PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Günün Şiiri



beaverss
21-10-2015, 19:29
Arkadaşlar Günün Şiiri" Olmasını istediğiniz şiirleri bu başlık altında paylaşalım..
YA SİYAH YA BEYAZ

Bir çizgi çekeceksiniz
Nefesiniz kesilecek..!
Cayır cayır yanacak ciğeriniz
Hiç bir şey
ya da hiç kimse,
bu yangını söndüremeyecek!
Kırık gönlünüze
çekmeden önce ayrı
çektikten sonra ayrı bir sızı
yerleşecek
Bir daha eskisi gibi
olmayacağınızı düşünecek
Hatta kendinize belki de tutamayacağınız
sözler bile verecek
Ve artık kimseye güvenmeyeceğinize
dair ant içeceksiniz...
Bir çizgi çekeceksiniz
Nefesiniz kesilecek..!
Öyle derin ve öyle kalın
çizeceksiniz ki
geriye dönülmeyecek
Bir yanında siz olacaksınız
Diğer yanında acıtanlar
İkiye bölüneceksiniz
Herkes haddini
Herkes yerini
ve herkes kendini
Öğrenecek!
Sonra kendi ülkenizin sınırlarında
Yine griye itibar etmeyecek
Sonsuza dek
Ya siyah
ya da beyaz deyip
Yaşamaya devam edeceksiniz...!

beaverss
21-10-2015, 19:29
Yol İşareti

Sevdinse...
Aşkında yitip yok oldun,
Karıştıracaksın günü, ayları.
Sevgi yollarında ne kaide, kanun
Kendin aşmalısın bu dolayları.

Eriyip kendini yok sanacaksın
Bu derdin olmayıp özge çaresi
Sen hız hız "kazaya" uğrayacaksın
Yoktur bu yollarda yol işareti.

Bahtiyar Vahapzade

beaverss
21-10-2015, 19:29
Bilmem siz de özlüyor musunuz,
insanların o eski samimiyetlerini...
Tadı damaklarınızda kalan o bahçe sohbetlerini...
Menfaatler daha henüz geçmemişken paylaşımdaki bereketin önüne ve mütevazilik iyi insan olmanın mayasıyken henüz...
Şimdilerde insanlar, huzur dışında her şeye sahip, çok şeyleri var. Ama içlerinde bir fırtına, bakışlarda güvensizlik ve yürekleri dört duvar...

-Uğur Gökbulut-

beaverss
22-10-2015, 08:16
Gül Muştusu XIII

Sen beni gönderdin
Gülün muştusunu vermek için
İsanın doğumunu yaz gibi
Yahyanın sesini kış gibi
Zekeriyanın ürpertisini
İnsanlara
Bir bahar aşısı gibi
Taşımak için
Gülün muştusunu vermek için
Sen beni gönderdin

Kur’an meş’alesini
Dikmek için karanlık dağlara
Işık saçmak için dört yana
Zeytine yağ
İncire bal vermek için
Gülün muştusunu vermek için
Dağlara taşlara
Kuşlara balıklara mercana
İnsana
Beni sen gönderdin

O ki gecesi
Arkamda sönen
Anne baba feneri
At arabasında
Balyaların üstüne
O çocuğu sen çıkardın
Büyük yolculuk için
Gülün muştusunu vermek için
Okullara
Kitaplara
Laboratuvarlara
Zindanlara
Yeraltına
Dikitlere ve sarkıtlara

Hey altın hey altın
Yerin insana yılan bakışı
Firavun büyüsü
Samirinin bir bağ örümceği gibi
Gönül yemişlerini paslandıran salgısı
Hey kokudan mahrum
Candan mahrum altın
Tanrım altına karşı
Altının ufukları tutmuş
görünmez yüzlü kanatlarına karşı
Bir gülü kılıç gibi kullanarak
Kalp yararak
Ruh sarsarak
Akıl kırarak
Büyük savaşı vermeğe sen gönderdin

Sen gönderdin Rabbim sen gönderdin
İnsanı meleği şeytanı
Gül tanesindeki zamanı
Zeytindeki zekeriya ışığını
İsadaki acımanın zafer takını
İnsanı insandaki düşüş makamını
Ve kitapların var
Yaprakları melek kanatları
Ve iskit roma
Kudüste yıkılan tapınak
Omuzlarda taşınan cüzzam çarmıhı
Ve romada gerilen köle kası
Ben
Milattan önceki ben
Milat yıllarının beni
Hicret yıllarının
En muştulu kölesi
Ben
Evet Tanrım
Sen gönderdin
Tüm sen gönderdin
Kendi ışığında tutarak
Kendi gölgenden sayarak saymayarak
Sen gönderdin
Dağlara buyurucu kıldın
Demiri yumuşattın avuçlarımda
Deveyi önüme çökerttin
Samanyolunu bir nar ağacı gibi donattın bize
Bütün bu muştuyu sen verdin bize Tanrım
Suda kendimi gördüm Tanrım
Bu muştuyu sen verdin bize sen verdin Tanrım
Geceleri bütün yıldızlarını saydım
En çok gece yarılarından sonra
Ülker yıldızında konakladım
Sabah yıldızını bekledim
İçime doğacak bir ilham gibi
Dağuçlarından çıkan güneşinde döndüm
Döndüm Tanrım döndüm
Sonra geceleri
Meşe ağaçları arasından
Bir su şırıltısı
bir keçi melemesi mi
Hiç biri değil bu hışırtı
Doğan aydır bu
Bu ayı sen gönderdin Tanrım
İşaret saydın senden onu yıllarca
Aramızda ne gizli sözleşme bu
Ne arzu ne ateş bu
Her şeyiyle dünya
Gece ay ışığında
Senin tükenmez sözünden bir sağlık
Bir yoğurma bu

Ayın muştusunu vermek için
Beni sen gönderdin Rabbim
Ayağıma sen taktın
Aya doğru akan hız türküsünü
Hey Odisseus nerdesin
Ksenofon
İbn-i batuta
Evliya çelebi
Yazın yeniden insanın macerasını
İnsan kasının çılgın kahkahasını
Duy yeraltındaki yerin ta kendisi olan adam

Sezai Karakoç

beaverss
23-10-2015, 08:59
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)
her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine.

bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
her şeyden
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok
köklerim içimde gizlidir
gelen giden açan soran bere budak yok
bir şiir istersin
“içinde benzetmeler olan”
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok

uzun bir yoldan gelen
tedariksiz katıksız bir yolcuyum
yaralı yarasız sevdalardan geçtim
koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
her şeyi anlattım
olan olmayan acıtan sancıtan
bilsem ki sana varmak içindi
bütün mola sancıları
bütün stabilize arkadaşlıklar
daha hızlı koşardım
severadım gelirdim
gözlerinin mercan maviliğine

sana bakmak
suya bakmaktır
sana bakmak
bir mucizeyi anlamaktır

sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
aşk sorgusunda şahanem
yalnız kelepçeler sanıktır
ne yazsam olmuyor
çünkü bilenler hatırlar
hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
bahçıvanlar değil tüccarlardır
sen öyle göz
sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
sen teninde cennet kayganlığı iken
sana şiir yazmak ahmaklıktır

bir tek söz kalır
dişlerimin arasından
ben sana gülüm derim
gülün ömrü uzamaya başlar

verdiğim bütün sözler
sende kalsın isterim
ben sana gülüm derim
gül sana benzediği için ölümsüz
yazdığım bütün şiirler
sana başlayan bir kitap için önsöz

sana bakmak
bir beyaz kağıda bakmaktır
her şey olmaya hazır
sana bakmak
suya bakmaktır
gördüğün suretten utanmak
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır
sana bakmak
Allah’a inanmaktır
.

Yılmaz Erdoğan

beaverss
24-10-2015, 07:54
Yalnız sanıyorlar beni;
Değilim,
Kimsenin kalabalığı olmadım
ve kimseyi de kalabalık edemem ..
Bundan sonra dünyamda,
Bu da benim tercihim.
Güvensiz sanıyorlar beni;
Değilim,
Sadece kendi içimde
kendime göre bir dengem var,
ve bir daha kırılırsam
toparlanamama endişesi taşıyor yüreğim.
Bu yüzden şimdilik sadece
kendime güveniyorum.
Anlamakta zorlandığım bir dünyada,
anlaşılmayı zaten beklemiyorum ..
Ben böyle iyiyim ...
Uğur GÖKBULUT

beaverss
24-10-2015, 07:54
Bak şimdi bana "hayat" !
Yıllar geçti aramızdan,
Belki ben seni üzdüm,
Belki sen beni kahrettin.
Gel bir anlaşma yapalım seninle !
Ben senin yaptıklarına göz yumayım,
Sende geriye kalan ömrüme dokunma.
Karışma olup bitene
Gelme üstüme
Çek bir tabure otur ve sadece izle.
Söz sana ilişmeyeceğim,
Kapatacağım gözlerimi
Yürüyeceğim sonsuz karanlığa
Yürüdükçe biliyorum ki üşüyeceğim
Ve
Üşüdükçe seziyorum ki öleceğim.
Sana söz veriyorum aklına bile gelmeyeceğim…


Bülent Gürakar

beaverss
24-10-2015, 07:54
Adsız Bir Çiçek

Rengini dünyaya ilk defa sunan
Adsız bir çiçek gibi parlıyorsa gözlerim
Sevgilim
Bana "sen bir şairsin" dediğin zaman.

Yalnız sana yazıyorum bu şiiri
İstersen bir şiir gibi okuma
Çünkü her yıl yeniden yazacağım onu
Soğuklar başlayınca havalanıp
Millerce yol katettikten sonra
Güneyi tadan bir kuşun sevinciyle.

Ve yazmış olacağım bir de
Her dönemde her çağda
Sevdanın kendine özgü diliyle.

Edip Cansever

beaverss
24-10-2015, 07:55
Sen kokar..


Bir tek yaprak düşmüyor yeşil gibi
Ve tek bir gül dönmüyor kırmızıya
Ne eskisi gibi gülüyorum sana
Ne de şimdiki kadar seviyorum

Sabırdı geleceği yazan geçmişe
Ortada kalan düşleri için bir sığınak aradı hep
Bir de gerçekleri kovmak için
Bir korkuluk öylesine

Yoldan geçenler heyecan vermiyor
Sardunya kokusu sarmıyor artık balkonları
Yağmur ıslatamıyor
Kendini bile…

Sende kalmaktan kaçtım ya yıllarca
Şimdi de “nerde kaldın?” diye çıktım pencerelere
Meğer sen mağrur
Çaresiz
Ve sebepsizce
Bekliyormuşsun yolun köşesinde

Seneler önce “kal” diyemediğim gibi
“gel” de diyemem şimdi sana
Ama sen gelirsen eğer…

Saçlarının her köşesine diktiğim hasretimi koparır
Balkondaki sardunya saksılarına dikerim

İşte o zaman balkonlar
Hep “sen sen” kokar…

beaverss
24-10-2015, 07:55
Yürüyelim Seninle İstanbul'da

Kırmızıyı sevdiğini bilseydim
hayallerim kıpkırmızı olurdu

İstanbul hala güneşin ardında
ufuklarında birkaç kara leke
birkaç kan pıhtısı dudaklarında
İstanbul hala sevimli mi sevimli
ve hala bir tomurcuk tadında
yürüyelim seninle İstanbul'da

korkusuz bir rüyadır
bekler bizi Beykoz'da, Üsküdar'da
birkaç kuğu, birkaç mahzun kuştüyü
yenilgisiz bir muamma gibidir
arar buluşmayan ellerimizi
deli rüzgâr yine sarhoş, hovarda

tam orada, Çamlıca yokuşunda
birkaç bulut çekelim gökyüzünden
damarlarımızdan geçirelim ve birden
bırakalım suların üzerine
sen bir defa konuş, sen bir defa gül
kumlu ebrular yapalım seninle
serpmeli ebrular, bülbülyuvası
hercaimenekşe, gonca ve sümbül

yüzün bir ay gibi parlarken gecenin ortasında
yürüyelim seninle İstanbul'da
boğaziçi mağrur türkülerini
gözlerine baka baka söyleyin
martılar üşüyünce
denizin sıcağında bulsunlar kalbimizi

anlayabilir misin
neden çıban gibi büyür bağrımda
büyürde kelebek olur bu sızı
kırmızıyı sevdiğini söyledin
bu yüzden mi günlerdir
İstanbul'da gül kokusu yayılan
tepeler kırmızı, sular kırmızı

İstanbul bilmeli ki, sahillerine
mehtabı taşıyan senin bakışlarındır
İstanbul bilmeli ki, limanlardan gemiler
önce senin yüreğine açılır
uzaklarda bir yerde
toprağı öpmek için eğilen bahçıvanın
parmaklarında hüzün
sana doğru akan nehrin
ağlayan suretidir

bir elimizde umut
bir elimizde sevda
yürüyelim seninle İstanbul'da
musiki kesilsin, tükensin yazı
çaresiz kalınca mızrap ve şiir
ozan bir kenara bıraksın sazı
ressam fırçasına neden mi kızgın
tuvalde çizgiler, renkler kırmızı
kırmızıyı sevdiğini bilince
çekilir mi artık güllerin nazı

Anadolukavağı'nda her akşam
burcu burcu bir rüyadır hayalin
karanlık, hüznünü düşürür dağa
kuşlar kanat çırpar, yıldızlar ağlar
endamın her sabah iner toprağa

hasret, yanlızlığı çoğaltan deniz
ayrılık acıyla süzülür kandan
nefesin fermandır Topkapı Sarayı'nda
dönüşünü bekliyor rıhtımda şehzadeler
öylesine yorgun, mahzun ve candan

İstanbul bir yanımda, sen bir yanımda
uykusundan uyanınca fırtına
dalgalar türkümüze aşina olur
yüzümüze bakınca deniz fenerleri
sahibini arayan gemilerin
çığlığıyla vurulur

tarih heyelandır hainlerin ardında
İstanbul tarihin soylu anası
biz bu yürüyüşü çiğdemlerden almışız
sevdayı kız kulesi'nden
yalıların burukluğu altında
geçiyoruz sokaklardan delice

anlayabilir misin
beyoğlu'nda gezinen
hayal kırıklığının benden türediğini
anlayabilir misin
kırmızı neden böyle
doldurur aynalara inleyen yüreğimi

sana giden yolların kavşağında
bir adam direniyor izini bulmak için
siliyor tanyerine akan alın terini
ufkunda sapsarı umudun rengi
mavi yitik, beyaz kızgın ve siyah
arıyor sessizce kaybolan günlerini

Gülhane'de simit satan çocuklar
nasıl anlasınlar ellerimizin
neden böyle çekingen olduğunu
Ayasofya önünde tramvay bekleyenler
gökyüzüne dokunurken bu acı
kimdir diye sorsunlar içlerinden
birlikte yürüyen iki yabancı

biz gitsek de, İstanbul'da yine de
yıllar yılı gezinmeli bu sızı
benden bir yaralı şiir kalmalı
senden bir tebessüm, bir de kırmızı

Nurullah Genç

beaverss
24-10-2015, 07:55
Ağlamak
Bazı acılarda yetmez
Bazı ölümlere

Örtüsüdür bazı acıların
Örter, örtülmez
Savunur bir süre

Ağlayanlar sevinmeli
Sevin ağlayabiliyorsan
Acılar ardarda dinmeli

Durur bir nöbetçi gibi
Durur bir bekçi gibi
Zamana gülmeli-gülmeli

Sevin ağlayabiliyorsan
Unutmanın kardeşidir ağlamak
Uyur uyanır yatağında duyguların
Düşüncenin kucağında hep çocuktur
Ağlamak.

Özdemir Asaf

beaverss
24-10-2015, 07:56
Kuğu Ezgisi

Kuğuların ölüm öncesi ezgileri şiirlerim,
Yalpalayan hayatımın kara çarşaflı
bekçi gizleri.

Ne zamandır ertelediğim her acı,
Çıt çıkarıyor artık, başlıyor yeni bir ezgi,

Bu şiir;
Sendelerken yaşamım ve bilinmez yönlerim,
Dost kalmak zorunda bana ve
sizlere!

Çünkü saldırgan olandan kopmuştur o,
uykusunu bölen derin arzudan.
Büyüsünü bir içtenlikten alırsa
Kendi saf şiddetini yaşar artık,

Bu şiir;
Kuramadığım güzelliklerin sessiz görünümü,
ulaşılamayanın boyun eğen yansısı,
Sevda ile seslenir sizlere!

Nilgün Marmara

beaverss
25-10-2015, 08:07
Yalan

Gözündeki ateş kaşbini yakınca
Sandım ki aşkımız ömür boyunca
Meğer bu bir oyunmuş kolay oynanan
Beni sevdiğin var ya o bile yalan
Yalan yalan yalan yalan yalan....
Ayrılık yok artık böyle demiştin
Bilsen seni nasıl nasıl sevmiştim
Oysa gerçek farklıymış uyandığım an
Anladım ki bu sevgi koca bir yalan
Yalan yalan yalan yalan yalan....
Söz vermiştin bana seninim diye
Başka bir aşk bulmuşsun bile kendine
Söyle mutlu mu şimdi kalbini çalan
Yoksa bu yeni sevgin o da mı yalan
Yalan Yalan YAlan YAlaan

beaverss
25-10-2015, 08:07
Şimdi biz neyiz biliyor musun?

Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.

Birbirine uzanamayan

Boşlukta iki yalnız yıldız gibi

Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz

Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca

Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız.

beaverss
25-10-2015, 08:08
Günün şiiri;


Siyah

Siyahtı gözleri, simsiyah
Gece karanlığı gibiydi
Bana geceleri o gözler sevdirdi
Şimdi delicesine sevdiğim
Karanlık geceleri.

Siyahtı saçları, simsiyah
Yağmurlu günlerde ıslanan
Rüzgarlarda savrulan uzun saçları
Bana yağmurları, bana rüzgarları
Bana dokunmayı sevdiren saçları

Siyahtı o gece, simsiyah
Onu ilk gördüğüm gece
O gece düştüm sevda ateşine
Dün gibi hatırlarım
O geceyi, o karanlığı

Siyah giyerdi hep, simsiyah
Ne giyse değişmezdi rengi
Sanki sonsuz bir matemdeydi
Mutlu değildi sanki
Hüzün doluydu hayatı

O benimi sevdi, bensizliğimi
Bilmiyorum neyi sevdi
Vazgeçti bendende, bensizliktende
Bir şeyden vazgeçmedi, siyah
Tabutundaki tülbentinin rengi

beaverss
26-10-2015, 21:59
Canı cehenneme rahat uyuyanın
Kapısını örtenin perdesini çekenin
Yüreği yalnız kendiyle dolu olanın
Duvarları ancak çarpınca görenin
Canı cehenneme başkasının yangınıyla
Evini ısıtıp yemeğini pişirenin...
Bahçesine dek gelen alevleri
Şehrayin sanan aptalın
Canı cehenneme, camlarında
Parçalanmış cesetler uçarken
Bir iğdiş incelikle çiçekleri sulayanın.
Mutfakla yatak odası arasında Çarşılarla gövdesi bencillik hırsı
Yılgınlıkla yenilgisi arasında
Dünyayı tüketenin canı cehenneme.

beaverss
27-10-2015, 08:12
İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var;
Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz.
Dünyada taşınacak bir kuru başınız var;
Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz.

beaverss
27-10-2015, 08:13
Bu toprağa senin gözyaşından daha bereketli tek damla inmedi.

Ve bu gökler senin tebessümünden daha güzelini görmedi.

Bugün sırf merhametinden gözleri yaşarıyorsa birilerinin, bir başkasına dualar ediyorsa birileri ve o merhamet ve dualar vesilesiyle yüzü gülüyorsa çocukların, bu toprak hâlâ o damlayla sulanıyor.

Ve dünya o dualar ve o merhametle ayakta duruyor.

beaverss
27-10-2015, 16:22
Dünya Bizimdir

Çin bizim, Hicaz bizimdir, Hindistan bizimdir
Biz Müslüman’ız bütün dünya bizimdir
Adımızı yeryüzüne silinmez izlerle kazıdık
Sinemizde Tevhid emaneti saklıdır
Dünya mabedlerinde Allah’ın ilk evi Kabe
Biz onun hizmetkarı o bizim bekçimizdir
Biz kılıçların gölgesinde yetiştik
Hilalin hançeri bizim alametimizdir
Bir zamanlar bu seli hiç kimse durduramazdı
Batı vadileri ezanımızla çınlardı
Zulümden asla ve asla korkmayız biz ey dünya
Sayende yüzlerce defa zorluklarla sınandık
Ey Endülüs’ün gül bahçeleri hatırlar mısın
Dallarında yuva kurduğumuz o günleri
Ey Dicle dalgası, bizi sen de tanırsın
Mahzun çağlayışların hala öykümüzü anlatır
Uğrunda can verdiğimiz ey kutlu toprağımız
Hala damarında dolaşıyor kanımız
Bu kutlu sevdanın başı o kutlu sevgilidir
İkbal’in namesi uykudan uyandıran bir çağrıdır
Yalnız Allah adına ayarlıdır hayatımız
İşte yeniden yola koyuluyor kervanımız

Muhammed İkbal

beaverss
28-10-2015, 07:34
İnsan! Tepeden-tırnağa, sen arzu, dileksin.
Nefsinde doyumsuz, fakat aşkında meleksin
Zulmün yüzüne hak denilen silleni çeksen,
Sillende mühürlenmiş o gayrettedir Allah.

Bahtiyar Vahabzade

beaverss
28-10-2015, 07:35
Adı Yalnızlık

Gölgen gibidir yalnızlık
Gecenin ıssızlığı, karanlığı gibi boş ve soğuk.
Sarılırsın ararsın tutamazsın
yoktur çaresi.
Adı Yalnızlık
Yazılmıştır bir kere
Yiğit olsan da büker bileği,
Cesur olsan da sızlatır yüreği.
İçindedir sevgi, insanın tek dileği
Ateşten gömlek misali
SEVGİ... SEVGİ... SEVGİ

beaverss
28-10-2015, 07:36
Bir gün gitme vakti gelecek bu diyarlardan,
Her yolcu ardına bakmadan ve
Kimseyi yanına almadan,
Usulca gidecek bu mekandan...

Büşra Betül

beaverss
28-10-2015, 07:37
Suskunluğun misafiri olmaktan haz alıyor yüreğim! Musalla taşındaki cesedin suskunluğu kadar suskunum,Konuşmalara küstüm!Gemilerim artık kendime yol alıyor.Her zaman her yerde her istenileni anlatamıyorum Kime, neyi,nasıl ispatlayacaksın! o halde suskunluğun elini tutuyorum Merhem tutmaz öyle yaralarım var ki! Konuşamıyorum İçime atıp susuyorum. Kurşun geçmez şartlanmış beyinlere söz geçiremiyorum.Sayfalarca susuyorum..

beaverss
28-10-2015, 07:39
Mutluyum!..
Çünkü yol yakınken dönüşlerim var…
Huzuruma şaşırmayın!..
Çünkü yarı yolda duranlardan, koşar adım gitmişliğim var…
Kızmayın aşktan caymışlığıma,
... Benim karşıdan tanımama gibi bir özrüm var…
Gelsin hayat bildiği gibi, elinde ne varsa hayata dair.
Ötesi hiç bir şey ya da vesair...
Gerisi MİSAFİR!..

Mevlana

beaverss
28-10-2015, 07:44
‘’Faniyim,fani olanı istemem
Acizim,aciz olanı istemem,
Ruhumu rahmana teslim eyledim,
Gayr istemem..,
İsterim ,fakat bir YAR-I BAKİ isterim,
Zerreyim fakat,
Bir ŞEMS-İ SERMED isterim..,
HİÇ-ender HİÇİM fakat,
Bu mevcudatı umumen isterim..

beaverss
28-10-2015, 07:44
Duyguların en bariz elçisi..
Avuclarımda bir gül; ona sunuyorum ""buyur al"" diye..

Belki acımı biliyor, belki sancımı görüyor..
HER demde peşimde, yanımdan gitmiyor..
Güllerimle, yalnızlığa gittiğim zaman...
Şimdi yalnızlık kollarımda, sensizliğe avutuyorum..
Hep seni düşündüğümü bilemez kimse, ufukların ışığında kör oldu gözlerim..

Ben seni düşünürüm, seni işlerim yüreğime..


Yağmurlar altında benliğim..
Siyah beyaz içinde kaybolur gider umutlarım..
Belki acımı anlatamadığımdan, belki paylasamadığımdan..

Hicrandır bu bana, buhrandır bu bana, tufandır bu bana..

Ahhh yalnızlığım...
Sus artık!.. Konusma..
Bırak beni, umrumda mı diyebilir miyim?..
Yok yok bırak ellerimi, inceldiği yerden kopsun diyebilir miyim?..
Sensizliğe alıştım, sensiz yaşamaktan öte sensiz ölebilir miyim?..
Yüreğimin hırsızı, kalbimi kanatan, aklımı basımdan alan..
Güller yokken yanımda, ben sensiz gül"ebilir miyim?..

Yok yok bırak-ma ellerimi, yalnızlıkla beraberim..
O"nla bir yasadım, onsuz ölebilir miyim?...

Yalnızlığın kendini koparttığı zaman...

Ağlama, yüreğimi sızlatıyorsun..
Gözlerinden düşen, incinmiş düşlerim sanki; ruhumu sıkıyorsun..
Elemler içindeyim, yaşlıdır gözlerim, matemli bir çiçek gibi..
Huzursuzum, sinemin en ücra köşelerine saklandım, kaçtım..
Beceremedim, yalnızlığın kollarındayım; yakalandım...

Ağlama diyorum sana, ağlama; yaşlı gözlerle bakma bana..
Dost diye diye dilendim, ağlayan biçareyim..
Kalemlerde hikmet diye diye ilendim, bahtsız bir yareyim..
Gönül bıçağında, hüsranım ve ben, sen diye diye bilendim..

Ağlama, yüreğime dağlama.. Sus artık suss......

Yıkıldım, bertaraf halde bir bedenin yükünü taşıyorum..
Omuzlarıma sinmiş ahirliğin kokusu, yalnızlık hanında hamballık yapıyorum..
Suskunum, dondum kaldım, ufuksuz bir sabahın seherinde..
Çile dolu heybem, sensiz kaldım karanlık gecelerin zifirinde..

Bilmem neden başımda nöbet tutar..
Bilmem neden gözlerimin içinde heybet tutar..
Bilmem acıma neden hüsran katar..

Bazen cekilmezsin yalnızlık....!

Belki şerefli bir yüreğin derinliklerinden kopan AllahuEkberrr nidası idi dağları dalgalandıran..
Belki tüyleri diken diken eden BİSMİLLAH narasının duyulması idi arşlardan!..
Belki inancın onur noktasındaydı, azmiyetle kalkan bir el, şakaklarda imanla patlayan..

O da yalnızdı belki, gemileri İMANLA bir batıran..

Yalnızlığın başını ARŞLARA vurdugu zaman......

beaverss
28-10-2015, 07:45
ağla gözüm dinsin sızım,bu şehirde yalnızım,
hasret benim hüzün benim ama yine umut benim
,düğün dernek sizin olsun bana ölümleri verin


Yıkıldı, savruldu, talan oldu umutlarım..
Ellerim başımda, caresizliğimi gösterir..
Hayretli ve şaşkın bakışlarımda kaybolur gider dünyam..
Yolum gözükür, sana davetliyim..
Geceler ve ben, yokluğuna uğuldaşan yalnızlık..


Arkana bile bakmadan gidişindi belki yurekleri dağlayan..
Bir gariptir yureğim; ruhsuz, sessiz ve sensizliğe ağlayan..
Dört bükümüm, hayallerim avuclarımda, gözlerim yorgun..

Yağmur damlaları gibi! üstüme düşen hüzün tanelerine tutuldum..
Yalnızlık ellerinde can çekişen umutlarımdır, gel artık yoruldum..

Bir ben miyim muhtac, koşmaktan mecalsizim..
Nedendir bilinmez; bir yalnızlıkla sensizim..


Yalnızlığın kendini karanlıklarda boğduğu zaman...

Kalbin kalemi, kalbin habercisi, kalbin dilcisi..

O da susar gun gelince..

Bazen kalemin kirildigi noktadir yalnizlik..

Suskunluğum ve ben, çıldırmış şimşekler buhranıma tufan olur..

Azar yaralarım, kanar kalbim; biçareyim..
O kadar doluyum ki, dokunmasınlar ağlar gibiyim..
Anlatamadığım sıkıntılar düğümlenir boğazıma..
Yalnızlık var yanıbaşımda, ona ve onsuzluğa divaneyim..

Yalnızlığın yıldırım gibi yüreğime düştüğü zaman...



Yakamozlar bozuyor sessizliği, bir bozulmayan yalnızlığım..

Sönük ve mat halde bulutlar, kararmış içim..
Suların küçük taş parcalarıyla oynayışı..

Yok.. Yok.. Olmuyor..
Çıkarıp atamadıgım bir sen var içimde..
Bilmezsin, bilemezsin...

Ve gelmezsin, yalnızlığa küstüğüm zaman...



Her sey uyur, herkes uyur, sular bile durulur ve uyur..
Bir uyutamadığım, avutamadığım gönlüm..

Yalnızlığıma seni şikayet ettiğim zaman...

beaverss
29-10-2015, 09:00
Gel Beraber Ağlayalım

Gel beraber ağlayalım sabah olmadan
Damla damla bir zehir karışsın kanımıza
İnsanları affedelim, yaşamayı sevelim
Sonra insan yaratıldığımıza zavallılığımıza
Gel beraber ağlayalım

Hatırla tekrarı, bir ömre bedel dakikaları
Gerçek olmayan hayallerimizi düşün
Biz de bir yerde insanız neyleyelim
Hep böyle bıçağın kemiğe dayandığı gün
Gel beraber ağlayalım

O ayrılığın kederin hüküm sürdüğü
O zamanın ilerlemediği gecelerde
Söyle kime yalvaralım, kimi bekleyelim
Hep böyle bıçağın kemiğe dayandığı gün
Gel beraber ağlayalım

Ne aradık, ne bulduk bu yeryüzünde
İnan sevdiğim bizi aldattılar
Sonunda yapayalnız kaldık neyleyim
Gel, dünya duruncaya kadar, ölünceye kadar
Gel beraber ağlayalım

Ümit Yaşar OĞUZCAN

beaverss
29-10-2015, 09:00
Ben Ölürsem Akşamüstü Ölürüm

Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Şehre simsiyah bir kar yağar
Yollar kalbimle örtülür
Parmaklarımın arasından
Gecenin geldiğini görürüm

Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Çocuklar sinemaya gider
Yüzümü bir çiçeğe gömüp
Ağlamak gibi isterim
Derinden bir tren geçer

Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Alıp başımı gitmek isterim
Bir akşam bir kente girerim
Kayısı ağaçları arasından
Gidip denize bakarım
Bir tiyatro seyrederim

Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Uzaktan bir bulut geçer
Karanlık bir çocukluk bulutu
Gerçeküstücü bir ressam
Dünyayı değiştirmeye başlar
Kuş sesleri, haykırışlar
Denizin ve kırların
Rengi birbirine karışır

Sana bir şiir getiririm
Sözler rüyamdan fışkırır
Dünya bölümlere ayrılır
Birinde bir pazar sabahı
Birinde bir gökyüzü
Birinde sararmış yapraklar
Birinde bir adam
Her şeye yeniden başlar


Ataol Behramoğlu

beaverss
29-10-2015, 09:00
İnsan hiç olmazsa arada bir uğrar,
Böyle ihmalci değildin önceleri,
Biliyorsun, seninle avunuyorum,
Sana gidiyor yollar.
Akşamları parkta oturuyorum,
Haber soruyorum akasyalardan.

Ne kaldı şunun şurasında,
Ya on sene yaşarım, ya yirmi;
Mezara kadar taşımak sevgimi,
Bir teselli olacak.

Behçet Necatigil.

beaverss
29-10-2015, 09:01
Sonra benim uçağım kalktı
Atmosferin ortasında düşündüm
Her şey nasıl bitiyor?
Nasıl yabancılaşıyor insanlar?
Hiçbir şey olmamış gibi.
Birlikte yemek yer miydik?
Nerelere giderdik?
Şakalarımız nasıl şakalardı?
Kavgalarımız?
Sesi nasıldı sesi?
Unutmak değil başka bir şey bu.”

Cemal Süreya.
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)

beaverss
29-10-2015, 09:02
Islak sokaklar mevsimindeyiz artik..
Bu kalabalik sehire hüzün yagar bu zamanlar..
Yalnizlik yagar caddelerine..
Darma dagin saclar, islanmis yüzler hep yere bakar..
Kahveleri bile dert yüklenir.. Caylari daha bir demli..
Unutulan sevgililer hatirlanir veya sevgililer unutulmaya calisilir..
Bu mevsimde vitirinleri az sulu raki gibidir bu sehirin..
Her adimin yalnizliga uzanir..
Yinede hizli atilir adimlar..
Kosulur bu sokaklarda..
Herkes kendi türküsünü söyler yüzünü burusturarak..
Herkes kendi hikayesini en acikli sanir..
Dün gece bir aski gömdüm derine..
Dün gece sensiz öldüm..
Gözlerimi kapattim uyumadan..
Düsümde seni gördüm..
Sensiz olan bu sehir istemem asksiz olsun..
Sensiz olan bu ask istemem bensiz olsun!!
Kendisi koca bir yalanken gercegi arar bu sehir..
Sokaklari gibi evleride aci doludur..
Gözyaslari tasar pencerelerinden..
Geceleri gerceklerini saklarda hergün baska bir maske takar insanlari..
Hayatlari vardir anlattiklari birde tek basina kalinca yasadiklari..
Asklari bir damla gözyasinda bogulur bu sehirin..
Onun icin geceleri yeni hayatlar yazilir kimsenin bilmedigi zamanlara..
Onun icin kimse üzülmez gidenlere ve acir geride kalanlara..
Herkes kendi türküsünü söyler bu sehirde sadece kendi acisina aglar..
Herkesin tiyatrosudur bu sehir, herkesin en yalandan sahnesi..
Ve onun icin bulunmayi bekler bu sehirin denizlerinde incilerin en sahtesi..
Yinede yalan oldugunu bile bile hergün ayni oyunu oynar bu sehirin insanlari..
Herkes kendi hikayesini en acikli sansada her geceyi pembeye boyar gündüzün yalanlari..
Bu mevsimde vitirinleri az sulu raki gibidir bu sehirin..
Her yudumun yalnizliga uzanir..
Yinede hizli adimlar atilir, Kosulur yalnizliga..
Herkes kendi türküsünü söyler yüzünde bir maskeyle..
Hergün insanligindan bin defa utanir!!
Dün gece bir aski gömdüm derine..
Dün gece sensiz öldüm..
Gözlerimi kapattim uyumadan..
Düsümde seni gördüm..
Sensiz olan bu sehir istemem asksiz olsun..
Sensiz olan bu ask istemem bensiz olsun!!

Abdullah Özdoğan
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)

beaverss
29-10-2015, 09:02
Rengi Kaçan Düşlerim

Bir elimden ölüm
Bir elimden tutmuşsun sen ey aşk..

Günahlarıma kattım seni
Toprak edip
Yokuşlarımda sürdüm
Yağmur olup Temmuz'da yağdım tepene
Kimi zaman gönül gözümde gölge oldun
Kimi zaman gölge ettim seni sabahsız karanlıklarda..
Aydınlık oldun sol yanımda
Sağ yanımı öksüz bıraktın..

Ecelimde ter oldun
Varlığında yok
Yokluğunda el oldun..

Çoğalan sevdalarım var içimde
Avuçlarını öpemediğim geceler..
Başımın ucunda solmuş kırmızı bir karanfil
Elimde,
Belki hatırlamazsın bile..
Senden kalma mavi bir anahtarlık
Bir de rengi kaçmış çorap
Mutfağımda sevdiğin böreğin kokusu
Günlerdir,
Günlerdir yıkamaya kıyamadığım kokunun sindiği çarşafım
Selam gönderiyorlar.

Çok sıfır yenildim sana
Gittin ya..
Sebebini anlayamadığım gün
O gün bu gün cömert davranıyor yokluğun bana.

Sabriye Kavuncu
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)

beaverss
29-10-2015, 09:03
Zamanın eli değdi bize
Çoktan değişti her şey
Aynı değiliz ikimiz de
Zaaflarına bir gece
Hatalarına bir nilüfer
Sevgisizliğine bir kalp verdim
Artık geri ver
Geri veremezsin aldıklarını
Artık geri ver
Geri verilmez hiçbir yanılgı
Yokluğuma emanet et
Sen de benden kalanları
Her şeyi al
Bana beni geri ver
Bir şansım olsun
Başka yer, başka zaman
Sensiz ömrüm olsun

Murathan Mungan.

beaverss
29-10-2015, 09:03
Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta
herşey naylondandı o kadar
ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı
ama geyikli geceyi bulmadan önce
hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk.

geyikli geceyi hep bilmelisiniz
yeşil ve yabani uzak ormanlarda
güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
hepimizi vakitten kurtaracak

bir yandan toprağı sürdük
bir yandan kaybolduk
gladyatörlerden ve dişlilerden
ve büyük şehirlerden
gizleyerek yahut dövüşerek
geyikli geceyi kurtardık

evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
üç güvercin görsek meksika geliyordu aklımıza
caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları
kadınların kocalarını aramasını seviyorduk
sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz
bilir bilmez geyikli gece yüzünden

'geyikli gecenin arkası ağaç
ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü
çatal boynuzlarında soğuk ay ışığı'
ister istemez aşkları hatırlatır
eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş
şimdi de var biliyorum
bir seviniyorum düşündükçe bilseniz
dağlarda geyikli gecelerin en güzeli...

hiçbir şey umurumda değil diyorum
aşktan ve umuttan başka
bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı
belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor.

biliyorum gemiler götüremez
neonlar teoriler ışıtamaz yanını yöresini
örneğin manastırda oturur içerdik iki kişi
ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek
öpüşlerimiz gitgide ısınırdı
koltuk altlarımız gitgide tatlı gelirdi
geyikli gecenin karanlığında..

aldatıldığımız önemli değildi yoksa
herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
gümüş semaverleri ve eski şeyleri
salt yadsımak için sevmiyorduk
kötüydük de ondan mı diyeceksiniz
ne iyiydik ne kötüydük
durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
başta ve sonda ayrı olduğumuzdandı...

ama ne varsa geyikli gecede idi
bir bilseniz avuçlarınız terlerdi heyecandan
bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda
kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında
büyük otellerin önünde garipsiyorduk
çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte
hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız
örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
yahut bir adam bıçaklasak
yahut sokaklara tükürsek
ama en iyisi çeker giderdik
gider geyikli gecede uyurduk

'geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede
imdat ateşleri gibi ürkek telaşlı
sultan hançerleri gibi ay ışığında
bir yanında üstüste üstüste kayalar
öbür yanında ben
ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
domino taşları ve soğuk ikindiler
çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık
gölgemiz tortop ayak ucumuzda
sevinsek de sonunu biliyoruz
borçları kefilleri bonoları unutuyorum
ikramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum
oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum
iyice kurulamıyorum saçlarını
bir bardak şarabı kendim için içiyorum
'halbuki geyikli gece ormanda
keskin mavi ve hışırtılı
geyikli geceye geçiyorum'

uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.

Turgut Uyar

beaverss
29-10-2015, 09:04
Yalnız İnsan
Yalnız insan merdivendir
Hiçbir yere ulaşmayan
Sürülür yabancı diye
Dayandığı kapılardan

Yalnız insan deli rüzgar
Ne zevk alır ne haz verir
Dokunduğu küldür uçar
Sunduğu tozdur silinir



Yalnız insan yok ki yüzü
Yağmur çarpan bir camekan
Ve gözünden sızan yaşlar
Bir parçadır manzaradan

Yalnız insan kayıp mektup
Adresimi yanlış nedir
Sevgiler der fırlatılır
Kimbilir kim tarafından

beaverss
30-10-2015, 19:46
Mahzun Tarafım

Benim mahzun bir tarafım vardır.
Bakmayın neşeli olduğuma;
Sanki bir başkası içimde;
Pişman dünyaya geldiğine.
Bağ, bahçe ,deniz kenarı,
Güzel manzara faydasız;
Ben hazdan bitiyorum,
O daima neşesiz

Alışamadım yıllardır.
Bu ikinci varlığıma
Bakmayın neşeli olduğuma
Benim mahzun bir tarafım vardır.

Oktay Rıfat Horozcu

beaverss
30-10-2015, 19:46
SEVDA SOKAĞI

Ben sevdanın oturduğu sokakta oturuyorum
Geceler hiç bitmiyor ben hiç uyumuyorum
Gecenin efkarı iniyor perde perde
Sevdanın hayali vuruyor arada bir içime
Ben sevdanın oturduğu sokakta oturuyorum
Hani şu perdelerinde mavi kuş resimleri olan
Ali bakkalın hemen yanında 17 numara
O kırgın hayatın tam ortasında
Hani duvarlarında hala yazılar olan o sokakta
Biri gurbetin ,biri ihanetin,
Biri de seni böyle sevmenin hikayesi
Sevdanın camı bana bakıyor ben cama
Ve bak sen şu serencama
Pencere önünde menekşeler ,hatmiler
Bir de gece sefası ,bide haytalığı adamın
Abi bir de sevdanın hayali vuruyor arada içime
İyi oluyor diyorum bu sana iyi oluyor
Arada bir arkadaşlar geliyor laflıyoruz ordan burdan
Anlarsın ya güzel abim
İç cebimde bir umut doğuyor
Bir de nerden bulduysam resmi sevdanın
Resimde sevda inadına gülüyor
Sevdam gayri resmi bilmekteyim
Gel ki benim abim
Birazda üstümüzde macera güzel duruyor
Yani yakışıyor adama yakışıklı bir sevda
Hayat haybeye vurmuyor yüzümüze belasını
Hayat sokağımızda bir kehribar tespih gibi
Dokuyor tanelerini takır takır yüzümüze

Ben sevdanın oturduğu sokakta oturuyorum
Geceler hiç bitmiyor ben hiç uyumuyorum
Ağzımda fiyakalı bir ıslık
Zulamda ağır yarası sevdanın
Ali bakkalın çırağı metin anlıyor Halinden insanın
Metin nedir senin niyetin
Kap bakalım abine bir taze ekmek biraz zeytin
Bu akşam yine odamda efkar var
Anlarsın ya metin adamın halinden adam anlar


İbrahim Sadri

beaverss
30-10-2015, 19:47
Güneş mi Alıkoydu Mavilerini ?



//Gece miydi tüm maviliği saklayan sabahlara
Güneş mi alıkoydu bağrında…/

Belki bir gün yine kapımı çalarsın postacı misali
Biraz mahcup, biraz yorgun, biraz masum
Bakabilecek misin gözlerime?
Kim bilir...

Belki geceyi tam ortasından böler sesin yırtarcasına
Sessizlik sinmiş odada kasırgalar eser, yerle bir olur her şey
Gizlenirsin kabuğuna
Kim bilir…

Belki düşler dökülür dolu tanesi gibi avurtlarından buz olur
Yürekler titrer avuçlarında kanadı kırık serçe gibi
Aynı rıhtımda döner durur zaman
Kim bilir...

Belki umutlarla çarpışırsın şu köşe başında, kaza bu ya
Tutar paçasından sürükleyip getirirsin eski günlerin hatırına
Kim bilir...

Belki saklamaz dalında çiçekleri hazanda ağaçlar
Gece gizlemez düşleri sır gibi
Sözcükler can bulur düşer sayfalardan
Kitap aralarında çürümez aşklar
Kim bilir...

Belki gökkuşağının tüm renklerine asılır kürekler, çekersin aheste aheste
Sen denizin oğlu, anlarsın martının dilinden
Serer misin önüme denizi dalgasız
Yeşili tutar mısın benimle
Saklar mısın ihaneti derinlere

Ama dur şimdi bekle!
Hüzün dolu kum tanelerini çıkart önce gözlerimden esintinle
Sonra yağ ki toprağıma
Toprağım sevda koksun
Söyle! Yağar mı her mevsimde yağmur?

/Varsa eğer düşlerime ortak
Gizlenir karanlıkta ay ışığı bile
Saklanır yıldızlar göğün bağrında/

Bilen bilir...


Canan Akpınar

Fronces
30-10-2015, 19:54
Undefined - Edited

beaverss
31-10-2015, 06:29
KARDESLIK ZAMANI



Yürekler inansin haykirsin diller
Kuran’in mesaji sarsin herkesi
Kardeslik zamani birlessin eller
Bir bedir bir hayber
Fetih müjdesi

Kuran’i rehber edinsek
Kardeslige kucak acsak
Ümet vahdete kavussak
Zillet gider izzet gelir

Zalimlere karsi tek yumruk olsak
izzeti onuru takvada bulsak
Allah’in vaadine imanla dolsak
Düsman zelil olur kesilir sesi

Kuran’i rehber edinsek
Kardeslige kucak acsak
Ümet vahdete kavussak
Zillet gider izzet gelir

Simdi cografyamiz mahzundur iller
Ümmet darmadagin düsmani dinler
Esir edilmisler binler on binler
Bu zillete iner Hakk’in silesi

Kuran’i rehber edinsek
Kardeslige kucak acsak
Ümet vahdete kavussak
Zillet gider izzet gelir...



amin insallah...

beaverss
31-10-2015, 06:29
Soframız Memleket…





Ey dost kerem buyur, soframıza otur!
Rızkın konuverdi gülümser melek…
Muradımız barış kardeşlik erek,
Aynı Âdem’den bir, Havva’dan elek…

Sahiplenmek zor iş, yolmakta saç baş!
Ne zenginler öldü kefene razı,
Dünyası zindandı çukuru aynı,
Fakirlik kurtuluş, gördü çok azı…

Adalet rahmettir, yolu zahmettir!
Terörist olsan da tövbe yakışır
Boşuna can almak ateşler taşır!
Öldürende ölür, ayak dolaşır…

İslam kardeşliktir hem paylaşmaktır!
Ezan cana çağrı doldurur bağrı,
Irk, dil, zengin, fakir, kesilir ağrı!
Gönüllerde huşu, düzelir eğri…

İçimizde fitne, şerre define!
Kardeş kardeşine kıyar mı insaf…
Analar ağlarken bu tuzak ne gaf!
Soframız memleket, yeminimiz saf…

Saffet Kuramaz

beaverss
31-10-2015, 06:29
Gaflet içinde yaşıyor bu millet,
Üstüne adeta çökmüş zillet
Uyan be kardeşim,
Yalan, dedikodu ağzında olmasın ciklet..

Hak'tan yana koyduk özümüzü
Kalu bela da vermişiz sözümüzü
Bu garip kulun sözünü dinleyin,
Vatan elden gitmesin diye geceleri inleyin.

Kardeş kardeşi vurdular,
Üzerimize fesat kurdular;
İşsiz güçsüz bıraktılar memleketi,
Varlık içinde yokluk çektirdiler bereketi...

beaverss
01-11-2015, 07:24
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)
Hadi Sil Gozlerini

Bulutlar goc ederken bu sehrin uzerinden,
Neden gozlerin hala sirilsiklam bakiyor?
Biten bir sevgi olsun, hadi sil gozlerini,
Senin bu bitkin halin beni icten yikiyor.

En yakin arkadasim, uzme artik kendini.
Haykir kufret dunyaya, kus butun kederini.
Butun gunahlarininin odedin bedelini,
Saniyorsun ki Odasenin gibi yaniyor...

Aldaniyorsun dostum, O'nun keyfi yerinde.
Sen acilar cekerken, o zevkin seferinde.
Toz pembe hayallerde, yeni asklar pesinde.
Sende hasret onda ask besteleri caliyor...
ZEYNEP....

beaverss
01-11-2015, 07:24
Yalnız
Yağmurlu bir gece,
boş sokakta bir fener.
Geceyi süsleyen yalnız bir fener,
ve önünde yalnız bir adam.
Ayaklar`ının artık tutmadığı bir anda,
bırakıvermiş kendini oraya.
Kimse bilmiyordu,
ama bu genç yaşına rağmen,
ne çok yol almıştı bu adam.
Gözlerine uykusuzluğun,
bedenine bitaplığın izleri yansıyordu.
Neydi onu bu hâle koyan,
hiç kimseye söylemiyordu.
Ne gece`ye açıklıyordu sırrını,
ne de onun gibi yalnız olan fener`e.
Zamanı geldiğinde,
bu sırrını bir tek toprakla paylaşacaktı.
Bir adam vardı,
o gece çaresizliğin en karanlık noktasına ulaşan bir adam.

Yağmurlu bir geceydi,
her zamankinden daha karanlık.
Bir kadın
kırık camlı pencere`nin önünde otururken,
gözyaşları yağmura eşlik ediyordu.
Yağmur`un ve sessizliğin sesinden başka
hiçbir şey duyulmuyordu.
Kadın`ın içinde atılan çığlıklar bile.
Yıkık ve soğuk bir kulübe`nin içinde yalnız bir kadın.
Ağlıyordu.
Gözleri geceye dalarken,
düşündüğü tek bir şey vardı:
Şimdi nerdeydi, ne yapıyordu acaba.

beaverss
01-11-2015, 07:25
Yalnız Ölürüm Bilmezsin

Kar
Üstüme yağar
Saçlarımı rüzgarlar tarar
Gül uzar yağmur olur gelmezsin

Bir bir
Kesilir ikindileri
Çoban ve kaval sesleri
Derin bir yalnızlığa gömülürüm
Bu anlarda ölürüm de bilmezsin

Akşamları
Üstüme karı
Yorgan diye örterim
Etrafta kurt ulumaları
Gözlerim dolar boşanır silmezsin

Sonra
Gece olur
El ayak çekilir hayat durur
Yıldızlar kurulur gökyüzüne
Gözlerimin önüne film seti olur çekilmezsin

beaverss
01-11-2015, 07:25
YANLIZLIK
Çok kırgınım bütün dostlarıma
Sevgilim seni düşman ettiler bana
Bir hataydı beni seçmedin
İnandın onlara sihirli sözlere aldandın
Büyü yaptılar sana
Yanlızlık alır götürür vay beni yazık bana
Eller böyledir hep ayırır karışır sevdalara

beaverss
01-11-2015, 07:26
AĞLADIMMM

Odamda Sen vardın yine bu akşam
Bendeki resmine baktım ağladım
Şarkılar sendendi içkiler benden
Son sigaramdı yaktım ağladım
Ne günahkarmışım çilem dolmamış
Kader bir kez olsun beni bulmamış
Gülen gözlerimden eser kalmamış
Kırık aynalara baktım ağladım
İnan sen vardın geçen yıllarda.

beaverss
01-11-2015, 07:26
YALNIZLIĞI DENEMEK

gecenin ortasında ne işin var
yıldızlara dokunma yanarsın
bak birazdan ay da batacak
karanlık bulaşmasın ellerine
tersine döner yolunu bulamazsın

içi dışı uzay tozu yansımalar
sahi mi yalan mı anlayamazsın
bir rüya gemisi iskele sancak
dokunup geçiyor hayallerine
ağlayasın gelir ağlayamazsın

sevmek insanın yüreği kadar
küçükse büyüğünü taşıyamazsın
yalnızlığı da dene oldu olacak
nasıl yankılanır derinden derine
iyi midir kötü mü çıkaramazsın

insan insanı kendisi tamamlar
içinde başka dışında başkasın
eksikliğin fazlana elbet bulaşacak
öbürü sığacak bunun derisine
yoksa sabaha sağ çıkamazsın

Attila İlhan

Fronces
01-11-2015, 12:20
Undefined - Edited

beaverss
02-11-2015, 21:56
Şimdi biz neyiz biliyor musun?

Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.

Birbirine uzanamayan

Boşlukta iki yalnız yıldız gibi

Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz

Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca

Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız.

beaverss
02-11-2015, 21:56
Siyah

Siyahtı gözleri, simsiyah
Gece karanlığı gibiydi
Bana geceleri o gözler sevdirdi
Şimdi delicesine sevdiğim
Karanlık geceleri.

Siyahtı saçları, simsiyah
Yağmurlu günlerde ıslanan
Rüzgarlarda savrulan uzun saçları
Bana yağmurları, bana rüzgarları
Bana dokunmayı sevdiren saçları

Siyahtı o gece, simsiyah
Onu ilk gördüğüm gece
O gece düştüm sevda ateşine
Dün gibi hatırlarım
O geceyi, o karanlığı

Siyah giyerdi hep, simsiyah
Ne giyse değişmezdi rengi
Sanki sonsuz bir matemdeydi
Mutlu değildi sanki
Hüzün doluydu hayatı

O benimi sevdi, bensizliğimi
Bilmiyorum neyi sevdi
Vazgeçti bendende, bensizliktende
Bir şeyden vazgeçmedi, siyah
Tabutundaki tülbentinin rengi

Adem D.

beaverss
03-11-2015, 06:32
YENİ BİR SAYFADA SANA BAKMAK

Her şey yapılabilir bir beyaz kağıtla
Uçak örneğin uçurtma mesela
Altınakonabilir bir ayağı ötekilerden kısa olduğu için
Sallanan bir masa
Veya şiir yazılabilir süresi ötekilerden kısa
Bir ömür üzerine

Bir beyaz kağıda herşey yazılabilir
Senin dışında
Güzelliğine benzetme bulmak zor
Sen iyisi mi sana benzemeye çalışan herşeyden
Bir gülden, bir ilk bir sonbahardan sor
Belki tabiattadır çaresi senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
Ve benim bilinci nasırlı bahçıvan çaresizliğim
Anlarım bitkiden filan ama anlatamam
Toprağın güneşle kavuşmasını
Sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

Sen bana ışık ver yeter bende filiz çok
Köklerin içimde gizlidir,
Gelen, giden arayan, soran dere budak yok
Bir şiir istersin içinde benzetmeler olan
Kusura bakma sevgilim
Heybemde sana benzeyecek kadar güzel birşey yok...yok!

Uzun bir yoldan gelen, tedariksiz katıksız bir yolcuyum
Yaralı yarasız sevdalardan geçtim
Koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
Herşeyi anlattım olan olmayan, acıtan sancıtan
Bilsem kisana varmak içindi bütün mola sancıları,
Daha hızlı koşardım, severadım gelirdim gözlerinin mercan maviliğine
Sana bakmak suya bakmaktı
Sana bakmak, bir mucizeyi anlamaktı

Sana sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
Aşk sorgusunda şahanem, yalnız kelepçeler sanıktır
Ne yazsam olmuyor çünkü bilenler hatırlar
Hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar baçıvanlar değil tüccarlar
Sen öyle gçz, sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
Sen içimde cennet kayganlığı iken,
Sana şiir yazmak ahmaklıktı...

Bir tek söz kalır dişlerimin arasında
Ben sana gülüm derim gülün ömrü uzamaya başlar
Verdiğim bütün sözler sende kalsın isterim
Ben sana gülüm derim gül sana benzediği için ölümsüz,
Yazdığım bütün şiirler sanabaşlayan bir kitap için önsöz

Sana bakmak bir beyaz kağıda bakmaktır
Herşey olmaya hazır
Sana bakmak, suya bakmaktır
Gördüğün suretten utanmak
Sana bakmak,
Bütün rastlantıları reddedip bir mucizeyi anlamaktır
Sana bakmak,
Allaha inanmaktır

Yılmaz Erdoğan

beaverss
03-11-2015, 06:32
Aklım Çıkıyor

İçmeden resmine bakamıyorum
Kırılırsın diye aklım çıkıyor
İçince karşına çıkamıyorum
Darılırsın diye aklım çıkıyor...

Korkarım derdimi sana dökerken
Utanır gözümden yaşlar akarken
Uzunca yazamam belki okurken
Yorulursun diye aklım çıkıyor....

Yakasız gömleği giysem eğnime
Biricik resmini koysam koynuma
Nezaman geçirsem ipi boynuma
Sarılırsın diye aklım çıkıyor.....

