PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : 28/07/2007 Türkiye'de Neler oluyor



muzo
28-07-2007, 09:56
Nevşehir'de kaza: 3 ölü, 2 yaralı Nevşehir'de meydana gelen trafik kazasında 3 kişi öldü, 2 kişi yaralandı.

Kayseri-Ankara kara yolunun 60. kilometresindeki Kızılağıl köyü yakınlarında, İrfan Şahin yönetimindeki 34 UZ 1560 plakalı otomobil devrildi.

İrfan Şahin, Dilek Şahin ve Hasan Şahin olay yerinde hayatını kaybetti. Kazada yaralanan Fadime ve Barış Şahin, Nevşehir Devlet Hastanesinde tedavi altına alındılar.

muzo
28-07-2007, 09:56
Kayseri'de trafik kazası: 6 yaralı
Kayseri'de meydana gelen trafik kazasında 6 kişi yaralandı.

Pınarbaşı-Tomarza kara yolunun 58. kilometresinde, Orhan Filikçi yönetimindeki 68 DK 746 plakalı otomobil, karşı yönden gelen Turgut Gürbüz'ün kullandığı 06 RZB 54 plakalı otomobille çarpıştı.

Kazada yaralanan Orhan Filikçi, Turgut Gürbüz, Hulisi Gürbüz, Ayşe Yılmaz, Gülseren Erdoğan ve İsmet Yerlikaya Kayseri Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı.

muzo
28-07-2007, 09:58
Siyasette hava yumuşuyor
Miting meydanlarında birbirlerine ağır ifadelerle yüklenen siyasîler, seçim sonrası yumuşama sinyali veriyor. Karşılıklı jestler yapan liderler, Meclis'te sorunların diyalog yolu ile çözülmesi gerekliliğinde birleşiyor.

Only the registered members can see the link

Abdullah Gül ile Devlet Bahçeli arasındaki sıcak diyalog, MHP'li Mehmet Cihat Özönder'in cenaze töreninde de sürdü.

Türkiye, cumhurbaşkanlığı seçimi ve artan terör eylemlerinin etkisiyle gergin bir atmosferde seçime gitti. Sert polemikler, meydanlara da damgasını vurdu. Siyaseti kilitleyen kriz halinin, seçimden sonra derinleşeceği beklentisi, toplumun büyük bir kesimini endişelendiriyordu. Ancak 22 Temmuz'un ardından bambaşka bir tablo yaşanıyor. Sandıktan çıkan sonuçların muhasebesinin yapıldığı şu günlerde, 'gerginlik' yerine 'daha sakin bir atmosfer' gözleniyor. Siyaset uzmanları, halkın sandıkta verdiği "kriz istemiyorum" mesajının liderler tarafından doğru okunduğunu belirtiyor. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın seçim gecesi tüm toplumu kucaklayacağı yönünde konuşma yapması ve Baykal, Bahçeli ve Ağar'ı telefonla araması bunun ilk işaretleri idi.

Siyasetin iki kutbu olarak değerlendirilen MHP ve DTP'lilerin "TBMM'de kavga değil, barış için çalışacakları" mesajı vermesi de olumlu bulundu. MHP lideri Devlet Bahçeli'nin aylardır ülkeyi kilitleyen cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılacaklarını açıklaması ise yeni döneme dair umutları artırdı. Bahçeli, AK Parti'nin milletin iradesiyle tek başına iktidara geldiğine dikkat çekti ve, "Köşk oylamasına katılacağız. Tutarlılık bunu gösterir. AKP istediği adayı çıkarır." dedi. Önceki gün trafik kazasında vefat eden MHP Milletvekili Mehmet Cihat Özönder'in cenazesi de siyasetin aktörlerini yakınlaştıran bir ortam oluşturdu. Üzücü bir olay karşısında sergilenen insanî tavırlar, siyasetteki yumuşamaya katkıda bulundu.


