’ya yükseldi.

Merkez Bankası, bu yolla kara listeye alınanların isimlerini, bankalar tarafından borcun dahna sonra tahsil edildiği bildirilmişse üç yıl sonra, bildirilmemeşse beş yıl sonra siliyor.

Yıl Sorunlu kredi kartı sayısı

2001
119.922

2002
49.003

2003
62.462

2004
121.813

2005
290.691

Toplam
643.891

umsado
03-01-2006, 20:12
Acaba Sayın Bakanın açıklamasına inansakmı?Çünkü önceki yıllardada çernobil patladığında zamanın bakanı televizyonlarda çay içmişti.Radyasyon olmadığını ispatlamak için.Şimdi görüyoruz Karadeniz bölgemizde kanser vakaları aşırı derecede arttı.

Yaban Ali
03-01-2006, 20:14
Oya ARMUTÇU/ANKARA

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı’na özel "babalık testi" yaptırmak amacıyla başvuranların sayısında patlama yaşanıyor. 1100 YTL’ye yapılan testin sonuçları 2 gün içinde "gizli" olarak teslim ediliyor.

ÇOCUĞUNUN gerçek babası olup olmadığından şüphe duyan babaların yanında, babasının "öz" olup olmadığını merak edenler, kardeşleri öz mü üvey mi diye kuşkulananlar, çareyi DNA testinde arıyor. 1100 YTL’ye yapılan babalık testinin sonucu ise 2 gün içinde "gizli" olarak teslim ediliyor.

Bölümde görev yapan Biyolog Cüneyt Elma, "Babalık testi yaptırmak için başvuranların sayısı bazı aylar 50’ye çıkıyor. Aylık ortalama ise 30-40’ı buluyor. Eskiden bu rakam 5-10’u geçmiyordu" dedi. Babalık tespiti için DNA testi yaptıklarını anlatan Elma, "Kepek, saç, kan, ter gibi şeylerin uygun şekilde alınması halinde babalık testi yapabiliyoruz" diye konuştu.

Mahkeme yoluyla gelen babalık testi isteklerinin de azımsanmayacak kadar çok olduğunu kaydeden Elma, "Mahkeme kararıyla da çok sayıda başvuru oluyor. Sadece babalık testi yapmıyoruz. Aynı zamanda kardeşlik testi de yapıyoruz" dedi.

Abiju
03-01-2006, 20:14
Bu adamlar hala dersini almadımı yau.....

Abiju
03-01-2006, 20:16
yau neler oluyor ülkemizde.... Güven kalmadı arkadaş karına bile olaya ba yau :(

Abiju
03-01-2006, 20:18
artacak daha artacak.... Millet para bulamıyor kredi kartına saldırıyor sonrada güümm.. Kullanmayı bilen bilmeyen alıyor...

umsado
03-01-2006, 20:24
Allah borçlulara yardım etsin zor iş valla.Bu kredi kartları ne yuvalar yıktı,ne canlar yaktı.Devlet bulsun bir çaresini artık.

Nakkus
03-01-2006, 21:22
Arkadaşlar bu arabaya bi bakın

Only the registered members can see the link

BlueForce®
03-01-2006, 21:34
bu kadar olur ve hep tr de olur....
kazayı yara almadan atlatan sürücüye büyük geçmiş olsun .....

fiesta73
03-01-2006, 23:15
_alkollü araç kullananları toplum önünde utandıracak yasa
ABD’nin Tennessee eyaletinde, alkollü araç kullananları "toplum önünde utandıracak" yeni bir yasa uygulanmaya başladı. Yeni yasaya göre, alkolün etkisinde motorlu taşıt kullanırken "ilk kez" polise yakalananlar, önce 24 saat hapis cezası çekecek.

Bu kişiler, daha sonra, farklı zamanlarda ve sekizer saatlik üç ayrı vardiya halinde yol kenarlarını temizleyecekler. Yol kenarlarını temizlerken de turuncu renkte ve üzerinde "Ben sarhoş bir sürücüyüm" yazılı yelek giymek zorunda kalacaklar.

Yasanın hazırlayıcısı olan Eyalet Meclisi üyesi Charles Curtis, arkadaşlarının ve komşularının önünde turuncu yelek ile yol temizliği yapacak olanların çok büyük utanç duyarak bir daha alkollü araç kullanmaya cesaret edemeyeceğini savunuyor. Curtis, "Bu yasa ilk kez suç işleyenleri hedef alıyor. Amaç, suçun ikinci kez işlenmemesi" dedi.

Ancak, ilk kez suç işleyenlere bu tür ceza verilmesinin ters tepki yaratacağını savunanlar da var. Seattle Üniversitesi’nden Jacqueline Helfgott, bu olasılığı gündeme getirerek, "O yeleği giymeye zorlanırsam, kendimi daha kötü hissederek daha fazla içmem mümkün" diye konuştu.


Kaynak:Hürriyet

umsado
04-01-2006, 02:20
Only the registered members can see the link

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kurban Bayramı'nda istenmeyen görüntülerin ortaya çıkmaması ve kesimlerin hijyenik şartlarda gerçekleşmesi için yedi ilçede seyyar mezbaha kurdu.

Belediye'den yapılan açıklamada, kurban kesimlerinin AB'ye girmek için yoğun çaba harcayan Türkiye'nin imajına da zarar verdiği ifade edildi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 2 milyon 385 bin YTL'ye malolan seyyar mezbahaları, Fatih, Gaziosmanpaşa, Beyoğlu, Bahçelievler, Üsküdar, Maltepe ve Pendik ilçelerine kurdu.

Bu mezbahalardaki kesimler için her merkezde 25 ila 30 tecrübeli kasap bulunacak. Mezbahaların her biri saatte 20 ile 30 büyükbaş, 30 ile 35 de küçükbaş hayvan kesme kapasitesine sahip.

Bu merkezlerdeki kesim ücretleri ise büyükbaş hayvanlar için 150-200 YTL, küçükbaş kurbanlar için ise bayram boyunca 40 YTL olarak belirlendi.

Ambulanslar hazır bekleyecek

Mezbahada, kesimi yapılacak hayvanların bağlandığı ve bekletildiği padok, hayvanın kesilme ve parçalanma ünitesi, el yıkama ve bekleme üniteleri bulunuyor.

Tesislerde, vatandaşlardan gelecek isteklere göre gece de kurban kesimi yapılabilecek.

Jeneratör, yedek kasaplar ve etlerin taşınabilmesi için market arabalarının da hazır bulunacağı mezbahalarda, kurban sahiplerine kesim işlemi sırasında çeşitli ikramlarda da bulunulacak.

Büyükşehir Belediyesi, olası kazalara karşı da her bir mezbahada bir ambulansı ekip ve ekipmanlarıyla birlikte hazır bekletecek.

Tarım Bakanlığı'ndan rehber

Tarım Bakanlığı ise, yaklaşan Kurban Bayramı öncesi kurbanlık alacaklara bir rehber hazırladı. Buna göre, hayvanın sağlıklı olup olmadığı, gözlerinden, tüylerinden ve ateşinden anlaşılacak.

Bakanlık, kurbanlık hayvanın çok zayıf, pis kokulu ve dış görünümünün cansız olmaması gerektiğini belirtti. Buraya kadar problem yok ancak kriterlerde yüksek ateş, yeni doğum yapmamış olmak gibi şartlar da var.

Kurbalığın ateşinin normal olduğuna karar verildikten sonra sıra bakışlarında. Tarım Bakanlığı'na göre hayvan cansız bakmayacak. Çevreye çok aşırı tepkili ya da çok duyarsız olmayacak.

Kurbanlığın sağlığından anlamayanlar için ise veteriner kontrolünden sonra verilecek pasaportlar yol gösterici olacak. Ancak satılana kadar kurbanlığın yine de hastalık kapma riski var.

Kulağında küpe, pasaport sahibi kurbanlıklar, 'kurban plaza' adı verilen hijyenik kesim yerleri şimdilik çağa yakışır bir görüntü çiziyor. Ancak asıl sınavı kurbanlıklar değil Kurban Bayramı günü onları kesecek olanlar verecek.


Alıntı cnnturk .com

umsado
04-01-2006, 02:26
2001 yılında tarihin en büyük ekonomi krizlerinden birini yaşayan Arjantin, Uluslararası Para Fonu IMF'ye olan borçlarını ödedi.

Arjantin Devlet Başkanı Nestor Kirchner, tüm borçların ödendiğini açıkladı. Arjantin hükümeti, 15 aralıkta döviz rezervlerinin 27 milyar dolara ulaştığını bildirerek, IMF'ye olan 9.8 milyar dolarlık borcunu kapatacağını ilan etmişti.

Geri ödeme, 2001 yılında düştüğü ağır ekonomik ve mali kriz sonrasında neredeyse iflas durumuna gelen ve IMF gibi uluslararası mali kurumlarla ağır şartlarla anlaşmak zorunda kalan Arjantin'in ekonomik bağımsızlığını geri kazanma yolunda önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Alıntı cnnturk.com

umsado
04-01-2006, 02:57
Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Özkök ve kuvvet komutanlarıyla bugün Başbakanlık’ta bir araya geliyor. Toplantınun gündemi, iç güvenlik ve terör...

ANKARA - Başbakanlık’ta saat 14.00’da yapılacak toplantıya Başbakan Erdoğan başkanlık edecek. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, kuvvet komutanları ile Milli Güvenlik Kurulu’na katılan bazı bakanların da toplantıda yer alacağı öğrenildi. Başbakanlık kaynakları görüşme talebinin Genelkurmay Başkanı’ndan geldiğini dile getiriyorlar.
Edinilen bilgilere göre Başbakan Erdoğan, hafta başında yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları ile bir değerlendirme toplantısı yapacağını söyledi.

Toplantıda, terörle mücadele başta olmak üzere iç güvenlikle ilgili konuların masaya yatırılacağı belirtiliyor.

Alıntı ntvmsnbc.com

umsado
04-01-2006, 04:24
İran, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na gönüllü olarak askıya aldığı nükleer faaliyetlerini 9 ocakta yeniden başlatacağını bildirdi.

UAEK sözcüsü Melisa Flemming, İran yönetiminden gelen yazılı bildirimden sonra UAEK Genel Direktörü Muhammed El Baradei'in yönetim kurulu üyesi 35 ülke temsilcisini bilgilendirdiğini ifade etti.

El Baradei, yönetim kurulu üyesi ülke temsilcilerine İran yönetiminin aldığı karar hakkında bilgi verirken, UAEK'nin İran yönetiminden nükleer faaliyetleri hakkında detaylı bilgi istediğini ve gelişmeleri yakından izlediğini belirtti.

UAEK Genel Direktörü, yönetim kurulunun İran'ın uranyum zenginleştirme programı başta olmak üzere tüm nükleer faaliyetlerini durdurmuş olmasını güven artırıcı önlemler olarak değerlendirdiğini açıkladı.

Nükleer yakıt üretim araştırması da başlıyor

İran, nükleer yakıt üretim araştırmalarına da çok yakın bir gelecekte başlayacağını belirtti.


ABD'DEN İRAN'A UYARI
ABD, nükleer yakıt üretim araştırmalarına çok yakın bir gelecekte başlayacağını açıklayan İran'ı uyardı. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Sean McCormack, bunun İran'ın nükleer silah geliştireceği yönündeki şüpheleri artıracağını belirterek, ''İran, uranyum zenginleştirmeyle ilgili herhangi bir adım daha atarsa uluslararası toplum İran'ın nükleer isteklerini dizginlemek için ilave tedbirler düşünmek zorunda kalacaktır'' dedi.
İran Atom Enerjisi Kurumu Başkan Yardımcısı Muhammed Saidi, devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, nükleer yakıt üretim araştırmalarının kesin başlama tarihi konusunda bilgi vermedi.

Saidi, nükleer faaliyetlerin iki buçuk yıl önce gönüllü olarak askıya alınmasıyla nükleer yakıt üretim araştırmalarının da durdurulduğunu anımsattı. Saidi, ''maalesef bu dönemde ülkemiz bundan çok zarar gördü'' dedi.

Nükleer yakıt teknolojisi araştırmalarının nükleer yakıt üretmekle bir ilgisi olmadığını savunan Saidi, İran'da nükleer yakıt üretimi konusunda alınmış bir karar olmadığını belirtti.

Yeni bir kriz mi başlıyor?

Diplomatik kaynaklar, İran ile AB üçlüsü (Almanya, Fransa ve İngiltere) arasında geçtiğimiz aralık ayı sonunda görüşmelerin yeniden başlamasından hemen sonra alınan bu yeni kararın, İran ile AB arasında yeni bir krize yol açacağı öngörüsünde bulundular.

İran yönetimi, AB üçlüsü ile geçtiğimiz yıl ağustos ayında kopan görüşmelere 21 aralıkta yeniden başlamış ve uranyum zenginleştirme faaliyetlerini gönüllü olarak askıya alacağını taahhüt etmişti.

Viyana'daki Fransa daimi temsilciliğinde yapılan İran-AB görüşmelerinin ilk turunda, tarafların karşılıklı olarak birbirlerinin önerilerini dinledikleri belirtilmiş ve görüşmelerin ikinci turunun 18 ocak 2006'da yapılacağı bildirilmişti.

Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması'na (NPT) taraf olan İran, nükleer tesislerinde UAEK müfettişlerinin ani denetimler yapmasını öngören NPT ek protokolünü de imzalamıştı.

Ek protokol parlamentoda onaylanmadığı için, İran yönetimi nükleer tesislerindeki ani denetimlere gönüllü olarak izin veriyordu.


Alıntı cnnturk.com

umsado
04-01-2006, 05:56
Atina, Türk savaş uçaklarının, kuzey, orta ve güney Ege'de Yunan hava sahasını ihlal ettiklerini ve uluslararası hava trafik kurallarını çiğnediklerini öne sürdü.

Atina Haber Ajansı (ANA), Yunanistan Genelkurmay Başkanlığı yetkililerine dayandırdığı haberinde, “Ege'de ihlallerde bulunan toplam 28 Türk uçağının, Yunan savaş uçaklarınca geri çevrildiklerini, bu arada zaman zaman Türk ve Yunan savaş uçakları arasında it dalaşı yaşandığını” iddia etti.

Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
04-01-2006, 05:57
İsrailli yetkililer, Lübnan ve Suriye sınırı yakınlarındaki Gacar köyünün merkezinde bir güvenlik duvarı inşa etmeyi planlıyor.

İsrail televizyonu 2. kanalının haberine göre, duvar inşaatı projesinin, yarın yapılacak ve iç güvenlik servisi Şin Bet'in de katılacağı bir görüşmede yetkililerce ele alınması bekleniyor.

Toplantıda, köyün Lübnanlıların yaşadığı bölümünde bulunan İsraillilere ait bazı evlerin tahliye edilmesi ve sahiplerine tazminat ödenmesi de gündeme gelecek.

İsrail'in 1967 haziranında Golan Tepeleri'ni işgal etmesinin ardından Gacar sakinlerinin büyük bölümü, İsraillilerden oluşuyor. Köy, Suriye ve Lübnan yakınlarındaki Hermon dağının eteklerinde bulunuyor.

Köyün bir kısmı Lübnan, diğer kısmı İsrail denetiminde. İsrail ordusu, köyün güneyini kontrol altında tutarken, Hizbullah militanları, köyün kuzey girişini elinde tutuyor. Lübnan istihbarat servislerinin de köye serbest şekilde girebildiği belirtiliyor.

İsrail ordusu, bölgedeki askerlerini, Hizbullah'ın kaçırma girişimlerine karşı sık sık uyarıyor.
2 ay önce bölgede Hizbullah gerillalarıyla İsrail askerleri arasında çıkan çatışmada 4 Hizbullah gerillası öldü, 11 İsrail askeri yaralandı.

LÜBNAN, DUVARI REDDEDİYOR

İsrail'in bu planına karşı çıkan Lübnan yönetimi, köyün, ortasına dikilecek duvarla ikiye bölünmesini reddettiğini açıkladı.

Lübnan Devlet Başkanlığı'nın açıklamasına göre, Devlet Başkanı Emil Lahud, Dışişleri Bakanı Fevzi Salluh'dan, “İsrail'in Lübnan'ın bağımsızlığına karşı tekrarladığı saldırganlıklarından biri” olan bu plana karşı harekete geçmesini istedi.

Gacar'da yaşayan ve İsrail televizyonunun haberini duyan yüzlerce kişi, köyün bölünmesini reddettiklerini yazdıkları pankartlarla sokaklara dökülerek gösteri yaptı.


Alıntı hurriyet.com.tr

muzo
04-01-2006, 09:38
uyarılar için teşekkürler

muzo
04-01-2006, 09:58
ZAYIFLAMADA YENİ MODA

Sağlıklı hayat için et, sebze ve meyveden oluşan "Taş devri diyeti" önerildi.
04 Ocak 2006 Çarşamba 00:05



Sağlıklı hayat için et, sebze ve meyveden oluşan "Taş devri diyeti" önerildi.



İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Aydın, Taş Devri'nden bugüne kadar genlerde çok az değişiklik olmasına mukâbil çevre şartları ve yiyeceklerin büyük oranda değiştiğini söyledi.



Aydın, özellikle son 50-100 yıl içinde doğal olmayan, işlenmiş ve katkı konulmuş gıdalar, margarin gibi kimyevî yolla katılaştırılmış, ayçiçeği, mısır gibi sıcak preslenmiş sıvı yağların aşırı şekilde kullanılmağa başlandığını vurguladı.



Buna karşılık taze sebze, meyve ve tencere yemeklerinin tüketiminde de belirgin bir azalma olduğunu ifade eden Aydın, şunları kaydetti:



"Gen yapımız ve buna bağlı vücudumuzda gerçekleşen kimyasal reaksiyonlar doğal olmayan yiyeceklerin tamamı ile başa çıkacak yeteneğe sahip değiller. Genler ve yiyecekler arasındaki bu uyumsuzluk şişmanlık, diyabet, koroner kalp hastalığı, hipertansiyon, felç, ülser, astım, romatizma, müzmin yorgunluk, kanser ve osteoporoz gibi çok sayıda kronik hastalığa sebeb oluyor. Bu hastalıklardan korunmak yaşam süresi ve kalitesini artırmak için mümkün olduğunca Taş Devri'nde olduğu gibi beslenmeliyiz.".
Aydın, milyonlarca yıl avcı ve toplayıcılıkla geçimini sağlayan kişilerde genler ve idare ettikleri enzimlerin sadece et, meyve ve sebze gibi doğal gıdalar ile baş edecek etkinliğe ve donanıma sahip olduğunu, günümüz insan genlerinin yüzde 99'unun 40 bin yıl önceki homo sapien genleri gibi çalıştığını söyledi.

YAPILACAKLAR VE YAPILMAYACAKLAR
Prof. Dr. Aydın, genel olarak tuz, şeker ve un kullanılmaması gerektiğini, her yiyeceğin doğal şekline en yakın olarak tüketilmesinin önemli olduğunu, yasaklar haricinde yeme sınırının olmadığını vurguladı.



Çiğ yiyeceklerin toplam diyetin en az yüzde 60'ını oluşturması gerektiğini belirten Aydın, kırmızı et kullanımının serbest olduğunu, ancak, katkı maddelerinden dolayı salam-sosis gibi et ürünlerinin tercih edilmemesi gerektiğini anlattı.



Aydın, beyaz etin de mönüde yerini alması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:



"Ağır metal zehirlenmesi riskini azaltmak için küçük balıklar tercih edilmeli, çiftlik balıkları yenmemeli. Sakatatın yasaklanması doğru değil. Fakat sadece veteriner gözetiminde kesilmiş hayvanların sakatatı yenmeli. Et ve hayvani yağ, balık, tavuk, zeytinyağı, fındık yağı, yumurta, az şekerli meyveler, sebzeler, kabuklu kuru yemişler, süt ürünlerini istediğiniz kadar yiyin. Tahıllar ve unlu gıdalar, patates, şeker, tatlıları yemeyin. Baklagiller ve çok şekerli meyveleri ise az tüketin." Aydın'ın "taş devri diyet programı"na göre, sebzeler ve yeşil yapraklılar daha çok çiğ tüketilmeli, doğal yetiştikleri için ebegümeci, kuzukulağı, ısırgan otu, semizotu, labada gibi yabani otlar tercih edilmeli.



Diyet programında, kayısı, üzüm, muz, gibi şeker içeriği yüksek meyveler sınırlı yenilirken, üzüm çekirdeği ve kabuğu, çilek, yaban mersini, kızılcık gibi meyvelerin çok yüksek antioksidan etkilere sahip olması nedeniyle bolca tüketilmeli.



Diyet listesinde, sütten çok mayalanmış süt ürünlerinin tüketilmesi, günlük mandıra sütünün satın alınması gerektiği kaydediliyor. Nohut, fasulye, mercimek, bezelye, börülce gibi baklagillerin ise haftada en fazla 2-3 kez tüketilmesi gerektiği vurgulanıyor.



Prof. Dr. Aydın, lokmaların iyice çiğnenmesi ve günde en az yarım saat hızlı yürüyüşe çıkılması veya yavaş koşulması, merdivenlerin çift çift çıkılması gerektiğini de sözlerine ekledi.

muzo
04-01-2006, 09:58
MEDYADA SON TRANSFERLER

Birgün'ün genel yayın yönetmenliğine 'insan hakları' çalışmalarıyla dikkat çeken bir gazeteci getirildi.
04 Ocak 2006 Çarşamba 00:07



Birgün'ün genel yayın yönetmenliğine 'insan hakları' çalışmalarıyla dikkat çeken bir gazeteci getirildi.Radikal'de yazan Murat Çelikkan, Birgün'ün başına gelen isim. Çelikkan, aynı zamanda Fransız Sokağı'ndaki Cezayir Restoran'ın sahiplerinden.

VATAN EKLERDEN İKİ YAZAR AYRILDI
Vatan eklerin kadrosunda değişiklikler oldu. Cem Mumcu ve Yaşar Kemal'in yazılarına son verildi. Ekler Yayın Müdürü Yeşim Akdoğan (Ergin) da Vatan'la yollarını ayırdı.

Z RAPORU, STAR'LA YOLLARINI AYIRDI
Mehmet Altan ve Ayşe Önal'ın hazırlayıp sunduğu haber program Z Raporu, Star'la yollarını ayırdı. Bir süredir haftalık olarak yayınlanan Z Raporu Star'la yollarını ayırdı. Programın pazar sabahına alınmak istenmesi üzerine görüş ayrılığına düşen kanal ve yapımcılar Z Raporu'nun yayınını durdurmaya karar verdi. Programın yeni yılda yeni bir kanalda ekrana gelmesi bekleniyor.

FLASH TV, DIGITURK 33. KANALDA
Flash TV yeni yılla birlikte atağa kalkmaya hazırlanıyor. Uydu ve kablodan yyaın yapan Flash TV, şubat ayından itibaren Digitürk 33. kanaldan da izlenebilecek.

AKŞAM'IN YENİ İSTİHBARAT MÜDÜRÜ BELLİ OLDU
Akşam'da Veysi Şahin'in geçen hafta Akşam'la yollarını ayrımasının ardından gazetenin yeni istihbarat müdürü belirlendi..Anadolu Ajansı eski İstanbul Bölge Müdürü Bayram Yaşlı Akşam'da istihbarat müdürü oldu

muzo
04-01-2006, 10:00
PAHA BİÇİLEMEYEN RUS ÇARI'NIN BU MÜHRÜNÜ ANKARA'DA POLİSE SATMAYA KALKTILAR

Rusya'da Çarlık dönemine ait olduğu sanılan ve değerli taşlarla süslü paha biçilemeyen bir mührü, polislere 3 milyon Sterlin'e satmak isteyen 6 kişi gözaltına alındı.
04 Ocak 2006 Çarşamba 00:07

Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)

Rusya'da Çarlık dönemine ait olduğu sanılan ve değerli taşlarla süslü paha biçilemeyen bir mührü, polislere 3 milyon Sterlin'e satmak isteyen 6 kişi gözaltına alındı.



Ankara Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü Mali Büro Amirliği ekipleri bir istihbaratı değerlendirerek, bazı kişilerin değerli taşlarla süslü bir mührü piyasaya sürmek istediklerini tespit ettiler.
Alıcı gibi davranan Mali Şube ekipleri, mührü elinde bulunduran kişilerle Ulus'ta bir otelde irtibata geçtiler. Mühüre, 3 milyon Sterlin isteyen söz konusu kişiler, pazarlığın ardından otele gelen bir başka polis ekibi tarafından gözaltına alındılar.



Gasp suçundan sabıkası bulunan Ahmet E., Sezai A., Abidin T., Serdar Ü., Turhan C. ve Fikret G., emniyette sorgulandıktan sonra çıkartıldıkları mahkeme tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldılar.



Mali Büro tarafından el konulan mühür ise Etnografya Müzesi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi uzmanları tarafından incelendi. Uzmanlar, mühürün 200-300 yıl öncesi Rusya'da çarlık dönemine ait olduğunun sanıldığını bildirdiler.



Üzerinde amatis, yakut, zümrüt ve elmas gibi taşlarla süslü olan mührün dört tarafında aslan figürü bulunuyor. Mührün üzerinde ayrıca küçük insan figürleri de yer alırken, alt tarafında ise değerli amatis taşı bulunuyor. Yetkililer, mührün üzerinde herhangi bir yazıya rastlanılmadığını da ifade ettiler.

CABBARİ
04-01-2006, 10:57
ahhhh neden bana getirmezlerki bunları:(:(:( iyi para ederdi vitrine koyup satardım:)

CABBARİ
04-01-2006, 10:58
eeee taş devri diyorsun ama bunların içinde aganiginaganigi yok:):):)

CABBARİ
04-01-2006, 10:59
vay be ahlaksız herifler neler yapmışlar..
bilgi için teşekkürler..

Yaban Ali
04-01-2006, 11:03
Hüseyin TÜCCAR- Emre KOŞAK/BURSA, (DHA)

BURSA’da otomobilde yapılan aramada, pişmaniye kutuları arasına gizlenmiş 2 kilo 208 gram esrar ele geçirildi. Gözaltına alınan iki zanlıdan 55 yaşındaki Mehmet Bilge'nin Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nde bekçilik yaparken, uyuşturucu ticareti yaptığı iddiasıyla meslekten atıldığı anlaşıldı.
Yapılan bir ihbarı değerlendiren Bursa Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, İstanbul’dan alınan esrarın Bursa’ya getirilmesinde kullanıldığı öne sürülen 16 GC 282 plakalı otomobili Yeni Yalova Yolu üzerinde durdurdu. Otomobilde yapılan aramada, arka koltukta bulunan pişmaniye kutularının içine yerleştirilmiş 2 kilo 208 gram esrar ele geçirildi. Polis sürücü 35 yaşındaki Bülent Atalan ve arkadaşı 55 yaşındaki Mehmet Bilge’yi gözaltına aldı. Yapılan incelemede, Mehmet Bilge’nin 1987 yılında bekçi olarak Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nde çalışırken, uyuşturucu madde kaçakçılığı yaptığı iddiasıyla meslekten atıldığı ortaya çıktı.
Polis, savcılıktan aldığı izinle Mehmet Bilge’nin Ulus Mahallesi’ndeki evinde yaptığı aramada, terör örgütü PKK'yı destekleyici yayınlar, ruhsatsız bir tabanca ve bu tabancaya ait mermiler ele geçirdi.
Sanıklar sorgulamalarının ardından, ‘Ticaret maksatlı uyuşturucu madde, ruhsatsız silah ve örgütsel doküman bulundurmak'' suçlarından adliyeye sevkedilecek.

Yaban Ali
04-01-2006, 11:35
Uğur DÜNDAR-Hatice DEMİRCAN

İstanbul Çapa’daki Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı profesörlerinin akademik kurul toplantısı, darplı kavgayla bitti. Yarıda kalan toplantının ardından dekanlığa başvuran Prof. Dr. Hüseyin Özbey, aynı bölümde çalıştığı 2 meslektaşının saldırısına uğradığını ve can güvenliği sağlanmadığı takdirde, akademik kurul toplantılarına katılmayacağını söyledi.

İDDİALARA göre, Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Alaattin Çelik, Prof. Dr. Tansu Salman ve Prof. Dr. Hüseyin Özbey’den oluşan kurul, geçen cuma günü, aylık toplantı için bir araya geldi. Toplantının ilk dakikalarında, serviste yatan hasta bir çocuğa yapılan işlemler tartışıldı. Prof. Dr. Hüseyin Özbey, evinde yanlışlıkla asitli temizlik sıvısı içen küçük çocuğa müdahalede gecikme olduğunu, önerilerinin zamanında yerine getirilmemesi nedeniyle hastanın ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını söyledi.

KÜFÜRLEŞME BAŞLIYOR

Tartışmayla birlikte ortam gerginleşti. Başkan Prof. Dr. Alaattin Çelik, yapılan işlemlerin doğruluğunu söyleyerek, tüm hastalara bilimin gereklerinin uygulandığını savundu. Ayrıca kendilerini Cumhurbaşkanlığı’na şikayet ettiği ve haksız ithamlarda bulunduğu için Prof. Dr. Hüseyin Özbey’e sert bir dille çıkıştı. İddiaya göre bu sert çıkışı, karşılıklı küfürler izledi. Hatta bacak bacak üstüne atarak konuşan Prof. Dr. Özbey’den derhal bacaklarını indirmesi ve daha saygılı bir şekilde oturması istendi. Bunun üzerine daha önce Prof. Dr.Çelik ve Prof. Dr. Tansu Salman’ın servisteki uygulamaları hakkında üniversite yönetimi ve YÖK’e şikayet dilekçeleri veren, ayrıca Cumhurbaşkanlığı’na da başvuran Prof. Dr.Özbey, odayı terk etmek istedi. Ancak toplantı odasından çıktığı takdirde rapor edileceği söylenince, tekrar geri döndü.

CEPTEN İMDAT ÇAĞRISI

Böylece başlayan itiş kakış sırasında Prof. Dr.Özbey, cep telefonundan Fakülte Dekanı Prof. Dr. Mustafa Keçer’i arayarak kendisine galiz küfürler edildiğini, ayrıca Prof. Dr. Çelik’in boynuna sarılarak boğazını sıktığını ve kafa atmaya çalıştığını söyledi. Dekandan olaya müdahale etmesini istedi. O sırada bir toplantıda bulunan Dekan Prof. Keçer, bu tür davranışların üniversite çatısı altında hiç olmaması gerektiğini söyledi ve hemen Cerrahi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Cavit Özsoy’u kurul salonuna gönderdi. Prof. Özsoy’un gelişi ve yatıştırıcı konuşmasıyla kavga da sona erdi.

Hürriyet muhabirinin konuyla ilgili sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Tansu Salman ise, olayı "tatsızlık" olarak niteledi. Olup bitenleri karı koca arasındaki klasik kavgaya benzeten Prof. Salman, her kurumda, her ailede bu tür tartışmaların yaşanabileceğini söyledi.

İstanbul Üniveristesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak’ın olayla ilgili soruşturma başlattığı bildirildi.

Can güvenliğim sağlanmadan toplantıya girmem

Olayın ardından fakülte bünyesindeki Adli Tıp Anabilim Dalı’na giderek muayene olan Prof. Dr. Özbey’e, sol elinde kanama ve ezilme ile sağ omuzunda yumuşak doku ezilmeleri olduğunu gösteren 30 Aralık tarihli rapor verildi. Rapora, bilim adamının kanayan elinin fotoğrafları da eklendi. Aldığı "darp" raporuyla dekanlığa başvuran Prof. Özbey, maruz kaldığı saldırının ilk olmadığını, geçen yıl mayıs ayında yapılan akademik kurul toplantısında da benzer bir durumla karşılaştığını belirtti. Prof. Dr. Hüseyin Özbey şikayet dilekçesinde, yukarıdaki iddiaları sıraladıktan sonra, can güvenliği sağlanmadığı takdirde, bundan böyle hiçbir akademik kurul toplantısına girmeyeceğini de ekledi.

fa77
04-01-2006, 12:03
haber verecek arkadaşlar sadece buraya yazsınlar tüm haberler birleştirilmiştir
sevgiler.....

Yaban Ali
04-01-2006, 12:15
Sahte rapor çetesine operasyon: 30 doktor gözaltında

A.A.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bazı SSK'lılara usulsüz malulen emeklilik sağlanmasıyla ilgili olarak 30 doktor hakkında soruşturma başlattı.

SSK'dan usulsüz şekilde malulen emekli olanlar hakkında daha önce dava açan başsavcılık, aralarında dönemin SSK Dışkapı Hastanesi Başhekim Yardımcısı İbrahim Çolak'ın da bulunduğu raporları onaylayan 30 doktor hakkında Ankara Valiliği'nden soruşturma izni istedi. Valiliğin soruşturma izni vermesi üzerine, doktorlar Bölge İdare Mahkemesi'ne itiraz ettiler, ancak itiraz reddedildi.

Malulen emeklilik işlemlerinin, eski bir hasta için düzenlenmiş rapora dayandığı, doktorların, Ankara Numune Hastanesi'nden alınan söz konusu raporları onayladıkları ifade edildi. Soruşturmanın, “resmi belgede sahtecilik” ve “görevi kötüye kullanma” suçlarından yürütüldüğü öğrenildi. Konuyla ilgili olarak, SSK'lılara usulsüz malulen emeklilik sağladığı ileri sürülen Hasan Acar ile malulen emekli olan 7 kişi, ”sahte resmi belge düzenlemek” ve “kamu kurumunu dolandırmak” suçlarından Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor.

umsado
04-01-2006, 14:14
RTÜK’ün İzleme ve Değerlendirme Dairesi "Google" usulü çalışmaya hazırlanıyor.

RTÜK, Sayısal Kayıt Arşiv ve Analiz Sistemi (SKAAS) oluşturulması için TÜBİTAK ile ortak bir çalışma başlatıyor. Bu sistemle Türkiye’deki tüm ulusal ve yerel yayınlar Ankara merkezden izlenecek.

RTÜK’ÜN İZLEME DAİRESİ "GOOGLE" GİBİ ÇALIŞACAK

Yeni sistem ile merkeze aktarılacak tüm radyo ve televizyon yayınları "Google" türü arama motorları ile takip edilecek. Motora "irticai", "bölücü", "*****grafik", "misyoner faaliyetler" vb. sözcükler yazılarak, yapılan tüm yayınlar objektif olarak değerlendirilecek.

Örneğin, "A Kanalı"nı izleyen bir uzman gerçekleşen yayını bölücü, irticai ya da *****grafik bulup cezai işlem uygulanması gerektiğini düşünürken, "B Kanalı"nı izleyen başka bir uzman aynı içerikli yayınlara cezai işlem uygulanmasını öngörmeyebiliyor.

Bu sistemle Üst Kurul’un İzleme ve Değerlendirme Dairesi’nin yayın takibi de kolaylaşacak. Ancak İzleme Dairesi özellikle ulusal televizyonları eski yöntemle takip etmeye, vatandaşlar ise Alo RTÜK 178 Şikayet Hattı’na şikayette bulunmaya devam edecek.

Sistem öncelikle ulusal radyo ve televizyonlar için devreye girecek. Böylece RTÜK ilkelerine aykırı yayınlar daha rahat tespit edilerek izlemeye standart getirilecek.

"MEDYA VERİ TABANI OLUŞTURULACAK"

Üst Kurul ayrıca, Türkiye İstatistik Kurumu ile de bir protokol yapacak. Bu protokole göre, "medya veri tabanı" oluşturulacak. Böylece yayın organlarıyla ilgili her türlü istatistiki bilgiye derli toplu bir biçimde ulaşılabilecek.


Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
04-01-2006, 14:16
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Demirel'in cumhurbaşkanlığına dair anlaşma bir anlaşma olmadığını söyledi.

CHP Genel Başkanı Baykal, partisinin İstanbul İl Başkanlığı'na gelişinde, basın mensuplarının “Diğer siyasi partilerle Süleyman Demirel'in Cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinde anlaştığınız doğru mu?” şeklindeki sorusu üzerine “Hayır, doğru değil” dedi. Baykal, “Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün toplantıya neden davet edilmediğine” ilişkin soruyu ise yanıtlamadı.

CHP İstanbul İl Başkanlığı'ndaki toplantıya, CHP Genel Başkan Yardımcıları Onur Öymen ve Eşref Erdem ile Genel Sekreter Önder Sav'ın da aralarında bulunduğu partinin bazı üst düzey yöneticileri, Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal ile 3 beldenin CHP'li belediye başkanı ve bazı CHP milletvekilleri de katıldı.
Toplantı, İl Başkanı Öktem'in sunum yapmasının ardından basına açık devam edecek.

Öte yandan, CHP İstanbul İl Başkanı Şinasi Öktem, aynı soru üzerine, “Genel Sekreterlik'ten gelen listede Mustafa Sarıgül'ün isminin bulunmadığını” ifade ederek, kendilerinin o liste üzerinden davetiye çıkardıklarını söyledi.
Öktem, “Sarıgül'ün, partinin İstanbul il örgütüne karşı suç işlediğini” de öne sürdü.

Sarıgül'ün “CHP'nin parti içi demokrasi anlayışının bu olduğu” yönündeki açıklamalarının anımsatılması üzerine ise Öktem, “Bir belediye başkanının genel başkanlığa aday olmasından daha demokratik ne olabilir?” diye konuştu.


Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
04-01-2006, 14:17
Denizli'nin Acıpayam İlçesi'nde bir ilköğretim okulundaki bayrağı indiren kimliği meçhul kişi ya da kişiler, üzerinde sigara söndürdü.

Osman Manisalı İlköğretim Okulu'nun bahçesinde bulunan direkteki bayrak, gece kimliği meçhul kişi ya da kişilerce indirildi. Bayrak, üzerinde sigara söndürüldükten sonra da giriş kapısının önüne bırakıldı. Denizli Valisi Gazi Şimşek, olayla ilgili AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk Bayrağı'na yapılan çirkin saldırının faillerini belirlemek ve yakalamak için çalışmaların sürdüğünü söyledi.

Acıpayam Kaymakamlığı ve Cumhuriyet Savcılığı'nın olayın aydınlatılması için adli ve idari bakımdan gerekenleri yaptığını ifade eden Vali Şimşek, “Olayla ilgili soruşturma çok yönlü sürdürülüyor. Bu çirkin saldırıyı yapanlar, mutlaka ortaya çıkarılıp adalete teslim edilecektir” dedi.

Bir süre önce de ilçeye bağlı Kelekçi Beldesi'nde, F.D. isimli öğretmenin Atatürk portresini çiğnediği, daha sonra pencereden dışarıya attığı iddialarının hatırlatılması üzerine Şimşek, “Tabii bu olayın akabinde olması dikkat çekici. Acıpayam'da özel bir şey mi söz konusu sorusu akla gelebilir. Ancak organize bir şey olduğunu sanmıyorum. Bir meczubun işi olabilir” diye konuştu.

Atatürkçü Düşünce Derneği Acıpayam Şube Başkanı Hasan Gülmez de bayrağa saldırının halkın bütünlüğünü bozmaya çalışan kışkırtıcıların işi olduğunu, faillerin kısa sürede yakalanıp adalete teslim edileceğine inandığını belirtti.


Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
04-01-2006, 14:20
Şanlı Bayrağımıza,şehitlerimize bu tür çirkin saldırıları yapan şerefsizleri kınıyorum.

umsado
04-01-2006, 14:22
Danimarka'dan aldığı yayın ruhsatı ile terör örgütü PKK çizgisinde yayın yapan Roj TV’nin kapatılmaması için 56 belediye başkanı adına Danimarka Başbakanına Rasmussen’e mektup yazan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, bu kanalı kendisinin de izlediğini söyledi.

Kürdistan Demokrat Partisi lideri Mesud Barzani'ye bağlı Kürdistan TV'nin sorularını da yanıtlayan Baydemir, “Bu televizyon kanalının kapatılması Türkiye’nin istikrarı ve barışına hiç bir katkı sağlamayacaktır” dedi.

Büyükşehir Belediyesi’nin yaptırdığı aşevini gezen Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Roj TV mektubu, mektubun Meclis'e taşınması ve haklarında başlatılan inceleme ile ilgili gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Baydemir, Roj TV mektubu ile yeni tartışma yaratma niyetinde olmadıklarını, Türkiye’de bir takım tabuların yıkılması için insanların duygu ve düşüncelerini özgürce ifade etmesi gerektiğini belirterek şöyle konuştu:

“Umarım ve dilerim ki, mektubun Meclis'te tartışmaya açılması Türkiye demokraksi kültürüne, Türkiye’de farklılıkların değer olarak algılaması sürecine pozitif bir katkı sunmuş olsun. 56 belediye Başkanı olarak demokrasi kültürünün gelişmesi için, farklılıkların kendilerini özgürce ifade edebilmesi için hiç bir sesin susturulmaması gerektiğine inanıyoruz. Kabul etmemiz gerekiyor ki Roj TV önemli bir yurttaş topluluğu tarafından izlenmektedir. Ben de Roj TV izliyorum. Hal böyle iken bir televizyon kanalının kapatılması Türkiye demokrasisine, istikrarına, barışına hiç bir katkı sağlamayacaktır.

"ROJ TV TÜRKİYE'NİN MENFAATİNE"

Dolayısıyla kapatmak yerine yasal zemin oluşturarak Roj TV ve buna benzer televizyon kanallarının Türkiye’de yayın yapması sağlanmalıdır. Olayı Meclis'e taşıyan milletvekiline bir yönüyle teşekür ediyorum. Ama değer yandan bir gerçeğin de bilinmesi gerekiyor. Acaba söz konusu milletvekili Şırnak, Hakkâri ve Diyarbakır’a gelmiş midir, burdaki insanların taleplerini dinlemiş midir? Bunu öğrenmek istiyorum. Roj TV’nin Türkiye’de yayın yapması Türkiye’nin menfaatinedir.”

Başkan Baydemir, gönderdikleri mektupla ilgili savcılığın inceleme başlatması ile ilgili soruya ise, mektupta bir suç unsuru bulunmadığını, kendisinin mektubu kaleme alırken her kelime ve kavramın sorumluluğunu üstlenerek yazdığını kaydetti. Baydemir, izlediğini söylediği Roj TV’nin yayın politikasını bağenip-beğenmediğine dair soruyu yanıtlarken, “Yayın politikasını beğenip-beğenmeme ayrı tartışma konusudur. Önemli olan beğenmesek de tahamül etmektir. Bu da demokrasi kültüründe vazgeçilmez bir zorunluluktur” karşılığını verdi.


Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
04-01-2006, 14:24
İngiltere İslam Konseyi Başkanı İkbal Sacranie, “eşcinselliğin kabul edilemez, eşcinseller arasında evliliğin ise zararlı olduğunu” söyledi.

Sacranie, geçen ay İngiltere'de yürürlüğe giren ve eşcinsellerin evlenmelerine olanak tanıyan yasaya tepki göstererek, “eşcinsel evliliklerinin toplumun en küçük birimi olan aileye zarar verdiğini” belirtti. “Toplumun bu durumu teşvik etmemesi gerektiğini” ifade eden Sacranie, “buna rağmen yasanın çıkmasıyla önü açılan eşcinseller arası evliliklere herkesin hoşgörüyle yaklaşması gerektiğini” söyledi.

Sacranie, “Başkalarının yaşam biçimlerinden ya da yorumlarından rahatsız olabiliriz, ama sonuçta hepimiz insanız” dedi. Sadece İslamiyet'in değil, Hıristiyanlık ve Museviliğin de bu konuda aynı esasları benimsediğini kaydeden Sacranie, “Bütün dinler eşcinselliğin zararlı olduğunu söylüyor” diye konuştu.

Bu arada, eşcinsellerin haklarını savunan OutRage örgütünden Peter Tatchell, Sacranie'nin sözlerini eleştirerek, “bir azınlığın başka bir azınlığın haklarına saldırmasının trajik olduğunu” ifade etti.

Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
04-01-2006, 14:25
Irak'ta önde gelen Kürt grupları, Kürdistan bölgesinde gerçekleştirilen hükümet kurma çalışmalarında uzlaşıyor. Kürt gruplar, Şii ve Sünni Uzlaşma Cephesi’nin Kürdistan Cephesi'nden memnun olduğunu ve bundan sonraki çalışmaların Bağdat’ta devam edeceğini bildirdi.

Irak’ta 15 Aralık’ta yapılan parlamento seçimlerinden sonra başlayan hükümeti kurma çalışmaları devam ederken, Kuzey Irak’taki önde gelen Kürt gruplardan Kürdistan Yurtsever Birliği (KYB) başkanı, Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile Irak Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) ve bölgesel Kürt yönetiminin başkanı olan Mesud Barzani, politbüro üyeleriyle Selahaddin kenti yakınlarındaki Massif kasabasında bir araya geldi.

Barzani ve Talabani Irak’taki gelişmeleri ve iki idarenin birleştirilmesi meselelerini görüştükten sonra ortak basın toplantısı düzenledi.

Mesud Barzani, Irak’ta mevcut koşullarda kurulacak yeni hükümete ve son günlerde Kürdistan bölgesinde gerçekleştirilen hükümet kurma çalışmalarında Şii ve Sünni Uzlaşma Cephesi’nin Kürdistan Cephesi karşısında memnun olduğunu ve bundan sonraki çalışmaların Bağdat’ta devam edeceğini bildirdi.

Barzani, iki Kürt yönetiminin birleştirilmesi konusunda "Bugünkü toplantıda ayrıntıları konuştuk önümüzdeki perşembe bu konuyla ilgili olarak özel bir komisyon toplanacak. İyi bir sonuca ulaşmayı umuyoruz" dedi.

BARZANİ: KERKÜK KONUSUNA BÜYÜK ÖNEM VERİYORUZ

Barzani, son günlerde gerçekleşen yeni Irak hükümetini kurma çalışmalarında Dava Partisi lideri ve Başbakan İbrahim Caferi’nin tekrar Başbakanlık koltuğuna geçmesi konusunda, "Caferi Şii İtilaf Listesi üyesidir. Buna onlar karar verecek ve onların belirlediği kişiye de saygı duyacağız" diye konuştu.

Mesud Barzani, Kerkük konusuna büyük önem verdiklerini, Talabani ile birlikte Bağdat’taki görüşmelerde 58’inci maddenin uygulanması konusuna değindiklerin anlattı. Bizim Kürtlerin hesabı dışında bir şeyler yapmamız mümkün değil. Kürdistan’ın içinde bulunduğu durum çok açıktır" dedi.

Barzani, Bağdat’ta yeni hükümetin oluşturulması ve fazla sandalyelerin paylaşılması ve bunların Kuzey Irak’taki iki yönetimin birleştirilmesiyle ne kadar ilişkili oldukları konusunda ise, "Bağdat ile Kürdistan hükümeti arasında doğrudan olmayan bir bağlantı var. Biz burda ne kadar düzenli olursak Bağdat’taki tutumumuz o kadar güçlü olur" dedi.
Celal Talabani, yetkilerinin artırılmaması halinde devlet başkanlığına aday olmayı düşünmediğini anlatırken, "Kürdistan İttifakı’nın tarafların birbirlerine yakınlaşmasında önemli bir rolü olacak" dedi.


Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
04-01-2006, 14:27
Meksika'nın Kaliforniya Körfezi açıklarında, Richter ölçeğine göre 6.7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.

Amerikan Jeolojik Araştırmalar Merkezi (USGS), yerel saatle 02:32'de (TSİ 11:32) meydana gelen depremin merkez üssünün, Kaliforniya yarımadasındaki Santa Rosalia'dan 89 kilometre açıkta olduğunu duyurdu.
Pasifik Uyarı Merkezi de şu ana dek can ve mal kaybına neden olmayan depremin tsunami etkisi bulunmadığını bildirdi.


Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
04-01-2006, 14:48
Roj TV'nin kapatılması yönündeki girişimler sürerken, isveç'te Kürtçü politikalarıyla bilinen 'Rojhelat TV' adlı yeni bir kanal test yayınına başladı.

Başkent Stokholm'de kurulan ve uydu üzerinden yayın yapan Rojhelat TV, terör örgütü PKK'dan önce kurulan 'Rızgari' adlı Kürt örgütün yayın organı.

Örgüt, PKK ile aynı çizgide olmamasına rağmen, bölücülük yanlısı olarak biliniyor. Örgütün yayın organı Rojhelat TV'nin, daha önce ***** yayın yapan bir frekansı beş yıllığına kiraladığı belirtiliyor.

Son olarak 2 ocakta, Türkiye'nin Roj TV'nin kapatılması için yaptığı başvuruyu uzun zamandır sonuçlandırmayan Danimarka'dan Kürtçe müzik yayını yapılacağı açıklanmıştı.

Roj TV'nin sahibi olan Mezopotamya Yayıncılık Anonim Şirketi'nin kuruluşu olan kanal 'ilk Kürtçe müzik kanalı' sloganı ile 15 saat yayın yapıyor.

Mezopotamya müzik kanalı yani MMC logosuyla yayın yapacak şirket, iki aylık deneme yayını sonrasında normal yayına başlamıştı.

Danimarka ile Roj TV gerginliği

Türkiye, ocak 2005'te büyükelçilik aracılığıyla iki video kasediyle Danimarka makamlarına başvurarak ülkeden yayın yapan PKK'nın yayın organı Roj TV'nin kapatılmasını istemiş, Danimarka ise kendi yasalarına göre televizyonun suç işlemediğini açıklamıştı.

Dışişleri Bakanlığı ise, 2 eylülde yeniden Danimarka makamları nezdinde girişimlerde bulunarak, Roj TV hakkında cezai kovuşturma başlatılmasını istemişti.

Türkiye ile Danimarka arasında gerginliğe neden olan tartışmaya Danimarka Savcılığı noktayı koymuş ve 7 kasımda, "Kürt televizyonu Roj TV hakkında PKK ile finansal bağlantısı, yayınlarında şiddete yönelik içeriklerin olup olmadığı konusunda soruşturma başlattık" açıklamasını yapmıştı.

Son olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 15 kasımda Kopenhag'da Danimarka Başbakanı Rasmussen ile düzenleyeceği basın toplantısını, Roj TV muhabirleri nedeniyle iptal etmiş, olay daha sonra iki ülke gündemine oturmuştu.

Roj TV:
Türkiye'nin baskısı sonucu kapatılan Med TV yerine kurulan Medya TV'nin ardından PKK çizgisinde Roj TV kuruldu.

Kanal Kürtçe'nin yanı sıra Arapça, Türkçe de yayın yapıyor. Saat 13.00'te başlayan yayın 12 saat sürüyor. 'PKK'nın televizyonu' olarak bilinen Roj TV'de siyaset dışında programlar da yayınlanıyor.

Roj TV'nin sahip olduğu şirket MMC, Kürtçe müzik kanalı için 2004 yılında lisans aldı. Şirketin, Danimarka'da Roj TV ve MMC dışında, METV ve NUCE adında iki ayrı televizyonu ve bir de radyo kanalı bulunuyor.

Med TV:
30 mart 1995'te uydu aracılığıyla İngiltere üzerinden yayına başlayan Med TV, kuruluşundan yaklaşık dört buçuk yıl sonra 17 kasım 1999'da kapatıldı.
Med TV'yi kapatma kararı alan kurum, İngiltere'nin RTÜK'ü niteliğindeki bağımsız televizyon komisyonu oldu.

Bu süreçte dönemin Londra Büyükelçisi Özdem Sanberk'in rolü de önemliydi.

Gerekçe: PKK lideri Abdullah Öcalan'ın yakalanmasının ardından Avrupa'nın dört bir yanında protesto gösterilerinin patlak vermesi sırasında kanalın 'tarafsız yayıncılık ilkelerine uymayıp, tahrik edici yayın yapması'.

Medya TV:
Med TV daha kapatılmadan, bir başka PKK yanlısı televizyon olan Medya TV yayına başladı.

29 temmuz 1999'de uydudan Fransa üzerinden yayına giren televizyonun kapatılması için Türkiye bir kez daha düğmeye bastı. Girişimler beş yıl sürdü.
Sonunda, şubat 2004'te Fransa'nın RTÜK'ü olan 'Fransız Lisans Kuruluşu', Medya TV'nin yayın lisansını iptal etti.

Gerekçe: Medya TV'nin Med TV'nin devamı olması.

Danimarka'da lisanslı 12 televizyon kuruluşundan dördünün PKK yanlısı yayınlara sahip Mezopotamya Yayıncılık'a ait olması dikkat çekiyor.

Alıntı cnnturk.com

umsado
04-01-2006, 14:52
Irak'ın başkenti Bağdat'ın kuzeydoğusunda düzenlenen intihar saldırısında yaklaşık 30 kişi öldü.

Iraklı bir güvenlik yetkilisi, Mikdadiye bölgesinde düzenlenen intihar saldırısının bir Şii cenaze törenini hedef aldığını ve onlarca kişinin de yaralı olduğunu belirtti.

Aynı kaynak, cenaze törenine katılanlara havan topu ve otomatik silahlarla ateş açıldığını söyledi.

Alıntı cnnturk.com

umsado
04-01-2006, 14:53
PTT Genel Müdürlüğü, yaklaşan Kurban Bayramı nedeniyle posta kartı gönderiminde yüzde 25 oranında indirime gitti.

Paket ve koli gönderiminde de 'ağırlığa bağlı ücret belirleme' uygulamasına geçilerek, gönderilerde yüzde 17-50 oranında indirim sağlanacak.

PTT Genel Müdürlüğü, indirimin bayramın unutulan geleneğini hatırlatmak amacıyla yapıldığını açıkladı.

Daha önce 40 YKr olan posta kartı gönderimi, pul baskılı olarak 30 YKr'a indirildi.

PTT, koli gönderiminde uyguladığı tarife sistemini de rekabet koşullarına uygun hale getirmek amacıyla değiştirdi.

Daha önce 'ağırlık ve mesafeye bağlı' hesaplanan küçük paket ve koli gönderim ücretleri, artık sadece 'ağırlığa bağlı' olarak belirlenecek.

Bu uygulamayla, küçük paket gönderiminde yüzde 17-50 arasında indirim sağlanması hedefleniyor.

PTT Genel Müdürlüğü, basın sektörünün talepleri ve yayıncılıkta gelişen yeni standartlar nedeniyle 900 YKr'ye taşınan 250 gramlık basılmış kağıt gönderileri tarifesine, 750 YKr'ye taşınacak 150 gramlık bir dilim daha ekledi.

Bu ekleme özellikle dergi, broşür, kitap, albüm, fotoğraf, plan ve harita gibi gönderilerin daha ucuza taşınmasına imkan sağlayacak.

Bu tarife diliminin bin ve 2 bin gramlık dilimlerinde de yüzde 11-14 arasında indirim yapıldı.

Alıntı cnnturk.com

muzo
04-01-2006, 17:53
KAZIK YEDİM, HASTANE SAHİBİ OLDUM

Köy bakkalının oğlu olarak dünyaya gelen Turgut Aydın, şimdi teknoloji ve kalite bakımından dünyanın sayılı hastanelerinden birinin sahibi...
04 Ocak 2006 Çarşamba 10:54



Köy bakkalının oğlu olarak dünyaya gelen Turgut Aydın, şimdi teknoloji ve kalite bakımından dünyanın sayılı hastanelerinden birinin sahibi...
Trabzon’un Maçka İlçesi'nin küçük bir köyünde doğdu. Geçim derdi yüzünden ilkokuldan sonra okuyamadı. 15 yaşında geldiği İstanbul'da iş hayatına Sultanhamam'daki bir tornacı atölyesinde atıldı. Havlu asacağı ve kapı kolu imalatı yaptı. Bu işi sırasında atıldığı tekstil piyasasında Türkiye'nin en büyük tekstil devlerinden Aydın Örme A.Ş.'yi ortaya çıkardı... Özel bir hastanede ameliyat olan gelinine çok yüksek fatura çıkarılınca, hastane sahibi olmaya ve bu işi kimsenin hakkını yemeden yapmaya yemin etti... Şimdi, Türkiye'nin teknoloji ve kalite anlamında dünyayla yarışan hastanelerinden birinin sahibi... İçinde kalan tek ukte ise, yabancı dil bilmemek...

Bu ilginç ve başarılarla dolu hayat hikâyesi, Memorial Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Aydın'a ait. İşte, sağlık sektöründe yeniliklerin öncüsü 61 yaşındaki Turgut Aydın ile, başarısının sırrı, özel hayatı ve muhafazakâr kimliği ile ilgili dobra dobra bir söyleşi...

KAZIK ATTILAR

- Gelininize çok yüksek bir fatura çıkarıldığı için hastane sahibi olmaya karar verdiğinizi söylüyorsunuz. Şimdi siz müşterilerinize nasıl davranıyorsunuz?

Hiç unutmam, faturada 150 iğne yapıldığı gösterilmişti. 'Bu kadar iğne vurulsa adam ölür' diyerek hastane yetkilileriyle kavga ettim. O gün orada, 'ben bir gün hastane sahibi olursam, kimsenin hakkını yemeyeceğim' diye yemin ettim. Şimdi, hastanemde bütün faturaları tek tek kontrol ettiriyorum. 'Aman bir yanlışlık olmasın, kimseden haksız yere para almayalım' diye.

- Peki, sağlık sektöründeki yöneticilik mi, yoksa tekstil patronu olmak mı daha zor?.. Sizin için hangisi öncelikli?

Ben tekstili hep zor bilirdim. Ama sağlık sektörü çok daha zor. Yönettiğiniz insanlar doktor, okumuş, akıllı insanlar... Hastane yönetiminde başarılı olabilmek için, iyi bir sağlıkçı, iyi bir otelci, iyi bir restorancı ve iyi bir işletmeci olmak gerekiyor. Üstelik size başvuran insan duygularının en dorukta olduğu zaman geliyor. Sürekli disiplin ve en yeni teknolojileri arayıp bulmak şart. Yoksa, başarılı olamazsınız. Tekstilde böyle bir sorun yok. Ancak ikisi de benim çocuğum gibi, birbirinden ayıramam.

- Oğlunuz ünlü işadamı Ahmet Nazif Zorlu'nun kızıyla evli. Dünürünüzle rakip misiniz? İlişkileriniz nasıl?

Ahmet Bey'in benim en beğendiğim özelliği ticaretle özel hayatını birbirine karıştırmaması. Damat filan dinlemez, 'ticaret, ticarettir' der. Mal alım satımında kimseye iltimas geçmez. Çok dürüst bir işadamıdır. O işine gelirse bana mal satar, ben de işime gelirse alırım. Ancak, Memorial Hastanesi'nin bugünlere gelmesindeki maddi ve manevi desteğini unutamam.

- 3 çocuğunuz var. Çocuklarınızdan birinin doktor olmasını ister miydiniz?

Bu zamana kadar çocuklarımı meslekleri konusunda hep yönlendirdim. Büyük oğlumu tekstille ilgilendiğim için, tekstil mühendisi yaptım. Küçük oğlum işletmeci oldu. Kızımın doktor olmasını isterdim, ama maliye okudu. Şimdi çok iyi bir iş kadını.

- Eğer okuyabilseydiniz, hekim olmak ister miydiniz?

Ben ilkokulu bitirdikten sonra okuyamadım. Ama okusaydım bile, bu hekimlik olmazdı. Çünkü, babamın gücü buna yetmezdi.

- Bugüne kadar isteyip de yapamadığınız bir iş oldu mu?

Aklıma koyduğum her şeyi yaptım. Hangi işi yüklendiysem, başardım. İçimde tek bir ukte kaldı, o da lisan öğrenemedim. Ancak bu eksikliğimi de çocuklarımla kapattığımı düşünüyorum. Üçü de çok iyi lisan öğrendiler.

Muhafazakârsam, bütün insanları sevmek zorundayım

- Kamuoyunda muhafazakâr kimliğinizle tanınıyorsunuz. Oysa, birçok Yahudi ile ortaklıklar kurduğunuzu söylüyorsunuz. Bu konuda tepki aldınız mı?

Bu yönüm özellikle sağlık sektöründe çok dedikodu konusu oldu. Evet, ben dinime bağlı bir insanım. Ancak bu, farklı din gruplarıyla iş yapmayacağım anlamına gelmiyor. Yeniliklere açık olmazsak, nasıl kalkınırız? Yabancılarla hâlâ birçok alanda ilişkilerim sürüyor. Kim işini iyi yapıyorsa, ben onunlayım. Zaten iyi bir muhafazakârsam, bütün insanları sevmek zorundayım. Bakın, benim bir gelinim de Rus'tur. Kendi isteğiyle Müslüman olmuştur.

- Bu kadar iş arasında ailenize zaman ayırabiliyor musunuz?

- Eşinizin başarınızdaki rolü nedir?

Maalesef! 41 yıllık eşim Zehra Aydın, bugünlere gelene kadar büyük fedakârlıklar yaptı ve hâlâ da devam ediyor. Birlikte çok büyük sıkıntılar çektik, yükselmemiz de birlikte oldu. Çocukların giysilerini hep o dikerdi. Ben çok geç saatlere kadar çalışırdım. Hakkını ödeyemem.

- Sizce başarının sırrı nedir?

Çalışmak...Çalışmak... Çalışmak. Tabii, ticaret kafası da lâzım. İşi bilmek gerekir.

Karadenizli erkek çocuk sever!

Turgut Aydın'ın kızından 2 kız torunu, büyük oğlundan ise 2 erkek torunu var. Torunlarını çok sevdiğini belirten Aydın, espriye de patlatıyor: "Karadeniz'de, 'Oğlumun oğlu olsun, kızımın kızı da olsa olur' derler. Karadenizliler erkek çocuğa çok düşkündür.












