PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : ..:::Dualar:::..



CABBARİ
25-09-2006, 17:32
peygamberimizin duaları!!!
Resûlullahın duâları

Abdullah İbn-i Abbas hazretleri şöyle anlatır:

Resûl-i Ekremin ne şekilde ibâdet yaptığını öğrenmem için babam Abbas, beni Resûl-i Ekreme gönderdi. Sabah namazında Efendimiz şöyle duâ etti:

“Allahım! Gönlümü sana bağlayacak, darmadağın hâlimi bir araya toplayacak, dağınık ve parçalanmış işlerimi birbirine yaklaştıracak kötü itiyat ve fitnelerden beni koruyacak, dilimi ıslah edecek, bâtınımı koruyacak, zâhirimi yükseltecek, amelimi temizleyip arttıracak, yüzümü ak edecek, rızana ulaştıracak ve her kötülükten beni koruyacak olan rahmetini senin fazlından isterim.

Allahım! Küfür düşünmeyecek şekilde sâdık ve yakîn bir îmânı, dünyâ ve âhirette de lûtuf ve kereminin en yüksek mertebesine beni ulaştıracak olan rahmetini senden isterim.

Allahım! Kazâlarda sabır ve kurtuluşu, şehitler mertebesini, iyiler yaşayışını, düşmanlara galib gelmeği ve Peygamberlere arkadaş olmağı senin fazlından isterim.

Allahım! Her ne kadar hayırlısını bilemezsem ve amelim kusurlu ise de, bütün dileklerimi sana arzeder, senden yardım dilerim. Yalnız senin rahmetine muhtâcım. Ey gönüllere şifâ verip bütün dertlere dermân olan Allahım! Büyük kudretinle birbirine yaklaşmış iki deniz suyunu yekdiğerine karıştırmadığın gibi, Cehennem azâbından helâk oldum diye feryad etmekten ve kabrin fitnesinden beni koru.

Allahım! İstemesinde veya hak etmesinde kusur ettiğim ve kullarından herhangi birine va’dettiğin veyâ vereceğin her türlü iyilikleri candan arzular ve onları senin fazlından isterim.

Allahım! Bizi, sapan ve saptıranlardan değil, hidâyette olup hidâyete ulaştıranlardan, düşmanlarından uzaklaştırıp dostlarına yaklaşanlardan, sana kulluk edenleri senin rızan için sevip, isyan edenlere rızan için husûmet besleyen kullarından eyle.

Allahım! Ben dilimin döndüğü kadar duâ ediyorum. Kabûlü sendendir. Sen kabul eyle. Ben elimden geleni yapıyorum, itimadım sanadır. Biz Allah içiniz ve O’na yöneleceğiz. Kuvvet ve kudret ancak azamet sâhibi olan Allah’ındır. Kıyâmet gününde emniyeti, ebedî günde de ahdini yerine getirip rükû’ ve sücûd eden iyiler ile beraber Cenneti senden isterim. Kerem ve ihsânına nihâyet olmayan, dostluk edenlere sonsuz sevgisi olan ve dilediğini dilediği gibi yapan sensin.

Ey izzet ridâsına bürünüp herkese galib olan Allahım! Seni noksan sıfatlardan tenzîh ederim. Ey ululuk ve yücelik ridâsına bürünerek kullarına fazl u in’âmını esirgemeyen Allahım! Seni tesbîh eder, noksan sıfatlardan takdîs ederim.

Allahım! Kalbimi, kabrimi, gözümü bütün bedenimi nurun ile tenvîr eyle, beni nurlandır ve nurumu arttır.”



Hz. Aişe validemize bildirilen duâ



Resûl-i Ekrem efendimiz hazret-i Âişe’ye hitâben şöyle buyurmuştur:

“Bütün duâların mânâlarını içine toplayan cümleler ile duâ et, duâ ederken şöyle söyle:

‘Allahım! Hâlde ve gelecekte bildiğim ve bilmediğim bütün iyilikleri senden ister, bildiğim ve bilmediğim hâlde ve gelecekte bütün kötülüklerden sana sığınırım.

Allahım! Cenneti ve Cennete götürecek söz ve işleri senden ister, Cehennemden ve Cehenneme sürükleyecek söz ve hareketlerden sana sığınırım.

Allahım! Kulun ve Resûlün Muhammed sallâllahü aleyhi ve sellemin senden istediği hayır ve iyilikleri senden ister ve sana sığınıp ilticâ ettiği (kötülüklerden) her şeyden ben de sana sığınırım.

Allahım! Benim için takdir ettiğin herşeyin sonu hayır olmasını senden, senin merhametinden dilerim. Ey merhamet edenlerin en merhametlisi!”

* * *

Resûl-i Ekrem efendimiz hazret-i Fâtıma’ya şöyle buyurdu:

“ Duâ ederken şöyle söyle:

Ey hayy u kayyûm olan Allahım! Bütün işlerimi düzeltmeni, bir an bile beni kendi başıma bırakmamanı, rahmetine sığınarak senden isterim.”