Her beden bir candan sorumlu sanma
Hey ! Ruhu kalbimi saran muamma...!
Benim bir kurşunluk işim var amma!
Vurulursun diye aklım çıkıyor....

Cemal Safi

beaverss
03-11-2015, 06:33
Kendine Benim İçin Gül Ver

(Sensizlikle flört etmeyi sen değil, sensizlik bilir;
sesi ses, sessizliği sensizlik bilir…)

Korkma, sana aşkı öğretmeyen kendinin
ellerinden tut!
Çok ağrımış kendinin, siyah
ve ayaz kendinin.
Hep avuttuğum düşler için bana bir gül ver...

Bak, Palandöken dağlarında karlar erimiş,
teknelerle kol kola bir bahar sulara inmiş;
dağlar için, sular için bana bir gül ver.
Bir gül ver söküldüğüm günler için
-ve önce kendinin ellerinden tut.-

Kendimin ellerinden tutunca,
içimden nehirler gibi akmak geliyor;
yollara çıkmak, yolculuklara bakmak geliyor.
Geberesiye içip salaş meyhanelerde,
buralardan böyle ceketsiz kaçmak geliyor…

Tutunca kendimin ellerinden,
pusulasız gemilerde yatmak;
yaşlı ve şefkatli bir azizenin koynunda
sabaha dek kıpırtısız susmak geliyor…

Sevgilim, iyi insan, tutunca ellerimden,
ömrümün içinden akmak geliyor...

(Sessizlik sensizliği ezbere bilir;
sensizlik her şeyi bilir...)

Korkma, sana aşkı öğretmeyen kendinin
ellerinden tut;
sonra bana aşkı öğretmeyen kendimin
ellerinden...

Bak, yıllarım sırılsıklam/ yağmurlar giymiş,
günlerin avlusuna yeni yeni çocuklar inmiş;
dağlar için, sular için bana bir gül ver.
Avuttuğum düşler için bana bir gül.
Bir
gül
pusulasız gemiler, sökülmüş günler için...

(Ben bütün yeşillerimi inatçı ayazlara çaldırdım;
sen kendinin ellerinden tut
ve kendine benim için bir gül ver.)

Kendine
bir
gül(ü) ver

Yılmaz ODABAŞI

beaverss
03-11-2015, 06:33
BENİ KÖR KUYULARDA

Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın..

Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın..

Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;

Beni bensiz bıraktın..

Beni sensiz bıraktın.


ü.Yaşar Oğuzcan

beaverss
03-11-2015, 06:34
'Her şey sende gizli`

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın

Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..

Yasadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..

Gülebildiğin kadar mutlusun üzülme bil ki ağladığın
Kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi, sevdiğin kadar sevileceksin.

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.

Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.

Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettigin kadar güzelsin...
İşte budur Hayat!

İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun

Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...'


Can Yücel

beaverss
03-11-2015, 06:34
YIKILMA SAKIN

Kötü şey uzakta olmak
Dostlarından, sevdiğin kadından
Yasaklanmak bütün yaşantılara
Seni tamamlayan, arındıran
Kapatıldığın dört duvar arasında
Sağlıklı, genç bir adam olarak

Neler gelmez ki insanın aklına
Sevinçli, özgür günlere dair
Kalmıştır yüzlerce yıl uzakta
Onunla ilk kez öpüştüğün şehir
Acı, zehir zemberek bir hüzün
Kalbinden gırtlağına doğru yükselir

Görüyorsun işte küçük adamları
Köhnemiş silahlarıyla saldıran sana
Kimi tutsak düşmüş kendi dünyasına
Kimisi düpedüz halk düşmanı
Diren öyleyse, diren, yılma
Yürüt daha bir inatla kavganı

Babeuf'u hatırla, Nazım Hikmet'i
Bir umut ateşi gibi parlayan zindanlarda
Hatırla Danko'nun tutuşan kalbini
Karanlıkları yırtmak arzusuyla
Ve faşizme karşı, zulme, zorbalığa
Düşün acılar içinde vuruşan kardeşleri

Kötü şey uzakta olmak
Dostlarından, sevdiğin kadından
Yasaklanmak bütün yaşantılara
Seni tamamlayan, arındıran
Ama bir devrimciyi haklı kılan
Biraz da acılardır unutma

Yıkılma sakın geçerken günler
Yaralayarak gençliğini
Onurlu, güzel geleceklerin
Biziz habercileri düşün ki
Ve halkın bağrında bir inci gibi
Büyüyüp gelişmektedir zafer.

ATAOL BEHRAMOĞLU

beaverss
04-11-2015, 07:31
Solma odalarında şimdi böyle
Kimden bu yorgunluklar, darlıklar
Ve senin ağzın masalları çoğaltıyor
Bilirsin gidenle gider
Boğazın yırtılırcasına bağırdığın sır
Nasıl ömrüne büyürse çocuk

Söyleme
Çizsen bile beni atamazsın derine


BETÜL TARIMAN

beaverss
04-11-2015, 07:32
ARKADAŞ DÖKÜMÜ
Evvela dişlerimiz döküldü
Sonra saçlarımız
Arkasından birer birer arkadaşlarımız
Şu canım dünyanın orta yerinde
Yalnız başına yapayalnız
Kırılmış kolumuz, kanadımız
Tatlı canımızdan usanmışız

Bir şüphedir sarmış yüreğimizi
Ya kendini aldatıyor demişiz ya bizi
Bir şüphedir demir atmış ciğerimize
Pamuk ipliği ile bağlamışlar bizi
Düğüm üstüne düğüm şöyle dursun
Bir çalım bir kurum hepimizde
Nereden inceyse oradan kopsun

Bu canım dünyanın orta yerinde
Hayvanlar kadar bağlanamamışız birbirimize
Yalan mı? Gözünü sevdiğim karıncalar
İşte: Hamsiler sürü sürü
Arılar bölük bölük geçer
Leylekler tabur tabur

Ya bizler? Eşref-i mahlukat! ..
Boğazımıza kadar kendi murdar karanlığımıza gömülmüşüz

Bizler bölük bölük, bizler tabur tabur
Bizler sürü sepet
Yalnız birbirimizi öldürmüşüz



Bedri Rahmi Eyüboğlu

beaverss
04-11-2015, 07:32
Bakışın


bana işte öyle bakışın var ya
kahverengi kahverengi akışın
kendini gözlerinle sunuşun
öpüşün var ya hani
öpüş susuşun
sevişin var ya öyle
sınırsız teslim oluşun
bakıp bakıp gözlerimde ölüşün
bilmezsin
nasıl yolunur
nasır tutmuş yüreğim
neyim varsa
bırakırım
fırtınana
talan olur
bu kentin yasemen akşamlarında
kendini bir ince sızı bırakıp
beni alır
beni alır
gidersin
kalırım
çaresiz/ıssızlığında
öyle kolları kopuk
öyle yaralı...
bana işte öyle bakışın var ya
her şeyin silindiği
gözlerinle beni öyle sarışın
gövdeme kendini giydirişin
seni soluyuşum senin içinde
yağmalanıp tükenişim derinlerinde
yitişim...
yitişim
koskoca bir kentin sana dönüştüğünde
sokakların orta yerinde sensiz
öyle kolları kopuk
öyle yaralı...
sendendir bu lacivert gecelerde
denizin masmavi dile gelmesi
yıldızların sağnak sağnak inivermesi
dilim lâ'l kesilir gözlerinde.
susar ellerim
bana kendini giydirip
sonra da böyle öksüz bırakma
yalım mavim
nazlı yarim
yanışım
bir tür çiçek açıştı gözlerinde
sürüklenir sürüklenir giderim
yavri yavri
bu kadar insafsız akma...


Adnan Durmaz

beaverss
04-11-2015, 07:32
Dar Dünya

Yüreğim gövdeme sığmıyor
Gövdem odama
Odam evime sığmıyor
Evim dünyaya
Dünyam evrene sığmıyor
Patlayacağım

Acımın acısından susmuşum
Ki suskunluğum göklere sığmıyor
Böyle bir acıyı kimlere nasıl
anlatacağım
Gönül dar geliyor sevgime
kafam beynime
Ah şakaklarım
çatlayacağım

Anladım artık anladım
Kimselere anlatamayacağım

Aziz NESİN

beaverss
04-11-2015, 20:28
Ey özünün sırlarına akıl ermeyen;
Suçumuza, duamıza önem vermeyen;
Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık;
Umudumu rahmetine bağlamışım ben


Büyükse de isyanım, kötülüklerim,
Yüce Tanrı' dan umut kesmiş değilim;
Bugün sarhoş ve harap ölsem de yarın
Rahmete kavuşur elbet kemiklerim.


Tanrım bir geçim kapısı açıver bana;
Kimseye minnetsiz yaşamak yeter bana;
Şarap içir, öyle kendimden geçir ki beni
Haberim olmasın gelen dertten başıma.

beaverss
04-11-2015, 20:29
4.
Rahmetin var, günah işlemekten korkmam;
Azığım senden, yolda çaresiz kalmam;
Mahşerde lutfunla ak pak olursa yüzüm
Defterim kara yazılmış olsun, aldırmam.
5.
Derde gama yatkın yüreğime acı;
Bu tutsak cana, garip gönlüme acı;
Bağışla meyhaneye giden ayağımı,
Kızıl kadehi tutan elime acı.
6.
Akıl bu kadehi övdükçe över;
Alnından sevgiyle öptükçe öper;
Zaman Usta' ysa bu canım nesneyi
Hem yapar hem kırıp bin parça eder.
7.
Ey zaman, bilmez misin ettiğin kötülükleri?
Sana düşer azapların, tövbelerin beteri.
Alçakları besler, yoksulları ezer durursun:
Ya bunak bir ihtiyarsın, ya da eşeğin biri.
8.
Her sabah yeni bir gün doğarken,
Bir gün de eksilir ömürden;
Her şafak bir hırsız gibidir
Elinde bir fenerle gelen.
9.
Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim;
Ceyhun nehri kanlı göz yaşımızdır bizim;
Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler,
Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim.
10.
Yaşamanın sırlarını bileydin
Ölümün sırlarını da çözerdin;
Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok:
Yarın, akılsız, neyi bileceksin?
11.
İçin temiz olmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun, kaç para!
Hırka, tespih, post, seccade güzel;
Ama Tanrı kanar mı bunlara?
12.
Var mı dünyada günah işlemeyen söyle:
Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle;
Bana kötü deyip kötülük edeceksen,
Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle.
13.
Felek ne cömert ne aşağılık insanlara!
Han hamam, dolap değirmen, hep onlara.
Kendini satmıyan adama ekmek yok:
Sen gel de yuf çekme böylesi dünyaya!
14.
Bilgenin yüreğinde her dilek,
Anka kuşu gibi gizli gerek.
Damla nasıl inci olur denizde:
Sedefler içinde gizlenerek.
15.
Ovada her kızıl lalenin teni
Bir padişahın kanıyla beslendi.
Yerden biten şu mor menekşe yok mu?
Bir güzelin yanağındaki bendi.
16.
Mal mülk düşkünleri rahat yüzü görmezler,
Bin bir derde düşer, canlarından bezerler.
Öyleyken, ne tuhaftır, yine de övünür,
Onlar gibi olmıyana adam demezler.
17.
Gül verme istersen, diken yeter bize.
Işık da vermezsen, ateş yeter bize .
Hırka, tekke, post most olasa da olur,
Kilise çanları bile yeter bize.
18.
Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
Ne yapacağımı da yazmışın önceden.
Demek günah işleten de sensin bana:
Öyleyse nedir o cennet cehennem?
19.
İnsan bastığı toprağı hor görmemeli:
Kim bilir hangi güzeldir, hangi sevgili.
Duvara koyduğun kerpiç yok mu, kerpiç?
Ya bir Şah kafasıdır, ya bir vezir eli!
20.
Hak er geç cimrilerin hakkından gelir;
Cehennem ateşleri onlar içindir.
Ne der, dili inciler saçan Muhammet:
Cömert gavur cimri müslümandan yeğdir.
21.
Varlığın sırları saklı, benden;
Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben.
Bizimki perde arkasında dedi-kodu:
Bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben.
22.
Bir geldi mi derin ölüm uykusu,
Biter bu dünyanın dedi-kodusu.
Ölenden bir haber bekler insanlar:
Ne söylesin? Bilmez ki ne olduğunu!
23.
Yel eser, umutlar savrulur gider;
Sensiz, bensiz kalır bağlar bahçeler;
Altın gümüş nen varsa harcamaya bak!
Ölür gidersin, düşmanın gelir yer.
24.
Sevgili, seninle ben pergel gibiyiz:
İki başımız var, bir tek bedenimiz.
Ne kadar dönersem döneyim çevrende:
Er geç baş başa verecek değil miyiz?
25.

beaverss
04-11-2015, 20:35
26.
Ferman sende, ama güzel yaşamak bizde:
Senden ayığız bu sarhoş halimizde.
Sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı:
İnsaf be sultanım, kötülük hangimizde?
27.
Bu dünyadan başka bir dünya yok, arama;
Senden benden başka düşünen yok, arama!
Vaz geç ötelerden, yorma kendini:
O var sandığın şey yok mu, o yok arama!
28.
Şu serviyle süsen neden dillere destan?
Neden hep onlara benzetilir hür insan?
Birinin on dili var, boşboğazlık etmez,
Ötekinin yüz eli var el açmaz, ondan!
29.
Benim halimden haber sorarsan,
Bir çift sözüm var sana, yürekten:
Sevginle gireceğim toprağa,
Sevginle çıkacağım topraktan.
30.
Şu dünyada üç beş günlük ömrün var,
Nedir bu dükkanlar, bu konaklar?
Ev mi dayanır, bu sel yatağına?
Bu rüzgarlı yerde mum mu yanar?
31.
Dün geldi: Nedir aradığın? dedi bana:
Bensem, ne bakarsın o yana bu yana?
Kendine gel de düşün, içine iyi bak:
Ben senim, sen ben; aranıp durma boşuna!
32.
Sabah doldu göklere mavi mavi;
Doldur, ışık döker gibi, kaseyi!
Acı olmasına acıdır şarap:
Ama gerçek acıdır demezler mi?
33.
Adam olduysan hesap ver kendine:
Getirdiğin ne? Götüreceğin ne?
Şarap içersem ölürüm diyorsun:
İçsen de öleceksin, içmesen de!
34.
Camiye gittim, ama Allah bilir niye:
Ne namaz kılmaya, ne dua etmeye.
Eskiden bir kilim aşırmıştım camiden:
O eskidi gittim yenisini yürütmeye.

beaverss
04-11-2015, 20:36
35.
Kimi dinde imanda buldu yolu
Kimi akıl, bilim yolunu tuttu.
Derken ses geldi karanlıklardan:
Gafiller! Doğru yol ne odur, ne bu!
36.
Her gece aklım dalar gider engine.
Ağlarım, inciler dolar eteğime.
Sevdalıyım, şarap dayanmıyor bana:
Kafam baş aşağı çevrik bir tas mı ne!
37.
Dünya ne verdi sana? Hep dert, hep dert!
Güzel canın da bir gün elbet.
Toprağında yeşillikler bitmeden
Uzan yeşilliğe, gününü gün et.
38.
Şarap sen benim günüm güneşimsin!
Öyle bir dolsun ki seninle içim.
Bir bildik görünce beni sokakta:
Ne o şarap nereye böyle? desin.
39.
Ben ne camiye yararım, ne hayvana!
Bir başka hamur benimki, başka maya.
Yoksul gavur, çirkin orospu gibiyim:
Ne din umrumda, ne cennet, ne dünya!
40.
Bir kuş gördüm yüce Tus kalesinde,
Keykavus'un kafa tası pençesinde.
Sorup duruyor kafaya: Hani? Nerde?
41.
Şu testi de benim gibi biriydi;
O da bir güzele vurgun, dertliydi.
Kim bilir, belki boynundaki kulp da
Bir sevgilinin bem beyaz eliydi.
42.
İnciyi isteyen dalgıç olacak;
Varı yoğu dosta verip dalacak.
Canı avucunda, nefesi göğsünde:
Ayağı baş olacak, başı ayak
43.
Girme şu alçakların hizmetine:
Konma sinek gibi pislik üstüne.
İki günde bir somun ye, ne olur!
Yüreğinin kanını iç de boyun eğme.
44.
Bir taş bulamazsın ki Doğu ovalarında
Küfretmesin bana da, benim zamanıma da
Yüz adım yürü bak, bir dertli insan görürsün:
Bunalmış, otura kalmış yolun kenarında.
45.
Güneş attı göğe sabah kemendini:
Aydınlık padişahı atına bindi.
İçin! için! diye bağırdı dört yana
Canım sabah şarabının müezzini.
46.
Bu kadeh bir bedendir, cana gebe!
Bir yasemindir, erguvana gebe!

beaverss
04-11-2015, 20:43
Hayır; yanlış; ne odur şarap ne bu:
Bir sudur, bir su ki yangına gebe!
47.
Gökte bir öküz varmış, adı Pervin;
Bir öküz de altındaymış yerin.
Sen asıl iki öküz arasında
Tepişmesine bak şu eşeklerin!
48.
Ne bilginler geldi, neler buldular!
Mumlar gibi dünyaya ışık saldılar.
Hangisi yarıp geçti bu karanlığı?
Birer masal söyleyip uyuya kaldılar.
49.
Bir sır daha var, çözdüklerimizden başka!
Bir ışık daha var, ışıklardan başka.
Hiç bir yaptığınla yetinme, geç öteye:
Bir şey daha var bütün yapıtlardan başka.
50.
Bir damla şarap ver Çin senin olsun;
Bir yudumu bütün dinlerden üstün.
Söyle, ne var dünyada şaraptan hoş?
O acıya tatlılar feda olsun.
51.
Biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz:
Kuklacı Felek usta, kuklalar da biz.
Oyuna çıkıyoruz birer, ikişer ikişer;
Bitti mi oyun, sandıktayız hepimiz.
52.
Dünya üç beş bilgisizin elinde;
Onlarca her bilgi kendilerinde.
Üzülme; eşek eşeği beğenir:
Hayır var sana kötü demelerinde.
53.
Dedim: artık bilgiden yana eksiğim yok;
Şu dünyanın sırrına ermişim az çok.
Derken aklım geldi başıma, bir de baktım:
Ömrüm gelip geçmiş, hiç bir şey bildiğim
yok.
54.
Cennette huriler varmış, kara gözlü;
İçkinin de ordaymış en güzeli.
Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz:
Bak, bir yanda şarap, bir yanda sevgili.
55.
Sen sofusun, hep dinden dem vurursun;
Bana da sapık, dinsiz der durursun.
Peki, ben ne görünüyorsam oyum:
Ya sen? Ne görünüyorsan o musun?
56.
Varlık yokluk derdini aklından sil;
Bırak öteleri de kendini bil.
Doldur şarabı, geniş bir nefes al:
Kaç nefes alacağın belli değil.
57.
Bir elde kadeh, bir elde Kuran;
Bir helaldir işimiz, bir haram.
Şu yarım yamalak dünyada
Ne tam kafiriz, ne tam müslüman!
58.
Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur
boş!
Bırak onu bunu da gönlünü tut hoş!
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!
59.
Leyla isteyen kişi Mecnun olmalı;
Kendinden de, dünyasından da geçmeli.
Sevenlerin sofrasına çağrılınca
Ben körüm, ben dilsizim demeli.

beaverss
04-11-2015, 20:44
Öldürmek de, yaşatmak da senin işin;
Bu dünyayı gönlünce düzenleyen sensin.
Ben kötüyüm diyelim, kimde kabahat?
Beni böyle yaratan sen değil misin?
61.
Ben kadehten çekmem artık elimi;
Tutmam senin senin kitabını, minberini.
Sen kuru bir sofrasın, ben yaş bir sapık:
Cehennemde sen mi iyi yanarsın, ben mi?
62.
Eşi dostu verdik birer birer toprağa;
Kiminden bir taş bile kalmadı ortada.
Sen, yorgun katır, hala bu kalleş çöldesin:
Sırtında bunca yük, yürü bakalım hala.
63.
Gözüm, kör değilsen, bunca mezarı gör;
Dünyayı saran yalan dolanları gör;
Kırallar, padişahlar çürüyüp gitmiş:
Ela gözlerine kurt dolanları gör!
64.
Felek doğruyu eğriyi tartaydı,
Her işine güzel demek kolaydı.
Böyle özü doğruluk olaydı?
65.
Duman değil mi dünya mutfağında payın?
Öyleyse ha olmuşsun ha olmamışsın.
Senin zorunsa sermayeden yememek:
Bekle, bekle de başkası yesin yarın.
66.
Bayram geldi; işimiz iştir bu aralık;
Horoz kanı gibi şarap bollaşır artık.
Gel gelelim eşekler de boş gezer şimdi:
Oruç gemi ağızlarından çıkar, yazık!
67.
Hep arar dururdum, dünyaya geleli,
Alın yazısı, cenneti, cehennemi.
Hocam kesti attı, sağlam bilgisiyle:
Alın yazısı, cennet cehennem sende, dedi.
68.
Yarım somunun var mı? Bir ufak da evin?
Kimselerin kulu kölesi değil misin?
Kimsenin sırtından geçindiğin de yok ya?
Keyfine bak: en hoş dünyası olan sensin
69.
Bahar geldi; başka şey istemem kafamda;
Hele akla hiç yer vermem bahar soframda;
Şarap, seninleyim bu mevsim, koru beni:
Söğüt ağacı, sen de ser gölgeni altıma.
70.
Tanrı, cennette şarap içeceksin, der;
Aynı tanrı nasıl şarabı haram eder?
Hamza bir Arab' ın devesini öldürmüş:
Şarabı yalnız ona haram etmiş peygamber.
71.
Nerde yüreği tertemiz uyanık insan?
Nerde güzel düşünceler ardında koşan?
Herkes kendi kafasının kulu kölesi:
Hangi Tanrının kulu, nerde o kahraman?
72.
Kim için bu yerler gökler? Bizim için.
Biz görüş cevheriyiz akıl gözünün
Evren bir yüzük gibiyse çepeçevre
İnsan, taşında bir nakış o yüzüğün.
73.
Yüce varlık bize bir beden verince
Sevmesini öğretti her şeyden önce
Sonra şu delik deşik yüreğimize
Mana incileri sakladı binlerce.
74.
Niceleri geldi, neler istediler;
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler;
Sen hiç gitmeyecek gibisin, değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler.
75.
Vakit geldi, dünya yeşiller giyecek;
Ağaçlara Musa'nın eli değecek,
Kuru tohumlara İsa'nın nefesi;
Gözler açıp buluta çevrilecek.
76.
Gerçek eren içinde kir tutmayandır;
Varlığını korkusuzca hiçe sayandır;
Bu topraklar üstünde en temiz kişi
Sağlığında toprak kesilmiş olandır.
77.
Ey can, sana aklı niçin vermiş veren?
Kendini bil, yolunu bul yitip gitmeden.
Baykuş gibi ne gezersin viranelikte,
Yerin akdoğan gibi sultanın emrindeyken?
78.
Onlar ki kurtulamaz ikiyüzlülükten
Canı ayırmaya kalkarlar bedenden;
Horoz gibi tepemde testere olsa
Aklımın kafasını keser atarım ben.
79.
Bir yanarım Tanrı özlemiyle Musa gibi;
Bir ölürüm murada ermeden Yahya gibi;
Yarı gökte kalırım hep bir iğne yüzünden
Hep bir başka derdin terzisiyim İsa gibi

beaverss
06-11-2015, 06:41
Bana Gönder

Berbat bir sancı
Musallat olmuş sana ;
Hem de sana ha.
Nice hak edenler varken
Nice her şeyi çirkinler varken,
Seni mi buldu o musibet.
Bak, şimdi üzüldüm yine
Seni hep mutlu
Hep güzellikler içinde düşlerken
Nerden söyledin şimdi
Nasıl dilin vardı söylemeye
Beni bir daha bitirmeye
Ne kadar da hevesliymişsin..

Bakma dediklerime, alınmayasın sakın
Ben alışkınım sancılara sızılara
Hangi dert erimedi ki ciğerimde
Hangi taş çatlamadı ki bağrımda
Ha beş ha on ne fark eder
Hasretini özlemini çekiyorum yıllardır
Derdini de çeksem ne olur.

Yabancısı değilim kederin derdin
Bana geleydi sen üzülmeseydin
Benim olaydı sancın sızın
Bilirim göndermezsin sevgini
Hiç olmazsa
Umarsızlıklarını bana gönder
Senden gelecek her cefa emanetindir.
Başım gözüm üstüne
Senin her derdin
Hoş gelir sefa gelir
Beni dertler iyi tanır
Bana gönder canan.
Bana gönder...



Mustafa Karamelek

beaverss
06-11-2015, 06:42
Sana En Çok Ben Yakıştım.

Ben sana hep üşüyordum,
Çünkü kıştım.
Nakıştım, bakıştım.
İnkar etmiyorum da bunu,
Seni sevmek gibi büyük işlere kalkıştım.

Ve lütfen inkar etme;
Sana en çok ben yakıştım.

Özdemir Asaf

beaverss
06-11-2015, 06:42
Hayat Nedir Anne...

Benim hiç sapanım olmadı anne,
Ne kuşları vurdum,
Ne kimsenin camını kırdım
Çok uslu bir çocuk değildim ama,
Seni hiç kırmadım, hem boynumu kırdım.
Ben hayatım boyunca
Bir tek kendimi vurdum!.

Suskun görünsem de,
Fırtınalı ve mağrurdum anne.
Bir mızrak gibi,
Aynada hep dik durdum anne!
Ben sana hiçbir Gün laf getirmedim,
Leke sürmedim.
Ama göğsümü çok hırpaladım,
Kalbimi çok yordum
Ben hayatım boyunca,
En çok kendimi sordum!.

Benim hiç sevgilim olmadı anne,
Ne bir yuva kurdum,
Ne bir gün şansım güldü
Öpemeden bir bebeğin gıdısını,
Tükendi gitti çağım
Kimi yürekten sevdiysem,
Yüreğini başkasına böldü
Bir muhabbet kuşum vardı,
O da yalnızlıktan öldü

Sen beni hep, göğsünde
Acılarla mı soğurdun anne?
Yoksa, evlat diye,
Koca bir taş mı doğurdun anne?
Eziyet değilim, zahmet değilim,
Musibet hiç değilim;
Bir senin mi balına sinek kondu, söylesene!
Doğurdun da beni,
Ne ile yoğurdun anne?

Benim hiç hayalim olmadı anne
Ne seni rahat ettirdim,
Ne kendim ettim rahat
Bir mutluluk fotoğrafı bile çektirmedi bu hayat!
Kaybolmuş bir Anahtar kadar
Sahipsizim anne
Ne omzumda bir dost eli,
Ne saçımda bir şefkat

Say ki yollardan akan,
Şu faydasız çamurdum anne
Say ki ıslanmaktan, üşümektim,
Say ki yağmurdum anne!
Bunca yıldır gözyaşını,
Hangi denizlere sakladın?
Oy ben öleyim,
Sen beni ne diye doğurdun anne?

Hayat nedir, nedir ki anne;
Bir oyun, bir masal değil mi?
Bak, kırıldı oyuncaklarım
Ömrüm gitti,
Sevdam bitti
İnan, ben hiç büyümedim ki

beaverss
06-11-2015, 06:42
Lambayı yakma,
bırak sarı bir insan başı düşmesin pencereden kara.
Kar yağıyor karanlıklara.
Kar yağıyor ve ben hatırlıyorum.
Kar...
Üflenen bir mum gibi söndü koskocaman ışıklar...
Ve şehir kör bir insan gibi kaldı altında yağan karın.

Lambayı yakma, bırak!
Kalbe bir bıçak gibi giren hatıraların dilsiz olduklarını anlıyorum.
Kar yağıyor ve ben hatırlıyorum.

NAZIM HiKMET

beaverss
06-11-2015, 06:42
Sevgilim çocuklar
bencilliğin kuyusuna düşmeden
düş gömüsü masallarınızın
sevgiyi öğretmelisiniz
fotoğrafını çekmelisiniz yanıp kül olmadan
son kırıntısı...

Böyle değildi büyükler çocukken
hangi kıyımda kalmıştır bilinmez
solgunlaştı yeşil saçlı peri kızları
zamanı tomurcuklandırırken evren
unuttuk ebruliyi
bahçesinde kara üzüm, dut
pırtlatan bal masalı bir de..

Hep böyle gülemezsiniz
ağaçlara tırmanmanın çağı da geçer
önce pembe bir bulut geçer sevdanızın üstünden
her zaman dirimi ansıtmaz yağmur
yağmurla gelen günler...

Günlerin sabahını anımsayın sevgilim çocuklar
sevmeyi anımsatın bize...

-Bilgin Adalı-(Eskimeyen Yüreğim)

beaverss
06-11-2015, 06:43
Sessizce girer umutlar pencerenden içeri
Rüzgar perdelerini havalandırmamıştır henüz odanın
Güneş sıcak bir öpücük kondurur yanağına
Ve kulağına sessizce fısıldar
Haydi kalk, her şey daha güzel olacak.
Hep bugünü beklemiş sanki bütün sevinçler
Dünyayı sırtlayıp götüreceğim sanırsın dilediği yere kadar
Apartman çatılarını deniz belleyen martıların sesiyle
Sonsuz bir maviliğe kanat çırpar yüreğin
Bir kez daha anlarsın , her şey daha güzel olacak.
Evet, her şey daha güzel olacak
Güneş parladığı , insan umut ettiği sürece…

-Canan Yıldırım-

beaverss
06-11-2015, 06:43
Aç Kapıyı

Aç kapıyı haber var,
Ötenin ötesinden.
Dudaklarda şarkılar,
Kurtuluş bestesinden.

Biz geldik, bilen bilsin.
Gönül gönül girilsin.
İnsanlar devşirilsin,
Sonsuzluk destesinden.

Necip Fazıl Kısakürek

beaverss
06-11-2015, 06:43
Ulu Orta

'seyrek gülüş sen ne güzel bir şeysin
nazlanırsın ama bir gün gelirsin'

düşen bir yaprağa bağladım hayatımı
olsun artık diyorum ne olacaksa
paralı asker miyim neyim ben
ekleyip duruyorum sabahları akşama
ve kendimi arıyorum meşgul çalıyor
gerçi söylenmez böyle şeyler uluorta
aşk diyor başka bir şey demiyor kalbim
nasıl bir dostluk ki bu,hem kadim
hem de mayhoş elma tadında.

kendimi de koysam ayağımın altına
yine de yetişemiyorum ey aşk,
omzunun hizasına.
çünkü bende birikiyor her şeyin tortusu
ve ayağını kaldırıyor dünya,konuşurken benimle.
budanan oğullar gibiyim,sessiz ve narin
nereye konsam geri sayım başlıyor
kurcalıyor beni bir çırağın elleri
ah,unufak olsam ve desem ki
ağzın tat görmesin hayat
kandırdın beni.

sorma,
elim kırılsın bir daha
dokunursam güneşe.

kılpayı kaçırılmış bir şeyin
bıraktığı ardında
neyse oyum ben.
yaralı serçe,benim için dua et;
gök bir kayalık gibi şimdi üstümde
dr şükrü öncüoğlu'ndan
üç ayda bir reçete.

acıyan bir şeyim ben burdan çok uzaklarda
ve koskocaman bir hansın sen uğraşma bu çocukla
çünkü nasıl birşey biliyorum itin taştan korkması
bir yastık arıyorum kuş seslerinden
mühim değil sonrası.

sorma,
yangın sönseydi suyla
denizler her akşam böyle yanmazdı.

yakartop oynayan melekler gördüm güneşle
ve büyük çiftçiler gördüm dağları biçen
yolundaydı herşey,ben bile yolundaydım
ama
kıyıya vardığımda
kendimi unuttuğumu anladım
karşı kıyıda.

şiirler söyledim belki duyarsın diye
çığlığıydım içinde dilsiz bir şehzadenin
sana seslendim durdum bu küçücük odadan
acımı duy,sensin pusulam benim
ki dünya
silinmiş bir harita
gibi yabancı bana.

sorma,
usulca uzandığında
bir ceset oluyorsun öpüldükçe şımaran.

İbrahim Tenekeci

beaverss
06-11-2015, 06:44
DOSTLUK

Dostlar ırmak gibidir
Kiminin suyu az, kiminin çok
Kiminde elleriniz ıslanır yalnızca
Kiminde ruhunuz yıkanır boydan boya

İnsanlar vardır; üstü nilüferlerle kaplı,
Bulanık bir göl gibi...
Ne kadar uğraşsanız görünmez dibi.
Uzaktan görünüşü çekici, aldatıcı
İçine daldığınızda ne kadar yanıltıcı....
Ne zaman ne geleceğini bilemezsiniz;
Sokulmaktan korkarsınız, güvenemezsiniz!

İnsanlar vardır; derin bir okyanus...
İlk anda ürkütür, korkutur sizi.
Derinliklerinde saklıdır gizi,
Daldıkça anlarsınız, daldıkça tanırsınız;
Yanında kendinizi içi boş sanırsınız.

İnsanlar vardır, coşkun bir akarsu...
Yaklaşmaya gelmez, alır sürükler.
Tutunacak yer göstermez beyaz köpükler!
Ne zaman nerede bırakacağı belli olmaz;
Bu tip insanla bir ömür dolmaz.

İnsanlar vardır; sakin akan bir dere...
İnsanı rahatlatır, huzur verir gönüllere.
Yanında olmak başlı başına bir mutluluk.
Sesinde, görüntüsünde tatlı bir durgunluk.
İnsanlar vardır; çeşit çeşit, tip tip.
Her biri başka bir karaktere sahip.
Görmeli, incelemeli, doğruyu bulmalı.
Her şeyden önemlisi insan, insan olmalı...

İnsanlar vardır; berrak, pırıl pırıl bir deniz.
Boşa gitmez ne kadar güvenseniz.
Dibini görürsünüz her şey meydanda.
Korkmadan dalarsınız, sizi sarar bir anda.
İçi dışı birdir çekinme ondan.
Her sözü içtendir, her davranışı candan...

CAN YÜCEL

beaverss
06-11-2015, 06:44
Güzelleme
Bak bunlar ellerin senin bunlar ayakların
Bunlar o kadar güzel ki artık o kadar olur
Bunlar da saçların işte akşamdan çözülü
Bak bu sensin çocuğum enine boyuna
Bu da yatak olduğuna göre altımızdaki
Bak bende yalan yok vallahi billahi
Sen o kadar güzelsin ki artık o kadar olur
İşe bak sen gözlerin de burda
Gözlerinin ucu da burda yaşamaya alışık
İyi ki burda yoksa ben ne yapardım
Bak çocuğum kolların işte çıplak işte
Bak gizlisi saklısı kalmadı günümüzün
Gözlerin sabahın sekizinde bana açık
Ne günah işlediysek yarı yarıya
Sen asıl bunlara bak bunlar dudakların
Bunların konuşması olur öpülmesi olur
Seni usulca öpmüştüm ilk öptüğümde
Vapurdaydık vapur kıyıdan gidiyordu
Üç kulaç öteden İstanbul gidiyordu
Uzanmış seni usulca öpmüştüm
Hemen yanımızdan balıklar gidiyordu.

Cemal Süreya

beaverss
06-11-2015, 06:44
Zafere Dair

Korkunç ellerinle bastırıp yaranı
dudaklarını kanatarak
dayanılmakta ağrıya.
Şimdi çıplak ve merhametsiz
bir çığlık oldu ümid...
Ve zafer
artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar
tırnakla sökülüp koparılacaktır...

Günler ağır.
Günler ölüm haberleriyle geliyor.
Düşman haşin
zalim
ve kurnaz.
Ölüyor çarpışarak insanlarımız
- halbuki nasıl hakketmişlerdi yaşamayı -
ölüyor insanlarımız
- ne kadar çok -
sanki şarkılar ve bayraklarla
bir bayram günü nümayişe çıktılar
öyle genç
ve fütursuz...

Günler ağır.
Günler ölüm haberleriyle geliyor.
En güzel dünyaları
yaktık ellerimizle
ve gözümüzde kaybettik ağlamayı:
bizi bir parça hazin ve dimdik bırakıp
gözyaşlarımız gittiler
ve bundan dolayı
biz unuttuk bağışlamayı...

Varılacak yere
kan içinde varılacaktır.
Ve zafer
artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar
tırnakla sökülüp
koparılacaktır...

Nazım Hikmet

beaverss
06-11-2015, 06:45
KÜÇÜK DENİZ FENERİNİN YÜREĞİ – Adnan ÖZER


Kıyıya indim
ve yüzleştim denizin yüzüyle.
Her şey hazırdı
güzel görüntülerim için,
boşluk, ışık ve zaman.

Küçük deniz fenerinin yüreği atar bu sularda.
Anların içinde, küçük, beyaz
an yumurtaları çatlar.
Köpük bezleri yarılır
denizin yüzünde.
Gürler ve yeşil yeleli boynunu çıkarır
deniz dibinin aslanı.

Patiryot balıkçıların dalgası gelir
kumlara sürtünmeye.
Kıyıya inerim
ve yüzleşirim denizin yüzüyle.

Her şey hazır burada
sevişgen cümlelerim için.
Taneyi samandan ayırmaya,
damlarda güneşin diliyle yalaşmaya,
köylere çıkan rüzgarın boş yatağı,
poyrazın topukladığı bir yelkenli gibi gıcırdayan
körfezin beli
ve küçük deniz fenerinin
çabuk pişman olan yüreği…

Kıyıya inerim
öpüşerek yuvarlanırım kumlarda,
kucakladığım bir dalga danteliyle.

Kıyıda çıplak ayaklı güneş
alıştığımız sabah gezisini yapar
ve ilk florya sürüsü yol alır
tavşanlı çalılıklara.

Resmi geçit gibi selamlayarak geçer
menevşe balıkları
küçük deniz fenerinin anısını.
Zamanın hızlı solukları sakinleşir…

Her şey hazırlanır böylece
nesne ötesi uçuşlara geçecek
imgeler için.

Ey şoseden geçen keten şapkalı yolcu!
Durup seyret bu uyumu;
her şey hazır burada
yaşam sevincin için.
Küçük deniz fenerinin yüreği atar bu sulurda
kötü niyetli bir çağa uymamak için.

beaverss
06-11-2015, 06:45
GÜNAYDIN ANNE(ANNELERİNİ KAYBETMİŞ TÜM İNSANLARA İTHAFIMDIR)

Günaydın anne,
Tertemiz bir bahar sabahında,
En çocuk
En ücra halimle
Sana geldim bak.
Elimde karanfiller
Tarif edilemez sancılar içinde.
Kanayan dizimle geldim anne
Belki öpersin de geçer diye.

Günaydın anne,
Sabah uykusunun şirinliğine aldırmadan
Sana geldim erkenden.
Bilirsin,
Hep mızmızdan uyanırken
Hala öyleyim
Değişemedim anne..

Sakın seni unuttum sanma.
Ne zaman Aklıma düşsen
Şimşekler çakıyor yüreğimde
Özlemin damlıyor gözlerimden.
Şiirler dinliyorum.
Seni en iyi anlatan.

Geçenlerde
Bir şiire denk geldim anne.
Ayla aydemir yazmış,
Nede güzel yazmış
Bir dinlesen.
Annesini kaybeden
Bir çocuğu dillendirmiş
Onun sol yanı acıyormuş anne
Onun sol yanı acıyormuş
Benimse her yanım acıyor anne.

Dün,
Bütün gün
Bas bas bağırıyorlardı televizyonda.
Bu gün anneler günüymüş anne..
Herkes köşe bucak
Hediye arıyor annesine.
Kristaller, elmaslar, zümrütler
Beni affet anne
Çünkü
Ben sana gözyaşlarımla
Büyüttüğüm karanfilleri getirdim sadece.


Tuncay Kutlu

beaverss
06-11-2015, 06:46
Aşka Bahar Yetmez

kırlarda uçtuğumuz o ilk mevsim
dalgalanan yeşil otlar, ekinler
rüzgâr kaçırıyor seni
ardından koşan kelebeğim
kaç gün ki şu küçük ömrüm
anlıyorum
aşka bahar yetmez

leylaklar öyle usul öyle deli mor
kuytu bahçelerimde yine
bir şarkı fışkırıyor pencerelerden
bir perde benim için aralanıyor
içimdeki küheylan kişnese de adımlarım ürkek
yürüdüğüm yolları dal basmış
oysa biliyorum
aşka bahar yetmez

bülbüller çağırıyor çiyli şafağı
usulca öpüyor gökyüzünü
toprağın nemli dudağı
tomurcuk açımı gülümsüyoruz
bütün güller yediveren olsa da
usulca solduklarını görüyorum
aşka bahar yetmez

ben bir delice şahanım
uçsam, kanatlarım pervane
dönerim bulutların arasında
güneşin kamaştığı yerde
keskindir, aldanmaz gözlerim
uzaktan seçerim yalnızları
yüreğin çoraksa boşuna bekleme
yeşilime koş, karış bana
aşka bahar yetmez

o ırmak kiminle konuşur
eski sevdaların yatağında
uyurken büyük uykusunu
kim dağıtır bulutlarını
kim siler gözlerinin pusunu
can usuldan akan o sudur
bulur bir gün okyanusunu
aşka bahar yetmez

gecikmiş yolcular adına
yana yana geliyorum
tut elimden çek beni
içimin kuytularında açan o çiçek
o çiçek, öldürecek beni
son bir yağmur yağsa da
baharımız uzasa da
güz yelleri kavurur tomurcukları
aşka bahar yetmez.

Hüseyin Yurttaş

beaverss
06-11-2015, 06:46
GÜN GELİR, GÜN AÇAR




/bil ki her sabah uyandığında,
dudak izlerimi bulacaksın dudaklarında,
niçin bu gözyaşları.., sakın ağlama/

gün gelir derin darbeler vurur, sağ yanımızdan....
biz yakılması muhtemel kitaplar oluruz, biraz zincir ve işkence,
öldürülecek yaşa gelirken çocuklarımız, darağaçları gölgesinde,
ölümdür adı “bir varmış”ın, o karanlık günlerde...
.,
sen sakın ağlama sevdiğim, bundan sonrası artık ‘sensizlik’ diye.
dudak izlerimiz kaldıkça hücre duvarlarında, penceredeki saksıda
kör güneş ve sağır yıldızlarda
bir gün yaşamaktan vazgeçeriz belki ama sevmekten asla...

...,

/hiç korku düşmesin yüreğine,
senin renklerin asla solmayacak ki bende,
asma güzel yüzünü.., hadi gülümse/

gün gelir ihtilal dumanları tüter, sol yanımızdan....
uçurtmalarımızın kuyruklarında rengarenk umut oluruz, gökkuşağı
alın terlerimiz ekin biçer ekimlerden ve bereketi, tarladaki başağı
gün ışığıdır bu, “bir yokmuş”un hayallerinde saklı...
.,
yani bugün olmasa da yarın, mutlaka ve mutlaka göreceğiz aydınlığı.
renklerimiz, nisan yağmurlarında sel olup akarken sonsuz denizlere
zaman prizmalarında kırılsalar bile
her bahar yeniden kanat açıp konarlar, duvağındaki kelebeklere...

.......,

(gün gelir, gün açar, açan gün karanfil kokar, gül kokar)

/ah benim sevdiğim, ah canımın içi,
daya yüreğini, yüreğimin tam üstüne şimdi,
sessizce dinle.., dinle sana seslenişimi/

gün gelir sevdiğim gün açar, tam da gün batarken....
bir de rüzgar esip denizden, karışmaya başlarsa sakalıma saçların
inan bu da en doyulmaz tadı olur, kendimize yazdığımız masalların
cennete kapısı da böyle açılır, kainatımızın...
.,
giderek tükenmeye başlar, sakladığı bütün kötü ihtimaller zamanın.
bir kelebek gelir kozasına girer gibi, girer yüreklerimize sevda gibi,
o an taşar içimizden dünyanın bütün denizleri
her damlasından bin çocuk doğar, hepsi de bizim çocuğumuz sanki,
dalga-dalgadır saçları, güneş gibi...



Cevat Çeştepe

beaverss
06-11-2015, 06:46
Özledim Seni...
ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin...
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü...
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
'git artık' demek
'beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa'
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek...

Can Yücel

beaverss
06-11-2015, 06:46
Mecnun, Mum ve Pervane

Bir gece Mecnun'un yaktığı
Bir mumun etrafında
Dönüyordu
Zavallı incecik bir pervane
Mumsa devrilmek istiyordu
Pervane yerine
Mecnun'un üstüne üstüne
Sevgili mum
Dedi Mecnun
Sevdim seni
Acıdığın için pervaneye
Bende önerirdim
Kader izin verseydi
Beni yakmanı
Onun yerine
Ama acele etme vakit var
Sayılıdır saatler dakikalar
Azrail bile senden sabırlıdır
Burada sencileyin benim de işim var
Ben herkes için
Değişik ve ayrı dozda
Soyut bir otobiyografyayım
Herkesin yaşadığı bir iç tarih
Hekesin yüreğinden geçen bir coğrafya
Gidip gidip varacakları
Fakat ulaşamayacakları
Bir panorama
Kaderin zaman zaman
Kabaran kanlara uyguladığı
Nirengi noktaları batmış
Beyaz bir karanlığa batmış
Mutsuzca mutlu bir topoğrafya

Sonra gece bitti mum söndü
Bu söyleşilerle tan atarken
Pervane Mecnun'a
Mecnun pervaneye döndü

Sezai Karakoç

beaverss
06-11-2015, 06:47
Memed'e son mektubumdur

Bir yandan cellatlar girdi araya,
Bir yandan, oyun etti bana
bu mendebur yürek,
Nasip olmayacak Memed’im yavrum,
seni bir daha görmek.
Biliyorum,
buğday başağı gibi delikanlı olacaksın,
ben de öyleydim gençliğimde,
kumral, ince, uzun;
gözlerin ananınkiler gibi kocaman,
bazen de bir parça bir tuhaf mahzun;
alnın alabildiğine aydınlık;
herhalde sesin de olacak
- berbattı benimkisi -
türküler döktüreceksin yanık mi yanık...
Konuşmasını mı bileceksin
- ben de becerirdim o işi
sinirlenmediğim zamanlar -

bal damlayacak dilinden.
Vay, Memet, kızların çekeceği var
senin elinden.
Müşküldür
babasız büyütmek erkek evladı.
Anneni üzme oğlum,
ben güldürmedim yüzünü,
sen güldür.
Anan,
ipek gibi kuvvetli, ipek gibi yumuşak;
anan,
nineliğinde bile güzel olacak
onu ilk gördüğüm günkü gibi,
Boğaziçi’nde,
on yedisinde
ay ışığı, gün ışığı, can eriği,
dünya güzeli.
Anan,
ayrıldık bir sabah,
buluşmak üzre,
buluşamadık.

Anan,
anaların en iyisi en akıllısı,
yüz yıl yaşar inşallah...

Ölmekten, oğlum korkmuyorum,
ama ne de olsa
iş arasında bazen
irkilip ansızın,

yahut yalnızlığında uyku öncesinin
günleri saymak biraz zor.

Dünyada doymak olmuyor, Medet,
doymak olmuyor...

Dünyada kiracı gibi değil,
yazlığa gelmiş gibi de değil,
yaşa dünyada babanın eviymiş gibi...
Tohuma, toprağa, denize inan.
İnsana hepsinden önce.
Bulutu, makineyi, kitabi sev,
insani hepsinden önce.
Kuruyan dalın
sönen yıldızın
sakat hayvanın
duy kederini,
hepsinden önce de insanın.

Sevindirsin seni cümlesi nimetlerin
sevindirsin seni karanlık ve aydınlık,
sevindirsin seni dört mevsim.
ama hepsinden önce insan sevindirsin seni.
Memet,
memleketler içinde bir şirin memlekettir
Türkiye,
bizim memleket,
insanı da,
su katılmamışı,
çalışkandır, ağırbaşlı, yiğittir,
ama dehşetli fakir.

Memet,
ben dilimden, türkülerimden,
tuzumdan, ekmeğimden uzakta,
anana hasret, sana hasret,
yoldaşlarıma, halkıma hasret öleceğim,
ama sürgünde değil,
gurbet ellerde değil,

öleceğim rüyalarımın memleketinde,
beyaz şehrinde en güzel günlerimin…


Bir Nazım Hikmet Şiiridir.

beaverss
06-11-2015, 06:47
Gün Gelecek Pişman Olacaksın

Gün gelecek pişman olacaksın
Açılacak yüreğinin gözleri yavaş yavaş
O zaman farkına varacaksın
Farkına vardığın kaybettiklerin olacak
Yakıp yok edecek pişmanlık ateşlerin elinde olanları da
İşte o zaman iş işten geçmiş olacak çoktan
Keşke…
Keşke diyerek yolumu gözlerken pencereden ayrılamayacaksın
Gün gelecek çok pişman olacaksın çok…

Açmıştım gönül hanemin kapılarını sonuna kadar
Korktun girmeye cesaret edemedin
Gerçek sevgiyi görmezden geldin
Saf ve tertemiz sevgim aklına geldikçe
Keşkelerin de çare olmayacak
Fayda etmeyecek teselliler
Anılar avutmayacak seni
Gülen yüzlerin sahte olduğunu göreceksin
Zehir olup
Burnundan gelecek alıp verdiğin her nefes
İşte o zaman çok pişman olacaksın…

Dikleşmedim hiç kimseyle
Barışık olmasam da kendimle hayatta hep dik durdum
Kaldım ayaklarımın üstünde.
Sen başaramayacaksın!
Bensizlik sonun olacak, yıkılacaksın…
Sonunu hazırlayacak alıp verdiğim her nefesim
Attığım her adımda ezim ezim ezileceksin
Her kahkaham gözyaşı olup akacak yüreğine
Gıpta ile bakacaksın mutluluklarıma
İşte o zaman beni umursamadığına çok pişman olacaksın…

Çaresiz, kimsesiz kalıp sende anlayacaksın
Derinden bir ah çekecek,
İçinde yankılanacak yalnızlığın ve pişmanlığın sesi
Hayalim gözyaşın olup akarken yüreğine
Boğazın düğümlenecek
Boğulacaksın
Nefes alamayacaksın
Kurtaramayacak seni saran eller, son pişmanlıklar
Battıkça batacak çamurun içinde kaybolacaksın.
Çaresizliği en iyi ben bilirdim
Çaresiz kalıp anlayacaksın işte o zaman
Çok sevmenin ne demek olduğunu
Ve çok pişman olacaksın…

Sen benden nefret etsen de, arkanı dönüp gitsen de
Ne kinim ne de garezim var sana
Sadece içimi döktüm…
Biraz da serzeniş!
Günü gelip ayna ile hesaplaşırken
Gönül gözün aralandığında
“Kendim ettim kendim buldum” diyeceksin.
Alıp verdiğin her nefeste kendine kinin artacak
Yüreğine kor ateşler hakim olacak
Yanacaksın bana yaptıklarına, yaşattıklarına
Pişmanlıkların da çare olmayacak yangınları söndürmeye.
Kaybettiklerine eyvah diyerek
Gün gelecek çok pişman olacaksın…

//Son pişmanlık fayda etmiyor, “Sana git diyemem ama kal demek/te gelmiyor içimden.” Ve sen beni kaybettiğine çok pişman olacaksın… //

Mustafa KARAAHMETOĞLU

beaverss
06-11-2015, 06:47
TAKVİMDEKİ DENİZ

Hasreti denizlerin,
Denizler kadar derin.
Ve o kadar bucaksız.
Ta karşımda yapraksız
Kullanılmış bir takvim.
Üzerinde bir resim;
Azgın, sonsuz birdeniz.
Kaygısız, düşüncesiz,
Çalkanıyor boşlukta
Resimdeyse bir nokta;
Yana yatmış bir gemi,
Kaybettiği alemi
Arıyor deryalarda.
Bu resim rüyalarda
Gibi aklımı çeldi,
Bana sahici geldi.
Geçtim kendi kendimden,
Yüzüme o resimden,
Köpükler vurdu sandım.
Duymuş gibi tıkandım,
Ciğerimde bir yosun.
Artık beni kim tutsun.
Denizler oldu tasam,
Yakar onu bulmazsam
Beni bu hasret dedim
Varırım elbet dedim.
Bir ömür geze geze
Takvimdeki denize.
Ne var bana ne oldu
Odama nasıl doldu
Birden bire bu meltem
Ve dalgalandı perdem
Havalandı kağıtlar.
Odamda kıyamet var.
Ah yolculuk yolculuk
Ne kadar baygın soluk
O gün bizde betbeniz
Ve ne titrek kalbimiz.
Ve eşyamız ne küskün.
Yola çıktığımız gün
Bir sıraya dizilmiş
Gözyaşlarını silmiş,
Bakarlar sinsi sinsi
Niçin o anda hepsi
Bir kuş gibi hafifler
Arkandan geleyim der
Niçin o güne kadar
Dilsiz duran ne kadar
Eşya varsa dirilir
Yolumuza serpilir
Ufak böcükler gibi
Gezer onların kalbi
Üstünde döşemenin
Gizli bir didişmenin
Saati çalar o an
Birden bakar ki insan
Herşey karmakarışık.
Ayırmak olmaz artık
Bir kalbi bir taraktan
Ve kalb ağlayaraktan
Çekilir geri geri
Terkeder bu mahşeri.
Bu mahşerin içinden
O gün ben de geçtim ben,
Nem varsa evim, anam,
Çocukluğum, hatııram,
Ve ne sevdalar serde
Bıraktım gerilerde
Kaçar gibi yangından.
Rüzgarların ardından
Baktım da süzgün süzgün
Kurşun yükünü gönlün
Tüy gibi hafiflettim.
Denize hicret ettim.

NECİP FAZIL

beaverss
06-11-2015, 06:48
Hayat bu kadar basit bir şeydi işte.
Yaptıklarımız,
Yapmak istediklerimiz,
Özlediklerimiz,
Pişman olduklarımız,…
Onardıklarımız,
Onaramadıklarımız…
Hepsi basit, minicik şeylerdi ama ulaşamadıkça,
Çözemedikçe,
Yenemedikçe bize kocaman geliyordu.
Kitlelerin sevgisi, para,ün, güç…
Hiçbiri, hiçbiri bedel olamıyordu,
Özlemini çektiğimiz o şey her ne idiyse…
Sevildiğini bilmek,
Bir vicdan rahatlığı,
Bir tabak pilav,
Bir sağlıklı nefes…
Hayat bu işte; basit, küçük bir hadise…”

-İclal Aydın-

beaverss
06-11-2015, 06:48
YENİ BİR SAYFADA SANA BAKMAK

Her şey yapılabilir bir beyaz kağıtla
Uçak örneğin uçurtma mesela
Altınakonabilir bir ayağı ötekilerden kısa olduğu için
Sallanan bir masa
Veya şiir yazılabilir süresi ötekilerden kısa
Bir ömür üzerine

Bir beyaz kağıda herşey yazılabilir
Senin dışında
Güzelliğine benzetme bulmak zor
Sen iyisi mi sana benzemeye çalışan herşeyden
Bir gülden, bir ilk bir sonbahardan sor
Belki tabiattadır çaresi senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
Ve benim bilinci nasırlı bahçıvan çaresizliğim
Anlarım bitkiden filan ama anlatamam
Toprağın güneşle kavuşmasını
Sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

Sen bana ışık ver yeter bende filiz çok
Köklerin içimde gizlidir,
Gelen, giden arayan, soran dere budak yok
Bir şiir istersin içinde benzetmeler olan
Kusura bakma sevgilim
Heybemde sana benzeyecek kadar güzel birşey yok...yok!

Uzun bir yoldan gelen, tedariksiz katıksız bir yolcuyum
Yaralı yarasız sevdalardan geçtim
Koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
Herşeyi anlattım olan olmayan, acıtan sancıtan
Bilsem kisana varmak içindi bütün mola sancıları,
Daha hızlı koşardım, severadım gelirdim gözlerinin mercan maviliğine
Sana bakmak suya bakmaktı
Sana bakmak, bir mucizeyi anlamaktı

Sana sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
Aşk sorgusunda şahanem, yalnız kelepçeler sanıktır
Ne yazsam olmuyor çünkü bilenler hatırlar
Hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar baçıvanlar değil tüccarlar
Sen öyle gçz, sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
Sen içimde cennet kayganlığı iken,
Sana şiir yazmak ahmaklıktı...

