Giriş

Orijinalini görmek için tıklayınız : Orhan Veli Kanık Şiirleri



DEJAVU®42
28-05-2007, 22:10
AÇSAM RÜZGARA

Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş.
Maviliklerde sefer etmek.
Bir sahilden çözülüp gitmek
Düşünceler gibi başıboş.

Açsam rüzgâra yelkenimi,
Dolaşsam ben de deniz deniz
Ve bir sabah vakti, kimsesiz
Bir limanda bulsam kendimi.

Bir limanda, büyük ve beyaz...
Mercan adalarda bir liman.
Beyaz bulutların ardından
Gelse altın ışıklı bir yaz.

Doldursa içimi orada
Baygın kokusu iğdelerin,
Bilmese tadını kederin
Bu her âlemden uzak ada.

Konsa rüya dolu köşkümün
Çiçekli dalına serçeler.
Renklerle çözülse geceler,
Nar bahçelerinde geçse gün.

Her gün âheste mavnaların
Görsem açıktan geçişini
Ve her akşam dizilişini
Ufukta mermer adaların.

Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş!
İller, göller, kıtalar aşmak,
Ne hoş deniz deniz dolaşmak
Düşünceler gibi başıboş.

Versem kendimi bütün bütün
Bir yelkenli olup engine.
Kansam bir an güzelliğine
Kuşlar gibi serseri ömrün.

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:10
Mahallemizde
Senden başka ağaç olsaydı
Seni bu kadar sevmezdim.
Fakat eğer sen
Bizimle beraber
Kaydırak oynamasını bilseydin
Seni daha çok severdim.

Güzel ağacım!
Sen kuruduğun zaman
Biz de inşallah
Başka mahalleye taşınmış oluruz.

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:11
Nerde böyle hüzünlenmek o zaman;
İçip içip ağlamak,
Uzaklara dalıp şarkı söylemek;
Hafta sekiz ben eğlentide;
Bugün saz, yarın sinema,
Beğenmedin Aile Bahçesi;
Onu da beğenmedin, parka;
Sevdiğim dillere destan;
Sevdiğim,
Meyil verdiğim;
Ben dizinin dibinde elpençe divan,
Samanlık seyran,
Nerde,
Nerde,
Nerde böyle hüzünlenmek o zaman!

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:12
Gel benim canımın içi, gel yanıma;
İpek çoraplar alayım sana;
Taksilere bindireyim,
Çalgılara götüreyim seni.
Gel,
Gel benim altın dişlim;
Sürmelim, ondüle saçlım, yosmam:
Mantar topuklum, bobstilim, gel.

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:12
Biri bir koca görür rüyasında:
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, şehire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
Şen Yuva Apartımanı, bodrum katı.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Ne çamaşıra gidilir artık, ne cam silmeye;
Bulaşıksa kendi bulaşıkları.

Çocukları olur, nur topu gibi;
Elden düşme bir araba satın alınır.
Kızılay Bahçesi'ne gidilir sabahları;
Kumda oynasın diye küçük Yılmaz.
Kibar çocukları gibi.

Lâğamcının hamam rüyasıdır.
Rüyaların en güzeli.
Uzanır yatar göbek taşına;
Tellâklar gelip dizilir yanıbaşına.
Biri su döker,
Biri sabunlar;
Elinde kese sıra bekler biri.
Yeni müşteriler girerken içeri,
Lâğamcı,
Pamuklar gibi çıkar dışarı.

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:13
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:14
I
Ne kadar güzel şey;
Yolun üstündeki bina
Yıkıldığı zaman
Bilinmeyen bir ufuk görmek.

II
Kaldırımın kenarına dizilip
Bacası olan silindirin
Yürüyüşünü seyreden
Çocuklara imreniyorum.

III
Onun sesi
Bir arkadaşıma
Denizden geçen
Motorları hatırlatıyor.

IV
Kırık taşlara bakıp
Işıklı bir asfalt düşünmek
Acaba yalnız
Şairlere mi mahsus?

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:15
Birincisi o incecik, o dal gibi kız,
Şimdi galiba bir tüccar karısı.
Ne kadar şişmanlamıştır kim bilir.
Ama yinede de görmeyi çok isterim,
Kolay mı? İlk göz ağrısı.

