Orijinalini görmek için tıklayınız : 15/01 Ekonomi Haberleri
Maliye Bakanlığı denetim birimleri, finans kesimine yönelik denetimlere bu yıl da devam edecek. Son dönemde satışlarda tam bir patlama yaşanan emlak sektörü de mercek altına alınıyor.
Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu ile Gelir İdaresi Başkanlığı Gelirler Kontrolörlerinin geçen yılın ikinci yarısında başlattığı finans denetimleri için yeniden bankaların kapısı çalınacak. Bu ay içinde bankalardan, 2005'de 500 bin YTL'nin (500 milyar TL) üzerindeki çek, havale ve EFT işlemi bulunanların listesi istenecek.
Gelen listeler, Şubat ve Mart aylarında Gelir İdaresi Başkanlığı ile Hesap Uzmanları Kurulu'nun Bilgi İşlem Merkezi'nde değerlendirilecek. Yapılacak risk analizleri sonucunda, durumları şüpheli bulunan işlem sahipleri, hesap uzmanları ve gelirler kontrolörlerince denetime tabi tutulacak.
2005 SONUÇLARI ORTAYA ÇIKIYOR
Bu arada Hesap Uzmanları Kurulu Başkanı Mahmut Vural, geçen yılki risk analizlerinin ardından 6 bin 398 kişi hakkında başlatılan incelemenin bu yılın ilk çeyreğinde sonuçlandırılacağını bildirdi.
Finans denetimlerinin başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerde yoğunlaştırıldığını belirten Vural, “Çek, havale ve EFT denetimleri ile para hareketlerinin yoğun olduğu geniş bir alanı görme imkanı buluyoruz. Malın izi kalmıyor ama paranın izi kalıyor” dedi.
Hesap uzmanlarının finans kesimine yönelik bu çalışması sırasında, 2003 yılında 96 bin gerçek, 68 bin tüzel kişinin 500 bin YTL'nin üzerinde çek, havale ve EFT işlemi olduğu ortaya çıkmıştı. Söz konusu tutarın üzerinde işlem yapanların sayısı, 2004 yılı listelerinde de 150 bin gerçek ve 86 bin tüzel kişi olarak yer almıştı.
Değerlendirmeler sırasında bunların bir kısmının kamu kuruluşlarına ait olduğu belirlenmiş ve kapsam dışında bırakılmıştı. Analiz sonucunda 6 bin 398 kişi hakkında ise inceleme başlatılmıştı. Bu kişilere ait hesap sayısı 18 bin, bu hesaplardaki işlem hacmi de 100 milyar YTL olarak tespit edilmişti. İncelemelerde, kağıt üzerinde patron görünen odacı ve çaycılara ulaşılmış, İstanbul'da, banka kayıtlarında adına 52 milyon YTL'lik (52 trilyon TL) işlem yapılan bir ofisboy bulunmuştu.
SIRA EMLAK SEKTÖRÜNDE
Öte yandan Maliye Bakanlığı'nda vergi incelemelerinin büyük bölümünü gerçekleştiren Hesap Uzmanları Kurulu, finans kesiminin ardından gayrimenkul piyasasına yönelecek.
Son 1.5 yıllık dönemde 700-800 bin, hatta 1.5 milyon YTL'lik konutların daha proje aşamasında maket üzerinden satıldığı emlak sektörü, hesap uzmanlarınca kapsamlı bir incelemeye tabi tutulacak. Sektöre yönelik denetim öncesi başta İstanbul olmak üzere emlak satışlarının fazla olduğu iller için Vergi İstihbarat Merkezi'ne gelen tapu kayıtları üzerinde bir ön tarama yapılacak. Ardından da mega konut projelerine imza atan büyük firmalara öncelik verilerek, tüm alım satımlar mercek altına alınacak.
Alıntı hurriyet.com.tr
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Türk firmalarının, Irak'tan alacaklarının 1 milyar doları aştığını belirterek, Türk firmalarının alacaklarının ödenmemesi durumunda 21 Ocak'tan itibaren Irak'a petrol ürünleri sevkıyatının duracağını bildirdi.