Bir tek söz kalır dişlerimin arasında
Ben sana gülüm derim gülün ömrü uzamaya başlar
Verdiğim bütün sözler sende kalsın isterim
Ben sana gülüm derim gül sana benzediği için ölümsüz,
Yazdığım bütün şiirler sanabaşlayan bir kitap için önsöz

Sana bakmak bir beyaz kağıda bakmaktır
Herşey olmaya hazır
Sana bakmak, suya bakmaktır
Gördüğün suretten utanmak
Sana bakmak,
Bütün rastlantıları reddedip bir mucizeyi anlamaktır
Sana bakmak,
Allaha inanmaktır

Yılmaz Erdoğan

beaverss
06-11-2015, 06:48
GÜNDÜZÜME HASRET GECELERİM


’’Gündüzüme hasret gecelerim’’

Uykusuz şu gecelerim
Gözlerim yumulmaz son baharında
Nerede sevdiklerim
Hep bir yudum sevgi isterim
İsyanımı gördünüz mü hiç
Çok şey mi isterim
Bir tek merhabayı beklerim...

Kalemime sarıldığım da olur
Bazen kırdığım da
Değiştiremem yüzümdeki çizgileri
Çeviremem feleğin çemberini kendime
En güzel sözler olsa bile
Silmeye çalıştığım da olur bazen
Hazan dolu günlerimi bir çırpıda elimle
Bir türlü başaramadım
Gönlümün acı rüzgarlarını
Ben hala dindiremedim
Özledim çilesiz günleri
Buruşmuş hayatımın yelkeni
Ruhsarımın teni...

Geçer gider sorumsuz gecelerim
Yarasa bakışlı rüzgarım dinsin artık derim
Yanımda olsun çakır keyifli arkadaşım
Benim de mutlu bir anım az bir aşım olsun
Aç kalan yuvalar doysun
Geçsin aylar yıllar geceler
Hakikati yaşarım hep...

’’Gündüzüme hasret gecelerim’

Behçet Bük

beaverss
06-11-2015, 06:48
Nasıl Seviyorum

Kokun hasretimin özlemin ızdırabı gibi sardı.
Tahammülüm de yok seni görmemeye
Ne güzel sevmişim.
Seni gülüşünü
Bakışını
Nefes alışın kadar yakın olmayı özlüyorum.
Ya da gözlerine bakmayı özlüyorum...
Ne güzel seviyorum.
Avuçlarındaki falını
Sırma saçlarını
Sesini duymayı
Adımı söylemeni sevdiğim kadar seviyorum seni
Sana olan amansız sevdayı seviyorum.
Seni özlemeyi seviyorum.
Adını dağa haykıracak kadar,
Sana özenle seçilmiş kelimelerden şiir yazacak kadar seviyorum.
Seni sevmeyi seviyorum.
Elinle yanağımı okşaman kadar
Gözlerine bakarken sevdiğimi görmeni
Ya da söylememi bıkmadan sevdiğimi söyleyecek kadar seviyorum seni.
Martının suya dokunması ,
Turnanın hasretlere uçması,
Minik serçe yüreğinin heyecanı
Çocuk kalbinde oyunlar
Sevmekle başlayan umutlar kadar seviyorum seni
Seni seviyorum sevebildiğim kadar.
Özleyebildiğim kadar
Rüyalarımda kalbine dokunmak
Ateşe vermek aşksız günleri
Suya vermek sevgisiz dünü
Aşık olmak gelecek gün gibi
Doğacak güneşi beklemek gibi seviyorum seni.
Mehtap seyretmeyi beraberce
Sonbaharda yürümek
Ve bir bardak demli çay gibi
Bir sigarayı efkarında kürek çekmek misali
Bin nefesin alınışı kadar yürekli ve devamlı seviyorum seni.
Seni seviyorum yaşamak adına
Gece uyumak ve güne uyanmak gibi seviyorum.
Seni özlemek ve hasret duymak gibi seviyorum.
Yanında olduğumda duyduğum özlem kadar seviyorum.
Gözlerine vurulduğum, ölmeyi istediğim kadar çok seviyorum.

Hüsamettin Edebali

beaverss
06-11-2015, 06:49
Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
Önce beklemekten.
Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.
İkisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.
Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar,
Sonra yürümesini, konuşmasını, büyümesini...
Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını,
Kanunlara saygı göstermesini,
İnsanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar.
Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun...
Ya o? Ya o?
İnsanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat,
Çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor,
Saadet bekliyor yaşamaktan.
Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık.
Aradıklarının çoğunu bulamamış,
Beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak
Göçüp gidiyor bu dünyadan...
İşte yaşamak maceramız bu.
Yaşarken beklemek, beklerken yaşamak
Ve yaşayıp beklerken ölmek!
-Ümit Yaşar Oğuzcan-

beaverss
06-11-2015, 06:49
Ben bir şeyi hiç mi hiç az sevemedim,
hele orta hiç sevemedim:
Hep çok sevdim.
Arkadaşlarımı da çok severim.
Yeryüzüne biterim.
Eve portakal aldığımda kasayla alırım,
dayanamayanlar çürür, bayım..."

Nuri Pakdil

beaverss
06-11-2015, 06:49
MESELA diyorum; bu gece bir DELİLİK yapsam..!
Bıraksam MUTFAKTA biriken bulaşıkları,
Çeksem arkamdan kapıyı,
KADIN başıma gitsem bir meyhaneyi dağıtsam..!

FONDA bir masa,
Arkada Sezen'in şarkıları çalsa;
Ben AĞLASAM...
Şişenin dibine dibine vursam..!

MESELA diyorum;

bütün ERKEKLERİ kovsam,
Bu gecelik evlerinde otursalar..
Korkmadan dolaşsam bütün şehri,
Kimse DOKUNMASA bana,
Bir sandalda sabahlasam...!

Alabildiğince KADIN,
Alabildiğince ÖZGÜR olsam.
Küfür etsem ağız dolusu, utanmasam;
Şehre isyanımı haykırsam.

Kim bilir kaç kere satılmıştır, bu dünyanın ANASI...!
MESELA diyorum;
Bu gece de ben BABASINI satsam..!

beaverss
06-11-2015, 06:50
GÜNEŞİN ÇOCUKLARI



Güneşin emzirdiği çocuklardık biz .
Geceleri gökten toplayıp yıldız,
Koyup cebimize misket misali ,
Oynardık gün boyu deliler gibi .

Kapımız açıktı sonuna kadar .
Dostluğa ,sevgiye ve kardeşliğe .
Yüz vermezdik yalana kalleşliğe ,
Boy atardık dimdik serviler gibi …

Yatağımız şilte, yastık sertse de
Vicdanımız temiz pamuk gibiydi.
Uyurduk deliksiz gece inince,
Karnı tok, sırtı pek bebek misali …

Bugün kimi kırdık üzdük demeden ,
Kimseden bir çıkar, pay beklemeden ,
Zemzem suyu içip haram yemeden ,
Yaşardık hayatı pür neşe ile …

Aynalara dosttuk kırana düşman ,
Gülünce yüzünde güller açışan,
Öyle bir nesildik mutluluk saçan ,
Barışıktık sazla kemençe ile …

Kim çaldı yaşama sevincimizi ,
Kim çevirdi gamlı baykuşa bizi ,
Sol yanımızdaki o cevahiri ,
Alıp yerden yere vuranlar kim di ?

Dikilsin heykeli tüm şehirlere .
İhanetin, kötülüğün kavganın .
Tükürsün yüzüne gelip geçen de ,
Tüneğine dönsün uçan kuşların …

MELAHAT ÇETİNKAYA .

beaverss
06-11-2015, 06:50
Yalnızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla,
Yaşlanmak hoş değil, duvarlara baka baka.
Bir dost göz arayışıyla,
Saat tıkırtısıyla...
Korkmam geçinip gideriz biz mutlulukla,
Ama;
''Günün aydın, akşamın iyi olsun'' diyen biri olmalı.
Bir telefon çalmalı ara sıra da olsa kulağımda.

Yoksa zor değil, hiç zor değil,
Demli çayı bardakta karıştırıp,
Bir başına yudumlamak doyasıya.
Ama ''Çaya kaç şeker alırsın?''
Diye soran bir ses olmalı ya ara sıra...

CAN YÜCEL

beaverss
06-11-2015, 06:50
Mavi Gök Orda mı

Bakıyorsun kuşlar
Hazır
Sokak lambaları yanık unutulmuş
Bir Kadıköy vapuru hınca hınç insan
Çok geçmeyecek
Martılar beyhude turlar atacak
Kıyılar lağım konserve kutuları
Mısır koçanları

Sevgi aranabilir yine
Korkusuzca say koskoca kederlerini
Bir kuyu bulunabilir

Aklımdan çıkmıyorsun
Sen hâlâ dizüstü
Bunca anıyı besleyerek
Sokaklarda avaz avaz konuşarak kendi kendinle
Mektupları öpebilirsin kırmızı dudaklarınla
Görür gibi olarak açıp baktığımı
Bense şöyle diyorum:
Buradan bir acı kanamış boyuna

Kuşlar hazır
Öncü havalanmak üzre
Şehri gelen bir mevsime bırakıyorlar
O vapur hâlâ hınca hınç
Kimbilir her biri hangi dünyaya sağır
Çok geçmez aradan

Kadınlar kapı önlerinde
Ellerinde meşalelerle
Aydınlatırlar gelip geçen erkek suratları
Yorgun bir sarıyla ben de
Geçeceğim önlerinden

Aklımdan çıkmıyorsun dedim
Başka türlüsünü yorgunum anlatmaya
Telefonlar yan hücrede çalışıyor
Bense kurşunî bir dere
Ağaçlar hayvanlar bile kaygılı
Onu bir mersedesten indirdi kalçasına kadar açılarak
Yapyaşlı bir rum kadın
Her şeyde yanıp sönen bir kıyamet algısı
Haydi koşayım diyorum belki dağılır
Koşuyorum
Sancağımda kendi rüzgârımla ölgün kıpırtılar
Hayır daha sevgili daha sevimli değil
Ne başka bir gün ne başka bir zaman

Çok geçmeyecek aradan
Şöyle diyeceğim:
Bulutlar açmadı
Mavi gök orda mı

Cahit Zarifoğlu

beaverss
07-11-2015, 08:27
Herkes Öldürür Sevdiğini

Kulak verin sözlerime iyice,
Herkes öldürür sevdiğini
Kimi bir bakışıyla yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözlerle,
Korkaklar öpücük ile öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!

Kimi gençken öldürür sevdiğini
Kimileri yaşlı iken öldürür;
Şehvetli ellerle öldürür kimi
Kimi altından ellerle öldürür;
Merhametli kişi bıçak kullanır
Çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.

Kimi aşk kısadır, kimi uzundur,
Kimi satar kimi de satın alır;
Kimi gözyaşı döker öldürürken,
Kimi kılı kıpırdamadan öldürür;
ÇünKü Herkes öldürebilir sevdiğini
Ama herkes öldürdü diye ölmez.

Oscar Wilde

beaverss
07-11-2015, 08:27
Sultan


Seçkin bir kimse değilim
ismimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim

Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme

Hayat bir boş rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerim

Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme

Hayat boş geçti
Geri kalan korkulu
Her adımım dolu olsa
İşe yaramaz katında
Biliyorum
Bağışlanmamı diliyorum

C.Z.

beaverss
07-11-2015, 08:27
Dost

Bir gece habersiz bize gel
Merdivenler gıcırdamasın,
Öyle yorgunum ki hiç sorma
Sen halimden anlarsın.
Sabahlara kadar oturup konuşalım
Kimse duymasın.
Mavi bir gökyüzümüz olsun, kanatlarımız
Dokunarak uçalım.
İnsanlardan buz gibi soğudum,
İşte yalnız sen varsın.
Öyle halsizim ki hiç sorma
Anlarsın.

CAHİT KÜLEBİ

beaverss
07-11-2015, 08:28
SERENAD

Yeşil pencerenden bir gül at bana,
Işıklarla dolsun kalbimin içi.
Geldim işte mevsim gibi kapına
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.

Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak
Ben aşkımla bahar getirdim sana;
Tozlu yollarından geçtiğim uzak
İklimden şarkılar getirdim sana.

Şeffaf damlalarla titreyen, ağır
Goncanın altında bükülmüş her sak.
Seninçin dallardan süzülen ıtır,
Seninçin karanfil, yasemin zambak...

Bir kuş sesi gelir dudaklarından;
Gözlerin, gönlümde açan nergisler.
Düşen öpüşlerdir dudaklarından
Mor akasyalarda ürperen seher.

Pencerenden bir gül attığın zaman
Işıkla dolacak kalbimin içi.
Geçiyorum mevsim gibi kapından
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.


Ahmet Muhip DRANAS

beaverss
07-11-2015, 08:28
SENİ SEVİYORDUM


Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi...

Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi

İnsan hergün anımsar mı aynı gözleri

SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu

Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesten başkaydı işte...

Güldüğün zaman yukarıya bakardın;

Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı...

Ne güzeldiler sen bilmiyordun...

BEN SENİ SEVİYORDUM...

Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler

Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu

Geri dönüyordu, çoğalarak

Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteleyişim oluyordun

Kalp ağrısı oluyordun,

Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,

Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,

Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk

Cesurduk...

Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kırmızıydı bütün karanfiller...

Ben SENİ SEVİYORDUM sen bilmiyordun...

Sevinçlerim oluyordun arasıra sen hiç bilmiyordun

Sonra herhangi biri oldun, bütün sevinçlerim bittikten sonra

Yağmurlar yağdı, serin haziran akşamları

Derken bir gün uzaktan gördüm seni...

Saçların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı

Kalbimi acıttı her zamanki gibi...

Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun

Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir ya da boşver bilme en iyisi...



İclal Aydın

beaverss
07-11-2015, 08:28
Anlamak





Yaşım ilerledikçe daha çok anlıyorum
Ne büyük nimet olduğunu ah ey güzel gün
Boş yere üzülmekte mana yok anlıyorum
Kadrini bilmek lazım artık her açan gülün
Şükretmek türküsüne daldaki her bülbülün
Yanmak da olsa artık aşk ile yaşıyorum.



Cahit Sıtkı Tarancı

beaverss
07-11-2015, 08:28
Merdiven

Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...

Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisân-ı hafidir ki ruha dolmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...

AHMET HAŞİM

beaverss
07-11-2015, 08:29
Böylesi Hasretin

Kapıyı çaldım ses yok, içeri girdim
Seslendim usulca: nerelere saklandın?
Ve birden ürktüm sensizliğimden,
Uçup gitti pencereden aklım

Bırakıp gitmişsin öylece herşeyi,
Sevmediğin halde dağınıklığın her türlüsünü.
Divanda sıcaklığını, aynada yüzünü unutmuşsun,
Mutfağın bir köşesinde yanık Yemen türküsünü

Ve iyi ki unutmuşsun silmeyi gözlerinin izini,
Her odada kokun ve çok sevdiğim hüznün
Ve terliklerinin duruşu… ardından koşar gibi
Terli, soluk soluğa ve öylesine üzgün!

Hemen elimin altında divandaki sıcaklığın,
Diyorum: nereye gidebilir bir not bile bırakmadan!
Belki çarşıdasın, belki bir kahve içimi komşuda,
Huyundur, uzak yere gitmezsin çiçekleri sulamadan.

Sıkıldım su içtim, televizyonu açıp kapadım,
Aynadaki yüzünü öptüm, terliklerini düzelttim,
Avuçlarıma yaydım divandaki sıcaklığını,
Dedim:görülmemiş böylesi hasretin!

Oysa daha bu sabah uğurladın beni,
Dedin:erken gelirsen sinemaya gideri
Belki dondurma yeriz sinema çıkışı
Parka uğrar ev kaçkını kedileri severiz

Birden sesi kapıda dönen anahtarın
Döndürüyor uçup giden aklımı yuvasına
Ve “seni seviyorum“ derken öptüğüm yanağın
Bir kırmızı gül gibi düşüyor avuçlarıma

RUŞEN HAKKI

beaverss
07-11-2015, 08:29
Özdemir Asaf – Lavinia

Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.

beaverss
07-11-2015, 08:29
Acılara Tutunmak

Acı çekmek özgürlükse
Özgürdük ikimiz de
O, yuvasız çalıkuşu
Bense kafeste kanarya
O, dolaşmış daldan dala
Savurmuş yüreğini
Ben bölmüşüm yüreğimi
Başkaldıran dizelere
Kavuşmak özgürlükse
özgürdük ikimiz de
elleri çığlık çığlık
yanyana iki dünya
ikimiz iki dağdan
iki hırçın su gibi
akıp gelmiştik
buluşmuştuk bir kavşakta
unutmuştuk ayrılığı
yok saymıştık özlemeyi
şarkımıza dalmıştık
mutluluk mavi çocuk
oynardı bahçemizde
aramakmış oysa sevmek
özlemekmiş oysa sevmek
bulup bulup yitirmekmiş
düşsel bir oyuncağı
yalanmış hepsi yalan
sevmek diye bir şey vardı
sevmek diye bir şey yokmuş
Acı çektim günlerce
Acı çektim susarak
Şu kısacık konutlukta
Deprem kargaşasında
Yaşadım bir kaç bin yıl
Acılara tutunarak
Acı çekmek özgürlükse
Özgürüz ikimizde
acılardan artakalan
işte o bakışlarmış
kuğu diye gözlerimde
gün batımı bulutlarmış
yalanmış hepsi yalan
savrulup gitmek varmış
ayrı yörüngelerde...

HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL

beaverss
07-11-2015, 08:30
RİNDLERİN AKŞAMI

Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece.
Guruba karşı bu son bahçelerde, keyfince,
Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül!
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahud gül.


Yahya Kemal BEYATLI

beaverss
07-11-2015, 08:30
SENİ DÜŞÜNMEK

Seni düşünmek güzel şey,
Seni düşünmek ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum.

Nazım Hikmet

beaverss
07-11-2015, 08:30
gözlerin gözlerime değince
felaketim olurdu ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem
öldüreceğimden korkardım
felaketim olurdu ağlardım

ne vakit maçka’dan geçsem
limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgâr aklımı alırdı
sessizce bir cıgara yakardın
parmaklarının ucunu yakardın
kipriklerini eğer bakardın
üşürdüm içim ürperirdi
felaketim olurdu ağlardım

akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felaketim olurdu ağlardım


attila ilhan - üçüncü şahsın şiiri

beaverss
07-11-2015, 08:30
Böyle Bir Sevmek

ne kadınlar sevdim zaten yoktular
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
azıcık okşasam sanki çocuktular
bıraksam korkudan gözleri sislenir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir

hayır sanmayın ki beni unuttular
hâlâ arasıra mektupları gelir
gerçek değildiler birer umuttular
eski bir şarkı belki bir şiir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir

yalnızlıklarımda elimden tuttular
uzak fısıltıları içimi ürpertir
sanki gökyüzünde bir buluttular
nereye kayboldular şimdi kimbilir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir


ATTİLÂ İLHAN

beaverss
07-11-2015, 08:31
Boşuna

Sen yoksun
Boşuna yağıyor yağmur
Birlikte ıslanmayacağız ki...
Boşuna bu nehir
Çırpınıp pırpırlanması
Kıyısında oturup göremeyeceğiz ki...
Uzar uzar gider
Boşa yorulur yollar
Birlikte yürüyemeyeceğiz ki...
Özlemler de ayrılıklar da boşuna
Öyle uzaklardayız
Birlikte ağlayamayacağız ki...
Seviyorum seni boşuna
Boşuna yaşıyorum
Yaşamı bölüşemeyeceğiz ki...


AZİZ NESİN

beaverss
07-11-2015, 08:31
Anısı Biz Olalım Bu Sokakların

Anısı biz olalım bu sokakların
öpüşmediğimiz tek saçak altı
hiç bir otobüs durağı kalmasın
Biz yürüyelim kent güzelleşsin
gürültüsüz sözcükler bulalım
yeni sevinçlere benzeyen

Biz gelince bir yağmur başlar
yüzün çizilir buğulanan camlara
bir uzun karartma biter
akasyalar köpürür birdenbire
ve her avluda adınla anılan
çiçekler sulanır akşamüstleri

Bir arkadaş evine uğrarız yolüstü
bir fincan kahve içeriz, ısıtır bizi
başını sessizce omzuma koyarsın
gülüreyhan olur soluğun
Biz kalırız kuşlar dönüp gelir
her balkonda bir menekşe sesi

Belki yeniden güzelleştiririz
adları değiştirilen parkları
perdeleri hiç açılmayan evlerde
ışıklar yanar çocuk sesleri duyulur
tanıdık sevinçlerle dolar yeniden
kendi sesini kemiren alanlar

Anısı biz olalım bu sokakların
ve hiç durmadan yağmur yağsın
Biz gürültüsüz sözcükler bulalım
sarmaşıklar fısıldaşsın yine
Gidersek birlikte gideriz
yeni sevinçler buluruz hüzne benzeyen


AHMET TELLİ

beaverss
07-11-2015, 08:31
Hoşgeldin Kadınım

Hoş geldin kadınım benim,
hoş geldin, yorulmuşsundur;
Nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını,
Ne gül suyum, ne gümüş leğenim var, susamışsındır;
Buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim, acıkmışsındır;
Beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam,
Memleket gibi yoksuldur odam.

Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin,
Ayağını basdın odama,
Kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi,
Güldün, güller açıldı penceremin demirlerinde,
Ağladın, avuçlarıma döküldü inciler,
Gönlüm gibi zengin,
Hürriyet gibi aydınlık oldu odam.

Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin…

Nazım Hikmet RAN

beaverss
25-12-2015, 22:09
ARKADAŞ DÖKÜMÜ
Evvela dişlerimiz döküldü
Sonra saçlarımız
Arkasından birer birer arkadaşlarımız
Şu canım dünyanın orta yerinde
Yalnız başına yapayalnız
Kırılmış kolumuz, kanadımız
Tatlı canımızdan usanmışız

Bir şüphedir sarmış yüreğimizi
Ya kendini aldatıyor demişiz ya bizi
Bir şüphedir demir atmış ciğerimize
Pamuk ipliği ile bağlamışlar bizi
Düğüm üstüne düğüm şöyle dursun
Bir çalım bir kurum hepimizde
Nereden inceyse oradan kopsun

Bu canım dünyanın orta yerinde
Hayvanlar kadar bağlanamamışız birbirimize
Yalan mı? Gözünü sevdiğim karıncalar
İşte: Hamsiler sürü sürü
Arılar bölük bölük geçer
Leylekler tabur tabur

Ya bizler? Eşref-i mahlukat! ..
Boğazımıza kadar kendi murdar karanlığımıza gömülmüşüz

Bizler bölük bölük, bizler tabur tabur
Bizler sürü sepet
Yalnız birbirimizi öldürmüşüz



Bedri Rahmi Eyüboğlu

beaverss
25-12-2015, 22:09
Dar Dünya

Yüreğim gövdeme sığmıyor
Gövdem odama
Odam evime sığmıyor
Evim dünyaya
Dünyam evrene sığmıyor
Patlayacağım

Acımın acısından susmuşum
Ki suskunluğum göklere sığmıyor
Böyle bir acıyı kimlere nasıl
anlatacağım
Gönül dar geliyor sevgime
kafam beynime
Ah şakaklarım
çatlayacağım

Anladım artık anladım
Kimselere anlatamayacağım

Aziz NESİN

beaverss
27-12-2015, 08:11
ANNE



Yavrum diye öper,sever,okşarsın,

Bir yanım acısa hemen koşarsın.

Ben güldükçe sende,güler,coşarsın,

Seni canım gibi severim anne.



Hakkın öyle çok ki:asla ödenmez,

Sevgin ebedidir,bir zaman ölmez.

Bu kutsal sevgiyi bilmeyen gülmez,

Seni her toplumda överim anne.

beaverss
27-12-2015, 08:11
ANNE



Sen baharda nazlı çiçek,

Ben çiçekte tombul böcek,

Sensin beni güldürecek,

Anneciğim, biriciğim.



Kulağımda tatlı sesin,

Ninni yavrum uyu dersin,

Sevgi bağın eksilmesin

Anneciğim, biriciğim.

beaverss
27-12-2015, 08:12
ANNE



Uyusun da büyüsün

Derdin büyüdüm anne

Bana o ak sütünden

Verdin büyüdüm anne



Uykuma yıldızları

Serdin büyüdüm anne

Anne güzelliğine

Erdin, büyüdüm anne

beaverss
27-12-2015, 08:12
ANNECİĞİM



Anneciğim seni ben,

Çiçeklerden yemişten,

Sarı saçlı bebekten,

Canımdan çok severim.



Gitme hep yanımda kal,

Beni kollarına al,

Pembe gülden daha al,

Yanağından öperim.

beaverss
27-12-2015, 08:12
ANNECİĞİM



Ben annemi çok severim

Melek annem, güzel annem

Üzülmesin sakın derin

Melek annem, güzel annem.



İyi doğru sözler onda

Şefkat dolu gözler onda

Sevgi, ışık var yolunda

Melek annem, güzel annem.

beaverss
27-12-2015, 08:13
ANNECİĞİM



Anneciğim sen olmasan,

Gelemezdim bu Dünya’ya,

Doğdum ve büyüttün beni,

Benim canım anneciğim…



Büyüttün beni,

Zorlandın beni büyütmekte,

Ama yine pes etmedin,

Benim canım anneciğim…

beaverss
27-12-2015, 08:13
Annelerin Önemi



Karşiliksiz seven sen

Sabah saçimi tarayan sen

Bütün sorunlarimi çözen sen

Benim güzel annem



Fedakarliği sevgiyi öğreten sen

Sen bizi doğru yola yürüten sen

Bizi sevgiyle büyüten sen

Benim güzel annem

beaverss
27-12-2015, 08:13
ANNEM



Canim annem melek annem

Ben seni çok seviyorum

Ama sanma seni bilerek üzüyorum

Seni çok seviyorum



Benim annem güzel annem

Ben seni çok seviyorum

Senden de ayrilmak istemiyorum

Anneler gününü de kutluyorum

beaverss
27-12-2015, 08:14
ANNEM



Annem canım benim,

En çalışkan karıncam benim.

Sende olmasan ne yaparız,

Hastalıkta kim bizim başımızda bekler.



Annem canım benim,

Meleğim, çiçeğim benim.

Hasatalıkta sağlıkta,

Hep yanımda.

beaverss
27-12-2015, 08:14
ANNEM



O benim bir tanem.

Canım,kanım,her şeyim.

Ondan başkasını bu kadar sevemem.

O benim bir tanem.



O benim bir tanem.

Canım annem canım.

Ben seni çok severim.

Sen her şeyimsin.

İyi günümde kötü günümde yanımdasın.

O benim bir tanem

beaverss
27-12-2015, 08:14
Annem Tek Varlığım



Ey şefkati bol varlığım,

Sayende olmaz darlığım,

Türkiye’m ve uygarlığım,

Anam benim, şefkat selim.



Ninnilerle hep uyutan,

Sevgisi kalbimde yatan,

Bana çok meziyet katan,

Anam benim tek varlığım.

beaverss
27-12-2015, 08:15
ANNEMİN ELİ KOLU



Her zaman yanımdadır,

Kucağında taşır,

Hiç bırakmamıştır beni,

Benim canım annem.



Seni hep severim,

Çiçek gibisin derim,

Saçımı okşadığında,

Cennet’e giderim.

beaverss
28-12-2015, 09:38
En sevdiğim kelimeler gibisin
örneğin öfke gibi
hani bir zamanlar
dağda ve sokakta açan.
Örneğin umut gibi
günde, gecede yitip durduğumuz
zeytin dalını dal eden.
Örneğin aşk gibi
denizlerin üzerinde yürüten.
Örneğin kavga gibi
yüreğimi sıkı, saçlarımı kara tutan
kayaları yumuşatan kavga gibi.

beaverss
28-12-2015, 09:40
TEK HECE
Var mı beni içinizde tanıyan?
Yaşanmadan çözülmeyen sır benim.
Kalmasa da şöhretimi duymayan,
Kimliğimi tarif etmek zor benim…

Bülbül benim lisanımla ötüştü,
Bir gül için can evinden tutuştu,
Yüreğime Toroslar’dan çığ düştü,
Yangınımı söndürmedi kar benim…

Niceler sultandı, kraldı, şahtı,
Benimle değişti talihi, bahtı,
Yerle bir eyledim tac ile tahtı,
Akıl almaz hünerlerim var benim…

Kamil iken cahil ettim alimi,
Vahşi iken yahşi ettim zalimi,
Yavuz iken zebun ettim Selim’i,
Her oyunu bozan gizli zor benim…

Yeryüzünde ben ürettim veremi,
Lokman Hekim bulamadı çaremi,
Aslı için kül eyledim Kerem’i,
İbrahim’in atıldığı kor benim…

Sebep bazı Leyla, bazı Şirin’di,
Hatrım için yüce dağlar delindi,
Bilek gücüm Ferhat ile bilindi,
Kuvvet benim, kudret benim, fer benim…

İlahimle Mevlana’yı döndürdüm,
Yunus’umla öfkeleri dindirdim,
Günahımla çok ocaklar söndürdüm,
Mevla’danım, hayır benim, şer benim…

Benim için yaratıldı Muhammed,
Benim için yağdırıldı o rahmet,
Evliyanın sözündeki muhabbet,
Embiyanın yüzündeki nur benim…

Kimsesizim, hısmımda yok hasmım da,
Görünmezim, cismimde yok resmim de,
Dil üzmezim, tek hece var ismim de,
Barınağım gönül denen yer benim…
Benim adım aşk.
CEMAL SAFİ

BEN SANA MECBURUM
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

beaverss
28-12-2015, 09:41
AĞLAMAK İÇİN GÖZDEN YAŞ MI AKMALl?
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?

beaverss
28-12-2015, 09:41
BENCE ŞİMDİ SEN DE HERKES GİBİSİN
Gözlerim gözünde ɑşkı seçmiyor
Onlɑrdɑn kɑlbime sevdɑ geçmiyor
Ben yordum ruhumu birɑz dɑ sen yor
Çünkü bence şimdi herkes gibisin

Yolunu beklerken dɑhɑ dün gece
Kɑçıyorum bugün senden gizlice
Kɑlbime bɑktım dɑ işte iyice
Anlɑdım ki sen de herkes gibisin

Büsbütün unuttum seni eminim
Mɑziye kɑrıştı şimdi yeminim
Kɑlbimde senin için yok bile kinim
Bence sen de şimdi herkes gibisin

beaverss
28-12-2015, 09:41
BU AŞK BURADA BİTER
Bu ɑşk burɑdɑ biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu ɑşk burɑdɑ biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir ɑkıp gider

Bir hɑtırɑdır şimdi dɑlgın uyuyɑn şehir
Solɑrken ɑlbümlerde çocuklɑr ve ɑskerler
Yüzün bir kır çiçeği gibi usulcɑ söner
Uyku ve unutkɑnlık gittikçe derinleşir

Yɑnyɑnɑ uzɑnırdık ve ıslɑktı çimenler
Ne kɑdɑr güzeldin sen! nɑsıl eşsiz bir yɑzdı!
Bunu ɑnlɑttılɑr hep, yɑni yiten bir ɑşkı
Geçerek bu dünyɑdɑn bütün ölü şɑirler

Bu ɑşk burɑdɑ biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu ɑşk burɑdɑ biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir ɑkıp gider

beaverss
28-12-2015, 09:42
GÖZLERİNDE ÇAĞ YANAR
Sen geçersin içinden yıIIar susar, çağ yanar
GözIerinde tutuşan mavi bir çerağ yanar.

Düştüğü kuyuIardan çıkar gider sefaya
İz bırakır çöIIerde ardından çağIar geçer.
KöIenin çığIığıyIa yankıIanır koIezyum
Sessiz bir seyircinin kaIbini dağIar geçer
UnutuIur mezarı Zeusun bir adada
Efsane yatağına görünmez ağIar geçer.

Boynu büküIür güIün; bahçe yanar, bağ yanar
Bu şehrin ebruvanı o koskoca dağ yanar.

Kusva düşer yoIIara tarihi görmek için
Hicrandan güvercinin saçIarına ak düşer
Kanat çırpar ayrıIık LeyIanın vahasına
ÇöIün orta yerinde mecnuna firak düşer
Başını taştan taşa vurarak giden nehir,
Bembeyaz geIinIikIe denize berrak düşer

Dinamit patIar suda; avcı yanar, ağ yanar
Bir yüzüğün kaşıyIa efsane otağ yanar.

Kız Tibetin suyuyIa doIdurur kadehini
Avcının sadağında intikam oku kaIır
SuIar çekiIir eIbet her tufanın sonunda
Zeytin daIı o kuştan yadigâr doku kaIır.
Şirinin sevdasıyIa erir gider koca dağ,
KüIIerinin içinde yanık bir koku kaIır

NasıI ateştir böyIe; hasta yanar, sağ yanar
Zemheri ayazında kaIan Karabağ yanar.

ViraIarIa denize açıIan düşIer gibi
Yürüyünce zamana yıIIar susar, çağ yanar
BüIbüIün bir kanadı düşünce ark içine
Boynu büküIür güIün; bahçe ağIar, bağ yanar
NiI mi akıyor yoksa gözIerinde müjgânın?
NasıI ateştir böyIe; hasta kaIkar, sağ yanar?

Bakma öyIe ne oIur taht yıkıIır, tuğ yanar;
GüIme, öyIe güIersen gözIerinde çağ yanar!

beaverss
30-12-2015, 08:18
Atiyi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak

Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak...
Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak.
Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle.
İmânı olan kimse gebermez bu ölümle:
Ey dipdiri meyyit, 'İki el bir baş içindir.'
Davransana... Eller de senin, baş da senindir!
His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin.
Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?
Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?
Âtiyi karanlık görüvermekle apıştın?
Esbâbı elinden atarak ye'se yapıştın!
Karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan
Tek bir ışık olsun buluver... Kalma yolundan.
Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk!
Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!
Herkes gibi dünyâda henüz hakk-i hayâtın
Varken, hani herkes gibi azminde sebâtın?
Ye's öyle bataktır ki; düşersen boğulursun.
Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!
Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar;
Me'yûs olanın rûhunu, vicdânını bağlar
Lânetleme bir ukde-i hâtır ki: çözülmez...
En korkulu câni gibi ye'sin yüzü gülmez!
Mâdâm ki alçaklığı bir, ye's ile sirkin;
Mâdâm ki ondan daha mel'un daha çirkin
Bir seyyie yoktur sana; ey unsur- îman,
Nevmid olarak rahmet-i mev'ûd-u Hudâ'dan,
Hüsrâna rıza verme... Çalış... Azmi bırakma;
Kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma!
Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş...
Sesler de: 'Vatan tehlikedeymiş... Batıyormuş! '
Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,
Tek kol da demiyor bir tarafından!
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar...
Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var.
Feryâd ile kurtulması me'mûl ise haykır!
Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!
'İş bitti... Sebâtın sonu yoktur! ' deme, yılma.
Ey millet-i merhûme, sakın ye'se kapılma.
14 Mart 1913
Mehmet Akif Ersoy

beaverss
30-12-2015, 08:19
Ayrılık Hissi Nasıl Girdi Sizin Beyninize?
Müslümanlık sizi gayet sıkı, gayet sağlam,
Bağlamak lazım iken, anlamadım, anlıyamam,
Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize?
Fikr-i kavmıyyeti şeytan mı sokan zihninize?
Birbirinden muteferrik bu kadar akvamı,
Aynı milliyetin altında tutan islam'ı,
Temelinden yıkacak zelzele, kavmiyettir.
Bunu bir lahza unutmak ebedi haybettir...
Arnavutlukla, Araplıkla bu millet yürümez..
Son siyasetse bu! Hiç böyle siyaset yürümez!
Sizi bir aile efradı yaratmış Yaradan;
Kaldırın ayrılık esbabını artık aradan.
Siz bu davada iken yoksa, iyazen-billah,
Ecnebiler olacak sahibi mülkün nagah.
Diye dursun atalar: 'Kal'a içinden alınır.'
Yok ki hiç bir kişiden... Millet-i merhume sağır!
Bir değil mahvedilen devlet-i islamiyye...
Girdiler aynı siyasetle bütün makbereye.
Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukca yürekler, onu top sindiremez.
Bırakın eski hükümetleri meydandakiler
Yetişir, şöyle bakıp ibret alan varsa eğer.
işte Fas, işte Tunus, işte Cezayir, gitti!
işte Irak'ı da taksim ediyorlar şimdi.
30 Muharrem 1331
27 Kanunuevvel 1328
1913
Mehmet Akif Ersoy

beaverss
30-12-2015, 08:19
Bir Gece
On dört asır evvel yine bir böyle geceydi
Kumdan ayınon dördü bir öksüz çıkıverdi
Lakin o ne hüsrandı ki hissetmedi gözler
Halbuki kaç bin senedir bekleşmedelerdi
Nerden görecekler göremezlerdi tabi
Bir kere zuhur ettiği çöl en sapa yerdi
Bir kere de ma'mure-i dünya ozamanlar
Buhranlar içindeydi bugünden de beterdi
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta
Dişsiz mi bir insan onu kardeşleri yerdi
Fevza bütün afakını sarmıştı zeminin
Salgındı bugün Şark'ı yıkan tefrika derdi
Derken büyüyüp kırkına gelmişti ki öksüz
Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi
Bir nefhada kurtardı insanlığı o masum
Bir hamlede kayserleri kisraları serdi
Aczin ki, ezilmekti bütün hakkı, dirildi
Zulmün ki, zeval akılına gelmezdi, geberdi
Alemlere rahmetti evet şerr-i mübini
Şehbalini adl isteyenin yurduna gerdi
Dünya neye sahipse onun vergisidir hep
Medyun ona cemiyeti medyun ona ferdi
Medyundur o masuma bütün bir beşeriyyet
Ya Rab! Bizi mahşerde bu ikrar ile haşret
Mehmet Akif Ersoy

beaverss
30-12-2015, 08:20
Birlik
Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz.
Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz;
Düşer mi tek taşı sandın harim-i namusun,
Meğer ki harbe giden son nefer şehid olsun.
Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa,
Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa,
Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar
Taşıp da kaplasa âfakı bir kızıl sarsar,
Değil mi cephemizin sinesinde iman bir;
Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir;
Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz,
Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!
Mehmet Akif Ersoy

beaverss
30-12-2015, 08:21
birlik bağı

Müslümanlık nerde bizden geçmiş insanlık bile
Alem aldatmaksa maksat aldanan yok nafile
Kaç hakiki müslüman gördümse hep makberdedir
Müslümanlık bilmem ama galiba göklerdedir
Varsa şayet söyleyin bir parçık insafınız
Böyle kansızmıydı haşa kahraman eslafınız
Böyle düşmüşmüydü herkes ayrılık sevdasına
Benzeyip şirasesiz bir mushafın eczasına
Hiç görülmüşmüydü olsun kayd ı vahdet tarumar
Böyle olmuşmuydu millet can evinden rahnedar
Böyle açlıktan bogazlarmıydı kardeş kardeşi
Böyle adetmiydi bi perva yemek insan leşi
Irzımızdır çiğnenen evladımızdır doğranan
Hey sıkılmaz ağlamassan bari gülmekten utan
Kurt uzaklardan bakar dalgın görürmüş merkebi
Saldırırmış ansızın yaydan boşanmış ok gibi
Lakin aşk olsunki aldırmazda otllarmış eşşek
Sanki tavşanmış gelen yahud kılıksız köstebek
Kar sayarmış bir tutam fazla olsun yutmayı
Hasmı derken çullanırmış yutmadsan son lokmayı
Bir hakikattır bu bildiğin usluba sok
Halimiz merkeple kurdun aynı asla farkı yok
Burnumuzdan tuttu düşman biz boğaz kaynındayız
Bir bakın halamı hala ihriras ardındayız
Saygısızlık elverir bir parça olsun arlanın
Vakti çoktan geldi hem geçmektedir arlanmanın
Davranın haykırmadan nakus-u izmihlaliniz
Öyle bir buhrana sapmıştırki zira haliniz
Zevke dalmak şöyle dursun vaktiniz yok mateme
Davranın zira gülünç olduk aleme
Bekleşirken gökte yüzbinlerce ervah intikam
Yerde kalmış naşa benzer kavm için durmak haram
Kahraman ecdadınızdan sizde bir kan yokmudur
Yoksa istikbalinizden korkulur pek korkulur
Mehmet Akif Ersoy

beaverss
30-12-2015, 08:22
Bülbül

Bütün dünyaya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım;
Nihâyet, bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştım.
Şehirden kaçmak isterken sular zâten kararmıştı;
Pek ıssız bir karanlık sonradan vâdiyi sarmıştı.
Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hilkat kesilmiş lâl...
Bu istiğrâkı tek bir nefha olsun etmiyor ihlâl.
Muhitin hâli 'insâniyyet'in timsâlidir, sandım;
Dönüp mâziye tırmandım, ne hicranlar, neler andım!
Taşarken haşrolup beynimden artık bin müselsel yâd,
Zalâmın sinesinden fışkıran memdûd bir feryâd,
O müstağrak, o durgun vecdi nâgâh öyle coşturdu:
Ki vâdiden bütün, yer yer, eninler çağlayıp durdu.
Ne muhrik nâğmeler, yâ Rab, ne mevcâmevc demlerdi:
Ağaçlar, taşlar ürpermişti, güyâ Sur-ı Mahşerdi!

-Eşin var, âşiyânın var, baharın var, ki beklerdin;
Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin?
O zümrüd tahta kondun, bir semâvi saltanat kurdun;
Cihânın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun.
Bugün bir yemyeşil vâdi, yarın bir kıpkızıl gülşen,
Gezersin, hânumânın şen, için şen, kâinâtın şen.
Hazansız bir zemin isterse, şâyed ruh-ı ser-bâzın,
Ufuklar, bu'd-i mutlaklar bütün mahkum-ı pervâzın,
Değil bir kayda, sığmazsın -kanatlandın mı- eb'ada;
Hayâtın en muhayyel gâyedir ahrâra dünyâdâ.
Neden öyleyse mâtemlerle eyyâmın perişandır?
Niçin bir damlacık göğsünde bir umman huruşandır?
Hayır, mâtem senin hakkın değil...Mâtem benim hakkım:
Asırlar var ki, aydınlık nedir, hiç bilmez âfâkım!
Teselliden nasibim yok, hazân ağlar bahârımda:
Bugün bir hânumansız serseriyim öz diyârımda!
Ne hüsrandır ki: Şark'ın ben vefâsız, kansız evlâdı,
Serâpâ Garb'a çiğnettim de çıktım hak-i ecdâdı!
Hayâlimden geçerken şimdi; fikrim hercümerc oldu,
Selâhaddin-i Eyyubi'lerin, Fâtih'lerin yurdu.
Ne zillettir ki: Nâkuus inlesin beyninde Osmân'ın;
Ezan sussun, fezâlardan silinsin yâdı Mevlâ'nın!
Ne hicrandır ki: En şevketli bir mâzi serâb olsun;
O kudretler, o satvetler harâb olsun, turâb olsun!
Çökük bir kubbe kalsın ma'bedinden Yıldırım Hân'ın;
Şenâ'atlerle çiğnensin muazzam kabri Orhan'ın;
Ne haybettir ki: Vahdet-gâhı dinin devrilip, taş taş,
Sürünsün şimdi milyonlarca me'vâsız kalan dindaş!
Yıkılmış hânumanlar yerde işkenceyle kıvransın;
Serilmiş gövdeler, binlerce, yüzbinlerce doğransın!
Dolaşsın, sonra, İslâm'ın harem-gâhında nâ-mahrem...
Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem!
Mehmet Akif Ersoy

beaverss
30-12-2015, 08:22
canan yurdu

Eyvah! sevgilininyurdu ıssız kalmış
Ayak bastığı heryer kırgın bir mezar olmuş
İçindeki ahenk uçmuş da
Ses seda kalmamış yuvada
Yer yer gömülü durur emeller
Sanki kıyamet gününü beklerler...
Ya rab! niye böyle bir yığın toprak
Olmuş yatıyor o temiz saha?
Ya rab! niçin o parıltı ortada yok?
Ya rab! niçin uzayıp gitmekte bu gölge?
Ya rab! sevgilinin yuvası üzerine
Gerilmiş bu kat kat aydınlık perdesinin anlamı ne?
Mehmet Akif Ersoy

beaverss
30-12-2015, 08:22
Cenk marşı
ey sürüden arkaya kalmış yiğit
arkadaşın gitti haydi sen de git
bak ne diyor ceddi şehidin işit
haydi git evladım uğurlar ola
haydi git evladım açıktır yolun
zalimlere karşı bükülmez kolun
bayrağı çek ön safa geçmiş bulun
uğurun açık olsun uğurlar ola.
eşele bir yerleri örten karı
ot değil onlar dedenin saçları
dinle şehit sesleridir rüzgarı
haydi git evladım uğurlar ola
haydi git evladım açıktır yolun
zalimlere karşı bükülmez kolun
bayrağı çek on safa geçmiş bulun
uğurun açık olsun uğurlar ola
haydi levent asker uğurlar ola
yerleri yırtan sel olup taşmalı
dağ demeyip taş demeyip aşmalı
sende ki coşkunluğa er şaşmalı
kahraman askerim uğurlar ola
haydi git evladım açıktır yolun
zalimlere karşı bükülmez kolun
bayrağı çek ön safa geçmiş bulun
haydi levent asker uğurlar ola
haydi git evladım uğurlar ola.
Mehmet Akif Ersoy

beaverss
30-12-2015, 08:24
Çanakkale Şehitlerine

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı'
Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşına da,
Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm.

Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi;
'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi.
Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.

Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif Ersoy

beaverss
30-12-2015, 08:25
Durmayalım
Sa'di diyor ki: 'Bir gece biz kervan ile
Ağır ağır gitmekte iken yolumuz düştü bir çöle.
Hızla geçmek için o korkutucu ıssız çölü,
Bütün yolcular istirahati feda ederek,
Gitmektelerdi.Bir aralık bende yürümeye güç
Hiç kalmamış ki düşmüşüm artık uykuya yenik.
Avare bir yolcuyu bekler mi kafile?
Çaresiz yola devam edecek varıncaya dek konak yerine.
Bir de uyandım ki başucuma dikilmiş bir deveci şunları
söylemekte:
'Kalk ey zavallı yolcu, uzaklaştı kervan!
Uykum benim de yok değil ama bu çöl,
İstirahat yeri olurmu ki bin türlü korku var?
Varmak istediği yere varıp durmayıp giden;
Yoktur kurtuluş ümidi bu çöller geçilmeden.
Yazık ki yolda böyle düşen uyku derdine,
Hep yolcular gider de kalır kendi kendine! '
Gerçi olayın kendisi önemsizdir, bunda haklısın, ancak düşün:
İnsaflı ol, bundan başka hikmet dolu bir prensip varmı bugün?
Varmak istersen -diyor Sa'di eğer maksada,
Tuttuğun yollar hiç bitmeyecek gibi olsada;
Yola devam et, durmayıp git, yolda kalmaktan sakın!
Azim sahibi insan için neymiş uzak, neymiş yakın?
Hangi güçlüktür ki gayrete gelince kolaylaşmasın?
Hangi korkunç şey varki insandan korkmasın?
Mehmet Akif Ersoy

beaverss
30-12-2015, 08:25
Edirne
Edirne kal'asıdır gördüğün hisar-ı mehib
Şu zirvesinde biten simsiyah ağaç da salib
Murad-ı evveli koynunda gezdiren tepeler
Nasıl rüku ediyor Ferdinand'a bak bu sefer
Bizim midir sanıyorsun şu yükselen bayrak?
Çeken Savof, Lala Şahin değil kuzum, iyi bak
Edirne! İşte o islamın ahenin suru
Edirne! İşte o şarkın cebin-i mağruru
İkinci aşr-ı tealisi Al-i Osman'ın
Birinci mevki-i feyyazı belki dünyanın
Edirne! İşte o şarkın demir kilidi
Sefil ayakları altında Bulgar'ın şimdi
Muzaffer ordusu hakkıyla(!) intikam alıyor
Kadın, kız, çoluk, çocuk, erkek ne bulsa parçalıyor
Bu katliama da razıyım ihtiram olsa
Harim-i dini de geçtik harim-i namusa
Şu dört minareli cami ki yoktu hiçbir eşi
Ki parlıyordu hilalinde sanatın güneşi
Salibi sineye çekmiş de bekliyor.Nevmid
Mehmet Akif Ersoy

beaverss
30-12-2015, 08:25
fatih Camii
Eğildi sonra o dağlar huzurunda ALLAH'ın
Kapandı secdeye sonra korkusuyla ALLAH'ın
İnayetiyle ALLAH kaldırınca herbirini
Semaya doğru o dağlar da açtı ellerini
O anda yüreklerden öyle dehşetli bir feryat koptu
Ki ruhum sonsuza dek hatırlayacak bunu!
Kesildi bir aralık inleyen hüzünlü sesler...
Ne oldu Arş'a kadar yükselen o yanıp yakılmalar,
O coşku içindeki iman?
Evet! çağlayarak işte rahmeti ALLAH'ın...
Bütün yüreklere serpildi kubbeden bir ruh
güvenmenin, huzurun ruhu...
Mehmet Akif Ersoy

beaverss
30-12-2015, 08:26
Gitme Ey Yolcu
Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım
Elemim bir yüreğin karı değil, paylaşalım
Ne yapıp ye'simi kahreyleyeyim, bilmem ki?
Öyle dehşetli muhitimde dönen matemki!
Ah! Karşımda vatan namına bir kabristan yatıyor şimdi
Nasıl yerlere geçmez insan
Şu mezarlar ki uzanmış gidiyor, ey yolcu
Nereden başladı yükselmeye, bak, nerede ucu
Mehmet Akif Ersoy

beaverss
31-12-2015, 16:14
KAN YARGISI
Akşamı karşıma aldım
Cemile karşımdaydı
Cemal'i karşıma aldım
Seniha karşımdaydı
Güzel otlar yaktım onlara
Zeytin çıkardım
Sürahiyle içki çıkardım
Seniha'nın gözlerinde pek çoktur
Kan yargısı çıkardım
Bugün akşama 'kadar
Her şey bana iyi oldu
Çünkü durgun günler bana çoktur
Dışarı çıktım, dolaştım
Gün gündür kendimle söyleştim biraz
Bir lavtaya girdim, boşaldım
Eve döndüm, o ne ki bana çoktur
Sütten kesilmiş çocuk mudur ki canım
Canımı yatıştırdım, susturdum.

beaverss
31-12-2015, 16:15
GÖZ SUYUMDA
Yüreğimi genişlettiğim zaman
Cemile bana sığsın
Ben onun göklerinden biraz fazlayım
O bana sığsın
Yalnızlık ondan gitsin, kötü mü dedim
Gitmezse ne yapsın, kötü mü dedim
Ben neyin nesiyim ki ve herkes neyin nesi
Alışamıyorsak birbirimize
Sevemiyorsak birbirimizi
Demem ki bir ben mi kaldım
Kurtuluş'ta üç kış ne demek
Birinde portakallar dondu
Birinde ipler dondu pencereden pencereye
Birinde yaşam dondu ve soldu
Seniha'yı koydular ol solgunluğa
O istedi ve oldu
Her otelden bir mektup
Dünyada sanki çok şemsiye bozuldu
Gittim ki yetişemedim
Döndüm ki yetişemedim
Her otel bir oteli bir gül gibi doğurdu
Canım ağrıdı gün gün
Küçüldü küçüldü küçüldü
Göz suyumda bütün oteller.

beaverss
31-12-2015, 16:15
AKMAYI DUYDUM
Ben ben idim, onlar oydular
Karanlık indi bize sığındı
Yılları çok çağlar gibiyiz
Günleri çok yıllar gibiyiz
Uzun sessiz bir ağlamak gibiyiz
Geyik akar suları özleyince
Akmamız yok, çekilmiş nehirler gibiyiz
Yelin sürdüğü yaprağı mı iteceğim
Kötülük nedir, var mıydı bilenimiz
İyilik nedir, var mıydı bilenimiz
Ana karnında sütten
Bembeyaz örülmüşüz de
Derim ki —demek istemem— vahşetin imleriyiz
Ben ben idim, onlar oydular
Geçip de geri dönmeyen bir yeliz
İnsan akar insanı özleyince
Yılları çok bir gün gibiyiz
Akmadık.

beaverss
31-12-2015, 16:16
O BiLE
Benim sözüme göre
Gözün bildiğini el bilmez
Elin bildiğini ağız bilmez
Sözüme göre utanınm
Yüreğim utanmak bilmez
Hey şimdi ne oldular. Seniha
Çelişkili yaşamına kovuldu
Herkes ki biraz kovuldu
Büyüdükçe yaşlanıyorsa çocukluk
Cemal ne oldu
Bildiğimiz tek şey yalnızlık
O bile şimdi ne oldu
Hey şimdi ne oldular. Cemile
Anısız dünyasında anılarla boğuldu
Kaldıysa bir o kaldı
İçimizde bir vahşeti uyandırma .korkusu.

beaverss
31-12-2015, 16:16
DÜŞÜŞ
Cüce bir icadınla kambur bir kadın
Günü söylendiler bir park kanepesinde
Ve artık gitmediler, çürikü hiç gitmediler
Ayaklarının altına düşüp
Orada gizlendiler
Seniha'yla Cemile
Dünyalarının altına düştüler
Günlerinin kışları
Karlarıyla örttü onları
Sen bunu söyledin ya
Kendin için bilme.

beaverss
31-12-2015, 16:17
DURUŞ
Ki bazı sözlerin anlamı
O sözlerin söylenişindedir
Yılların sayısına girmediyse Seniha
Nereden zaman almıştır
Ki bazı durumlara söz yoktur
Hem neden olsun
Her durumun dili daha başka durumlardır
Ben bu derinliği bu kadar
Nerden bulayım
Ki herkes nerden bulsun
Bulmanın dili aramaktır.

beaverss
31-12-2015, 16:17
DOĞUŞ
İnsan ki yok ise yoktur
Kimdir bu Hilmi Bey ki, yoktur
Bu böyle değilse benim sözüm hiçe insin
İleri gidiyor Cemile, o orada yok
Arkaya gidiyor, onu sezemiyor
Sola yönleniyor, onu seçemiyor
Sağda gizleniyorsa, onu göremiyor
Öyleyse yığınla mektup
Ne durur bir çekmecede
O ki bir gün bunu bana söyledi:
Olana değil de olmayana yazmak
Çünkü beni süsledi
Ey benim ıslak yalnızlığım
Umudum senden doğsun.

beaverss
31-12-2015, 16:17
UMUŞ
Bütün iyi kitapların sonunda
Bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda
Meltemi senden esen
Soluğu sende olan
Yeni bir başlangıç vardır
Parmağını sürsen elmaya, rengini anlarsın
Gözünle görsen elmayı, sesini duyarsın
Onu işitsen, yuvarlağı sende kalır
Her başlangıçta yeni bir anlam vardır.
Nedensiz bir çocuk ağlaması bile
Çok sonraki bir gülüşün başlangıcıdır.

beaverss
31-12-2015, 16:17
İKİLEMLER
Bu gözyaşları benim mi
Camdaki yağmur taneleri mi yoksa?
Acıyla sevinç de
Birbiriyle içiçe mi
Terketmeden biri ötekini?
Mutsuzluk mutluluğu örerken
Masmavi bir boyun atkısı gibi?
Bunları ben mi söyledim
Ester mi, o mu söyledi?
Sesi yok kendisi var
Gözleri yok kendisi var
Cemal'siz Cemile'siz
Seniha bir otelde
Ya ölü ya kimsesiz.

beaverss
31-12-2015, 16:18
ÖZLEYİŞ
Gülüşümü ıslattım —kar yağdı bütün gün—
Daha yağsın
Kar yağsın bütün otellerin üstüne
Üstüne üstüne bütün otellerin
Kar yağsın
Lacivert gözlerine Seniha'nın
Hiç bitmesin, yağsın
Karla dolsun göğsünün katedrali
Avluya düşen org uyansın
Özlemim sanadır, varsın
Kar yağsın, daha yağsın
Seni andırıncaya kadar.

beaverss
31-12-2015, 16:18
SAPLANTI
Sözlerim kendim üstüne
Gölgem beni istedi
O ki istedi
Suyum beni istedi
O ki istedi
Cemile beni istedi
Ne oldu? hiç! alışamadım
Kartalın bir kayaya çarpışı idi
Soyundum, giyindim, tekrar soyundum
Arada olacağın düşünü kurdum
Zevk duydum bundan
Cemile anlamadı, Cemal hiç anlamadı
Seniha görmedi ki
Ve göstermedim
Sözlerim kendim üstüne
Bir uzak yerlere gitmek üstüne
Sanki günler tek bir güne birikti
Bense çıkmazda kaldım, usandım
Çıkmazlarda üstüste
Birikmiş ufuklar kadar derindim
Ve dedim: elbette deneyeceğim.

beaverss
02-01-2016, 22:09
Sen anla!
Kimseler anlamasın beni!
Züleyha'nın zindanında "Yusuf" anlasın,
Leyla'nın çöllerinde "Mecnun" anlasın,
Şirin'in dağlarında "Ferhat" anlasın,
Aslı'nın yüreğinde "Kerem" anlasın,
Sen anla…

Beni kimseler anlamasın!
Gözyaşlarını yüreğinde biriktiren "hüzün" anlasın,
Yaprakları sararmış "hazan" anlasın,
Karanlıkları örten "güneş" anlasın,
Güneşe örtü olan "gece" anlasın,
Sen anla…

Beni kimseler anlamasın!
Bembeyaz düşlerine karalar düşen "Kudüslü çocuklar" anlasın,
Sessizliğin içinde saklı "sesler" anlasın,
Acılarla ağırlaşan "hayat" anlasın,
Yenilgilere alışmış "kalbim" anlasın,
Sen anla…

Beni kimseler anlamasın!.
Martılara hasret "deniz" anlasın,
Baharına hasret "çiçek" anlasın,
Ölümüne hasret "hayat" anlasın,
Sen anla.
Ey Rabbim,
Sen anla!

beaverss
02-01-2016, 22:12
Beni kimseler anlamasın!.
Martılara hasret "deniz" anlasın,
Baharına hasret "çiçek" anlasın,
Ölümüne hasret "hayat" anlasın,
Sen anla.
Ey Rabbim,
Sen anla!

beaverss
05-01-2016, 08:34
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.

Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Her biri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun?

Ahmed Arif

beaverss
06-01-2016, 10:44
Üçüncü Şahsın Şiiri

Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu, ağlardım
Beni sevmiyordun, bilirdim
Bir sevdiğin vardı, duyardım
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu, ağlardım

Ne vakit Maçka'dan geçsem
Limanda hep gemiler olurdu
Ağaçlar kuş gibi gülerdi
Bir rüzgâr aklımı alırdı
Sessizce bir cigara yakardın
Parmaklarımın ucunu yakardın
Kirpiklerini eğerdin, bakardın
Üşürdüm, içim ürperirdi
Felaketim olurdu, ağlardım

Akşamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felaketim olurdu, ağlardım

ATTİLA İLHAN

beaverss
06-01-2016, 10:45
'Yaklaşmadan anlatmadan anlaşılmadan....
Ben seni beklentisiz seviyorum.
Hiçbir şey ummadan talepte bulunmadan hayal bile kurmadan.

Kendi içimde taşıdığım sessiz sedasız bir sır bu.
Ben belki de senden çok bu sırrı seviyorum.'

'Seni uzaktan seviyorum....' diye geçirdi kadın içinden
ve başını çevirdi.
Bakmadı bile ondan yana. Bakması gerekmedi.

Uzaktan sevmek daha güzeldir bazen.
Ne incitir ne acıtır. Ne yaralar ne kanatır.
Gözlerinle görmediğin ama sesini duyduğun
Varlığıyla huzur bulduğun bir denizin
Yakınında yürümek gibidir böyle sevmek...
Uzaktan sevmek en güzelidir bazen."

ELİF ŞAFAK

beaverss
06-01-2016, 10:45
Ayak Sesleri

Hep bu ayak sesleri, hep bu ayak sesleri,
Dolaşıyor dışarıda, gün batışından beri,
Bu sesler dokunuyor en ağrıyan yerime,
Bir eski çıban gibi işliyor içerime,
Ey şimdi kara haber gibi bana yaklaşan,
Sonra saadet olup yanımdan uzaklaşan,
Sesler, ayak sesleri kesilmez çıtırdılar!
Bana gelen müjdeyi galiba caydırdılar,
Böyle adım atarlar, ayrılanlar eşinden,
Böyle yürür, gidenler, bir tabutun peşinden,
Kimsesiz gecelerim, bu kesik sesle doldu,
Artık, atan kalbimde bir ayak sesi oldu
Bir gün, sönük göğsüme düştüğü vakit başım
Benden ayrılıyormuş gibi bir can yoldaşım,
Gittikçe uzaklaşan bu sesi duya duya,
Yavaşça dalacağım, o kalkılmaz uykuya

Necip Fazıl Kısakürek

beaverss
06-01-2016, 10:45
Demedim Mi?

Oraya gitme demedim mi sana?
Seni yalnız ben tanırım demedim mi?
Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi benim?

Bir gün kızsan bana

alsan başını yüzbin yıllık yere gitsen
Dönüp kavuşacağın yer benim demedim mi?

Demedim mi şu görünene razı olma
Demedim mi sana yaraşır otağ kuran benim asıl.
Onu süsleyen bezeyen benim demedim mi?

Ben bir denizim demedim mi sana.
Sen bir balıksın demedim mi


Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın.
Senin duru denizin benim demedim mi?

Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
Demedim mi senin uçmanı sağlayan benim


Senin kolun kanadın benim

demedim mi?

Demedim mi yolunu vururlar senin


Demedim mi tövbeni bozarlar senin.

Oysa senin ateşin benim

sıcaklığın benim demedim mi?
Onu süsleyen bezeyen benim demedim mi?

Ben bir denizim demedim mi sana.
Sen bir balıksın demedim mi


Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın.
Senin duru denizin benim demedim mi?

Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
Demedim mi senin uçmanı sağlayan benim


Denin kolun kanadın benim

demedim mi?

Demedim mi yolunu vururlar senin


Demedim mi tövbeni bozarlar senin.

Oysa senin ateşin benim

sıcaklığın benim demedim mi?

beaverss
06-01-2016, 10:46
Vur da Öyle Git

İdam mahkumunun söz hakkı vardır
Bari son arzumu sor da öyle git
Arının çiçekte göz hakkı vardır
Bir buse için dur da öyle git

Madem gidiyorsun bura son durak
Ne adres, ne mektup, ne resim bırak
Kendinden bir parça bir cisim bırak
Saçından birkaç tel ver de öyle git

Ardımdan bir damla yaş dökeceksen
Adımı andıkça ah ah çekeceksen
Kabrime bir gonca gül dikeceksen
Ne olur yaşatma vur da öyle git

Hem yıllarca oyna gönül sahnemde
Hem perdeyi kapat en mutlu demde
Sitem oklarına hedef sinemde
Açtığın yarayı sar da öyle git

Pişmanlık duyarda dönersen geri
Gel de gör aşkından kalan eseri
Seyret ateşinin düştüğü yeri
Hasretin zulmünü gör de öyle git

CEMAL SAFI

beaverss
06-01-2016, 10:46
ETME

Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme

Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme

Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme

Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme

Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme

Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme

Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme

Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme

Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme

Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme

Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme

Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme

İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme

beaverss
07-01-2016, 11:15
SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN

Her şey sende gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif
kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakini gördüğüdür rengin
Yaşadıklarını kar sayma
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna
Ne kadar yaşarsan yaşa
Sevdiğin kadardır ömrün
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme, bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi;
Sevdiğin kadar sevileceksin
Ay ışındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü his ettiğin kadar güçlü
Kendini güzel hissettiğin kadar güzel
İşte budur hayat, işte budur yaşamak
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün;
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin
Bunu da öğren;
SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN

Can YÜCEL

beaverss
07-01-2016, 11:16
Gitmek (CAN YÜCEL )


Bugünlerde herkes gitmek istiyor.
Küçük bir sahil kasabasına,
Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara…

Hayatından memnun olan yok.
Kiminle konuşsam aynı şey…
Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.

Öyle “yanına almak istediği üç şey” falan yok.
Bir kendisi.
Bu yeter zaten.
Her şeyi, herkesi götürdün demektir.
Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
Ama olmuyor.

Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor.
Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor.

Böyle gidiyoruz işte.
Bir yanımız “kalk gidelim”,
öbür yanımız “otur” diyor.

“Otur” diyen kazanıyor.
O yan kalabalık zira…
İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
Güvende olma duygusu…
En kötüsü alışkanlık.
Alışkanlığın verdiği rahatlık,
Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
Kalıyoruz…
Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.

Evlenmeler…
Bir çocuk daha doğurmalar…
Borçlara girmeler…
İşi büyütmeler…
Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.



Misal ben…
Kapıdaki Rex’i bırakıp gidemiyorum.
Değil bu şehirden gitmek,
İki sokak öteye taşınamıyorum.
Alıp götürsem gelmez ki…
Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında,
Herkes onu, o herkesi seviyor.
Hangi birimizle gitsin?

“Sırtında yumurta küfesi olmak” diye bir deyim vardır;
Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin,
Kendi imalatımız küfeler.

Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
Ölüm var zira.
Ölüme inat tutunmak lazım,
İnadına kök salmak lazım.

Bari ufak kaçışlar yapabilsek.
Var tabii yapanlar, ama az.
Sadece kaymak tabakası.
Hepimiz kaçabilsek…
Bütçe, zaman, keyif… Denk olsa.
Gün içinde mesela… Küçücük gitmeler yapabilsek.
Ne mümkün.
Sabah 9, akşam 18
Sonra başka mecburiyetler
Sıkışıp kaldık.
Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli
Bu kadar ağır olmamalı.

Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
Bir ömür karşılığı, bir ömür yani.
Ne saçma…
Bahar mıdır bizi bu hale getiren? Galiba.

Ben her bahar aşık olmam ama
Her bahar gitmek isterim.
Gittiğim olmadı hiç,
Ama olsun… İstemek de güzel.

beaverss
07-01-2016, 11:16
ARKADAŞIM BADEM AĞACI
Sen ağaçların aptalı
Ben insanların
Seni kandırır havalar
Beni sevdalar
Bir ılıman hava esmeye görsün
Düşünmeden gelecek karakış..
Acarsın çiçeklerini ..
Bense hayra yorarım gördüğüm düşü...
Bir güler yüz bir tatlı söz..
Açarım yüreğimi hemen
Yemişe durmadan çarpar seni karayel
Beni karasevda
Hem de bilerek kandırıldığımızı
Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza
Koş desinler bize şaşkın
Sonu gelmese de hiç bir aşkın
Açalım yine de çiçeklerimizi
Senden yanayım arkadaşım
Havanı bulunca aç çiçeklerini
Nasıl açıyorsam yüreğimi
Belki bu kez kış olmaz
Bakarsın sevdan düş olmaz
Nasıl vermişsem kendimi son sevdama
Vur kendini sen de bu güzel havaya
AZİZ NESİN

beaverss
07-01-2016, 11:16
AN GELİR


an gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar
gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
çalgılar susar heves kalmaz
şatârâbân ölür

şarabın gazabından kork
çünkü fena kırmızıdır
kan tutar / tutan ölür
sokaklar kuşatılmış
karakollar taranır
yağmurda bir militan ölür

an gelir
ömrünün hırsızıdır
her ölen pişman ölür
hep yanlış anlaşılmıştır
hayalleri yasaklanmış
an gelir şimşek yalar
masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
direkler çatırdar yalnızlıktan
sehpada pir sultan ölür

son umut kırılmıştır
kaf dağı'nın ardındaki
ne selam artık ne sabah
kimseler bilmez nerdeler
namlı masal sevdalıları
evvel zaman içinde
kalbur saman ölür
kubbelerde uğuldar bâkî
çeşmelerden akar sinan
an gelir
-lâ ilâhe illallah-
kanunî süleyman ölür

görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek
kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
saatlı bir bombadır patlar
an gelir
attilâ ilhan ölür

Yazar : ATTİLA İLHAN

beaverss
07-01-2016, 11:17
Güçlü Olacaksın Çocuk

Ne kadar olumsuzluk yaşarsan yaşa;
insanlara en az yansıtmalısın…
Hatta elinden geliyorsa, hiç bilmemeliler…
Sen öyle mutlu görünmelisin ki,
Tahmin bile edemesinler..

Güçlü olmalısın çocuk..
Bir damla gözyaşına şahit olmamalı kimse..
Ağlama demiyorum, ağla..
Ama sen bile bilme ağladığını..
Eğer gülemiyorsan, tepkisizliği takın..

Güçlü olmalısın çocuk..
Haksızlığa da uğrasan,
En sevdiğini de yitirsen..
Hatta kimsesiz kalsan..
Cebinde beş kuruş paran da olmasa…
Sakat da olsan..
Ne koşulda olursan ol, güçlü olmalısın..
Sabit kalabilmelisin fırtınalarında dünyanın..
Sen, kazanmak için varsın..
Vazgeçmeyi düşünmek gibi bir lüksün de yok zaten…
Beğenmiyorsan kuralları,
Çekip gidemezsin evin kapısından çıkar gibi..
İstemediklerini de gönderemezsin üstüne üstlük..
Kabullenmen lazım..
Herkesten farklı olduğunu düşünsen de sen…
Herkesten biri olduğunu unutmayacaksın..
Kimsenin seni anlamadığını düşünüyorsan eğer,
Anlatmaya çalışmayacaksın…
Bir de gururun üstün gelmeli..
Gururunu kişiliğin belleyeceksin…
Ne ayaklar altına alacaksın duygusal zayıflığına yenilip,
Ne de inciltilmesine müsaade edeceksin.

Güçlü olmalısın çocuk!
Herkesten, her şeyden daha güçlü…
Ölümüne seveceksin yurdunu mesela…
Yahut bir kızın kızıl saçlarını..
Ama ölümü sen seçmeyeceksin…
Cesaretin ağır basacak…
Korkmayacaksın kimseden!
Hiçbir olgu korkutmaya yetmeyecek seni!
En önemlisi de ne biliyor musun çocuk?
Çok acılara şahit olacaksın…
Çok acılar tadacaksın..
İsyan sözcükleri günışığına çıkmak için
Dilinin ucunda bekliyor olacaklar..
Ama sen daima sabırlı olacaksın… olmalısın…

Çünkü güçlüsün sen…
Öyle olacaksın…
Kimse bilmeyecek, çözemeyecek seni..
Sen anlaşılmaz olacaksın bir monalisa gibi…
Belki natürmort yanında halt etmiş kalacak…
Çözülemeyeceksin..
Birileri seni çok az da olsa anladığında,
Kaybettiğin süsü verdiğin savaşını kazanmış olacaksın…
Güçlü olacaksın çocuk,
Yorulmayacaksın..
Anlatmayacaksın…
Her vurgunda daha da dik duracaksın…
Güçlü olacaksın…
Tüm kaybettiğim aşklarıma,
Sen sahip çıkacaksın.

beaverss
07-01-2016, 11:17
Sessiz köşelerin arkadaşı ayrılık
Karanlık gecelerin sırdaşı ayrılık
Umutsuz kişilerin yoldaşı ayrılık
Ayrılmaz ayrılık, sadıktır sevdiğine

Anlamsız cümlelerin öznesi ayrılık
Zamansız bitişlerin gözdesi ayrılık
Oransız sevmelerin yüzdesi ayrılık
Ayrılmaz ayrılık, sadıktır sevdiğine

Zamansız ölüm kadar yakındır ayrılık
Hücum sözüyle kalbe akındır ayrılık
Kaşındıkça kanayan acındır ayrılık
Ayrılmaz ayrılık, sadıktır sevdiğine

Doğduğun gün yazılan kaderdir ayrılık
Nöbetini bekleyen askerdir ayrılık
En beterinden bile beterdir ayrılık
Ayrılmaz ayrılık, sadıktır sevdiğine

Muhterem Aslan

beaverss
07-01-2016, 11:17
Ölüm Zevki

Ölüm zevkin diriyken al
Canı sana verene sal
Madde isen manaya dal
Allah Allah Allah ile

Ölüm melamiye zevktir
Sevmek acı değil şevktir
Kabir korku değil meşktir
Allah Allah Allah ile

Ölüm gurbetten sılaya
Vaslolan gelmez dünyaya
Allah sığmaz bir saraya
Allah Allah Allah ile

Ölüm tevhidin sefası
Adem olmanın vefası
İnsan Haktır hem de hası
Allah Allah Allah ile

Ölüm varışdır gönüle
Kaptırma kendini sele
Hak sığarmı söze dile
Allah Allah Allah ile

Ölüm sınama tahtası
Dünya Mevlanın sahası
Teslim olmanın sırası
Allah Allah Allah ile

Gönüllü yürüyor hakka
Ölen madde mana başka
Ladan girer elbet aşka
Allah Allah Allah

beaverss
07-01-2016, 11:17
Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma
Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.
Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum

Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!

Seni sevdim ben.

Yanarak, yıkılarak
Aklıma her geldiğinde ağlayarak..

beaverss
07-01-2016, 11:18
Aşka Dair

Aşk bir muamma gibidir çözebilene aşk olsun
Aşk bulutunun üstünde gezebilene aşk olsun

Aşk gönülün hitabıdır divanenin hesabıdır
Aşk şiirin kitabıdır yazabilene aşk olsun

Aşk incelik aşk azamet aşk özveri aşk nezaket
Aşk imandır aşk ibadet hazzı bilene aşk olsun

Aşk ilahların sathıdır aşk benliğin ruhsatıdır
Aşk kayalardan katıdır ezebilene aşk olsun

Aşk Ali'ye Kamber gibi aşk mis gibi amber gibi
Aşk sihirli çember gibi bozabilene aşk olsun

Aşk deli aşk akil eder aşk uzağı yakın eder
Aşk ateştir aşk kül eder tozabilene aşk olsun

Aşk irfan alimin huyu aşk Kevser Zemzemin suyu
Aşk bir sonsuz derin kuyu kazabilene aşk olsun

Aşk ilimdir aşk keramet aşk asalet aşk nedamet
Aşk güvendir aşk saadet erebilene aşk olsun

Aşk mekanı arı yerdir ziyareti gönüllerdir
Aşk benlikten ileridir özge bilene aşk olsun

Aşk uğraştır aşk emektir aşk sevmektir sevilmektir
Aşk demek Şahin demektir sezebilene aşk olsun

beaverss
07-01-2016, 11:18
Yalnızlığı Denemek

gecenin ortasında ne işin var
yıldızlara dokunma yanarsın
bak birazdan ay da batacak
karanlık bulaşmasın ellerine
tersine döner yolunu bulamazsın

içi dışı uzay tozu yansımalar
sahi mi yalan mı anlayamazsın
bir rüya gemisi iskele sancak
dokunup geçiyor hayallerine
ağlayasın gelir ağlayamazsın

sevmek insanın yüreği kadar
küçükse büyüğünü taşıyamazsın
yalnızlığı da dene oldu olacak
nasıl yankılanır derinden derine
iyi midir kötü mü çıkaramazsın

insan insanı kendisi tamamlar
içinde başka dışında başkasın
eksikliğin fazlana elbet bulaşacak
öbürü sığacak bunun derisine
yoksa sabaha sağ çıkamazsın

Atilla İlhan

beaverss
07-01-2016, 11:18
Anlatılamazsın


Sen bir sihir olmalısın
Anlatılamazsın
Dokunmaya korkuyor ürkek ellerim
Bu sihir bu büyü bozulur diye
Sendeki sıcaklığı bir türlü çözümleyemedim
Nedensizce hiç sorgulamaksızın
Tüm içtenliğiyle bağlandı sana
Sevgilerin en büyüğüyle bu yürek
Gizemin beni daha da çok sürüklüyor peşinden
Çırpındıkça daha da çok batıyorum senli hayallere
Yine çekildim sessizce bir köşeye
Durmadan hiç yorulmaksızın
Seni düşünüyorum
Her anım dolu seninle
Güzelliğin esti hain bir rüzgar gibi yüreğime
Ürperdi tenim özledi seni içim
Sonu yok bunun ilerisi karanlık
Pusuda bekliyor acılar
Tuzak bana bu aşk
Mutluluğun sonu acıların başlangıcı bunu biliyorum
O büyülü endamın yinede çekiyor beni
İlerliyorum belirsiz bir yol üzerinde
Sana doğru yürüyorum
Karşı koymak imkansız kaçınılmazsın
En ufak hareketin bile beni etkiliyor nazlı güzelim
Sitemin bile hoş geliyor
Her halini seviyorum
İşte gözlerimin önünde salınarak yürüyüşün
Kulaklarımda bütün dertlerimi unutturan tatlı gülümseyişin
Aklımı başımdan alıyor
Gülerken yanağında beliren gamzelerin
Gülmek sanki senin için yaratılmış
İçimde bir sevinçsin
Ama ürkek tedirgin
Gözlerimde eşsizsin
Yaşamak anlamsız sensiz
Sessiz dünyam seninle birlikte bozuluyor
Yüreğimden bir ses yükseliyor dalga dalga
Sözler mısralaşıyor
Seninle anlam kazanıyor
Ve sonunda sen dudaklarımdan
Hiç düşmeyen o hüzünlü sitemkar şiir

‘‘ Ellerimi uzatsam tutar mısın narin ellerinle
Karanlıkta kalmış ruhumu çıkartır mısın aydınlık yerlere
Yüreğimi versem sever misin benim gibi sende delice
Vazgeçilmezsin bebeğim ayrılık olmasın kaderimizde ’’

beaverss
07-01-2016, 11:18
BÜLBÜL
Bütün dünyâya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım;
Nihayet, bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştım.
Şehirden kaçmak isterken sular zaten kararmıştı,
Pek ıssız bir karanlık sonradan vâdiyi sarmıştı.
Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hılkat kesilmiş lâl...
Bu istiğrâkı tek bir nefha olsun etmiyor ihlâl
Muhîtin hâli "insâniyyet"in timsâlidir, sandım;
Dönüp mâzîye tırmandım, ne hicranlar, neden andım!

Taşarken haşrolup beynimden artık bin müselsel yâd,
Zalâmın sinesinden fışkıran memdûd bir feryâd,
0 müstağrak, o durgun vecdi nâgâh öyle coşturdu
Ki vâdiden bütün, yer yer, enînler çağlayıp durdu.
Ne muhrik nağmeler, yâ Rab, ne mevcâmevc demlerdi;
Ağaçlar, taşlar ürpermişti, gûya Sûr-i Mahşerdi!

-Eşin var, âşiyanın var, baharın var, ki beklerdin;
Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin ?
0 zümrüd tahta kondun, bir semâvî saltanat kurdun;
Cihânın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun,
Bugün bir yemyeşil vâdi, yarın bir kıpkızıl gülşen,
Gezersin, hânmânın şen, için şen, kâinatın şen.
Hazansız bir zemin isterse, şâyed rûh-i ser-bâzın,
Ufuklar, bu'd-i mutlaklar bütün mahkûm-i pervâzın.
Değil bir kayda, sığmazsın - kanadlandım mı - eb'âda;
Hayâtın en muhayyel gayedir ahrâra dünyâda,
Neden öyleyse mâtemlerle eyyâmın perîşandır?
Niçin bir damlacık göğsünde bir umman hurûşandır?
Hayır, mâtem senin hakkın değil... Mâtem benim hakkım:
Asırlar var ki, aydınlık nedir, hiç bilmez âfâkım!
Tesellîden nasîbim yok, hazân ağlar bahârımda;
Bugün bir hânmansız serseriyim öz diyârımda!
Ne husrandır ki: Şark'ın ben vefâsız, kansız evlâdı,
Serâpâ Garba çiğnettim de çıktım hâk-i ecdâdı!
Hayâlimden geçerken şimdi, fikrim herc ü merc oldu,
SALÂHADDÎN-İ EYYÛBÎ'lerin, FATİH'lerin yurdu.
Ne zillettir ki: nâkûs inlesin beyninde OSMAN'ın;
Ezan sussun, fezâlardan silinsin yâdı Mevlâ'nın!
Ne hicrandır ki: en şevketli bir mâzi serâp olsun;
O kudretler, o satvetler harâb olsun, türâb olsun!
Çökük bir kubbe kalsın ma'bedinden YILDIRIM Hân'ın;
Şenâatlerle çiğnensin muazzam Kabri ORHAN'ın!
Ne heybettir ki: vahdet-gâhı dînin devrilip, taş taş,
Sürünsün şimdi milyonlarca me'vâsız kalan dindaş!
Yıkılmış hânmânlar yerde işkenceyle kıvransın;
Serilmiş gövdeler, binlerce, yüz binlerce doğransın!
Dolaşsın, sonra, İslâm'ın harem-gâhında nâ-mahrem...
Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem!
[Safahât, Yedinci Kitap]

beaverss
07-01-2016, 11:19
İBADET
Küçük bir tebessüm, içten bir selam,
Dosta hatır soran bir-iki kelam,
Kısaca diyor ki; insana İslam,
İhlasla yaptığın her şey ibadet
***
Doğuştan var olan iman özüyle,
İlimler kaynağı Kur’an sözüyle,
Maddeye hükmeden gönül gözüyle,
Her şeyde bir mana görmek ibadet
***
Gönül buzlarını sevgiyle delmek,
Melekle insanın farkını bilmek,
Kulda kusur varsa affedip silmek,
Kırılmış bir kalbe girmek ibadet
***
Biliyorsa eğer göz bakmasını,
Bir ziyafet görür çorba tasını,
Dünya sofrasının her lokmasını,
Nimet bilinciyle tatmak ibadet
***
Bir görünmez kaza olsa da neden,
Hasta yatağında kıvransa beden,
Mevla’dan gelene isyan etmeden,
Sancılara sabır katmak ibadet

beaverss
07-01-2016, 11:19
TÜRKİYEM İÇİMDE
Vatandan uzakta sanmayın beni
Türkiyem içimde,ayrı değilim
Gurbetçi diyerek, anmayın beni
Türkiyem içimde, ayrı değilim

Ay-yıldız göğsümde, şanım, gururum
İmanım kalbimde, parlayan nur’um
Vatanım ben sana kurban olurum
Türkiyem içimde, ayrı değilim

Vatan sevgisini, bildim imanla
Her karış toprağı, yoğrulmuş kanla
Türkiye devleti, kurulmuş şanla
Türkiyem içimde, ayrı değilim

Atamın, babamın, anamın yeri
Ruhumdur, nur’umdur, gözümün feri
Et kemik misali, daha ileri
Türkiyem içimde, ayrı değilim

Mikdatî der yoktur başka vatanım
Senin hasretinle, matem tutanım
Türkiyem bendendir, ben de ondanım
Türkiyem içimde, ayrı değilim

beaverss
07-01-2016, 11:19
DESEM Kİ ...

Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır ,
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor ,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini ,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim ,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını ,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm ,
Sende tattım yemişlerin cümlesini .

Desem ki sen benim için ,
Hava kadar lazım ,
Su kadar mübarek ,
Nimettensin ,nimettensin !

Desem ki ...
İnan bana sevgilim inan ,
Evimde şenliksin , bahçemde bahar ,
Ve soframda en eski şarap .
Ben sende yaşıyorum ,
Sen bende hüküm sürmektesin .
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini ,
Rüzgarlarla , nehirlerle, kuşlarla beraber .
Günlerden sonra bir gün ,
Şayet sesimi fark edemezsen ,
Rüzgarların , nehirlerin , kuşların sesinden ,
Bil ki ölmüşüm .
Fakat yine üzülme , müsterih ol ,
Kabirde böceklere ezberlettim güzelliğini ,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede ,
Hatırla ki mahşer günüdür ,
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum ...

beaverss
07-01-2016, 11:19
Var mı tarifini bilen...?

Kula kulluk ettiren, kulu kula kırdıran,

İnsanı Allah a ulaştıran ya da cehenneme attıran, nedir?

İnanın çoğunuz bilmiyorsunuz..!

Aşk; insanın suçu, günahı, zulmeti,

Aşk; insanın hakimi, avukatı, koruyucusudur.

Aşk; insanın hem haramı hem helali,

Aşk; insanın kuvveti, sabrı, güvenidir.

Belki dünyanın en güzel duyguları,

Belki de en iğrenç hisleri...

Her kafadan bir ses çıkıyor.

Kimi kendini asmış, kimisi mutluluğa kavuşmuş,

Kimi şiirler döktürmüş.

Aşk sadece bir insana körükörüne bağlanmak mı?

Onu seviyorum deyip bazen hayatını mahvetmek mi?

Bu kadar basit olmamalı, peki o zaman nedir?

Tam olarak nedir, iyi mi kötü mü..?

Kim karar veriyor buna,

Hiç düşündünüz mü?

Aslında suçluları biz biliyoruz,

Dünya ve insan, hemde haber bile vermeden.



İçinde Allah aşkı olmayan,

Peygamber sevgisi olmayan aşk neye yarar, kime fayda verir.

Seveceksen Allah ı sev, Allah için sev.

AŞK;

Hz.İbrahim in ateşe atıldığı zaman ki teslimiyettir,

Hz.Eyyub un hastalığa karşı sabrıdır, zaferidir,

Hz.Davud un sesidir, eliyle demire şekil vermesidir,

Hz.Salih in kayadan çıkan devesidir

Hz.Musa nın kızıldenizi ikiye bölen asasıdır

Hz.İsa nın kokusunu bile hissettiği Son Peygamber i müjdelemesidir

Hz.Muhammed in doğardoğmaz "ümmetim ümmetim " demesidir

Hz.Muhammed in Allah a olan teslimiyetidir

Hz.Muhammed söylüyorsa doğrudur diyen Hz.Ebubekr in sadakatidir

Hz.Ömer in adaleti bile hayran bırakan adilliğidir

Hz.Osman ın şeytanı bile utandıran hayasıdır, edebidir

Hz.Ali nin cesaretidir, ilmidir

Hz.Hüseyin in haksızlığa karşı yürümesidir, şehadetidir

Sahabenin ve Ehli Beyt in yaşayışıdır

Hz.Yunus un cenneti istemeyip Allah a "Bana Seni gerek Seni" demesidir

Hz.Mevlana nın nefesidir, sema sıdır, Gel demesidir

Çöllere düşen Mecnun un gözlerinin dağlanmasıdır

Bülbülün güle ötüşü, ölen sahibin başında bekleyen attır

Ezan-ı Muhammed-i okununca felaha,kurtuluşa,namaza koşmaktır

Kur'an-ı Kerim okununca anlamasan bile onu kalbinde hissetmektir

Bir Allah Dostunun yüzüne bakıp Allah ı hatırlamaktır

Gönülden gelen bir Kelime-i Şehadettir

Allah ve Rasulunun adı anılınca göz yaşı dökmektir

Allah a kul, Habibine layıkıyla ümmet olmaktır

Yardıma muhtaç birisine yardım etmek, bir açı doyurmaktır

İnsanlara iyiliği tavsiye etmek,kötülüklere karşı uyarmaktır

Yoldaki bi taşı kenara koymaktır

İnsanlara yardım etmek enazından güleryüzlü olmaktır

Helal kazanıp helal yemektir

Ailesi için çalışıp didinmek, alın teri dökmektir

İSLAM ı doya doya yaşamaktır.

Aşk; Sadece kuru bi sevgi yada sonu belli bir macera hevesi değildir,

CANAN la bir CAN olmaktır, onu hergün daha fazla sevmektir,

ALLAH için sevmektir.

Aşk; sadece seni seviyorum demek değil

Ve Allah yolunda daha bir çok şey...

beaverss
07-01-2016, 11:19
TAHİRLE ZÜHRE MESELESİ

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.

Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Nazım Hikmet

beaverss
07-01-2016, 11:20
İKİ KALP

İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde kazanması zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmış göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

Cemal Süreya

beaverss
07-01-2016, 11:20
EŞDEĞERİYLE YAN

Eşdeğeriyle yanyana yürürken
Cehennem sokağında birey olmak,
Ve en inceldikten sonra
İlkel sözcüklerle konuşmak seninle.
Saat beş nalburları pencerelerden
Madeni paralar gösteriyorlar,
Yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,
Bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.
Hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

Cemal Süreya

beaverss
07-01-2016, 11:20
Karşılıksız Aşk

Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yanlız seni, yanlız senin gözlerini

Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli

Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

Raslaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi...

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri

Cemal Süreya

beaverss
07-01-2016, 11:20
Ben yürürüm yana yana
Aşk boyadı beni kana
Ne âkilem ne divane
Gel gör beni aşk neyledi

Gâh eserim yeller gibi
Gâh tozarım yollar gibi
Gâh akarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi

Akar suların çağlarım
Dertli ciğerim dağlarım
Şeyhim anuban ağlarım
Gel gör beni aşk neyledi

Ya elim al kaldır beni
Ya vaslına erdir beni
Çok ağlattın güldür beni
Gel gör beni aşk neyledi

Ben yürürüm ilden ile
Şeyh anarım dilden dile
Gurbette halim kim bile
Gel gör beni aşk neyledi

Mecnun oluban yürürüm
Ol yâri düşte görürüm
Uyanıp melûl olurum
Gel gör beni aşk neyledi

Miskin Yunus biçareyim
Baştan ayağa yareyim
Dost elinde avareyim
Gel gör beni aşk neyledi

YUNUS EMRE

beaverss
07-01-2016, 11:21
ÜSTÜ KALSIN
Ölüyorum tanrım
Bu da oldu işte.

Her ölüm erken ölümdür
Biliyorum tanrım.

Ama, ayrıca, aldığın şu hayat
Fena değildir...

Üstü kalsın...

CEMAL SÜREYA

beaverss
07-01-2016, 11:21
Ben Sana Mecburum

Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur?
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun

Belki Haziranda mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor

Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin..

Attila İlhan

beaverss
07-01-2016, 11:21
Elveda

Diyorum;
Sefası bitti ömrümün,
Şimdi dağa çıkarım, düze elveda.
Düze duman çöker, düze kar yağar,
Bahara elveda, yaza elveda...

Bahtiyar;
Derinde sızlayıp yaran,
Kalbini dağlayıp üzer herzaman.
Göze hüzün çöker, göze yaş dolar,
Sevince elveda, düşe elveda...

Şimdi özkökünden süzülen benim,
Özge budaklara dizilen benim,
Şimdi ne sen sensin ne de ben benim,
Biz ki biz değiliz bize elveda.

Bahtyar Vahapzade

beaverss
07-01-2016, 11:21
Yeni Bir Sayfada Sana Bakmak

her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine.

bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
her şeyden
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok
köklerim içimde gizlidir
gelen giden açan soran bere budak yok
bir şiir istersin
“içinde benzetmeler olan”
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok

uzun bir yoldan gelen
tedariksiz katıksız bir yolcuyum
yaralı yarasız sevdalardan geçtim
koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
her şeyi anlattım
olan olmayan acıtan sancıtan
bilsem ki sana varmak içindi
bütün mola sancıları
bütün stabilize arkadaşlıklar
daha hızlı koşardım
severadım gelirdim
gözlerinin mercan maviliğine

sana bakmak
suya bakmaktır
sana bakmak
bir mucizeyi anlamaktır

sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
aşk sorgusunda şahanem
yalnız kelepçeler sanıktır
ne yazsam olmuyor
çünkü bilenler hatırlar
hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
bahçıvanlar değil tüccarlardır
sen öyle göz
sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
sen teninde cennet kayganlığı iken
sana şiir yazmak ahmaklıktır

bir tek söz kalır
dişlerimin arasından
ben sana gülüm derim
gülün ömrü uzamaya başlar

verdiğim bütün sözler
sende kalsın isterim
ben sana gülüm derim
gül sana benzediği için ölümsüz
yazdığım bütün şiirler
sana başlayan bir kitap için önsöz

sana bakmak
bir beyaz kağıda bakmaktır
her şey olmaya hazır
sana bakmak
suya bakmaktır
gördüğün suretten utanmak
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır
sana bakmak
Allah’a inanmaktır

beaverss
07-01-2016, 11:22
Küfrüm Edebimi Aştı Bu Gece

Sen benim gözümde bir hiçsin artık,
Nefretim aşkımı aştı bu gece
Bugün ki sözlerin söz müydü artık
Son sözün sabrımı aştı bu gece

Kolayca bitsin bu diyemedin de
Salladın savurdun basiretsizce
Hiç mi ders almadın onca gezdik de
Yağmurun rahmeti aştı bu gece

Yürümeyen neydi,ilişkimiz mi?
Günüm sensiz bomboş deyişimiz mi?
Sensiz yaşayamam çelişkimiz mi?
Yalanın doğrunu aştı bu gece

Evlenmek hayali kapımda idi
Giriş kat evimin boyası yeni
Mobilyan,takımın, alınmış idi
Vuslatım tadını aştı bu gece

Yemedim yedirdim ne varsa sana
Üç kuruşum olsa verirdim daha
Memurdum yoksuldum hatırlasana
Hafızam haddini aştı bu gece

Ayakların donmuş,üşümüştün de
Gece yatamamış üzülmüştüm de
Bir ay oruç tutup yememiştim de
O çizmen boyunu aştı bu gece

Yapılan söylenmez, gelmezmiş dile
Allahtan beklenir kul bilmese de
Kızgınlığım buna, sebep ise de
Sabrım miadını aştı bu gece

Onca gez toz benle,seviyorum de
Sonra git nişanlan bir de ona de
Şerefsizlik değil, nedir bu söyle
Küfrüm edebimi aştı bu gece

Sana son bir sözüm, nasihatım var
Aldığım ahlakla bir terbiyem var
Seni doğurana ana deyip geçmek var
Saygım adabımı tuttu bu gece
Gönlümün romanı bitti bu gece
Hangisine yansam şimdi gün gece
Ömrümden beş yıl gitti bu gece

Bedirhan Gökçe

beaverss
07-01-2016, 11:22
Yasak Sevgili


Gözlerin gözlerimden uzak
Hayalin yine de bana sıcak
Sen yüreğimdeki tuzak
Aşkın bana yasak

beaverss
07-01-2016, 11:22
Sensiz Haftanın Günleri


Pazartesi günü sensiz yeni bir sayfa açtım
Salı günü ne yapacağımı düşünüp hayalinden kaçtım
Çarşamba günü kararımı uyguladım bütün anıları yaktım
Perşembe günü bekledim seni gönül tahtından attım
Cuma günü olmayacağını anladım pişmanlık şurubundan tattım
Cumartesi günü hüzünlendim alkol şişelerine battım
Pazar günü toparlandım gönül yarama tuz bastım
Pazartesi günü sensiz yeni bir sayfa açtım

beaverss
07-01-2016, 11:23
Sevgiliye


Yine karamsarım gözlerin geliyor aklıma
Dokunamadığım saçların
Sana sesleniyorum
Beni duyuyor musun.?

Gözlerim sana yaklaşmak istemiyor
Ama yüreğim görmeyi diliyor
Seni en çaresiz anında
Beni hissediyor musun.?

Gözlerim kaçtıkça senden
İhanet ediyor yüreğim
Büsbütün bağlanıyorum
Beni anlıyor musun.?

İstemiyorum yeni bir acı daha
İstemiyorum sevmeyi karşılıksız
Sen ufkumdaki güneşim
Beni seviyor musun.?

beaverss
07-01-2016, 11:23
Bu yol nereye gider
Bir kuğunun boynuna dokunurken...
Yol bir yere gitmez
İçerde
Düz saçlara uğrar
Ayak üstü bir akşamüstü
Her plansız ürperişin sonu
Hüsran
Ve hüsran
Çok sanat müziği bir kelimedir

Yol bîr yere gitmez
O bir durma biçimidir
Yol yoluyla gidebilir yare
Yoldan çıkabilir apansız
Ve ömür bitebilir yoldan önce
Ama yol bir yere gitmez
O bir durma biçimidir

Yaşamak
Hızlı bir ölme biçimidir
Düşünce ışıktan yavaşsa
Erken gidilmelidir

Gerdan sözcüğüne
Bir kuyumcuda da rastlayabilirsin
Bir kasapta da
Kalbin sızlamaz
Bir kuzu yüreğini vitrinde görünce
O bir beslenme biçimidir

Ama korkarsın
Kurdun sevdiği havadan
Ayakkabı yaparsın yılandan

Yol bir yere gitmez
O bir durma biçimidir
Her garantiyi istersin hayattan
Oysa ölümle yaşam arası
Uzun malum ince bir yol
Bir yere gitmez
O bir ölme biçimidir

İyi yolculuklar denmez bir gidene
Yapılamaz çünkü
Çok yolculuk bir seferde
Yolcu denmez her gidene
Herkes o yolun taraftarı olmayabilir
Hiçbir sürgün
Gittiği yolu sevmez mesela

Yol bir yere gitmez
O bir susma biçimidir
Soğuk bir taşıtın uğultusunda - Yılmaz erdoğan

beaverss
07-01-2016, 11:23
ÇEKMECE
Büyüklerle ben yapamıyorum
çocuklar da almıyor beni oyunlarına
devlet dairesinde
yangından kurtarılmayacak
sıkışmış bir çekmece gibiyim
açılamıyorum sana
Kardeşiyle sokaklarda hep
bir örnek giydirilen sen
nasıl sevmezsin eşitliği
yürürken düşen çoraplarını
aynı hizaya getirmek için
annen değil miydi önünde diz çöken
Öpüşme sahnesinin tam ortasında
içeri girdiğin yazlık sinemanın
yer göstericisiyim
yürüyorsun fenerimin ışığında
yer:Kız Kulesi
ve sonu ayrılıkla bitecek
hüzünlü bir aşk filmini oynuyor
beyaz duvarında
Bir kez olsun çıkmazken ağzından
seni sevdiğimi
her gün söylememi yadırgama
bil ki bu şehirde
iskelenin verilmesini
beklemeden atlarım vapurlara
Son karesi gibi Red Kit'in
batan güneşe doğru
sürerken atımı
gitme kal demeni bekliyorum
ama yalnızca
rüzgar çekiştiriyor atkımı
sunay akın

beaverss
07-01-2016, 11:23
Öğrenemedi


Yüreğime öğretemedim
Çok sevmemeyi
Kimi zaman azla yetindi
Bir gülüş bir bakışa razı
Mahkum oldu özlemeye
Kimi zaman karşılıkta beklemedi
Sadece uzaktan sevdi
Aşktan yüreğini sakınarak
Her zaman çok sevdi
Öğrenemedi çok sevmemeyi

beaverss
07-01-2016, 11:23
Büyümek

Büyür ağaçlar maviliklerde,
Bulutlar, aydınlıklar, uzaktan.
Büyür şehirlerin yatakları,
Mevsimlerin üstü, yaşamaktan.


Bir anne gibi genişleyen sabah aydınlığı,
Büyür kanatları yavru serçelerin.
Büyük şehirler ve şehirlerde,
Korkunç hayatı, gecelerin.


Büyür hatıralar gibi ihtiyarlar,
Yaşamayı hatırlarken.
Büyür güzellikleri, vücutları kısmetleri,
Çocuklar uyurken.



Fazıl Hüsnü Dağlarca

beaverss
07-01-2016, 11:24
Vur Da Öyle Git

İdam mahkumunun söz hakkı vardır
Bari son arzumu sor da öyle git
Arının çiçekte göz hakkı vardır
Bir buse içimi dur da öyle git

Madem gidiyorsun bura son durak
Ne adres ne mektup ne resim bırak
Kendinden bir parça, bir cisim bırak
Saçından birkaç tel ver de öyle git

Ardımdan bir damla yaş dökeceksen
Adımı andıkça ah çekeceksen
Kabrime bir gonca gül dikeceksen
Ne olur yaşatma vur da öyle git

Hem yıllarca oyna gönül sahnemde
Hem perdeyi kapat en mutlu demde
Sitem oklarına hedef sinemde
Açtığın yarayı sar da öyle git

Pişmanlık duyar da dönersen geri
Gel de gör aşkından kalan eseri
Seyret ateşinin düştüğü yeri
Hasretin zulmünü gör de öyle git

Ardımdan bir damla yaş dökeceksen
Adımı andıkça ah çekeceksen
Kabrime bir gonca gül dikeceksen
Ne olur yaşatma vur da öyle git

beaverss
07-01-2016, 11:24
Gözüm Kesmiyor

Sessizim ne kadar üzsen de beni
Ağzımı açmaya gözüm kesmiyor
Vurduğun zincirden çözsen de beni
Bırakıp kaçmaya gözüm kesmiyor

Ne olur git deme kalbimi kır da
Meleyen gönlümü kaptırma kurda
Sıratı geçecek imanım var da
Aşkından geçmeye gözüm kesmiyor

Ne çıkar sararıp solsa da yüzüm
Gönlümde baharsın gelse de güzüm
Çekilmez olsa da sitemin nazın
Başka yar seçmeye gözüm kesmiyor

Ne olur git deme kalbimi kır da
Meleyen gönlümü kaptırma kurda
Sıratı gececek imanım var da
Aşkından geçmeye gözüm kesmiyor

beaverss
07-01-2016, 11:24
Rüyalarım Olmasa

Yıldızlara baktırdım, fallara çıkmıyorsun,
Seni görmem imkânsız rüyalarım olmasa.
Pencereden bakmıyor, yollara çıkmıyorsun;
Seni görmem imkânsız rüyalarım olmasa...

Zor mu geldi kalbinde bana sevgi saklamak?
Yakıp gittiğin yeri dönüp bir kez yoklamak?
Değil sabaha kadar seni öpüp koklamak,
Seni sarmam imkânsız rüyalarım olmasa...

Sevmesem özler miyim seni can pahasına?
Ne olur bir fırsat ver, beni bir daha sına.
Adını söyleyemem, senden bir başkasına;
Seni sormam imkânsız rüyalarım olmasa...

Düşlerimde incitsem günlerce uyuyamam,
Sana değil, saçının bir teline kıyamam.
Yıllar sonra dönsen de nerde kaldın diyemem;
Seni kırmam imkânsız rüyalarım olmasa...

Yalvarırım mektup yaz, beş dakkanı ayır da,
Su serp yanan sineme sağlığını duyur da,
Yaban gülü gibisin, dağda, kırda, bayırda;
Seni dermem imkânsız rüyalarım olmasa...

beaverss
07-01-2016, 11:24
Çok eski bir dosttan beni sormuşsun...
Hasretin türküleşmiş bakışlarında...
Güllerin rengi tutuşur mu demişsin hala o sokakta...
Evet ama renkler solgun,gönül iklimlerimiz gibi...
Hala hatırındayım demek...?
Bilmezdim en sert mermerlerde bile yağmurların iz bıraktığını...
Gönlümden nakışlar düşüremedim derken yüreğine...
Üzülmüşsün havadisler alıp...
Dostun ihanetine uğrayan gönül...
Acılarını nasıl taşıyorsan yüreğinde...
N'olurdu bırakıp da gitmeseydin?...
Dünyaya sığdıramadığım yüreğimi...
Avucunun içinde saklayıp...
Beni soruyormuşsun...
Anlatayım sıkılmazsan..
Bir çicek büyütüyorum görsen...
Yemyeşil....
Gözlerin gibi.....
Günde on defa ıslatıyorum belki...
Solmasın diye gözlerimle...
Merak ediyorsun demek...
Ben buyum işte sen gideli.

Ahmet Günbay YILDIZ

beaverss
07-01-2016, 11:25
Vazgeçtim

Ne zaman umrumda ne mekan benim
Yarından vazgeçtim dünden vazgeçtim
Ne bu ömür benim ne de can benim
Ben seni göreli benden vazgeçtim

Derde hedef oldum sen oksun diye
Güllere yalvardım sen koksun diye
Sen yoktun yanımda sen yoksun diye
Akşamdan geceden günden vazgeçtim

Sensiz ne yurdum var ne yerim dedim
Senden sorarlarsa ne derim dedim
Belki kavuşursam üzerim dedim
Ben senin uğruna senden vazgeçtim
SERDAR TUNCER

beaverss
07-01-2016, 11:25
Deme Bari

Bir yudum aşkını bana çok gördün
Çöllere atıp da yüz deme bari
Vermek istemedin istemek verdin
Kendini kendinden süz deme bari

Hem her şeyde varsın hem hepsinde yok
Elestte tek oldun dünyada bir çok
Hem yay ol diyorsun hem hedef hem ok
Çıktığım yokuşa düz deme bari

Beni tat diyerek sen beni tattın
Sanki beni benim için yarattın
Vuslat bile yoktu hicrana attın
Bensiz ol benimle gez deme bari

Tövbeye muhtaçken tövbemin ahı
Sensiz işlemedim hiç bir günahı
Madem ki sağımdan çektin eyvahı
Solumda durana yaz deme bari

Güya her perdeden öte yerdesin
Ya perde yok ya sen sana perdesin
Tamam sustum sormuyorum nerdesin
Taktığın perdeye göz deme bari

Nice dilberleri peşine takıp
Kimin yolda kimin çölde bırakıp
Hadi gel der gibi uzaktan bakıp
Attığın kazığa naz deme bari

Serdar Tuncer

beaverss
07-01-2016, 11:25
Kurbanım

Yar adıyla başlayayım sözüme
Gülsüz bağda bülbül ötmez kurbanım
Sözü önce söyleyeyim özüme
Yoksa kalpten kalbe gitmez kurbanım

Sen senin olmazsan tüm dertler biter
Varını yokunu mürşidine ver
Ustanın elinde kütük ol yeter
Teslim olan zarar etmez kurbanım

Güvenme kendine ben oldum diye
Pişenler hamım der, bir düşün niye
Tövbe lazım ettiğimiz tövbeye
Bir tövbeyle bu iş bitmez kurbanım

İltifat beklemek kırılmak nedir
O kapıdan kovsa sen bacadan gir
Ha sevmiş ha dövmüş ikisi de bir
Sevmese kaşını çatmaz kurbanım

Çalış nasibini al dünyadan yana
Ama sanma dünya yar olur sana
Ahiret parası lazım insana
Güneş hep batıdan batmaz kurbanım

Hizmet yoksa himmet olmaz bu kesin
Hem hizmet nimettir böyle bilesin
Gayret et gönle gir “benimdir” desin
Sultan kölesini atmaz kurbanım

Yap dediğini yap emrine göre
Bu iş bensiz olmaz deme boş yere
O eli tutmuşsa insan bir kere
Nefsini hesaba katmaz kurbanım

Cahiller ağzını açınca ben der
Ben deyip yol alan var mı hiç göster
Eli hep güzel gör kendini hep yer
Tezek su dibine batmaz kurbanım

Günahtı sevaptı bunlar boş hesap
Her neyi yaparsan Allah için yap
Avamın işidir bu hesap kitap
Aşıklar kar zarar gütmez kurbanım

Dua kabul, niye sıddıkın ahı
Ne dedi hızıra nakşibend şahı
Hatırla idrak et anla bu rahı
Ben sadıkım demek yetmez kurbanım

Sadakat ne derse doğru demekmiş
Onsuz doğrulara eğri demekmiş
Sadakat sıddıkın bağrı demekmiş
Ciğer yanar duman tütmez kurbanım

Er olmak isteyen serinden geçer
Bir saki elinden badeyi içer
Seç deseler yarin zehrini seçer
Ağyarın balını tatmaz kurbanım

Sözün özü derdi minnet bil cana
Yare can ver ki can yar olsun sana
Serdar isen serini koy meydana
Kurbanlara bıçak tutmaz kurbanım

Serdar Tuncer

beaverss
09-01-2016, 19:03
Bir dağ başı yalnızlığı

Bir dağ başı yalnızlığı yaşıyorum yeniden...
Dağ başı yalnızlığı ölümden beter.
Hiç kimse aramasa sormasa beni
Sen gelsen yeter...

Huzur ellerinin güzelliğidir.
Gözlerin karşımda mutluluk denizi.
Her sabah soframızda ekmeğimizi
Sen bölsen yeter...

Yüreğim seninle yaylalar kadar serin
Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam
Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam
Sen dolsan yeter...

Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm.
Bende sabır, sende naz...
Gündüzünden vazgeçtim, düşümde biraz
Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter...

Duymasa da hiç kimse
Şâir gönlümün, sende karar kıldığını.
Ve içimin şerha, şerha yarıldığını
Sen bilsen yeter...

Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi.
Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek.
Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek,
Eğilsen yeter...
Yavuz Bülent Bakiler

beaverss
09-01-2016, 19:03
Aklım Çıkıyor

İçmeden resmine bakamıyorum
Kırılırsın diye aklım çıkıyor
İçince karşına çıkamıyorum
Darılırsın diye aklım çıkıyor...

Korkarım derdimi sana dökerken
Utanır gözümden yaşlar akarken
Uzunca yazamam belki okurken
Yorulursun diye aklım çıkıyor....

Yakasız gömleği giysem eğnime
Biricik resmini koysam koynuma
Nezaman geçirsem ipi boynuma
Sarılırsın diye aklım çıkıyor.....

Her beden bir candan sorumlu sanma
Hey ! Ruhu kalbimi saran muamma...!
Benim bir kurşunluk işim var amma!
Vurulursun diye aklım çıkıyor....

Cemal Safi ..

beaverss
12-01-2016, 20:47
KELİMELER -


Yarıda kalmış aşklarının hesapları içinde
Denizlere açıldı içimizden biri
Niçin gittiğini söylemeden.
Doyulmamış arzularla doluydu yelkenleri.
Yıpranmış kelimelerin verdiği güvenden.
Bulacak sanıyordu yenilikleri.
Her an bir yeni su vardı,
Her yeni suda bir yeni an.
Deniz, dalgalarıyla gösteriyordu dışından
Yaşananla düşünülenler arasındaki farkı.
Bitmiyordu köpüklerle renkler
Bir başka damlada, bir başka ışıkta başlamadan.
Gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun.
Dışında ne varsa yeni, ne varsa gerçek.
Yeni manzaralarla gelen yeni duygular
Hani, eski kelimelerle olmasa
İnsanın ömrünce devam edecek.
Gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun.
Anladı,ölmekle yaşamanın birleştiği noktada
Yeni rüzgarlarla esen yeni korkulara
Yeniliklerini bağışlamayan kelimelerin
Nasıl düşman sığınaklar halinde direndiğini.
Anladı, bütün olmuşlarla olanların
Ve bütün olacakların
O kelimelerin içinde
Kendisine varmadan eskidiğini.