KAZIK YEDİM, HASTANE SAHİBİ OLDUM

Köy bakkalının oğlu olarak dünyaya gelen Turgut Aydın, şimdi teknoloji ve kalite bakımından dünyanın sayılı hastanelerinden birinin sahibi...
04 Ocak 2006 Çarşamba 10:54



Köy bakkalının oğlu olarak dünyaya gelen Turgut Aydın, şimdi teknoloji ve kalite bakımından dünyanın sayılı hastanelerinden birinin sahibi...
Trabzon’un Maçka İlçesi'nin küçük bir köyünde doğdu. Geçim derdi yüzünden ilkokuldan sonra okuyamadı. 15 yaşında geldiği İstanbul'da iş hayatına Sultanhamam'daki bir tornacı atölyesinde atıldı. Havlu asacağı ve kapı kolu imalatı yaptı. Bu işi sırasında atıldığı tekstil piyasasında Türkiye'nin en büyük tekstil devlerinden Aydın Örme A.Ş.'yi ortaya çıkardı... Özel bir hastanede ameliyat olan gelinine çok yüksek fatura çıkarılınca, hastane sahibi olmaya ve bu işi kimsenin hakkını yemeden yapmaya yemin etti... Şimdi, Türkiye'nin teknoloji ve kalite anlamında dünyayla yarışan hastanelerinden birinin sahibi... İçinde kalan tek ukte ise, yabancı dil bilmemek...

Bu ilginç ve başarılarla dolu hayat hikâyesi, Memorial Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Aydın'a ait. İşte, sağlık sektöründe yeniliklerin öncüsü 61 yaşındaki Turgut Aydın ile, başarısının sırrı, özel hayatı ve muhafazakâr kimliği ile ilgili dobra dobra bir söyleşi...

KAZIK ATTILAR

- Gelininize çok yüksek bir fatura çıkarıldığı için hastane sahibi olmaya karar verdiğinizi söylüyorsunuz. Şimdi siz müşterilerinize nasıl davranıyorsunuz?

Hiç unutmam, faturada 150 iğne yapıldığı gösterilmişti. 'Bu kadar iğne vurulsa adam ölür' diyerek hastane yetkilileriyle kavga ettim. O gün orada, 'ben bir gün hastane sahibi olursam, kimsenin hakkını yemeyeceğim' diye yemin ettim. Şimdi, hastanemde bütün faturaları tek tek kontrol ettiriyorum. 'Aman bir yanlışlık olmasın, kimseden haksız yere para almayalım' diye.

- Peki, sağlık sektöründeki yöneticilik mi, yoksa tekstil patronu olmak mı daha zor?.. Sizin için hangisi öncelikli?

Ben tekstili hep zor bilirdim. Ama sağlık sektörü çok daha zor. Yönettiğiniz insanlar doktor, okumuş, akıllı insanlar... Hastane yönetiminde başarılı olabilmek için, iyi bir sağlıkçı, iyi bir otelci, iyi bir restorancı ve iyi bir işletmeci olmak gerekiyor. Üstelik size başvuran insan duygularının en dorukta olduğu zaman geliyor. Sürekli disiplin ve en yeni teknolojileri arayıp bulmak şart. Yoksa, başarılı olamazsınız. Tekstilde böyle bir sorun yok. Ancak ikisi de benim çocuğum gibi, birbirinden ayıramam.

- Oğlunuz ünlü işadamı Ahmet Nazif Zorlu'nun kızıyla evli. Dünürünüzle rakip misiniz? İlişkileriniz nasıl?

Ahmet Bey'in benim en beğendiğim özelliği ticaretle özel hayatını birbirine karıştırmaması. Damat filan dinlemez, 'ticaret, ticarettir' der. Mal alım satımında kimseye iltimas geçmez. Çok dürüst bir işadamıdır. O işine gelirse bana mal satar, ben de işime gelirse alırım. Ancak, Memorial Hastanesi'nin bugünlere gelmesindeki maddi ve manevi desteğini unutamam.

- 3 çocuğunuz var. Çocuklarınızdan birinin doktor olmasını ister miydiniz?

Bu zamana kadar çocuklarımı meslekleri konusunda hep yönlendirdim. Büyük oğlumu tekstille ilgilendiğim için, tekstil mühendisi yaptım. Küçük oğlum işletmeci oldu. Kızımın doktor olmasını isterdim, ama maliye okudu. Şimdi çok iyi bir iş kadını.

- Eğer okuyabilseydiniz, hekim olmak ister miydiniz?

Ben ilkokulu bitirdikten sonra okuyamadım. Ama okusaydım bile, bu hekimlik olmazdı. Çünkü, babamın gücü buna yetmezdi.

- Bugüne kadar isteyip de yapamadığınız bir iş oldu mu?

Aklıma koyduğum her şeyi yaptım. Hangi işi yüklendiysem, başardım. İçimde tek bir ukte kaldı, o da lisan öğrenemedim. Ancak bu eksikliğimi de çocuklarımla kapattığımı düşünüyorum. Üçü de çok iyi lisan öğrendiler.

Muhafazakârsam, bütün insanları sevmek zorundayım

- Kamuoyunda muhafazakâr kimliğinizle tanınıyorsunuz. Oysa, birçok Yahudi ile ortaklıklar kurduğunuzu söylüyorsunuz. Bu konuda tepki aldınız mı?

Bu yönüm özellikle sağlık sektöründe çok dedikodu konusu oldu. Evet, ben dinime bağlı bir insanım. Ancak bu, farklı din gruplarıyla iş yapmayacağım anlamına gelmiyor. Yeniliklere açık olmazsak, nasıl kalkınırız? Yabancılarla hâlâ birçok alanda ilişkilerim sürüyor. Kim işini iyi yapıyorsa, ben onunlayım. Zaten iyi bir muhafazakârsam, bütün insanları sevmek zorundayım. Bakın, benim bir gelinim de Rus'tur. Kendi isteğiyle Müslüman olmuştur.

- Bu kadar iş arasında ailenize zaman ayırabiliyor musunuz?

- Eşinizin başarınızdaki rolü nedir?

Maalesef! 41 yıllık eşim Zehra Aydın, bugünlere gelene kadar büyük fedakârlıklar yaptı ve hâlâ da devam ediyor. Birlikte çok büyük sıkıntılar çektik, yükselmemiz de birlikte oldu. Çocukların giysilerini hep o dikerdi. Ben çok geç saatlere kadar çalışırdım. Hakkını ödeyemem.

- Sizce başarının sırrı nedir?

Çalışmak...Çalışmak... Çalışmak. Tabii, ticaret kafası da lâzım. İşi bilmek gerekir.

Karadenizli erkek çocuk sever!

Turgut Aydın'ın kızından 2 kız torunu, büyük oğlundan ise 2 erkek torunu var. Torunlarını çok sevdiğini belirten Aydın, espriye de patlatıyor: "Karadeniz'de, 'Oğlumun oğlu olsun, kızımın kızı da olsa olur' derler. Karadenizliler erkek çocuğa çok düşkündür.










Köy bakkalının oğlu olarak dünyaya gelen Turgut Aydın, şimdi teknoloji ve kalite bakımından dünyanın sayılı hastanelerinden birinin sahibi...
Trabzon’un Maçka İlçesi'nin küçük bir köyünde doğdu. Geçim derdi yüzünden ilkokuldan sonra okuyamadı. 15 yaşında geldiği İstanbul'da iş hayatına Sultanhamam'daki bir tornacı atölyesinde atıldı. Havlu asacağı ve kapı kolu imalatı yaptı. Bu işi sırasında atıldığı tekstil piyasasında Türkiye'nin en büyük tekstil devlerinden Aydın Örme A.Ş.'yi ortaya çıkardı... Özel bir hastanede ameliyat olan gelinine çok yüksek fatura çıkarılınca, hastane sahibi olmaya ve bu işi kimsenin hakkını yemeden yapmaya yemin etti... Şimdi, Türkiye'nin teknoloji ve kalite anlamında dünyayla yarışan hastanelerinden birinin sahibi... İçinde kalan tek ukte ise, yabancı dil bilmemek...

Bu ilginç ve başarılarla dolu hayat hikâyesi, Memorial Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Aydın'a ait. İşte, sağlık sektöründe yeniliklerin öncüsü 61 yaşındaki Turgut Aydın ile, başarısının sırrı, özel hayatı ve muhafazakâr kimliği ile ilgili dobra dobra bir söyleşi...

KAZIK ATTILAR

- Gelininize çok yüksek bir fatura çıkarıldığı için hastane sahibi olmaya karar verdiğinizi söylüyorsunuz. Şimdi siz müşterilerinize nasıl davranıyorsunuz?

Hiç unutmam, faturada 150 iğne yapıldığı gösterilmişti. 'Bu kadar iğne vurulsa adam ölür' diyerek hastane yetkilileriyle kavga ettim. O gün orada, 'ben bir gün hastane sahibi olursam, kimsenin hakkını yemeyeceğim' diye yemin ettim. Şimdi, hastanemde bütün faturaları tek tek kontrol ettiriyorum. 'Aman bir yanlışlık olmasın, kimseden haksız yere para almayalım' diye.

- Peki, sağlık sektöründeki yöneticilik mi, yoksa tekstil patronu olmak mı daha zor?.. Sizin için hangisi öncelikli?

Ben tekstili hep zor bilirdim. Ama sağlık sektörü çok daha zor. Yönettiğiniz insanlar doktor, okumuş, akıllı insanlar... Hastane yönetiminde başarılı olabilmek için, iyi bir sağlıkçı, iyi bir otelci, iyi bir restorancı ve iyi bir işletmeci olmak gerekiyor. Üstelik size başvuran insan duygularının en dorukta olduğu zaman geliyor. Sürekli disiplin ve en yeni teknolojileri arayıp bulmak şart. Yoksa, başarılı olamazsınız. Tekstilde böyle bir sorun yok. Ancak ikisi de benim çocuğum gibi, birbirinden ayıramam.

- Oğlunuz ünlü işadamı Ahmet Nazif Zorlu'nun kızıyla evli. Dünürünüzle rakip misiniz? İlişkileriniz nasıl?

Ahmet Bey'in benim en beğendiğim özelliği ticaretle özel hayatını birbirine karıştırmaması. Damat filan dinlemez, 'ticaret, ticarettir' der. Mal alım satımında kimseye iltimas geçmez. Çok dürüst bir işadamıdır. O işine gelirse bana mal satar, ben de işime gelirse alırım. Ancak, Memorial Hastanesi'nin bugünlere gelmesindeki maddi ve manevi desteğini unutamam.

- 3 çocuğunuz var. Çocuklarınızdan birinin doktor olmasını ister miydiniz?

Bu zamana kadar çocuklarımı meslekleri konusunda hep yönlendirdim. Büyük oğlumu tekstille ilgilendiğim için, tekstil mühendisi yaptım. Küçük oğlum işletmeci oldu. Kızımın doktor olmasını isterdim, ama maliye okudu. Şimdi çok iyi bir iş kadını.

- Eğer okuyabilseydiniz, hekim olmak ister miydiniz?

Ben ilkokulu bitirdikten sonra okuyamadım. Ama okusaydım bile, bu hekimlik olmazdı. Çünkü, babamın gücü buna yetmezdi.

- Bugüne kadar isteyip de yapamadığınız bir iş oldu mu?

Aklıma koyduğum her şeyi yaptım. Hangi işi yüklendiysem, başardım. İçimde tek bir ukte kaldı, o da lisan öğrenemedim. Ancak bu eksikliğimi de çocuklarımla kapattığımı düşünüyorum. Üçü de çok iyi lisan öğrendiler.

Muhafazakârsam, bütün insanları sevmek zorundayım

- Kamuoyunda muhafazakâr kimliğinizle tanınıyorsunuz. Oysa, birçok Yahudi ile ortaklıklar kurduğunuzu söylüyorsunuz. Bu konuda tepki aldınız mı?

Bu yönüm özellikle sağlık sektöründe çok dedikodu konusu oldu. Evet, ben dinime bağlı bir insanım. Ancak bu, farklı din gruplarıyla iş yapmayacağım anlamına gelmiyor. Yeniliklere açık olmazsak, nasıl kalkınırız? Yabancılarla hâlâ birçok alanda ilişkilerim sürüyor. Kim işini iyi yapıyorsa, ben onunlayım. Zaten iyi bir muhafazakârsam, bütün insanları sevmek zorundayım. Bakın, benim bir gelinim de Rus'tur. Kendi isteğiyle Müslüman olmuştur.

- Bu kadar iş arasında ailenize zaman ayırabiliyor musunuz?

- Eşinizin başarınızdaki rolü nedir?

Maalesef! 41 yıllık eşim Zehra Aydın, bugünlere gelene kadar büyük fedakârlıklar yaptı ve hâlâ da devam ediyor. Birlikte çok büyük sıkıntılar çektik, yükselmemiz de birlikte oldu. Çocukların giysilerini hep o dikerdi. Ben çok geç saatlere kadar çalışırdım. Hakkını ödeyemem.

- Sizce başarının sırrı nedir?

Çalışmak...Çalışmak... Çalışmak. Tabii, ticaret kafası da lâzım. İşi bilmek gerekir.

Karadenizli erkek çocuk sever!

Turgut Aydın'ın kızından 2 kız torunu, büyük oğlundan ise 2 erkek torunu var. Torunlarını çok sevdiğini belirten Aydın, espriye de patlatıyor: "Karadeniz'de, 'Oğlumun oğlu olsun, kızımın kızı da olsa olur' derler. Karadenizliler erkek çocuğa çok düşkündür.

umsado
04-01-2006, 18:25
İstanbul'da Kurban Bayramı süresince İETT otobüslerinin ücretsiz, raylı sistemin de 50 YKR olacağı bildirildi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden yapılan yazılı açıklamada, 4 gün boyunca vatandaşların İETT otobüsleri ile Tünel ve İstiklal Caddesi'ndeki nostaljik tramvaydan ücretsiz faydalanacağı belirtildi. Açıklamada, Taksim-4. Levent metro hattı, Aksaray-Atatürk Havalimanı hafif metro hattı, Kabataş-Zeytinburnu cadde tramvayı ile Maçka Parkı ve Eyüp-Piyerloti arasındaki teleferik ücretinin ise 1.1 YTL'den 50 YKR'ye çekildiği kaydedildi.


Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
04-01-2006, 18:26
Diyanet İşleri Başkanlığı önümüzdeki günlerde camilerden okutacağı hutbede, dini ve ahlaki duyguları zayıf olan insanların rüşvet alabileceğini belirterek, bu kişilerin cehenneme gideceğini kaydedecek.

Diyanet İşleri Başkanlığı önümüzdeki günlerde camilerden okutacağı hutbede, rüşvet alan kişilerin cehenneme gideceğini belirtecek. Diyanet hutbede, İslam’ın, kamu mallarını zimmete geçirmeyi, hırsızlık, gasp ve benzeri gayri meşru kazanç yollarını yasakladığı gibi, fert ve toplum hayatı için son derece zararlı olan rüşvet alıp-vermeyi de haram saydığını anlatacak. Rüşvetin dinin yanısıra, ahlak ve hukuk kurallarına da tamamen aykırı olduğu ifade edilecek hutbede, rüşvet almanın veya vermenin kişinin cehenneme girmesine sebep olacağına işaret edilecek.
"Rüşvet, haksızın haklı, suçlunun suçsuz, yalancının doğru, bir işe layık olmayanın layıkmış gibi gösterilmesine veya bunun aksine neden olur" denilecek hutbede, rüşvet alan ya da veren insanların dini duygularının zayıf olduğunu bildiricek.

"RÜŞVET TOPLUMLARI YOK EDER"

Hutbede, rüşvetin yaygın olduğu toplumlarda hak ve adaletten söz edilemeyeceği belirtilecek ve "Rüşvet, karıştığı işin amacından sapmasına ve bozulmasına, girdiği toplumun perişan olup dağılmasına sebep olur" denilecek. Tarihe bakıldığında, pek çok milletin rüşvet nedeniyle yok olduğuna dikkat çekilecek hutbede, rüşvetin girdiği toplumda adaletsizliğin yaygınlaşacağına değinilecek.

"ÖNEMLİ GÖREVLER LAYIK OLMAYANIN ELİNE GEÇER"

Rüşvet, toplumunda önemli görevlerin layık olmayan kimselerin eline geçeceği anlatılacak hutbede, böylece güçsüzlere ve yoksullara zulmedilmiş olacağı bildirilecek. Hutbe şöyle devam edecek: "Rüşvet, toplumları felakete götüren, birlik ve kardeşlik duygularını kökünden sarsan, güven duygusunu zedeleyen çirkin davranışlardan biridir. Kendisinin Allah tarafından her yerde görüldüğüne ve bir gün mutlaka hesaba çekileceğine inanan insanların hayatlarında bu tür olumsuz davranışlara rastlanmaz. Fert ve toplum olarak, bu kadar zararları olan rüşvetin yaşadığımız toplumda yaygınlaşmaması için elimizden geleni yapalım. Dünya malının dünyada kalacağını, insanın alın teriyle kazandığının daha bereketli ve değerli olduğunu unutmayalım.


Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
04-01-2006, 18:27
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, İstanbul'un yerel yönetim ve merkezi hükümet tarafından iyi yönetilemediğini söyledi. Baykal, “İstanbul'da yaşanan bir gösteriş ve pazarlama, emlakçı belediyeciliğidir. Belediyeciliği emlak rantı arayışına indirgeyen bir yaklaşımla karşı karşıya olduğumuz ortadadır” dedi.

Baykal, CHP İstanbul İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında, partisinin bu yıl ilk Merkez Yürütme Kurulu toplantısının burada yapılacağını anlatarak, bugün ayrıca İstanbul'daki CHP'li belediye başkanları, il genel meclisi ve büyükşehir belediyesi üyeleri ile biraraya geldiğini söyledi.

Toplantıda bir yandan İstanbul'un sorunlarını ve sıkıntılarını öğrendiklerini, diğer yandan da sosyal demokrat belediyelerin umut ve güven veren çalışmalar yaptıklarına tanık olduklarını kaydeden Baykal, “Sevinç ve hüznü bir arada yaşıyoruz. Bir yandan mutluluk duyuyoruz, kendimize olan güvenimiz artıyor, bir yandan da içindeki bulunduğu sıkıntılar bizi derinden yaralıyor” diye konuştu.

İstanbul'un dünyanın gözbebeği, olağanüstü bir kent olduğunu vurgulayan Baykal, “Böylesine zenginlik içinde yaşıyor olmak, böyle bir zenginliğin parçası olmak, hepimiz için çok büyük bir şans olarak algılanmalıdır” dedi.

CHP lideri Baykal, İstanbul'un çağına damgasını vuran 4 ayrı medeniyetin kimliğini 2400 yıllık tarih boyunca ayakta tuttuğunu anlatarak, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, 'bu İstanbul benim eserim değildir' diyor. Bu büyük ihtişamı ve güzellikleri düşünerek söylenmiş bir söz değildir. Olumsuzlukları, yetersizlikleri ve
sorunları karşısında acze sürüklenmiş bir kamu yöneticisinin
itirafıdır. Bu İstanbul manzarası kimin eseridir, neyin eseridir, nasıl böyle olmuştur?” diye konuştu.

'İSTANBUL SORUNLARIN EN YOĞUN YAŞANDIĞI YER'

İstanbul'un Türkiye'nin sorunlarının en yoğun yaşandığı yer olduğunu ifade eden Deniz Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: “İstanbul'da, Türkiye'de yaşanan asayiş sorunlarının yarıya yakını yaşanıyor. Türkiye'de 398 bin 182 asayiş olayının 190 bin 168'i hırsızlık. Bunun da 73 bin 509'u İstanbul'dadır. İstanbul, Türkiye nüfusunun yüzde 10-12'si kadar. Ama Türkiye'de yaşanan hırsızlıkların yüzde 45'i İstanbul'da yaşanıyor. Türkiye'de yaşanan 5 bin 830 kapkaçın 2 bin 725'i İstanbul 'da gerçekleşiyor. İstanbul'da, 5 bin 499 gasp ve yağmanın 2 bin 345'i yaşanıyor. 2005 yılında kapkaç olayları önceki yıllara göre yüzde 60 oranında artmıştır. İstanbul'da, suça karışan çocukların arasında eskiden kız yoktu. 2004 yılında yüzde 2 kız çocuğu ortaya çıktı. 2005'te kız çocuk oranı yüzde 60 arttı. Adli işlem gören 15 bin 273 çocuğun 5 bini İstanbul'da.
Bunun ortaya koyduğu manzara, İstanbul'un bir güvenlik krizi yaşanan kent haline dönüşmüş olmasıdır. Türkiye'de yaşayan asayiş, güvenlik, şiddet sorunu, en yoğun şekilde İstanbul'da yaşanıyor.”

İSTANBUL'UN EĞİTİM PROFİLİ

Baykal, İstanbul'da sınıf öğretmeni açığının 600, branş öğretmeni açığının 2 bin 500 olduğunu kaydederek, okula gitmeyen öğrenci sayısının 19 bin 300, bunun 13 bininin de kız öğrenci olduğunu söyledi.

CHP Genel Başkanı Baykal, İstanbul'da okuma-yazma bilmeyen 300 bin kadar vatandaş bulunduğunu ifade etti.
İstanbul'da 1 milyon 560 bin 633 ilköğretim öğrencisi olduğunu, bunun yüzde 76'sının, yani 1 milyon 183 bin 84'ünün ikili eğitim gördüğünü, 377 bin 549'unun normal eğitim aldığını anlatan Baykal, bir öğretmene 37 öğrenci düştüğünü dile getirdi.
Baykal, “Bunların bize gösterdiği temel gerçek, İstanbul'un artık yaşanabilir bir kent olmaktan her açıdan çıkmaya başlamasıdır. İnsanlar, buraya mecburiyetten geliyorlar ve geldikten sonra yaşam kalitesi olumsuz bir gelişme kendisini gösteriyor” dedi.
CHP lideri Baykal, İstanbul'un yerel yönetim ve merkezi hükümet tarafından iyi yönetilmediğini savunarak, yerel ve merkezi yönetimlerin İstanbul'u en önemli ve en öncelikli yönetim sorunu olarak görmeleri gerektiğini, İstanbul'un da bunu hak ettiğini kaydetti.

ALINAN KARARLAR

Baykal, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin, 2004 yılının Nisan ile 2005 yılının Aralık ayları arasında alt komisyonlarınca alınan kararlara da değindi.

Bu tarihler arasında Çevre ve Sağlık Komisyonu, Trafik ve Ulaşım Komisyonu, İnsan Hakları Komisyonu, Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu'nun aldığı bir karar olmadığını ifade eden Deniz Baykal, şöyle dedi: “Bu komisyonların içinde çalışan tek komisyon İmar ve Bayındırlık Komisyonu... İstanbul'da sadece imar faaliyeti yürütülüyor. Yani imar, inşaat, emlak, komisyonculuk, rant paylaşımı... İstanbul Büyükşehir Belediyesi bununla meşgul. İmar ve Bayındırlık Komisyonu'nda 3 bin 553 karar alınmış. Bu bir anlayış ve yaklaşımdır. Sosyal belediyecilik anlayışı kent rantını yandaşlarına, sınırlı sayıdaki kişilere kazandırmaya değil, kentliye kazandırmaya yönelik bir anlayıştır.”

'PAHALI, YETERSİZ VE KÖHNE ULAŞIM'

İstanbul'un ulaşım sorununa değinen Baykal, ilde 11 yılda 643 otobüs alındığını, bunların ortalama yaşının 13.5 olduğunu söyledi. Baykal, uluslararası standartlarda göre ise otobüs filo yaşının 6 olduğunu belirtti.

Ulaşım bedelinin de çok pahalı olduğunu ifade eden Baykal, İstanbul'da pahalı, yetersiz ve köhne bir ulaşım sistemi bulunduğunu kaydetti.

İstanbul'un bir diğer büyük sorunun da deprem olduğunu anlatan Baykal, depremin sadece İstanbul'un değil, tüm Türkiye'nin sorunu olduğuna işaret etti.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin temsil ve ağırlamaya 53 trilyon lira, deprem konusunda çalışma yapacak olan Afet Koordinasyon Merkezi'ne ise bütçeden 300 milyar lira kaynak aktardığını belirten Baykal, bunun halkın sağduyusuna ve demokrasi bilincine yapılan bir saldırı olduğunu ve anlayışla karşılamanın mümkün olmadığını söyledi.

İstanbul'un yeni bir anlayışa ve zihniyete, belediyeciliği sadece kent rantını paylaşma olarak algılamayan bir anlayışa ihtiyacı bulunduğunu anlatan Baykal, “İstanbul rant üretecek. Bu ortak bir zenginliktir. Burada mesele, bu rantın nasıl değerlendirileceğidir. Bir belediyecilik anlayışı, bunu sınırlı sayıda insanın, eşin, dostun zenginleşmesi, gelirinin artırılması amacıyla kullanılmasını hak bilmekte, buna göre bir belediyecilik anlayışı uygulamaktadır. O kentin kolektif rantını kent standartlarını esneterek, değiştirerek, kendi hesabına, çıkarına uygun hale dönüştürerek kanalize etme çabasına hizmet eden bir belediyecilik anlayışı vardır. Bu, AK Parti'nin belediyecilik anlayışıdır. Bununla mücadele ediyoruz.”

CHP'NİN AÇTIĞI DAVALAR

CHP'nin, İmar ve Bayındırlık Komisyonu'nun bazı kararlarının iptali için dava açtığını dile getiren Baykal, konuşmasına şöyle devam etti:
“O kararların arkasında yeşil alanların imara açılması, kentin ortak zenginliğinin tahrip edilmesi vardır, standartların belli yerler için değiştirilmesi vardır, rantı kişileştirme çabası vardır.
İstanbul'da ortaya çıkan AK Parti'nin zihniyeti ve siyaset anlayışıdır. İstanbullu artık bunu anlamıştır. Bunun artık kamufle edilebilecek bir tarafı yoktur. İstanbul'da yaşanan bir gösteriş ve pazarlama belediyeciliğidir, bir emlakçı belediyeciliğidir. Belediyeciliği emlak rantı arayışına indirgeyen bir yaklaşımla karşı karşıya olduğumuz ortadadır.”

Baykal, İstanbul'a bütün kentlerle birlikte sahip çıkmak istediklerini vurgulayarak, “Arabesk müziğe saygımız var, ancak arabesk belediyeciliği İstanbul'da istemiyoruz. İstanbul'u yozlaştırmaya, soysuzlaştırmaya, bir kültürel kimliksizleştirmeye sürükleyecek, çıkar politikalarının karşısında kentin taşını, toprağını, camisini, minaresini, kıyısını, Boğazı'nı İstanbullularla savunacağız” dedi.
Deniz Baykal, İstanbul'un temel kavgaları olacağını, kentin iktidarları getirip iktidarları götürdüğünü ifade ederek, “İstanbul getirdi, İstanbul götürecek. İstanbul'a yapılanları İstanbullular affetmeyecektir” diye konuştu.

Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
04-01-2006, 18:28
Yozgat'ın Akdağmadeni İlçesi'ne bağlı Altılızaim Geçidi Köyü'nde 4 ördek ile 45 tavuğun telef olduğu bildirildi. Köydeki diğer kanatlılar itlaf edildi.

Yozgat Valisi Gökhan Sözer, yaptığı açıklamada, önceki gün Altılızaim Geçidi Köyü'nde 4 ördek ve 45 tavuğun telef olduğunu söyledi. Vali Sözer, “Köylülerimizin ihbarı üzerine gerekli inceleme ve araştırma yapıldı. Elimizde, ölen kanatlıların kuş gribi olduğuna dair bulgu bulunmamaktadır” dedi. Ölen kanatlılardan numune alınarak İzmir Bornova Veterinerlik Araştırma Merkezi'ne gönderildiğini kaydeden Vali Sözer, tedbir amacıyla köyde bulunan 668 kanatlının bedelleri ödenerek itlaf edildiğini belirtti. Vali Sözer, şunları kaydetti:

“Köylülerden gelen ihbar üzerine ekiplerimiz bölgede gerekli araştırma ve incelemelerde bulundu. Bu köy dışındaki köylerimizde herhangi bir kanatlı ölümü olmadığı belirlendi. Gerekli tedbirler alındı. Elimizde ölen kanatlılarla ilgili bir bulgu bulunmaması, diğer köylerimizde de ölüm olaylarına rastlanılmaması nedeniyle karantinaya gerek görmedik.
Ancak, ölüm olayının olduğu köyde bulunan diğer kanatlılar tedbir amacıyla itlaf edilmiştir. Tahlil sonuçları geldiğinde kanatlıların ölüm nedenleri belli olacaktır, bunu da kamuoyuyla paylaşacağız.”

Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
04-01-2006, 18:30
Lefkoşa Rum Kaza Mahkemesi, bir Rum kızına, aşık olduğu Mehmet isimli bir Türke “yardım ve yataklık” yapmaktan ceza verdi.

Rum Politis gazetesinin haberine göre, Lefkoşa Rum Kaza Mahkemesi, 26 yaşındaki sevgilisi Mehmet'i, KKTC'den Güney Kıbrıs'a geçirmek isterken Metehan Sınır Kapısı'nda tutuklanan 24 yaşındaki Rum üniversite öğrencisi genç kızı, bin Kıbrıs Lirası (KL) tecilli para cezasına mahkum etti. Soyadı verilmeyen Mehmet ise Türkiye'ye gönderilmek üzere sınırdışı edildi. İsmi belirtilmeyen Rum genç kız mahkemede, “Ne yaptımsa Mehmet'e aşkımdan yaptım” ifadesini kullandı.

Rum genç kız, Noel arifesinde Türk sevgilisiyle KKTC'den Güney Kıbrıs'a geçmek isterken Metehan Sınır Kapısı'nda Rum polisince yakalanmıştı. Türk vatandaşı, “(Kıbrıs)ta yasadışı olarak bulunmaktan”, Rum kızı ise “yardım ve yataklık” suçundan yargılandı.


Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
04-01-2006, 18:45
Only the registered members can see the link

Irak'ın başkenti Bağdat'ta 60 tankerlik bir konvoya saldırı düzenlendi. Saldırıda 20 petrol tankeri alev aldı. Başkentte düzenlenen iki intihar saldırısında ise 44 kişi öldü.

Bağdat'ta peşpeşe meydana gelen saldırılardan sonuncusunun hedefi tanker konvoyu oldu. Başkent'in doğusunda meydana gelen olayda silahlı kişiler, konvoya pusu kurdu.

Petrol Bakanlığı'ndan bir sözcü, olayda sadece bir tankerin zarar gördüğünü söylerken, polis zararın daha büyük olduğunu belirtiyor.

Saldırı sonrası, konvoya eşlik eden polislerle silahlı kişiler arasında çatışma çıktı. Saldırıyı Irak İslam Ordusu adlı bir örgüt üstlendi.

Sevkıyatın, ülkenin kuzeyindeki Beici'de bulunan ana rafinerinin kapanmasından sonra başkentte baş gösteren yakıt krizini azaltmak amacıyla yapıldığı kaydedildi.

Bomba yüklü araç saldırısı: Sekiz ölü

Haber ajansları konvoya yapılan saldırıyla hemen hemen aynı zamanda, yine Bağdat'ta bir intihar saldırısının düzenlendiğini duyurdu.

Başkentin güneyinde Dura bölgesinde, işlek bir alışveriş merkezi yakınlarındaki yolda bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda 8 kişi öldü, 12 kişi yaralandı.

Polis Yüzbaşısı Firras Giti, bombalı saldırının hedefinin polis devriyesi olduğunu ve bombanın civardaki bazı dükkan ile araçlara zarar verdiğini söyledi.

Cenaze törenine saldırı: 36 ölü

Bu saldırıdan hemen önce yine Başkent'te, Şiilerin katıldığı bir cenaze törenine intihar saldırısı düzenlendi.

Bağdat'ın 90 kilometre kuzeyinde bulunan Mikdadiye'de saldırıya hedef olan cenaze töreninin, kentteki hastanenin yöneticisi Ahmed El Bakka'nın yeğeni için düzenlendiği açıklandı.

Yaklaşık 100 kişinin katıldığı cenaze törenini hedef alan saldırıda 36 kişi öldü, 40 kişi yaralandı.

Başbakan İbrahim Caferi'nin başında olduğu Şii Dava Partisi'nin yerel lideri de olan El Bakka'ya geçtiğimiz salı günü suikast girişiminde bulunulmuş, saldırıda yaralanan Bakka'nın yeğeni daha sonra hayatını kaybetmişti.

Saldırganların cenaze törenine katılanların üzerine önce havan topu ve otomatik silahlarla ateş açtığı, ardından bir intihar saldırganının üzerindeki bombaları patlattığı belirtiliyor.

Diyala polisinden Selam Hussin, bu saldırının bir 'terörist eylem' olduğunu ve Şii-Sünni iç savaşını kışkırtmayı amaçladığını söyledi.

Yaban Ali
04-01-2006, 19:55
4 bin kasap Hac yolunda dolandırıldı

Ferhat DERVİŞOĞLU/HATAY(DHA)

Türkiye’nin çeşitli illerinde özel şirketler aracılığıyla Hac döneminde kasap ve kasap yardımcısı olarak Suudi Arabistan’a gitmek için anlaşma yapan yaklaşık 4 bin kişi, Suriye sınırındaki Cilvegözü'ne gittiklerinde kötü bir sürprizle karşılaştı.


Başta Sivas, Gaziantep, Erzurum, Kahramanmaraş ve İstanbul olmak üzere bir çok kentten Hatay’ın Reyhanlı İlçesi Cilvegözü Gümrük Kapısı’na gelen kasaplar, anlaşma yaptıkları farklı bir çok şirketin yetkililerini beklemeye başladı. Yaklaşık bir hafta gümrük kapısında bekleyen kasaplar, 700 ile 1400 dolar arasında para ödedikleri şirketleri arayıp, yardım istedi. Ancak şirketlerin telefonları ya cevap vermedi ya da ‘Pasaportlarınızın henüz vize işlemi bitmedi’ diye oyalandı. Şirket yetkililerine ulaşamayan ve Cilvegözü Gümrük Kapısı’nda çeşitli tesislerde perişan olan kasaplardan Fahrettin Taşdoğan, Veysi Öztokmak, Arif Uzun, “Hepimiz yaşadığımız bölgelerdeki farklı farklı şirketlere kasap ve kasap yardımcısı olarak Suudi Arabistan’a gitmek için para ödedik. Pasaportlarımızı verdik. Bize Cilvegözü Gümrük Kapısı’na gitmemiz söylendi. Biz buradayız da onlar yok, dolandırıldık” dedi.

Birkaç günden beri toplanmaya başlayan kasaplar çevredeki konaklama tesisleri ve çoğu da geldikleri araçlarda konaklıyor.

Kasap ve kasap yardımcılarının şikayeti üzerine dolandırıcılık iddiasıyla inceleme başlatıldı.

umsado
04-01-2006, 21:38
Kocaeli'nin Gebze İlçesi AK Parti İlçe Başkanı Mehmet Ali Okur, uğradığı silahlı saldırı sonucu yaralandı.

AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, AK Parti Gebze İlçe Başkanı Mehmet Ali Okur, Tatlıkuyu Mahallesi'ndeki Kocaeli Büyükşehir Belediyesi hizmet bürosundan çıktıktan sonra Tatlıkuyu Muhtarlığı yanında otomobiline binerken, kimliği henüz belirlenemeyen kişi ya da kişilerce silahlı saldırıya uğradı. Saldırıda bacağından ve kolundan yaralanan Okur, AK Parti İlçe Sekreteri Yalçın Çoştur'un yardımıyla Gebze Anadolu Sağlık Merkezi'ne götürüldü. Tatlıkuyu Mahallesi Muhtarı Cevat Kahraman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, silah sesinden sonra “Yalçın yetiş” diye bir ses duyduğunu, daha sonra yaralı olarak gördüğü AK Parti İlçe Başkanı Okur'un, yanına gelen Yalçın Coştur'un yardımıyla otomobille olay yerinden götürüldüğünü gördüğünü söyledi. Bu arada, Anadolu Sağlık Merkezi yetkilileri Okur'un, Acil Servis'te tedavi altında olduğunu ve sağlık durumunun iyi olduğunu bildirdiler.


Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
04-01-2006, 21:41
ABD Başkanı George W. Bush, ABD'nin Irak'taki askeri gücünün ilk etapta 17'den 15 tugaya indirilmesinin planlandığını ve eğitimine büyük önem verilen Irak'ta ordu ve polis gücünün kuvvetlendirilmesiyle birlikte, bu yıl sonunda daha fazla Amerikan askerinin çekilmesinin gündeme gelebileceğini söyledi.

Başkan Bush, ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'da, terörizme karşı global savaşa ilişkin bir strateji oturumuna katıldı.

Bu toplantıda ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Peter Pace, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın yanı sıra ulusal güvenlik yetkilileri ve ABD'nin Ortadoğu'daki kuvvetlerinin komutanı Orgeneral John Abizaid, Irak'taki kuvvetlerin komutanı Orgeneral George W. Casey yer aldı. ABD'nin Irak Büyükelçisi Zalmay Halilzad da oturuma Bağdat'tan telefonla katıldı.
Pentagon'daki oturumun ardından açıklama yapan Başkan Bush, Irak'taki asker sayısını, “Washington politikalarına göre değil”, sahadaki komutanların ihtiyacına göre azaltacağını belirtti. Irak'ta 2005 yılında demokrasinin ilerlemesi yönündeki çabaların, yapılan üç seçimle büyük başarı kazandığını savunan Bush, şimdi Irak ordusu ve özellikle polis gücünün eğitimine eğileceklerini, ordu ve polis gücü güçlendikçe, Amerikan askerlerinin Irak'taki sayısının azaltılmasının daha çok gündeme geleceğini kaydetti.

ABD Başkanı, Irak'taki Amerikalı komutanların, buradaki tugay sayısını 17'den 15'e indirmeyi uygun gördüğünü ve bu yönde düzenleme yapılacağını belirtirken, bu yıl sonuna doğru, uygun görülürse asker sayısını daha da azaltmaya yönelik düzenlemelerin gelebileceğini ifade etti.

POLİS GÜCÜNE “KOALİSYON GEÇİŞ TİMLERİ” EKLENECEK

Bush, Irak polis gücünün eğitilmesi konusuna konuşmasında özellikle eğilirken, polis gücünün daha başarılı bir hale getirilmesi için “koalisyon geçiş timlerinin” bu polis gücü içine yerleştirileceğini söyledi. Başkan Bush, koalisyon gücü askerlerinden oluşacak bu timlerin, son dönemde çok eleştiri alan Irak polis gücüne, operasyonlar arasında kalan zamanda, insan hakları ve hukuk kuralları konusunda da eğitim vereceklerini belirtti. George W. Bush, Irak'ın istikrarı için ülkede demokratik bir “birlik hükümetinin” önemli olduğunu, yüzde 70 katılımın sağlandığı son seçimlerin Saddamcılar ve El Kaide'ye ciddi bir yenilgi anlamına geldiğini söyledi.
Komutanların, Irak'ta 215 binden fazla Iraklı askerin ve polis gücünün, ülkenin güvenliğinden sorumlu olduğunu söylediğini aktaran Bush, bu rakamın Ocak 2005 tarihinde sadece 85 bin olduğuna dikkat çekti. Bush, “Bu yıl sonunda, eğer Iraklılar beklediğimiz gibi güvenlik ve siyasi alanda gelişme kaydetmeyi sürdürürse, Irak'taki yeni hükümetin liderleriyle daha fazla asker azaltma konusunu konuşabiliriz. Ancak benim kararım sahadaki koşullara ve komutanlarımızın tavsiyelerine dayanacak. Washington'daki bazı çarpık siyasi takvimlere göre değil. Siyasetin, Irak'ta doğru şeyi yapmanın önüne geçmesine izin vermeyeceğim” dedi.
ABD Başkanı, Afganistan'ın da, terörle mücadelede Irak'tan sonra ikinci büyük cephe olduğunu söyledi ve NATO başta olmak üzere uluslararası toplum devreye girdikçe ABD'nin Afganistan'daki varlığını giderek azaltacağını, sadece bölgede terörist avındaki özel kuvvet ekiplerinin kalacağını belirtti.
Başkan Bush, ayrıca West Virginia'da meydana gelen maden kazasında ölen 12 işçinin yakınlarına başsağlığı diledi.

Alıntı hurriyet.com.tr

siestagunay
04-01-2006, 22:18
teşekkürler bilgi için

Yaban Ali
05-01-2006, 01:39
Vitrin mankeniyle sevişti

Soner KOCAER/ANTALYA, (DHA)

Antalya'da bir giyim mağazasına girip saklanan 30 yaşındaki A.B, personel mağazayı kapatıp gittikten sonra 3 cansız mankenle sevişti. Göğüs uçlarını ısıran ve mastürbasyon yapan A.B, uyuyup kalınca sabah mağazayı açan personel tarafından polise teslim edildi.


Lara bölgesindeki bir alışveriş merkezindeki giyim mağazasına dün akşam saatlerinde müşteri gibi giren A.B, mağazadaki soyunma kabinlerinden birine saklandı. Mağaza çalışanları saat 22.00 sıralarında işyerini kapatarak evlerine gitti. A.B, alışveriş merkezinin bütün ışıkları kapatıldıktan sonra vitrindeki 3 cansız kadın mankeni soydu. Kıyafetleri mağaza içerisine fırlatan genç, meme uçlarını ve bacak aralarını ısırdı. 3 cansız mankene zarar veren ve biriyle de mastürbasyon yapan A.B, uyuyup kaldı.

Sabah mağazayı açan işyeri çalışanları, soyulmuş haldeki 3 cansız kadın mankenin ortasında yatan A.B'yi buldu. Polise haber veren mağaza çalışanları, mankenlere yapılanları görünce dehşete kapıldı. Polis A.B'yi ifadesini almak üzere Demircikara Polis Merkezi'ne götürdü.


Gögüs uçları ve bacak aralarında diş izleri bulunan ve üzerinde meni kalıntıları olan bir cansız manken Antalya Emniyeti Olay Yeri İnceleme Şubesi ekipleri tarafından alıkonuldu. Şube müdürlüğüne götürülen cansız mankenin üzerinde inceleme yapılacağı belirtildi.


Gözaltına alınan A.B ise ise sorgusunun ardından işyerine izinsiz girmek ve mala zarar vermek suçlarından adliyeye sevk edildi.

1 YTL KEFALETLE SERBEST

Antalya'daki bir mağazada 3 cansız mankenle sevişirken aralarında uyuyup kalan A.B, polisteki ifadesinin ardından adliyeye sevk edildi. Mahkemeye çıkartılan işsiz A.B, 1 YTL kefaletle serbest bırakıldı.

umsado
05-01-2006, 01:59
Only the registered members can see the link

Rusya ile Ukrayna arasındaki doğalgaz krizinin ardından Avrupa Birliği gaz güzergahında Türkiye alternatifini konuşuyor. Krizin zor durumda bıraktığı Avrupa Birliği'nin gündeminde alternatif kaynaklar da bulunuyor.

Avrupa Birliği Komisyonu'nun krizi ele aldığı son toplantıda, yeni stratejiler geliştirme zorunluluğuna değinildi. Toplantıda Türkiye seçeneği de gündeme geldi.

Türkiye üzerinden gaz akışını sağlayacak yollar geliştirmenin ‘akıllıca’ olacağı vurgulandı. Toplantıda, Ukrayna ve Beyaz Rusya'nın yanı sıra, Hazar ve Orta Asya gazının Türkiye üzerinden geçirilmesi konusundaki çalışmaların hızlandırılması gerektiği belirtildi.

Erzurum'dan Balkanlara doğal gaz taşıyacak bu hattın 2010 yılından önce tamamlanması gerektiği vurgulandı.

Avrupa Birliği, Rusya'ya gaz bağımlılığının azaltılması, Rus gazına karşı alternatif kaynak bulunması gerektiğinde de görüşbirliği içinde. Toplantıda taşınması kolay olan sıvılaştırılmış doğal gazın da alternatif olarak ele alınması tartışıldı.

Pahalı gaz tartışması

Gazprom da, Türkiye'nin aldığı doğalgazın fiyatını açıkladı. Türkiye, Rusya'ya bin metreküp doğalgaz için 260 dolar ödeyecek. Aynı Rusya Avrupa için 230 dolardan gaz öneriyor.

Bu çerçevede Ankara'da yeniden hükümetin 2003 yılında Rusya ile pazarlık yapıp değiştirdiği formül tartışılıyor. Muhalefet, değiştirilen formülün gaz fiyatını petrol fiyatına endekslediğini ve yükselen petrol fiyatları nedeniyle Türkiye'nin milyarlarca dolar zarar edeceğini savunmuştu.

Gazprom Türkiye'nin sır gibi tutulan doğalgaz fiyatını açıkladı. Gazprom Başkan yardımcısı Medvedev Türkiye'nin 2006 başından itibaren doğalgazın metreküpünü 260 dolara satın alacağını söyledi. Gazprom petrol fiyatlarındaki değişikliklerin fiyatlara yansıdığını belirtti.

Bakanlıktan açıklama

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ise, Rusya Federasyonu'ndan alınan doğalgazın fiyatıyla ilgili haberlerin yanıltıcı bilgi içerdiğini açıkladı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, ''Rusya Federasyonu'ndan alınan doğalgazın fiyatı ile ilgili olarak basında yer alan haberler, yanlış, yanıltıcı bilgi ve değerlendirmeler içermektedir'' denildi.

Alıntı cnnturk.com

umsado
05-01-2006, 02:01
Lübnan'ın eski Başbakanı Refik Hariri'ye yönelik suikastta parmağı olmakla suçlanan Suriye, Dışişleri Bakanı Faruk El Şara'nın BM Komisyonu tarafından sorguya çekilmesine izin verdi.

İsmi açıklanmayan diplomatlar, BM komisyonun Dışişleri Bakanı Şara ile görüşme isteğinin kabul edilebilir olduğunu söyledi.

Kaynaklar, komisyonun, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme talebinin ise hala gözden geçirildiğini belirtti.

BM komisyonu, Devlet Başkanı Esad ile Dışişleri Bakanı El Şara'dan görüşme talep etmişti. Komisyon, üst düzey Suriyeli yetkililerin Lübnan Başbakanı Refik Hariri'nin bombalı suikastta öldürülmesine karıştığını ileri süren eski Devlet Başkanı yardımcısı Abdülhalim Haddam'ı da en kısa zamanda dinlemek istediğini açıklamıştı.

Haddam, geçtiğimiz hafta Paris'te El Arabiya televizyonuna yaptığı açıklamada, ‘Beşar Esad ile üst düzey Suriye hükümeti yetkililerinin geçtiğimiz şubat ayında bombalı suikastta öldürülen Hariri'yi tehdit ettiklerini’ öne sürmüştü.

Refik El Hariri, 14 şubatta Beyrut'ta uğradığı bombalı saldırı sonucu yaşamını yitirmişti. Suikastin ardından Suriye karşıtı muhalefet sokaklara dökülmüş ve süreç Suriye'nin Lübnan'daki 29 yıllık askeri varlığını sona erdirmişti.

Birleşmiş Milletler Soruşturma Komisyonu olayla bağlantılı olduğu iddia edilen beş Suriyeli yetkiliyi Viyana'da sorgulamıştı.

Refik Hariri'ye düzenlenen suikastı soruşturan BM Komisyonu Başkanı Detlev Mehlis de, geçtiğimiz aralık ayında ilk kez açıkça Suriye'yi suçlamıştı.


Alıntı cnnturk.com

umsado
05-01-2006, 02:03
Mısır askerleri ile sınırı aşarak Mısır topraklarına giren Filistinli militanlar arasında çatışma çıktığı bildirildi.

Mısır'ın Kuzey Sina bölgesi Güvenlik Komutanı General Essam el Şeyh, Filistinli militanların otomatik silahlar ve av tüfekleri ile ateş açması üzerine, Mısır askerlerinin sınırdan bir kilometre içeri çekilmek zorunda kaldıklarını söyledi.

General el Şeyh, daha sonra ateş emri verilen Mısır askerlerinin de Filistinlilerin ateşine karşılık verdiğini belirtti.

Kuzey Sina Güvenlik Kuvvetleri yetkililerinden Yarbay Adil Fevzi ise sınıra gönderilen Mısır askerlerine ilk başta ateş emri verilmediğini söyledi.

Filistinlilerin ateş açması sonucu 2 Mısır askerinin öldüğü, 30 askerin de yaralandığı belirtildi.

Çatışma bölgesinde tam bir kaos yaşandığı, Mısır polisinin 100 kadar Filistinliyi yakaladığı bildirildi.

Filistinlilerin otomobil lastiklerini yaktığı, bir Mısır zırhlı aracının da yanmakta olduğu kaydedildi.

100 kadar Filistinlinin ise sınırın Mısır tarafındaki arazide mevzilenmiş olduğu belirtildi.

Yetkililer sınırın Mısır tarafına 300 ila bin kadar Filistinlinin geçtiğini belirtiyor.

Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
05-01-2006, 02:09
İsrail Başbakanı Ariel Şaron hastaneye kaldırıldı. Şaron’un bir beyin kanaması geçirdiği ve ameliyata alındığı açıklandı.

KUDÜS - Başbakanlık bürosundan yapılan açıklamaya göre Şaron kendini iyi hissetmemesi üzerine acil olarak Kudüs’teki Hadasah Hastanesi’ne götürüldü. Üst düzey kaynak, Şaron’un durumunun ağır olduğunu ve iyileşemeyebileceğini söyledi. Kaynak, “Durum kötü görünüyor. İyileşip iyileşemeyeceğini bilmiyorum” dedi.
İsrail Başbakanı Şarın’un yetkileri yardımcısı Ehud Olmert’e devredildi. 77 yaşındaki İsrail Başbakanı, bugün kalp ameliyatı olmak üzere aynı hastaneye yatacaktı. Şaron 18 Aralık’ta bir felç geçirmiş ve bir süre hastanede yatmıştı.

BEYAZ SARAY: DUALARIMIZ ŞARON İLE
Beyaz Saray, beyin kanaması geçirdiği açıklanarak ameliyata alınan İsrail Başbakanı Ariel Şaron için dua ettiklerini bildirdi. Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Frederick Jones, ABD Başkanı George Bush’a Şaron’un durumuyla ilgili bilgi verildiğini ve durumu izlemeye devam edeceklerini söyledi. Jones, “Düşüncelerimiz ve dualarımız Başbakan (Ariel Şaron) ve ailesiyle birlikte” diye konuştu.

Alıntı ntvmsnbc.com

umsado
05-01-2006, 02:11
Erzurum’da Ülkü Ocakları İl Başkanlığı binasına bir grup baskın düzenledi. Olayda 1 kişi yaşamını yitirdi, bir kişi de yaralandı.


ERZURUM - Ülkü Ocakları Erzurum İl Başkanlığı’nda Başkan Adem Dumlu, görevini Siyami Uçan’a devretti. Tören yapıldıktan sonra ocak binasına gelen ve ismi belirlenemeyen bir kişi göreve atanan yeni başkan Siyami Uçan ile tartıştı. Tartışma sonrası kimliği belirlenemeyen kişi silahla 4 el ateş etti. Olay yerinde bulunan Erkan Peker başına isabet eden kurşunla yaşamını yitirdi. Bir kişinin de yaralandığı olaya karıştığı belirlenen 5 kişinin yakalanması için polis operasyon başlattı.

Alıntı ntvmsnbc.com

umsado
05-01-2006, 13:35
Iğdır'ın Aralık İlçesi'nde 6 kişi, kuş gribi şüphesiyle hastaneye kaldırıldı.

Öte yandan Tarım Bakanlığı da ikinci bir duyuru yapılana kadar bütün Doğu Anadolu'da avlanma yasağı getirildiğini açıkladı.

Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
05-01-2006, 13:37
İstanbul'da taksi ve taksi dolmuş ücretlerine zam yapıldı. Yarından itibaren geçerli olacak zamma göre taksimetre açılış ücreti 1 YTL 50 kuruşa, kilometre başına ücret de 1 YTL'ye yükseltildi. Taksi dolmuş ücretleri de yüzde 15 oranında artırıldı.

İstanbul Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı Semih Kaçanoğlu, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, ekonomik koşullar ve dünya petrol fiyatlarındaki artışın taksici esnafının akaryakıt, yedek parça, lastik, akü ve onarım giderlerini etkilediğini ifade etti.

Dolaylı vergiler ve zorunlu giderlerinden ısınma, kira, aydınlanma ve okul masraflarının da taksici esnafını mali yönden etkilediğini dile getiren Kaçanoğlu, bu nedenlerle esnafın mağduriyetinin önlenmesi için zam talebinde bulunduklarını, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Yönetim Kurulu'nun da bu talebi uygun bulduğunu belirtti.

Kaçanoğlu, 1 YTL 30 YKr olan taksimetre açılış ücretinin 1 YTL 50 YKr'ye, kilometre başına ücretin 90 YKr'den 1 YTL'ye, bekleme ücretinin de 17 YKr'den 20 YKr'ye çıkarıldığını kaydetti. Taksi dolmuş ücretlerine de yüzde 15 oranında zam yapılmasına karar verildiğini dile getiren Kaçanoğlu, yeni tarifenin yarın saat 24.00'den itibaren uygulanacağını ifade etti.


Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
05-01-2006, 13:38
Başbakan Tayyip Erdoğan, vefat eden Dubai Emiri Şeyh Mahdum Bin Raşid El Mahdum'un cenaze törenine katıldı.

Mescid Zabil'de kılınan cenaze namazına yetişemeyen Başbakan Erdoğan, yeni Dubai Şeyhi Muhammed Bin Raşid El Mahdum ve Ürdün Kralı Abdullah'ın da bulunduğu heyetle Dubai Emiri El Mahdum'un defnedileceği mezarlığa geçti.
Başbakan Erdoğan, buradan Şeyh'in sarayına giderek, Şeyh Muhammed Bin Raşid El Mahdum'a başsağlığı dileklerini iletecek.


Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
05-01-2006, 13:40
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Doğubeyazıt'ta görülen kuş gribi vakasıyla ilgili olarak, “Bu ciddi bir problem” dedi. Eker, laboratuvar teyidi alınmış 1-2 tane yer daha olduğunu açıkladı.

Bakan Eker, beraberindeki uzman ekiple Van'a hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bölgedeki valilerle geniş çaplı bir durum değerlendirmesi yapacaklarını ve alınması gereken tedbirleri değerlendireceklerini belirten Eker, atılması gereken adımların bu toplantıdan sonra uygulamaya konulacağını bildirdi.
Doğu Anadolu bölgesinde bazı ekonomik gerçekler olduğuna işaret eden Eker, evlerin birçoğunda vatandaşların kendi ihtiyaçları için tavuk beslediklerini, bu hayvanların dışarıda dolaştıklarını, akşamları içeri girdiklerini ve dolayısıyla insanların tavuklarla yakın temasının söz konusu olduğunu ifade etti.

"BU CİDDİ PROBLEM"

“Bu ciddi bir problem” diyen Eker, hepsi bir arada olsa hayvanların giriş çıkışını kontrol etmenin mümkün olduğunu, dezenfekte edilebileceklerini ve bunlardan geçebilecek hastalıklardan korunmanın çok daha kolay olacağını anlattı. Bakan Eker, “Bizim bu bölgede, Doğu Anadolu bölgesinde şu anda hassasiyetle durmamızın sebebi ve bölgede bu toplantıyı yapıyor olmamızın sebebi esasen budur” dedi.

Gazetecilerin, bakanlığın mali kaynak sıkıntısı bulunup bulunmadığı yönündeki sorusuna karşılık Bakan Eker, böyle bir sıkıntının bulunmadığını, bakanlığın diğer ilgili fonlarından para ayırdıklarını ve sarf malzemeleriyle ilgili alımları yaptıklarını söyledi.

MANYAS OLAYI

Manyas'ta görülen kuş gribi vakasının ardından bütün Türkiye'de sürekli tarama yaptıklarını anlatan Eker, “Bu hat, Kuzey Doğu Anadolu'daki göç yolu ikinci bir yol... Buralarda da olabileceğine dair şüphemiz vardı ve maalesef tahmin ettiğimiz gibi orada da çıktı” diye konuştu.

Bakan Eker, yeni yeni toparlanmaya başlayan tavukçuluk sektörünün durumdan nasıl etkileneceğinin sorulması üzerine de şunları kaydetti:

“Bu bir sorundur. Karşı karşıya olduğumuz, önemli bir sorundur. Bizim burada millet olarak el birliği içinde olmamız, paniğe kapılmadan, soğukkanlılıkla, bilimin gerektirdiği, sağlık teknolojisinin gerektirdiği bütün tedbirleri ciddiyetle alıp uygulamamız ve takip etmemiz gerekiyor.”

“BÖLGEDE 1-2 TANE YER DAHA VAR, DEZENFEKSİYON YAPIYORUZ”

Eker, hastalığın görüldüğü başka yerler olup olmadığının sorulması üzerine de şöyle dedi:

“Birkaç yerden daha ihbar aldık. Oralarda da tedbirleri alıyoruz, itlaf yapıyoruz, dezenfeksiyon yapıyoruz. Yani bir ihbar aldığımızda orada sanki kuş gribi varmış gibi tüm uygulamaları yapıyor, tüm tedbirleri alıyoruz. Kesin laboratuvar teyidi gelince, tedbirleri geçici olmaktan çıkarıp kalıcı hale getiriyoruz. Şu anda o bölgede yine birkaç yerde, birkaç mihrakta daha var. Laboratuvar teyidi alınmış 1-2 tane yer daha var. Onun dışındakiler ihbar düzeyinde. Numuneler alındı, laboratuvardan teyit bekliyoruz ama biz hastalıkla mücadelemizi sürdürüyoruz.”

Tarım ve Köyişleri Bakanı Eker, bir başka soru üzerine de, dün itibariyle Iğdır'da bin 100 civarında itlaf yapıldığını ve yeteri kadar kaynakları bulunduğunu, para konusunda sıkıntılarının olmadığını bildirdi.

Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
05-01-2006, 14:33
Suudi Arabistan'ın Mekke kentindeki Kabe yakınlarında çok katlı bir otel çöktü. İlk belirlemelere göre otelde Türk hacı adaylarının olmadığı bildirildi.

Türklerin kalmadığı otelde yaralıların olduğu, ancak şu ana kadar ölü olmadığı belirtiliyor.

Türk hacılarının toplu halde kaldığı oteller, çöken otele yaklaşık 5 km uzaklıkta bulunuyor.


Alıntı cnnturk.com

umsado
05-01-2006, 14:35
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, ''bölgedeki beş değişik noktada kuş gribi tespit yapıldı'' dedi.

hbar alınan yerlerde karantina tedbiri uygulandığını belirten Bakan Eker, Iğdır'da yapılan çalışmaları inceleyeceğini söyledi.

Iğdır'da, bölgedeki il valileri ve tarım il müdür müdürleriyle toplantı yapılacağını ifade eden Eker, ''değerlendirme yapacağız. Bölgedeki illerde de ayrı ayrı toplantı yapılacak. Kuş gribi hastalığıile ilgili nasıl mücadele edeceğimiz konusunu görüşeceğiz'' diye konuştu.

Iğdır'da altı kişide daha kuş gribi

Son olarak, Iğdır'ın Aralık ilçesinde altı kişi daha kuş gribi şüphesiyle hastaneye kaldırıldı. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Hastanesi'nde 11, Erzurum'da da 5 kişi kuş gribi şüphesiyle tedavi görüyor.

Van'da tedavi gören 11 kişiden 2 çocuğun durumunun kritik olduğu belirtiliyor. Çocuklardan biri iki kardeşi kuş gribinden ölen Hülya Koçyiğit.

Hülya Koçyiğit'in kardeşi Fatma Koçyiğit bu sabah 06.30'da kuş gribinden hayatını kaybetmişti.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ da dün yaptığı açıklamada, 1 ocakta hayatını kaybeden ve zatürreden öldüğü açıklanan Mehmet Ali Koçyiğit'in ölüm nedeninin kuş gribi olduğunu duyurmuştu.

Bu arada Aralık ilçesinde 112 kanatlı hayvan daha itlaf edildi. Iğdır Valiliği, ilçeye kanatlı hayvan giriş çıkışının yasak olduğu ve 10 kümeste dezenfekte işleminin yapıldığı belirtilerek, 763 aracın da kontrolden geçirildiğini bildirdi.

Valilik, şehir merkezindeki Topçular mahallesinde 20, Aralık ilçesinde de 92 olmak üzere itlaf edilen toplam 112 kanatlı hayvanla birlikte bugüne kadar itlaf edilen kanatlı hayvan sayısının bin 192'ye yükseldiğini kaydetti.

Bölgeye uzman hekim takviyesi yapılıyor

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Turan Buzgan da bölgeye uzman hekim takviyesi yapılmaya başlandığını açıkladı.

Buzgan, olası yeni kuş gribi vakaları için kullanılmak üzere bölgede yeteri kadar solunum cihazı bulunduğunu belirterek, gerek ekipman gerekse ilaç açısından her türlü desteğin verildiğini söyledi.

Buzgan, bugün faaliyete geçecek şekilde Van ve Erzurum Devlet Hastaneleri'nde olası kuş gribi vakalarını kabul etmek üzere birimler oluşturulacağını da duyurdu.

Bu iki ilin yanı sıra Ağrı, Kars, Iğdır ile Doğu Beyazıt ilçesine konuyla ilgili uzmanlar gönderildiğini kaydeden Buzgan, bu illere dahiliye, halk sağlığı, çocuk sağlığı ve hastalıkları, enfeksiyon ve klinik mikrobiyoloji dallarından uzman doktor takviyesi bugünden itibaren yapılacağını belirtti.

Buzgan, bütün vakalardan numune alındığını ve kuş gribinden hayatını kaybeden çocuklardan alınanlar da dahil numuneler üzerindeki incelemelerin sürdüğünü söyledi.

Türkiye'de bir kuş gribi salgını bulunmadığını, daha önce karşılaşılmayan bir hastalıkla yüz yüze bulunulduğunu kaydeden Buzgan, ülkede bütün dünyanın etkilendiği 'olağanüstü' bir durumun söz konusu olduğunu söyledi.

Alıntı cnnturk.com

umsado
05-01-2006, 14:38
Only the registered members can see the link

Van YYÜ Hastanesi'nde tedavi gören ve ölümcül kuş gribi virüsü taşıdığı belirlenen Fatma Koçyiğit hayatını kaybetti. Koçyiğit, Türkiye'de kuş gribinden ölen ikinci kişi oldu.

