PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : 22 Haziran Türkiye Gündeminden



DEJAVU®42
22-06-2007, 18:11
*****cunun iş bahanesi şaşkına çevirdi

Only the registered members can see the link

Yapılan aramada 1 adet otomatik tüfek, 30 adet CD çoğaltma makinesi, 10 bin adet ***** içerikli CD ele geçirilirdi. Gözaltına alınan İ.G.'nin polise sakat olan ayağını ameliyat ettirebilmek için bu işi yaptığını söylediği iddia edildi.
Edinilen bilgiye göre, korsan CD ve DVD'ye yönelik çalışmalarını sürdüren Güvenlik Şube Müdürlüğü Basın Suçlarları ile Mücadele Büro Amirliği ekipleri ***** CD üreterek sokak satıcıları vasıtasıyla dağıtımını yapan İ.G.'nin ismine ulaştı. Uzun süren çalışmaların ardından İ.G.'nin tüm bağlantılarını tespit eden Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri 21 Haziran 2007 tarihinde operasyon için düğmeye bastı. Polis İ.G. tarafından Esenler Nene Hatun Mahallesi'nde bulunan ve imalathaneye çevrilen bir adrese operasyon yaptı.
Yapılan aramalarda 1 adet otomatik tüfek, 30 adet CD çoğaltma makinesi, 10 bin adet ***** CD ele geçirildi. Emniyete sorgulanan İ.G'nin polise kaza geçirdikten sonra bir süre iş aradığını, iş bulamayınca bu işe girmeye karar verdiğini, piyasada bu tip CD'lere çok fazla talep geldiğini görünce işi büyüterek devam ettiğini söylediği öğrenildi.

DEJAVU®42
22-06-2007, 18:11
Only the registered members can see the link

Aziz Gül'ün haberi

Manisa'da Kent Ormanı'na yakın bir bölgede yangın çıktı.
Alınan bilgiye göre, Manisa Celal Bayar Üniversitesi İktisat Fakültesi binalarının arka kısmında, bulunan Manisa Kent Ormanı'na yakın bölgede yangın çıktı.

Yangına 1 helikopter, 3 dozer, 5 arazöz 3 itfaiye ekibi ve 30 söndürme işçisi tarafından müdahale edildiği kaydedildi.Manisa. Orman işletme il müdürün Necati Dindar olay yerinde yaptığı açıklamada bir hektar alanın yandığını ekiplerin erken müdahalesiyle büyük bir faciayı önlemiş olduklarını 15 dk daha geç kalınmış olsaydık büyük bir facia olurdu ihmal sebebile çıkmıştır bu yangın dedi.

DEJAVU®42
22-06-2007, 18:11
Only the registered members can see the link

Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş'den yapılan açıklamaya göre, 08.00-18.00 saatleri arasında uygulanacak kesinti programı şöyle:
25 Haziranda; İSKİ su pompası, Ataköy 5. Kısım, J1, J2, J3, J4 blokları, K35, K40, K41, K44, K55 blokları, Çarşı, Akbank, Ataköy İlkokulu, Kavaklı park, M1, M2 blokları, H1, H2, H3, H4, H5 bloklar, K40, K41, K44, K55 blokları, L22, L23, L24, L25, L26, L27, L28, L29, L30, L46, L48, L50, L51, L52, L53, L55, L57 ve L59 blokları.
26 Haziranda; Ataköy 4. Kısım, Ataköy Lisesi, Türk Telekom Misafirhanesi, TBV Hastanesi, Ataköy çarşısı.
27 Haziranda; Ataköy 3. ve 4. kısım, O128'den O141'e kadar, O188'den O149'a kadar, O114'ten O127'ye kadar, O142'den O153'e kadar, O108'den O113'e kadar, S202'den S206'ya kadar, TO92'den 107'ye kadar, TO154'ten 173'e kadar, O174'ten 187'ye kadar.
28 Haziranda; Gençler Caddesi, Bestekar Rakım Erkutlu, Akmescit ve Aydınlar sokaklar ile Rauf Yekta Sokak ve civarı.
29 Haziranda; Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi içinde kiler, morg, yemekhane, atölye ve İstanbul Üniversitesi Bakırköy Sağlık Meslek Yüksek Okulu.

