PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Karışık Şiirler



DEJAVU®42
30-05-2007, 01:38
50 YILIN MUHASEBESİ

Yürüyen, konuşan, yiyen doymayan
Kaç put sevdik, kaç put seçtik sayamam...
Toprakları kanımızla suladık
Kaç kuyuda ekin biçtik sayamam...
***
Hangi yaşta kaç slogan söyledik
Kaç mantara alkışçılık eyledik
Kaç dönemde kaç zindanı boyladık
Kaç sırtlana kucak açtık sayamam...
***
Nutukta büyüttü kurnazlar bizi
Ayakta uyuttu cambazlar bizi
Batıya peyledi papazlar bizi
Kaç kürsüden yalan içtik sayamam...
***
Kaç cehennem yaptık, kaç cennet yıktık
Gönül sarayına kaç maymun tıktık
Kendi göğsümüze kaç kurşun sıktık
Kaç tezada konup göçtük sayamam...
***
Kuruyan umutlar sönen hayaller
Kurtlar sofrasında yenen hayaller
Acıya, hüsrana dönen hayaller
Kaç dağdan denize uçtuk sayamam...
***
Devletliler çıkıp devlete kondu
Büyük putlar büyük servete kondu
Hak, hukuk, insanlık sepete kondu
Kaç meslekten! Korkup kaçtık sayamam...
***
Uymadı bir türlü başlar bedene
Yanaşmadık niçin ile nedene
Ne söyleyim. Çok sürü var güdene
Kaç berzaha girip geçtik sayamam...

DEJAVU®42
30-05-2007, 01:38
Uykuları harman ettim savurdum
Bir mübarek düş aradım kırk sene...
Ne usandım,ne yoruldum,ne durdum
İçi doğru dış aradım kırk sene...
***
Çıktım dağ boş, indim baktım ova boş
Toprak garip, su tedirgin, hava boş
Nere gitsem dallar kırık, yuva boş
Yumurtada kuş aradım kırk sene...
***
Aşk yükünü indirince arkamdan
Doğmadık bebekler tuttu yakamdan
Hesap-kitap ettim, kaçtım rakamdan
On yitirdim, beş aradım kırk sene...
***
Binalar yükselir: gözyaşı, kin, kan
Koymuşlar adını uygarlık, ümran
Yükseklerde midelerdir hükümran
Alçaklarda baş aradım kırk sene...
***
Gönül penceremi dünyaya açtım
Baktım manzaraya ben benden geçtim
Ucuzdan tiksindim, kolaydan kaçtım
Belası çok iş aradım kırk sene...
***
Birbirinden çürük çıktı seneler
Öz yiğidi az doğurdu analar
Hayal oldu gönlümdeki binalar
Temel için taş aradım kırk sene...
***
Adı devrim oldu avrat soyarak
Denge kurdu toklar açı yiyerek
Aptallara ibret olsun diyerek
Solucanda aradım kırk sene...

DEJAVU®42
30-05-2007, 01:39
Ben tertemiz bir tahtayım ilim ahlak iman yaz
Ben yoğrulmuş hamurum benden güzel şekil yap
Ben körpecik fidanım naziğim kırılırım
Yağmur ol yağ üstüme ilacım ver gübrem ver
Kurumazda büyürsem bağ senin bahçe senin

Benim dün ki kölemin bugün kölesi etme
Öz yurdunda gariban hasret delisi etme
Şerefsizi dinsizi başımıza bey etme
Bir taraftan siyaset bir taraftan ahlak ver
Başımız dik olunca şan senin bayrak senin

Aristo yu verirken Harezmi yi de öğret
Roma yı anlatırken Ötüken i de anlat
Mekke yi Medine yi Buhara yı da anlat
îster yalnız Atina ilya odesa yi ver
Eğer bir gün sızlarsa can senin vicdan senin

Sen bize yolu göster koşanlar biz olalım
Sen bize dağı göster aşanlar biz olalım
Dünya ya sığmayalım evreni dolaşalım
îster hala yatalım yorgan döşek yastık ver
Vatanı vatansıza satarsak günah senin

Biliyoruz elbette sıkıntıda derttesin
Derdin dünyalar olsa yenecek kuvvettesin
En mübarek dinde ve en aziz millettesin
ister yürü üstüne istersen de kaçıver
Kafadaki fikir ve döşteki yürek senin

Fatih Fatih olmazdı hocası olmasaydı
Yunusun derdi buğday Taptuk u bulmasaydı
Gazali yükselmezdi Bağdat a gelmeseydi
Ey Allah'ım bizleri biz yapacak hoca ver
Biz rahmete muhtacız rahmet kapısı senin.

