PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Bu bayram kimin?..



rselturk
28-10-2016, 14:30
Cumhuriyeti yaşatmanın tek yolu!..

“29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için, ilkokula giden oğluma etkinliklerde kullanacakları yazı ve görsellerin hazırlanmasında yardımcı olacaktım.
Bunun için Atatürk ve Cumhuriyet ile ilgili en az 10 anlamlı deyiş ve onlarla bağlantılı görselleri bulmam gerekiyordu. Aslında bu kolayca tamamlanacak bir veli ödeviydi. Aklımdakilerle yetinmeyip internete girdim ve bir çırpıda onlarcasını buldum.
Görsel anlatımda çerçevenin bir yanına Atatürk'ü diğer yana da bayrağımızı yerleştirecek, böylece muhteşem bir tablo oluşturacaktım. Cumhuriyetin kurulması için verilen büyük mücadeleyi anlatan her yazıyı, içeriğine uygun görsellerle bütünleştirip, ödevi tamamlayacaktım…

* * *

Daha iyisini nasıl yapabilirim diye düşünürken, Atatürk sevgisi ve tarih bilgisine güvendiğim bir arkadaşımı arayıp yardım istedim. İlk önce benim seçtiğim sözlerden bazılarını eledi! Sonra görsellerin bir bölümünü çıkardı! Oysa bunlar bana göre en güzelleriydi. Geriye sadece cumhuriyet, demokrasi, millet ve halk gibi kavramları ansiklopedik dille anlatan yalın, deyim yerindeyse suya sabuna hiç dokunmayan ifadeler kalmıştı. 29 Ekim'den ve Cumhuriyet Bayramı'nın yıldönümünden hiç söz edilmiyordu! Arkadaşım düşündüğüm görsellerin tümünün kullanılamaz olduğu kanısındaydı!..

* * *

Aramızdaki samimiyete ve birbirimizde yarattığımız güvene dayanarak bu elemeye neden gerek duyduğunu sorup şaka yollu şunları söyledim:
“Ben de senin her şeyden anladığını düşünüyordum. Zira bu ödevle çocuklara Cumhuriyet'in önemini, bu muhteşem kazanımı korumanın üstlendikleri en büyük görev olduğunu anlatmayı planlamıştım. Oysa sen geriye kupkuru sözcükler bıraktın!.. Buna neden gerek gördün?..”
Beni çok sevdiğinden hiç kuşku duymadığım arkadaşımın yüzünde acı bir gülümseme belirdi. Sonra kaygılarını tek tek anlatmaya başladı:
“Canım arkadaşım; görselde Atatürk resmi kullanırsan bazıları seni ve okuldaki kimi öğretmenleri ‘Atatürkçü' diye ötekileştirirler. Sadece bayrağımızı alırsan bu kez ‘Atatürkçü olmamakla' suçlanırsın! Cumhuriyet için verilen mücadeleyi anlatan yazı ve görseller ise, iktidara yakın kişilerin seni veya okul yönetimini ‘Osmanlı düşmanı' olarak yaftalamalarına sebep olur! Her şeyi öylesine özenle seçmelisin ki,
kimse ötekileştirildiğini
düşünmemeli!..”

* * *

Arkadaşımı dinlerken öğrenciliğimdeki coşkulu Cumhuriyet Bayramı kutlamaları… Törenlerde Atatürk ve milli mücadeleyi inançla anlatırken döktüğümüz sevinç gözyaşları… Eşsiz emanetimiz Cumhuriyet'i yaşatmak için büyük önderimize verdiğimiz sözler… Okuduğumuz marşlar… Adeta bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti…
Çok sıkılmıştım. Başıma dayanılmaz ağrılar saplanmıştı. Arkadaşımdan özür dileyerek ara vermek istediğimi söyledim. Halimi fark etmiş olmalı ki “İstersen bugün dinlen, daha sonra da yardımcı olurum” dedi.

