Giriş

Orijinalini görmek için tıklayınız : Nazar nedir ve nazardan korunma yolları



SAFRAN
13-01-2006, 01:48
Nazar nedir ve nazardan korunma yolları



NAZAR


Göz, bakma, bakı?, fikir, dü?ünme, mülahaza, niyet, dikkat, iltifat, teveccüh. Arapça asıllı olan bu kelime, Türkçe'ye geçerken manâ de?i?ikli?ine u?ramı? ve "ayn göz" kelimesi kar?ılı?ında kullanılmaya ba?lanmı?tır. Nitekim Araplar, göz de?mesi için "isabetül-ayn" tabirini kullanırlar (İbn Manz?r, "Lisânül-Arab", Na.za.ra madd.).

Nazar kelimesi Türkçe'de kem göz manasına gelmekte ve daha ziyade "gelme", "u?rama", "de?me" ve "etme" fiilleriyle birlikte; "nazara gelme", "nazara u?rama", "nazar de?me" ve "nazar etme" ?eklinde kullanılmaktadır.

"Nazarcılık" deyimi; nazarın zarar verebilece?ini kabul eden dü?üncenin adıdır.

Nazar, bugün için henüz pozitif ilimlerin ilgi alanına girmemi?tir. Girip girmeyece?i ya da ne zaman girece?i belli de?ildir. Zira pozitif diye tanınan bilimlerin kendilerine mahsus bir takım metodları ve bazı kuralları vardır. Olayları bu metodlarla inceler ve bir sonuca varmaya çalı?ırlar. Nazar ise ?u a?amada, fizik ya da kimya laboratuarında incelenip deneye tabi tutulacak durumda de?ildir. Aksine bugün, bu ilimlerle u?ra?anların ekseriyeti -bilhassa doktorlar- nazarın fizik etkisini kabul etmemektedirler.

Buna ra?men, gerek folklor olarak gerekse dînî bir inanç olarak, dünyanın hemen her yerinde milyonlarca insan nazarı tanımakta ve ona inanmaktadır. Nazarla ilgili olayları anlatan haberler de tevâtür derecesine ula?maktadır. Nazarın mahiyetinin bilinmemesi, onu inkâr etmeyi gerektirmez. Nazar, mahiyeti henüz anla?ılmamı? nice olaylar vardır. "Tabiî hayatta veya zihin hayatında bugünkü ilmî metodlarımızla açıklanması mümkün olmayan olaylara metapsi?ik veya parapsikoloji denir" (Osman Pazarlı, Din Psikolojisi, İstanbul 198, s. 202).

Her ne olursa olsun bilhassa halk arasında bazı kimselerin sebebi bilinmeyen ola?anüstü nazar (göz de?mesi) güçleri oldu?una inanılır. Bu güce sahip bir kimsenin, bir insana, bir hayvana ve özellikle bir çocu?a bakmakla durup dururken hastalık, sakatlık, ölüm gibi bir olayın meydana gelmesine yol açaca?ı sanılır. Her hangi bir olay böyle bir sebebe ba?landı?ı zaman "nazar de?di?, nazara geldi?, "nazara u?radı" denilir. "Kem göz" tâbiri de, nazarı de?en kimseler için kullanılır.

