PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : 07/09 Türkiye'den Haberler



muzo
07-09-2006, 10:01
Haliç Köprüsü'nde zincirleme kaza: 1 ölü Haliç Köprüsü'nde kontrolden çıkan TIR 6 araca çarptı. Kazada, emniyet şeridinde otomobilinin lastiğini değiştirmeye çalışan 1 kişi hayatını kaybetti.
07 Eylül 2006 00:35


Haliç Köprüsü'nde kontrolden çıkan TIR 6 araca çarptı. Kazada, emniyet şeridinde otomobilinin lastiğini değiştirmeye çalışan 1 kişi hayatını kaybetti.

Kaza saat 23.00 sıralarında Haliç Köprüsü Okmeydanı girişi, Topkapı yönünde meydana geldi. Eşiyle birlikte, 34 DJ 4067 plakalı cipiyle Topkapı yönüne seyir halinde bulunan Atilla Demiryapan'ın aracının lastiği, Haliç Köprüsü girişinde patladı. Bunun üzerine Demiryapan, cipini eski köprü girişinde emniyet şeridine çekerek, patlayan lastiği değiştirmek istedi.

Bu sırada Kamil Yıldırım yönetimindeki 66 KE 538 plakalı TIR, kontrolden çıkarak önce aracın dışında bulunan Demiryapan'a, ardından da cipe çarptı. Hızını alamayan TIR, yoldan geçen 5 araca daha çarparak durabildi. TIR'ın çarptığı Demiryapan olay yerinde hayatını kaybetti. Olay sırasında cipte bulunan eşi kazayı yara almadan atlatırken, diğer 5 araçta da sadece maddi hasar meydana geldi.

Basın mensuplarına olayı anlatan TIR sürücüsü Yıldırım, cipe ve diğer 4 araca çarptığı iddialarını reddetti. Önünde seyreden bir otomobilin aniden durduğunu anlatan Yıldırım, "Fren yaptım ama duramadım. Önümdeki araca çarptım. Sonra gelen araçlar bize çarptı. Gerisini hatırlamıyorum" diye konuştu. Demiryapan'ın eşi polis otosuyla olay yerinden uzaklaştırılırken, soruları yanıtsız bıraktı.

Atilla Demiryapan'ın cesedi yapılan incelemenin ardından morga kaldırıldı. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.

muzo
07-09-2006, 10:02
Vapurdan bu kez otomobil düştü
İzmir'de Bostanlı islesinde araçları indiren Erdemirler -1 adlı vapur araçları indirirken bir otomobil, denize düştü.
07 Eylül 2006 01:15


İzmir'de bir otomobil, arabalı vapurdan denize düştü. Alınan bilgiye göre, Üçkuyular'dan hareket eden İzmir Büyükşehir Belediyesine ait kaptan Ahmet Yılmaz idaresindeki ''Erdemler-1'' adlı arabalı vapur, Bostanlı İskelesine yanaşarak, içinde bulunan araçları indirmeye başladı.

Aysun Atay Arıkan'ın kullandığı 35 AD 5900 plakalı otomobil, arkasına bağlı olan ve üzerinde optimist teknesi bulunan römorkör ile vapurdan inmeye başladı. Römorkör henüz vapurda iken arabalı vapur hareket etti. Otomobil denize doğru sürüklenmeye başladı.

Güzelbahçe Optimist Spor Kulübü Başkan Yardımcısı olan Arıkan, son anda kendini araçtan dışarı attı. Arabalı vapurun sürüklediği otomobil denize düştü. Kurtarma ekiplerinin ve dalgıçların yaklaşık 4 saat süren çalışması sonucu, denize düşen otomobil vinç yardımıyla denizden çıkarıldı.

şehir Belediyesine ait kaptan Ahmet Yılmaz idaresindeki ''Erdemler-1'' adlı arabalı vapur, Bostanlı İskelesine yanaşarak, içinde bulunan araçları indirmeye başladı. Aysun Atay Arıkan'ın kullandığı 35 AD 5900 plakalı otomobil, arkasına bağlı olan ve üzerinde optimist teknesi bulunan römorkör ile vapurdan inmeye başladı. Römorkör henüz vapurda iken arabalı vapur hareket etti.