Türk halkı, toplumsal kutuplaşma ve kaos beklentilerine sandıkta cevap verdi. Sandıktan tek başına iktidar çıkarken, gergin politika izleyen siyasi partiler umduğunu bulamadı. Yapılan yorumlarda, 'seçmenin ülke sorunlarının barış ve sağduyu içinde çözümlenmesini beklediği' vurgulandı. Bu mesajın adresine ulaştığının ilk işaretleri seçim gecesi alındı. Sandıktan zaferle çıkan Başbakan Erdoğan, sonuçların açıklanmasının hemen ardından yaptığı konuşmada, "Bize oy vermeyenler de müsterih olsun." dedi. Erdoğan, konuşmasının hemen ardından muhalefet liderlerini arayarak yeni dönemde uzlaşı içinde çalışmak istediklerini söyledi. Erdoğan, barajın altında kaldığı için istifa eden DP lideri Mehmet Ağar'ı da arayarak teselli etti. CHP lideri Deniz Baykal ve telefona cevap vermeyen MHP lideri Devlet Bahçeli, Erdoğan'ın aradığı diğer liderler oldu.

Yeni dönemdeki endişelerden biri, milliyetçi MHP ile etnik DTP arasında yaşanması muhtemel gerginlik öngörüleriydi. Seçimin hemen ardından iki partinin yetkili isimleri, TBMM'de her türlü diyalog ve uzlaşıya açık olduklarını, gerginlik olmaması konusunda gerekenin yapılacağını ifade etti. MHP Genel Sekreteri Cihan Paçacı, DTP'lilerin Anayasa'ya uymaları durumunda hiçbir sorun olmayacağını belirtirken, DTP lideri Ahmet Türk MHP ile görüş alışverişi içinde olacaklarını, TBMM'ye kavga etmek için değil, diyalog ortamı oluşturmak için gittiklerini vurguladı. Bu gelişme, Meclis'te yan yana sıralarda oturacak olan iki partinin milletvekillerinin gergin tavırlardan kaçınacağı konusundaki umutları artırdı.

Seçim sonrasındaki en önemli sağduyu mesajı MHP lideri Devlet Bahçeli'den geldi. Bahçeli, AK Parti'nin milletin iradesiyle tek başına iktidara geldiğine dikkat çekti ve "Köşk oylamasına katılacağız. Tutarlılık bunu gösterir. AKP istediği adayı çıkarır." diyerek ilkeli bir tavır sergiledi. Bahçeli'nin bu çıkışı, aynı zamanda 'normalleşme' yolunda atılmış ciddi adımlardan biriydi. Bu açıklamanın ardından CHP ve DSP de AK Parti'nin TBMM çoğunluğuyla seçeceği yeni cumhurbaşkanına saygı göstereceklerini açıkladı.

23. yasama döneminde esen barış rüzgârları, henüz TBMM yemin töreni bile yapılmadan yaşanan acı bir olayda da devam etti. Önceki gün aşırı hız sebebiyle trafik kazasında hayatını kaybeden MHP milletvekili Mehmet Cihat Özönder için DTP de dahil olmak üzere tüm partiler taziye mesajı gönderdi. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün taziye mesajı, büyük yankı uyandırdı. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, seçim sürecinde yaşanan gerginlikleri bir tarafa bırakarak MHP lideri Devlet Bahçeli'yi aradı ve üzüntülerini dile getirdi. Seçim sonrası telefonuna cevap alamayan Başbakan Erdoğan da MHP'ye taziyelerini iletti. Dünkü cenaze töreninde MHP lideri Bahçeli'yle Dışişleri Bakanı Gül, Özönder'in tabutunu birlikte taşıdı. Cenaze törenine, AK Parti yöneticileri, Sivas'tan bağımsız milletvekili seçilen eski BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve değişik kesimlerden çok sayıda şahsiyet katıldı.

