PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Batı Karadenizin Gözdesi BARTIN



SAFRAN
13-01-2006, 20:53
Karadenizin doğa ile bütünleştiği yer,Çakraz..


Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)



Çakraz, Bartın - Amasra'ya yarım saat.Sakinliği yabancı
turistlere cazip geliyor.Ufak, şirin, temiz bir köy.Plajı ise tertemiz.

Çakraz’a ulaşım Amasra ve Kurucaşile yönlerinden olmak
üzere karayolu ile gerçekleştirilmektedir. Çakraz-Amasra
arasındaki ulaşım gün boyu ve her yarım saatte bir olmak
kaydıyla Çakraz Seyahat firmasına bağlı minibüslerce gerçekleştirilir

Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)

Çakraz Plajı Çakraz'ın merkezindedir.Civardaki
en iyi plajlardandır.Yazın çok kalabalık olmaktadır.
Çakrazlılar tarafından "Yalı"olarak adlandırılmıştır.
Plajdan güneşin batışı çok güzel görülmektedir.


Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)

Karadenizin doğa ile bütünleştiği,yeşil ve
mavinin tonlarının iç içe olduğu,berrak denizi,
tertemiz kumsalı,doğallığını kaybetmemiş
yapısıyla keşfedilmeyi bekleyen bir plajdır.


Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)

SAFRAN
13-01-2006, 21:06
Turistik Olanaklar ;

Bozköyaltı, Çakraz plajı ve Delikli Şile’nin egzotik doğasında
Kamp ve Karavan için uygun alanlar bulunmaktadır.

Türkiye’de revaçta olan yamaç paraşütünü Çakraz’da icra etmek
mümkündür. Bozköy Tepesi ile Delikli Şile yakınındaki Köyüstü Tepesinin
atlama için uygun noktalar olduğu tahmin edilmektedir.

Bozköyaltı, Çakraz ve Delikli Şile’de sörf yapmak mümkündür.
Sörfçüler için yarımadaların denize uzanışı ile denizlerin de karaya
sığınmasını, otantik dokuyu birde denizden görme fırsatı doğar.


Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)

Çakraz, Delikli Şile’de bir çok sandal ve deniz motoru bulunmaktadır. Buralardan kiralık motorlarla;

Çakraz- Değirmenağzı- AMASRA-Tavşan Adası-Katır izine
kadar olan mesafe 1,5 saatte gidilmektedir.

Çakraz- Delikli Şile- Göçgün- Gökyar- Çambu – Tekkeönü-
Kurucaşile rotasına 2 saatte gidilmektedir.


Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)


GEZİLECEK YERLER

BOZKÖY PLAJI


Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)


Amasra ile Çakraz arasında Çakraz’a 1,5 km uzaklıkta bakir bir plajdır.Karadenizin doğa ile bütünleştiği,yeşil ve mavinin tonlarının iç içe olduğu, berrak denizi,tertemiz kumsalı,doğallığını kaybetmemiş yapısıyla keşfedilmeyi bekleyen bir plajdır.Sahilde hiçbir betonarme bina mevcut değildir. Sahil-deki büfede günlük taze balık çeşitleriyle ,camping imkanlarıyla ve fotoğraf makinelerinizle belgeleyeceğiniz eşsiz manzaralarıyla doğa ile iç içe yaşamayı sevenler için mükemmel bir mekan






Karaman Koyu


Çakraz Plajı ve Bozköyaltı Plajı arasında kalan Küçük ve güzel bir koydur.Geçiş Çakraz Plajının Amasra tarafındaki kayalıklardan 10 dakika yürüyerek yapılır.Kayalıklar tehlikelidir. O sebepten dolayı çok az kişi Karamanı bilir ve orada denize girer.Çoğunlukla sessiz ve sakindir.Denizi temiz ve berraktır.


AKKONAK

Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)

Akkonak Çakraz'a 3 km uzaklıkta bir koydur.Kaya balıkçılığı için bulunmaz bir mekandır. Ayrıca Delikli şile denilen bir deniz geçidi vardır.Yaklaşık 400 sene önce Osmanlı döneminde yaşayan Yazar Uluslu Hamdi bile bu geçitten bahsetmektedir.Bu geçitten kayıklar geçer ve kuşlar barınır.Delikli şile sevgi geçididir.Bu geçitten geçen çiftlerin birbirine çok bağlandığı, nazarları varsa nazarlardan kurtuldukları,hasta olanların iyileştikleri rivayet edilir.



Gürcüoluk Mağarası


Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)

Gürcüoluk mağarası Bartın'a 32 km uzaklıkta ve çakraz kuyupınar köyü ile makarcı köyü arasındadır.Mağaraya karayolu ile Makaracı köyü yolundan yürüme olarakta Kuyupınar köyünden ulaşılabilir.Üçgen biçimli ve 3-4 metrelik oda çevresinde toplanan 52 odadan oluşur. Gürcüoluk mağarası;odaları,gri,krem ve bej arasında değişen renkli sarkıt ve dikitlerle bezeli çeşitli şekiller,trevertenlerin oluşturduğu rengarenk bir dünyadır.


Göl

Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)


"Emin ağa gölü","deprem "ve "baraj" adıyla bilinen göl 1968 depreminde oluşmuştur. Çakraz'dan yaklaşık 1 saat yürüme ile ulaşılır.Araba yolu yoktur.Son zamanlarda su seviyesinde azalma olsada doğanın içinde gezilmesi gereken bir yerdir.


OTELLER



Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)


OTOBÜS FİRMALARI




Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)

davutkorucu
14-01-2006, 20:55
Bartın Hakkında Bilmek İstedikleriniz Burada

Only the registered members can see the link

davutkorucu
14-01-2006, 20:55
BARTIN ADININ KAYNAĞI

“PARTHENİA”dan Bartın’a dönüşen adın kaynağı “PARTHENİOS” dur. Bartın Irmağının antik çağdaki adı olan Parthenios; Yunan mitolojisinde, Tanrıların Babası OKENAUS’un çocukları olan yüzlerce tanrıdan birisi ve “Sular Tanrısı”dır. “Sular ilahı veya Muhteşem akan su” anlamlarına gelir. Bir başka anlamı da “Genç Kızlar için koro türküleri” veya tanrıça Athena’nın bir sıfatı olan “Genç bakire”...

Antik çağda, Parthenios adı verilen Bartın Irmağının kenarında kurulan Bartın Kentinin PARTHENİA adıyla anıldığı ve zamanla Bartın’a dönüştüğü yazılı kaynaklardan anlaşılmaktadır.

Ünlü ozan HOMEROS, İLYADA destanında; Truva kentini korumak için Anadolu’dan gelen cengaverlere Parthenios Irmağı’nın suladığı ülkeden de yiğitlerin katıldığını anlatır. Amasyalı Strabon da bir eserinde yine Parthenios’tan söz eder.

Bartın kentini, İ.Ö.14. yy’da Gaskalar sahiplenmiş... Sonra; Hititler, Frigler, İonlar, Kimmerler, Lidyalılar, Persler, Helenler, Pontuslular, Roma ve Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar yurt edinmişler.

Tarihi "Paphlagonia" bölgesindeki antik kentlerden; Sesamos (Amasra), Kromna (Kurucaşile) ve Erythinoi (Çakraz) Bartın sınırları içindedir.

Antik değerlerin en fazla görüldüğü yer Amasra ilçesidir. Dünyada tek olan Kuşkayası Yol Anıtı, kale ve üzerindeki armalar, Kilise ve Chapel, Bedesten, İnziva mağarası antik kentin görünen yüzleri sayılır. Tiyatro (5000 kişilik), Forum, Şeref yolu, akropol ve nekropol gibi bölümler toprak altındadır.

davutkorucu
14-01-2006, 20:56
ESKİ ÇAĞLARDA BARTIN
Bartın’ın ilk sahiplerinin,M.Ö.14.yy.da Gaskalar ve M.Ö.13.yy’da Hititler olduğu kabul edilmekte,daha sonra Bolu Havalisine yerleşen Bitinyalılar ile Kastamonu Havalisinde hüküm süren Paflagonyalıların,sınırlarını Parthenios’a kadar Genişlettikleri böylece Bartın Topraklarının bu iki egemenliğin sınırları içinde yeraldığı bilinmektedir.M.Ö.12.yy.sonlarında Bithynie Bölgesindeki Bartın Friglerin, Paplagonie Bölgesindeki Amasra Fenikelilerin eline geçmiş, Fenikeliler; Amasra (Sesamos), Ereğli (Heraklia), Sinop(Sinope) ve Tekkeönü’nde (Kromna) ilk Sayda Kolonilerini oluşturmuşlardır.

M.Ö. 9.yy.da Akdeniz’deki güç dengelerinin bozulmasıyla Fenikeliler ve ortakları Karyalılar Amasra ve Kromna’yı terkettiler.Bartın ve çevresi,M.Ö.7.yy.sonlarında Kimmerlerin,M.Ö.6.yy.da Lidyalıların, M.Ö.547 yılında da Perslerin hakimiyetine girdi. 216 yıllık Pers döneminde Karadeniz Kolonileri Perslon dostluğu sayesinde uzun süre bu statülerini korudular.

M.Ö. 334 yılında, Makedonya Kralı İskender, Perslerin hakimiyetine son vererek bölgenin sahibi oldu.Bartın ve Ulus'un yönetimini “General Eumenes”, Amasra ve Tekkeönü’nün yönetimini de Fridya Satrabına bıraktı.Ancak, Amasra yönetimi M.Ö.302-286 yılları arasında el değiştirerek Kraliçe Amastris tarafından yönetilmeye başlandı.M.Ö. 12. yy’dan beri Sesamos adıyla anılan kent 16 yıllık Kraliçe Amastris Döneminden sonra kraliçenin adını aldı.Bu dönemde; Kromna (Tekkeönü), Tios (Filyos-Hisarönü) ve Kyteros (Gideros) sitelerinden oluşan Symoikismos Siteler Birliğine Başkent oldu.M.Ö.286 yılında Kraliçe Amastris,oğulları tarafından bindiği gemi batırılmak suretiyle öldürülünce kent yeniden Eumenes’ce yönetilmeye başlandı.Amasra ve Bartın çevresi yöredeki savaşlar sonrasında M.Ö.279 yılında Pontus Krallığının egemenliğine girdi.

davutkorucu
14-01-2006, 20:57
BİZANS DÖNEMİNDE BARTIN VE AMASRA
M.Ö. 70 yılında Anadolu’ya giren Romalılar Pontus Krallığının Egemenliğine son vererek yöreye sahip oldular.Roma döneminde Bitinya ve Pontusun Paflagonyadaki bölümü Bitinya-Pontus eyaleti olarak Satraplıkla yönetilmeye başladı.Amasra bu eyaletin Pontus bölümü başkenti oldu.M.S.395 yılına kadar Roma İmparatorluğu’nun, Roma-Bizans bölünmesi üzerine de Bizansın payına düşen Bartın ve çevresi uzun yıllar Bizans’ın hakimiyetinde kaldı.

davutkorucu
14-01-2006, 20:57
ORTAÇAĞDA BARTIN VE AMASRA
Bartın ve çevresi M.Ö. 390 yıllarında Hazar hükümdarı Sahip Han komutasındaki Peçenek ve Kumanların, M.S. 798 yıllarında Abdülmelik komutasındaki Müslüman Arapların, 800 yıllarında Selçukluların ve 865 yıllarında da Rusların yoğun akınlarına hedef oldu.
Türklerin yöreye ilgisi 1084 yıllarında başladı.Kutalmışoğlu Süleyman Bey’in Komutanlarından Emir Karatigin 1084 yılında Sinop, Çankırı,Kastamonu ve Zonguldak’ı alarak yörede Bartın, Ulus, Eflani, Safranbolu ve Devrek’i de kapsayan bir Türk Emirliği kurdu.Ancak, 1086 yılında Süleyman Bey’in ölümü ve 1096 yılında başlayan 1.Haçlı Seferleri, Kuzeybatı Anadolu’ya yerleşen Türkler açısından ciddi sıkıntılar yarattı.Haçlı müttefiklerle Bizans arasında yapılan anlaşma sonrasında başta Amasra, Sinop ve Ereğli olmak üzere İstanbul’dan Samsun’a kadar tüm Karadeniz sahili yeniden Bizans’ın hakimiyetine girdi.
Bartın ve çevresi ise Bizans’tan sonra 11.YY sonlarında Anadolu Selçuklularının eline geçti.200 yıllık Selçuklu döneminden sonra 1326’da Kastamonu yöresine hakim olan Candaroğulları Beyliği ve 1392’den itibaren de Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yer aldı.

davutkorucu
14-01-2006, 20:58
OSMANLI DÖNEMİNDE BARTIN
1402 yılında yapılan Ankara savaşı sonunda bir ara İsfendiyaroğlu Beyliği’nin eline geçen kent 1461 yılında tekrar Osmanlı Devleti egemenliğine girmiştir.1460 yılına gelindiğinde, Bartın ve Çevresi; Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde, Amasra ise Ceneviz Kolonisi idi.Anadolu’da Türk birliğini sağlamak Cenevizlilerin elinde bulunan Karadeniz ticaretini ve denizyolunu ülkesine kazandırmak amacıyla Kuzey Anadolu Seferine hazırlanan Fatih Sultan Mehmet Han, ilk hedef olarak Amasra, Kastamonu ve Sinop’ seçti.1460 yılında, Fatih Sultan Mehmet Üsküdar’dan avlanmak bahanesiyle yola çıkarken,Mehmet Paşa Komutasındaki Osmanlı Donanması da denizden hareket etti.Fatih Bolu’ya geldiğinde Kastamonu ve Sinop yörelerine hakim olan ve Candaroğulları Beyliği’nin devamı sayılan İsfendiyaroğulları’nın Beyi İsmail Bey, padişaha kıymetli eşyalar göndererek bağlılığını bildirdi.Yoluna devam eden Fatih Ekim ayında Bartın’a gelip ordugahını bugünkü Orduyeri’ne kurdu.Donanmayla haberleşme sağlayan haberciler, Donanmanın Amasra açıklarında göründüğünü bildirdiklerinde , Amasra üzerine yürüyen Fatih, Ceneviz Senyoru’ndan kan dökülmemeden Amasra’yı teslim aldı.

Bartın,Osmanlı döneminin 1460-1692 yılları arasında Anadolu Beylerbeyliği’ne bağlı Bolu Sancağı sınırları içinde yer aldı.Bolu Sancağının kaldırılmasıyla 1692-1811 yılları arasında Voyvodalıkla yönetilen Bartın, 1811 yılında da Kastamonu Vilayetine bağlı olarak yeniden kurulan Bolu Sancağına bağlandı.Bu dönemde ticari potansiyeliyle bölgenin Pazar yeri olan ve Oniki Divan adını alan Bartın, 1867 yılında ilçe oldu. 1876 yılında da Belediye Teşkilatı kuruldu.

davutkorucu
14-01-2006, 20:58
CUMHURİYET DÖNEMİNDE BARTIN
1920 yılında Zonguldak Mutasarrıflığına bağlanan Bartın’ın 1924 yılında Zonguldak’ın il olmasıyla birlikte bu ilin ilçesi haline gelmiştir.07 Eylül 1991 tarihinde de 28.08.1991 tarih ve 3760 sayılı yasayla il statüsüne kavuşmuştur.

Bartın iline bağlı ilçelerden Osmanlı döneminde ilçe iken Cumhuriyetle birlikte bucak statüsüne düşürülen Amasra; 1987 yılında yeniden, Ulus;1944 yılında, Kurucaşile; 1957 yılında ilçe olmuştur.

Bartın’ın halen Merkez, Amasra, Ulus ve Kurucaşile olmak üzere 4 ilçesi, Arıt Kozcağız, Kumluca ve Abdipaşa beldeleriyle birlikte 264 köyü vardır.

davutkorucu
14-01-2006, 20:59
COĞRAFİ DURUMU
Batı Karadeniz bölgesinin, 410 53' kuzey enlemi ile 320 45' doğu boylamı arasında yer alır. Kuzeyini 59 km.lik sahil şeridiyle Karadeniz çevrelerken, doğuda Kastamonu, doğu ve güneyde Karabük, batıda ise Zonguldak illeriyle komşudur. Yüzölçümü 2143 km2’dir. İl merkezinin rakımı 25 m. dir.

davutkorucu
14-01-2006, 21:00
DAĞLARI
Bartın; doğu, batı ve kuzeyden yüksekliği 2000 m.yi geçmeyen dağlarla çevrilidir. Dağlar, yüksek olmamakla birlikte oldukça dik, sahillere doğru sarp ve kayalıktır. En yüksek nokta Keçikıran Tepesi'dir. (1619 m.).En önemli dağları; Aladağ, Kocadağ, Karadağ, Kayaardı, Karasu ve Arıt dağlarıdır. Kent merkezini batıdan Aladağ, kuzeyden Karasu dağları ve doğudan Arıt dağları kuşatmaktadır

Admin
14-01-2006, 21:00
teşekkürler devid varsa birde resimler bartınla ilkgili çok iyi olur

davutkorucu
14-01-2006, 21:00
OVALARI VE YAYLALARI
Bartın Irmağı ve kolları tarafından derin bir biçimde parçalanan arazi çok engebeli bir görünümdedir. Irmağın genişlediği alanlarda ve dağların oldukça dik yamaçları arasında dar ve derin vadiler yer alır. Kent merkezlerine inildikçe düz ovalar artmaktadır.
Ulus ilçesinde Uluyayla, Arıt beldesinde Zoni ve Kumluca beldesinde Ardıç (Gezen) ve Kokurdan yaylaları muhteşem doğa güzellikleriyle dağ ve yayla turizmi açısından önem arzeder.

davutkorucu
14-01-2006, 21:01
AKARSULARI
Bartın’ın en önemli akarsuyu, M.Ö.’ki yıllarda Parthenios adı ile anılan ve kente adını veren Bartın ırmağıdır. Bartın ırmağının iki ana kolunu oluşturan Kocaçay ve Kocanazçayı, Bartın merkezinde Gazhane Burnu’nda birleşip 14 km yol kat ederek Boğaz mevkisinde Karadeniz’e ulaşır.

Kocanazçayı; güneyden doğup Kozcağız’dan kuzeye doğru akarken, 107 km uzunluğundaki Kocaçay; Kastamonu’dan gelip Ulus’tan geçen Göksu ve Eldeş Çayları (Ulus Çayı) ile bunlara katılan derelerden oluşur. Arıt ve Mevren Derelerinden oluşan Kozlu Çayı ile birleşen Kışla Deresi, Akpınar ve Karaçay Dereleri Kocaçay’ı besleyen akarsulardır.