Otomobil denize doğru sürüklenmeye başladı. Güzelbahçe Optimist Spor Kulübü Başkan Yardımcısı olan Arıkan, son anda kendini araçtan dışarı attı. Arabalı vapurun sürüklediği otomobil denize düştü. Kurtarma ekiplerinin ve dalgıçların yaklaşık 4 saat süren çalışması sonucu, denize düşen otomobil vinç yardımıyla denizden çıkarıldı.

AA

muzo
07-09-2006, 10:03
Emlak vergi cezalarına çare nedir?
Kira ve ev satışını gizleyenlerden geriye dönük 5 yılın, cezalı gelir vergisi isteniyor. iyiniyetli vatandaşların, vergi cezasından kurtulabilmeleri için bir "çözüm yolu" var.
07 Eylül 2006 08:44



7 Eylül 2006


Şükrü KIZILOT

skizilot@yaklasim.com






Kirayı ve ev satış gelirini gizleyenlere çözüm yolu



SALI günü, kira geliri elde ettiği halde bu gelirini gizleyenlere yönelik, vergi operasyonu başlatıldığını yazmıştık.

Yazlık evler de dahil, gayrimenkullerini kiraya verip, bu gelirini gizleyenlerden, geriye dönük 5 yılın, cezalı gelir vergisi isteniyordu. Dünkü yazımızda da evi, bürosu, dükkanı, arsası ve arazisini 4 yıl geçmeden satan ve kazancını gizleyen, yüzbinlerce kişinin tespit edildiğini, bunlardan cezalı vergi isteneceğini, belirtmiştik.

Olay, bu sayılanlarla da bitmiyordu. Çok sayıda inşaat firmasının, sattığı gayrimenkuller, çok düşük değerden gösterilmişti. Bu durumu da Maliyeciler, alıcıların kullandığı banka kredilerinden, "elleriyle koymuş gibi" tespit etmişlerdi. İncelemeler ve tespitler devam ediyordu.

ÇÖZÜM YOLU

Vergi olayı, karmaşık ve belli bir uzmanlığı gerektiren konu olduğu için, onbinlerce hatta yüzbinlerce vatandaş, vergi yasaları karşısındaki durumunu bilmiyor. Ancak yasaları bilmemek mazeret olmadığı için, vergi ve cezalar, arka arkaya yağıyor.

Bu aşamada, iyiniyetli vatandaşlara, vergi cezasından kurtulabilmeleri için bir "çözüm yolu" göstermek istiyoruz.

CEZA GELENLER

Gelirini gizlediği tespit edilip, kendilerine ceza kesilenlerin, cezadan kısmen ya da tamamen kurtulmaları mümkün.

1- Cezanın Yarısından Kurtulmak :

Kendilerine vergi ve ceza ihbarnamesi tebliğ edilenler, tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde, ilgili vergi dairesine, bir dilekçe vermeleri halinde, cezanın yarısından kurtulabilirler. Bunun için, gelen vergiyi ve cezanın yarısını, Vergi Usul Kanunu’nun 376. maddesine göre ödeyeceklerini bildirmeleri ve vadesinde ödeme yapmaları yeterli.

2- Cezanın Yüzde 90’ından Kurtulmak:

Kendilerine, vergi ve ceza ihbarnamesi tebliğ edilenler, cezada indirim yerine "uzlaşma" isteminde bulunma hakkına da sahipler.

Bu durumda olanlar, ilgili vergi dairesi başkanlığına verecekleri, "uzlaşma talep" dilekçesi ile uzlaşma isteminde bulunabiliyorlar. Ardından, uzlaşma görüşmesinin yapılacağı yer, gün ve saat belirtiliyor. O gün ve saatte, yapılan karşılıklı pazarlık sonucu, cezanın yaklaşık yüzde 90’ı kaldırılıyor. Bazen, cezanın tamamının kaldırılması hatta vergide indirim yapılması bile mümkün oluyor.

PİŞMANLIKLA BEYAN

Elde ettiği geliri, vergi dairesinden gizleyen ve şu ana kadar da bu durumları tespit edilmediği için ceza kesilmemiş olanlara, önereceğimiz yol ise "pişmanlık ve ıslah" talebiyle, gizledikleri geliri bildirmeleriyle ilgili.