Bahçeli ve Gül birlikte saf tuttu

MHP'den milletvekili seçilen; ancak mazbatasını alamadan trafik kazasında hayatını kaybeden Prof. Dr. Mehmet Cihat Özönder'in cenazesi siyasîleri bir araya getirdi. Özönder'in cenaze namazı dün Ankara Kocatepe Camii'nde cuma namazını müteakip kılındı. Namazda MHP lideri Bahçeli ile Dışişleri Bakanı Gül yan yana saf tutu. Gül, Bahçeli'ye başsağlığı dilerken, MHP lideri de Gül'e törene katıldığı için teşekkür etti. Daha sonra ikili, tabutu arabaya kadar birlikte taşıdı.

Türkiye'nin istikrarı herkesin lehine

Prof. Dr. Hasan Köni (Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi)

Sandıktan güçlü bir iktidar çıkması, yumuşamanın en önemli nedeni. Bir başka neden ise MHP'nin sağ parti olması. Her iki lider de çok hırçın değil. İkincisi Türkiye'nin istikrarı herkesin lehine. Herkes bunun farkında. Meydanlarda Amerika'ya laf söylüyorlar; ama gücümüz olmadığının farkındalar. İstenmeyen dayatmalara normalleşerek ve bütünleşerek karşı koyacaklarının farkındalar.

AK Parti'nin zaferi, düşünmeye itti

Prof. Dr. Naci Bostancı (Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi)

İktidar partisinin oyunu bu kadar artırması, çatışmayı hafifletti. Her partiyi kendi içinde düşünmeye itti. Ayrıca seçim öncesindeki sert, gergin ve çatışmaya dayalı hava, seçim sonrasında yerini 'siyasî akıl'a bırakıyor. Bütün partiler karşılarındakinin kötü, asla seçilmemesi gerektiğini söylüyor. Kendilerinin ise kötünün karşısındaki iyi olduğu mesajını veriyor. Seçim bittiğinde herkes konumunu kabullenip ona göre tavır takınıyor.

Halkın mesajını almayan tasfiye olur

Prof. Dr. İhsan Dağı (ODTÜ Öğretim Üyesi)

Seçim sonuçları siyasetçileri terbiye edici bir işlev gördü. Siyasetçiler milletin verdiği mesajı almak zorunda. Yoksa tasfiye olur. CHP'nin durumu ortada. MHP ise sandıktan çıkan sonucu doğru okuyor. Partinin tabanı milliyetçi muhafazakâr. Abdullah Gül'ün adaylığına sıcak bakıyorlar. MHP'nin CHP gibi tavır almasının bedeli kendileri için ağır olurdu. DP ve Anavatan'ın durumundan ders aldılar.

bulletfromhell
28-07-2007, 11:50
PKK'lı teröristten şok itiraflar




PKK’nın Kuzey Irak’taki kamplarında 3 yıl boyunca silahlı faaliyet yürüten Atatürk Üniversitesi sınıf öğretmenliği mezunu Gül Kırtan, PKK’nın Haftanin Kampı'nda grup sorumlusu olan babası Şükrü Kırtan’ın örgüt tarafından infaz edildiğini öğrenince, kaçarak güvenlik güçlerine teslim oldu. Kırtan, etkin pişmanlıktan yararlandırılarak ceza verilmeden serbest bırakıldı.

Şırnak’ın Silopi ilçesinde 6 ay önce güvenlik güçlerine teslim olduktan sonra tutuklanan 26 yaşındaki ‘Rejne Pir’ kod adlı PKK’lı Gül Kırtan, 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Atatürk Üniversitesi’nde 4 yıl sınıf öğretmenliği öğrenimi gören ve mezun olduktan sonra 3 yıl önce örgüte katılan Gül Kırtan savunmasında, “Babam 1990 yılında PKK’ya katıldı. Haftanin Kampı'nda grup sorumlusuydu. Babamın 1995 yılında bir çatışmada öldüğü bize bildirildi. Ancak atılan bir iftiradan dolayı örgüt tarafından infaz edildiğini Zap Kampı sorumlusu Haki Akçay bana söyledi. Bunu duyunca örgüte kin ve nefretin arttı ve teslim olmaya karar verdim” dedi.