Diğer önemli akarsuları; Kapısuyu ve Tekkeönü Dereleri ile Ulus-Uluyayla’yı sulayan Ovaçayı ve İnönü Dereleridir.

Bartın Irmağı; üzerinde 500 tonluk gemilerle Karadeniz’den kente kadar ulaşım yapılabilen en düzenli akarsudur. Akış hızı saatte 720 m. olup, denize her yıl 1.000.000.000 m3 su akıtmaktadır.

davutkorucu
14-01-2006, 21:02
BİTKİ ÖRTÜSÜ (FLORASI)
Bartın’daki ormanlık alanlar, bitki ve ağaç türü zenginlikleri ile yaban hayvanları yönünden Türkiye'nin en ilginç ve en zengin ormanlık alanlarındandır.

Bu itibarla; Kastomonu ve Bartın il sınırları içinde bulunan Küre Dağlarının batı kesimi, Bakanlar Kurulu kararı ile Kastamonu-Bartın-Küre Dağları Milli Parkı olarak kabul edilmiştir. Bu olgu bölgede başta dağ turizmi olmak üzere yeni bir turizm potansiyelinin doğmasına olanak sağlamıştır. Ormanların geçmişten gelen zenginliğini korumak ve geleceğe daha zengin orman kaynakları bırakabilmek için yoğun bir çalışma yapılmaktadır. Bu çalışmalar genellikle Bartın ve yöresinin yeşilliğini korumayı amaçlamaktadır.

2143 km2 olan yüzölçümünün % 46’sını ormanlar, % 35’ini tarımsal alanlar, % 7’sini çayırlar ve meralar, % 12’sini de kültüre elverişsiz alanlar ve yerleşim merkezleri kaplamaktadır.Bartın’ın bitki örtüsünde geniş yer tutan ormanlar genellikle yayvan ve iğne yapraklı ağaçlardan oluşur. Sahil boyunca 600 m. yüksekliğe kadar olan alanın karakteristik ağaçları; Meşe, Kayın ve Gürgen’dir. Sahilden içeride ve 1500 m. den yüksek kesimlerde; Kayın, Kestane, Köknar ve Çam türleri, sahil şeridinde de Ceviz, Kestane ve Fındık plantasyonları yaygındır.

davutkorucu
14-01-2006, 21:04
YABAN HAYATI
Bartın'ın Faunasını; çift yaşamlılar, sürüngenler, memeliler ve kuşlar oluşturur

davutkorucu
14-01-2006, 21:04
İKLİMİ
Bartın’da yazları sıcak, kışları serin geçen Ilıman Deniz İklimi (Karadeniz İklimi) hüküm sürmektedir. Denize yakınlığı ve pek yüksek olmayan dağ sıralarının kıyıya paralel oluşu, genellikle kıyı şeridi üzerinde sıcaklık farklarının azalmasına, nemin artmasına ve balkanlardan gelen hava kütlelerinin etkisine neden olmaktadır.

Türkiye ortalamasının iki katından daha fazla yağış alan ilimizde yıllık yağış tutarı; merkezde 1000 mm3, yüksek kesimlerde 1200 mm3 dür. Nisbi nem oranı %80 düzeyindedir. Rüzgar genelde güneydoğu ve kuzeybatı yönlerinden ortalama 2.4m/sn hızla esmektedir.

Bartın’da en sıcak ay; ortalama 23C0 sıcaklık ile Temmuz, en soğuk ay; ortalama 4.2C0 sıcaklık ile Aralık’tır. Toplam açık günler sayısı; 225, yağışlı günler sayısı; 125 ve karla örtülü günler sayısı; 15’dir.

davutkorucu
14-01-2006, 21:07
NÜFUS DURUMU
Bartın ilinin nüfusu 2000 sayımlarına göre 184.178’dir. Nüfusun 87.211 kişi ile erkekler % 47,3’ünü, 96.967 kişi ile kadınlar % 52,7’sini oluşturmaktadırlar.

1990-2000 yılları arasında yıllık nüfus artış hızı yaklaşık %-11 dir.1997 yılı sayımlarına göre Nüfus %2,47 azalış göstermiştir.Nüfusun %25’ı (48.002) kentte, %75’i (136.176) kırsal kesimde yaşamaktadır.


Bartın İli Genel Nüfus Durumu

Bartın ili nüfusu en çok azalan iller arasında 6. sırada yer almaktadır. Nüfus kaybı en fazla Ulus ilçesinde yaşanmıştır. Ulus İlçesinde 1990 yılında 40.600 olan nüfus 2000 yılında % 29 azalarak 28.822’ye inmiştir.


Bartın İli 2000 Yılı Sonuçları ve Yüzölçümü

Nüfus yoğunluğu durumu ise; kilometrekareye düşen kişi sayısı İl genelinde 86 ve il merkezinde 113 iken, ilçelerde ise Ulus ilçesinde 41, Kurucaşile ilçesinde 55, Amasra ilçesinde ise 134 kişidir

davutkorucu
14-01-2006, 21:07
İdari Durum
İlimizin Merkez, Amasra, Ulus, Kurucaşile olmak üzere 4 İlçesi Arıt, Kozcağız, Kumluca, Abdipaşa ve Hasankadı Beldeleriyle birlikte 9 Belediye, 264 Köyü vardır.

davutkorucu
14-01-2006, 21:08
SOSYAL YAŞAM
Bartın, halk kültürünün vazgeçilmez öğeleri açısından seçkin bir yere sahiptir. Yöre insanı, toplumsal değişimden etkilenmekle birlikte gelenek ve göreneklerini, halk oyunları ve müziğini, giyimini, el sanatlarını, mutfak kültürünü ve yöresel şiveyi günümüze taşımasını bilmiştir. Bu folklorik değerleri; dostluk ve sevecenlik, dayanışma, mizah ve eğlenceyle, kısaca; özgün yaşamıyla bütünleştirmiştir. Gelenek ve göreneklerin en çarpıcı örnekleri, Garıla Pazarı ile uzun yıllar anılarda yaşayıp dilden dile dolaşan Bartın düğünleri ve topluca kutlanan Dini Bayramlarda görülür.

İnanışlar, gemi atması töreni, yöresel giyim-kuşam, el işlemeleri, telkırma, dokumacılık, ağaç oymacılığı ( çekicilik ), gemi yapımcılığı, taş sac yapımı, yöre mutfağı, yerel etkinlikler ve kutlama günleri gibi aktiviteler ve sosyal ögeler Bartın canlı kültür hayatının vazgeçilmez parçalarıdır.

Bartın İli Kentsel Sit Alanı olup, sit sınırları içinde 219 adet tescilli sivil mimarlık örneği bulunmaktadır. Bartın İli sınırları içerisinde 2 adet arkeolojik sit alanı bulunmaktadır. Bunlardan biri Amasra İlçesi diğeri de Güzelcehisar Köyü’ dür.

Bartın ili genelinde en çok tahribat arkeolojik sit alanlarındaki tescilli eserlerde ve çevresinde olmaktadır. Bartın-Amasra karayolu üzerinde bulunan Roma dönemine ait Kuşkayası yol anıtı ve çevresi, Amasra’daki antik kent, Dünyadaki diğer tek örneği Roma şehrinde bulunan Bedesten, Roma Meclis Sarayına giden yürüyüş yolunun (yer altında) bir kısmı, Amasra’dan çıkan lahitler, heykeller, sütunlar ve Bedesten, Amasra Kalesi , kentsel sit alan ilan edilen Bartın ili ile arkeolojik sit alanı ilan edilen Amasra ilçesinde yapılar, Amasra Kemere Köprüsü civarındaki kaleler, Ulus Ulukaya Şelalesi gibi kültürel varlıklar yapılaşma, yanlış restorasyon, tahribat gibi sebeplerle zarar görmüştür.

İlimizin kent nüfus dağılımına baktığımızda yerleşim çarpık ve düzensiz, alt yapının ise eksik durumda olduğu gözlenmektedir. Hızlı şehirleşmenin kentin tarihi ve doğal yapısını yer yer zedelemeye başladığı görülmektedir. İlimizin turistik potansiyelini değerlendirmek ve modern kentleşmenin planlı gelişmesini sağlamak gerekmektedir. Bu amaçla, kentin özellikle doğal çevresinin korunmasını sağlamak amacıyla sanayi ve ticaret merkezlerini şehir dışına taşımak, kentleşmeyi tarihi ve doğal yapıya göre imar planları ile düzenlemek üzere çalışmalar başlatılmıştır.Otobüs terminali tamamlanarak şehir dışına çıkarılmış olup, hizmete başlamıştır.

İl Kültür Merkezi İnşaatine başlanılmış olmakla beraber durma noktasın gelmiştir.Kültür Merkezinin tamamlanması halinde; ilimizin Tiyatro Salonu, Kütüphane, Galeri ve hizmet binası gibi önemli eksikleri giderilmiş olacak, aynı zamanda Kongre turizmine altyapı oluşturacaktır. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne bağlı olarak hizmet veren Kültür Evi’nin 150 kişilik salonunda Geleneksel olarak Tiyatro Günleri ve Sinema Günleri yapılmaktadır. Hemen hemen her yıl Devlet Tiyatrolarının 2-3 kez turne yapması sağlanmaktadır.

İlimiz halkının sosyal ve kültürel etkinliklere katılımını artırmak ve geliştirmek amacıyla Halk Eğitim Merkezi ve A.S.O Müdürlüğü , Kültür Müdürlüğü ve Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünce İl genelinde çeşitli kurslar açılmakta vatandaşların boş zamanlarını değerlendirilmesi amacıyla çeşitli kültürel ve sosyal faaliyetlerde bulunulmaktadır.

davutkorucu
14-01-2006, 21:08
SAĞLIK DURUMU
İlimizde; SSK Hastanesini devri ile Merkezde 2 Devlet Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Hastanesi, SSK Hastanesi ve Ulus İlçesinde de Devlet Hastanesi olmak üzere toplam 400 yatak kapasitesi ile 4 hastane vardır. 4 hastane mevcuttur. Ayrıca Devlet Hastanesi bünyesinde Diyaliz Ünitesi, Diş Protez Merkezi, Diyabet ve Hipertansiyon Merkezi ve Kan Merkezi temel sağlık hizmeti vermektedir. Amasra İlçesi, Ulus İlçesi ve Kozcağız Beldesi’nde toplam 3 SSK Dispanseri poliklinik hizmeti vermektedir. İl merkezinde 4, ilçe ve köylerde 28 (İnkum Sağlık Ocağı sadece yaz aylarında faaliyet göstermektedir) toplam 32 sağlık ocağı, mevcut olup koruyucu sağlık hizmeti vermektedir. İl genelinde Tüberküloz Hastalığına karşı mücadele hizmeti veren 1 Verem Savaş Dispanseri ve istenmeyen gebeliklerin önlenmesi, çocuk sahibi olmak isteyen çiftlere danışmanlık hizmeti vermek ve sağlıklı çocukların dünyaya gelmesini sağlamak amacıyla sağlık hizmeti sunan 1 Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezi ve 1 Halk Sağlığı Laboratuarı yer almaktadır. 112 Acil Yardım ve Komuta Kontrol Merkezi İl Merkezinde 2 ambulans ile, Amasra, Ulus ve Kurucaşile ilçelerinde 1’er ambulans ile acil hastalıklar, kazalar ve yaralanmalarda acil müdahale ve hasta nakil hizmetleri vermektedir.

davutkorucu
14-01-2006, 21:09
EĞİTİM
Bir yandan Türk vatandaşlarının ve Türk toplumunun refah ve mutluluğunu artırmak; öte yandan millî birlik ve bütünlük içinde ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı desteklemek ve hızlandırmak maksadıyla sürmekte olan eğitim durumumuz incelendiğinde ilimizde ilk ve ortaöğretimde toplam 142 okulda 30.112 öğrencimiz, 1.770 öğretmenimiz mevcuttur. 17 öğrenciye 1 öğretmenin düştüğü görülmektedir.

davutkorucu
14-01-2006, 21:10
YÜKSEKÖĞRETİM
Bartın’da Zonguldak Karaelmas Üniversitesi’ne bağlı olarak 1993-1994 öğretim yılında hizmete açılan Orman Fakültesinin bünyesinde Peyzaj Mimarlığı, Orman Mühendisliği ve Orman Endüstri Mühendisliği bölümleri bulunmaktadır.Ardından 1994-1995 yılında öğretime başlayan Bartın Meslek Yüksekokulu, 16 program ile öğretime devam etmektedir.

19 bölümde 1644 öğrenci ile 99 öğretim görevlisi vardır.

davutkorucu
14-01-2006, 21:11
KÜLTÜR VE TURİZM
Antik çağda, Parthenios adı verilen Bartın Irmağının kenarında kurulan Bartın Kentinin PARTHENİA adıyla anıldığı ve Bartın’a dönüştüğü yazılı kaynaklardan anlaşılmaktadır. Tarihi "Paphlagonia" bölgesindeki antik kentlerden; Sesamos (Amasra), Kromna (Kurucaşile) ve Erythinoi (Çakraz) Bartın sınırları içindedir.

Bartın İli Kentsel Sit Alanı olup, sit sınırları içinde 219 adet tescilli sivil mimarlık örneği bulunmaktadır. Bartın İli sınırları içerisinde 2 adet arkeolojik sit alanı bulunmaktadır. Bunlardan biri Amasra İlçesi diğeri de Güzelcehisar Köyü’ dür.

Bartın, 700 yıllık Kilise binası, 100-300 yıllık camiler, köprüler, hanlar, hamamlar, ve yakın tarihi özetleyen birer tabloyu andıran ahşap Bartın evleri, geleneksel Garıla Pazarı ve düğünleri, yüzyılların desenlerini gümüş pırıltılı ışıklarla yansıtan el sanatlarından telkırma, seçkin yöre mutfağı ve çilek festivali gibi tarihi, kültürel ve folklorik değerleri, deniz, ırmak, mağara, yayla ve av turizmine olanak sağlayan ilginç doğal değerleriyle beğenilir.

Bartın, halk kültürünün vazgeçilmez öğeleri açısından seçkin bir yere sahiptir. Yöre insanı, toplumsal değişimden etkilenmekle birlikte gelenek ve göreneklerini, halk oyunları ve müziğini, giyimini, el sanatlarını, mutfak kültürünü ve yöresel şiveyi günümüze taşımasını bilmiştir.

Amasra Bedesteni, Antik Tiyatro, Akropol, Necropol, Yeraltı Çarşısı, İlkçağ Opus Revincium Rıhtımlar ve Dalgakıranlar, Bizans Dönemine ait Yıkık Kilise, Amasra Kalesi, Güzelcehisar, Şarköy, Fırınlı ve Tekkeönü Kaleleri,Halilbey Camisi (Yukarı Cami), İbrahimpaşa Camisi (Orta Cami), Şadırvan Camisi (Aşağı Cami), Fatih Camisi (Eski Kilise), Kültür Evi-(Eski Chapel), Aya Nikolas Kilisesi, Ebu Derda Türbesi, Şimşirli Baba Camii, Küçüktepe Martyrium’u,1832-1835 yıllarında Hacı Ali Ağa’nın yaptırdığı Taşhan, 1747’de Bartın Voyvodası Çalıkoğlu tarafından yaptırılmış Şehir Hamamı, Amasra’da Osmanlı hamamı kalıntıları, Amasra’da Bizans dönemine ait Kemere Köprü , Kemerdere Köprüsü, İl merkezinde Orduyeri (Kışla) Köprüsü, Kemerköprü, Amasra’da Roma Dön. ait Kuşkayası Anıtı, Yeraltı Galerileri, Amasra Büyüktepe (İnziva) Mağarası, Bartın Çeştepe Höyüğü, Karasu Höyüğü, Ulus Höyüğü, Ulus Abdipaşa Höyüğü, M.S.13. Yy. Başlarında Bölgeye hakim olan Cenevizlilerden kalan Su Sarnıcı, İl merkezindeki Şadırvan, Yerel Sivil Mimari Örneklerinden Bartın Evleri İlin kültürel değerleri arasında bulunmaktadır.

Bartın, 3000 yıllık geçmişinden günümüze taşıdığı seçkin tarihi, kültürel ve folklorik değerleri ile olağanüstü güzellikler sergileyen doğal turizm kaynaklarıyla önemli bir cazibeye sahiptir. Turizmden söz edildiğinde ilk akla gelen; Amasra ve Kültür turizmidir.

davutkorucu
14-01-2006, 21:11
TURİZM OLANAKLARI
KÜLTÜR TURİZMİ: Tarihi Paphlagonia bölgesinde en eski yerleşim merkezlerinden olan ve ülke ölçeğinde köklü bir turizm geleneği bulunan Amasra‘da, henüz açığa çıkarılamayan zengin antik değerler ile Osmanlı Evleri, el sanatları ve diğer folklorik özellikler kültür turizminde değerlendirilebilecek kaynaklardır. El sanatlarından 400 yıllık bir geleneği yansıtan ahşap yat ve tekne yapımcılığı, Amasra’da ağaç işleri (oymacılık- süsleme) ve Merkezde tel kırma ile yöre mutfağı…. Amasra, Tekkeönü ve Güzelcehisar Kaleleri, Halitbey, İbrahimpaşa, Şadırvan, Hacımehmet, Yahyaağa, Orduyeri, Kemerköprü, Fatih Camileri ile İçkale Mescidi, Kemer, Orduyeri, Kemerdere Köprüleri, Kuşkayası Yol Anıtı, Aya Nikolas Kilisesi, Kiliseler ile Roma Meclis Sarayı kalıntıları, Kromna kenti kalıntıları olan Mahzen ve Galeri ile Yedikuyular, Ebu Derda Türbesi, Amasra Çekiciler Sokağı ve Yerel Sivil Mimarinin örnekleriden de Bartın Evleri gibi tarihi yapılar kültür turizmine kaynak teşkil etmektedir.

DENİZ TURİZMİ: İnkumu, Amasra, Güzelcehisar, Mugada, Kızılkum, Çakraz, Akkonak, Göçkün, Kurucaşile Tekkeönü, Hatipler, Çambu, Karaman,Kapısuyu pilajlarında yüzme olanaklarınının yanı sıra deniz turları ile kıyı peyzajının seyri olanakları bulunmaktadır.