Birleşmiş Milletler, insanlarda ara sıra kuş gribi vakalarının görülmesinin salgının başlangıcı olmadığını bildirdi.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ dün yaptığı açıklamada, 1 ocakta hayatını kaybeden ve zatürreden öldüğü açıklanan Mehmet Ali Koçyiğit'in ölüm nedeninin kuş gribi olduğunu duyurmuştu.

Bakan Akdağ, Mehmet Ali Koçyiğit'in kardeşi Fatma Koçyiğit'in durumunun da ağır olduğunu kaydetmişti.

15 yaşındaki Fatma Koçyiğit, bu sabah tedavi gördüğü Van Yüzüncü Yıl Tıp Fakültesi Hastanesi'nde saat 06.30 sıralarında hayatını kaybetti.

YYÜ Tıp Fakültesi Çocuk Hastalıkları ve Sağlığı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Faik Öner, dün geceden itibaren sağlık durumu kötüleşen Koçyiğit'te tedavi süresi içinde birçok problemin ortaya çıktığını belirtti.

Öner, cenazenin Sağlık Bakanlığı ve Hacettepe Üniversitesi'nden gelen ekibin yapacağı incelemeden sonra bugün ailesine teslim edilebileceğini söyledi.

"Üç hastaya kuş gribi tanısı konuldu"

CNN TÜRK'e konuşan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Başhekimi Hüseyin Avni Şahin de, 11 kişinin kuş gribi şüphesiyle tedavi gördüğünü söyledi.

Şu ana kadar üç vakaya kuş gribi tanısı konulduğunu belirten Şahin, diğer sekiz hastaya birtakım tetkikler yapıldığını ve şimdi sonuçları beklediklerini vurguladı. Şahin, Koçyiğit ailesinin iki ferdinin kuş gribinden ölmesinin ardından üçüncü çocuğunda durumunun ağırlaştığını belirtti.

Hastanenin tüm imkanlarını seferber ettiklerini söyleyen Şahin, tek ihtiyaçlarının solunum cihazı olduğunu söyledi. Başhekim, Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın kendisine cihaz sözü verdiğinin de altını çizdi.

Şahin çevre bölgelerden de kuş gribi şüphesiyle beş hastanın Van YYÜ Araştırma Hastanesi'ne doğru yola çıktığını da sözlerine ekledi.

Bir çocuğun daha durumu kritik

Hastanede tedavi gören kardeşlerden Hülya Koçyiğit'in durumunun da kritik olduğu belirtiliyor. Şu an hastanede tedavisi devam eden 11 kişiden 2 çocuğun durumunun kritik olduğu belirtiliyor.

Durumu kritik olan ve yoğun bakımda tutulan çocuklardan biri de Hülya Koçyiğit.

Bu arada hastanedeki çocuk kliniği boşaltılarak sadece kuş gribi vakaları için tahsis edildi. Hastanede izinler kaldırıldı.

Erzurum'da beş kişi kuş gribi şüphesiyle tedavi altında

Van'daki ekipman yetersizliği nedeniyle Erzurum'a sevkedilen beş kişi kuş gribi şüphesiyle tedavi altında tutuluyor.

Bakanlık bölgeye yeterli ekipman desteğinin sağlanacağını ve ilaç stokunun yeterli olduğunu açıkladı.

Sağlık Bakanlığı'nın gönderdiği yedi uzmandan oluşan heyet de Van'daki incelemelerini sürdürüyor.

Sekiz ilin valisi Tarım Bakanı ile biraraya gelecek

Tarım Bakanı Mehdi Eker, hastalık riski bulunan sekiz ilin valisi ile bugün Iğdır'da biraraya gelecek.

Toplantıya Erzurum, Iğdır, Ağrı, Muş, Van, Kars, Ardahan ve Bitlis valileri katılacak. Bakanlık bölgede alınacak tedbirleri valilerle tartışacak.

Tarım bakanlığı kuş gribi tehdidini ortadan kaldırmak için bölgedeki kanatlıların itlafı için bütçeden ayırdığı 7 milyon YTL'yi bölge valiliklerinin emrine verecek.

Bölgede görev yapacak uzman ekiplerin maske, eldiven gibi koruyucu malzemelerinin alımı için de 5 milyon YTL ayrıldı.

Bölgede en riskli ilçeler Aralık, Horasan ve Doğu Beyazıt olarak gösteriliyor. Bakanlığın bu nedenle bu üç ilçedeki tedbirleri üst seviyeye çıkardığı belirtiliyor.

BM: "Türkiye'deki ölüm büyük endişe nedeni değil"

BM Kuş Gribi Hastalığı Üst Düzey Koordinatörü Dr. David Nabarro, Türkiye'de tedavi altındaki çocuğun ölmesinin büyük bir endişe nedeni olmadığını söyledi.

Nabarro, insanlarda ara sıra kuş gribi vakalarının görülmesinin, salgının başlangıcı olmadığını belirterek, "salgın, hastalık insandan insana taşındığında başlar. Tavuklar veya diğer kümes hayvanlarında önemli ölçüde kuş gribi salgını görülen bir ortamda, ara sıra insanlarda kuş gribi vakaları görmeyi bekliyoruz" diye konuştu.

Van'da önlemler

Van Valisi Niyazi Tanılır, Van'da Yalım Erez mahallesinde yaklaşık 200 kanatlı hayvanın itlaf edildiğini söyledi.

Tanılır, Doğubayazıt'tan Van'a getirilen hastalarda kuş gribi virüsü bulunduğunu, Van'da da iki gün önce Yalım Erez Mahallesi'nde yaşayan bir kişinin aynı şüpheyle tedavi altına alındığını hatırlattı ve bu kişinin yaşadığı mahallede gerekli önlemi aldıklarını bildirdi.

Tanılır, itlaf edilen hayvanların parasının sahiplerine ödeneceği konusunda da güvence verdi.

İlde ayrıca İl Hıfzıssıha Kurulu ve Hayvan Sağlığı Zabıtası'nın kararıyla canlı hayvan hareketini yasaklandı. Sadece Veteriner Sağlık raporu alınan hayvanların satışı ve hareketi mümkün olacak.

Türkiye'de kuş gribi

Türkiye Asya ülkeleri dışında dünyada ilk kez kuş gribinden ölüm vakasının yaşandığı ülke oldu.

Kuş gribine Türkiye'de ilk kez 5 ekimde rastlanmış, vakanın ortaya çıktığı ise 8 ekim tarihinde kamuoyuna açıklanmıştı.

Balıkesir'in Manyas ilçesine bağlı Kızıksa beldesinde bir üreticinin bin 800 hindisi bir gece içinde ölünce kuş gribinin Türkiye'deki varlığı ortaya çıktı. Laboratuvar sonuçları hindi ölümlerine, ölümcül ‘H5N1' virüsünün neden olduğunu ortaya koydu.

Alıntı cnnturk.com

umsado
05-01-2006, 16:49
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Afganistan İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hamid Karzai ile bir araya geldi. Arınç, konuk Cumhurbaşkanı Karzai'yi şeref kapısında karşıladı. Divan Salonu'nda yapılan görüşmede Arınç, dost ve kardeş Afganistan'ın, Cumhurbaşkanı Karzai'yi konuk etmekten mutluluk duyduğunu ifade etti.

Mekke'de geçen ay düzenlenen İslam Konferansı Örgütü Konferansı'nda Karzai ile görüşme ve tanışma imkanı bulduğunu belirten Arınç, “Türk halkı, Afganistan halkına çok büyük kardeşlik ve sevgi bağıyla bağlıdır. Türk kurtuluş mücadelesinde, Afganistan halkının milletimize verdiği büyük desteği sevgiyle hatırlıyoruz” diye konuştu.
Afganistan'ın kalkınmasına ve gelişmesine Türkiye'nin büyük ölçüde destek verdiğini belirten Bülent Arınç, Afganistan Parlamentosu Genel Sekreterliği'nce gönderilen memurlara TBMM'de seminer verildiğini ve bu ilişkilerin devam edeceğini kaydetti.

TBMM'de, Türkiye-Afganistan Parlamentolararası Dostluk Grubu olduğunu anımsatan Arınç, yaz aylarında Afganistan'a giden doktor milletvekillerinin de tıbbi açıdan yardımcı olduklarını belirtti.
Arınç, Afganistan Ulusal Meclisi Senato Başkanı ile Halk Meclisi Başkanı'na, Türkiye'ye ziyaretleri konusunda davet mektubu gönderdiğini de söyledi.

“AFGAN HALKININ KÜLTÜR ALTYAPISI TÜRKİYE'DİR”

Afganistan İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hamid Karzai de Afganistan ile Türkiye'nin ulusal savaşlarda birbirlerine çok yardımcı olduğunu, ancak Türkiye'nin Afganistan'a daha çok yardımının olduğunu ifade etti.
“Türkiye ile Afganistan halkı sadece dost değil, aynı zamanda birbirlerine yar ve yardımcı olan milletlerdir” diyen Karzai, Afganlı kız öğrencilerin yurtdışına açıldığı ilk ülkenin Türkiye Cumhuriyeti olduğunu, burada 1920'li yıllarda kız öğrencilerin eğitim aldıklarını kaydetti.

Afganistan halkının kültür altyapısının Türkiye olduğunu ifade eden Karzai, “O dönemde Türkiye'de eğitim alan hanımların evlatları, bugün Yunus Emre'yi sürekli anmaktadırlar. Afganistan Parlamentosu'nun yüzde 28'ini hanımlar oluşturuyor. Yani Meclisimizdeki 249 sandalyenin 75'i hanım milletvekillerinindir” diye konuştu.

“HİKMET AĞABEY” İLE KUCAKLAŞTI

Konuk Cumhurbaşkanı Karzai, görüşmeye katılan NATO'nun Afganistan'daki Kıdemli Sivil Temsilcisi Hikmet Çetin'i, ”Afganistan'ın NATO temsilcisi” gibi gördüklerini belirterek, ”Afganistan'da 'Hikmet Ağabey' diye hitap ediyoruz” dedikten sonra Hikmet Çetin ile kucaklaştı.

TBMM Başkanı Bülent Arınç, daha sonra Mermerli Salon'da konuk Cumhurbaşkanı Karzai'nin onuruna öğle yemeği verdi. Yemeğe, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu ile bazı milletvekilleri katıldı.


Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
05-01-2006, 16:50
Çankırı'nın Ilgaz İlçesi bir ilköğretim okulunda 71 öğrenci, zehirlenme belirtileri üzerine hastaneye kaldırıldı.

Yenimahalle Atatürk İlköğretim Okulu'nda çok sayıda öğrenci, mide bulantısı ve kusma şikayetiyle okul yönetimine başvurdu. Zehirlendiklerinden şüphelenilen öğrenciler, öğretmenleri tarafından Ilgaz Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.
Ilgaz Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Mehmet Arıkan, mide bulantısı ve kusma şikayetiyle 71 öğrencinin hastaneye getirildiğini ifade ederek, şunları söyledi:

“Şu anda hastanemizde tedavi altına alınan öğrencilerin sağlık durumları iyi. Herhangi bir hayati tehlikeleri yok. Yaptığımız ilk incelemede öğrencilerin büyük bir çoğunluğu okul önünden satılan simitten yemiş ve okuldaki lavabolarındaki musluklardan su içmiş. Simit ve sulardan numuneler alarak, Çankırı Hıfzıssıhha Müdürlüğü'ne analiz için gönderdik.”

Bu arada, çocukların sağlık durumu hakkında bilgi almak üzere Çankırı Valisi Ali Haydar Öner ve Ilgaz Kaymakamı Namık Kemal Nazlı hastaneye gelerek, bilgi aldı.

Olayla ilgili Ilgaz Kaymakamlığı'nın da soruşturma başlattığı öğrenildi.

Alıntı hurriyet.com.tr

®adakoglu
06-01-2006, 00:45
Anayasa Mahkemesi, Futbol Federasyonu Başkanlığı için ''yüksekokul mezunu olma'' şartını arayan yasa hükmünü iptal etti ve yürürlüğünü durdurdu.


Mahkeme, Haluk Ulusoy’un seçimlere katılmasını etkileyecek ‘Futbol Federasyonu başkanlarının üniversite mezunu olmasını’ şart koşan yasanın iptali istemini karara bağladı. Yüksek Mahkeme'nin yasayı iptal etmesiyle Haluk Ulusoy seçime girebilecek.

Futbol Federasyonu yasasında yapılan son değişikle federasyon başkanlarının üniversite mezunu olması şarta bağlanmıştı. Bu nedenle Haluk Ulusoy son yapılan seçimlerde aday olamamıştı.

Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kılıç, mahkemenin bugünkü gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Kılıç, CHP'nin 5340 Sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun'un bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle açtığı davanın da karara bağlandığını söyledi.

Kılıç, yasayla 3289 sayılı Kanuna eklenen, ''Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay Başkan ve üyeleri ile adli ve idari yargı hakim ve savcıları; Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile özerk federasyonlar tarafından
organize edilen sportif faaliyetlerde, bu kanunda öngörülen veya özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda görev alabilirler'' maddesindeki, ''... bu Kanun'da öngörülen veya özerk federasyonlar
bünyesinde bulunan kurullarda ...'' bölümünün, Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edildiğini kaydetti. Kılıç, bu düzenlemenin hakim ve savcıların özerk federasyonlar bünyesinde görev almalarını düzenlediğini anımsattı.

Yasadaki, ''hakkında idari makamlar veya yargı mercilerince müsabakalara giriş yasağı verilenler, müsabakanın başlamasından iki saat önce bulunduğu yerin karakoluna giderek müsabaka süresince burada
bulunmak zorundadır. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen veya yasaklı olmasına rağmen spor alanına girenlere üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir'' hükmünün de iptal edildiğini ifade eden Kılıç, ayrıca Futbol Federasyonu Başkanlığı için ''yüksekokul mezunu olma'' şartını arayan yasa hükmünün, Anayasa'ya aykırı bulunarak iptaline karar verildiğini bildirdi. Kılıç, bu maddeye yönelik iptal kararının, 3'e karşı 8 üyenin oyuyla, yürürlüğü durdurma kararının ise oybirliği ile
alındığını söyledi.

Kılıç, bir soru üzerine yürürlüğü durdurma kararının yarın Resmi Gazete'de yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderileceğini kaydetti. Bu kararla, Futbol Federasyonu Başkan adaylığı için adı geçen lise mezunu Haluk Ulusoy için de adaylık yolu açılmış oldu.

Futbol Federasyonu'nun olağanüstü genel kurulu 19-20 Ocak'ta Ankara'da yapılacak.

®adakoglu
06-01-2006, 00:47
Kuş gribi vakaları yurdun değişik bölgelerinde tespit edildi. Doğuda görülen hastalıklar batıya da sıçrayacak mı? Son olarak İstanbul Aksaray'da ölü kuşlar bulundu..



Kuş gribi yeniden gündemde. Balıkesir'de alınan önlemler sonrası rahat bir nefes alacakken Ağrı'dan gelen haberler korku uyandırdı. 'Hastalık sona erdi' denirken salgın ve ölümcül hastalık kuş gribi şimdilik iki can aldı.

Doğuda görülen ölümcül vaka Yozgat'ta ta görüldü. Son olarak akşam saatlerinde İstanbul'dan gelen haber herkesi endişelendirdi. Aksaray'da toplu kuş ölüleri bulundu. Belediye yetkilileri bölgeyi ilaçladı.

İl Sağlık Müdürlüğü yetkilileri inceleme yapmak üzere olay yerine gittiler. Çevrede geniş güvenlik önlemleri alındı. Yetkililer şimdi bu ölümlerin kuş gribinden mi yoksa başka bir nedenden mi öldüğünü araştıracak...

İL TARIM MÜDÜRÜ HABERLERİ YALANLADI

İstanbul Tarım İl Müdürü Ahmet Kavak, ilde şu ana kadar kuş gribi vakasına rastlanmadığını bildirdi. Kavak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ölü kuşların bulunduğu
yönünde zaman zaman kendilerine yapılan ihbarların il ve ilçe müdürlüğü elemanlarınca değerlendirildiğini, alınan numunelerin bölge laboratuvarı olan Pendik Veteriner Kontrol Araştırma Enstitüsü'ne intikal ettirilerek, sonuçlarının takip edildiğini söyledi.

Bugün bazı medya organlarında yer alan toplu kuş ölümleriyle ilgili haberlerin yeni bir olaya ilişkin olmadığını, daha önceden rutin şikayetlere konu olan yerlerle alakalı olduğunu kaydeden Kavak, bu şikayetlere ilişkin alınan numunelerin sonucunda da kuş gribi
vakasına rastlanmadığını bildirdi.

Kavak, ''İl Müdürlüğümüz, 8 ilçe müdürlüğü ve merkezdeki
ekipleriyle beraber olası vakaları değerlendirmekte ve ihbarlar üzerine alınan numuneleri de enstitüye iletmektedir. İlimizde şu ana kadar kuş gribi vakasına rastlanmamıştır'' dedi.

®adakoglu
06-01-2006, 00:49
Dünyanın gözü Türkiye'de, Türkiye'nin gözü de Doğu Anadolu'da. Kuş gribinden resmen ölümlerin başladığı ülkemizde değişik bölgelerden gelen haberler endişe verici..



Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker'in "birkaç yerde daha kuş gribi tespit edildi" açıklamasının ardından gribin tespit edildiği diğer yerler belli oldu.

Balıkesir-Manyas ve Iğdır-Aralık bölgelerinden sonra dün itibariyle Iğdır merkez, Erzurum merkez ve Horasan İlçesi, Şanlıurfa-Hilvan-Üçüzler Köyü'nde de H5 tipi kuş gribi adıyla bilinen tavuk vebası (avian ifluenza) hastalığının tespit edildiği bildirildi.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, hastalıkla ilgili etkin önlemlerin alınarak söz konusu bölgelerdeki hastalığın kontrol altına alındığı kaydedildi.

Hastalığın ticari işletmelerde değil, açıkta yetiştirilen köy kanatlılarında görüldüğünün vurgulandığı açıklamada, şöyle denildi:

''Hastalığın daha önce tespit edildiği Iğdır'ın Aralık İlçesi'nde alınan tedbirlere ilaveten, hastalığın yeni görüldüğü yerlerde alınacak tedbirleri belirleyen 4 Ocak 2006 tarihli bir talimat yayımlanmış ve iller üst düzey alarma geçirilmiştir. Talimat çerçevesinde Iğdır, Ardahan, Kars, Ağrı, Erzurum ve Şanlıurfa illerinde her türlü hayvan girişi ve çıkışı ikinci bir emre kadar
yasaklanmıştır. Söz konusu illerde karantina tedbirleri alınarak bulaşma riski olan kanatlı hayvanların itlafına başlanılmıştır.''

-İTLAFLAR SÜRÜYOR-

Açıklamada hastalık tarihinden bu güne kadar 3 kilometrelik koruma bölgesi ve riskli alanlarda itlaf ve imha çalışmalarının yapıldığı, buna göre Iğdır'da 1.175 adet, Erzurum'da 2.817 adet ve Şanlıurfa'da 100 adet değişik türdeki kanatlı hayvanın tazminatı ödenmek üzere
itlaf ve imha edildiği kaydedildi.

Söz konusu bölgelerde dezenfeksiyon çalışmalarının devam ettiğinin vurgulandığı açıklamada, ''Hastalık mihrakları olan yerlerde kordon ve karantina tedbirleri uygulanmaktadır. Tavuk Vebası Acil Eylem Planı
çerçevesinde oluşturulan ulusal ve yerel hastalık kriz merkezi hastalığın seyrini yakından takip etmektedir'' denildi.

10 İLDE AV YASAĞI

Çevre ve Orman Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada şöyle denildi:

''Iğdır ve Ağrı illerinde göçmen kuşlardan evcil kümes
hayvanlarına bulaşarak yayıldığı tahmin edilen kuş gribi virüsüne rastlanılması nedeniyle Erzurum, Erzincan, Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan, Tunceli, Van, Bingöl ve Muş illeri sınırları içinde tüm kanatlı yaban hayvanlarının avı, 7 Ocak tarihinden itibaren ikinci bir emre kadar
yasaklanmıştır.

Hükümetimizce alınmakta olan ve insan sağlığı açısından önem arz eden tedbirler kapsamında avcılarımızın av yasağına uymaları, özellikle göçmen kuşların yaşadığı sulak alanlarda kanatlı yaban hayvanları ile temastan kaçınılması önemli duyurulur.''

YOZGAT'TA KUŞ GRİBİ ŞÜPHESİ

Yozgat İl Tarım Müdürlüğü ekipleri, Akdağmadeni İlçesi'ne bağlı Altılızaim Geçidi Köyü'nde bazı kanatlı hayvanların telef olması üzerine köy muhtarlarını uyardı.
Yozgat İl Tarım Müdürlüğü ekipleri, Akdağmadeni İlçesi'ne bağlı Altılızaim Geçidi Köyü'nde bazı kanatlı
hayvanların telef olması üzerine köy muhtarlarını uyararak, ''Hasta olan kanatlı hayvanları kesmeyin ve yemeyin'' dedi.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Akdağmadeni İlçesi'nin Altılızaim Geçidi Köyü'nde 4 ördek ve 45 tavuğun ölümü üzerine harekete geçen Yozgat İl Tarım Müdürlüğü ekipleri, ilçe ve köylerde araştırma başlattı.

YYÜ'DE 18 HASTA VAR

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Tıp
Fakültesi Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Hüseyin Avni Şahin, ''Hastanemizde 12 hasta, hastane şartlarında, 6 hasta da ayakta tedavi ediliyor'' dedi.


ERCİŞ'TE KUŞ GRİBİ VAKASI

Van'ın Erciş İlçesi'nde bir kişi kuş gribi şüphesiyle hastaneye kaldırıldı.

Alınan bilgiye göre, ilçedeki devlet hastanesine kuş gribi şüphesiyle kaldırılan Türkan Sökmen (59), buradaki tedavisinin ardından Edremit İlçesi'ndeki Yüksek İhtisas Hastanesi'ne gönderildi. Sökmen, daha sonra YYÜ Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı.

Prof. Dr. Önel, hastalardan kuş gribi şüphesi ile 1 yaşındaki bir çocuk ile annesinin bugün Ağrı'nın Doğubayazıt İlçesi'nden hastanelerine getirildiğini kaydetti.

Öner, Valilik ve Sağlık Müdürlüğü ile sürekli irtibat içerisinde olduklarını, gerekli tedbirlerin alındığını sözlerine ekledi.

-KÜMES HAYVANI YETİŞTİRİCİLERİNE UYARI-

Açıklamada, hastalık mihraklarının Dünya Havan Sağlığı Teşkilatı (OIE), AB Komisyonu ve komşu ülkelere bildirildiği belirtilerek, şöyle denildi:

''Kümes hayvanı yetiştiricilerimizin ve evlerinde kendi
ihtiyaçları için kanatlı hayvan besleyen vatandaşlarımızın her türlü şüpheli kanatlı hayvan ölümlerini tarım il ve ilçe müdürlüklerine ihbar etmesi, açıkta kümes hayvanı bulundurulmaması, ticari
yetiştiricilik yapan kanatlı hayvan işletmelerinin biyo-güvenlik önlemlerini en üst düzeye çıkarması, hastalığın kontrol eradikasyonunda büyük önem arz etmektedir.

Tüketicilerimizin de bakanlığımızın üretim izinlerine bağlı olarak, kontrol ve denetim altında üretilen ve satış zincirine sunulankanatlı hayvan ve ürünlerini tüketmesinde bir sakınca bulunmamaktadır.''

umsado
06-01-2006, 01:40
Muğla'nın Marmaris İlçesi'nde yağış ve şiddetli lodos yaşamı durdurdu. İçmeler'i besleyen enerji nakil hattına düşen yıldırım, beldeyi elektriksiz bıraktı.

Bir süredir ılık bahar günleri yaşayan Marmaris'te sabahın erken saatlerinde başlayan yağmur hayatı felç etti. Yağmur özellikle saat 15.00 sıralarında şiddetini artırdı. Bu arada lodosun hızı da saatte 54 kilometreye ulaştı. Sağanak nedeniyle şehirdeki altyapı çalışmaları için kazılan yerler suyla doldu. Bazı işyerlerini su bastı. Belediye ekiplerinin çalışmaları ve dere yataklarına müdahalesi şehrin su altında kalmasını önledi. Sokaklarda yağmura yakalanan halk çareyi büyük alış veriş merkezlerine sığınmakta buldu.

İçmeler'i besleyen enerji nakil hattına yıldırım düştü. Beldeye bir saate yakın enerji verilemedi. Meteoroloji yetkililerinden alınan bilgiye göre saat 07.00 ile 15.30 arasında metrekareye 38.2 kilogram yağmur düştü. Yetkililer, yağışlı havanın cuma ve cumartesi günleri de etkili olacağını, pazar günü rüzgarla birlikte kesileceğini açıkladı. Yetkililer, yağışın Kurban Bayramı'nın ilk üç günü etkili olacağını, 18 derece olan hava sıcaklığının ise hafta sonu 3-4 derece daha düşmesinin beklendiğini söyledi.


Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
06-01-2006, 01:41
Trabzon Tarım İl Müdürlüğü Hayvan Sağlığı Şube Müdürü Mesut Kanar, bir kadını ısıran başıboş köpeğin kuduz olduğunun tespit edildiğini, bunun üzerine 1 belde ve 8 köyde tedbir amaçlı karantina uygulaması başlattıklarını söyledi.

Kanar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, merkeze bağlı Akoluk Beldesi'nde yaklaşık 15 gün önce bir kadını ısıran başıboş köpeğin Samsun Veteriner Kontrol Araştırma Enstitüsü'ne gönderildiğini belirtti.
Burada yapılan kontrollerde köpeğin kuduz olduğunun tespit edilmesi üzerine beldede ve beldeye bağlı 8 köyde tedbir amaçlı karantina uygulaması başlatıldığını ifade eden Kanar, “Olayın ardından Akoluk Beldesi ve çevre yerleşim birimlerinde sahibi olan kedi ve köpekleri aşıladık. Şu ana kadar 300 civarında yakın hayvanı aşıladık. Sahibi olmayan kedi ve köpekleri ise itlaf ediyoruz” dedi.
Yaptıkları çalışmalar sırasında şu ana kadar herhangi bir kuduz vakasına rastlamadıklarını ifade eden Kanar, “Karantina altına aldığımız yerlerde sağlık açısından şu an herhangi bir sorun yok. Ancak tedbir amaçlı olarak karantina uygulamasını 6 ay devam ettirmeyi planlıyoruz” diye konuştu.
Kanar, yaklaşan Kurban Bayramı öncesi il genelinde gerekli tedbirleri aldıklarını, görevli veteriner hekimler vasıtasıyla kurban pazarlarının sürekli kontrol edildiğini ve hayvan giriş çıkışlarının denetim altında olduğunu da kaydetti.
Ağrı'nın Doğubeyazıt İlçesi'nde görülen kuş gribiyle ilgili Trabzon'da şu ana kadar bir bulguya rastlanmadığını da belirten Kanar, ”Trabzon'da iki tavuk çiftliği bulunmaktadır. Bunlar da sürekli kontrol altında tutuluyor. Bu çiftliklerde şu ana kadar bir soruna rastlanmadı. Vatandaşların bize ilettiği kümes hayvanı ve diğer kuş türleri ölümlerini de laboratuvarda inceledik. Bunlarda da bir soruna rastlanılmadı” dedi.


Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
06-01-2006, 01:42
SSK Bozyaka Hastanesi'nde görevli 5 doktor ve 2 hemşire, ameliyat sırasında Abdulgani İçin'in ölümünden sorumlu oldukları iddiasıyla 1 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İzmir 18. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, haklarında ”tedbirsizlik, dikkatsizlik veya meslekte ve sanatta acemilik sonucu ölüme neden oldukları” iddiasıyla 5 yıla kadar hapis cezası istenen ve ameliyatı gerçekleştiren doktorlar A.R.E, O.K, K.Ç, M.A. ve A.K. ile hemşire F.A.A. katılmadı. Hemşire Y.Ş. ve ölen Abdulgani İçin'in oğlu Sedat İçin, duruşmada hazır bulundu.
Mahkeme, 4/8 oranında kusurlu bulanan sanıklara 1'er yıl hapis cezası verdi. Yargıç, hapis cezasını paraya çevirerek, cezayı ertelemedi.

-OLAYIN GEÇMİŞİ-

Emekli TEK işçisi Abdülgani İçin, 11 Temmuz 2000'de Bozyaka SSK Hastanesi'nde ameliyata alınmış, bu sırada boyun damarlarından birinde meydana gelen kesi nedeniyle ölmüştü.
Ailenin suç duyurusu üzerine 5 doktor ve 2 hemşire hakkında, ”Dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek” suçlamasıyla, 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle 18. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açılmıştı.
Sağlık Bakanlığı Yüksek Sağlık Şurası raporunda da doktorlar ”kusurlu” bulunmuştu.
İçin ailesinin, 5 doktor, 2 hemşire ve SSK Genel Müdürlüğü aleyhine açtığı 230 bin YTL'lik tazminat davası ise devam ediyor.

Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
06-01-2006, 01:44
Hacettepe Üniversitesi (H.Ü) Tıp Fakültesi Bulaşıcı Hastalıklar Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, “Bölgede tek bir kanatlı hayvan bırakmayacak şekilde itlafın sağlanması gerekiyor” dedi.

Ceyhan, Iğdır Sağlık İl Müdürlüğü'nde düzenlenen basın toplantısında, Sağlık Bakanlığı'ndan bir grup uzman ekiple birlikte, kuş gribi vakasının görüldüğü Ağrı'nın Doğubeyazıt ve Iğdır'ın Aralık ilçeleri ile Van'da incelemelerde bulunduklarını söyledi.

Şu anda bölgede ciddi bir problemin olmadığını anlatan Ceyhan, şöyle konuştu:

“Şu ana kadar 3'ü kesin, 7'si şüpheli olmak üzere toplam 10 kişi hastanelerde tedavi altına alınmıştır. Iğdır Devlet Hastanesi'ne kuş gribi şüphesiyle müracaat eden bazı vatandaşlarımızda da ilk bulgulara göre besin zehirlenmesi olduğunu tespit ettik. Şu anda ciddi bir sıkıntı yok. Fakat bölgede tek bir kanatlı hayvan bırakmayacak şekilde itlafın sağlanması gerekiyor. Bu konuda vatandaşlar tarım il ve ilçe teşkilatlarına destek vermelidir.”

Sağlık Bakanlığı Bulaşıcı Hastalıklar Uzmanı Dr. Yıldırım Beyazıt ise bazı vatandaşların hasta olan tavuklarını üşümemeleri için evlerine götürdüklerini tespit ettiklerini bunun yanlış olduğunu kaydetti.


Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
06-01-2006, 01:46
Seyrantepe'de kurbanlık koyun taşıyan TIR yandı.

Iğdır'dan Halkalı'ya kurbanlık koyun getiren Dursun Yıldız'ın kullandığı 76 AT 891 plakalı TIR'ın arka lastikleri, TEM Otoyolu Seyrantepe mevkiinde alev aldı. Aracı yolun sağına çeken Yıldız, TIR'da bulunan 92 koyunu dışarı çıkartarak itfaiyeye haber verdi.

Kısa sürede aracın kasasını saran alevler, olay yerine gelen İstinye itfaiye ekiplerince kontrol altına alınarak söndürüldü.

Olayda koyunlara zarar gelmediğini belirten Dursun Yıldız, yangının, trafik yoğunluğu nedeniyle yavaş ilerlediği sırada balataların ısınması sonucu çıktığını söyledi.


Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
06-01-2006, 01:47
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Ankara-İstanbul Hızlı Tren Projesi kapsamında, Ankara-Eskişehir demiryolunun yüzde 70'inin tamamlandığını söyledi.

Bakan Yıldırım, TBMM Genel Kurulu'nda milletvekillerinin sözlü sorularını yanıtladı. Ankara-İstanbul Hızlı Tren Projesi kapsamında Ankara-Eskişehir arasındaki demiryolunun yüzde 70'inin tamamlandığını bildiren Yıldırım, Eskişehir-İstanbul demiryolu hattının da ihale edildiğini kaydetti.

Mevcut hattın dışında gidiş-dönüş demiryolu hattının yapıldığını belirten Yıldırım, elektrikli trenin saatte 250 kilometre hızla mesafe alacağı Ankara-Eskişehir demiryolunun 2006'da, Ankara-İstanbul demiryolunun ise 2008'de tamamlanacağını ifade etti.

Yıldırım, İzmir-Ankara demiryolunun kısaltılması amacıyla da projelendirme çalışması yapıldığını, 2007'den itibaren yapımına başlanacağını belirtti.

DENİZ TAŞIMACILIĞI

Kamu yatırımlarına zamanında kaynak aktarılamadığı için istenilen faydanın sağlanamadığını ifade eden Yıldırım, bu
nedenle deniz taşımacılığı yatırımlarına teşvik uyguladıklarını söyledi.

Limanlardaki hizmet tarifelerinde yüzde 50, deniz araç yakıtlarında ÖTV'nin kaldırılmasıyla yüzde 65 oranında indirim yapıldığını anımsatan Yıldırım, “Gemi alıp işletme gibi bir niyetimiz yok. 8 bin 400 kilometrelik sahilimizdeki müteşebbislerin bu işe girmelerini istiyoruz. Deniz ulaşımına yatırım yapma işine girenler, pişman olmayacaktır” diye konuştu.

HAVA TAŞIMACILIĞI

Binali Yıldırım, hava taşımacılığında son 2 yılda yolcu sayısının yüzde 100 arttığını kaydetti. Havayollarındaki rekabet nedeniyle tek yön gidişlerin 50 YTL'ye kadar gerilediğini anımsatan Yıldırım, uçak şirketleri arasındaki rekabet nedeniyle vatandaşın karlı çıktığını ifade etti.

Bir süre önce Sabiha Gökçen Havaalanı'nın “hayalet gibi” olduğunu söyleyen Yıldırım, “Yapılan çalışmalar sonucu Sabiha Gökçen Havaalanı'nda 1 milyon yolcuya ulaşıldı. Türkiye, bir rekora koşuyor. İç ve dış hatlarda geçen yıl 55 milyon olması öngörülen yolcu sayısını 59 milyona çıkarak aştık. Yolcu sayısındaki artış, önemli bir aşamadır” dedi.
THY'nin bölge müdürlüklerinin, sorunların çözümünü ve karar sürecini geciktirdiğine dikkati çeken Yıldırım, bunun için 6 bölge müdürlüğünün kaldırılarak, illerin doğrudan merkeze bağlanmasını sağladıklarını, böylece işlerin yürümesinin hızlandığını söyledi.

ADSL HİZMETLERİ

Hızlı internet bağlantısı ADSL ile Türkiye'nin geç tanıştığını vurgulayan Yıldırım, yapılan çalışmalarla bu konuda rekor kırıldığını ifade etti. Yıldırım, 2000-2005 yılları arasında ADSL abonelerinin sayısının yüzde 800 artarak 1 milyon 487 bine ulaştığını kaydetti.

ADSL'in tanıtımı için reklam ve promosyon gideri olarak 3.3 milyon YTL harcandığına dikkati çeken Yıldırım, “Bu tanıtım, yılda 500 milyon YTL'lik ciro getirdi” dedi.

ATAMALAR

Ulaştırma Bakanı Yıldırım, bakanlığına bağlı 9 kuruluşta 80 bin 216, Telekom'da 51 bin olmak üzere toplam 131 bin 216 personel çalıştığını bildirdi.

“Hizmet gereği, kamu yararı gözetilerek atama ve nakillerin yapıldığını” ifade eden Yıldırım, açıktan 4 bin 656, naklen 1566 olmak üzere toplam 6 bin 222 personel hakkında işlem yapıldığını kaydetti. Yıldırım, toplam personel sayısının 131 bin olduğunun göz önünde bulundurulması halinde atamaların yüzde 5'in altında olduğunu belirterek, “Kadrolaşma iddialarının aslı-astarı yoktur” dedi.

Aralık 2005 itibariyle, devlet sınavını kazananlardan 1073 kişinin işe alındığını belirten Yıldırım, işledikleri suçlardan dolayı mevzuat kapsamında 218 kişinin görevine son verildiğini bildirdi.

Binali Yıldırım, 39 soruya 2 saat 15 dakikada cevap verdi.

TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil, 17 Ocak Salı günü toplanmak üzere oturumu kapattı.


Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
06-01-2006, 01:48
Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, Doğu Anadolu Bölgesi’nde bugünden itibaren süresiz av yasağı başlatıldığını açıkladı.

İncelemelerde bulunmak üzere Antalya'ya gelen Bakan Pepe, Belek Turizm Merkezi'ndeki Hotel Arcadia'da kamp yapan Kocaelispor'u ve Gloria Golf Resort Otel'de kamp yapan Akçaabat Sebatspor'u ayrı ayrı ziyaret etti, gazetecilerin sorulanını yanıtladı.

Çevre ve Orman Bakanı Pepe, Doğubeyazıt’ta görülen ve 2 kardeşin ölümüne neden olan kuş gribi vakasıyla ilgili soru üzerine, önlem olarak Doğu Anadolu Bölgesi’nde bugünden itibaren süresiz av yasağı başlatıldığını söyledi.

Avlanma yasağının sorun bitene kadar devam edeceğini belirten Bakan Pepe, “Olayları olduğundan ne daha büyük ne daha küçük görmek lazım” diye konuştu.

Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
06-01-2006, 01:50
Only the registered members can see the link

Danıştay 6’ıncı Dairesi, İstanbul şehir Plancıları Odası’nın başvurusunu kabul ederek Galataport’la ilgili imar planındaki değişikliği onaylayan kültür turizm bakanlığı işleminin yürürlüğünü durdurdu.

Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
06-01-2006, 01:53
Savaş suçlusu olarak aranan Sırp Dragomir Abazoviç ile eşi ve oğlunun, Avrupa Birliği İstikrar Gücü (EUFOR) birlikleriyle çıkan çatışmada ağır yaralandığı bildirildi.

Polis kaynakları, Saraybosna'nın 60 kilometre doğusundaki Rogatica bölgesinde 47 yaşındaki Dragomir Abazoviç, 46 yaşındaki eşi Rada ve 12 yaşındaki oğlu Dragoljub'un, EUFOR askerleriyle çıkan çatışmada ağır yaralandığını, doktorların hastaneye kaldırılan Dragoljub'u kurtarmaya çalıştığını kaydetti. Aynı kaynaklar, yaralı çiftin de hastane kaldırılmakta olduğunu belirtti.

EUFOR'dan yapılan açıklamada ise askerlerin Rogatica bölgesinde çatışmaya girdiği belirtilmekle birlikte, çatışmada ölen ya da yaralanan olup olmadığı hakkında bilgi verilmedi. Dragomir Abazoviç, kısa süre önce Saraybosna'daki bir mahkeme tarafından, 1992-1995 arasında Bosna'yı yerle bir eden savaştaki rolü yüzünden savaş suçlusu olmakla suçlanmış ve hakkında tutuklama emri çıkarılmıştı.


Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
06-01-2006, 01:58
İngiltere Dışişleri Bakanlığı tarafından İngiliz vatandaşlarına yapılan seyahat uyarılarının Türkiye ile ilgili bölümü bugün güncelleştirildi ve Türkiye'de görülen kuş gribi vakalarıyla ilgili uyarıda bulunuldu.

Sağlık Bakanlığı'nın 2 kişinin kuş gribinden öldüğünü doğruladığına dikkat çekilen seyahat uyarısında, bu kişilerin Ağrı'da yaşadıkları ve H5N1 virüsünü burada kaptıkları bildirildi.

Ağrı dışında Iğdır, Erzurum ve Yozgat'ta da kuşkulu vakalara rastlandığı belirtilen İngiltere Dışişleri Bakanlığı seyahat uyarısında, yetkililerin salgını önlemek için etkin önlemler uygulamakta olduğu kaydedildi.

Kuş gribinin insandan insana bulaştığına dair herhangi bir delil bulunmadığı hatırlatılan uyarı metninde, İngiliz vatandaşlarına şu tavsiyede bulunuldu:

“Eğer Türkiye'ye seyahat etmeyi planlıyorsanız, mutlaka sağlık konusunda yetkili kişilere danışın. Her ne kadar riskin az olduğuna inanılıyorsa da canlı hayvan pazarları, çiftlikler ve benzeri yerlerden uzak durulması ve tavuk ve yumurtadan yapılan yemeklerin iyi pişirildiğinden emin olunması tavsiye olunur.”

Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
06-01-2006, 02:18
Only the registered members can see the link

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Taksim - Kabataş arasındaki 640 metre uzunluğundaki füniküler sistemin deneme seferini gerçekleştirdi.

27 ekim 2003 tarihinde temeli atılan füniküler sistemle, raylı sistemlerle deniz ulaşımının birbirine entegre edilmesi hedefleniyor.

640 metre uzunluğundaki hat üzerinde araçlar üç dakikada bir hareket edecek ve yolculuk süresi 110 saniye olacak. Sistemle saatte çift yönde 15 bin yolcu taşınacak.

Taksim - 4'üncü Levent arasında işleyen metroda yolcular yüzeye çıkmadan füniküler sisteme entegre olarak Kabataş'a, oradan da deniz ulaşımına veya tramvaya binebilecekler.

Topbaş, Taksim'deki istasyonda düzenlenen törende yaptığı konuşmada, İstanbul'da trafik sorununu çözmek için karayolları ve kavşaklar başta olmak üzere ciddi çalışmalar yapıldığını söyledi.

Kadir Topbaş İstanbul'un toplu ulaşımda dünya standartlarının ise çok altında bir kent olduğunu belirtti.

Beylikdüzü – Topkapı arasına ‘metrobus’

Kadir Topbaş, ‘lastik tekerlekli otobüslerle metro olan’ ve ‘metrobus’ olarak bilinen sistemle ilgili E-5 karayolu üzerinde Beylikdüzü-Topkapı arasında bir güzergah belirlediklerini ve burada belli bir noktada bunun deneme çalışmalarına başlayacaklarını da söyledi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, İETT için alınan 450 otobüsten 240'ının gümrükte olduğunu ve bayramdan sonra hizmete gireceğini yineledi.

Alıntı cnnturk.com

umsado
06-01-2006, 13:26
Only the registered members can see the link

Van YYÜ Araştırma Hastanesi'nde kuş gribi şüphesiyle tedavi gören hastalardan Hülya Koçyiğit bu sabah 05.30'da hayatını kaybetti. Böylece Türkiye'de kuş gribinden ölenlerin sayısı üçe yükseldi.

Yedi gündür hastanede bulunan 11 yaşındaki Koçyiğit, solunum cihazına bağlı olarak yoğun bakımda yaşamını yitirdi.

Hülya Koçyiğit'in kardeşlerinden Muhammet Ali geçtiğimiz pazar günü, Fatma da dün sabah saatlerinde hayatını kaybetmişti. Hasan Koçyiğit'in durumu da ağır.

26 kişi tedavi görüyor

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Hastanesi'nde şu an 8'i ayakta 26 kişi tedavi görüyor. Hastane başhekimi Hüseyin Avni Şahin, üç hastanın yoğun bakımda olduğunu açıkladı.

Şahin, solunum cihazına bağlı olan hasta bulunmadığını söyledi.

Şahin, sabah hayatını kaybeden Hülya Koçyiğit'ten tedavisi sırasında kuş gribi şüphesiyle alınan ve Ankara Hıfsızsıhha Enstitüsü'ne gönderilen numunelerle ilgili kesin sonucun henüz ellerine ulaşmadığını söyledi.

Virüsün yayıldığı belirlendi

Bu arada dün, kuş gribi virüsünün görüldüğü yerlerde bir artış meydana geldiği açıklandı. Iğdır'da sekiz ilin valisiyle toplantı yapan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Erzurum merkez ve Horasan ilçesi, Şanlıurfa-Hilvan, Iğdır Merkez ve Aralık ilçesinde kuş gribi tespit edildiğini duyurdu.

İtlaf yapılan yerler ise Yozgat, Erzurum merkez, Ağrı ve Van. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, hastalıkla ilgili etkin önlemlerin alınarak söz konusu bölgelerdeki hastalığın kontrol altına alındığı belirtildi.

Kuş gribinde son durum

Van:
Doğubeyazıt'tan Van'a sevkedilen 14 yaşındaki Muhammet Ali Koçyiğit, 1 ocakta ölümcül H5N1 kuş gribi virüsü nedeniyle öldü. Ablası Fatma Koçyiğit (15) 5 ocakta, kardeşi Hülya Koçyiğit (11) ise bu sabah aynı nedenle Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Hastanede şu anda üç hasta yoğun bakımda tutuluyor.

Kentte, Sağlık Bakanlığı'na bağlı tüm kurum ve kuruluşlar ile YYÜ Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi çalışanlarının izinleri, 5 ocak tarihi itibariyle ikinci bir emre kadar durduruldu. Ayrıca kriz masası oluşturuldu.

Ağrı:
Doğubeyazıt ilçesinde şu ana kadar bin 500 kanatlı hayvan itlaf edildi. Bugün 2 bin hayvanın itlaf edilmesi hedefleniyor. Evlerden toplanan hayvanlar torbalara konulduktan sonra, ilçe merkezine 10 kilometre uzaklıkta bulunan ilçe çöplüğüne gömülüyor. Çukurun üzeri ise kireç ve toprakla kapatılıyor.

Iğdır:
Iğdır Devlet Hastanesi'nde Aralık ilçesinden gönderilen dokuz kişi kuş gribi şüphesiyle tedavi altına alındı.

Iğdır Sağlık Müdürü Dr. Ahmet Oflas, kuş gribi şikayetiyle hastanelere herhangi bir başvuru olmadığını söyledi. Ancak Iğdır Devlet Hastanesi'ne karın ağrısı, burun tıkanıklığı ve ishal şikayetiyle 12 kişinin başvurduğu, bunların şikayetleri doğrultusunda tedavi altına alındığı belirtiliyor. Tedavi altına alınanlar arasında, 'bir süre önce hazır tavuk eti yediğini' ifade edenlerin de bulunduğu bildirildi.

Erzurum:
Erzurum kent merkezi ile Horasan ilçesinde tüm kanatlı hayvanlar toplatılıyor. Bölgede bir hafta önce tavuk ölümleri görüldü. Tavuklardan alınan numuneler İzmir Bornova'daki enstitüye gönderildi. Ancak henüz sonuçlar gelmedi. Kent merkezi ile Horasan'da önlemler artırıldı. Özellikle karantina altına alınan mahalleler dezenfekte ediliyor. Halk ölüm haberi üzerine hastalıklı hayvanlarını sakladıkları yerlerden çıkarıp ekiplere teslim etti.

Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Akın Aktaş, şu ana kadar hastanelerine kuş gribi şüphesiyle gelen herhangi bir vaka olmadığını söyledi. Aktaş, hastanelerinde kuş gribi şüphesiyle beş hastanın bulunduğu iddialarının gerçeği yansıtmadığını bildirdi.

Diğer gelişmeler:

# Tarım Bakanı Mehdi Eker, bölgedeki beş değişik noktada kuş gribi tespit edildiğini belirtti.

# Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, Doğu Anadolu Bölgesi'nde bugünden itibaren süresiz olarak av yasağı başlatıldığını açıkladı.

# AB Komisyonu da Türkiye'ye uzman bir veteriner gönderdi. Türkiye, Asya ülkeleri dışında dünyada ilk kez kuş gribinden ölüm vakasının görüldüğü ülke oldu.

# Dünya Sağlık Örgütü kuralları çerçevesinde kuş gribine karşı Atatürk Havalimanı'nda alınan güvenlik önlemleri, iki çocuğun ölümünün ardından yeniden uygulamaya konuldu. Doğu Anadolu'dan gelip durumundan şüphelenilen yolcular, havalimanındaki sağlık merkezine bildirilecek.

# Türkiye'den konuya ilişkin ek bilgi talebinde bulundu. Romanya Tarım Bakanı Gheorghe Flutur, Romanya'nın güvende olduğunu söyleyemeyeceğini, çünkü şu ana kadar saptanan kuş gribi vakalarının, tıpkı Türkiye'de olduğu gibi kümes hayvanlarının kişisel tüketim amacıyla yetiştirildiği yerlerde ortaya çıktığını kaydetti.

Alıntı cnnturk.com

umsado
06-01-2006, 13:29
Only the registered members can see the link

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kuş gribinin 'bir bilinç sorunu' olduğunu belirterek, ''kimse tavuğunu, kazını saklamasın'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Türkiye'de kuş gribinden ölümlerin yaşanmasının ardından ilk açıklamasını AKP Genel Merkezi'nde yaptı.

Bölgede gerekli tedbirlerin alınması için ilgili bakanlıkların sıkı bir şekilde çalıştıklarını söyleyen Erdoğan, "çalışmalar için gereken ödeneği aktarıyoruz" diye konuştu.

Erdoğan ayrıca, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın kuş gribi için ayırdığı 7 trilyonluk acil kaynağın yükseltildiğini belirterek, "Maliye Bakanlığı ek ödeme yapacak" açıklamasında bulundu.

Erdoğan, halkın hastalık konusunda bilinçlendirilmesi için çalışacaklarını vurguladı.

Bölge halkının tavuğunu, kazını saklamaması gerektiğini ifade eden Erdoğan, "halkın zararları karşılanacak. Kimse mağdur olmayacak" diye konuştu.

Tarım Bakanı: "En kesin yol itlaf"

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker de, kuş gribiyle ilgili olarak bu sabah yaptığı açıklamada, ''hastalıkla mücadelede en kesin yolu seçiyoruz. O da itlaftır'' dedi.

Iğdır'daki incelemelerini sürdüren Eker, hastalığın izlerinin tamamen silininceye kadar mücadeleye devam edileceğini belirtti. Eker, ''özellikle şüpheli gördüğünüz kanatlı hayvanlarla yakın temas sağlamayın'' ifadesini kullandı.

"Hayvanların bedelleri ödenecek"

Bakan Eker, itlaf edilen hayvanalrın bedellerinin vatandaşlara ödeneceğini, bu konuda kimsenin endişe etmesine gerek olmadığının söyledi.

Eker, "sakın hayvanlarınızı gizlemeyin, saklamayın. Sonra bunlar başımıza bela
olabilir. Ayrıca nereden geldiğini bilmediniz, şüpheli gördüğünüz kümes hayvanlarını tüketmekten de kaçının'' diye konuştu.

Kuş gribiyle ilgili halkın bilgilendirilmesinin önemine değinen Bakan Eker, ''öğretmenler, muhtarlar, imamlar, sivil toplum kuruluşları ve basın yoluyla halkımızı iyi bilgilendirmemiz gerekiyor. Ancak halka pratik tedbirler konusunda
bilgi verilmeli. Kafa karıştırıcı şekilde değil'' ifadesini kullandı.

Kuş gribinde son durum

Van:
Doğubeyazıt'tan Van'a sevkedilen 14 yaşındaki Muhammet Ali Koçyiğit, 1 ocakta ölümcül H5N1 kuş gribi virüsü nedeniyle öldü. Ablası Fatma Koçyiğit (15) 5 ocakta, kardeşi Hülya Koçyiğit (11) ise bu sabah aynı nedenle Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Hastanede şu anda üç hasta yoğun bakımda tutuluyor.

Kentte, Sağlık Bakanlığı'na bağlı tüm kurum ve kuruluşlar ile YYÜ Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi çalışanlarının izinleri, 5 ocak tarihi itibariyle ikinci bir emre kadar durduruldu. Ayrıca kriz masası oluşturuldu.

Ağrı:
Doğubeyazıt ilçesinde şu ana kadar bin 500 kanatlı hayvan itlaf edildi. Bugün 2 bin hayvanın itlaf edilmesi hedefleniyor. Evlerden toplanan hayvanlar torbalara konulduktan sonra, ilçe merkezine 10 kilometre uzaklıkta bulunan ilçe çöplüğüne gömülüyor. Çukurun üzeri ise kireç ve toprakla kapatılıyor.

Iğdır:
Iğdır Devlet Hastanesi'nde Aralık ilçesinden gönderilen dokuz kişi kuş gribi şüphesiyle tedavi altına alındı.

Iğdır Sağlık Müdürü Dr. Ahmet Oflas, kuş gribi şikayetiyle hastanelere herhangi bir başvuru olmadığını söyledi. Ancak Iğdır Devlet Hastanesi'ne karın ağrısı, burun tıkanıklığı ve ishal şikayetiyle 12 kişinin başvurduğu, bunların şikayetleri doğrultusunda tedavi altına alındığı belirtiliyor. Tedavi altına alınanlar arasında, 'bir süre önce hazır tavuk eti yediğini' ifade edenlerin de bulunduğu bildirildi.

Erzurum:
Erzurum kent merkezi ile Horasan ilçesinde tüm kanatlı hayvanlar toplatılıyor. Bölgede bir hafta önce tavuk ölümleri görüldü. Tavuklardan alınan numuneler İzmir Bornova'daki enstitüye gönderildi. Ancak henüz sonuçlar gelmedi. Kent merkezi ile Horasan'da önlemler artırıldı. Özellikle karantina altına alınan mahalleler dezenfekte ediliyor. Halk ölüm haberi üzerine hastalıklı hayvanlarını sakladıkları yerlerden çıkarıp ekiplere teslim etti.

Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Akın Aktaş, şu ana kadar hastanelerine kuş gribi şüphesiyle gelen herhangi bir vaka olmadığını söyledi. Aktaş, hastanelerinde kuş gribi şüphesiyle beş hastanın bulunduğu iddialarının gerçeği yansıtmadığını bildirdi.

Diğer gelişmeler:


# Tarım Bakanı Mehdi Eker, bölgedeki beş değişik noktada kuş gribi tespit edildiğini belirtti.

# Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, Doğu Anadolu Bölgesi'nde bugünden itibaren süresiz olarak av yasağı başlatıldığını açıkladı.

# AB Komisyonu da Türkiye'ye uzman bir veteriner gönderdi. Türkiye, Asya ülkeleri dışında dünyada ilk kez kuş gribinden ölüm vakasının görüldüğü ülke oldu.

# Dünya Sağlık Örgütü kuralları çerçevesinde kuş gribine karşı Atatürk Havalimanı'nda alınan güvenlik önlemleri, iki çocuğun ölümünün ardından yeniden uygulamaya konuldu. Doğu Anadolu'dan gelip durumundan şüphelenilen yolcular, havalimanındaki sağlık merkezine bildirilecek.

# Türkiye'den konuya ilişkin ek bilgi talebinde bulundu. Romanya Tarım Bakanı Gheorghe Flutur, Romanya'nın güvende olduğunu söyleyemeyeceğini, çünkü şu ana kadar saptanan kuş gribi vakalarının, tıpkı Türkiye'de olduğu gibi kümes hayvanlarının kişisel tüketim amacıyla yetiştirildiği yerlerde ortaya çıktığını kaydetti.


Alıntı cnnturk.com

umsado
06-01-2006, 13:31
Bursa'da Osmangazi Belediye Meclisi içkili bölgelerle ilgili alınan kararı onayladı.

Belediye Başkanı Recep Altepe, "halk bizim yapacağımız şeyleri zaten tahmin ediyordu. Bizi de bu yüzden seçti. Bu karar için geç bile kalındı" dedi.

Bursa'nın Osmangazi ilçesinde belediye sınırları içindeki içkili yer tespiti dördü AKP'li beş komisyon üyesi tarafından belirlendi.

Belediye Meclisi de, belirlenen yerleri onayladı. Buna göre, belirlenen yerler dışında içki satışı yapılmayacak. Ancak mevcut işletmelerde içki satışı devam edecek.

CHP'li meclis üyeleri ise karara tepki gösterdi. CHP'liler kararı anti-demokratik olarak değerlendirdi.

Son olarak da Çanakkale'de belediye sınırları dışında içki satılabilecek alanlar kaymakamlıklar tarafından belirlenerek onay için İl Genel Meclisi'ne gönderilmişti.

Tartışmalar nasıl başladı?

İçkili bölge tanımı ilk olarak geçtiğimiz temmuz ayında yürürlüğe giren belediye yasasıyla gündeme geldi. Yasa, belediyeye eğlence yerlerini kentin belli yerlerine toplama görevi verdi.

Bir ay sonra da, bu düzenlemenin ne anlama geldiği işyeri açma yönetmeliğiyle daha da açıldı. Yönetmelikte, "içkili yerlere yaşam alanları dışında ruhsat verilsin" ifadesi yer aldı.

İçkili yerlere yaşam alanları dışında ruhsat verilmesinin istenmesi ve bunun ne şekilde yapılacağı konusunda kafalar karıştı. Bu noktada İçişleri Bakanlığı bir genelge yayımladı.

Genelgede de yasa ve yönetmelikte yer aldığı şekliyle içkili yerlerin yaşam alanları dışında toplanması gerektiği tekrarlandı.

Düzenlemeye göre içkili işyerleri belli bölgelerde toplanacak, polis de asayişi daha kolay sağlayacak. Bu bölgelerin nerelerde olacağına ilişkin kararı ise İl Genel Meclisi ve belediye meclisleri verecek.

İçişleri Bakanlığı genelgesinde, yasa ve yönetmelikten farklı olarak "kazanılmış haklar korunacak" denildi ve nokta işyeri tarifi olmayacağı vurgulandı. İçişleri'ne göre bir kentte birden fazla içkili yer bölgesi de olabilir.

Ancak bu genelge de bir netlik sağlayamaya yetmedi. Belediyeler bu düzenlemenin nasıl uygulanacağını bilmiyor. Çoğu belediye yetkilisine göre düzenleme suistimale açık görünüyor.

Alıntı cnnturk.com

umsado
06-01-2006, 13:33
stanbul Fener Rum Patriği Bartolomeos, ABD'ye yaptığı ziyaret sırasında, Papa 16. Benediktus'un bu yıl içinde İstanbul'da kendi makamına resmi bir ziyarette bulunmayı planladığını söyledi.

Tampa'da düzenlenen dini bir seremoniye katılan Bartolomeos, Papa'yla çok iyi ilişkileri olduğunu belirterek, “Sizlere, Ortodoks ve Katolik kiliseleri arasında, uluslararası boyutta diyalogu yeniden başlatacağımızı duyurmaktan mutluluk duyuyorum” dedi.

Ortodoks ve Katolik kiliseleri arasındaki son resmi görüşmeler, tartışmalı dini konularda bir anlaşmaya varılamadan 5 yıl önce kesintiye uğramıştı.

Bartolomeos, bu yıl Papa 16. Benediktus'un, kendisine resmi bir ziyarette bulunacağını kaydetti.

Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
06-01-2006, 13:34
nayasa Mahkemesi, DTP’nin kurulmasıyla kendisini feshetme kararı alan DEHAP’ın 2002-2003 yılı gelir ve giderlerinin Siyasi Partiler Yasası’na uygun olduğuna oy birliğiyle karar verdi.

Anayasa Mahkemesi, kendini feshederek Demokratik Toplum Partisi’ne(DTP) katılan DEHAP’ın, 2002- 2003 yılı hesaplarında yasaya aykırılık olmadığına karar vererek, partiyi parasal olarak akladı. Anayasa Mahkemesi’nin ilk incelemesini 5 Nisan 2005’te yaptığı DEHAP’ın, 2003 yılı kesinhesap incelemesinin ikincisini 1 Aralık 2005’te yaptı.

DEHAP’ın 2002 yılı kesinhesabında gösterilen 144.817.471.896 TL geliriyle 141.218.139.785 TL giderinin ve 3.599.332.111 TL nakitin 2003 yılına devrettiği kaydedildi. Yine 2003 yılında 1.332.182.686.076 TL geliriyle 1.223.206.512.417 TL gideri olduğu belirtilen kararda, "108.976.173.659 TL nakit devrinin eldeki bilgi ve belgelere göre doğru ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’na uygun olduğuna oybirliğiyle karar verildi" denildi.

Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
06-01-2006, 13:35
Dünya Sağlık Örgütü(WHO), kuş gribinden ölüm vakalarının artmaması ve hastalığın farklı boyutlara taşınmaması için Türkiye’ye tam destek sözü verdi. WHO'dan 3 kişilik bir ekip, ortak strateji belirlemek amacıyla Türkiye’ye geldi.

Sağlık Bakanlığı’ndan edinilen bilgiye göre, kuş gribinin görüldüğü bölgelerde yapılması gerekenler konusunda önerilerde bulunan ekip, hastalığın farklı boyutlara taşınmaması için Türkiye’ye tam destek sözü verdi.
Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü, sorunun vatandaş bilinciyle çözülebileceği görüşünü de paylaştı.

Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
06-01-2006, 13:37
Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Hüseyin Avni Şahin, ”Hastanemize kuş gribi şüphesi şikayetiyle başvuran 47 kişinin 18'i kendilerinde şüphe olmadığı için taburcu edilirken, 26'sında şüphe var kabul edilerek tedavilerine başlandı” dedi.

Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Hüseyin Avni Şahin, hastanelerine Cumartesi gününden itibaren kuş gribi şüphesi şikayetiyle 47 hastanın başvurduğunu söyledi. 47 hastadan 3'ünün yaşamını yitirdiğini dile getiren Şahin, diğer 44 hastanın 18'inde şüphe olmadığı için ayaktan tedavi edilerek evlerine gönderildiğini ifade etti. Geriye kalan 26 hastada kuş gribi şüphesi var kabul edilerek tedavilerine başlandığını kaydeden Şahin, bu 26 hastadan 18'inin yataklı 8'inin ise ayaktan tedavilerinin sürdüğünü vurguladı.

Şu an için durumu kritik 3 hasta bulunduğunu, bunlardan 1'inin durumun çok ağır olduğunu bildiren Şahin, solunum cihazına bağlı olan hasta bulunmadığını söyledi. Sabah yaşamını yitiren Hülya Koçyiğit'in cenazesinin, doku örnekleri alınmasından sonra ailesine teslim edileceğini kaydeden Şahin, “Hülya'dan tedavisi sırasında kuş gribi şüphesiyle ilgili olarak numune alınarak Ankara Hıfsızsıhha Enstitüsü'ne göndermiştik. Ancak şu an için bize kesin olarak teşhis konusunda gelen bir bilgi yok” dedi.


Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
06-01-2006, 13:38
Yemen'de kaçırdıkları 5 İtalyanı serbest bırakan 6 kişinin yakalandığı bildirildi.

Marib ili vali yardımcısı Adnan Ebu Lehoum, güvenlik kuvvetlerinin 5 İtalyanın serbest bırakılmasından hemen sonra, bu kişileri kaçıran 6 kişiyi yakaladıklarını söyledi. Lehoum, İtalyanların sağlık durumlarının iyi olduğunu ve helikopterle başkent Sana'ya götürüleceklerini belirtti. İtalya Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili de, Roma'da adını vermeden yaptığı açıklamada, rehinelerin serbest bırakıldığını doğruladı. Rehinelerin akrabaları da haberi İtalyan Dışişleri Bakanlığı veya İtalyan basınından öğrendi.

3'ü kadın 5 İtalyanı 6 gün önce Yemen'in dağlık Marib ilinde kaçıran kişiler, hükümetten rehineler karşılığında tutuklu aşiret üyelerinin serbest bırakılmasını istemişlerdi. Yemen hükümeti ise rehinelerin serbest bırakılması için pazarlık yapmayacağını belirterek, bölgede helikopterler eşliğinde çok sayıda askerin katıldığı operasyonlar düzenlemişti.

Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
06-01-2006, 13:40
Federal Irak Devlet Başkanı Celal Talabani, Kerkük’te yaşayan Türkmen ve Arapların çıkarlarının Kürtlerle birlikte yaşamaktan geçtiğini savunarak, “Kerkük konusunda aşırı sloganlar Kürtlere zarar verir. Kerkük’ün Kürdistan kimliğini ispat etmemiz gerekir. Kerkük’ü, konsensüs sağlandıktan sonra Kürdistan’a katmak istiyoruz” diye konuştu.

Kürdistan Niwe gazetesinin haberine göre, Süleymaniye kenti yakınlarındaki Kalaçolan ilçesinde Kerkük Valisi, Vilayet Meclisi, Hükümet ve hizmet kurumlarının yöneticileri ile bir araya gelen Irak Devlet Başkanı Celal Talabani, Kerkük konusundaki görüşlerini bir kez daha anlattı. Talabani, Kerkük şehrinde bulunan halkların ortak yaşamını garanti altına almak için, doğru ve adil bir siyaseti tatbik etmeleri gerektiğini belirterek şöyle konuştu: “Kimse dışlama duygusuna kapılmadan, kazanım ve çıkarlarda eşit olduğu bir kardeşlik ortamını yaratmalıyız. Bizim Kerkük’e verdiğimiz önem, bu şehirde petrolün olmasından dolayı değildir. Çünkü, bugün Kürdistan Bölge Hükümetinin sınırları içinde petrol daha fazladır. Aşırı sloganlardan kendimizi uzak tutmalıyız. Çünkü o herkesten önce Kürtlere zarar verir. Bizim Türkmen ve Kerkük’ün yerlileri olan araplara anlatmamız gerekir ki, çıkarları Kürtlerle beraber yaşamaktan geçiyor. O zaman da hepimiz konensüs halinde Kerkük’ü Kürdistan bölgesine katabilir, tüm milletlerin haklarını daha iyi savunabiliriz, siyasal ve ekonomik çıkarları gözetebiliriz”

Celal Talabani, Kerkük’ün Kürdistan kimliğini ispat etmemeleri gerektiğini de kaydederek, “Önümüze gelen engelleri kaldırmak zorundayız. Kerkük şehrinin idari sorunlarının çözümünde herkesin eşit rol ve payları olduğu, çok milletli bir toplum yaratmalıyız” diye konuştu.


Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
06-01-2006, 19:49
Only the registered members can see the link

Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Terörle Mücadele Yasa Tasarısı'na son şeklinin bayramdan sonra verileceğini, hazırlık biter bitmez TBMM'ye gönderileceğini söyledi.

Çiçek, geçtiğimiz çarşamba günü Başbakanlık'ta yapılan güvenlik toplantısına ilişkin bilgi vererek, toplantının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın isteği üzerine gerçekleştiğini belirtti.

Çiçek, ''askeri kanat, polis ve MİT'in terörle mücadele konusundaki istek ve talepleri daha önce gelmişti. Başbakanlık bünyesinde bu konudaki çalışmalara Bayram'dan sonra son şeklini vereceğiz" dedi. Çiçek, tasarının hazırlık biter bitmez Meclis'e gönderileceğini söyledi.

Cemil Çiçek, TCK'nın 301'inci maddesine ilişkin eleştirilere de yanıt verdi. Uygulamadaki her farklılıktan dolayı yasa değişikliğine gidilemeyeceğini belirten Bakan Çiçek, 301'inci madde ile ilgili kesinleşmiş bir mahkumiyet kararının olmadığına dikkat çekti.

Çiçek, "başvuru sayısında artış var. Savcılar önlerine şikayet dilekçesini alacak, inceleyecek, sonunda dava açacak veya açmayacak. Ama basın her başvuruyu hemen aldığı için 301'inci madde şöyle, böyle oluyor deniyor'' ifadesini kullandı.

Çiçek, 301'inci maddeyi eleştirenlerin İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına aykırılığından dolayı eleştirdiklerini belirterek, ''bundan sonra hem Yargıtay'ın, hem mahkemelerin bu kararları göz önünde bulundurmaları lazım. Yargıtay, kararlarını İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM kararlarını dikkate alarak oluşturacaktır'' dedi.

Emniyet de çalışmalarını sürdürüyor

Emniyet'in de Terörle Mücadele Yasa Tasarısı üzerindeki çalışmaları sürüyor.

Haftalık basını bilgilendirme toplantısı düzenleyen sözcü İsmail Çalışkan, mevcut gözaltı süresinin 24 saat olduğunu, bazı suçlarda bu sürenin 4 güne çıkarılabildiğini belirti.

Organize suçlar ile zanlı sayısı çok fazla olan olaylarda gözaltı süresinin yetersiz kaldığını belirten Çalışkan,savcı ve hakimin gözaltı süresiyle ilgili yetkili olması gerektiğini söyledi.

Sözcü Çalışkan, savcı ve hakimin olayın niteliğine ve zanlı sayısına göre süreyi uzatma yetkisi olması gerektiğini ifade etti.

Terörle Mücadele Yasası'nda yapılması öngörülen değişiklikler konusunda Emniyet Genel Müdürlüğü'nün görüşünü bir rapor olarak ilettiğini vurgulayan Çalışkan, çalışmalar sırasında yaşanan sıkıntıların bu raporda anlatıldığını belirtti.


Alıntı cnnturk.com

Yaban Ali
06-01-2006, 19:50
Müslümanlara 'vicdan testi' Almanya'yı karıştırdı
(milliyet)
Federal Meclis Hür Demokrat Parti (FDP) Milletvekili Sabine Leutheusser-Schnarrenberger, Baden Würrtemberg Eyaleti tarafından 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren uygulamaya konulan ''Vicdan Testi''nin eşitlik değil, dışlanma ve damgalamaya neden olacağını söyledi.
Schnarrenberger yaptığı açıklamada, vicdan testinin kabul edilebilir olmadığını belirterek, ''Böyle bir testin sonucu eşitlik değil, dışlama ve damgalamadır'' dedi.
Her eyaletin Alman vatandaşlığını verirken, başvuru sahiplerinin uyumunu ve anayasaya bağlılığını kontrol etmek zorunda olduğunu belirten Schnarrenberger, ''Ancak Müslümanlara yönelik özel bir test, dışlamadan başka bir şey değildir'' ifadelerini kullandı.
Schnarrenberger ayrıca, bu testin idari bir işlem değil, Baden Würrtemberg eyalet seçimlerini etkilemek üzere alınmış bir karar olduğu yönünde şüpheler var bulunduğunu kaydetti. Alman İçişleri Bakanlığı'nın bir sözcüsü de konuya ilişkin bir soruya, konunun Baden Württemberg eyaletinin kendi sorunu olduğunu belirterek, Federal İçişleri Bakanlığı olarak bir açıklamada bulunamayacağı yanıtını verdi.
Almanya Müslümanlar Konseyi Başkanı Nedim Elyas da ''vicdan testi''nin iptal edilmemesi haline, hukuki yollara başvuracaklarını belirterek, ''Bu eyaletin yaptığı anayasaya aykırıdır'' dedi.
Baden Württemberg Eyaleti Adalet Bakanı Ulrich Goll de Die Zeit gazetesine yaptığı açıklamada, ilke olarak bir teste karşı olmadığını, ancak ''vicdan testi''ndeki bazı soruları değiştirilebileceğini söyledi.
Bu arada, Almanya Türk Toplumu (ATT) yayımladığı basın bildirisinde, Baden Württemberg Eyaleti hükümetini Müslümanları dışlayıcı ve hakaret edici tavırlarından dolayı özür dilemeye çağırdı.
ATT Genel Başkanı Yardımcısı Şeref Erkayhan, yaptığı yazılı açıklamada, ''Müslümanların, kadın şefleri ya da eşcinsel çocuklarını kabullenip kabullenmeyecekleri, ne içişleri bakanını ne de demokratik bir devleti ilgilendirir'' dedi.
Erkayhan, yabancıların Alman vatandaşlığına geçmekle zaten Alman toplumunun temel değerlerini kabul ettiğini belirtilerek, Baden Württemberg Eyaleti İçişleri Bakanı Heribert Rech'e, ''neden Müslümanların özel olarak kontrol edildiği ve bakanın Müslümanlara Hıristiyanlar, Yahudiler ve Hindulardan daha mı az güvendiği'' sorusunu yöneltti.

'İTALYANLAR DA NAMUS CİNAYETİ İŞLİYOR'
''Vicdan testi''ne verilecek yanıtların doğruluğunun ve sonuçlarının nasıl tespit edileceğini soran Erkayhan, sorularını şöyle sıraladı:
''Namus cinayetlerinin sadece Türkler tarafından değil, örneğin İtalyanlar tarafından da işlendiğini biliyor musunuz?, Alman vatandaşlığını isteyen İtalyanları neden teste tabi tutmuyorsunuz?, Aile içi şiddetin Rusya'dan gelen Almanlar arasında da yaygın olduğu biliniyor. Bu kişileri de Rusya'dan gelmeden önce teste tabi tuttunuz mu?, Almanya'da yaşayan Türklere karşı genel bir şüpheniz mi var?, Şefinizin (Sizin durumunuzda Baden Württemberg Eyaleti Başbakanı'nın) eşcinsel olduğunu öğrenseniz nasıl tepki gösterirsiniz?'' Baden-Württemberg eyaleti, 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren Alman vatandaşlığına geçmek isteyen yabancıları, özellikle de ''Müslüman kültür çevresinden'' gelen yabancıları, ''vicdan testine'' tabi tutmaya başlamıştı.
Alman vatandaşlığına başvuran kişilerin, Almanya'nın temel değerlerini kabul edip etmediklerinin tespit edilmesi amacıyla uygulandığı belirtilen ve 30 sorudan oluşan testte ''Kadın eşine itaat etmelidir ve kadın eşi tarafından dövülebilir şeklindeki görüşler hakkında düşünceleriniz nelerdir? 11 Eylül saldırıları hakkında ne düşünüyorsunuz?, Kızınız Müslüman olmayan biriyle evlenmek isterse tepkiniz ne olur?'' gibi sorular bulunuyor.

umsado
06-01-2006, 19:51
Only the registered members can see the link

Bilgi Yayınevi'nde 15 bin 651'i bandrolsüz toplam 15 bin 658 Attila İlhan kitabı ele geçirildi.

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Genel Müdürü Ahmet Salcan, yazar Attila İlhan'ın kendileriyle 2001 yılında sözleşme imzaladığını ve kitaplarının 2002 yılının başından itibaren basılmaya başlandığını anlattı.

Bilgi Yayınevi'nin İlhan'ın kitaplarını 2001 yılından itibaren basma hakkını kaybettiğini ifade eden Salcan, Bilgi Yayınevi'nin 2001 yılı sonu itibariyle elinde 68 bin 860 adet Attila İlhan kitabı bulunduğunu beyan ettiğini bildirdi.

Salcan'ın yaptığı açıklama şöyle:

''Yayınevimiz 2002 yılından itibaren 310 bin Attila İlhan kitabı satmış olmasına karşın, Bilgi Yayınevi'nin elindeki kitapların bir türlü bitmemiş olması dikkatimizi çekmiştir. Ayrıca, TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı'nda Bilgi Yayınevi standındaki Attila İlhan kitaplarının yeni görünümlü ve hiç yıpranmamış olması dikkatimizi çekmiş ve standtan fatura mukabili satın alınmıştır. Bunun dışında Türkiye'nin çeşitli illerinden de Bilgi Yayınevi'nin yayımladığı Attila İlhan kitapları toplanmıştır.''

Dün arama emri verildi

Bunun sonucunda hukuki süreci başlattıklarını dile getiren Salcan, Ankara 12'nci Sulh Ceza Mahkemesi'nin dün Bilgi Yayınevi'nde arama ve el koyma kararı verdiğini bildirdi.

Bu karar doğrultusunda Bilgi Yayınevi'nde 15 bin 651'i bandrolsüz 7'si bandrollü olmak üzere toplam 15 bin 658 adet Attila İlhan kitabı bulunduğunu ifade eden Salcan, ''bandrollü kitapların üzerindeki bandrollerin, 2005 eylül ayında Osmanlıca Türkçe Sözlük için alınmış bandroller olduğu avukatlarımız tarafından tespit edilmiştir'' dedi.

Salcan, elinde Bilgi Yayınları'ndan çıkan, 2003 ve sonrası tarihlere ait bandrol bulunan Attila İlhan kitabı olan tüm dağıtımcı ve kitapevlerinin mağdur olmalarını önlemek amacıyla bu kitapları değiştirmeye karar verdiklerini açıkladı.

Alıntı cnnturk.com

umsado
06-01-2006, 19:52
Only the registered members can see the link

Sağlık Bakanlığı, Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) Türkiye'deki vakalara kuş gribi virüsünün yol açtığını doğruladığını açıkladı.

# Sağlık Bakanı Recep Akdağ yarın Dünya Sağlık Örgütü ve AB'nin yedi uzmanıyla bölgeye gidecek.
# Kuş gribinin görüldüğü illere 5 bin antiviral ve Tamiflu ilacı gönderildi.
# Bu illerde halkı bilgilendirici broşür dağıtıldı.
# Sağlık Bakanlığı ile Tarım Bakanlığı arasında bir koordinasyon sorunu yok.
# WHO ve AB’den gelen uzmanlar şeffaflık konusunda son derece memnun.

Sağlık Bakanı Müsteşarı Necdet Ünüver kuş gribi şüphesiyle şu anda Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde 20 kişinin yatmakta olduğunu söyledi. Ünüvar bu kişilerden birine kuş gribi teşhisi konulduğunu da belirtti.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın talebi doğrultusunda Dünya Sağlık Örgütü ve AB’nin yedi kişiden oluşan bir uzman ekip gönderdiğini dile getiren Müsteşar Necdet Ünüvar, Bakan Akdağ’ın bugün Türkiye’deki uzmanların da katılımıyla bu uzmanlarla bir değerlendirme toplantısı yaptığını ifade etti.

Kuş gribinde en önemli önlemin kanatlı hayvanlarla insan temasının kesilmesi olduğunu vurgulayan Ünüvar, “temas hastalık riskini artırmakta. Çünkü bu hastalık daha çok kanatlı hayvandan insana geçmiştir. Bugüne kadar insandan insana geçen bir vakaya ise rastlanmamıştır” dedi.

100 bin kutu ilaç geliyor

İlaç firması Roche de, 10 bin kutusu bağış olmak üzere Türkiye'ye 100 bin kutu kuş gribine karşı etkili olan Tamiflu ilacı göndereceğini açıkladı.

Roche Müstahzarları Sanayi A.Ş'den yapılan yazılı açıklamada, Roche firmasının gönderdiği 100 bin kutu Tamiflu'nun tamamının bugün Türkiye'ye ulaşmış olacağı belirtildi.

Açıklamada ilaçların Sağlık Bakanlığı yoluyla 81 ilin valiliklerine ulaştırılacağı vurgulandı.

Kuş grinde son durum

Van:
Doğubeyazıt'tan Van'a sevkedilen 14 yaşındaki Muhammet Ali Koçyiğit, 1 ocakta ölümcül H5N1 kuş gribi virüsü nedeniyle öldü. Ablası Fatma Koçyiğit (15) 5 ocakta, kardeşi Hülya Koçyiğit (11) ise bu sabah aynı nedenle Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde hayatını kaybetti.

Diğer kardeşlerden Ali Hasan Koçyiğit'in ise solunum cihazından çıkarıldığı ve sağlık durumunun iyiye gittiği belirtildi.

Diyarbakır:
Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinden kuş gribi şüphesiyle Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi'ne getirilen 13 yaşındaki Esat Bal isimli çocuk yoğun bakıma alındı.

Hastanenin başhekimi, çocuğun durumunun kritik olduğunu ve çocuğa kuş gribi ön tanısını koyduklarını belirtti. Siirt'in Baykan ilçesinden de dört kişi kuş gribi şüphesiyle Diyarbakır'a nakledildi.

Şanlıurfa:
Şanlıurfa Sağlık Müdürü Dr. Nevzat Yetkin, Hilvan ilçesine bağlı Üçüzler köyünde aynı aileden üç çocuğun kuş gribi şüphesiyle hastaneye kaldırıldığını, yapılan tetkiklerde hastalığa rastlanmadığını söyledi.

Dr. Yetkin, çocukların her türlü tahlil ve tetkiklerini yaptıklarını, ancak üst solunum yolu rahatsızlığı dışında herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmadıklarını belirtti.

Her ihtimali göz önünde bulundurarak, çocukların tedavisine Hilvan Devlet Hastanesi'nde bir süre daha devam edeceklerini ifade eden Yetkin, ''çocukların sağlık durumu iyiye gidiyor" dedi.

Ağrı:
Doğubeyazıt ilçesinde şu ana kadar bin 500 kanatlı hayvan itlaf edildi. Bugün 2 bin hayvanın itlaf edilmesi hedefleniyor. Evlerden toplanan hayvanlar torbalara konulduktan sonra, ilçe merkezine 10 kilometre uzaklıkta bulunan ilçe çöplüğüne gömülüyor. Çukurun üzeri ise kireç ve toprakla kapatılıyor.

Iğdır:
Iğdır Devlet Hastanesi'nde Aralık ilçesinden gönderilen dokuz kişi kuş gribi şüphesiyle tedavi altına alındı.

Iğdır Devlet Hastanesi'ne karın ağrısı, burun tıkanıklığı ve ishal şikayetiyle 12 kişinin başvurduğu, bunların şikayetleri doğrultusunda tedavi altına alındığı belirtiliyor. Tedavi altına alınanlar arasında, 'bir süre önce hazır tavuk eti yediğini' ifade edenlerin de bulunduğu bildirildi.

Erzurum:
Erzurum'da da üç kişi aynı şüpheden tedavi altına alındı. Bu kişilerden alınan örneklerin sonuçları henüz belli olmadı.

Kent merkezi ile Horasan ilçesinde tüm kanatlı hayvanlar toplatılıyor. Bölgede bir hafta önce tavuk ölümleri görüldü. İzmir Bornova'daki enstitüye gönderilen tavuk numunelerinin sonuçları henüz netleşmedi.

Kent merkezi ile Horasan'da önlemler artırıldı. Özellikle karantina altına alınan mahalleler dezenfekte ediliyor. Halk ölüm haberi üzerine hastalıklı hayvanlarını sakladıkları yerlerden çıkarıp ekiplere teslim etti.

Süresiz av yasağı

Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, bugünden itibaren Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde süresiz olarak av yasağı getirildiğini açıkladı.

Bakan Pepe, genelgenin sadece söz konusu iki bölgedeki illere değil, 81 il valiliğine gönderildiğini belirterek, ''kanatlılarla kuş gribi bulaşması söz konusu olduğu için bakanlık olarak bugün Doğu ve Güneydoğu'daki il valiliklerine tamim gönderdik'' dedi.

Alıntı cnnturk.com

umsado
06-01-2006, 19:54
Only the registered members can see the link

KKTC Mehmet Ali Talat, Kıbrıslı bir Türkün Rum yönetimi aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne mülkiyetle ilgili ilk müracaatı yaptığını açıkladı.

Talat, söz konusu Türkün Kıbrıs'ın güneyindeki mülküne el konulduğunu ve buraya Rum yönetimi tarafından elektrik santrali inşa edildiğini belirtti.

Kayıplar, şehitler ve üç aylıkken öldürülen bebeklerin hakkını da aramak için dava açılacağını bildiren Talat, ''hukuk zemininde yapılan saldırıları karşılayacak ve karşı atağa geçeceğiz'' dedi.

Bayrak televizyonunda yayımlanan Akis programında habercilerin sorularını yanıtlayan Talat, ''Kıbrıslı Türkler uluslararası hukuk önünde haklarını talep etmeye devam edecektir'' diye konuştu.

"Annan Planı'nı öldürme peşindeler"

Talat, uluslararası politika açısından çok güçlü bir noktada bulunulduğuna dikkat çekerek, ''Rumların niyeti Annan planını öldürmek. Ancak bunu başarırlarsa yeni bir müzakere sürecinde kimse bizim Annan planının gerisinden başlamamızı beklemesin. O zaman pozisyonumuzu gözden geçirir, her şeyi masaya getiririz'' dedi.

Uluslararası politik avantajın uluslararası hukuk alanında kullanılamadığını da vurgulayan Talat, ''şartlar değişti. Loizidu'nun şartları bugün yok. Loizidu'da politik bir karar verildi. Çünkü o günlerde Kıbrıs Türk tarafı dünya tarafından çözüm istemeyen, Rum mallarının üstüne oturup 'Rumların hakkı yoktur' diyen bir politika güdüyordu ve çözüm de istemiyordu. Mahkeme bunların etkisiyle bir karar aldı'' dedi.

Mülkiyet yasası 22 aralık 2005'te yürürlüğe girdi

KKTC sınırları içinde kalan eski Rum malları için tazminat, takas ve mal iadesi ile taşınır mallara tazminat öngören yasa 22 aralıkta yürürlüğe girdi.

KKTC Cumhuriyet Meclisi'nin oy çokluğuyla onaylanan ve Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat tarafından imzalanan yasa, 'Anayasa'nın 159'uncu Maddesinin 1'inci Fıkrasının (b) Bendi Kapsamına Giren Taşınmaz Malların Tazmini, Takası ve İadesi' adını taşıyor.

KKTC mülkiyet rejiminde uluslararası hukukun gereklerini yerine getirme ve AİHM tarafından 'iç hukuk' olarak kabul edilme hedefi taşıyan yasa, eşdeğer karşılığı malları iade dışında tutarak, mal iadesini, hemen iade ve çözümden sonra iade diye iki ayrı şekilde düzenliyor.

Buna göre eşdeğer dışında tapulu olan, birilerinin kullanımında olan, askeri tesis olarak kullanılan, üzerinde kamu yararı bulunan eski Rum malları, ancak çözümden sonra iade edilebilecek.

Çözümden sonra ilgili mal KKTC devleti tarafından kamulaştırılarak iade edilebilecek. Bu kapsam dışında kalan, yani kimsenin kullanımında olmayan, kamu düzenini tehlikeye düşürmeyecek devlet kontrolündeki mallar ise hemen iade edilebilecek.

Alıntı cnnturk.com

umsado
06-01-2006, 21:17
İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) A.Ş, bu hafta sonu Beşiktaş-Kadıköy vapurlarında yolculara ücretsiz fotoğraf çekilme imkanı sunacak.

İDO'dan yapılan açıklamaya göre, hafta sonu Beşiktaş-Kadıköy vapurlarına binen yolculardan dileyenlerin, seyir halindeyken profesyonel fotoğrafçı tarafından fotoğrafları çekilecek.

Yolcular, çektirdikleri fotoğrafları, 16 Ocak'tan itibaren bir hafta süreyle Beşiktaş ya da Kadıköy vapur iskelesinden ücret ödemeden alabilecek.

Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
06-01-2006, 21:18
Keçiören'de bir polis memurunu döven saldırganlar, silahını da gasp etti.

Ankara Emniyet Müdürlüğü Koruma Şube Müdürlüğü'nde görevli olan ve adı açıklanmayan polis memuru, görev dönüşü evine giderken Şehit Mehmet Altanlar İlköğretim Okulu bahçesinde alkol alan kişilerin saldırısına uğradı.
Alkol alarak çevredeki kişileri rahatsız eden kişiler, kendilerini ikaz eden polis memurunu ellerindeki içki şişeleriyle saldırarak ağır yaraladı. Polis memurunun silahını da gasp eden kişiler olay yerinden kaçtı.

Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedaviye alınan yaralı polis memurunun bir süre şuurunu kaybettiği bildirildi.

Eşkali belirlenen 3 saldırganın yakalanması için bölgede geniş çaplı bir araştırma başlatıldı.

Alıntı hurriyet.com.tr

Yaban Ali
06-01-2006, 21:50
İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) A.Ş, bu hafta sonu Beşiktaş-Kadıköy vapurlarında yolculara ücretsiz fotoğraf çekilme imkanı sunacak.

İDO'dan yapılan açıklamaya göre, hafta sonu Beşiktaş-Kadıköy vapurlarına binen yolculardan dileyenlerin, seyir halindeyken profesyonel fotoğrafçı tarafından fotoğrafları çekilecek.

Yolcular, çektirdikleri fotoğrafları, 16 Ocak'tan itibaren bir hafta süreyle Beşiktaş ya da Kadıköy vapur iskelesinden ücret ödemeden alabilecek.

Alıntı hurriyet.com.tr

Yani bir istanbul hatırası.
Amaçları tanıdık bir veya birkaç fotoğrafçıyı ihya etmek olabilir mi acaba?

umsado
06-01-2006, 23:56
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, yabancıların mülk edinmelerine ilişkin esasları düzenleyen 5444 sayılı ”Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”u onayladı.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre, kanun yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderildi.
Kanuna göre, yabancılar, karşılıklı olmak ve kanuni sınırlamalara uyulmak kaydıyla, işyeri ya da mesken olarak kullanmak üzere, uygulama imar planı veya mevzii imar planı içinde, bu amaçlarla ayrılıp tescil edilen taşınmazları alabilecek. Yabancıların alabileceği taşınmaz ile bağımsız ve sürekli nitelikte sınırlı ayni hakların toplam yüzölçümü, 2.5 hektarı geçemeyecek. Bu yüzölçümü miktarını 30 hektara kadar artırmaya, Bakanlar Kurulu yetkili olacak.

Yabancılar ile yabancı ticaret şirketleri dışındaki vakıf, dernek, kooperatif, cemiyet, topluluk ve cemaatlar, Türkiye'de taşınmaz alamayacak ve kendileri lehine sınırlı ayni hak tesis edilemeyecek.

Türkiye ile arasında karşılıklılık olmayan yabancı devletlerin vatandaşlarının kanuni miras yoluyla edindikleri taşınmaz ve sınırlı ayni hakların intikal işlemleri yapılarak tasfiye edilecek.

Yabancı uyruklular ile yabancı ülkelerde kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerinin, sulama, enerji, tarım, maden, sit, inanç ve kültürel özellikleri nedeniyle korunması gereken alanları, özel koruma alanları ile flora ve fauna özelliği nedeniyle korunması gereken hassas alanlarda ve stratejik yerlerde kamu yararı ve ülke güvenliği bakımından taşınmaz ve sınırlı ayni hak alamayacakları alanları belirlemeye ve yabancıların alabilecekleri taşınmazların, illerin yüzölçümüne göre binde 5'i geçmemek üzere oranını tespite, Bakanlar Kurulu yetkili olacak.

Kanuna aykırı alınan veya kanuni zorunluluk dışında edinim amacına aykırı kullanıldığı tespit edilen taşınmazlar, Maliye Bakanlığı'nca verilecek süre içinde sahibi tarafından tasfiye edilmediği takdirde tasfiye edilerek bedele çevrilecek ve hak sahiplerine ödenecek.

Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte mevcut olan askeri yasak bölgeler, askeri ve özel güvenlik bölgeleri ile stratejik bölgelere ilişkin kararlara ait harita ve koordinat değerlerinin tamamı, Milli Savunma Bakanlığı tarafından en geç 3 ay içinde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün bağlı olduğu bakanlığa gönderilecek.

Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
06-01-2006, 23:57
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan'ın park halindeki makam otomobiline ateş açıldı. Olayı gerçekleştiren bir kişi gözaltına alındı.

AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Cemal K, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan'ın, belediye binası önünde park halinde bulunan 33 RR 001 plakalı Mercedes marka otomobiline havalı tabancayla ateş etti.

Otomobilin tamponuna bir kurşunun isabet ettiği saldırıda, Cemal K, tabancasının tutukluk yapması üzerine olay yerinden kaçtı.

Güvenlik güçlerinin takibi sonrası bir minibüste yakalan Cemal K, gözaltına alındı. Çarşı Karakolu'na götürülen Cemal K'nin saldırısı sırasında, otomobilin boş olduğu bildirildi.

Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, olay sırasında bir televizyon kanalının programında olduğunu söyledi.

Özcan, “Bir özel televizyonun programına katılmak üzere belediyeden ayrıldım. Olayı, televizyon programında öğrendim. Saldırganı hiç tanımam, daha önce hiç görmedim. Büyütülecek bir şey yok” dedi.

Bu arada, Mersin Emniyet Müdür Vekili Süleyman Ekizer ise saldırganın daha öncede CHP binası önünde intihar girişiminde bulunduğunu söyledi.

Ekizer, “Tabancanın, sportif havalı tabanca olduğunu belirledik. Eğitim amaçlı kullanılan bir tabanca. Ateşli silahlardan sayılmaz. Saldırgan gözaltında. Olayla ilgili soruşturma sürüyor” diye konuştu.

Alıntı hurriyet.com.tr

umsado
07-01-2006, 00:17
Tarım Bakanı Mehdi Eker, Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bir baraj gölünde iki ölü yaban ördeğinde kuş gribi tespit ettiklerini söyledi.

Doğu Anadolu Bölgesi’nde kuş gribi şüphesi görülen illerde incelemeler yaptıktan sonra Erzurum’da açıklama yapan Tarım Bakanı Eker bölgede şu ana kadar 14 bin kanatlı hayvanın itlaf edildiğini de belirtti.

İtlaf edilen hayvanların parasını derhal ödediklerini hatırlatan Tarım Bakanı Eker, “sakın hayvanlarınızı saklamayın” dedi.

Tarım Bakanı Mehdi Eker 10 noktada kuş gribi tespit etiklerini açıkladı. Eker’in açıklamasına göre kuş gribinin kesin olarak görüldüğü yerler:

# Iğdır’da üç alanda
# Erzurum’da bir alanda
# Şanlıurfa’nın Hilvan ilçesinde bir alan

Şüpheli yerler:

# Yozgat’ın Akdağmadeni ilçesinde bir alanda
# Erzurum’da iki alanda
# Ağrı’da bir alanda
# Van’da bir alanda

Valiliklere maddi destekte bulunmaya başladıklarını belirten Eker, ''Ağrı, Iğdır ve Erzurum valiliklerinin hesaplarına, bugün 1.3 milyon YTL para atardık. İllerimizdeki Hayvan Sağlığı Zabıtası Komisyonları'nca belirlenecek olan fiyatlar vatandaşlarımıza ödenecektir'' şeklinde konuştu.

Eker, Erzurum'daki hastanelere kuş gribi şüphesiyle altı vatandaşın başvurduğunu, bunlardan üçünün taburcu edildiğini diğer üç vatandaşın ise tedavilerinin sürdüğünü ve henüz kesin bir bulguya ulaşılamadığını dile getirdi.

WHO da ‘kuş gribi’ dedi

Sağlık Bakanlığı da, Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) Türkiye'deki vakalara kuş gribi virüsünün yol açtığını doğruladığını açıkladı.

Sağlık Bakanı Müsteşarı Necdet Ünüver kuş gribi şüphesiyle şu anda Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde 20 kişinin yatmakta olduğunu söyledi. Ünüvar bu kişilerden birine kuş gribi teşhisi konulduğunu da belirtti.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın talebi doğrultusunda Dünya Sağlık Örgütü ve AB’nin yedi kişiden oluşan bir uzman ekip gönderdiğini dile getiren Müsteşar Necdet Ünüvar, Bakan Akdağ’ın bugün Türkiye’deki uzmanların da katılımıyla bu uzmanlarla bir değerlendirme toplantısı yaptığını ifade etti.

Kuş gribinde en önemli önlemin kanatlı hayvanlarla insan temasının kesilmesi olduğunu vurgulayan Ünüvar, “temas hastalık riskini artırmakta. Çünkü bu hastalık daha çok kanatlı hayvandan insana geçmiştir. Bugüne kadar insandan insana geçen bir vakaya ise rastlanmamıştır” dedi.

Kuş grinde son durum

Van:
Doğubeyazıt'tan Van'a sevkedilen 14 yaşındaki Muhammet Ali Koçyiğit, 1 ocakta ölümcül H5N1 kuş gribi virüsü nedeniyle öldü. Ablası Fatma Koçyiğit (15) 5 ocakta, kardeşi Hülya Koçyiğit (11) ise bu sabah aynı nedenle Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Van'da 31 kişi tedavi altında bulunuyor.

Diğer kardeşlerden Ali Hasan Koçyiğit'in ise solunum cihazından çıkarıldığı ve sağlık durumunun iyiye gittiği belirtildi.

Diyarbakır:
Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinden kuş gribi şüphesiyle Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi'ne getirilen 13 yaşındaki Esat Bal isimli çocuk yoğun bakıma alındı.

Hastanenin başhekimi, çocuğun durumunun kritik olduğunu ve çocuğa kuş gribi ön tanısını koyduklarını belirtti. Diyarbakır'da beş kişi daha kuş gribi şüphesiyle tedavi altına alındı.

Şanlıurfa:
Şanlıurfa Sağlık Müdürü Dr. Nevzat Yetkin, Hilvan ilçesine bağlı Üçüzler köyünde aynı aileden üç çocuğun kuş gribi şüphesiyle hastaneye kaldırıldığını, yapılan tetkiklerde hastalığa rastlanmadığını söyledi.

Dr. Yetkin, çocukların her türlü tahlil ve tetkiklerini yaptıklarını, ancak üst solunum yolu rahatsızlığı dışında herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmadıklarını belirtti.

Her ihtimali göz önünde bulundurarak, çocukların tedavisine Hilvan Devlet Hastanesi'nde bir süre daha devam edeceklerini ifade eden Yetkin, ''çocukların sağlık durumu iyiye gidiyor" dedi.

Ağrı:
Doğubeyazıt ilçesinde şu ana kadar bin 500 kanatlı hayvan itlaf edildi. Bugün 2 bin hayvanın itlaf edilmesi hedefleniyor. Evlerden toplanan hayvanlar torbalara konulduktan sonra, ilçe merkezine 10 kilometre uzaklıkta bulunan ilçe çöplüğüne gömülüyor. Çukurun üzeri ise kireç ve toprakla kapatılıyor.

Iğdır:
Iğdır Devlet Hastanesi'nde Aralık ilçesinden gönderilen dokuz kişi kuş gribi şüphesiyle tedavi altına alındı.

Iğdır Devlet Hastanesi'ne karın ağrısı, burun tıkanıklığı ve ishal şikayetiyle 12 kişinin başvurduğu, bunların şikayetleri doğrultusunda tedavi altına alındığı belirtiliyor. Tedavi altına alınanlar arasında, 'bir süre önce hazır tavuk eti yediğini' ifade edenlerin de bulunduğu bildirildi.

Erzurum:
Erzurum'da da 10 kişi aynı şüpheden tedavi altına alındı. Bu kişilerden alınan örneklerin sonuçları henüz belli olmadı.

Kent merkezi ile Horasan ilçesinde tüm kanatlı hayvanlar toplatılıyor. Bölgede bir hafta önce tavuk ölümleri görüldü. İzmir Bornova'daki enstitüye gönderilen tavuk numunelerinin sonuçları henüz netleşmedi.

Kent merkezi ile Horasan'da önlemler artırıldı. Özellikle karantina altına alınan mahalleler dezenfekte ediliyor. Halk ölüm haberi üzerine hastalıklı hayvanlarını sakladıkları yerlerden çıkarıp ekiplere teslim etti.


Yozgat:
Yozgat'ın Akdağmadeni ilçesine bağlı Altılızaim Geçidi köyündeki tavuk ölümlerinden sonra komşu iki köyde daha tavuk ölümlerine rastlanıldı.

Adana:
Adana'nın Ceyhan ilçesinde bir mahalledeki iki ayrı evde ölü bulunan dört tavuğun ardından, aynı mahallede iki tavuk daha öldü.

Kayseri:
Kayseri'de, bir kümeste 5 tavuk ölü bulundu. Pınarbaşı ilçesinde de başları kesik 18 tavuk leşi bulundu.

Elazığ:
Elazığ'ın Keban ilçesinde 20'nin üzerinde güvercin ölüsünün bulunması üzerine, belediye hoparlöründen vatandaşlara, kanatlı yaban hayvanı avının yasaklandığı duyuruldu.

Süresiz av yasağı

Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, bugünden itibaren Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde süresiz olarak av yasağı getirildiğini açıkladı.

Bakan Pepe, genelgenin sadece söz konusu iki bölgedeki illere değil, 81 il valiliğine gönderildiğini belirterek, ''kanatlılarla kuş gribi bulaşması söz konusu olduğu için bakanlık olarak bugün Doğu ve Güneydoğu'daki il valiliklerine tamim gönderdik'' dedi.


Alıntı cnnturk.com

Yaban Ali
07-01-2006, 00:51
Yavaş yavaş batıya doğru ilerliyor galiba.

umsado
07-01-2006, 01:06
Yavaş yavaş batıya doğru ilerliyor galiba.

Evet ya yangın gibi sarıyor heryanı.Allah sonumuzu hayıretsin.:(

umsado
07-01-2006, 14:51
Irak’ın başkenti Bağdat’ta, Batılı bir ülkeden bir kadın gazetecinin kaçırıldığı, tercümanınsa öldürüldüğü bildirildi.


BAĞDAT - Polis kaynakları, adı açıklanmayan kadın gazetecinin Bağdat’ın batısındaki Melik bin Enes Camii yakınında, Adel bölgesinde kaçırıldığını söyledi. Kaynaklar, gazetecinin kaçırıldığı sırada bir Sünni Arap liderle görüşmeye gittiğini belirtti.
Gazeteciyi kimin ya da kimlerin kaçırdığı bilinmiyor, olayı şu ana kadar üstlenen olmadı.

Alıntı ntvmsnbc.com

umsado
07-01-2006, 14:54
Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı,Kıbrıslı Türklerin yasal haklarını korumaya yönelik adımlarını hızlandırdı.

LEFKOŞA - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) bir Kıbrıslı Türk adına Güney Kıbrıs’taki taşınmaz malıyla ilgili ilk kez dava başvurusu yapılırken, bunu benzeri birçok davanın izleyeceği bildirildi. Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı Başkanı Avukat Emine Erk, yaptığı yazılı açıklamayla AİHM’de açılan dava hakkında bilgi verdi. Erk, Strasbourg’a başvuran kişinin, Güney Kıbrıs’ta Larnaka’ya bağlı Tatlısu köyünde bulunan taşınmaz malı üzerine elektrik santrali inşa edilen Erdoğan Durmuş olduğunu bildirdi.
AİHM’de bugüne kadar Kıbrıslı Rumların Kuzey’deki taşınmaz mallarıyla ilgili bini aşkın dava açıldığını anımsatan Erk, Durmuş adına yapılan başvurunun bu alanda bir ilk olduğuna dikkati çekti.

Vakıftan verilen bilgiye göre Tatlısu bölgesinde, santral inşasına elverişli pek çok arazi bulunmasına rağmen, Kıbrıs Rum yönetiminin ayrımcılık güderek, tamamı Kıbrıslı Türklere ait arazi üzerine santral
inşa etmesi nedeniyle, bu alan içerisinde taşınmazı bulunan Durmuş, hakkını AİHM’de arıyor.

Kıbrıslı Türklerin Güney Kıbrıs’ta bırakılan mallarıyla ilgili Vakfa yapılan sayısız başvuru bulunduğunu kaydeden Erk, olanaklar çerçevesinde yasal adımlar atılmaya başlandığını, Durmuş’un dava dosyasının 30 Aralık 2005’te AİHM’e gönderildiğini açıkladı.

Güney Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türklerin mülkiyet haklarını çözüm sonrasına erteleyen “Vasilik Yasası’nın” yürürlükte olduğuna ve yapılan müracaatlara, “Kıbrıs meselesi çözülmedikçe Kıbrıslı Türklerin mülkiyet hakları verilemez” yanıtı verildiğine dikkati çeken Erk, “Güney Kıbrıs’ta herhangi bir iç hukuk yolu kalmadığı açıktır. Bu nedenle doğrudan AİHM’ye müracaat hakkı kullanılmıştır” ifadesini kullandı.

Alıntı ntvmsnbc.com

®adakoglu
08-01-2006, 21:36
Ankara'da ikisi çocuk üç kişi kuş gribi teşhisiyle tedavi altına alındı. Beypazarı'ndaki iki kardeşin kuş gribine yakalanma hikayesi doğru ise vay halimize!..



Ankara Valisi Kemal Önal, A.A muhabirine yaptığı açıklamada, Ankara'da kuş gribi şüphesiyle tedavi altına alınan üç kişi üzerinde yapılan testlerde sonuçların pozitif çıktığını söyledi.

Önal, Beypazarı'ndan getirilen iki çocuğun Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde, bir kişinin ise Numune Hastanesi'nde tedavi gördüğünü kaydetti.

SARSICI İDDİA: ELDİVENLERDEN BULAŞTI!

Kuş gribi ile Keçiören'deki hastanede tedavi edilen İskender ve Muammer Çanal adlı kardeşlerin kuş gribine yakalanma iddiaları ise oldukça düşündürücü...

İddialar doğru ise Beypazarı yakınlarındaki Sarıyar Barajı'nda iki tane ölü ördek bulundu. Ölü ördekleri gölden çıkaran ekip, kullanılan eldivenleri imha edeceği yerde gelişigüzel ortaya attı.

Aynı gün Sarıyar Barajı çevresinde oynayan Muammer ve İskender Çanal kardeşler buldukları eldivenlerle bir süre oynadı ve kaptıkları 5NH1 virüsünün ardından rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı...

®adakoglu
08-01-2006, 21:37
Yozgat'ın Yerköy İlçesi'nde ölmek üzere olan bir şahin bulundu. Şahin, kuş gribi ihtimaline karşılık incelenmesi için İzmir'e gönderildi.



Edinilen bilgiye göre, Yozgat'ın Yerköy İlçesi'ndeki uçamayan ve ölmek üzere olan şahini bulan vatandaşlar, durumu jandarmaya bildirdi. Jandarma da şahini Yerköy İlçe Tarım Müdürlüğü'ne teslim etti.

Tarım İlçe Müdürlüğü de ölmek üzere olan şahinin kuş gribi taşıyıp taşımadığını öğrenmek için İzmir Bornova Veterinerlik Araştırma Enstitüsü'ne gönderdi. Şahinin kuş gribi olup olmadığının bilinmediği, sonucun daha sonraki günlerde açıklanacağı bildirildi

®adakoglu
08-01-2006, 21:39
İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü adına bir açıklama yapan Uzman Doktor Mehmet Bakır, "Şu ana kadar alınan örneklerin, arasında pozitif örnek yok" dedi.



Dr. Bakır, Cankurtaran'daki Deri ve Zührevi Hastalıklar Hastanesi'nde Kuş Gribi ile ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamasının başında, İstanbul'da 7 tane eğitim ve araştırma hastanesinin bu hastalık şüphesi bulunanların gözlem ve tedavisi için görevlendirildiğini ve çalışmaların koordinasyonu için de bir komisyon oluşturulduğunu belirten Bakır, "Bu hastaneler; Haseki, Okmeydanı, Haydarpaşa Numune, Şişli Etfal, Göztepe, Doktor Lütfü Kırdar ve İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastaneleri'dir. Bu hastanelerde uzman hekimler nöbet tutmaktadır. Hastane başhekimleri de görevleri başındadır. Bugün itibariyle Samatya, Okmeydanı, Göztepe, Haseki, Haydarpaşa Hastaneleri'ne toplam 54 olası şüpheli hasta başvurmuştur. Bu hastaların 26'sı ayakta tedavi görmüş, Yalova'dan gelen 7 kişi de pozitif sonuç çıkmadığı için taburcu edilmiş, 21 kişinin de şüpheleri devam ettiği için, yatırılması uygun görülmüştür. Bu kişilerden örnekler alınmış, tetkik için ilgili laboratuarlara gönderilmiştir. Yaklaşık 24 saat içinde alınacak sonuçlar kamuoyu ile paylaşılacaktır" dedi.

Şu ana kadar alınan örneklerin tetkikleri tamamlananlarında pozitif örnek çıkmadığını kaydeden Bakır, "Küçükçekmece'de bir aile, yan komşularının kümeslerinde bulunan tavuklar öldüğü için, kendi kümeslerindeki tavukları kesip yemiş. Tarım İl Müdürlüğü'nden ekipler o bölgedeki hayvanları itlaf etti. Bu 15 kişilik aile de Haseki Hastanesi'nde gözetim altına alındı. Kendilerine test yapılıyor. Bir hasta horoz dövüşü yaptıran bir kişiyle tokalaştığı için hastaneye geldi. Gribe tutulmuştu. Biz yine de gözlem altına aldık. Şu ana kadar Haseki Hastanesi'nde 17, Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 1, Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 3 şüpheli gözlem altında. Bunların tetkikleri devam ediyor" diye konuştu.

Deri ve Zührevi Hastalıklar Hastanesi'nin, personeli ile birlikte hazır vaziyette bekletilmekte olduğunun altını çizen Bakır, bu hastaneye, hastalıkları kesin teşhis edilmiş kişilerin yatırılacağını belirtti.

Bakır, personelin izninin kaldırılıp kaldırılmadığı şeklindeki soru üzerine de, "Gerekli nöbet listelerini hazırladık. İhtiyaç duyulmayan personel izinlerini kullanacak" dedi.
Dr. Bakır, Tarım İl Müdürlüğü'nün, tarım havzaları ile ilgili kontrollere başladığını da sözlerine ekledi.

®adakoglu
08-01-2006, 21:40
Sağlık Bakanlığı'ndan son yapılan tahlillere göre 2'si Van'da, 3'ü de Ankara'da olmak üzere 5 kişinin, h5N1 virüsü PCR testi ile ''pozitif'' bulunduğunu bildirildi.



Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Turan Buzgan, bugün saat 14.00 itibariyle Refik Saydam Hıfzıssıhha Viroloji Laboratuvarında 28 numunenin tetkikinin sonuçlandığını, bu tetkiklerden 2'si Van'da, 3'ü de Ankara'da olmak üzere 5 kişinin, h5N1 virüsü PCR testi ile ''pozitif'' bulunduğunu bildirdi.

Buzgan, Erzurum'dan Van'a giderken, gazetecilere yaptığı açıklamada, Mustafa Conkar'ın Ankara Numune Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği'nde, Muharrem ve İskender Çanal'ın ise Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavileri sürecek'' dedi.

Van'da yatan hastalardan 9 yaşındaki Ayşegül Özcan ile 3 yaşındaki Yusuf Özcan'ın pozitif bulunduğunu bildiren Buzgan, ''Bu iki vakada, daha önce Doğu Beyazıt'dan müracaat edip Yüzüncüyıl Hastanesi Çocuk Bölümü'nde yatan hastalardır. Bu iki hastanın da daha önceki numuneleri negatif çıktığı halde Ayşegül Özcan'ın iki numunesinde pozitiflik var, Yusuf Özcan'ın ise bir örneğinde pozitiflik var'' diye konuştu.

Ankara'da pozitif çıkan vakalarla ilgili de bilgi veren Turan Buzgan, Beypazarı'nda yaban ördekleriyle temas eden 5 yaşındaki Muharrem Çanal ile 2 yaşındaki İskender Çanal'ın pozitif bulunduğunu bildirdi.

Buzgan, 65 yaşındaki Mustafa Conkar'ın pozitif olduğunu kaydederek, ''Bu kişi Sincan'da yaşıyor ve tavuk temasıyla bu virüsü kapmış'' dedi.

Bu durumda toplam 9 vakanın bulunduğunu belirten Buzgan, bunlardan 5'inin Doğubeyazıt, birinin ise Van kökenli olduğunu kaydetti.

Pozitif çıkan vakaların birinin Sincan, diğer ikisinin de Beypazarı kökenli olduğunu kaydeden Buzgan, bunların hastanelerde müşahede altına alındığını söyledi.

CABBARİ
13-01-2006, 11:54
Kayıp hacılarımızdan 6'sı bulundu
Mekke'de dün şeytan taşlama sırasında meydana gelen izdihamın ardından kayıp olduğu açıklanan 14 Türk hacıdan 6'sına sağ olarak ulaşıldı.
13 Ocak 2006 10:45

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Fikret Karaman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dün meydana gelen izdihamın ardından 14 Türk hacının kayıp olduğunu tespit ettiklerini ifade ederek, ancak bugün itibariyle söz konusu hacılardan 6'sına sağ olarak ulaştıklarını bildirdi. Bu hacıların sağlık yönünden herhangi problemleri olmadığını ifade eden Karaman, şunları kaydetti: ''Şu anda hastane morgunda olayda ölen hacıların kimliklerinin tespit çalışmaları devam ediyor. Şu ana kadar olayda hayatını kaybedenler arasında 5 Türk hacının kimliği tespit edildi. Halen kendilerine ulaşılamayan 8 hacımıza da ulaşmak için çalışmalarımız devam ediyor. Umarım bu hacılarımıza da sağ salim ulaşırız'' Mina'da şeytan taşlama bölgesinde dün öğle saatlerinde meydana gelen izdihamda şu ana kadar ölenlerin sayısının 369 olduğu ve bunların arasında 5 Türk hacının da bulunduğu açıklanmıştı.

CABBARİ
13-01-2006, 11:54
Mekke'de ölü sayısı 369, 5'i Türk
Mekke'de şeytan taşlama sırasında meydana gelen izdihamın ardından ölen Türk hacı sayısının 5'e yükseldiği, toplam ölü sayısının ise 369'a çıktığı bildirildi.
13 Ocak 2006 09:44

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Fikret Karaman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dün öğle saatlerinde Mina'da şeytan taşlama bölgesinde meydana izdihamda iki Türk hacının daha öldüğünün belirlendiğini söyledi.

Karaman, hayatını kaybeden Türk hacıların, İstanbul 15. kafileden Bahattin Kondolot (45) ile İsmail Çetin olduğunu bildirdi. Karaman, izdihamda yaralanan 27 Türk hacıdan 26'sının taburcu edildiğini, hafif yaralı Ümmühan Turan'ın tedavisinin ise hastane sürdürdüğünü kaydetti.

Türk hacılardan 15'nin hala kayıp olduğu bilgisini veren Karaman, ''Kayıp Türkler, Kabe'de yada başka yerde gecelemiş olabilir. Şu ana kadar kendilerine ulaşamadık ama çalışmalarımızı sürdürüyoruz, umutluyuz'' diye konuştu. Karaman, Suudi yetkililerin, ölenler arasında Umre için daha önce Mekke'ye gelen ve vizesi dolan 4 Türk'ün daha olduğunu bildirdiklerini söyledi.

Karaman, bu kişilerin isimlerinin belirlenmesi için resmi makamlarla görüşmelerinin sürdüğünü kaydetti. İzdihamda, daha önce Aysun Şen, Gülendam Kurt ve Kadir Pınar adlı Türk hacılar yaşamını yitirmişti. İzdiham nedeniyle ölenlerin toplam sayısının da 369'a yükseldiği bildirildi. (

CABBARİ
13-01-2006, 11:55
14 Türk hacısından kaber yok
Mekke'de meydana gelen izdihamın ardından önce 2, sonra 3 Türk hacının öldüğü açıklandı ancak şu ana dek tam 14 Türk hacısından haber alınamadığı açıklandı.
13 Ocak 2006 07:24

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Fikret Karaman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, izdiham nedeniyle şu ana kadar 3 Türk hacının hayatını kaybettiğinin anlaşıldığını, 14 hacıdan ise hala haber alınamadığını belirtti.

Hastane morglarında kimlik tespit çalışmalarının sürdüğünü ifade eden Karaman, ''Kendilerine ulaşamadığımız 14 Türk hacının akıbeti konusunda henüz net bir bilgi sahibi değiliz'' dedi.

CABBARİ
13-01-2006, 11:55
Mina'da kayıp sayısı sürekli artıyor
Mekke'de şeytan taşlama sırasında ölenlerin sayısı 367'ye, yaşamını yitiren Türk hacıların sayısı ise 3'e yükseldi. Hayatını kaybeden üçüncü Türk hacının da ismi açıklandı:
13 Ocak 2006 00:02

Suudi yetkililerden edinilen bilgiye göre, izdihamda hayatını kaybeden 367 kişiden 167'sinin kimliği tespit edildi. İzdihamda, Aysun Şen ve Gülendam Kurt ile birlikte Konya 8. kafile 6. gruptan Kadir Pınar adlı Türk hacının da yaşamını yitirdiği açıklandı.

Diyanet İşleri Başkanlığı Mekke Hastanesi'nde tedavisi süren yaralı Türk hacılardan Şaban Öztürk, olayla ilgili olarak AA muhabirine şunları söyledi: ''Ne olduğunu anlayamadık. Yukarıdan büyük bir grup üzerimize doğru geldi. Çoğunluğu zenci olan bu grup bizi ezdi geçti. Ben altta kaldım ezildim. Sonra bir arkadaşım beni kurtardı. Yaşadığıma şükrediyorum.''

Aynı hastanede tedavisi süren diğer Türk hacı Ümmühan Turan da ezilmekten kurtulamadığını belirterek, ayaklar altında 4 kişinin ölüsünü gördüğünü, bir süre nefes alamadığını, ancak daha sonra kurtulduğunu anlattı.

Diyanet İşleri Başkanlığı Mekke Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Ali Gedik ise ''İzdihamdan sonra 32 Türk hacı hastanemize geldi. Büyük çoğunluğunu ayaktan tedavi edip gönderdik. Vücutlarında darbeye bağlı ezilmeler vardı. Şu anda iki hastamız dışında diğerlerini taburcu ettik'' dedi.

CABBARİ
13-01-2006, 11:55
2 Türk hacının isimleri açıklandı
Mekke'de Mina'da şeytan taşlama bölgesinde yaşanan izdihamda sonucunda ölen 345 kişinin arasında olan 2 Türk hacının kimlikleri açıklandı.
12 Ocak 2006 18:49

AA muhabirinin Diyanet İşleri Başkanlığı yetkililerinden aldığı bilgiye göre, Mina'da şeytan taşlama sırasında Cemerat Köprüsü'nde yaşanan izdihamda, İstanbul 15. kafileden Aysun Şen ile Gülendam Kurt yaşamını yitirdi. Olayda 3 Türk hacının da hafif şekilde yaralandığı kaydedildi

CABBARİ
13-01-2006, 11:56
Koçyiğit yeni bir ev ve iş sahibi oldu
Üç çocuğunu kuş gribi nedeniyle kaybeden baba Zeki Koçyiğit, Sağlık Bakanı Akdağ'ın telkin ve vaadleriyle acısını bağrına basıp, mahkemeye gitmekten vazgeçti.
13 Ocak 2006 00:12

Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde üç çocuğunu kuş gribi nedeniyle kaybeden baba Zeki Koçyiğit, mahkemeye vermeye hazırlandığı Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın kendisini ziyarete gelmesi ve bazı vaadlerde bulunmasının ardından bu düşüncesinden vazgeçtiğini açıkladı.

Üç çocuğunu kuş gribi nedeniyle kaybeden bağrı yanık baba Zeki Koçyiğit, son olarak hayatını kaybeden küçük kızı Hülya'nın ölümüne kadar kapısını herhangi bir yetkilinin açmamasını, özellikle de hükümet yetkililerinden kimsenin kendisini arayıp sormamasına hayli içerlediğini anlattı. Ayrıca Sağlık Bakanlığı'nın zamanında kuş gribi bulunduğunu açıklamamasına da kızdığını kaydeden Zeki Koçyiğit, üç çocuğunun ölümüne neden olan bu hastalığı zamanında açıklamayan bakanlığı 'ihmal nedeniyle ölüme sebebiyet vermek' suçundan mahkemeye vermeye hazırlandığını bildirdi. Ancak, Hülya'nın ölümünün ardından önce Tarım ve Köy İşleri Bakanı Mehdi Eker'in ardından da Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın evine kadar gelerek başsağlığı dileklerinde bulunması ve acısını az da olsa paylaşmalarının kendisini rahatlattığını ifade etti. Kendisine kadrolu iş, bir ev ve 9 gün verdiği yaşam mücadelesini kazanan oğlu Hasan Ali'nin okul masraflarını karşılama sözü veren Bakan Akdağ'ı mahkemeye vermekten son anda vazgeçtiğini anlatan baba Zeki Koçyiğit, "Sağlık Bakanı Recep Akdağ gelmeseydi kesinlikle kendisini mahkemeye verecektim. Ama gelince bu fikrimden vazgeçtim. Geç geldi ama olsun sağolsun bizimle yakından ilgilendi, bana kadrolu bir iş, bir daire ve oğlum Hasan'ın da eğitimini karşılayacağının sözünü verdi. Eğer gelmeseydi kesinlikle kendisini mahkemeye verecektim." dedi.

"KESİLEN TAVUKTAN YEĞENLERİM DE YEDİ AMA BENİM ÇOCUKLARIM HASTALANDI"

Evinde besleği 8 tavuktan ikisinin 28 Aralık 2005 günü hastalandığını belirten baba Zeki Koçyiğit, bu tavukları kendisinin kesip yediklerini ve herhangi bir rahatsızlık olmadığını, ancak iki gün sonra rahatsızlanan diğer tavuğu oğlu Muhammet Ali ile kızı Fatma'nın birlikte kesip tüylerini yolduklarını, akşam da misafirliğe gelen kardeşleri ve yeğenleri ile birlikte yediklerini bildirdi. Ancak yenilen tavuktan sadece kendi çocuklarının rahatsızlandığını söyleyen baba Koçyiğit, "O gün evde toplam 12 kişi vardı. Kardeşimin çocukları da bizdeydi, onlar da bu tavuktan yedi. Ama kimse rahatsızlanmadı. Sadece benim çocuklarım hastalandı. Önce Muhammet Ali rahatsızlandı onu doktora götürdük geldik, bu kez de Fatma ve Hülya sırayla hastalandılar. Bir anda şok oldum bu başıma gelen nedir diye. Yediğimiz tavuk bize zehir olmuştu. Çocukları alıp tekrar hastaneye gittik oradan da Van'a gönderdiler. Ardından Hasan Ali'de hastalandı. Onu da hemen Van'a götürdük. Ama ne yazık ki canımdan çok sevdiğim çocukların Muhammet Ali, Fatma ve Hülya birer gün aralıklarla hayatlarını kaybetti. Allah kimseye böyle bir acı göstermesin. Bir tavuk yedik ocağımız battı. Bu nasıl bir iştir anlamadım. Yediğimiz tavuk zehir oldu. Artık değil tavuk eti yemek el bile vuramam. Şuan tavuk görsem bile 7 metre öteye kaçıyorum. Bundan sonra tavuğa dokunmakta, yemekte bana haram olsun." şeklinde konuştu.

ALİ HASAN GÖZLERİNİ AÇAR AÇMAZ HASTANEDE YUMURTA YEDİ

Bu arada baba Zeki Koçyiğit'in 'Tavuk bana haram olsun' sözlerine karşılık 9 gün Van 100 Yıl Üniversitesi Araştırma Hastanesi'nde verdiği yaşam mücadelesini kazandıktan sonra sağlığına kavuşarak evine dönen minik yavru Ali Hasan ise, tavukları sevdiğini, en çok sevdiği yemeğin de yumurta olduğunu söyledi. Minik Hasan Ali'nin tedavi gördüğü hastanede gözlerini açtığında ilk istediği yemeğinde yumurta olduğu öğrenildi. Amca İbrahim Koçyiğit, "Hasan hastanede gözlerini açar açmaz acıktığını ve hemen yumurta istediğini söyledi. Doktorlarından izin aldıktan sonra Hasan hemen yumurta yedi." ifadelerini kullandı.

CABBARİ
13-01-2006, 11:59
Yunan Gemisi Boğaz'da karaya oturdu
Yunanistan bandıralı ''Anangel Dynasty'' adlı yük gemisi, Çanakkale Boğazı Nara Burnu Feneri önlerinde karaya oturdu.
13 Ocak 2006 10:30

AA muhabirinin edindiği bilgi göre, Brezilya'nın Tubarao Limanı'ndan Romanya'nın Constanza Limanı'na 164 bin 993 ton demir cevheri taşıyan, 288 metre uzunluğundaki yük gemisi, Çanakkale Boğazı'nın manevra yapılması en güç noktalarından biri olan Nara Feneri önlerinde karaya oturdu. Gemide bulunan kılavuz kaptanının durumu telsizle Gemi Trafik Hizmetleri'ne (VTS) bildirmesinin ardından, ''Söndüren-4'' ve ''Kurtarma- 4'' adlı römorkörler ile Kıyı Emniyeti ve Gemi İşletmeleri'ne ait bir bot olay yerine sevk edildi. Yetkililer, gemi kaptanının henüz yardım talebinde bulunmadığını, kendi imkanlarıyla kurtulmaya çalıştığını belirterek, yapılan ilk incelemelere göre geminin gövdesinde herhangi bir yırtık bulunmadığını ve çevre kirliliği yaratmadığını kaydettiler

CABBARİ
13-01-2006, 11:59
Samsun’da 6 şüpheli tedaviden kaçtı
Kuş gribi şüphesiyle tedavi altına alınan 6 hasta yetkililere haber vermeden hastaneden ayrıldı.
13 Ocak 2006 07:38

Hastalık şüphesi üzerine, Ondokuzmayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tedavi gören 6 hasta, yetkililere haber vermeden ayrıldı. Hastalardan 5’inin taburcu edilme aşamasında olduğu, E.D.’nin ise tedavisinin devam ettiği bildirildi.