DEJAVU®42
22-06-2007, 18:12
Only the registered members can see the link

Bingöl-Elazığ kara yolunda 24 Mayıs 1993 tarihinde usta birliklerine teslim olmaya giderken, terör örgütü üyeleri tarafından şehit edilen 33 asker anısına Bingöl'de yaptırılan anıt için şehit askerlerin İzmir ve Denizli'deki mezarlarından alınan toprak, törenle gönderildi. İzmir Valiliği önünde düzenlenen törene, İzmirli şehit er Cavit Yaman'ın annesi Ayşe Yaman, İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Yusuf Ali Karaman, Cavit Yaman'ın yakınları, İzmirli şahit aileleri katıldı. Saygı duruşunda bulunulmasının ve İstiklal Marşı'nın okunmasından sonra Cavit Yaman'ın mezarından getirilen toprak ve bir Türk bayrağı, atletlere teslim edildi. İzmir Valisi Cahit Kıraç, anne Ayşe Yaman ile toprağı teslim ederken, şehidin mezarından alınan toprağın, Bingöl'deki anıta götürüleceğini söyledi.
Milletin birlik ve beraberliğini temsil eden Türk bayrağının, Bingöl'de dalgalanacağını belirten Vali Kıraç, ''Bu coğrafya hiçbir zaman düşman işgaline bırakılmamıştır, şehitlerimize Allah rahmet eylesin, yüreğiniz, yüreğimiz yanıyor. Şehit yakınları ve gazilerimiz bize emanettir'' dedi. Vali Kıraç, törene şehit yakınlarının da geldiğini belirterek, İzmir'in 475 şehit verdiğini hatırlattı. Şehit toprağı ve bayrağın yola çıkarılmasından sonra Vali Kıraç, şehit aileleriyle bir süre sohbet etti. Vali Kıraç, şehitliğin peygamberlikten sonra en büyük mertebe olduğunu vurguladı. Anne Ayşe Yaman, teröristlere lanet okuyarak, ''Allah kahretsin başka bir şey söyleyemiyorum'' dedi. İzmir Şehit Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Yavuz Alphan ise Bingöl'de şehit edilen 33 kişiden 3'ünün öğretmen olduğunu ancak hep 33 şehit er olarak anıldıklarını söyledi. Şehitler için Bingöl Valiliği, Garnizon Komutanlığı ve şehit aileleri tarafından bir şehitlik yaptırıldığını ve açılışın 30 Haziranda yapılacağını belirten Yavuz Alphan, törene İzmirli şehit yakınları olarak katılmak istediklerini ifade etti. Bingöl-Elazığ kara yolundaki olayda Denizli'den 7, Manisa ve İzmir'den de birer Mehmetçiğin şehit edildiğini belirten Alphan, atletlerin İzmir'den sonra Manisa'ya ve oradan da Antalya üzerinden Bingöl'e ulaşacağını, şehit mezarlarından alınan toprakları anıta bırakacağını söyledi. ''Şehitler ölmekten değil, unutulmaktan korkarlar'' diyen Alphan, şehitlerin isimlerinin şehirlerdeki park, bahçe ve sokaklara verilmesini istedi. Tören ''Şehitler ölmez vatan bölünmez'' sloganlarının atılmasıyla sona erdi.
-DENİZLİ-
Denizli Valiliği önünde düzenlenen törende konuşan Vali Hasan Canpolat, ''Bu topraklar üzerinde var olabilmek, dik durmayı gerektiriyor'' dedi. Türk Milletinin bu topraklar üzerinde yüzlerce yıldır var olabilme mücadelesi verdiğini, Türk milletinin bu mücadeleden hiç yılmadığını, bıkmadığını, yılgınlık göstermediğini belirten Canpolat, Türk milletinin arasına sokulmak istenen nifak tohumlarının yeşermesine izin verilmemesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle dedi: ''Bu topraklar üzerinde var olabilmek, dik durmayı gerektiriyor. Türk milleti dik durduğu, birlik beraberliğinin bozulmasına müsaade etmediği sürece, hain saldırıları düzenleyenler istediklerini gerçekleştiremeyecektir.''
Törende konuşan Jandarma Binbaşı Ersan Yanar da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin gelişmesi ve güçlenmesini korkuyla izleyen düşman güçlerin karşısında dimdik duracaklarını belirterek, bu uğurda canlarını vermekte tereddüt etmeyeceklerini vurguladı. Daha sonra 24 Mayıs 1993 tarihinde usta birliklerine teslim olmaya giderken, terör örgütü üyeleri tarafından şehit edilen Denizlili erler Ahmet Apak, Mustafa Kaçanoğlu, Hüseyin Çelik, Mehmet Öztürk, Şeref Tay, Ercan Çobanoğlu ve Baki Umutlu'nun mezarlarından alınan toprak ile Türk bayrakları, Aydın'a götürmek üzere atletlere teslim etti. Denizli'den yola çıkan toprak ve bayrakların, il sınırında Aydınlı yetkililere teslim edileceği öğrenildi