KPSS'YE KATILMIŞ

Kapatılan DEHAP’ın Ankara’daki kongre ve konferanslarına katıldığını, gençlik örgütlenmesi içinde yer aldığını belirten Kırtan şunları anlattı:,

“DEHAP Genel Merkezi'nde gençlik eğitimi aldıktan sonra örgüte katıldım. Asıl amacım babamın akibetini öğrenmekti. Çünkü bana örgüte katılabileceğim yönünde olumlu cevap gelince ben bir süre erteledim. Erteleme sebebim ise okuldan mezun olup, KPSS'ye girmek için önüme bir engel çıkmamasıydı. KPSS için resmi başvurumu yaptıktan sonra örgüte katıldım.

Çünkü geri dönmek üzere gittim. Operasyonları durdurmak için kendilerine ‘canlı kalkan’ adını veren grubun sorumlusu Şevket Yıldız örgüte katılmama yardımcı oldu. Kampta örgüte katılmadan önce, devlet adına terörle mücadelede görev yapmış asker, polis veya MİT mensubu olabilir ‘Kava’ kod adlı örgüt mensubu vardı. Bu kişi Diyarbakırlıydı. Örgüt ajan olabileceği ihtimali nedeniyle bu kişinin kullandığı kod ismine layık olmadığı için adını ‘Zalim Dehak’ olarak değiştirdi. Sonra da Türkçe'de isimsiz anlamına gelen ‘Benav’ adı verildi. Bu şekilde teşhir edilince kaçıp KDP’ye teslim oldu.”

KAMPTA DENİZ SUBAYI

Kampta daha çok Doğu bloku ülkeleri yapımı silahların tanıtımı ve kullanımı üzerine eğitim aldıklarını ifade eden Gül Kırtan şöyle devam etti:

“Merkezi İstanbul’da bulunan Özgür Halk adlı dergide çalışan ‘Erdem’ kod adlı kişi, örgüt mensubu olan bir kızı sevdiğini açıkça söyleyince, aşırı derecede rencide edilerek teşhir edildi. Erdem kendi silahıyla intihar etti, ilk müdahalesi kasıtlı olarak geç yapılınca öldü. Halen örgütün Botan eyaletinde faaliyet gösteren ‘Çiçek’ kod adlı kadın intihar saldırısı yapmak için örgüte yazılı dilekçe verdi. Ayrıca ‘Ali Kemal’ kod adlı Amasyalı ve aslen Türk olan örgüt mensubu eşiyle birlikte örgüte katıldı. Bu kişi, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı bir subay okulundan mezun olduktan sonra örgüte katılmıştı. Şırnak kırsalında bir süre kaldıktan sonra Kandil ve Zap kamplarına geldi ve şu anda siyasal birim içinde eğitim veriyor. Eşi örgütten kaçtı. Kendisi askeri kanadın disiplin kurulundan sorumludur.”

‘DTP'Lİ YÖNETİCİLER KANDİL'E GELDİ’

PKK’dan kaçmak için Özel Kuvvetler eğitmenliğinde sabotaj uzmanlık eğitimi aldığını, çünkü sabotaj eğitimi alanların eylem için şehirlere gönderildiğini belirten Kırtan şunları söyledi:

“PKK’nın DTP’yle doğrudan ilişkisi var. DTP'li üye ve yöneticiler çeşitli dönemlerde Kandil ve Hınere kamplarına gelerek ideolojik eğitim alıyorlar, ardından legal zeminde siyaset yapmak için Türkiye’ye gönderiliyorlar. Ayrıca DTP içerisinde aktif görev alan eş genel başkanlar dahil tüm üyeler, örgüt propagandası ve ajitasyon faaliyeti yürüterek kitleleri etkilemeye yönelik çalışıyorlar. DEHAP’ın Ankara Gençlik örgütlenmesi sorumlusu Mahmut Bilgin de Hınere Kampı'na gelerek sık sık ideolojik eğitim alıyor. Bu kişinin şu anda DTP içinde hangi görevde olduğunu bilmiyorum. PKK’dan kaçan yaklaşık 2 bin civarında kişi var. Bunlar Irak, Suriye ve Avrupa ülkelerine gittiler.”