* * *

Resûl-i Ekrem efendimiz Ebû Bekr’e şu duâyı öğretmiştir:

“Allahım! Peygamberin Muhammed aleyhisselam, dostun İbrahim aleyhisselam, sırdaşın Mûsâ aleyhisselam, Kelîme ve ruhundan olan Îsâ aleyhisselam hürmetine,

Mûsâ’ya inen Tevrat, Îsâ’ya inen İncil, Dâvûd’a inen Zebûr, Muhammed aleyhisselâma inen Kur’ân hürmetine, bütün peygamberlerine yaptığın vahiy hürmetine,

Mahlûkâtın üzerindeki kazâ ve takdîrin, senden isteyenlere verdiğin, fakir ettiğin zenginler, zengin ettiğin fakirler, hidâyete ulaştırdığın kimseler hürmetine; Mûsâ Aleyhisselâma bildirdiğin, kulların rızıklarını böldüğün yeryüzünün, hareketten sükûna erdirdiğin dağların, ayakta tuttuğun, arş-ı âzamı taşıttığın ism-i âzamın hürmetine;

Kur’ân-ı Kerîmde nâzil olan samed, ahad ve tâhir isimlerinin hürmetine; gündüzleri aydınlatıp geceleri karartan ismin hürmetine; azamet-i Kibriyân ve nûr-i vechin hürmetine,

Senin kuvvet ve kudretinle Kur’ân-ı Kerîmi okuyup anlamağı ve onu bütün vücûduma duyurmanı ve bütün hareketlerimi ona uydurmamı senden dilerim. Kuvvet ve kudret ancak sendendir. Yâ erhamerrahimîn.”

******

Bir gün Hz. Kabise, Resûl-i Ekrem’e: Yâ Resûlallah, yaşım ilerledi, birçok şeylerden kaldım, yapamaz âciz bir hâle düştüm, bana bir şeyler öğret ki, onlardan istifâde edeyim.

Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Efendimiz: Dünyalığın için, akşam namazını müteakip üç kere: “Sübhânallahi ve bihamdihi sübhânallahilazîm, lâ havle velâ kuvvete illâ bi’llâhi’l-âliyyi’l-azîm” de ve buna devâm et. Çünkü buna devam eden birçok hastalıktan, elem ve kederden emin olur. Âhiretin için de şu duâyı oku:

“Allahümmehdinî min indike ve efıd aleyye min fadlıke venşur aleyye min rahmetike ve enzil aleyye min bereketike!” Allahım, bana kendi katından hidâyet ihsân eyle, kendi fazl u kereminden bana ihsân eyle, rahmetini bana akıt ve bereketlerinden bana inzâl eyle.”

Sonra Resûl-i Ekrem devâmla şöyle buyurmuştur: “Bu duâya kim devâm ederse, Kıyâmet gününde kendisine Cennetin dört kapısı açılır, istediği kapıdan içeri girer.”

*****

Resûl-i Ekrem Büreyde’ye şöyle demiştir:

“Yâ Büreyde! Allahü teâlâ’nın, hayır murad ettiği kimseye tâlim buyurduğu duâyı sana öğreteyim mi?” Büreyde: “Öğret yâ Resûlallah” deyince Resûl-i Ekrem şöyle buyudular:

“Allahümme, innî daîfün fekavinî rıdâke da’fî ve huz ilel hayri binasıyetî vecalil islâme müntehâ rıdâye. Allahümme innî daîfün fekavvinî ve iunni zelîlün feızzenî ve innî fakırün feeğninî ya erhamerrâhımîn”

“Allahım! Ben zayıf ve âciz bir kimseyim. Rızânı tahsil için sen beni kuvvetlendir, beni daimâ iyiliğe götür. Son emelimi İslâmiyet kıl.

Allahım! Ben âcizim, sen beni kuvvetlendir. Ben zelil bir kimseyim, sen beni izzetlendir. Ben fakirim, sen beni zenginleştir yâ erhamerrahimîn.”

Seyyidü’l-istiğfar duâsı



Peygamber Efendimiz namazın akabinde duâlarına başlarken önce,

“Rab olarak Allahı, dîn olarak İslâmiyeti, Peygamber olarak da Muhammed aleyhisselâmı kabul ettim ve buna râzı oldum.” der sonra da:

“Ey yer ve gökleri yaratan, gizli ve âşikâre herşeyi bilip herşeye mâlik olan Allahım! Bir olduğuna ve senden başka ibâdete lâyık kimsenin bulunmadığına şehâdet ederim. Kendi kötülüklerimden şeytanın hiyle ve desîselerinden sana sığınırım.” dedikten sonra şöyle devam ederdi.

“Allahım! Senden, din ve dünyâm, mâl ve âilem hakkında af ve âfiyeti dilerim.