DEJAVU®42
22-06-2007, 18:12
Only the registered members can see the link

Ahmet KAYA'nın haberi

Uçaklar da günün belli saatlerinde Gaziantep semalarında uçuşlara çıkmaya başladı.

Hava Kuvvetleri’ne ait uçaklar, yeni terminal binasının yapımı nedeniyle boş olarak bekleyen eski terminal binasının önündeki apronda kurulan 4 hangarda bekletiliyor. Bu terminal binası Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından Türk Hava Kuvvetleri’ne tahsis edildiği, çok sayıda subay ve astsubayın da görev yaptığı eski terminal binasında, teknik donanımın oluşturulma çalışmalarının sürdüğü belirtildi.

Gaziantep Havaalanı’na 2003’de de savaş uçakları konuşlandırılmıştı. Körfez Savaşı hazırlıkları sırasında Gaziantep Havaalanı’na Türk ve Amerikan savaş uçakları gelmişti.

DEJAVU®42
22-06-2007, 18:13
Only the registered members can see the link

İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, Avcılar'da oturan Filiz Altun, definecilikle uğraşan eşi A. Altun'u öldürmek için erkek arkadaşı Behçet Girgin'le plan yapmaya başladı.

Filiz Altun ile sevgilisi, A. Altun'u öldürtmek için A.K. ile para karşılığı anlaştı.

A.K da söz konusu anlaşma üzerine cinayeti işlemek için daha önceden tanıştığı ve arkadaşlık kurduğu A. Altun ile define arama bahanesiyle İstanbul'dan ayrıldı.

A.K, yolculuk sırasında aralarındaki arkadaşlığın gelişmesi üzerine, kadın ve sevgilisinin planını, öldürmekten vazgeçtiği Altun'a anlattı.

Bunun üzerine aralarında anlaşan A. Altun ile A.K, İstanbul'a dönerek Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına Filiz Altun ile Behçet Girgin'i şikayet ettiler.

Savcılığın talimatı üzerine çalışma başlatan Cinayet Büro Amirliği ekipleri, yaklaşık 3 hafta takibe aldıkları Filiz Altun ve sevgilisini Avcılar'da gözaltına aldı.

Şubedeki işlemlerinin ardından Küçükmeçmece Adliyesine sevk edilen Filiz Altun ile Behçet Girgin, çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine konuldu.

