freestar
07-12-2006, 09:21
MS (Multipl Skleroz)'in, "tedaviyle kontrol altında tutulabilen bir hastalık" olduğu araştırmalar sonucunda kabul gördü. Prof. Dr. Claudio Gasperini, "Tedavide en yeni yaklaşım; özürlülüğün ilerlemesini yavaşlatmak, atak sayısını ve şiddetini azaltmak, hastalık yükünü hafifletmektir. Hastalar da, stres ve enfeksiyondan uzak durarak tedavinin etkinliğini sağlayabilir, uzun ve kaliteli bir yaşam sürebilirler!" uyarısında bulundu.
42. Ulusal Nöroloji Kongresi kapsamında düzenlenen Serono Uydu Sempozyumu'nda, “MS'de kullanılan İnterferon beta-1a tedavisiyle Atakları ve Özürlülüğü Önleme” çalışmasının 8 yıllık sonuçları açıklandı. 560 hastayı kapsayan çok merkezli, uzun süreli bu çalışma sonucunda, haftada 3 kez enjeksiyon olarak uygulanan erken ineterferon beta-1a tedavisinin, tedavinin geciktirildiği hastalara göre yıllarca süren yarar sağladığı ortaya çıktı. Bu etkinin, yüksek doz kullanan hastalarda daha belirgin olduğunu söyleyen İtalyan MS Derneği Bilimsel Komite Üyesi ve Saint Camillo-Forlanini Hastanesi MS Merkezi Direktörü Prof. Dr. Gasperini, “MS, kronik ama ölümcül bir hastalık değildir. Bu yüzden tedavilerde amaç, hastalığın ilerlemesini engelleyerek, atak sıklığını azaltmak ve hastanın yaşam kalitesini artırmaktır” diye konuştu.
MS hastalığı doğal seyrine bırakıldığında hastaların yüzde 50-58'i yani hastaların yarısı14-15 yıl içinde özürlülüğe doğru gidiyor. Ancak bu tedavilerle yüzde 80'i ilerlemiyor ve hastalık kontrol altında tutulabiliyor. Bu hastalığın ortalama süreci 30-40 yıl olarak belirtiliyor. Bu nedenle uzun dönem takip çalışmaları ile MS hastalarının yaşam sürelerinin ve yaşam kalitelerinin artırılması yönünde tedaviler geliştirildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Gasperini, şu bilgileri veriyor:
"Bu tedavilerle amacımız, MS hastalarının yaşam kalitesini pozitif yönde etkilemek. Bunun için hastaların da özen göstermeleri gerekiyor. Grip gibi benzeri viral enfeksiyonlardan uzak durmaya çalışmalılar. Depresyon, stres, baş ağrısı gibi hastalığı olumsuz etkileyecek, aşırı sıcak, kötü beslenme gibi atakları tetikleyecek etkenlerden kendilerini korumalılar. Tedavinin kesintiye uğramaması için daha sıkı hekim-hemşire desteği gerekiyor. Hastanın tedaviye devamını ve uyumu sağlamak için destek gruplarına katılmasını da öneriyoruz."
MS'de atakların tamamen durması halinde bile tedavinin kesilmesinin söz konusu olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Gasperini, "5. yıl sonunda atak yoksa tedavinin durdurulduğu bir çalışmada hastaların yüzde 60'ında hastalık hem ataklarla hem de MR bulguları ile geri döndü. Bu yüzden bu tedavilerle ilgili en yeni yaklaşım; ataklar azalsa dahi uzun süreli, yüksek doz ve sıklıkta uygulamaya devam ederek en yüksek etkinliği sağlamak" diyor.
MS Nedir?
MS, merkezi sinir sisteminin (beyin ve omurilik) bir hastalığıdır. Merkezi sinir sistemini oluşturan sinirler miyelin adı verilen sinir iletimini kolaylaştıran bir madde ile kaplanmıştır. MS'de miyelin hastalanır ve sinir iletimi bozulur. Zaman içinde sinirlerde kopmalar meydana gelir. Henüz bu hasarın nasıl bir mekanizma ile başladığı tam olarak gösterilmemiştir. Bununla birlikte vücudun savunma mekanizmasının kendi dokusuna saldırdığı bir reaksiyon sonucu olduğu düşünülmektedir. Ek olarak virüslerin veya viral enfeksiyonların da bu reaksiyonda etkili olduğu düşünülmektedir. Bu neden hastalığın, teşhis konmuş kişilerde bile nasıl seyredeceğini bilmek olası değildir. Hastalık sıklıkla atak adı verilen şikayetlerin arttığı ve hastanın yaşam kalitesinin düştüğü dönemlerde kendini gösterir. Bu atakların zamanı belli değildir. Hastalık kişiden kişiye çok farklı seyretmekte, hatta aynı kişide bile farklı zamanlarda farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır.
MS genellikle 20-50 yaşları arasında aktif, eğitimli genç kişileri etkileyen bir hastalıktır. Kadınlarda erkeklere gore daha fazla görülmektedir. Özellikle 40 yaşın altındaki genç erişkinlerde işlevsel kısıtlılığa yol açan en yaygın nörolojik hastalıktır.
Dünyada 1,5-2 milyon, Türkiye'de 35-40 bin kişinin hasta olduğu düşünülmektedir. Türkiye'de bu kişilerin büyük bir çoğunluğu hastalığından habersizdir.