DEJAVU®42
30-05-2007, 01:39
Zamanının kaçındasın, neyin başındasın?
Hayâllerin mi, gerçeğin mi telaşındasın?
Umarım ki fark edilmeyenin farkındasın,
Bil ki: saat işler, zaman geçer, ömür biter!

Hayatımıza iki meçhul bağ örülür,
Biri yanlışa sürükler, biri doğruya götürür.
Hangi yoldan gidilirse gidilsin, görülür:
Bil ki: saat işler, zaman geçer, ömür biter!

Umduğun aşa, ummadığın başa gelince,
Akıl başa gelip akla karayı seçince,
Anandan emdiğin süt burnundan gelince,
Bil ki: saat işler, zaman geçer, ömür biter!

İnsan evladı kendini tanır, hakkı tanır,
Haksızlıkta, zulümlerde kendinden utanır,
Her damla gözyaşında, kanda sonuca varır:
Bil ki: saat işler, zaman geçer, ömür biter!

Seyhanî söyler, ister kulak as, ister asma,
Güzeli görmezsen bile güzele kin kusma!
Aslını bil, doğruyu bul, yanlışlara susma!
Bil ki: saat işler, zaman geçer, ömür biter!

Kaçınılmaz misafir kapına vurduğunda,
Bülbül susmağa, karga ötmeğe durduğunda,
Eller dizlere, kazma toprağa vurduğunda,
Bil ki: saat durur, zaman durur, ömür biter!

DEJAVU®42
30-05-2007, 01:40
Bu sabah mutluluğa aç pencereni
Bir güzel arın dünkü kederinden
Bahar geldi bahar geldi güneşin doğduğu yerden
Çocuğum uzat ellerini

Şu güzelim bulut gözlü buzağıyı
Duy böyle koşturan sevinci
Dinle nasıl telaş telaş çarpıyor
Toprak ananın kalbi

Şöyle yanıbaşıma çimenlere uzan
Kulak ver gümbürtüsüne dünyanın
Baharın gençliğin ve aşkın
Türküsünü söyliyelim bir ağızdan
Ataol BEHRAMOĞLU

DEJAVU®42
30-05-2007, 01:40
senin sesinle başlayan bir ıslık
kehribar kokusu kulaklarımda
nasıl bir nargile yakmak bu fitil gibi
sarhoşlukta...

kim bu öldürücü musikinin
güftesini gömebilir kuytuluğun makamına
yalnız hicazdı felaket efem saatlerinde
kimi görsem göz yarası yüzümde,
kimi duysam
senin sesinden ıslak bir ıslık
ve ben artık her şarkıda
kendime vokal yapıyorum,
yüzüm gözüm ıpıslık...

DEJAVU®42
30-05-2007, 01:41
çöle kıyısı olan kentlerin
limanları sıkılgan olur
kuş uçar gemi geçmez,
kervan zaman içinde.
böyle kentlerde insan
fırtına gibi sever,
sevdiği için ağlamayı.
hangi türküde sevmekten bahsedilse
ben hicaz olurum
elimi ıslatır elinin teri
ziyan olurum
seni sevmekle ıslanır akşam sefalarım
hangi türküde sevmekten bahsedilse
bu çölde ben
"şair burda yaşadığı kenti çöle benzetiyor" da
bahsedilen şair olurum.!

DEJAVU®42
30-05-2007, 01:41
büyüdükçe,
sentetik zamanlara
kangren ayaklar bastım,
izi kaldı
ömrümün...

kara çaldılar yüzüme
bütün kara parçalarında
elbette
"afrika dahil"
parça başı çalışan
kiralık katildi zaman

gülüşüm sivas yangını
ağlarsam kızma...
ölmek bile
yakışıyor bazı adama...

DEJAVU®42
30-05-2007, 01:42
Sus pus olmuş, puslu bir İstanbul'muydu yüzün, yoksa
çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne
Dolmabahçe da çay tadında....
Divit ucuyla yazılmış bir aşkın sureti vardı avuçlarında,
tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu.
Ben rehnedilmiş yelkovan gibi... hani akrep'i seven ama
yüreği takvim yokuşlarında...

Sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı,
sesinin sesimde yankılanmasının... sanki perdedekine
üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün
içime... Yalan! Sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim
seyir defterimde.. ve ben amerikanca bir filmi kürtçe
seyrediyorum...

Kadın Beyoğlu'nun bir kış akşamında,
üstündeki deri montun sahibine küs, soğukluğundan
muzdarip yürüyordu... Adam da... Yürümek hiçbir şeyi
çözmüyordu, bazı Aralık akşamlarında... Parmağında
yaralı bir öyküyü taşıyordu adam... Kadının yüzünde
bir hüzün... Hüzünlü aralık akşamında bir yüzük...
Yüzüğün yüzünde dünya güzeli bir kadının kehaneti...
... Soğuğun ve karanlığın vehameti!

Hayatı, bir başkasının pantolonu gibi, küçültülmüş,
daraltılmış... İlk sahibinin o pantalonla yaşadığı şeyler,
yani pantalonu pantalon yapan anılar, bazı ilkbahar
bereleri yüzünden yapılan yamalar, ter tüketen
yazlar... Hepsi daraltılmış... Yaşananlara bir beden
büyük geliyor artık hayat!

Bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık
olmak içinse erken... Beni sevda yerimden vurdu yine
zaman... Şimdi sana söylenecek tek cümle:

Bende sana yetecek kadar ben kalmadı...

DEJAVU®42
30-05-2007, 01:42
adını anmak güzeldi
dost ağızlarda sana dair cümlelerin
ıslatılması...
adını anmak...
yüksek sesle, kimsesiz gecelerin düşsel
avuntularına sırt çevirip senden söz açmak...
biraz gülünç, biraz sitemkar...
güzeldi...
adının türkçedeki yankısı özeldi...

seninle yoğurt yemek, kendi Kanlıcanlı,
sülalesi kandilli yoğurtçunun mekanında...
denize amors durup, yüzüne
cepheden bakmak güneşli bir mavilikte....
güzeldi..

ipe sapa konuşlanmaz bahanelerle elini tutmak,
yüzünde
yüzyıllık bir hasreti gidermek güzeldi...

Güzeldi'li geçmiş zamanları düşünüyorum
şimdi...
cümlelerimiz öznesiz...umursayan yok
Kanlıca'daki yoğurdu...

ve eşikteki öpücük, tarih bilinci olmayan bir
aşkın mührüdür artık...

DEJAVU®42
30-05-2007, 01:43
anladım
sabahları açılır
esnaf çarşıları yeminle
"bedreddinim bir ağaca asılır"

anladım
en büyük yalan yemindir
edilir sabahları
gecesini hatırlamayan esnafların

tüm merasimleri gömdüm
ömrümün reklam amaçlı takvimlerine
anladım
kimse üzgün değildi
bayraklar yarıya indiğinde

bir tek el isteyen
yordam ve özür dileyen

anladım
herkese kötü şeyler hatırlatan yüzüm
evet yüzümdü
her görüşmeye taşıdığım
kandırılmaya gönüllü bir gönülle
az sütlü neskafelere sigaralar iliştirdim
göz gördüm başka açılara ayarlı
uzun bir yüz gördüm
meğer filmin sonu diye ayarsız
fin yazardı se end zamanında
bir zamanlar
fransızlar hep fransız kalacaklar
sabah sinemasında pazarları

aklımı alıp doğduğum evin
müze olma isteğine saklayacaklar
ama kavaklar büyüyecek
herkesten gizli boyatmak
bir kavağın becereceği iştir ancak

anladım ki ağaçlar
toprağa acı verdikçe büyüyorlar

her pazartesi and içip
cumaları marşa basan
camiler dolusu yemin edip
taburlarca yalan söyleyen
bu toprakta bu ağaç
kuruyacaktır elbet

anladım
kimseye acı vermeden
büyünmüyor
namusum ve şerefim ve
çocukluğumun üzerine beton dökerim ki
tüfek filan değil
çimento icat edildi de
bozuldu mertliğin mimarisi
esrarlı bir ülkeye göçtü sabrın taş ustaları

anladım
altı dükkan olsun istiyor evinin
ve ağlamaklı bulmuyor apartımanları
benim taş ustamın karısı
ve her yerde
şube açmak istiyor
iskender kebabını icat eden
büyük iskender’in çocukları
ki gölge filan etmez
yoğurtlu bir ziyafet çekerdi
diyojen’le karşılaşsaydı.

anladım
bursalı iskender’in
romalı arkadaşından daha çoktur
uygarlığa katkısı

oysa
bu satırlarla üstünü örten ben
kelimelerle sargı bezi ve
melhem yapan
ozanlığı en çok kendini üzen ben
anladım
sadece öğlenleri açarım yaramı
ve hiçbir yerde şubesi olmaz
bu kanamalı hastanın

anladım.