Halk arasında açık, çi? mâvi (gök) gözlerde nazar gücü oldu?una inanılır. Bu inanca dayanılarak mâvi gözlülerin kötü niyetli, kıskanç, ba?kalarına zarar vermekten ho?lanan kimseler oldu?u söylenir. Ancak, bu anlayı?ın do?rulu?unu kanıtlayıcı hiç bir kesin delil yoktur. Bazı yörelerde kıskançlık duygusunun nazara yol açtı?ı inancı da yaygındır. İ?te isâbet-i ayn yani bu kötü bakı?ın, kötü gözün de?memesi için çocukların elbiselerine dikilen mâvi camdan küçücük tesbih tanesi ?eklinde, bâzan göz ?eklinde olan, ortaları delikli cam yuvarlarlara nazar boncu?u denilir. Bunların be? parmak ?eklinde olanları da vardır. Bazı yörelerde -?imdi bile- çocuklara, atlara ve nazar korkulan di?er hayvan ve e?yaya da nazar boncu?u takanlara rastlanır. Nazar boncu?unun dâima mâvi oldu?u söylenir. Buna göz boncu?u da denir. Böyle mâvi boncuk, muska, çörek otu, mâ?allah gibi bir kaç nazarlı?ın bir arada olup bir takım te?kil edenlerine de "nazar takımı" denir. ?üphesiz nazar boncu?u, göz de?mesine kar?ı bir tedbir olsun diye takılır. Bunun yanında çe?itli nazarlıkların kullanıldı?ı da bilinmektedir. Halk arasında nazara kar?ı ba?vurulan en yaygın tedbirler ise, kur?un dökmek, tuz çevirmek, üzerlik yakmak veya herhangi bir hocaya okutmak vs.'dir. Ancak, bunların tıp yönünden bir faydası olmadı?ı gibi, bâtıl inançlar devam ettirildi?i için de bu tür davranı?lar dinimizce haram kılınmı?tır. Peygamberimiz (s.a.s) de nazarlık kullanmayı ho? kar?ılamamı?, bu gibi ?eyleri üzerlerine asan kimselerin bey'atlerini kabul etmemi?tir (Nesâî, Zinet,17; İbn Mâce Tıb, 39). Di?er taraftan Resulullah (s.a.s); "Göz de?mesi gerçektir" (Buhârî, Tıb, 36; Müslim, Selâm, 41) buyurmak suretiyle bir mânevî faktöre i?aret etmi?lerdir. ?u halde İslâmda göz de?mesi (nazar) vardır. Ancak, nazar boncu?u takmak vs. bâtıl inançlardan sayılmı?tır.

Öyle anla?ılıyor ki göz de?mesinin temelinde yatan esas sebep ki?inin kıskançlık duygusudur. Ve bu duygunun, baktı?ı kimseye yansıması ve onu te'sir altında bırakmasıdır. Nazar boncu?u takmakla bu kıskançlık dolu bakı?ların tesirinin azaltılması veya ba?ka yönlere yansıtılması amaçlanmaktadır.

Müfessirlerin ekseriyeti; Rabbi onu seçip iyilerden kıldı. Do?rusu inkâr edenler, zikri (Kur'an-ı) i?ittikleri vakit nerdeyse gözleri ile seni yıkıp devireceklerdi. Bir de durmu?lar, o herhalde bir delidir, diyorlardı" (el-Kalem, 68/50, 51) âyetinde geçen gözleriyle seni yıkıp devireceklerdi" sözünü "nazar" ile tefsir etmi?lerdir (Elmalılı M.Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, VIII, 5305; İbn Kesîr, "Tefsirul Kur'an'il-Azîm", VIII, 227).

Al?sî (1270/1854)'nin el-Kelbî'den yaptı?ı bir rivayete göre; Arap asıllı bir ki?i, yemek yemeden iki veya üç gün çadırına çekilir, daha sonra oradan gelip geçen koyun ve deve sürüsüne bakar ve "gördü?üm bu koyun ve deve sütünden daha güzelini görmedim" derdi. Bunun üzerine o sürü hastalanır veya yere dü?erek helâk olurdu. İ?te nazar etmede maharetli olan bu ki?iye, Peygamberimizi çekemeyen Mekkeli mü?rikler, Hz. Peygâmbere nazar etmesini teklif etmi?ler, o da bu teklifi kabul etmi?ti. Allahu Teâlâ da bu ayetleri (el Kalem, 51, 52) ile Resulünü korumu?tu (Al?sî, R?hul-Meânî, 29/38).

Yusuf suresinin altmı? yedinci ayetinde ise, Hz. Yakub (a.s)'m o?ullarına ?öyle dedi?i anlatılmaktadır:

Ey o?ullarım! Bir kapıdan (Mısır'a) girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama ben Allahdan hiçbir ?eyi sizin için savamam. Çünkü hüküm Allah'dan ba?kasının de?ildir. Onun için ben yalnız O'na tevekkül ettim. Tevekkül edenler yalnız O'na tevekkül etsinler" ( Yusuf 12/67).

Elmalılı Hamdi Yazır, âyetin yorumunda: "Bu tavsiyenin sebebi, toplu bir surette göze çarpmalarından ve bir hased ve gamze u?ramalarından sakınmak idi" demektedir (Elmalılı, a.g.e., IV, 2890).