CABBARİ
13-01-2006, 12:02
Avrupa'da en düşük hızlı internet bağlantısı 2005 yılı verilerine göre ortalama 3 MB seviyesinde. En çok hızlı internet kullanıcısının olduğu 15 ülkede 100 KB başına ödenen ortalama ücret 2.22 dolar. Türkiye'de ise 100 KB bağlantı için 14.06 dolar yani tam 7 katı ücret ödüyor. Üstelik bu rakam Türk Telekom'un 2005 yılında ve bugün için geçerli bir ücret. Tüm dünyada belediyeler ve üşke politikasıyla hızlı internet erişimi yaygınlaştırırken Türkiye'de internet erişimi bu fiyatlarla ayrıcalıklı kesime sunuluyor. Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (International Telecomunication Union, ITU) internet sitesinde yer alan araştırmada fiyatların rekabet nedeniyle sürekli düştüğü belirtiliyor. 2003 ile 2004 arasında erişim ücretleri yaklaşık ortalama yüzde 36 düştüğü belirtiliyor. Aynı raporda rekabetçi yapının tam oluşmadığı ülkelerde erişim ücretlerinin yüksek olduğu veya düşüşlerin hızlı olmadığı vurgulanıyor. Türkiye'de rekabet koşulları henüz tam sağlanamadığı için tüketici 7 kat fazla ücret ödemek zorunda kalıyor. Aslında 2005'te erişim ücretleri düşmeye devam ediyor. Türkiye'de ise ISP'ler risk alacak büyük yatırımlar yapmaktan kaçınıyor. Türk Telekom'un altyapısını kullanarak Türk Telekom'a rakip olmaya çalışıyor. Ancak birkaç yüz milyon dolarlık yatırım yapmayı göze alan girişimci yok. Ancak Vodafone ve Turkcell'in internet konusundaki yatırımları pazarda hareketlenmelere neden olabilir. Bu konuda Telekomünikasyon Kurumu'nun (TK) vereceği kararlar ve kararların hızı büyük önem taşıyor.

CABBARİ
13-01-2006, 12:02
Yazar Orhan Pamuk'un internet sitesi 'hack'landı. Hatırlanacağı gibi Pamuk, bir İsviçre gazetesine verdiği demeçte "30 bin Kürdü ve bir milyon Ermeni'yi öldürdük. Türkiye'de hiç kimse bunu dile getirmeye cesaret edemiyor. Ben ediyorum" diyerek tartışmalara neden olmuştu. Pamuk hakkında yeni TCK'nın 301'inci maddesi uyarınca Türkleri aşağıladığı gerekçesiyle 6 ay ile 3 yıl arasında ceza istemiyle dava açılmıştı. Davanın görüldüğü gün öfkeli bir grubun saldırısına maruz kalan Pamuk bu kez sanal saldırıya uğradı. İnternet sitesini ele geçiren korsanlar, "Vatana ve bu vatanın evlatlarına hakaret edenkimse cezasız kalmadı ve bundan sonra kalmayacak. Bu site CigiCigi.Com ailesi tarafından devre dışı bırakılmış, Orhan Pamuk denen şahsiyetin tüm bilgileri ele geçirilmiştir. Tutum ve gidişatından tez vazgeçmesi önerilir" denilerek bir de Orhan Pamuk için şiir yazıldı. Sitenin alt bölümüne ise avuç ortasında Türk bayrağı olan bir el fotoğrafı konuldu.

ASLINDA FORUM SİTESİ

Only the registered members can see the link bir forum sitesi olarak hazırlanmış. Üyelikteki kurallar arasında yer alan "Topluluklar hakkında tahrik edici ve küçük düşürücü yazılar yazılamaz. (Örneğin, Türk, Kürt, Ermeni gibi)" maddesi dikkat çekiyor.

CABBARİ
14-01-2006, 13:02
Haluk Ulusoy adaylığını açıkladı
Eski Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy 19-20 Ocak tarihinde yapılacak olağanüstü genel kurulda aday olup olmayacağı konusunda kararını açıkladı. Ulusoy...
14 Ocak 2006 11:10

Eski Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy, 19-20 ocak tarihlerinde yapılacak Futbol Federasyonu Olağanüstü Genel Kurulu'nda başkanlığa aday olduğunu açıkladı.

Ulusoy, adaylık kararını bugün düzenlediği basın toplantısıyla duyurdu.

Kulüpler Birliği de 6 ocakta yaptıkları toplantıda, Türkiye Futbol Federasyonu başkanlığına aday olması halinde Haluk Ulusoy'u destekleyeceğini açıklamıştı.

CABBARİ
14-01-2006, 13:03
Kuş gribi için kritik toplantı
Ekonomik Sorunları Değerlendirme Kurulu, 'kuş gribi' özel gündemiyle Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener başkanlığında toplandı. Toplantıya 6 bakan katılıyor.
14 Ocak 2006 11:05


Ekonomik Sorunları Değerlendirme Kurulu, 'kuş gribi' özel gündemiyle Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener başkanlığında toplandı. Şener toplantı öncesi bazı açıklamalar yapıyor.

Toplantıda görüşülecek konularla ilgili kısa bilgiler veren Şener, tavukçuluk sektöründe yaşanan sıkıntıların tüm boyutlarıyla ele alınacağını açıkladı.

TOBB ÖNERDİ

Kuş gribi vakalarının kanatlı sektörünü olumsuz yönde etkilemesi, TOBB'u da harekete geçirdi. TOBB, kuş gribi nedeniyle sektörde yaşanan sıkıntıların ele alınması amacıyla ESDK'nın toplanmasını önerdi. Hükümetin, TOBB'un bu önerisini olumlu karşılaması üzerine ESDK'nın bugün Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener başkanlığında toplanması kararlaştırıldı.

Son olarak geçtiğimiz yıl toplanan ESDK'nın bu toplantısında kuş gribi tek gündem maddesi olarak ele alınacak. TOBB yönetiminin kuş gribi salgınının ortaya çıkmasının ardından tavukçuluk sektörü temsilcileriyle hazırladığı rapor da ESDK gündemine gelecek.

Toplantıda tavuk ve yumurta üreticilerinin sıkıntılarının giderilmesi için neler yapılabileceğinin yolları aranacak.

Toplantıda sektör temsilcileri entegre tesislerde üretim yapıldığı halde kuş gribi nedeniyle satışların durma noktasına gelmesinden duydukları rahatsızlığı dile getirecek.

Toplantıya sektör temsilcileri ile ilgili bakanların katılımı bekleniyor. Kuş gribinin yolaçtığı ekonomik sıkıntıları giderebilmek için Tarım Bakanlığı'nın da geçtiğimiz günlerde bazı girişimleri olmuştu.

Bakanlık başbakanlığa bir yazı göndererek, tavukçuluk sektörüne kaynak sağlanmasını istemişti.

Tarım Bakanlığı, Hazine'den Sorumlu Devlet Bakanlığı'ndan da sektördeki şirketlere uzun vadeli düşük faizli kredi kullandırılmasını talep etmişti.

Maliye Bakanlığı'ndan firmaların kuş gribi sıkıntısı atlatılana kadar vergi borçlarının ertelenmesini isteyen Tarım Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı'na da şirketlerin SSK prim borçlarının ertelenmesinde yarar olduğunu kaydetmişti.

Kimler katılıyor?

Kuş gribi ile ilgili ESDK toplantısına, Bakan Şener'in yanısıra ilgili 6 bakan katılacak.
Toplantıya ayrıca, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçılar Birliği Başkanı Kemal Akman, Yem Sanayicileri Birliği Başkanı Ülkü Karakaş, Yumurta Üreticileri Derneği Başkanı Cevat Şenbaba, Bolu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Yamaner, Afyon Ticaret Borsası Başkanı Hakkı Oruç, Balıkesir Ticaret Borsası Başkanı Faruk Kula, Çorum Ticaret Borsası Başkanı Ömer Güney ile Bandırma Ticaret Borsası Başkanı Halit Sezgin ile bürokratlar da katılacak.

CABBARİ
14-01-2006, 13:03
Ağca'dan polise 'gelemem' telefonu
Cezaevinden tahliye edilmesi tartışma yaratan Mehmet Ali Ağca, dün de adres tespiti için karakola gitmedi. Ağca, polisi telefonla arayıp karakola gelmeyeceğini belirtti.
14 Ocak 2006 09:05

Mehmet Ali Ağca'nın, polisi telefonla arayıp karakola gitmeyeceğini bildirdiği öğrenildi.

Pendik'teki Çamçeşme Şehit Yüksel Taşpinar Polis Karakolu, sabahın erken saatlerinden itibaren Mehmet Ali Ağca'yı destekleyenlerle, meraklı halk ve gazetecilerin ablukası altındaydı. Karakolun bulunduğu Marmara caddesi trafiğe kapandı.

Günboyu süren bekleyişte zaman zaman izdiham yaşandı. Çevik kuvvetin müdahalesiyle kalabalık dağıtıldı.

Güler de nerede olduğunu bilmiyor

İstanbul Valisi Muammer Güler de, askerlik şubesinin Mehmet Ali Ağca'nın her gün karakolda imza vermesi gerektiği konusunda talimat verdiğini, ancak Ağca'nın karakola gelmediğini belirtti. Güler, ''gelmezse bakaya durumu söz konusu olur'' dedi.

Güler, Mehmet Ali Ağca’nın pazartesi günü sağlık raporu için başvurmaması halinde askerlik şubesinin, hakkında yakalama emri çıkartabileceğini söyledi.

Ağca’nın nerede olduğunu bilmediklerini dile getiren İstanbul Valisi Güler, ''nerede olduğunu biz de bilmiyoruz. Çünkü, artık serbest bırakılan bir şahıs durumunda“ dedi

Ağca'nın askerlik sorunu

25 yıl cezaevinde kaldığını belirten Ağca, sağlık sorunlarını öne sürerek askerlik yapmak istemiyor.

Gata'dan uzman heyetin vereceği rapor doğrultusunda Ağca'nin askere elverişli olup olmadığı ortaya çıkacak. Mehmet Ali Ağca, rapor olumsuz çıkarsa askere gitmeyecek.

CNN Türk

CABBARİ
14-01-2006, 13:03
Yolcu otobüsüne kurşun yağdırdılar
Akhisar-Balıkesir karayolunda 2 yolcu otobüsüne bir otomobilde buluna 4 kişi tarafından silahlı saldırı düzenlendi. Olayda şans eseri ölen ya da yaralanan olmadı.
14 Ocak 2006 07:40

Saat 00.30 sıralarında, İzmir'den İstanbul'a gitmekte olan Fahri Devran yönetimindeki 34 DL 939 plakalı yolcu otobüsü ile plakası belirlenemeyen bir başka yolcu otobüsünün önü, Gökçeahmet Rampası'nda, 04 AN 041 plakalı otomobilde
bulunan 4 kişi tarafından kesildi. Otomobil içindekiler her 2 yolcu otobüsünün ön tarafına silahla ateş ederek kaçtı. Saldırılarda ölen ya da yaralanan olmadığı öğrenildi.

Plakası alınamayan otobüs yoluna devam ederken, 34 DL 939 plakalı yolcu otobüsünün şoförü Fahri Devran, Gelenbe yolundaki bölge trafik ekiplerine olayı bildirdi. Güvenlik güçlerinin araştırmasında, saldırganların kullandığı otomobilin plakasının sahte olduğu belirlendi.

Yolcu otobüslerine saldırıların nedeni henüz belirlenemezken, zanlıların yakalanmasına çalışıldığı öğrenildi. İfadesi alınan otobüs şoförü Fahri Devran, daha sonra İstanbul'a hareket etti. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.

CABBARİ
14-01-2006, 13:04
Mina'da faciaya polis mi neden oldu
Mina'da şeytan taşlama sırasında 362 hacının ölümüyle son bulan faciayla ilgili, olayın nasıl yaşandığı ile konusunda şok bir idddia ortaya atıldı. Oklar Suudi yönetimini gösteriyor.
14 Ocak 2006 08:05

Müslümanlar hac emrini yerine getirmek için her yıl kutsal topraklara akın ediyor. Ancak Suud yönetiminin organizasyon eksikliği yüzünden yüzlerce kişi ölüyor

Önceki gün Mina'da şeytan taşlama sırasında meydana gelen ve 362 hacının vefat etmesiyle son bulan facianın, yaraları sarılmaya çalışılırken, herkes her yıl tekrarlanan faciada "suçlu kim?" sorusunun cevabını arıyor. Neden her yıl özellikle Mina'da izdiham yaşanıyor? Neden, şeytan taşlama bölgesi olan Cemerat Köprüsü hacıların korkulu rüyası oldu? Hac mevsiminde 2 milyon hacıyı ağırlayacağını bilen Suudi yönetimi neden yeterli önlemi almıyor? Neden şeytana taşlama alanının giriş ve çıkışlarında insanların kamp kurmasına ve seyyar satıcıların yolların kapatmasına izin veriliyor? Daha kaç hacı Mina'da ölmek zorunda kalacak?

SUUDİLER HACILARI SUÇLADI

Herkes bu soruların cevabını beklerken Suudi Arabistan yönetimi, suçluyu şimdiden ilan etti. "Suçlu, hacılar". Suud prens Sultan bin Abdulazize göre 12'den fazla hacı sırtlarında ağır çantalar taşıyorlardı. Çevre kalabalıklaşınca da bu kişiler birbirlerinin üzerine düştüler. İçişleri Bakanı Mansur El-Turki de Cemerat Köprüsü'nün doğu kapısında çantaların düşmesi nedeniyle ölümlerin gerçekleştiğini söyledi. Ancak olayla ilgili görgü tanıklarının anlattıkları, Suudi yönetiminin faciada birinci elden ihmali olduğunu gözler önüne seriyor.

İZDİHAMA POLİS NEDEN OLDU

El Cezire televizyonuna konuşan, görgü tanıklarından birinin ifadesine göre hacıları izdihama yol açan karmaşaya bizzat Suudi polisi itti. İzdihama engel olmak isteyen polis hacıların girişini engelleyince izdihamda insanlar birbirdlerini ezdiler. Bir başka görgü tanığının ifadesi ise çok daha korkunç. İddiaya göre Suudi polisi, üst düzey yetkililerin şeytan taşlama alanına girmesini sağlamak için kalabalığın arasına daldı. Bu sırada panikleyen hacılar birbirlerini ezmeye başladı.

Yeni Şafak

CABBARİ
14-01-2006, 13:04
Uğurlu Collina'ya deri ceket kıyağı
Futbol Federasyonu’nun usulsüz harcamaları arasında gösterilen 660 milyon liralık ceket alımı araştırmasında çok ilginç bir sonuca varıldı. Deri ceketler kime ne için alındı?
14 Ocak 2006 08:35


Ulusoy federasyonu döneminde usulsüz harcamalar arasında gösterilen 660 milyon liralık deri ceketleri alan Sadettin Güler, "Ülkemin misafirperverliği doğrultusunda bu alışverişi yaptım. Gerekirse parayı cebimden öderim" dedi.




FUTBOL Federasyonu’nun usulsüz harcamaları arasında gösterilen 660 milyon liralık ceket alımı araştırmasında çok ilginç bir sonuca varıldı. Başbakanlık Teftiş Kurulu raporlarına da konu olan ceketlerin, dünyaca ünlü İtalyan hakem Pierluigi Collina ve yardımcılarına verildiği saptandı.

2002 Dünya Kupası finalleri öncesi 14 Kasım 2001’de Ali Sami Yen Stadı’nda Avusturya ile oynadığımız ve 5-0 kazandığımız baraj maçı öncesi satın alınan ceketlerin, mihmandar Sadettin Güler tarafından Collina ve arkadaşlarına verildiği belgelendi.

Dönemin Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy ve Merkez Hakem Kurulu Başkanı Bülent Yavuz’un inisiyatifi ve direktifi doğrultusunda gerçekleşen hediye ceket alımının, Zeytinburnu’nda bulunan bir imalathaneden yapıldığı kayıtlara geçti. FIFA kokartlı eski hakemlerden olan ve uluslararası müsabaka için Türkiye’ye gelen tüm hakemlerin mihmandarlığını yapan ve camiada saygın bir yeri olan Sadettin Güler, Futbol Federasyonu’nun açtığı soruşturma doğrultusunda olayı ayrıntılı bir şekilde anlattı.

Güler, piyasa değeri yaklaşık 300’er dolar olan deri ceketlerin her birinin, sıkı bir pazarlık sonucu 100’er dolara alındığını Futbol Federasyonu’na bildirdi. 20 gün önce İstanbul’da Futbol Federasyonu Hukuk Kurulu üyelerine ifade veren Güler, "alışverişin bir imalathaneden yapılması" nedeni ile fatura alımının gerçekleşmediğini söyledi. Dolar kurunun 2002 Kasım’ında 1 milyon 650 bin lira olduğunu belirten Güler, 4 ceket için toplam 660 milyon lira ödediğini bildirdi.

Dünyada tüm ev sahibi ülke federasyonları tarafından misafirperverlik gereği yapılan hediye alımı nedeni ile başı ağrıyan Güler, federasyona verdiği ifadesinde, "Collina’yı iyi tanırım. Dostumdur. Bunda abartılacak bir durum yok. Ülkemin konukseverliği doğrultusunda ufak bir hediye aldık. Gerekirse bu hediyelerin parasını fazlasıyla cebimden ödemeye hazırım. Yeter ki, ülkemize ve futbolumuza bir zarar gelmesin" dedi.

Halen İstanbul İl Hakem Kurulu Başkanlığı yapan Güler ayrıca, "Müsterihim. Tek üzüntüm, Collina’nın adının deşifre edilmesi nedeni ile ülkemizin ve futbolumuzun zarar görecek olmasıdır" dedi. Futbol Federasyonu da bu ifade karşısında Sadettin Güler hakkında dava açılmasını kararlaştırdı.

Güler ne ile suçlanmıştı?

BAŞBAKANLIK Teftiş Kurulu tarafından hazırlanan raporda adı geçen ve Pierluigi Collina’ya ceketleri aldığını itiraf eden Sadettin Güler’in adı suçlamalarda iki kez geçiyor. İşte Güler’e yönelik suçlamalar: 1- 23.10.2002 ceket alımı 660 YTL, belgesiz. 2- 08.10.2002 Hediyelik eşya-ceket 1.377 YTL belgesiz. (Güler’den belge istenmiş, gelmediği taktirde dava açılacak.)

UĞURLU HAKEM

DÜNYANIN en iyi hakemlerinden biri olarak gösterilen Pierluigi Collina’nın yönettiği maçlarda takımlarımız hiç kaybetmedi. Bu yüzden adı "uğurlu hakem"e çıkan Collina, 1995-2003 tarihleri arasında 5 tane milli, 6 tane de takımlarımızın Avrupa kupası maçını yönetti. Milli takımlarımız Collina yönetiminde 3 galibiyet, 2 beraberlik alırken, takımlarımız Avrupa kupalarında İtalyan hakemle 6 maça çıktı. Onun yönettiği 6 maçın tamamını da takımlarımız kazandı.



Collina: Kimseden armağan almadım



Ünlü İtalyan hakem, "Hayatımda hiç maç öncesi veya sonrası armağan almadım. Prensiplerime aykırıdır ve bu itham "Grande Bugie" (koca bir yalandır)" dedi.



TÜRKİYE ile Avusturya arasında oynanan ve ay yıldızlı takımın 5-0 kazanarak 2002 Dünya Kupası vizesi aldığımı baraj maçının İtalyan hakemi Pierluigi Collina, hakkındaki iddialara sert tepki gösterdi. Kendisine ve yardımcılarına İstanbul’da deri ceket armağan edildiği haberininin gerçeği yansıtmadığını söyleyen ünlü hakem, "Bu, koca bir yalan (Grande Bugie)" dedi.

Kendisine telefonla ulaştığımız "Türk takımlarına şans getiren hakem" olarak bilinen Pierluigi Collina "Hayatımda hiçbir maç öncesi veya sonrası armağan almadım ve kabul etmedim. Bu prensiplerime aykırıdır ve büyük bir yalandır" şeklinde konuştu.



Hürriyet

CABBARİ
16-01-2006, 17:41
Diri diri gömme ve yakmaya tepki
Avrupa'daki hayvan koruma dernekleri, kanatlı hayvanların diri diri gömüldüğü ve yakıldığı Türkiye'yi, hayvan haklarını hiçe sayan itlaf yöntemleri nedeniyle protesto etti.
16 Ocak 2006 16:35


Kuş gribi nedeniyle hayvanların 'hunharca katledildiğini' öne süren dernekler, Türk hükümetinin 'kanatlı hayvanların diri diri gömülmesine göz yumduğunu' ifade etti.

Dernekler, Türk hükümetinden, bu 'katliamları' derhal durdurmasını istedi.
Konuyla ilgili açıklama yapan İspanya Hayvanları Koruma Derneği Başkanı Alfonso Chilleron, Türkiye'nin Madrid'deki büyükelçiliğine bu konudaki şikayetleri içeren bir yazıyı teslim ettiklerini söyledi.

Türkiye'nin bu hayvan 'katliamlarını' durdurmak için gerekli adımları atmaması durumunda sokaklara döküleceklerini belirten İspanyol dernekleri, televizyon görüntüleri karşısında 'dehşete kapılan' İspanya halkından binlerce şikayet aldıklarını öne sürdü.

"Bilinci yerindeyken öldürülmemeli"

Türkiye'den gelen görüntülerde kanatlı hayvanların toplu halde canlı canlı torbalara konularak gömüldüğünü söyleyen Chilleron, "Avrupa Birliği'ne girmeye çalışan bu ülkeye şunu hatırlatırız: Hiçbir canlı, bilinci yerindeyken ne yakılabilir ne de öldürülür. Bu evrensel bir haktır. Bunu tanımayan bir ülkeyi protesto ediyoruz" diye konuştu.

Chilleron, Türkiye'nin bu 'uyarıları' dikkate almaması halinde AB komisyonlarını göreve çağırarak Türkiye'ye 'hayvanlara saygı duyması için baskı yapmalarını isteyeceklerini' belirtti.

Almanya da tepkili

İspanya'nın ardından Türkiye'ye bir tepki de Almanya'dan geldi. Alman Hayvanları Koruma Vakfı 'Dört Pençe', Türkiye'de kuş gribi dolayısıyla kanatlı hayvanların itlaf edilmesinde kullanılan yöntemleri, Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Mehmet Ali İrtemçelik'e yönelik yazılan açık bir mektupla protesto etti.

'Dört Pençe' Genel Müdürü Marlene Wartenberg imzasıyla yayımlanan mektupta, kuş gribinin önlenmesi için her türlü tedbirin alınmasının gerekli olduğu, ancak bu gerekçenin 'vahşi itlaf' yöntemlerini haklı gösteremeyeceği vurgulandı.

Türkiye'de hayvanların korunmasına yönelik modern bir yasa bulunduğuna işaret eden Wartenberg, ''ülkeniz, hayvan haklarının korunmasını önemli bir ahlaki görev olarak gören AB'ye üye olmak istiyor. Bundan dolayı sizi hayvan haklarına uygun itlaf yöntemleri kullanmaya davet ediyoruz'' ifadesini kullandı.

Diri diri gömdüler!

Van'da bugüne kadar 300 bine yakın kanatlı hayvan itlaf edildi. Ancak kentte yapılan son itlaf çalışmalarından birinde uygun yöntemler kullanılacağına, hayvanlar canlı canlı gömüldü. Görüntülerin ekranlara yansımasının ardından Van Cumhuriyet Başsavcılığı sorumlular hakkında soruşturma başlattı.

Usulüne uygun olarak yapılması gereken bir itlaftan çok, vahşeti andıran görüntüler daha önce de Kars'ta yaşanmıştı. Burada kanatlı hayvanlar canlı canlı yakılmış, Kayseri'de ise canlı canlı gömülmüştü.

Kars'ta usulüne uygun olarak yapılmayan itlaf çalışması üzerine Kars Cumhuriyet Savcılığı, sorumlular hakkında uygun itlaf yöntemi kullanmadıkları ve hayvanlara eziyet ettikleri için soruşturma başlatmıştı.



CNN Türk

CABBARİ
16-01-2006, 17:42
Ağca askerlik yapmayacak
Mehmet Ali Ağca askerlik yapmayacak. GATA'daki uzman heyet oybirliğiyle Ağca'nın askerlik yapamayacağına karar verdi. Resmi kararın yarın açıklanması bekleniyor.
16 Ocak 2006 15:54


Kartal H Tipi Cezaevi'nden tahliye olan ve hakkında askerlikle ilgili işlemlere başlanan Mehmet Ali Ağca Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Haydarpaşa Eğitim Hastanesi'nde işlem yaptırdı.

İddiaya göre, GATA'daki uzman heyet, oybirliğiyle Ağca'nın askerlik yapamayacağına karar verdi.

Mehmet Ali Ağca Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Haydarpaşa Eğitim Hastanesi'nde işlem yaptırdı.

Kartal H Tipi Cezaevi'nden tahliye olan ve hakkında askerlikle ilgili işlemlere başlanan Mehmet Ali Ağca askerliğe yeterli olup olmadığı konusunda hastanede muayene oldu.

Ağca, işlemleri sırasında kısa süreliğine de olsa basın mensupları tarafından görüntülendi. Mehmet Ali Ağca, işlemlerinin tamamlanmasının ardından 15.30 sıralarında GATA'dan ayrıldı.

CABBARİ
16-01-2006, 17:42
Bu çocuklara neler oluyor?
Adana'da, biri ilköğretim 6. sınıf öğrencisi, digeri 16 yaşında olan iki çocuk kendilerini astı. Batman'da 5.sınıf öğrencisi kız, Konya'da ise 17 yaşındaki bir genç intiharı seçti.
16 Ocak 2006 15:05


Alınan bilgiye göre, Anadolu Mahallesi'nde, ailesiyle komşu ziyaretine giden ilköğretim okulu 6. sınıf öğrencisi M.Ü. (11), bir süre sonra ders çalışması gerektiğini belirterek, evine döndü. M.Ü, henüz belirlenemeyen bir nedenle kendini tavandaki vantilatöre astı.

Ailesi tarafından baygın halde bulunan ve Adana Devlet Hastanesi'ne kaldırılan çocuk, kurtarılamadı.

Öte yandan, Gürselpaşa Mahallesi 54 Sokak'ta ailesiyle yaşayan V.E. (16), henüz belirlenemeyen bir nedenle kendini iple odasının tavanına astı.

Yetkililer, her iki intihar olayıyla ilgili soruşturmanın devam ettiğini bildirdiler.

BATMAN'DA 5. SINIF ÖĞRENCİSİ İNTİHAR ETTİ

Batman'ın Beşevler Mahallesi'nde 5. sınıf öğrencisi intihar etti.
Edinilen bilgiye göre, 5. sınıf öğrencisi 13 yaşındaki N.Ş, henüz
belirlenemeyen nedenle girdiği bunalım sonucu merdiven boşluğuna
astığı iple intihar etti.

Batman Devlet Hastanesi Morgu'na kaldırılan N.Ş'nin cesedi yapılan otopsiden sonra ailesine teslim edildi. Hastaneden alınan cenaze Batman İkiztepe Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Baba M.Ş., kızının intihar etmesi için nedenin bulunmadığını savunarak, ''Kızımın hiçbir sorunu yoktu. Çocuklarımızın arasında en neşeli en hareketli olandı. Bir sorunu olsaydı fark erdik. Ama muhtemelen son dönemlerde televizyondaki dizilerden etkilendi'' dedi.

KONYA'DA 17 YAŞINDAKİ GENÇ İNTİHAR ETTİ

Konya'nın merkez Meram İlçesi'nde intihar eden 17 yaşındaki gencin, sigara içtiği gerekçesiyle babası tarafından darp edildiği ileri sürüldü.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Kurtuluş Mahallesi'nde yaşayan Ersin K. (17), babası tarafından sigara içerken yakalandı ve darp edildi.

Kimliği açıklanmayan babanın daha önce de aynı nedenle Ersin K'yı
dövdüğü, 17 yaşındaki gencin son dayak olayından sonra evdeki av
tüfeğiyle göğsüne ateş ettiği belirtildi.

Babanın olayı doğruladığı bildirildi. Av tüfeği ile kendisini yaralayan Ersin K, babası tarafından kaldırıldığı Konya Numune Hastanesi'nde hayatını kaybetmişti.

CABBARİ
16-01-2006, 23:22
Antalya'da mezar yerine yüzde yüz zam
Antalya Büyükşehir Belediye Meclisi, 4 kişilik aile mezar yeri fiyatını yüzde 100 artırdı. Antalya'da yeni mezar yeri fiyatları şöyle oldu:
16 Ocak 2006 21:06

Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Hüseyin Samani başkanlığında yapılan Belediye Meclisi toplantısında, Plan ve Bütçe Komisyonu'nun Aile Mezarlığı ücretiyle ilgili raporu görüşüldü. Aile mezar yeri fiyatlarının artırılması görüşmelerinde tartışmalar meydana geldi.

CHP'li meclis üyesi Mehmet Yönden, Belediye Meclisi'nin aldığı bu kararla asgari ücretle çalışan birinin aile mezarlığı alabilmesi için yemeden içmeden çalışması gerektiğini söyledi.

Yöndem, şöyle konuştu: ''Bu karar onaylanırsa millet ölmekten korkar. Aile Mezarlığı ücreti geçen yıl yüzde 42'lik artışla 3 bin 500 YTL'den 5 bin YTL'ye çıkartılmıştı. Mezarlıkta yer kalmadı diye karaborsa mı yapacağız. Mezarlıklarla ilgili ticareti meclise taşımayın.'' DYP'li Meclis Üyesi Cengizhan Gököz de bu kararın zengin aile mezarları yaratabileceğini ifade ederek, ''Mezarda bari eşit olalım. Sosyal adaletsizlik mezarlarda olmasın'' dedi.

Bağımsız üye İsmail Ertel de, ''Vatandaşın mezar yerine zam yaptığınızı duyarsa sayın Başbakan bile size kızar. Bu karar geçerse (vatandaşın mezarlarına göz diktiniz) diye muhalefet yaparım. Kimse gücenmesin'' diye konuştu. Aile mezar yeri fiyatlarının artırılması AK Partili üyelerin oylarıyla kabul edildi. Böylece, aile mezar yeri fiyatı 5 bin YTL'den 10 bin YTL'ye çıkarıldı.

-KENTTEKİ HAVA KİRLİLİĞİ-

Toplantıda ayrıca Antalya'daki hava kirliliği sorunu da ele alındı. CHP'li meclis üyeleri hava kirliliğiyle ilgili bilgi verilmesini istedi.

Bunun üzerine AK Parti Grup Sözcüsü İsmail Avşar, alınan ölçüm değerlerine göre, kentte hayati tehlike yaratacak boyutta bir kirlilik olmadığını söyledi. Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen bunun üzerine, ''Ölçüm değerleri ve açıkladığınız değerler bir değil. Ölçümlerle söylemler uyuşmuyor'' dedi. Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin hava kirliliğiyle ilgili önlemler alması gerektiğini belirten Evcilmen, yetkililerin kirliliğin üstünü örtmeye çalıştığını öne sürdü.

''Antalya'da 11 yıldır ilk kez bu denli hava kirliliği sorunu var'' diyen Evcilmen, alınan değerlerlerin Dünya Sağlık Örgütü'nün sınır değerlerinin 3-4 misli üzerine çıktığını iddia etti. Evcilmen, ''Hava kirliliği insan hayatını tehdit eder boyuta ulaşmıştır. Hava kirliliği ciddi bir iştir ve önlem alınması gerekir'' dedi.

AA

CABBARİ
16-01-2006, 23:23
Kuş gribini yendi önyargıya takıldı
Sivas'ta kuş gribi şüphesiyle tedavi altına alınan, test sonucu pozitif çıkan, tedavi sonrası yeniden hastaneye yatırılan G.Y bu kez köylülerin tepkisine maruz kaldı.
16 Ocak 2006 19:47

Sivas’ta kuş gribi şüphesiyle tedavi altına alınan, test sonucu pozitif çıkan, tedavisinin ardından taburcu edildikten sonra tedbir amacıyla yeniden hastaneye yatırılan G.Y'ye , taburcu edilip köye döndüğünde tepki gösterildi.

G.Y'yi köyde tavukların itlaf edilmesinden sorumlu tutan köylüler, genç kadının aralarına kabul etmedi.

Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Servisi’ndeki tek kişilik odasında basın mensuplarıyla görüşen G.Y, "Taburcu edilip Yellice Köyü’ne gidince bazı kişiler, ’bu durumu köyümüze sen getirdin’ dediler. Benim bunu kasten yaptığımı ileri sürdüler" dedi.

Konuşurken gözyaşlarına hakim olamadığı gözlenen G.Y, yorgun ve hasta olduğunu, daha öncekilerle aynı belirtileri yaşadığını iddia etti.
Daha önce tavukla temas ettikten sonra rahatsızlandığını anlatan G.Y, "’Tüm vücudum ağrıyor. Daha önce geçirdiğim rahatsızlıkta olduğu gibi. Daha önce tahlil sonucum pozitif çıkmıştı. Şimdi daha sonuçlarım gelmedi" dedi.

Hastane yetkilileri ise kendilerine çeşitli şikayetlerle başvuran G.Y’nin tetkiklerinde ve muayenesinde anormal bulguya rastlanmadığını bildirdiler.
Sivas’ta 9 Ocak’ta kuş gribi şüphesiyle CÜ Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne kaldırılan ve test sonuçları pozitif çıkan G.Y. ile 3 çocuğu, önceki gün taburcu edilmişti.

CABBARİ
16-01-2006, 23:23
Van Çatak'ta 5 kuş gribi şüphesi
Van'ın Çatak İlçesi'nde 5 kişi, kuş gribi şüphesiyle Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi.
16 Ocak 2006 21:13

Alınan bilgiye göre, ilçeye bağlı Korulu Köyü Usanmaz Mezrası'nda oturan Cindi Ertaş (30) ile çocukları Emrah (4), Aslıhan (9), Hayriye (10) ve Sevil Ertaş (11) mide bulantısı, yüksek ateş ve ishal şikayetiyle Çatak Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.

Cindi Ertaş'ın, doktorlara 2 gün önce keklik ve hindi eti yediklerini söylemesi üzerine baba Ertaş ve çocukları yapılan tahlillerin ardından kuş gribi şüphesiyle YYÜ Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi.

CABBARİ
17-01-2006, 11:22
Gelir İdaresi Başkanvekili Osman Arıoğlu, AKŞAM'a yeni vergi iadesi sistemini anlattı. Arıoğlu, emeklilere vergi iadesi uygulamasının kaldırılmasının 'fiş almanın kaldırılması' anlamına gelmediğini belirterek, 'Fiş almak, vatandaş olmanın sorumluluğudur. Herkes fişini alacak. Emekliler sadece, gelecek yıl vergi iadesi için fişlerini vermeyecekler' dedi. Çalışanlara vergi iadesi uygulamasının halen devam ettiğini hatırlatan Arıoğlu, Türkiye'deki vergi iadesi uygulamasının tamamen kaldırılarak yerine bir model getirme çalışmalarının devam ettiğini bildirdi. Arıoğlu, 20 Ocak'a kadar teslim edilecek olan 2005 yılına ait vergi iadeleri konusunda da çalışanları uyararak, 'Yalan yanlış fiş kullanıp mahçup olmayın. Vergi iadeleri incelenecek' dedi. Çalışanlar ve emekliler, 2005 yılına ait vergi iadesi fişlerini 20 Ocak'a kadar işyerlerine teslim edecek. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, emeklilerin, 'artık vergi iadesi için fiş toplamayacağına' ilişkin açıklamaları, vergi iadesi sistemiyle ilgili çeşitli tartışmalara neden oldu. Gelir İdaresi Başkanvekili Osman Arıoğlu, vergi iadesi ile ilgili tartışmaları ve vergi iadesi ile ilgili yeni çalışmaları AkŞam'a değerlendirdi.

HERKES FİŞİNİ ALSIN

Arıoğlu, fiş toplama karşılığı, vergi iadesi ödemesinin vatandaş açısından 'eziyet', İdare bakımından da etkinliğini yitirmiş demode bir yönteme dönüştüğünü vurgulayıp, bu çerçevede vergi iadesi için emeklilerin fiş toplama uygulamasını kaldırdıklarını söyledi. Arıoğlu, ancak bu kararın 'fiş almanın' kaldırılması anlamına gelmemesi gerektiğini ifade ederek, 'Fiş almak vatandaş olmanın sorumluluğudur. Fişler illa vergi iadesi için alınmaz. Yapılan her alışverişte, işyerleri fiş vermek, vatandaş da fişini istemek zorundadır. Bundan sonra da herkes fişini almaya devam edecek. Sadece, emekliler bu fişleri yıl sonunda devlete toplu olarak vermeyecekler' dedi.

ÇALIŞANLARIN DURUMU

Arıoğlu, çalışanlara vergi iadesi uygulamasıyla ilgili olarak şimdilik alınmış bir karar olmadığını söyledi. Arıoğlu, çalışanlara vergi iadesi uygulamasının aynen devam ettiğini belirterek, ancak fiş toplama yerine maliyeti daha az ama etkin yöntemler üzerinde çalıştıklarını kaydetti.

'Vergi iadesi' uyarısı

Arıoğlu, 20 Ocak'a kadar teslim edilecek olan 2005 yılına ait vergi iadelerinde kullanılacak fişler konusunda da vatandaşları uyardı. Vergi iadesinde kullanılan fişlerin tamamının tek tek inceleneceğini ve sistemin buna elverişli olduğunu ifade eden Arıoğlu, vatandaşları 'yalan yanlış' fiş vermeme konusunda uyardı. Arıoğlu, 'Vergi iadesinde kullanılan fişler konusunda herkes gerekli özeni göstersin. Yalan, yanlış fiş kullanıp da sonradan mahcup olmayın' dedi.

'Kazı kazan' henüz netleşmedi

Arıoğlu, Türkiye'de yıllardır uygulanan vergi iadesi sistemini çağdaş bir yapıya kavuşturmak için, diğer ülkelerde uygulanan modellerle ilgili kapsamlı bir çalışma yaptıklarını söyledi. Arıoğlu, bu kapsamda, birçok ülkedeki fiş ve fatura alma sistemlerinin incelendiğini belirterek, Çin'de uygulanan, belli sayıdaki satış fişlerine gizlenmiş ve şanslı mükellefin alışverişin ardından kazıyarak kazanacağı piyango benzeri vergi iadesi yönteminin de' incelenen modellerden birisi olduğunu kaydetti. Arıoğlu, vergi iadesi yerine 'kazı kazan modelinin' getirilmesiyle ilgili nihai kararın verilmediğini ifade etti.

star

CABBARİ
17-01-2006, 11:22
Ulusoy-Şahin kavgası neden çıktı?
Bakan Şahin'in 'Aday olmasın' dediği Haluk Ulusoy'la arasında ne geçti? Kavgayı tırmandıran neydi? Başbakan tartışmanın içine nasıl çekildi? İşte olayın perde arkası
17 Ocak 2006 09:20


İşte Hürriyet Gazetesi'nden Mehmet ARSLAN'ın derlediği ilginç bilgiler

"Geceyarısı operasyonu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, pazar gecesi Hasan Doğan ile biraraya geldi. Bu ziyaret tüm dengeleri değiştirdi. Yarışta Ayhan Bermek, Ulusoy’un önüne geçti. Ama asıl skor şu; M.Ali Şahin: 1- Haluk Ulusoy: 0

FUTBOL Federasyonu seçiminde rüzgar bu kez farklı yönden esmeye başladı ve Ayhan Bermek, Haluk Ulusoy’un önüne geçti. Dün 9 kulüp Bermek’i desteklediklerini açıkladı. Bu rakamın 14’e çıkacağı ifade ediliyor. Peki neler oldu, neler yaşandı da Bermek başkanlık için bir adım öne geçti.

* * *

6 Ocak tarihinde Kulüpler Birliği, "Adayımız Haluk Ulusoy" açıklamasını yapıyor, siyasetin ve futbolun tüm dengeleri alt üst oluyordu.

Ulusoy’a destek kararı Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin’i de rahatsız etmişti. Şahin, CNN Türk’te katıldığı bir programda, Ulusoy’a karşı olduğunu çok net ifadelerle dile getirmişti.

Bakan Şahin’in bu açıklamalarından sonra Ulusoy’un aday olmayacağını ifade edenler çoğunluktaydı. Ancak Ulusoy da kararlıydı, pazarlıklar devam etti. Ulusoy, birlikte yola çıktığı arkadaşlarının bir kısmıyla -elbette bu pazarlıkların sonucu- yolunu ayırmaya karar verdi.

Geçtiğimiz kongrede Levent Bıçakcı’nın başına gelenlerin bir benzerini yaşıyordu Ulusoy. Listesine alacağı isimlerin bir kısmı kendi iradesinin dışında belirlenecekti.

Ulusoy bunu kabul etti ve adaylığını açıkladı. Artık tüm futbol kamuoyu Ulusoy’u, "Başkan" kabul ediyordu.

* * *

Ancak bir şeyi unutuyorlardı. Burası Türkiye’ydi. Ve "24 saat siyaset için çok uzun zamandı." Ulusoy’un adaylığı Bakan Şahin’i üzmüştü. -Hatta kulislerde ifade edilenlere göre küstürmüştü-

Haluk Ulusoy adeta tek aday gibi görünüyordu.

Gelişmelerden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’da rahatsızdı. Ulusoy’un adaylığını açıklamasından sonra gazete sayfalarına yansıyan, "Başbakan da Ulusoy’u destekliyor" yakıştırması, Erdoğan’ı, Bakan Şahin karşısında ve kamuoyu önünde zor duruma düşürmüştü.

Erdoğan, gerçekle ilişkisi olmayan bu yakıştırmayı basına sızdıranlara karşı öfkeliydi. Neredeyse Bakan Şahin ile kendisi karşı karşıya getirilmeye çalışılıyordu. Önce Melih Gökçek ile görüştü. Gökçek, Ulusoy’u destekliyordu;

- Senin ismini de, benim ismimi de kullanıyorlar. Senin duruşun partinin duruşu gibi görünüyor. Bu spekülasyonlardan uzak dur.

* * *

Bu görüşmeden hemen sonra yani pazar akşamı iki önemli gelişme yaşandı. Genel Kurul’un iptali gündeme getirildi. "Acaba, genel kurul ertelenebilir miydi?"

Başkan Levent Bıçakcı, "hayır" dedi. Erteleme kararı bir yana bırakıldı. Gerekçe inandırıcı olmayacaktı.

* * *

Aynı akşam, Başbakan Erdoğan yakın dostu Remzi Gür’ün Bahçelievler’deki evine akşam yemeğine gitti. Önceden programlanan bir aile ziyaretiydi ve yemekte Hasan Doğan’da bulunuyordu.

Başbakan, o yemekte de açık konuştu; - Niye Ulusoy’u desteklediğim yönünde haberler yaptırıyorlar anlamıyorum. Ben kimseyi desteklemediğimi 50 kere ifade ettim.

* * *

Bu ziyareti öğrenen pek çok kulüp başkanı durumdan vazife çıkarmıştı. Hasan Doğan’ın ve Murat Aksu’nun telefonları çalmaya başladı.

Kulüp Başkanları, "Ayhan Bermek" diyorlardı.

Ulusoy cephesinde ise bir şaşkınlık yaşanıyordu. Rüzgar bir anda terse dönmüştü. "Çekilecek misiniz?" sorusuna yanıt kısa ve netti;

- Yarın Ankara’ya gidiyoruz.

Siyasette 24 saat çok uzun zaman. 20 Ocak’taki seçimlere kadar neler yaşanır bilinmez ama şu anki skor çok açık: M.Ali Şahin:1 - Haluk Ulusoy:0"

CABBARİ
17-01-2006, 11:23
Aralarında öğretmen adaylarının bulunduğu pırıl pırıl üniversite mezunlarının, İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde çaycı, temizlik görevlisi ve ofisboy olarak çalışmaya başlaması, Türkiye'deki işsizlik sorununun en çarpıcı örneği oldu. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün boş kadrolarına yerleştirilen üniversiteli gençlerin, zor ekonomik şartlar altında hizmetli olarak göreve başlaması polisi bile şaşırttı. Çaycılık ve ofisboyluk pozisyonunu kaybetmemek için bazıları, okudukları üniversitelerdeki kayıtlarını dondurdu. Çaresiz gençler, 'Ne yapalım ekmek parası' derken, polis ağabeyleri onlara yardımcı oluyor.

'TEKNİSYEN' HİZMETLİ

Üniversiteli gençlerin hizmetli olmalarının öyküsü şöyle: Emniyet Genel Müdürlüğü, açık olan hizmetli kadrosu için 'teknisyen yardımcılığı' adı altında iş ilanı verdi. Kamu Personeli Seçme Sınavı'na (KPSS) girmiş ve kazanmış olan adayların alınacağı duyuruldu. İlan üzerine, KPSS'yi kazanan üniversite mezunu gençler çalışmak için müracaatta bulundu. Emniyet Genel Müdürlüğü de, müracaatlara göre bu kişilerin atamasını gerçekleştirdi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde çalışmak üzere, 52 üniversiteli, işe başlamak için bulundukları illerden İstanbul'a geldi.

Emniyet'in ilanına başvuran bazı gençler, 'teknisyen yardımcılığını' kendi branşları ile ilgili birimlerde yardımcı olarak çalışacaklarını zannettikleri için, 'polis ağabeylerinden' öyle olmadığını öğrenince, vazgeçti.

42 ÜNİVERSİTELİ İŞBAŞI YAPTI

Ekonomik zorluklar yaşadıkları için çalışmaya mecbur kalan 42 üniversiteli ise, Emniyet koridorlarında yeni görevlerine başladı. Müdürlerin ve büro personelinin hizmetlisi olarak çalışan gençlerin, İstanbul Emniyet Müdürlüğü merkez binası, Gayrettepe Emniyet binası ve ilçelere dağıtımları yapıldı. 'Teknisyen yardımcıları' ayda 450 YTL maaş alacak.





--------------------------------------------------------------------------------




Çaresiz Emniyet çaycıları

Üniversiteli çaycılardan, Sivas'tan çalışmak için İstanbul Emniyeti'ne gelen A. D. şunları söyledi: 'Üniversiteden mezun olduktan sonra iş aramaya başladım. Uzun süre işsiz kaldım. KPSS'ye girerek memurluk için müracaatta bulundum. Bir ay sonra aradılar, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde kadro açıldığını söylediler. Ben de kalkıp geldim; teknisyen yardımcılığının ne olduğunu bilmiyordum. Bana polis ağabeyler anlattı. İşe ihtiyacım vardı ve çalışma kararı aldım. Benimle birlikte çalışma hakkı kazanan birkaç kişi, çalışma şartlarını öğrenince işe başlamadan bıraktı.'

4 KİŞİYE BAKIYORUM

Emniyet'te görevine başlayan bir başka hizmetli L. E. de, her gününün iş bulma umudu ile geçtiğini belirterek şunları söyledi: 'Annem, babam ve iki kardeşime destek olmak zorundayım. Çalışmak için umutla sınava girdim. Kazandığım bildirilince derin bir 'oh' çektim. Aileme bakmak zorunda olduğum için çalışmaya başladım.'





--------------------------------------------------------------------------------




Polis ağabeyleri: Yazık bu gençlere

Üniversiteli 'teknisyen yardımcıları' en büyük desteği polis ağabeylerinden görüyor. Polisler genç mesai arkadaşlarını aralarına kabul ederken, onların bu tür işlerde çalışmalarını yadırgıyor. Gelen gençlerin işsizlik yüzünden bu işi tercih ettiklerini belirten polisler 'Yazık bu gençlere. Hepsi pırıl pırıl, ama işsizlik yüzünden kendi branşlarında çalışamıyorlar. Yapacak başka işleri olmayınca da mecburen burada çaycılık, odacılık yapıyorlar' diyor.

Akşam

fa77
17-01-2006, 12:40
Antalya'da mezar yerine yüzde yüz zam
Antalya Büyükşehir Belediye Meclisi, 4 kişilik aile mezar yeri fiyatını yüzde 100 artırdı. Antalya'da yeni mezar yeri fiyatları şöyle oldu:
16 Ocak 2006 21:06

Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Hüseyin Samani başkanlığında yapılan Belediye Meclisi toplantısında, Plan ve Bütçe Komisyonu'nun Aile Mezarlığı ücretiyle ilgili raporu görüşüldü. Aile mezar yeri fiyatlarının artırılması görüşmelerinde tartışmalar meydana geldi.

CHP'li meclis üyesi Mehmet Yönden, Belediye Meclisi'nin aldığı bu kararla asgari ücretle çalışan birinin aile mezarlığı alabilmesi için yemeden içmeden çalışması gerektiğini söyledi.

Yöndem, şöyle konuştu: ''Bu karar onaylanırsa millet ölmekten korkar. Aile Mezarlığı ücreti geçen yıl yüzde 42'lik artışla 3 bin 500 YTL'den 5 bin YTL'ye çıkartılmıştı. Mezarlıkta yer kalmadı diye karaborsa mı yapacağız. Mezarlıklarla ilgili ticareti meclise taşımayın.'' DYP'li Meclis Üyesi Cengizhan Gököz de bu kararın zengin aile mezarları yaratabileceğini ifade ederek, ''Mezarda bari eşit olalım. Sosyal adaletsizlik mezarlarda olmasın'' dedi.

Bağımsız üye İsmail Ertel de, ''Vatandaşın mezar yerine zam yaptığınızı duyarsa sayın Başbakan bile size kızar. Bu karar geçerse (vatandaşın mezarlarına göz diktiniz) diye muhalefet yaparım. Kimse gücenmesin'' diye konuştu. Aile mezar yeri fiyatlarının artırılması AK Partili üyelerin oylarıyla kabul edildi. Böylece, aile mezar yeri fiyatı 5 bin YTL'den 10 bin YTL'ye çıkarıldı.

-KENTTEKİ HAVA KİRLİLİĞİ-

Toplantıda ayrıca Antalya'daki hava kirliliği sorunu da ele alındı. CHP'li meclis üyeleri hava kirliliğiyle ilgili bilgi verilmesini istedi.

Bunun üzerine AK Parti Grup Sözcüsü İsmail Avşar, alınan ölçüm değerlerine göre, kentte hayati tehlike yaratacak boyutta bir kirlilik olmadığını söyledi. Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen bunun üzerine, ''Ölçüm değerleri ve açıkladığınız değerler bir değil. Ölçümlerle söylemler uyuşmuyor'' dedi. Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin hava kirliliğiyle ilgili önlemler alması gerektiğini belirten Evcilmen, yetkililerin kirliliğin üstünü örtmeye çalıştığını öne sürdü.

''Antalya'da 11 yıldır ilk kez bu denli hava kirliliği sorunu var'' diyen Evcilmen, alınan değerlerlerin Dünya Sağlık Örgütü'nün sınır değerlerinin 3-4 misli üzerine çıktığını iddia etti. Evcilmen, ''Hava kirliliği insan hayatını tehdit eder boyuta ulaşmıştır. Hava kirliliği ciddi bir iştir ve önlem alınması gerekir'' dedi.

AA

yani ölen adama son vazife %100 zam helal olsun yuh ya ağız tadıyla adamı öldürmüyorlar bile :angry8:

CABBARİ
17-01-2006, 19:04
Ağca'nın eski arkadaşı konuştu
Papa suikastinin diğer sanığı Ömer Bağcı, eski arkadaşı Mehmet Ali Ağca ile ilgili çok ilginç açıklamalar yaptı: ''Gelse misafir ederim, Oral Çelik ile hala görüşüyoruz'' İşte mesajlar.
17 Ocak 2006 17:57


Papa II. Jean Paul suikastı sanıklarından Ömer Bağcı (60), eski arkadaşı Mehmet Ali Ağca için ''Gelse misafir ederim'' dedi.

1989-1994 döneminde muhtarlığını yaptığı Denizli'nin Çal İlçesi'ne bağlı Bahadınlar Köyü'nde sakin bir yaşam sürdüğünü, 2 çocuk ve 5 torun sahibi olduğunu ifade eden Bağcı, geçimini 475 YTL olan emekli maaşıyla sağladığını söyledi.

Halen MHP Çal İlçe Teşkilatı Yönetim Kurulu üyesi olduğunu kaydeden Bağcı, Mehmet Ali Ağca ile İsviçre'de tanıştığını, ayrıca Abdullah Çatlı ve Oral Çelik ile de tanışıklığı olduğunu, bunun İsviçre'deki Türk Ocakları'ndaki görevinden dolayı gerçekleştiğini belirtti.

Papa suikastinde Ağca'nın kullandığı tabancayı kendisinin temin ettiğini yineleyen Bağcı, ''Tabancayı ben verdim. Ama Papa'ya suikast yapacağından bilgim yoktu. Bu olayda benim adımı verince, 1982'de İsviçre'de tutuklanıp İtalya'ya iade edildim. 4 yıl tutuklu kaldıktan sonra, bu davadan beraat ettim'' diye konuştu.

''Bu olayla ilgili pişmanlık duyuyor musunuz?'' sorusuna Bağcı, ''Kaderimiz buymuş. Bundan kaçış olmazdı. Bizim kaderimiz böyle yazılmış. Pişman değilim'' yanıtını verdi.

Serbest kaldıktan sonra hemen Türkiye'ye döndüğünü anlatan Bağcı, ''İsteseydim 1971'de gittiğim İsviçre'ye geri dönebilirdim. Çünkü aynı davada benimle birlikte yargılanan Musa Serdar Çelebi, Almanya'ya döndü'' ifadesini kullandı.

Bağcı, ''Eski arkadaşınız olan Ağca, sizi arasa veya buraya gelse misafir eder misiniz?'' sorusunu da ''Tabii ederim. Niye etmeyeyim? Benimle ne alakası var? Cezasını çekti. Kimseye kırgınlığımız, dargınlığımız yok'' diye yanıtladı.

''Ağca cezaevinden çıktıktan sonra sizi hiç aradı mı?'' sorusu üzerine de Bağcı, ''Adam daha başını kaldırıp etrafına bakamadı ki... Arar, aramaz bilmem ama, daha erken'' dedi.

Ağca'nın anılarıyla ilgili yüksek rakamlar isteyip zengin olmaya çalıştığı iddialarının sorulması üzerine Bağcı, ''Siz de öyle niyet yok mu? Zengin olma niyeti... Niye çalışıyorsunuz siz? Elbette bir araba, kat alayım dersiniz. Arabanız varsa yenileyeyim derseniz'' dedi.

Bağcı, ''Ağca'nın anıları çok para eder mi?'' sorusunu da şöyle yanıtladı: ''Bilemem... Ama anıları için kimseden para istediğini de sanmıyorum. Yıllardır bu gündemde. Ağca'nın bu olaylarla ilgili kimseden para aldığı var mı? Duyuldu mu?''

Papa davasında birlikte yargılandığı kişilerle görüşmesi olup olmadığı sorusuna da Bağcı, ''Oral Çelik ile hala konuşuyoruz, görüşüyoruz'' yanıtını verdi.

CABBARİ
17-01-2006, 19:08
Erzurum'da da kuş gribine rastlandı
Erzurum'da, kuş gribi şüphesiyle tedavi gören bir çocuğun, ilk test sonuçları pozitif çıktı. Bu vakayla birlikte Türkiye genelinde test sonuçları pozitif çıkan kişi sayısı 21’e ulaştı.
17 Ocak 2006 16:40


Sağlık Bakanlığı Kuş Gribi Koordinasyon Merkezi’nden yapılan açıklamada, Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinden gelip Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi görmekte olan ve yoğun bakım servisinde takibi yapılan bir çocuğun, ilk test sonuçlarının kuş gribi açısından pozitif çıktığı kaydedildi.

Söz konusu hastaya ait numuneler, ayrıca teyit için Londra’daki referans laboratuvarına gönderilecek.

Bu vakayla birlikte Türkiye genelinde test sonuçları pozitif çıkan kişi sayısı 21’e ulaştı.


SAMSUN'DA 3'Ü ÇOCUK 6 KİŞİ TEDAVİ ALTINDA

Yurt genelinde kuş gribine karşı çeşitli önlemler alınıyor.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Samsun'da kuş gribi
şüphesiyle Ondokuzmayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi'nde
halen 3'ü çocuk 6 kişi tedavi altında bulunuyor. Söz konusu
hastalardan alınan numunelerin ilgili kuruluşlara gönderildiği ve test
sonuçlarının beklendiği bildirildi.
Bu arada, 2 No'lu Sağlık Ocağı'na, Hastanebaşı Mahallesi'nden
başvuran B.A. (12) ve N.A'nın (16) durumlarının şüpheli görülmesi
üzerine 2 kız kardeş, ambulansla OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk
edildi.
Bafra İlçesi'ne bağlı Keresteci ve Gökçeağaç köylerinde şüphe
görülmesi üzerine ekipler, bu köylere yakın bölgelerdeki itlaf
çalışmalarını sürdürüyor.
Yaklaşık 4 kilometrelik bir alandaki 8 köyde itlaf çalışması
yapıldığı kaydedildi.

-ERZURUM-

Erzurum'un Narman İlçesi'nde kuş gribiyle mücadele kapsamında 3
bin kanatlı hayvan itlaf edildi.
Toygarlı Köyü'nde şüpheli tavuk ölümleri üzerine Narman Belediyesi
ile Tarım İlçe Müdürlüğü ekipleri, ilçede kanatlı hayvanların itlafı
için çalışma başlattı.
Kümeslerden toplanan kanatlı hayvanlar, poşetlere konularak, ilçe
merkezinin 3 kilometre uzağındaki şehir çöplüğünde açılan derin
kuyulara gömüldü.
Kanatlı hayvanların üzerine iş makinesiyle toprak örtüldüğü sırada
bazı tavukların poşetlerden kurtularak kaçması itlaf ekibine zor anlar
yaşattı.
İtlaf çalışmalarının yanında dezenfekte işlemlerine de ağırlık
verileceğini belirten yetkililer, vatandaşlardan kuş gribi
hastalığıyla mücadelede kendilerine yardımcı olmalarını istediler.

-MALATYA-

Malatya'nın Yazıhan İlçesi'ne bağlı Karacaköy'de kuş gribi
şüphesiyle inceleme başlatıldığı bildirildi.
Yazıhan Kaymakamı Nilüfer Canan Sürekli, yaptığı açıklamada,
Karacaköy'de 2 tavukta kuş vebası vakasına rastlandığı ihbarı üzerine
yetkililerin inceleme yapmak üzere köye gönderildiğini söyledi.
Tarım İlçe Müdürlüğü yetkilileriyle İlçe Sağlık Ocağı
doktorlarının köyde çalışmalarını sürdürdüğünü ifade eden Sürekli,
''Köylülere gribin bulaşıp bulaşmadığına dair tarama yapılacak.
Gerekli incelemeler sonrasında gerekirse köyde itlaf çalışmalarına
başlanacak'' diye konuştu.

-RİZE-

Rize Tarım İl Müdürlüğü'nce, merkeze bağlı yaklaşık 50 köy ve
mahalle muhtarını bilgilendirmek amacıyla kuş gribi konulu toplantı
düzenlendi.
Tarım İl Müdürü Kamil Kanat, Rize Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı
Salonu'nda, kuş gribi şüphesiyle ilin en ücra köylerinden alınan 75
numuneyi, incelenmek üzere Samsun Araştırma Enstitüsü'ne
gönderdiklerini belirtti.
Toplu ölümlerin olduğu bölgelere müdahale etmeye gayret
gösterdiklerini ifade eden Kanat, ''İlimizde tedirginlik yaratacak
durum yoktur. Bazen vatandaşlar, komşularının Erzurum'dan toplu olarak
kaçırdıkları hayvanları Rize'ye getirdikleri yönünde şaşırtıcı
ihbarlarda bulunuyor'' dedi.
Önleyici tedbirler aldıklarını da kaydeden Kanat, ''Belediyelerin
bulunduğu yerlerde kümesler ortadan kaldırılıyor. Eğitim çalışmalarına
ise gücümüz yettiğince devam edeceğiz'' diye konuştu.
Toplantıda, muhtarlardan köy ve mahallelerindeki kanatlı hayvan
sayısının belirlenerek, Tarım İl Müdürlüğü'ne bildirilmesi ve
şikayetlerin bir an önce yetkili makamlara iletilmesi istendi.

CABBARİ
17-01-2006, 19:09
Vali: Hastalanan tavuğu kesip yiyin!
Bahçesinde tavuk yetiştiren Vali Malay, tavuklarını kuş gribi bile olsa kesip yiyebileceğini söyledi. Vali, bununla da kalmadı, aynı şeyi vatandaşa tavsiye etti. Vali'nin gerekçesi..
17 Ocak 2006 13:40

İzmir’de yayımlanan Yeni Asır gazetesinde Gülay Bozkurt imzası ile yeralan habere göre, Aydın Valisi Mustafa Malay, Valilik Konağı'nda beslediği tavuk ve güvercinlere yem vermeye ve onlara bakmaya devam edeceğini söyledi.

Vatandaşların gönül rahatlığı ile tavuk eti ve yumurta yiyebileceklerini söyleyen Vali Malay, "Ben tavuk eti de yumurta da yiyorum. Kuş gribi bile olsa hiçbir şey olmaz. Vatandaşlarımız kuş gribinden şüphelendikleri tavuklarını kesip yiyebilirler. Yeter ki 70 derecenin üzerinde kaynatılsın. Ben yiyorum, herkese de tavsiye ederim" dedi.