Allahım, kusurlarımı ört ve beni tehlikelerden emin kıl. Hatalarımı azalt, önümden, ardımdan, sağımdan ve solumdan, beni koru ve azametinle alt Üzerinde yürüdüğüm şu topraklardan gelecek zararlardan beni koru.

Allahım beni mekrinden, gadabından emin olanlardan kılma. Bana başkasını musallat etme. Daimâ kusûrlarımı ört ve beni zikrinden ayrılan gafillerden kılma.”

Sonra üç kere “Seyyidü’l-istiğfar” denilen şu duâyı ve diğer duâları okurdu:

“Allahım! Sen benim Rabbimsin. Senden başka ibâdete lâyık mâbûd yoktur. Beni yaratan sensin. Ben senin kulunum, gücümün yettiği kadar sana verdiğim söz ve ahid üzerindeyim. Yaptığım kötülüklerden sana sığınır, verdiğin ni’metlere şükr eder, kusurlarımdan sana ilticâ ederim. Günahlarımı mağfiret eyle, senden başka mağfiret eden yoktur.” Sonra üç kere:

“Allahım! Gözüme, kulağıma ve bütün bedenime sıhhat ve âfiyet ihsân eyle. Senden başka hakikî mâbûd yoktur.” der;

“Allahım kazâ ve kaderine rızâyı, öldükten sonra huzûr içinde ebedî saâdeti ve cemâlini müşâhede zevkini, sana vâsıl olma hevesini, dayanılmayacak zararlardan ve sapıtıcı fitnelerden beni korumanı, senden ister; zulmetmek ve zâlim olmaktan, başkasına tecâvüz etmek veya tecâvüze uğramaktan veyâ affedilmeyecek bir günah irtikâbından da sana sığınırım.”

“Allahım! Din ve azmimde sebâtı, rüşdümde azîmeti, iyi işlere azmetmeyi senden isterim. Nimetine şükrü ve sana güzel ibâdet edebilmeyi senden isterim. Nimetine şükrü ve sana güzel ibâdet edebilmeyi senden isterim. Her şeyden sâlim ve huşû sâhibi kalbi, dürüst ahlâka sâdık ve zâkir lisâna sâhib olmayı, nîmetine şükür ile güzel ibâdet ve makbûl amellerde bulunmamı senden isterim. Bildiğin bütün iyilikleri senden ister ve bildiğin bütün kötülüklerden sana sığınırım. Bildiğin bütün günahlardan sana tevbe ederim. Sen bilirsin ben bilemem. Bütün gizli şeyleri en iyi bilen sensin. Allahım! Geçmiş-gelecek, gizli-âşikâre ve senin bildiğin bütün kusurlarımı mağfiret et. İlk ve son, herşeye kaadir ve her gizliyi bilen sensin.

Allahım! İrtidadı kabûl etmeyen îmânı, tükenmeyen nîmetleri, “Hüld” Cennetinde Resûl-i Ekrem Muhammed aleyhisselâma arkadaşlığı senden isterim.

Allahım! Söz ve işlerin güzelini ve bütün iyilikleri, kötülüklerden uzak kalmağı, yoksulları sevmeyi, senden isterim. Seni sevmeyi ve seni seveni sevmeyi ve sevgine yaklaştıracak her ameli sevmeyi senden isterim. Günahlarımı bağışlamanı, beni mağfiret edip merhamet etmeni senden isterim. Kavmimi iptilâ edeceğin zamân hemen beni kendine al ve fitne ile karşılaştırma.

Allahım! Gaybı bilmen ve her şeye olan kudretin hürmetine, hakkımda hayat hayırlı olduğu müddetçe beni yaşat; ölüm hayırlı olduğunda da ruhumu kabzeyle. Gizli ve âşikâre haşyet üzere bulunmamı, hiddet ve sükûnette adaletten ayrılmamamı, zenginlik ve fakirlikte itidâli ve zâtının cemâline bakmanın zevkini ve sana ulaşmanın aşk ve hevesini senden ister; zarar veren şeylerin mazaratından ve sapıtan fitnelerden sana sığınırım. Allahım îmân cevheri ile bizi süslendir. Hidâyette olup hidâyete ulaştıranlardan eyle.

Allahım! İsyân ile aramızda perde olacak şekilde bize haşyet ihsân eyle. Cennetine ulaştıracak tâati, dünyâ ve âhiret musîbetlerini ehvenleştirecek yakîni bize ver. Allahım! Yüzümüzü hayâ, kalbimizi korku ile doldur. Sana kulluk edecek şekilde gönüllerimize heybet ve azâmetini yerleştir.En üstün sevgilimiz ve en çok korkacağımız sen ol.Allahım! İçine girdiğimiz bugünün evvelini salâh, ortasını felâh, matlûba ermek, sonunu da saâdet-i kâmileye ulaştırmak kıl.Allahım! Bugünün evvelini nîmet, ortasını rahmet, sonunu da mağfiret ve kerâmet kıl.