IRMAK TURİZMİ: İlimizde Bartın ırmağı; gerek debisi ve akış hızı ve gerekse çevresindeki doğal peyzaj ile önemli bir kaynaktır. Altın Irmak-Gümüş Deniz Turları’nın başlangıç noktası olup, kano, su bisikleti ve sandal gezileri ile kürek yarışları gibi aktivitelere olanak sağlamaktadır.

YAYLA TURİZMİ: Bartın‘da; Uluyayla, Ardıç ve Gezen yaylaları olağanüstü güzellikler sergilemektedir

DAĞ VE DOĞA TURİZMİ: İl sınırları içerisinde Kastamonu-Bartın Küre Dağları Milli Parkının % 40’lık kısmı Bartın sınırları içinde bulunmaktadır. Uluslararası öneme sahip kanyonlar, boğazlar, mağaralar, şelaleler, düdenler gibi ilginç karstik oluşumları; 1200 yıllık doğal flora ve endemik bitki varlığı; 129 kuş ve 40 memeli türünün yaşadığı fauna zenginliği, bilimsel araştırma ve çevresel izleme olanakları ile doğa, mağara, botanik, fotosafari, ornitoloji ve kültür turizmi açısından oldukça cazip zengin çeşitlilik sunmaktadır

MAĞARA TURİZMİ: Gürcüoluk, Sipahiler ve Uluyayla Mağaraları

AV VE YABAN HAYATI TURİZMİ: Bartın İli’nde gerek karasal alanlar gerekse su yüzeyli alanlar üzerinde, yaban hayatı bakımından zenginlik mevcuttur.

YAT TURİZMİ: Amasra limanı ve Bartın ırmağı; yat turizmine uygundur. [/b]

davutkorucu
14-01-2006, 21:13
TARİHİ MEKANLAR

CAMİLER VE KİLİSLER:

Halilbey Camii (Yukarı Cami): Bartın şehir merkezindedir. 1872 yılında Halil Bey tarafından yaptırılmıştır. Kubbesiz, dikdörtgen planlı, iki pencere ile aydınlanan kagir bir yapıdır.

İbrahimpaşa Camii (Orta Cami): Bartın çarşısındadır. Bosna Valisi İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. Yapım yılı bilinmemekle birlikte 150 yıllık bir geçmişe sahip olduğu tahmin edilmektedir, 1864 ve 1897 yıllarında iki yangın geçirdiği, 1898 yılında yeniden yaptırılarak 1901 yılında ibadete açıldığı bilinmektedir. 1968 yılında deprem sonrası tamir görmüştür. 12'si büyük kubbenin etrafında olmak üzere 32 pencerelidir.Kare planlı, tek kubbeli ve tek minarelidir. Ana malzeme; köşelerde blok kesme taş, diğer kısımları moloz taştır. Altında 11 adet dükkân bulunmaktadır.

Fatih Camii: 9. yüzyılda Amasra Kalesi içinde yapılmış eski bir Bizans kilisesidir. Amasra'nın fethi sırasında 1460 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye çevrilmiştir.

İçkale Mescidi: Amasra Kalesi içinde, eski bir şapeldir. 15. yüzyılda mescide dönüştürülmüş, 1930 yılında ibadete kapatılmıştır.
9. yüzyılda çok itinalı bir tuğla-taş örgü sistemi ile yapılan şapel, 11x7 m. boyutlarındadır. Ambon tonozunda "İsa Peygamber’in Göğe Yükselişi" (Ascension) sahnesini hatırlatan izler; ambon, narteks ve duvarlarının ise, renkli ve dinsel konulu duvar resimleri (fresk) ile süslü olduğu görülmektedir. Ancak duvarlar ince bir sıva ile kapatıldığından, bu freskolar zamanla düşen sıva tabakaları altından yer yer ortaya çıkmakta ve tahribata uğradığı anlaşılmaktadır.


TARİHİ VE ARKEOLOJİK DEĞERLER:

Tarihi "Paphlagonia" bölgesindeki antik kentlerden; Sesamos (Amasra), Kromna (Kurucaşile) ve Erythinoi (Çakraz) Bartın sınırları içindedir.

Antik değerlerin en fazla görüldüğü antik kent Amasra'dır. Kromna kentinin merkezi Tekkeönü (Hisar) köyünde de antik kalıntılar bulunmaktadır. Eritnoi kentinin merkezinin ise Çakraz olduğu bilinmesine karşın antik kalıntılara rastlanmamaktadır.

Amasra: Dünyada tek olan Kuşkayası Anıtı, Kale ve üzerindeki armalar, Kilise (Fatih Camii), Chapel (Kültür Evi), Yeraltı Galerileri, Oyma Mağaralar ve Bedesten kalıntıları antik kentin görünen yüzleridir.
5000 kişilik Tiyatro, Forum, Şeref yolu, Yeraltı Çarşısı, akropol ve nekropol gibi bölümler toprak altındadır.


ANTİK TİYATRO: Roma Dönemine ait olup, Aya Yorgi Tepesi'nin güney yamacındadır. Tiyatro boşluğu (Cavea) ve Sahne (Skone) bölümleri yıkılmıştır. Yeri mezarlık olarak kullanılan tiyatronun sadece bir giriş kapısına ait kalıntılar görülebilmektedir.



AKROPOL: Bedesten'in güneybatısındadır. Surlarından çok az bir kısmı ayaktadır. Burada bulunan bazı sütunlar Amasra Müzesi'nde sergilenmektedir.



NECROPOL: Aya Yorgi Tepesi eteklerindeki bu antik mezarlık önemli ölçüde tahrip olmuş, Anıt mezarlar ve Lahit taşları inşaatlarda kullanılmıştır. Günümüzde sadece yeri bilinmektedir.



YERALTI ÇARŞISI: Roma Dönemine ait olduğu sanılan Çarşının, en önemli bölümü Tomaşkuyusu mevkisindedir. Bedesten'deki yapı tekniklerinin aynen uygulandığı 17 m.lik bir ana galeri ile buraya açılan yaklaşık 50 odadan oluşmaktadır. Güneye ve batıya doğru antik şehir alanlarında yer yer geniş kanalizasyonlara ve rogarlara rastlanır.



RIHTIMLAR VE DALGAKIRANLAR: İlkçağda yapılan ve sonraki dönemlerde de onarılan harçsız-kenetli örgü (Opus Revincium) tarzındaki muntazam dock sistemlerinin 1-2 ton ağırlığında blok kesme taşlarla yapıldığı görülmektedir. Tarihi izlerin çoğu günümüze ulaşamamış, ancak 1803 yılında Jouannin ve 1886 yılında da Von Diest'in çizdikleri Amasra krokilerinde limanın ve dalgakıranların konumu ayrıntılarıyla gösterilmektedir.



YIKIK KİLİSE: Tavşan Adası'nda da Bizans Dönemine ait kilise kalıntılarına rastlanmaktadır



Kurucaşile:


HİSAR KALESİ VE MAHZENİ: Tarihi Kromna Kenti'nin merkezi olan Tekkeönü (Hisar) Köyündedir. Tekkeönü Kalesine ait kalıntılarla bütünleşen ve kale içinden denize kadar uzanan bir dehliz ile 7 adet Kayakuyusundan oluşmaktadır. Dönemi bilinmemekle birlikte, kuyuların, Kromna halkınca savaşta erzaklarını saklamak için kullanıldığı, dehlizin gerektiğinde kaleden denize kaçış dehlizi olduğu ve denize açılan kapısının liman yapımı sırasında doldurulduğu söylenmektedir.




MÜZELER:

Amasra Müzesi: Amasra Müzesi; Antik bir yerleşim merkezi olan Amasra ve çevresinde sık sık taşınabilir eski eserlerin ortaya çıkması, burada müze kurulması fikrini oluşturmuş, 1955 yılından itibaren derlenen arkeolojik ve etnografik eserler 1982 yılında müze olarak hizmete açılan bu günkü tarihi binasında sergilenmeye başlamıştır.
Amasra Müzesi hizmet binası da Osmanlı dönemi eserlerindendir. 1884 yılında Denizcilik Okulu olarak yapımına başlanan ancak bitirilemeyen bugünkü bina Kültür Bakanlığı'nca 1976 yılında satın alınarak restore edilmiş ve 1982 yılında hizmete açılmıştır.
Dört teşhir salonundan oluşan Amasra Müzesi'nde;

1. Nolu Arkeolojik Eserler Salonunda; Helenistik, Roma ve Bizans Dönemlerine ait pişmiş toprak ve cam koku şişeleri, altın ve bronz süs eşyaları, Amphorolar ve testiler, bronz heykelcikler, bilezikler, haçlar, silahlar, kandiller ve kaplar ile Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı Dönemlerine ait altın, ve bronz sikkeler,

2. Nolu Arkeolojik Eserler Salonunda; Burada tamamen Hellenistik, Roma, Bizans ve Ceneviz Dönemlerine ait mermer eserler, heykeller, heykel başları, mezar stelleri, kabartmalı çeşitli parçalar sergilenmektedir.

1. Nolu Etnografik Eserler Salonunda; Osmanlı Dönemine ait bakır mutfak kapları, yazım takımları, silahlar, şamdanlar, mühürler, kantarlar, seramikler ve yüzükler ile Amasra yöresine özgü ağaç çekicilik sanatını yansıtan kaplar,

2.Nolu Etnografik Esreler Salonunda; Osmanlı Dönemine ait, yörenin giyim-kuşam zevkini yansıtan giysiler, gümüş süs eşyaları, yatak ve yastık örtüleri, halılar, keseler, eski duvar saatleri ile Kur'an'ı Kerim'ler sergilenmektedir.

Ayrıca; Müzenin koridorunda 1852 tarihli, Saray Matbaasında basılmış bir Akdeniz haritası, Müzenin bahçesinde de Hellenistik, Roma, Bizans, Ceneviz ve Osmanlı Dönemine ait taş eserler bulunmaktadır.


KALELER:

Amasra Kalesi: Bizans Dönemine ait olan Amasra Kalesi, özelikle Ceneviz Dönemlerinde değişikliklere uğramış ve 14-15 yy.larda Ceneviz ve Osmanlı Dönemlerinde de ciddi onarımlar görmüştür.

Kale; iki ana kütleden oluşmaktadır. Birisi, o zaman ada olan ve "Kemere" denilen bir köprüyle Amasra'ya bağlanan Boztepe'deki Sormagir Kalesi, diğeri Amasra'daki Zindan Kalesi'dir. Kuzeydoğu ucunda Büyükliman Kapısı, batısında Küçükliman (Antik) Kapısı ve güneyinde Zindan Kapısı bulunmaktadır. Sormagir Kalesine, Kemere Köprü'ye bitişik "Karanlık yer" denilen tonozlu ana kapıdan girildikten sonra Antikliman ve Hacıdenizi yönlerinde iki tali kapıdan çıkılır.

Amasra Kalesi'nin kuzeydoğu-güneydoğu arasındaki doğu surlarının uzunluğu 65 m, üzerinde 8 adet burç bulunan güney surlarının uzunluğu 300 m ve Kemere Köprü'den itibaren de büyük bölümü yıkılan kuzey surlarının uzunluğu 200 m kadardır.

Sormagir Kalesi'nin kapıdan batıya doğru uzanan surları ile doğu ve kuzeydoğusunu çevreleyen surların çoğu yıkılmış, kapıya bitişik batı surlarının 50 m'lik bir kısmı ayaktadır. Kuzey ve kuzeybatı tarafı denize çok dik bir yar halinde indiğinden buraya sur yapılmadığı görülmektedir.
Adanın en yüksek yerinde denizciler için yapılmış bir fener bulunmaktadır.

Güzelcehisar, Şarköy, Fırınlı ve Tekkeönü Kaleleri: Merkez ilçe sınırları içindeki Güzelcehisar Şarköy ve Fırınlı Köyleri ile Kurucaşile ilçesinin tarihi Kromna kentinin merkezi olan Tekkeönü Köyü'nde, Cenevizlilerden kalma kale kalıntılarına rastlanmaktadır.


DİNİ YAPILAR VE İNANÇ TURİZMİ:

Halilbey Camisi (Yukarı Cami) - BARTIN: 1872 yılında Halilbey tarafından yaptırılmıştır. Kubbesiz, dikdörtgen planlı, iki sıralı 45 pencere ile aydınlanan kargir yapıdır. Salon boyutları 12x13 m'dir.

İbrahim Paşa Camisi (Orta Cami) - BARTIN : Bosna Valisi İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. Yapım yılı bilinmemekle birlikte 150 yıllık bir geçmişe sahip olduğu tahmin edilmektedir. 1864 ve 1897 yıllarında iki yangın geçirdiği, 1898 yılında yeniden yaptırılarak 1901 yılında ibadete açıldığı bilinmektedir. 1968 yılında deprem sonrası tamir görmüştür. 12'si büyük kubbenin etrafında olmak üzere 32 pencerelidir.

Kare planlı, tek kubbeli ve tek minarelidir. Ana malzeme; köşelerde blok kesme taş, diğer kısımları moloz taştır. Altında 11 adet dükkan bulunmaktadır.

Şadırvan Camisi (Aşağı Cami) - BARTIN: 1903-1905 yıllarında halktan toplanan paralarla yaptırıldığı söylenmektedir. Minaresinin ise 1913 yılında yapıldığı şerefedeki kitabeden anlaşılmaktadır.

Dikdörtgen planlı olup, duvarları köşelerde kesme taş, diğer kısımları tuğla ve moloz taştan harçla yapılmıştır. Kırk pencere ile aydınlanan ferah iç mekanlara sahiptir. Altında dükkanlar bulunmaktadır. Minaresi, kuzeybatı köşesinde kesme taştan çok köşeli olarak yapılmıştır.

Fatih Camisi (ESKİ KİLİSE)- AMASRA: 9. yy.da Amasra Kalesi içinde yapılmış eski bir Bizans Kilisesidir. Amasra'nın fethi sırasında 1460 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye çevrilmiştir.

Dönemin tüm yapı özelliklerini taşıyan yapının Narthex (İlk Cemaat) bölümü ve Ambon (Lapsis) çıkıntısı sonradan mekana katılmıştır. 19x11 m boyutlarındaki cami, 1887 yılında dört duvarı dışında mekanı örten ve yer yer yıkılma tehlikesi gösteren beşik tonoz örtüsü kaldırılmış, ahşap tavan ve çatı yapılarak büyük bir onarımdan geçirilmiştir.

Kültür Evi (ESKİ CHAPEL) - AMASRA: Amasra kalesi içinde, eski bir (küçük kilise) Chapel iken 15. Yy. da Mescide dönüştürülmüş, 1930 yılında ibadete kapatılmıştır. 2002 yılında restore edilerek Kültür Evi olarak hizmete açılmıştır.
9. Yy. da çok itinalı bir tuğla-taş örgü sistemi ile yapılan Chapel, 11 X 7 m. boyutlarındadır. Ambon Tonozu'nda "İsa Peygamber'in Göğe Yükselişi" (Ascension) sahnesini hatırlatan izler; Ambon, Narthex ve duvarlarının ise, renkli ve dinsel konulu duvar resimleri (Fresko) ile süslüdür. Ancak, Freskolar zamanla tahribata uğramıştır.

Aya Nikolas (BODOSAKİ) KİLİSESİ - BARTIN: 1319 yılında Bartın'daki Rum Cemaati tarafından yaptırılmıştır. 1936 yılından itibaren bir süre Elektrik Santralı olarak kullanılan bu tarihi yapı, 1995 yılında restore edilerek Kültür Evi olarak hizmete açılmıştır.

Ebu Derda Türbesi - BARTIN: Hz. Peygamberimizin Sancaktarı Ebu Derda Hazretlerine ait olduğu söylenir. Ancak; tarihi kaynaklara göre, Hicretin 50. yılında İstanbul'un kuşatılması sırasında bu bölgeden geçerken buralarda bir süre kaldığı tahmin edilen Ebu Derda Hazretleri hatırasına sonradan bir türbe yapıldığı ve burasının manevi bir makam olarak kabul edildiği olasıdır.

Türbenin, belgelenemeyen bir rivayete göre Bartın Müftülerinden Toscuoğlu Hacı Rıfat Efendi tarafından yaptırıldığı söylenmekte, yılı bilinmemektedir. Eldeki kaynaklardan, takriben yüz yıl kadar önce geçirdiği büyük yangın sonrası onarıldığı anlaşılmaktadır.

Günümüze sadece bir taş lahidi ulaşan ve yanında küçük bir cami ile kavşak suyu çeşmesi ve bir kuyu bulunan türbe, manevi makam olarak hayli ziyaretçi çekmektedir.

Şimşirli Baba Camii -ULUS: Ulus ilçesinin Kalecik köyündedir. Tarihi bilinmemekle beraber, Şimşirli Baba tarafından bir gecede yapıldığı rivayet edilen caminin yanında kendi mezarı, Akşemseddin'in babası Hamza Efendi'nin mezarı ve soğuk sularıyla Akşemseddin Çeşmesi bulunmaktadır.

Kalecik yakınlarında uzun yıllar eşiyle birlikte yaşayan Kara Yusuf İzzettin Hazretleri'nin vakit namazlarını uzun süre yörede yoğun olan şimşir ve çınar ağaçlarının gölgesinde, daha sonra da geniş gövdeli çınar ağacını oyarak yaptığı 4m2'lik mekanda kıldığından Şimşirli Baba adıyla anıldığı söylenir.

Günümüzde, 500 kişinin ibadet yapabildiği cami ve imaret; hem ibadet ve hem de genç annelerin doğum sonrası az olan sütlerinin artması amacıyla günü birlik ziyaretçi çektiği gibi, her yıl Recep, Şaban ve Ramazan aylarında onbinlerce kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Özellikle, Recep'in 1.haftasında (Regaip Kandili'ni müteakip) ilk Cuma günü akşamı, Cuma namazından sonra kesilen kurbanların yoğurt ve çorbalarla ziyaretçilere ikram edildiği ve ev sahipliğini çevre köylülerin yaptığı büyük kutlamalara da sahne olmaktadır.

