PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Burak ile Levent



şimal
27-05-2007, 00:58
Onun adı Burak…

Kendisine medyada rastlamışsınızdır. Ya bir trafik kazasının kahramanı olarak, ya babasına borç verirken, ya da milyon dolarlık işlere imza atarken… 28 yaşında… Bilkent Üniversitesi’nde okurken, Londra’ya burslu olarak yollandı ve ekonomi eğitimi yaptı. Askerlik görevini henüz yapmadı… Tecilli!.. 1988 Mayıs’ında bir trafik kazasında TRT İstanbul Radyosu Sanatçısı Sevim Tanürek’in ölümüne neden oldu. Şişli’de kırmızı ışıkta durmadı. Kazadan hemen sonra belediye arazozlerinin caddeyi baştan aşağıya yıkayarak 35 metrelik fren izini tamamen sildikleri, olayın cezai yönünün azaltılması için Burak’a kazadan sonra üç ay öncesine tarihli ehliyet verildiği, Sevim Tanürek’in yakınlarının azarlandığı, tanıkların hepsinin tehdit edilip korkutulduğu iddia edildi. Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi, Burak için “kusursuzdur” raporu düzenledi. Ölen Sevim Tanürek 8/8 kusurlu bulundu!. Burak hapisten kurtuldu. Kusursuz raporunu veren dairenin Başkanı Eyüp Bey ise, daha sonra Türkiye Deniz İşletmeleri Genel Müdür Yardımcılığına atandı. 2001 yılında evlendi. Babası, oğlunun düğününde takılan 174 adet Cumhuriyet Altını’nı mal varlığndaki artışın nedeni olarak açıkladı. Ayrıca, babası 2001 yılında verdiği mal beyanında oğlu Burak’a 220 bin ABD Doları ve 55 bin Alman Markı borcu olduğunu açıkladı. Üniversiteden yeni mezun, o zaman 22 yaşındaki oğluna… Babası Ülker Grubu ürünlerinin dağıtımını yapan şirketteki hisselerini 1.2 trilyon liraya satana kadar, şirket yönetimini Burak sürdürdü. Ve Burak geçtiğimiz günlerde bir kez daha gündemdeydi. Gıda sektöründeki hisseler satılınca, hemen şirketler kurup denizcilik sektörüne girdi. Yüzde 50 ortağı olduğu MB Denizcilik adlı şirket, 95 metre uzunluğunda Safran 1 adında bir kuru yük gemisi aldı. Gemiyi satan Hasan Doğan, satış fiyatının 2 milyon 325 bin dolar olduğunu söyledi. Burak, gemiyi ortağı ile birlikte 500 bin doları peşin 36 ay taksitle satın aldı. Ayda 72 bin YTL ödeyecekler. Gemiyi satan Hasan Bey işe, 705 milyon dolara İstanbul’daki İETT Garajı arazisinin sahibi olan Dubai şeyhi El Maktüm’un küçük ortağı oldu. Ayrıca, Hasan Bey’in ablası Remzi Gür ile evli. Remzi Bey, Burak’i ve kardeşlerini burslu olarak yurtdışında okutuyor, babasının yakın arkadaşı, tatillerini onun yazlığında geçiriyorlar.

*********

Onun adı Levent…

35 yaşında… Gazetelere, televizyonlara hiç çıkmaz. Ücretli bir çalışan. Aylık maaşından başka bir geliri yok. İş Bankası Fon Yönetimi Bölümü’nde çalışıyor. Kolay para kazanmıyor. Risk alıyor, işvereni adına verdiği kararlardan dolayı stres oluyor, terliyor. Ülkenin en iyi Üniversitelerinden ODTÜ’nun iktisat bölümünden mezun… Eylül 2004′te kendi gibi ODTÜ mezunu olan Evren ile evlendi. Çankaya Köşkü’nde sessiz sedasız, sade bir düğün yapıldı. Ne trafik kilitlendi ne de yabancı devlet başkanları şahit oldu. Davetliler arasında Köşk’ten bazı personel ve şoförler de vardı. Takı takma merasimi yapılmadı. Gelinin gelinliği Versace gibi yabancı marka değildi, Ankara Olgunlaşma Enstitüsü’nde dikilmişti. Vergisini milletin ödediği diğer şatafatlı düğünlerin aksine, babası, düğün nedeniyle Çankaya Köşkü’nde o saatlerde tüketilen elektriğin bedelini cebinden ödedi. Nikahı kıyan Çankaya Belediye Başkanı, çiftten “Laik Cumhuriyete sadık evlatlar” yetiştirmelerini diledi. İstanbul’da 1 milyar 200 milyon liraya ev kiraladılar. Çalışıyorlar. Büyük ihtimalle ev geçindirirken zorlanıyorlardır. Çünkü, Ocak ayında bir erkek çocukları oldu. Bu sevindirici olay da sessiz sedasız gerçekleşti, muhabir, kameraman falan izlemedi. Levent, arada bir anne-babasını ziyaret için Ankara’ya geliyor. Koruma istemiyor ve havaalanından taksiye binerek Çankaya Köşkü’ne ulaşıyor. Ancak, şatafatlı ana kapı yerine, köşke ziyaretçilerin alındığı 5 numaralı kapıdan giriyor. Nizamiyeden yürüyerek konuta çıkarken, her seferinde Cumhurbaşkanlığı korumalarını şaşırtıyor.