Allahım! Bizi müttakî olan dostlarından, felâha ermiş cemaatinden ve sâlih kullarından eyle. Sevdiğin işleri bize tevfik eyle ve bizi lehimize olan iyi işlere teveccüh ettir.

Allahım! İyilikleri toplayan evveli ve âhiri iyilik olan herşeyi senden ister, kötülükleri toplayan, evveli ve âhiri kötülük olan herşeyden sana sığınırız.

Allahım! Benim üzerimde olan kudretin hakkı için bana rahmetinle teveccüh et. Sen tevbeleri kabûl eden azîm merhamete sâhibsin Allahım hilm ü keremin hakkı için beni affeyle, bağışla. Sen mağfiret edici ve hilm sâhibisin. Allahım, hâlimi bilirsin, merhamet et. Zîra sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.

Allahım! Bana olan mâlikiyyetin hürmetine, beni nefsime hâkim kıl ve nefsimi bana musallat etme. Zîra dilediği gibi yapan melik ve Cebbâr sensin.

Allahım! Seni noksan sıfatlardan takdîs, tesbîh, tenzîb eder ve sana hamd ederim. Senden başka İlâh yoktur. Kötülükler İrtikâbiyle nefsime zulüm ettim, günahlarımı mağfiret eyle. Sen benim Rabbimsin, günahlarımı ancak sen bağışlarsın.

Allahım! Sana gidecek doğru yola beni ilhâm et ve nefsimin kötülüklerinden beni koru. Allahım! Beni ıkâb etmeyeceğin helâl lokmayı bana rızk et. Beni taksimatına kani olanlardan eyle ve bana ayırdığın rızk ile, senin kabûl edeceğin iyi şeylerde beni çalıştır.

Allahım! Senden, günahlarımın affını, vücûdumun âfiyetini, hüsn-ü yakîn ile dünyâ ve âhirette huzûr, refah ve saâdeti dilerim. Ey günah kendisine zarar vermeyen ve mağfiret kendisinden bir şey eksiltmeyen Allahım, sana zararı dokunmayan günahlarımı bana bağışla, senden bir şey eksiltmeyen mağfiretini de bana ver.”

“Ey Rabbimiz! Bize sabır ver, müslümân olduğumuz hâlde ruhumuzu kabzeyle.”

“Sen dünyâ ve âhirette benim dostum, yardımcı ve koruyucumsun, benim canımı müslümân olduğum hâlde al ve sâlihlere kat.”

“Sen bizim velimiz ve dostumuzsun bizi affet ve bize rahmet et, mağfiret edicilerin en hayırlısı sensin.”

“Bizim için bu dünyâda ve âhirette güzel olanı yaz. Biz sana teveccüh ettik.”

“Ey Rabbimiz! Sana tevekkül ve sana teveccüh ettik. Rücû ve dönüş ancak sanadır.” “Ey Rabbimiz! Bizi bu zâlim kavmin işkencesine uğratma.”

“Ey Rabbimiz! Kâfirleri bize musallat etme. Bizi mağfiret eyle, sen muhakkak azîz ve hakîmsin.”

“Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki aşırı hareketlerimizi mağfiret eyle.”

“Ey Rabbimiz! Bizi ve îmânda bizden önce olan din kardeşlerimizi mağfiret eyle ve kalblerimizde mü’minler için kin ve hased bırakma. Ey Rabbimiz! Sen çok şefkat ve çok merhamet sâhibisin.”

“Ey Rabbimiz! Bize senin katından rahmet ver. İşimizde bize doğru bir yol tuttur.” “Ey Rabbimiz! Bize dünyâda hasene ver, âhirette de hasene ver ve ateşin azâbından bizleri koru.”

“Ey Rabbimiz! Günahlarımızı mağfiret eyle. Kusurlarımızı ört ve bizi iyiler meyânında öldür. Ey Rabbimiz, resûllerinin lisânı ile va’dettiklerini bize ver. Kıyâmette bizi rüsvây etme. Muhakkak ki sen sözünden dönmezsin.”

“Ey Rabbimiz eğer unuttuk veyâ yanıldıysak bizi mes’ûl tutma. Ey Rabbimiz bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz takat getiremiyeceğimiz şeyleri bize yükleme. Bizi affet, hatâlarımızı bağışla. Bize rahmet eyle. Sen mevlâmızsın. Koruyucu ve yardımcımızsın. Kâfirlere karşı bize yardım et ve nusret ver.”