13 tavuk ile 9 güvercin beslediğini ve her gün yemlerini kendi eliyle verdiğini söyleyen Vali Malay, kuş gribi denilen kanatlı hastalığını yeni bir hastalık olmadığını belirterek, "Bu bir tavuk, kanatlı hastalığıdır; yeni bir şey değil. Biz çocukken de vardı. Sadece adı yoktu. Adı yeni konuldu. O zaman tavuklara 'kıran girdi' diye bilinirdi. Hastalanan tavukları ölmeden kesip yerdik. Hiçbir şey olmazdı. Vatandaşların korkmasına gerek yok. Ben tavuk yiyorum. Tavuklarımın yumurtasını da yiyorum. Ama şu anda kesmemi gerektiren bir durum yok. Eğer kuş gribine yakalanırlarsa keser etini de yerim" dedi.

"Yemekten bulaşmıyor"

Tavuklarda risk olsa öncelikle kendi canını riske atmayacağını bunun da uluslararası bir tespit olduğunu ifade eden Malay, "İnsanın canından daha kıymetli bir şey olabilir mi? Öyle bir risk olsa önce ben yemezdim. Ben kuş gribi çıktı çıkalı tavuk yemeye de, yumurta yemeye de devam ediyorum ama hiç bir şey olmadı. Aydın'daki tavuklarda kuş gribi yok. Sadece yaban ördeği ve güvercinlerde var. Ayrıca kuş gribi şüphesiyle Devlet Hastanesi'nde müşade altında tutulan 9 hastanın da tahlil sonuçları negatif çıkıt. Hepsini taburcu ettik. Bu olay biraz fazla abartılıyor. Hastalık tavuk eti ya da yumurta yemekten değil, ölen hayvanla temastan geçiyor. Vatandaşlarımız buna dikkat etsinler" dedi.

Vali Malay, tavuk ve güvercinlerini tedbir için kafeslerinden çıkarmadığını, ilaçlamalarını zamanında yaptırdığını söyledi.

Yeni Asır-Gülay Bozkurt

CABBARİ
18-01-2006, 11:16
AİHM bu kez Türkiye'yi sevindirdi
Sürekli Türkiye'yi tazminata mahkum eden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu kez şaşırttı. Köye dönüşle ilgili pilot dava seçilen bir vatandaşın şikayeti AİHM'e takıldı.
18 Ocak 2006 00:20

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) bugün aldığı kararla, köye dönüş başvuruları konusunda, Türkiye'de iç hukuk yolunun işlediğini teyit ettiği bildirildi.



Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, AİHM'in, Güneydoğu Anadolu'da köye dönüşlerle ilgili “pilot dava” seçilen Aydın İçyer isimli vatandaşın başvurusunu “kabul edilemez” bulduğu belirtilerek, bunun, benzer başvurular için örnek teşkil etmekte olduğu kaydedildi.



AİHM'in, 5233 sayılı “Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun” yürürlüğe girmeden önce köye dönüş başvurularının içerisinde bir başvuru (Doğan başvurusu) seçerek ihlal kararı verdiği anımsatılan açıklamada, Strasbourg'daki mahkemenin, Aydın İçyer kararında ise, 5233 sayılı kanun ile oluşturulan iç hukuk yolunun, hem teorik, hem de uygulamada etkili bir iç hukuk yolu olduğunu vurguladığı, “başvuranın, malına ulaşamamasından kaynaklanan zararlarının karşılanması amacıyla bu yolu tüketmemiş olması nedeniyle başvurunun kabul edilemez olduğu sonucuna vardığı” belirtildi.



Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, kararda, iç mevzuat ve uygulamada genel eksiklikler görülen durumlarda, AİHM'in birbirine benzeyen her bir başvuruda aynı kararı tekrarlaması yerine, hükümetlerin bu eksiklikleri giderecek genel önlemler almasının en uygun yol olduğunu belirttiğinin altı çizildi.



Bu çerçevede, Türk hükümetinin “Doğan başvurusu” kararından (Haziran 2004) sonra köylerindeki mallarına ulaşamadıklarını belirten vatandaşların şikayetlerine çözüm getirmek amacıyla 5233 sayılı Kanun da dahil olmak üzere çok sayıda önlem aldığının vurgulanmakta olduğu belirtilen açıklamada, söz konusu kanunun, AİHM önünde bulunan benzer başvurular için iç hukuk yolu oluşturmak üzere çıkarıldığı ve kanunla ilgili son uygulamaların bu yeni iç hukuk yolunun ulaşılabilir ve olumlu sonuç verecek nitelikte olduğunu gösterdiği kaydedildi.



Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, “Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi” süreci ile bütünlük teşkil etmek üzere ve terör eylemleri ile terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin zararlarının karşılanması amacıyla hazırlanan 5233 sayılı kanun ve söz konusu kanunun uygulanmasına yönelik yönetmeliğin yürürlüğe girmesini takiben iller bazında “Zarar Tespit Komisyonları” kurulduğu ve başvuruların incelenmeye başlandığı anımsatıldı.



Açıklamada, söz konusu komisyonlara yaklaşık 178 bin başvuru yapıldığı ve yaklaşık 13 bin başvurunun sonuçlandığı belirtildi.



Türkiye'nin, AİHM'den, 5233 sayılı kanun ile oluşturulan mekanizmanın işlemeye başladığı ve etkili bir iç hukuk yolu oluşturduğu gerekçesiyle, önünde bulunan 1500 civarındaki köye dönüş başvurusunun incelenmesini askıya alması ve iç hukuka yönlendirerek reddetmesi talep ettiği kaydedilen açıklamada, Zarar Tespit Komisyonları'na yapılan başvurular, komisyonların çalışmaları, kararları ve ödenen tazminat miktarları ile ilgili kapsamlı bilgi ve belgelerin AİHM'e iletildiğinin altı çizildi.



TBMM'nin çıkarttığı yasayı “etkin bir iç hukuk yolu” olarak gördüğünü açıklayan AİHM'in bugünkü kararından sonra, “terör mağduriyeti” iddialarıyla başvurularda bulunan sekiz bin dolayındaki kişi, haklarını aramak için artık Strasbourg yerine Türkiye'deki mahkemelere başvurmak zorunda kalacak.



AİHM'in bu kararı, Türkiye'yi de yüklü maddi tazminat ödemekten kurtaracak.

CABBARİ
18-01-2006, 11:16
Atatürk’ün evlenmek istediği sultan
Mustafa Kemal Paşa ve İran Şahı'ndan evlilik teklifi alan Sultan Vahideddin’in kızı Sabiha Sultan, kendisine yapılan teklifleri neden reddettiğini anlatıyor.
18 Ocak 2006 06:59

Hürriyet Tarih Dergisi’nin sponsorluğunda hazırlanan ve Kanal D’de bu akşam saat 23.45’te yayına girecek olan "Son Osmanlılar" belgeselinde, Türkiye’den 1924’te sürgüne gönderilen hanedan mensuplarının maceralı hayatlarıyla beraber, Sultan Vahideddin’in kızı Sabiha Sultan’ın hüzünlü öyküsü de yeralıyor.


Ama, Sabiha Sultan’ın hanedan mensupları arasında çok daha başka bir yeri var: Mustafa Kemal Paşa tarafından evlilik teklifi yapılmış bir sultan olması... Hadiseler başka türlü cereyan etseydi ve Sabiha Sultan genç Paşa’nın teklifine "Evet" demiş olsaydı tarih nasıl yazılırdı, kim bilir?

Türkiye’de, bundan 90 sene kadar önce, gerçek olması halinde tarihi baştan başa değiştirecek olan bir evlilik teşebbüsü yaşandı: Mustafa Kemal Paşa, Osmanoğulları’nın son hükümdarı Sultan Vahideddin’in kızı Sabiha Sultan’la evlenmek istedi.

İşte, Türkiye’nin yakın tarihini baştan başa değiştirecek iken son anda mümkün olamayan bu evlilik girişiminin öyküsü:

Sultan Vahideddin’in iki kızı vardı: Ulviye ve Sabiha Sultanlar... Hükümdarın küçük kızı olan Sabiha Sultan 1894’te doğmuş, ablasıyla beraber Batılı bir prenses gibi büyütülmüş ve evlenme çağına geldiğinde birçok talibi çıkmıştı. Talipler arasında zamanın İran Şahı Ahmed Kaçar Han da yer almış ama Sultan Vahideddin "Sünni bir padişah kızını Şii bir hükümdara nasıl verir?" diyerek isteği ustalıkla geri çevirmişti.

Sabiha Sultan’a işte o günlerde bir başka talip çıktı: Çanakkale’deki kahramanlığı dillerde dolaşmakta olan genç bir asker, Mustafa Kemal Paşa...

Mustafa Kemal Paşa, Sabiha Sultan’dan hakikaten hoşlanmış mıydı, yoksa ezeli rakibi Enver Paşa’nın seneler önce yaptığını yapıp saraya damat mı olmak istemişti, bunları kimse bilmiyor. Ama evlilik olamadı ve her iki taraf da kendi yollarına gittiler. Sonrası, málum... Paşa, Látife Hanım ile kısa sürecek bir izdivaç yaptı; Sabiha Sultan da son Halife Abdülmecid Efendi’nin oğlu olan ve seneler öncesinden aláka duyduğu kuzeni Şehzade Ömer Faruk efendi ile evlendi ve üç kızları oldu: Neslişah, Hanzade ve Necla Sultanlar...

Sabiha Sultan, Mustafa Kemal Paşa’nın evlilik talebinden yakın dostlarına sonraki senelerde bahsederken hadiseyi doğrulayacak, hattá "Kendilerini bir defa görmüş ve hoşlanmıştım. Gayet yakışıklı idi. Ateş gibi gözleri vardı, alev alev yanıyorlardı. Ama evlenemezdim, zira Faruk’u seviyordum" diyecekti.

BAŞBAKANA YAZDIRDI

Bu evlilik meselesinden geriye tek bir belge kaldı: Sabiha Sultan’ın o günlerden 40 küsur sene sonra, Türkiye Cumhuriyeti’nde başbakanlık yapan ve ortanca kızı Hanzade Sultan’ın dünürü olan Suat Hayri Ürgüplü’ye yazdırdığı kısa hátıratının birkaç satır.

Mülákat şeklinde kaleme alınan bu hatıratta, Suat Hayri Ürgüplü, Sabiha Sultan’a "Duyduğumuza göre, Mustafa Kemal Paşa sizi istemiş, pederiniz razı olmamış. Doğru mudur?" diye soruyor ve Sultan şu cevabı veriyor:

"Evet, istemiş. Benimle konuşmuş değildir ama ben çekindim ve istemedim. Zira, önümde hiç de iyi örnek olmayan Enver Paşa ile Naciye Sultan’ın hayatı vardı. Sonra, tanınmış ...bir kumandanla aile hayatı kurabileceğime inancım yoktu."

Mustafa Kemal Paşa ile Sultan Vahideddin’in kızı Sabiha Sultan arasındaki evlilik meselesinin Sabiha Sultan tarafı, işte böyle. Merak edenler için, Sabiha Sultan’ın 1924 sürgününden sonraki hayatını da kısaca anlatayım:

Sultan, 1924 Mart’ında ailesiyle beraber gurbete gitti ve birkaç ay İsviçre’de yaşadıktan sonra Fransa’ya, oradan da Mısır’a naklettiler. Ama, büyük bir aşkla evlendiği eşi Şehzade Ömer Faruk Efendi ile Mısır’da iken aralarına soğukluk girdi ve 1948 Mart’ında boşandılar.

TAZİYE BEKLEDİ

Sabiha Sultan, Menderes Hükümeti’nin 1952 Haziran’ında hanedanın hanım mensuplarının Türkiye’ye girişini serbest bırakmasından sonra Türk vatandaşı oldu ve "Osmanoğlu" soyadını aldı. Sonra, İstanbul’a yerleşti; bir ara Avrupa’ya, kızlarının yanına gitti ve hayata 1971’in 26 Ağustos’unda, ortanca kızı Hanzade Sultan’ın Yeniköy’deki yalısında veda etti.

Sultan, boşanmış olmalarına rağmen, kocası Şehzade Ömer Faruk Efendi’ye duyduğu aşkı hayatı boyunca muhafaza etti. Hattá, Faruk Efendi’nin 1969 Mart’ında Mısır’da sürgünde vefat etmesinden sonra, kendisine başsağlığına gelmeyenlerle selámı sabahı kesti. "Boşanmıştınız, artık kocanız değildi, neden başsağlığına gelmelerini beklediniz?" diye soranlara da, "Evet ama amcazádemdi. Bana taziyede bulunmaları lázımdı" diyecekti.

Hadiseler başka türlü cereyan etseydi ve Sabiha Sultan genç Paşa’nın teklifine "Evet" demiş olsaydı tarih nasıl yazılırdı, kim bilir?

Son Osmanlılar artık kubbede kalan hoş bir sadadan ibaret

KANAL D’de ilk bölümü bu gece 23.45’te yayınlanacak olan "Son Osmanlılar" belgeselinde, Osmanlı Hanedanı’nın keder ve hüzün dolu sürgün hikáyelerini izleyecek, birçok acı hatıraların yanı sıra Sultan Reşad’ın torunu Mahmud Namık ve Sultan Abdülhamid’in torunu Abdülkerim Efendiler’in zindanların ıslak hücrelerinde ıstırapla yahut otel odalarında meçhul namlulardan çıkan kurşunlarla can verişlerinin öykülerine şahit olacaksınız.

Ama, bir hususu unutmamamız gerekiyor: Son Osmanlılar’ın hiçbiri, sürgüne gönderilen diğer memleketlerin hanedanlarının yaptığı hatayı yapmadı: Türkiye üzerinde ümitsiz bir iktidar mücadelesine girişmedi, Cumhuriyet ile yaşanan büyük değişimi kabul ettiler. Altı asır boyunca hüküm sürmüş olan Osmanlı hükümdarlarının torunları şimdi dünyanın dört bir yanına dağılmış vaziyetteler ve ailenin az sayıda mensubu da vatanında, Türkiye’de yaşıyor. Son Osmanlılar, artık kubbede kalan hoş bir sadadan ibaret.*

Padişah torununun ıstırap mektubu

GEVHERİ Sultan, Osmanlı hükümdarı Sultan Abdüláziz’in küçük oğlu ve Türk Müziği’nin en seçkin bestekárlarından olan Seyfeddin Efendi’nin kızıydı.

İstanbul’da, 1904’te dünyaya gelen Gevheri Sultan, sürgünün acısını 20 yaşındayken tattı ve Türkiye’den sınırdışı edilmelerinin hemen ardından babasını kaybetti, son derece sıkıntılı bir hayat sürdü, 1952’de verilen izinden sonra Türkiye’ye döndü, o da "Osmanoğlu" soyadını aldı ve dünyaya 1980’de veda etti.

Aşağıda, Gevheri Sultan’ın Kahire’de sürgünde bulunduğu sırada 1951’in 8 Aralık günü maddi yardım istemek maksadıyla kuzeni Sabiha Sultan’a yazdığı bir mektubun bazı bölümleri yer alıyor:

"Pek muhterem sevgili hemşirem,

...Ailemiz efradından birçoğu gibi hayat tarzımı istikbal ümidine bağlayarak bugüne kadar yaşadım. Fakat ne şartlar içerisinde yaşadığımı burada tekrar etmek gereksizdir. Gördüğüm uygunsuzluklar dolayısıyla pansiyondan pansiyona naklederek hayatımı sürdürmekteyim.

...Vaziyetimi beni yakından görmekle anlayabilirsiniz. Bugün üstüme giyecek iki kombinezonumdan başka bir şeyim yoktur. İnsan gençliğinde her türlü sıkıntıya tahammül edebilir fakat yaş bir dereceye geldiği zaman tahammül etmek şöyle dursun, nefsine pek ağır geliyor. Cenáb-ı Hak’dan dilediğim tek şey, biran evvel rahmetli anneciğime kavuşmaktır.

...İşte, benim yüksek kalpli hemşireciğim! Benim gibi bedbaht bir kadına merhamet gösterip yardım etmek bir sevaptır. Bugün yardımınıza muhtacım. Sizi seven ve pek çok seven merhum amcanızın ruhuna hürmeten bilmeyerek size karşı bir hatada bulundum ise beni affediniz ve iltifatınızdan beni mahrum etmeyiniz. Bunu yüksek kalbinizden ve hakka ve adalete olan bağlılığınızdan beklerim. Bilvesile en derin hürmetlerimle mübarek ellerinizi öper, iltifatınızı beklerim efendim.

Gevheri"



Hürriyet

CABBARİ
18-01-2006, 11:17
Askeri mahkemenin dersane kararı
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi emsal bir kararla, bir cemaate ait iddiasıyla özel dersaneye giden öğrencinin Astsubay Meslek Yüksekokulu’ndan atılmasını hukuk dışı buldu
18 Ocak 2006 08:20


ASKERİ Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM), Afyon Sandıklı’da hizmet veren ve Fethullan Gülen cemaatine ait olduğu iddia edilen Maltepe Dersaneleri’ne bağlı Kocatepe Dersanesi’nde eğitim gören kişinin Astsubay Meslek Yüksek Okulu’ndan çıkartılmasını hukuka aykırı buldu.

AYİM, Gülen cemaatine ait olduğu iddia edilen bir dersanede eğitim gördüğü tesbit edilen kişi hakkındaki güvenlik soruşturmasında elde edilen bilgileri, güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığını gösterir nitelikte bilgi olarak kabul etmedi. AYİM’in bu kararının ardından ülke genelinde Gülen cemaatine ait olduğu iddia edilen dersanelerde eğitim gören kişilerin askeri okullara girmesinin önü açılmış oldu.

İlçede başka dershane yoktu...

Davacı, Jandarma Astsubay Meslek Yüksekokulu’nu bitirdikten sonra hazırlık kampı aşamasında hakkında yaptırılan güvenlik soruşturmasının olumsuz çıkması nedeniyle okuldan uzaklaştırıldığını belirterek, işlemin iptali talebiyle AYİM’e başvurdu. Okuldan uzaklaştırılma gerekçesinin kendisine bildirilmediğini belirten davacı, okul öncesi devam ettiği dersanenin irticai gruplara yakınlığıyla bilinen dersaneler arasında yer almasının okuldan atılmasına gerekçe gösterilmiş olabileceğinin, kendisine şifahen söylendiğini bildirdi. İlçede başka dersane olmadığını belirten davacı, okuldan uzaklaştırılması işleminin iptalini istedi. AYİM’in emsal olan kararında şöyle denildi: ‘Davacı hakkında Jandarma Astsubay Meslek Yüksekokulu’ndan çıkarılma şeklinde tesis edilen işlemin hukuka uyarlı olmadığı sonucuna varılmıştır.’



Star

CABBARİ
18-01-2006, 11:17
Üçüncü kehaneti oluşturma çabası
Araştırmacı–Gazeteci Ali Rıza Bayzan, Jeopolitik Dergisi’nde çıkan "Teo-Politik bir proje olarak Mesih ve Armagedon Kehanetleri" başlıklı makalesinde önemli tespitler yaptı.
18 Ocak 2006 08:32


Jeopolitik Dergisi’nde çıkan "Teo-Politik bir proje olarak Mesih ve Armagedon Kehanetleri" başlıklı makalesinde Araştırmacı–Gazeteci Ali Rıza Bayzan, "Mesihci ve Kıyametçi akımların faaliyetleri, muhatap olan ülkeler açısından bir ulusal güvenlik sorunu oluşturmaktadır" ifadelerini kullandı.

Üçüncü Kehaneti gerçekleştirmek istiyorlar
Bayzan, yazısındaki "Üçüncü Kehanet ve Siyon İnancı" başlıklı bölümde Yahudi ve Protestan Hıristiyanların inancına göre Mesih’in yeniden yeryüzüne gel(ebil)mesi için Üçüncü Kehanet’in gerçekleş(tiril)mesi gerektiğini ve Yahudilerin ve Protestan Hıristiyanların bu kehaneti Tanrı’nın Kitab-ı Mukaddes’te açıkladığı plan olarak gördüklerini ifade etti. Üçüncü Kehanet’in iki koşulu olduğunu yazan Bayzan, bunların İsrail’in vaat edilmiş topraklara (Eretz Israel) ulaşması ve Mescid-i Aksa’nın ve Kubbetu’s-Sahra’nın yıkılıp yerine Süleyman Tapınağı’nın inşa edilmesi olduğunu kaydetti.

3. Dünya savaşı kapıda
Üçüncü kehanet konusunda çok önemli bir ayrıntıya da değinen Yazar Bayzan, Protestanlara ve Yeni Hıristiyan Akımlar’a göre Mesih’i göndermesi için Tanrı’yı harekete geçirmek gerektiğini ve bu inanca göre bunun yolunun, Üçüncü Kehanet’in Tanrı’ya bırakılmayıp insan eliyle gerçekleştirilmesi olduğunu kaydetti. Bayzan, "Bu aşamadan sonra artık bir inanç ve kehanet ile değil dinsel- politik bir proje ile karşı karşıyayız demektir. Bu iki koşulun gerçekleş(tiril)mesinin büyük çaplı bir savaşın hatta III. Dünya Savaşı’nın çıkması demek olduğunu anlamak için ortalama bir zeka yeter" dedi.

Hıristiyan Siyonizmini CIA ve Pentagon yaygınlaştırdı
Hıristiyan literatüründe "Hıristiyan Siyonizmi" olarak tanımlanan inancın Yahudi Siyonizmini sonuna kadar desteklemeyi öngördüğünü kaydeden Bayzan, "Örneğin Başkan Bush tarafından Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu’na atanan Güneyli Baptist Kongresi liderlerinden Richard Land, Evanjeliklerin İsrail’e verdiği desteği şöyle açıklıyor: ‘Evanjeliklerin desteği, Vadedilen Topraklar’la izah edilebilir. İncil’e göre Allah, bu toprakları ebediyen Yahudilere vereceğini vaadetti. Onlara göre Allah Yahudileri kutsayanları kutsayacak, lanetleyenleri de lanetleyecek. Burada dikkate değer bir başka nokta Hıristiyan Siyonizmi’nin Amerika’da yaygınlaşmasında CIA ve Pentagon’un aktif rol aldığı iddialarıdır." ifadelerine yer verdi.

Jane Lampman’dan ilginç tesbitler
Araştırmacı- Gazeteci Ali Rıza Bayzan yazısında "The Christian Science Monitor" yazarlarından Jane Lampman’a ait bir iddiayı da hatırlattı. Oldukça önemli tespitlerin yer aldığı Lampman’ın yazısında şu ifadelere yer veriliyordu: "1948’de İsrail’in yaratılması ve İsrail’in bütün Kudüs’ü, Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ni işgal ettiği 1967’deki Yedi Gün Savaşı, Kıyamet öncecileri son günlerin başladığına inanmaya sevk etti. Şikago’daki North Park Üniversitesi’nde Din ve Ortadoğu Çalışmaları Profesörü olan Donald Wagner, 1970’lerde en çok satanlar arasında yer alan Bay Lindsey’in kitabının Kıyamet önceci öğretileri milyonlarca Amerikalı nezdinde popüler hale getirdiğini ve tam merkeze de İsrail’i yerleştirdiğini söyledi. Bay Wagner, Bay Lindsey’in bir danışma işi başlattığını, Pentagon, CIA, İsrailli generaller ve Amerikan Kongresi’yle toplantılar yaptığını söyledi."

Ulusal güvenlik sorunu oluşturuyorlar
Yazar, eldeki veriler değerlendirildiğinde Mesihci ve Kıyametçi Akımların faaliyetlerini, dünya egemenliği inancı/arzusu bağlamında değerlendirmek gerektiğini belirterek buna göre Mesihci ve Kıyametçi Akımların faaliyetlerinin doğrudan bir ‘Uluslararası Politik Mesele’ olduğunu ve bu bağlamda Mesihci ve Kıyametçi akımların faaliyetlerinin, muhatap olan ülkeler açısından bir Ulusal Güvenlik Sorunu oluşturduğunun altını çizdi.



Milli Gazete

CABBARİ
18-01-2006, 11:18
Türk şirketleri dünya liginde üst sıralara tırmanıyor. İş Bankası ve Akbank'ın değerleri GM ve Ford'u geçti.

AB yolunda istikrarı yakalayan Türkiye'nin, şirketleri de değerlerini katlamaya başladı. İstanbul Borsası'nda işlem gören Akbank ve İş Bankası'nın borsa değerleri 20 milyar dolar sınırına yaklaşırken, GM, Ford, Volkswagen, Xerox gibi dünya devlerini geride bıraktı.

Dünya liginde sınıf atladık

İş Bankası ve Akbank'ın piyasa değerleri 20 milyar dolara yaklaştı. Değerini katlayan iki şirket Ford, General Motors gibi dünya devi şirketleri geride bıraktı. 5 yıl önce ağır bir krizi atlatan bankacılık sektörü, Türk şirketlerinin dünya liginde sınıf atlamasını sağladı.

Türkiye, değerini katladığı gibi Türk şirketleri de dünya devlerini geride bırakmaya başladı. İş Bankası ve Akbank'ın piyasa değerleri 20 milyar dolara yaklaştı. Türkiye'nin en büyük kurumlarından olan iki banka ulaştıkları değerlerle Commerzbank, Ford Motor, Xerox, Volkswagen ve General Motors gibi dünya devlerini solladı. Bugün İş Bankası'nın piyasa değeri 19.1 milyar doları aşıyor. Borsanın en değerli şirketlerinden Akbank ise değeri 17.4 milyar doları geçti. Dünyaca ünlü Forbes Dergisi'nde ulaştıkları değer ile iki banka bu yıl üst sıralara çıkacak. 19 milyar dolar değeri olan Fransız telefon devi Alcatel, 18.7 milyar dolar değeri olan Alman Commerzbank, İş Bankası'nın gerisinde kalacak. Akbank da 16 milyar dolar değeri olan ABD'li Ford Motor'u, 17 milyar dolar değeri olan Alman Volkswagen'i ve son yılarda zor günler geçiren, değeri 11.5 milyar dolara kadar inen General Motors'u ardında bırakacak. Daha benzer bir çok şirket 2006'daki şirket sıralamalarında İş Bankası ve Akbank'ın ardında kalacak.

DEĞERİ 3-4 KAT ARTTI
Avrupa Birliği yolunda istikrarı yakalayan Türkiye'de ekonomide yaşanan düzelme gerek özelleştirme kapsamındaki gerekse özel sektörün elindeki şirketlerin değerini katladı. 4 yıl önce ağır bir bankacılık krizi atlatan Türkiye'de bugün iki bankanın piyasa değerleri yabancı şirketlerle yarışır hale geldi. Gelişmekte olan ülkeler arasında AB etkisiyle hızla yıldızı parlayan Türkiye'de en hızlı büyüme bankacılık sektöründe yaşandı. 2000 yılında değeri 18 milyar doları aşan Turkcell, devlerle boy ölçüşür hale gelmişti. Sene 2006'ya gelindiğinde ise bu kez bankacılık sektörü ipi göğüsledi. Türk ekonomisinin lokomotifi haline gelen bankalar dünya arenasında isimlerini duyurmaya başladı. Bu başarıyı gören yabancı devler de son yıllarda Türk bankalarını satın almak için peşpeşe sektördeki bankaların kapısını çalmaya başladı.

2 YILDA DEĞİŞİM HIZLANDI
Nitekim buna bağlı olarak GE Consumer FinanceGaranti Bankası'na ortak oldu. Fortis, Dışbank'ı satın aldı. BNP Paribas'nın TEB'e ortak olurken, İtalyan Unicridito Koçbank'a ortak oldu. Rabobank, Şekerbank'ı satın aldı. Bu satın alma ve ortaklıklarla da bankacılık sisteminde yabancı payı yüzde 16'yı aştı. Özellikle son 2 yılda İş Bankası ve Akbank'ın piyasa değerleri 3-4 kat arttı. Tıpkı iki banka gibi Türk şirketlerinin bir çoğu değerlerini bu dönemde artırdı. 3 Kasım 2002 seçimlerinin ardından Türkiye'de tek parti iktidarının gücü ekonomiden siyasete her alanda istikrarı getirdi. 3 yıl önce 240 milyar doları zor bulan milli gelir bugün 300 milyar doları aştı.

DEĞERİ 160 MİLYAR DOLAR
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'ndaki şirketlerin 3 yıl önce değeri 50 milyar doları dahi bulmazken bugün tüm şirketlerin değeri 160 milyar dolara ulaştı. Bankacılık sisteminin aktif büyüklüğü 150 milyar dolardan 250 milyar dolara dayandı. İstikrarın ilk etkisi Türk bankacılık sektörüne yabancı girişi ile görüldü. Ardından hızla değer kazanan bankalar dünyada benzerine çok az rastlanan bir büyüme ile karşı karşıya kaldı. İşte bu büyüme potansiyeli önceki gün Yatırım Bankası Morgan Stanley'in raporuna da yansıdı.

MS: BANKALAR HÂLÂ UCUZ
Morgan Stanley, "Türk bankaları hâlâ çok ucuz" yorumu yaptı. Banka, Türkiye'deki bireysel müşteri pazarındaki büyüme beklentileri doğrultusunda yabancı bankaların Türkiye'ye ilgisinin daha da artacağına ve sistemdeki büyümenin ipotekli konut finansmanı sistemi olan mortgage ile daha da perçinleneceğine işaret etti.

sabah

CABBARİ
18-01-2006, 11:18
Vali Malay tavuk ziyafeti çekti!
"Kuş gribi de olsa tavuğu keser yerim" diyen Aydın Valisi Mustafa Malay, vatandaşa kötü örnek olmamak, endişeye düşürmemek için tavuklarını ve güvercinlerini dün kestirdi.
18 Ocak 2006 09:40

13 tavuk ve 9 güvercinin kesilip, temizlendikten sonra yenilmek üzere saklanması talimatını veren Vali Malay, akşam eve gittiğinde fırında pişen bir tavuğu afiyetle yedi.

Diğerlerini dolaba koyduklarını, daha sonra ailece yiyeceklerini de belirten Malay, "Aydın'da kesinlikle kuş gribi riski yok. Zaten bilim adamları açıklıyor. 70 derecenin üzerinde pişen tavuk yenilebilir diye. Ben yiyorum. Bile bile canımı tehlikeye atar mıyım" dedi.

Sabah

CABBARİ
18-01-2006, 11:18
Altaylı'nın ilk icraatı yazar kovmak
Sabah gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Altaylı, ilk icraat olarak gazetenin yazarlarından Ömer Lütfi Mete'nin yazılarına son vermek oldu. Altaylı'nın operasyonlarının süreceği belirtiliyor.
18 Ocak 2006 09:48
Sabah gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği'ne getirilen Fatih Altaylı, gazeteye damgasını nasıl vuracak sorusunun yanıtları belli olmaya başladı. Altaylı'nın ilk icraatı, yazar ve senarist Ömer Lütfi Mete'yi gazeteden ayırmak oldu.

Ömer Lütfi Mete, Haber7'ye yaptığı açıklamada, dünden itibaren gazete ile ilişkisinin kesildiğini söyledi.

Yazar Mete, gazete yönetimi tarafından kendisine herhangi bir gerekçe gösterilmediğini, kendisinin de bu yolda bir soru sormadığını belirtti.

Bazı gazetelerden teklif aldığı bilinen Ömer Lütfi Mete'nin, bir süre üzerinde çalıştığı Mevlana filmine yoğunlaşması bekleniyor.

ÖMER LÜTFİ METE KİMDİR?

Ömer Lütfi Mete, 1950 yılında Rize’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı. 1970 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne girdi. Aynı dönemde Babıali’de Sabah gazetesinde basın hayatına atıldı.1972’de İktisat Fakültesi’nden ayrıldı.1973 yılında Atatürk Eğitim Enstitüsü’ne girdi. 1976’da mezun oldu. Kısa süre edebiyat öğretmenliği yaptıktan sonra tekrar gazeteciliğe döndü. Tercüman, Ortadoğu, Türkiye, Yeni Binyıl, Ayyıldız gazetelerinde ve Türk Edebiyatı ve Boğaziçi dergilerinde yazdı. Çağrışım dergisini çıkardı. Bir çok senaryoya imza attı. İki dönem milletvekili adayı oldu.

ESERLERİ

Senaryoları:
- Bizim Ev,
- Çizme,
- Bizim Yunus,
- Köstekli Saat,
- Veysel Karani,
- Ahmet Bedevi,
- Evlere Şenlik,
- Avcı,
- Deli Yürek,
- The İmam.

Şiirleri:
Gülce (1989)

Romanları:
- Balonya Tüneli (1978),
- Çığlığın Ardı Çığlık (1989),
- Çizme (1991),
- Yerden Göğe Kadar (1993),
- Asker ile Cemre (1993).

Ömer Lütfi Mete'nin imza attığı Deli Yürek dizisi, kamuoyunda geniş ses getirdi.

Haber7

Yaban Ali
18-01-2006, 11:46
Vali Malay tavuk ziyafeti çekti!
"Kuş gribi de olsa tavuğu keser yerim" diyen Aydın Valisi Mustafa Malay, vatandaşa kötü örnek olmamak, endişeye düşürmemek için tavuklarını ve güvercinlerini dün kestirdi.
18 Ocak 2006 09:40

13 tavuk ve 9 güvercinin kesilip, temizlendikten sonra yenilmek üzere saklanması talimatını veren Vali Malay, akşam eve gittiğinde fırında pişen bir tavuğu afiyetle yedi.

Diğerlerini dolaba koyduklarını, daha sonra ailece yiyeceklerini de belirten Malay, "Aydın'da kesinlikle kuş gribi riski yok. Zaten bilim adamları açıklıyor. 70 derecenin üzerinde pişen tavuk yenilebilir diye. Ben yiyorum. Bile bile canımı tehlikeye atar mıyım" dedi.

Sabah

Bu gibi durumlara zaman zaman rastlamak mümkündür..

fa77
19-01-2006, 10:39
Sünniyiz diye bıraktılar

İran’da kaçırılan 3 Türk yamaç paraşütçüsünün Sünni Müslüman olduğu için serbest bırakıldığı ortaya çıktı. İstanbul’a gelmeden önce paraşütçü Avni Ozan, 4 Cundullah üyesinin kendilerini kaçırdığını ve "Müslümansınız, Türksünüz sizi bırakacağız" dediğini anlattı. İran hükümeti de Türklerin bırakılması için büyük baskı uyguladı.

24 Aralık akşam saatleriydi. İran’ın Zahedan kentinden Pakistan sınırına giden karayolu. Sınıra yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta. Yolu kesen Toyota Pikap’tan 4 silahlı adam çıktı.

Türk paraşütçüleri Serdar Durna, Yurdaer Etike ve Avni Ozan’ın içinde oldukları aracı durdular. Ve Türk paraşütçüleri kaçırdılar. 24 gün boyunca telefonlar işledi. Paraşütçülerin serbest bırakılması için pazarlıklar yapıldı. Kaçıranlar önceki gün sonunda 3 Türk paraşütçüyü serbest bıraktı ve dün öğleden sonra 15.00’te paraşütçüler Türk Büyükelçisi Bozkurt Aran’ın yanındaydı. Avni Ozan’la kurtulmalarından birkaç saat sonra telefonda konuştum.

4 KİŞİYDİLER

Sesinde endişeli bir mutluluk hissediliyordu.

Akşam saatlerinde THY’nin hiçbir ücret almadan verdiği uçak biletleriyle İstanbul’a uçmaya hazırlanıyorlardı. Olayı anlatmaya başladı:

"Pakistan sınırına yol alıyorduk. İki kabinli bir Toyota pikapla yolu kestiler. 4 kişiydiler. Ellerindeki silahlarla tehdit ettiler. Sonra onların aracına binmemiz için tehdit ettiler. Biz bir an durduk. O zaman ateş ettiler. Benim ayağımın bir metre yakınına ateş ettiler. Yapacak bir şey yoktu. Önce bizim araçla birlikte ana yoldan ayrıldık. Bizim aracı bıraktılar. Bizi de Toyota Pikap’a bindirdiler ve uzaklaştık."

Peki Türk paraşütçüler İran’da ne yapıyordu? Ne zamandır İran’daydı?

TEK AMAÇ SPOR

Avni Ozan, "1 Aralık’ta istanbul’dan yola çıktık. Tek amacımız vardı o da spor" diyor. Kimdi kaçıranlar? Neden kaçırdılar? Öldürecekler miydi? Ne istiyorlardı? Toyota Pikap dağlara doğru yol alırken 3 Türk paraşütçünün kafasındaki sorular buydu. Telefondaki Avni Ozan’a da bu soruları sordum. Anlatmaya devam etti.

CUNDULLAH MENSUPLARI

"İran devletinin Sünnilere baskı yaptığını iddia eden bir grup tarafından kaçırıldık. Bu grup İran yönetiminin Sünnilere çok baskı yaptığını ve kendilerinden bir grup insanın hapishanede olduğunu söyledi. Ayrıca paralarının ve araçlarının alındığını, bunların iadesi için yoldan geçen turistleri kaçırdıklarını ifade ettiler. Aslında bizi İngiliz ya da Alman turist zannedip kaçırmışlar. Ama yoldan geçen başka insanlar da aynı şekilde tehlikede."

Kaçıranlar Afgan terörist Cundullah örgütü mensubuydu.

Silahlı 4 kişi Türk paraşütçüleri önce dağlara götürdüler. Avni Ozan, dağlardaki günlerini şöyle anlattı:

24 GÜN KALDIK

"Önce çadırda kaldık. Sonra bulunduğumuz yerin güvenli olmadığını söyleyip başka yere götürdüler. Kerpiçten yapılmış bir odada kaldık. Toplam 24 gün ellerindeydik. Onlar kendi aralarında Beluci diliyle konuşuyordu ama biz anlamıyorduk. Benim biraz Farsçam var. Ben onlarla Farsça anlaşıyordum."

MÜSLÜMANSINIZ

Peki Türk paraşütçülere nasıl davrandılar?

Avni Ozan, "Rehin alıp kaçırırken ellerimizi bağlamışlardı. Ama yolda Türk ve Müslüman olduğumuzu söyleyince ellerimizi çözdüler. Ondan sonra herhangi bir sert davranışla karşılaşmadık. ’Siz Türksünüz ve Müslümansınız. Özellikle Müslüman olduğunuz için sizi bir süre sonra bırakacağız’ diyorlardı" diye korku dolu saatleri ve günleri anlattı. Peki sonra neler oldu ?

Türk paraşütçü anlatmaya devam ediyor :

"İkinci gündü. Türk Büyükelçili’ğiyle temasa geçtik. İsteklerini bildirdiler. Bizim için fidye bile istemişler. Ama verilmemiş."

İRAN’DAN AĞIR BASKI

Fidye verilmemesine rağmen nasıl bıraktılar? İşte bu noktada İran devletinin ağır baskı yaptığı anlaşılıyor.

Tahran’daki son gününde 3 paraşütçünün serbest bırakılmasında büyük rol oynayan Büyükelçi Bozkurt Aran’la da telefonda konuştum. Aran, İran hükümetinin rehinelerin kurtarılması için kendisiyle olağanüstü işbirliği yaptığını ve kaçıranlara büyük baskı yaptığını söyledi. Avni Ozan da, "Sonradan öğrendiğimize göre, İran devleti bizim bazı molla ulemalardan kurtarılmamızı istemiş. Mollalar ve ulemalar bu gruba baskı yapmışlar. Bunun sonucunda bırakıldığımızı öğrendik. Müslüman olmamız etkili oldu. Ama Müslümanlıktan da öte baskılar sonucunda bıraktılar zannediyorum" dedi.

Ve 24 gün sonra gelen özgürlük...

"Risk yüksekti. Ama umudumuzu kaybetmedik. Sonuçta serbest kaldık. Kurtuluyorduk ve hayattaydık. Çok sevindik" diye biraz sesi titreyerek sözlerini noktaladı.

YA 8 İRANLI ASKER

Ya kaçırılıp öldürüldüğü söylenen 8 İranlı asker? Avni Ozan bilgisi olmadığını söylüyor, ama Türk paraşütçüler kadar şansının olmadığı anlaşılıyor.

Elçimiz karşıladı

İRAN’da 24 Aralık’ta Cundullah örgütü tarafından kaçırıldıktan sonra, İranlı yetkililerin girişimleriyle serbest bırakılan 3 Türk yamaç paraşütçüsü dün Tahran’a geldi. Serdar Durna, Yurdaer Etike ve Avni Ozan’ı Mehrabad Havaalimanı’nda karşılayan Türkiye’nin Tahran Büyükelçisi Bozkurt Aran, İranlı yetkililere teşekkür etti. Aran, uzun yoldan gelen Durna, Etike ve Ozan’ın da ellerini sıkarak "Geçmiş olsun" dedi.

fa77
19-01-2006, 10:40
Kızım idam istemezdi



Tayland’da İngiliz turist Katherine Horton’a yılbaşı gecesi tecavüz edip öldüren iki balıkçı, Tayland Başbakanı Shinawatra’nın çağrısı üzerine idam cezasına çarptırıldı. Kurbanın annesi "Kızım idam istemezdi" diye itirazda bulundu, ancak karar değişmedi. Turizmi tsunamiden zarar gören Tayland, daha fazla turist kaybetmemek için iki balıkçıyı idam edecek.

TAYLAND’da tecavüz ve cinayet suçuna genellikle daha hafif cezalar verilirken, İngiliz turist Katherine Horton’a (21) tecavüz edip öldürmek suçundan yargılanan balıkçıların davasından dün idam kararı çıktı. Tayland’ın Surat Thani mahkemesi, kurbanın annesi Elizabeth Horton’un "Kızım idama karşıydı, idam edilmelerini istemezdi" diye yaptığı itirazı kabul etmedi ve tecavüzcü katillere en ağır cezayı verdi. Bu kararda Başbakan Thaksin Shinawatra’nın yaptığı çağrı etkili oldu.

Bualoi Posit (23) ve Wichai Somkhaoyai (24) adlı balıkçılar zehirli iğne ile idam edilecekler. Ancak otomatikman 30 gün yasal temyiz süresi var. Bu süre içinde başvurulursa Bangkok’daki temyiz mahkemesinin karar verebilmesinin aylar sürebileceği belirtiliyor.

Surat Thani mahkemesi hakimi Chamnong Sutchaimai, "İşledikleri suç insanları korkutacak türden. Başkalarını da aynı suçu işlemekten caydırmak için ik sanık idam cezasına çarptırılmıştır" dedi.

Suçlarını kabul eden sanıklardan Bulaloi, "Yaptıklarımdan çok pişmanım" dedi. İki balıkçı teknede içki içip ***** seyrettikten sonra kıyıya yüzdüklerini, burada yalnız yürürken ve cep telefonuyla konuşurken karşılaştıkları Katherine Horton’a odunla birkaç kez vurduktan sonra tecavüz ettiklerini ve denize attıklarını itiraf ettiler.

Katherine’in annesi Elizabeth, kızının idama karşı olduğunu ve sanıkların öldürülmelerini istemeyeceğini gerekçe göstererek ömür boyu hapis cezası verilmesi için mahkemeye başvuruda bulundu. Mahkeme, bu başvuruyu inceledikten sonra reddetti. Başbakan Thaksin, bu cinayetin ülkenin imajını zedelediğini ve turizme darbe vurabileceğini belirterek sanıklara mümkün olan en ağır cezanın verilmesi için çağrıda bulunmuştu.

Tayland’a her yıl 750 bin İngiliz turist gidiyor ve İngiliz hükümeti özellikle bu ülkeyi ziyaret edecek kadınları dikkatli olmaları yolunda uyarıyor.

fa77
19-01-2006, 10:41
Kesik parmakla şantaja 22 yıl



ABD’de, Wendy’s fast food zincirinden para sızdırmak amacıyla, sipariş ettikleri yemeğin içine kesik bir parmak koyarak restoran sahiplerine şantaj yapmak isteyen çift, toplam 22 yıl hapis cezasına mahkum edildi.

Geçen yıl 40 yaşındaki Anna Ayala, Wendy’s’de, sipariş ettiği acı biber kızartmasından kesik parmak çıktığını iddia etti. Soruşturma sonucunda Ayala’nın eşi Jaime Plascencia’nın bir iş arkadaşının kopan parmağını 100 dolara alarak böyle bir oyuna kalkıştığı ortaya çıktı. Sonuçta Ayala 9 yıl hapis cezasına çarptırılırken, azmettiren eşi ise 13 yıla mahkum oldu.

fa77
19-01-2006, 10:41
Moskova’da ’The Day After Tomorrow-2’

Nerdun HACIOĞLU / MOSKOVA

Rusya’da mevsim normalinin 20 derece altına düşen ısı başkent Moskova’da termometreleri en dipteki eksi 30 derece seviyesinde tutarken, 12 milyonluk şehirde günün esprisi şu: "Bugünlerde doğa başrolde. The Day After Tomorrow-2’nin çekimlerini yapıyor."

SERT geçen kışa alışkın Ruslar bile iki günden beri bastıran soğuklardan pes etmiş durumda. Yüz binlerce insan çok şart olmadığı sürece burnunu bile dışarı çıkarmıyor.

Evlerde normal ısı alınan acil tedbirlerle şimdilik muhafaza edilebilirken, Rusya elektrik sisteminin her an çökebileceği uyarıları tedirginliği artırdı.

Geçtiğimiz gece Moskova’nın elektrik tüketim kapasitesi üst çizgiye yaklaşarak alarm vermeye başladı. Mevcut rezervin % 96’sı kullanılmış oldu. Oysa Meteoroloji Dairesi’ne göre bugün, yarın ve cumartesi günü ısı daha da düşerek şehir merkezinde eksi 37, şehir dışında ise eksi 43 dereceye düşeceği şeklinde ürkütücü bir tahmin yayınladı. Konutlara verilen enerjinin yeterli olabilmesi için sırf Moskova çevresinde 4 bin fabrikanın enerjisi, sokak ve reklam aydınlatmaları kesilecek.

Şimdi herkes "ne tedbir almalı" tartışmasında. Jirinovski’den yine ilginç öneriler geldi. Jirinovski "Tüm Rusya halkına çağrı yapıyorum. Evinizdeki buzdolaplarının fişini zekin. İçindekileri de pencerenin önüne koyun. Orası zaten en derin dondurucudan daha soğuk. Böylece ısınmak için gerekli milyonlarca kilovat elektir serbest kalır" dedi.

Okulları düne kadar tatil etmemekte direnen Rusya Eğitim Bakanlığı okulları kapatma planı yapmaya başladı. Isı eksi 25 derecenin altına düştüğünde okulların yasa gereği kapanması gerekiyor. Özel işyerleri ise patronla işçiler arasındaki anlaşmaya göre kepenk indirebilecek.

Tüm Rusya’yı etkisi altında tutan Sibirya soğukları şu ana kadar 56 kişinin donarak ölmesine neden oldu. Değişik şehirlerde donarak ölenler genelde "bomj" adı verilen evsiz barksız kişilerden oluşuyor.

Pencereden dışarı baktığınızda pırıl pırıl bir güneş görünüyor. Bu manzara aldanan yabancıların çoğu sıcak evden hafif elbise ve şapkasız dışarı çıkma teşebbüsünde bulunuyor. Hata yaptığını iki saniye sonra anlıyor.

Gazprom soğuklar yüzünden Avrupa’nın gazını kısıyor

RUSYA’daki aşırı soğuklar nedeniyle Gazprom şirketi de olağanüstü önlemler çerçevesinde Avrupa’ya gönderdiği doğalgazı geçici bir süre için kısacağını açıkladı. İnterfax ajansına göre Avrupa’da gazı azaltılacak ilk ülkeler İtalya, Avusturya, Bosna, ve Macaristan. Bu ülkelere gönderilen gaz miktarı %20 azaltılacak. Soğukların Rusya’da beklenenden uzun sürmesi durumunda sıra Almanya ve Fransa’ya da gelecek.

Hürriyet tedbiri

Moskova’yı rehin alan soğuklarda yaşamaya çalışan Hürriyet’in Moskova Temsilcisi Nerdun Hacıoğlu ile eşi Aksana, meteoroloji kıyamet soğukları geliyor alarmı verince şehir dışında doğalgazla ısıtılan evlerine yerleştiler. Moskova’da eksi 33 derecede otomobiller çalıştırılamıyor. Hürriyet temsilcisinin aracı ise sıcak garajda her an çalışmaya hazır durumda.

fa77
19-01-2006, 10:42
Muhlis Arı hakkında yeni tutuklama kararı


Only the registered members can see the link


Bayerischer Rundfunk Radyosu’nun verdiği habere göre, Almanya’da ’Mehmet’ lakabıyla tanınan Arı, Almanya’ya döndükten sonra ailesini tehdit ettiği gerekçesiyle çarptırıldığı 1 yıl 6 aylık hapis cezasını çekmemek amacıyla saklanmaya başladı. Arı’nın Almanya’ya giriş yaptıktan sonra teslim olmaması nedeniyle de hakkında tutuklama kararı çıkartıldı.

CABBARİ
23-01-2006, 19:15
Zincirleme kaza TEM’i kapattı: 1 ölü
İstanbul, Silivri Kınalı’da 30 araç birbirine girdi. 1 kişinin öldüğü, 24 kişinin yaralandığı zincirleme kaza sonrası TEM otoyolu trafiğe kapandı. Ulaşım E-5 karayolundan sağlanıyor.
23 Ocak 2006 16:05
Yazı boyutunu büyütmek için


TEM Otoyolu'nın Kınalı mevkiinde 30 aracın karıştığı zincirleme trafik kazası meydana geldi.TEM Otoyolu’nda Silivri yakınlarında yoğun kar yağışı nedeniyle meydana gelen çok sayıda trafik kazasında, 1 kişi öldü, 24 kişi yaralandı.

Alınan bilgiye göre, TEM Otoyolu Kınalı gişelerinde meydana gelen trafik kazasında, 30’a yakın araç birbirine girdi. Kaza nedeniyle otoyolun Edirne istikameti yaklaşık 1 saat trafiğe kapalı kaldı.

Kazaya karışan araçların çekilmesi ve olay yerinden ayrılmasıyla yol trafiğe açıldı. Ancak, kazaya karışan araçlardan yoluna devam edemeyen bir otobüsteki vatandaşlara, Silivri Belediyesi ekiplerince yardım edildi.

Bu arada, TEM Otoyolu’nun aynı mevkiinde her 2 yönde başka kazalar da meydana geldi. Bu kazaların birinde, otomobil içinde sıkışan 1 kişi hayatını kaybetti.

Diğer kazalardan dolayı Silivri Özel Millet Hastanesi’ne 20 yaralının getirildiği ve tedavilerine devam edildiği öğrenildi.

Öte yandan, Silivri Devlet Hastanesi’ne de kazalardan dolayı 4 yaralı getirildiği ve bunların ayakta tedavi gördükleri belirtildi.

Karayoları kazaya karışan ve TEM otoyolunun kapanmasına neden olan iki TIR'ın çekilmesine başlandığını açıkladı. TIR'ların çekilmesinin ardından TEM otoyolu yeniden trafiğe açılacak.

CABBARİ
23-01-2006, 19:16
İki sancılı alan

Cumartesi günü, Eğitim - Bir Sen'in davetlisi olarak Eskişehir'deydim. Konferans başlığı "Türkiye'nin sancılı alanları - Ortak Değerler" idi.
Seçkin bir toplulukla sohbet ettik, konferans sonunda sorular - katkılar oldu.

"Sancılı alan" olarak iki konunun altını çizdim:

1. Din - Devlet - Toplum ilişkisinin cereyan ettiği alan.
2. "Kürt meselesinden bölücülüğe, teröre, Doğu - Güneydoğu sorununa kadar değişik tanımlamalara konu olan alan...

Bu iki alan, Milli Güvenlik Kurulu'nda "irtica" ve "bölücülük" başlığı altında ülkenin "güvenlik sorunu" olarak belki de 80 yıldır gündeme geliyor ve "sancı" bir türlü sona ermiyor.

"Sancı"nın ikisi birbirinden tamamen kopuk değil.

Ve "sancı" önemli ölçüde toplumun yüzde 90 küsurunda temel değer olarak kabul edilen "İslam"ın devlet ve toplum nezdinde "farklı" muamele görmesinden kaynaklanıyor.

Dedim ki:
-İslam'ın farklı algılanışı, siyaseti, hukuku, eğitimi, toplumsal hayatı derinden sarsıyor. Dış politikada bile zaaf oluşmasına yol açıyor. Çok temel bir değerde toplumla devlet arasında oluşan perspektif farkının bir yerde sorunlar üretmesi kaçınılmaz ve Türkiye 80 yıldır bu sorunlardan kurtulamıyor.

Dedim ki:
-Bir ülkede devlet ve hükümet ayrımı diye bir şey oluşuyorsa, bu çok tabii görülüyorsa ve "devlet" denen şeyin "hükümet" denen şeyi üstten murakabe ettiği gibi bir durum ortaya çıkıyorsa orada çok açık bir çarpıklık var demektir.

Dedim ki:
-Bu ayrımın temelinde "hükümet"lerin halk oyu ile seçilmiş olması, "devlet"in ise, "kalıcı" bir yapı gibi görünmesinin etkisi vardır. Ve "halk oyu" ile seçilme, halkın bağlı bulunduğu değerler, onun da İslam'la ilgisi sebebiyle "kuşku"lara hedeftir ve işin içinde hükümetlerin yanlış yapma ihtigmali" saklıdır. Hükümet kulağını halka vererek yanlışlar yapabilir, devlet onu gözetler ve gerekirse düzeltir!!!

Dedim ki:
-Evet, düzeltir! Peki nasıl düzeltir? İşte, bildiğimiz usullerle... Parti kapatmalar, askeri müdahalaler, postmodern darbelerle...

Dedim ki:
-"Kürt meselesi" Lozan'da savunulan tez unutulmuş, orada "Türkiye'de Müslüman azınlık yoktur" tezi savunulmuş, yani İslam temel ortak payda olarak kabul edilmiş ama Türkiye'de sistem, toplumsal hayatta İslam'ın referans olmaktan çıkarılması, hatta azaltılması esasına göre kurulmuş... İslam azaltıla azaltıla da toplumu dokuyan unsurlar arasındaki temel bağlar gevşetilmiş, etkinliği kaybettirilmiş, sonunda "kavmi duyarlılıklar gibi ayrı motivasyon unsurları" devreye girmiş.

Dedim ki:
-Yani İslam'la gelişi güzel oynamak, toplumun temel dokusu ile oynamak anlamına gelmiş ve on yıllar içinde onbinlerce insanın hayatına, milyarlarca dolarlık ülke kaynağının heba edilmesine yol açmış...

Dedim ki:
-İslam'ı eğitimde, toplum ilişkilerinde vs'de bir değer kaynağı olmaktan çıkarmak, genç nesillerde kimlik boşluğu oluşturmuş, toplumda ahlaki savruluşlara yol açmış...

Dedim ki:
-Ne olacak bunun sonu? İslam'dan korkmak Türkiye'ye ne kazandıracak?


Dedim ki:
-İslam'la bin yıllık beraberlik Türkiye'ye ne kaybettirmiş?
-Yüceliş dışında bir şey var mı?

Dedim ki:
-İslam'ın toplumsal hayatta geriletilmesi aslında Milli Mücadele, Çanakkale, İstanbul'un Fethi, Malazgirt gibi temel tarihi dönüm noktalarını değerlendirmede kafa karışıklığının ürünüdür. Türkiye tarihinde bu temel dönüm noktalarını görmezden gelmeden, hatta üzerlerini çizmeden, İslam'ın varlık değeri konusunda yanlışlıklar yapamazsınız.

Dedim ki:
-Türkiye aklını başına toplamalıdır. Ülkenin bir güvenlik sorunu varsa, bunun İslam'dan kaynaklandığı gibi bir yaklaşım gerçekten bir akıl tutulması olur. İslam Türkiye'ye ancak güvenlik katar. Eğer halk çok temel bir güvenlik değeri ise ve bu halk, vatan sevgisini en önce İslam'dan öğrenmişse, şehitlik bir İslam kurumu ise.... İslam'ı geriletmenin Türkiye için temel bir güvenlik zaafı oluşturduğunu, bölücülük bir dertse, İslam'ı azaltmanın bölücülüğe doping yapmak olduğunu unutmamak lazım,.

Dedim ki:
-İster "devlet" bağlantılı diye nitelensin, ister hükümet bağlantılı olsun ülkenin farklı karar mercileri, İslam konusunda daha sağlıklı bir karar vermek zorundadırlar. Bunun vakti geldi, geçti, sancılar ülke bütünülğü için tehdit niteliği kazandı.

-Bunun için elbet laiklik yorumu üzerinde yeniden durmak gerekiyor.

Laikliği söz planında inanç özgürlüğü gibi tanımlarken, uygulamada bu yaklaşımı ıskalayıp, "İslam'a karşı bir din - değer alternatifi" gibi anlamak ve devleti bu yeni dinin ikamesi için görevli addetmek kadar büyük hata olamaz.

Bunları dedim, diyorum ve bir yerlerin duymasını istiyorum.

Bir gün duyuracağım ya da hep birlikte sancılanacağız, ülkemizin kayıpları için ağlayacağız.

Dilerim ülke olarak çok canımız yanmasın...

CABBARİ
23-01-2006, 19:16
Başsavcı Canpolat görevden alındı
Türkiye'nin ilk hayali ihracat kaçakçısı olan Turan Çevik ile ilişkisi olduğu saptanan Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcısı Ünal Canpolat görevinden alındı.
23 Ocak 2006 15:45
Yazı boyutunu büyütmek için


Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Turan Çevik, oğlu Ahmet Hilmi Çevik ve damadı Erkan Yıldız'ı resen tahliye yetkisiyle serbest bırakan Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcısı Ünal Canpolat'ı hakkında yürütülen soruşturmanın selameti açısından görevden uzaklaştırdı.
HSYK, bugün yaptığı toplantıda, Başsavcı Ünal Canpolat hakkında başlatılan soruşturmada, Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu'ndan Ceza işleri Genel Müdürlüğü aracılığıyla gelen ön raporu değerlendirdi.

Kurul, Canpolat'ı, Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 77. maddesine
göre, ''soruşturmanın selameti ve yargı erkinin nüfuz ve itibarının
zarar görmemesi için'' soruşturma sonuçlanıncaya kadar tedbiren
görevden uzaklaştırdı.
Kurul, soruşturma tamamlandıktan sonra Canpolat'a disiplin
yönünden bir ceza verilip verilmeyeceğini de karara bağlayacak.
Başsavcı Canpolat hakkında, cezai yönden henüz kovuşturma
başlatılmadığı öğrenildi.
Canpolat'ın 3 Şubat'ta yaş haddinden emekliye ayrılacak olması
hakkında başlatılan soruşturma için engel teşkil etmiyor.
Adalet Bakanlığı, Türkiye'nin ilk hayali ihracat sanıklarından
Turan Çevik ile oğlu ve damanın aleyhteki üç ayrı mahkeme kararına
rağmen tahliyesini sağlayan Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcısı Ünal
Canpolat hakkında soruşturma başlatmıştı.

CABBARİ
23-01-2006, 19:17
Vali Güler'den çok önemli uyarılar
"Görüş mesafesi zaman 1 metreye kadar düştüğü yerler oluyor. Bu çok ciddi bir uyarıdır. Araçlarla mümkün olduğu kadar trafiğe çıkmayın. Yarın daha etkili bir yağış bekleniyor."
23 Ocak 2006 17:10
Yazı boyutunu büyütmek için


İstanbul Valisi Muammer Güler'in açıklaması özetle şöyle:

İstanbul'da kırmızı alarm. 2004'te yaşanan afet ölçeğine yakın bir durum yaşanabilir. Görüş mesafesi zaman 1 metreye kadar düştüğü yerler oluyor. Bu çok ciddi bir uyarıdır. Araçlarla mümkün olduğu kadar trafiğe çıkmayın. Tipi şeklindeki yağış E-5 Karayolu'nda çok ciddi sıkıntılara neden olabilir.

İstanbul'da 310 trafik kazası meyadana geldi. Bu kazalardan sadece 1'i ölümlü.

Vatandaşlar mecbur kalmadıkça trafiğe çıkmamalı

Edirne'den İstanbul'a gelen vatandaşlar TEM yerine E-5 karayolu'nu kullanmalarını istendi.

Yarın daha etkili bir kar yağışı bekleniyor. Bu kar yağışı sabaha kadar etkisini daha da artıracak. Yağışın perşembe günü öğle saatlerine kadar etkisini sürdürmesi bekleniyor.

Elektrikle ilgili herhangi bir problem yok.

BİR UYARI DA TOPBAŞ'TAN

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul'da kar kalınlığının yer yer 3-5 santimetre olmasına rağmen yaşamda bir problem olmadığını bildirdi.
Topbaş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon
Merkezi'nde (AKOM) ekiplerinden karla mücadele çalışmalarına ilişkin
bilgi aldıktan sonra basın mensuplarına bilgi verdi.
Geçmişte her kar yağdığında trafikte ciddi problemler yaşandığını
hatırlatan Topbaş, ancak cuma gününden beri başlanan hazırlıklar ve
ana arterler başta olmak üzere yapılan tuzlama çalışmaları nedeniyle
kar kalınlığının yer yer 3-5 santimetre, sıcaklığın da eksi 2.5 ve 3
derece olmasına rağmen ana arterlerde buzlanma görülmediğini ve
trafikte bir problem yaşanmadığını söyledi.
Topbaş, bugün kar yağışının saat 13.00'ten itibaren
yoğunlaştığını, çarşamba günü geç saatlere kadar aynı yoğunlukta devam
edeceğini, perşembe günü öğle saatine kadar Avrupa Yakası'nda öğleden
sonra da Asya Yakası'nda sona ereceğini belirtti.
Perşembe ve cuma gecesi buzlanma olacağına dikkat çeken Topbaş,
sürücüleri özellikle ''kara buzlanma'' denilen asfaltın kuru olduğu
hissini uyandırarak zincirleme kaza yapılmasına neden olan buzlanmaya
karşı dikkatli olmaları konusunda uyardı.
Topbaş, şu anda İstanbul'da 209 noktada 3 bin personelin 661
araçla müdahaleye hazır bir şekilde beklediğini, köprülerde rüzgar
nedeniyle sabah saatinde ilave şerit uygulaması yapılmaması üzerine
yoğunluğun yaşandığını, ama şu anda normal olduğunu söyledi.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nden alınan bilgiye göre rüzgarın
saatteki hızının yer yer 94 kilometreye ulaştığını belirten Topbaş,
evsizlerle ilgili sokaktan 30 vatandaşın toplanarak Tevfik Aydeniz
Spor Salonu'nda muhafaza edildiğini, bunlardan birinin de ailesine
teslim edildiğini kaydetti.

