Orijinalini görmek için tıklayınız : 15/01 Türkiye'de Neler oluyor
Yaşlı çift ölüm soludu
Aydın'da sobadan sızan gazdan zehirlenen yaşlı çift hayatını kaybetti. Ailesiyle aynı binada yaşıyan yaşlı çiftin çocukları zeytin toplamadan döndüklerinde anne ve babalarının cansız bedenleriyle karşılaştı.
Olay, Efeler Mahallesi 2278 Sokak üzerinde bir evde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Yakup Kara (78) ve eşi Huriye Kara (73) bugün akşam saatlerinde çocukları tarafından evlerinde ölü olarak bulundu.
Ailesiyle aynı binada yaşıyan yaşlı çiftin çocuklarının Cuma günü akşamı zeytin toplamak için merkeze bağlı Kozalaklı Köyü'ne gittikleri, bu akşam geri döndüklerinde ise anne ve babalarını evlerinde ölü olarak buldukları bildirildi. Cumhuriyet Savcılığı tarafından el konulan olayla ilgili soruşturma devam ediyor.
İHA
Bingöl'de hafif şiddetli deprem
Bingöl’ün Genç İlçesi'nde, 3.0 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Depremde can ve mal kaybı olmadığı öğrenildi.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nden alınan bilgiye göre, bugün saat 15.57'de merkez üssü ilçeye bağlı Servi Köyü olan 3.0 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Depremde can ve mal kaybı olmadığı öğrenildi.
****** sordu, cep telefonunu çaldı
Adana'da bir eczaneye giren hırsız, "Alem yapacağız" diyerek 5 kutu ****** istediği eczacı kalfasının cep telefonunu çalarken güvenlik kamerasına yakalandı.
Edinilen bilgiye göre, Güzelyalı Mahallesi'ndeki Coşkun Eczanesi'ne müşteri kılığında giren genç şahıs, eczacı kalfası Kadir Birkalan'a "Arkadaşlarla alem yapacağız" diyerek 5 kutu ****** istedi. Birkalan ise, depodan sipariş vereceğini ifade ederek, şahsa beklemesini söyledi. Kimliği belirlenemeyen şahıs, eczane içinde gezinirken, Birkalan'ın içeriye giren bir müşteriye ilaç verirken arkasını dönmesini fırsat bilerek, cam tezgahın arkasında duran cep telefonunu almaya çalıştı. İlk denemesinde başarılı olamayan şahıs, Birkalan arkasını yeniden dönünce telefonu alarak cebine koydu. Hırsızlık olayı, eczanede bulunan güvenlik kamerası tarafından kaydedildi.
Cep telefonu çalınan Kadir Birkalan, "Şahıs içeriye girdikten sonra bana, 'Alem yapacağız, bana 5 kutu ****** lazım' dedi. Ben de depodan sipariş verdim. Başka bir müşteriye arkamdaki camekandan ilacı verirken arkamı döndüm ve o anda telefonumu almış. Telefonumu bulamayınca güvenlik kamerası görüntülerine baktım ve çalındığını anladım. Telefonu 700 YTL'ye yeni almıştım" dedi.
Eczacı Yüksel Coşkun ise, ****** gibi yüksek fiyatlı ilaçtan 5 kutu isteyerek para kazanmayı cazip gösterecek bir teklif veren müşteri kılığındaki şahıslara karşı dikkatli olunması gerektiğini belirterek, "İlaçlardan birçoğu reçeteli satıldığı halde, ****** gibi bazı ilaçlar sağlık kurumları tarafından ödenmediği için satışı yapılabiliyor. İlacın fiyatı da yüksek olduğundan, eczacıya bu satış cazip geliyor ve müşteri içeride rahat bir şekilde dolaşıyor. Bu nedenle zaman zaman böyle olaylar meydana gelebiliyor. Meslektaşlarımızın da bu şahıslara karşı dikkatli olmaları gerekiyor" diye konuştu.
İHA
Mersin'de banka soygunu girişimi
Mersin'in Tarsus İlçesi'nde bir bankanın arka kapısını kırarak içeri girmeye çalışan soyguncular, alarm sisteminin devreye girmesiyle başarısız oldu. Soyguncular, ikinci kapının kilidini sökerken alarmın çalması üzerine paniğe kapıldı.
Olay, saat 20.30 sıralarında Şehitkerim Mahallesi Adana Caddesi üzerinde bulunan Halk Bankası şubesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, bankanın dış kapısını kırarak içeri gidikleri belirlenen soyguncular, ikinci kapının kilidini sökmek istedikleri sırada alarmın çalması üzerine paniğe kapıldı. Alarmın çalması üzerine civardaki polis ekipleri olay yerine gelirken, içerde bulunan soyguncular kasaya ulaşamadan kaçmak zorunda kaldı. Polisler, bankanın arka tarafından kaçmaya çalışan soyguncuları kovalamaya başladı. Kovalamaca sonucunda polisler H.D. (45) adlı zanlıyı kıskıvrak yakalarken, diğer soyguncular ara sokaklara kaçarak izini kaybettirmeyi başardı. Polis ekipleri, kaçan zanlıları yakalamak için geniş çaplı araştırma başlattı.