Birinin adı Burak, diğerinin Levent…

BURAK, TAYYİP ERDOĞAN’IN, LEVENT İSE CUMHURBAŞKANIMIZ SAYIN AHMET NECDET SEZER’İN OĞLU…

şimal
27-05-2007, 01:29
Erbakan’a Siyaset Yasağı Tesadüfen getirildi. Recep Tayyip Erdoğan’a Liderlik yolu “tesadüfen” açıldı.





Türk Milletinin seçimlerde kullandığı oyu etkileyen en önemli faktörün “Mazlumluk”, olduğu 1961 ve 1965’de AP, 1973’de Ecevit ve 1983’de de Özal örnekleriyle sabit olmasına rağmen, bir şiir bahane edilip, Recep Tayyip Erdoğan hapse atılarak “Tesadüfen” mazlum bir lider konumuna getirildi.





Ecevitsiz ve MHP’siz hükümet formülü “Tesadüfen” dile getirildi. DSP “Tesadüfen” parçalandı. Medya Ecevit’e ve MHP’ye “tesadüfen” saldırdı.





Genç Parti, DYP ve MHP’nin barajı aşmasını engellemek amacıyla “Tesadüfen” kurduruldu


Erdoğan, hiçbir sıfatı olmamasına rağmen, Seçimden önce “Tesadüfen” ABD’ye gitti. “Tesadüfen” Yahudi Lobisinin liderleriyle, Bush’la ve Bush’un yakın çalışma arkadaşlarıyla görüştü.





ABD ile farklı ilişkiler içerisinde olan; Cüneyt Zapsu, Ömer Çelik, Egemen Bağış, Mücahit Arslan, Mir Dengir Fırat “Tesadüfen” Erdoğan’ın yanına (?) yerleştirildiler.. Bunlardan Cüneyt Zapsu’nun ABD Savunma Bakanı Yardımcısı Wolfowitz'e “Tayyip Erdoğan’ı harcamayın, kullanın” demesi de, bir tesadüftü.





3 Kasım 2002 seçimleri öncesi Deutsche Bank, Chase Manhattan, Moore Kapital, American Expres gibi siyonist sermayenin güdümündeki finans kurumlarına:”AKP'nin tek başına iktidara taşınacağını, ve bunun endişe duyulacak bir sonuç doğurmayacağını” söylemek üzere bilgilendirmeye çıkan Ekipte Verso'nun başkanı Erhan Göksel ve Mesut Yılmaz'ın kuzeni meşhur borsacı Mehmet Kutman'la birlikte 28 Şubat’ın mimarı Çevik Bir‘in yer alması tamamen bir tesadüftü.





Erdoğan’ın mahkûm olmasına neden olan şiiri okuduğu il olan Siirt’te seçimler “tesadüfen” iptal edildi. Ve Erdoğan tesadüfen O ilden milletvekili oldu.





Recep Tayyip Erdoğan’ın Büyük Oğlu Burak Erdoğan’ın 11.Mayıs.1998 tarihinde arabasıyla bir zamanların ünlü sanatçısı Sevim Tanürek’i çiğneyerek öldürmesini magazini seven medyamızın hiç gündeme getirmemesi tamamen “tesadüf”tür.





Burak Erdoğan’ı Trafik 3/8 kusurlu buldu, Mahkeme Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi'nden kazayla ilgili rapor istedi. Bu dairenin başında makine mühendisi Eyüp Çakmak bulunuyordu. Erdoğan için "tamamen kusursuz" raporu düzenlendi ve "sekizde sekiz (8/8) kusur ölen yaya Sevim Tanürek'tedir" dendi. Tayyip Erdoğan Başbakan oldu, "kusursuzdur raporu" veren dairenin başkanı Türkiye Denizcilik İşletmeleri Genel Müdür Yardımcılığı görevine atandı. Bunların tamamı tesadüftü.


Haklarında yolsuzluk davaları devam eden, bazıları hakkında da soruşturmalar süren İstanbul Belediyesi Çalışanlarından 9’u “Tesadüfen” milletvekili, bazıları da bakan yapılarak dokunulmazlık zırhına büründürüldüler. Ve“tesadüfen” yargılanmadan kurtuldular. Ve yine tesadüfen bunların suçları çeşitli kanunlarda yapılan değişiklerle af kapsamına alındı.





AKP’nin iktidara gelmesiyle, 57. hükümet döneminde her gün ülkenin farklı bir yerinde yapılan türban eylemleri “tesadüfen” durdu.





Türbanlılar lehine bir gelişme olmamasına rağmen AKP iktidarları döneminde neredeyse hiç türban eylemi yapılmaması tamamen bir tesadüftü.





