PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : 21/11 Türkiye'den Haberer



muzo
21-11-2006, 10:59
Bayrampaşa'da trafik faciası: 4 ölü
Bayrampaşa'da meydana gelen trafik kazasında, takla atan otomobilde bulunan 4 genç hayatını kaybetti.




Bayrampaşa'da oturan Tahir Beşkardeş (18), arkadaşları Emrah Meral (20), Semih Küçük (17) ve Fatih Pöge'yi (18) de yanına alarak 34 BB 5997 plakalı Nissan marka otomobili ile gece saat 23:00 sıralarında gezmeye çıktı.

Görgü tanıklarının ifadesine göre, Hal Yolu'ndan Vatan Caddesi istikametine aşırı hızla giden Tahir Beşkardeş, kaldırıma çarpıp 2 metre yükseldikten sonra Topkapı-Edirnekapı bağlantısını sağlayan viyadüğün ayaklarına çarptı. Çarpmanın şiddetiyle otomobilin tavanı koltuklara yapıştı.

Kazaya ilk müdahaleyi bir toplantıdan dönen AKUT üyesi 4 arkadaş yaptı. AKUT üyeleri itfaiye ve polise otomobilde 2 kişi olduğunu ve şoför mahallinde bulunan kişinin yaşadığını söyledi. Kolu dışarı sarkan Tahir Beşkardeş'e sağlık ekipleri serum takarak müdahale etti.
Otomobilin tavanı tabanına yapıştığı için içeride kaç kişi olduğu belirlenemedi. İtfaiye ekibinin yapışan bölümü kaldırması ile korkunç manzara ortaya çıktı. Otomobilden çıkarılan Tahir Beşkardeş ile Fatih Pöge yaşayıp yaşamadıklarına bakılmaksızın acilen ambulansla Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne, Emrah Meral ile Semih Küçük de Vakıf Gureba Eğitim Hastanesi'ne kaldırıldı. Ancak, 4 arkadaşın da hastaneye gelmeden önce hayatını kaybettiği anlaşıldı.
Kazada ölen 4 arkadaşın yakınları hastanelere koştu. Oğlunun öldüğünü öğrenince kendisini öldürmek isteyen Fatih Pöge'nin annesi güvenlik görevlileri tarafından zorla hastaneye alınıp tedavi altına alındı.
Öte yandan, kaza yerinde dolaşan alkollü bir şahıs polis tarafından gözaltına alındı.

(İHA)

muzo
21-11-2006, 11:00
Konya havzasında kırmızı alarm
Su kaynaklarının verimli kullanılamaması, Konya Kapalı Havzası’nı karanlık bir geleceğe taşıyor. Yer altı sularında yılda 1-2 metre düşüş yaşanırken, sulak alanların önemli bir kısmı ya kuruyor, ya da küçülüyor. ÇETİN ORANLI'nın haberi



40 YILDA 3 VAN GÖLÜ YİTİRDİK
Konya Kapalı Havzası’nın Akılcı Kullanımına Doğru Projesini yürüten Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın (WWF-Türkiye) verileri, bölgenin su kaynaklarındaki olumsuz gidişi gözler önüne seriyor. WWF Türkiye Su Kaynakları Program Müdürü Buket Bahar Dıvrak, Türkiye’de son 40 yıl içinde 1 milyon 300 bin hektar -Van Gölü’nün üç katı kadar- sulak alanın yok edildiğini ifade ediyor.

26 BİN KAÇAK SU KUYUSU VAR
Havzadaki 50 bin yer altı su kuyusunun 26 bininin kaçak olduğunu hatırlatan Dıvrak, Eşmekaya ve Hotamış sazlıkları ile doğal bir gölden depolama alanına dönüşen Suğla’yı kaybedilen sulak alanlara örnek olarak gösteriyor. Dıvrak, atıkların arıtılmadan sulak alanlara bırakılmasının ve aşırı otlatma nedeniyle çayır-mera alanlarının bozulmasının havzada bir diğer önemli sorun olduğunu kaydediyor.