............................çıkar
............................dururduk mahallede
..........................................halde
..............adlarımız yan yana yazılırdı duvarlara
.......................................yangın yerlerinde.

Üçüncüsü Münevver Abla, benden büyük
Yazıp yazıp bahçesine attığım mektupları
Gülmekten katılırdı, okudukça.
Bense, bugünmüş gibi utanırım
O mektupları hatırladıkça.

Dördüncüsü azgın bir kadın,
Açık saçık şeyler anlatırdı bana.
Bir gün de önümde soyunuverdi
Yıllar geçti aradan, unutamadım,
Kaç defa rüyama girdi.

Beşinciyi geçip altıncıya geldim
Onun adı da Nurünnisa.
Ah güzelim
Ah esmerim
Ah
Canımın içi Nurünnisa.

Yedincisi Aliye, kibar bir kadın
Ama ben pek varamadım tadına,
Bütün kibar kadınlar gibi,
Küpe fiyatına, kürk fiyatına.

Sekizincisi de o bokun soyu:
Sen elin karısında namus ara,
Kendinde arandı mı, küplere bin.
Üstelik kendinde de
Yalanın düzenin bini bir para.

Ayten'di dokuzuncunun adı,
Barlarda göbek atar
İş başında şunun bunun esiri,
Ama bardan çıktı mı,
Kiminle isterse onunla yatar.

Onuncusu akıllı çıktı
Bıraktı gitti beni.
Ama haksız da değildi hani,
Sevişmek zenginlerin harcıymış
İşsizlerin harcıymış.

İki gönül bir olunca
Samanlık seyranmış ama,
İki çıplak da - olsa olsa -
Bir hamama yakışırmış.

İşine bağlı bir kadındı on birinci.
Hoş, olmasın da ne yapsın?
Bir zalimin yanında gündelikçi;
Adi Luksandra
Geceleri odama gelir,
Sabaha kadar kalır.
Konyak içer, sarhoş olur,
Sabahı da, işbaşı yapardı şafakla....

Gelelim sonuncuya.
Ona bağlandığım kadar
Hiçbirine bağlanmadım.
Sade kadın değil, insan.
Ne kibarlık budalası,
Ne malda, mülkte gözü var.
Eşit olsak der,
Hür olsak der.
İnsanları sevmesini de bilir,
Yaşamayı sevdigi kadar.

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:16
Eski günler geri mi gelecek?
Rüzgâr tersine esiyor... Niçin?
Kımıldıyor kozasında böcek
Bildiği hayata doğmak için.

Neden içimize doldu vehim?
Ah ümit... Ümit yollar boyunca.
Düşünmez miydi akşam olunca
Hacer'in kollarında İbrahim.

Ve gemisinde Kleopatra?
Neden yine kaynaştı havalar?
Saadet mi getiriyor rüzgâr
Dolarak erguvan atlaslara?

Elimize değen kimin eli?
Kimdir bu muammalarla gelen?
O mu, helezonlara yükselen,
Saba ellerinin en güzeli?

Sesler mi çözülüyor derinde,
Nedir durup dinlediklerimiz?
Şarkı mi söylüyor Semiramis
Babil’in asma bahçelerinde?

Omzundan örtüler kaydı yere.
Kim bu, kim alnımızdaki yazı?
Gözlerinde günahının hazzı
Gülüyor saz benizli bâkire.

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:17
Tüyden hafif olurum böyle sabahlar;
Karşı damda bir güneş parçası,
İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar;
Bağıra çağıra düşerim yollara;
Döner döner durur başım havalarda.

Sanırım ki günler hep güzel gidecek;
Her sabah böyle bahar;
Ne is güç gelir aklıma, ne yoksulluğum.
Derim ki: 'Sıkıntılar durdursun!'
Şairliğimle yetinir,
Avunurum.

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:18
I
"Yollar ne kadar güzel olsa,
Gece ne kadar serin olsa,
Beden yorulur,
Baş ağrısı yorulmaz.

