kucer06
20-05-2007, 18:51
Ergenlik çağındaki çocukları tehdit eden uyuşturucu, sigara gibi kötü alışkanlıklarının yanı sıra şimdi de kendine zarar verme alışkanlığı başladı...
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)
UYUŞTURUCUDAN sonra, gençleri tehdit eden başka bir bağımlılık ortaya çıktı. 'Kendine zarar verme', gençler arasında hızla yayılan bir şiddet türü. Araştırmalara göre, gençlerin yüzde 23'ü şiddeti kendilerine yönelterek vücutlarını kesiyor, bedeninde sigara söndürüyor.
Uzmanlar, gençlerin kendilerine yönelik şiddet uygulamalarının altında yatan temel nedenin kendini ifade edememe olduğunu söylüyor. Yeniden Sağlık ve Eğitim Derneği psikologlarından Alper Aksoy ve Doç. Dr. Kültegin Ögel, hazırladıkları 'Kendine Zarar Verme Davranış Raporu'nda liseli çocuklar, sokakta yaşayan çocuklar ve tutukevinde kalan çocukları ayrı ayrı araştırmaya tabi tuttu.
DUVARA YUMRUK
Liseli çocukların yüzde 25.4'ü hayatları boyunca en az bir kere kendini kestiğini, yüzde 9.5'i en az bir kere vücudunda tütün söndürdüğünü ve yüzde 41.4'ü de sinirlendiğinde başını ya da yumruğunu vurduğu için yaralandığını söylüyor. Araştırma sonuçlarına göre, yüzde 50'si kendine zarar verme eylemini ilk kez 13-15 yaşında yaparken, 7 yaşında yaptığını söyleyenlerin oranı yüzde 10. Kendine zarar verenlerin dörtte biri madde etkisiyle yapıyor.
BİR NEVİ İFADE ŞEKLİ
Psikolog Alper Aksoy, ergenlerde kendine zarar verme davranışının dürtüsel olduğunu söylüyor. Gençlerin kendilerini ifade edemedikleri için içlerine attıkları bazı şeyleri kendilerine zarar vererek dışarıya çıkarttıklarını anlatan Aksoy, 'Öfkelerini böyle yansıtıyorlar' dedi.
Psikiyatrist Dr. Ayhan Akçan Öfkeyi yansıtıyor
Dr. AKÇAN gençlerin bu davranışlarını şöyle değerlendirdi: 'Kendine zarar verme, öfkenin içe yansımasıdır. Bunların birçok modeli vardır. Türk halkının yüzde 20'si, kaderci ve arabesk; pasif mazoşist kişilik yapısında. Bizde şiddet kültürü egemen. Öfke bir dürtüdür. İnsanın doğasında olan bir şey. Bunun yatışması lazım, yatışmayınca problem oluşturur. Öfkenin ilkel metodu, insana ve eşyalara yansıtılmasıdır. Bunun bir de kendi içine yansıtılması var. Kendine zarar verme davranışının antisosyal kişilik bozukluğunda devamlılığı olabilir. Devam ederse, cinayete kadar gidebilir. Cinnet kavramı böyle bir şeydir. Bakıyorsun, jilet atmış; ama önce kapı çerçeve kırmış. Tedavisi mümkün.'
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)
UYUŞTURUCUDAN sonra, gençleri tehdit eden başka bir bağımlılık ortaya çıktı. 'Kendine zarar verme', gençler arasında hızla yayılan bir şiddet türü. Araştırmalara göre, gençlerin yüzde 23'ü şiddeti kendilerine yönelterek vücutlarını kesiyor, bedeninde sigara söndürüyor.
Uzmanlar, gençlerin kendilerine yönelik şiddet uygulamalarının altında yatan temel nedenin kendini ifade edememe olduğunu söylüyor. Yeniden Sağlık ve Eğitim Derneği psikologlarından Alper Aksoy ve Doç. Dr. Kültegin Ögel, hazırladıkları 'Kendine Zarar Verme Davranış Raporu'nda liseli çocuklar, sokakta yaşayan çocuklar ve tutukevinde kalan çocukları ayrı ayrı araştırmaya tabi tuttu.
DUVARA YUMRUK
Liseli çocukların yüzde 25.4'ü hayatları boyunca en az bir kere kendini kestiğini, yüzde 9.5'i en az bir kere vücudunda tütün söndürdüğünü ve yüzde 41.4'ü de sinirlendiğinde başını ya da yumruğunu vurduğu için yaralandığını söylüyor. Araştırma sonuçlarına göre, yüzde 50'si kendine zarar verme eylemini ilk kez 13-15 yaşında yaparken, 7 yaşında yaptığını söyleyenlerin oranı yüzde 10. Kendine zarar verenlerin dörtte biri madde etkisiyle yapıyor.
BİR NEVİ İFADE ŞEKLİ
Psikolog Alper Aksoy, ergenlerde kendine zarar verme davranışının dürtüsel olduğunu söylüyor. Gençlerin kendilerini ifade edemedikleri için içlerine attıkları bazı şeyleri kendilerine zarar vererek dışarıya çıkarttıklarını anlatan Aksoy, 'Öfkelerini böyle yansıtıyorlar' dedi.
Psikiyatrist Dr. Ayhan Akçan Öfkeyi yansıtıyor
Dr. AKÇAN gençlerin bu davranışlarını şöyle değerlendirdi: 'Kendine zarar verme, öfkenin içe yansımasıdır. Bunların birçok modeli vardır. Türk halkının yüzde 20'si, kaderci ve arabesk; pasif mazoşist kişilik yapısında. Bizde şiddet kültürü egemen. Öfke bir dürtüdür. İnsanın doğasında olan bir şey. Bunun yatışması lazım, yatışmayınca problem oluşturur. Öfkenin ilkel metodu, insana ve eşyalara yansıtılmasıdır. Bunun bir de kendi içine yansıtılması var. Kendine zarar verme davranışının antisosyal kişilik bozukluğunda devamlılığı olabilir. Devam ederse, cinayete kadar gidebilir. Cinnet kavramı böyle bir şeydir. Bakıyorsun, jilet atmış; ama önce kapı çerçeve kırmış. Tedavisi mümkün.'