* * *

Yatağıma uzanıp hiçbir şey düşünmeden uyumak istiyordum. Uyumak ve her şeyi unutmak!.. Uyandığımda da arkadaşımın o sözleri gerçekte değil de kabuslu rüyamda söylediğini anlamak!.. “Oh, çok şükür rüyaymış” diyebilmek!..
Oysa ne mümkün? Katran gibi kapkaranlık bir gerçekle yüz yüzeydim!..
Bize ne olmuştu? İnsanlar niçin bu kadar değişmişti? Aynı vatanda, tek bayrağın altında, etnik kökenimiz, mezhebimiz ne olursa olsun hiç ayırım yapmaksızın ortak değerlere sımsıkı sarılan, huzur ve
güven içinde insana yaraşır bir yaşam sürmekten başka bir tutkusu olmayan bizler değil miydik?
Niçin tanınmayacak hale gelmiş, birbirimize düşman gibi bakar olmuştuk?..

* * *

Sonra birden silkindim.
Gerçekle yüzleşmekten korkmak yerine, gözümü karartıp korkunun üzerine gitmeye karar verdim.
Atatürk ve bayrağımızı yan yana getirdiğim görselin altına şunları yazdım:
“Cumhuriyet'i bekleyen tehlikelerle mücadele edebilmenin tek yolu, Cumhuriyet'e ve onun kuruluş felsefesine daha sıkı bağlanmaktır. Cumhuriyetimizin 93. Yıldönümü hepimize kutlu olsun. Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın Atatürk'ün ilke ve devrimleri…”
“Ödevi tamamladığımda her şeyini Cumhuriyet Türkiyesi'ne borçlu olan bir annenin iç huzurunu duydum ve çok rahatladım…”

* * *

Çocuğunun Cumhuriyet Bayramı ödevine yardımcı olurken yaşadığı duyguları bana yazdığı mektubunda içtenlikle paylaşan değerli anneye çok teşekkür ediyorum.
Bu yürekli anneler yaşadıkça hiç kuşkunuz olmasın ki, Cumhuriyet'i yıkmaya kimsenin gücü yetmeyecek…

Uğur DÜNDAR,Sözcü-28.10.2016

idiye
29-10-2016, 12:20
Yatağıma uzanıp hiçbir şey düşünmeden uyumak istiyordum. Uyumak ve her şeyi unutmak!.. Uyandığımda da arkadaşımın o sözleri gerçekte değil de kabuslu rüyamda söylediğini anlamak!.. “Oh, çok şükür rüyaymış” diyebilmek!..
Oysa ne mümkün? Katran gibi kapkaranlık bir gerçekle yüz yüzeydim!..
Bize ne olmuştu? İnsanlar niçin bu kadar değişmişti? Aynı vatanda, tek bayrağın altında, etnik kökenimiz, mezhebimiz ne olursa olsun hiç ayırım yapmaksızın ortak değerlere sımsıkı sarılan, huzur ve
güven içinde insana yaraşır bir yaşam sürmekten başka bir tutkusu olmayan bizler değil miydik?
Niçin tanınmayacak hale gelmiş, birbirimize düşman gibi bakar olmuştuk?..

Iste bu sorunun cevabi,bugünkü nesilin neden bu hale gelmesinin nedeni oldugunu ne yazikki hic kimse farkinda degil.

1950 den buyana yapilan hatalarin temayülü olan bugünkü halk ,bu cumhuriyeti idare edenler tarafindan katledilmistir.Söz sahibi olan iktidarlar,sadece devletin basinda olmak icin caba sarfetmisler,atilan her adimin bu millete neler kaybettirecegini farkinda olmamislardir.
Bu iktidarlarin zaafini dis mihraklarada firsat bilmisler ,milletin altini odukca oymuslardir..
Sizlere bir misal vereyim.Bir arabaya 100 km sürat veripde soförü üstünden alirsaniz ne olur? o araba gider bir yere carpar,yada devrilir.
Iste dis mihraklarin hamlelerine önlem almayanlar bu günlerin kacinilmaz sonunu getirmislerdir.Nasil ki zamanin sürat hizini dikkate almazsaniz,gittikce felaket ayni oranda kacinilmaz olur.
Hele günümüzde bu hiz,basdöndürücü seviyeye gelmistir.Hic uzaklara gitmeyin.T.v.lerdeki bu kontrolsüz,neticelerinin nerelere gelecegini düsünmeden yapilmasi karsisinda ne beklenecekti olacagi buydu.
Bu konuda daha cok yazacaklar var ,lakin okuyanin sikilacagini bildigim icin kesmek zorunlulugunu düsünüyorum.Zaten bu durma gelinmis bir toplumun bunlari anlamaya,düsünmeyede ne istegi nede anlamasi mümkün degil.