SupersatForum İnfo
04-07-2012, 00:43
Hamilelik Döneminde Stres ve Uzak Durulması Gerekenler
Hamilelik döneminin sakin ve güven içinde stresten uzak geçmesinin, anne ile bebeğin sağlığı açısından büyük önem taşıdığı vurgulandı.
Bu dönemde yaşanan stres, acı ve üzüntülü olayların bebek ve annenin sağlığını olumsuz etkilediği kaydedildi. Yorucu iş temposu ve ruhsal yönden çöküntüye neden olabileceğine dikkat çeken uzmanlar, üzücü olayların bebeğin fiziksel ve zihinsel gelişimini sekteye uğratacağı gibi, problemli bir gebelik ve erken doğum riskinede neden olabileceğine işaret ediyor.
Aşırı stresin, doğum esnasında bebeğin oksijensiz kalmasına dahi neden olabileceğinin altını çizen Acıbadem Bursa Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Cemile Alçay, "Stresli bir hamilelik dönemi geçiren anne adayları, erkeklik hormonu olan testosteronu daha çok salgılamaktalar, bu hormon da bebeğin sosyalleşme yeteneğini, konuşma kabiliyetini olumsuz etkilemekte. Sosyal bir çocuk sahibi olabilmenin ilk yolu sakin ve stressiz bir hamilelik döneminden geçmekte." dedi.
Hamilelikte yaşanan stresin, hamilelik sonrası depresyonu tetikleyebileceği gibi, annenin de kendi öz bakımını ihmal etmesi ve hatta madde kullanımına yönelmesine dahi sebep olabileceğine dikkat çeken Dr. Cemile Alçay, şöyle devam etti: "Hamilelik döneminde stres yaşayan anne adayının, doğum sonrası çocukla iletişimde de sorun yaşaması muhtemeldir. Araştırmalar, annenin hamilelik döneminde ve bebeğin ilk yıllarında depresyon geçirmesinin, çocuğun sosyal ve bilişsel gelişimine, olaylar karşısında başa çıkma ve problem çözme becerilerine olumsuz yönde etki ettiğini göstermekte."
"HAMİLELİK DÖNEMİNDE STRES BELİRTİLERİ"
Acıbadem Bursa Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Cemile Alçay, hamilelik dönemindeki stres belirtilerini şöyle sıraladı: "Mükemmel bir anne olmalıyım gibi kişisel beklentileri yüksektir. Sık sık olumsuz düşünceler içinde boğulur. Anksiyete ve depresyon belirtileri gösterir. İlişkilerinde sürekli çatışma içindedir. Panik ve öfke nöbetleri geçirir. Sağlığına, yeme düzenine ve egzersizlerine yeterli önemi vermekte zorluk çeker, Kendini değersiz ve yetersiz görür. Uyku düzeni bozulur."
Dr. Alçay, stresten uzak durmak için yapılması gerekenleri ise şöyle özetledi: "Hamilelikte anne adayı kendini üzmemeli, hiçbir şeyi kafasına takmamalıdır. Kendisini kötü hissetmesine neden olacak kişi ve olaylardan uzak durmalı. Deprem, sel, kaza gibi felaket haberlerini ve bu tür görüntüleri izlememeli. Yorucu ve stresli bir işi varsa izin almalı. Doktorunun önerilerini dinlemeli, ihmal etmemelidir. Rahatlama egzersizleri hamilelik döneminde işe yarar."
Hamilelik döneminde yapılacak nefes, hamile yogası ve meditasyon gibi rahatlama egzersizlerinin önemli yararlar sağlayacağına dikkat çeken Dr. Cemile Alçay, kaygı ve depresyon ile baş etmede, bedeni rahatlatmak için öncelikle zihni rahatlatmanın ve endişe ve kaygılardan uzaklaşmanın önemine dikkat çekti. Hamilelik süresince her gün veya gün aşırı bu egzersizlerden faydalanılmasını tavsiye eden Dr. Alçay, ayrıca yürüyüş, yoga, yüzme gibi zorlayıcı olmayan fiziksel aktivitelerin anne adayını rahatlatacağını söyledi. Alçay, solunum egzersizleri, meditasyon ve müziğin de stresle başetmenin diğer yolları olduğunu ekledi.
Hamilelik döneminde psikolojik destek almanın anne adayının duygularını rahatlıkla ifade etmesi, yapıcı düşünme yöntemleri geliştirmesi ve başa çıkma becerisi kazanmasına yardımcı olacağına dikkat çeken Dr. Cemile Alçay, gebelikte ayrıca baba adayının da huzurlu bir ortam sağlaması, anne adayındaki fiziksel ve psikolojık değişimlerin farkına varıp anlayışlı, yardımcı ve destekleyici bir tavır sergilemesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Hamileler, kafeinden uzak durmalı. İşte nedenleri:
Günde bir fincan kahve içen hamilelerin bebeklerinin düşük kilolu olduğu saptandı.