SULAK ALANLARI NASIL KAYBETTİK?
“Özellikle tarımsal sulama amacıyla yapılan ve sürdürülebilir olmayan su yönetimi uygulamaları Konya Havzası’ndaki sulak alanları belirgin biçimde etkilemiştir” diyen Buket Bahar Dıvrak, suyun doğal akış yönünün değiştirilmesi, yanlış tarımsal sulama yöntemlerinin kullanılması ve yeraltı sularının kontrolsüz bir şekilde çekilmesinin sulak alanların kurumasına yol açtığını vurguluyor.

HAVZADAKİ SULAK ALANLARIN DURUMU
Eşmekaya Sazlıkları: Eşmekaya Barajı yapılırken tamamen kurudu, 2005 yılında Doğal Sit Statüsü’nü kaybetti.
Hotamış Sazlıkları:1985 yılında yaklaşık 16.000 hektar olan alan, bugün alan tamamen kurudu.
Ereğli Sazlıkları (Akgöl): Alan büyük ölçüde kurudu. Alanın tek su kaynağı Ereğli ilçesinin kanalizasyon kanalıdır.
Tuz Gölü: Hızla kirlenen Tuz Gölü Alt Havzası’nda her sene yeraltı su seviyeleri ortalama 1-2 metre düşüyor.

Beyşehir Gölü: Göl yüzeyi küçülüyor ve sığlaşıyor.
Suğla Gölü: Doğal göl olma özelliğini kaybetti, şimdi depolama alanı.
Kulu Gölü:1992 yılında SİT Alanı ilan edilen göl, yeraltı sularının aşırı derecede tarımsal amaçlı çekimi nedeniyle kuruyor.
Meke Gölü: Havzanın diğer sulak alanları gibi kuruma sürecinde olan Meke Gölü parçalara ayrılmış durumda.

Suyu değil, hayatı tüketiyoruz

Su kaynaklarının verimli kullanılamaması, Konya Kapalı Havzası’nı karanlık bir geleceğe taşıyor. Yer altı sularında yılda 1-2 metre düşüş yaşanırken, sulak alanların önemli bir kısmı ya kuruyor, ya da küçülüyor
Konya Ovası’nın durumu yeniden gündemde. Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, önceki gün yaptığı açıklamada “Konya Ovası’nı kaybedebiliriz” demişti. Konya Kapalı Havzası’nın Akılcı Kullanımına Doğru Projesini yürüten Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye)’nın verileri bölgede sulak alanların durumundaki olumsuz gelişmeleri gözler önüne seriyor. Doğal Hayatı Koruma Vakfı verilerine göre, tatlı su ekosistemleri, yeryüzündeki toplam su varlığının yüzde 1’inden azını kaplamasına karşın, dünyadaki tüm canlı türlerinin yüzde 40’ını barındırıyor.
WWF-Türkiye, 3 yılı aşkın süredir, Konya Kapalı Havzası’nın Akılcı Kullanımına Doğru Projesi’ni yürütüyor. Kısa sürede havzayı yakından tanıyan ve çözüm önerilerini sıralayan proje ekibi, kısıtlı su kaynaklarının daha etkin, akılcı ve verimli kullanımının sağlanması için çalışıyor. Ekip, ‘Entegre Havza Yönetimi’ anlayışı ile katılımcı ve farklı sektörel kullanımların bir arada ele alındığı bir “su yönetim modelinin” havzada hayata geçirilmesi için çalışmalarını sürdürüyor.
WWF Türkiye Su Kaynakları Program Müdürü Buket Bahar Dıvrak, sulak alan ekosistemlerinin doğal servetin bir parçası olduğunu hatırlatarak, “Sulak alanların; içme suyu sağlama, taşkın kontrolü, yer altı sularının beslenmesi, sediman ve besin depolama, iklim değişikliğinin kontrolü, su arıtımı, balıkçılık, saz kesimi, turizm ve rekreasyon gibi birçok işlev ve değeri vardır” değerlendirmesini yapıyor. Buna karşın Türkiye’de son 40 yıl içinde 1 milyon 300 bin hektar (Van Gölü’nün üç katı kadar) sulak alanın kurutma, doldurma ve su rejimine yapılan müdaheleler sonucunda ekolojik özelliğini kaybettiğini bildiren Dıvrak, Amik Gölü, Avlan Gölü, Kestel, Gavur, Yarma, Aynaz, Hotamış ve Eşmekaya sazlıklarını bu yitirilen alanlardan bazıları olduğunu ifade ediyor.