II
Şimdi evime girsem bile
Biraz sonra çıkabilirim
Madem ki bu esvaplarla ayakkaplar benim
Ve madem ki sokaklar kimsenin değil

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:19
Kargalar, sakın anneme söylemeyin!
Bugün toplar atılırken evden kaçıp
Harbiye Nezareti’ne gideceğim.
Söylemezseniz size macun alırım,
Simit alırım, horoz şekeri alırım;
Sizi kayık salıncağına bindiririm kargalar,
Bütün zıpzıplarımı size veririm.
Kargalar, ne olur anneme söylemeyin!

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:19
Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinamaların kapısı,
Camekânlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava.

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:19
BEYAZ MAŞLAHLI HANIM

Kalender'den sandala bindi
Beyaz maşlahlı hanım.
Bir elinde şemsiye,
Bir eliyle açtı yelpazesini;
Cuma günü Göksu'ya gitti
Beyaz maşlahlı hanım

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:20
BİRDENBİRE

Her şey birdenbire oldu.
Birdenbire vurdu gün ışığı yere;
Gökyüzü birdenbire oldu;
Mavi birdenbire.
Her şey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan;
Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.
Yemiş birdenbire oldu.

Birdenbire,
Birdenbire;
Her şey birdenbire oldu.
Kız birdenbire, oğlan birdenbire;
Yollar, kırlar, kediler, insanlar...
Aşk birdenbire oldu,
Sevinç birdenbire.

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:20
BİR DUYMA DA GÖR

Bir duyma da gürültüsünü
Dallarda çıtırdayarak açılan fıstıkların,
Gör bak ne oluyorsun.
Bir duyma da gör şu yağan yağmuru;
Çalan çanı, konuşan insanı.
Bir duyma da kokusunu yosunların,
Istakozun, karidesin,
Denizden esen rüzgârın...

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:22
BİR İŞ VAR

Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Bir iş var bu işin içinde.

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:22
BİR ROMAN KAHRAMANI

Çadırımın üstüne yağmur yağıyor,
Saros körfezinden rüzgâr esiyordu,
Ve ben, bir roman kahramanı
Ot yatağın içinde,
İkinci, dünya harbinde,
Başucumda zeytinyağı yakarak
Mevzuumu yaşamaya çalışıyordum;
Bir şehirde başlayıp
Kimbilir nerede,
Kimbilir ne gün bitecek mevzuumu.

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:22
BİZİM GİBİ

Arzulu mudur acaba,
Bir tank, rüyasında?
Ve ne düşünür teyyare
Yalnız kaldığı zaman?

Hepbir ağızdan şarkı söylemesini,
Sevmez mi acaba gaz maskeleri,
Ay ışığında?

Ve tüfeklerin merhameti yok mudur,
Biz insanlar kadar olsun?

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:23
BUĞDAY

Düzüldü uçsuz bucaksız alay,
Çıngıraklar çalar kapılarda,
Düzüldü uçsuz bucaksız alay,
Bak, son hasad başladı rüzgârda.

Okundan atılmak üzere yay,
Kuyuların ağzı genişledi.
Okundan ayrılmak üzere yay,
Korku tâ kemiğime işledi.

Savruluyor gökyüzünde buğday,
Gölgeler uzaklaşıyor yerde,
Savruluyor gökyüzünde buğday,
Tanrım! Tanrım! Bir deva bu derde...

Düzüldü uçsuz bucaksız alay,
Çıngıraklar çalar kapılarda.
Düzüldü uçsuz bucaksız alay,
Bak, son hasad başladı rüzgârda.

Undan bize de pay, bize de pay.
Koşun, buğday dağıtıyor Yusuf.
Undan bize de pay, bize de pay.
Çökmeden sonu gelmiyen küsuf.

Eriyecek tencerede kalay,
Çocuklar ağlaşmasınlar dağda,
Eriyecek tencerede kalay,
Yetişmeyecek Ömer imdada.

Altında aynı eyer aynı tay
Arayıcısı herkes bir sesin,
Altında aynı eğer aynı tay
Seferi aynı köye herkesin.

Artık kuruldu bu kervansaray,
Boşuna düşünür ihtiyarlık.
Artık kuruldu bu kervansaray,
Şimdi seslerle dolu mezarlık.

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:24
DALGA

Mesut sanmak için kendimi
Ne kâğıt isterim, ne kalem,
Parmaklarımda cıgaram,
Dalar giderim mavisinden içeri
Karşımda duran resmin.