ÖZDEMİR ASAF

beaverss
12-01-2016, 20:47
ÖYLE BİR HAYAT YAŞIYORUM Kİ

Öyle bir hayat yaşıyorum ki,
Cenneti de gördüm cehennemi de
Öyle bir aşk yaşadım ki
Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayatı en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım.
Öyle bir rol vermişler ki,
Okudum okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde,
Hem kızdım hem güldüm halime,
Sonra dedimki 'söz ver kendine'
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin.
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin.
Öyle bir hayat yaşadım ki,
Son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymişki zaman,
Hep acele etmem bundan, anladım...

beaverss
12-01-2016, 20:48
Ha Senin Ha Benim

Seyret doya doya, Güneşi ay'ı,
Ha senin, Ha benim, Ne fark eder ki
Kimden esirgeriz, Fani dünyayı,
Ha senin, Ha benim, Ne fark eder ki

Ne hayaller kurdu bak nice canlar,
Nice padişahlar, nice sultanlar,
Mademki yolcuyuz saraylar, hanlar,
Ha senin, Ha benim, Ne fark eder ki

Akibet belliyken bu telaş niye,
Şu kısa ömürden kim almış paye,
İki metre kefen en son sermaye,
Ha senin, Ha benim, Ne fark eder ki

Vefadan payını almayan dünya,
Hiç kimseye yaren olmayan dünya,
Sana da bana da kalmayan dünya,
Ha senin, Ha benim Ne fark eder ki

Uğur Işılak

beaverss
12-01-2016, 20:48
MEDİNE'NİN GÜLÜ

Andım yine Sen'i her şey yâdımdan silindi,
Hayalin gönlümün tepelerinde gezindi;
Bu bir serap olsa da hafakanlarım dindi
Andım yine Sen'i her şey yâdımdan silindi

Keşke her an aşkınla oturup aşkınla kalksam,
Ruhlar gibi yükselip de ufkunda dolaşsam;
Bir yolunu bulup gönlünden içeri aksam
Keşke her an aşkınla oturup aşkınla kalksam

Anladım vaslına ermek için artık çok geç,
Hicranla yanan gönlüm durmadan inleyecek;
İnleyip en taze hislerle hep bekleyecek
Anladım vaslına ermek için artık çok geç


Kalbim bir güvercin kalbi gibi titrerken adından,
Ne olur Sana ulaşmam için kanadından;
Bana bir tüy ver pervaz edeyim hep ardından
Kalbim bir güvercin kalbi gibi titrerken adından

Ey kupkuru çölleri cennete çeviren gül;
Gel o bayıltan renklerinle gönlüme dökül!
Vaktidir ağlayan gözlerimin içine gül!
Ey kupkuru çölleri cennete çeviren gül!

Mecnûn gibi arkanda koşan kulun olayım,
Bir kor saç içime ocaklar gibi yanayım;
Sensiz geçen bu acı rüyadan kurtulayım
Mecnûn gibi arkanda koşan kulun olayım

Aklım uzakta kaldığı günleri saymakta,
Ruhuma sisli-dumanlı bir kasvet yaymakta;
Göster çehreni ki güneş gurûba kaymakta
Aklım uzakta kaldığı günleri saymakta

Son demde hiç olmazsa gurûbum tulû olsun,
Gönlüm ufkunun en taze renkleriyle dolsun;
Her yanda tamburlar çalınsın; neyler duyulsun
Ne olur hiç olmazsa gurûbum tulû olsun

beaverss
12-01-2016, 20:48
ESKİDENDİ ÇOK ESKİDEN

Hani erken inerdi karanlık,
Hani yağmur yağardı inceden,
Hani okuldan, işten dönerken,
Işıklar yanardı evlerde,
Eskidendi, çok eskiden.

Hani ay herkese gülümserken,
Mevsimler kimseyi dinlemezken...
Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
Eskidendi, çok eskiden.

Hani hepimiz arkadaşken,
Hani oyunlar tükenmemişken,
Henüz kimse bize ihanet etmemiş,
Biz kimseyi aldatmamışken,
Eskidendi, çok eskiden.

Hani şarkılar bizi bu kadar incitmezken,
Hani körkütük sarhoşken gençliğimizden,
Daha biz kimseye küsmemiş,
Daha kimse ölmemişken,
Eskidendi, çok eskiden.

Şimdi ay usul, yıldızlar eski
Hatıralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden
Geçen geçti,
Geçen geçti,
Geceyi söndür kalbim
Geceler de gençlik gibi eskidendi
Şimdi uykusuzluk vakti.


Murathan MUNGAN

beaverss
12-01-2016, 20:48
ÇEKİRGE BULUTU

Çekirge bulutu içinde
Koynuma soktuğun ekin;
Çalgılar iki durur sürgün ilinde,
Bir gözü mavidir bir gözü blue.
Gölgede boy atmış top fesleğen,
Bir ilkokul bahçesinde görmüştüm seni,
Marienbad ilkokulu, Nişantaş'ta;
Bir çocuk yeşil örtüyü çekiverdi.
Hızla geçen otobüslerin ardında benzeşmek...
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni

Cemal Süreya

beaverss
12-01-2016, 20:49
Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez;

Eşten, dosttan, sevgiliden ayrılmadan geçilmez.



İçeride bir has oda, yeri samur döşeli;

Bu odadan gelsin diye çağrılmadan geçilmez.



Eti zehir, yağı zehir, balı zehir dünyada,

Bütün fâni lezzetlere darılmadan geçilmez.



Varlık niçin, yokluk nasıl, yaşamak ne, topyekün?

Aklı yele salıverip çıldırmadan geçilmez.



Kayalıklı boğazlarda yön arayan bir gemi;

Usta kaptan kılavuza varılmadan geçilmez.



Ne okudun, ne öğrendin, ne bildinse berhavâ;

Yer çökmeden, gök iki şak yarılmadan geçilmez.



Geçitlerin, kilitlerin yalnız O'nda şifresi;

İşte, işte o eteğe sarılmadan geçilmez!
Necip Fazıl Kısakürek

beaverss
12-01-2016, 20:49
Gözlerin İstanbul Oluyor Birden

Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden.
Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım
Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen
Durgun sular gibi azalacağım
Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen.
Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince
Yalnız gözlerime bak diyeceksin.
Ellerim usulca ellerine değince
Kaybolup gideceksin
Bir elim seni çizecek bütün pencerelere
Bir elim seni silecek.
Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere
Senin için yeni baştan can kesilecek.
Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde
Sonra seni kaybetmek hemen her yerde
Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak
Yapayalnız kalmak iskelelerde.
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden.

Yavuz Bülent Bakiler

beaverss
12-01-2016, 20:49
Yüreğim

Yüreğim
Islaktır benim
Kuytularda ağlamaktan
Ve hafif uçuktur rengi
Kurusun
Diye kaç kez
Güneşe asılmaktan...

Sunay Akın

beaverss
12-01-2016, 20:49
Anılar Defterinde Gül Yaprağı

Anılar Defterinde Gül Yaprağı
Gibi Unutuldum Kurudum
Başıma Düştü Sevda Ağı
Bir Başıma Tenhalarda Kahroldum.
Sen Kimbilir Rüzgarlı Eteklerinle Kimbilir
Hangi İklimdesin
Ben Sensiz Bu Sessizlikle
Deliler Gibiyim
Sensiz Bu Sessizlikle.

Ayrılıkla Başım Belada
Gözlerini Çevir Gözlerime

Yoksa Ben
Sensiz Bu Sessizlikle
Deli Gibiyim
Sensiz Bu Sensizlikle.

Cahit Zarifoğlu

beaverss
12-01-2016, 20:49
Çaresiz

ah bilsen bir bilsen duyduklarımı
sanki bir dağ ağırlığı kalkacak üzerimden
ve nehirler boşalacak bir anda içerimden
sakın bilme...

anlatsan duyarım bütün güzellikleri
erir dağlarımın başındaki kar
sussan içerimde kıyamet kopar
sakın konuşma...

ha küreğe mahkum olmak prangaya vurulmak
ha görmemek gözlerini, ikisi de bir
bütün kördüğümleri çözecek gözlerindir
sakın bakma...

bir haberin gelse iki satırlık
yüreğim birdenbire kanatlanır yücelir
bir martı gibi çıkar kapına gelir
sakın yazma...

çıkıp gittiğinden beri, sessiz sedasız
başıboş kalan esir, zindanda yatan hürüm
dönmezsen çaresiz kalır ölürüm
sakın gelme...

işte dağlar, taşlar şahidim olsun
yüzüme bakma, konuşma, yazma istemiyorum
dipsiz karanlıklara bağırıp duruyorum
sakın işitme...

Yavuz Bülent Bakiler

beaverss
13-01-2016, 17:05
erguvanlardan koru anılarını
gecikmiş bir yağmur gibi çözülüyorsa akşam
"içindeki şarkıyı" mırıldanan masada
geçmiş bir zamanı yanıtlıyorsa kalbin
ve ışıklar
ayın saklı yüzünde kırılıyorsa


soğuk bir ürperti gibi dolaşıyorsa
yangınlardan artakalan teninde
çırılçıplak bir kıvılcım
ırmakları koru göz yaşlarından


"bir belirip bir görünmez" olduysa hayat
düşlerinden koru yalnızlığını
balkonuna ansızın konuveren bir kuşun
balkonundan ansızın uçuveren bir kuşun
kostak kanatlarından
koru içindeki yorgun rüzgârı


ama "ağır bir su gibi" biriktirdiğin
baharlardan kalmış yabani bir erguvan
açıverdiyse ansızın
soğuk bir gecenin ortasına kurulmuş bir masada
"göğün altından geçmeyi" sakın unutma

beaverss
13-01-2016, 17:06
Ben deli bir kadınım
Hep olmazlardadır aklım.
Bakmadan insanın doğasına..
Sonsuzluk isterim mesela, barışta ve aşkta.
Ben deli bir kadınım
Hep olmazlardadır aklım.
Bakmadan su gibi akıp giden yıllara...
Yaşlanmam, meydan okurum zamana
Ben deli bir kadınım
Hep olmazlardadır aklım.
Kör bir inatla inanırım umuda...
Düşerim, düştüğüm uçurumun kıyısından tutunurum hayata
Ben deli bir kadınım
Hep olmazlardadır aklım.
Gün gelir, ellerimle örerim etrafımdaki duvarı
Gün gelir, bir pire için yakarım ısındığım yorganı
Aşk dersen...Hep aynı...
Gencliyimin heyecanı.
Dedim ya; Ben deli bir kadınım.
Kimseyle ilgisi olmaz yaşadığımın.
Mutluluğumu da mutsuzluğumu da,

beaverss
13-01-2016, 17:06
ÇİÇEĞİM
Çiçeğim, bir mesel var, eski bir atasözü
Zararın neresinden dönersen kâr, çiçeğim.
Senin hayat çağının henüz baharı, yazı
Benim ömür bahçeme kar düştü, kar çiçeğim
Baktığım her aynada aldığım tek uyarı
Terk etmen yakın diyor dünya denen diyârı.
Renk düştü gurubuma altın saçından sarı,
Menekşe gözlerinden mor düştü, mor çiçeğim
Sebebini ararsan ağlamaklı sesimin,
Elveda bestesidir sana olan hissimin!
Bahçeleri süslerken senin kiraz mevsimin,
Benim ömür payıma nar düştü, nar çiçeğim
Hiç sevip sevilmedim derken şansım değişti.
Gönlümün imdadına bakışların yetişti.
Senin lâle devrine billûr jaleler düştü.
Benim kasımpatıma kır düştü, kır çiçeğim
Uyanıp bir rüyanın rengârenk yatağından
Ayrılmak ne kadar zor sımsıcak kucağından
Dünyadan giderayak öptüğüm dudağından
Yüreğime aşk denen kor düştü, kor çiçeğim
Seninle gezemedim çıkmadım bir tarafa
Dile düşeriz diye görünmedim etrafa
Utancım mâni oldu aşkımı itirafa
Yüzüme ateş düştü ar düştü ar çiçeğim
Cemâl SÂFİ

beaverss
13-01-2016, 17:07
•hayatta ki herşeyini kaybetmiştir genç.
karanlıkta renkleri görmeye çalışır, ılık bir özlem ile...
boğazında ki düğümü satırlarıyla paylaşır.
titreyen ellerini ovuşturur zaman zaman.
umut gemisine dönüşür son mektubu.
salıverir denize mâtemle.
sitem naralarıyla kalakalır genç.
yine yalnızdır.
hıçkıran kelimeleri uzaklaşır usulca.
ufuklara doğru buğulanır, katran koyusu gözleri.
pili bitmeye yaklaşan bir saat gibidir genç.
karanlığa alışmalıdır

beaverss
13-01-2016, 17:07
Uzaktan Uzağa

Sana haykırmak istiyorum aşkımı...
Dillerin dönmediği gibi..
Sözlerin anlamını taşıyamadığı gibi..
Sana aşkımı anlatmak istiyorum...
Sessiz bir nida ile ortalığı inleterek..
Sana olan sevdamı haykırarak..
Bu deli gönle düştün düşeli..
Muhabbetini anlatmak istiyorum..
Ne güzel bakışlı yarsın sen...
Uzaktan uzağa yazılan bir sevdanın yaşanan hali oldun.
İçimde dinmeyen duygularım var bu gece...
Sana uzanan yollarda yürüyesim değil uçasım var bu gece...
Hiç olmadığı kadar sevesim var seni..
Daha neler var içimde anlatmak istediğim..
Bu nasıl bir aşk...
Girdap gibi...
Sedef içinde inci gibi..
Sen nisan yağmuru oldun...
Ben bir taş iken sayende..
İnci ye döndüm..
Gözlerimde yeşeren bir sevda oldun...
Yaşlar ile beslediğimden...
Anlatamıyorum ki..
Bak nede çaresiz kaldı sözler..
İşte seni anlatamayacak kadar..
Anlatasım var bu gece..
Ve bu gece Sana Aşkımı ilan edesim var...
Nerdesin
Ey Sevgili yar..
Bu gece sana seni anlatasım var...

beaverss
13-01-2016, 17:07
BEN SANA MECBURUM
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.
Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.
Attila İLHAN

beaverss
13-01-2016, 17:09
Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi...

Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi

İnsan hergün anımsar mı aynı gözleri

SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu

Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesten başkaydı işte...

Güldüğün zaman yukarıya bakardın;

Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı...

Ne güzeldiler sen bilmiyordun...

BEN SENİ SEVİYORDUM...

Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler

Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu

Geri dönüyordu, çoğalarak

Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteleyişim oluyordun

Kalp ağrısı oluyordun,

Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,

Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,

Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk

Cesurduk...

Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kırmızıydı bütün karanfiller...

Ben SENİ SEVİYORDUM sen bilmiyordun...

Sevinçlerim oluyordun arasıra sen hiç bilmiyordun

Sonra herhangi biri oldun, bütün sevinçlerim bittikten sonra

Yağmurlar yağdı, serin haziran akşamları

Derken bir gün uzaktan gördüm seni...

Saçların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı

Kalbimi acıttı her zamanki gibi...

Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun

Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir yada boşver bilme en iyisi...

İclal Aydın

beaverss
13-01-2016, 17:09
Gün olur, alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.

Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan.

Hele martılar, hele martılar,
Her bir tüylerinde ayrı telaş!...

Gün olur, başıma kadar mavi;
Gün olur başıma kadar güneş;
Gün olur, deli gibi...

Orhan Veli Kanık

beaverss
13-01-2016, 17:09
Gidelim buradan... Göğsünü sıkan, içini daraltan o laneti geride bırakıp gidelim. Burada yağmur bile güzel yağmıyor artık. Yağmuru güzel yağan bir yerlere gidelim.

Gidelim buradan... Burası bizim değil. Nasıl başederiz bu kadar saçmalıkla? Her şeye sıfırdan başlanabilecek bir yerlere gidelim.

Gidelim buradan... İlaçlarını yanına alma. Kitaplarımı almayayım ben de. Biraz da onlar çıldırtmıyor mu bizi? Havası ilaç, denizi kitap bir yerlere gidelim.

Gidelim buradan... Bıktım tepemizde sallanan manasız sorulardan. Soru sorma artık bana. Soru sormayayım sana. Her türlü sorunun tedavülden kalktığı bir yerlere gidelim.

Gidelim buradan. Burada insanlar kötü. Hep bir şeyler anlatmamızı bekliyorlar, hep bir şeyler anlatmamızı isteyecekler, bitmeyecek bu hiç bitmeyecek. Kimseye bir şey anlatmak zorunda kalmayacağımız bir yerlere gidelim.

Gidelim buradan... Bak uyuyamıyorum yine. Senin de uykuların defolu, bölük pörçük. Huzur içinde uyuyabileceğimiz bir yerlere gidelim.

Gidelim buradan. Ya sen bana gel ya da ben geleyim sana. Sonra gidelim. Hadi...

beaverss
13-01-2016, 17:10
Mona Rosa
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.

Ulur aya karşı kirli çakallar,
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Mona Rosa bugün bende bir hal var.
Yağmur iğri iğri düşer toprağa,
Ulur aya karşı kirli çakallar.

Açma pencereni perdeleri çek,
Mona Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek.
Anla Mona Rosa ben öteliyim.
Açma pencereni perdeleri çek.

Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi,
Bende çıkar güneş aydınlığına.
Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi.
Seni hatırlatır her zaman bana.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi.

Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar,
Işıksız ruhumu sallar da durur.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar.

Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi.
Ellerinden belli olur bir kadın,
Denizin dibinde geziyor gibi.
Ellerin, ellerin ve parmakların.

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana,
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar.
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.

Akşamları gelir incir kuşları,
Konarlar bahçemin incirlerine.
Kiminin rengi ak kiminin sarı.
Ah beni vursalar bir kuş yerine.
Akşamları gelir incir kuşları.

Ki ben Mona Rosa bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında.
Hayatla doldurur bu boş yelkeni.
O masum bakışların su kenarında.
Ki ben Mona Rosa bulurum seni.

Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.
Henüz dinlemedin benden türküler.
Benim aşkım uymaz öyle her saza.
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler.
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.

Artık inan bana muhacir kızı,
Dinle ve kabul et itirafımı.
Bir soğuk, bir mavi, bir garip sızı
Alev alev sardı her tarafımı.
Artık inan bana muhacir kızı.

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak,
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış.
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış.
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak.

Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kuş tüyüne.
Bir tüy ki can verir gülümsesen,
Bir tüy ki kapalı geceye güne.
Altın bilezikler o kokulu ten.

Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister,
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
~Sezai Karakoç

beaverss
13-01-2016, 17:11
ANNABEL LEE

Seneler,seneler evveldi;
Bir deniz ülkesinde
Yaşayan bir kız vardı,bileceksiniz
İsmi Annabel Lee;
Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten
Sevmekden başka beni.

O çocuk ben çocuk,memleketimiz
O deniz ülkesiydi,
Sevdalı değil karasevdalıydık
Ben ve Annabel Lee;
Göklerde uçan melekler bile
Kıskanırdı bizi.

Bir gün işte bu yüzden göze geldi,
O deniz ülkesinde,
Üşüdü rüzgarından bir bulutun
Güzelim Annabel Lee;
Götürdüler el üstünde
Koyup gittiler beni,
Mezarı ordadır şimdi,
O deniz ülkesinde.

Biz daha bahtiyardık meleklerden
Onlar kıskandı bizi,_
Evet!_bu yüzden (şahidimdir herkes
Ve o deniz ülkesi)
Bir gece bulutun rüzgarından
Üşüdü gitti Annabel Lee.

Sevdadan yana ,kim olursa olsun,
Yaşça başca ileri
Geçemezlerdi bizi;
Ne yedi kat gökdeki melekler,
Ne deniz dibi cinleri,
Hiçbiri ayıramaz beni senden
Güzelim Annabel Lee.

Ay gelip ışır hayalin eşirir
Güzelim Annabel Lee;
Bu yıldızlar gözlerin gibi parlar
Güzelim Annabel Lee;
Orda gecelerim,uzanır beklerim
Sevgilim,sevgilim,hayatım,gelinim
O azgın sahildeki,
Yattığın yerde seni .

beaverss
13-01-2016, 17:39
KAR
Kardır yağan üstümüze geceden,
Yağmurlu, karanlık bir düşünceden,
Ormanın uğultusuyla birlikte
Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte
Kar yağıyor üstümüze, inceden.

Sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
Unutulmuş güzel şarkılar için
Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan,
Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu'dan
Sesin nerde kaldı? kar içindesin!

Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
Uyandırmayın beni, uyanamam.
Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
Allah aşkına, gök, deniz aşkına
Yağsın kar üstümüze buram buram...
Buğulandıkça yüzü her aynanın
Beyaz dokusunda bu saf rüyanın
Göğe uzanır - tek, tenha - bir kamış
Sırf unutmak için, unutmak ey kış!
Büyük yalnızlığını dünyanın.


Ahmet Muhip DRANAS

beaverss
20-01-2016, 12:46
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)

beaverss
20-01-2016, 13:36
35 YAŞ ŞİİRİ
Yaş otuz beş yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.

Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var
Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz
Ya gözler altındaki mor halkalar
Neden öyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar

Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.

Hayâl meyâl şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir,
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç fark ettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar
Nerden çıktı bu cenaze Ölen kim
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.

Neylersin ölüm herkesin başında,
Uyudun uyanamadın olacak.
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misâli o musalla taşında.
CAHİT SITKI TARANCI

beaverss
20-01-2016, 18:43
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)

beaverss
20-01-2016, 18:43
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)

rselturk
20-01-2016, 23:02
Sevgili Beaverss,çok teşekkür ederim,beni 18 yaş yıllarına taşıdın.Bu şiirler taa ozamanlarda da gençlik besmelesi gibiydi..
Hele de şu Edgar Allon Poe nin Annabel Lee şirini bilmeyen lise delikanlısı yoktu..Hey gidi günler hey...:wave::wave::wave:

beaverss
21-01-2016, 23:14
Kaçmaya çalistigin gerçek, bir gün karsina çikacak.

Ve iste o gün kaçacak yerin olmayacak.
Ben senin varligini seviyorum,yoklugunu seviyorum
Sana ulasamadigim dakikalarda seni duymayi seni özlemeyi
Hiç görmesem bile seninle olmayi seviyorum.
Hiç korkmuyorum seni sevmekten.
Senin gülüsünü seviyorum her bana bakisinda
Gözlerine de okudugum o duyguyu
Gözlerindeki gözlerimi seviyorum.
Gönlünü seviyorum özünü seviyorum senin
Dudaklarindaki sözlerimi seviyorum
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben sendeki o sicakligi sana olan uzakligi seviyorum.
Yanaklarindan akan göz yaslarini
En çok, daginik oldugunda saçlarini
Beni arayan ellerini seviyorum.
Yalnizligimi seviyorum sebebi sensen
Ayriligini seviyorum,en çok yalniz kaldigimda
Beni bulan gönlünü seviyorum.
Ben en çok senin bana olan sevgini seviyorum.
Içimden haykirmak geliyor.
Dünyaya sigdiramadigim seni
Kalbime sigdirmak geliyor.
Aglamak geliyor seni görmezsem
Özlemek geçiyor içimden seni sevmek geçiyor.
Içimden sana dogru giden bin bir türlü yol geçiyor.
Içimden sen mutlu olacaksan ölmek bile geçiyor gülüm.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben yalnizca seni seviyorum,
Ne o muhtesem güzelligin ne kalbimdeki özelligin
Ne de sevdigim için degil,seni yalnizca sen oldugun için,
Ruhun için kalbin için aklin ve sevgin için seviyorum seni.
Ben seni en çok kendim için seviyorum
Belki de ilk defa bencil olusumu sana borçlu oldugum için.
Seni her sey için seviyorum.Ve sahip olmadigim hiçbir sey için.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Her dakika seninle olmayi seviyorum.
Gözlerimi her açtigimda aklima gelisini seviyorum.
Her gece uyumadan önce seni sevdigim aklima gelince
Sensiz uyumayi bile seviyorum uyumadan önce seni düsününce.
Ben seni en çok umutsuzlugumda beni buldugun için seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben seni bu sehirde oldugun için degil benimle ayni topraga ayak bastigin için
Benimle ayni gökyüzünü paylastigin için seviyorum.
Geceleri benim yüzüme vuran ay isigi
Senin de gözlerine vurdugu için seviyorum.
Benim kemiklerimi isitan yaz günesi
Sana da sicaklik veriyor diye seviyorum seni.
Bes bin yasindaki bu dünyada
Benimle ayni zamani paylastigin için seviyorum.
Ben seni benimle yasadigin için
Benden hiç gitmedigin için seviyorum
Beni hiç terketmedigin için.
Ellerini seviyorum ALLAH'a açildiginda
Kalbini seviyorum kapilari açildiginda
Ve gözlerini seviyorum her karsimda kapanip açildiginda.
Bana baktiginda içimde yakaladigin coskumu seviyorum,
Her bana baktiginda seni sevdigimi hatirlamayi seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Her kibrit çaktigimda alevin içinde seni görmeyi seviyorum.
Her sigara yaktigimda dumanin seklinde seni görmeyi seviyorum.
Her bana baktiginda o kadar çok seviyorum ki seni sevmeyi
Yalnizca sen oldugun için hayatimda kendimi bile seviyorum
Sen olunca aklimda kalbimi seviyorum seni seviyor diye
Gözlerimi seviyorum seni görüyor diye.
Ruhumu seviyorum, senin ruhuna bu kadar yakin diye.
Varligimi seviyorum sirf sana borçlu oldugum için
Mutlugumu seviyorum gülümsememi seviyorum seni düsününce
Ayakta kalisimi seviyorum sebebi sen olunca
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben sana olan sevgimi yazan kalemimi seviyorum.
Senin adini yazdigim kagidi seviyorum.
Sana olan sevgime benzettigim her sevgiyi seviyorum.
Bana seni hatirlatan her seyi
Sana giden yollari seviyorum.
O kadar çok seviyorum ki seni,seni kaybetmek korkusunu bile,
Içinde yalnizca, sen oldugun için
Sana karsi duydugum bir duygu oldugu için
Korkumun sebebinde sen oldugun için seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
YINE DE KORKMUYORUM SENI SEVMEKTEN.
VE YINEDE SENI SEVIYORUM

beaverss
21-01-2016, 23:15
Kırılgan bir çocuğum ben
Yüreğim cam kırığı
Bütün duygulardan önce
Öğrendim ayrılığı
Saldırgan diyorlar bana
Oysa kırılganım ben
Gözyaşlarım mücevher
Saklıyorum herkesten
Ürküyorlar gözümdeki ateşten
Ürküyorlar dilimdeki zehirden
Ürküyorlar o dur durak bilmeyen
gözükara cesaretimden
Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum,
Bir yanı çılgın dağ doruğu.
Oysa böyle yapmasam ben
Nasıl korurum...
MURATHAN MUNGAN

beaverss
21-01-2016, 23:15
Bir umut beslersin
Büyütürsün içinde
Sonra yağmur yağar yitirirsin herşeyi
Kahrolursun hep aglarsın
Haykırırsın amma duyuramazsın
Baharım gelmezse gönlüme açmasın
Çiçekleri daglarımın
Güneşi yemyeşil gözlerinde görmezsen
Doğmasın sabahlarıma



Eski uslübu bulamazsın,
Sular geriye akmaz.
En içli ezgilerin olsa yüreğinde,
Kendine anlatamazsın...

Gün gelir şiirlerine sığmam,
Mısralarında beni anlatamazsın.
Gün solar akşamın mateminden,
Geceleri uyuyamazsın...

Ahmet Günbay Yıldız

beaverss
21-01-2016, 23:17
Sen Bu Şiiri Okurken

....Sen bu şiiri okurken
Ben çoktan bu şehirden gitmiş olacağım
Artık ne özlemlerimi duyacaksın bıçak yarası
Ne de telefonların çalacak gece yarısı
Ve bu zavallı yüreğim olmayacak artık
Kaprislerinin hedef tahtası...
Seni sana
Beni bir akıl hastanesine
Bırakıp gideceğim bu şehirden ....

Ahmet Selçuk İlkan

beaverss
21-01-2016, 23:18
Gelmiyor içinden uzatmak ellerini
Ellerin tutamıyor bir kalbi

Bir kağıt, bir kalem, bir yanmış, bir sönmüş, bir bitmiş sigara
Hayatın bu...

Sökülmüş, atılmış, kırılmış, dökülmüş hep paramparça
Yolun sonu bu
Yalnızlık.


Gidiyorsun demek...
şunu iyi bil kızım
ben elimi sallasam...
ben elimi sallasam,
küçük bir rüzgardan
başka hiçbir şey olmaz.
ben elimi sallasam,
saçlarına takılır.
ben elimi sallasam...
ancak sen giderken
arkandan sallarım.
güle güle demek için.
Güle güle...

YiğitÖzgür

beaverss
21-01-2016, 23:20
Kırdım mı incittin mi birilerini
Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler.
Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda?
Yeniden düşünmeliyim
Dostluklarımı, ilişkilerimi
Gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı
Yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
Borçlarımı ödedim mi?
Doğru seçtim mi soruların fiillerini?
Tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış,
giysilerim ütülü, odam düzenli mi?
Geri verdim mi aldıklarımı:
Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları,
Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi?
Yokladım mı duygularımı
Hala sevebiliyor muyum insanları?
Ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma
ovmalı umutları
Saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan
Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım
Mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar
Arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar
Gece telefonları, ıssız konuşmalar
Mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler
Uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey
O kadar çok anlattım ki
Kendime kaldım anlatmaktan...
Bunaldım kendisiyle boğuşmasını
Başkalarında çözmeye çalışan insanlardan
Usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan,
Ofset duyarlılıklardan
Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum
"içtenliğin" ya da "dünya görüşünün" kirletmediği
Kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum
Aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları
vitrin camlarına yansıyan yüzlerde
Bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar
Hala bir umut var mıdır
Çıkmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde
Ne çıkmaz sokaktayım ne de mutsuz
Sadece rüzgarlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar
Açık denizlerde nice yolculuklara yelken açarken
Kış güneşinin mutlu ettiği bir kedi gibi mutlu, emin, tasasız
Sere serpe ve keyifli olmak tek isteğim ve dileğim
senin ve benim, yani bizim için...

beaverss
23-01-2016, 00:14
Anılar Defterinde Gül Yaprağı

Anılar defterinde gül yaprağı
Gibi unutuldum kurudum
Başıma düştü sevda ağı
Bir başıma tenhalarda Kahroldum
Sen kimbilir rüzgarlı eteklerinle kimbilir
Hangi iklimdesin
Ben sensiz bu sessizlikle
Deliler gibiyim
Sensiz bu sessizlikle

Ayrılıkla başım belada
Gözlerini çevir gözlerime

Yoksa ben
Sensiz bu sessizlikle
Deli gibiyim
Sensiz bu sessizlikle

Cahit Zarifoğlu

beaverss
23-01-2016, 00:14
RİNDLERİN AKŞAMI

Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edise bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Geçince başlayacak sükunlu gece.
Guruba karşı bu son bahçelerde,keyfince,
Ya şevk içinde harab ol,ya aşk içinde gönül!
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül.

Yahya Kemal Beyatlı

beaverss
23-01-2016, 00:15
Çiçeklerle hoş geçin,balı incitme gönül.
Bir küçük meyve için,dalı incitme gönül..
Başın olsada yüksek,gözün enginde gerek,
Kibirle yürüyerek,yolu incitme gönül...

Mevla verince azma,geri alınca kızma,
Tüten ocağı bozma,külü incitme gönül..
Dokunur gayretine,karışma hikmetine
Sahibi hürmetine,kulu incitme gönül..

Sevmekten geri kalma,yapan ol,yıkan olma
Sevene diken olma,gülü incitme gönül..
Konuşmak bize mahsus,olsada bir güzel süs,
Ya hayır de,ya da sus,dili incitme gönül....

Yunus Emre

beaverss
23-01-2016, 00:16
Oğlum dedikçe, Günüldür ağlar
Genç ölüm yüreği, kor gibi dağlar
Yıllar geçse de, gözlerini bağlar
Yaşınla yüreğim, delersin BABA

Üçyüz altmış beş gün, karalar giydin
Evlat mezarına, çiçekler dizdin
Kuranlar okudun, toprağa girdin
Yaşınla yüreğim, delersin BABA

Ne malda var gözün, ne de parada
Dünya değişilmez, bir tek evlada
Ömrünü verirsin, yoluna amma
Elinle koyarsın, kara toprağa

Teselli olurmu, yazdığım şiir
Evlat acısını, çekenler bilir
Anne göz yaşında, dua gizlidir
Yaşınla yüreğim, delersin BABA

beaverss
23-01-2016, 00:16
Ana başka baba başka yar başka
Ayrı olur üçünün de sancısı
Hele biri var ki o daha başka
En beteri olan evlat acısı

Gözünden gözünü ayıramazsın
Özünden özünü ayıramazsın
O ölürse sen ölürsün yanarsın
Kül eder insanı evlat acısı

Öldürür insanı evlat acısı
Dünya hali ölen ile ölünmez
Hiçbir acı evlat gibi bilinmez
Yüce mevlam göstermesin çekilmez

beaverss
23-01-2016, 00:16
Hậ şa, hikmetinden yoktur sualim,
Söyle, kime arz edeyim bu halim,
Çocuğum olsundu en son hayalim,
Bir gözüm gördü bir gözüm görmedi.

Nasip oldu bana bir evlat verdin,
Azraili gönderip geri aldın,
Beni evlat acısıyla sınadın,
Bir gözüm gördü bir gözüm görmedi.

Hayalmiydi gerçek mi bilemedim,
Allahım bu acıyı dilemedim,
Günler geçti kendime gelemedim,
Bir gözüm gördü bir gözüm görmedi.

Bilirim olur Allahın dediği,
Evde kaldı beşiğiyle ediği,
Bize yük olmazdı onun yediği,
Bir gözüm gördü bir gözüm görmedi.

Yaşasaydı ona patik örerdim,
Ağlayınca kollarımla sarardım,
Saçlarını ellerimle tarardım,
Bir gözüm gördü bir gözüm görmedi.

Ne olurdu bir kerecik görseydim,
Kucağıma alıp öpüp sevseydim,
Onun yerine keşke ben ölseydim,
Bir gözüm gördü bir gözüm görmedi.

beaverss
23-01-2016, 00:16
Yüce dağlar var olsa, dört bir yanımda
Haykırsam açımı, duysam yine kendimi
Kulağıma gelmez, açımın yankı sesleri
Bu açının, bu açının yoktur bir benzeri

Yüce Mevlamın taktirimiş
Vakitsiz olsa da, yeter artık gel demiş
Veren bana canı, yine benden almış
Bu açının bu açının yoktur bir benzeri

Gözümün gözbebeği, canımdan can idin
Yüreğimin bir köşesindeydi yerin
Ardımdan benden kalacak miras sen idin
Bu açının, bu açının yoktur bir benzeri

Bir alev ki sarsa her bir yanımı
Kavursa beni yaksa, acılar içersinde bıraksa
İçimde ki açının yerini alamaz
Bu açının, bu açının yerini hiçbir şey tutamaz.

Evladımdın, canımdan candın
Ne günah işledim ben anlayamadım
Gösterdi bu acıyı da bana Allah ım
Acıların, acısını da tattım, yeter Allah ım.

beaverss
23-01-2016, 00:17
BENİ YAKIŞINA

O esrarlı yangına bu can nasıl dayandı
Sahile vurdu kalbim su yandı, kum da yandı,

Bir mum gibi eriyip aktı uykusuzluğum
Ölüme baş kaldıran dertli uykum da yandı

Yurdumdan mahrum edip dolaştırdın cem gibi
Ruhumla söndü alev sonra ruhum da yandı

Kül oldu bir yiğidin figanıyla her umut
Bülbülün küllerine konan puhum da yandı

Böylesi bir yangın görmedi Nemrut bile
Kaktüsün gölgesinde nazlı ahım da yandı

Ahımdır zannederdim en belalı kıvılcım
Kirpiğine dokunan kanlı ahım da yandı

Bir damla su ver bana ey çöl, bari sen küsme
Kalmadı hiçbir şeyim bak günahım da yandı

Yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme
Ülkem yıkıldı heyhat, ordugahım da yandı.

Köleleri her akşam duman kıldı gözlerim
Başıma tac ettiğim padişahım da yandı

İlk defa böylesine tutuştu gökkuşağı
Renklerim siyah oldu ve siyahım da yandı

Ondan başka ne varsa yandı, yandık sen ve ben
Onu göreyim diye kıblegâhım da yandı

beaverss
23-01-2016, 00:17
Yanlış yolun karanlığından
İnandırıp çoşkulu sözlerimle
Kurtardığım zaman düşmüş ruhunu
Seni kuşatan kötülüğü
Büyük bir acı duyarak
Lanetledin pişmanlık içinde.
Vicdanının unutuşunu
Cezalandırmak için anılarınla
Benden önce olanların öyküsünü
Bir bir anlatırken
Birdenbire yüzünü ellerinle kapadın.
Ruhunda isyan başladı
Utançla ve dehşetle sarsılarak
Gözyaşlarına boğuldun...
N.A Nekrasov

beaverss
23-01-2016, 00:17
Beni Anlamayışına

Sana bir uygarlığı getirdim; anlamadın
Yavuz kahramanları, şiirin burçlarını
Ayak ucuna koydum gecenin saçlarını
Urganmış boynumda taşıdığın gerdanlık
Sana hükümdarlığı getirdim; anlamadın

Sevda suya karışır, sızar kan dağlarına
Köpüren yüreğimde zıpkınlanır umutlar
Yüzün tunç gibi çöker ülkemin bağlarına
Irmaklar bilmediğin kadar hülyalı akar
Her vadi bir yanıyla senin yüzüne bakar
Bir yanında münzevi hıçkıran Leyla kuşu
Sen henüz tanımadın sevda denen yokuşu
Sen henüz yorulmadın yokuşta devler gibi
Yıkılmak üzre olan çaresiz evler gibi
Sen henüz vurulmadın uçarken göklerinde
Sen henüz bir oltaya takılmadan derinde
Karalar bağlamadın; beni anlayamazsın
O kalp sende oldukça gülüm, ağlayamazsın

Seni bir yıldız gibi koyacağım göklere
Her gece ışığını ruhumdan alacaksın
Aldanma gururunu okşayan çiçeklere
En güzel güllerini ruhumla alacaksın

Kopacak sanıyorsun bu ip ince yerinden
Bu ipin her çizgisi yaralı bir dev gibi
İnecek sanıyorsun bu bayrak gönderinden
Bu sevda tükenecek sönen bir alev gibi

Sen hala anlamadın sevginin en hasını
Sen hala çözemedin ırmağın dünyasını
O, coşkun bir denizin sularına yürürken
Sen hasta bir çeşmeden doldurmuşsun tasını
Gittiği her iklime sevdanı götürürken
Gözyaşı çukuruna gömmüşsün deltasını

Henüz bir tokat gibi inmedi yüzüne aşk
Kalbine çivilerle gömülmedi ayrılık
Görmedin bir arslanın can çekişen resmini
Yalnızlık kitabında okumadın ismini
Bir takvim yaprağında yanmadı bakışların
Dökülen tüylerine tutunmadın kuşların
Karanlık köşelerde acı acı gülmedin
Sen henüz kovulduğun kapılarda ölmedin
O Celali uykudan uyanmadın, uyanma
Düşlerimin rengine boyanmadın, boyanma

Bir kuş gibi çırpınan kalbimin kafesine
Bir avuç yem bıraksan ölür müsün, a gülüm
Feryadı kayaları parçalayan sesine
Ömür boyu yabancı kalır mısın, a gülüm
Sen henüz bir zindanın küflü duvarlarına
Çarpmadın gözyaşıyla boğulan gözlerini
Sen henüz diken diken saplamadın göğsüne
Dudağında kuruyup dağılan sözlerini
Sen henüz dokunmadın yalnızlığa kan gibi
Acıyı kaynatmadın içinde volkan gibi
Karalar bağlamadın beni anlayamazsın
O kalp sende oldukça gülüm, ağlayamazsın

beaverss
23-01-2016, 00:18
AZRAİLLE PAZRLIK


EY AZRAİL..
Ne olurdu üç beş yıl, önce haber verseydin..
Hiç değilse rüyama, bir kerecik girseydin..
Aşk, meşk, derken dünyadan, bir türlü kopamadım..


Senden özür dilerim, hazırlık yapamadım..

Görüyorsun yanımda, ne valiz var, ne bavul..
Uykum öyle ağır ki, ne zil duydum, ne davul..
Yaşım yetmiş olsa da, gör ki fıkır fıkırım..
Bu cümbüşlü alemi, ben nasıl bırakırım..

Hayallerim, düşlerim, yarım kalan işlerim..
Estetik yapılacak daha burnum, dişlerim..
Elli yaşımda ancak, voleyi vurabildim..
Hortumlar sayesinde, holdingi kurabildim..

Gerçi ucuza verdim, şerefin kilosunu..
Ama böyle kazandım, şu uçak filosunu..
Ey Azrail!.. Ne olur, bozulmasın pazarım..
Sana şöyle yüklüce, bir çek bile yazarım..

Şu masmavi havuzlu, sarayıma baksana..
O daracık mezarda, yazık olmaz mı bana?.
Bazen çoluk çocuğa içimden kızıyorum..
Ölmemi bekliyorlar inan ki seziyorum..

Arkamdan göstermelik, iki damla gözyaşı..
Bir de şöyle büyükçe, yaldızlı mezar taşı.
Tahmin ediyorum ki, mevlid de okuturlar..
Ortalığı birazcık gülsuyu kokuturlar..

Araya reklam konur, bir ilahi aryası..
Mevlid bitince başlar, dedi-kodu furyası..
Etlerim, kemiklerim, didik didik edilir..
Ben az gelirsem eğer, köklerime gidilir..

Ey Azrail, inan ki hazırlığım yok daha..
Hele şu din konusu, çok karışık bir saha..
Bazı büyük abiler, köşeleri tuttular..
İrtica diye diye, beni de korkuttular..

İlahiyat adına ekranda iki kaçık..
Kimlerin kuklaları oldukları apaçık..
Alim, zalim, karıştı, renkleri seçilmiyor..
Velisiz kaldı sokak, deliden geçilmiyor..

Henüz daha gündemde, ne oruç var, ne zekat..
Ne Kur’an’la tanıştım, ne de kıldım bir rekat..
Edemedim bir türlü, şu nefsimi terbiye..
Ortalıkta ne görse tutturuyor ver, diye..

Ey Azrail!.. Bilirim, gelince beklemezsin..
Tükenen vadelere, saniye eklemezsin..
Bu satırlar boş geçen bir ömrün hikayesi..
İbret alanlar için son pişmanlığın sesi..

beaverss
02-02-2016, 08:41
Ey aşılmaz dağların ardında,
Ulaşılmaz beldelerden uzak,
Hasretin dallarını tutan şak,
Mavi, sonsuz bir takın altında!

Ey gülüşü sabahlardan güzel,
Dünyası düşüncelerden geniş!
Ey göğsünde ilahi geriniş,
Rüyalarıma hükmeden güzel!

Nerde inilen dalından yere
Portakalların düştüğü çardak,
Kadehe duyarak değen dudak,
Sevgiyle bakan göz, gecelere;

Yanmış ruhu titreyen ilahi,
Yapraklarda billurlaşan seher;
Nerde çam kokan tahta testiler,
Geyik sesiyle çınlıyan vadi?

Yaldız dallarda çiçek yerine
Yıldız açmaz mı artık ağaçlar,
Yanmaz mı bin rüya ile saçlar
Kapanıp günün eteklerine?

Ey gülüşü sabahlardan güzel
Dünyası düşüncelerden geniş!
Ey göğsünde ilahi geriniş
Rüyalarıma hükmeden güzel!

Hakikate olmaz mı acap ram
Yıllardır beslediğim düşünce?
Çıkılmaz dağlardan da mı yüce
Hasretlerin tırmandığı ehram?

O.V.

beaverss
02-02-2016, 08:42
DOST İSTERSEN HZ. ALLAH YETER

Dünyada dost ister isen Hazreti Allah yeter,
Mürşid-i kâmil ister isen Hazreti Kur'an yeter,
Delil ister isen Hazreti Muhammed yeter,
Meşgul olmak ister isen ibadet yeter,
İbret almak ister isen ölüm yeter,
Zengin olmak ister isen kanaat yeter,
Bunlar da yetmez der isen Nâr-ı Cehennem yeter...

Kaderde ne ise odur etme merak,
Uyma kendi nefsine, Hakkın emrine bırak,
Altundan ağacın olsa, zümrütten yaprak,
Akibet gözünü doyurur bir avuç toprak.

Bul erbabını danış akıl, dinlemek ferasettir,
Zaman ahir oldu, zuhur eden alamettir,
Heva-i nefsine uyma; sabrın sonu selamettir,
Ne aldandın be hey şaşkın bu can sana emanettir.

Mal ve mülkle mağrur olma, deme var mı ben gibi
Bir muhalif rüzgâr eser, savurur harman gibi,
Dünya malı elde iken düşmanların dost olur,
Elde bir şey kalmayınca dost bile düşman olur.

İbret gözüyle bakın dünya misafirhanedir,
Bir mukim insan bulunmaz ne tuhaf bir hanedir,
Bir kefendir en sonu zengin-fakir sermayesi,
Malına gururlanan gafil değil ya nedir?
Said-i Nursi Hz

beaverss
02-02-2016, 08:43
Tövbe


Ey çalgıcı,
şu gazeli oku:
Ben sevgiliden geçtim, de.
Gülden, dikenden geçtim,
tövbe ettim, de.

Bir gün sarhoştum,
bir gün şöyle böyle.
İkisinden de yudum elimi.
Baktım na buraya kadar tövbenin içindeyim,
dedim tövbelerime tövbe.

Bu köyün şarapçısı hani nerede?
Çabuk şu şağrağı doldursun.
Ar da neymiş,
namus da ne?

Körkütük olmuşum, körkütük işte,
sıcağa, soğuğa tövbe etmişim,
yaşa, kuruya tövbe.

Gel çalgıcı, gel,
ben yolumdan çıkmışım bikere.
Sen bilirsin yolunu,
al çalgıyı, vur tele.

Gönlüm benim paramparça.
Bir çare derdime, bir çare.
Göster kendini, çık ortaya,
gecemizi aydınlat.

Çok karanlık, çok.


Mevlana Celaleddin Rumi

beaverss
02-02-2016, 08:43
BÜLBÜL
Bütün dünyâya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım;
Nihayet, bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştım.
Şehirden kaçmak isterken sular zaten kararmıştı,
Pek ıssız bir karanlık sonradan vâdiyi sarmıştı.
Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hılkat kesilmiş lâl...
Bu istiğrâkı tek bir nefha olsun etmiyor ihlâl
Muhîtin hâli "insâniyyet"in timsâlidir, sandım;
Dönüp mâzîye tırmandım, ne hicranlar, neden andım!
Taşarken haşrolup beynimden artık bin müselsel yâd,
Zalâmın sinesinden fışkıran memdûd bir feryâd,
0 müstağrak, o durgun vecdi nâgâh öyle coşturdu
Ki vâdiden bütün, yer yer, enînler çağlayıp durdu.
Ne muhrik nağmeler, yâ Rab, ne mevcâmevc demlerdi;
Ağaçlar, taşlar ürpermişti, gûya Sûr-i Mahşerdi!
-Eşin var, âşiyanın var, baharın var, ki beklerdin;
Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin ?
0 zümrüd tahta kondun, bir semâvî saltanat kurdun;
Cihânın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun,
Bugün bir yemyeşil vâdi, yarın bir kıpkızıl gülşen,
Gezersin, hânmânın şen, için şen, kâinatın şen.
Hazansız bir zemin isterse, şâyed rûh-i ser-bâzın,
Ufuklar, bu'd-i mutlaklar bütün mahkûm-i pervâzın.
Değil bir kayda, sığmazsın - kanadlandım mı - eb'âda;
Hayâtın en muhayyel gayedir ahrâra dünyâda,
Neden öyleyse mâtemlerle eyyâmın perîşandır?
Niçin bir damlacık göğsünde bir umman hurûşandır?
Hayır, mâtem senin hakkın değil... Mâtem benim hakkım:
Asırlar var ki, aydınlık nedir, hiç bilmez âfâkım!
Tesellîden nasîbim yok, hazân ağlar bahârımda;
Bugün bir hânmansız serseriyim öz diyârımda!
Ne husrandır ki: Şark'ın ben vefâsız, kansız evlâdı,
Serâpâ Garba çiğnettim de çıktım hâk-i ecdâdı!
Hayâlimden geçerken şimdi, fikrim herc ü merc oldu,
SALÂHADDÎN-İ EYYÛBÎ'lerin, FATİH'lerin yurdu.
Ne zillettir ki: nâkûs inlesin beyninde OSMAN'ın;
Ezan sussun, fezâlardan silinsin yâdı Mevlâ'nın!
Ne hicrandır ki: en şevketli bir mâzi serâp olsun;
O kudretler, o satvetler harâb olsun, türâb olsun!
Çökük bir kubbe kalsın ma'bedinden YILDIRIM Hân'ın;
Şenâatlerle çiğnensin muazzam Kabri ORHAN'ın!
Ne heybettir ki: vahdet-gâhı dînin devrilip, taş taş,
Sürünsün şimdi milyonlarca me'vâsız kalan dindaş!
Yıkılmış hânmânlar yerde işkenceyle kıvransın;
Serilmiş gövdeler, binlerce, yüz binlerce doğransın!
Dolaşsın, sonra, İslâm'ın harem-gâhında nâ-mahrem...
Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem! (M.A.E.)

beaverss
02-02-2016, 08:45
SEN GELMİYORDUN

Sen beni üzüyor incitiyordun

Ben sana kırgındım sen bilmiyordun

Kalbimi kırıyor acıtıyordun

Ben sana dargındım sen bilmiyordun



Gitmek istiyordun gitme diyordun

Beni karanlığına itme diyordun

Eşkıya kalbime hükmediyordun

Herkesten farkındım sen bilmiyordun



Sen bana günahtın sen bana yasak

Helale uzaktı düştüğüm tuzak

Ben sana tutkundum sen bana tutsak

Ben sana vurgundum sen bilmiyordun



Sen benim uykumu kahreden korkum

Sen zehir zemberek sen zehir zakkum

Sen benim cezamdın ben sana mahkum

Ben sana süzgündüm sen bilmiyordun



Kronik suçumdun tekrar ettiğim

Bazı tekrar bazı ikrar ettiğim

Oku oku diye ısrar ettiğim

Mutluluk şarkındım sen bilmiyordun



Sen yangın çıkarır ben söndürürdüm

Sevmesem dünyanı ters döndürürdüm

Seni sürüm sürüm süründürürdüm

Ben senin korkundum sen bilmiyordun



Bir yavuz hırsızdın dikleniyordun

Sustukça sabrıma dikleniyordun

Sen hiç beklemiyor bekleniyordun

Ben sana yorgundum sen gelmiyordun

beaverss
02-02-2016, 08:46
Bir coşku var içimde bu gün kıpır kıpır
Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum
Gözlerim parke parke taş duvarlarda
Açılıyor hayal pencerelerim
Hafif bir rüzgar gibi süzülüyorum
Kekik kokulu koyaklardan aşarak
Güvercinler ülkesinde dolaşıyor
Bir çeşme başı arıyorum
Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
Mis gibi nane kokuları arasında
Ruhumu dinlemek istiyorum
Zikre dalmış her şey
Güne gülümserken papatyalar
Dualar gibi yükselir ümitlerim
Güneşle kol kola kırlarda koşarak
Siz peygamber çiçekleri toplarken
Ben çeşme başında uzanmak istiyorum
Huzur dolu içimde
Ben sonsuzluğu düşünüyorum
Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum
Durun kapanmayın pencerelerim
Güneşimi kapatmayın
Beton çok soğuk, üşüyorum..
Muhsin YAZICIOĞLU

beaverss
03-02-2016, 15:12
SEN KOKMAYAN GÜLÜ NEYLEYİM

SEN kokmayan gül’ü neyleyim
Neyleyim SENSİZ baharı
SEN doğmayan günü neyleyim
Neyleyim SENSİZ ben dünyayı

SENİN teninde değmeden gelen yağmuru istemem meltemi istemem

SENİ parlayacaksa parlasın yıldızlar
SANA yanmayan yıldızı semalarda istemem
Bülbüller söyleyecekse SENİ söylesin
SENDEN okumayan bülbül olsa dinlemem

Özlemim SEN olacaksan yansın yüreğim
Sılası SEN olmayan gurbeti istemem vatanı istemem

Bir ateş yakacaksa beni kalbimden
SENİN aşkının ateşi yaksın
SENDEN gayrı bir aşkla kül olursa kalbim
Bu kalbi istemem ateşi istemem koru istemem

SENİ göremediğim vahalar bedevilerin olsun
Ben senin çölünü isterim suyu istemem

SANA çıkacaksa durmaz yürürüm
Sonu SEN çıkmayan yönü istemem yolu istemem
Ben gönüllü bir köleyim kulağımda küpem
Kalbini fethedecekse geçerim bin sina’yi birden

Yoksa neyime bu fethi istemem Mısır’ı istemem Cihan’ı istemem

Ben Sultan Fatihim önündeyim İstanbul’un
Yakarım bu şehri yüzünde bir tebessüm için
Yoksa GÜL YÜZÜNÜ güldürmeyen
Sultanlığı istemem İstanbul’u istemem

Ben bir garip Yunus’um yazdığım SENSİN yandığım SEN
SENDEN gayrı bir aşka ben kalemi istemem kağıdı istemem
Ben SENİN ümmetinim SENSİN benim EFENDİM
SENDEN gayrı SENDEN başka EFENDİ istemem SEVGİLİ istemem istemem

beaverss
03-02-2016, 15:12
HER SEY SENDE GİZLİ

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..

Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...


CAN YÜCEL

beaverss
03-02-2016, 15:12
DOSTLUK

Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın...
"Nereden çıktın bu vakitte"dememeli,
Bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında;
"Gözünün dilini"bilmeli;
Dinlemeli sormadan,söylemeden anlamalı...
Arka bahçede varlığını sezdirmeden,mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi
Köklenmeli hayatında;
Sen,her daim onun orada durduğunu hissetmelisin.
İhtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli.
Kovuklarına saklanabilmelisin.
Kucaklamalı seni güvenli kolları.
Dalları bitkin başına omuz,
Yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı...
En mahrem sırlarını verebilmeli,
En derin yaralarını açıp gösterebilmelisin;
Gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz...
Onca dalkavuk arasında bir tek o,
Sözünü eğip bükmeden söylemeli,
Yanlış anlaşılmayacağını bilmeli.
Alkışlandığında değil sadece,
Asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli.
Övmeli alem içinde,baş başayken sövmeli
Ve sen öyle güvenmelisin ki ona,
Övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin,
"Hak ettim" diyebilmelisin.
Teklifsiz kefili olmalı hatalarının;
Günahlarının yegane şahidi...
Seni senden iyi bilen,sana senden çok çok güvenen bir sırdaş...
Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin.
Ve sen ağladığında,onun gözünden gelmeli yaş...


CAN DÜNDAR

beaverss
03-02-2016, 15:13
Aşk ve Gurur

Söylesem, ah söyleyebilsem derdimi,
mehtaplı bir gecede açabilsem sana kalbimi,
göreceksin seninle dolu...
Desem, diyebilsem ki seviyorum seni,
çılgınca aşığım sana...
Ama demem diyemem,
çünkü aramızda dağlar, denizler,
ve benim o kahrolası gururum var...
Bu böyle sürüp gidecek,
sen, seni sevdiğimi bilmeyecek,
öğrenmeyeceksin...
Ben her gece yıldızlara seni sevdiğimi söyleyeceğim,
sana asla...
Çünkü aramızda dağlar, denizler,
ve benim o kahrolası gururum var...

Victor Hugo

beaverss
03-02-2016, 15:13
İŞARETLER



Bir cümle hayatım
İşaretleri bende
Ardı ardına sıralı
Bakışlarım
Bir virgül
Noktalı
Ünlemdir
Kalbimin her atışı
Tırnak içinde gözyaşlarım
Parantezde sancılarım
Soru işaretidir
Tüm kırgınlıklarım
uzun gecelerde
Uykumsa virgülüm
Bu kısa cümlede
Son noktadır ölümüm
Artık bitse de
Dolsa da şu ömrüm
Üç nokta bırakacak geride
Kabre gömülüşüm!


Talha Bora Öge

beaverss
03-02-2016, 15:13
Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman

Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
Dağlar çivilendikleri yerlerde çürümeden
Bebekler hayta hayta yürümeden
Geleceğim diyorum, geleceğim sana
Ne olur kesin bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Beklesen de olur, beklemesen de
Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende
Gecesi çok uzun süren karlar-buzlar ülkesinde
Hangi ses yürekten çağırırsa beni sana
Geleceğim diyorum, takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi
Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi
Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi?
Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana
Kesin bir gün belirtemem, n`olur takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden
Yaralarıma en acı tütünleri saracağım ben
Yeter ki bir çağır beni çiçeklendiğin yerden
Gemileri yaksalar da geleceğim sana
On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana
-Ihlamur çiçek açtığı zaman.

Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif
Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız
Ey benim alfabemdeki kadîm Elif
Ne güzellik, ne de tat var baharsız
Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana
Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan
Kimseye uğramam ben sana uğramadan
Kavlime sâdıkım, sâdıkım sana
Takvim sorup hudut çizdirme bana
Ben sana çiçeklerle geleceğim
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Bahattin KARAKOÇ

beaverss
03-02-2016, 15:13
Bazen

Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan,
Güneş kucağındadır, bilemezsin.
Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür,
Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın.
Uçar gider, koşsan da tutamazsın...

WILLIAM SHAKESPEARE

beaverss
03-02-2016, 15:14
O DOST DEDİĞİN

O dost dediğin, onu görmekle rahatlar göz.
Onu görmezse, ağlamaktan rahatlamaz göz.
Göz bize, o nu görmek için lazımdır.
Eğer dostu görmezse, ne işe yarar göz.


Haşaki senin hükmüne, isyan edeyim
Yahut senin rızanın hilafına, bir nefes vereyim
Bana yüz göz bebeği daha lazımdır.
Ta ki böylesi bir günde, sana kurban edeyim.

ebul hasan harkani ks

beaverss
03-02-2016, 15:14
Bir Gece

On dört asır evvel yine bir böyle geceydi
Kumdan ayınon dördü bir öksüz çıkıverdi
Lakin o ne hüsrandı ki hissetmedi gözler
Halbuki kaç bin senedir bekleşmedelerdi
Nerden görecekler göremezlerdi tabi
Bir kere zuhur ettiği çöl en sapa yerdi
Bir kere de ma'mure-i dünya ozamanlar
Buhranlar içindeydi bugünden de beterdi
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta
Dişsiz mi bir insan onu kardeşleri yerdi
Fevza bütün afakını sarmıştı zeminin
Salgındı bugün Şark'ı yıkan tefrika derdi

Derken büyüyüp kırkına gelmişti ki öksüz
Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi
Bir nefhada kurtardı insanlığı o masum
Bir hamlede kayserleri kisraları serdi
Aczin ki, ezilmekti bütün hakkı, dirildi
Zulmün ki, zeval akılına gelmezdi, geberdi
Alemlere rahmetti evet şer-i mübini
Şehbalini adl isteyenin yurduna gerdi
Dünya neye sahipse onun vergisidir hep
Medyun O'na cemiyeti medyun O'na ferdi
Medyundur o masuma bütün bir beşeriyyet

Ya Rab! Bizi mahşerde bu ikrar ile haşret
MEHMET AKİF ERSOY

beaverss
03-02-2016, 15:15
ASK MABEDi


Yine’mi başını Secde’ye vurmadan yatacaksın
Yine’mi Melekleri ağlatıp, iblis’e kanacaksın

Söylesene! Sen ne zaman nefsine Ok atacaksın…?

Ne sabah kıldın! Ne Öğle…ne de ikindi!
Ne o…! Yoksa Elin-Ayağın mı kilitlendi?
Akşamı da kılmadın! Hadi bari Yatsı’yı kıl

Sen de…Secdelilerin arasına katıl

Hadi be…! Sıva kollarını, ve Abdest’ini al
Vur başını Secde’ye! Cennet’in düşüne dal
Dün iblise kanan başın, Bugün Allah’a c.c eğilsin

Sen Allah c.c’ın kulusun, iblisin kulu değilsin

Namaz, Mü-min’in Miracıdır, ayırma başını Secde’den
Bomba altında bile, Secde’den ayrılmadı deden
Sen de “Vur başını Secde ‘ye “…sevinsin Seccaden

Öyle vur ki, hiç bir şey koparamasın seni Secde’den

Tiryakisi ol…”Allah’u Ekber sözünün
Senin de Nuru olsun Namaz, gözünün

Hadi durma! Vur başını Secde’ye

Vur ki, daha yakın ol inşaAllah ”Rabbine c.c”

Nefsin diyebilir ki, “Bugün söz ver! Yarın kılarsın…”

Azrail (a.s.) ile karşılaşınca, bu sözleri daha iyi anlarsın….

beaverss
03-02-2016, 15:15
Keder Sana Yakışmıyor

Ne kadar değişmişsin ben görmiyeli,
Ellerin güzelliğini kaybetmiş nasırdan,
Hüzün rengi almış saçlarının her teli
Gözlerine gölgeler düşmüş kahırdan,
Gözlerin ki, gördüğüm gözlerin en güzeli
Ne kadar değişmişsin ben görmiyeli

Böyle mahsun kederli değildin eskiden
Fıkır fıkır gülerdi gözlerinin içi
Dudakların nemliydi sevgiden, arzudan
Yapraklarına çiğ düşmüş karanfiller gibi
Baygın kokusuna anılarla beraber giden
Böyle mahsun kederli değildin eskiden

Sevdiklerin vefasız mıydı bu kadar
Ağlamaktan mı karardı gözlerin
Bir zamanlar göz yaşını sevmezdin
Şimdi neden yaşardı gözlerin
Hasta mısın, yorgun musun nen var
Sevdiklerin vefasız mıydı bu kadar

Arzular vardır bilirsin anlatılamaz
Eskisi gibi kalsaydın ne olurdu
Taptaze, ıpılık kar gibi beyaz
Keder sana yakışmıyor gül biraz
Arzular vardır bilirsin anlatılamaz.

Victor Hugo

beaverss
03-02-2016, 15:16
Biraz da Kitaplar Seni Okusun

Canlı bir kitapsın, yazarı Mevlâ
Açık dur, kitaplar seni okusun.
Yüzünde şavklansın nazarı Mevlâ
Eğilsin mehtaplar seni okusun.

Kasırga ol, döne döne zikir et
Her nefese on bin misli şükür et
Şüphe burgacında Hakk'ı fikir et
Uyansın girdaplar seni okusun.

Erisin geceler gündüze gel ki
Kalmasın tek engel bir düze gel ki
Secdede Rabb'inle yüz yüze gel ki
Minberler, mihraplar seni okusun.

“Ezel”in, “ebed”in şifresi sende
“Menfi”nin, “müsbet”in şifresi sende
Çözülsen de olur, çözülmesen de
Sorular, cevaplar seni okusun.

Aşktan, estetikten, ahenkten yana
Şiir, resim, müzik imrensin sana
Camiler, sebiller gelsin lisana
Hayırlar, sevaplar seni okusun

Bedenin coğrafya, tarihtir dünün
Ayrı ayrı sayfa saatin, günün
Dört kapısı açık dursun gönlünün
Alimler, erbaplar seni okusun.

Nefret boşta kalsın, aşk ile dol da
Işık, kılavuz ol gittiğin yolda
Kur'an'dan feyz alan bir mektup ol da
Yazdığın kitaplar seni okusun.

Abdurrahim Karakoç

beaverss
03-02-2016, 15:16
Gölge Oyunu

Ben avcı olurum, o ceylan olur
Kovalar dururum kendi gölgemi.
Umut toprak olur, dert zaman olur
İp takar sürürüm kendi gölgemi.

Her kuşluk vaktine, her ikindiye
Bölerim gölgemi üçe, ikiye
Eli boş bebekler oynasın diye
Armağan veririm kendi gölgemi.

Gölgemde bir değil bin yara kanar
Gölgeme değerse gölgeler yanar
Geceleri gölgem yollarda donar
Kar gibi kürürüm kendi gölgemi.

Soyunur aynalar ışıktan, renkten
Bazen akşamüstü, bazen çok erken
Kuşlar gökten yuvasına dönerken
Güneşte görürüm kendi gölgemi.

Sevgi, dağ zirvesi; kin, dipsiz kuyu
Karıştan kısadır hayatın boyu
Kirletirse şayet toprağı, suyu
Göğsünden vururum kendi gölgemi.
Abdurrahim Karakoç

beaverss
03-02-2016, 15:16
Olmaya Devlet Cihanda...

Usta terzi dar kumaştan bol gömlek diker
Doğru tartan esnaf rahat, huzurlu gezer
Eğrinin ve doğrunun hesabı mahşerde
Dünyada biraz huzur herşeye bedel
Sağlığın nasıl gülüm sen ondan haber ver
İlaç neye yarar vade gelmişse eğer

Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi

Han senin, hamam senin, konaklar senin
Tarla senin, çiftlik senin, bağ-bostan senin
Diyelim ki dünya malı tümünden senin
Ağız tadıyla yersen bir şeye benzer
Sağlığın nasıl gülüm sen ondan haber ver
İlaç neye yarar vade gelmişse eğer

Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi

Barış der biraz tuzum, ekmeğim olsa
Buz gibi pınar suyundan bir testim olsa
Bir de şöyle püfür püfür bir çınar gölgesi
Kaç kula nasip olur ki keyfin böylesi
Bir lokma ye, bir yudum iç, bir oh çekiver
İlaç neye yarar vade gelmişse eğer

Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi...

Barış Manço

beaverss
05-02-2016, 19:34
hararet nardadır, sacda değildir
keramet sendedir, tacda değildir
her ne arar isen kendinde ara
kudüs'te, mekke'de, hacda değildir

(Hacı Bektaş Veli)

ey zahit şaraba eyle ihtiram
insan ol cihanda bu dünya fani
ehline helaldir na-ehle haram
biz içeriz bize yoktur vebali

(Edip Harabi)

biz tüccar değiliz alıp satmayız
erkan gözetiriz yoldan sapmayız
gönlümüz ganidir kibir tutmayız
biz muhammed ali diyenlerdeniz

(Şah Hatayi)

bir bahçeye hizmet ettim erenler
bahçe benim ama dal benim değil
fabrikada mal ürettim beylere
işçi benim ama mal benim değil

(Kul Ahmet)

kimi doğru gider kimi şaşırmış
kimi kağnısını dağdan aşırmış
hüseyin yolunu sarpa düşürmüş
devresi bilinmez yola ne dersin

(Aşık Hüseyin)

neler geldi girdi benim düşüme
felek bu dertleri taktı peşime
bir yazı yazın ki mezar taşıma
ferrahi dünyada gülmemiş deyin

(Aşık Ferrahi)

feymani içinde kötü his tutma
sadık dosta darılıp da küs tutma
altın isen altınlık yap pas tutma
sonra çar çamura karılmayasın

(Aşık Feymani)

zahit bizi tan eyleme
hak ismin okur dilimiz
sakın efsane söyleme
hazrete varır yolumuz

(Aşık Muhyi)

beaverss
05-02-2016, 19:35
beni hor görme kardeşim
sen altınsın ben tunç muyum
aynı vardan var olmuşuz
sen gümüşsün ben sac mıyım

(Aşık Veysel)

her kim bana ağyar ise
hak tanrı yar olsun ona
kim ölümüm ister ise
bin yıl ömür olsun ona

(Aşık Paşa)

bir vakte erdi ki bizim günümüz
yiğit belli değil mert belli değil
herkes yarasına derman arıyor
deva belli değil dert belli değil

(Şeref Taşlıova)

adalet kalmadı hep zulüm doldu
geçti şu baharın gülleri soldu
dünyanın gidişi acayip oldu
koyun belli değil kurt belli değil

(Aşık Ruhsati)

serdari halimiz böyle n'olacak
kısa çöp uzundan hakkın alacak

(Aşık Serdari)

derman arardım derdime
derdim bana derman imiş
bürhan sorardım aslıma
aslım bana bürhan imiş

(Niyazi Mısri)

seyyah oldum şu alemi gezerim
bir dost bulamadım gün akşam oldu
kendi efkarımca okur yazarım
bir dost bulamadım gün akşam oldu

(Kul Himmet)

adem'i balçıktan yoğurdun yaptın
yapıp da neylersin bundan sana ne
halk ettin insanı saldın cihana
salıp da neylersin bundan sana ne

(Kaygusuz Abdal)

beaverss
05-02-2016, 19:35
ormanda büyüyen adam azgını
çarşıda pazarda insan beğenmez
medrese kaçkını softa bozgunu
selam vermek için derviş beğenmez

(Kazak Abdal)

dünya gamın bırak yürü
kalır dünyanın her varı
muhabbetten geri kalma
muhabbettir baki kalan

(Meluli)

belimizde kılıcımız kirmani
taşı deler mızrağımın temreni
hakkımızda devlet etmiş fermanı
ferman padişahın dağlar bizimdir

(Dadaloğlu)

bir şah olsam hükmeylesem cihana
başta haksızlığı yıkar giderdim
okullar yapardım bütün insana
cehaleti kökten yakar giderdim

(Kul Ahmet)

insanlıktan yoktur bende bir nişan
zayıftır idrakim aklım perişan
akılsız akraba güldürür düşman
böyle adam yurtta kalsa ne fayda

(Aşık Şenlik)

benim bu gidişe aklım ermiyor
fukara halini kimse sormuyor
padişah sikkesi selam vermiyor
kefensiz kalacak ölümüz bizim

(Aşık Serdari)

seçmedik yarimiz ağyarımızdan
kimse vakıf değil esrarımızdan

(Aşık Mirati)

beaverss
05-02-2016, 19:35
gülümdün sen canım benim
dokununca kanar tenim
feryat benim gurbet sensin

(Öksüz Dede)

bana olan cefa senden değildir
benim kendi bahtım kara sevdiğim
sana meyil vermek benden değildir
gönül düştü nedir çare sevdiğim

(Dertli)

bu gönlüm şehrini seyran ederken
dedi sırrım bana seyran içinde
aşka düştün niçin derman ararsın
aşıklar dert arar derman içinde

(Eşrefoğlu Rumi)

çoktan uğramadım dostun köyüne
o yar kahırlanıp küstü mü bilmem
gelip giden yoktur bir haber almam
benden umudunu kesti mi bilmem

(Devrani)

dilber senin ile yiyip içmedim
yiyip içip ak göğsünü açmadım
fırsat elde iken belin koçmadım
beni öldürmeli dövmeli değil

(Gevheri)

ela gözlerine kurban olduğum
yüzüne bakmaya doyamadım ben
ibret için gelmiş derler cihana
noktadır benlerin sayamadım ben

(Aşık Ömer)

canımın canı nazlı dilberim
mihrabımdır kaşlarının arası
ahu bakışların siyah gözlerin
kalbimdeki yara, onun yarası

(Aşık İbreti)

canevimden vurdu felek neyleyim
ben ağlarım çelik teller iniler
ben almadım toprak aldı koynuna
yarim diyen bülbül diller iniler

(Dadaloğlu)

hayalin gönlümde olalı mihman
gah uslu gezeriz gah divaneyiz
soyunup aşkından olmuşuz üryan
gah mecnun oluruz gah efsaneyiz

(Aşık Noksani)

ela gözlerine kurban olduğum
hep senin derdinden yanar ağlarım
kime arz edeyim garip halimi
ellerin yanında görür ağlarım

(Aşık Kerem)

senin aşıkların gülmez dediler
ağlayıp yaşını silmez dediler
seni bir kez saran ölmez dediler
gerçek mi efendim sormaya geldim

(Karacaoğlan)

nedir bu çektiğim senin elinden
deli gönül daha yorulmadın mı
seni hep aldattı boş hayal ile
yalancı dünyaya darılmadın mı

(Karslı Hicabi)

beaverss
05-02-2016, 20:23
erguvanlardan koru anılarını
gecikmiş bir yağmur gibi çözülüyorsa akşam
"içindeki şarkıyı" mırıldanan masada
geçmiş bir zamanı yanıtlıyorsa kalbin
ve ışıklar
ayın saklı yüzünde kırılıyorsa


soğuk bir ürperti gibi dolaşıyorsa
yangınlardan artakalan teninde
çırılçıplak bir kıvılcım
ırmakları koru göz yaşlarından


"bir belirip bir görünmez" olduysa hayat
düşlerinden koru yalnızlığını
balkonuna ansızın konuveren bir kuşun
balkonundan ansızın uçuveren bir kuşun
kostak kanatlarından
koru içindeki yorgun rüzgârı


ama "ağır bir su gibi" biriktirdiğin
baharlardan kalmış yabani bir erguvan
açıverdiyse ansızın
soğuk bir gecenin ortasına kurulmuş bir masada
"göğün altından geçmeyi" sakın unutma

beaverss
06-02-2016, 11:46
Yalnız İnsan
Yalnız insan merdivendir
Hiçbiryere ulaşmayan
Sürülür yabancı diye
Dayandığı kapılardan
Yalnız insan deli rüzgar
Ne zevk alır ne haz verir
Dokunduğu küldür uçar
Sunduğu tozdur silinir
Yalnız insan yokki yüzü
Yağmur çarpan bir camekan
Ve gözünden sızan yaşlar
Bir parçadır manzaradan
Yalnız insan kayıp mektup
Adresimi yanlış nedir
Sevgiler der fırlatılır
Kimbilir kim tarafından

beaverss
06-02-2016, 11:46
Bırakıp Gittin Beni
bırakıp gittin beni bütün kapılarda
bütün çöllerde tek başıma kodun
şafakta arayıp öğle vakti yitirdiğim
vardığım hiç bir yerde değildin
sensiz bir odanın sahrasını nasıl anlatsam
hiçbir şeyin seni andırmadığı bir pazar kalabalığını
denizde dalgakırandan da boş boşluğunu bir günün
seslenip de senden cevap alamadığım sessizliği
bırakıp gittin beni kalarak olduğun yerde hareketsiz
her yerde bırakıp gittin beni gözlerinle
düşlerin yüreğiyle bırakıp gittin beni
yarım kalmış bir cümle gibi bırakıp gittin
düşen hep ben oldum en küçük kımıldanışında senden
başını çevirdiğin için ağladığımı görmedin hiç
bana bakıp görmediğin için
ben yokken içini çektiğin için
ayağına düşen gölgene acıdın mı hiç sen

beaverss
06-02-2016, 11:47
Bir Yastıkta Olacağız Seninle..
bir yastıkta olacağız seninle..
Pazar da olsa pazartesi de
Aksamda ya da sabah geceyarısı öğle
İster cennette ister cehennemde
Aşk benziyor birbirine
Dün'dü bunu sana söylediğimde
bir yastıkta olacağız seninle..
Evet bu dün'dü bu ise yarın
Yolum olarak bir tek sen varsın
Kalbimi verdim avuçlarında kalsın
Ne güzel yol alıyor seninkisiyle
Ama hepsi ömrü kadar insanın
bir yastıkta olacağız seninle..
Sevgilim varolan olacak yeni
Gökyüzü bir çarşaf üzerimizde
Seni kollarımla kuşattım işte
Ve içim sevdanla pır pır etse de
Dilediğin istediğin sürece
bir yastıkta olacağız seninle..

beaverss
06-02-2016, 11:48
Güller Ve Leylaklar
Sen ey o çiçekler ey o değişmeler ayı
Bulutsuz geçen mayıs bıçaklanmış haziran
Bir daha artık ne o gülleri ne o leylakları
Bir daha o ilk yazı unutamam hiçbir zaman
O korkunç kuruntuyu unutamam bir daha
Alayı çığlığı kalabalığı güneşi
Aşk arabalarını Belçika hediyelerini
Havayı o arı uğultulu yolu sonra da
O sakınmasız utkuyu kavgaları aşan
Öpüşmenin kızıla döndürdüğü o kanı
Çılgın halkın leylaklarla donattığı
O ölüme gidenleri unutamam artık dünyada
Kutsal o eski zaman betiklerine çalan
Fransa bahçelerini unutamam bir daha
O akşamları büyüsünü o sessizliğin
Gülleri yol boyunca ki gülleri sonra da
O bozgun yeline karşı duran çiçekleri
Alaycı topları o bisikletleri şaşkın
Korkunun kanadı üstünden geçen erleri
O perişan kılıklarını konaklıyanların
Ama neden bilmem bu benzetme kasırgası
Durmadan hep aynı noktaya getirir beni
Saint-Marth bir general kara bir dal yığını
Orman yanında bir köşk Normandiya biçimi
İşte tıs yok düşman karanlıkta dinleniyor
Birden bize Paris düştü diyorlar bu akşam
Dünya da ne o yitirdiğimiz aşkı bir daha
Ne o gülleri ne de o leylakları unutamam
Flandres leylaklarını demetlerini ilk günün
O tatlı izini yanakları söndüren ölümün
Sonra sizi kaçışın gülleri taze güller sizi
Yangın rengine çalan Anjou gülleri sizi

beaverss
09-02-2016, 07:32
Bicare gönül



Bugün ayrılıgın yarım kalışları
Doldurdu hüzünle yüregimi
Sen baktıkca bende kalp
Daldı hüzünlere hayat acımazsız
Vurdukca vurdu sözleri yüzüme
Ben bekledim gelirsin diye
Ayrılık gider diye icimdeki
Bu yangın söner sandım
Ama sönmedi dinmedi acım
Bugün ayrılıklar doldurdu yüregimi
Sen sandıgım acılar sardı bedenimi
Ruhunu kaybetmiş yedi el yabancı gibi
Dolandım durdum ayrılık adın senin
Doldur satırları boş sözlerle kaldır kadehleri
Yürekten sevgilerle tokuştur kadehleri
Birgün göcüp gideceksin unutma bu günü
Yarım yamalakta olsa unutma bugünü
Ben sana bu boş günü hediye edi verdim
Adında saklı idi rabia güzellikler
Sana adadım yarım yamalak bütün sözleri
Sakla izlerini gizle adımlarını
Bulamasın kimse seni
En derinlerde bir yerde
Saklı acım gizli sensizlikte
Kandırdım kalbimi boş sözlerle
Senden kalanlarında vakti zamanı doldu
Belki de ömür coktan gelip geci verdi
Aşkın girdabında sensizlikle ölü verdim
Onca zaman sonra durup duruken
Ağladım bir hiç ken hayat zamansız vurdu
Kestiler sözleriyle yüregimin bir parcasını
Sen gidi verdin onca zaman sonra bir başka diyara

beaverss
09-02-2016, 07:33
Rüya İçinde Rüya

Al bu buseyi kaşın üzre sen!
Ve işte şimdi ayrılıyorken,
İzin ver itiraf edeceğim-
Yanlış değildi söylediğin
Günlerin bir rüyaydı derken;
Uçup gittiyse umut yine de
Geceleyin ya da gündüz,
Hayalde, ya da hiçbirinde
Peki kaybımdan eksilen ne?
Rüya içinde bir rüyadır
Hep gördüğümüz, göründüğümüz.

Bir uğultunun ortasındayım
Dalgaların dövdüğü bir kıyıda,
Ve avucumda tuttuğum
Altın kum taneleri-
Azlar! Ama nasıl da kayıyorlar
Derinliğe parmaklarımdan,
Ağlarken - ben ağlarken!
Tanrım! Sıkıca tutamaz mıyım
Bırakmadan avucumdan?
Tanrım! Kurtaramaz mıyım
Birini acımasız dalgadan?
Yoksa rüya içinde bir rüya mı
Hep gördüğümüz, göründüğümüz?

beaverss
09-02-2016, 07:33
Kuzu

Kim yarattı seni ey küçük kuzu?
Ey küçük kuzu,seni kim doğurdu?
Kim yaşam verdi sana
Irmak kıyılarında,çayırlarda;
Bu güzel giysiyi sana kim ördü?
Bu yumuşacık,bu bembeyaz yünü;
Kime borçlusun o tatlı sesini?
Sevince boğarsın bütün vadiyi
Kim yarattı seni ey küçük kuzu?
Ey küçük kuzu,seni kim doğurdu?


Ey küçük kuzu,söyleyeyim sana,
Ey küçük kuzu,söyleyeyim sana;
'Kuzu' senin gibi onun ismi de,
O da bu ismi vermiş kendisine.
O da sevgi dolu,o da mütevazı,
O da bizim gibi çocuk yürekli.
Ben bir çocuğum,sen de bir kuzu
Senin ismin kuzu,benim ismim kuzu
Kutsasın küçük kuzu seni tanrı!
Kutsasın küçük kuzu tanrı seni!

beaverss
09-02-2016, 07:34
Kaplan

Kaplan,kaplan,ışl ışıll yanan
Gecenin ormanlarında.
Hangi ölümsüz el ya da göz
Senin biçiminin o korkunç düzenini kurabildi?


Hangi uzak derinliklerde ya da göklerde
Tutuştu gözlerinin ateşi
Hangi kanatla yükselmeyi göze aldı?
Hangi el ateşi yakalamaya cüret etti?


Ve hangi omuz ,hangi sanat,
Seninle yüreğinin kaslarını bükebildi?
Ve yüreğin atmaya başlayınca,
Hangi dehşetli el?Hangi dehşetli ayak?


Çekiç neydi?Zincir neydi?
Hangi fırındaydı senin beynin?
Örs neydi?Hangi güçlü el
Ölüm veren korkuları avucuna alabildi?


Yıldızlar mızraklarını aşağı atıp,
Gökyüzünü gözyaşlarıyla sulayınca
Yarattığına bakıp gülümsedi mi?
Kuzuyu yaratan mı yarattı seni?


Kaplan,kaplan,ışıll ışıl yanan
Gecenin ormanlarında.
Hangi ölümsüz el ya da göz
Senin biçiminin o korkunç düzenini kurabildi?

beaverss
09-02-2016, 07:34
AYRILALI YILLAR OLDU

Ayrılalı yıllar oldu, şimdi sen kimbilir nerelerdesin?
Seni görebilmek için, sesini duyabilmek için neler vermezdim
Simsiyah gözlerini, dalga dalga saçlarını unutmak mümkün değil
Unutuldum sanma, her zaman aklımdasın unutulmuş değilsin.

Kalbimin bir köşesinde hatıran kalmış
O zalim yıllar seni benden çekip almış
Bana senden başkası seviyorum demedi
Aşkımızı bizden başka kimse bilmedi
Sensiz kaldım aşkımız bir şarkı oldu
Yıllardır ben bu şarkıyla seni anarım.

beaverss
09-02-2016, 07:34
William Shakespeare' den Seçme Şiirler
115

Sana önceden yazdığım dizeler yalan söylüyordu;
Seni bundan daha çok sevemem diyenler hani;
Ama o zamanlar aklım bir türlü almıyordu,
İçimdeki alevin daha da parlak yanabileceğini.
Oysa zaman, kralların fermanını bile değiştirir,
Yeminler arasına girer, milyonlarca oyunuyla,
Kutsal güzelliği karartır, sivri niyetleri köreltir;
Nice dik başları değişimin çarkına uydurur sonunda;
Heyhat! Ben de zaman denen zorbanın korkusuyla,
'En çok şimdi seviyorum seni,' diyemez miyim;
Aşkımdan kuşku duymadığım, en emin olduğumda,
Geleceği unutup, o güne taç giydiremez miyim.
Aşk bir bebek olduğuna göre,
hayır, bunu diyemem,
Büyümesini sürdüren şeyi,
büyümüş gibi göremem.

beaverss
09-02-2016, 07:35
66. Sone

Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.

beaverss
09-02-2016, 07:35
75. SONE

Bir an sevinç duyarken, korkuyorum sonra hemen,
Haydut yıllar çalar götürür diye hazinemi;
Bir an, başbaşa kalmaktan öte bir şey istemezken,
Sonra diyorum ki, alem niye görmesin sevincimi?
Bazan, sana baka baka kendime çektiğim ziyafetle,
Doydum sanırken, bir bakışın açlığıyla ölüyorum sonra,
Senin bana verdiğin ya da verebileceğinden öte,
Ne bir şeyden zevk alıyorum, ne de çabalıyorum almaya.
İşte böyle, her gün hem açlıktan ölüyor, hem tıkanıyorum;
Ya oburca her şeyi yiyorum, ya da hiçbir şeye dokunmuyorum.

beaverss
09-02-2016, 07:36
Korkuyor

İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermedigi için.
Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.

Korkuyorum

Yağmuru seviyorum diyorsun,
yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun...
Güneşi seviyorum diyorsun,
güneş açınca gölgeye kaçıyorsun...
Rüzgarı seviyorum diyorsun,
rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun...
İşte,bunun için korkuyorum;
Beni de sevdiğini söylüyorsun...

Macbeth

Kendini boşuna harcamış olur insan,
Dilediğine erer de sevinç duymazsa.
Yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi,
Yıkmakla kazandığın şey kuşkulu bir mutluluksa.






İnandıramaz aynam yaşlandığıma beni.
Değil mi ki doğduğunuz aynı gün gençlikle sen;
Ama örtünce vaktin kırışıkları seni
Medet umarım ömrüm bitsin diye ecelden.
Varlığına o eşsiz güzelliği giysen de
Gönlümün urbasından başka şey giyemezsin.
Yüreğim sende çarpar, yüreğin çarpar bende:
Demek ki bana göre yaşlısın diyemezsin.
Onun için, sevgilim, kendine bakman gerek,
Nasıl ki ben bir hiçim bakmak dururken sana,
Yüreğin bende diye üstüne titreyerek
Olmuşum yavrusunu esirgeyen bir ana.
Gönlüne bel bağlama gönlümü yok edersen,
Geri almak yok diye onu verdin bana sen.

beaverss
09-02-2016, 07:37
Unut Gitsin

Yas mas tutma sevgilim, öldüğüm zaman.
Toprakta böceklere güldüğüm zaman
Duyurunca, paslı sesiyle, ölüp gittiğimi, bir çan...
Yas mas tutma sevgilim, öldüğüm zaman

Çürüyen gövdem gibi, yitip gitsim aşkın da...
Ne bir mektup kalsın bizden, ne bir söz, ne bir eşya...
Unut gitsin adımı, arkamdan da ağlama
Gözyaşınla da eğlenir, onu da alıp-satar bu dünya...

beaverss
09-02-2016, 07:38
ÖLÜM [Halide Edip Adıvar]

Yapraklar üşürken dökülür;
Ağaçlar kışa soyunurken ölür.
Nedir acelesi ecelin?
Daha bitmeden yaşama sevincim.

Neden bu kadar soğuk ellerim?
Gözlerim aynı noktada donuk.
Nedir bu sonsuz karanlık?
Ve bu bitmeyen yalnızlık.

Nereden çıktı bu tabut?
Ne işim var benim içinde?
Ve bu kalabalık.
Yüzler; bu yüzler hep tanıdık.

Herkes birakıp gitmiş.
Geceye sessizlik çökmüş.
Gözlerim hala açık,
Ve bitmeyen yalnızlık.

beaverss
09-02-2016, 07:38
ÖLÜM (LEYLE İLE MECNUN) [Sezai Karakoç]

Anlatacaktım ölümlerini bir sonbahar eşliğinde
Bir kış güneşliğinde
Fakat baktım bu ölüm değil diriliştir
Tabiatı aşan bir bildiriştir
Ne güz ne sarı renk bu göçü anlatır
Bu kan rengi bu kıpkızıl öçü anlatır
Görünüşte kırmızı gerçekte yeşil
Görünüşte öç hakikatte değil
Faninin sonsuzla barışması
Affın mağfiretle yarışması
Yaprağın düşüşü değil bu toprağa
Bir yıldırım çarpışıdır dağa
Sonbahar değil ilkbahardır
Ölümden sonra ölümsüz hayat vardır
Bulutlar açılır güneş çıkar
Yağmur taneleri inci tanelerine dönüşür
Deniz çalkanır saçar ortaya hazinesini

Anladım onlar ölmediler
Ölüm adına
Ölüm maskesini takınarak
Dönüştüler bir ışığa

beaverss
09-02-2016, 07:38
ÇANAKKALE'DE ÖLÜM [Fazıl Hüsnü Dağlarca]

Sen ölüm,
Evlerde pissin ama,
Daglarda igrençsin.

Sen ölüm,
Birinin adi silinir de,
Adin geçer ancak.

Sen ölüm,
Eli tutmaz olur da, gözü görmez olur da
Tutarsin, görürsün oralarda ancak.

Sen ölüm,
Ülkelerde kötüsün ya
Ülkelerarasi daha çirkinsin.

Sen ölüm,
Sayriliklardan sonra gelirsin peki,
Şu dev gibi, su dipdiri gençlerle isin nedir?

beaverss
09-02-2016, 07:38
SEVİYE ON KALA ÖLÜME BEŞ [Aziz Nesin]

Ya zamanından erken gelirim;
Dünyaya geldiğim gibi,
Ya zamanından çok geç;
Seni bu yaşta sevdiğim gibi.
Mutluluğa hep geç kalırım;
Hep erken giderim mutsuzluğa.
Ya herşey bitmiştir çoktan,
Ya hiçbir şey başlamamış.
Öyle bir zamanına geldimki yaşamın
Ölüme erken seviye geç.
Yine gecikmişim bağışla sevgilim;
Seviye on kala, ölüme beş...

beaverss
09-02-2016, 07:39
ÇİLE [Necip Fazıl Kısakürek]

Gaiblerde bir ses geldi: Bu adam,
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
Gök devrildi, künde üstüne künde...

Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!
Sonsuzluk, elinde bir mavi tulbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı

Ateşten zehrini tattım bu okun,
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum, değdi burnuna (yok)un,
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı

Bir bardak su gibi çalkandı dünya;
Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.
Al sana hakikat, al san rüya!
İşte akıllılık, işte sarhoşluk!

Ensemin örsünde bir demir balyoz,
Kapandım yatağa son çare diye.
Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,
Yepyeni bir dünya etti hediye

Bu nasıl bir dünya, hikayesi zor;
Makânı bir satih, zamanı vehim.
Bütün bir kahinat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim.

Nesin sen, hakikat olsan da çekil!
Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!
Otursun yerine bende her şekil;
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!

Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,
Benliğim bir kazan ve aklım kepçe,
Deliler köyünden bir menzil aşkın,
Her fikir içimde bir çift kelepçe.

Niçin küçülüyor eşya uzakta?
Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?
Zamanın raksı ne bir yuvarlakta?
Sonum varmış, onu öğrensem asıl?

Bir fikir ki sıcak yarad kezzap,
Bir fikir ki, beyin zarında sülük.
Selam sana haşmetli azap;
Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.

Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol!
Ey yedinci gök, esrarını aç!
Annemin duası, düş de perde ol!
Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç!

Uyku, katillerin bile çeşmesi;
Yorgan, Allahsıza kadar sığınak.
Teselli pınarı, sabır memesi;
Size şerbet, bana kum dolu çanak.

Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet,
Sırrını ararken patlayan gülle?
Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;
Karınca sarayı, kupkuru kelle...

Akrep nokta nokta ruhumu sokmuş,
Mevsimden mevsime girdim böylece.
Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş,
Fikir çilesinden büyük işkence.

.................................................. .
.................................................. ..
.................................................. ..
.................................................. ..

Evet, her şey bende bir gizli düğüm;
Ne ölüm terleri döktüm, nelerden!
Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,
Yetişir çektiğim mesafelerden!

Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;
Yollar bir yumaktır, uzun ve dolaşık.
Her gece rüyamı yazan sihirbaz,
Tutuyor önümde bir mavi ışık.

Büyücü, büyücü ne bana hıncın?
Bu kükürtlü duman, nedir inimde?
Camdan keskin, kıldan ince kılıcın,
Bir zehir kıymak gibi, beynimde.

Lugat, bir isim ver bana halimden;
Herkesin bildiği dilden bir isim!
Eski esvaplarım, tutun elimden;
Aynalar söyleyin bana, ben kimim?

Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,
Arzı boynuzunda taşıyan öküz?
Belâ mimarının seçtiği arsa;
Hayattan muhacir; eşyadan öksüz?

Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
Bir zerreciğim ki, Arş'a gebeyim,
Dev sancılarımın budur kaynağı!

Ne yalanlarda var, ne hakikatta,
Gözümü yumdukça gördüğüm nakış.
Boşuna gezmişim, yok tabiatta,
İçimdeki kadar iniş ve çıkış.


Gece bir hendeğe düşercesine,
Birden kucağına düştüm gerçeğin.
Sanki erdim çetin bilmecesine,
Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin.

Açıl susam, açıl! Açıldı kapı;
Atlas sedirinde mavera dede.
Yandı sırça saray, ilahi yapı,
Binbir avizeyle uçsuz maddede.

Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;
Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur.
İçiçe mimari, içiçe benlik;
Bildim seni ey Rab, bilinmez bilinmez meşhur!

Nizam köpürüyor, med vakti deniz;
Nizam köpürüyor, ta çenemde su.
Suda bir gizli yol, pırıltılı iz;
Suda ezel fikri, ebed duygusu.

Kaçır beni ahenk, al beni birlik;
Artık barınamam gölge varlıkta.
Ver cüceye, onun olsun şairlik,
Şimdi gözüm, büyük sanatkarlıkta.

Öteler öteler, gayemin malı;
Mesafe ekinim, zaman madenim.
Gökte saman yolu benim olmalı;
Dipsizlik gölünde, inciler benim.

Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!
Heybem hayat dolu, deste ve yumak.
Sen, bütün dalların birleştiği kök;
Biricik meselem, Sonsuza varmak...

beaverss
09-02-2016, 07:40
DUMAN [Behçet Necatigil]

Bir dumanla dolmuş dünya
Boğucu bir duman
El yazması bir kitapta
Bir hikaye okudum:

Bakırcılar bir zaman
Bir koca kazan yaptılar.
Bakırcılar gece oldu, evlerine gittiler
kazan kaldı dükkanda
Sabah ola, aşlar pişe
Sabah ola, o da gide
Bakırcılar gittiler
Kazan kaldı dükkanda.

Kazan bekler
Saatler geçer gece
Bir büyücü gelir girer içeri
Çalıp gider bu kazanı gizlice.

Issız bir dağ başında
Ateş yakar büyücü
Yanma ateşim yanma
Ateşin elinde mi?
İçinde tılsımlı su
Kazanım kaynama
Kazanın elinde mi?

Şeytan gelir, sorar
Kaynattığın kazana
Açlık, ölüm kattın mı?
Kattım.
Fitne, fesat attın mı?
Attım.

Kazan kaynar
Kaynadıkça kara kara
Bir duman çıkar
Duman gider dağlara.

Karşı yatan yüce dağlar
Eğilin de duman geçe!
Dağlar saf, çocuk gibi
Kötülük olduğun ne bile?
Dağlardan esen rüzgar
Dumanı iletin hele!
Rüzgar saf, çocuk gibi
Kötülük olduğun ne bile?

Duman aşar dağları
Azar azar
Şehirlere, köylere
Duman uzar.

Odalara, evlere
Duman sızar,
Gören gözler görmez olur
Duman girer kıvrıla kıvrıla
İnsanların kalplerine kadar.

Göz gözü görmüyor bu zamanda
Bu dumanı yok etmenin çaresi
Kitap yazmıyor.

beaverss
09-02-2016, 07:40
ÖLÜM NOKTÜRÜNÜ [Nurullah Genç]

seninle karşılaşıp solduğum andı ölüm
yüzüne baktığında tutuşup yandı ölüm

çoğaldıkça çoğalan bir sevda ülkesinde
ellerine dokundun; sana inandı ölüm

o efsunlu, yağmurlu, hercai gözlerinden
uçan kelebekleri mutluluk sandı ölüm

akkor dudaklarından ağı düştü içime
yollarında yürürken sanki insandı ölüm

viran eylediğin gün yorgun hayallerini
ayrılıkla, hüzünle, aşkla sınandı ölüm

bir ömür vuslatını bekledi boynu bükük
bilmem ki aşk uğrunda neden kınandı ölüm

süründü yıllar yılı karanlık köşelerde
benim gibi kıvrandı, kahra dayandı ölüm

her akşam tufanında harap oldu güneşim
gece baygın bir rüya, gündüz hülyandı ölüm

sensizliğin en ağır fermanıydı içimde
dudaklarımdan sızan bir damla kandı ölüm

ölüm seni sevmektir bir celladın elinde
bilmem hangi yürekte böyle sultandı ölüm

beaverss
09-02-2016, 07:41
SANATKARIN ÖLÜMÜ [Cahit Sıtkı Tarancı]

Gitti gelmez bahar yeli;
Şarkılar yarıda kaldı.
Bütün bahçeler kilitli;
Anahtar Tanrıda kaldı.

Geldi çattı en son ölmek.
Ne bir yemiş, ne bir çiçek;
Yanıyor güneşte petek;
Bütün bal arıda kaldı.

beaverss
09-02-2016, 07:41
ÖLÜME YAKIN [Orhan Veli]

Akşamüstüne doğru, kış vakti;
Bir hasta odasının penceresinde;
Yanlız bende değil yalnızlık hali;
Deniz de karanlık, gökyüzü de;
Bir acaip, kuşların hali.

Bakma fakirmişim, kimsesizmişim;
-Akşamüstüne doğru, kış vakti-
Benim de sevdalar geçti başımdan.
Söhretmiş, kadınmış, para hırsıymış;
Zamanla anlıyor insan dünyayı.

Ölürüz diye üzülüyoruz?
Ne ettik, ne gördük şu fani dünyada
Kötülükten gayrı?

Ölünce kirlerimizden temizlenir,
Ölünce biz de iyi adam oluruz;
Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış,
Hepsini unuturuz.

beaverss
09-02-2016, 07:41
AĞIR HASTA [Fazıl Hüsnü Dağlarca]

Üfleme bana anneciğim korkuyorum
Dua edip edip, geceleri.
Haytayım ama ne kadar güzel
Gidiyor yüzer gibi, vücudumun bir yeri.

Niçin böyle örtmüşler üstümü
Çok muntazam, ki bana hüzün verir.
Ağarırken uzak rüzgarlar içinde
Oyuncaklar gibi şehir.

Gözlerim örtük fakat yüzümle görüyorum
Ağlıyorsun, nur gibi.
Beraber duyuyoruz yavaş ve tenha
Duvardaki resimlerle, nasibi.

Anneciğim, büyüyorum ben şimdi,
Büyüyor göllerde kamış.
Fakat değnekten atım nerde
Kardeşim su versin ona, susamış.

beaverss
09-02-2016, 07:42
ÖLÜ [Fazıl Hüsnü Dağlarca]

Hangi mahallede imam yok,
Ben orada öleceğim.
Kimse görmesin ne kadar güzel,
Ayaklarım, saçlarım ve her şeyim.

Ölüler namına, azade ve temiz,
Meçhul denizlerde balık;
Müslüman değil miyim, haşa,
Fakat istemiyorum, kalabalık.

Beyaz kefenler giydirmesinler,
Sızlamasın karanlığım havada.
Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayım,
Ki bütün azalarım hülyada.

Hiçbir dua yerine getiremez,
Benim kainatlardan uzaklığımı.
Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar,
Çılgınca seviyorum sıcaklığımı...

beaverss
09-02-2016, 07:42
KARA TOPRAK [Aşık Veysel]

Dost dost diye nicesine sarıldım.
Benim sadık yarim kara topraktır.
beyhude dolandım, boşa yoruldum
Benim sadık yarim kara topraktır.

Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü istediğim topraktan aldım
Benim sadık yarim kara topraktır

Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi
Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi
Kazma ile dövmeyince kıt verdi
Benim sadık yarim kara topraktır

Adem'den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyve bitirdi
Her gün beni tepesinde götürdü
Benim sadık yarim kara toopraktır.

Karnın yardım kazmayınan, belinen
Yüzün yırttım tırnağınan, elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sadık yarim kara topraktır

İşkence yaptıkça bana gülerdi
bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim, dört bostan verdi
Benim sadık yarim kara topraktır.

Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sadık yarim kara topraktır.

Bir dileğin varsa iste Allah'tan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan
Benim sadık yarim kara topraktır.

Hakikat istersen açık bir nokta
Allah kula yakın, kul da Allah'a
Hakkın gizli hazinesi toprakta
Benim sadık yarim kara topraktır.

Bütün kusurumu toprak gizliyor
Melhem çalıp yaralarım düzlüyor
Kolun açmış yollarımı gözlüyor
Benim sadık yarim kara topraktır.

Her kim ki olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i bağrına basar
Benim sadık yarim kara topraktır.

beaverss
09-02-2016, 07:43
DOSTLAR BENİ HATIRLASIN [Aşık Veysel]

Ben giderim adım kalır,
Dostlar beni hatırlasın.
Düğün olur, bayram gelir,
Dostlar beni hatırlasın.

Can bedenden ayrılacak,
Tütmez baca, yanmaz ocak,
Selam olsun kucak kucak,
Dostlar beni hatırlasın.

Açar solar türlü çiçek
Kimler gülmüş, kim gülecek
Murat yalan, ölüm gerçek,
Dostlar beni hatırlasın.

Gün ikindi akşam olur,
Gör ki başa neler gelir,
Veysel gider, adı kalır
Dostlar beni hatırlasın

beaverss
09-02-2016, 07:43
YAŞ OTUZ BEŞ [Cahit Sıtkı Tarancı]

Yas otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağimızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünüyorsunuz;
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim:
Nerde o gtnler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal seylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata eraber başladığımız
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız
Gökyüzünün başka rengi de varmiş!
Geç faretttim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yil biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm taruma.
N'eylesin ölüm herkezin başında.
Uyudun uyanamadın olacak
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak.
Taht misali o musalla taşında.

beaverss
09-02-2016, 07:43
RİNDLERİN AKŞAMI [Yahya Kemal Beyatlı]

Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç.

Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.

Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasından güneş doğmayan büyük kapıdan

Geçince başlıycak bitmeyen sükunlu gece.
Gruba karşı bu son bahçelerde, keyfince,

Ya sevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül.
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül.

beaverss
09-02-2016, 07:43
SESSİZ GEMİ [Yahya Kemal Beyatlı]


Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahetten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,

Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilinmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.

beaverss
09-02-2016, 07:44
ÖLÜMÜN SIRRI [Nazım Hikmet]

Ölümün sırrını sordum bir gence
Güldü de bu ani suale önce
Ölüm dedi, ölüm bir hiçtir bence
Gençliğimi yalnız aşk ile ördüm

Rast geldim ak saçlı bir ihtiyara
Lanetler ederdi bir eski yare
Sorunca ölümü dedi bir çare
Çünkü rüya gibi bir hayat sürdüm

Bu sırrı sormağa karar verdim ben
Hayatı hicranla dolu ölüden
Baktı boş gözlerle ayet okurken
Dedi ben hayatı ölümde gördüm

beaverss
09-02-2016, 07:44
ÖLÜM NEDİR? [Bayram Tunca]

Her şeyin bir ömrü, bir de ölümü vardır.
Aslında ölüm her yerde her zaman vardır.
Bedenimizdeki hücrelerde her an ölüm var.
Duygu ve düşüncemizde her gün ölüm var.

Tabiattaki canlılarda her zaman ölüm var.
Küreyi-arzdaki gece ve gündüzde ölüm var.
Hatta Kainattaki yıldızlarda bile ölüm var.
Hayat olan her yerde her zaman ölüm var.

Ölüm, hayatın son noktası, son durağıdır.
Ölenin yatağı toprak, yorganı ot-yapraktır.
Eğer lâyıksa, ondan sonraki bineği buraktır.
Yoksa, gideceği yer cehennem, işi haraptır.

Aslında, ölüm her an göz kırpıp duruyor.
Genç ihtiyar tanımıyor, her an gelebiliyor.
Her şeyin faniliğini en güzel ölüm anlatıyor.
Ey nefsim, hisse almadınsa şair ne anlatıyor.

Şu dünyada İnsanlar farklı farklıdır.
İnsanların Ölümleri de farklı farklıdır.
Alimin ölümü, zalimin ölümü farklıdır.
Şehidin ölümü, teröristin ölümü farklıdır.

Bazı hayatlar vardır, ölümden de beter.
Eğer aradığını bulduysan o sana yeter.
Eğer aradığını bulmadıysan sonun beter.
Ey nefis, bu kadar nasihat da sana yeter.

Her gece kefensiz yatıp kefensiz kalkıyoruz.
Görüp duyduğumuz ölüme hayretle bakıyoruz.
Farkında değiliz hayatımızı boşuna geçiriyoruz.
Dünyalık her şeyi, kabir kapısında bırakıyoruz.

Madem kabir kapası açık, ölüme çare yoktur.
O zaman ömrümüzü baki bir ömre çevirmeliyiz.
Madem ömür kısa, hayatta lüzumlu işler çoktur.
Ömrümüzü her an lüzumlu işlerde harcamalıyız.

Kimbilir Azrail, ne zaman ne şekilde kapıyı çalacak.
Bilemiyoruz, canımızı neyi vesile edip, nasıl alacak.
Sizi bilmem ama, bana hayatta birkaç kez ikaz yaptı.
Dünya fani, ölüm hak, sakın unutma bak ikazını yaptı.

Ey Ademoğlu, inanmazsan ölüm idam-ı ebedidir.
Eğer inanırsan, ölüm senin için terhis teskeresidir.
İnanmazsan kabir senin için bir zindan-ı ebedidir.
Eğer inanırsan, cennet bahçesine açılan bir kapıdır.

beaverss
09-02-2016, 07:45
ÖLÜM [Bayram Tunca]

Ey nefsim, kaç bakalım kaç sen.
Daha ne kadar kaçacaksın sen.
Başıma ne işler açacaksın sen.
Fizana da kaçsan, Azrail’den kurtulamasın.

Baki değilsin ki, ilelebet yaşayacaksın.
Ne kadar kaçsan da Azrail’den kaçamazsın.
Hem hiç kurtulan olmuş ki sen kurtulasın.
Hiç istisna edilmiş ki sen istisna olacaksın.

Gidenlerin çetelesi tutulmak istenseydi.
Ne katip, ne kalem ne de defter yeterdi.
Hem gidenler gelenlerden daha çoktur.
Hem gidenlerden geri gelen hiç yoktur.

Gelenler konuyor, konanlar da göçüyor.
Ömrün azı da çoğu da bir yel gibi geçiyor.
Yaptıkların gizli kamera ile kayda geçiyor.
Kara kutusu açılan gerçeği görüp şaşıyor.

Ey nefsim sonradan şaşırmak istemiyorsan
Helal dairesi keyfe kafidir, harama kaçma
Benim başıma da daha fazla işler açma
Bak! ben de şikayetçi olurum sonra senden

beaverss
09-02-2016, 07:45
BEYAZ BİR GEMİDİR ÖLÜM [Behçet Aysan]

sen bu şiiri okurken
ben belki başka bir şehirde olurum

kötü geçen bir güzü
ve umutsuz bir aşkı anlatan

rüzgarla savrulan
kağıt parçalarına
yazılmış

dağıtılmamış
bildiriler gibi

uzun bir yolculuğa hazırlanan
yalnız bir yolculuğa.

çünkü beyaz bir gemidir ölüm

siyah denizlerin hep
çağırdığı

batık bir gemi

sönmüş yıldızlar gibidir

yitik adreslere benzer
ölüm

yanık otlar gibi.

Sen bu şiiri okurken
ben belki başka bir şehirde
ölürüm.

beaverss
09-02-2016, 07:45
YOKLUK AYRILIK VE ÖLÜM [Emrah Sakallığolu]

Soğuk ve karklı gecelerde
Pislikleri örttüğü sanılan kar
Mezarım oldu benim
Benim en büyük acım

Seninle bir cadde köşesinde,
Buluşmayıda sevmiştim.
O cadde köşesinde,
Yok olmayıda.

Kimsenin görmediği ve bilmediği
Bir canavar vardı karların altında
Biz ona ayrılık diyoruz hani
Onun için,

Ben seninle bir cadde köşesinde,
Buluşmayıda sevmiştim.
O cadde köşesinde,
Ayrılmayıda.

Kimsesiz caddelerde gözlerimizin
Birbirlerine fısıldaşarak söyledikleri
Aşk sözcüklerinde yemin etmiştik hani
Onun için,

Ben seninle bir cadde köşesinde,
Buluşmayıda sevmiştim.
O cadde köşesinde,
Ölmeyide.

beaverss
09-02-2016, 07:46
ÖLÜME İNAT [Mustafa Alıcı]

gökyüzüne resim çizdin mi hiç
karanlığa inat
yıldızlar serpip saçlarına,
bekledin mi güneşin doğuşunu
zamana inat
uçabileceğine inandın mı hiç
yıldızlara kavuşmak için
bir kuşun kanadından düşüp
öldün mü
yaşadın mı
sana inat
aşka inat
ve öldün mü
herşeye inat

beaverss
09-02-2016, 07:46
ÖLÜM [Murat Özkıyıkçı]

ölmek nedir sizce
toprağa konup üzerinizin kapatılmasınımı
yoksa...
kimsenin hatırlamadığı bi doğum günümü
etlerinizin toprağa karışmasımı?
en sevdiğiniz filmi yanlız seyretmekmi
ölmek
nedir sizce
hiç hatırlanmamak mı?
unutulmakmı?
Yoksa...
gözlerinizi kapattığınızda
sizi kimsenin düşünmediğini bilmekmi?
nedir ölmek
sadece sizi taşıyan etlerin durmasımı
yoksa sizin o etleri taşımanızmı?

beaverss
09-02-2016, 07:46
ÖLÜM İŞARETİ [Emre Erkut]

Sonbahar esintisi yapraklar solmuş sarı sarı
Hafifçe esen rüzgar ılık uğultulu
Baktığım zaman mevsimin aynasına karanlık
Korkutuyor gördüklerim doğanın yok oluşu
Nehirlerin ırmakların kuruması bile sebep oldu korkuma
Bir gün geldi aynamı bile bulamadım karşımda

Herşey gibi doğa gibi insanlık ırk gibi yok olmuştu
Sebep neydi yok eden insan hiç düşünmeden
Yok eden hırs istekti dünyaya yetip biten
Biz aslında hiç düşünmeden kendimizi yok ettik
Bir varoluşun sıra dışı isteklerine boyun bükerek
Bir kayboluş ve karanlığı kendimize benimsedik

Ölümün işareti kadar hain kendi cocuğuna kıyacak kadar gaddar
Ne beklesin insanlık tarihinden sevgimi saygımı
Ne bulsunki seven aşık deger verdiği eşinden
Ölüm işareti kadar yakın bir deprem kadarda sessizdi kıyamet

beaverss
09-02-2016, 07:47
ÖLÜM [Emre Alptekin]

Herşey bu kadar kolay mı?
Sen geldin aklıma,niye desem bende bilmiyorum.Seyrettiğim bir yaşam belkide benimki,müdahale etmek
senin tarzın,benimse tembelliğim.Niye yazıyorum yine ?
Kaçışım bu sayfalar,beyaz üzerine siyah,kalemin rengi...Benim rengim.Gerçekler acı olmaya başlayınca
buraya gelirim ,severim burayı.
Beyazı hayelleri hatırlatır bana,siyahı gerçekleri...
Ama sen bu sayfaya baktığında nedense yazıları görürsün...siyahı
Kimsenin aklına gelmez üstüne yazılan...beyaz.
Düşünürümde,düşünmek beni üzer.
Artık sevmeyeceğim diye başlar yeni hayatın ,bitince eskisi,
Bir boşluktur kaplar seni,aşkın küllenir yine.
Bekler rüzgarını...engeli sen olursun,hatıralar olur.

beaverss
09-02-2016, 07:47
YİNE ÖLÜME DAİR [Nazım Hikmet]

Zevcem,
ruhu revanım
Hatice Pîrâyende,
ölümü düşünüyorum,
demek ki arteryo skleroz
başlıyor bende...
Bir gün
kar yağarken,
yahut
bir gece,
yahut
bir öğle sıcağında,
hangimiz ilkönce,
nasıl
ve nerde öleceğiz?
Nasıl
ve ne olacak
ölenin son duyduğu ses,
son gördüğü renk,
kalanın ilk hareketi
ilk sözü
ilk yediği yemek?
Belki de birbirimizden uzakta öleceğiz.
Haber
çığlıklarla gelecek,
yahut da ima edecekler,
ve kalanı yalnız bırakıp
gidecekler...
Ve kalan
karışacak kalabalığa.
Yani efendim, hayat...
Ve bütün bu ihtimâlât
1900 kaç senesinin
kaçıncı ayı
kaçıncı günü
kaçıncı saatinde?
Zevcem,
ruhu revanım
Hatice Pîrâyende,
ölümü düşünüyorum,
geçen ömrümüzü düşünüyorum.
Kederli
rahat
ve hodbinim.
Hangimiz ilkönce
nasıl
ve nerde ölürsek ölelim,
seninle biz
birbirimizi
ve insanların en büyük dâvasını sevebildik
- dövüştük onun uğruna -,
«yaşadık»
diyebiliriz.

beaverss
09-02-2016, 07:47
ÖLÜME DAİR [Nazım Hikmet]

Buyrun, oturun dostlar,
hoş gelip sefalar getirdiniz.
Biliyorum, ben uyurken
hücreme pencereden girdiniz.
Ne ince boyunlu ilâç şişesini
ne kırmızı kutuyu devirdiniz.
Yüzünüzde yıldızların aydınlığı
başucumda durup el ele verdiniz.
Buyrun, oturun dostlar
hoş gelip sefalar getirdiniz.