-AKOMCELL HİZMETİ-

Topbaş, Turkcell ile ortak yürütülen bir çalışmayla ''Akomcell''
adı altında kar ve buzlanmaya ilişkin kritik bilgilerin vatandaşların
cep telefonlarına aksettireceklerini bildirdi.
Topbaş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak AKOM'un bir radyo
yayını yapabilmesi yönünde talepleri olduğunu, ancak bu konuda yasal
düzenleme çıkmadığı için yayına başlayamadıklarını söyledi.
Topbaş, şunları kaydetti:
''Şu anda İstanbul'da yer yer kar kalındığı 3-5 santimetre
olmasına rağmen yaşamda bir problem görülmemekte. İstanbullulara
teşekkür ediyorum. Trafikte fazla araç yok. Demek ki mecbur kalmadıkça
dışarı çıkmamaları konusundaki uyarılarımıza dikkat ediyorlar.
İnanıyorum ki bundan sonra da İstanbul karla mücadelede çok ciddi bir
başarıyı her zaman sağlayacaktır. Bunu vatandaşlarımızla ve
ekiplerimizle birlikte sağlamış olacağız ve karın getireceği olumsuz
atmosferden de kurtulmuş olacağız.''
Daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Topbaş, bu
yıl İstanbul'da ilk kez buzlanmaya karşı solüsyon kullandıklarını da
belirterek, 500 ton solüsyonu korozyon yapmaması için boğaz köprüleri,
viyadükler, meydan ve metro çıkışlarında kullandıklarını bildirdi.
Bu miktarı gelecek yıl daha da artıracaklarını belirten Topbaş, bu
malzemenin pahalı olduğunu ve 72 saatlik bir etkisi bulunduğunu, bu
nedenle günü birlik yanlış kullanarak bu değeri dışarıya atmış olmamak
için doğru bilgilendirme ve doğru zamanlama ile bunun uygulanması
gerektiğini kaydetti.
Topbaş, şöyle devam etti:
''Perşembe günü öğlen saatlerine kadar kar yağışı devam edecek.
Perşembe ve cuma gecesi gizli buzlanmaya karşı vatandaşlarımızı
dikkatli olmaları konusunda uyarıyoruz. Buzlanma olmadığı için hayatın
normale döndüğü zannıyla vatandaşlarımızın çok rahat hareket etmemesi
gerekir. Çok mecbur kalmadıkça araçlarıyla dışarıya çıkmamalarını
öneriyoruz. Şu anda kentte bir problem yok. Karla ve buzla yaşamayı
artık bu şehir öğrenecek, bir problem olmaktan çıkacak. Nasıl ki her
yağışta İstanbul'da sellerden bahsederdik ve bu seneki yağışlarda hiç
sel olayı yaşanmadıysa, artık kar olayı da İstanbul'da bir sorun
olmaktan çıkacaktır. Ekipmanlarımız yeni yöntemler ve ileride
açıklayacağımız farklı projelerle İstanbul'u köylerine kadar karla
ilgili problemin yaşanmadığını bir kent haline getireceğiz. Ancak afet
boyutuna varan çok büyük ölçeklerdeki yağışlarda problem
yaşanabilir.''

-55 KAMERAYLA İZLEME-

Topbaş, şu anda 55 kamerayla kentin ana arterlerinin izlendiğini,
buna 55 yeni kameranın da daha eklenerek böylece toplam 110 kameranın
olacağını belirterek,''Şu anda İstanbul'un geneline hakimiz. Bir
problem yok. Vatandaşlarımızın olası bir kaza anında veya başka bir
acil durum için kullanacağımız emniyet şeritlerini kullanmamaları
bizim için hayati önem taşımaktadır. Akşam iş çıkışı da erken saatte
dönülmesini öneriyoruz'' dedi.
Topbaş, daha ileriki tarihlerde trafik yoğunluğunu dijital
haritalar aracılığıyla vatandaşların telefon ekranlarına
aktaracaklarını ve ona göre vatandaşların yol tercihi yapacağını
söyledi.

''SAMANDIRA'DA ÖLÇÜLEN KAR KALINLIĞI 10 SANTİMETRE''

İstanbul Meteoroloji Bölge Müdürü Mustafa Yıldırım, İstanbul'da bugün ölçülen kar kalınlığının, Samandıra'da 10 santimetreye ulaştığını bildirdi.

Mustafa Yıldırım, yaptığı açıklamada, il genelinde
etkili olan kar yağışının 26 Ocak Perşembe günü öğle saatlerine kadar
devam edeceğinin tahmin edildiğini belirtti.
Yıldırım, ''Kar yağışında, saat 14.00 itibariyle ölçülen kar
kalınlıkları, Atatürk Havalimanı'nda 1, Kumköy ve Göztepe'de 2, Sabiha
Gökçen'de 3, Sarıyer'de 4, Şile'de 5, Bahçeköy'de 8, Samandıra'da ise
10 santimetre olarak tespit edildi'' dedi.
İstanbul'da yarın en düşük hava sıcaklığının eksi 3, en yüksek
sıcaklığın ise eksi 1 derece olacağının öngörüldüğünü anlatan
Yıldırım, 25 Ocak Çarşamba günü en düşük sıcaklığın eksi 2, en yüksek
sıcaklığın sıfır, 26 Ocak Perşembe günü ise en düşük sıcaklığın eksi
3, en yüksek sıcaklığın eksi 1 derece olarak tahmin edildiğini
bildirdi.
İstanbul Meteoroloji Bölge Müdürü Mustafa Yıldırım, yarın poyraz
fırtınası ile birlikte kar yağışının etkili olacağını vurgulayarak,
şunları kaydetti:
''Poyraz fırtınasının saatte 60-70 km hızla eseceği tahmin
ediliyor. Çarşamba ise fırtına etkisini azaltacak, ancak etkili kar
yağışı perşembe günü öğle saatlerine kadar devam edecek. Dolayısıyla
etkili kar yağışı ve buzlanmanın günlük hayatı olumsuz bir şekilde
etkilemesi beklenmektedir.''

POLİS TRAFİK TEDBİRLERİNİ ARTIRDI

İstanbul Emniyet Müdürlüğü, kar yağışı nedeniyle trafik tedbirlerinin artırıldığını bildirdi.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan yazılı açıklamada, kar
yağışı ve olumsuz hava şartları nedeniyle TEM Otoyolu ve D-100
karayolunda kar yağışından itibaren gişe ve kavşak noktalarında
gerekli kontrollerin yapılarak, zincirsiz hiçbir aracın geçişine izin
verilmediği belirtildi.
Trafik yoğunluğunun azaltılması için kamyon ve TIR'ların gerekli
hallerde trafiğe girişlerinin kısıtlanarak, otoyol güzergahındaki
parklarda bekletileceği ifade edilen açıklamada, kar ve buzlanma ile
mücadele araçlarının yol güzergahlarında konuşlandırılarak gerekli
durumlarda müdahalede gecikilmemesinin sağlanacağı kaydedildi.
Açıklamada, Boğaz köprülerinde ulaşımın kesintisiz sağlanmasına
yönelik tedbirlerin alındığı ifade edilerek, trafik tedbirlerine ek
olarak ilçe emniyet müdürlüklerine bağlı asayiş ekiplerinin takviye
edildiği vurgulandı.
Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından hizmet içi eğitim verilen 307
personelin acil ihtiyaç durumunda bölgelerinde görevlendirileceği
belirtilen açıklamada, olumsuz hava şartları nedeniyle yol
güzergahları, AKOM ve Valilik Kriz Merkezi'nde 24 saat esasına göre
personel görevlendirildiği belirtildi.
Acil durumlarda vatandaşların ''155 Polis İmdat'' telefonundan
yararlanabileceği anımsatılan açıklamaya göre, başvurulabilecek diğer
telefonlar da şöyle:
''-Trafik Denetleme Şb. Md.
A Bölgesi: 0212 6651020- 0212 5477319
B Bölgesi: 0212 2144175
C Bölgesi: 0216 5674813-0216 5674818
Çevre Yolları: 0216 3430787
Şube Merkezi: 0212 2144434
Bölge Trafik Denetleme Şb. Md.
Kartal Şube Merkezi: 0216 3772204
Silivri İstasyon Amirliği: 0212 7270070
Şakir Koç İstasyon Amirliği: 0212 4720490-91.''

CABBARİ
23-01-2006, 19:17
CHP'li vekile ölüm tehdidi geldi
Şemdinli olaylarının açığa çıkması için büyük çaba gösteren CHP'nin Diyarbakır Millitevekili Mesut Değer, ölüm tehditleri aldı. Değer, mektubu bugün kamuoyuna açıkladı.
23 Ocak 2006 17:32
Yazı boyutunu büyütmek için


CHP Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ''6 Ocak'ta elle yazılmış bir tehdit mektubu aldım. Konu ile ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdum'' dedi.


Diyarbakır'da 11 sivil toplum kuruluşunca yapılan ortak basın
açıklamada ise, Şemdinli olayları faillerinin açığa çıkarılmasında
gayret gösteren CHP Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer'in bu
çabalarından rahatsız olan çevrelerden tehdit aldığı öne sürüldü.
Diyarbakır Ticaret Odası, Ticaret Borsası, Güneydoğu Sanayici ve
İşadamları Derneği, Diyarbakır Tabip Odası, Diyarbakır Eczacılar Odası
gibi toplam 11 sivil toplum kuruluşunun yaptığı ortak yazılı
açıklamada, Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'nde 9 Kasım'da bir kitapevinin
bombalanması sonrasında yaşanan olayların Türkiye'nin uzun yıllardır
tartıştığı, ancak açığa çıkarma iradesini gösteremediği ''çeteleşme''
olgusunu bir kez daha gündeme taşıdığı savunuldu.

Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
''Kamuoyunda oluşan hassasiyet üzerine TBMM bünyesinde kurulan
Şemdinli Araştırma Komisyonu, oluşan soru işaretlerini gidermeye
çalışırken, çeşitli müdahalelere maruz kalmıştır. Konuyu gündemde
tutmaya çalışan olayın faillerinin açığa çıkarılması için büyük gayret
gösteren komisyon üyesi Diyarbakır Milletvekili Sayın Mesut Değer, bu
çabalardan dolayı rahatsız olan çevrelerden tehditler almaya
başlamıştır. (Konuyu daha fazla kurcalamayın) yönündeki tehditlerin
TBMM çatışı altındaki bir parlamenteri hedef alacak boyuta gelmesi
olayın vahametini gözler önüne sermektedir. Hedef alınan Değer'in
şahsında Meclis'in kendisidir. Meclis bu konuda gereken duyarlılığı
göstermelidir. Bizler ülkenin bütünlüğünün bu gibi grupların korunması
yerine bütün yönleriyle açığa çıkarılmasından geçtiğine inanıyoruz.''

-''SAVCILIĞA BAŞVURDUM''-

CHP Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer, tehdit edildiği
gerekçesiyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurduğunu
söyledi. Milletvekili Değer AA muhabirine yaptığı açıklamada, Şemdinli
olayları nedeniyle CHP'nin oluşturduğu komisyonda yer aldığını
hatırlatarak, şöyle konuştu:
''Komisyon üyesi olarak çalışmalarda bulundum. Bireysel olarak
tespit ettiğim bazı hususlar basında yer aldı. Gazetelerde Şemdinli
olayları ile ilgili bazı evrakların bende yer aldığı belirtildi. Daha
sonra 6 Ocak'ta elle yazılmış bir tehdit mektubu aldım. Mektupta bana
ve Diyarbakır halkına hakaretler de yer alıyordu. Mektupta (Bize
önergemi veriyorsun. Meclis'e uygun davranış sergile. Yerinde otur.
Ortalığı karıştırma. Umarız mesajı aldın) ibaresi de yer alıyordu.
Mektubun geldiği gün Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdum.
Olay bundan ibaret.''

CABBARİ
19-09-2006, 14:28
Karadenizlileri şok eden fıkra!
Trabzon Valiliği tarafından bir hafta önce piyasaya çıkarılan ansiklopedideki Temel fıkrası, Karadenizlileri şoke etti. İşte valiliğin kitabındaki 'ahlak dışı' 'Temel fıkrası!
Trabzon Valiliği tarafından bir hafta önce piyasaya çıkarılan, Trabzon'un tarihi, eğitimi, ekonomik ve sosyal durumunu içeren 560 sayfalık ansiklopedideki Temel fıkrası ortalığı karıştırdı.

Kültür Müdürlüğü tarafından hazırlanan ansiklopedinin 220. sayfasındaki "****** Temel fıkrası"ndaki üslup ve anlatım, bölge halkının ahlaki duygularını inciten yapısı nedeniyle Karadenizliler'i şoke etti. Ansiklopedide Karadeniz'in simgesi Temel'in bölge insanı üzerindeki etkileri ve mizahi yönü anlatıldı "Trabzon Bölgesi yaşayan bir fıkra tipi olan 'Temel' tipi ile geleneğe canlı bir katkı sağlar. Bulduğu pratik çözümler, saflığı, temizliği ve bölge insanının toplumsal eleştiri felsefesini yansıtan yapısıyla üzerinde ayrıca durulması gereken bir olgudur" şeklinde bir yorumun yer aldığı ansiklopedide bu yorumun hemen ardından da fıkra yayımlandı.

İŞTE O FIKRA

Temel ile Cemal çok sıkı arkadaş. Bir gün Temel, Cemal'in evinin önünden geçiyormuş. Hanımı da cam siliyormuş.
Temel: Cemal evde mi? demiş.
- Yok, demiş.
- Aç kapıyı ben celiyirum.
- Hes len. Sen beni ......pu mu zannettin!
- Para vereceğimi kim söyledi?

CABBARİ
19-09-2006, 14:29
PKK’nın Ramazan ayı hazırlıkları!
Terör Örgütü PKK Ramazan hazırlığı yapıyor. Tabi fakir fukaraya kumanya dağıtmak ya da Kandil'deki teröristleri sahura kaldırmak için davulcu aramak gibi hazırlıklar değil bunlar...

PKK’nın yeni hazırlıkları!

Manşete bakıp PKK'nın ramazanda fakir fukaraya kumanya dağıtacağını sanmayın. Ya da Kandil'deki teröristleri gece sahura kaldırmak için davulcular bulunduğunu...

PKK gerçekten ramazan hazırlıkları yapıyor ve bu hazırlıklar dini motiflerle süslü! Bu çalışmaları biraz sonra anlatacağız ama önce terör örgütünün dini propaganda malzemesi olarak kullanma kararı aldığı güne dönelim. Bunun için 16 yıl geriye gitmemiz gerekiyor. Yıl 1990. Yer Şam PKK 2. Olağan Kongresi'ni yapıyor.

İstihbarat birimlerince deşifre edilen kongre kararlarının ilk üç maddesi dikkat çekici.

İşte o gün alınan kararlar;

1-) Dinsel mezhepleri PKK çevresinde toplamak,

2-) Aleviliği bir ulusal direniş motifi olarak ele alıp, özgün bir yaklaşımla değerlendirmek.

3-) İmamlar Birliğini kurumlaştırmak; camileri ulusal propaganda merkezleri olarak siyasal amaçla kullanmak.

Terör örgütü PKK o gün bu gündür dini propaganda malzemesi olarak kullanma çabası içinde. Bunda ne kadar başarılı olduğu ortada! Bugüne geldiğimizde ise örgütün aynı yöntemleri farklılaştırarak sürdürdüğünü görüyoruz. Şimdi gelelim kalemi elimize aldıran asıl konuya!

Bundan yaklaşık iki yıl önce Şükrü ve Orhan Güneş adlı iki terörist için İsveç'in Malmö kentinde mevlit okutuldu. Aynı günün akşamında ise iftar yemeği verildi. Organizasyonu yapan örgüt değil; Güneş ailesiydi ama mevlidin büyük ilgi görmesi örgüt yönetimini harekete geçirdi. O günden sonra ölen kimi teröristler için yapılan anma toplantılarında mevlit okutulmaya başlandı. Perde arkasında kalarak örgüt yönetiminin desteklediği bu organizasyonlar, ölen teröristlerin ailelerinden büyük ilgi gördü.

Polisle girdiği çatışmada öldürülen Fatma İden adlı kadın terörist için Almanya'nın Mannheim kentinde bulunan Kürt Kültür Derneği'nde okutulan mevlide rekor katılım oldu. Ve bunu diğer teröristler için okutulan mevlitler izledi.

Bu hafta sonu ramazan başlıyor. Cumartesi gecesi ilk sahura kalkılacak. Ve önümüzdeki otuz gün boyunca inançlı Müslümanlar oruç tutacak.

Örgüte yakın kaynaklardan yapılan istihbarat çalışmalarında PKK'nın ramazan ayında ölen teröristler için düzenlenecek törenlerde ya da anma adı altında yaptığı toplantılarda mevlit okutulması ve ardından iftar yemekleri verilmesi için organizasyonlar yaptığı ortaya çıktı.

PKK'nın mevlit okutmasının ardından iftar yemekleri organize edeceğini duyunca hiç şaşırmadım. Örgütün hedefi siyasallaşma sürecinde tüm Kürt halkına yüzü dönük bir portre çizmekse, İslami hassasiyeti olanları düşünerek hamleler yapması şaşırtıcı değil. Bu 16 yıldır var olan bir durum zaten. Ama örgüt ilk kez dini ritüelleri uluorta, herkese göstererek propaganda malzemesi yapıyor; işte bu çok ilginç!

DTP'nin kurucularından Selim Sadak ile konuşup bu manevranın ne anlama geldiğini sordum. Sadak DTP içinde dini konulara en hakim isim. Bana net bir yanıt verdi; "Aslında mevlit gibi iftar yemekleri de bir gelenektir ve bizim geçmişimizde bu vardır." Ancak dini ritüellerin örgüt tarafından kullanılması onu rahatsız etmiş olacak ki, "Mevlit okutulması, iftar yemekleri düzenlenmesi ailelere bırakılmalıdır ve bunu dışarıdan kimse destekleyip, yönlendirmemelidir" görüşünü paylaşmadan edemedi.

İşte böyle! Bakalım terör örgütünün mevlit okutulan, iftar yemeği düzenlenen ramazan etkinlikleri nasıl tepki bulacak? Bekleyip, hep birlikte göreceğiz.

Tabi yeryüzündeki her terör hareketinin altında yatan gerçek nedenin; emelleri uğruna her yolu mubah gören insanlar olduğunu bir kez daha görerek ve anlayarak

(Bugün)

CABBARİ
19-09-2006, 14:30
Ağca'dan Papaya: Ben bu işi bilirim
Mehmet Ali Ağca, Papa'ya mektup yazdı. "Ben bu işleri bilen birisi olarak diyorum ki! Can güvenliği tehlikede, Papa Türkiye'ye gelmesin." diyen Ağca şaşırtıcı bir 'sır'rı da açıkladı:
Only the registered members can see the link
Mehmet Ali Ağca, avukatı Mustafa Demirbağ aracılığıyla Papa'ya hitaben bir mektup yayınladı.

Ağca mektubunda, "ben bu işleri bilen birisi olarak diyorum ki! Can güvenliği tehlikede, Papa Türkiye'ye gelmesin. Zira kendisini karşılayamam. çünkü ben cezaevindeyim" dedi.

Ağca mektubunda bir de sır açıkladı: Kardinal Ratzinger, Vatikan'da bir kaç rahibeyle cinsel ilişkiye girmiş. Vatikan Muhafızları komutanı Alios Ertermann bunu gizlice kaydedip şantaj yapmış. Estermen ile hanımı ve muhafızı 1998'de öldürüldü.

Vatikan ise olayı dünyaya, "Muhafız ikisini öldürüp intihar etti" diye duyurdu. İtalyan istihbaratı Simsi, olayın iç yönünü biliyor, ülkesinin politikasını desteklemesi için Papa'ya şantaj yapıyor."

CABBARİ
19-09-2006, 14:31
Ankara'da Hurdacılar Sitesi yandı
Ankara Yenimahalle'de bulunan Hurdacılar Sitesi'nden büyük çaplı yangın çıktı. Alev alev yanan sitede itfaiye ekiplerinin yangını saatler sonra güçlükle söndürebildi.
Only the registered members can see the link
Başkent'te Hurdacılar Sitesi'nde gece saatlerinde başlayan yangın, sabaha kadar devam etti. Çok sayıda itfaiye ekibinin müdahale ettiği yangında ölen ya da yaralanan olmadı.
Ankara Yenimahalle'de bulunan Hurdacılar Sitesi'nde gece saat 04:30 sıralarında yangın çıktı. Lastiklerin depolandığı kısımda başlayan yangın, kısa sürede hurdalığın büyük bir kısmını sardı.

Hurdalıkda görevli bekçilerin ihbarı üzerine yangın yerine çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. Kısa sürede yangın yerine ulaşan itfaiye ekipleri yangına müdahale etti. İtfaiye erlerinin alevlere müdahalesi sırasında zaman zaman patlamalar yaşandı.

Hidrojen tüplerinin bulunduğu kısma sıçrayan alevler çok sayıda patlamanın yaşanmasına neden olurken itfaiye erleri ve çevredekiler patlamalar sırasında etrafa fırlayan demir parçaları nedeniyle korkulu anlar yaşadı.

Sabahın erken saatlerine kadar süren yangın, saat 07:00 sıralarında kontrol altına alındı. Yangının tamamen söndürülerek soğutma çalışmalarının devam ettiği bildirildi. Yangında ölen yada yaralanan olmazken büyük çapta maddi hasar oluştu. İtfaiye yangının çıkış nedenini araştırıyor. Polis ekipleri yangınla ilgili soruşturma başlattı.

(Cihan)

CABBARİ
19-09-2006, 14:32
Film gibi fuhuş baskını
Antalya’da fuhuş baskını düzenleyen polis ekiplerini karşısında gören 5 hayat kadını ve 2 erkek, polisten kaçmak için 4’üncü kattan 3’üncü kata atladı. Ölümüne atlayış mahallede sakinleri tarafından film gibi izlendi.
Deniz Mahallesi’nde oturan bir vatandaş, 157 nolu İnsan Ticareti Acil Yardım Hattı'nı arayarak Teomanpaşa Caddesi’nde bulunan Madenoğlu Apartmanı'nın 4’üncü katında fuhuş yapıldığını ve kadınların zorla evde tutulduğunu ihbar etti. Bu ihbar üzerine harekete geçen polis ekipleri belirtilen adrese kısa sürede gitti.

Polis araçlarının geldiğini gören evdeki kadınlar Songül Karnas, Didem Gezek ile ülkeleri açıklanmayan yabancı uyruklu Maryna Engelberger, Alona Houroleva ve Latmina Çobancı ile bu kadınları erkeklere para karşılığı pazarladıkları iddia edilen M.E ve M.Ö balkona çıktı.

Polis ekiplerinin kapıya dayanması üzerine evdeki erkek ve kadınlar, 4'üncü kat balkonundan bir alt kat balkonuna atladı. Atlayış sırasında balkon korkuluğuna çarpan Didem Gezek, sol bacağından yaralandı. 5 kadın ve 2 erkek, atladıkları balkonda yakalandı. Yaralı kadın ile sinir krizleri geçiren Songül Karnas Antalya Devlet Hastanesi'nde tedavi ettirildi. Diğer zanlılar ise Asayiş Şube Müdürlüğü'ne götürüldü.

Üst kattaki evde başka kadınların olabileceği ihtimali üzerine polis ekipleri kapıyı açmaya çalıştı. Çelik kapıyı kıramayan polisler itfaiyeden yardım istedi. Olay yerine gelen itfaiye aracının merdivenine binerek balkonundan eve giren ekipler, yaptıkları aramada içerde başka kimsenin olmadığını belirledi. Mahallede sakinleri, fuhuş operasyonunu film gibi izledi.

CABBARİ
20-09-2006, 11:11
Tecavüzcü Coşkun, Hannibal'le yarışıyor
Sinema.com sitesi, iki ay önce "Sinema Tarihinin En Kötü Karakteri"ni belirlemek için okuyucuları arasında bir anket düzenlemeye karar verdi. Yaklaşık 20 bin kişinin oy kullandığı ankette Tecavüzcü Coşkun ile Hannibal yarışıyor.
Only the registered members can see the link
Ankete iki ayda yaklaşık yirmi bin kişi katıldı. Oylamaya göre, Anthony Hopkins tarafından canlandırılan "Kuzuların Sessizliği" filminin kahramanı "Hannibal Lecter" en kötü karakter seçildi. "Hannibal Lecter" ile aynı oranda oy alan bir isim daha vardı: "Tecavüzcü Coşkun (Coşkun Göğen)."

sinema.com sitesinde yer alan bilgilere göre, diğer bazı kötü karakterler aldıkları oylara göre şöyle sıralanıyor:

Nuri Alço (tüm filmleri)

Erol Taş (tüm filmleri)

Darth Wader (Star Wars)

Aliye Rona (tüm filmleri)

Freddy Krueger (Elm Sokağı’nda Kabus)

Ajan Smith (Matrix)

Saruman (Yüzüklerin Efendisi)

CABBARİ
20-09-2006, 11:12
Sibel Kekilli'yi gözyaşına boğan film
43. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde Mehmet Ali Alabora ile başrollerini paylaştığı filmi ilk kez izleyen Sibel Kekilli gördükleri karşısında gözyaşlarını tutamadı.
Only the registered members can see the link
43. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin Ulusal Uzun Metrajlı Film Yarışması'na katılan ''Eve Dönüş'' filmi ilk kez izleyiciyle buluştu. Antalya Kültür Merkezi'ndeki galaya jüri üyeleri, filmin yönetmeni Ömer Uğur ve başrol oyuncularından Sibel Kekilli de katıldı.

Siyasetten oldukça uzak olan ve geçim derdiyle boğuşan işçi Mustafa'nın, kasıtlı bir ihbar üzerine 1980 yılındaki askeri darbede gözaltına alınması, maruz kaldığı işkenceler ve yaşadığı travmanın anlatıldığı filmi, bazı izleyicilerin zaman zaman gözyaşlarıyla izlediği görüldü. Filmin gösteriminin ardından düzenlenen söyleşiye katılan ve gözyaşlarını tutamayan başrol oyuncusu Sibel Kekilli, filmin etkisinden kurtulamadığını, bir süre konuşamayacağını belirterek seyircilerden özür diledi.

Yönetmen Ömer Uğur ise filmin öyküsünü 1980 yılında kendisi ve arkadaşlarının yaşadıklarından esinlenerek 16 yıl önce yazdığını, yurt dışında senaryo ödülü aldığını, ancak o dönemde filmi çekme imkanı bulamadıklarını kaydetti.

Yıllar sonra Limon Yapım'ın sayesinde filmi çektiklerini ve festivalde izleyici önüne çıkardıklarını anlatan Uğur, ''Gönlümdeki filmi çektim. 26 yaşındayken ben de arkadaşlarımla birlikte filmde yaşanan işkencelere maruz kalmıştık. Hepimizin yaşadığı şeylerdi onlar. Filmi iki arkadaşıma adadım. Gönül borcumu ödedim'' dedi. Ana karakter ''Mustafa'' gibi, kendisinin de işkence travması nedeniyle filmi izlerken bile zaman zaman irkildiğini ifade eden Uğur, film çekimleri sırasında Tabipler Birliği ile İnsan Hakları Vakfı'ndan danışmanlık aldıklarını belirtti.

Çok uyumlu bir yapım ve oyuncu ekibiyle çalıştıklarını, işkence sahneleri ve filmin konusuna rağmen çok eğlendiklerini dile getiren Uğur, ''Filmi 35 günde çektik. Tabii ki artı 16 yılı da ekliyorum. Bu ülkede yaşanan askeri darbeyi ve politik şiddeti anlattım. Eve Dönüş, antimilitarist, şiddet ve gayri insani unsurların tümüne karşı çıkan bir film. Festivale ödül için geldik, ödül isteriz tabii ki ama verilmezse de hak eden filme verdiklerini düşünerek saygı duyarım'' diye konuştu.

''Babam ve Oğlum'' filmiyle ilgili çağrışımlar ve filmdeki oyunculukların kendisini tatmin edip, etmediğine ilişkin soruya da Uğur, ''Babam ve Oğlum'u çok severek izledim. Benim filmimde ise artistik yön fazla ortada değil. Bunu fazla kullanmak istemedim. Oyunculuktan memnunum'' yanıtını verdi. Uğur, filmin 3 Kasım'da vizyona çıkacağını söyledi

. -''ÇOK UTANIYORUM''-

Söyleşide gözleri dolan ve soruları yanıtlamakta zorlanan Sibel Kekilli, filmi tamamlanmış haliyle kendisinin de ilk kez izlediğini belirterek, ''Eve Dönüş''ün Türkiye'de rol aldığı ilk film olduğunu hatırlattı. Kekilli, işkence sahneleri çekilirken yönetmene ve diğer oyunculara ''Türkiye'de böyle şeyler oldu mu?'' diye sorduğunu anlatarak, yaşananların ''Gerçek'' olduğunu ve yaşanılan acıları filmi izledikten sonra daha iyi anladığını söyledi.

Kekilli, ''Bunların yaşandığını bilmiyordum. Annem ve babam da Almanya'dayken anlatmamışlardı. Bilmemem çok ayıp gerçekten. Çok utandım. Yurt dışında yaşayan benim gibi tüm gençler, Türkiye'de yaşanan gerçekleri öğrensin'' diye konuştu. Kekilli, ödül kazandığı ve adını dünyaya duyurduğu ''Duvara Karşı''daki oyunculuğun ardından, ''Eve Dönüş''teki oyunculuğunu beğenip beğenmediğine ilişkin soruya da her iki filmin farklı çalışmalar, rollerinin de farklı karakterler olduğunu belirterek, oyunculuğuyla ilgili gerekirse özeleştiriyi yapacağını söyledi.

CABBARİ
20-09-2006, 11:14
Harun Kolçak Papa'ya karşı
Hıristiyanlığı seçen Kolçak, Aziz Malachy Kenahetlerine Göre Papalığın Sonu' kitabında kehanetleri değerlendirdi ve kitabının çıkış aşamasımda çıkan polemik için Papa'ya minnettar kaldı. Kolçak'a göre, kıyamet dünyada değil asıl VATİKAN'da kopacak
Only the registered members can see the link
Önümüzdeki hafta; Hıristiyanlık ve İslam dünyasını karşı karşıya getiren açıklamalarıyla gündemde olan Papa 16. Benedict'in ve Vatikan'ın sonunun geldiğini anlatan bir kitap piyasaya çıkıyor. Kitabın ismi ve içeriği kadar, yazan isim de hayli dikkat çekici: Harun Kolçak! Müzisyen Harun Kolçak'ın, arkadaşları Ergun Candan ve Yıldıray Yılmaz ile birlikte yaklaşık bir yılda bitirdiği kitabın adı ise 'Aziz Malachy Kehanetleri'ne göre Papa'lığın Sonu'... Kolçak ve arkadaşları, Sınır Ötesi Yayınları'ndan çıkacak kitapta, 866 yıl önce yaşayan ve Vatikan'ın 'Azizlik' payesi verdiği Aziz Malachy'nin kehanetlerine farklı bir bakış açısı getiriyor.

DİNİMİN KİTAPLA İLGİSİ YOK

Hıristiyanlığı seçtiği bilinen Harun Kolçak, "Kitapta bir dine göre bakış açısı sergilemedim. Benim özelimin kitabımla bir ilgisi yok" diyerek kitabını şöyle anlatıyor: "Bu kitap bir düşünce şeklini ortaya koymuyor. Derin araştırmalara yer veriyor. Yaptığımız araştırmalar, Papa'nın ve Vatikan'ın sonunun geldiğini ortaya koyuyor! Ama bu son, dünyanın sonu olmayacak! Sadece Hıristiyanlığın sonu değişecek. Kitapta bu sonun ardından dünyada ortaya çıkacak ruhani ve fizyolojik değişmeleri anlattık..." Kolçak, yıllar önce İsa'nın öğretisine merak sardığını ve bütün dinleri araştırdığını belirtiyor. Ünlü müzisyen, Hıristiyanlığın özellikle Vatikan yüzünden çok provoke edildiğini, Doğu ve Batı sürtüşmelerine neden olduğuna karar verdiğini ifade ediyor: "İsa'nın Kuran-ı Kerim'de söylendiği gibi ölmediğine inanıyorum. Bu konuya kitapta da belge ve fotoğraflarla geniş yer verdim. Amerikalı ünlü bir araştırmacı bulmuş bu belgeleri. Kefeninde yapılan çalışmalarda kan ve serum izlerine rastlanmış. Ölü bir bedende kan olmayacağına göre; İsa çarmıha gerildiğinde ölmedi. Vatikan bunu saklıyor. Çarmıha gerildiği gün, Yahudiler'in tatil gününe rastlaması yüzünden Yakup tarafından ertesi gün çarmıhta bırakılmadığını öğrendik. Yani İsa, Vatikan'ın ilan ettiği gibi çarmıhtan indirildiğinde ölmemiş! Kol ve bacakları kırıldığı için hareket edememiş ve ölü zannedilmiş. İsa'nın çarmıhtan indirildikten sonra ne olduğunu yazdık. Bizce Batı; yani Vatikan, Malachy'in kehanetlerini yanlış yönlendirdi."

Kıyamet dünyada değil asıl VATİKAN'da kopacak

Vatikan'ın 'Aziz' payesini verdiği ikinci yüzyıl rahibi İrlandalı Aziz Malachy'nin birçok kehanetinin gerçek olduğu iddia ediliyor. Malachy'nin son olarak 111. Papa olan 16. Benedict'in papalığını bildiği ve bunu şifreli olarak açıkladığı söyleniyor. Kehanette 111. Papa için; 'Zeytinin ihtişamı' ifadesi yer alıyor. Zeytin, Papa 16. Benedict'in isminin sembolü olduğu için Vatikan bu kehaneti gerçek kabul ediyor. Kehanetin devamı ise şöyle: "Papa Benedict fazla yaşamayacak ve ardından papa olacak Romalı Petrus, Katolik Kilisesi'nin başına geçecek. Bu, kıyametin geldiğinin ve mesihin yeryüzüne dönüşünün habercisi olacak." Malachy'nin kehanetinde son papanın gelişiyle 7 tepeli şehrin yok olacağı söyleniyor ve Vatikan 7 tepeli şehri İstanbul diye gösteriyor. Son papa kıyamet habercisi olacağı için dünya da yok olacak.

KOLÇAK'A GÖRE FARKLI

Harun Kolçak ve arkadaşlarına göre de kehanetlerde iddia edildiği gibi 112. Papa olması beklenen Romalı Petrus son Papa olacak. Ancak onlara göre dünyada iki 7 tepeli şehir var. Biri İstanbul, diğeri Roma... Kolçak son Papa'nın gelişi, dünyanın sonunu değil; Vatikan ve Papa'lığın sonunu simgelediğini söylüyor: "Kitabı yazarken İncil'de ne demek istendiğini geniş bir şekilde dile getirdim. Kur-an'dan da ayetlere yer verdim. Kitabın çıkış döneminde Papa'nın açıklamaları, üzerinde durduğumuz konuları doğrular nitelikte. Kitabın en güzel tanıtımını Papa yaptı!"

CABBARİ
20-09-2006, 11:17
KAYSERİ’de, 5 aşındaki kuzeni İsmail Yolci ile birlikte bakkaldan sakız almaya giden 3.5 yaşındaki Arda Yolci, karşıya geçerken bir otomobilin altında kalarak can verdi. Cesedin başında gözyaşı döken anne Fatma Yolci ile babaanne Perihan Yolci'nin feryatları yürekleri dağladı.
Kaza, Fevziçakmak Mahallesi Esen Sokak’ta meydana geldi. Babaannesi Perihan Yolci'ye gezmeye gelen Arda, kuzeni İsmail ile birlikte sakız almak için bakkala gitmek üzere evden çıktı. Yolun karşısına geçmek isteyen Arda'ya Hasan Karadoğan yönetimindeki 38 PE 785 plakalı otomobil çarptı. Küçük çocuk olay yerinde can verirken, ani fren sesini duyunca sokağa fırlayan babaanne Perihan Yolci, torununun cansız bedenini görünce yere yığıldı.



Yakınları tarfından sakinleştirilmeye çalışılan Perihan Yolci, “Ben şimdi annesine babasına ne diyeceğim? Arda’ya bakamadım, o öldü diye nasıl haber vereceğim'' diyerek gözyaşı döktü.
Oğlunun kaza haberiyle olay yerine koşan Fatma Yolci ise gözyaşlarına boğuldu. “Oğlum, yavrum, biriciğim, sana kim kıydı. Ben düşersin diye seni kanepede yatırmaya kıyamazdım, sana kimler kıydı'' diye feryad eden ve polislerin tüm uyarısına rağmen cesedin başından ayrılmayıp yağmurun altında yere diz çöken anne Fatma Yolci, “Oğlum yağmurda ıslanır, O’nu niye yağmurun altında bekletiyorsunuz. Emir sorarsa, nasıl kardeşin öldü, o artık yok diyeceğim'' diye feryat etti.
Bir lokantada çalışan baba Barış Yolci ise ölen oğlunun ardından kendini yerden yere atı. Yakınları cesedin yanına gitmesini engellemek için beline sarılırken, Barış Yolci, 'Ölen benim oğlum mu' çığlıkları ile caddeyi inletti. Çevredekiler anne babanın yaşadığı dramı gözyaşları ile izledi.
Arda Yolci'ye çarpan otomobilin sürücüsü Hasan Karadoğan gözaltına alındı.

CABBARİ
21-09-2006, 11:06
Uzmanlardan 'ev alın' uyarısı
TBMM açıldı, konut sektöründe gözler Meclis’e çevrildi. "Mortgage yasası çıkınca fiyatlar yükselecek” diyen uzmanlar ev almayı düşünenleri uyarıyor:

Mortgage Tasarısı’nın ekim ayı içinde Meclis gündemine gelmesi beklenirken gayrimenkul sektöründe 42 ülkede faaliyet gösteren Century 21’in dünya temsilcileri İstanbul’da biraraya gelerek durum değerlendirmesi yaptı. Gayrimenkul sektöründe 47 ülkede faaliyet gösteren Century 21’in dünya temsilcileri İstanbul’da biraraya geldi.

Toplantıda BUGÜN’ün sorularını cevaplayan Century 21 Genel Müdürü Ahmet Rauf Saatçi, Mortgage sisteminin Türkiye’deki gayrimenkul fiyatlarını aşağı çekmeyeceğini aksine artıracağını söyledi. Saatçi, insanlarda Mortgage geldiğinde fiyatlar aşağı düşecek gibi bir izlenim olduğunu kaydederek, “Konut edinmek isteyenler Mortgage bir tarafa bırakıp hemen bütçeleri doğrultusunda evlerini almalı. Ayrıca doğru yerden fiyat araştırması yapmalılar” dedi. Saatçi Mortgage sistemi ile ilgili olarak şunları kaydetti: “Mortgage sistemi dünyanın neresinde başladıysa, fiyatlar artıyor. Türkiye’de de fiyatlar artacak. Bunun yanı sıra şimdiye kadar sistemin bir ülkede devreye girip de takır takır saat gibi işlediği görülmedi. Mutlaka problemler çıkıyor. Türkiye’de de aynı şey yaşanacak. Sistemin yerine oturması için en az 2-3 sene geçmesi gerekiyor.”

CİDDİ POTANSİYEL VAR: Yurtdışından Türkiye’ye satın alma yönündeki taleplerin devam ettiğini aktaran Saatçi, özellikle Mersin’den İzmir’e kadar uzanan sahil şeridine İngiltere, İrlanda, Almanya ve Hollanda’dan talep olduğunu söyledi. İstanbul’un Avrupa’nın değeri artan en önemli şehirlerinden biri olduğunu vurgulayan Saatçi, İstanbul’da ciddi potansiyel bulunduğunu ifade etti. Saatçi, mayısta yaşanan dalgalanmanın sektörü etkilediğini bildirdi.
YENİ FİRMALAR GELECEK: Başarılı olmak ve büyümek için üsttekileri yukarı itip, alttakileri yukarı çekmek gerektiğini ifade eden Saatçi, bunu gerçekleştirmek için hizmet verenin ve müşterinin bakış açısını değiştirmenin önemine değindi. Amerika Century 21 Başkanı ve CEO’su Tom Kunz da gayrimenkul sektörünün Türkiye’de çok hızlı geliştiğini söyledi. Türkiye’ye Mortgage sistemi geldiğinde pazarın daha da gelişeceğini kaydeden Kunz, “Yabancı firmalar Türkiye pazarına girecektir. Pazar daha hareketlenecek” dedi.

Faizler düşerse fiyatlar yükselir

Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) Kurucu Başkanı ve Krea Gayrimenkul İcra Kurulu Başkanı Hakan Kodal, yasanın yürürlüğe girmesinin fiyatlar üzerinde büyük bir etkisinin olmayacağını söyleyerek, “Fiyatlar aşağı yukarı bu seviyelerde kalır. Ancak mortgage yürürlüğe girdiğinde reel faizler düşerse fiyatlar artacaktır” diye konuştu. GYODER Başkanı Haluk Sur ise mortgage sisteminin Türkiye’ye uygulanmaya başlanmasıyla gayrimenkul fiyatlarının artacağını düşünmediğini söyledi. Sur, “Konut stoğu az olduğu için şimdiden bitmemiş konutlara da uzun vadeli kredi verilmeye başlandı. Bunun için de fiyatların artma riskini az buluyorum. Alım gücü arttıkça fiyat artacaktır. Ama çok yükseliş olmaz. Konut fiyatları yükselirse de talep bulamaz” diye konuştu.

Century 21 ekibi Türkiye'de

Gayrimenkul sektöründe faaliyet gösteren Century 21’in, 42 ülkede bulunan ana franchise temsilcileri Türkiye’de toplandı. Kanada, Yeni Zelanda, Japonya, ABD, Meksika, Çin, Tayland, Bulgaristan, Fransa, Belçika, İngiltere, Güney Afrika, Portekiz, Rusya, Karayipler, Kore, Yunanistan ve Romanya’dan gelen şirket temsilcileri, kendi ülkelerindeki ve Türkiye’deki gayrimenkul sektörünü ele aldılar. Century 21’in dünyadaki en başarılı ikinci ofisi olan ve geçen yıl 21 milyon dolar ciro yapan Century 21 Sunbelt Realty’in sahibi Barbara Watt da deneyimlerini katılımcılarla paylaştı. Konuşmaların ardından, Century 21’in 2005- 2006 döneminde en başarılı olan ofislerine ve gayrimenkul danışmanlarına teşekkür plaketi verildi.

CABBARİ
21-09-2006, 11:07
Kredi kartı borçları 20 Milyarı aştı
BDDK'ya göre kredi kartı borçlarının 2. kez yeniden yapılandırılmasın rağmen yasal takibe dönüşüm oranı artıyor. Kredi kartlarında toplam borç miktarı 20 milyar YTL'yi aştı.


Mart ayında çıkarılan affa rağmen kredi kartlarında sorun büyüyor. 2004 yılında yüzde 4,4 olan takibe dönüşüm oranı 2005 yılında yüzde 7,8'e çıkınca kredi kartları yasası çıkarılarak, hem limitler kısıtlandı hem de sorunlu borçlarının yeniden yapılandırılmasına imkan sağlanarak bir çeşit af getirildi. Ancak 3 yılda çıkarılan ikinci affa rağmen bu yılın ilk yarısı itibariyle kredi kartı alacaklarında takibe dönüşüm oranı yüzde 8.3'e çıktı.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanı Tevfik Bilgin, mart ayında çıkarılan "Kredi Kartları Kanunu" kapsamında kredi kartı borçlarının yeniden yapılandırılmasına olanak sağlandığını ancak bunun ciddi bir talep görmediğini söyledi. Bu anlamda yeniden yapılandırmanın başarılı olmadığını belirten Bilgin, başvuru oranının yüzde 30'lar civarında kaldığının altını çizdi. Bilgin, "Bu oran, kalan kart müşterilerinin ne yaparsanız yapın borcunu ödeyemeyecek derecede mali durumu kötüleşmiş durumda olduklarını gösteriyor" dedi.



Sorunlu kredide tekstili solladı

BDDK'nın yayınladığı "Finansal Piyasalar" raporunda yer alan verilere göre, 2005'te 1.4 milyar YTL'ye yaklaşan brüt takipteki kredi kartı alacaklarının tutarı 300 milyon YTL artarak bu yılın ilk yarısı itibariyle 1.7 milyar YTL'ye yükseldi. Söz konusu raporda da kredi kartı borç bakiyesindeki hızlı artış ile takipteki kredi kartı alacaklarındaki yükselişin dikkatle izlenmesi gerektiğinin altı çiziliyor. BDDK raporuna göre, 2006 yılının ilk yarısı itibariyle tahsili gecikmiş alacaklar içerisinde en yüksek paya kredi kartları sahip. Kredi kartlarının tahsili gecikmiş alacaklar içerisindeki payı geçen yılın sonuna göre 3,7 puan artarak yüzde 21,4'e yükseldi. Kredi kartları bu oranla yıllardır kredi sorunun en fazla yaşadığı tekstil sektörünü de solladı. BDDK verilerine göre, bu yılın ilk yarısı itibariyle tekstil sektöründeki tahsili gecikmiş alacakların oranı geçen yıla göre 1.6 puanlık düşüşle yüzde 17,6'ya geriledi.



Kart borcu 20 milyar YTL'yi geçti
Kredi katları asıl işlevi olan ödeme kolaylığının yanında zaman içerisinde borçlanma aracı niteliği de kazandı. BDDK raporunda, "Kredi kartları borç bakiyesinin haziran ayı itibariyle yaklaşık yüzde 38'inin taksitli kredi kartı borcu ve müşterilerce sonraki aya devredilen borç bakiyeleri olduğu göz önünde tutulduğunda, bankacılık sektöründe kredi kartlarının ödeme aracı olma işlevinin ötesinde önemli bir kredilendirme işlevini de yerine getirdiği görülmektedir" denilerek, bankacıların, "kredi kartları bir ödeme aracıdır, kredi değildir" iddiaları da çürütülüyor. Buradan hareketle 2001 yılında 2.6 milyar YTL olan kredi kartı borçları aradan geçen sürede hızlı bir yükselişle 2004 yılında 13.9 milyar YTL'ye çıktı. 2005 yılında 17.6 milyar YTL'ye çıkan kredi kartları borçları bu yılın ilk yarısı itibariyle 20.1 milyar YTL'ye yükseldi.

BDDK verilerine göre, 2001 yılında 2001 yılında yüzde 1,4 olan kredi kartları borç bakiyesinin Gayri Safi Milli Hasıla'ya oranı bu yılın ilk yarısı itibariyle yüzde 3,8'e yükseldi. Yine 2000'li yılların başında yüzde 7-8'ler civarında seyreden kredi kartı alacaklarının toplam krediler içerisindeki payı, 2004 yılında yüzde 14 ile son yıllardaki en yüksek değerine ulaştı. Özellikle dayanıksız tüketim mallarına uygulanan taksitlendirmenin sona erdirilmesi sonrasında hız kesen kredi kartı alacaklarının toplam krediler içerisindeki payı 2006 yılı Haziran ayı itibariyle yüzde 9,9'a geriledi.



Telefonuma kart mesajı geliyor
Özellikle 2004 ve 2005 yıllarında çok yaygın bir kredi kartı pazarlaması ve kullanım teşviki yaşandığına dikkat çeken BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, insanların ortalama olarak ceplerinde 2-3 kredi kartı taşıdıklarını hatırlattı. Bilgin, "Bankalarımızın zamanında yaptıkları pazarlama yanlışlıkları, halkımızın kredi kartının nasıl çalıştığını algılayamamamış ve kullanım yanlışlığı ile hatalar sorunların büyümesine neden oldu. Bazı insanlar maalesef hala kredi kartlarını bir şekilde hayatlarını devam ettirmek için kullanıyorlar. Bu durum bir noktadan sonra takılmaya başlıyor" diye konuştu. Kredi kartı kullanımı hızlı bir artış içerisinde olduğu için takibe dönüşüm oranının düşük kaldığını belirten Bilgin'e göre kredi kartı pazarlanması veya yeni kredi kartı kullandırımı bugün kesilse, yani bundan sonra hiçbir banka kredi kartı vermese alacakların takibe dönüşüm oranını hızla yükselir.

Yeniden yapılandırma sonrası da takipteki kredi kartı alacaklarında artışın sürdüğüne dikkat çeken Bilgin, "Eğer halkımız kredi kartı kullanımı konusunda bilinçlenmezse biz her yıl yeni bir kanun çıkarsak da bu sorunun önüne geçemeyiz" diye konuştu. Bilgin'e göre, kredi kartı sorununun çözülmesi için kullanıcıların bilinçlenmesinin yanı sıra bankaların da daha fazla sosyal sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri gerekiyor. Bankaların halkın zayıf yanlarını çok iyi yakaladıklarını ileri süren Bilgin, "Benim cep telefonuma bile devamlı mesaj geliyor. Bende kredi kartı olmayan bile olmayan bu bankalardan gelen mesajlarda, 24-36 ay vade olduğu belirtiliyor, avantajları anlatılıyor" dedi.



Tatlı kâr reklam yaptırıyor

Bankaların karları içerisinde kredi kartlarında aldıkları komisyonların çok önemli bir yet tuttuğuna işaret eden Bilgin, bankaların bu "tatlı" kârın devamı için de olmadık reklamlar yaptıklarını, olmadık girişimlerde bulunduklarını iddia etti. Bilgin, "2003'ten sonra kârlılıklarıyla övünen bazı bankalarımızın özellikle kredi kartlarına yatıp kalkıp şükretmesi lazım" dedi.

Faizlerin yüksek olmasının nedeninin de kredi kartı kullandırımındaki yanlışlıklardan kaynaklandığını belirten Bilgin, yaşanan sorunların ceremesini kartını zamanında ve düzenli ödeyenlerin çektiğini söyledi. Bilgin, "Faizlerdeki yüksekliğin en önemli nedeni kart borcunu ödemeyeceklerin varsayımı ile yapılan pazarlama. Bankalar; 100 kart verse bunun 10 tanesi batsa yine kârda olduğu hesabını yapıyor. Faiz oranlarının yüksekliği nedeniyle bir şekilde batık 10 kartı telafi ediyor" diye konuştu.



Alacaklarda il sırada
BDDK'nın yayınladığı "Finansal Piyasalar" raporunda yer alan verilere göre, 2005'te 1.4 milyar YTL'ye yaklaşan brüt takipteki kredi kartı alacaklarının tutarı 300 milyon YTL artarak bu yılın ilk yarısı itibariyle 1.7 milyar YTL'ye yükseldi. Söz konusu raporda da kredi kartı borç bakiyesindeki hızlı artış ile takipteki kredi kartı alacaklarındaki yükselişin dikkatle izlenmesi gerektiğinin altı çiziliyor.

BDDK raporuna göre, 2006 yılının ilk yarısı itibariyle tahsili gecikmiş alacaklar içerisinde en yüksek paya kredi kartları sahip. Kredi kartlarının tahsili gecikmiş alacaklar içerisindeki payı geçen yılın sonuna göre 3,7 puan artarak yüzde 21,4'e yükseldi. Raporda, nakit krediler içerisindeki payı yüzde 10 olan kredi kartlarının tahsili gecikmiş alacaklara dönüşüm oranının geçen yıl sonu itibariyle yüzde 7,2'den bu yılın ilk altı ayında yüzde 7,7'ye yükselmesinin, kredi riski açısından olumsuz bir gelişme olduğu belirtiliyor.

Kredi katları asıl işlevi olan ödeme kolaylığının yanında zaman içerisinde borçlanma aracı niteliği de kazandı. BDDK raporunda, "Kredi kartları borç bakiyesinin haziran ayı itibariyle yaklaşık yüzde 38'inin taksitli kredi kartı borcu ve müşterilerce sonraki aya devredilen borç bakiyeleri olduğu göz önünde tutulduğunda, bankacılık sektöründe kredi kartlarının ödeme aracı olma işlevinin ötesinde önemli bir kredilendirme işlevini de yerine getirdiği görülmektedir" denilerek, bankacıların, "kredi kartları bir ödeme aracıdır, kredi kartı değildir" iddiaları da çürütülüyor. Buradan hareketle 2001 yılında 2.6 milyar YTL olan kredi kartı borçları aradan geçen sürede hızlı bir yükselişle 2004 yılında 13.9 milyar YTL'ye çıktı. 2005 yılında 17.6 milyar YTL'ye çıkan kredi kartları borçları bu yılın ilk yarısı itibariyle 20.1 milyar YTL'ye yükseldi.

CABBARİ
21-09-2006, 11:10
Antalya'da fırtına hayatı felç etti
Antalya'da Fırtına ve yağmur nedeniyle bazı yerlerin çatısı çöktü. 1 kişi öldü, 7 kişi yaralandı. Şehirde bazı semtlerin elektriği kesildi. Rüzgarın hızı saate 70 kilometreye ulaştı.
Antalya'da saat 23.00 sularında aniden bastıran sağanak yağmur hayatı olumsuz yönde etkiledi.

ALIŞVERİŞ MERKEZİNİN ÇATISI ÇÖKTÜ

Antalya'da yaklaşık iki saat etkili olan yağış ve fırtına nedeniyle bir alışveriş merkezinin tavanı çöktü. Olayda göçük altında kalan 5 kişi itfaiye ekiplerince kurtarılırken, 3 yaşındaki kız çocuğu hastanede hayatını kaybetti.

Antalya'da saat 23.00 sıralarında şiddetli yağmur ve saatte hızı 70 kilometreye ulaşan fırtına başladı. Yaklaşık iki saat süren fırtına ve yağış nedeniyle büyük bir alışveriş merkezinin tavanı çöktü.

Olayda kimliği henüz belirlenemeyen 2 kişi ile Mustafa Çelik (32), Fatoş Taş (35) ve kızı Merve Taş (3) göçük altında kaldı. Göçük altında kalan 5 kişi olay yerine çağırılan itfaiye ekipleri tarafından kurtarıldı. Olayda ağır yaralanan Fatoş Taş ve Merve Taş, Akdeniz Üniversitesi Hastanesine kaldırıldı. 3 yaşındaki Merve Taş, hastanede yaşamını yitirdi.

-12 YERDE SU BASKINI-

İtfaiye Daire Başkanı Ali Fuat Uslu, kendilerine ulaşan ilk bilgilere göre, 12 yerin su baskınına uğradığını bildirdi. Antalya otogarının çatısında hasar meydana geldiğini ifade eden Uslu, su basan bölgelerde boşaltma çalışmalarının sürdüğünü kaydetti. Uslu, yağış ve fırtınanın Antalya'nın ilçelerinde de etkili olduğunu, ancak bu bölgelerden kendilerine ulaşan bir sıkıntı bulunmadığını söyledi. Meteoroloji Müdürlüğü yetkilileri, bu gece yağış beklendiğini ancak şiddetli olmayacağının tahmin edildiğini belirttiler. Yağışların Antalya'nın kuzeydoğusuna ilerlediğini ifade eden yetkililer, Serik ve Akseki ilçelerinde etkili olacağını da ifade ettiler.


METREKAREYE 3 KİLO YAĞMUR

Antalya Valisi Alaaddin Yüksel, fırtına ve şiddetli yağmur nedeniyle çatısı çöken alışveriş merkezinde incelemelerde bulundu. Vali Alaaddin Yüksel, gece başlayan ve yaklaşık iki saat süren fırtına ve yağış nedeniyle çatısı çöken Fabrikalar Mahallesindeki alışveriş merkezine gelerek, yetkililerden bilgi aldı.

Daha sonra gazetecilere açıklamalarda bulunan Vali Yüksel, bu gece kent merkezinde hızı saatte 70 kilometreye varan rüzgarla birlikte şiddetli yağış meydana geldiğini bildirdi.

Antalya kent merkezinde bu sırada metrekareye düşen yağış miktarının 3 kilogram olduğunu ifade eden Vali Yüksel, şunları söyledi: ''Bu yağış ve fırtına nedeniyle Antalya Kültür Merkezi'nde Altın Portakal Film Festivali için hazırlanan platformlardan biri vatandaşların üzerine düşmüş ve 4 vatandaşımız yaralanarak, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'nde tedavi altına alınmıştır. Ayrıca alışveriş merkezinin çatısı da çökmüştür. Burada 3 yaşında bir kız çocuğumuz hayatını kaybetmiş, 4 vatandaşımız ise yaralanmıştır. Yaralılar çeşitli hastanelerde tedavi altına alınmıştır. Olaydan son derece üzgünüm.''

Yağış nedeniyle kent merkezinde bir süre elektrik kesintisi yaşandığını, telefon görüşmelerinin yapılamadığını anlatan Vali Yüksel, trafolara yıldırım düşmesi sonucu kentin bir bölümünde elektrik kesintisi yaşandığını, şu an ise kentin büyük bölümüne elektrik verilmeye başlandığını kaydetti.

Vali Yüksel, haberleşmedeki kısmi kesintilerin de kısa sürede normale döndüğünü bildirdi. Vali Yüksel, alışveriş merkezindeki çökmenin nedeninin yapılacak teknik incelemenin ardından belirleneceğini söyledi.

FIRTINA ALTIN PORTAKALI DA VURDU

Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin gala gösteriminin yapıldığı sırada çıkan fırtına nedeniyle dev ekranın bulunduğu platform devrildi. Olayda, 4 festival görevlisi genç yaralandı.

Yönetmen Nuri Bilge Ceylan'ın yazıp yönettiği ve başrolünü eşi Ebru Ceylan ile paylaştığı ''İklimler'' filminin gala gösterimi sırasında yoğun yağış ve şiddetli rüzgar başladı.

Gala gösteriminin ardından filmin ekibi ve seyirciler, Antalya Kültür Merkezi yanındaki cafede söyleşiye geçerken, fırtına ve yağışın etkisiyle burada dev ekranın bulunduğu platform devrildi.

Olay sırasında platform çevresinde bulunan, festivalin ulaşım ve transferini üstlenen şirketin görevlendirdiği gençler Musa Kısa, Zeynep Özfırıncı, Ümit Elit ve Enis Ulutaş kaçmaya çalışırken yaralandılar. 4 Genç için ambulans çağrılırken, çenesinden yaralanan ve kan kaybettiği bildirilen Musa Kısa'ya ilk müdahaleyi festivali izleyen bir doktor yaptı.

Olay yerine çağrılan ve 40 dakika sonra gelen ambulans, yaralı gençleri Tıp Fakültesi Hastanesine götürdü. Musa Kısa'nın travma geçirdiği, diğer gençlerin ise hafif yaralı oldukları bildirildi. Bu arada, yaralı gençlerin festivalde görevli arkadaşları, ambulans görevlileri, bazı yetkililer ve gazetecilere tepki gösterdiler.

DEV EKRANLAR DEVRİLDİ

Öte yandan, festival kapsamında film gösterilerinin yapıldığı Cumhuriyet Meydanı ve Karaalioğlu Parkı'nda da dev ekranların devrildiği, olayda yaralanan olmadığı öğrenildi

(Cihan / aa)

CABBARİ
21-09-2006, 11:10
Antalya'da fırtına hayatı felç etti
Antalya'da Fırtına ve yağmur nedeniyle bazı yerlerin çatısı çöktü. 1 kişi öldü, 7 kişi yaralandı. Şehirde bazı semtlerin elektriği kesildi. Rüzgarın hızı saate 70 kilometreye ulaştı.
Antalya'da saat 23.00 sularında aniden bastıran sağanak yağmur hayatı olumsuz yönde etkiledi.

ALIŞVERİŞ MERKEZİNİN ÇATISI ÇÖKTÜ

Antalya'da yaklaşık iki saat etkili olan yağış ve fırtına nedeniyle bir alışveriş merkezinin tavanı çöktü. Olayda göçük altında kalan 5 kişi itfaiye ekiplerince kurtarılırken, 3 yaşındaki kız çocuğu hastanede hayatını kaybetti.

Antalya'da saat 23.00 sıralarında şiddetli yağmur ve saatte hızı 70 kilometreye ulaşan fırtına başladı. Yaklaşık iki saat süren fırtına ve yağış nedeniyle büyük bir alışveriş merkezinin tavanı çöktü.

Olayda kimliği henüz belirlenemeyen 2 kişi ile Mustafa Çelik (32), Fatoş Taş (35) ve kızı Merve Taş (3) göçük altında kaldı. Göçük altında kalan 5 kişi olay yerine çağırılan itfaiye ekipleri tarafından kurtarıldı. Olayda ağır yaralanan Fatoş Taş ve Merve Taş, Akdeniz Üniversitesi Hastanesine kaldırıldı. 3 yaşındaki Merve Taş, hastanede yaşamını yitirdi.

-12 YERDE SU BASKINI-

İtfaiye Daire Başkanı Ali Fuat Uslu, kendilerine ulaşan ilk bilgilere göre, 12 yerin su baskınına uğradığını bildirdi. Antalya otogarının çatısında hasar meydana geldiğini ifade eden Uslu, su basan bölgelerde boşaltma çalışmalarının sürdüğünü kaydetti. Uslu, yağış ve fırtınanın Antalya'nın ilçelerinde de etkili olduğunu, ancak bu bölgelerden kendilerine ulaşan bir sıkıntı bulunmadığını söyledi. Meteoroloji Müdürlüğü yetkilileri, bu gece yağış beklendiğini ancak şiddetli olmayacağının tahmin edildiğini belirttiler. Yağışların Antalya'nın kuzeydoğusuna ilerlediğini ifade eden yetkililer, Serik ve Akseki ilçelerinde etkili olacağını da ifade ettiler.


METREKAREYE 3 KİLO YAĞMUR

Antalya Valisi Alaaddin Yüksel, fırtına ve şiddetli yağmur nedeniyle çatısı çöken alışveriş merkezinde incelemelerde bulundu. Vali Alaaddin Yüksel, gece başlayan ve yaklaşık iki saat süren fırtına ve yağış nedeniyle çatısı çöken Fabrikalar Mahallesindeki alışveriş merkezine gelerek, yetkililerden bilgi aldı.