Giderim deniz çeker;
Deniz çeker, dünya tutar.
İçkiye benzer birşey mi var,
Birşey mi var ki havada
Deli eder insanı, sarhoş eder?

Bilirim, yalan, hepsi yalan;
Taka olduğum, tekne olduğum yalan;
Suların kaburgalarımdaki serinliği,
İskotada uğuldayan rüzgar,
Haftalarca dinmeyen motor sesi,
Yalan....

Ama gene de,
Gene de güzel günler geçirebilirim;
Geçirebilirim bu mavilikte.
Suda yüzen karpuz kabuğundan farksız,
Ağacın gökyüzüne vuran aksinden,
Her sabah erikleri saran buğudan,
Buğudan, sistem, aşktan, kokudan...

Ne kağıt yeter ne kalem,
Mesut sanmam için kendimi.
Bunların hepsi... hepsi fasafiso.
Ne takayım, ne tekneyim.
Öyle bir yerde olmalıyım
Öyle bir yerde olmalıyım ki,
Ne ışık, ne sis, ne buğu gibi...
İnsan gibi.

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:26
DALGACI MAHMUT

İşim gücüm budur benim,
Gökyüzünü boyarım her sabah,
Hepiniz uykudayken.
Uyanır bakarsınız ki mavi.

Deniz yırtılır kimi zaman,
Bilmezsiniz kim diker;
Ben dikerim.

Dalga geçerim kimi zaman da,
O da benim vazifem;
Bir baş düşünürüm başımda,
Bir mide düşünürüm midemde,
Bir ayak düşünürüm ayağımda,
Ne haltedeceğimi bilemem

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:26
DAR KAPI

Nedir bu geceyle gelen bersam?
Duyuyorum serzenişlerini,
Karanlıkta ağzının yerini
Arıyor deli gibi hâfızam.

'Yanıyor unutulmuş buhurdan
Yine gecenin içinde sessiz'
Hâtıralarla kabaran deniz,
Doluyor ruhun oluklarından

Işık yağıyor doğan geceden.
Nasıl diriliş bu, neden sonra?
Bu rüya gibi geceden sonra
Gidecek mi o maziden gelen?

Seziyorum senelerce susan
Ruhumda taptaze bir geriniş.
Sonuna vardığım çölden geniş
Ayaklarıma açılan umman.

Bütün mevsimlerimin üstüne
Geriliyor bembeyaz bir kanat.
Gelip durdu artık işte hayat
Bana hep onu vadeden güne.

Artık ebedî huzur deminin
İçebilirim sırlı tasından,
Girmek üzereyim dar kapısından
O eski rüyalar âleminin.

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:27
DEDİKODU

Kim söylemiş beni
Süheyla'ya vurulmuşum diye?
Kim görmüş, ama kim,
Eleni'yi öptüğümü,
Yüksekkaldırım'da, güpegündüz?
Melahât'ı almışım da sonra
Alemdar'a gitmişim, öyle mi?
Onu sonra anlatırım, fakat
Kimin bacağını sıkmışım tramvayda?
Gûya bir de Galata'ya dadanmışız;
Kafaları çekip çekip
Orada alıyormuşuz soluğu;
Geç bunları, anam babam, geç;
Geç bunları bir kalem;
Bilirim ben yaptığımı.

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:27
DEĞİL

Bilmem ki nasıl anlatsam;
Nasıl, nasıl, size derdimi!
Bir dert ki yürekler acısı,
Bir dert ki düşman başına.
Gönül yarası desem...
Değil!
Ekmek parası desem...
Değil!
Bir dert ki...

Dayanılır şey değil.

DEJAVU®42
28-05-2007, 22:28
Ben deniz kenarındaki odamda,
Pencereye hiç bakmadan,
Dışardan geçen kayıkların
Karpuz yüklü olduğunu bilirim.

Deniz benim eskiden yaptığım gibi,
Aynasını odamın tavanında
Dolaştırıp beni kızdırmaktan
Hoşlanır.

Yosun kokusu
Ve sahile çekilmiş dalyan direkleri
Sahilde yaşayan çocuklara
Hiçbir şey hatırlatmaz.