Neden öyle yüzüme bir tuhaf bakılıyor?
Osman oğlu Hâşim.
Ne tuhaf şey,
hani siz ölmüştünüz kardeşim.
İstanbul limanında
kömür yüklerken bir İngiliz şilebine,
kömür küfesiyle beraber
ambarın dibine...

Şilebin vinci çıkartmıştı nâşınızı
ve paydostan önce yıkamıştı kıpkırmızı kanınız
simsiyah başınızı.
Kim bilir nasıl yanmıştır canınız...
Ayakta durmayın, oturun,
ben sizi ölmüş zannediyordum,
hücreme pencereden girdiniz.
Yüzünüzde yıldızların aydınlığı
hoş gelip sefalar getirdiniz...

Yayalar-köylü Yakup,
iki gözüm,
merhaba.
Siz de ölmediniz miydi?
Çocuklara sıtmayı ve açlığı bırakıp
çok sıcak bir yaz günü
yapraksız kabristana gömülmediniz miydi?
Demek ölmemişsiniz?

Ya siz?
Muharrir Ahmet Cemil?
Gözümle gördüm
tabutunuzun
toprağa indiğini.

Hem galiba
tabut biraz kısaydı boyunuzdan.
Onu bırakın Ahmet Cemil,
vazgeçmemişsiniz eski huyunuzdan,
o ilâç şişesidir
rakı şişesi değil.
Günde elli kuruşu tutabilmek için,
yapyalnız
dünyayı unutabilmek için
ne kadar çok içerdiniz...
Ben sizi ölmüş zannediyordum.
Başucumda durup el ele verdiniz,
buyrun, oturun dostlar,
hoş gelip sefalar getirdiniz...

Bir eski Acem şairi :
«Ölüm âdildir» — diyor,—
«aynı haşmetle vurur şahı fakiri.»

Hâşim,
neden şaşıyorsunuz?
Hiç duymadınız mıydı kardeşim,
herhangi bir şahın bir gemi ambarında
bir kömür küfesiyle öldüğünü?...

Bir eski Acem şairi :
«Ölüm âdildir» — diyor.
Yakup,
ne güzel güldünüz, iki gözüm.
Yaşarken bir kerre olsun böyle gülmemişsinizdir...
Fakat bekleyin, bitsin sözüm.
Bir eski Acem şairi :
«Ölüm âdil...»
Şişeyi bırakın Ahmet Cemil.
Boşuna hiddet ediyorsunuz.
Biliyorum,
ölümün âdil olması için
hayatın âdil olması lâzım, diyorsunuz...

Bir eski Acem şairi...
Dostlar beni bırakıp,
dostlar, böyle hışımla
nereye gidiyorsunuz?

beaverss
09-02-2016, 07:48
ÖLÜMLÜ İNSANLAR İÇİN [Cahit Külebi]

Hepiniz öleceksiniz!
Tanrı katına çıkacaksınız utanmadan!
Ruhlarınız koyup kaçacak sizi!
Topraklara gömüleceksiniz.

Kurtlar, böcekler, solucanlar
Sevinçle saldıracak üstünüze.
Elleriniz bomboş kalacak,
Kimse bakmayacak resminize.

Sevilmiş kadınların hayali
Dumanlar gibi dağılacak;
Faydaydı, şöhretti, merhametti
Semtinize uğramayacak.

Gözleriniz yok artık!
Dünyamızı göremeyeceksiniz!
Okşamak, gülmek, konuşmak
Yok olmuş bir selde yüzeceksiniz,

Yavaş yavaş çürüyeceksiniz

beaverss
09-02-2016, 07:48
FARENİN ÖLÜMÜ [Cahit Külebi]

Umutsuzdu, yalnızdı, hali yoktu,
Canı çok yanıyordu günlerden beri.
Ne alnında dolaşan bir dost eli
Ne yardım isteyecek kimsesi vardı,
Ne Tanrısı, ne de peygamberi.

Günlerdir karanlık deliklerde
Yanıp sönüyordu gözleri.
Sevinç değil ki paylaşılsın
Kendi kendinindi kaderi.

Sürüne sürüne dışarı çıktı.
Kıvrıldı ateşte pençeleri.
Kurtuldu rahat etti farecik,
Rahat etti dişleri.

Kibardı, incecikti kuyruğu,
Vücudu, küçücük pençeleri.
Bir makara gibi çözüldü,
Unuttu kedileri.

Farecik! Nazlıcık! Garipçik!
Canı çok yanıyordu günlerden beri.
Kibardı, incecikti kuyuğu;
Boş koydu delikleri.

Bir varken bir yok oldu,
İşte dünyamızın işleri.

beaverss
09-02-2016, 07:48
ÖLÜME EĞİLMEK [Aziz Nesin]

Uyumaya değil
Rüyalarıma gidiyorum
Orada yaşayacağım isteğimce
Uyanıkken hiç yaşayamadığım
Hepsi de gençti güzeldi
Sevdim sevildim diye aldanarak
Son gördüğüm onlar olacak
Bunca yıldır sevgiye dayanamadığım
Ölüme değil
Sonsuzluğa gidiyorum
Orda dinleneceğim gönlümce
Yaşarken hiç mi hiç dinlenemediğim
Kalemim yine elimde
Kağıtlarım da önümde
Son uykusunda düşecek başım
Sağlığımda hiç eğmediğim

beaverss
09-02-2016, 07:49
HACI MURAD'IN ÖLÜMÜ [Attila İlhan]

hacı murad'la öldük eski kafkasya'da
ihtiyar çuvasgili santur calıyordu
ne çaldığı zaten anlaşılmıyordu
oğlu belki o saat asılıyordu
şarap patlak vermişti isyan masada

atlas gömlekleri boyundan ilikli
sabahlara kadar hançer dokuyanlar
mezmur okuyarak duvar duvar
dudaklarında karanlık ilkbahar
gözbebekleri çelik çekirdekli

çalarak getirdiği korkak tatarların
bakunin yazması kitaplarından
dinamitler yürür bakü sokaklarından
siyah bir toz olur doru kısraklarından
öfkeli kazakları II'nci nikola'nin

ölmek fısıldadıkça son semaveri
bulutlanır çay kristal fincanda
ışıklar gizlice bilenir zindanda
bir ustura çizgisi azerbeycan'da
hacı murad'ın üzengileri

beaverss
09-02-2016, 07:49
ÖLÜM BİLE [Ahmet Erhan]

Ölüm bile geç kaldıktan sonra
Bütün ilkleri sona bırakmanın belki de tam zamanı
Ben her şey bir ırmaktır sanırdım
Bunun için günlükler tutmaya kalktım
Ve tarihleri karıştırdım nasıl da

Aldım şapkamı gidiyorum şimdi
İniyorum kentin çekirdeğine
kendime yeni dalgınlıklar buldum son günlerde
Dev yapılar ufuk çizgisinin önünde birer parmaklık gibi
Kırmaya kalksam çocuklar uyanacak
Ben odama döneyim en iyisi

Öyleyse nice yağmur
Niye bir kız saçı gibi sokaklarda
Aynaya baksam kalbim görünür
Aklımda gitgide büyüyen yara
Bir ağacın en uzak dalı gibi sessizce çürür
Ölüm, evet ölüm bile geç kaldıktan sonra

beaverss
09-02-2016, 07:49
ÖLÜME UYANIŞ [Ahmet Arslan]
Uyansam, uyandirilsam simdi, çok geç olmadan.
Bu rüya kötüye gidiyor, uyandirin beni bu uykudan.
Gördüklerim çok gerçekci, acaba yaniliyormuyum?
Herkes yasiyorda, ben mi uyukluyorum!

Yürüdügüm yollarin sonu çikmaz sokak.
Hiç yabanci degil bu yol, ayaklarim önceden geçmis olacak.
Bilmiyorum bu kaçinci geçisim bu yoldan, bir kisir dönence.
Uyanmayi bekliyorum, ayni dönemeci tekrar görünce!

Istiyorum kalkmayi, uyanmayi, herseyi silip bastan baslamayi.
Gayretimi tazeleyip yola koyulmayi, O'nu aramayi.
Bulmayi, beni uyandiracak olani, kapisina köle olmayi.
O ki, beni yasatip, yapan imtihani, ögreten aklimi kullanmayi!

Rüyamda bir dünya var, akarsulari soguk, denizleri derin.
Bir de levhâ var, yaziyor: mânayi maddeden ayirt edin!
Içimde bir fisilti; bir gün ayrilacagim ama bu kadar mi çabuk?
Dünya hayati, bitirmem gereken yolculuk!

Yollar eskisi gibi degil artik, sokaklar da degisik.
Insanlar ayni, lâkin rüyalardan açilmis birer pencerecik.

Bir uyanisa dogru ilerliyorum simdi, içimde haykiris...
Rüyamin sonu belliymis meger, ölüme uyanis!

beaverss
09-02-2016, 23:07
Nerede İnsanlık?

Nerdesin ey insanlık, yitik mi kardeşliğin?
Çaresizlik içinde kıvranıyor bak canlar
Bize miydi nisyanlık, bitik mi serkeşliğin?
Feleğin pençesinden, kaçamıyor insanlar..

Çaresizlik içinde çöpte lokma bulanlar
Muhtaç bir yudum süte aç biilaç çocuklar
Kurumuş göğüslerden kan damlatır analar
Yara derinde merhem bulamıyor insanlar..

Fırınlarda ekmekler pişmiyor can yanarken
Sular serinletmiyor göz yaş olup kanarken
Dünya ibret almıyor insan boğazlanırken
********* diz boyu uslanmıyor insanlar..

Can taşıyan her varlık, hani çok kutsal idi
Böcekteki can neyse insandaki o idi
İnsanların içine bu duygu nasıl girdi
Vampir olsa doyunca bırakmıyor insanlar..

Gün gelip devran döner, mazluma doğar güneş
Hayat yağar göklerden, sonsuz rahmetlere eş
Gazap sararsa korku imansıza tebelleş
Girecek delik kalmaz inanmıyor insanlar..

Yaşadıkça dünyada akla getir mazlumu
Tek gayesi durdurmak yaşanan bu zulüm’ü
Bir avuç petrol için ey Allahın zalimi
Kazılan kuyuları göremiyor insanlar..

Büyük devletlik başka bizde büyük devlettik
Asırlarca dünyada üç kıta da hükmettik
Savaş çıktığı anda zannetme ki seyrettik
Medeniyet dağıttık, unutmuyor insanlar..

Yeniden doğar biri az kaldı sıkı durun
Belki son çırpınışlar haydi son kez kudurun
Tepenize binince isterseniz durdurun
Atom-matom vız gelir bileniyor insanlar..

Hesapları yapmışlar okyanuslar ardından
Yüzü sevgiyle baksa irin akar karnından
Herkes gelip geçecek bu feleğin çarkından
Allahın hesabı var bilemiyor insanlar..

beaverss
09-02-2016, 23:09
Atatürk Şiirleri



***Atatürk Ağlamasın

Düşmanlar gülüyor
Dostları nerede
Atatürk ağlıyor

Gaziler uyuyor
Bayramlar nerede
Atatürk ağlıyor

Şehitler küsüyor
Gençleri nerede
Atatürk ağlıyor

Dereler akmıyor
Güneşi nerede
Atatürk ağlıyor

Tabiat kurumuş
Ormanlar nerede
Atatürk ağlıyor

Ekinler kurumuş
Efendi nerede
Atatürk ağlıyor

Balıklar ölüyor
Denizler nerede
Atatürk ağlıyor

Kuyusu kazınmış
Seveni nerede
Atatürk ağlıyor

Düşmanı koruyan
Yalaka nerede
Atatürk ağlıyor

Doğrular kovulmuş
Köyleri nerede
Atatürk ağlıyor

Hainler korunmuş
Yiğitler nerede
Atatürk ağlıyor

Atayı savunan
Aydınlar nerede
Atatürk ağlıyor

Vatanı gidiyor
Askerler nerede
Atatürk ağlıyor

Akşamlar geliyor
Sabahlar nerede
Atatürk ağlıyor

Şeriat geliyor
Laikler nerede
Atatürk ağlıyor

Kasımlar ağlıyor
Nisanlar nerede
Atatürk soruyor

Hüzünler çağırıyor
Mutluluk nerede
Atatürk ağlıyor

Gülmeyi unutmuş
Çocuklar nerede
Atatürk ağlıyor

Sevmeyi unutmuş
Gönüller nerede
Atatürk ağlıyor

Bırakın kavgayı
Dostluklar nerede
Atatürk ağlıyor

Bırakın savaşı
İnsanlık nerede
Atatürk ağlıyor

Atatürk ölüyor
Dernekler nerede
Vatanı ağlıyor

beaverss
09-02-2016, 23:09
Atatürk (100.Yıl Marşı)

Dünya lideridir ATATÜRK,
Seninle dimdik,
En yüce Türk,
ATATÜRK,ATATÜRK,
Bir ulus seninle uyandı,
Bayrağımız al beyaz,
Semada dalgalandı,
En yüce Türk,
ATATÜRK,ATATÜRK,
Dünyanın gözü bizde,
En güzel bayramlar bizde,
En yüce Türk,
ATATÜRK,ATATÜRK,
Yüzyılın içinde tarih yazdık,
Vatan uğruna şehitler verdik,
En yüce Türk,
ATATÜRK,ATATÜRK,
Dünya lideridir ATATÜRK,
Seninle dimdik,
En yüce Türk,
ATATÜRK,ATATÜRK.

beaverss
09-02-2016, 23:09
ATATÜRK

Sevgilerin en büyüğü Atatürk,
Ulusumuzun güç kaynağı Atatürk,
Bizlere kazanmayı öğreten
Atatürk, Atatürk, Atatürk, Atatürk

Senin bir eserin,
Bu vatan, bu millet
Senden başka yok, tek önder
Atatürk, Atatürk, Atatürk, Atatürk

Seni seviyoruz;
Seni özlüyoruz,
Seni yüceltiyoruz,
Seni biliyoruz Atatürk.

Türklerin en büyüğü Atatürk,
İnsanların çok sevdiği Atatürk,
Yurduma çağdaşlığı getiren

beaverss
09-02-2016, 23:10
Atatürk

ATATÜRK vatanın yılmaz rehberi,
ATATÜRK Türklüğün ölmez önderi.
ATATÜRK milletin en son lideri,
ATATÜRK dünyada gurur kaynağım.

ATATÜRK 'Ne mutlu türküm' diyendir,
ATATÜRK düşmana dersini verendir.
ATATÜRK ilimdir, Atatürk fendir,
ATATÜRK tekniktir, irfan kaynağım.

ATATÜRK mazlumun hakkın aradı,
ATATÜRK zalime kılıç salladı,
ATATÜRK düşmanın kolunu bağladı,
ATATÜRK bayraktır, hürdür kaynağım.

ATATÜRK devrimci, yenilik yolu,
ATATÜRK insandı o hakkın kulu,
ATATÜRK açtırdı türkçe okulu,
ATATÜRK gösterdi ilim kaynağım.

ATATÜRK dünyaya doğmuş bir arslan,
ATATÜRK bir dağdır, sen ona yaslan.
ATATÜRK düşmana azgın bir kaplan,
ATATÜRK İNCE'ye ilham kaynağım.

rselturk
10-02-2016, 00:53

















Yorgunluk





PAYLAŞ603
PAYLAŞ











Kuşlar vardır, cana benzer havalarda:
Soğuksa kar, baharsa yaprak;
Bir başına büyür toprakta ömrümüz,
Güneşle yeşil elleriyle çıplak;
- Uslu ayaklarla başlamış yolculuk-
Yürünmez öyle, bazen durulur,
Ve iner erenler katına yorgunluk;
Kapanır sükun üzre kitaplar.
Nefeslerle sürüp giden yaşamamız,
Bir su kenarına gelir durur;
Ekmekten, şaraptan öte nimetler vardır;
Yürünmez öyle hep, bazen susulur.
(Can Yücel)

rselturk
10-02-2016, 00:56
Beaverss dost,güzel şiir paylaşımları için içten teşekkürlerimi sunarım.Ellerine sağlık...:present::present:

beaverss
13-02-2016, 07:27
Bak şimdi bana "hayat" !
Yıllar geçti aramızdan,
Belki ben seni üzdüm,
Belki sen beni kahrettin.
Gel bir anlaşma yapalım seninle !
Ben senin yaptıklarına göz yumayım,
Sende geriye kalan ömrüme dokunma.
Karışma olup bitene
Gelme üstüme
Çek bir tabure otur ve sadece izle.
Söz sana ilişmeyeceğim,
Kapatacağım gözlerimi
Yürüyeceğim sonsuz karanlığa
Yürüdükçe biliyorum ki üşüyeceğim
Ve
Üşüdükçe seziyorum ki öleceğim.
Sana söz veriyorum aklına bile gelmeyeceğim…


Bülent Gürakar

beaverss
13-02-2016, 07:27
Adsız Bir Çiçek

Rengini dünyaya ilk defa sunan
Adsız bir çiçek gibi parlıyorsa gözlerim
Sevgilim
Bana "sen bir şairsin" dediğin zaman.

Yalnız sana yazıyorum bu şiiri
İstersen bir şiir gibi okuma
Çünkü her yıl yeniden yazacağım onu
Soğuklar başlayınca havalanıp
Millerce yol katettikten sonra
Güneyi tadan bir kuşun sevinciyle.

Ve yazmış olacağım bir de
Her dönemde her çağda
Sevdanın kendine özgü diliyle.

Edip Cansever

beaverss
13-02-2016, 07:28
Eski Nisan

“Canımın yongası sevdiğim
Bir kaç gün çaldık ilkbahardan
Geçtik yıllardır özlediğim
Erguvan ışıklı kıyılardan
Aşkı sessizlik tanımlar
Gençken tersini düşünürdüm
Akşamla dönerken geriye dalgalar
Yalnızlığı çırılçıplak gördüm
Durduktu önünde Ege Denizi’nin
Gözleri mayıs bulanığı
Kuytuluğunda eski evlerin
Dolaştıktı Ayvalığı
Eski nisan her şey gibi
Kalbim de rüzgar da eski
Çırpınıp duruyor havada
Yitik anıların kelebeği”

Ataol Behramoğlu

beaverss
13-02-2016, 07:28
BİR GÜN ANLARSIN

Uykuların kaçar geceleri, bir türlü sabah olmayı bilmez.
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya,
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar ne yastık.
Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık.
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine.
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu.
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin.
Gün gelir de sesini bir kerecik duyabilmek için,
Vurursun başını soğuk taş duvarlara.
Büyür gitgide incinmişliğin kırılmışlığın.
Duyarsın,
Ta derinden acısını, çaresiz kalmışlığın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin.
Niçin yaratıldığını.
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini.
Uzun uzun seyredersin aynalarda güzelliğini.
Boşuna geçip giden günlerine yanarsın.
Dolar gözlerin, için burkulur.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların.
Sevilen gözlerin erişilmezliğini.
O hiç beklenmeyen saat geldi mi?
Düşer saçların önüne, ama bembeyaz.
Uzanır, gökyüzüne ellerin.
Ama çaresiz,
Ama yorgun,
Ama bitkin.
Bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın.
Sonra dizilir birbiri ardına gerçekler, acı.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın hayal kurmayı;
Beklemeyi, ümit etmeyi.
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi.
Lanet edersin yaşadığına...
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın.
O zaman bir çiçek büyür kabrimde, kendiliğinden.
Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.

beaverss
13-02-2016, 07:28
Çocukken haftalar bana asırdı;
Derken saat oldu,derken saniye...
İlk düşünce,beni yokluk ısırdı:
Sonum yokluk olsa bu varlık niye?

Yokluk,sen de yoksun,bir var bir yoksun!
İnsanoğlu kendi varından yoksun...
Gelsin beni yokluk akrebi soksun!
Bir zehir ki,hayat özü faniye...

Necip Fazıl Kısakürek

beaverss
13-02-2016, 07:29
Korkuyorum

Her yerde aynı hava, aynı koku, aynı dert
Korkuyorum
Sen de kaçma bu şehirden
Yalnız bırakma beni
Gökler bile değişiyor lahzada
Ardından geliyor bak
Güneşiyle bulutuyla gökyüzü
Bütün şehir, bütün deniz, yeryüzü
Sen de kaçma bu şehirden
Yalnız bırakma beni
Ben fakir bir sahilin
Kahır yüklü çocuğu
Korkuyorum

Cahit Irgat

beaverss
13-02-2016, 07:29
Herhangi bir geminin limandan ayrılmasına bile ağlar oldum
Sonra akşamların gelişi gündüzlerin vedası üzdü beni
Sayende yaşadığıma bile efkarlanıyorum
Artık gerisini sen düşün
Sebepsiz hüzünlerdir benim kirpiklerim
İster istemez öpüp kaçarlar beni
Hiçbir şey olamamış gibi
Nasıl bir selama mutlu oluyorsam
Sensizliğimde bir yağmur damlası bazen kahrediyor beni
Çok genç öleceğim belki
Belkide yaşayanlar kendi nefeslerine bile inanamayacaklar öldüğümde
Elbette her veda gibi hüzünle uğurlanacağım
Kimileri üzülecek kimilerinden fazla
Az yaşadı diyecekler arkamdan az yaşadı
Ama çok sevmişti...

Ceyhun Yılmaz

beaverss
13-02-2016, 07:29
Ertelenen sevdaların
Bedelini ödemiyor yaşam
O zaman şimdi
Sımsıkı tutup yüreğimizi
Bir kez daha yitirmemek için geleceği
Suskunluğumuzu bozmanın
Zamanı gelmedi mi
Özlemek yetmiyor
Özlemleri sıraya koymak gerek
Hikayenin bu yerinde
Varsayımlar üzerine kurulan gelecekte
Eğilmeden, bükülmeden varabilmek için hedefe
Kaçakçısı olmadan duyguların
Yakalayabilirsek birlikteliği
Bu gün de bizim,
Yarın da…

Tayfun TALİPOĞLU

beaverss
13-02-2016, 07:31
Birgün anlarsın

Uykuların kaçar geceleri, bir türlü sabah olmayı bilmez.
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya,
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar ne yastık.
Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık.
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine.
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu.
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin.
Gün gelir de sesini bir kerecik duyabilmek için,
Vurursun başını soğuk taş duvarlara.
Büyür gitgide incinmişliğin kırılmışlığın.
Duyarsın,
Ta derinden acısını, çaresiz kalmışlığın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin.
Niçin yaratıldığını.
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini.
Uzun uzun seyredersin aynalarda güzelliğini.
Boşuna geçip giden günlerine yanarsın.
Dolar gözlerin, için burkulur.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların.
Sevilen gözlerin erişilmezliğini.
O hiç beklenmeyen saat geldi mi?
Düşer saçların önüne, ama bembeyaz.
Uzanır, gökyüzüne ellerin.
Ama çaresiz,
Ama yorgun,
Ama bitkin.
Bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın.
Sonra dizilir birbiri ardına gerçekler, acı.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
Bir gün anlarsın hayal kurmayı;
Beklemeyi, ümit etmeyi.
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi.
Lanet edersin yaşadığına...
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın.
O zaman bir çiçek büyür kabrimde, kendiliğinden.
Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.

Ümit yaşar oğuzcan

beaverss
13-02-2016, 07:31
Gel Artık

Ne aklım kaldı benim, ne dinim,
Ne kararım kaldı benim, ne sabrım,
Gel ne olur, gel artık.

Ne gönlümün derdini sor bana,
Ne sararan yüzümü sor bana,
Ne içimin ateşini sor bana,
Gel gözünle gör, gel artık.

Sıcağınla pişmiş bir somun gibi
O kıpkızıl, al al yüzümü sorma.
Gene ekmek gibi bayatlayıp bayatlayıp,
Gene ekmek gibi ufalana ufalana
Çaresiz, dökülmüşüm yollara,
Gel topla beni, gel artık.

Bir vakitler bir aynaydım,
Yüzünden izler toplamadaydım,
Şimdi buruştum, şimdi sarardım,
Gel gör beni, gel artık.

Dere gibi akıyorum sağa sola,
Ayrılık her yanımda pusuda
Sabahları yalvarırım yakarırım
Rüzgârların karşısında,
Gel ne olur, gel artık.

Başın kille ıslaksa da,
Ayağına diken batmışsa da,
Durma gel Allah aşkına,
Gel demeden kurtar beni.

Ey âşıklar peygamberi,
Gönül ateşinde yanmışım ben,
Boğulmuşum gözyaşına
Git sor Allahın seversen
Ne yol gösterir sevgili,
Ne çare yazar bana?

Hz. Mevlana

beaverss
13-02-2016, 07:31
ANLADIM

Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,kendimi bulduğumda anladım.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,Kendi yolumu çizdiğimde anladım.

Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat,okuyarak,dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım..

Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım…

Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını anladım..

Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
Gözyaşımı kahkaya çevirdiğinde anladım..

Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım..

Fakat,hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..

Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
Yüreğini elime koyduğunda anladım..

”Sana ihtiyacım var, gel ! ” diyebilmekmiş güçlü olmak,
Sana ”git” dediğimde anladım..

Biri sana ”git” dediğinde, ”kalmak istiyorum”diyebilmekmiş sevmek,
Git dediklerinde gittiğimde anladım..

Sana sevgim şımarık bir çocukmuş,her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım…

Özür dilemek değil, ”affet beni” diye haykırmak istemekmiş pişman olmak,
Gerçekten pişman olduğumda anladım..

Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş, Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..

Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,
Beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım..

Sevgi emekmiş,Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar
sevmekmiş…

beaverss
13-02-2016, 07:31
Nerdesin?

Geceleyin bir ses böler uykumu,
Içim ürpermeyle dolar: -Nerdesin?
Ariyorum yillar var ki ben onu,
Aşığıyım beni çagran bu sesin.

Gün olur sürüyüp beni derbeder,
Bu ses rüzgarlara karisir gider.
Gün olur pesimden yürür beraber,
Ansizin haykirir bana: -Nerdesin?

Bütün sevgileri atip içimden,
Varligimi yalniz ona verdim ben,
Elverir ki bir gün bana derinden,
Ta derinden bir gün bana Gel desin.
Ahmet Kutsi Tecer

beaverss
13-02-2016, 07:32
Acılar Denizi

Ben acılar denizinde boğulmuşum
İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını

Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime
Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını
Bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle
Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını

Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma
Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek
Baksana; herkes içime dökmüş artıklarını

Bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa
Bir deli rüzgar çıksa; alıp götürse
Yılların içimde bıraktıklarını...


ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

beaverss
13-02-2016, 19:24
ONARMAK ZORDUR

Şarkılar değil de
Hep kulaklar bitiyor,
Onarmak zordur.

Bir yürek üşümüş
Kapamış kapılarını,
Onarmak zordur.

Bir şey yitirilmiş
Hiç eskimeyecektir,
Onarmak zordur.
İnsanin içine düşen korku
Özgürlüğünden olmuştur,
Onarmak zordur

Olumu düşünmek yenilmek,
Sevmek olumu yenmektir,
Onarmak zordur

ÖZDEMİR ASAF

beaverss
13-02-2016, 19:24
BEN KANDAN ELBİSE GİYDİM

Kendinden bir şeyler kattın
Güzelleştirdin ölümü de
Ellerinin içiyle aydınlattın
Ölüm ne demektir anladım

Yer değiştiren ben değildim
Farklılaşan sendin
Sendin bana gelen aynalarla
Sendin bana gelen sendin

Artık ölebilirdim
Bütün İstanbul şahidim
Ben kandan elbiseler giydim
Bundan senin haberin var mı?

SEZAİ KARAKOÇ

beaverss
13-02-2016, 19:24
YİNE ÖLÜME DAİR

Zevcem,
Ruhu revanım
Hatice Pirayende
Ölümü düşünüyorum,
Demek ki atreryo skleroz
Başlıyor bende....
Bir gün
Kar yağarken,
Yahut bir gece,
Yahut bir öğle sıcağında,
Hangimiz ilk önce,
Nasıl ve nerde öleceğiz?
Nasıl ve ne olacak
Ölenin son duyduğu ses,
Son gördüğü renk,
Kalanın ilk hareketi
İlk sözü
İlk yediği yemek?

beaverss
13-02-2016, 19:25
GÜNLER PERİŞAN

Yırtarak geçiyor kalbimizden
Hayatı da törpüleyen zaman

Şuramızda bir şey var
Acıya benzer
Umuda benzer
Böyle günlerde her şey
Hem acıya, hem umuda benzer

Gün ölümle başlatıyor hayatı
Her şafak taze bir ölünün üstünde doğuyor
Her sabah ölümü anlatıyor gazeteler
Sol köşede ölümü kutsallaştıran bir fotoğraf
Yeni bir cinayetin röntgenini çıkartıyor gövdeme
Beynim sabırla keskin
İğdişli yor haber bültenlerini, yorumları, sahte ölüm ilanlarını

Bizim ilanlarımız çoktan verilmiştir
Gelirse de bilinir nerden ve nasıl
Böyle ölümün yücedir adı
Ha kanağacı canım, ha gelincik tarlası

beaverss
13-02-2016, 19:25
İbrahimi Aşk

Bin kez mancınıktan atsınlar bizi de,
Nemrutlar elbet yanacak har içinde,
Yolumuz varmakta put kıran izine
Yâkub’i hasret yakar yüreğimizi.

İlâhi emir dâhilinde pervaneyiz,
Nebiler serverinin gönüllü eriyiz.
Biz İlahi yolun deli divanesiyiz,
İbrahimi ateş yakar yüreğimizi.

Varlığımız sekerat-ül-mevt içinde,
Ruhumuz her an itikaf mevkiinde,
Nefes hanemiz iman-ihlâs derdinde,
Yâkub’i hasret yakar yüreğimizi.

Mugâlatayı reddettik, benimsemedik,
Özümüzü Hakk’a açıp ona yöneldik,
Biz, bu beşer teni bu yolda erittik,
İbrahim’i ateş yakar yüreğimizi.

Abdullah Yaşar Erdoğan

beaverss
13-02-2016, 19:26
ARARSAN

Beni aramaya çıkarsa düşlerin
Hüznün ruhuna çizdiği resimlerdeyim
Gamsız bir gecenin karanlığında değil
Yüreğinde kanayan kesimlerdeyim

Aklına düşerim hani olur da
Güzelliklerin görünmeyen yüzünde ara
Sevginin menfaate döndüğü yerde
Bir gönül yarasının izinde ara

Yıkılmış umutların enkazından geç
Öksüz bir çocuğun gözünde ara
Ağıtların tüttüğü evlere uğra
Bir ananın bos kalmış dizinde ara

Beni yıldızlarda arama boşa
Yüreğini yasa boğan sızılardayım
Dertlerinle bulursun beni baş başa
Senin gibi karayazılardayım

Sahte sevgileri tanımaz kalbim
Beni seven gönüllerin ocağında ara
Menfaatle bakmasını bilmez gözlerim
Beni gerçek dostlukların kucağında ara

Mutluluğu anlatan şarkılarda değil
Yaralı yüreklerin ağıtlarında ara
Beni menfaat ve ihanetten uzakta
Yağacak sevgi bulutlarında ara

Öyle senden çok uzaklarda değilim
Görmesini bilen gözlerin bakışındayım
Belki sana senden daha yakın bir yerde
Çarpan kalbinin her atışındayım

Aklına düşerim hani olur da
Beni sığmadığın duyguların içinde ara
O kadar da kolay bulurum sanma
Beni benim seni görebileceğim biçimde ara.

beaverss
13-02-2016, 19:26
Bir deli özlem bu..
Özlüyorum seni
Yalansız bir özlem bu
Dolansız saf bir özlem.
Yeni doğan bir çoçuğun
Minicik elleri gibi
Yumuşak ve mazlum
bir özlem bu...

Gökyüzü kadar büyük
Senin kadar yüce
bir özlem bu...

Hasretten ağlayanan sevdalıların
Yıllarca kavuşamayanların
İki gün bile dayanılamayan
bir özlem bu...

Ne yapacağini bilmeyen
Telefonlar bekleyen
Ağlayan isyan eden
Kendisini harap eden
bir özlem bu...

Yolda yürürken
Otobüslere dört gözle bakan
Belki onu görürüm diye
Kıpır kıpır yerinde duramayan
Salak salak bos bos gezinen
Seni arayan bir özlem bu.

Bulutlara baktığında bile
Sanki seni göreceğini sanan
Orda olmadiğını bilen
Ama yinede şansını deneyen
bir deli özlem bu...

Yani güzelim
Bir kalpsizi bile
Ağlatabilecek
bir deli özlem bu..

beaverss
13-02-2016, 19:26
Cesaretin Var mı

Ben gönlüme aldım seni
Hiç tereddüt etmeden bir dakika bile 'gider mi' diye düşünmeden
Canımı ömrümü kaybetmeyi göze alıyorum
'acaba değer mi ? ' diye düşünmeden.

Her günümü her anımı seninle geçiriyorum
Sessizce delice
Herkesten habersiz
Kimi zaman senden bile...

Gecelerim de senin rüyalarımda
Hayallerim ümitlerim de.
Kalp atışlarım sevginle her dakika her saniye
Bekliyor gelir mi ararmı diye.

Ben gönlüme aldım seni
Hiç tereddüt etmeden bir dakika bile 'gider mi' diye düşünmeden
Canımı ömrümü kaybetmeyi göze alıyorum
'acaba değer mi ? ' diye düşünmeden.

Meydan okuyorum şimdi sana
Cesaretin var mı?
Yaşadığın bu aşkı haykırmaya
Yada en azından Seni Seviyorum diye bağırmaya...

Cesaretin var mı unutmaya.
Son noktayı koymaya.
Bu kadar yalandan sonra
Cesaretin varmı aynaya bakmaya...

beaverss
13-02-2016, 19:26
Hep hayallerle yaşamayı arzu ediyorum.
Çünkü hayallerime kimse karışmıyor,
Hep hayallerimde seviyor, seviliyorum
Aşka dair ne varsa hepsini orada tadıyorum ..

Dostluklar bile artık sahte, ikiyüzlü oldu,
Şimdiki güller eskisi gibi kokmaz oldu,,
Sevgi diye açtığım mektuplar kahır doldu,
Aşka dair ne varsa hepsini orada sanıyorum ..

Sevdim hep, sevmediğim olmadı şu cihanda,
Verdim hep, vermediğim olmadı bu alemde,
Yazdım hep, yazmadığım olmadı bu hayatta,
Aşka dair ne varsa hepsini orada biliyorum ..

Biliyorum yine bana küseceksin bir bahaneyle,
Seviyorum diyeceksin belki önünde bir sananeyle,
Kor ateş düşen yüreğime gel bir derman eyle,
Aşka dair ne varsa hepsini orada yazıyorum ..

Hayal deyip sakın sevgini esirgeme yüreğinden,
Gün gelir elbet gerçek olur inanarak sevdiğinden,
Sen de içersin Tanrıdan dilerim benim içtiğimden,
Aşka dair ne varsa hepsini orada yaşıyorum ..

beaverss
13-02-2016, 19:28
Seni Seninle Beraber Sevıyorum...





Yokluğunun ilk gecesinde.

Karanlığa bıraktım yüreğimi.
Nefesim kesildi bakışmalara
Sensizliğe atılmış bedenimde
Damla damla akan kanımda sen varsın..


Canım yanmıyordu yaralarda
Hasretinin ateşinde bile
Ölümün soğukluğunu hissetim.
Ama üşümedim
İçimdeki sen ruhumu ısıtıyordu..


Şimdi sıcak ellerini ellerimde özlüyorum
Seni sevmek kanımı ısıtıyor..
İçimde yaşamaya dair heyecanlarım birikiyor.
Yüreğim hayata tutunuyor bakışlarınla
Ve mutluluğun adı yazılıyor, ilk kelimesinde sen.


Artık adını koyamıyorum Duyguların.
Seninle mi sensiz mi yaşanıyor aşk!
Sen ve hayat gözlerimde dolaşıyor
Geceye aydınlığını vuran yıldızın duruşunda
İçime işlemişsin unuttum sanma bedenimdesin.


Bazen sensizliğe de heyecanlanıyorum
Duygularımın güneşe vurduğu sıcaklığıyla.
Yokluğunu düşünürken, varlığını yaşıyorum
Aşk hep kavuşmak değil ya
Kavuşmadan da seni yaşıyorum


Seni seninle beraber seviyorum
Seni sevmenin anlamı yaşamak olunca
O hayatın içinde senide içimde yaşatıyorum
Ve hayata korkusuzca ölecek gibi bakıyorum
Aşkın hiç ölmeyeceğini düşününce


Ne güzeldir seni sevmek, ne sıcak..
Seninle hayata tutunup yaşamaya sarılmak
Eceli kandırıp azraille dans etmek
Bir Bedende iki nefes olup karışmak
Ölüm Ne ki Senin İçin bir daha yaşamak..


Hasan Selçuk BİRDAl

beaverss
13-02-2016, 19:28
SENİ SEVIYORUM...Senin Beni Sevmediğin Gibi...



Seni Seviyorum....

Gecenin en karanlık anında bıle
Odamı hayalinle aydınlatmaya calısıyorum..
Özlemin başımda dört dönüyor..
Duvarlar üstüme geliyor..
Ruhuma cığlıklar düşmüş
Haykırıyorum yalvarıyorum.
Uzatmıyor bana elini sevda
Sensizliğin icindeyim yanıyorum..
Her duvarda sensızliğin resmi asılı
Yokluğunda resminle avutuyorum kendimi
Ve seni özlüyorum..
En cok ta bunu bilmeni istiyorum..
Ve sensiz yavaş yavaş ölüyorum..
Ve korktuğum başıma geldi..
İşte ölüyorum
Bir bıçak gibi sevdan, yüreğime saplanmış.
Ve kanıyorum.. damarlarım buz gibi
Üşüyorumm..
simdi nerdesin bilmiyorum.
Lakin yokluğun işlendi içime
Varlığını hissedemiyorum
Öldüm ölüyorum..
Ve an be an eriyorum..
Gözlerimde son umutlar..
Ama ben seni hala seviyorum..
Yüregime işlenmişsin söküp atamıyorum.
seni özlüyorum hem de ölümün beni özlediği gibi
Seni seviyorum..
Senin beni sevmediğin gibi
Haydi dön diyemiyorum
Ömrüm bir çiçek..
Çiçeğim kurumaya başladı
Soldum solacağım sensizlikten
Öldüm öleceğim yanlızlıktan
Yazdım anlıma sevdanı
Bittim tükeneceğim nefessizlikten
Ve seni seviyorum sensizlikte..
Ve seni özlüyorum habersizce..
Yakıyorum umutlarımı sensizliğe
Geceye mum diye yakıyorum sevdamı
Karanlığa nefes çekiyorum hayalinle
Avuçluyorum ölümü ruhuma
Tane tane sevdalar yazıyorum yıldızlara
Yakamozları denize salıyorum.
Ağlıyorum ağlatıyorum sevdaya dair ne varsa
Özlüyorum özletiyorum
Aşka dair ne varsa
Özleminle koynumda ısıtıyorum sevdaları
Yavaş yavaş uykulara dalıyorum
En karasında karanlığın zirvesinde
Yinede seni sayıklıyorum
Yinede sen diyorum..
Çunku ben seni çok seviyorum..
Seni seviyorum..
Senin beni sevmediğin gibi
Ve sensiz hayata elveda diyorum
Senin yaşamayı sevdiğin gibi
Renklere hoşçakal diyorum.
Senin rengarenk halin gibi..
Ve ben gidiyorum
Senin gelmediğin gibi
Gidiyorum.....


Hasan Selçuk BİRDAL

beaverss
13-02-2016, 19:28
Sırada Ne Var!!!!




Yine şahlandı içimde sevdan.

Hırçınlaştı yüreğimde aşk
Asileşti kalbimin bir yerlerinde umut
İsyana doğru yürüyor duygular.
Eyvah sırada ne var..
Toprağa vuran
Güneşin yüzü aciz
Elimde kalan duygular sefil
İhanetin elinden tutan
Aşk cehennem
Kim kaldı kim gitti
Ben bilemem
Tek bildiğim
Hayat durur, aşk yakar
Asileşmiş bak
İsyan ediyor duygular..
Gök renk değişti
Gözlerimde kaldı bulutlar
Sevdan cehennemdir
Gece gündüz yakar
Sensizlik kemiklerimde
Etlerimi söker atar
Bir canım vardı oda yandı
Acaba sırada ne var..
Hayata vurmuş damgasını
Rengi solan sevdalar
İçimde can çekişiyor
Yaşama dair duygular.
Aşk beynimi esir almış
Can yakıyor kalbimdeki alevler.
Canan yandı, içimde can yandı
Acaba sırada ne var!!
Susturamıyorum beynimdeki
Var yokları
Durduramıyorum içimdeki duyguları
Damgasını göğe vurdu
Anlıma bıraktığın izlerin
Aşk içimde ölüyor
Yürek zehirleniyor
Kan kokuyor
Hayata bana ağlar.
Sırada ne var..
Şimdi isyanlarım.
Gelmişime de geçmişime de
içimi kemiren sevdaya isyan ettim
Günah yazsın sesim gitti Hüda’ya
Sevda katilim oldu
Aşk günahım
Günahım beni yakar
Etlerimi tırnaklarımdan söker
İçimde sevda yanar
Gözümde volkanlar patlar.
Her şey biti ne kaldı
Sırada ne var!!


Hasan Selçuk BİRDAL.

beaverss
13-02-2016, 19:29
Ölüm Toprağa Dokunmuş






Vakit bir gece yarısı.

Selamlara küsmüş yıldızlarla buluşuyorum
Bakışlarımız kurşun gibiydi
Karanlığın parmağına takılmış tetik
Ölümün en soğuk haliydi sensizlik.


Mesafe kısaydı, yolum kesik.
Ölüm dokunuyordu geceye
Gece karanlığa vurmuş
Karanlık ruhumu esir almış
Ruhum sensiz kalmış.


Ve sen yoksun..
Hasretin içimde çiçek açmış
Çiçeğim ölüme selam salmış.
Ölüm toprağa dokunmuş.
Toprak avuçlarıma dolmuş.


Avuçlarım soğuk buz gibi
Sıcaklığını kaybetmiş kanım.
Ölüyorum işte kalmadı günahım
Hasretinden felç oldu sağ yanım.
Sensizliğin adı yazıldı, ölüm fermanım.


Artık yoksun biliyorum
Sana Gelemedim ama
Ölüme adım adım gidiyorum.
Yarının ne olur bensiz bilmiyorum
Ama sana mutluluklar diliyorum.


Hasan Selçuk BİRDAL

beaverss
16-02-2016, 10:52
Bir Damla Gözyaşına Ölürüm
Sen ağlarsan
Gök kubbe ağlıyor.
İnci gibi gözyaşlarınla
Yüreğime kan damlıyor.
Bülbül feryat edip
Hüzün şakıyor.
Güller sana üzülüp
Boynunu büküyor..

Sen ağlama canım
Ben senin yerine ağlarım.
Kederinle yüreğimi dağlarım.
Varsın kararmış ruhum
Biraz daha kararsın.
Yeter ki o güzel yüzünde
Gonca güller açsın..

Sen sevda perimsin.
Gülüşünle güzelsin.
Hassas ruhunla
Bende özelsin.
Semadan yere inen
Tanrının lûtfu
İyilik meleğimsin..

Sen ağlama
Hüzün gözlüm.
Hep gül şiir sözlüm.
Yüreğim dayanmaz
Bir damla gözyaşına
Ölürüm!

beaverss
16-02-2016, 10:52
Gözyaşı

'' Gözyaşı gibi kan ağlıyordu gözlerim
Sensizlikten midir bilemem bus kesti bedenim
Ölsemde farketmez canımsın sen benim..

Dudaklarım titriyordu
Ölüm şarkıları söyleniyor
Kalbimden damarlar sökülüyordu.

Kaldım bu diyarda bir başıma
Yok oldum tükendim genç yaşımda
Yapayalnız bıraktın beni gittin
Sensiz yaşayamam ben birtanem sen gidince bittim..

Sonu yok bu gidişinin biliyorum
Artık gelsende ben yokum istemiyorum..! ''

19:28...28 ekim 2009
Lütfü Türker

beaverss
16-02-2016, 10:53
Asırlık Şiir
Bir şiir daha başlıyor.
Ama bu, asırlık bir şiirdir.
On dört asırlık bir şiir.
Peygamber sohbetinin
Şiirleşmiş ifadesidir.

Şimdi o güne gidiyoruz.
Yine bir yolculuğa çıkıyoruz.
Yeni bir yolculuğa…

Zaman ötesi zamanda
Ulvi bir vakitteyiz
Ve sanki biz, şimdi Asr-ı Saadetteyiz.
İzhir ve celil otlarının o hoş kokusu yayılır.
Mecenne sularının sesi gelir uzaktan
Şame ve tufeyl dağları ninni söyler sahraya.
Herşey uysaldır.
Herşeyde nazlı bir gül edası.
O’nun edası…
Ve O’nun sohbeti.
Dinleyenler sahabe topluluğu.
Sanki başlarında bir kuş var,
Ve sanki o uçmasın diye pür dikkât
O’nu dinliyorlar.
Aileden, maldan ve amelden bahsediyor.
Sohbet bitince Abdullah b. Kürz izin istiyor;
“Ya Rasulallah!
Anlattıklarınızı şiir halinde söyleyeyim mi?
İzin verir misiniz?”
Hz. Peygamber;
“Olur.” Buyuruyor.
Ve Abdullah b. Kürz şiirine başlıyor.
Ailem, yaptıklarım ve ben sanki üç kardeşiz.
Ölüm yaklaştığında onları çağırıp konuşan biri gibiyiz.
Adam kardeşlerine der ki;
“Ölüm kapımı çaldı! Bana yardım edin.
Geri dönülmez bir yolculuk başlıyor.
Uzun ve güvenilmez.
Bu hal karşısında bana nasıl yardım edebilirsiniz?”
Malı der ki;
“Benden ayrılmadığın sürece
Her isteğini yerine getiririm
Ama ayrılık olursa aramızdaki dostluk biter.
İstediğini benden şimdi al.
Çünkü yakında ben, savrulan kumlar arasına katılacağım.
Başka insanların olacağım.
Beni sonraya bırakma, harca.
Hızla yaklaşan ölüm gelmeden,
Elini çabuk tut, hayır yap.”

Ailesi de şöyle der;
“Ben seni cidden sever,
Seni herkesten üstün tutarım.
Gücümü kuvvetimi senin için harcar, iyiliğini isterim.
Ama iş ciddileştiğinde senin için ölemem!
Ardından göz yaşı dökerim,
Yüksek sesle ağlarım,
Seni hayırla yâdederim.
Cenazende bulunur,
Gireceğin kabre kadar,
O son durağına kadar,
Hasretle tabutunu taşır,
Sonra geri dönerim.
Sanki aramızda hiç bir şey yokmuş gibi,
Hiç birbirimizi sevmemiş gibi,
Hiç birbirimizden sevgi görmemiş gibi…”
İşte insanın ailesi!
İşte desteği.
Ve işte gerçek yüzü.

Sonra ameli konuşur insana;
“Ben, senin kardeşinim” der
“Sarsıntıların dehşetli anında
benim gibi bir kardeş bulamazsın.
Benimle mezarda karşılaşacaksın.
Orda seni savunacağım.
Hesap günü, ağır gelmesi için gayret gösterdiğin kefeye oturacağım.
Beni unutma, değerimi bil!
Ben üzerine titreyen merhametli bir öğütçüyüm.
Seni hiç bir zaman yalnız bırakmam.
İşte senin amelin!
Vuslat günü kavuşacağın güzel amellerin!”

Abdullah bu şiiri okuyunca,
Rasulullah ve arkadaşları ağladılar.
İşte o günden sonra,
Hz. Abdullah,
Ne zaman ki bir topluluğun yanından geçse
Kendisini çağırır, şiirini okumasını rica ederlerdi.
O da okurdu.
Ve yine göz yaşı.
Yine çağlayan sahabe yürekleri!

Bu şiir asırlık bir şiirdi.
On dört asırdır okunan bir şiirdi.
Peygamber sohbetinin,
Şiirleşmiş ifadesiydi

Dursun Ali Erzincanlı

beaverss
16-02-2016, 10:54
Anlamlı Bir Şiir
Yağmur Damlası
Bu kaçış, bu işkence, bu ayrılık niye?
Bak, sensiz gülebiliyor muyum? Dinle:
Keder doluyum, mutlu olamam ki;
Yaşlı gözlerimde buğulu bir hatırasın.

Hasretim ben sana, vurgunum vurgun! ..
Hasretim kara gözlerine, tutkunum tutkun! ..
Senin için bir hiç miyim? Ah bilebilsem!
Kalbine fısıldayıp 'sevgilim' diyebilsem...

İçimde fırtınalar kopuyor gök gürültülü,
Aşkım gönlüme sığmıyor üstü örtülü.
Bu sessiz feryada can mı dayanır? ..

Bazen bir hıçkırık derinden ah ile gelir.
Bazen bir ferahlık, göz yaşı sel olur.
Kalbin inleyişi durmuş; sanki gök susmuştur...

Bazen sular süzülür kırık camın ardından,
İçeriye bir damla süzülür kırığın aralığından.
Seni o damlada bulurum masum ve çekingen.

Biliyorum, biraz sonra, gücün yetmeyecek,
Hayal olup gideceksin gönül diyarından.
Belki bir iki damla yaş kalbime inecek;
Fakat bilirim, içimdeki alevi söndürmeyecek.

Kalbim parça parça olsa da sevginden,
Ben buğulu gözlerle seni bekleyeceğim.
Yıkılıp toprağa yar olsam da derdinden,
Ruhum senindir, o hep seni isteyecek
Yazar : Ferhat Tok

beaverss
16-02-2016, 10:55
Bir Avuç Göz Yaşı Kaldı...
İçimdeki Hisler Artık Kötümser Kaldı
Hayatımı Anlatan Mısralar Dizeler Kaldı
Yoruldum Artık Bedenim Ruhsuz Kaldı
Uslanmaz Yüreğim Bir Avuç Göz Yaşı Kaldı…

Mısralardaki Heceler Anlamsız Kaldı
Tebessümler Haykırışlar Geride Kaldı
Ömürde Gün Bitti Bana Yokuş Kaldı
Uslanmaz Yüreğim Bir Avuç Göz Yaşı Kaldı…

Gün Geldi Zaman Bitti Nefes Kaldı
Unutamadığım Yarin Çehresi Kaldı
Ömürden Sel Gitti Geride Kum Kaldı
Uslanmaz Yüreğim Bir Avuç Göz Yaşı Kaldı….

Yüzüne Sığmayan O Gözlerin Kaldı
Giderken Son Lafın Hüzünlerde Kaldı
Unutmak Değil Yaresi Bende Kaldı
Uslanmaz Yüreğim Bir Avuç Göz Yaşı Kaldı…

beaverss
20-02-2016, 07:23
Babamın öldüğü gün birine aşık olmuştum.
Bazen öyle olur; her şey üst üste gelir.
Polis olmasaydım, katil olurdum.
Çünkü sahici bir sarsıntı sahte bir dengeden iyidir.
Binlerce ceset, binlerce katil ve bir evlilik gördüm.
Seni, intihar etttiğin gün tanıdım kızım.
Seninle o gün barıştım.
Şimdi sadece geceleri yapayalnız ve yalınayak anlayabildiğim şeyler var.
Şimdi benim de yalanlara inanmaya ihtiyacım var, bütün çaresiz insanlar gibi, dağılan bir okul gibi.
Acılarımız da birbirine benziyor artık kızım.
Birbirine benzeyen parmaklar gibi; ama her birinin eşsiz bir izi var.
Bazen gözlerim doluyor karanlıkta ama fısır fısır konuşmaya başlıyorsun kulağımın dibinde hiç susmuyorsun.
Ağlamama asla müsade etmiyorsun.
Her şey affedildi babacık diyorsun.
Hiç ayrılmayacağız diyorsun.
Keşke hep yanımda olsaydın diyorum öyle konuştuğunu duyunca.
Bu kış çok kar yağar belki beraber kayboluruz diyorsun sen bana.
Ama kar taneleri birbirine benzemez ki kızım.
Cesetler de benzemez.
Ama bir cinayet başka bir cinayeti hatırlatır her zaman.
Koşan atlar, düşen atları hatırlatır.
Yağmur yağar, durur, tekrar başlar, yanlış yolda yürümek doğru yolda beklemekten iyidir.
Beşikten mezara kadar.
Karanlıkta herkesle çarpışabilir insan.
Yalan mı söylüyorum sana?
Affet beni kızım, affet.
Bir sürü doğru söyledik ama hiç burnumuz kısalmadı ki kızım.

beaverss
20-02-2016, 07:24
Zamanı gelmeden bülbül mü öter?
Gülün kıymetini bilene sorun.
Kader mahkumundan, aşktan çekene
Sel olur gözyaşı, silene sorun.

Yarsız geçiyorsa sürgün misali,
Damlalar içinde vurgun misali,
Çıkamaz yokuşu, yorgun misali,
Hele bir de onu, çekene sorun.

Seni seviyorum dese de sözler,
Dili ikrar edip, gülse de gözleri,
Yapmacık, rivaya dönerse nazlar,
Kavlini bozana delene sorun.

Nazlı yardan ayrılana vay derim,
Hayıflanır bu acıya oy derim,
Katlayıp ta bohça bohça koy derim,
Çevirin yolunu, gelene sorun.

Vuslat ile bozulmuşsa arası,
Kanıyorsa sol böğründe yarası,
Dağılmışsa ala gözden sürmesi,
Nasıl bir dert imiş geline sorun.

Esra Nur Doğan

beaverss
20-02-2016, 07:24
Ey sevgililerin sevgilisi
Gönüllerin tacı,
Kalplerin ilacı...
Sana sevgim o kadar büyük ki,
Neyle tasavvur etsem az,
Ne yazsam eksik bir yanı...
SENİ ÇOK SEVİYORUM
Sevgiler sonsuzluğunda
Anlatılmaz duygularla,
Tüm varlığımla...
Canım kurban milyonlarca kez yoluna
Can kurtarıcım...
Rehberim...
Sevgili peygamber efendim.

Ey sevgililerin sevgilisi
Dünya senle nurlandı...
Alemler yüzüsuyu hürmetine yaratılan
Yüce peygamber efendim.
Seni anlamayan kör,
Seni sevmeyen kalp mühürlüdür...
Huzur senin sevginde,
Mutluluk senin yolunda...
Ömrümce geleyim yolundan
Rabbim ayırmasın yolundan...
SENİ ÇOK SEVİYORUM
Kendimi buluyorum sevginde...
Sevgili peygamber efendim,
Kurtuluşu buldum sevginde...

beaverss
20-02-2016, 07:24
Kayıp Sevda

Bir yandan türkü söyler
Bir yandan yürür ağlıyarak
Sevdası rüzgâr gibi iter
Dere boyunca yalnayak.

Nilüferler gibi solgun Ophelia!
Yanaklarına yapışır saçları.
Açılır etekleri suyun yüzünde
Seyrederdi söğüt ağaçları.

İnsan kalbi o zamanlar da vardı
Daha küçüktü daha kırmızıydı ama şimdikinden
Kopardılar kalbini Ophelia'nın
Nilüferler gibi sarardı.

Şimdi de kızlar sokaklarda
Minnacık eller ayaklar saçlar.