Kira gelirini ya da gayrimenkul satış kazancını gizleyenler, bununla ilgili beyannameyi; Vergi Usul Kanunu’nun 371. maddesini talep ederek, pişmanlıkla verdiklerinde, "vergi ziyaı" cezası ödemezler. Vergi kaçakçılığı sözkonusu olsa bile bunlara, "kaçakçılık cezası" da kesilmez.

Pişmanlık talebi ile dilekçe verildiğinde, 15 gün içinde, gizlenen gelire ait verginin ve hesaplanan pişmanlık zammının ödenmesi gerekiyor. Ancak haklarında "vergi incelemesi" başlatılanlar, "ihbar edilenler" ya da beyanname vermedikleri gerekçesiyle, "takdir komisyonu"na gönderilenler, pişmanlık uygulamasından yararlanamıyorlar.

Vergide zaman aşımı süresi 5 yıl olduğu için, gizlenen gelirin bu 5 yıllık süre içinde, bir ihbar ya da denetim sonucu ortaya çıkartılması, her an mümkün. O nedenle, gelirini gizleyenlerin, pişmanlıkla beyanda bulunup, rahatlamalarında yarar var...

muzo
07-09-2006, 13:35
Manavgat'te suça 'kanca'
Antalya'nın Manavgat ilçesinde düzenlenen "Kanca" adlı operasyonda, çıkar amaçlı suç örgütü kurup, bar, diskotek ve eğlence merkezlerinde suç işledikleri iddiasıyla gözaltına alınan 21 kişiden 20'si tutuklandı.
07 Eylül 2006 11:47


Antalya İl Jandarma Komutanlığı ve Manavgat İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerince Manavgat ilçe merkezi, Kumköy ve Side beldesinde, eş zamanlı olarak düzenlenen operasyonda gözaltına alınan zanlıların sorguları dün tamamlandı.

Dün akşam saatlerinde nöbetçi mahkemeye çıkarılan zanlıların sorguları ise sabaha karşı tamamlandı. Zanlılardan kimlikleri açıklanmayan 20'si tutuklandı, 1 kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Ç.D. liderliğindeki çıkar amaçlı suç örgütünün elemanları oldukları iddia edilen zanlılar, menfaat temin etmek amacıyla suç örgütü kurarak bar, diskotek ve eğlence merkezlerinde uyuşturucu madde ticareti, silah kaçakçılığı, çek senet tahsilatı, kredi kartı sahteciliği, haraç alma, tehdit, darp, ruhsatsız silah taşıma, çalınıp, şase numaraları değiştirilmiş otomobil temin etme suçlarını işledikleri iddiasıyla mahkemeye sevk edilmişlerdi.

Şüphelilerle birlikte 10 tabanca, av tüfeği ve bu silahlara ait çok sayıda mermi, 2 bıçak, 4.5 kilogram esrar, 590 sentetik uyuşturucu, şase numarası değiştirilmiş otomobil, sahte otomobil ruhsatı, 2 çalıntı plaka, kenevir bitkisi ve çok sayıda senet ele geçirilmişti.

Zanlıların, dövüş için özel olarak yetiştirilen köpekleri, ıssız mekanlarda ve ormanlık alanlarda para, uyuşturucu madde ve silah karşılığı dövüştürerek bahis oynadıkları da iddia edilmişti.

AA

muzo
07-09-2006, 13:36
Yine en son baba duydu!
Hatay'da meydana gelen olay çocuklyarın suçlarını en son babaların duyduğunu bir kez daha ortaya çıkardı. İşte polisin ortaya çıkardığı ve en son babanın duyduğu kapkaç hikayesi..
07 Eylül 2006 12:45



Hatay'ın İskenderun ilçesine bağlı Sakarya Mahallesi'nde oturan bir vatandaşın 155 polis imdatı arıyarak 'Bir kaç şüpheli şahıs çöpe bazı evraklar attı' ihbarı üzerine harekete geçen polis araştırma başlattı.

Çöpe atıldığı iddia edilen belgelerin kime ait olduğunu bulmak amacıyla harekete geçen emniyet ekipleri, elde ettikleri ipucu sayesinde belgelerin Sakarya Mahallesi'nde bakkal işlettiği öğrenilen M. Y.'ye ait olduğunu saptadı. Yapılan araştırmada olayın içyüzü anlaşıldı.