Resmi Gazete'nin 18 Mayıs 2004 tarihli sayısında yayımlanan kararla 20 Mayıs–31 Ağustos 2004 tarihleri arasında geçerli olmak üzere mısır için 900 bin ton tarife kontenjanı açıldı. 3 ay 11 günlük süre içerisinde kontenjan belgesi olanlar için gümrük vergisi oranı yüzde 80 yerine yüzde 25 olarak uygulandı.





Bu dönem içerisinde Kemal Unakıtan’ın oğlunun şirketi tesadüfen 582.285 Kg mısır ithal etti ve yalnızca vergi oranındaki değişiklik sonucu %55 havadan para kazandı.





Fosforik asit üretecek şirketi için Abdullah Unakıtan’ın 79802 no.lu teşvik belgesiyle 2 milyon 544 bin YTL tutarında teşvik kredisi alması da tamamen bir tesadüf…


Ne ilginç bir tesadüf ki, kuş gribi yüzünden insanların pastörize yumurtaya ilgi duyacakları sırada- Kemal Unakıtan’ın oğlunun kurduğu tesis, piyasaya "pastörize yumurta" satmaya başlar.




Vodafone yöneticileri ile Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın kızı Zeynep Basutçu Unakıtan, 14.Kasım 2005’ günü 11.45 ile 12.10 arası “Tesadüfen” Telsim binasındadırlar.


Vodafone ihale Öncesi Cüneyt Zapsu’ya ihalede yardımcı olması için “tesadüfen” faks çeker.


Ne ilginç “tesadüftür ki”, birkaç ay sonra Telsim ihalesini, Vodafone kazanır.


Ülker Grubuna bağlı Data Teknik, son üç yılda yapılan kamu bilgisayar iletişim altyapı ihalelerinin (Milli eğitim, Adalet Bakanlığı, Türk Telekom, PTT vs) tamamına yakınını “tesadüfen” kazanır.


Başbakanın Ülker’in bayisi olması ile bu dönemde Ülker’in büyümesi arasında hiçbir ilişki kurulamaz. Gerek Albayrak’ların gerek Ülker grubunun en büyükler arasına girmesi tamamen tesadüftür.





Başbakan Erdoğan Lübnan’da Harriri Ailesine başsağlığı ziyaretine gider. Uzun süre aile fertleriyle başbaşa görüşür ve Türk Telekom özelleştirme ihalesini Harriri ailesinin şirketi olan Oger Telekom “tesadüfen” kazanır.








Tayyip Erdoğan’ın oğlunun nikah şahitliğini Berlosconi yapar. Bu şahitlikten kısa bir süre sonra zor durumda olan ARİA “tesadüfen” Türk Telekom’un GSM kuruluşu Aycell ile birleşir…





Ulaştırma Bakanı Binali Yıldınm'ın 24 yaşındaki oğlu Erkan Yıldırım'ın 1.5 trilyon lira harcayarak gemi sahibi olması, tamamen tesadüf eseri. Erkan Yıldırım'ın "Borç aldım" dediği Santour şirketine Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı Türkiye Denizcilik işletmelerinin Ankara Feribotunu ihalesiz kiralaması da tesadüf.





AKP’de, yolsuzluklara adı karışan Ali Dibo’ların el üstünde tutulması; buna karşılık, yolsuzlukları gündeme getiren milletvekillerinin (Örneğin Turan Çömez,Hamza Albayrak, Ersönmez Yarbay) dışlanması, daha ileri gidenlerin istifaya zorlanması (Emin Şirin) veya ihraç edilmesi (Fuat Geçen, Mahmut Koçak) tamamen tesadüftür.





Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde hakkında açılan idari soruşturmaların önemli bir bölümünü yürüten Mülkiye Başmüfettişi Hüseyin Avni Coş’un, AKEPE iktidarı döneminde önce Bingöl, sonra Aksaray ve şimdi de Kırklareli Valisi olarak görev yapması;Üsküdar Adliyesi'ndeki zimmet, sahtecilik davasının hakimi İsmail Rüştü Cirit’in, AKEPE döneminde Yargıtay üyesi seçilmesi; Tayyip Erdoğan'ın malvarlığını haksız kazançla artırması ile ilgili davanın Hakimi Mustafa Kozan’ın AKEPE iktidarı döneminde Ankara Adliyesi'nde Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olması gibi onlarca atama tamamen tesadüf...ten ibarettir. Yoksa bu tür atamalar sayın başbakanın “minnet” borcuyla alakalı değildir.


Halkla İlişkiler Uzmanları, Beyaz’ın, Ak’ın temizliğin lekesizliğin rengi olduğu için, şaibeli liderlere, şüpheyle karşılanan olaylara, kirlilik şüphesi oluşmaması istenilen örgütlere “beyaz”la “ak”la ilgili önerilerde bulunurlar. AKP’lilerin partilerine AK Parti denmesini istemeleri, AKP diyenlere itiraz etmeleri ise bir tesadüftür. Bu olayın AKP’nin kirlenmesi ile bir ilgisi yoktur.





Ben Tesadüflere inanırım… Binlerce de olsa sıralanan tüm bu olaylar bir tesadüftür.