korfez41
02-06-2013, 20:12
Rüzgar eken, fırtına biçiyor
--------------------------------------------------------------------------------
Rüzgar eken, fırtına biçiyor..!
Son birkaç gündür başta İstanbul Taksim olmak üzere ülkemizin her köşesinde yaşananlarla ilgili çok şey yazıldı çok şey söylendi.
Bundan sonra da yazılacak ve çizilecek.
Bazen onlarca kelime alt alta getirilecek bazen de bir cümle bazen de bir kelime yetecektir. Ama ülkeyi yönetenlerde çok iyi biliyor ki bu sadece Taksim‘deki ağaç kesme olayı değildir. Başbakan Erdoğan hala ve ısrarla bu olayı ağaç kesmeye getiriyor.
Dahası her konuşmasında işi CHP‘nin üstüne yıkmaya çalışıyor.
Ama nafile.
İş sadece ağaç kesme olayı olmadığı gibi CHP‘nin de olayı değil.
Çünkü hepimiz biliyoruz ki CHP bu kadar büyük bir kitleyi ne sokağa dökebilir ne de böyle bir gücü ve yeteneği var.
Keşke olsaydı..!
Ama yok.
Ben iki gündür Taksim‘deyim.
Sadece Taksim‘de değil Taksim‘e çıkan sokaklardaydım.
Önceki akşam da İzmit Cumhuriyet Parkı‘ndaki eylemden sonra eşim Suna ve kızım Nazlıcan ile birlikte İstanbul‘a gittim.
Önceki akşam gördüklerim bir akşam önce gördüklerim ve yaşadıklarımdan kat ve kat fazlaydı. Polis resmen çaresiz kalmıştı İstanbul‘da.
Buna rağmen Başbakan Erdoğan hala başka dünyalarda dolaşıyordu.
Oysa halk öfke kusuyordu.
Doğru ya da yanlış yılların birikimini adeta kusmaya başlamıştı.
Ben bunlara hiç şaşırmadım. Köşemi okuyanlar bilir.
’Ben korkuyorum‘ demiştim. Korkum bu baskının intikama dönüşmesindendi. Bu korkumu hala yaşıyorum.
Çok fazla kin tohumları ekildi bu ülkede son zamanlarda.
Çok fazla baskı yapıldı.
En küçücük ve masum talepler bile orantısız bir güçle bastırıldı.
Kendilerinden olmayanlara yaşam hakkı bile tanınmadı.
Halk sindirildi, susturuldu.
Bir yerde durulması gerekiyordu ama durulmadı.
Tam tersine baskılar daha fazla arttı.
Yani rüzgar ekildi.
Şimdi..!
Şimdi rüzgar ekenler fırtına biçiliyor.
Hem de kasırgaya dönüşen bir fırtına.
Ben bütün bu olan bitenlerden Başbakan Erdoğan‘ın bir ders çıkaracağına inanmıyorum.
Bu nedenle artık bu ülkede hiç tahmin etmediğiniz basit ve küçük olaylardan çok büyük protestolar çıkabilir.
Artık ’Cin şişeden çıkmıştır‘
Bu saatten sonra sağduyu galip gelmezse galip gelecek olan bellidir.
Yani Perşembenin gelişi Pazartesiden bellidir.
Fırtına ekenler rüzgar biçmiştir, biçmeye de devam edecektir.
Keşke güç sarhoşu olanlar biraz ayılabilseler.
Burada üzüldüğüm tek şey ulusal basının bitişidir.
Ulusal basın diye bir şey artık yok.
Sosyal medya onu TUŞetti.
Güngör ARSLAN. Bizim kocaeli
alıntıdır
--------------------------------------------------------------------------------
Rüzgar eken, fırtına biçiyor..!
Son birkaç gündür başta İstanbul Taksim olmak üzere ülkemizin her köşesinde yaşananlarla ilgili çok şey yazıldı çok şey söylendi.
Bundan sonra da yazılacak ve çizilecek.
Bazen onlarca kelime alt alta getirilecek bazen de bir cümle bazen de bir kelime yetecektir. Ama ülkeyi yönetenlerde çok iyi biliyor ki bu sadece Taksim‘deki ağaç kesme olayı değildir. Başbakan Erdoğan hala ve ısrarla bu olayı ağaç kesmeye getiriyor.
Dahası her konuşmasında işi CHP‘nin üstüne yıkmaya çalışıyor.
Ama nafile.
İş sadece ağaç kesme olayı olmadığı gibi CHP‘nin de olayı değil.
Çünkü hepimiz biliyoruz ki CHP bu kadar büyük bir kitleyi ne sokağa dökebilir ne de böyle bir gücü ve yeteneği var.
Keşke olsaydı..!
Ama yok.
Ben iki gündür Taksim‘deyim.
Sadece Taksim‘de değil Taksim‘e çıkan sokaklardaydım.
Önceki akşam da İzmit Cumhuriyet Parkı‘ndaki eylemden sonra eşim Suna ve kızım Nazlıcan ile birlikte İstanbul‘a gittim.
Önceki akşam gördüklerim bir akşam önce gördüklerim ve yaşadıklarımdan kat ve kat fazlaydı. Polis resmen çaresiz kalmıştı İstanbul‘da.
Buna rağmen Başbakan Erdoğan hala başka dünyalarda dolaşıyordu.
Oysa halk öfke kusuyordu.
Doğru ya da yanlış yılların birikimini adeta kusmaya başlamıştı.
Ben bunlara hiç şaşırmadım. Köşemi okuyanlar bilir.
’Ben korkuyorum‘ demiştim. Korkum bu baskının intikama dönüşmesindendi. Bu korkumu hala yaşıyorum.
Çok fazla kin tohumları ekildi bu ülkede son zamanlarda.
Çok fazla baskı yapıldı.
En küçücük ve masum talepler bile orantısız bir güçle bastırıldı.
Kendilerinden olmayanlara yaşam hakkı bile tanınmadı.
Halk sindirildi, susturuldu.
Bir yerde durulması gerekiyordu ama durulmadı.
Tam tersine baskılar daha fazla arttı.
Yani rüzgar ekildi.
Şimdi..!
Şimdi rüzgar ekenler fırtına biçiliyor.
Hem de kasırgaya dönüşen bir fırtına.
Ben bütün bu olan bitenlerden Başbakan Erdoğan‘ın bir ders çıkaracağına inanmıyorum.
Bu nedenle artık bu ülkede hiç tahmin etmediğiniz basit ve küçük olaylardan çok büyük protestolar çıkabilir.
Artık ’Cin şişeden çıkmıştır‘
Bu saatten sonra sağduyu galip gelmezse galip gelecek olan bellidir.
Yani Perşembenin gelişi Pazartesiden bellidir.
Fırtına ekenler rüzgar biçmiştir, biçmeye de devam edecektir.
Keşke güç sarhoşu olanlar biraz ayılabilseler.
Burada üzüldüğüm tek şey ulusal basının bitişidir.
Ulusal basın diye bir şey artık yok.
Sosyal medya onu TUŞetti.
Güngör ARSLAN. Bizim kocaeli
alıntıdır