SULAK ALANLAR NASIL YOK OLUYOR?
Sulak alanların azalmasında rol oynayan faktörler şu şekilde sıralanıyor:
* Yeni tarım, yerleşim ve rekreasyon alanları açmak için sulak alanlar kurutuluyor veya zarar görüyor.
* Gereğinden fazla yapılan tarımsal sulamalar ya da sulak alanları dikkate almadan tasarlanan su yönetim projeleri sebebiyle kuruyor.
* Evsel ve endüstriyel atıklarla kirletilmekte ve dolduruluyor.
* Üreme dönemlerinde ve yasaklanmış usullerle yapılan avcılık ve balıkçılık nedeniyle bozuluyor.
Buket Bahar Dıvrak, sahip olduğu sulak alanları, geniş tuzcul stepleri, fauna ve florasının çeşitliliği bakımından Türkiye ve dünya için son derece önemli bir alan olan Konya Kapalı Havzası’nda gerçekleştirilen yanlış politika ve uygulamaların beraberinde ciddi bir “su” sıkıntısını gündeme getirdiğini kaydediyor. “Özellikle tarımsal sulama amacıyla yapılan ve sürdürülebilir olmayan su yönetimi uygulamaları Konya Havzası’ndaki sulak alanları belirgin biçimde etkilemiştir” diyen Dıvrak, suyun doğal akış yönünün değiştirilmesi, yanlış tarımsal sulama yöntemlerinin kullanılması ve yeraltı sularının kontrolsüz bir şekilde çekilmesinin sulak alanların kurumasına yol açtığını vurguluyor.
Konya Havzası’ndaki 50 bin yeraltı kuyusunun 26 bininin kaçak olduğunu ve yeraltı su seviyesinin havza genelinde her yıl 1-2 metre düştüğünü anımsatıyor Buket Bahar Dıvrak. Eşmekaya ve Hotamış sazlıkları; artık doğal bir göl değil de depolama alanına dönüşen Suğla Gölü’nü kaybedilen sulak alanlar örneği olarak gösteriyor ve şöyle devam ediyor: “Bunların yanı sıra, evsel, endüstriyel ve tarımsal atıkların arıtılmadan sulak alanlara bırakılması ve aşırı otlatma nedeniyle çayır-mera alanların bozulması havzadaki diğer önemli sorunlardandır. WWF-Türkiye Su Kaynakları Programı’nın amacı kısıtlı olan su kaynaklarımızın akılcı kullanımı ve yönetimi için ülkemizin 26 nehir havzasında örnek uygulamalar geliştirmek; sulak alanlarımızın korunmasını sağlamaktır. WWF-Türkiye, su kaynaklarımızın yönetiminde Entegre Havza Yönetimi yaklaşımının benimsenmesi ve yasal mevzuatımızın da bu yapıyı destekleyecek ve kolaylaştıracak şekilde yeniden düzenlenmesi için politika ve alan uygulamaları düzeyinde çalışmalar yürütmektedir. Nehir havzası ölçeğinde; katılımcı, şeffaf ve yenilikçi olmak; ulusal ve yerel ortaklarla çalışmak temel ilkelerimizdir.”

Konya Havzası'ndaki Sulakalanlar & Göller (Kaynak: Magnin & Yarar, 1997)
Konya Havzası'ndaki Sulakalanlar Orjinal boyutu* Özelliği Koruma Statüsü
Samsam Gölü 830 ha Hafif tuzlu SIT (1992)
Kozanlı Gölü 650 ha tatlısu, sazlık SIT (1996)
Kulu Gölü 860 ha Hafif tuzlu SIT (1992)
Eregli Sazlığı 37,000 ha tatlısu, sazlık SIT (1992), Doğa Rezervi (6,787 ha)
Esmekaya Sazlığı 11,250 ha Tatlısu ve tuz gölleri, sazlık SIT (1992), Yaban Hayatı Koruma Sahası (4,500 ha)
2005 yılında SİT statüsünü kaybetti.
Beysehir Gölü 73,000 ha Tatlısu gölü SIT (1988/91), Beysehir Milli Parkı (88,750 ha), Kizildag Milli Parkı (59,400 ha), İçme Suyu Rezervi
Sugla Gölü 16,500 ha Tatlısu gölü -
Hotamis Sazlığı 16,500 ha tatlısu, küçük tuz gölü SIT (1992)
Bolluk Gölü 1,100 ha Tuz gölü,tuzlalar SIT (1992)
Tersakan Gölü 6,400 ha Tuz gölü, tuzlalar SIT (1992)
Tuz Gölü 260,000 ha Tuz gölü, bozkır SIT (1992), Özel Koruma Alanı (7414 km2)
*Bunlar sulakalanların orijinal boyutlarıdır. Sulama projeleri ve tarım için yapılan ıslah değişikliklerini dikkate almaz.