DEJAVU®42
22-06-2007, 18:13
Only the registered members can see the link

Milli Gazetenin manşetine taşıdığı Mustafa Yılmaz imzalı haberde yer alan iddialara göre, Kuşadası’nda hediyelik eşya dükkanı açmak için Belediye’ye ruhsat başvurusunda bulunan Aynur Göktaş isimli bayana, fotoğrafı başörtülü olduğu için ruhsat verilmediği öğrenildi. Aynur Göktaş’ın eşi Burhan Göktaş; “Bu ayrımcılıktır. Bu insan haklarına aykırıdır. Hakkımızı sonuna kadar arayacağız” dedi.
Milli Gazete'de yer alan haberin metninde şu iddalara yer verildi:
Skandal olay şu şekilde gelişti. Kuşadası’nda turistlere yönelik hediyelik eşya dükkanı açmak isteyen Aynur Göktaş, AKP’li Kuşadası Belediyesi’ne müracaat da bulundu. Belediye ruhsat için gerekli evrakları içeren bir liste verdi. Eşinin adına vekaleten ruhsat işlemlerini takip eden Aynur Göktaş’ın eşi Burhan Göktaş istenilen bütün evrakları tamamladı. İstenilen evraklar arasında 6 adet fotoğrafta bulunuyordu. Ancak evrakları tamamlayan Göktaş ailesini şaşırtan gelişme bundan sonra başladı. Çünkü belediye görevlileri tarafından, Aynur Göktaş’ın resimleri başörtülü olduğu gerekçesiyle Başkan’ın ruhsatı imzalamadığı bildirildi. Ruhsatın çıkabilmesi için başörtüsüz fotoğraf istendi.

Gazetemize konuşan, Aynur Göktaş’ın eşi Burhan Göktaş yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Bir hediyelik eşya dükkanı açtık. Açma ruhsatı içinde Belediye’ye müracaatta bulunduk. Bize bir liste verdiler; şu evrakları tamamlayın diyerek. Biz bütün evrakları tamamladık. Harçlarımızı da yatırdık. Müracaatımızı yaptık. Önce ‘Evraklarınız tamam. Yarın gelip ruhsatınızı alabilirsiniz’ dediler. Bu arada 6 tane de resim istediler. Çünkü dükkanın ruhsatı eşimin adına. Fotoğrafları da verdik. Fakat kısa bir süre sonra ruhsat biriminden bir yetkili aradı, ‘Başkan sizin ruhsatınızı imzalamıyor. Çünkü eşinizin resimleri başörtülü, başı açık resim getirin’ dedi. Ben ruhsat birimine görüşmeye gittiğimde, gidip Başkan Fuat Akdoğan’la görüşmem gerektiğini söylediler. Başkan’a ulaşamadım. Başörtüsüz resim istemeye hakları olmadığını bunun kanuni bir dayanağı olmadığını söyledim. Eğer böyle bir talep varsa, Bunun yazılı olarak bana iletilmesi gerektiğini söyledim. O zaman bu seferde hakaret etmeye başladılar. Buna rağmen ben yazılı dilekçeyle başvurdum. Bu gerekçenin yazılı olarak bildirilmesi için. Ama cevap vermediler. Ben normalde gidip bilgisayardan resim çıkartıp bu sorunu çözebilirdim. Ama bunun bir insan hakları ihlali olduğunu düşünüyorum. Resmi bir dayanağı olmadan böyle bir ayrımın yapılmasını, üstelik bir AKP’li belediye tarafından yapılmasını ayrımcılık olarak görüyorum. Bunun için yapmadım. Sonuna kadar hakkımızı aramaya kararlıyım.”

Yeni Dünya Düzenci başkan!
Konuyla ilgili belediye yetkilileri herhangi bir açıklama yapmaktan kaçınırken, konu hakkındaki görüşlerini almak üzere aradığımız Kuşadası Belediye Başkanı’nında şehir dışında olduğu söylendi. Objektif gazetecilik gereği Başkan’ın ya da belediye yetkililerinin bu konudaki açıklamalarını beklemeye devam ediyoruz.
Öte yandan, AKP’li Belediye Başkanı Fuat Akdoğan’ın, Kuşadası Belediye’sine ait resmi internet sitesinde yer alan bir açıklamasında kendisini; “Yeni Dünya Düzeninin şartlarını sağlamakla görevli” ilan etmesi de dikkat çekti. Başkan kendisinin kaleme aldığı söz konusu yazısında; “Bir dünya kentinin belediye başkanı olarak, yeni dünya düzeninin de gerektirdiği tüm şartların sağlandığı bir turizm kentini sizlere sunmak için üzerimize düşen görevlerimizi, halkımın büyük desteği ile üretmeye devam ediyoruz” dedi.
Başkan’ın bu açıklaması, “Başörtülülere ruhsat verilmemesi yeni dünya düzeninin bir gereği mi?” sorusuna neden oldu.