Ama nerde onlar nerde Ophelia
Nerde evvel zaman içindeki aşklar.

Sevdamız kayboldu zamanlarda.
Dişi ceylânla erkek ceylân
Ayrı yönlere koşar gider.
Bir sevişmek kaldı romanlarda.

beaverss
20-02-2016, 07:25
BİR 7.65 ‘LİĞİM BİLE YOK

yaşasın konfederasyon!
yaşasın kamçılar ve köleler!
çünkü siyahları sevsem de,
lincoln’un bir yalancı olduğunu biliyorum.
dengeler adına vuruldu kim vurulduysa
çiftçiler, marilyn monroe, bağdat
dengeler adına bırakıldım kendimle başbaşa
burada şehremini’de
ve bir hallaç pamuğuna dönüşmüş olarak.
kimim ben
nerden gelip nereye gidiyorum
bunun ne önemi var
mossad besliyor kafka’yı
zen’i amerika finanse ediyor
çünkü hepimizi uyuşturup,
ortadoğu’yu ateşe vermek istiyorlar.
ikilem
üçlem ve dörtlemler
alternatif çöplüğüne döndü üçüncü dünyanın beyinleri
“hiç akletmez misiniz”
hayır etmeyiz!
felsefenin soysuz çarkına teslim ederiz ayetleri
öyle büyüttük öyle büyüttük ki felsefeyi
eylemi de aldı içine
eylemi aldı bizden
ve ateşler içre bağdat’ın orta yerinde,
çırılçıplak kalakaldık işte
dengeler adına silahsız
dengeler adına şahsiyetsiz
miskin, geveze, entelektüel…
dengeler adına vuramadı kim vurmadıysa
dengeler adına şair yaptılar bizi.

Hakan Albayrak

beaverss
20-02-2016, 07:25
VİSÂL
Beni zaman kuşatmış, mekan kelepçelemiş;
Ne sanattır ki, her şey, her şeyi peçelemiş...
Perde perde veralar, ışık başka, nur başka;
Bir anlık visal başka, kesiksiz huzur başka.
Renk, koku, ses ve şekil, ötelerden haberci;
Hayat mı bu sürdüğün, kabuğundan, ezberci?
Yoksa göz, görüyorum sanmanın öksesi mi?
Fezada dipsiz sükut, duyulmazın sesi mi?
Rabbim, Rabbim, Yüce Rab, âlemlerin Rabbi, sen!
Sana yönelsin diye icad eden kalbi, sen!
Senden uzaklık ateş, sana yakınlık ateş!
Azap var mı alemde fikir çilesine eş?
Yaşamak zor, ölmek zor, erişmekse zor mu zor?
Çilesiz suratlara tüküresim geliyor!
Evet, ben, bir kapalı hududu aşıyorum;
Ölen ölüyor, bense ölümü yaşıyorum!
Sonsuzu nasıl bulsun, pösteki sayan deli?
Kendini kaybetmek mi, visalin son bedeli?
Mahrem çizgilerine baktıkça örtünen sır;
Belki de benliğinden kaçabilene hazır.
Hatıra küpü, devril, sen de ey hayal, gömül!
Sonu gelmez visalin gayrından vazgeç, gönül!
O visal, can sendeyken canını etmek feda;
Elveda toprak, güneş, anne ve yâr elveda!

Necip Fazıl Kısakürek

beaverss
20-02-2016, 07:25
NE İÇİNDEYİM ZAMANIN

Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir anın
Parçalanmaz akışında.

Bir garip rüya rengiyle
Uyuşmuş gibi her şekil,
Rüzgarda uçan tüy bile
Benim kadar hafif değil.

Başım sükutu öğüten
Uçsuz bucaksız değirmen;
İçim muradına ermiş
Abasız, postsuz bir derviş.

Kökü bende bir sarmaşık
Olmuş dünya sezmekteyim,
Mavi, masmavi bir ışık
Ortasında yüzmekteyim.



Ahmet Hamdi TANPINAR

beaverss
26-02-2016, 09:21
Ah ulan Rıza

Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.

Cebimde bir lira desen yok,
Madara olduk meyhaneye!
Ah eşşek kafam benim,
Nasıl da güvendim bu hergeleye!

Gelse, balığa çıkacaktık,
Ne çekersek kızartıp birayla yutacaktık.
Kafamız tam olunca, şarkılar döktürüp
Enteresan hayâllere dalacaktık.

Bu sandalı geçen hafta denk getirip
Çalıntıdan düşürdük.
Arkadaşlar ısrar etti,
Biz de, iyi olur, bize uyar diye düşündük.

Saat sekizde gelecekti,
Bana birkaç milyon borç verecekti.
Yoksa o nemrut karısı kaçtı da
Onun peşinden mi gitti?

Eğer öyleyse yandık,
Gudubet gene yaptı yapacağını!
Geçen sene de merdivenden itip
Kırmıştı Rıza'nın bacağını.

Abi, kadında boy şu kadar;
Kalça fırıldak, göz patlak, kafa çatlak!
Korkuyorum, bir gün ya kendini asacak,
Ya horlarken Rıza'yı boğacak!

Bak, şimdi acıdım, aşkolsun adama,
Ben olsam, vallahi baş edemem!..
Hele beş tane velet var ki boy-boy,
Allah'tan düşmanıma dilemem!

Aslında iyi çocuktur Rıza, efendi huyludur,
Herkesin suyuna gider.
Yoksa, kalıba vursan hani,
Tek başına on tane adam eder!

Bir keresinde, hiç unutmam
Üç-beş zibidi haraca dadandı;
Rıza, sandalyeyi kaptığı gibi
Herifleri hastaneye kadar kovaladı!

Aynı mahallede büyüdük, aynı kızları sevdik,
Aynı kafadaydık.
Orta ikiden bıraktık, matematik ağır geliyordu,
Biz, başka havadaydık.

Aynı gömleği giyer, aynı sigaraya takılır,
Aynı takımı tutardık.
Fener'in her maçına iddialaşıp
Millete az mı yemek ısmarladık!..

Bir tek askerde ayrıldık,
Bana Bornova düştü, ona Gelibolu.
Döner dönmez evlendirdiler,
En büyük salaklığı da bu oldu!..

Bense hiç düşünmedim, zaten param yoktu.
Hep tek tabanca gezdim.
Benim beğendiğimi anam istemedi,
Onun gösterdiğini ben sevmedim.

Neyse, bunlar derin mevzu...
Anlaşıldı, bu herif artık gelmeyecek.
Ufaktan yol alayım
Anam evde yalnız, şimdi merağından ölecek!..

Gittim, vurup kafayı yattım;
Rüyamda gördüm, gülümseyerek geldiğini.
Ne bilirdim, yolda kamyon çarpıp
Hastaneye kavuşmadan can verdiğini!..

Vay be Rıza!..
Sonunda sen de düşüp gittin Azrail'in peşine!
Dün, boşuna günahını almışım,
Ne olur, kızma bu kardeşine!

Öğlen kahvede söylediler, Rıza öldü, dediler
Ne kolay söylediler!
Sanki dev bir taş ocağını
Kökünden dinamitleyip üstüme devirdiler!

Ah dostum... o kocaman gövdene
O beyaz kefeni nasıl kıyıp giydirdiler?
O zalim tabutun tahtalarını
Senin üstüne nasıl böyle çivilediler?

Yani sen şimdi gittin, yani yoksun,
Yani bir daha olmayacak mısın?
Yani bir daha borç vermeyecek,
Bir daha bira ısmarlamayacak mısın?

Peki, beni kim kızdıracak,
Kim zar tutacak, kim ağzını şapırdatacak?
Peki, beni bu köhne dünyada
Senin anladığın kadar kim anlayacak?

Ulan Rıza... ne hayâllerimiz vardı oysa,
Ne acayip şeyler yapacaktık...
Totoyu bulunca dükkân açacak,
Adını Dostlar Meyhanesi koyacaktık.

Talih yüzümüze gülecekti be!..
Karıyı boşayıp sıfır mersedes alacaktık.
Hafta sonu iki yavru kapıp
Boğaz yolunda o biçim fiyaka atacaktık!

Ah ulan Rıza... bu mahallenin,
Nesini beğenmedin de öte yere taşındın?
Ara sıra gıcıklaşırdın ama inan ki,
Benim en kıral arkadaşımdın!..

Ah ulan Rıza... ben şimdi,
Bu koca deryada tek başıma ne halt ederim?
Senden ayrılacağımı sanma,
Bir kaç güne kalmaz, ben de gelirim!..

Yusuf Hayaloglu

beaverss
26-02-2016, 09:21
Gülce

Uçurumun kenarındayım Hızır
Ulu dilber kalesinin burcunda
Muhteşem belaya nazır
Topuklarım boşluğun avcunda
Derin yar adımı çağırır
Dikildim parmaklarımın ucunda
Bir gamzelik rüzgâr yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Uçurumun kenarındayım Hızır
Civan hazır
Divan hazır
Ferman hazır
Kurban hazır

Uçurumun kenarındayım Hızır
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Başım döner, beynim bulanır
El etmez
Gel etmez
Gülce'm uzaktan dolanır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Gülce bir davet
Mecaz değil
Maraz değil
Gülce bir afet
Peri değil
Huri değil
Gülce beyaz sihir
Gülce ölümcül naz
Buram buram zehir
Yar yüzünde infaz

Bir gamzelik rüzgâr yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Ben fakir
En hakir
Bin taksir
Ateşten
Kalleşten
Mızrakla gürzden
Dabbetülarz'dan
Deccal’dan, yedi düvelden
Korku nedir bilmeyen ben
Tir tir titriyorum Gülce’den
Ödüm patlıyor Gülce’ye bakmaktan
Nutkum tutuluyor, ürperiyorum
Saniyeler gözlerimde birer can
Her saniyede bir can veriyorum


Ömer Lütfi Mete

beaverss
26-02-2016, 09:22
Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.
Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklarına esir olanlar,
Her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile
girmeyenler,
Bir yabancı ile konuşmayanlar.
Yavaş yavaş ölürler
Heyecanlardan kaçınanlar,
Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
görmek istemekten kaçınanlar.
Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına
çıkmamış olanlar
Pablo Neruda

beaverss
26-02-2016, 09:22
Bilmem siz de özlüyor musunuz,
insanların o eski samimiyetlerini...
Tadı damaklarınızda kalan o bahçe sohbetlerini...
Menfaatler daha henüz geçmemişken paylaşımdaki bereketin önüne ve mütevazilik iyi insan olmanın mayasıyken henüz...
Şimdilerde insanlar, huzur dışında her şeye sahip, çok şeyleri var. Ama içlerinde bir fırtına, bakışlarda güvensizlik ve yürekleri dört duvar...

-Uğur Gökbulut-

beaverss
26-02-2016, 09:23
Benden Sonra Mutluluk


Bunca yıl yaşadım
Elime ne geçtiyse yitirdim
Biraz daha yaşayacağım
Yalnız bir şey biriktirdim

Bir bakış, bir görüş, bir duyu, bir düşünce
Belki aç kalacağım

Suçlanacağım ölünce
Biraz yazdım, artık hep yazacağım

Hüzünden baş alamadım
Görünce


Özdemir Asaf

beaverss
26-02-2016, 09:23
Anne ben geldim, üstüm başım
Uzak yolların tozlarıyla perişan
Çoktan paralandı ördüğün kazak
Üzerinde yeşil nakışlar olan

Anne ben geldim, yoruldum artık
Her yolağzında kendime rastlamaktan
Hep acılı, sarhoş ve sarsak
Şiirler çırpıştıran bi adam

Kurumuş kuyunun suyu, incirin
sütü çoktan çekilmiş
Bir zamanlar dünya sandığım bahçeyi
Ayrık otları, dikenler bürümüş

Kapıdaki çıngırak kararmış nemden
Atnalı ve sarmısak duruyor ama
Oğlum, mektup yaz diyen
Sesin hala kulaklarımda

Anne ben geldim, ağdaki balık
Bardaktaki su kadar umarsızım
Dizlerin duruyor mu başımı koyacak?
Anne ben geldim, oğlun, hayırsızın..

Ahmet Erhan

beaverss
26-02-2016, 09:24
Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim
akar suyun
meyve çağında ağacın
serip gelişen hayatın düşmanı.
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına :
- çürüyen diş dökülen et-
bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler
Ve elbette ki sevgilim elbet
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle : işçi tulumuyla
bu güzelim memlekette hürriyet.
Bursa da havlucu Recebe
Karabük fabrikasında tesviyeci Hasana düşman
fakir köylü Hatçe kadına
ırgat Süleymana düşman
sana düşman bana düşman

düşünen insana düşman
vatan ki bu insanların evidir
sevgilim onlar vatana düşman…

Nazım Hikmet RAN

beaverss
26-02-2016, 09:24
Şurdan bir tren geçiyor ki
bende o trene bakıyorum ki
trenin üzerinde bir yazı yazıyor ki
odada expressmiş ki
trenin içinde bir güzel var ki
ama ben güzeli tanımıyorum ki
bende mahsus trene biniyorum ki
ondan sonra Haydar paş. Istanbul-Haydarpaşada iniyoruz ki
Bende mahsus kendimi bir köşeye giriyorum ki
Maksat tanışmak için ki
Ondan sonra oda trenden iniyor bende iniyorum ki
kendimi mahsus değdiriyorum diyor önüne baksana diyor.

beaverss
26-02-2016, 09:24
TAHİR İLE ZÜHRE MESELESİ

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.

Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Seversin dünyayı doludizgin ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Nazım Hikmet

beaverss
01-03-2016, 10:14
GÜNEŞİN ÇOCUKLARI



Güneşin emzirdiği çocuklardık biz .
Geceleri gökten toplayıp yıldız,
Koyup cebimize misket misali ,
Oynardık gün boyu deliler gibi .

Kapımız açıktı sonuna kadar .
Dostluğa ,sevgiye ve kardeşliğe .
Yüz vermezdik yalana kalleşliğe ,
Boy atardık dimdik serviler gibi …

Yatağımız şilte, yastık sertse de
Vicdanımız temiz pamuk gibiydi.
Uyurduk deliksiz gece inince,
Karnı tok, sırtı pek bebek misali …

Bugün kimi kırdık üzdük demeden ,
Kimseden bir çıkar, pay beklemeden ,
Zemzem suyu içip haram yemeden ,
Yaşardık hayatı pür neşe ile …

Aynalara dosttuk kırana düşman ,
Gülünce yüzünde güller açışan,
Öyle bir nesildik mutluluk saçan ,
Barışıktık sazla kemençe ile …

Kim çaldı yaşama sevincimizi ,
Kim çevirdi gamlı baykuşa bizi ,
Sol yanımızdaki o cevahiri ,
Alıp yerden yere vuranlar kim di ?

Dikilsin heykeli tüm şehirlere .
İhanetin, kötülüğün kavganın .
Tükürsün yüzüne gelip geçen de ,
Tüneğine dönsün uçan kuşların …

MELAHAT ÇETİNKAYA .

beaverss
01-03-2016, 10:14
Yalnızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla,
Yaşlanmak hoş değil, duvarlara baka baka.
Bir dost göz arayışıyla,
Saat tıkırtısıyla...
Korkmam geçinip gideriz biz mutlulukla,
Ama;
''Günün aydın, akşamın iyi olsun'' diyen biri olmalı.
Bir telefon çalmalı ara sıra da olsa kulağımda.

Yoksa zor değil, hiç zor değil,
Demli çayı bardakta karıştırıp,
Bir başına yudumlamak doyasıya.
Ama ''Çaya kaç şeker alırsın?''
Diye soran bir ses olmalı ya ara sıra...

CAN YÜCEL

beaverss
01-03-2016, 10:14
Mavi Gök Orda mı

Bakıyorsun kuşlar
Hazır
Sokak lambaları yanık unutulmuş
Bir Kadıköy vapuru hınca hınç insan
Çok geçmeyecek
Martılar beyhude turlar atacak
Kıyılar lağım konserve kutuları
Mısır koçanları

Sevgi aranabilir yine
Korkusuzca say koskoca kederlerini
Bir kuyu bulunabilir

Aklımdan çıkmıyorsun
Sen hâlâ dizüstü
Bunca anıyı besleyerek
Sokaklarda avaz avaz konuşarak kendi kendinle
Mektupları öpebilirsin kırmızı dudaklarınla
Görür gibi olarak açıp baktığımı
Bense şöyle diyorum:
Buradan bir acı kanamış boyuna

Kuşlar hazır
Öncü havalanmak üzre
Şehri gelen bir mevsime bırakıyorlar
O vapur hâlâ hınca hınç
Kimbilir her biri hangi dünyaya sağır
Çok geçmez aradan

Kadınlar kapı önlerinde
Ellerinde meşalelerle
Aydınlatırlar gelip geçen erkek suratları
Yorgun bir sarıyla ben de
Geçeceğim önlerinden

Aklımdan çıkmıyorsun dedim
Başka türlüsünü yorgunum anlatmaya
Telefonlar yan hücrede çalışıyor
Bense kurşunî bir dere
Ağaçlar hayvanlar bile kaygılı
Onu bir mersedesten indirdi kalçasına kadar açılarak
Yapyaşlı bir rum kadın
Her şeyde yanıp sönen bir kıyamet algısı
Haydi koşayım diyorum belki dağılır
Koşuyorum
Sancağımda kendi rüzgârımla ölgün kıpırtılar
Hayır daha sevgili daha sevimli değil
Ne başka bir gün ne başka bir zaman

Çok geçmeyecek aradan
Şöyle diyeceğim:
Bulutlar açmadı
Mavi gök orda mı

Cahit Zarifoğlu

beaverss
01-03-2016, 10:15
Bana bir şarkı söyle
İçinde sesin olsun
Ve çiçek izleri olsun
Seni de severim çiçekleri de
Bana bir şarkı söyle
Bizi konuşan o şarkıyı söyle

Akşam şarkılara yatkın bir andır
Aklın tembel yanını, etin tembel yanını
Bildiğin türlü tembelliği
Alıp getiren akşam
Bizi her gün bulan akşam
Bize hiç danışmadan
Uykuyu hazırlıyan
Başlangıcı olan bir şarkıdır dünya

Söyle

De ki

Bir yeri olmalı insanın
Bir anahtarı
Yüzünü yıkıyacağı su
Erince açık yalnızlığında
Düşünebileceği bu dünyayı
Hiçbir sözünden caymamış
Kendini sokağa bırakmıya hazır
İlişkilerini sevip okşıyarak
Kendi olabileceği o yer
Şarkı pencerelerden duyulduğunda
Dünyaya bir yanıt verebileceği o yer

Henüz sonuna gelmiyen bu dünyada
Adımları yarıda kesilen onun
İnsanın şarkısını de


Veysel ÖNGÖREN – DÜNYAMIZ

beaverss
01-03-2016, 10:16
Zaman

Susarak anlattım bütün gizliyi
Sakladım duygumu ben konuşarak

Bir acı tarlası sessiz yüzünde
Aşkı yürürlüğe koyma savaşı

İçimde bir düzen kaynaşmaktadır
Büyük ve çekingen bakışlarından

En iyi anlatış artık susmaktır
Anladım bunu ben seni bilince

Gel denize yaslan yalnız denize
Sırrını denizler taşır insanın

Zaman bir hızdir ve yıldızdır akan
Esneyen günler ve gece üstünden

Bir uyku bölmezse anılarımı
Korkarım çıldırtır bu hayal beni

Gözlerin ne kadar İstanbul öyle
Sebiller uçuşur parmaklarında

Ortak günlerimiz tarih şöleni
Saçlarında sayfa sayfa güneşi

İçimde bir sergi var portrelerin
Hayalim heryerde kavrar gölgeni

Aşka ve tabiata ulaştır bizi
Gel kurtar bu şehrin gürültüsünden

Terketme n'olursun bir eşya gibi
Ölümsüz bir hasret yaşarken bende

Vurulmuş bir geyiktir sensiz zamanlar
İçimin ormanı bir yangın yeri

Bir uyku bölmezse anılarımı
Korkarım çıldırtır bu hayal beni

Istırap varoluş şartımız oldu
Esef etme yasım karaymış diye

Bir yanım vahşidir ürkütür seni
Aykırı düşerim sulhçulüğüne

Bir gün deli gibi sarsarak seni
Göklerin yolunu sorabilirim

Başımı taşlara vurabilirim
Aklımdan çıkarsa anılarımız

Paramparçayım sen onar beni
Topla aynalardan eski gölgemi

Göçebe ömrümü bağla zamana
Dağılsın içimin karıncaları

Bir uyku bölmezse anılarımı
Korkarım çıldırtır bu hayal beni

Mehmet Akif İnan

beaverss
01-04-2016, 11:32
Bayrağım

Şehit kanlarıyla, vermişim rengini,
Gökten Ay'la-Yıldızı koparmışım;
Yüreğimi koymuşum sana, yüreğimi;
Birde vatan sevgimi....
Dalgalan ey şanlı Bayrağım;
Sen dalgalan, ben coşayım,
Uğruna destanlar yazayım!...

Delikanlımın damarındaki kansın,
Sen, cansın, canansın.
Yansın, bu yürekler sana yansın;
Vatan aşkıyla yansın
Dalgalan ey şanlı Bayrağım;
Sen dalgalan, ben coşayım,
Uğruna destanlar yazayım!...

Sevgisin, Mutluluksun, Umutsun;
Aşksın, Destansın, bulutsun;
Sen bensin, Benliğimsin...
Sana, canım feda olsun!....
Dalgalan ey şanlı Bayrağım;
Sen dalgalan, ben coşayım,
Uğruna destanlar yazayım!...

Yılmaz Çelik

beaverss
01-04-2016, 11:33
Çanakkale Şehidlerine

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"
Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ!
Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,
Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.

Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlâhî o metin istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi;
"O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi.
sım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.
Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar...
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Akif Ersoy

beaverss
01-04-2016, 11:33
Çanakkale

Savaşmak için değil koşmaları
Şehit olmaya koşuyor her biri
Boşuna değil coşmaları
Onları coşturan aziz milleti

Askerler neredeyse kucaklaşacak
Siperler o kadar yakın ki kendilerine
Mermiler geçecek delik bulacak
Çarpmamak için birbirine

Atam çelik gibi bakıyor düşmana
Sıkıysa gelin alın toprağımızı
Arkası sağlam, bakmıyor arkasına
Dalgalatarak geliyor yiğitler bayrağımızı

Haykırışlar, feryatlar, nidalara karışmış
Kurşun yarası bile hissetmezler
Kader, Mehmed’ime ölmek yazılmış
Bu koca yürekler asla pesetmezler

Saçılmış tohum gibi ölü bedenler
Birbiri üstüne yatıyor mehmetler
Sulanmış kanlarla topraklar, tepeler
Çıkacak, yeşerecek ağaçlar, verecek meyveler

Muhterem Aslan

beaverss
01-04-2016, 11:34
Çanakkale Geçilmez

Yedi düvel birleşip sebep olmuş eleme
İstiklâl marşımızı hemen aldı kaleme
Şehit olurken bile haykırmştı âleme
Çanakkale geçilmez dedi şanlı Mehmedim
Türk’e kefen biçilmez dedi şanlı Mehmedim

Sabırla metanetle, cesaretle taşarak
Vatan, millet aşkıyla, kükreyerek coşarak
Düğüne gider gibi şehadede koşarak
Çanakkale geçilmez dedi şanlı Mehmedim
Türk’e kefen biçilmez dedi şanlı Mehmedim

Etten duvar olmuştu kurşuna göğüs gerip
En cömret bir şekilde aziz canını verip
Bu uğurda savaşıp yüce şerefe erip
Çanakkale geçilmez dedi şanlı Mehmedim
Türk’e kefen biçilmez dedi şanlı Mehmedim

Birleşmişti düşmanlar bekliyorken zaferi
Tahmin etmemişlerdi cehenneme seferi
Türk mağlüp olur mu hiç ölmeden son neferi?
Çanakkale geçilmez dedi şanlı Mehmedim
Türk’e kefen biçilmez dedi şanlı Mehmedim

Dünya gördü mü acep destanın böylesini?
Ters çevirdi Mehmedim düşmanın hilesini
Tarih boyu devirdik yedi silsilesini
Çanakkale geçilmez dedi şanlı Mehmedim
Türk’e kefen biçilmez dedi şanlı Mehmedim

Bütün dünya bilir ki kahraman Türk adımız
Tarihe mühür oldu o şanlı tokatımız
Rahmetle anıyoruz şadolsun ecdadımız
Çanakkale geçilmez dedi şanlı Mehmedim
Türk’e kefen biçilmez dedi şanlı Mehmedim

Mikdat Bal

beaverss
01-04-2016, 11:35
YALNIZLIK YASAK

Yüklenmiş kanadına uzak kırların

ve gecelerin kar ürpertilerini

taşıyıp gelmiş buraya dek

hâlâ uğulduyor ürkek göğsünde

dağ başlarının çelik fırtınaları



Çocuksu bakışlarında yorgunluk değil

bir hasretin direnci var daha çok

ama üşüyor yanlızlıktan üşüyor

tek düşmüşlüğün acımsı utancından

boynu eğik bekliyor şafağı şimdi



Bir yanlızlık mıdır bunca çoğaltan

acıyı ve biberli yanılgıyı

ve bir yanlızlığı kabullenmek midir

inceden ve usuldan başlatan

yürekte burgaçlanan sancıyı



Sessizce çekilmiş dostların arasından

bir yanlışı sürdürmenin ortasından kendince

Ayrımına bile varılmamış o yangın günlerinde

Ama üşüyor şimdi kar fırtınasına tutulmuş

gibi üşüyor yalnız kuş



Şimdi biliyor artık yalnız kuş

biliyor ki artık gecikmiştir

yolcular varmıştır varacağı yere

Anlıyor ki şimdi yalnız kuş

yalnızlık yanlışlığın ilk adımıdır.

Ahmet Telli

beaverss
01-04-2016, 11:35
YALNIZLIK ŞİİRİ

Karanlığın insanı delirten bir ihtişamı vardır

Yıldızlar aydınlık fikirler gibi havada salkım salkım

Bu gece dağ başları kadar yalnızım



Çiçekler damlıyor gecenin parmaklarından

Dudaklarımda eski bir mektep türküsü

Karanlıkta sana doğru uzanmış ellerim

Gözlerim gözlerini arıyor durmadan

Nerdesin?



Attila İlhan

beaverss
01-04-2016, 11:36
YALNIZLIĞI DENEMEK

gecenin ortasında ne işin var

yıldızlara dokunma yanarsın

bak birazdan ay da batacak

karanlık bulaşmasın ellerine

tersine döner yolunu bulamazsın



içi dışı uzay tozu yansımalar

sahi mi yalan mı anlayamazsın

bir rüya gemisi iskele sancak

dokunup geçiyor hayallerine

ağlayasın gelir ağlayamazsın



sevmek insanın yüreği kadar

küçükse büyüğünü taşıyamazsın

yalnızlığı da dene oldu olacak

nasıl yankılanır derinden derine

iyi midir kötü mü çıkaramazsın



insan insanı kendisi tamamlar

içinde başka dışında başkasın

eksikliğin fazlana elbet bulaşacak

öbürü sığacak bunun derisine

yoksa sabaha sağ çıkamazsın

beaverss
01-04-2016, 11:36
YALNIZLIK MACERASI

Öyle yalnız kaldım ki hayatımda

Kimi gün öldüm kimi gün ilah oldum

Çok zaman annemin dizlerine hasret

Koydum başımı kendi dizlerime

Doya doya ağladım



Paylaşırsa dost paylaşırmış

İnsanın derdini sevincini

Dost umidiyle ortalığa düşmeye gör

Hangi kapıyı çalsan kimseler yok

Hangi omuza dokunsam yabancı çıkar



Aşık mı olmadım taparcasına

Bir Mecnun geçti o çöllerden bir de ben

Diz mi çektirmedim alemde Kerem gibi

Ferhat gibi gürz mu sallamadım dağlara

Ne Leyla yar oldu bana ne Aslı ne Şirin



O gün bugün sırtımı kendim sıvazlıyorum

Sabahları sokağa çıkmadan evvel

Cesaret şairim cesaret

Kendi saçlarımı okşuyorum geceleri

Sevgilimin saçları niyetine.

Cahit Sıtkı Tarancı

beaverss
01-04-2016, 11:36
YALNIZLIK BİR TARİHTİR

Yalnızlık bir tarihtir ikimiz

Dururuz odalarda bir giysi gibi

En kalın soluklarla çekiyor ipi

Kim bilir kimlere kalmışlığımız



Yalnızlık bir tarihtir sen misin

Bir geçmişi şurup giden ak turna?

Ya benden önceydi ya da çok sonra

Bir halk türküsüne gül olan sesin



Yalnızlık bir tarihtir onlarla

Gök dediğin iki kuşun arası

Ey ilkyazlı gülüşlerin sonrası

Ansızın donuyor gül, bakışlarda

Hilmi Yavuz

beaverss
01-04-2016, 11:38
DÖRT AŞK ŞARKISI
1.
Senden ayrıldığımda
O güzel günün sonunda
Açılınca gözlerim
Ne çok sevinçli insan varmış dedim.
İşte o akşamdan sonra
Sen bilirsin ya
Daha güzel dudaklarım
Çekirge gibi çevik bacaklarım
Ben böyle olalı beri
Daha yeşil ağaç, fidan ve tarla
Daha bir güzel suyun serinliği
Başımdan aşağı boşaltınca
2.
Beni sevindirdiğinde
Bazen düşünürüm:
Şimdi ölüversem
Mutlu kalırım
Sonsuza kadar.
Sonra yaşlanıp
Beni düşündüğünde
Tıpkı bugünkü gibi görünürüm sana
Bir sevdiceğin olur
Henüz gencecik.
3.
Küçücük dalda yedi gül
Altısını rüzgar alır
Ama biri kalır
Bulayım diye onu
Yedi kez çağıracağım seni
Altısında gelme
Ama söz ve yedincisine
Tek sözümle gel.
4.
Bir dal verdi bana sevgili
Üzerinde sarı yapraklarda
Yıl dediğin geçer gider
Aşk ise hep yeni başlar.
Bertolt Brech

beaverss
01-04-2016, 11:39
ÖLÜM BİLE [Ahmet Erhan]

Ölüm bile geç kaldıktan sonra
Bütün ilkleri sona bırakmanın belki de tam zamanı
Ben her şey bir ırmaktır sanırdım
Bunun için günlükler tutmaya kalktım
Ve tarihleri karıştırdım nasıl da

Aldım şapkamı gidiyorum şimdi
İniyorum kentin çekirdeğine
kendime yeni dalgınlıklar buldum son günlerde
Dev yapılar ufuk çizgisinin önünde birer parmaklık gibi
Kırmaya kalksam çocuklar uyanacak
Ben odama döneyim en iyisi

Öyleyse nice yağmur
Niye bir kız saçı gibi sokaklarda
Aynaya baksam kalbim görünür
Aklımda gitgide büyüyen yara
Bir ağacın en uzak dalı gibi sessizce çürür
Ölüm, evet ölüm bile geç kaldıktan sonra

beaverss
01-04-2016, 11:40
ÖLÜME EĞİLMEK [Aziz Nesin]

Uyumaya değil
Rüyalarıma gidiyorum
Orada yaşayacağım isteğimce
Uyanıkken hiç yaşayamadığım
Hepsi de gençti güzeldi
Sevdim sevildim diye aldanarak
Son gördüğüm onlar olacak
Bunca yıldır sevgiye dayanamadığım
Ölüme değil
Sonsuzluğa gidiyorum
Orda dinleneceğim gönlümce
Yaşarken hiç mi hiç dinlenemediğim
Kalemim yine elimde
Kağıtlarım da önümde
Son uykusunda düşecek başım
Sağlığımda hiç eğmediğim

beaverss
01-04-2016, 11:40
ÖLÜMLÜ İNSANLAR İÇİN [Cahit Külebi]

Hepiniz öleceksiniz!
Tanrı katına çıkacaksınız utanmadan!
Ruhlarınız koyup kaçacak sizi!
Topraklara gömüleceksiniz.

Kurtlar, böcekler, solucanlar
Sevinçle saldıracak üstünüze.
Elleriniz bomboş kalacak,
Kimse bakmayacak resminize.

Sevilmiş kadınların hayali
Dumanlar gibi dağılacak;
Faydaydı, şöhretti, merhametti
Semtinize uğramayacak.

Gözleriniz yok artık!
Dünyamızı göremeyeceksiniz!
Okşamak, gülmek, konuşmak
Yok olmuş bir selde yüzeceksiniz,

Yavaş yavaş çürüyeceksiniz.

beaverss
01-04-2016, 11:41
ÖLÜM NEDİR? [Bayram Tunca]

Her şeyin bir ömrü, bir de ölümü vardır.
Aslında ölüm her yerde her zaman vardır.
Bedenimizdeki hücrelerde her an ölüm var.
Duygu ve düşüncemizde her gün ölüm var.

Tabiattaki canlılarda her zaman ölüm var.
Küreyi-arzdaki gece ve gündüzde ölüm var.
Hatta Kainattaki yıldızlarda bile ölüm var.
Hayat olan her yerde her zaman ölüm var.

Ölüm, hayatın son noktası, son durağıdır.
Ölenin yatağı toprak, yorganı ot-yapraktır.
Eğer lâyıksa, ondan sonraki bineği buraktır.
Yoksa, gideceği yer cehennem, işi haraptır.

Aslında, ölüm her an göz kırpıp duruyor.
Genç ihtiyar tanımıyor, her an gelebiliyor.
Her şeyin faniliğini en güzel ölüm anlatıyor.
Ey nefsim, hisse almadınsa şair ne anlatıyor.

Şu dünyada İnsanlar farklı farklıdır.
İnsanların Ölümleri de farklı farklıdır.
Alimin ölümü, zalimin ölümü farklıdır.
Şehidin ölümü, teröristin ölümü farklıdır.

Bazı hayatlar vardır, ölümden de beter.
Eğer aradığını bulduysan o sana yeter.
Eğer aradığını bulmadıysan sonun beter.
Ey nefis, bu kadar nasihat da sana yeter.

Her gece kefensiz yatıp kefensiz kalkıyoruz.
Görüp duyduğumuz ölüme hayretle bakıyoruz.
Farkında değiliz hayatımızı boşuna geçiriyoruz.
Dünyalık her şeyi, kabir kapısında bırakıyoruz.

Madem kabir kapası açık, ölüme çare yoktur.
O zaman ömrümüzü baki bir ömre çevirmeliyiz.
Madem ömür kısa, hayatta lüzumlu işler çoktur.
Ömrümüzü her an lüzumlu işlerde harcamalıyız.

Kimbilir Azrail, ne zaman ne şekilde kapıyı çalacak.
Bilemiyoruz, canımızı neyi vesile edip, nasıl alacak.
Sizi bilmem ama, bana hayatta birkaç kez ikaz yaptı.
Dünya fani, ölüm hak, sakın unutma bak ikazını yaptı.

Ey Ademoğlu, inanmazsan ölüm idam-ı ebedidir.
Eğer inanırsan, ölüm senin için terhis teskeresidir.
İnanmazsan kabir senin için bir zindan-ı ebedidir.
Eğer inanırsan, cennet bahçesine açılan bir kapıdır.

beaverss
01-04-2016, 11:41
ÖLÜME YAKIN [Orhan Veli]

Akşamüstüne doğru, kış vakti;
Bir hasta odasının penceresinde;
Yanlız bende değil yalnızlık hali;
Deniz de karanlık, gökyüzü de;
Bir acaip, kuşların hali.

Bakma fakirmişim, kimsesizmişim;
-Akşamüstüne doğru, kış vakti-
Benim de sevdalar geçti başımdan.
Söhretmiş, kadınmış, para hırsıymış;
Zamanla anlıyor insan dünyayı.

Ölürüz diye üzülüyoruz?
Ne ettik, ne gördük şu fani dünyada
Kötülükten gayrı?

Ölünce kirlerimizden temizlenir,
Ölünce biz de iyi adam oluruz;
Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış,
Hepsini unuturuz.

beaverss
01-04-2016, 11:42
SESSİZ GEMİ [Yahya Kemal Beyatlı]


Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahetten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,

Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilinmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.

beaverss
01-04-2016, 11:44
Yalnızlık?

Tohumlar ekemeyecek kadar yorgunum hayata
Kısır bir yaşam sun avuçlarınla ?bana-
Dilini körelen aklıma dola
Sol yanımda dağ yükü çaresizliğimi göm toprağın ağzına
Görmüyorsun?
Tanrı bile alaycı,
Aşkı yasak kılmış bana.

Etimi soyup,
Çıplak ruhumla düştüm huzuruna.
Seninim artık,
Karanlığının kapılarını aralayıp, al rahminin arasına
Her günahsız çocuk şehit düştüğü vakit,
Atma yine dikenli dünyanın kollarına
Üşüyorum o vakit insan sandıklarımın arasın da -anla-

beaverss
01-04-2016, 11:45
ŞAŞKIN

kutup yıldızı terkeder yerini
terkeder yerini okçularım
tutmadan bırakırlar elimi
nehirleri silinmiş haritalarım

kapıları düşer minarelerin
izlerimi çalar çöl hırsızları
poyraz güneyden eser
kıbleyi ateşte ararım

yeşille maviyi ayırdedemem
ressamların öfkesi düşer üstüne
yanlış tarif ederler
hep adres sorduklarım

kancalar yırtar ağzımı
plastik leğenlerde can çekişirim
katiller sokaklarda dolaşır
suçu üstüme alırım

kulelerden gözetlenir beklenen
köprüler indirilir ya kalelerden
kalelerin benim olmadığını
köprüler çekilince anlarım

beaverss
11-04-2016, 18:15
seni de vururlar bir gün ey acı
uçuşup durduğun kanatlarından
sazın, sözün, türkülerin tükenir
ellerin koynunda kalakalırsın

şakaklarına kar yağıyor bilesin ey acı
gül açan yüzlerimizde
göğeriyor rengin senin de

biz seni
tâ eskiden tanırız
hani göğüslerimize taş olur inerdin
avuçlarımızda hira dağıydın
al atların tan yerine ayarlanmış yelelerinde
akdeniz rüzgarlarına karışan sendin

biliyorum
hiçbir tarih yazmayacak ve bir
sır gibi kalacak yakılan kitaplarda
göbek bağı anasından henüz çözülmemiş bebelerimize
mitralyözlerin washingtondan ayarlandığını

seni de yakarlar bir gün ey acı
bir taptuk kul gözlerinden vurursa
parmakların eğri ağaç tutmaz
çığlıkların çağlar aşar duymazsın

ve ben biliyorum
örümceği, mağarayı, güvercini, asâyı

ve ibrahim'in baltasını
biliyorum

nereden başladı bu kesik dans
ve bu dansa karşı afyonlanmış hecin yüzlü
insanlar kim?

kim kimin yanında
kim kimin karşısında

meclis kürsüsünden konuşan bu adam kim

üsküdür kız lisesinde okuyan genç kız
çantasında kimin fotoğrafını taşıyor

kadıköy vapurunda sigara tüttüren delikanlılar
neden gülüyorlar ki

seni de vururlar bir gün ey acı
filistin'de sapan taşlı çocuklar
dalın, kolun, fidelerin budanır
kuru bir kütükle kalakalırsın

öyle bakmayın balkonlarınızdan
fırat nehri ayrılık çıbanına tutuldu,
damarlarımızı yırtıyor
tuna nehri, onulmaz boşnak sızıları
pompalıyor yüreğimize

pilevne türküleri ağıtlara dönüşürken,
çeçenya'da yiğitler
inancın emeğin / ve aşk'ın
kılcal damarlarına ulanıp sustular...

ve ne bağdat'tan
ne şam'dan
ne mekke'den
ne diyarıbekir'den
ne istanbul'dan
ne buhara'dan
bunca telefon direğine rağmen kimse kimseyi
duymuyor

seni de vururlar bir gün ey acı
halepçe'de soldurulmuş gül gibi
bu sevdaya düşsen, sen de yanarsın
suskun, sıcak, uzun yaz geceleri

ve siz
ey analar,
hani siz, gecelerinizi böler, çocuklarınıza ninniler
söylerdiniz

hani siz, fatihler doğururdunuz...

gelin kızların giysileri kirletildi
çocuklar hep yetim kaldı

'elem yecidke yetimen feava'

ve ben biliyorum
ben biliyorum
istanbul'un
bağdat'ın
diyarıbekir'in
mekke'nin
buhara'nın
birbirine nasıl bağlandığını, nasıl çözüldüğünü; sonra
ey insan
ey insanlık
ayağa kalk

kolları ve bacakları budanmış delikanlıları
boyunları gövdelerinden ayrılmış insanları
gözleri uyur gibi kapanmış, kan pıhtıları içindeki bu
çocukları

gelişmiş laboratuarlarınızda dikkatle inceleyin
ve bir gün
bu dünya
gül bahçesine dönecek

bunu böyle bilin; ve
unutmayın..



Ferman Karaçam

beaverss
11-04-2016, 18:15
ey gül sen hastasın:
uluyan fırtınada,
geceleyin uçan
gözle görülmez kurt,
senin kızıl sevinç yatağını buldu;
ve onun karanlık gizli aşkı
senin yaşamını yok ediyor.
william blake

beaverss
11-04-2016, 18:16
Bütün yollar sende kesişiyor,
Özlemlerim sana sitemim sana,
Aşkta gurur yok deme bana,
Gurur aşkın keskin kılıcı,
Kestiği yerde ne gül biter ne acı,
Özlemlerim sana sitemim sana...

Rüzgarların savurduğu,
Umutların bittiği yerde,
Fırtınalar esiyor deli gönlüde,
Aşkta gurur yok deme bana,
Gurur aşkın keskin kılıcı,
Kestiği yerde ne gül biter ne acı,
Özlemlerim sana sitemim sana...

Anlamsız geliyor günler bana,
Oyun değil ki dönenelim bir daha,
Doğmayacak o güneş,
Her günüm zindan,
Her günüm karanlık.
Bütün yollar sende kesişiyor,
Özlemlerim sana sitemim sana..

Ne gündüzüm aydınlık,
Ne de gecem.
Yıkılmış kalelerim,bitmiş savaşım,
Ok yaydan çıkmış,
Dönülmez artık.
Aşkta gurur yok deme bana,
Gurur aşkın keskin kılıcı,
Kestiği yerde ne gül biter ne acı,
Özlemlerim sana sitemim sana...

beaverss
11-04-2016, 18:16
ACI

Acı gelirse. Çünkü acı sevinçtir gelir
Yaralarımı serinletir ertelenmiş sesin
Bir dost, yüzümü mektubuyla kirletir
Ve hayat ekmeye gider köylüler
Bayat bir ekmeğe gider gibi tedirgin
Belimde heybe. Çünkü kalem umuttur.

Her yüz mürekkep kokar sevişirken
Ayin güneşi çiçeğe döner sırtını
Sair, elini düşürür ilk isinde
Açlık kavgadır. Çünkü aşk açlıktır
Acıtkandır. Kapıda kalmak ödüllendirir belki.
Yasama noktasında kırılırken gül.

beaverss
11-04-2016, 18:17
ACI ÇEKİYORUM.

Hiç ihtimal vemedim bir gün ayrılacağımıza.
ve aslında hiç düşünmedim.
ya düşünmekten korktum ,
yada sensizlikten korktuğum için düşünmek istemedim

ihtimalini bile aklıma getirmezken şimdi sensizim…

sensiz yaşamayı hiç düşünmemiştim
sensizlik şimdi hayatın durması gibi
sensiz yasamaksa yaşamanın anlamını yitiemesi gibi
ama işte sensizim, hayatımda değilsin artık, yoksun…

sensiz gecem gündüz oldu
düşünemez oldum sustum,sustum ,sustum….

nedenlerle doldu hayatım .
neden böyle oldu neden ben neden, neden, neden…

olmuyor işte sensiz yapamıyorum
zamansız gelen hıçkırıklara boğuyor beni

bir zamanlar mutluluklar yaşadığım sarıldığım sevdiğim
yok yok artık,
biz birbirimizin her şeyi idik.
biz bir bütündük ve şimdi yarım kaldık…

seninle yaşadığım mutluluklar geçmişimi süsleyen bir anı
sadece şimdi.

hayaller bile avutmuyor artık,
çünkü hayallerimde sen vardın
ben sensizliğe hala alışamadım.

sensiz ben yaşayamıyorum.
bedenimi terk etti ruhum
bende bıraktığın kalıntılarla avunur bedenim.
ve şimdi yaşayan bir ölü gibiyim..

beaverss
30-08-2016, 20:14
Ayırma gözlerini gözlerimden bu akşam,
Böyle saatlerce bak, böyle asırlarca bak.
Gözlerine yavaşça, yavaşça doldu akşam...
Göklerin ateşini kalbime boşaltarak
Benim içimde sanki yaktı gurubu akşam.
Senin kirpiklerinde bir damla oldu akşam.
Gündüzden, gürültüden ve kâinattan ırak,
Akşamı seyredeyim bakışlarında bırak,
Ayırma gözlerini gözlerimden bu akşam,
Böyle saatlerce bak, böyle asırlarca bak.


Eriyor fırtınanın hızı pencerelerde,
Soba ılık bir hava dağıtıyor içerde,
Ateşin karşısında yüzün kızıllaşıyor.
Yanan ince dalların hafif çıtırtıları
Bize unutturuyor dışarıda yağan karı,
Saadet içimizden bir sel gibi taşıyor.
Ah bu kış geceleri, bu en güzel geceler!
Bir yığın sözden fazla tesir eden heceler:
Canım, kızım, yavrucum, benim bir tane yavrum,
Seni bilsen ne kadar, ne kadar seviyorum.


İnanmak, ah, bir çocuk saffetiyle inanmak...
Gözlerin, sevgilinin, dalınca gözlerine
Bütün muhabbetine ve sözlerine
Nihayetsiz bir huzur hasretiyle inanmak.
Şüpheyi içerinde kırıp da bir dal gibi,
İnanmak deli gibi, inanmak aptal gibi,
Her yalana kananın illetiyle inanmak...
İnanmak fazilete, şeytana ve ahrete,
Ve mesut olmak için inanmak saadete,
İnanmak, ah, bir çocuk saffetiyle inanmak...

beaverss
30-08-2016, 20:14
Beklerken

Sevdiğimin kulaklarımda sesi
Bembeyaz bir gül demeti
Kim bilir kaç yüzyılın gülşeninden

Duvar gibi kalınlaşırken bekleyişler
Birden bütün katılığın dağılması
Ve sesini duyuşum bir yerlerden
Kim bilir kaç yüzyılın gülşeninden

Ağır bir duyguyla birarada
Onsuz da olunur gibi gelirken bana
Gittikçe basan sis artan duman
Ve kilitlenmesi zaman zaman
İçimde bir ağırlığın aşk adına

Nasılsın nereden çıktın
Gerçekten bana mı geldin
Sen miydin o olmasa da olur gibi görünen
Şimdi yosun gözlerin gözlerimde
Binbir türlü rüzgarla rüzgarlanır
Kim bilir kaç dünyanın denizinden.

Afşar Timuçin

beaverss
30-08-2016, 20:14
Şarkımız

Kırılırda bir gün bütün dişliler
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim
Gökten bir el yaşlı gözleri siler
Şenlenir evimiz barkımız bizim

Yokuşlar kaybolur çıkarız düze
Kavuşuruz sonu gelmez gündüze
Sapan taşlarının yanında füze
Başka alemlerle farkımız bizim

Kurtulur dil, tarih, ahlak ve iman
Görürler nasılmış, neymiş kahraman
Yer ve gök su vermem dediği zaman
Her tarlayı sular arkımız bizim

Gideriz nur yolu izde gideriz
Taş bağırda, sular dizde gideriz
Bir gün akşam olur bizde gideriz
Kalır dudaklarda şarkımız bizim


Necip Fazıl Kısakürek

beaverss
30-08-2016, 20:15
Kırılır da bir gün bütün dişliler
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim
Gökten bir el yaşlı gözleri siler
Şenlenir evimiz barkımız bizim

Yokuşlar kaybolur çıkarız düze
Kavuşuruz sonu gelmez gündüze
Sapan taşlarının yanında füze
Başka alemlerle farkımız bizim

Kurtulur dil, tarih, ahlak ve iman
Görürler nasılmış, neymiş kahraman
Yer ve gök su vermem dediği zaman
Her tarlayı sular arkımız bizim

Gideriz nur yolu izde gideriz
Taş bağırda, sular dizde gideriz
Bir gün akşam olur bizde gideriz
Kalır dudaklarda şarkımız bizim

Necip Fazıl Kısakürek

beaverss
01-09-2016, 11:35
Türkiyem
Gaziler şehitler yurdu burası
Türkiye’m vatanım cennet diyarım
Dünyanın en gözde güzel karası
Türkiye’m vatanım cennet diyarım

Rüzgar gibi eser dağlar aşarım
Bayrağımla özgür uygar yaşarım
Uğruna ölüme durmaz koşarım
Türkiye’m vatanım cennet diyarım

beaverss
01-09-2016, 11:36
Türkiye’m vatanım cennet diyarım

Gökteki yıldızlar şahittir sana
Atamdan yadigar edildin bana
Ana gibi yârsın binlerce cana
Türkiye’m vatanım cennet diyarım

Dilimden düşmüyor toprağın taşın
Koca çınar gibi uludur yaşın
Canım sağ oldukça eğilmez başın
Türkiye’m vatanım cennet diyarım

Birlik tohumları ekili sende
Sevgin eksilmiyor yücedir bende
Bayrağımın rengi saklı bedende
Türkiye’m vatanım cennet diyarım

Anadan babadan yeminim vardır
Yüreklere sığmaz en güzel yârdır
Engini yeşildir yücesi kardır
Türkiye’m vatanım cennet diyarım

Yaratan övmüştür hoştur yapısı
Buradan açılır cennet kapısı
Camiler köprüler yurdun tapusu
Türkiye’m vatanım cennet diyarım

Milletim uğruna kuyu kazılmaz
Toprağım üstüne ayrım yazılmaz
Birliğim dirliğim asla bozulmaz
Türkiye’m vatanım cennet diyarım

Çiğnetmem bin yıllık edep arını
Düşünürüm daim dünü yarını
Kahraman Türk’lerin biziz torunu
Türkiye’m vatanım cennet diyarım

Derindir kökümüz asil soyumuz
Eğilmez başımız Türk’tür boyumuz
Tarihten bellidir adil huyumuz
Türkiye’m vatanım cennet diyarım

Bayrağım toprağım dinim uludur
Zeki Tombul Hakkın mutlu kuludur
Fatihler doğuran ana doludur
Türkiye’m vatanım cennet diyarım

beaverss
01-09-2016, 11:37
Güzel Türkiye
Uzunca yürüdüm yollarında
Deresinden köprüsünden geçtim
Dağlarından akan pınarlarında
Buz gibi akan sularını içtim

Türkiye Zümrütten yeşil
Göllerinden,ırmaklarından geçtim
Dağlar,ovalar,ormanlar yemyeşil
Türkiye`mi yıldızlara bakarak seçtim

Türkiye denizlerin ne güzel
Denizlerinin üzerinden geçtim
Türkiye şehirlerin ne güzel
Türkiye körfezlerinde güzelliği seçtim

Türkiye tarihi eserlerine hayran kaldım
Öyle güzelsinki güzel Türkiye
Tarihi eserlerinden, rüyalara daldım
Dünya`yı dolaştım,seni seçtim,Türkiye

Mustafa Cemil Dirier

beaverss
01-09-2016, 11:37
Can Türkiyem
Dağlarında soğuk suyun
Çanakkale’dir can ruhun
Dumlupınar, İstanbul’un
Öz mekanım can Türkiye’m.

Can Türkiye’m, can Türkiye’m
Toprağın kutsal Türkiye’m
Al bayrağım göklerinde
Dalgalansın can Türkiye’m.

Gökten bayrak inmeyecek
Ezanlar hiç dinmeyecek
Bu meş'ale sönmeyecek
Canım cananım Türkiye’m.

Değişmem seni dünyaya
Selamlar olsun ataya
Hacı Bektaş, Mevlana’ya
Dergah olan can Türkiye’m.

Celal Sevencan

beaverss
01-09-2016, 11:40
Bir Türkiye istiyorum
Geçmişiyle övünen
Geleceğine güvenen
Milletiyle sevilen
Bir Türkiye istiyorum

Ezanı her gün okunan
Bayrağı da dalgalanan
İnsanları kardeş olan
Bir Türkiye istiyorum

Karalarda denizlerde
Yeryüzünde gökyüzünde
Barış için uğraş veren
Bir Türkiye istiyorum

Dinine sahip çıkan
Kuranına sarılan
Toprağında barınan
Bir Türkiye istiyorum

Kavgaları gülünç gören
Adaletli hüküm veren
Kardeş kavgasına son diyen
Bir Türkiye istiyorum

Kılıcı kınına koyan
Sınırına razı olan
Komşusuna güven veren
Bir Türkiye istiyorum

İlyas Şener

beaverss
01-09-2016, 11:40
Canım Türkiye
Hakkari'mden gir bak,Edirne'm kadar
Sen benimsin benim,kanım Türkiye
Kutsal aşkı ruhum,her yerim tadar
Sen benimsin benim,canım Türkiye

Sende gözü olan,bilirim çoktur
Boş sözlere bizim, karnımız toktur
Verilecek karış,toprağın yoktur
Sen benimsin benim,canım Türkiye

Yetmiş milyon yürek,güçlü atışı
Dünyayı titretir,Türk`ün bakışı
Huzurdan yanadır,hep de akışı
Sen benimsin benim,canım Türkiye

Bayraktır zirveye,dikilir durur
Mahkûmdur düşman da,ezilir kurur
Çanakkale`nle tam,haklı bir gurur
Sen benimsin benim,canım Türkiye

Şehidim cennettir,böylece yerin
Sana saygımız ki,öylece derin
Ezândır okunan,Senin eserin
Sen benimsin benim,canım Türkiye

Nankördür zalimdir,bizleri yıkan
Hâindir kurşunu,kahpedir sıkan
Atatürk`ten bize,hatıra vatan
Sen benimsin benim,canım Türkiye

Şahin Cahit Yanık

beaverss
01-09-2016, 11:40
Hayranım Türkiyem
Türkiye'm
Dağının rengine
Irmağının sesine
Toprağının kokusuna
Hayranım Türkiye'm

Türkiye'm
Kuzuların melemesine
Kuşlarının cıvıltısına
Güneşinin doğuşuna
Hayranım Türkiye'm

Türkiye'm
Dalgalanan bayrağına
Yurdu için ölen şehitlerine
Oğullarını seve seve
Askere gönderen annelerine
Hayranım Türkiye'm

Türkiye'm
Sevgi dolu insanlarına
Hoşgörülü kalplerine
Gözleri yaşama sevinci ile dolan çocuklarına
Türkiye sevdalısı gençlerine
Hayranım Türkiye'm

İrem Genç

Bruce Lee
05-07-2017, 19:47
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)
BENİM KÖYÜM

Baharda şenlenir bağı, bahçesi
Kokusu başkadır benim köyümün
Unutturur adama gamı, kederi
Havası başkadır benim köyümün
XXX
Akşam olur herkes döner evine
Can kurban inan ki benim köyüme
Gülabi'nin torunları derler bizlere
Özü başkadır benim köyümün
XXX
Yeşil yeşil meşeleri var dağında
Meyve ağaçları çiçek açar bağında
Her çeşit otlar yeşerir toprağında
Yeşili başkadır benim köyümün
XXX
Köyümün kenarından akar çayı
Kıvrım kıvrım dolanır sular tarlayı
Unuttum sanma orda olmayı
Dostluğu başkadır benim köyümün
XXX
Yaz gelince çıkarlar yaylaya
Gurbetçiler hasretle döner sılaya
Benden selam olsun Aziz Ağa'ya
Sevgisi başkadır benim köyümün

İbrahim SEVİNDİK

beaverss
11-07-2017, 18:13
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)

beaverss
11-07-2017, 18:13
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)