Tüzmen, yaptığı açıklamada, Irak'ın petrol ürünleri ihtiyacının önemli bir bölümünün, 2003 Haziran ayından itibaren Türk firmalarınca karşılandığını ifade ederek, Türk firmalarının son 2 yılda gerçekleştirdikleri petrol ürünleri sevkıyatlarının 10 milyon tona ulaştığını belirtti.
Kurşunsuz benzin, motorin, jet yakıtı ve LPG'den oluşan Irak'a yönelik petrol ürünleri sevkıyatının daha çok transit ticaret kapsamında Türk firmaları tarafından ve Türk nakliye araçları kullanılarak yapıldığını ifade eden Tüzmen, şunları kaydetti:
“Irak Devlet Şirketi Somo, firmalarımızdan yapılan petrol ürünleri alımlarında, Irak'taki depolama tesislerine sevk edildikten sonra bedelinin satıcının hesabına transfer edilmesi gibi bir yöntem uygulamaktadır. Geçen yıl firma alacaklarının, 2 kez çok yüksek düzeylere çıkması üzerine yaptığımız girişimler sonucunda ödemeler yapılmıştır. Ancak firmalarımızın alacakları yeniden artmaya başlamış, şu anda 1 milyar doları aşmıştır. Gerekli tedbirler alınmadığı takdirde alacak miktarının hızla artmaya devam edeceği görülmektedir.”
Kurban Bayramı dolayısıyla Irak vatandaşlarının enerji darboğazı yaşamamaları için petrol ürünleri sevkıyatının devam ettirildiğini belirten Tüzmen, “Irak'ın, Türk firmalarının petrol ürünleri ihracatından doğan alacaklarının ödememesi halinde firmalarımız, 21 Ocak tarihi itibariyle dolum tesislerinden sevkıyatları durdurma kararı almış bulunmaktadır. Irak makamları daha önce yaptığımız anlaşmanın gereğini yerine getirmeli ve alacakları bir an önce ödemelidir. Bundan sonraki sevkıyatlar için de anlaşma hükümleri hiçbir tartışmaya yol açmayacak şekilde uygulanmalıdır” dedi.
Alıntı hurriyet.com.tr
Kuveyt Emiri Şeyh Cabir El Ahmed El Sabah'ın ölümü üzerine, Kuveyt'in petrol politikasının değişmeyeceği bildirildi.
İsmini vermek istemeyen bir yetkili Reuters'a yaptığı açıklamada, Kuveyt'in petrol politikasının değişmeyeceğini, OPEC ile üreticiler ve tüketicileri konusunda işbirliğinin süreceğini belirtti.
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) 4. büyük üreticisi konumunda olan Kuveyt, günde yaklaşık 2,68 milyon varil petrol pompalıyor. Kuveyt, dünya petrol rezervinin yüzde 10'unu kontrol ediyor.
Alıntı hurriyet.com.tr
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Zafer Çağlayan, Ankara'nın başkentin sanayisinden, hızla sanayinin başkenti olma yolunda ilerlediğini söyledi.
Çağlayan, Ankara'nın sanayileşmesi ile ilgili soruları yanıtlarken, Ankara Sanayi Odası'nın, Türkiye sanayisinde gerek firma sayısı itibariyle, gerek yarattığı katma değerle, gerek ihracatla, istihdamla ve üretim çeşitliliği ile Türkiye'nin 3. büyük sanayi odası olduğunu belirterek, İstanbul Sanayi Odası'nın her yıl yaptığı 500 büyük firma sıralamasında ortalama 30 firmanın, Ankara firması olduğunu kaydetti.
Ankara sanayisinin, Türk sanayisinde çok önemli bir yere geldiğini anlatan Çağlayan, “Savunma sanayi, yazılım sektörü (bilişim), elektronik sektörü, elektrik sektörü, ahşap ve metal işlerinde şu anda Ankara, Türkiye'de bir numara” dedi.