DEJAVU®42
30-05-2007, 01:43
biz ne zaman içsek
köfte geç gelir
ve oturur muhabbetin terkisine
çıplak bir efkar sözcüğü
biz ne zaman içsek
sabah akar meyhanecinin cebine
günde kaç kez öpüşür ki
akrep ile yelkovan
biz ne zaman içsek
iç değilizdir aslında
dışımızda bronz bir
akşam sözcüğü
çırıl bir
efkar sözcüğü
üften püften bir kar beklentisi
delikanlı kıvamında
sevda değilse de
tabansız sevişmelerdeki
el değmemiş pişmanlık
biz ne zaman içsek
iç değilizdir aslında
bu alkol ikindisi şiirde
şimdi burada
açılsaydın
adımın baş harfi gibi
belki ağustos kokardı ağustos
sen...
fikrini ipotek etmiş kiralık sevdalara
seninle boyuna sevilmiş sen
yalanı sevdasından büyük sen
bir bil sen.!
biz ne zaman içsek
seni düşünüyoruz
genzimizde göl göz
yaşları...
biz ne zaman içsek
iç değilizdir aslında...
dışımızda bronz bir izmir akşamı.!

DEJAVU®42
30-05-2007, 01:44
Eskiden bilmezdim yalnızlığı
Bir ağaç nasıl yalnız değilse ormanında
Bir çiçek kendi dalında
Eskiden bilmezdim yalnızlığı

Yalnızlığın içinde
Şimdi yalnız, yalnız mıyım
Kopuk muyum dalımdan
Uzağında mı kaldım ormanın

DEJAVU®42
30-05-2007, 01:44
Bu duvarlar yetmiyor bizi ayırmaya bilesin...
Bu parmaklıklar, bu demir kapılar, bu hava, inan...
Bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçlü,
Bazen bir serçe kadar güçsüzsem, bir nedeni vardır...
Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu.
Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi.
Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim.
Damla damla birikiyor insan. Damla damla sevgili...
Bir gün akıp gideceğiz hayata...
Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar bilesin.
Benim yüreğim sensin şimdi, seni vurur durur...
Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde.

DEJAVU®42
30-05-2007, 01:45
Bir kıvılcım düşer önce
Büyür yavaş yavaş
Bir bakarsın volkan olmuş yanmışsın arkadaş
Dolduramaz boşluğunu ne ana ne kardaş
Bu en güzel, bu en sıcak duygudur arkadaş
Ortak olmak her sevince,
Her derde kedere
Ve yürümek ömür boyu
Beraberce elele,
Olmasın hiç
O ta içten gülen gözlerde yaş,
Yollarımız ayrılsa bile,
Seninle ARKADAŞ!

DEJAVU®42
30-05-2007, 01:45
Sensin bu gönlümün yönü mekanı
Bende ar olmazdı sen olmasaydın
Ak nergisler sana aksın dağlarda
Balda sır olmazdı sen olmasaydın

Dağlardaki güneş doğmaz aleme
Buluttaki yağmur yağmaz aleme
Gönlümdeki güzel sığmaz aleme
Dünya dar olmazdı sen olmasaydın

Suru sırdan derler suyuma benim
El eyleyen çıkar toyuma benim
Elde güzel çokmuş neyime benim
Gözüm kör olmazdı sen olmasaydın

Kuşlar yuvasından uçar mıydı ki
Bulutlar yağmurdan kaçar mıydı ki
Yaylada çiçekler açar mıydı ki
Dağlar kar olmazdı sen olmasaydın

Dostlarım el oldu senin uğruna
Gözlerim sel oldu senin uğruna
Sefai'yim del oldu senin uğruna
Gurbet zor olmazdı sen olmasaydın