Banka şubesinde yapılan incelemede, bankanın arka tarafında bulunan dış kapının zincirle kilitlenmiş anahtarının kırılarak içeri girildiği ve içerde bulunan ikinci kapının kilidinin göbek kısmının söküldüğü sırada alarm sisteminin devreye girdiği tespit edildi. Olayı haber alan banka şefi Bedrettin Eren, soyguncuların bankanın arka kapısını kırarak içeriye girdiğini ama para kasaların olduğu yere ulaşamadan kaçtıklarını söyledi.
Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.
İHA
Bahçelievler'de lokal baskını Bahçelievler'de yaklaşık 20 kişilik bir grup tarafından bir kafe ile lokale düzenlenen silahlı saldırı sonucu 3 kişi yaralandı.
Yenibosna Zafer Mahallesi Yahya Kemal Sokak'a gelen saldırganlar, sokaktaki ''Delibaş Kafe'' ile yanındaki bir lokale silahla ateş açtı. Olayda, kafede garson olarak çalışan Ali Açıkgöz, müşteri Hüseyin Bakır ve sokakta olduğu belirtilen Serkan Yağız adlı kişiler vücutlarının çeşitli yerlerine isabet eden kurşunlarla yaralandı. Kesici aletler de taşıdıkları belirtilen gruptakiler, sokakta park edilen yaklaşık 10 araca da camlarını kırarak zarar verdikten sonra kaçtılar.
Özel Nisa Hastanesi'ne kaldırılan 3 yaralıdan, göğsünden vurulan Hüseyin Bakır ile boynundan yaralanan Ali Açıkgöz İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edildi. Bakır ile Açıkgöz'ün hastanede polise verdikleri ilk ifadede, ''saldırıya uğrama nedenlerini bilmediklerini'' söyledikleri belirtildi. Yetkililer, saldırının bir süre önce yaşanan bir kavgadan kaynaklanmış olabileceğini, olayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğünü belirttiler.
AA
Tecavüz mağduru denen kız bakire çıktı
Nesin Vakfı'nda tecavüze uğradığı ileri sürülen kızın, Adli Tıp'ta yapılan muayane sonunda bakire olduğu anlaşıldı. Suçlanan çocuklara ise işkence yapıldığı belirlendi
Nesin Vakfı'nda öne sürülen tecavüz iddialarıyla ilgili tutuklanan iki gencin suçsuz olduğuna ilişkin ciddi bulgular ortaya çıktı. Tecavüze uğradığı iddia edilen Z.K. (14) adlı kızın Adli Tıp Kurumu'nda yapılan tetkiklerde "bakire olduğunun" belirlenmesiyle F.A. (17) ve E.A. (18) serbest bırakıldı.
Cezaevinde kaldıkları 2 gece 3 gün boyunca fiziksel ve psikojik şiddete maruz kaldıklarını ileri süren çocuklar, "Falakaya yatırıldık, plastik borularla dövüldük" dediler. Nesin Vakfı Yönetmeni Prof. Dr. Ali Nesin, "Çocuklarımızın ve suçlanan vakfımızın haklarını mahkemede arayacağız" diye konuştu.
İstanbul Çatalca'daki Nesin Vakfı'nda kalan F.A. ve E.A., aynı yurtta kalan Z.K.'nın annesinin şikâyeti üzerine "tecavüz" iddiasıyla 8 Ocak'ta gözaltına alındılar. Ali Nesin, çocukların gözaltına alınmasının ardından yaptığı açıklamada, iddiaların asılsız olduğunu, olayın özel bir televizyon kanalı tarafından planlandığını söyledi.
Tecavüz edildiği ileri sürülen Z.K. tetkik için Adli Tıp Kurumu'na gönderilirken, F.A ve E.A. da 10 Ocak'ta tutuklanarak cezaevine konuldu.