Edinilen bilgilere göre, M.Y.'nin oğlu, babasından habersiz evin otomobilini alarak gezintiye çıktı. Dumlupınar Mahallesi civarında arabasını açık bıraktığı için otomobilin içerisindeki çantayı kapkaççılar çalarak kayıplara karıştı.

Çanta içerisindeki değerli eşyaları alan kap kaççılar işlerine yaramayan evraklar ve çantayı Sakarya Mahallesi'ndeki çöpe attı.

Çocuk ise babasının korkusundan olayı polise haber vermediği içinvaka kayıtlara geçmediğinden M.Y. de olayı en son polislerden duydu.

En son babalar duyar olayının yaşandığı İskenderun'da 'Olup bitenden haberim yok' diyen belgelerin sahibi M.Y''nin çalıştırdığı bakkala giden emniyet ekipleri durumu her şeyden habersiz babaya bildirdi.

Çantasının kap kaççılar tarafından çalındığını polislerden öğrenen M. Y:'nin şaşkınlığı gözlerinden okunuyordu.

Bir yandan oğluna diğer yandan da polise bakan ve olaydan haberi olmayan MY., emniyet ekiplerine bu titiz davranışlarından ötürü teşekkür etti.

muzo
07-09-2006, 13:38
Katil mihraba mektup bırakmış! İsmailağa Camisi'nde, geçen pazar günü yaşanan cinayette sürpriz bir mektup ortaya çıktı. Camide linç edilen Mustafa Erdal mihraba bir mektup bırakmış. İşte mektuptaki ifadeler:
07 Eylül 2006 12:50



İşte Sabah Gazetesi yazarı Ferit ZENGİN'in haberindeki iddialar

Katil, cinayetten önce mihraba koyduğu esrarengiz mektubunda şöyle yazdı: "Rüyamda kendimi bir şeyh olarak gördüm. Arkası açık bir arabanın içindeydim. Cenaze arabasıydı. Demek ki ben Allah'ın sevdiği bir kulmuşum."

İmam Bayram Ali Öztürk'ü bıçaklayınca, İsmailağa Camisi'nde cemaatin linç ederek öldürdüğü Mustafa Erdal'ın, olaydan önce yazdığı bir mektubu caminin mihrabına bıraktığı ortaya çıktı. Erdal'ın, öldüğünü gördüğü bir rüyasını anlattığı mektuba, Fatih Cumhuriyet Savcılığı el koydu.

İstanbul-Fatih İsmailağa Camisi'nde, geçen pazar günü yaşanan cinayette sürpriz bir mektup ortaya çıktı. Camide, imam Bayram Ali Öztürk'ü bıçaklayınca linç edilen Mustafa Erdal'ın, cami mihrabına bıraktığı mektubu, cami cemaati polise teslim etti. Katilin mektubunda bir rüyasından söz ettiği anlaşıldı. Polis de, ilk incelemesinin ardından mektubu soruşturmayı yürüten Fatih Cumhuriyet Savcılığı'na teslim etti.

KENDİNİ ŞEYH GÖRDÜ

Mustafa Erdal'ın imam Öztürk'ü öldürmeden önce yazıp, mihraba bıraktığı sanılan mektupta, "Rüyamda kendimi bir şeyh olarak gördüm. Müritlerim vardı. Arkası açık bir arabanın içindeydim. Bu cenaze arabasıydı. Demek ki ben Allah'ın sevdiği bir kulmuşum, iyi bir insanmışım" cümlelerinin yer aldığı öğrenildi. Katilin, bu mektubu mihraba bıraktıktan sonra bıçağına sarılıp, imamı bıçakladığı, daha sonra da cemaat tarafından linç edildiği sanılıyor. Mustafa Erdal'ın bir yakını da, SABAH'a rüya hakkında açıklamalarda bulundu. Adını vermek istemeyen Erdal'ın yakını, "Erdal bize sürekli olarak 'bu cemaatin başına geçeceğim' diyordu" dedi.

Linç görüntüleri çıktı

Bu kişilerin tümü serbest bırakıldı. Polis, linççileri belirlemek için DNA testi yapacak. Bir televizyon programında ise dün, linçten hemen sonra çekilen ve cemaati gösteren görüntüler yayınlandı.