Şimşirli Baba'nın oldukça fazla ziyaretçi çekmesine neden olan öykü ise hayli ilginçtir. Yöre halkı "Şimşirli Baba Tayyü Mekan'a vakıftı, bütün namazlarını Beytullah'ta (Kabe) kılardı. Geçimini ise, sahibi olduğu tek inekten elde ettiği süt ürünlerinin takasıyla sağlardı. Ancak, onlarca inekten alınmışçasına bol olan sütün kaynağı aslında yörede yaşayan geyiklerdi. Her sabah toplu halde buraya gelen geyikler, hiçbir zorluk çıkarmadan Şimşirli Baba ve eşi tarafından sağıldıktan sonra ormana dönerlerdi. Ayrıca Şimşirli Baba'nın bir gecede yaptığı bu caminin malzemesini de aynı gece geyikler taşımışlardı." diyorlar

Küçüktepe Martyrıumu- AMASRA: Uzun yıllar Roma ve Bizans yönetiminde kalan Amasra'nın, Ereğli ile birlikte Hıristiyanlığın gizlice örgütlendiği ve M.S. 1.Yy. sonları ile 2.Yy'da bütün İmparatorlukta etkisi hızla yayılan Hıristiyanlığın hayli taraftar bulduğu ilk yerlerden olduğu söylenmekte, 9.yy'da Kırım'la ilişkisi bulunan etkin bir Başpiskoposluk merkezi olduğu bilinmektedir.

Amasra'da yaşayan ve 1.Yy'da Hıristiyanlığı ilk yaymaya çalışan Pontus'lu Rahip Iakintos; 711 yılından sonra Hora ve Ayasofya kiliselerinde dualarla anılan Kyros; 8.yy'da İkonoklast Yorgi Georgios; Hıristiyan inançları bakımından, dönemlerinde ruhani meclis tarafından "Aziz" ilan edilerek öldürüldükleri yerler, sığındıkları mağaralar ve mezarları kutsanan ilk Hıristiyanlardır.

Bugün, Amasra'yı ziyaret edenler; kutsanan yerlerden Iakintos ve Kyros'un mezarının bulunduğu Küçüktepe yamaçlarına, Georgios'un inzivaya çekildiği yer olarak bilinen Büyüktepe mağarasına, Amasra Kilisesine (bugünkü Fatih Camii) yakın ilgi göstermektedirler.


HANLAR:

Taşhan - BARTIN: 1832-1835 yılları arasında Hacı Ali Ağa tarafından yaptırılmıştır. 24,25 x 23,70 m.lik alanı kaplamakta olup, iki katlı, dikdörtgen planlı ve açık avluludur. 18 odası, 16 tonozlu bölmesi vardır. Halen şahıs mülkiyetinde ticari amaçla kullanılmaktadır. Kent merkezinde, Hükümet caddesindedir.

Dervişoğlu Hanı - BARTIN: 1897 yılında Dervişoğlu Ali ve Osman Kardeşler tarafından yaptırılmıştır. Dikdörtgene yakın planlı, iki katlı ve revaklıdır. Birinci katta 7, ikinci katta 9 odası vardır. Yapı malzemeleri taş ve tuğla olup, sonradan restore edilmiştir. Halen ticari depo olarak kullanılmaktadır. Karakaş caddesindedir.


HAMAMLAR:

Şehir Hamamı - BARTIN: 1747 yılında Bartın Voyvodası Çalıkoğlu tarafından yaptırılmıştır. Yapının duvarları harçlı moloz taş, iki katlı soyunma yeri ahşaptır. Bir büyük, üç küçük kubbeli olup, ortasında küçük bir şadırvanı vardır. Ana mekan camekanlı Soymalık, Sıcaklık ve Külhan'dır.

Osmanlı Hamamı Kalıntıları - AMASRA: 17 yy.da yapıldığı sanılmaktadır. Soğukluk, Ilıklık, üç kurnalı yıkanma yeri ve su hazneleri ile külhan bulunmaktadır. Yıkanma yeri bir orta kubbe iki yarım kubbe ile örtülüdür. Soğukluk kısmı yıkılmıştır. Dört köşesinde görülen "Biye"ler Anadolu Beylikleri döneminin tipik mimari özelliklerini taşımaktadır.


KÖPRÜLER:

Kemerköprü - BARTIN: 1872 yılında Çalıkoğlu İbrahim Bey tarafından yaptırılmıştır. Kocanazçayı üzerinde, kesme taştan harçla yapılan çok sağlam üç ayak ve iki sivri kemer üzerine kurulmuştur. Boyu 42 m, genişliği 8.5 m'dir. İnşaat sırasında harcın daha güçlü olmasını sağlamak için içerisine binlerce yumurta akı katıldığı söylenmektedir.

Orduyeri (Kışla] Köprüsü: 1887 yılında Bolu Mutasarrıfı İsmail Kemal Bey'in önderliğinde, halkın yardımıyla yapılmıştır. Kocaçay üzerinde, kesme taştan beş sağlam ayak üzerine kurulmuştur. Birinci ve ikinci ayaklar Yalı tarafında olup, arasında yol geçmektedir. Üçüncü ve dördüncü ayaklar çay içinde, beşinci ayak ise Orduyeri Mahallesi tarafındadır. Çay içindeki ayakların iki tarafında yarım kubbe şeklindeki çıkıntılar, suları iki tarafa dağıtmakta ve ayakların dibinin aşınmasını önlemektedir. 98 m boyunda ve 7.3 m genişliğindeki köprünün ahşap olan üst kısmı 1957 yılında beton olarak yeniden yapılmıştır.

Köprünün ikinci ayağının güneye bakan kısmında bir kitabe ile dördüncü ayağın kuzeye bakan kısmında bir kurt bulunduğu; başı kuzeye doğru, ön ayakları dik, arka ayakları ve kuyruğu üzerine oturmuş durumdaki kurt heykelinin 1980'li yıllarda çalındığı söylenmektedir.

Kemere Köprü - AMASRA: Boztepe'deki Sormagir Kalesini Amasra'daki Zindan Kalesine bağlayan tek gözlü bir köprüdür. Bizans dönemine aittir.

Kemerdere Köprüsü: Roma İmparatoru Claudius döneminde (M.S. 41-54) yapılan tek gözlü bir Roma Köprüsü olup, Amasra'ya 3 km uzaklıktaki Cevizlik Vadisi'ndedir. Amasra'yı Bartın'a bağlayan ve 4. km'de de Kuşkayası Anıtı'nın önünden geçen Roma yol ağının bir parçasıdır. Köprü Ayağındaki çok silik bir kabartma kompozisyonunda; mızrakla savaşan yedi asker, Roma-Pontus Savaşlarını anlatılır.

davutkorucu
14-01-2006, 21:13
SAHİLLER


Bartın'ın, dik ve ormanlık yamaçlarla denize ulaşan 59 Km.lik kıyı kesimi, olağanüstü güzellikteki koyları ve renklerle bütünleşen bitki örtüsüyle ilginçtir. Çoğu bakir olan bu koylar, temiz kumları, az dalgalı suları ve doğayla bütünleşen güzellikleriyle beğenilmektedir.


İNKUMU PLAJI:

Doğal güzelliği ve plajı ile beğenilen İnkumu; turistlerin her türlü gereksinimlerini karşılayabilecek donatılara sahiptir.


GÜZELCEHİRAR, MUGADO, HATIPLER VE KIZILKUM PLAJLARI:

Bartın merkez ilçe sınırları içinde bulunan Güzelcehisar, Mugada ve Kızılkum koyları; ormanla kaplı çevre güzelliği, temiz kumu ve sularıyla günübirlikçilerin beğendiği tatil beldeleridir.


AMASRA PLAJI:

Ülkemizde turizmin başladığı yer olarak bilinen "Çeşm-i Cihan Amasra"; 3000 yıllık tarihsel değerleri yanında eşsiz doğal güzelliğiyle de Bartın'ın en eski turizm beldesidir.


ÇAKRAZ PLAJI:

Amasra - Kurucaşile karayolunun 18. Km'sindeki Çakraz; doğal güzellikleri, temiz kumları ve sakin suları ile beğenilmektedir. Turistlerin her türlü gereksinimlerini karşılayabilecek donatılara sahiptir.


BOZKÖY, AKKONAK, DELİKLİŞİLE VE GÖÇKÜN PLAJLARI:

Amasra ilçesi sınırları içindeki Bozköy, Akkonak, Deliklişile ve Göçkün koyları; günübirlikçiler için, deniz ve doğa ile içiçe tatil yapılabilecek uygun donatılar ve kamp olanakları sunmaktadır.


KURUCAŞİLE, TEKKEÖNÜ, KAPISUYU, KARAMAN VE ÇAMBU PLAJLARI:

Bartın'ın kuzeydoğu ucunda yer alan Kurucaşile, Tekkeönü, Karaman ve Kapısuyu plajları; Karadeniz'in vahşi güzelliğini sergileyen doğası, temiz kumu ve sularıyla beğenilen tatil beldelerimizdir.


Tarihi Kromna kentinin merkezi olan Tekkeönü ile balıkçı köyümüz Kapısuyu; turizme yönelik Ahşap Yat ve Tekne yapımcılığı ile de ilgi çekmektedir.


Bartın’ın dik ve ormanlık yamaçlarını deniz ile buluşturan 59 km’lik sahil şeridi ve plajları yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir. Özellikle İnkumu Plajı deniz mevsiminin kısa olmasına rağmen (Haziran-Ekim arası) yoğun ilgi görmektedir. Bunun yanında Amasra, Çakraz, Kızılkum, Mogada, Güzelcehisar ve Bozköy bölgenin önemli diğer plajlarıdır.

davutkorucu
14-01-2006, 21:14
KÜRE DAĞLARI
Küre Dağları, doğa koruma açısından küresel düzeyde önemli 200 ekolojik bölge arasında bulunan Kafkasya ve Kuzey Anadolu Ilıman Kuşak Ormanları içerisinde yer alır. Küre Dağları'nın özellikle batı kesimi, Batı Karadeniz'in doğal yaşlı ormanlar, kanyon ekosistemi, akarsu ekosistemi ve çayırlıklardan oluşan en geniş, el değmemiş, nemli karstik ormanlarına sahiptir. Jeomorfolojik süreçler içinde gerçekleşen aşınımlar sonucu oluşan dev kanyonlar, mağaralar, dolin ve çukurların gür ormanlarla birleşmesiyle oluşan eşsiz doğal peyzajlar, alanı benzersiz kılmaktadır. Bu bakımdan Toros Dağları ile benzerlik gösteren Küre Dağları'nın ayırt edici yanı, nemli yapraklı ve karışık ormanlarıdır.

Küre Dağları, bitki kuşakları açısından Euro-Siberian floristik bölgenin öksin kesiminde yer almaktadır. Türkiye'nin Önemli Bitki Alanları arasında bulunan Küre Dağları'nda, Türkiye'ye endemik 80 ve tehlike altında 46 takson kayıtlıdır. Küre Dağları'nın bitki örtüsü yapısı dört ana grupta toplanabilir:

1.Batı Karadeniz ılıman kuşak kayın ve göknar ormanları
2.Yalancı maki formasyonu
3.Karstik alandaki biyolojik çeşitlilik açısından önemli karışık orman
4.Endemik bitki türleri

Öksin bölgenin genel karakterine bağlı olarak, karışık yapraklı türlerle iğne yapraklı türler, orman ekosistemi içerisinde genellikle homojen bir karışıma sahiptir. Özellikle batı kesimlerde, her dem yeşil ve yaprağını döken ağaçlarla çalıların baskın olduğu, nemli karaktere sahip bir bitki örtüsü hakimdir.

Dona neden olan düşük sıcaklıkların görülmediği, buharlaşmayı artıran yüksek sıcaklık frekanslarıyla pek karşılaşılmayan ve okyanus iklimi koşullarının egemen olduğu kıyısal kesimlerde yeşerim dönemi uzundur. Karadeniz'in doğrudan etkilerine açık ve görece yumuşak bir iklime sahip, kıyıya yakın bu kesimlerdeki korunaklı alanlarda; zeytin (Olea europea), defne (Laurus nobilis), mersin (Myrtus communis), katırtırnağı (Genista tinctoria), akçakesme (Phillyrea latifolia), sandal (Arbutus andrachne) gibi bazı Akdeniz bitkilerine de rastlanır. Kıyısal kesimden, 10-200 m. yüksekliklere kadar dar bir kuşak oluşturan maki, 250-300 m. yüksekliklere kadar Karadeniz'in daha nemcil türlerine eşlik eder. Karadeniz'e özgü bu bitki örtüsü "psödomaki" (yalancı maki) olarak adlandırılır.

Deniz etkisinin yaşandığı bu vadilerde maki bitkilerinin yanı sıra 20-220 m arasında, küçük topluluklar halinde kızılçamlar görülür. Kıyı bölgesinin daha gerisinde geniş yapraklılardan oluşan nemli ormanlar yer alır. Bu karışık ormanların alt kısımlarında (720 m'ye kadar) doğu kayını (Fagus orientalis), kestane (Castanea sativa) ve ıhlamur (Tilia rubra); daha yukarılarda (1300-1700 m) ise Uludağ göknarı (Abies nordmanniana ssp. bornmüelleriana) çok geniş, saf ve karışık meşcereler oluşturur. Alanın en yüksek kesimlerinde yaygın olan bu ormanların, yer yer 300 m'ye kadar indikleri de görülür.

Küre Dağları'nın karstik arazi yapısıyla nemli atmosferik koşulların birleşmesi sonucu ortaya çıkan orman kompozisyonları, yaşlı ağaçlardan oluşan doğal arboretumlar yaratır. Karstik platolarda yer alan kuytu çukurlarda ve vadi içlerinde, nemli ormanlara özgü dev ağaç ve ağaççıklara rastlanır. Yukarıda anılan türlerle birlikte şimşir (Buxus sempervirens), kayacık (Ostrya carpinifolia), üvez (Sorbus aucuparia), fındık (Corylus colurna), gürgen (Carpinus betulus), mürver (Sambucus ebulus), çınar yapraklı akçaağaç (Acer platanoides), çobanpüskülü (Ilex aquifolium), kızılcık (Cornus mas), orman gülü (Rhododendron ponticum) ve karayemiş (Prunus laurocerasus) de bu karışıma katılır; hatta yer yer baskın hale gelir.

Yüksek kesimlerde saf göknar ormanları bulunur, sonra sarıçamlar (Pinus sylvestris) görülür. Ormanlar, iç kesimlere doğru Anadolu karaçamı (Pinus nigra spp. pallasiana), ayrıca karaçam-sapsız meşe (Quercus petraea ssp. iberica) karışımı şeklinde devam eder. Meşeler, bölgenin en önemli yapraklı cinslerinden birini oluşturur. Sahil kuşağında saplı meşe (Quercus robur) ve sapsız meşe; geçiş kuşağı ve yüksek kısımlarda mazı meşesi (Quercus infectoria), Türk meşesi (Quercus cerris); iç kısımlardaysa İspir meşesi (Q. macranthera ssp. syspirensis), Türk meşesi egemendir.

Yüksek kesimlerdeki ormanlık alanlar içinde yer yer rastlanan geniş düzlüklerde, otsu bitki türleri bakımından zengin çayırlıklar bulunur.

Bu ormanlar, Batı Karadeniz'in en korunaklı yerleri olarak, yaban hayatı türlerine ev sahipliği yapar. Yer yer insanın ulaşmasına bile olanak vermeyen bu vahşi coğrafyada bozayı (Ursus arctos), vaşak (Lynx lynx), kurt (Canis lupus), tilki (Vulpes vulpes), karaca (Capreolus capreolus), ulu geyik (Cervus elaphus), yaban domuzu (Sus scrofa), porsuk (Meles meles) ve su samuru (Lutra lutra) gibi birçok canlı türü yaşar. Derinliği yüzlerce metreye ulaşan kanyonların sarp duvarları, endemik bitki türlerine ve yırtıcı kuşlara ev sahipliği yapar. Bölgede görülen 129 kuş türünden 46'sının neslinin tehlike altında olduğu kaydedilmektedir. Bunlardan bazıları; altın kartal (Aquila chrysaetos), küçük akbaba (Neophron percnopterus), atmaca (Accipiter nisus), şahin (Buteo buteo), küçük kartal (Hieraaetus pennatus) ve delice doğandır (Falco subbuteo). Küre Dağları, ılıman kuşak orman biyomu kuş türleri için potansiyel bir ÖKA'dır.

Bugüne kadar odun ürünleri üretimi için yoğun bir şekilde işletilmiş olan bu ormanlardan geriye kalan, insan ulaşımının görece zor olduğu yüksek kokurdan kesimlerdir. Ulaşım ve enerji projeleri, kontrolsüz avcılık, kaçak kesim ve küçük ölçekli madencilik faaliyetleri, Küre Dağları'nı tehdit eden en güncel sorunlardır. Yerel halk, sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler gibi çeşitli ilgi gruplarının katılımı sonucu, 2000 yılında Milli Park olarak (37.000 ha) dünyaya armağan edilen Küre Dağları'nda etkin bir korunan alan yönetiminin kurulması, sosyo-ekonomik yaşamı bütünüyle ormancılık faaliyetlerine dayalı olan yöre halkı için alternatif geçim olanaklarının yaratılması ve zarar görmüş alanların yeniden doğaya kazandırılmasıyla ilgili zorluklar, yine ilgili tarafların işbirliğiyle aşılabilir. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Küre Dağları'nda ülkemiz için örnek bir koruma alanı yönetimi oluşturmak amacıyla bir proje yürütmektedir.

davutkorucu
14-01-2006, 21:14
MAĞARALAR

GÜRCÜOLUK MAĞARASI:

Gelişimini tamamlamış, ancak iç şekillenmesi devam eden Gürcüoluk Mağarası; görünümleri son derece güzel ve ilginç sarkıt, dikit, sütun, makarna sarkıtları, duvar ve perde damlataşları ile bezeli rengarenk bir dünyadır.

Gürcüoluk Mağarası, Üçgen biçimli ve 3-4 M genişliğindeki ana girişten sonra yaklaşık 4-5 M yüksekliğinde ve 6x7 m boyutlarındaki ilk oda çevresinde toplanan 15 odadan oluşur. Gerek ulaşım kolaylığı ve doğal çevrenin güzelliği; gerekse renkleri gri, krem ve bej arasında değişen rengarenk damlataşlar ve fiziki özellikler; Mağarayı çekici kılmaktadır.