ANKARA SANAYİSİNİN FOTOĞRAFI
Çağlayan, 1. Organize Sanayi Bölgesi'nin 4 milyon metrekarelik bir alandan oluştuğunu ve 195 fabrikanın bulunduğunu kaydederek, bölgenin gelişme sahasının ise yaklaşık 1 milyon 750 bin metrekare olduğunu söyledi. Yatırımlar tamamlandığında gelişme sahası ile beraber 5 milyon 750 bin metrekarelik bir alanda 270 fabrika olacağını ve şu anda yaklaşık 20 bin olan istihdamın 30 bine yükseleceğini söyledi.
Temelli'de 2. Organize Sanayi Bölgesi'nin ASO tarafından yapıldığını ifade eden Çağlayan, bölgenin alt yapı çalışmalarının devam ettiğini ve toplam 6 milyon 200 bin metrekarelik bir alanı kapsadığını anlattı. Çağlayan, sene sonunda fabrika inşaatlarının başlayacağını ve 18 ayda tamamlanacağını bildirdi.
Şu anda, 2. Organize Sanayi Bölgesi'nin tek kuruş devlet yardımı almadan tamamen sanayicinin kendi finansmanı ile yapıldığını vurgulayan Çağlayan, “Yaklaşık 100 trilyon civarında para sadece alt yapıya harcanacak, burada 300 fabrika olacak. Sanayiciler, fabrika inşaatına ve içindeki makine teçhizatına 3 milyar dolarlık bir harcama yapacak” diye konuştu.
Çağlayan, yine Temelli'de 4 milyon 500 bin metrekarelik bir alanda 3. Organize Sanayi Bölgesi'nin kurulacağını da bildirirken, Temelli'de ASO tarafından 5 milyon 200 bin metrekarelik Anadolu Serbest Bölgesi'nin kurulduğunu, TOBB Üniversitesi ile beraber 1 milyon 200 metrekarelik de teknoloji bölgesinin kurulacağını anlattı.
Temelli'de 5 milyon metrekarelik Başkent Organize Sanayi Bölgesi ile 3 milyon metrekarelik Anadolu Organize Sanayi Bölgesi'nin de kurulacağını anlatan Çağlayan, “Sadece Temelli'de toplam 25 milyon metrekarelik bir alanda Ankara Sanayi Havzası oluşturuluyor” değerlendirmesinde bulundu.
“ANKARA SANAYİ HAVZASI'NDA 100 BİN KİŞİ İSTİHDAM EDİLECEK”
Bu alanın Türkiye'nin çoğu il merkezinden daha büyük bir alan olduğunu kaydeden Çağlayan, yatırımlar tamamlandığında bu bölgede toplam 100 bin kişinin istihdam edileceğini bildirdi. Çağlayan, havzanın bir kaç yıl içinde tamamlanacağını da kaydetti.
ASO Başkanı Çağlayan, şu anda Ankara'nın, Türkiye'nin toplam 73.4 milyar dolarlık ihracatının 2 milyar dolarlık kısmını gerçekleştirdiğini belirterek, “İstihdam da ise sadece ASO'nun 3 bin üyesi 400 bin kişi istihdam ediyor” dedi.
Ankara'da sanayi, sanayinin altyapısı, kamu ve üniversitelerin bulunduğunu kaydeden Çağlayan, “Bunların hepsini birleştirdiğimizde iyi bir senkranizasyon, iyi bir uyum içinde Ankara sanayisi hızla ilerliyor” diye konuştu.
Alıntı hurriyet.com.tr
Milli Piyango İdaresi, sayısal oyunlarda sahteciliğin önüne geçebilmek için çalışma başlattı.
Renkli fotokopi çekilerek yapılan sahteciliğin ülke çapında yaygınlık kazanması üzerine, sayısal oyun kuponlarının fotokopiye duyarlı hale getirilmesine karar verildi.
Bu çerçevede, sayısal oyun kuponları üzerindeki kurum amblemi 'MP' fosforlu hale getirilecek. Oyun kuponunun, renkli fotokopi ile çoğaltılması durumunda bu amblem siyah renge dönüşecek. Böylece vatandaşlar, sahte kupon ile gerçek kuponu kolaylıkla ayırt edebilecek.