“Rabbim! Beni, anne ve babamı mağfiret eyle. Onlar, küçüklüğümde beni acıyıp baktıkları gibi, sen de onlara rahmet eyle. Kadın erkek bütün mü’min ve müslümânların ölü ve dirilerini affet. Rabbim, bana mağfiret ve merhamet et. İzzet ve kerem sâhibi sensin. Merhamet edicilerin en hayırlısı, mağfiret edicilerin de en hayırlısı sensin. Biz Allah içiniz, Allah’tan geldik ve O’na döneceğiz. Kuvvet ve kudret, ulu ve yüce olan Allah'’ndır. Allah bize yeter. En iyi koruyucu O'dur. Hâtemü’l-Enbiyâ Hazret-i Muhammed ve âline salât ve selâm olsun.”
__________________

CABBARİ
25-09-2006, 17:33
Cabir'den yapılan bir rivayette Peygamberimiz "Kim ezanı duyunca şu duayı okursa ona şefaatim kıyamet gününde vacip olur."
peygamerimizin söylediği dua:

"Allahumme Rebbe hazihi'd-da'veti't-tamme. Vesselatil kaimeti ati Muhammedenil vesilete vel fazilete vebashu makamen Mahmudenillezi veadteh."

Türkçesi: Allah'ım! Ey bu tam davetin ve kılınacak namazın Rabbi, Muhammed (sav)'ye vesileyi, fazileti ve yüksek dereceyi ver. Onu kendisine vaadettiğin Makam-ı Mahmud'a ulaştır."

CABBARİ
25-09-2006, 17:34
Hz. Âise (r.a.)''den rivâyete göre Rasûllah (s.a.v. kendilerine bir hasta getirildiginde söyle duâ ederlerdi;



"Ezhib''l be''se Rabbin''nasi esfi ve entes''safi la sifae illa sifauke , sifaen la yügadiru sekama"
(Bu hastaligi gider ey insanlarin Rabbi! Sifâ ver, çünkü sifâ verici sensin. Senin verecegin sifâdan baska sifâ yoktur. Öyle sifâ ver ki hiç bir hastalik birakmasin)



Allahim bana vermis oldugun bu hastalik sana sukur vesilemdir ..Hicbir kuluna dayanamayacagi yuku yuklemezsin, Bana ve ummeti muhammede de sifalar nasip eyle yarabbim
__________________

CABBARİ
25-09-2006, 17:34
--------------------------------------------------------------------------------

"Hamd ederim Allah'a ki, her şey O'nun azameti önünde küçük kalmıştır. Hamdederim Allah'a ki her şey O'nun izzeti karşısında zelîldir.Hamd ederim Allah'a ki her şey O'nun mülk ü saltanatına boyun eğmiştir. Hamd ederim Allah'a ki, her şey O'nun kudretine teslîm olmuştur."

CABBARİ
25-09-2006, 17:36
İbn-i Abbas -radıyallahu anhüma-dan rivâyet olunduğuna göre Nebiyy-i Ekrem, gece teheccüd için kalktığında şöyle derlerdi;

"Hamd olsun sana ya Rabb! Sen bütün semâları, arzı ve onlardakileri ayakda tutansın. Hamd sana mahsûsdur ey Rabbim! Sen semâlarda, arzda ve onlarda ne varsa hepsinin nûrusun. Hamd Sana mahsusdur ey Rabbim! Sen semâların, arzın ve onlardakilerin mâlikisin. Ve Sana yine hamd olsun ki, sen Hakk'sın. Senin va'din de hakk, sana kavuşmak da hakk, sözün de hakk, cennet de hakk, ateş de hak, nebîler de hak, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-de hak, kıyamet saati de hak. Sana teslîm oldum ey Rabbim! Sana îmân etdim, sana tevekkül etdim ve sana yöneldim, inanmayanlara karşı, sana dayanarak mücâdele etdim ve neticede ancak seni hakem olarak kabul etdim, benim evvelki yapdıklarımı da, sonradan yapacaklarımı da, gizli yaptıklarımı da açık yapdıklarımı da mağfiret et. Öne alan da sensin, geriye bırakan da sensin. Senden başka ilâh yoktur. Kuvvet ve kudret ancak, Allah'a dayanmakladır. " (1)

CABBARİ
25-09-2006, 17:38
Ebû Mes'ûd el-Bedrî-radıyallahu anh-dan rivâyete göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-şöyle buyurmuşlardır:

"Her kim Bakara Sûresi'nin sonundaki iki âyet-i celîleyi (Âmene'r-Rasûlü) her gece okursa ona kifâyet eder." (24)