Bartın'a 32 Km uzaklıkta ve Amasra ilçesi, Makaracı köyündedir. Mağaraya, Amasra-Çakraz karayolu güzergahında bulunan İnpiri veya Karakaçak köyü üzerinden ulaşmak mümkündür.

davutkorucu
14-01-2006, 21:15
TARIM
İlin toplam yüzölçümü 214.300 ha olup bunun 74.408 ha (%35) alanında tarım yapılmaktadır. 98.578 ha’lık alan orman (% 46) , 15000 ha’lık alan çayır-mera (% 7) ve 26.314 ha’lık (% 12) alan ise yerleşim ve diğer alanlardır.Bartın İlinde sulamaya elverişli I., II., III. Sınıf tarım arazileri toplam 21.820 ha’dır. 8.011 hektar alan sulanmaktadır. Genel olarak polikültür tarımın yapıldığı Bartın’da gerek bitkisel üretim ve gerekse de hayvansal üretim noktasında ürün çeşitliliği vardır.

Bartın'ın ılıman iklimi tarım için çok uygundur. Ancak tarım arazilerinin küçük parçalar halinde çok dağınık ve yer yer engebeli olması makineli tarım yapılmasını zorlaştırmakta, bu da tarımın yeterince gelişmesini engellemektedir. Yörede hakim ekonomik sektör olan kömür, tarımdan gelir elde etme düşüncesini arka plana itmiştir. Makineli tarımın yapılamayışı verimi düşürmekte ve maliyeti artırmaktadır.

Bartın’da bitkisel üretim anlamında en çok yem bitkileri ve hububat üretimi yapılmakta olup, bunu meyve ve sebze üretimi takip etmektedir.Tarım arazilerinin dağılımında en fazla pay hububata ayrılmıştır. Hububat ekim alanlarında ise en yüksek payı % 48,2 ile buğday (28.890 ton) almaktadır. Bunu % 44,2 ile mısır (31.322 ton) ise takip etmektedir.Sebze üretimi daha çok öz tüketime yönelik yapılmaktadır. Son yıllarda örtü altı yetiştiriciliğin yaygınlaşması ile ticari anlamda yapılan üretim artmakta olup, en fazla yetiştiriciliği yapılan sebze türleri domates (6.322 ton), biber (1.502 ton) ve kara lahanadır (2.056 ton).

Taban ve yamaç topraklardan oluşan küçük tarım alanları karakter ve iklim bakımından bahçe tarımına çok uygun olduğundan son dönemde. Tarım İl Müdürlüğü, İl Özel İdaresi, İl ve İlçe S.Y.D Vakıflarının destek ve işbirliği ile yürütülen seracılık hızla gelişmektedir. Bartın Meslek Yüksekokulu'nda Seracılık bölümünün de açılmış olması dikkate alındığında seracılık Bartın tarımı için çok önemli bir potansiyel oluşturmaktadır.

İlde büyükbaş hayvan varlığı sayısı 71.082, küçükbaş hayvan sayısı 11.330 adettir. Yem bitkileri üretimindeki artışa paralel olacak şekilde ilin kültür ırkı hayvan varlığında bununla birlikte et ve süt üretiminde artış sağlanmıştır. İl genelinde süt veren inekler dikkate alındığında, verimleri yıllık olarak ortalama 860 kg/baştır.

Kovan varlığı 21.699 adet olan ve bitki örtüsündeki ormangülünün varlığı nedeniyle üretimi yapılan bal acımsı bir tadda karakter kazanmakta yöreye özgü aroması ile diğer ballara nazaran değerli kılmaktadır.

İlde açık su balıkçılığı yanında iç su balıkçılığı da yapılmakta olup 21.450 kg’ lık alabalık üretimi yapılmaktadır. İlde su ürünleri geliştirme projesi kapsamında olan 10 adet iç su kültür balıkçılığı işletmesi mevcut olup bunlardan beş adeti faal durumdadır. Bartın’da 158 adet gemi, 306 adet de gerçek kişi su ürünleri avcılık ruhsatına sahiptir.Son yıllarda Özel İdare ve S.Y.D. Vakıfları desteği ile süt inekçiliği ve koyunculuğun geliştirilmesine yönelik çalışılmalar artırılmıştır.

davutkorucu
14-01-2006, 21:16
SANAYİ
Kalkınmada birinci derecede öncelikli iller arasında yer alan Bartın, sanayileşmesini henüz tamamlayamamıştır. İstihdamın taş kömürü kurumunun Amasra ve Zonguldak kömür ocaklarında yoğunlaşması diğer kollardaki sanayileşmenin uzun süre geri palanda kalmasına yol açmıştır. Taşkömürü müessesinin yanısıra Bartın Çimento fabrikası ve ORÜS Orman İşletmesi ile kamunun başlattığı sanayileşme süreci Bartın'ın il olmasından sonra özel sektör yatırımları ile devam etmiştir. Çimento fabrikasının 1995, ORÜS bünyesindeki iki fabrikanın da 1996 ve 1997 yıllarında özelleştirilmesinden sonra Bartın sanayi TTK dışında tümü ile özel sektör kimliğine bürünmüştür. Ancak özel sektör yatırımları istihdam ve kapasite açısından orta ve küçük ölçekli işletmeler olup, sanayideki işgücünün ancak yarısını istihdam edebilmektedir. İşgücünün geri kalan yarısı halen TTK bünyesinde çalışmaktadır.

Coğrafi konumu, ulaşım, özellikle deniz ulaşımı, pazara yakınlık, nüfus, nitelikli insan gücü, enerji altyapısı ve hatta tasarruf yönünden sanayileşme için yeterli potansiyel bulunmasına rağmen özel girişimcileri sanayi alanına istenilen düzeyde çekemeyişin en önde gelen sebebi altyapısı hazır sanayi arsalarının bulunmayışı olmuştur. Bu eksikliğin giderilebilmesi için organize sanayi bölgesi tesis edilmiş ve mevcut talebi karşılamaya yetersiz olacağı dikkate alınarak ayrıca il özel idaresince özel bir sanayi alanı da ihtas edilmiştir. İkinci sanayi sitesi için girişimlere başlanmıştır.

Kalkınmada 1.Derecede Öncelikli İller arasında bulunmasından dolayı ilimizde yapılacak teşvik belgesine bağlanmış yatırımlar için, Gümrük Vergisi ve Toplu Konut Fonu istisnası, Yatırım İndirimi, KDV istisnası, Vergi, Resim ve Harç İstisnası ve Kredi Tahsisi gibi teşvik tedbirleri mevcuttur.
Ayrıca, 6 Şubat 2004 tarih ve 25365 Sayılı R.G.’de yayımlanan 5084 sayılı “Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” kapsamındaki iller arasında yer almış ve bu Kanunla da yatırımcılar, Gelir Vergisi Stopajı, Sigorta Primi İşveren Payı, Enerji Desteği ve Bedelsiz Yatırım Yeri Tahsisi gibi teşvik unsurlarıyla desteklenmektedir

davutkorucu
14-01-2006, 21:16
TİCARET
Günümüzde ticari faaliyet başta il merkezi olmak üzere, ilçeler ve beldelerde yoğunlaşmıştır. Haftanın belirli günlerinde kurulan semt pazarlarında sebze, meyve, hayvansal ürünler ile diğer temel gıda maddeleri üreticileri eliyle doğrudan pazarlanmaktadır. Bartın il merkezinde Salı ve Cuma günleri kurulan ve tüm satıcılarının kadın üreticilerden oluştuğu ve Galla Bazarı adıyla bilinen hafta pazarları satışa sunulan gıda maddelerinin tazeliği ve nefaseti ile haklı bir üne kavuşmuştur. Kurucaşile ilçesindeki tersanelerde yapılan yat ve ahşap tekneler yurt içi ve dış ülkelere gururla pazarlanan Bartın'a özgü ürünlerdir.

Bartın'dan diğer illere tarımsal ve hayvansal ürünler ile sanayi ürünleri pazarlanmaktadır. Bunlar arasında taze fasulye, biber, domates. salatalık, her türlü yeşil sebze, çilek, fındık, büyük miktarda kestane, canlı hayvan, et ve süt ürünleri, yumurta ile ilde kurulu sanayi tesislerinde üretilen çimento, kireç, tuğla, kiremit, vitrifiye, konserve ve tekstil ürünleri ile kömür önemli yer tutar. İnşaat malzemeleri içersinde ateş tuğlası, pres tuğla, dekoratif tuğla, döşeme ve şömine tuğlaları, renkli beton kiremit ürünleri tüm Türkiye'ye ve dış ülkelere pazarlanmaktadır

davutkorucu
14-01-2006, 21:17
MADENCİLİK
Bartın ve çevresi 1. ve 2. jeolojik devirlere ait kalker karbon araziden oluşmaktadır. Bölgenin sahil kesiminde Tarlaağzı, Amasra, Kurucaşile ve Arıt yöreleri geniş kömür damarlarıyla kaplıdır. M.T.A. tarafından yapılan tespitlere göre yörede kuvarsit, şiferton, yapı taşları, dolomit, marna alçıtaşı, kil yatakları, volkonik taş ve inşaat kumları çeşidinden zengin maden yatakları vardır. Ancak T.T.K. kurumu tarafından işletilen kömür yataklarının dışında diger maden kaynaklarından yeterince yararlanılmamaktadır. Bu maddeler asitik reflekter, kiremit, tuğla ve çimento sanayinin hammade ve katkı maddelerini oluşturmakta ve yöre özgün tuğla sanayiinin kalitesinin yüksek olmasını sağlamaktadır. Ulus yöresindeki oldukça sert ve değişik renkteki mermer yatakları önemli bir potansiyel içermektedir.

davutkorucu
14-01-2006, 21:18
ULAŞTIRMA
KARAYOLU

Bartın İlinin toplam karayolu uzunluğu 281 km olup, bunun 142 km'si devlet yolları, 139 km'si de il yolları ağında yer alır. İlde otoyol yoktur.

Bartın’ın şehirlerarası ulaşımını sağlayan karayolu; batıda Çaycuma-Devrek (Zonguldak) - Mengen-Yeniçağa (Bolu), güneyde de Safranbolu (Karabük)-Gerede (Bolu) üzerinden E-80 Otoyolu ile E-5 Devlet yoluna ulaşmaktadır. Doğuda Cide (Kastamonu), güneyde de yine Safranbolu (Karabük) üzerinden Orta ve Doğu Karadeniz ve İç Anadolu’ya açılmaktadır. Bartın otagarından diğer illere ulaşımı sağlayan seyahat şirketlerinin isim ve güzergahları ile Bartın'ın diğer illere olan uzaklığı aşağıda gösterilmiştir

Şu anda ilimizde duble yol çalışmaları Bartın – Zonguldak karayolu üzerinde devam etmektedir.İlk etapta 26 km’si projelendirilen ve şu anda 6 km’sinin altyapı çalışmaları tamamlanmak üzere olup 2004 yılı içinde hizmete açılması hedeflenmiştir.


DENİZYOLU

Yük ve yolcu taşımacılığında uluslar arası liman olarak hizmet veren Bartın limanı aynı zamanda yük ve yolcu giriş-çıkış gümrük kapısıdır. İlimiz sahillerindeki Amasra ve Kurucaşile limanları ile Tekkeönü balıkçı barınağı ulusal ticari liman olup yat limanı olarak gelişme potansiyeline sahiptir.


DEMİRYOLU

Bartın ili sınırları içinde demir yolu bulunmamaktadır. Bartın'a demiryolu ile ulaşım, il merkezine 38 km uzaklıktaki Saltukova tren istasyonu ile sağlanmaktadır.


HAVAYOLU

İlimize en yakın Havalimanı, 38 km uzaklıktaki Saltukova (Zonguldak) havalimanıdır

davutkorucu
14-01-2006, 21:19
Bartın İlinin Çevre İllere Uzaklığı

İstanbul 441 km

Bolu 174 km

Zonguldak 84 km

Ankara 278 km

Karabük 83 km

Kastamonu 181 km

®adakoglu
14-01-2006, 21:45
Bartın Resimleri


Resimlerle Bartın

Only the registered members can see the link

Only the registered members can see the link

Only the registered members can see the link

®adakoglu
14-01-2006, 21:50
Devid çok güzel bir çalışma olmuş teşekkürler.Bende resimlerle sana katkı yapmaya çalıştım.

davutkorucu
14-01-2006, 22:48
Devid çok güzel bir çalışma olmuş teşekkürler.Bende resimlerle sana katkı yapmaya çalıştım.
Teşekkürler

davutkorucu
14-01-2006, 23:31
Bartın Resimleri


Resimlerle Bartın

Only the registered members can see the link

Only the registered members can see the link

Only the registered members can see the link

Only the registered members can see the link

Only the registered members can see the link

Only the registered members can see the link

Only the registered members can see the link

Only the registered members can see the link

Only the registered members can see the link

Only the registered members can see the link

Only the registered members can see the link

Çok güzel olmuş devamını bekleriz

Hakan Gül
15-01-2006, 08:20
şahane resimler bulmuşsun abi ellerin dert görmesin

umsado
15-01-2006, 19:25
Bartın baya güzel biryermiş.Hiç gitmedim ama sağolasın sen buralara kadar taşıdın.Emeğine sağlık.

Tamerk
21-01-2006, 23:42
Sayin safrannext bilgiler icin tesekkurler ama sana birsorum var vermis oldugun otel ve pensiyonlari internetle nasil olduklarini (odalar,bar lokanta....) goremezmiyiz ayni anda sezon fiyatlari ve yerli eglenceler (festival veya kulturel seyler).saygilar

SAFRAN
22-01-2006, 00:22
Sayin safrannext bilgiler icin tesekkurler ama sana birsorum var vermis oldugun otel ve pensiyonlari internetle nasil olduklarini (odalar,bar lokanta....) goremezmiyiz ayni anda sezon fiyatlari ve yerli eglenceler (festival veya kulturel seyler).saygilar


bu internet sitelerine bakabilirsin

Only the registered members can see the link



Only the registered members can see the link

Tamerk
22-01-2006, 15:07
Tesekkurler safrannextx hakikatten guzel yerler allah izin verirse bu sene birkac gun gecirmek istiyorum oralarda heryerin degisik guzelligi var secmek zor olucak.su anda begenimiz Cakraz motelide guzele benziyor.Slm

Tamerk
22-01-2006, 15:14
Bir sorum daha var ben yerimde duramam onun durmadan yer degistiririm buna yapabilmek icin yollar nasil normal bir araba ile guzel manzarali yerleri gezebilirmiyim

SAFRAN
22-01-2006, 17:45
çakraza gidebilmek için önce güzel safranbolumuzdan geçmen gerekiyor.tabii tamamıyla bir açıkhava müzesi görmek isteyenler için buralarda yollar konusunda çok fazla sıkıntı çekeceğini sanmam. yani yaz için bir haftanızı ayırırsanız karabük-bartın güzergahı mükemmel bir tercih olabilir

Tamerk
22-01-2006, 19:38
Cok guzel boylelikle Safranboluyuda gezmis olurum orasinida cok met ettiler aksilik olmaz ve allah kismet ederse bu temmuzda oralardayim.Bilgiler icin tekrar tesekkurler.

eraslan
22-01-2006, 20:55
gelirseniz bekleriz safranboluya arkadaşım...

SAFRAN
22-01-2006, 21:10
Cok guzel boylelikle Safranboluyuda gezmis olurum orasinida cok met ettiler aksilik olmaz ve allah kismet ederse bu temmuzda oralardayim.Bilgiler icin tekrar tesekkurler.
gelin görün hayran kalacaksınız....

®adakoglu
22-01-2006, 21:18
Safrannext harika resimler vermişsin.Bartın harika doga güzellikleri ile gezilecek yerler arasında yer almaktadır.Tanıtımı çok güzel bir şekilde yapmışsın eline sağlık.

umsado
22-01-2006, 21:39
Safrannext emeğine sağlık gerçektende çok güzel yerlermiş.Bende bu sene gelmeyi düşünebilirim.

davutkorucu
07-06-2006, 02:01
Gezip Görülmesi gereken yerlerden Bartın'dan tarihi ev manzaraları

davutkorucu
07-06-2006, 02:03
Tarihi Evler

davutkorucu
07-06-2006, 02:05
Bartın'dan Tarihi Ev Manzaraları

davutkorucu
07-06-2006, 02:06
Tarihi Evler-4

davutkorucu
07-06-2006, 02:07
Tarihi Evler-5

davutkorucu
07-06-2006, 02:08
Tarihi Evler-6

davutkorucu
07-06-2006, 02:10
Tarihi Evler-7

davutkorucu
07-06-2006, 02:11
Tarihi Evler-8

davutkorucu
07-06-2006, 02:12
Tarihi Evler-9

davutkorucu
07-06-2006, 02:16
Tarihi Evler-11

davutkorucu
07-06-2006, 02:16
Tarihi Evler-12

SAFRAN
09-06-2006, 23:52
Only the registered members can see the link

Only the registered members can see the link

Only the registered members can see the link

Only the registered members can see the link

Only the registered members can see the link



Only the registered members can see the link







Only the registered members can see the link

Only the registered members can see the link

Only the registered members can see the link

Only the registered members can see the link

Only the registered members can see the link

Only the registered members can see the link

Only the registered members can see the link

SAFRAN
09-06-2006, 23:54
Amasra,yı Tanıyalım

Amasra - Kraliçenin Kenti Amasra'nın ilk adı Sesamos. Ünlü coğrafyacı Strabon'a göre Sesamos'u İskitler'in bir kolu olan Amazonlar kurmuşlardı. İlk dönem kaynaklarında Sesamos'un ne anlama geldiğine rastlanmaz. Amasralılar bu adın her bahar Boztepe yamaçlarını örten yabani susam çiçeklerinden doğmuş olabileceğini anlatırlar. Kent 300 yıl kadar Fenike egemenliğinde kalmıştır. Sesamos o devirlerde, canlı bir pazar yeri ve işlek bir iskeleydi. MÖ 9. yüzyılda Fenike Karadeniz kolonilerini terk edince kent İyonlar'ın egemenliğine girdi. Bugünkü Amasra'yı İskender'in baldızı İranlı Kraliçe Amastris kurdu. Başından bir kaç evlilik geçen Amastris, son kocası Denys tembellik hastalığına tutulup, şişmanlıktan kımıldayamaz hale gelince yönetime el koydu. Sesamos'a çekilip buranın imarını başlıca amaç edindi. Amastris'in ölümünden sonra kent Pontus yönetimine geçti. Bu dönem Amasra'nın refah çağı olmuştur. Pontus'un Roma'ya yenilmesinden sonra Sesamos (Amastris veya Amasra), Marmaralı korsanlar tarafından yağma edildi. Daha sonra Romalılar kapsamlı bir imara giriştiler. Roma egemenliği 500 yıl kadar sürdü. Kent Roma'dan sonra Bizans yönetimine geçti. Ekim 1460 tarihinde Fatih kenti Osmanlı topraklarına kattı.
(Necdet Sakaoğlu'nun 'Çeşm-i Cihan Amasra' adlı kitabından)

GÖRMEDEN DÖNMEYİN

Bartın evleri: Bartın da koruma altındaki ev sayısı 260 civarındadır. Bu evlere Kültür Bakanlığı Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulundan izin almadan hiçbir fiziksel müdahale yapılamamaktadır. Tescilli evlerin önemli bir kısmı çok iyi korunmuş ve halen içinde oturulmaktadır.