İngiliz Medikal Gazetesi'nde yayınlanan araştırmaya göre, çay, kola, çikolata ve bazı ilaçlar da dahil olmak üzere herhangi bir çeşit kafein kaynağı anne karnındaki bebeğin gelişimini yavaşlatıyor. Normal bir insanın tükettiği kafein miktarının kişinin sağlığını doğrudan etkilediği belirtilen araştırmada, özellikle hamile olanların daha çok etkilendiği vurgulanıyor.
Ocak ayında Amerikalı araştırmacılar, günde 2 fincan ya da daha fazla kahve içen hamile kadınların düşük riskinin kahve içmeyenlere göre 2 kat fazla olduğunu buldular. Düşük kilolu bebeklerin büyüdükleri zaman yüksek kan basıncı, şeker hastalığı ve kalp problemleri gibi çeşitli sorunlarla karşılaştıkları belirtiliyor.
Günde 1 ya da 2 fincan (100-199mg arası) kahve içen kadınlarda, düşük kilolu bebek dünyaya getirme riskinin yüzde 20 olduğu belirtilen araştırmada, bu oran günde 100 mg'dan daha az tüketen kadınlar ile karşılaştırılıyor.
Britanya'da Leicester Üniversitesi'nden Justin Konje ve meslektaşları, hamilelikte kafein tüketiminin fetal gelişim sınırlanması riskini artırdığını ve bu durumun hamilelik boyunca devam ettiğini bulduklarını açıkladılar. Araştırmacılar, hamilelikten önce ve hamilelik boyunca kafein alımının azaltılması gerektiğini belirtiyorlar.
Konje ve arkadaşları, ortalama 30 yaşlarında ve 8-12 haftalık hamile olan 2 bin 645 kadın üzerinde yaptıkları araştırmada, çalışmaya katılan kadınların verdiği bilgiler doğrultusunda hamilelik boyunca ortalama kafein tüketiminin Britanya'da önerilen 200mg'lık sınırın altında (günlük 159 mg) olduğunu buldular.
Günde 2 ya da 3 fincan (200-299mg) kahve tüketen kadınların düşük kilolu bebek sahibi olma riskleri ise yüzde 50 artıyor.
Hamilelikte alkol alımının da kafeinle aynı etkiyi gösterdiği belirtilen çalışmada, Konje, hamilelere günlük 100 mg'ın altında kafein tüketmelerini öneriyor. Konje, "Gerçekçi olmalısınız, insanlara kafeini tamamen kesmelerini söylemezsiniz. Ancak günlük kafein alımını minimum seviyeye indirmenizi öneririm" dedi.
<div>
___________________________________________________________________________
Ne Cenneti Merak Ediyorum Ne De Cehennemi;
Çünkü Ben Annemi Gülerken De Gördüm, Ağlarken De...
[/b]Only the registered members can see the link
Hamilelik döneminin sakin ve güven içinde stresten uzak geçmesinin, anne ile bebeğin sağlığı açısından büyük önem taşıdığı vurgulandı.
Bu dönemde yaşanan stres, acı ve üzüntülü olayların bebek ve annenin sağlığını olumsuz etkilediği kaydedildi. Yorucu iş temposu ve ruhsal yönden çöküntüye neden olabileceğine dikkat çeken uzmanlar, üzücü olayların bebeğin fiziksel ve zihinsel gelişimini sekteye uğratacağı gibi, problemli bir gebelik ve erken doğum riskinede neden olabileceğine işaret ediyor.
Aşırı stresin, doğum esnasında bebeğin oksijensiz kalmasına dahi neden olabileceğinin altını çizen Acıbadem Bursa Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Cemile Alçay, "Stresli bir hamilelik dönemi geçiren anne adayları, erkeklik hormonu olan testosteronu daha çok salgılamaktalar, bu hormon da bebeğin sosyalleşme yeteneğini, konuşma kabiliyetini olumsuz etkilemekte. Sosyal bir çocuk sahibi olabilmenin ilk yolu sakin ve stressiz bir hamilelik döneminden geçmekte." dedi.
Hamilelikte yaşanan stresin, hamilelik sonrası depresyonu tetikleyebileceği gibi, annenin de kendi öz bakımını ihmal etmesi ve hatta madde kullanımına yönelmesine dahi sebep olabileceğine dikkat çeken Dr. Cemile Alçay, şöyle devam etti: "Hamilelik döneminde stres yaşayan anne adayının, doğum sonrası çocukla iletişimde de sorun yaşaması muhtemeldir. Araştırmalar, annenin hamilelik döneminde ve bebeğin ilk yıllarında depresyon geçirmesinin, çocuğun sosyal ve bilişsel gelişimine, olaylar karşısında başa çıkma ve problem çözme becerilerine olumsuz yönde etki ettiğini göstermekte."
"HAMİLELİK DÖNEMİNDE STRES BELİRTİLERİ"
Acıbadem Bursa Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Cemile Alçay, hamilelik dönemindeki stres belirtilerini şöyle sıraladı: "Mükemmel bir anne olmalıyım gibi kişisel beklentileri yüksektir. Sık sık olumsuz düşünceler içinde boğulur. Anksiyete ve depresyon belirtileri gösterir. İlişkilerinde sürekli çatışma içindedir. Panik ve öfke nöbetleri geçirir. Sağlığına, yeme düzenine ve egzersizlerine yeterli önemi vermekte zorluk çeker, Kendini değersiz ve yetersiz görür. Uyku düzeni bozulur."