DEJAVU®42
22-06-2007, 18:17
Only the registered members can see the link

Şehit erin kardeşi Erden Erkaçtı, 23 Şubat 2007 günü ikiz kardeşi Erdem Erkaçtı ile Manisa Kırkağaç'ta vatani görevlerine başladıklarını, acemi eğitimin ardından ikisinin de Elazığ'a gönderildiğini, bu ilde yapılan dağıtımda kendisinin Tunceli'nin Çemişkezek, Erdem'in de Pülümür ilçesindeki jandarma karakollarında görevlendirildiklerini bildirdi.
Şehit olan ikiz kardeşinin cenazesiyle aynı uçakta İzmir'e geldiğini belirten Erden Erkaçtı, şunları söyledi:
“Kardeşimin cenazesini düzenlenen törenle toprağa verdik. Aradan yaklaşık 2 hafta geçmişti. Geçen pazartesi beni Bayındır İlçe Askerlik Şubesinden çağırdılar. İlçe Askerlik Şubesi Komutanı olan yüzbaşı, askerliğimin artık bittiğini ve terhis olduğumu söyleyerek, bazı evrakı imzalamamı istedi. Terhis belgemin Tunceli'den geleceğini söylediler. 4 ay önce askere gitmiştim ve tamamlanmasına 11 ay vardı. Aslında ben gitmek askerliğimi bitirmek istiyordum. Aslanlar gibi gidip askerliğimi yapardım. Ancak, bu acıyla hem kendime, hem de başkalarına zarar verebilirdim. Annem burada tek başına kaldığı için, kardeşim öldüğü için, ben de artık terhisi kabullendim ve gitmedim. “

“OĞLUMUN YANIMIZDA OLMASINA SEVİNİYORUM”

Baba Turgut Erkaçtı şehit oğluna çok üzüldüğünü ve cenaze töreninde iğneyle ayakta durabildiğini söyledi. Şehit oğlunun ikiz kardeşinin şu an yanında olmasından mutluluk duyduğunu söyleyen Turgut Erkaçtı, “Gitseydi ne olacağı belli değildi. Belki o da şehit olacaktı, şu an yanımızda olmasına seviniyorum” dedi.
Anne Nuran Erkaçtı ise Erdem'in şehit olmasından sonra ikiz kardeşi Erden'in terhis edilmesine çok sevindiğini bildirdi. Yaşadıkları şehit acısından sonra Erden'in yeniden askere gitmesine dayanamayacağını söyleyen acılı anne, “20 yaşına kadar büyüt, besle, teröristler öldürsün. O teröristlerin gözü kör olsun. Başka ne diyebilirim. Erden yeniden askere gitseydi elim ayağım tutmazdı. Zaten her gün ağlıyorum, her gün kahroluyorum” diye konuştu.

ASKERLİK KANUNU NE DİYOR?

Bu arada, Erden Erkaçtı'nın, 1111 sayılı Askerlik Kanunun 10. maddesinin 9. fıkrası gereğince terhis edildiği öğrenildi.
1111 sayılı Askerlik Kanununun 10. maddesinin 9. fıkrasının, “Bir baba veya dul ananın oğullarından birisi, barışta veya savaşta askerlik hizmetini yerine getirmekteyken ölmüş veya görev sırasında ve kendilerine 5434 sayılı T.C.Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre maluliyet aylığı bağlanmasını gerektirecek biçimde malul olmuş veyahut savaşta akibeti meçhul kalmış veya hakkında gaiplik kararı alınmışsa, ondan sonra gelen ilk oğlu, istekli olmadıkça silah altına alınmaz” şeklinde düzenlendiği bildirildi.
Tunceli'nin Pülümür ilçesinde Kocatepe Jandarma Karakoluna, 4 Haziran günü teröristlerce düzenlenen saldırı sonucu aralarında İzmirli jandarma er Erdem Erkaçtı'nın da bulunduğu 7 asker şehit olmuştu.