CABBARİ
25-09-2006, 17:40
İnsanoğlu, hayatın inişli ve yokuşlu yollarında bazen hoşuna giden, bazen de kendisini içten içe yıpratan hâdiselerle karşılaşır. Neşe ve mutluluk veren olaylar, onu minnet ve şükrân hislerine yönelttiği gibi; üzüntü, musîbet ve keder ânları da yürek darlığı, gönül yorgunluğu ve yalnızlığa sevkeder.
Hayatın bu iki farklı yüzü, imanda derinleşme gayreti içinde olan kulların Allah'a yaklaşmalarını kolaylaştıran bir tesir icrâ eder. Zirâ kul, mutluluk zamanlarında şükrederek, musîbet ve sıkıntı demlerinde de sabır ve ilticâ ederek her iki imtihanı da yüzakıyla geçer. Burada bahsi geçen şükrün de, ilticânın da temeli duâdır.
Duâ, insanın kâinâtı yoktan var eden ve her şeye hükmü geçen Allah Teâlâ'ya sığınması, O'na yalvarıp yakarması; kendi acz, eksiklik ve zayıflığını itirafıdır. Gerçekten kâinâttaki bütün hâdiseler, Allahü Teâlâ'nın ezelî ilmiyle takdir buyurduğu bir kadere bağlıdır. Onun ilmi hâricinde iyi-kötü hiçbir şey gerçekleşmeyeceği gibi, hiçbir güç O'nun irâde ve kudretine rağmen insanlar ve olaylar üzerinde söz sahibi değildir. Dolayısıyla bu büyük kudret karşısında, insanoğlu sadece acz ve kulluk mevkiindedir.
Bu acz ve kulluğun en güzel ifâdesi, duâdır. Zira duâ; gurur, kibir, ucub ve benliği, Hakk'ın kapısında terk etmektir. İnsanın haddini bilmesi, âcizliğini ve fânîliğini itiraf etmesidir.
Duâ, dinin aslı, ibâdetin özü, ruhu ve esâsıdır. Nitekim Peygamber Efendimiz:
“Duâ, ibâdettir. İbâdetin iliği ve özüdür. Allâh katında O'na duâ etmekten daha kıymetli bir şey olamaz. Allâh, kendisinden bir şey istemeyeni (yani duâ etmekten gâfil kalanı) azâba uğratır. Sıkıntı ve darlık zamanında duâsının kabûl olmasını isteyen kimse, bolluk ve rahatlık zamanında da duâyı bol yapsın. Rabbiniz Hayy ü Kerîm'dir; bir kul elini açınca onu boş bırakmaz. Kime ki duâ kapıları açılmıştır, ona hikmet kapıları açılmış demektir. Duâ, rahmet kapılarının anahtarı, mü'minin silâhı, dînin direği, göklerin ve yeryüzünün nûrudur.” (Rûdânî, Cem‘u'l-Fevâid , 9219-20-21-22-25) buyurmuşlardır.
Çünkü duâda acz, kulluk, tevâzû, teslimiyet, tevbe ve itiraf, boyun bükme, hamd, tesbih, tevhid, tekbir, taat ve benzeri bir çok bedenî ve kalbî ibâdet gizlidir. Duâ, kalbde Allâh'a açılan en yüce kapının anahtarıdır.

Diğer taraftan Cenâb-ı Hak:
“Bana duâ ediniz, size icâbet edeyim” (Mü'min, 60) buyurmaktadır.
Bu sebeple insanlığa rahmet olarak gönderilen bütün peygamberler ve Hak dostları; darlıkta ve bollukta, ıztırapta ve sürûrda, gönüllerini dâimâ Hak Teâlâ'ya döndürmüşler ve bir niyâz iklîminde yaşamışlardır. Onların, bu duâ ve niyâza hasredilmiş ömürleri, duâ hâlinin bir mü'minin rûhunda nasıl sürekli kılınacağını gösterir.
Duâ tekrarlandıkça derûnî duyuşlar olarak mü'minin rûhuna nakşolur, şahsiyetine karışıp onun bir husûsiyeti hâline gelir. Bu sebepledir ki yüksek rûhlar, devamlı duâ hâlinde yaşarlar. Zîrâ onların kalbleri, duâya sarılmanın ehemmiyetine dâir şu âyet-i kerîmedeki ilâhî îkâz ile ürperiş hâlindedir:
Cenâb-ı Hak buyurur:
“ (Rasûlüm!) De ki: Sizin kulluk, duâ ve yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin!? (Ne kıymetiniz var!?) …” (el-Furkan, 77)
İşte bir mü'minin rûhunda, Rabb'e duâ ile yakarış duygularının dâimî hâle gelmesi, Allâh ile kul arasında mânevî bir bağ tesis eder. Vecd hâlindeki duâlar ise, gönlün ilâhî rahmetle kucaklaşma anlarıdır.
Cenâb-ı Hakk'a ellerini açan bir insan, ya umduğu şeylere nâil olmak ya da korktuklarından emin olmak ister. İdrâk, ilim, güç ve kâbiliyetleri az olan insanın; ihtiyaç, istek, heves ve arzuları bitmek bilmediği için her şeye sahip bir hükümdarın kapısına müracaat etmesi zarûrîdir. Her kapıdan talepte bulunmanın bir şekli ve usûlü olduğu gibi Allah'a duâ ve niyâz etmenin de bir âdâbı vardır.
Duâ, sonsuz kudret sâhibi Cenâb-ı Hakk'a, acziyetimizi müdrik bir şekilde yönelerek, O'nun huzûrunda teslîmiyet ve sükûnetle boyun eğmemizdir. Bu sebeple duâlara acziyet ve kusûrunu îtiraf ile başlamak, merhamet-i ilâhiyyeyi dâvette ve dolayısıyla duânın makbûl olmasında, büyük bir tesiri hâizdir. Kendisini günahsız gören mütekebbirlerin duâları değil, günahlarının affı için gözlerinden gönüllerine durmadan yaş akıtan Hak âşıklarının duâları, kabûle şâyândır. Âyet-i kerîmede bu hâl şöyle tasvîr edilmektedir:
“Rabbinize yalvara yakara ve gizlice duâ edin. Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez.” (el-A'raf, 55)