“SEYYAR SATICIDAN KUPON ALMAYIN”
Milli Piyango Genel Müdürlüğü yetkilileri, sahte kuponlar nedeniyle aralarında ünlü isimlerin de bulunduğu çok sayıda vatandaşın mağdur olduğunu belirttiler.
Yetkililer, kendilerine ulaşan şikayetlere göre, fotokopi ile çoğaltılan sahte oyun kuponlarının, daha çok iskele, otobüs terminali, gar, boğaz köprüsü girişi gibi kalabalık mekanlarda seyyar satıcılar tarafından satıldığını ifade ettiler.
Fosforlu MP amblemi taşıyan Sayısal Loto, On Numara ve Şans Topu kuponları piyasaya sürülünceye kadar vatandaşların bu tür yerlerden hazır kupon almamalarını isteyen yetkililer, makinelerin bulunduğu bayilerin tercih edilmesini önerdiler.
VERGİLER, SAYISAL LOTO'YU VURDU
Bu arada, şans oyunları vergisinin artırılması sayısal oyunları olumsuz etkiledi. Özellikle 2005 yılı başında bu vergide yapılan artışın kupon fiyatlarına yansıması sonucunda, sayısal oyunlara talepte büyük düşüş meydana geldi.
Bundan en fazla etkilenen oyun da Sayısal Loto oldu. 2004 yılının 10. haftasında 23 milyon 943 bin 174 kolon Sayısal Loto oynanırken, bu rakam 2005 yılının 10. haftasında 16 milyon 341 bin 894 olarak gerçekleşti.
Aynı şekilde 20. haftada 2004 yılında 22 milyon 597 bin 735, 2005 yılında ise 15 milyon 924 bin 901 kolon dolduruldu.
2004 yılının 30. haftasında 21 milyon 706 bin 886 kolon yatırılırken, 2005 yılının aynı döneminde bu rakam 16 milyon 7 bin 921 kolona geriledi.
Sayısal Loto'da, 2004'ün 48. haftasında 32 milyon 815 bin 661 kolon, 2005 yılında ise 17 milyon 406 bin 911 kolon oynandı.
2004 yılında 51 haftalık dönemde Sayısal Loto'da 1 milyar 448 milyon 883 bin 550 olan toplam kolon sayısı, 2005'te 1 milyar 19 milyon 490 bin 551'e geriledi.
Böylece geçen yıl 51 haftalık dönemde Sayısal Loto'da doldurulan kolon sayısında yaklaşık 430 milyonluk düşüş meydana geldi. Kolon sayısında yüzde 30 azalmaya rağmen vergi artışı ve buna bağlı kolon ücretine yapılan zam nedeniyle toplam hasılatta fazla değişiklik olmadı. 2004 yılında 383 milyon 124 bin 108 YTL olan hasılat, 2005 yılında 384 milyon 624 bin 51 YTL olarak belirlendi.
Alıntı hurriyet.com.tr
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, bankalara olan kredi kartı ve tüketici kredisi borçlarını zamanında ödemedikleri için karalisteye alınanlarla ilgili olarak getirilen afla "825 bin kişinin ekonomiye kazandırıldığını" ileri sürdü.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, bankalara olan kredi kartı ve tüketici kredisi borçlarını zamanında ödemedikleri için karalisteye alınanlarla ilgili olarak getirilen afla "825 bin kişinin ekonomiye kazandırıldığını" ileri sürdü.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın hazırladığı "3 Yılda Ne Yaptık" isimli raporda hükümetin ve Bakanlığın üç yıllık çalışmalarıyla ilgili bilgi verildi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da "Kalkınmanın Temeli Sanayi ve Ticarettir" başlıklı bir sunuş yazısı yer alan raporda, ekonomik krizler nedeniyle borcunu ödeyememiş ya da ödese bile Merkez Bankası risk kayıtlarına alındığı için "çek karnesi verilmeyen ve kredi kullandırılmayan" girişimcilerin yaşadıkları zorluklardan kurtarmak ve yeniden ekonomiye katkı sağlar hale getirmek amacıyla çıkarılan sicil affından 825 bin kişinin yararlandığı bildirildi. Raporda " 825 bin kişi ekonomiyea kazandırıldı" denildi.