Nazar ile kıskançlık arasında yakın bir münasebet vardır. Elmalılı Hamdi Yazır, bu münasebeti ?öyle ifade ediyor: "Kıskançlıklarından az daha Hz. Peygamber'i nazara u?ratacaklar, aç ve kötü gözlerinin ?erriyle ellerinden gelse onu helâk edeceklerdi. Demek ki, öfkenin bedende bir hükmü bulundu?u gibi, gözlerin de kar?ılarındakine bakı?larına göre iyi veya kötü bir hükmü vardır. Kimi elektrik gibi dokunur çarpar; mıknatıslar ve manyetize eder. Kimi de aldı?ı teessürle hasedinden bir gayze dü?er, türlü türlü su-i kasde ve hilelere kalkı?ır ki, maddî veya manevî hangisi olursa olsun hedefine vardı?ı zaman, isabet-i ayn de?mesi veya nazar tabir olunur. Bunun hakkında uzun uzadıya sözler söylenmi?, inkâr edenler, ispat edenler olmu?tur. Keyfiyeti ne olursa olsun isabet-i ayn vardır" (Elmalılı, a.g.e., VIII, 5305).

Kur'an-ı Kerim nazardan söz ederken açık ve kesin bir hüküm bildirmemekte, buna kar?ı hadisler, kesin bir ifadeyle nazarın gerçek oldu?unu bildirmekteler. Hz. Âi?e (r.a)'den rivayet olundu?una göre Resulullah (s.a.s) ?öyle buyurmu?lardır: "Nazardan Allah'a sı?ınınız. Çünkü göz (de?mesi) gerçektir" (İbn Mace, Tıb, 32; Buhari, Tıb, 36; Müslim, Selâm, 41).

Esma bint Umeys (r.a)'den rivayet edildi?ine göre kendisi: "Ya Resulullah! Cafer'in o?ullarına cidden nazar de?iyor, ben onlar için ?ifa dile?iyle okutturayım mı?" demi?. Resulu Ekrem (s.a.s) de: "Evet, lakin kader ile yarı?an bir ?ey olsaydı nazar de?me i?i onu geçerdi" buyurmu?tur (İbn Mace, Tıb, 33; Muvatta, Ayn, 3).

Nazarın gerçek oldu?unu kabul edince, ondan korunma yollarını da ö?renmek gerekir. Bunun için de, dinimizin bize müsaade etti?i yollara ba? vurmak, sakındırdı?ı yollardan da kaçınmak durumundayız. Bu konudaki rehberimiz yine Allah'ın Resulu'dür. Eb? Said el-Hudrî (r.a)'den rivayet olundu?una göre: "Resulullah (s.a.s), "Cinlerin ve insanların nazarından Allah'a sı?ınırım"gibi dualarla cinlerin ve insanların nazarından Allah'a sı?ınırdı. Sonra Muavvezatân nazil olunca bu sureleri okumaya ba?ladı di?er duaları terketti" (İbn Mace, Tıb, 34).

Hz. Peygamberin kötülüklerden ve kötü kimselerin ?errinden emin olabilmek için sık sık okumu? oldu?u duâ ve surelerden bazıları ?unlardır: Enes b. Mâlik'ten rivayete göre Resulullah (s.a.s) ?öyle buyurmu?tur: "Evinden çıkarken ?u duâyı okuyan ki?iye bu duâ kâfidir. O adam muhafaza altına alınır, ?eytan da o adamdan uzakla?ıp bir kenara çekilir: Bismillâhi tevekkeltü alellâhi lâ havle velâ kuvvete illâ billâh ". Manası: "Allah Teâlâ'nın ism-i ?erifini zikrederek evimden çıkarım. Ben Allah'a tevekkül ettim, güç ve kuvvet sadece Allah'ın lütuf ve ihsânıyladır" (Tirmizî, Deavât, 34). Ümmü Seleme'nin rivayetine göre Resulullah (s.a.s) evinden çıkarken ?öyle derdi: "Allah'ın ismini zikrederek çıkarım. Ben Allah'a tevekkül ettim. Allah'ım hata yapmaktan, yolumu ?a?ırmaktan, zulmetmekten, zulme u?ramaktan, cahillikle ba?kasına bela olmaktan ve ba?kasının cahilce davranı?ıyla kar?ıla?maktan sana sı?ınırım? (Tirmizî, Deavat, 35): Osman b. Affan'ın rivayetine göre Resulullah (s.a.s) ?öyle buyurmu?tur: "Bir kul her günün sabahında, her gecenin ak?amında üç defa ?u ?ekilde duâ ederse, o ki?iye hiç bir ?ey zarar veremez. Bu: Bismillâhi lâ yedurru me'asmihi ?ey'in fıl'ardı vela fı'ssemâi ve huve's-semiul-alîm"duâsıdır.

