PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Diş eti hastalıklarına dikkat



freestar
29-12-2006, 19:55
İZMİR (İHA) - Dünyada en yaygın hastalıklardan biri olan diş eti hastalığının, Türk toplumunda yetişkinlerin yüzde 90'ında görüldüğünü vurgulayan Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü Kandemir, "Diş eti hastalığını önlemek için dişlerin yüzeyleri düzenli olarak her gün diş fırçası ve diş ipi ile temizlenmelidir" dedi.

Diş eti hastalığının ağrı türü bir belirtisi olmadığından kişilerin bu hastalığı fark etmediklerini ve bu hastalıkla yaşamaya devam ettiklerini vurgulayan Prof. Dr. Kandemir, "Gözümüzde, derimizin üzerinde, kulağımızın içinde olduğu gibi vücudumuzun pek çok yerinde bir mikrop örtüsü var. Ağzımızın içinde de benzer mikrop örtüsü bulunmaktadır. Bu mikrop örtüsü ağzımızdaki kırmızı yumuşak dokuların üzerine yapışıyor ve orada çoğalıyor. Ancak bu kırmızı dokuların üst tabakası her 24 saatte bir döküldüğünden buradaki mikroplar hastalık yapacak kadar çoğalamaz. Fakat ağzımızdaki diş, protez, dolgu gibi cisimlerin yüzeyleri 24 saatte bir dökülmediğinden, dişlerin kuytu kısımlarına yerleşen mikroplar o kuytu kısım dolana kadar çoğalırlar ve hastalık yapacak sayıya ulaşırlar. Sonunda ise diş çürüğü ve diş eti hastalığı gibi iki hastalığa neden olurlar" şeklinde açıklama yaptı.

Diş eti hastalığının sinsi bir hastalık olduğunu kaydeden Prof.Dr.Kandemir, diş çürüğünün soğukta, sıcakta ağrı gibi belirtileri olduğunu, ancak diş eti hastalığında bütün diş etleri iltihaplı olsa dahi hastanın hiçbir ağrı duymadığını, bazen kişinin vücut direnci düştüğünde apseleşmeler meydana geldiğini ve o apselerin de bir süre sonra geçtiğini belirtti. Apse olduğunda kişilerin antibiyotik kullanmakta olduğunun altını çizen Prof.Dr.Kandemir, "Apse geçince kişi hastalığının geçtiğini sanmaktadır. Alınan antibiyotik ile apse rahatlar. Şişlik geçer, ancak hastalık devam eder. Mikrobun hastalık yapan zehiri dişi kökünün yüzeyine yapışır. Antibiyotik bu zehri etkilemez. Diş eti hastalıklarının tedavisi antibiyotik ile mümkün değildir" şeklinde konuştu.

Diş eti hastalıklarının yüzde 100 tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu dile getiren Prof.Dr.Kandemir, "Bu hastalıktan korunmada ve tedavisinde birinci görev hastaya düşer. Hasta her gün dişin üzerinde biriken mikropları diş fırçası ile diş ipi ile temizlemelidir. Hasta dişi temizledikten sonra diş hekiminin diş kökünün yüzeyindeki bakteri toksinlerini kazıması lazım. Diş hekimi diş eti tedavisini yaparken hastasına fırça ve diş ipi kullandırmak zorundadır. Diş eti tedavisi başarıyla tamamlandığında hasta diş fırçası ve diş ipi ile dişlerini temizleme alışkanlığını kazanmış durumdadır. Ege hasta bu tedavi esnasında kazandığı diş fırçası ve diş ipi ile temizleme alışkanlığını bırakırsa bir hafta sonra diş etleri tekrar kanamaya başlar" dedi.

Erişkinlerde 40 yaşından sonra çekilen her 100 dişin 90'ının çekilme nedeninin diş eti hastalığına olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kandemir, kişilerin diş fırçası ve diş ipini düzenli kullanmadıklarından yaşam boyu diş sorunlarıyla karşılaştıklarını vurguladı. Hastanın devam eden bu ağrılarından bıkıp en sonunda dişlerini çektirip protez yaptırdığını söyleyen Prof. Dr. Kandemir, "Hasta protez yaptırmakla bu ağrılardan kurtuluyor ama çene kemiği diş çekildikten sonra 1 yılda 5 mm, 5 yılda 12.5 mm eriyor. Bu erimeden dolayı yapılan total protez başlangıçta yemek yerken, konuşurken oynamazken zamanla yerinden oynamaya başlıyor ve hastanın yemek yemesi, konuşması zorlaşıyor" açıklamasında bulundu.

Kandemir, "Yemek yerken bir total protezin 1 cm karesine 300 gram kuvvetle basılabilirken, aynı alanı kapsayan bir azı dişe 400 bin gram kuvvetle basılabilmektedir. O nedenle dişlerimizi ağızda tutabilmek için özen göstermeliyiz. Bunun yolu da her gün dişi ipi ve diş fırçasıyla dişlerimizi temizlemekten geçiyor" değerlendirmesini yaptı.