DNA TESTİ BELİRLEYECEK

Öte yandan Mustafa Erdal'ı linç edenler DNA testleriyle belirlenecek. Polis, cami içinde bulduğu ve henüz kimlere ait oldukları belirlenemeyen takke ve çoraplar ile giysi parçalarının da aralarında bulunduğu 15 adet eşyayı, Kriminal Laboratuvarı'nda incelemeye aldı. Delil niteliğinde bulunan eşyalarda DNA testi yapılabilecek kıl ve ya tüy örnekleriolup olmadığı araştırılıyor. Ayrıca Mustafa Erdal ile imam Bayram Ali Öztürk'ün cesetleri üzerinde alınan kan örneklerine DNA testi yapılıyor. Bu testlerin sonuçları savcılık emriyle gözaltına alınan cemaat üyelerinin kan örnekleriyle karşılaştırılacak.

CEMAAT: GÖRMEDİK

Öte yandan Fatih Cumhuriyet Savıcılığı'nın talimatı üzerine önceki gün gözaltına alınan toplam 14 cemaat üyesi de dün mahkemeye sevk edildi. Polisin Öztürk'ün kaldırıldığı Medical Park Hastanesi'nin güvenlik kameralarından tespit ederek gözaltına aldığı 14 kişiden, üçü savcılık 11'i ise sevk edildikleri mahkemece serbest bırakıldı. Olay günü cemaatin en ön safında yer aldıkları ileri sürülen 14 kişinin de, "Saldırgan Allah deyip, imama saldırdı. Ancak kargaşa çıktı. Bu nedenle linç olayını görmedik" dedikleri öğrenildi. Bu arada polis, Mustafa Erdal'ın cinayetten bir gece önce tuvalette 1.5 saat görüşme yaptığı ileri sürülen cep telefonunun kayıtlarını incelemeye devam ediyor.

'BAŞINI ÇARPTI' DENMİŞTİ

Çarşamba Mahallesi'nde bulunan İsmailağa Camisi'nde emekli imam Bayram Ali Öztürk, pazar günü sabah namazını kıldırdıktan sonra vaaz verdiği sırada 'icazet almak istiyorum' diyerek yanına yaklaşan Mustafa Erdal tarafından kalbinden bıçaklanarak öldürülmüştü. Öztürk 2 bıçak darbesiyle olay yerinde can verirken, cinayetin ardından cemaat Erdal'ı linç etmişti. Olayın ardından polis Erdal'ın 'başını mihraba vurarak öldüğünü' açıklamıştı.



Sabah

muzo
07-09-2006, 13:38
Medya sağlığıma değil cinselliğime bakıyor
Patrona tarafından akıl almaz işkencelere maruz kalan Meryem Sak, patrondundan kurtarıldı ama medyanın elinden kurtarılamadı ve tahihsiz kızcağız sonunda isyan etti.
07 Eylül 2006 12:59



Antalya'da patronu Mustafa Kıvrık'ın yıllar süren işkencesine maruz kalan Meryem Sak (24), basında çıkan haberlerin abartılı bularak, "Medya sürekli sağlığım yerine sürekli cinsellikle ilgilenerek, ifadelerimi dinle bağdaştırdı. Bu da beni rahatsız ediyor." dedi.

Meryem Sak'ın sağlık durumu her geçen gün iyiye gidiyor. Psikolojik tedavisinin ardından dikişleri alınarak yürümeye başlayan Sak, kendi ihtiyaçlarını da karşılayabiliyor. Sak'ın bir süre daha tedavisinin devam edeceği öğrenildi. Sak, özellikle medyanın kendisiyle ilgili haberleri çarpıtmasından ve abartmasından rahatsızlık duyuyor.

CİHAN muhabirine konuşan Sak, "Ben bir şeyler söylüyorum fakat ertesi günü alakası olmayan çok abartılı haberler çıkıyor. Bunlar benim psikolojimi bozuyor. Benim sağlım yerine, cinsellikle ilgili konuların ön plana çıkartılması moralimi bozuyor. Konunun baştan beri dinle ilişkilendirilerek medya tarafından işlenmesini de oldukça yanlış buluyorum." diye konuştu.