“ABD SİLAH VERİYOR”

ABD’li askeri ve siyasi temsilcilerin, 28 Haziran 2006 günü Kuzey Irak’taki Hakurk kampındaki dış ilişkiler idare birimi denilen yerde PKK’nın üst düzey yöneticisi Murat Karayılan ile gizli görüşme yaptıklarını belirten Gül Kırtan, örgütün geçen yıl aldığı eylemsizlik kararının da bu görüşme sonrası ABD güdümünde alındığını ileri sürdü.
Gül Kırtan, “Örgütün şu anda KDP, KYB ve Rusya ile diplomatik ilişkileri çok güçlü. Ayrıca örgüt propagandasına yönelik çekimleri yapılan ve oyuncuları dağ kadrosundaki PKK’lılardan oluşan ‘Beritan’ adlı filmin finansörlüğünü de Almanya’dan gelen bir işadamı üstlendi. Fransa ve Yunanistan’dan da birer grup Hınere kampına geldi. PKK, ABD’den silah, KDP ve KYB’den ise erzak alıyor” dedi.

“TAK, KARAYILAN'A BAĞLI ÇALIŞIYOR”

PKK içerisinde 60 kişilik ‘Ölümsüzler Taburu’ adı verilen intihar komandosu grubu bulunduğunu kaydeden Gül Kırtan itiraflarını şöyle sürdürdü:

“Türkiye metropollerinde eylem yapan TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri), örgütün askeri kanadının 3'üncü kongresinde, askeri kanat sorumlusu Bahoz Erdal’ın önerisiyle kuruldu. Bu birim, örgütün meşru savunma stratejisine ters düşen ve metropollerde sivillerin hayatını kaybetmesine neden olan ve ulusrarası devlet, kuruluşlar ile özellikle AB’ye üye ülkelerden tepki toplayan intihar, sabotaj ve suikast eylemlerini sahiplenmektedir. TAK doğrudan Murat Karayılan’a bağlı çalışıyor. Türkiye metropollerine sansasyonel eylem için gönderiliyor. TAK sivil hedeflere yönelik eylem yaptığı için, PKK’dan bağımsız bir yapılanma olduğunu iddia ediyor.”

“ETKİN PİŞMANLIK TUZAĞI”

Devletin çıkarmış olduğu etkin pişmanlık yasasını PKK'nın eylem için kullanacağını belirten Gül Kırtan, “Örgüt yeni bir eylem stratejisi olarak özel kuvvetlerde görev alıp eylem yapacak olanları, teslim olmak için göndermeyi planlıyor. Örgüt, teslim olup yasadan faydalanarak kısa sürede özgürlüğüne kavuşan kişinin, serbest hareket etmenin verdiği avantajla sansasyonel eylemleri daha kolay yapabileceğini düşünüyor. Bu konuda Murat Karayılan’ın öneride bulunduğunu biliyorum. Çünkü bu yasadan çok sayıda kişinin faydalanıp serbest kalması örgüt yönetimini çok tedirgin etti” dedi.

Gül Kırtan'ın bu ifadelerinden sonra duruşmaya kısa ara veren mahkeme, sanığın kendiliğinden örgütten çekilmesi, samimi itiraflarda bulunması nedeniyle TCK’nın 221/2 maddesi uyarınca etkin pişmanlıktan yararlandırılmasına ve bu nedenle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına oy birliğiyle karar verdi. Bu karar üzerine Gül Kırtan serbest bırakıldı.