Evler genellikle bahçelerin ortasında yapılmıştır. Evlerin etrafı ağaç kapaklarından ya-pılmış yöre ağzıyla ''daraba'' denilen bahçe çitleriyle çevrilidir.Halk bahçeden çeşitli şekillerde yararlanır. Her bahçede bir su kuyusu bulunur. Bu kuyular taştan yapılmış olup bazılarında kitabe vardır. Bahçelerdeki yürüme alanları kayrak taşlarıyla kaplanmıştır.

Orduyeri Köprüsü: Bartın Çayı üzerinde 1891;de İsmail Kamil Bey tarafından yaptırılmıştır. Beş sağlam ayak üzerine basar. Birinci ve ikinci ayaklar batı tarafındadır ve aralarında yol geçer. Üçünce ve dördüncü ayaklar suyun içinde, beşinci ayak ise Orduyeri Mahallesi tarafındadır. Köprünün boyu 98, genişliği 7.3.mt ;dir.
Amasra Müzesi:1982 yılından ben bugünkü tarihi binasında hizmet vermektedir. Antik bir yerleşim merkezi olan Amasra ve çevresinde sık sık taşınabilir eski eserlerin ortaya çıkması, bu ada müze kurulması fikrini oluşturmuş, 1955 yılından itibaren derlenen arkeolojik ve etnografik eserler Belediye binasında küçük bir salonda sergilenmeye başlanmıştır.

Amasra Kalesi: Küçük bir yarımadanın üzerindeki kale Bizanslılar tarafından yaptırılmıştır. Bizans Dönemine ait olan Amasra Kalesi, özelikle Ceneviz Dönemlerinde değişikliklere uğramış ve 14-15 yy.larda Ceneviz ve Osmanlı Dönemlerinde de ciddi onarımlar görmüştür.

Yıkık durumdaki kale, her kenarı 500-600 m uzunlukta olan bir dikdörtgen biçimindedir. Dört kat halinde yükselir. 15-20 m yüksekliğindeki 24 burç ve kulesi büyük kesme taştan yaptırılmıştır. Kalede kraliçe Amastris'in sarayı, su kemeri ve freskli iki küçük kilise kalıntısı vardır.

Kuşkayası Anıtı: Bartın-Amasra yolu üzerindeki Askersuyu mevkiinin 100 m güneyindedir. Burası bir kayanın oyulmasıyla oluşturulmuştur. M.S. I. Yüzyılda Roma imparatorlarından Tiberius zamanında Gaius Iulius Aguilla tarafından yaptırılan anıt, kemerli bir niş içinde yer alan 180 cm boyunda bir insanla yanındaki yarım sütun üzerinde duran bir kartal kabartması biçimindedir. Yanda kitabe görülür.

Fatih Camii: 9. Yüzyılda Amasra kalesi içinde yapılmış eski bir Bizans kilisesidir. Amasra2nın Fatih Sultan Mehmet tarafından fethi sırasonda camiye çevrilmiştir. Dönemin tüm yapı özelliklerini taşıyan yapının Nartheks (ilk cemaat) bölümü ve Ambon (lapsis) çıkıntısı sonradan mekana katılmıştır. 19x11 metre boyutlarında olan cami 1887 yılında büyük bir onarımdan geçirilmiştir.

Aya Nikolas Kilisesi: 1319 yılında Bartın'daki Rum Cemaati tarafından yaptırılmıştır. 1936 yılından itibaren bir süre Elektrik Santrali olarak kullanılan bu tarihi yapı, 1994 yılında restore edilmiş olup, KüItür Evi olarak hizmete açılmıştır.

Gürcüoluk Mağarası: Bartın'a 32 Km. uzaklıkta ve Amasra ilçesi, Karakaçak köyünün Kuyupınar mahallesindedir. Mağaraya ulaşmak için; mahalleden güney yönünde bazen orman içi, bazen patika yollarla yaklaşık 3 Km yürümek gerekir. Üçgen biçimli ve 3-4 metrelik oda çevresinde toplanan 15 odadan oluşur. Birbirleriyle bağlantılı odalardan birinden üst kattaki odalara geçilebildiği gibi, bir diğerinden ancak bir kişinin sığabileceği büyüklükteki dehlizden de yeryüzüne çıkmak mümkündür.

Aksuçayı Şelalesi: Ulus - Kumluca bucağı KızılIar Köyü'nün Umar tepesi mevkisindedir. Umar tepesini 10 metre genişliğinde ikiye bölen Aksu çayı, üç aşamalı olarak 35 metrelik bir yükseklikten aşağıya düşmektedir.Umar tepesindeki kayalarda bulunan izlerin Hz. AIi'nin atının ayak izleri olduğu söylenir. Burada, kurak geçen yaz aylarında yağmur duasına çıkılır. Bu özellikleri Umar tepesini ve Aksu Çayı ŞelaIesini çekici kılmaktadır

İçmeler ve kaplıcalar

Dereköy Madensuyu: Bartın ilimizin şifalı su kaynakları yok denecek kadar azdır. En önemlisi olan ;Dereköy Madensuyu;dur. Bağırsak , safrakesesi ve bağırsak rahatsızlıklarında faydalıdır.

"PARTHENIA"dan Bartın'a dönüşen adın kaynağı "PARTHENIOS"dur. Bartın ırmağının antik çağdaki adı olan Parthenios; Yunan mitolojisinde, OKENAUS'un çocuklarından birisi ve "Sular Tanrısı"dır. "Sular ilahı veya Muhteşem akan su" anlamlarına gelir. Bir başka anlamı da "Genç Bakire veya Genç Kızlar için koro türküleri"... "Genç Bakire" ise, tanrıça Athena'nın bir sıfatı...

Antik çağda Parthenios adı verilen Bartın ırmağının kenarında kurulan Bartın kentinin PARTHENIA adıyla anıldığı ve zamanla Bartın'a dönüştüğü yazılı kaynaklardan anlaşılmaktadır.

Ünlü ozan HOMEROS, İLYADA destanında; Truva kentini korumak için Anadolu'dan gelen cengaverlere Parthenios Irmağı'nın suladığı ülkeden de yiğitlerin katıldığını anlatır. Amasyalı Strabon da bir eserinde yine Parthenios'tan söz eder.

M.Ö. 70 yılında Anadolu'ya giren Romalılar, Pontus Krallığının egemenliğine son vererek yöreye sahip oldular. Roma Döneminde, Bitinya ve Pontus'un Paflagonya'daki bölümü Bitinya -Pontus Eyaleti olarak Satraplıkla yönetilmeye başlandı. Amasra da bu Eyaletin Pontus bölümü başkenti oldu

M.S. 395 yılına kadar Roma İmparatorluğu'nun, Roma-Bizans bölünmesi üzerine de Bizans'ın payına düşen Bartın ve çevresi uzun yıllar Bizans'ın hakimiyetinde kaldı.

Bartın ve çevresi M.Ö. 390 yıllarında Hazar Hükümdarı Sahip Han komutasındaki Peçenek ve Kumanların, M.S. 798 yıllarında Abdülmelik komutasındaki Müslüman Arapların, 800 yıllarında Selçukluların ve 865 yıllarında da Rusların yoğun akınlarına hedef oldu.

Türklerin yöreye ilgisi 1084 yıllarında başladı. Kutalmışoğlu Süleyman Beyin Komutanlarından Emir Karatigin 1084 yılında Sinop, Çankırı, Kastamonu ve Zonguldak'ı alarak yörede Bartın, Ulus, Eflani, Safranbolu ve Devrek'i de kapsayan bir Türk Emirliği kurdu. Ancak, 1086 yılında Süleyman Beyin ölümü ve 1096 yılında başlayan 1. Haçlı Seferleri, Kuzeybatı Anadolu'ya yerleşen Türkler açısından ciddi sıkıntılar yarattı. Haçlı müttefiklerle Bizans arasında yapılan anlaşma sonrasında başta Amasra, Sinop ve Ereğli olmak üzere İstanbul'dan Samsun'a kadar tüm Karadeniz sahili yeniden Bizans'ın hakimiyetine girdi.

Kastamonu, Sinop ve Bolu tarihleri ile birlikte incelenen Bartın tarihinin IV. Haçlı Seferleri ile 1460 yılları arasındaki dönemine bakıldığında Amasra, M.Ö. 70 - M.S. 1261 tarihleri arasında Roma ve Bizans'ın daha sonra Bizans hakimiyetinde Ceneviz Kolonisi olarak kalırken Kurucaşile'nin bazen Amasra bazen de Bartın ile aynı kaderi paylaştığı, Bartın ve Ulus'un ise Anadolu'da yoğunlaşan nüfus kavgaları nedeniyle sık sık el ve sınır değiştiren imparatorluklar ve Beylikler dönemini yaşadıkları görülür.

1261 yılında, Bizans İmparatoru M. Paleologosun karşılaştığı güçlükleri göğüslemek için Cenovalılardan istediği yardıma karşılık Galata'da bir ticaret üssü kurmalarına izin verilmesi ve 1261 yılında yapılan Nymphaion Anlaşması'yla da Karadeniz'deki birkaç limanla birlikte Amasra'nın da kullanımını Cenovalılara bırakması Amasra'nın kaderini değiştirmiş, Amasra gittikçe gelişen bir Ceneviz Kolonisi olmuştu. Cenovalılar, çevre yönetimlerle kurdukları dostluklar sayesinde uzun süre bu statülerini koruyup 1460 yılına kadar 200 yıl Amasra'ya hakim oldular.

Bartın ve çevresi ise Bizans'tan sonra 11. yy sonlarında Anadolu Selçuklularının eline geçti. 200 yıllık Selçuklu Döneminden sonra 1326'da Kastamonu yöresine hakim olan Çandaroğulları Beyliği ve 1392'den itibaren de Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yer aldı.

1460 yılına gelindiğinde, Bartın ve çevresi; Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde, Amasra ise Ceneviz Kolonisi idi. Anadolu'da Türk birliğini sağlamak Cenevizlilerin elinde bulunan Karadeniz ticaretini ve denizyolunu ülkesine kazandırmak amacıyla Kuzey Anadolu Seferine hazırlanan Fatih Sultan Mehmet Han, ilk hedef olarak Amasra, Kastamonu ve Sinop'u seçti.

1460 yılında, Fatih Sultan Mehmet Üsküdar'dan avlanmak bahanesiyle yola çıkarken, Mahmut Paşa komutasındaki Osmanlı Donanması da denizden hareket etti. Fatih Bolu'ya geldiğinde Kastamonu ve Sinop yörelerine hakim olan ve Çandaroğulları Beyliği'nin devamı sayılan İsfendiyaroğulları'nın Beyi İsmail Bey, padişaha kıymetli hediyeler göndererek bağlılığını bildirdi. Yoluna devam eden Fatih Ekim ayında Bartın'a gelip ordugahını bugünkü Orduyeri'ne kurdu. Donanmayla haberleşmeyi sağlayan haberciler, Donanmanın Amasra açıklarında göründüğünü bildirdiklerinde, Amasra üzerine yürüyen Fatih, Ceneviz Senyoru'ndan kan dökülmeden Amasra'yı teslim aldı.

Kastamonu, Sinop ve Amasra'yı bir daha el değiştirmemek üzere Osmanlı topraklarına katan büyük hükümdar Fatih Kuzey Anadolu Seferini zaferle bitirerek emeline ulaştı.

Bartın, Osmanlı Döneminin 1460 - 1692 yılları arasında Anadolu Beylerbeyliğine bağlı Bolu Sancaği sınırları içinde yer aldı. Bolu Sancağının kaldırılmasıyla 1692 - 1811 yılları arasında Voyvodalikla yönetilen Bartın, 1811 yılında da Kastamonu Vilayetine bağlı olarak yeniden kurulan Bolu Sancağı'na bağlandı.

Bu dönemde ticari potansiyeliyle bölgenin pazar yeri olan ve On iki Divan adını alan Bartın, 1867 yılında ilçe oldu. 1876 yılında da Belediye Teşkilatı' kuruldu.

Bartın, 1920 yılında Mutasarrıflık ve 1924 yılında da il olan Zonguldak'a bağlanmış, 07 Eylül 1991 tarihinde de 28.08.1991 tarih ve 3760 sayılı yasayla il statüsüne kavuşmuştur.

Bartın İli'ne bağlı ilçelerden Osmanlı Döneminde ilçe iken Cumhuriyetle birlikte bucak statüsüne dönüştürülen Amasra; 1987 yılında yeniden, Ulus; 1944 yılında, Kurucaşile; 1957 yılında il9e olmuştur.

Bartın'ın halen Merkez, Amasra, Ulus ve Kurucaşile olmak üzere 4 ilçesi, Arıt, Kozcağız, Kumluca ve Abdipaşa beldeleriyle birlikte 268 köyü vardır
______________________________________________

SAFRAN
09-06-2006, 23:55
Murat Tokay'ın makalesi Can Şivet' in Amasra anlatımı

Çeşm-i Cihan: Amasra
Fatih Sultan Mehmet Amasra;yı fethetmeye geldiğinde durmuş ve aşağıya bir süre baktıktan sonra hocasına dönerek sormuş;Lala! çeşmi cihan bura mı ola?

Hayat bir yorgunluktur derdi babam& mısrasını sıklıkla söyler olmuştum. Her gün yorgun argın işten eve kendimi zor atıyordum. Gündelik telaşeler, şehrin gürültüsü, patırtısı, trafiği hem bedenimi, hem de ruhumu yormuştu. Bir yıllık çalışmanın sonunda tatili hakkettiğimi düşünmeye başlamıştım. Ve kararı verdim. Karadeniz;i gezecek hem yeni yerler görecek hem de dinlenecektim. Gideceğim yer de Amasra olacaktı. Niçin, neden Amasra sorularının cevabını bilmiyordum. 1 Ağustos Perşembe günü Bartın;a doğru yola koyulduk. 6 saatlik bir yolculuğun sonunda Bartın;daydık. Bir süre Bartın;da gezdikten sonra Amasra;ya hareket ettik.

Amasra;nın Bartın;a uzaklığı sadece 16 kilometre. Bartın;dan Amasra;ya her yarım saatte minibüs kalkıyor. Amasra;dan İstanbul, Ankara, izmir gibi büyükşehirlere direk otobüs seferleri de mevcut.

Bartından çıkıştan bir süre sonra tırmanmaya başlıyorsunuz, Yollar yılan gibi kıvrılıyor. Şaşkın şaşkın çevreyi gözlüyorum. Yeşilin her tonunu görmek mümkün. Bir renk oynaşı içinde Amasra;ya doğru inişe başlıyoruz. Sol tarafta ünlü Filyos koyu sağda birbirine sırt vermiş iki limandan oluşan Amasra.
Bakacak adı verilen yerde durup şehri bu tepeden izliyoruz. Rivayet edilir ki Fatih Sultan Mehmet o günkü adıyla Amostris olan Amasra;yı fethetmeye geldiğinde (1460) tam bu noktada durmuş ve aşağıya baktıktan sonra şaşkınlıkla hocasına şöyle seslenmiş Lala çeşmi cihan bura mı ola? Yani dünyanın gözü burası mı? Gerçekten de aşağıdan iki mavi göz size bakar gibidir.
Amasra;ya ulaştığımızda öğle vaktiydi. Cuma namazı için Kaleiçi;ndeki Fatih Camiine gitmek istedim. Amasra;ya gelmeden önce 1460;dan beri bu camide hatiplerin minbere kılıçla çıktıklarını okumuştum. Ne yazık ki namazı bu camide kılamadım. Cami üç yıldır restore halindeymiş.

Amasra 7000 nüfuslu şirin bir ilçe. Tam bir tatil beldesi. Öyle çılgın eğlenceleri, kulak parçalayan müzik yayını yapan cafeleri yok. Beldede sahil yolunda canlı yayın yapan iki çay bahçesi var. Saat 12;den sonra müzik yayını kesiliyor. Ağustos böceklerinin şarkısını dinliyorsunuz. Amasra;da ev pansiyonculuğu yaygın.Cüzi rakamlarla bu evlerde kalabilirsiniz. Yatak kapasitesi bine ulaşan 7 tane otel de mevcut.

Hayat burada durmuş adeta. Büyükşehirlerin koşturmacasından, trafiğinden eser yok. İnsanlar yavaş hareket ediyor, yüzler gülüyor. Şehrin nüfusu temmuz ve ağustosta 25-30 bine kadar çıkıyor. Daha çok yerli turistler tercih ediyor Amasra;yı. Yerli turistler içinde de gurbetçiler çoğunlukta. Hafta sonu bu nüfus daha da artıyor. Ankara;dan, Karabük;ten, Zonguldak;tan günü birlik turlarla Amasra;ya gelen insanlar kirlenmemiş denizin, güneşin ve kumun keyfini çıkarıyor
Belediye Başkanı Ali Yıldırım'ın anlattıklarına göre Bodrum;un, Çeşme;nin, Marmarisin adı yokken Amasra gözde bir tatil merkeziymiş. 1940;lardan itibaren büyük şehirlerde yaşayan bürokratların, gelip dinlendiği bir beldeymiş Amasra. Başkan Yıldırım ;1940;larda turizm Ege;de yokken Amasra'da ev pansiyonculuğu vardı; diyor.
Amasra sadece deniz ve doğa demek değil aynı zamanda tarihtir. Geçmişi üç bin yıl öncesine dayanıyor. Belde tarihte askeri açıdan oldukça önem arzetmiş. 13. yüzyılda Cenevizliler döneminde ticari canlılığın merkezi olmuş Amasra kalesi, Cenevizli;lerden kalma bir kilise, surlar, tarihi hamam hala ayakta. Kalenin dört bir köşesini kullanarak Amasra;nın manzaralarını farklı perspektiflerden görebilirsiniz. Bir çok yerde evler surların üzerine yerleşmiş. Kaleçi;nde gezerken bir çok tarihi kalıntıyı evlerin temelinde gördüm. Yine burada gezerken ilginç bir şey daha dikkatimi çekti. Yöre halkı eskimiş ayakkabıları saksı olarak kullanıyor. Kara lastik, botlar, mokasen ayakkabılardan çiçekler gülümsüyor.