"FAHİŞ FAİZİN ÖNÜNE GEÇİLDİ"
Raporda son günlerde yeniden tartışma konusu olan kredi kartı borçlarıyla ilgili olarak, önceki yıllarda uygulamaya konulan temerrüt faizi indirimine de dikkat çekildi. Son yıllarda en büyük tüketici mağduriyetinin bankacılık sektöründe görüldüğü belirtilen raporda, kredi kartı kullanımının artmasıyla birlikte 180 bin civarında tüketicinin, yaşadığı ağır bunalımın giderilmesine yönelik olarak, temerrüde düşymüş kredi kartı borçları için temerrüt faiz indirimi ve 12 taksitte geri ödeme olanağı getirildiği vurgulandı. Uygulamadan 120 bin civarında tüketicinin yararlandığı ifadte edilen raporda, "Yine aynı şekilde kredi ve kredi kartlarını düzenleyen sözleşmelerde taraflarca belirlenen temerrüt faizi oranı sınırlanarak bu oranın akti faiz oranının yüzde 30 fazlası olabileceği hükmü getirildi. Böylece bankaların keyfi fahiş temerrüt faizi uygulamalarının önüne geçildi" denildi.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun ise rapora yazdığı sunuş yazısında, iktidarda bulundukları üç yılda bozulmuş olan siyasi istikrarı düzelttiklerini ve sosyal barışı sağladıklarını ileri sürdü. Coşkun, döviz, faiz, borsa üçgeninde çırpınan ekonominin ülke gerçeklerine uygun politikalarla üretim, yatırım, ihracat seferberliğine dönüştürüldüğünü kaydetti.
Ekonomik darboğazların aşılması ve sürdürülebilir ekonomi için itici gücün sanayi ve ticaret olduğunu vurgulayan Coşkun, son 3 yıl içinde iş dünyasına çok büyük kolaylıklar getirildiğini vurguladı.
Alıntı hurriyet.com.tr
Türkiye'nin en büyük sorunlarından olan işsizlikte, 2008'e kadar iki milyona yakın istihdam sağlanacak olmasına karşılık, işsizlik oranı pek değişmeyecek.
2006-2008 dönemini kapsayan 3 yılda yaklaşık 1.7 milyon yeni istihdam sağlanacak, ancak yine de işsizlik oranı pek değişmeyecek ve 2008 yılında yüzde 9.6 seviyesinde gerçekleşecek.
Devlet Planlama Teşkilatı verilerinden yaptığı derlemeye göre, 2002 ve 2003 yıllarında önemli oranda üretim artışı gerçekleşmesine karşın istihdamda artış kaydedilemedi.
Ancak, 2004 yılının ikinci çeyreğinden itibaren istihdam artışı başladı, 2004 yılı genelinde istihdamın büyüme esnekliği uzun dönem değerine yaklaştı. Böylece yüzde 8,9 oranında üretim artışına paralel olarak istihdam yüzde 3 oranında arttı.
Bu gelişmede, 2002 ve 2003 yıllarında sanayi sektöründe kaydedilen verimlilik artışlarının doyma noktasına erişmesi, 2003 ve 2004 yıllarında gerçekleşen yüksek oranlı özel kesim sabit sermaye yatırım artışlarının gecikmeli olarak istihdama yansıması ve kapasite kullanımında sınıra yaklaşılması etkili oldu ve 2004 yılında sanayi sektöründe yüzde 3,7 oranında istihdam artışı kaydedildi.
İSTİHDAMDA GEÇEN YIL
2005 yılının ilk yarısında istihdamda oldukça yüksek oranlı bir artış kaydedildi. İlk çeyrekte yüzde 4,8 oranındaki üretim artışına karşılık yüzde 4,7 oranında istihdam artışı, ikinci çeyrekte ise yüzde 4,2 oranındaki üretim artışına karşılık yüzde 2,4 oranında istihdam artışı gerçekleşti.