DEJAVU®42
22-06-2007, 18:17
Only the registered members can see the link

Vali Salihoğlu, yaptığı açıklamada, 19 Haziranda, merkeze bağlı Kırıklı köyü kırsalında arazi aramasından dönen güvenlik güçlerine, terör örgütü PKK üyelerinin ateş açması sonucu Jandarma Komando Er Basri Aslan'ın şehit olduğunu, Jandarma Komando Er Muhammet Karaman'ın ise yaralandığını anımsattı.

Bölgede operasyonların sürdüğünü ifade eden Vali Salihoğlu, terör örgütü üyelerinin yakalanması için bölgede arama tarama çalışmalarının aralıksız devam ettiğini belirtti.

Vali Salihoğlu, operasyona özel harekat timlerinin de katıldığını, terör örgütü elemanlarının yakalanmalarının an meselesi olduğunu kaydetti.

YARALI ERİN SAĞLIK DURUMU İYİ
Şehit olan Basri Aslan'ın fotoğrafını makamında saklayan Vali Salihoğlu, şehit eri katledenlerin hak ettikleri cezayı mutlaka alacaklarını söyledi.

Vali Salihoğlu, yaralanan Jandarma Komando Er Muhammet Karaman'ın sağlık durumunun iyi olduğunu, Karaman'ın, ailesinin isteği üzerine Erzurum Asker Hastanesine sevk edildiğini belirtti.

DEJAVU®42
22-06-2007, 18:18
Only the registered members can see the link

Arife (67) ve Mehmet Dernek (67) çifti, beldede müteahhitlik yapan A.D'den (70) geçen yıl Şahinderesi Mahallesi Yakamoz Caddesi üzerinde bir daire satın aldı.

Dernek çifti, satın aldıkları dairenin üzerine kaçak çatı katı yaptığı ve istemedikleri bir yere uydu anteni koyduğunu öne sürdükleri müteahhit A.D. ile tartıştı.

Müteahhit ile mahkemelik olan Dernek çiftinin evine yaklaşık iki hafta önce gece geç saatlerde gelen kimliği belirsiz 2 kişi, yaşlı çifti sopalarla dövdü.

Edremit Devlet Hastanesinde yapılan müdahalenin ardından Balıkesir Devlet Hastanesine kaldırılan Mehmet Dernek, sevk edildiği İzmir 9 Eylül Üniversitesi İhtisas ve Araştırma Hastanesinde hayatını kaybetti.

Tedavisi tamamlanan ve taburcu edilen Arife Dernek'in olayı müteahhit A.D'nin azmettirdiği iddiasıyla şikayetçi olması üzerine, jandarma ekipleri olaya karıştığı iddia edilen S.S'yi (30) gözaltına aldı.

Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü, bir kişinin daha arandığı bildirildi.

DEJAVU®42
22-06-2007, 18:18
Only the registered members can see the link

Kocaeli Emniyet Müdürlüğü Trafik Şube Müdürlüğü ekipleri, N.Ü. yönetimindeki plakası açıklanmayan TIR'ı TEM Otoyolu Gültepe mevkisinde durdurdu. Sürücünün davranışlarından şüphelenen trafik ekipleri, TIR'da uyuşturucu olabileceği düşüncesiyle Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerine haber verdi.

Narkotik köpekleri “Körfez” ve “Dolyat”ın desteğiyle TIR'da arama yapan ekipler, köpeklerin tepkisi üzerine sürücü N.Ü'nün bilgisine başvurdu. N.Ü'nün verdiği bilgiler doğrultusunda, dorsenin sağ ve sol duvarlarına özel olarak yerleştirilmiş ve perçinlenmiş profil demirlerin içinde 225 paket halinde toplam 113 kilo eroin ele geçirildi.

Olayla ilgili TIR sürücüsü N.Ü. gözaltına alındı, TIR'a el konuldu.

Sürücünün sorgusunun sürdüğü, eroinin Van'dan Almanya'ya götürülmek istendiğinin tahmin edildiği bildirildi.