Yâ Rabbî! Biz, Habîb-i Edîbin Muhammed Mustafâ -sallallâhu aleyhi ve sellem-'in senden istediği her şeyi istiyor ve sana sığındığı herşeyden biz de sana sığınıyoruz. Ya Rabbi!.. Bizi seçtiğin, sevdiğin kendilerine maddî-mânevî ihsanlarda bulunduğun nîmet ehlinin yolundan ayırma!.. Bizi, sadece seni bilen, sana el açan, senden yardım bekleyen hakîkî mümin kullarından eyle!.. Bizim hayırlı duâlarımızı merhamet ve lütfunla kabul buyur!.. Bize dünyada da iyilik ve güzellik ihsân eyle, âhirette de!.. Bizi cehennem azabından koru!..
Âmîn!..

CABBARİ
25-09-2006, 17:46
YA RAB!
Bizi kurana aç

AMİN
Kuranı bize aç

AMİN
Aklımızı kurana aç

AMİN
Kuranı aklımıza aç

AMİN
Kalbimizi kurana aç

AMİN
Kuranı kalbimize aç

AMİN
Kuranın manalarını gönlümüze nazil et ya rabbi

AMİN
Kuranı hayatımıza nazil et ya rabbi

AMİN
Kuranı aklımıza nazil et ya rabbi

AMİN
Kuranı sevdamıza nazil et ya rabbi

AMİN
Kuranı arzumuza nazil et ya rabbi

AMİN
Kuranı umudumuza nazil et ya rabbi

AMİN
Kuranı geleceğimize nazil et ya rabbi

AMİN
Kuranı halimize nazil et ya rabbi

AMİN
Kuranı bu topraklara nazil et ya rabbi

AMİN
Kuranı şu sokaklara nazil et yarabbi

AMİN
Kuranı yavrularımızın hayatına ve hafızasına nazil et ya rabbi

AMİN
Kuranı bizim hayatımıza nazil et ya rabbi

AMİN
Ya rabbi kuransız yaşamak izhansız ve imansız yaşamaktır
Kuransız yaşamak anlamsız yaşamaktır
Hayatımızın anlamını alma ya rabbi

AMİN
Hayatımızın anlamını ver ya rabbi

AMİN
Anlamsız bir hayata mahkûm etme ya rabbi

AMİN
Sensiz bir hayata mahkûm etme ya rabbi

AMİN
Allahım sensiz bir hayata mahkûm etme ya rabbi

AMİN
Ya rabbi fehimimiz izanımız dubara uğradı
Akıl eden kalbimiz dubara uğradı
Elimizle öz elimizle akıl eden, fehmeden, fikrenden yerlerimizi yok ettik
Sen bize nasıl tedebbür edeceğimizi
Nasıl tezekkür edeceğimizi
Nasıl taakkul edeceğimizi
Ve nasıl tefekkür edeceğimizi göster ya rabbi

AMİN
Tefekkür edecek teakkul edecek tezekkür ve tefekkür edecek yerlerimizi kendi elimizle yok ettirme ya rabbi
AMİN
"Ya Rabbi! eksenine kuran'ın konulduğu bir hayat ver.

AMİN
Kuran için adanmış bir hayat ver.

AMİN
Kuran'la anlam kazanmış bir hayat ver.

AMİN
Kuran'la ahlaklanmış bir hayat ver.

AMİN
Ya Rab!
İçinde bulunduğumuz zaman diliminde destansı iman hamleleri var.
Bu hamleler bizden şikayetçi oldular ya rab.
Kuran başka; müslümanlar başka dediler.
Ve kuran'a dönüp iflah oldular.
Rabbimiz Kuran'la olan ayrılığımızı hidayetinle son buldur.

AMİN
Bulanmışlığımızı ve bunalmışlığımızı vahyin soluğuyla soluklandır.

AMİN
Körelen kalplerimizi vahyin nuru ile aydınlat.
AMİN
Ya Rab!
İçinde bulunduğumuz zaman diliminde destansı irşad hamleleri var.
Bu iman kahramanları da Müslümanların, Kuran'la aralarına koydukları mesafeden şikayetçiler.
Kuran'la mesafeli olmak (sümmün,bükmün,'umyun olmaktır.)
Rabbim,Vahyin aydınlığına davet eden seslere karşı kulaklarımızı sağır etme.