Üçüncü çeyrekte istihdamın sektörel yapısı incelendiğinde, tarım dışı sektörlerdeki yüksek oranlı istihdam artışlarının tarım istihdamında gözlenen 1,23 milyon kişilik azalmayı, ancak telafi ettiği görülüyor. Bu nedenle, üçüncü çeyrekte toplam istihdamda artış sağlanamadı. Dolayısıyla, istihdam yapısında, verimliliği düşük tarım sektöründen verimliliği yüksek ve düzenli gelir sağlayan sektörlere doğru olumlu bir değişim olduğu görülüyor. Bu gelişmelere bağlı olarak 2005 yılı genelinde yüzde 2 oranında istihdam artışı bekleniyor.
ÖNÜMÜZDEKİ 3 YILDA NE OLACAK?
2006-2008 döneminde istihdamın büyüme esnekliğinin uzun dönem ortalamasında seyretmesi, böylece yıllık ortalama istihdam artışının yüzde 2,5 olarak gerçekleşmesi ve 1,7 milyon yeni istihdam yaratılması öngörülüyor.
Bu gelişmelere bağlı olarak, işsizlik oranının 2005 yılında yüzde 9,8 seviyesine gerilemesi ve 2006-2008 dönemi boyunca sınırlı ölçüde azalması planlanıyor.
2008 yılında istihdamın, geçen yılki 22 milyon 225 bin kişilik seviyesinden 23 milyon 934 bin kişiye çıkması bekleniyor.
Alıntı hurriyet.com.tr
Kuş gribiyle ilgili gelişmeler, tavuk döner satışlarını olumsuz etkiledi.
İzmit'te et ve tavuk döner satışı yapan bir restoranın ortaklarından Adem Karaduman (24), AA muhabirine yaptığı açıklamada, kuş gribi söylentileriyle tavuk döner satışlarında büyük düşüş yaşandığını belirterek, “Günde 120-130 kilogramlık tavuk döner satışımız, kuş gribi söylentileriyle 35-40 kilograma geriledi” dedi.
İşletmelerinin sürekli müşterilerinde bir azalma olmadığını ifade eden Karaduman, şöyle konuştu:
“En ufak olumsuzluğu bile kabul etmeyen bir sektörde hizmet veriyoruz. Müşterilerin geneli, kırmızı, beyaz et ayrımı yapmadan ürünlerin tümüne aynı tavrı sergiledi. Kullandığımız, bizim için en uygun olan ürünü müşterilerimize sunduğumuz, tanınmış markaların etlerini tercih ettiğimiz için sürekli müşteri potansiyelinde eksilme olmadı.”
TAVUK ETİ SATIŞINDAN ÇEYİZCİLİĞE...
Zonguldak'ın Çaycuma İlçesi'nde de bir esnaf, kuş gribi nedeniyle tavuk ürünlerine talebin azalması üzerine 19 yıldır tavuk eti satışı yaptığı işyerini çeyizci dükkanına dönüştürdü.
İlçedeki İnönü Mahallesi'nde faaliyet gösteren Ertürk Tavukçuluk sahibi Salih Ertürk, ülke genelinde kuş gribi şüphesinin yaygınlaşmasından dolayı iş yapamayınca, zarar etmemek için tavuk eti yerine çeyiz ürünleri satışına başladı.
Tavuk satamadığından borçlarını ödeyemez duruma geldiğini anlatan Ertürk, şöyle dedi:
“Dükkanımdaki talep edilmeyen tavuklar bozulduğundan imha etmek zorunda kaldım. İş değişikliğine gitmek zorunda kaldım. Henüz, işyerimin adını bile değiştirmedim. Tabelamda (tavuk, kanat, but, yumurta) yazmasına rağmen battaniye, gecelik ve yatak örtüsü gibi ürünleri satıyorum. Umarım, tavuk sektörü bu sıkıntıyı çabuk atlatır da ben de eski mesleğime geri dönerim.”
Alıntı hurriyet.com.tr
Powered by vBulletin® Version 4.2.5 Copyright © 2024 vBulletin Solutions, Inc. All rights reserved.