DEJAVU®42
22-06-2007, 18:18
Only the registered members can see the link

Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde yer alan eğitim ve tatbikat uçuşlarına müdahalelere ilişkin duyuruda, Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığının Ege Denizi'nin uluslararası hava sahasında eğitim uçuşu icra eden F-16 kollarına, dün Midilli Adası batısı ve Sakız Adası batısında Yunanistan'ın N. Ankhialos ve Skiros meydanlarından kalkan F-4 ve F-16 uçakları tarafından 2 defa önleme yapıldığı belirtildi.

Türk F-16'larına, Midilli Adasının batısında da Yunanistan'ın Limni meydanından kalkan F-16 uçakları tarafından 1 defa önleme gerçekleştirildiği kaydedildi.

DEJAVU®42
22-06-2007, 18:19
Only the registered members can see the link

Büyük Birlik Partisi (BBP) Çorum İl Başkanı Aziz Yıldırım, geçirdiği trafik kazası sonucu yaşamını yitirdi. Edinilen bilgiye göre, Mecitözü ilçesinden Çorum istikametine giden Kazım Hoşgör yönetimindeki 19 ES 435 plakalı otomobil, Çorum-Samsun kara yolunun 11. kilometresinde Metin Kasabacı'nın kullandığı 48 ER 61 plakalı tıra arkadan çarptı. Kazada otomobilde bulunan BBP İl Başkanı Aziz Yıldırım (28) olay yerinde öldü. Yaralanan otomobil sürücü Kazım Hoşgör Çorum Devlet Hastanesine kaldırıldı. Çorum Barosu avukatlarından evli ve 1 çocuk babası Yıldırım'ın cenazesinin ikindi namazının ardından merkeze bağlı Çeşmeören köyünde toprağa verileceği bildirildi. Parti yetkilileri, cenaze törenine BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun da katılacağı kaydedildi.

DEJAVU®42
22-06-2007, 18:19
Only the registered members can see the link

Gökçer Tahincioğlu'nun haberi

Türkiye, 2006'dan itibaren milletvekillerinin bile göremediği Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne (MGSB), TNT ve el bombalarına sahip, önemli bazı siyasilerin özel bilgilerini elinde bulunduran çok sayıda çeteyle tanıştı. Bazı emekli askerlerin de adının geçtiği operasyonların bir bölümünde çözülemeyen noktalar, aynı isimler üzerinde birleşti. Bazı ideolojik bağlantılarla eski ve görevdeki bazı kamu görevlilerine de uzanan yeni dönem çetelerle ilgili gelişmeler, iddialar ve yargılama süreçleri şöyle:

SAUNA (KÜRE) İLE BAŞLADI

Şubat 2006'da gerçekleştirilen operasyon, Ankara'daki bazı masaj salonu sahiplerine şantaj yapıldığı iddiasıyla başlatıldı.
Gözaltına alınan ve "Emre Köroğlu" olarak tanınan Kasım Zengin'in, görevde olduğu dönemde eski Emniyet Müdür Yardımcısı Ertuğrul Çakır ve Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda (ÖKK) görevli Yüzbaşı Nuri Bozkır tarafından istihbarat amaçlı kullanıldığı ortaya çıktı. Zengin, Yüzbaşı Bozkır'ın kendisine MİT kimliği ve 68 adet CD verdiğini, Ayaş tünelinde bomba eğitimi gördüğünü söyledi.
Tünelde C-4 parçaları, TNT ile bomba düzenekleri bulundu. CD'lerde eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın yol güzergâhları, 7 AKP, 7 CHP milletvekiline ait bilgiler, "hangi subayın nereden sorumlu olduğunu" gösteren Ankara'nın krokisi, şifrelemeler ve askeri bildirileri andıran metinlerin yer aldığı anlaşıldı. Bozkır'ın MİT'çi Kâşif Kozinoğlu imzalı "gerektiğinde yardımcı olun" yazılı bir kart da verdiği öne sürülen Zengin'in kasasından MGSB çıktığı kamuoyuna yansıdı. Zengin, ifadesinde, Bozkır adına "Türk Mukavemet Teşkilatı için bilgi toplamakla görevli olduğunu" söyledi.
İbrahim Tatlıses'in, Derya Tuna'yı vuran Hüseyin Bozan'ı öldürmeleri için çeteden yardım istediği, çetenin de Tatlıses'e Kuzey Irak konserlerinde koruma tahsis ettiği iddiaları soruşturma dosyasına girdi. Zengin'in bürosuna Savcı Nuh Mete Yüksel'in de gittiği ortaya çıkarken 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Orhan Karadeniz, bazı sanıkları tanıdığı için davadan çekildi.
Ankara'da süren yargılamada Zengin, Ertuğrul Çakır ve Bozkır'ın 81 yıl, Tatlıses ve diğer sanıkların 18 yıla kadar hapsi istendi. Casusluk suçlamasıyla askeri mahkemede de yargılanan Bozkır'ın 6 yıl hapsine karar verildi. Askeri Yargıtay bu cezayı esastan bozdu. Yeniden görülecek duruşmalar, yayın yasağı nedeniyle gizli şekilde yapılıyor.
Yargılama aşamasında savcıya ifade veren Zengin, Tatlıses'ten aldıkları 50 bin YTL'nin "Marmara Bölge Paşası" diye anılan "Süleyman Paşa"ya verildiğini söyledi. Sözü edilen kişinin, emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün de "Ben onu Süleyman diye bilirdim" dediği emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin olduğu anlaşıldı. Tekin'in 1957'de Kıbrıs'ta TMT'de görev yaptığı öne sürülmüştü. Kasım Zengin'in TMT ilgili sözleri Zengin-Tekin bağlantısı konusunda kuşku yarattı, ancak iddialar doğrulanamadı.