Çubukçu: Yanınızdayım
Ancak Adli Tıp Kurumu'ndan gelen Z.K.'nın bakire olduğu yönündeki rapor, F.A. ve E.A.'ya yöneltilen suçlamaları temelinden sarstı. Yönetmen Ali Nesin, yaşanan olaylar karşısında yıprandıklarını belirterek Milliyet'e şunları söyledi:
"Psikolojik desteğe ihtiyacımız var. 5 günde 1 kap sıcak yemek yedim. (Devlet Bakanı) Nimet Çubukçu aradı ve yanımızda olduğunu söyledi. Bu bizim için moral oldu. Bundan sonra vakfımızı korumamız lazım. Eğer tecavüze uğradığı ileri sürülen kızımız bakire çıkmasaydı, kendimizi aklayamayacaktık. Yani vakfa geldiğinde bakire olmayabilirdi, o zaman ne yapacaktık. Peki bir daha böyle bir saldırıyla karşılaşmamak için ne yapmalıyız? Ya vakfı kapatacağız ya da vakfa gelen her çocuğu kızlık muayenesine göndereceğiz. 1 hafta annesine gitti diyelim, yeniden kızlık kontrolü yapıp vakfa mı alacağız? 30 yılda kurduğumuz vakfın imajı, 2 günde bozuldu. Atılan çamurun izini temizleyeceğiz."
Şiddet rapora geçti
Cezaevinden çıktıktan sonra Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı kanalıyla Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edilen F.A ve E.A'nın gördüğü şiddet, rapora da yansıdı. Dr. Ferhat Işık'ın verdiği raporda olayın öyküsünde çocukların, "Cezaevi gardiyanları tarafından plastik boruyla vurulmak suretiyle darp edilmiş olduğu" belirtildi. Raporda el, dirsek, tüm yüzeyi parmakları kapsayan ekimoz olduğu vurgulandı.
'Sapık torunlar'
Tecavüz iddiasıyla karşı karşıya kalan ve bu nedenle 2 gece 3 günü cezaevinde geçiren çocuklar, yaşadıkları travma nedeniyle sarsıldıklarını vurguladılar.
Milliyet'e konuşan çocuklardan F.A., şunları söyledi: "Bayrampaşa Cezaevi'ne girer girmez işkence başladı. Bir gardiyan girişte, 'Suçun ne ulan?' dedi. Bir şey söylemedim. Bir başka gardiyandan suçumu öğrendikten sonra plastik uzun borularla bacaklarıma ve ellerime vurdu. Sonra falakaya yatırdı.
Acıdan topuklarıma basarak yürüdüm. Normal yürüyemiyorum diye sinirlenip sırtıma vurdu. Döndükten sonra aynı plastik boruyla sırtıma vurdu. Sonra beni karantinaya götürdüler. 2 metrelik yerde 6 kişi kaldık. Ertesi sabah çıktık. Bir başka gardiyan enseme enseme vurdu. 'Nesin'in sapık torunları!' diye tekme attı. Sıraya sokup saçlarımızı kestiler. Daha sonra götürüldüğüm A1 koğuşundaki koğuş ağası da suçlamayı öğrenip beni dövdü.
Gece 24.00 sıralarında gardiyan gelip tahliye olduğumu, gideceğimi söyledi. Girişte 100 YTL paramı aldıkları için tek kuruşum yoktu. Birisi 10 YTL verdi. Gecenin karanlığında bir çıktım, sağanak halinde yağmur yağıyor. Tek başıma tramvaya binip eve gittim."
Doğru tecavüzcü koğuşuna
E.A. da başına gelenleri şöyle anlattı:
"Nezarethaneye alındığım 8 Ocak Pazartesi doğum günümdü. Çarşamba günü Metris Cezaevi'ne kondum. Cezaevini koruyan askerler dosyadan suçumu okur okumaz beni dövmeye başladılar. Dört asker tekme, tokat atmaya başladılar. Sonra gardiyanlar suçumu öğrenince bir fasıl da onlar dövdü. Ardından karantinaya götürdüler.
Bir görevli Allah'a inanıp inanmadığımı sordu. İnandığımı söyleyince şaşırdı, 'Aziz Nesin Vakfı'ndan gelmiyor musun? Oradan gelip de nasıl Allah'a inandığını söylüyorsun?' diye bağırmaya başladı. Karantina koğuşunda 80 kişi filan vardı. Soranlara suçumun hırsızlık olduğunu söyledim.
Cuma günü karantinadan çıkarılıp tecavüz koğuşuna konuldum. Ümraniye sapığı, Avcılar sapığı, bir yüzbaşı sapık hepsi bu koğuşta kalıyordu.
Daha önce, 'Seni bir daha karşımda görmeyeyim' diye beni döven gardiyan tecavüz koğuşunda beni görünce 'Seni görmeyeyim demiştim' diyerek yeniden dövdü. Bir gardiyan, 'Seni buradan çıkarıp cinayet koğuşuna koyarım' diye beni tehdit etti. Üstü kapalı tecavüz edilmekle ve öldürülmekle tehdit ettiler."
Milliyet
Powered by vBulletin® Version 4.2.5 Copyright © 2025 vBulletin Solutions, Inc. All rights reserved.