Patronun akıl almaz işkencelerini daha önce de basına açıklayan Meryem Sak, psikolojisinin düzelmesinin ardından avukatları aracılığıyla polise ifade verdi. Bir gazete (Hürriyet Gazetesi) ise bu ifadelere dayandırarak verdiği haberde Sak'ın, 14 yaşında patronu tarafından tecavüze uğradığını duyurdu. Haberde, patronun birtakım dinsel güçlere sahip olduğunu ve bazı aileleri zengin etmek için vaatte bulunduğu görüşlerine yer verildi.

Haberi gören Sak, polise benzer ifadeler verdiğini saklamıyor ancak, röportaj havasında yayımlanan haberde kendisinin 14 yaşında tecavüze uğramasının ön plana çıkartılmasının moralini alt üst ettiğini söylüyor. Sak, babasıyla Kütahya'da mobilya işi üzerine ortaklık yapan patronu Mustafa Kıvrık'ın, "Bende insanüstü dinsel güçler var." diyerek insanları etrafında toplamaya çalıştığı yönündeki açıklamasının medyada çarpıtıldığını ve buna çok üzüldüğünü ifade etti.

Sak, şunları söylüyor: "Patronum böyle söylüyordu, bu onun iddialarıydı. Medya her yaptığı haberde bu ifadelerimi dinle bağdaştırarak çarpıttı. Hatta daha da ileri giderek Meryem Ana Evi'nin yanmaktan kurtulması ile benim işkenceden kurtulmamı mucize gibi gösterdi. Çektiğim işkenceleri de, Hz. Meryem'in oğlu Hz. İsa'nın çektiği bedensel acıların aynısı diye yazdılar. Bu yakıştırmalarla ne yapılmak istendiğini anlayamıyorum."

Meryem Sak, bu tür ifadelerin hem kendisini üzdüğünü, hem de dava sürecini etkilediğini ifade etti. Psikolojik tedavinin ardından ilk defa yürüyen Meryem Sak, ailesiyle birlikte olmasının dışında, en çok yürümeyi, havayı doyasıya ciğerlerine çekmenin özlemini duyduğunu söylüyor. Sak, yaşadığı duyguları şöyle dile getiriyor: "Pencereden bakıyorum ağaçlar bana çok değişik geliyor. Etrafa doya doya bakacağım. Koşmak, yürümek beni çok mutlu edecek."

İlk geldiğinde her şeyden umudumu kestiğini anlatan Sak, yürüyebildiği için çok mutlu olduğunu, yavaş yavaş yürümeye başlamasına ise hala inanamıyor. Sak, kardeşinin üniversiteyi kazanmasının ardından geldikleri Antalya'da olayların bu noktaya gelmesini ise, "Ne yapalım yaşayacağımız, göreceğimiz şeyler varmış" diye açıklıyor. Ve devam ediyor: "Ama hepsi geride kaldı. Annem ve erkek kardeşimin hiçbir suçu yok. Hiçbir şekilde de katkıda bulunmadılar işkence olayına. İnşallah onlar da ceza almaktan kurtulabilirse, hayatımın geri kalan kısmını onlarla yaşamak istiyorum."

(Cihan)

muzo
07-09-2006, 13:39
Yolcu otobüsü devrildi: 1 ölü Tokat’ın Niksar ilçesinde yolcu otobüsü kontrolden çıkarak, yol kenarındaki sulama kanalının kıyısına devrildi. Kazada 1 kişi öldü, 27 kişi yaralandı.
07 Eylül 2006 13:21



AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Erzurum’dan İstanbul’a yolcu taşıyan Murat Akbulut yönetimindeki 34 TF 3690 plakalı otobüs, Reşadiye-Niksar arasındaki D-100 kara yolunun Fatlı Köprüsü yakınlarında kontrolden çıkarak, yol kenarındaki sulama kanalının kıyısına devrildi.