AMİN
Bu iman kahramanlarına karşı kalplerimize ülfet ver."
AMİN
Ya rabbi aramızdan muhabbet gitti gideli birbirimize düştük
Mümin müminin kıymetini bilmez oldu
Bir zamanlar tırnağımızı feda etmezdik
Şimdi topumuzu bir tırnağa feda eder olduk
Ya rabbi muhabbet ver

AMİN
Ya rabbi ülfet ver

AMİN
Ya rabbi hikmet ver

AMİN
Ya rabbi izzetimiz yerlerde sürünüyor izzet ver

AMİN
Ya rabbi hilkatimizi dağıttık hilkat ver

AMİN
Ya rabbi aşkımızı dağıttık aşk ver
Şevk ver

AMİN
Ya rabbi hasretimiz yok oldu zani oldu hasret ver

AMİN
Beklenmesi gereken şeyleri bekleyelim ya rabbi

AMİN
Umulması gereken şeyleri umalım ya rabbi

AMİN
Yolu gözlenmesi gereken sevgilileri gözleyelim ya rabbi

AMİN
Eteğimiz önümüzden yırtılmasın
Eteğimiz arkamızdan yırtılsın ya rabbi

AMİN
Biz çağın Yusuflarına Züleyhaları musallat etme ya rabbi

AMİN
Ya rabbi biz karada gemi yapmaya çalışıyoruz
Bu gemiye bir çivi daha çakmaya çalışıyoruz
Tuğyan olan yerde tufan olur diyoruz
Ya rabbi tuğyanın askerlerinden etme
Tufanın bela olarak indiği değil rahmet olarak geldiğinden kıl ya rabbi

AMİN
Ya rabbi Nuh’un gemisine binmek
Böyle bir zamanda rahmet gemisinde olmak demektir,
Bizi o gemiyi yapanlardan VE binenlerden kıl ya rabbi.

AMİN...AMİN

CABBARİ
25-09-2006, 17:47
Durdum divana
Uydum Kur'an a
Yönüm Kıble Kıblem Kabe
kurtarıcım Allah
Şefaatçım Muhammed Mustafa(s.a.)

hallederiz
25-09-2006, 19:49
güzel paylaşım için teşekkrler

anthony99
25-09-2006, 21:12
eline yüreğine emeğine sağlık üstatım. gerçekten çok güzel bir paylaşım.

Nakkus
25-09-2006, 21:23
hepsini koplayalıp aldım ablacım çok teşekkürler,özellikle 8.mesajdaki dua nekadar güzel..

CABBARİ
26-09-2006, 10:44
şu mubarek ramazan aylarında en çok ihtiyacımız olan şeylerdir dua dualarda buluşalım..
selametle..

CABBARİ
28-09-2006, 10:25
Allah'ım seni sevenler ve senin sevdiklerin senden neleri istemişse bizede nasip et
seni sevenler ve senin sevdiklerin nelerden kaçınmışsa bizide onlardan koru

CABBARİ
28-09-2006, 10:26
Rabbim... Beni öyle bir insana sevdir ki, o insanın kalbinde sen olasın...Ki ben o insanın kalbinde seni bulayım.Bana öyle gözler göster ki, ben o gözlerden sana bakayım. Bana öyle bir eş ver ki bakışı cenete açılan iki pencere olsun.Onunla öyle bir yolda yürüyelim ki kılavuzumuz sen olasın Ey Rabbim...Öyle bir sevgili ver ki Rabbim, sevgimizden H.z Muhammed Mustafa (s.a.v.) sevilsin...

Amin

CABBARİ
28-09-2006, 10:26
Ey rahmeti bol, magfiret ve ihsani sonsuz olan Rabbimiz, bize islam gibi bir din, Kur’an gibi bir kitap ihsanettin. Sana sonsuz sükürler olsun. Bizi hidayetinden ayirma yarabbi.

CABBARİ
28-09-2006, 12:12
Ey bizi nimetleriyle perverde eden sultanımız! Bize gösterdiğin nümunelerin ve gölgelerin asıllarını, menba'larını göster. Ve bizi makarr-ı saltanatına celbet. Bizi bu çöllerde mahvettirme. Bizi huzuruna al. Bize merhamet et. Burada bize tattırdığın leziz nimetlerini orada yedir. Bizi zeval ve teb'îd ile tazib etme. Sana müştak ve müteşekkir şu mutî raiyetini başı boş bırakıp îdam etme

marki1
28-09-2006, 12:40
emeğine sağlık kardeşim Allah razı olsun

ufuk
28-09-2006, 15:12
allah razı olsun...

sercanarda
28-09-2006, 15:37
Allah razı olsun