PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Küresel ısınma hastalıkları!



freestar
18-05-2007, 15:11
Dünyanın felaketi olarak gösterilen küresel ısınma insan sağlığını da etkiliyor. Depresyona neden olan küresel ısınma eski salgın hastalıkları da hortlatacak gibi görünüyor.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nden Prof.Dr.Günhan Erdem, aşırı sıcaklığın insanlar ile hayvanların davranışlarında değişikliklere neden olacağını belirtiyor.

Sıcaklığın artmasıyla uykusuz kalan insanlarda huzursuzluk ve depresyonun ortaya çıkabileceğini vurgulayan Erdem, ''Huzursuzluk ve depresif yansımalar vücudun bağışıklık sisteminde bozulmalara neden olur'' dedi.

Erdem, sıcaklık düzey ve döneminin uzamasına bağlı olarak ekolojik şartların da değişeceğini, bakterilerin üreme, yaşama ve daha geniş alanlara yayılabilecekleri uyarısında bulundu.

Salgın hastalık tehlikesi!

Küresel ısınma nedeniyle tatlı su kaynakları azalma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu durum geniş çaplı enfeksiyonların ortaya çıkmasına neden olacak.

Enfeksiyonların genişlemesi ile sürelerinin uzamasının bakteri ve virüslerin ilaçlara olan direnç mekanizmalarını değiştirebileceğini ifade eden Erdem, ''Kullanılan antibiyotikler belki etkisiz kalabilir. Küresel
ısınmanın sonuçları çok daha tehlikeli boyutlara ulaşabilir'' diye konuştu.

Prof. Dr. Erdem, bu nedenle yeni antibiyotik bulma arayışının ortaya çıkabileceğine, ısınmanın etkisiyle çevre kirliliğinin şimdikinden daha fazla artabileceğini, bunun da kolera ve tifo gibi hastalıkların nedeni olabileceği uyarısında bulundu.

freestar
18-05-2007, 15:12
Eğer böbrek taşınız varsa ya da hayatınızın bir döneminde böbrek taşı düşürdüyseniz yapmanız gereken ilk iş, bir dahiliye ya da üroloji uzmanına gitmektir. İdrar testiniz ve özellikle de düşürdüğünüz taşın analizi yapılabildi ise bu sonuçlar sizin nasıl beslenmeniz gerektiği konusunda ışık tutacaktır.



Tartışmalı olan konu kalsiyum tüketiminin nasıl olacağıdır. Çünkü kalsiyumun eksikliği de fazlalığı da kalsiyum oksalat taşı oluşumunu farklı mekanizmalarla etkiler. Bu sebeple genel yaklaşım idrarda kalsiyum miktarı fazla ise kalsiyum alımını azaltmak, oksalat miktarı fazla ise de oksalat kaynaklarını azaltmak ve kalsiyum tüketimini arttırmak şeklindedir.



Sonuç olarak böbrek taşınız varsa diyetiniz doktorunuz tarafından düzenlenmelidir. Eğer ne taşınız olduğu hakkında bir fikriniz yoksa bu kaynakları dengeli tüketmeyi tercih edin. Her zaman denge!



Günde en azından 8 bardak su içilmelisiniz. Çıkardığınız idrarın rengi size günlük su tüketiminizin yeterli olup olmadığı konusunda bilgi verir. Eğer idrar renginiz koyu ise az su içiyorsunuz, eğer renk açık ise yeterli su içiyorsunuz demektir.



Yetersiz su tüketimi hem taş hem de idrar yolu enfeksiyonu oluşumunu kolaylaştıran faktörlerdendir.



Su içilmesi ile ilgili önemli noktalardan bir diğeri de günlük sıvı ihtiyacınızı bir ya da iki kerede tamamlamayın. Yani bir kerede yarım ila bir litre su içmeyin.



Alkol, kahve ve çayı az için, unutmayın hiçbir şey suyun yerini tam olarak tutamaz.



C vitamini de oksalat oluşumunu kolaylaştırdığı için C vitamini takviyelerini azaltın.


Fazla miktarda sodyum böbreklerden kalsiyum atılmasını arttırır, bu nedenle sodyum alımını azaltın. Yani yemeklerinizi tuzsuz yemeyi alışkanlık haline getirin. Ayrıca sodanın da önemli sodyum kaynağı olduğunu unutmayın.

Son olarak hayvansal proteinler idrarın asit yükünü arttırıp kalsiyum atılmasını çoğaltırlar. Demek oluyor ki pek çok hastalığın beslenme şeklinde söylediğimiz gibi hayvansal proteinleri mümkün olduğunca az tercih edin.



Böbrekle ilgili hemen her hastalık oldukça sinsi seyreder. Enfeksiyonu, taşı, kisti, fonksiyon yetersizliği… Bu sebeple böbrek taşınız varsa kontrollerinizi lütfen ihmal etmeyin!

freestar
18-05-2007, 15:13
Fare derisinde yeni saç hücreleri çıkaran Pennsylvania Üniversitesi'nden bir ekip, tek bir gen sayesinde saçların uzamasının sağlanabileceğini ortaya koydu.

Saç foliküllerinin bir kez zarar görmesi durumunda, bunların bir daha yenilenmeyeceği düşünülürken, ABD'nin Pennsylvania Üniversitesi'nden bir ekip, tek bir gen sayesinde saçların uzamasının sağlanabileceğini ortaya koydu.

Ekip, yaraların iyileşmesinde önemli bir görevi olan ''wnt'' adlı özel bir genin yeni saç folikülleri üretilmesinde de kilit rol oynadığını belirleyerek, araştırmalarında farelerden aldıkları küçük dış deri tabakası (epidermi) bölümünde kök hücre faaliyetini canlandırdılar ve saç foliküllerinin üremesini sağladılar.

''Wnt'' geninin engellenmesi durumunda, saç folikülü üretiminin durduğunu, ancak canlandırılması durumunda çok sayıda saç folikülü oluşmasının sağlanabileceğini belirten bilim insanları, bulgularının, yalnızca kellik değil, yaraların iyileştirilmesi ve rejenerasyon (yenileme) tedavilerinde de ''yeni bir pencere'' açabileceğini düşünüyorlar. Şimdiye dek hamileliğin ilk aşamalarında cenin tarafından oluşturulan saç foliküllerinin bir daha yenilenemeyeceği düşünülüyordu.