Tatilin ikinci günü bizi yağmur karşıladı. Öğleye kadar yağan yağmurun ardından Amasra;ya en hakim tepelerden birisi Boztepe;ye çıkıyorum. Toprak ve bitkilerin kokusu başımı döndürüyor. Halkın ağlayan ağaç dediği bir ağaç bu tepenin sağ tarafında yer alıyor. Ağlayan ağacın hemen altında bir kafeterya bulunuyor. Kafeteryaya oturup çayımı yudumlarken karşıdaki Tavşan adasını seyrediyorum. Tavşan adasında hiçbir yapı yok. Tavşanlar bu adada özgürlüğün tadını çıkarıyor. 500 bin lira vererek kiraladığım dürbünle tavşanları ve var olduğu söylenen yunusları gözetlemeye çalışıyorum. Ama nafile. Ne tavşan ne yunus. Bir başka sefere diyor tepeye tırmanıyorum. Şehri seyrediyorum. Manzara karşısında dilim tutuluyor adeta. Bu bozulmamış güzelliği fotoğraflıyorum.
Kaleiçİ;nden geçerek Büyük Liman;a iniyorum. Midemin sesi kulaklarımı rahatsız edince Amasra;nın meşhur balık lokantalarından birinin yolunu tutuyorum. Balkon kenarına oturup balık ızgaramı söylüyorum. Önce nefis bir salata geliyor.İçinde marul, salatalık, havuç, mor lahana, salatalık turşusu, zeytin, maydanoz, roka ve yöresel bazı otlar var. Bir süre sonra da balık ızgara... Parmaklarımı zor kurtarıyorum! Fiyatlar makul. İki kişi 15 milyona çıkabilirsiniz.

Gün batımını izlemek üzere Sahil yolundaki Cafe Kumsal;a oturup çayımı yudumluyorum. Güneş yavaş yavaş çekiliyor. Kale surlarının ışıkları denizde raksediyor. Müzik setinden Zeki Müren;in sesi yayılıyor.Akşam oldu hüzünlendim ben yine. Dalıp gidiyorum. Bardaklar boşalıyor, doluyor. İstanbul;da 500 bin 1 milyona içtiğimiz çayı burada 250 bin liraya içiyorum
. Akşam oldu. İnsanlar Büyük Limandaki Mendirek;e doğru yürüyüşe çıkıyor. Kimisinin elinde haşlanmış mısır, kimisinin dondurma, çekirdek... Yavaş yavaş adımlayıp, sohbet ediyorlar. Hükümet yıkılıyormuş, seçim geliyormuş kimsenin umurunda değil sanki.

Amasra;ya gelip de uğranmadan gidilmeyecek olan yerlerin başında gelen Çekiciler çarsına giriyorum.Gece geç saatlere kadar açık olan çarşıda geleneksel ağaç işleri satışa sunuluyor. Çarşının uzunluğu 100 metre civarında ve bir şerit halinde. Tahta kaşıklar, masaj aletleri, peçetelik, tespih, anahtarlık, kalemlik, rahle... Akla gelecek her türlü tahta süs eşyası mevcut. Fiyatlar 1 milyonla 60 milyon arasında değişiyor.
Tahta işçiliği yörenin de geçim kaynaklarından. Amasra;ya 6 kilometre uzaklıkta bulunan Ahatlar köyü geçimini bu işten sağlıyor. Çoluk çocuk evin altındaki atölyede tahta kaşık, anahtarlık yapıp bu çarşıya satıyor. Bir çok ile de gönderiliyor tahta işlemelerinden. Hatta yurtdışına ihraç edenler bile varmış.

Şehrin merkezinde bir halk plajı var. Bembeyaz , incecik kumlar , kıyıda minik sandallar. Huzur dolu bir yer. Eğer daha sakin bir yer arzularsanız minübüslerle 15-20 dakikalık mesafede Bozköy koyunda ya da Çakraz;da denize girebilirsiniz. Tekneye merakınız varsa Amasra;ya 40 kilometre mesafedeki Kurucaşileye gidip kestane ağacından yapılan teknelerin yapımını izleyebilirsiniz.

Amasra;yla ilgili söylemeden geçemeyeceğim birkaç nokta daha var. Akşamları serin oluyor. Ve bu beldede her nedense (yeni yapılar hariç) bütün pencereler dışa açılıyor. Bunun nedenini birkaç kişiye sordum ama cevabını alamadım. İnsanlar cana yakın ve sempatik.
Murat TOKAY .tarih :06.10.2002
Amasra, Bartın ilinin 17km. kuzeyindedir.Şehir, kuzeye doğru uzanan bir yarımada üzerinde, iki koylu bir yarımada biçiminde kurulmuştur.Yarımadanın uzunluğu 1.5km. dir.Doğusunda ve batısında iki koyu vardır.Doğusundakine \"Büyük Liman\", batısındakine ise \"Küçük Liman\" adı verilir.Yeşilin her tonunun birarada seyredebildiği, Karadeniz kıyı şeridi ve dağınık tepeler üzerine kurulan Amasra, tarihi turistlik şirin bir liman şehiridir.Zonguldak ili ile Kastamonu\' nun Cide ilçesi arasında küçük bir ara limandır.

Amasra ilçesi, 41-45 derece Kuzey enlemi, 32-35 derece doğu boylamı arasında yer almaktadır.Sınırları: Doğusunda, Kurucaşile; Batısında Bartın; Kuzeyinde Karadeniz; Günryi, Bartın-Arıt bucağı ile çevrilidir.Amasra\'nın merkezi 25 Hektometrekare olup, köyleriyle birlikte 100 Hm²\' yi geçmiş bulunmaktadır. Amasra dağınık tepeler üzerinde kurulan bir kasaba görünümündedir.

Yerleşim yerinin büyük çoğunluğu şehir merkezinde yoğunlaşmıştır.Evlerin bir kısmı orman alanları içerisinde yer almaktadır.Binaların büyük çoğunluğu betonarme, kangir, ahşap yapılardan oluşmaktadır.Tarihi evler ise kale içerisindeki yapılarla adeta başka bir tarih oluşturmuştur.Şehirdeki ahşap yapıların sayısı günden güne azalmaktadır.Yeni binalar yapılırken çevredeki arkeolojik ve doğal sit alan göz önüne alınarak gerekli ruhsatlar verilmektedir.

Amasra tarihinin çok eski yıllara dayanmakta oluşu, eski yapıların önemini daha da artırmaktadır.Bu özelliğiyle geçmişi tam anlamıyla yaşamak isteyenlerin nostalji şehridir.Tarih ve doğa güzellikleri içiçedir.Amasra limanı son yıllarda yapılan yeni çevre düzenlemeleriyle yolcu gemilerinin ve yatların rahatlıkla yanaşıp konaklayabilecekleri bir duruma getirilmektedir.

Koyların arasındaki uzunlukyaklaşık 200m. dir.Büyük limanın karaya doğru sokulmuş olan kısmının genişliği 1200m.dir.Limanın doğu kısmında dik yalı yarlar, kayalıklar vardır.Güney kıyıları ise alçak ve düzlük durumundadır.Bu düzlükte kuzeyduğu rüzgarlarının sürükleyip getirdiği kumlar birikerek 40-50 m. genişliğinde bir plaj meydana getirmiştir.Bu limanda denizin derinliği 1-4m. arasında değişmektedir.

Ulaşım durumu, Bartın il merkezine karayolu ile uzaklığı 17km. dir.Amasra Bartın arası deniz yolu ile 10 deniz mili dir.Bartın karayolu ile iç bölgelere deniz yolu ilede kıyılara bağlanmıştır.İstenilen yere gitmek için her an vasıta bulmak mümkündür
.Karadeniz kıyılarında dolayısıyla Amasra\' da her mevsim hemen hemen yağış alan orta kuşak iklimi görülmektedir.Yağışlar genellikle ilkbahar ve kış aylarında daha da artar.Sıcaklık yönünden kış ayları mutedil, yaz ayları serin geçer.En soğuk ay Şubat ortalama +4 derece, en sıcak ay ise Temmuz ortalama +19 derecedir.Sonbahar uzun sürer Poyraz, Yıldız ve Karayel rüzgarlarına açıktır.

Can ŞİVET web :Only the registered members can see the link

AMASRA Fatih Sultan'ın 'Çeşmi Cihan'ı

Amasra deniz seven Ankaralılar için en yakın yerlerden biri. Küçük bir yer ancak gitmeye değer.
Ulaşım: Ankara-Gerede-Mengen-Devrek-Bartın-Amasra : 385 Km dir.AMASRA
Ankara'dan yola çıktınız. Safranbolu üzerinden de Amasra'ya gidilebilir. Dilerseniz burada biraz soluklanıp yola devam edebilirsiniz yada tatilinizin dönüşünde Safranbolu'ya uğrarsınız.
Amasra inişine dikkat edin çünkü yol virajlı ve dik. Yol yağmurdan dolayı kaygan olur o yüzden arabayı temkinli kullanmakta fayda var. Hele acemi şoförler kesinlikle buralarda araba kullanmasın.
Amasra merkeze gelmeden önce Kuşkayası Yol Anıtı'na çıkabilir, Bakacak tepesinden o inanılmaz manzarayı seyredebilirsiniz. Tek kelime ile harika. Amasra ayaklarınızın altında. Süper gözüküyor.
Amasra, Batı Karadenizde. İklim yüzünden her mevsim yağmur yağar. Sonbaharda ve kışın gittim ama yazında geceleri serin olabilir o yüzden tedarikli gitmekte fayda var.
Amasra Tarihi : Amasra yada tarihte bilinen ilk adıyla Sesamos şehri, M.Ö XII. Yüzyıla kadar uzanan bir tarihe sahiptir. Bu dönemde bölgede görülen Gasgas ve Hitit egemenliğinden sonra şehir, Fenikelilerce ticari amaçlara yönelik bir koloni olarak kullanılmıştır. Kısa süren Fenike hakimiyeti sonrasında İon kolonizasyon hareketleri ile şehir Miletli ve Megaralı denizcilerce ele geçirilmiş ve kısa zamanda tüm Batı Karadeniz sahilinin önemli bir ticari çekim merkezi haline gelmiştir. Özellikle bölgenin zengin orman ürünleri (başta şimşir, meşe palamudu, kestane olmak üzere) ticaretin gelişmesinde en önemli etkendir.
Bir dönem Lidya egemenliğine giren şehir, M.Ö IV. Yüzyılda Pers yönetimine geçmiştir. Makedonyalı Büyük İskender'in Anadolu;yu Pers istilasından kurtarmasından sonra Sesamos;un yönetiminin Persli bir prenses olan Amastris;e geçtiğini görüyoruz. Bu dönemde canlı bir ticari hayat ile şehir tarihinin en parlak dönemini yaşamıştır.
Amastris; ten sonra iki yüzyıl kadar Pontus Krallığı;na bağlı kalan şehir M.Ö 70 de Romalıların hakimiyetine girdi. Paflagonya eyaletinin merkezi olan şehir, Roma İmparatorluğunun 8217;te ikiye ayrılması ile Doğu Roma sınırları içerisinde kalmıştır. Doğu Roma yönetiminde ;Amastedos; adı ile anılan şehir, ticari fonksiyonlarını giderek kaybetmiş, özellikle dinsel bir merkez haline gelmiştir.

XIII. Yüzyılda Cenevizli tüccarlar şehri ele geçirmişlerdir, Ekim 1460;ta Fatih Sultan Mehmet;in fethine kadar Ceneviz yönetiminde kalan şehirde canlı bir ticari hayatın yansıması olarak pek çok sanat eseri günümüze ulaşmıştır. Amasra;nın Osmanlılarca fethi öncesinde şehre tepeden bakan Fatih, hayranlığını şöyle dile getirir:;Lala, Çeşm-i Cihan bu mudur ola?; Fetih sonrası şehirdeki iki kilise camiye çevrilir, bir kadı atanır ve Fatih;in emriyle Eflani Kalesi halkı Amasra;ya yerleştirilir. Osmanlı yönetimindeki şehir, Bolu Sancak Beyliği;ne bağlı bir merkez olarak varlığını sürdürmüş, bu dönemde şehri ziyaret eden Batılı gezginler büyük bir hayranlıkla bahsetmişlerdir.
Amasrada görülecek yerler: Osmanlı Hamamı, Amasra Kalesi, Oyma Mağaralar, Kemerdere Köprüsü, İçkale Mescidi, Bedesten, Fatih Camii, Antik Tiyatro, Gürcüoluk Mağarası, Çekiciler Çarşısı, Kuşkayası Yol Anıtı
Amasra Kalesi: Kale Çekiciler Çarşısın'ın orada. Kale'nin tepesinden Amasra'yı panaromik görebilir, manzarayı seyrederken çayınızı içebilirsiniz.
Bizans döneminde ünlü olan buradaki tapınak, Osmanlı zamanında uzun yıllar boş kalmış ve kendiliğinden yıkılmıştır. Döşeme mozaiklerini ve temellerini ise defineciler sökmüşlerdir. Yapılan bilimsel etüdler sonucunda burasının; bir narteks ile köşe oda ve apsidlereyer verilerek orta mekana "Haç" planı sağlanmış bir kilise olduğu açıklanmıştır. Büyükada'nın, Amasra 'dan 150-200 metre kadar açıkta ve her türlü havada kolayca gidilip gelinemeyecek bir durumda olması dikkate alınınca Büyükada kilisesinin yanındaki diğer binalarla bir külliye niteliğinde ve Manastır işlevinde olduğu muhakkaktı. Adanın güney-batı eteğinden başlayıp tepeye doğru devam eden kaya basamakları da buraya ulaşıyordu.
Çekiciler Çarşısı: Tahtadan el işi değişik hediyelik eşyalar bulabilirsiniz. Ancak pazarlık yapmayı sakın unutmayın !
Kuşkayası Yol Anıtı: Roma İmparatorluğu zamanında Tiberius Claudius Cermanicus (M.S 41-54) zamanında, Doğu Eyaletleri İnşaat Ordusu (Legion) Komutanlığı yaptıktan sonra kaydıhayat şartıyla Bithynia-Pontus Valiliğine atanan Gaius Julius Aquilla tarafından yaptırılmış karayolu dinlenme yeri ve anıtıdır.
Krateria-Amastris ara yolunun son dinlenme noktasında, Amasra'ya 4 km. mesafededir,yapıldığı zaman muhtemelen bir de anıtsalçeşmeyi kapsıyordu.Fakat sonradan bu çeşme yıkıldı ve suyu biraz aşağıda,halen Askersuyu diye bilinen yerde uzun zaman bir pınar olarak kullanılırdı.Anıt manzumesi şimdiki durumda, çok muntazam kaya dilimleri üzerine işlenmiş birbirini tamamlayan iki kitabeyi,bir insan figürü ile bir kartal figürü içeren "orta kabartma" tekniğiyle oyulmuş bir kompozisyon,oturma sedirlerini ve bir kaç kaya nişini kapsamaktadır. Tüm bunlar,yekpare kayaya oyulmuş, yol kalıntısı boyunca sıralanmıştır.260 140 cm boyutunda ve 50 cm derinliğinde kemerli bir nişin içinde kalan normal bir insan büyüklüğündeki başsız kabartmanın İmparator Claudius;a mı, yolu yaptıran Aquilla;ya mı ait olduğu bilinmiyor. Toğa giyimli vücut, hareketsiz işlenmiştir. Ayaklar da kopmuş vaziyettedir. Bu nişin sağında Toskan üslubunda kalın oyma bir sütunun başlığına bir kartal oyulmuştur. Bu Legionların sınırsız gücünü temsil etmektedir. Bir İnsan büyüklüğündeki başı kopuk kartalın sütun kaidesi 200cm yüksekliğinde 55cm çapındadır ve niş kaidesiyle aynı nizamda dört köşe bir tabana bağlıdır.
Kitabelerden ilki, insan figürünü çerçeveleyen nişin üstündeki levhada, diğeri ise kabartmalardan uzakta ve batıdadır. Her iki yazı birbirini tamamlamaktadır.
;Devletlerarası barışın ve dostluğun anısına,İmparator Cermanicus;un yüceliği için;
Daha önce,İmparator Augustus tarafından ömür boyu Strategos ve iki defa da Legion komutanı atanan; Senato;da ise Consül Gabinius Secundus ile Consül Taurus Statilius;un, kendisine bir ödül verilmesi konusundaki önerileri üzerine Devlet Hazinesinden gereken izni ve ödeneği alan Gaius Julıus Aquilla, dağı yardı ve bu dinlenme yerini kendi özel ödeneği ile yaptırdı.
Kuşkayası'ndaki kitabelerden teki 1882'de G.Hirschfeld tarafından okunmuştur.
Kuşkayası, Anadolu'da başka örneği bulunmayan biricik yol anıtıdır. Eni 5 metreyi bulan Roma kaya yolunun son izleri de bu anıtın önünde,yüzyıllarca kullanılmaktan hasıl olan aşınmışlığı ile görülebilmektedir.
Amasra'ya kadar gidipte sahilde yürüyüş yapmamak olmaz. Yazın denize de girilebilen bu yerde deniz özleminizi bir miktar olsada giderebilirsiniz.
Konaklama: Amasrada konaklamak için bir çok seçeneğiniz var. Bir çok pansiyon ve otel olduğu gibi ev pansiyonculuğu da yaygın. Eğer kalabalık bir grup gitmeyi planlıyorsanız evde kalmak daha ekonomik ve eğlenceli olabilir.
Yeme-İçme: Amasra denince akla ilk önce balık gelir. Hafta sonları Amasra ziyaretciler nedeni ile kalabalık olduğu için yemek yiyeceğiniz restorana vakitlice gidip yer bulmaya bakın. Restoranlarda önceden rezervasyon olayı yok, tabii bir otobüs insan gitmiyorsanız. Bir yer beğendiniz ve yemek yiyeceksiniz, mutlaka "salata" ısmarlayın. Buradaki salatalar insana parmak yedirtir cinsten. Muhteşem bir lezzetti var. Tabii denizin dibinde olup balık yememek olmaz. Balık seçimini size bırakıyorum herkesin zevki farklıdır.
Unutmadan!! Kandil ve Ramazan ayında restoranların bazıları kapalı diğerlerinde de alkollü içki servisi yapılmıyor. Haberiniz olsun.
Eğlence: Lezzetli yemeğinizi yedikten sonra dilerseniz Amasra içinde yürüyüş yapın, sahil kenarında oturup çay için yada barlardan birine girin.