CUMHURİYET'E 3 BOMBA

2006'da, 5-11 Mayıs günleri arasındaki 6 gün içinde Cumhuriyet gazetesinin İstanbul'daki merkez binasına 3 kez bombalı saldırı düzenlendi. Silahlı oldukları belirlenen saldırganlar kaçtı. Faillerin yakalanmasına ilişkin açıklamalar havada kaldı ve saldırganlar yakalanamadı.

DANIŞTAY'A BASKIN GÖZ GÖRE GÖRE GELDİ

Cumhuriyet gazetesine atılan bombaların faillerinin bulunamaması, tarihe geçen bir saldırıya neden oldu. Anaokulunda türbanı sınırlayan türban kararı nedeniyle hedef gösterilen Danıştay 2. Daire, 17 Mayıs 2006'da müzakere sırasında saldırıya uğradı. Avukat Alparslan Arslan, üyelere kurşun yağdırdı. Danıştay üyesi Yücel Özbilgin'in yaşamını yitirdiği saldırıdan sonra yakalanan Arslan'ın üzerinden Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi (VKGB) kimlik kartı, arabasından Vakit gazetesi çıktı.
Arslan'ın Ankara'ya, sonradan Cumhuriyet'e bomba atan kişiler olduğu açığa çıkan Erhan Timuroğlu, Osman Yıldırım, İsmail Sağır gibi adli suçlardan sabıkalı isimlerle geldiği anlaşıldı.
Türkiye, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin'i bu soruşturmada tanıdı. Azmettirici olduğu öne sürülen ve Arslan'ı VKGB'den tanıdığı söylenen Tekin'in, Susurluk skandalıyla tanınan isimlerden emekli Tuğgeneral Veli Küçük'le saldırıdan bir süre önce görüştüğü saptandı.
Beykoz'da bir villada saklanan Tekin, birkaç gün sonra bir hastanenin önüne yaralı olarak bırakılmasıyla yakalandı. Emekli askerler Oktay Yıldırım, Zekeriya Öztürk ve Mahmut Öztürk'ün hastaneye getirdiği Tekin, sorgulandıktan sonra serbest bırakıldı.
Arslan'ın çevresine yönelen soruşturmada arkadaşı Süleyman Esen ile "Salih Hoca" olarak tanınan Salih Kurter yakalandı. Arslan, Kurter, Esen, Sağır, Yıldırım, Timuroğlu ve Tekin Irşi hakkında dava açılırken Cumhuriyet'in bombalanmasına ilişkin dosya da davaya dahil edildi.