Daha sonra gazetecilere açıklamalarda bulunan Vali Yüksel, bu gece kent merkezinde hızı saatte 70 kilometreye varan rüzgarla birlikte şiddetli yağış meydana geldiğini bildirdi.

Antalya kent merkezinde bu sırada metrekareye düşen yağış miktarının 3 kilogram olduğunu ifade eden Vali Yüksel, şunları söyledi: ''Bu yağış ve fırtına nedeniyle Antalya Kültür Merkezi'nde Altın Portakal Film Festivali için hazırlanan platformlardan biri vatandaşların üzerine düşmüş ve 4 vatandaşımız yaralanarak, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'nde tedavi altına alınmıştır. Ayrıca alışveriş merkezinin çatısı da çökmüştür. Burada 3 yaşında bir kız çocuğumuz hayatını kaybetmiş, 4 vatandaşımız ise yaralanmıştır. Yaralılar çeşitli hastanelerde tedavi altına alınmıştır. Olaydan son derece üzgünüm.''

Yağış nedeniyle kent merkezinde bir süre elektrik kesintisi yaşandığını, telefon görüşmelerinin yapılamadığını anlatan Vali Yüksel, trafolara yıldırım düşmesi sonucu kentin bir bölümünde elektrik kesintisi yaşandığını, şu an ise kentin büyük bölümüne elektrik verilmeye başlandığını kaydetti.

Vali Yüksel, haberleşmedeki kısmi kesintilerin de kısa sürede normale döndüğünü bildirdi. Vali Yüksel, alışveriş merkezindeki çökmenin nedeninin yapılacak teknik incelemenin ardından belirleneceğini söyledi.

FIRTINA ALTIN PORTAKALI DA VURDU

Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin gala gösteriminin yapıldığı sırada çıkan fırtına nedeniyle dev ekranın bulunduğu platform devrildi. Olayda, 4 festival görevlisi genç yaralandı.

Yönetmen Nuri Bilge Ceylan'ın yazıp yönettiği ve başrolünü eşi Ebru Ceylan ile paylaştığı ''İklimler'' filminin gala gösterimi sırasında yoğun yağış ve şiddetli rüzgar başladı.

Gala gösteriminin ardından filmin ekibi ve seyirciler, Antalya Kültür Merkezi yanındaki cafede söyleşiye geçerken, fırtına ve yağışın etkisiyle burada dev ekranın bulunduğu platform devrildi.

Olay sırasında platform çevresinde bulunan, festivalin ulaşım ve transferini üstlenen şirketin görevlendirdiği gençler Musa Kısa, Zeynep Özfırıncı, Ümit Elit ve Enis Ulutaş kaçmaya çalışırken yaralandılar. 4 Genç için ambulans çağrılırken, çenesinden yaralanan ve kan kaybettiği bildirilen Musa Kısa'ya ilk müdahaleyi festivali izleyen bir doktor yaptı.

Olay yerine çağrılan ve 40 dakika sonra gelen ambulans, yaralı gençleri Tıp Fakültesi Hastanesine götürdü. Musa Kısa'nın travma geçirdiği, diğer gençlerin ise hafif yaralı oldukları bildirildi. Bu arada, yaralı gençlerin festivalde görevli arkadaşları, ambulans görevlileri, bazı yetkililer ve gazetecilere tepki gösterdiler.

DEV EKRANLAR DEVRİLDİ

Öte yandan, festival kapsamında film gösterilerinin yapıldığı Cumhuriyet Meydanı ve Karaalioğlu Parkı'nda da dev ekranların devrildiği, olayda yaralanan olmadığı öğrenildi

(Cihan / aa)

CABBARİ
21-09-2006, 11:11
Ağca’nın mektubu manşetlerde
Mehmet Ali Ağca’nın Papa’ya “Gelme, vurulursun” uyarısında bulunduğu mektup dünya basınında... Mektubu Alman Bild ile İtalyan Corriere Della Sera da manşetine taşıdı.. İşte Ağca'nın ilginç mektubu:
Only the registered members can see the link
Mehmet Ali Ağca, Papa'ya yazdığı mektupta "Bu işleri bilen biri olarak söylüyorum, can güvenliğin tehlikede, Türkiye'ye gelme" diye uyardı.

Mehmet Ali Ağca, Kartal-Maltepe Cezaevi'nden Papa 16. Benedict'e yazdığı mektupta "Ben bu işleri bilen birisi olarak diyorum ki can güvenliğin tehlikede, sakın Türkiye'ye gelme!" dedi. Mehmet Ali Ağca Papa 16. Benedict'e kendi el yazısı ile yazdığı mesajda bizzat karşılayamayacağı için mazeret de bildirdi ve "seni karşılayamam çünkü cezaevindeyim" dedi. Ağca'nın avukatı Mustafa Demirbağ tarafından SABAH gazetesine ulaştırılan 2 sayfalık metinde Ağca, Papa Benedict'in şantaj altında olduğunu öne sürerek, İslam dini hakkındaki Regensburg konuşmalarının affedilmesini istedi. Ağca, mektubunda "Papa'yı affedin. Papa şantaj kurbanı" dedi.

ŞANTAJ İDDİASI
Eski ülkücü Ağca, Papa'nın can güvenliğinin tehlikede olduğunu öne sürerek, Kasım ayı sonunda Türkiye'ye gelmemesini önerirken, Papa'nın Regensburg konuşmasınada ünlü yazar Dan Brown'ın bile cesaret edemeyeceği bir açıklama getirdi. Ağca'ya göre, bu ülke "global savaş" planlarına Papa'yı alet etmek için bu video kasetlerle şantaj yapıyor. Dün, SABAH'a bir açıklama yapan Ağca'nın avukatı Mustafa Demirbağ "Ağca yazdığı mektubun arkasında olduğunu özellikle vurguladı" dedi. Ağca, yabancı basına da gönderdiği mektubunda "1980-2000 yıllarında Vatikan ve Batılı istihbarat örgütleri ile ilişkisi olduğunu ve müthiş sırlara sahip olduğunu" öne sürdü.

'CAN GÜVENLİĞİ TEHLİKEDE'
Ağca'ya göre öldürülen Vatikan muhafızları komutanı Alois Esterman'ın da, Papa Benedict'e yapılan şantajla ilgisi var. Esterman'ın Papa Benedict'in rahibelerle ilişkilerini görüntüleyen kasetlerini bir özel tv şirketine satmak istediğini ve bu yüzden eşi ileöldürüldüğünü öne süren Ağca, şimdi bu video kayıtlarının "çok güçlü bir istihbarat örgütünün elinde olduğunu ve kendi dünya politikasını savunması için Papa'ya şantaj yaptığını" savunuyor.

DÜNYA BASININDA

Ağca, tüm bunlardan İtalyan askeri istihbarat örgütü Sismi'nin de haberli olduğunu ileri sürüyor. Ağca'nın Papa'yı istifaya davet edip, Kardinallerden Tettamanzi ve başbakan Bertone'yi yeni Papa'lığa aday gösterdiği fantazili mektuptaki en önemli nokta ise "Papa'nın can güvenliğinin tehlikede olduğunu vurgulaması". Almanya'nın en çok satan gazetelerinden Bild ile İtalyan Corriere Della Sera'nın da aralarında bulunduğu pek çok gazete Mehmet Ali Ağca'nın Papa Benedict'e yazdığı mektupta vurulacağını ima ettiği şeklinde haberlere yer verdi.

CABBARİ
23-09-2006, 10:52
Köpeğe tecavüz eden gence ceza
Adana'da, bir gence, köpeğe tecavüz ettiği iddiasıyla Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında 305 YTL para cezası verildi.
AA muhabirinin edindiği bilgilere göre, Adana'nın Merkez ilçesi Yüreğir'e bağlı İncirlik beldesi yakınlarındaki bir tesisin büfesinde çalışanlar, M.H (25) adlı kişiyi, bir köpeğe tecavüz ettiği sırada yakaladı.

Bu kişiyi bir odaya kapatan görevliler daha sonra durumu güvenlik güçlerine bildirdi. Jandarma tarafından hakkında tutanak tutulan ve Şanlıurfa'dan Adana'ya çalışmaya geldiği öğrenilen M.H'ya daha sonra Çevre ve Orman il Müdürlüğü tarafından Hayvanları Koruma Kanunu'u gereği ''Hayvanlarla Cinsel İlişkide'' bulunmak suçundan 305 YTL para cezası yazıldı.

İl Çevre ve Orman Müdürü Nebi Erol Metin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, konunun kendilerine intikal etmesinin ardından bu kişiye ilgili kanun gereği 305 YTL para cezası yazdıklarını belirterek, cezayı onay için Adana Valiliği'ne gönderdiklerini ifade etti.

(aa)

CABBARİ
23-09-2006, 10:53
Erciyes'e mevsimin ilk karı düştü
Erciyes Dağının yüksek kesimlerine mevsimin ilk karı yağdı. AA muhabirinin, Erciyes Kayakevi yetkililerinden aldığı bilgiye göre, Erciyes Dağının 2 bin 500 metreden yukarı kesimlerine gece kar yağdı.
Only the registered members can see the link
Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkilileri de kar yağışı nedeniyle hava sıcaklığının kayak merkezinde sıfırın altında 1 dereceye, Erciyes'in eteklerinde bulunan Hacılar ilçesi ile Kıranardı ve Hisarcık beldelerinde 5 dereceye, kent merkezinde ise 10 dereceye kadar düştüğünü kaydettiler.

CABBARİ
23-09-2006, 10:54
Türkiye'de tesettür düşüşe geçmiş!
TESEV'in 7 yıl aradan sonra yaptırdığı ankete göre Türkiye'de başını örten kadın sayısında azalma var. Türbanlı kadınların oranı yüzde 13'ten 11'e geriledi. Çarşaflı kadın ise...
TESEV araştırmasının sonuçlarına göre Türkiye'de çarşaf giyen kadın sayısının yüzde 3,5'tan yüzde 1'e gerilediği dikkat çekiyor.

Anket sonuçlarına göre türban sorunu halkın öncelikli sorunları arasında yer almıyor ve kendisine son sıralarda yer buluyor.

İşte Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün söz konusu araştırma sonuçlarını gündeme taşıyan köşe yazısı...

Yazarlar

23 Eylül 2006
Ertuğrul ÖZKÖK

Türbanlı kadınlar sürprizi


ÖNCEKİ akşam İstanbul Modern Müzesi’nde bir yemeğe davetliydim.

AKP İstanbul Milletvekili Egemen Bağış ve eşi, görevi sona eren İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Peter Westmacott onuruna bir veda yemeği verdi.

Westmacott, Türkiye’den sahici sevgi gösterileriyle uğurlanıyor.

Çok güzel ve zarif bir yemekti.

* * *

Yemekten önce Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) Başkanı Can Paker ile sohbet ettim.

TESEV, Türkiye’nin belki de en ciddi çalışan think tank’i.

Bana, TESEV’in son kamuoyu anketinin sonuçlarından birini anlattı.

Dinlerken şaşkınlığımı gizleyemedim.

Anket sonuçlarını kasım ayı başında açıklayacaklarmış.

* * *

TESEV, 1999 yılında geniş çaplı bir anket yaptırmış ve bunun sonuçlarını 2000 yılında yayınlamıştı.

Bu anket çok yankı uyandırmıştı.

Anketin en çarpıcı sonuçlarından biri şuydu:

Türkiye’de kadınların yüzde 73’ü, sokağa çıkarken başını örtüyordu.

Ancak bunların sadece yüzde 13’ü türban şeklindeydi.

Yüzde 3.5’i de çarşaf giyiyordu.

Yani kadınların çok büyük bölümü, başını eşarp veya başörtüsü ile örtüyordu.

TESEV, 6 yıl aradan sonra aynı anketi tekrarlamış.

Anketi Doçent Ali Çarkoğlu ve arkadaşları yapmış.

İlk anketi yaptığı sırada Boğaziçi Üniversitesi’nde olan Çarkoğlu, şimdi Sabancı Üniversitesi’ne geçmiş.

* * *

Gelelim yeni anketin sonuçlarına.

Bizim çevremizdeki insanların çoğu, Türkiye’de başı örtülü kadın sayısının büyük hızla arttığını düşünüyor.

Ama TESEV anketi bunu söylemiyor.

Tam aksine, başını örten kadın sayısında 10 puana yakın düşme var.

1999’da yapılan ilk ankette sokağa çıkarken başını örten kadın oranı yüzde 73 iken, şimdi bu oran yüzde 63’e düşmüş.

Başörtüsüne dini veya siyasi anlam yüklemeyen insanların sayısında düşüş olabilir.

Asıl önemlisi, türbanlı ve çarşaflı kadınların oranı ne durumda sorusuydu.

Aynı dönem içinde türbanlı kadın oranı da yüzde 13’ten yüzde 11’e gerilemiş.

Çarşaf giyen kadın oranı ise yüzde 3.5’ten yüzde 1’ler seviyesine inmiş.

İtiraf edeyim, bu sonuç beni şaşırttı. Çünkü gözlemlerim tam aksini söylüyordu.

O nedenle hemen Doçent Ali Çarkoğlu’nu arayıp konuştum.

* * *

Aramızda şöyle bir konuşma geçti.

Soru: Acaba, örneklem konusunda bir yanlışlık olabilir mi?

Cevap: Hayır bu defa çok daha sağlam bir örneklemle çalıştık. Devlet İstatistik Enstitüsü verilerini temel aldık. Gittiğimiz her adresi bulduk.

Soru: Peki bizim çevremiz neden türbanlı sayısındaki azalmayı göremiyor?

Cevap: Türbanda iki puan azalmayı gözle tespit etmek kolay değil. Ayrıca Türkiye ikiye bölünmüş durumda, Bir bölüm "kesin irtica tehlikesi var" diye düşünüyor. Bir bölüm ise "yok" diyor. Var diyenler, dünyayı hep bu tehlikeli gördükleri açıdan algılıyor.

Soru: Bu sonuçta yanılma payı olamaz mı?

Cevap: Hayır, bu sonuçlar yanılma payı dışındakiler.

* * *

Araştırmanın bir başka sonucu da şu:

Türkiye’nin sorunları sıralamasında türban çok altlarda yer alıyor.

Yani insanlar, türbanı en önemli sorunları arasında görmüyorlar.

Buna karşılık, "Türbanlı kızların üniversiteye girememesi sorun mudur" diye sorulunca, "Evet sorundur" diyenler çoğunlukta oluyor.

Öyle sanıyorum ki, bu anketin sonuçları uzun süre tartışılacak.

Türbanlı misyonerler

DÜNKÜ yazımda sözünü ettiğim yazıyı yazan gazeteci Vakit Gazetesi’nden Hasan Karakaya’ydı.

İslami kesimde, medya gerçeğini en iyi bilen ve gazetecilik zekásı en fazla yazarlardan biridir.

Yazısında çok önemli iki mesaj vardı:

Bir: Türbanlı kadın birey değildir.

İki: Türbanlı kadının "misyonu" vardır.

Misyon kelimesinin sözlük anlamı şu: "Bir kimseye veya kurula verilen özel görev."

"Misyoner"in tanımı ise şu: "Bir dini yaymakla görevli kimse." Bir de mecazi anlamı var:

"Bir düşünceye, bir ülküye kendini adamış kimse."

Hükümete yakın çevreler, bize yıllardır türbanı "masum bir inanç sembolü" olarak gösterdiler.

Şimdi şunu tartışmanın zamanı gelmedi mi:

"Üniversiteye ille de türbanla girmek isteyen kızların misyonu nedir?"

Sadece İslamcı çevreler değil, liberaller de bu soruyu tartışmalıdır.

(Hürriyet)

CABBARİ
23-09-2006, 10:56
Necdet Yakın'ın son yolculuğu
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’ndan 1997 yılında emekli olan oyuncu Necdet Yakın, 20 Eylül günü yaşamını yitirdi. Yakın bugün son yolculuğuna uğurlandı
Only the registered members can see the link
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’ndan 1997 yılında emekli olan oyuncu Necdet Yakın, 20 Eylül günü yaşamını yitirdi. Yakın bugün son yolculuğuna uğurlandı.

Uzun süredir rahatsız olan 74 yaşındaki oyuncu için bugün saat 10.30’da Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde tören düzenlendi. Necdet Yakın'ın naaşı, Şişli Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Ortaköy Mezarlığı’na defnedildi.

İBB Şehir Tiyatroları’nda en son Ahududu ve Lüküs Hayat’ta konuk oyuncu olarak sahneye çıkan Necdet Yakın, emekli olmasına rağmen oyunlarda rol alan bir oyuncuydu. En son Özkan Uğur’la birlikte rol aldığı fındık reklamında gündeme gelen Necdet Yakın, 1958 yılında Teknik Üniversite’de tiyatroya başladı. Yakın, daha sonra Haldun Dormen yönetimindeki Cep Tiyatrosu kurslarına devam etti ve 1960 yılında İBB Şehir Tiyatroları’nda rol almaya başlamıştı. 1962 yılında sinema ile tanışan Yakın, sinemadaki ilk rolünü Osman F. Seden’in yönettiği Fikret Hakan ve Fatma Girik ile oynadı. Sinemadaki son rolü ise Balalayka’daki “Gazi” rolüydü. Sakar Şakir, Avanak Apti, Japon İşi, Şabanoğlu Şaban, Çarıklı Milyoner, Vah Başımıza Gelenler ve Köşe Kapmaca Necdet Yakın’ın rol aldığı sinema filmlerinden sadece bir kaçı.

İBB Şehir Tiyatroları’na ilk girdiği günden itibaren sırasıyla Edebiyat Mükafatı, Mektep Arkadaşı, İyi Saatte Olsunlar, Lütfen Dokunmayın, İki Efendinin Uşağı, Sabır Ve Sebat, Atinalı Timon, Mum Söndü, Dilekçe, Otelci Kadın, Bir Frank Mükafat, Tepeden İnme, Küçük Şehir, Bir Yaz Gecesi Rüyası, Romeo ve Jülyet, İspinozlar, Pazartesi-Perşembe, Coriolanus, Eşeğin Gölgesi gibi oyunlarda rol aldı.

CABBARİ
09-11-2006, 13:08
Otogazda iki kuruşluk indirim
Otogazın rafineri çıkış fiyatlarında bugünden geçerli yapılan indirimin ardından, perakende fiyatlar belli oldu. İllere göre otogazın pompa satış fiyatları şöyle oldu:
Only the registered members can see the link
Otogazın litre fiyatı 2 YKr düştü. Yeni ayarlamayla Ankara'da otogazın litre fiyatı 1,44 YTL'den 1,42 YTL'ye, İstanbul Anadolu yakasında 1,43 YTL'den 1,41 YTL'ye, Avrupa yakasında da 1,44 YTL'den 1,42 YTL'ye indi. İzmir'de ise otogazın litre fiyatı 1,43 YTL'den 1,41 YTL'ye düştü. Bu arada serbesti nedeniyle fiyatlar, otogaz dağıtım firmaları bazında küçük çaplı değişiklikler gösterebiliyor. Yeni fiyat ayarlaması sonrası, Ankara, İstanbul ve İzmir'de, eski ve yeni otogaz satış fiyatları, Yeni Türk Lirası (YTL) olarak şöyle:

. OTOGAZ (LT)
. ----------- İNDİRİM
. ESKİ YENİ (YÜZDE)
----------------------- ------- ------ -------
İSTANBUL-ANADOLU YAKASI 1,43 1,41 1,3
İSTANBUL-AVRUPA YAKASI 1,44 1,42 1,3
ANKARA 1,44 1,42 1,3
İZMİR 1,43 1,41 1,3

CABBARİ
09-11-2006, 13:09
İşte Atatürk'ün gizli vasiyeti!
'Halkı kin ve düşmanlığa tahrik' ettiği iddiasıyla yargılanarak beraat eden Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, Atatürk'ün, mezarıyla ilgili gizli bir vasiyeti açıkladı.

Kitabında ’halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği iddiasıyla yargılanarak beraat eden 92 yaşındaki Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, Kültür Üniversitesi Ataköy Kampusü’nde "Atatürk ve Türk Kültürü" konulu bir konferans verdi.

Çığ, Atatürk’ün mezarıyla ilgili ’gizli’ bir vasiyeti olduğunu savunarak, şunları söyledi: "Etrafı dört duvarla çevrili, fakat halkın seslerini ona getirecek rüzgarları engellemeyecek üstü açık bir mezar istiyor. Her geçenin okuyabilmesi için dört duvarında Gençliğe Hitap yazılı olacak. Ne yazık ki bunu hiç kaale almadılar. Hakikaten bu çok önemli bir istekmiş Atatürk için. Ben ne yazık ki bunu çok sonra buldum."

CABBARİ
09-11-2006, 13:10
TMSF'den, Çukurova'ya yeni borç
TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, Çukurova Grubu'ndan alacakları konusunda ihtilaflı oldukları, yaklaşık 100 milyon dolarlık bir hesap daha olduğunu açıkladı.

Çukurova’dan protokole dayalı alacakların tahsil edildiğini hatırlatan TMSF Başkanı Ertürk, “Ama yine protokolün içinde olan ihtilaflarımız var. Kabaca 100 milyon dolarlık bir hesap çıkabilir” dedi.

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk, BUGÜN’e Fon’un gündemindeki çalışmalar ve güncel tartışmalarla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Son günlerin önemli tartışmalarından biri olan “Çukurova Grubu TMSF’ye olan borcunu kapadı” konusuna açıklık getiren Ertürk, söze “Karamehmet ile henüz helalleşmedik” diye başlayarak, şu bilgileri verdi: “Tabi ki protokole bağladığımız 2 milyar 70 milyon doları aldık. Ancak protokolde de yer alan ama ihtilafları devam edip mahkemelerde olan veya mahkeme kararlarıyla bir kısmı kesinleşmiş olan alacaklarımız var. Bu konudaki görüşmelerimiz devam ediyor. Rakam da henüz ortaya çıkmış değil. Kabaca 100 milyon doları bulan bir hesap çıkabilir. Örneğin, Satel’le ilgili karşılıklı davalar var. İnterbank’ın devrinden dolayı yürüyen davalarımız var.” Ertürk, ayrıca bu nedenle davalı oldukları kişi ve kurumların, açtıkları ihalelere katılmasının da mümkün olmadığını vurguladı.

ULUSLARARASI OPERASYON Ertürk’ün, yaptıkları çalışmalar hakkında verdiği diğer bilgiler de şöyle: l Şu anda Kentbank’la ilgili bir çalışma yürütülüyor. Bayındır ile Yaşar Grubu’na benzer bir çalışmamız olacak. EGS Grubu ile 300 milyon dolar civarındaki borcu için protokol yapılması için çalışıyoruz. Egebank’ta ihtilaf devam ediyor. l Yurtiçinde olduğu kadar yurtdışında da vatandaştan kaçırılan varlıklar ve paraların Fon bünyesine alınmasıyla ilgili operasyonlar sürüyor. Ancak dışarda hukuki süreç çok uzun sürüyor. Birçok uluslararası operasyonda ele geçirdiğimiz paralar için tedbir konuldu ama bunların fiilen tahsili konusunda zamana ihtiyaç var. l Polonya’da çimento fabrikası, Kazakistan’da Telsim döneminde Cayman adalarında iki yatın ipoteğinin kaldırılması davası, İsviçre’de Uzanlara ait para, altın ve hisse senetleri, Ürdün’de Uzan Ailesi’nin şirketleriyle ilgili girişimler sürüyor. l Londra’da Merill Lynch’de Demireller’e ait 30 milyon dolara tedbir konulmasıyla ilgili dava da sürüyor. Bize göre uluslararası hukuk mücadelesi yeni başladı.

GÜVEN ESASLI İLİŞKİLER UZAN’LA YÜRÜMEDİ Devlet adına yürüttükleri tahsilatlarda güven esaslı çalışmanın önemine vurgu yapan Ertürk, bunu şöyle bir örnekle açıkladı: “Uzan da, Erol Aksoy’la yapılan protokoldeki formüle benzer bir formül sunmuştu. Hatta üzerinde konuşmuştuk. Ama parasal ayağında anlaşamamıştık. Bu gibi girişimler her şeyden önce bir güven meselesidir. Erol Aksoy’la güven esaslı bir protokol imzaladığımız için adım atılmıştır. Bu gibi şeyler sadece psikolojik güvenle sınırlı kalamıyor. Yönetimde, denetim mekanizmalarının da oluşturulması gerekiyor. Biz de bunu ihmal etmedik. Mekanizmaların açığını bulup istediğini yapabilme deneyimi olanlarla bu mekanizmaları maalesef kuramıyoruz. Mekanizmalar iki taraf iyi niyetliyse çalışır. Bu sebeple başka bir grupla Aksoy’la protokol çerçevesinde oluşturulan mekanizmayı oluşturmadık.”

AKSOY’A ŞİRKET DEVRİ

Aksoy’la yapılan protokol doğrultusunda, bu grubun şirketlerinin kasım ayı sonuna kadar devredileceğini de belirten Ertürk, “Süreç sağlıklı işliyor. Aksoy peşinatını ödemişti. Önümüzdeki günlerde taksitini de ödeyecek. TMSF olarak medya, finans ve kablo şirketlerinin yönetimini devretme hazırlıklarımız sürüyor. Tabi ki yönetim sorumluluğu TMSF’de kalacak” dedi.

HAZİNE’YE BORCUMUZ YOK

Sayıştay raporunda Hazine’ye en çok borçlu kurumun TMSF olmasını da değerlendiren Ertürk, şunları anlattı: Fon’un Hazine’ye kayıt üzerinde bir borcu görünüyor ama gerçekte borçlu değiliz. Devlet banka sistemini krizden korumak için sisteme kaynak aktarma kararı verdiğinde, bu kaynağı TMSF üzerinde aktardı. Şimdi ise banka sisteminden bu paraların tahsil edilip Hazine’ye iadesinde aracılık yapıyor. Fon’un kendi borçlanmış ve bu borcu ihtiyaçları için kullanmış bir şirket gibi değerlendirilmemesi gerekirdi. Hakiki borçlularla aynı kefeye konulmamıza şiddetle karşı çıkıyoruz ve itiraz ediyoruz.”

YAKINDA YENİ BİNADAYIZ

TMSF, Demirbank’ın satışı sırasında HSBC Bank’a kiralanan, ancak terör saldırısı nedeniyle boşaltılan ve bugün onarılan Levent’teki binaya geçmeye hazırlanıyor. Ertürk, bu konuda da, şunları söyledi: “Demirbank’ın eski sahiplerinin bankanın malını kendi malları sanma alışkanlıkları devam ediyor. Bazen mahkemeleri de bu konuda yanlış yönlendiriyorlar. Halbuki bina bankayla beraber TMSF bünyesine geçti. Şu anda hizmet verdiğimiz binayı Halk Bankası’na verme konusunda Hazine ile görüşmelerimiz sürüyor. O binayı konulan tedbirden dolayı satma imkânı olmadığı için TMSF yönetimini taşıyacağız."

CABBARİ
09-11-2006, 13:11
Akaryakıt kaçakçıları icralık!
EPDK'nın akaryakıt dağıtım şirketlerine kestiği para para cezalarının ödenmesi için Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nın verdiği süre doldu. Bugün icra takibi başladı...

EPDK'nın kestiği tarihi para cezalarının ödenmesi için Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nın verdiği süre dün doldu. Akaryakıt dağıtım şirketlerinden para cezasını ödeyen olmadı. Bugün itibariyle Maliye Bakanlığı'nın defterdarlıklar aracılığıyla icra/haciz sürecini başlatması bekleniyor. Öte yandan POAŞ'ın devlete olan 12 milyon 183 bin 327 YTL borcunu da ödemediği ortaya çıktı. Mahkeme kararı bu haliyle kesinleştiği takdirde, POAŞ bu parayı, davanın açıldığı tarih olan 26 Ocak 2005'ten itibaren faiziyle birlikte ödeyecek.

Geçtiğimiz hafta başında Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Yeni Şafak'ın yayınları üzerine EPDK'nın kestiği para cezalarının tahsili için harekete geçmiş, Gelir İdaresi Başkanı Osman Arıoğlu 81 ilin defterdarlığına bir genelge yayınlayarak, ceza alan akaryakıt dağıtım şirketlerine para cezalarının tahsili için tebliğ yapılmasını istemişti.

EPDK'nın 31 Ağustos'ta kestiği cezaların 30 günlük yasal süresi içinde ödenmemesi üzerine kurum, akaryakıt şirketlerinin ceza dosyalarını Maliye Bakanlığı'na göndermişti. Maliye Bakanlığı 30 günlük yasal süresi içinde ödenmeyen söz konusu para cezalarını 6183 sayılı Amme Alacakları Kanunu'na göre tahsil etmek için girişimlerini başlatmıştı. Buna göre defterdarlıklar akaryakıt şirketlerine para cezalarını ödemeleri için geçtiğimiz haftadan başlamak üzere 1 haftalık süre tanımıştı. Kanun gereği tebliğ tarihinden itibaren 1 hafta içinde para cezaları ödenmezse haciz/icra yoluyla tahsil edilmesi gerekiyor.

Osman Arıoğlu, akaryakıt şirketlerinden para cezalarının 31 Ağustos 2006 tarihinden ödeyecekleri güne kadar yasal faiz işletileceğini belirtirken, uygulanacak yasal faiz konusunda da herhangi bir esnekliklerinin olmayacağını ifade etti. Arıoğlu para cezasına çarptırılan akaryakıt şirketlerine, 6183 Sayılı Amme Alacakları Kanunu çerçevesinde çizilen faiz sistemi olan basit faizin uygulanacağını belirtti. EPDK'nın para cezası kestiği akaryakıt dağıtım şirketlerinin söz konusu para cezalarını ödememesi üzerine Maliye Bakanlığı'na, defterdarlıklar kanalıyla icra/haciz sürecini başlatmanın dışında bir yol kalmadı.

POAŞ ÖDEMEMEYİ ADET EDİNMİŞ

Bu arada POAŞ'ın devlete 12 mil-yon 183 bin 327 YTL borcunu da ödemediği ortaya çıktı. POAŞ'ın özelleştirilmesinden sonra devletin elinde kalan yüzde 25.8'lik hisseyi de İş Doğan Petrol Yatırımları A.Ş satın aldı. İş Doğan Petrol, satış bedelinin yüzde 30'unu peşin ödeyecek, ödemenin yüzde 20'sini 2003'te, yüzde 30'unu 2004'te yapacaktı. Son ödeme de 2005'de gerçekleştirilecekti. Ödemelerin gecikmesi halinde TÜFE oranında faiz işletilecekti. Satıştan hemen sonra İş Doğan Petrol ile Petrol Ofisi A.Ş birleşti. Ödeme zorluğu çeken POAŞ, Özelleştirme İdaresi ile yeni bir ödeme planı üzerinde anlaştı. Ancak bu anlaşma, Ankara 10. İdare Mahkemesi'nce iptal edildi. POAŞ'ın, 2003 yılı taksiti olan 115 trilyon 651 milyar lirayı 8 Ağustos 2003'te ödemesi gerekiyordu. POAŞ bu parayı 2004 yılının nisan ayında ödedi. Özelleştirme İdaresi, POAŞ'ın, Ağustos 2003 ile Nisan 2004 arasındaki bu gecikmeden kaynaklanan 12 milyon 183 bin 327 YTL faiz borcu için alacak davası açtı. Dava, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görüldü. Özelleştirme İdaresi faiz alacağında ısrar etti. POAŞ ise bütün ödemeleri yaptığını, idarenin faizden feragat ettiğini savundu. Mahkeme, bilirkişi raporlarına dayanarak POAŞ'ın devlete 12 milyon 183 bin YTL borcu kaldığına karar verdi. POAŞ kararı temyiz etti. Mahkeme kararı bu haliyle kesinleştiği takdirde, POAŞ bu parayı, davanın açıldığı tarih olan 26 Ocak 2005'ten itibaren faiziyle birlikte ödeyecek.

CABBARİ
09-11-2006, 13:12
Dünyanın en güzel çocuk filmleri
Çocukların ve çocuk kalmayı başaranların büyük heyecanla beklediği Uluslararası İstanbul Çocuk Filmleri Festivali başlıyor. 14-30 Kasım tarihlerinde dördüncü kez gerçekleştirilecek festival, 30’un üzerindeki ülkeden 100’ün üzerindeki filmi, ço

Bu yıl da, iki hafta boyunca dünyanın dört bir yanından gelen birbirinden renkli çocuk filmlerine ev sahipliği yapacak olan Cinecity Sinemaları, çocukları sinemanın büyülü dünyasında eğlenceli ve macera dolu yolculuklara çıkarıyor.

Çocukların yanı sıra büyüklerin de ilgiyle izlediği Uluslararası İstanbul Çocuk Filmleri Festivali başlıyor. Bu yıl dördüncü kez çocuklarla buluşacak olan festival, 14 - 30 Kasım 2006 tarihleri arasında düzenlenecek.

Festival, 14 Kasım 2006 Salı günü saat 14:00’da Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen Açılış Galası ve Ödül Töreni ile başlayacak. Oyuncu Berrak Kuş ve Eser Ali Yıldırım’ın sunumuyla gerçekleşecek olan galada, festival kapsamında açılan ve 6-15 yaş arası çocukların Küçük Sinemacılardan Büyük Filmler Yarışması’na gönderdikleri filmler ile ödül kazananlar açıklanacak.

Festival bu yıl iki ana bölüme ayrılıyor.

Birincisi; 15 – 16 Kasım tarihlerinde Ihlamur Kasrı’nda gerçekleştirilecek olan atölye çalışmaları gibi çocuklara sinemanın kamera arkasını tanıştırmaya ve sevdirmeye yönelik faaliyetleri kapsıyor.

İkinci bölüm ise 17 ve 30 Kasım tarihleri arasında sadece İstanbul Cinecity Sinemaları ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sinema TV Merkezi (Balmumcu) gerçekleştirilecek olan film gösterimlerinden oluşuyor.

Pedagoglar tarafından izlenmiş ve onaylanmış 100’ün üzerinde film, iki hafta boyunca 2-15 yaş arası çocuklarla buluşacak. Filmler; Cinecity D-Point Etiler, Bonus Premium Cinecity Trio Kozyatağı, Cinecity Olivium Zeytinburnu ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Balmumcu olmak üzere 4 farklı noktada gösterilecek.

30’ın üzerinde ülkeden 100’ün üzerinde film!
4. Uluslararası İstanbul Çocuk Filmleri Festivali’ne; Litvanya, Fransa, İran, Almanya, ABD, Singapur, Estonya, Rusya, Ukrayna, İngiltere, Portekiz, Fransa, Hindistan, Güney Kore, Singapur, Çin, Belçika, Moldova, Finlandiya, Hollanda, Norveç, Tayvan, Bosna Hersek, Danimarka, Kanada, Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan Karadağ, İspanya ve Türkiye başta olmak üzere 30’tan fazla ülkeden 100’ün üzerinde film katılıyor.

Çocuklar, kendi yaşlarına özel filmleri izleyecek!
Çocukların, kendi yaşlarına uygun filmleri izlemeleri ve kendi yaş grupları ile birlikte izledikleri filmlerden daha fazla keyif almaları için, festival filmleri 4 farklı yaş kategorisinde gösterilecek. 2 üzeri, 5 üzeri, 9 üzeri, 13 üzeri yaşlarındaki çocuklar, kendi yaş gruplarına özel olarak çekilen filmleri izleyebilecek. Aileler de festival filmlerini çocuklarıyla beraber izleyerek çocukların hayal dünyalarını beyazperdede görme fırsatı yakalayacak.

Festival, Kelkitli çocukları da coşturacak!
Uluslararası İstanbul Çocuk Filmleri Festivali bu yıldan itibaren her yıl bir kente giderek, festival coşkusunu İstanbul dışına da taşıyor. Bu yıl 20 – 24 Kasım tarihleri arasında Kelkit’e taşınacak olan festival, Kelkit ve köylerinden gelen çocukları sinemanın büyüsüne ortak edecek.

4. Uluslararası İstanbul Çocuk Filmleri Festivali, 14 Kasım tarihinde Cemal Reşit Rey’de düzenlenecek olan açılış galasıyla başlayacak. Galada, “Küçük Sinemacılardan Büyük Filmler” yarışmasının dereceye giren filmlerinin sahiplerine ödülleri verilecek.

CIFEJ Ödülü de sahibini bulacak!

Uluslararası İstanbul Çocuk Filmleri Festivali, ülkemizdeki tek CIFEJ (Uluslararası Çocuk Filmleri Merkezi) üyesi festival olma özelliği taşıyor. Festivalde, CIFEJ ödülü için 9 uzun metrajlı film yarışacak. Üç kişiden oluşan CIFEJ jürisi, ödül için yarışacak filmleri değerlendirecek.

4. Uluslararası İstanbul Çocuk Filmleri Festivali, Becel, Deren ve Kanal1’in sponsorluğunda; T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Gode Reklam, Özel Okullar Birliği, Milli Saraylar, CHIP Dergisi, Ünite İletişim, Şişli Belediyesi ve Zeytinburnu Belediyesi’nin destekleri ve Cinecity Sinemaları ev sahipliğiyle gerçekleşiyor.

Cinecity Sinemaları, konforu, kaliteli hizmet anlayışı ile 4. Uluslararası İstanbul Çocuk Filmleri Festivali kapsamında konuğu olacak tüm çocuklara ve büyüklere eşsiz bir atmosferde film izlemenin ayrıcalığını bir kez daha yaşatacak.

D-Point Cinecity / Etiler 0 212 352 16 66
Bonus Premium Cinecity Trio / Kozyatağı 0 216 315 10 10
Cinecity Olivium / Zeytinburnu 0 212 546 96 96
Mimar Sinan G.S.Ü Sinema Salonu / Balmumcu 0212 296 50 16
Only the registered members can see the link Only the registered members can see the link

CABBARİ
10-11-2006, 12:33
Autoshow'dan otomobil fiyatları
İstanbul Autoshow Fuarı'nda markalar yeni modellerini bütün ayrıntılarıyla tanıtırken, bazılarının fiyatlarını gizli tuttu. İşte o gizemli otomobiller ve fiyatı açıklanan modeller:

İstanbul Autoshow Fuarı'nda, markalar yeni modellerini teknolojik üstünlükleriyle öne çıkarmaya çalışırken pazarlama taktikleriyle de dikkat çekiyor. Yepyeni modellerini tanıtan birçok marka, otomobili bütün ayrıntısıyla tanıtmasına karşın, fiyatını gizli tutuyor. Özellikle aynı segmentteki rakipleri kollayan firmaların amacı, rakipten daha avantajlı fiyatla pazara girebilmek. Seat, Opel, Fiat ve Kia, bazı modellerinin fiyatlarını daha sonra açıklayacak.

12 Kasım tarihinde sona erecek fuar süresince otomobil alanlara indirimler uygulanıyor. Kampanya başlatan firmalardan Fiat, Grande Punto modeli için 2500 YTL indirim yaparken Nissan Note modelinde 6300 YTL, Micra modelinde de 6 bin YTL, Almera için de 5 bin YTL indirim başlattı. Kia ise Cerato, Rio ve Picanto modellerini alan tüketicilere, 4 bin YTL'lik, Mitsubishi Colt modeli için 5 bin YTL, Ford ise 3500 YTL indirimle kampanyaya katılıyor.

Bu rüzgârdan yararlanan Renault, satış noktalarında 2 bin YTL'lik indirim çeki veriyor. Citroen de modeline göre 1250 YTL ile 3 bin YTL arasında değişen miktarlarda indirimler uyguluyor. Yine bir Fransız markası olan Peugeot da Autoshow'la aynı anda başlattığı indirim şovla modellere göre 1.000 YTL ile 4 bin YTL arasında indirim başlattı.

FİYATI GİZLENEN YENİ MODELLER

VOLVO
C30: 2007 Mart'ta satışına başlanacak. Fiyatı açıklanmadı.
NISSAN
Qashqai: 20 Mart'ta satışa sunulacak. Fiyatı açıklanmadı.

PROTON
Satria Neo: Ocakta satışına başlanacak. Fiyatı açıklanmadı.

OPEL
Yeni Astra Sedan: Dünya prömiyeri yapıldı. 2007 sonunda satılacak, fiyatı açıklanmadı.
Antara: 2007 Mart'ta satışa sunulacak, fiyatı belirlenmedi.

CABBARİ
10-11-2006, 12:34
Jakuzili samanlık, saunalı kömürlük
İmar yolsuzluklarının eşi benzeri görülmemiş bir örneği, Silivri'de yaşanıyor. İlçede inşası süren 83 villa, bakın hangi isimler ve yöntemlerle denetimden saklanıyor.

İstanbul'un gözde tatil mekânlarından biri olan Silivri'de inşası süren lüks villaların ruhsatlarının samanlık yada kömürlük adı altında alındığı ortaya çıktı. Silivri'nin gözde merkezlerinden Seymen Köyü ve Çanta Beldeleriyle Büyükçavuşlu Beldeleri'nde 83 ayrı villanın aldıkları inşaat izinlerinin sahte olduğu belirlendi. Büyükşehir Belediyesi İmar Mevzuatı'na göre villa inşaatlarının 250 metrekareyi geçmemesi gerektiği için inşaatlarına ruhsat alamayacak olan müteahhitler villalarını kömürlük, samanlık ve bekçi evi olarak beyan ettiler. Bazı villa inşaatlarında yüzme havuzları bile var. Bilirkişi raporları da inşaatların villa inşaatı olduğunu belgeledi.

‘İNİSİYATİF BÜYÜKŞEHİR’DE’

Konu ile ilgili bir açıklama yapan AKP'li Silivri Belediye Başkanı Hüseyin Turan, "Bu yetkiyi belediye olarak biz değil İstanbul Büyükşehir Belediyesi veriyor. İmar maddesinin 62. maddesine göre biz de bu projeyi onayladık. Burada aykırı bir durum yok" dedi. Seymen Köyü'nde yapımına başlanılan ve Harun Çetin isimli bir vatandaşa ait olan lüks villalarda yolsuzluk yapıldığını ileri süren Silivri'nin üç dönem belediye başkanlığını yapan Selami Değirmenci ise "Seymen Köyü'nde 16 pafta 1010 parselde Harun Çetin adına bir adet villa ve dört adet müştemilat binası için düzenlenen ruhsatla yapılan inşaatlar birbirinin aynısı 5 adet villadan ibaret. Ne hikmetse bu ahır ve samanlıkların odaları ve banyoları var. İmar Kanunu'nun 63. Maddesine göre plan dışı alanlarda birden fazla ve 250 metrekareden büyük bina yapılamayacağı için, diğer 4 adet villa ahır, samanlık ve kömürlük gibi gösteriliyor" iddiasında bulundu.

CABBARİ
10-11-2006, 12:35
Erdoğan'ın torununun cinsiyeti
Bağcılar'da 'diplomalı anne' projesinin protokol imza törenine katılan Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan kadınlarla sohbete daldı ve torunun cinsiyetini açıkladı.

Milli eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ve Emine Erdoğan'ın katıldığı törende, Bağcılar'da okuma yazma bilmeyen 10 bin kişinin eğitimini öngören işbirliği protokolü imzalandı. Toplantıda önce Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bir konuşma yaptı. Çelik "Eğer hanımlarımızı, kızlarımızı ihmal edersek, eğitimde gerekli desteği vermezsek, pozitif ayrımcılıkla onları yukarı çekemezsek, aklımızın yarısını kullanmamaya devam edeceğiz demektir" dedi.

Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ise Bağcılar Belediyesi'nin yürüttüğü okuma yazma projesinin bütün Türkiye için örnek model teşkil ettiğini ancak kurumların bununla da yetinmeyeceğini daha güzel, daha müreffeh bir Türkiye yolunda, özevriyle yeni hizmetler üreteceğini söyledi.
Emine Erdoğan, toplantı çıkışında gazetecilerin ve sohbet ettiği kadınların İki yıl önce Berat Albayrak ile evlenen Erdoğan'ın büyük kızı Esra Erdoğan Albayrak'ın hamileliği ile ilgili soruları üzerine torununun erkek olacağının ipucunu verdi. Emine Erdoğan, 'Hazırlıkların rengi pembe mi mavi mi' şeklindeki soruya 'Mavi' diye cevapladı.

anthony99
14-11-2006, 13:36
Only the registered members can see the link

Van'ın Başkale ilçesinde İran sınırından Türkiye'ye geçmek isteyen silahlı grup ile çıkan çatışmada 1 er şehit oldu. Alınan bilgiye göre, İran sınırında bulunan Esenyamaç köyü Sualtı mevkisinde devriye görevi yapan 3. Hudut Piyade Tabur Komutanlığı timleri, İran sınırından Türkiye'ye girmek isteyen silahlı gruba engel olmak istedi.

Çıkan çatışmada, Piyade Er Bekir Cömert ağır yaralanarak Van Askeri Hastanesine kaldırıldı. Cömert, burada yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Cömert'in cenazesi, 6.Hudut Alay Komutanlığı'nda düzenlenen törenin ardından uçakla İstanbul'a gönderilecek. Van Vali Vekili Osman Ahsen, Türkiye'ye girmek isteyenlerin terör örgütü üyesi ya da kaçakçı olabileceğini, konuyla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğünü bildirdi.

:( :( :(

anthony99
14-11-2006, 13:42
Only the registered members can see the link Only the registered members can see the link

TBMM’nin İçişleri Bakanlığı’na bakan tarafında sabah saatlerinde toplanan Greenpeace üyeleri, "Nükleer Enerji Ölümcüldür" yazılı pankartlar açtılar.

Üzerlerine nükleer enerjinin sembolünün bulunduğu siyah montlar giyen ve yüzleri beyaza boyalı eylemciler, yere yatarak "ölü taklidi" yaptılar. Bir eylemci de yerde yatan arkadaşlarının etrafını tebeşirle işaretledi.

Daha sonra eylemciler adına bir açıklama yapan Hilal Akıcı, Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesiyle Enerji Satışına İlişkin Yasa Tasarısı’nın geri çekilmesini istediklerini söyledi.

Açıklama sırasında, olay yerine gelen Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğüne bağlı ekipler, eylemcileri uyararak eylemlerine son vermelerini istedi.

Uyarıyı dikkate almayan eylemciler arasından 12’si bayan toplam 21 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan çevreciler sorgulanmak üzere emniyete götürüldüler.

penguen
13-03-2007, 14:40
'1923 Türk Grup' Olarak Adlandıran Türk Hacker Grubu, Yunan Sitelerine Savaş Açmış Durumda. Çökertilen Siteler Arasında Önemli Olanlar da Var.

İNTERNETTEKİ video paylaşım sitesi YouTube'a Atatürk'e hakaret içeren videolar konulmasıyla başlayan Türk- Yunan sanal savaşına yenisi eklendi.

'1923 Türk Grup' olarak adlandıran Türk hacker grubu, Yunan turizm şirketi Travel Soft'un 'Only the registered members can see the link' adlı web sitesini çökerterek, YouTube'a konulan videoyu protesto etti. Yunanlı şirketin web adresi girildiğinde, şirketin sitesi yerine, ekrana Mustafa Kemal Atatürk'ün Yeniçeri kıyafetli fotoğrafıyla, bir Türk komandonun fotoğrafları çıkmaya başlıyor, 10'uncu Yıl Marşı çalınıyor.

Yunanlılara da, 'YouTube'da bir şey gördük ve dünyanın en büyük lideri olan Mustafa Kemal Atatürk'ü öğrenmeniz gerektiğine karar verdik. Her hata bir derstir ve derslerle hatalar asla bitmez. Asla unutma. Bir Türk dünyaya bedeldir" yazısıyla mesaj verildi.

penguen
13-03-2007, 14:46
Yasadışı Bölücü Terör Örgütü Yandaşları Olduğu Sanılan Bazı Kişiler, Siteye, Kürdistan Haritası ve Bayrağının da Yer Aldığı, Türkiye ile Türklere Ağır Hakaretler İçeren Yeni Videolar Yükledi.

Only the registered members can see the link

VİDEO paylaşım sitesi YouTube'un Atatürk'e ağır hakaretler içeren videoyu yayınlamasının ardından çıkan sanal savaşa bu kez yeni bir cephe eklendi. Yasadışı bölücü terör örgütü yandaşları olduğu sanılan bazı kişiler, siteye, Kürdistan haritası ve bayrağının da yer aldığı, Türkiye ile Türklere ağır hakaretler içeren yeni videolar yükledi.

YouTube'a 3 Mart'ta eklenen ve animasyon yoluyla Atatürk'e hakaret eden videonun yol açtığı sanal Türk- Yunan savaşı, başka kesimleri de cesaretlendirdi. İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi'nin, YouTube'a 6 Mart'ta koyduğu, 10 Mart'ta kaldırdığı erişim yasağının yürürlükte olduğu dönemde yeni bir küstahlık örneği gösterildi. Terör örgütü PKK yanlısı olduğu anlaşılan 'mamasbest' ve 'Xacek1' kodlu kullanıcılar, siteye Türkiye ve Türklere hakaret, tehdit ve küfür içeren videolar ekledi.

8 Mart'ta 'mamasbest'in eklediği video aracılığıyla çizgi kahraman Tarkan tiplemesinin eşcinsel olduğu, köpeği Kurt'la cinsel ilişkiye girdiği ima edildi. 3 dakika 18 saniyelik görüntüyü destekleyen yazılarla Türklere eşcinsel ve sapık şeklinde hakaretlere yer verildi.

9 Mart'ta 'Xacek1' adlı kullanıcının eklediği 10 dakika 41 saniyelik görüntüde de sözde Kürdistan haritası ve bayrağı yeralıyor. Videoda sesi duyulan ve bozuk bir Türkçe kullanan şahıs, İran, Suriye ve Irak'taki Kürtlerle birlikte 2008'de Anadolu'nun bir parçasını da kapsayan görüntülerdeki Kürdistan'ın 2008'de kurulacağını iddia ediyor. Aynı küstah, Türkiye'de sadece 5 milyon Türk bulunduğunu savunarak onların da Moğolistan'a gitmesi gerektiğini belirtiyor.

Eklenen iki video, internetteki 'Türk savaşçıları'nı hız kesen Türk-Yunan savaşı yerine yeni sanal saldırıların bulunduğu cepheye yöneltti. 10 Mart akşamı 'turkkizi35' ve 'KraLTube®MD+BO¯®MD-BO¯' ®MD-BO¯kodlu iki kullanıcı videolarıyla®MD+BO¯ ®MD-BO¯'®MD-BO¯mamasbest' ile®MD+BO¯ ®MD-BO¯'Xacek1'e cevap verdi.

®MD-BO¯turkkizi35,®MD+BO¯ ®MD-BO¯mamasbest'a PKK'nın İmralı Cezaevi'ndeki elebaşı Abdullah Öcalan'ı eşcinsel kılığına büründürerek cevap verdi. Görüntülerin üzerine de komedyen Ata Demirer'in seslendirdiği 'Fındık, fıstık' şarkısını dublaj yaptı.®MD+BO¯ ®MD-BO¯KraLTube da videosunda,®MD+BO¯ ®MD-BO¯Öcalan'ı sözde Kürdistan bayrağını elinde tutan, kafasını poşuyla sarmış bir maymuna çevirdi. Öcalan, bu görüntüde PKK ve kendisi hakkında hakaret dolu sözler sarf ediyor.

®MD-BO¯Yüklenen yeni görüntülerin yorum bölümlerine binlerce kişi yorum yazdı. PKK'lılarca daha önce konan videolar da bu yorumlardan nasibini aldı. Ancak yorumların büyük bir kısmı, olayı hakaret ve küfürler kullanarak Kürt- Türk tartışmasına dönüştürdü.®MD+BO¯ ®MD-BO¯Yaklaşan Nevruz Bayramı öncesi sağduyu çağrısında bulunan Kürt ve Türkler de oldu.

®MD-BO¯Kürt olduğunu belirten 'boran5834' adlı kullanıcı,®MD+BO¯ ®MD-BO¯sözde®MD+BO¯ ®MD-BO¯Kürdistan haritası ve bayrağına da yer verdiği videosunda Türklere 'hayvan' diyen,®MD+BO¯ ®MD-BO¯'Xacek1'e karşılık ''Düzgün konuşmayı öğren. Ben de Kürdüm. İlk önce adam ol, saygı göster insanlara. Bazılarının yaptıklarından herkesi sorumlu tutma. Dedim ben de Kürdüm. Her yerde söyledim bunu ama gerçekten cahilsin. Senin yüzünden bütün Kürt halkına küfür edenler gibi'' yorumunu yazdı. (Doğan Haber Ajansı)

CABBARİ
16-03-2007, 18:30
İnşaat kazısında küp dolusu altın

Edirne'de yapılan su arıtma tesisi inşaatı kazısında sikke altınlar bulundu.

Edirne Belediyesi'nin İller Bankası finansmanıyla yürüttüğü yağmur atık suyu desarj istasyonu inşaatından çıkan ve kamyonla götürülerek bir benzinlik inşaatına dökülen toprağın içinde tarihi altın paralar bulundu. Toprakta bulunan altınların bir küp olduğu ve bazı kişilerce paylaşıldığı iddiaları üzerine savcılık soruşturma başlattı. İnşaat Sahibi Kemal Aydın 15 altını polise teslim etti.

Edirne’nin Kirişhane Mahallesi’nde Bulgar Sveti Konstantin Elena Kilesi’nin yanındaki boş alanda yağmur suyu pompaj istasyonu için inşaat kazısı başladı. Kazılan topraklar, dolgu malzemesi olarak kullanılmak üzere kamyonlarla Kapıkule yolu üzerindeki Gazimihal Mahallesi yakınlarında yapımı süren benzinlik inşaatına kamyonlarla götürülerek döküldü.

Benzin istasyonu inşaatının sahibi Kemal Aydın'ın ifadesine göre bir erkek, bir kadın ve bir çocuktan oluşan 3 Roman vatandaş, dün akşam saatlerinde benzinlik inşaatına at arabası ile gelerek demir çubuk atıklarını toplamaya başladı. Üç Roman vatandaşın, toprakların döküldüğü bölgede kendi aralarında heyecanla tartıştığını gören inşaat sahibi Kemal Aydın yanlarına gitti. Romanların, kırık bir küpten dökülen altınları topladığı gören inşaat sahibi müdahale etmek istedi. Bunun üzerine 3 kişi at arabasına atlayarak kaçtı. Olay yerinde kendisi de 3 altın bulan Kemal Aydın, polise giderek durumu bildirdi.

2 KİŞİ, 12 ALTINI POLİSE VERDİ

Edirne Emniyet Müdürlüğü Kaçıkçılık ve Organize Suçlarlar Şube Müdürlüğü ekipleri, bunun üzerine benzinlik inşaatını yapan müteahhit Mesut Yeşilyurt ile araziyi kiraya verdiği belirtilen İbrahim Yıldırım'ı gözaltına aldı. Bu kişiler aldıklarını söyledikleri 12 altını polise teslim etti. Altınların çoğunu alarak at arabası ile kaçan 3 Roman vatandaşın ise aranmasına başlandı.

SAVCI İNŞAAT ALANINDA

Edirne Cumhuriyet Savcısı Sami Kerpiççi, sabah saatlerinde desarj istasyonu inşaat sahası ile benzinlik inşaat sahasına gelerek inceleme yaptı. İnşaatta çalışan işçilerin tek tek bilgisine başvuran Savcı Kerpiççi, polise teslim edilen 15 altını Müze Müdürlüğü’ne göndererek incelenmesi talimatını verdi. Kazıdan çıkan altınların Osmanlı ve Hollanda Kraliyet altınları olduğu belirtildi. Müze Müdürlüğü altınları inceleyerek hangi döneme ait olduklarını belirleyecek.

Edirne’de bir küp altın bulunduğu haberinin duyulması üzerine bir çok meraklı Kirişhane ve Gazimihal Mahallesi’ne geldi. Mahallede oturanlar yıllardır hazinenin üzerinde gezdiklerini öğrenince şaşkılık geçirerek kendi aralarında, “Defineciler sürekli Bulgar Kilesesi’nin içini aradı. Meğerse altınlar 10 adım ötedeymiş'' esprisini yaptı.

KEPÇECİNİN UMUDU

İnşaatı kazarak toprağı yükleyen kepçe operatörü ise sabah saatlerinde duydukları karşısında şok oldu. Kepçesini çalıştırarak kazı mekanizmasını yere vuran operatörün, ‘belki içine yapışmış altın vardır’ yönündeki umutları boşa çıktı.

MAHALLE SAKİNLERİ HEYECANLI

Mahalle sakinlerinden Nihat Girdi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kirişhane semtindeki Sveti Kostantin Elena Kilisesi yakınlarında bir miktar altının gömülü olduğunun yıllardır söylendiğini belirtti.

Mahallelerinden altın çıkmasından heyecanlandıklarını ifade eden Girdi, kazı alanında daha fazla altın olabileceğini söyledi.

BELEDİYE BAŞKANLARI DEFİNEYİ ARAMIŞTI

Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi'nin oğlu Hakan Sedefçi, Meriç Belediye Başkanı Erol Dübek'in aralarında bulunduğu 4 kişi Osmanlı Darphanesinin bulunması amacıyla Edirne'de geçen yıl bazı kazı çalışmaları yürütmüştü.

Osmanlı'nın darphanesi kazısında hayal kırıklığına uğrayan Hakan Sedefçi, Meriç Belediye Başkanı Erol Dübek ve ortakları, daha sonra da Kazıklı Voyvoda'nın hazinesini aramak için Temizlik İşleri Müdürlüğü bahçesinde kazı yapmıştı

CABBARİ
16-03-2007, 18:31
Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanı Şemsi Kopuz, "Bir aya kadar kapsamı dar olsa da, KDV indirimi duyurulmuş olacak. Bu indirim öncelikle çocuk ürünleri üzerinde yapılacak. Çocuk mamaları, sıvı şekerler, meyve suları, konserveler ve birtakım süt ürünlerinde KDV oranları yüzde 18'den yüzde 8'e inmiş olacak” dedi.

Türkiye Gıda ve İçecek Sarayı Dernekleri Federasyonu’nun “Gıda Sektöründe Rekabet” konulu çalıştayda gazetecilerin soruları üzerine Kopuz, kasım ayında Başbakanla yaptıkları KDV indirimine ilişkin yaptıkları görüşmenin meyvelerini almaya başlayacaklarını belirterek, "Bir aya kadar kapsamı dar olsa da KDV indirimi duyurulmuş olacak. Bu indirim öncelikle çocuk ürünleri üzerinde yapılacak. Çocuk mamaları, sıvı şekerler, meyve suları, konserveler ve birtakım süt ürünlerinde KDV oranları yüzde 18'den yüzde 8'e inmiş olacak” dedi.

Kopuz Grup Muafiyeti ile ilgili olarak da AB ülkelerinde bir markaya ait raflardaki ürünlerin yüzde 30'unun geçmemesi gibi bir eşiğin bulunduğunu, Türkiye'de ise bunun yüzde 0 ile yüzde 100 arasında olduğunu belirten Kopuz, bunun bazı işletmeleri ve KOBİ'leri rahatsız ettiğini söyledi. Kopuz, "Türkiye'de sistemi AB'ye uydurmak istiyor. Şimdi hazırlanan tebliğde Türkiye'deki eşiğin de yüzde 30 olması öngörülüyor. Bu yüzde 30 da yüzde 40 da olabilir. Tebliğin üzerinde konuşuyoruz. Nihai aşamaya ne zaman gelir onu tam bilemiyoruz." diye konuştu.

Kopuz, çalıştayda yaptığı konuşmada da, sektörlerinin değişik zamanlarda ülkedeki istikrarsızlıklardan çok yoğun etkilenen bir sektör olduğunu kaydetti. Sektörün birçok boyutlu problemi olduğunu vurgulayan Kopuz, sektör temsilcilerinin neredeyse tümünün yaşadığı en önemli problemin ise kayıtdışı ekonomi ve bundan kaynaklı rekabet problemleri olduğunu söyledi.

Kayıtdışılığın gıda sektörü açısından önemli sonuçlarından birinin “gıda güvenliği” olduğuna dikkat çeken Kopuz, gıda sektörünü kayıt altına almanın ekonomik bir zorunluluktan ziyade sosyal bir zorunluluk olduğunu ifade etti. Kopuz, kayıtdışı üretim yapan işletmenin, ekonomiye verdiği zararın yanında insan sağlığı için de en büyük tehdit olduğunu vurgulayarak, “Bu noktada ihmallerin can kayıplarına kadar giden sonuçları olmaktadır. Gıda sektöründe ticaretten kayıt altına alamadığınız bir işletmenin üretimini hiçbir açıdan denetlemeniz ne yazık ki mümkün olmamaktadır” dedi. Kopuz, gıda sektöründe hangi konuda düzenleme yapılırsa yapılsın düzenlemeyi yapan tüm kurumların bakış açısının bu olması gerektiğine dikkat çekti.

Rekabetin ticaretteki önemine işaret eden Şemsi Kopuz, rekabetin düşük fiyat, yüksek kalite ve teşebbüsler arasındaki eşit rekabet şartları, tüketiciye sunulan ürünün çeşitlenmesini sağlayacağını söyledi. Kopuz, bu bağlamda 2002 sayılı Dikey anlaşmalara ilişkin Grup Muafiyeti Tebliğinde değişiklikler yapılması yolunda Rekabet Kurumu tarafından başlatılan çalışmaları “rekabet edebilirlik” kriterleri açısından ve AB kriterlerine uyum yönünden önemli bir adım olarak değerlendirdiklerini ifade etti.

Kopuz, “Yolumuz AB yoludur. AB kriterleri elimizdeki kağıda dökülmüş tek pusuladır. Bizim bu pusuladan vazgeçmek gibi niyetimiz yoktur. Yapılması düşünülen düzenlemeye, kurum olarak bizim en temel meselemiz olan rekabet ihlallerinin engellenmesi perspektifinden bakılmasını talep ediyoruz” dedi.

rose
06-05-2007, 20:49
oğlan dır yüzde yüz...