SAFRAN
09-06-2006, 23:56
Kent tarihleri toplumsal serüvenlerin aynalarıdır. Bu açıdan M.Ö.3 yy'da İranlı prenses Amastris'in Batı Karadeniz'de küçük bir yarımada üzerinde kurduğu Hellenistik üsluplu kentle, 1930'larda Türkiye tuizminde öncülüğü yakalayan köy görüntülü Amasra arasındaki tarihsel sürecin esitleri gerçekten çarpıcıdır. Bir başka Roma İmparatorluğu'nun Bithynia-Pontus prokonsülü Pliny'nin "güzel ve muhteşem"; Bizanslı tarihçi Niketas'ın "dünyanın gözü", İstanbul Fatihi II. Mehmed'in "çeşme-i cihan" olarak nitelendirdikleri Amasra'yı, Latin ozan Catllus'un "Gemilerin Pontus Amastrisi'nde ıslanan kürekleri" dizesinde bulmak; 1900'lere uzanıp Ernest Von der Nahmer'in, doğanın ve tarihin kucağına gizlenmiş bu sönük kasabayı bir Alman efsanesindeki "Dikenli küçük gül"e benzetişinin veya İsmail Habip Sevük'ün aynı manzara karşısında "Görsen yazık dersin; görmesen yazık edersin! " deyişinin nedenlerini, kentin bugünkü durumuna baıp yorumlamaksa, kuşkusuz tarihin güzel tadını yakalamaktır. Bu kitap, meraklıları ya da tatillerini bu kıyı kasabasınde geçirmek isteyenler için bir kent romanı; Amasra'nın gezilip görülecek köşeleri için de bir rehberdir


Amasra'da gezilecek yerler

Gezinti :::: Çekiciler Çarşısı
Amasra;ya gelip de bu çarşıyı duymayan gezmeyen yoktur. Çarşının özelliği geleneksel ağaç işlerinin geçmişten bugüne kadar en başarılı şekilde sergilemesidir. Tahtadan Masaj aletlerinden oyunlara, tablolardan duvar yazılarına, anahtarlıklara aklına bile gelmeyecek bu da tahtadan yapılır mı diyeceğiniz türlü türlü eşyalara buradan sadece tahtası fiyatına sahip olabilirsiniz.
Çarşının uzunluğu 100 metre civarındadır ve düz bir şerit halindedir. Dükkanların arkasında eşyalar üretilir, desenlenir ve vitrine sizlerin beğenisine sunulur.

Geçmişten bugüne kadar Çekiciler Çarşısı çeşitlerini artırarak dimdik ayaktadır ve sizi hoş tahta kokusunun içine davet etmektedir.



Gezinti :::: Değirmen Azı
Çıkarsanız Felengit;ten canınız macera çekerse ya da duş alma ihtiyacı hissederseniz direk büyük limana yönelmeyin. Kıyı şeridini izleyerek Amasra;ya doğru yol alın. Küçük bir plaj göreceksiniz içeriye doğru sinsice oluşan küçük bir koy üzerinde. Teknenizi bağlayın ve Camel Tropic ;e hazırlanın. Dalın ormanın içine.
Önce karşınıza ağaçlardan yapılmış dar bir köprü çıkacak bu aşamayı zarar görmeden geçmeniz gerekiyor. Bu aşamayı geçebilirseniz biraz ileride otların arasında sizi patika bir yol bekliyor olacak. Bu yol doğa sizi içine bekliyor anlamına gelmektedir. Fotoğraf makinelerinizi hazır edin ve dalın ormanın içine. Biraz ileride sizi küçük bir kulübe ve arkasında da küçük bir şelale bekliyor vaziyettedir. Şelale Küçüktür ama duş için yeterlidir. Buz gibi dağ suyu... ama inanın berraklığı içinizi ısıtacak ve üşüdüğünüzü bile hissetmeyeceksiniz.

İşiniz bitince biraz daha yürüyün ve çalıların arasından sağa sapın. Orada küçük bir dere göreceksiniz. Kayaların üzerinden akan berrak bir dere. Eğer tam düşündüğüm zamanda iseniz , elinizi uzatın ve bir helikopter sineği bekleyin emin olun görünce elinize konacaktır. Sakın sineğin harika renklerine dalıp vaktinizi harcamayın yukarı tırmanmamız uzun sürecek.

Artık gerisi size kalmış yukarıda hoş engeller harika görüntüler sizi bekliyor olacak. Yer yer kaynak suları sağda ve solda yer alıyor. Doğanın size verdiği suya ilk dokunan siz olacaksınız ve onu buz gibi içmenin zevkini tadacaksınız. Yer yer küçük şelalelere de rastlama şansınız var keyfini çıkarın.

Geri dönüş yolunuz oldukça basit kara yoluyla geldiğiniz yolu takip edin tekneye varınca düz bir şekilde plaja doğru yol alın kendini büyük limanda bulacaksınız.



Gezinti :::: Büyük Liman
Amasra;nın ticari bakımdan en önemli bölgesidir. Kömür ihracatı buradan sağlanır ve gelen turistik ve ticari gemiler burada demir atarlar. KAYRA (Karadeniz Yat Rallisi) nın de yarış esnasında uğradığı yer de burasıdır. Midye çıkartmak istiyorsanız dalga kıranların olduğu bölgede (Mendirek), istiridye çıkartmak istiyorsanız limanın uzantısında bulunan plajı kullanabilirsiniz. Plaj diğer plajlara oranla çok küçüktür bu nedenle rağbet azdır fakat metre kareye düşen insan sayısı oldukça fazladır.
Halk mendireği akşamları yürüyüş amacıyla kullanılır. Akşam birisini arıyorsanız ilk gideceğiniz yer burasıdır.

Karşı kıyıda sahil güvenlik bulunmaktadır ve el sürülmemiş dalga kıranlarının altında koca midyeler yatmaktadır. Midye uğruna oraya gitmek ne kadar iyi bir fikirdir bunu siz karar verin, askerler bir an arkanızda bitince şaşırmanızı istemem.

Her ne olursa olsun mendirek bir alternatiftir plajda denize girmekten sıkılır mendireğe gidersiniz, midye yemekten sıkılır istiridye için plaja ya da güneşlenmek için farklı bir yere gidebilirsiniz. Amasra;nın en güzel özelliklerinden biri bulunduğunuz yerden sıkılırsanız alternatiflere ulaşmanız yalnızca birkaç dakikanızı alır. Seçiminiz de her zaman ki gibi özgürsünüz.

Gezinti :::: Küçük Liman
Üzerinde denize girebileceğinizi yerler sırasıyla Şantiye, Küçük Plaj, Direkli, Birinci (Mantarlık), İkinci ve Üçüncüdür.
Şantiye Taşlık bir plaja sahiptir. Gidiş yolları pek hoş olmadığı için pek rağbet yoktur ama dalgalı bir günse orada bulunan kayalarda macera yaşayabilirsiniz.

Küçük Plaj burası denize girmek için pek kullanılan yerlerden biri değildir. Yerli halkın tekneleri buradadır.

Direkli ismini üzerinde bulunan kare prizma şeklindeki tarihi direkten alır. Denize girmek içini ideal bir yerdir. Sıkılırsanız farklı bir yere buradan yüzerek ulaşabilirsiniz. Yani deniz eğlencesinin merkezi burasıdır. Denizden istiridye çıkartma şansına burada da sahipsiniz. Dipteki yosunlar denize hoş bir yeşil renk kazandırmaktadır. En asgari 30 cm;den başlayarak kademe kademe doğal atlama sahaları vardır. Burada denize girmekten çok atlama zevki tadılır.

Söz atlamaktan açılmışken Amasra’da heyecan verecek 3 yer vardır. İlki mendirekte H-3 denilen askeri bölgededir. Su çok derindir yani tehlikesi yok denecek kadar azdır. Ama yoktur demiyorum, gerisi size kalmış sağda ve solda kayalar o yükseklik için tehlike içermektedir.

İkincisi direkli karşıya baktığımızda görebileceğiniz kaledir. Kale surları şu ana kadar bilinen en yüksek atlama mekanıdır. Fakat suyun derinliği bence pek güvenli değildir. Üçüncüsü tepede deprem dediğimiz yerdedir. Tehlikesi yok denecek kadar azdır. Su çok derindir ama yükseklik kaleden daha azdır. Burasını hem görmek hem denemeniz bakımından tavsiye edebilirim çünkü gerçekten burası macera kokuyor.

İkinci direkliden bakınca karşıda balkona benzer gördüğünüz mekandır. Kayalıktır bu nedenle oturmak için tavsiye edilmez. Tavsiyem Direkli;den buraya yüzerek gelmeniz eğlenip geri dönmenizdir.

Üçüncü Boztepe;nin ucunda İkinci ile deprem arasında kalan bölümdür. Doğal güzelliği dışında pek bir özelliği yoktur. Açık denize maruz kalması nedeniyle denize girmek için pek kullanılmaz. Burayı kullanarak yukarıda tavsiye ettiğim atlama bölgesine ulaşabilirsiniz.

Gezinti :::: Bedesten
Buraya turistik gezi düzenlendiğini hiç görmedim. Şehrin dışında kalan ve gittikçe ormanlaşan bir bölge. Ara ara tarihi kalıntılar göze çarpıyor ve insan burada bişeylerin yattığını hissediyor. Bir bisikletiniz varsa burada gezinti size hoş gelebilir.
Gezinti :::: Felengit
Anlatırlardı inanmazdım. Bir gün gittim yine inanamadım ama anlatılanlara değil bu doğa harikasının var oluşuna inanamadım. Küçük bir körfez ve körfezi dalgalardan koruyan büyük bir kaya parçası. Kaya parçası kesiyor sanki denizin mavisini, engelliyor körfeze girmesini ama ya ağaçların harika yeşili... Onları kim engelleyecek. Engellenemeyen bu yeşil dağılıyor körfeze ve işte berrak , yem yeşil doğal havuz körfezde.
Felengit;e giden herhangi bir kara yolu yok. Tek yol denizden geçiyor. Büyük Liman’dan tekneyle çıkarsınız 300 metre kadar kuzey-doğu ve işte oradadır tekne, cennete.

Gezinti :::: Tavşan Adası
Köprüden Boztepe;ye giderken sağ tarafa baktığınızda burayı görebilirsiniz. Üzerinde gezilip görülecek pek bir yer yok. Fakat geçmişten kalma bazı kalıntılar üzerinde hala mevcut. Ada üzerinde 4 duvar kalıntıları bulunuyor ve bunun dini bir yapı olduğu söyleniyor tabi bu halkın azından bir bilgi.
Tavşan Adası;nın adı üzerindeki tavşanlardan gelmekte. Tavşanlar bu ada üzerinde özgürlüğün tadını çıkartmaktadırlar. Hım bir de martılar. Martılar da buranın sahiplerinden. Adaya çıkabilirseniz bu iki hayvan türünü ve özellikle yavrularını yakından inceleme imkanı bulabilirsiniz.

Gezinti :::: Boztepe
Üzerinde meteoloji merkezi ve bir miktar ev bulunur. Halkın ağlayan ağaç dediği bir ağa bu tepenin sağ tarafında yer almaktadır. Manzarası her yönden harikadır. Çıkarken sağa dönerseniz Büyük Liman, Hacı Denizi ve Felengit manzaralarını görebilirsiniz. Burada Ağlayan Ağacın hemen altında bir de kafeterya bulunmaktadır. Burada manzarayı seyrederken bir şeyler yudumlayabilirsiniz.
Buradan ayrılıp tepenin yukarı kısmını kullanarak sola yakasına giderseniz halk arasında deprem denen bölgeyi görebilirsin. Bu bölge uçurumu andırır ve deprem de oluştuğu söylenmektedir. Bu bölgeden Küçük Liman;ı ve Şantiye;yi ayrıntılı bir şekilde görebilirsiniz.

Vee ;Gün Batımı; bu konuda bir şey yazamam. Bunu hissetmeniz lazım. Lütfen bu bölgede güneşin batışını bekleyin.

Gezinti :::: Kuşkayası
Kuskayası Yol Anıtı MS 41-54 tarihleri arasında imparatoru Tiberius Germanicus Cladius zamanında doğu eyaletleri inşaat ordusu komutanlığı yaptıktan sonra kayd-i hayat şartıyla bithyria-pontus valiliğine atanan gaius julius aguila tarafından yaptırılmış karayolu dinlenme anıtıdır. Anıt kemerli bir niş içine oyma tekniği ile yapılmıştır. Toga giyimli bir insan figürü ve nişin sağında bir sütün sütünun üzerinde ise kartal motifi bulunmaktadır. Kartal askerlerin sınırsız gücünü temsil etmektedir. İki kitabesi bulunan anıt Anadolu'da yapılmış tek yol anıtıdır.
Gezinti :::: Amasra Kalesi
Küçük Liman;dan Boztepe;ye doğru yol alırken köprüye varmadan yolun sağ tarafında yukarıya doğru uzanan gerek yokuşlar gerekse merdivenler göreceksiniz. Bu yolların her biri sizi kalenin içine götürür. Kale özelliği tam olarak bile yukarıda Cenevizlilerden kalma bir kilise ve surlarda birçok figür halen daha belirgin bir şekilde durmaktadır.
Burada gözünüze çarpan ilginç. olaylardan biri de yerli halkın ayakkabıları değerlendirme şeklidir.

Kalenin dört bir köşesini de kullanarak Amasra;nın manzaralarını farklı perspektiflerden görebilirsiniz.

Yolun sonuna geldiğinizde Büyük Liman;ı göreceksiniz. Depremler nedeniyle surlarda oluşan yarıkların arasından taş bir merdiven inmektedir burayı kullanarak Mendireğe inebilirsiniz. Size tavsiyem aşağı indiğinizde yukarı bakıp o görkemi fotoğraflarınıza yansıtmanızdır



BARTIN - AMASRA MÜZESİ VE TARİHÇESİ


Amasra'nın antik bir yerleşim merkezi olması ve tarihi eser açısından zengin olması nedeniyle burada bir müze kurulması zorunlu hale gelmiştir.

Şair-yazar Tahir Karaoğuz'un öncülüğünde Amasra'ya bir müze kurulması için uzun yıllar uğraşılmıştır. Nihayet 1955 yılında ilk müze kurularak, Belediye binasında bir küçük salonda faaliyete geçmiştir. Müze 1969'da eski ilkokul binasına taşınmıştır. Ancak Amasra'ya yeni bir müze yapılması ihtiyacı doğmuştur. İnşasına 1884'te Bolu mutasarrıfı İsmail Kemal Bey tarafından başlanan, ancak yarım kalan Bahriye mektebi 1975 yılında Bakanlığımızca satın alınarak 1976'da tamamlanmıştır. 30.01.1982 tarihinde onarımı tamamlanarak ziyarete açılmıştır. Müze tek katlı olup burada 2'si arkeolojik, 2'si etnografik olmak üzere, 4 teşhir salonu bulunmaktadır. Teşhir salonlarındaki eserlerin büyük bölümü Amasra ve yakın çevresinden derlenmiştir.

1 Nolu Arkeolojik Eser Salonu: Helenistik, Roma, ve Bizans dönemine ait küçük buluntular sergilenmektedir. Mezarlarda ele geçen pişmiş toprak ve cam koku, gözyaşı şişeleri, altın ve bronz süs eşyaları, ayrıca denizden çıkarılan çeşitli tipte amphoralar, testiler sergilenmektedir. Yine aynı çağlara ait bronzdan heykelcikler, bilezikler, olta iğneleri, haçlar, silahlar, kandiller ve kaplar sergilenmektedir. Bunların yanı sıra Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait altın, gümüş ve bronzdan sikkeler de teşhir edilmektedir.

2 Nolu Arkeolojik Eser Salonu: Bu salon tamamen Helenistik, Roma, Bizans ve Ceneviz dönemlerine ait mermer eserlere ayrılmıştır. Bu salonda heykeller, heykel başları, mezar stelleri, kabartmalı çeşitli mimari parçalar sergilenmektedir.

1 Nolu Etnografik Eser Salonu: Geç Osmanlı dönemine ait küçük eserler sergilenmektedir. Bunlar arasında bakır mutfak kapları, silahlar, yazım takımları, şamdanlar, mühürler, kantarlar, seramikler ve yüzükler ile Amasra yöresine özgü ağaç çekicilik sanatını yansıtan kaplar sergilenmektedir.

2 Nolu Etnografik Eser Salonu: Geç Osmanlı Devrine ait yörenin giyim-kuşam zevkini yansıtan giysiler, gümüş süs eşyaları sergilenmektedir. Bu salonda yine aynı döneme ait yatak ve yastık örtüleri, Kuran-ı Kerimler, halılar, keseler, ve eski duvar saatleri sergilenmektedir. Ayrıca müzenin koridorunda 1852 tarihli saray matbaasında basılmış bir Akdeniz haritası sergilenmektedir. Müzenin bahçesinde de Helenistik, Roma, Bizans, Ceneviz ve Osmanlı dönemine ait taş eserler sergilenmektedir.

hotti.76
10-06-2006, 00:08
hocam amasra ZOnguldak,ın degilmi
saygılar güzel caps ve güzel makaleler
bravoooooooooooooo

SAFRAN
10-06-2006, 00:13
amasra bartın iline baglı safranbolu ve karabük e 113 km dir karayolu ile

hotti.76
10-06-2006, 00:46
bartın,da ewelden Zonguldak,a baglıydı demi hocam

SAFRAN
10-06-2006, 00:53
bartın,da ewelden Zonguldak,a baglıydı demi hocam
KARABÜK VE BARTIN zonguldak iline bağlıydı

davutkorucu
11-06-2006, 10:44
tarihi evler

davutkorucu
18-06-2006, 04:23
Tarİhİ Evler