Dr. Alçay, stresten uzak durmak için yapılması gerekenleri ise şöyle özetledi: "Hamilelikte anne adayı kendini üzmemeli, hiçbir şeyi kafasına takmamalıdır. Kendisini kötü hissetmesine neden olacak kişi ve olaylardan uzak durmalı. Deprem, sel, kaza gibi felaket haberlerini ve bu tür görüntüleri izlememeli. Yorucu ve stresli bir işi varsa izin almalı. Doktorunun önerilerini dinlemeli, ihmal etmemelidir. Rahatlama egzersizleri hamilelik döneminde işe yarar."
Hamilelik döneminde yapılacak nefes, hamile yogası ve meditasyon gibi rahatlama egzersizlerinin önemli yararlar sağlayacağına dikkat çeken Dr. Cemile Alçay, kaygı ve depresyon ile baş etmede, bedeni rahatlatmak için öncelikle zihni rahatlatmanın ve endişe ve kaygılardan uzaklaşmanın önemine dikkat çekti. Hamilelik süresince her gün veya gün aşırı bu egzersizlerden faydalanılmasını tavsiye eden Dr. Alçay, ayrıca yürüyüş, yoga, yüzme gibi zorlayıcı olmayan fiziksel aktivitelerin anne adayını rahatlatacağını söyledi. Alçay, solunum egzersizleri, meditasyon ve müziğin de stresle başetmenin diğer yolları olduğunu ekledi.
Hamilelik döneminde psikolojik destek almanın anne adayının duygularını rahatlıkla ifade etmesi, yapıcı düşünme yöntemleri geliştirmesi ve başa çıkma becerisi kazanmasına yardımcı olacağına dikkat çeken Dr. Cemile Alçay, gebelikte ayrıca baba adayının da huzurlu bir ortam sağlaması, anne adayındaki fiziksel ve psikolojık değişimlerin farkına varıp anlayışlı, yardımcı ve destekleyici bir tavır sergilemesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Hamileler, kafeinden uzak durmalı. İşte nedenleri:
Günde bir fincan kahve içen hamilelerin bebeklerinin düşük kilolu olduğu saptandı.
İngiliz Medikal Gazetesi'nde yayınlanan araştırmaya göre, çay, kola, çikolata ve bazı ilaçlar da dahil olmak üzere herhangi bir çeşit kafein kaynağı anne karnındaki bebeğin gelişimini yavaşlatıyor. Normal bir insanın tükettiği kafein miktarının kişinin sağlığını doğrudan etkilediği belirtilen araştırmada, özellikle hamile olanların daha çok etkilendiği vurgulanıyor.
Ocak ayında Amerikalı araştırmacılar, günde 2 fincan ya da daha fazla kahve içen hamile kadınların düşük riskinin kahve içmeyenlere göre 2 kat fazla olduğunu buldular. Düşük kilolu bebeklerin büyüdükleri zaman yüksek kan basıncı, şeker hastalığı ve kalp problemleri gibi çeşitli sorunlarla karşılaştıkları belirtiliyor.
Günde 1 ya da 2 fincan (100-199mg arası) kahve içen kadınlarda, düşük kilolu bebek dünyaya getirme riskinin yüzde 20 olduğu belirtilen araştırmada, bu oran günde 100 mg'dan daha az tüketen kadınlar ile karşılaştırılıyor.
Britanya'da Leicester Üniversitesi'nden Justin Konje ve meslektaşları, hamilelikte kafein tüketiminin fetal gelişim sınırlanması riskini artırdığını ve bu durumun hamilelik boyunca devam ettiğini bulduklarını açıkladılar. Araştırmacılar, hamilelikten önce ve hamilelik boyunca kafein alımının azaltılması gerektiğini belirtiyorlar.
Konje ve arkadaşları, ortalama 30 yaşlarında ve 8-12 haftalık hamile olan 2 bin 645 kadın üzerinde yaptıkları araştırmada, çalışmaya katılan kadınların verdiği bilgiler doğrultusunda hamilelik boyunca ortalama kafein tüketiminin Britanya'da önerilen 200mg'lık sınırın altında (günlük 159 mg) olduğunu buldular.
Günde 2 ya da 3 fincan (200-299mg) kahve tüketen kadınların düşük kilolu bebek sahibi olma riskleri ise yüzde 50 artıyor.
Hamilelikte alkol alımının da kafeinle aynı etkiyi gösterdiği belirtilen çalışmada, Konje, hamilelere günlük 100 mg'ın altında kafein tüketmelerini öneriyor. Konje, "Gerçekçi olmalısınız, insanlara kafeini tamamen kesmelerini söylemezsiniz. Ancak günlük kafein alımını minimum seviyeye indirmenizi öneririm" dedi.
<div>
___________________________________________________________________________
Ne Cenneti Merak Ediyorum Ne De Cehennemi;
Çünkü Ben Annemi Gülerken De Gördüm, Ağlarken De...
[/b]Only the registered members can see the link