Anlamı: "İsmiyle beraber bulundukça yerde ve gökte hiç bir ?eyin zarar veremeyece?i Allah'ın ismiyle (sabaha erdim, ak?amladım). O her ?eyi i?iten ve bilendir" (İbni Mace, Duâ, 14).

Hz. Âi?e (r.a) da Resulullah (s.a.s)'ın yata?ına girdi?inde iki eline üfleyip muavvizât (İhlâs, Felâk ve Nâs) surelerini okudu?u ve vücuduna sürdü?ünü rivayet etmi?tir (Buhârî, Deavât, 12).

Bütün bu nasslara göre nazardan korunmak için, "nazarlık" denilen; mavi boncuk, sarımsak, at nalı, minyatür süpürge vb. nesnelerle, içinde ne yazılı oldu?u bilinmeyen ya da acaip bir takım ?ifrelerle yazılmı? bulunan muskaları, -nereye olursa olsun- takmak ?irktir. Zira bu tür davrânı?larda, Allah'dan ba?ka birinden veya bir nesneden, zararı defetmesini istemek vardır. Halbuki Allah (c.c.), ?öyle buyurur; "E?er Allah, sana bir zarar dokundurursa; hiç kimse onu gideremez ve e?er sana bir hayır ihsan ederse, zaten O, her?eye kadirdir" (el-En'am, 6/ 17).

İmam Ahmed, Ukbe b. Nâfi'den merf?' olarak ?u hadisi nakleder: "Kim temîme (mavi boncuk) takarsa Allah onun i?ini tamamlamasın. Kim bir ved'a (katır boncu?u) takarsa Allah onu korumasın? (Ahmed İbn Hanbel, IV, 154, 156).

Ba?ka bir hadiste: "Kim bir muska, mavi boncuk ve benzerini kesip atarsa bir köle azat etmi? gibi olur" (Yusuf el-Kardavi, "Tevhidin Hakikati", Terc. Mehmet Alptekin, İstanbul 1986, s. 73).

Nazar kavramının batıdaki ifadesi, psikokinezidir. Nazar olayında iyi niyet ve yo?u?maya göre alıcı ile verici uçlardan geçen bir "ark" olu?maktadır. Gıbta, övünme, imrenme gibi dostça duygular, hatta ebeveynlerin; çocuklarına sevgisi, nazarın küçük dozda u?ratma sebebidir. Nazara u?rayan ki?i, çok sık esner ve sıkılır. Asıl u?ursuz nazar, "haset" duygusundan geli?ir. Bu duyguda, dü?manlık, kin ve intikam mevcuttur. Nazarın dozajında bu haset duygusunun ?iddeti çok önemlidir. Haset duygusu ne kadar ?iddetli olursa, nazarın gücü de o kadar ?iddetli olur (Nazarın Bilimsel Yönü, Yankı Dergisi, 5-30 Haziran 1983, sayı 635, s. 52).

Gözlerin elektromanyetik ı?ınlar yolladı?ı konusu, Sovyetler Birli?inde yo?un bir ?ekilde ara?tırılmaktaydı. Yayının dalga boyu yakla?ık yüzde sekiz mm.dir. Yani radyo dalgalarıyla enfraruj (kızılötesi) dalgalar arasındadır (H. Egemen Sarıkaya, S. Birgil, C. Cümbü?el, Telepati, İstanbul 1978 s.15. Nazann bilimsel açıklaması için bak. Din ve İlim Açısından Nazar, Yrd. Doç. Celal Kırca, Diyanet Dergisi, XXII. sayı: 1, 1986).

NAZARDAN KORUNMA

?u ayetler Nazar için oldukça faydalıdır. Aslında sadece Nazar için okunan dua-sure var ise de ben burada çok bilinen, namazlarda da okunan Muavvizeteyn surelerini tavsiye ederim. Çünkü tecrübelerimle sabittir.