Kazada, sürücü Murat Akbulut ile otobüs çalışanı Öcal Akbulut ve yolcular Muzaffer Usta, Emin Usta, Zafer Usta, Ömer Bayram, Altun Aras, Kıymet Akçay, Vuslat Akçay, Doğan Akçay, Ozan Demirbukan, Onur Demirbukan, Reşat Burhanettin Demirbukan, Gülsen Demirbukan, Mustafa Hacımustafaoğlu, Aysel Hacımustafaoğlu, Muhammet Hacımustafaoğlu, Ahmet Çelik, Orhan Özmen, Murat Kılıç, Güven Polat, Muhammet İba, Şaziment Dursunoğlu, Mehmet Koçak, Deniz Karakuş, Abdülmecit Tunar, Yusuf Tuzcu ve İsmail Tunç yaralandı.
Niksar Devlet Hastanesine kaldırılan yaralılardan İsmail Tunç, müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Sürücü Murat Akbulut, Gülsen Demirbukan, Mustafa Hacımustafaoğlu ve Deniz Karakuş, Niksar’daki ilk müdahalenin ardından Tokat Devlet Hastanesine sevk edildi. Diğer yaralıların genel sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi.

muzo
07-09-2006, 13:40
Domuz sanıp, annesini öldürdü Bursa'nın İnegöl ilçesinde çiftçilikle uğrayan 26 yaşındaki Haşim Şahin, bahçeye domuz girdiğini düşünerek pompalı tüfeğini alıp, mısırların arasına daldı...
07 Eylül 2006 13:25


Bir süre sonra kendisini aramak için bahçeye giren annesi 50 yaşındaki Ayşe Şahin'i domuz sanan genç, tüfeğini ateşledi. Göğsünden ağır yaralanan 11 çocuk annesi Ayşe Şahin hastaneye kaldırılırken yolda yaşamını yitirirken, hastanede annesinin öldüğünü öğrenen Haşim Şahin sinir krizi geçirdi.

İnegöl ilçesine bağlı Mezitler Köyü'nde bugün saat saat 00.30 sıralarında meydana gelen olay iddiaya göre şöyle gelişti. Çiftçilikle uğraşan Haşim Şahin, evlerinin önündeki mısır bahçesinden hışırtılar geldiğini duyunca, domuz geldiğini düşünüp pompalı tüfeği alarak dışarıya çıktı. Şahin, mısırların arasında domuz aramaya başlarken, oğlunun dönmemesinden şüphelenen Ayşe Şahin de mısırların arasına girip oğlunu aramaya başladı. Bahçede dolaşan annesinin çıkardığı hışırtılarından domuz olduğunu sanan Haşim Şahin, sesin geldiği yöne doğru bir el ateş etti. Çığlık sesi üzerine mısırların arasına girince, vurduğu kişinin domuz değil annesi olduğunu gören Haşim Şahin şoka girdi. Göğsünden ağır yaralanan Ayşe Şahin, özel bir otomobille İnegöl Devlet Hastanesi'ne kaldırılırken yolda yaşamını yitirdi.

Bekar olan ve üç yıl önce babası İsmail Hakkı Şahin'i geçirdiği kalp krizi sonucu kaybeden Haşim Şahin, geldiği hastanede annesinin öldüğünü öğrenince sinir krizi geçirdi. Sakinleştirici iğne vurulan genç, hastanede müşahade altında tutulurken, olayla ilgili soruşturmaya İnegöl Cumhuriyet Savcılığı'nca başlandı.

Hürriyet

muzo
07-09-2006, 13:43
Babasına kızdı evi yaktı
Adapazarı'nda babasının elektrikleri kestirmesine öfkelenen bir kişinin kundakladığı iki katlı ev kullanılamaz hale geldi.
07 Eylül 2006 13:28



Hasan Basri Sezer, Hacıoğlu Mahallesi 34. Sokakta, oğlu Nebi Sezer'in oturduğu evin elektrik aboneliğini, üzerine almadığı gerekçesiyle iptal ettirerek elektrik hizmetini kestirdi.

Durumu sabah saatlerinde öğrenen Nebi Sezer, elektrikleri kesilen evini kundaklayarak yaktı. İtfaiye ekiplerinin müdahale ettiği yangında iki katlı ev kullanılmaz hale geldi. Yangını haber alarak olay yerine gelen Hasan Basri Sezer, ''Elektrik aboneliğini üzerine alması için oğluma çok ısrar ettim, almadı. Elektriklerin de kesildiğini öğrenince bunu yapmış. Babasına kızıp evi yaktı işte, ne diyelim'' dedi.

Nebi Sezer'in uzun bir süredir işsiz olduğu öğrenildi. Polisin evi kundakladığı iddia edilen Nebi Sezer'i aradığı belirtildi.



AA