MS'in belirtileri
Kişiden kişiye değişmekle beraber bu belirtilerin bir veya birkaçının görülmesi halinde mutlaka nöroloğa başvurulması gerektiği vurgulandı:
-Halsizlik, hissizlik, duyu zayıflaması
-Kas sertleşmesi, titremeler,
-Çift veya bulanık görme,
-İnce hareketlerde beceri kaybı,
-Koordinasyon bozukluğu,
-Beden veya bacaklarda güç kaybı,
-Konuşma bozukluğu, pelteklik
42. Ulusal Nöroloji Kongresi kapsamında düzenlenen Serono Uydu Sempozyumu'nda, “MS'de kullanılan İnterferon beta-1a tedavisiyle Atakları ve Özürlülüğü Önleme” çalışmasının 8 yıllık sonuçları açıklandı. 560 hastayı kapsayan çok merkezli, uzun süreli bu çalışma sonucunda, haftada 3 kez enjeksiyon olarak uygulanan erken ineterferon beta-1a tedavisinin, tedavinin geciktirildiği hastalara göre yıllarca süren yarar sağladığı ortaya çıktı. Bu etkinin, yüksek doz kullanan hastalarda daha belirgin olduğunu söyleyen İtalyan MS Derneği Bilimsel Komite Üyesi ve Saint Camillo-Forlanini Hastanesi MS Merkezi Direktörü Prof. Dr. Gasperini, “MS, kronik ama ölümcül bir hastalık değildir. Bu yüzden tedavilerde amaç, hastalığın ilerlemesini engelleyerek, atak sıklığını azaltmak ve hastanın yaşam kalitesini artırmaktır” diye konuştu.
MS hastalığı doğal seyrine bırakıldığında hastaların yüzde 50-58'i yani hastaların yarısı14-15 yıl içinde özürlülüğe doğru gidiyor. Ancak bu tedavilerle yüzde 80'i ilerlemiyor ve hastalık kontrol altında tutulabiliyor. Bu hastalığın ortalama süreci 30-40 yıl olarak belirtiliyor. Bu nedenle uzun dönem takip çalışmaları ile MS hastalarının yaşam sürelerinin ve yaşam kalitelerinin artırılması yönünde tedaviler geliştirildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Gasperini, şu bilgileri veriyor:
"Bu tedavilerle amacımız, MS hastalarının yaşam kalitesini pozitif yönde etkilemek. Bunun için hastaların da özen göstermeleri gerekiyor. Grip gibi benzeri viral enfeksiyonlardan uzak durmaya çalışmalılar. Depresyon, stres, baş ağrısı gibi hastalığı olumsuz etkileyecek, aşırı sıcak, kötü beslenme gibi atakları tetikleyecek etkenlerden kendilerini korumalılar. Tedavinin kesintiye uğramaması için daha sıkı hekim-hemşire desteği gerekiyor. Hastanın tedaviye devamını ve uyumu sağlamak için destek gruplarına katılmasını da öneriyoruz."
MS'de atakların tamamen durması halinde bile tedavinin kesilmesinin söz konusu olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Gasperini, "5. yıl sonunda atak yoksa tedavinin durdurulduğu bir çalışmada hastaların yüzde 60'ında hastalık hem ataklarla hem de MR bulguları ile geri döndü. Bu yüzden bu tedavilerle ilgili en yeni yaklaşım; ataklar azalsa dahi uzun süreli, yüksek doz ve sıklıkta uygulamaya devam ederek en yüksek etkinliği sağlamak" diyor.
MS Nedir?
MS, merkezi sinir sisteminin (beyin ve omurilik) bir hastalığıdır. Merkezi sinir sistemini oluşturan sinirler miyelin adı verilen sinir iletimini kolaylaştıran bir madde ile kaplanmıştır. MS'de miyelin hastalanır ve sinir iletimi bozulur. Zaman içinde sinirlerde kopmalar meydana gelir. Henüz bu hasarın nasıl bir mekanizma ile başladığı tam olarak gösterilmemiştir. Bununla birlikte vücudun savunma mekanizmasının kendi dokusuna saldırdığı bir reaksiyon sonucu olduğu düşünülmektedir. Ek olarak virüslerin veya viral enfeksiyonların da bu reaksiyonda etkili olduğu düşünülmektedir. Bu neden hastalığın, teşhis konmuş kişilerde bile nasıl seyredeceğini bilmek olası değildir. Hastalık sıklıkla atak adı verilen şikayetlerin arttığı ve hastanın yaşam kalitesinin düştüğü dönemlerde kendini gösterir. Bu atakların zamanı belli değildir. Hastalık kişiden kişiye çok farklı seyretmekte, hatta aynı kişide bile farklı zamanlarda farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır.
MS genellikle 20-50 yaşları arasında aktif, eğitimli genç kişileri etkileyen bir hastalıktır. Kadınlarda erkeklere gore daha fazla görülmektedir. Özellikle 40 yaşın altındaki genç erişkinlerde işlevsel kısıtlılığa yol açan en yaygın nörolojik hastalıktır.
Dünyada 1,5-2 milyon, Türkiye'de 35-40 bin kişinin hasta olduğu düşünülmektedir. Türkiye'de bu kişilerin büyük bir çoğunluğu hastalığından habersizdir.
MS'in belirtileri
Kişiden kişiye değişmekle beraber bu belirtilerin bir veya birkaçının görülmesi halinde mutlaka nöroloğa başvurulması gerektiği vurgulandı:
-Halsizlik, hissizlik, duyu zayıflaması
-Kas sertleşmesi, titremeler,
-Çift veya bulanık görme,
-İnce hareketlerde beceri kaybı,
-Koordinasyon bozukluğu,
-Beden veya bacaklarda güç kaybı,
-Konuşma bozukluğu, pelteklik