KONYA KAPALI HAVZASI’NDAKİ SULAK ALANLARIN DURUMU*
Eşmekaya Sazlıkları: Eşmekaya Barajı yapılırken tamamen kurudu, şuanda ne baraj var ne de sazlık. 2005 yılında Doğal Sit Statüsü’nü kaybetti.
Hotamış Sazlıkları:1985 yılında yaklaşık 16.000 hektar olan alan, 1990 yılında 8000 hektara düşmüştür. Bugün alan tamamen kurudu.
Ereğli Sazlıkları (Akgöl): Alanı besleyen kaynaklar üzerine yapılan barajlar, tahliye kanalları ve yeraltı sularının, tarımsal sulama amacı ile aşırı derecede çekilmesi sulak alanın çok büyük ölçüde kurumasına neden olmuştur. Şuanda yazları tamamen kurumaktadır. Yağışlara bağlı olarak göl aynası oluşmaktadır. Alanın tek su kaynağı Ereğli ilçesinin kanalizasyon kanalıdır.
Tuz Gölü: Gölün öncelikli sorunu kurumadır. Tuz Gölü, olması gereken büyüklüğün yarısındadır. Tarımsal sulama nedeniyle, Konya Havzası’nda ve Tuz Gölü Alt Havzası’nda her sene yeraltı su seviyeleri ortalama 1-2 metre düşmektedir. Diğer önemli sorun ise kirliliktir. Konya ve Aksaray şehirleri ile Kulu – Şereflikoçhisar – Cihanbeyli - Eskil ilçelerinin evsel ve endüstriyel atıkları ve ayrıca binlerce ton tarımsal atık, herhangi bir arıtıma tabi olmadan yıllardır Tuz Gölü’ne akıtılmaktadır.
Beyşehir Gölü: Tarımsal sulama amacıyla gölden su çekiliyor. Göl yüzeyi küçülüyor ve sığlaşıyor. Çumra Ovası sulaması için alınan sular özellikle verimsiz tarımsal sulama nedeniyle hoyratça kullanılıyor. Küçülmenin yanısıra kirlilik de önemli bir sorun. Çevre yerleşimlerin atıkları ve bazı sanayi atıkları da göle boşalıyor. Göldeki su dengesinin bozulması özellikle balıkçılığı olumsuz yönde etkiliyor. Beyşehir Gölü, Türkiye’nin en büyük tatlısu gölü ve Milli Park alanı.
Suğla Gölü: Doğal göl olma özelliğini kaybetti. Kurudu, göl özelliğini kaybetti, şimdi su depolama alanı olarka kullanılıyor.
Kulu Gölü:1992 yılında SİT Alanı ilan edilen göl, yeraltı sularının aşırı derecede tarımsal amaçlı çekimi nedeniyle kurumaktadır. Ayrıca, Kulu ilçesinin arıtılamamış atıkları ve çöpleri göle karışan Kulu Deresi’ne atılmaktadır.
Samsam Gölü: 1992 yılında SİT Alanı ilan edilen göl, büyük ölçüde kurumuş durumda.
Meke Gölü: Havzanın diğer sulak alanları gibi kuruma sürecinde olan Meke Gölü parçalara ayrılmış durumda. Gölün küçülmesinde azalan yağışlardan daha çok havza bazında sürekli düşen yeraltı su seviyesinin etkili oluduğu gözleniyor,düşüşün nedeni ise aşırı ve plansız tarımsal sulama amaçlı kullanılan kaçak su kuyuları.
(Kaynak: Doğal Hayatı Koruma Vakfı)