Nasıl yapacaksınız.? Önce nazara u?ramı? olan ki?inin kar?ısına geçerek; bütün iyi niyetiniz ve sevecenli?inizle ki?inin anne ve kendi adını ö?reniniz. Ve ?öyle niyet ediniz.

Niyet ettim falandan olma (anne ismi) falanın (okunanın ismi) derdinin define Ella Talu ileyye ve tuni müslimin innehu min süleyman ve innehu Bismillahirrahmanirrahiym..!

Surelerin aslımalumunuz Arapçadır. Ben burada bilmeyenler için Türkçe okunu?unu veriyorum. Her sureyi 3 kez ve katları ?eklinde okumalı ve bitiminde okudu?unuz ki?inin yüzüne üflemelisiniz. ?ifa Allahtan kolay gelsin.

FELAK SURESi

Bismillahirrahminirrahiym

Kul e-uzu bi-Rabbil-felak. Min ?erri ma halaka Ve min ?erri gasikin iza ve kab. Ve min ?errin neffasati filukad. Ve min ?erri hasidin iza hased.

NAS SURESİ

Bismillâhirrahmanirrahiym

Kul e-uzu bi-Rabbin nâs. Melikin?nâs. İlâhin-nâs. Min ?erril-ves vasilhan?nas. Elleziy yüves visü fiy sudürinnas. Minel-cinneti ven-na



Nazar Duâsı

Nazar haktır. İnsana, hayvana ve hatta cansıza da nazar de?er. Nazar hastalık yapar, hatta öldürür. Kadınlara ve çocuklara daha çok tesir eder.

Peygamberimiz nazar ile ilgil olarak ?Nazar insanı mezara, deveyi kazana sokar? ?Ho?a giden bir ?eyi görünce, "Ma?aallah la kuvvete illa billah" denirse o ?eye nazar de?emez.? buyurdu.

Sabah-ak?am, 3 defa Bismillahillezi la yedurru maasmihi ?eyün fil erdi vela fissemai ve hüvessemiulalim (16) okuyan, büyü, nazar ve zulümmden korunur.?

Göz de?ene, Peygamber efendimizin bildirdi?i ?u tavizi okumalıdır:

?Euzü bi kelimatillahittammati min ?erri külli ?eytanın ve hammatin ve min ?erri külli aynin lammetin.? (25)

Nazar de?en kimseye ?ifa için Ayet-el-kürsi, Fatiha, Muavvizeteyn (Felak ve nas) (57) ve Kalem suresinin son iki ayetini (ve in yekâdüllezîne kefer? leyüzlik?neke biebsârihim lemmâ semi-uz- zikra ve yek?l?ne inneh? lemecn?nün ve mâ hüve illâ zikrun lilâlemîne) (62) okumanın muhakkak iyi geldi?i bildirimi?tir. Ayat-ı hırzı (76)okumak ve üzerinde ta?ımak da çok faidelidir.

Herkes, bilhassa nazarı de?en kimse, be?endi?i bir?eyi görünce ?Ma?aallah? demeli, ondan sonra, ne söyliyecekse, o ?eyi söylemelidir. Önce Ma?aallah deyince, nazar de?mez.

Büyüklerimizin bildirdi?i Nazar Duâsı ?öyle

Bismillâhirrahmânirrahîm bismillâhi azîm-i?- ?âni ?edîd-il birri mâ ?âallahü kâne habese hâbisün min hacerin yâbisin ve ?ihâbin kâbisin. Allahümme innî radedtü ayn-el âini aleyhi ve alâ men ehabb-en-nâsi ileyhi ve fî keyedihî ve kilyetihî lahmün rakîkun ve azmün dakîkun fîmâ leh? yelîku ferci-il basara hel terâ min füt?rin sümmerci-il basara kerrateyni yenkalib ileyk-el basaru hâsian ve hüve hasîr ve in yekâdüllezîne kefer? leyüzlik?neke biebsârihim lemmâ semi-uz- zikra ve yek?l?ne inneh?
lemecn?nün ve mâ hüve illâ zikrun lilâlemîne lâ havle velâ kuvvete illâ billâh-il aliyy-il azîmi Lâ ilâhe illallâhü hısnî, men kâle-hâ dehale hısnî, ve men dehale hısnî emine min azâbî. Sadaka ras?lullahi sallallahü teâlâ aleyhi ve selleme.