PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : İş Üreten Üniversiteler de Varmış!



saraçTürk
03-10-2007, 15:07
İş Üreten Üniversiteler de Varmış!
İş Üreten Üniversiteler de Varmış!
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)




Resmi büyütmek için tıklayın Bilim Hırsızlığı ve Siyasi Tartışmalarla Gündeme Gelen, Dünya Sıralamasında Yerlerde Sürünen Üniversitelerden Sevindirici Haber Geldi. İstanbul Üniversitesi, Türkiye'nin İlk Kopya Koyununu Üretti.


İstanbul Üniversitesi'nin açılış töreninde konuşan Rektör Mesut Parlak, Türkiye'nin ilk kopya koyunlarının kasım ayında doğacağı müjdesini verdi.

Hayvan kopyalama denemeleri 1950'lerde kurbağalarla başladı. 1996 yılında koyun Dolly kopyalandı. Onu 1998'de ABD'li kopya sığır izledi. Ardından kopya keçi, domuz, fare, kedi, at ve köpek geldi.


Açılışta üniversitesinin bilimsel başarılarına değinen Parlak, Türkiye ve Ortadoğu'nun ilk ve tek hayvan kan bankasının İ.Ü.'de kurulduğunu, Su Ürünleri Fakültesi'ne bağlı Yunus Araştırma gemisinin Marmara, Ege, Akdeniz değil, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Suriye karasularında deniz kirliliği-küresel ısınma ve yeni balıkçılık yataklarıyla ilgili bir ilk olan çalışmayı gerçekleştirdiğini vurguladıktan sonra "Veteriner fakültemizde yapılan çalışmalar sonucunda Türkiye' nin ilk kopya koyununun kasım ayında doğması beklenmektedir" müjdesini verdi.

'İlk yerli Dolly' projesi, İ.Ü. Veteriner Fakültesi Suni Tohumlama ve Dölleme Bölümü'nde yürütülüyor. Radikal'e bilgi veren proje başkanı Prof. Dr. Sema Birler, klon embriyonların transfer edildiği koyunların şu anda hamileliğin üçüncü aylarını tamamladığını koyunlarda gebelik süresinin beş ay olduğunu söyledi.

İlk kopya koyun 'Dolly'yse 1996'da İskoçya'da doğmuştu. Dolly, 1997'de dünyaya takdim edildiğinde yer yerinden oynadı. Ancak 2003 yılında, genç yaşında akciğer yetmezliğinden öldü. Koyunlar genellikle 11-12 yaşına kadar yaşabiliyor.

Hayvanlar 'aşı ve protein fabrikası' gibi çalışacak

Proje nasıl başladı?

Proje Başkanı Prof. Dr. Sema Birler Radikal'in sorularını yanıtladı: "2003 yılında Devlet Planlama Teşkilatı'na bir proje yapmıştım, proje öyle başlamış oldu. Önce altyapıyı kurmaya çalıştık, DPT projesiyle gerekli bazı cihazlarımızı aldık. Daha sonra TÜBİTAK projesiyle de kimyasal malzemeleri sağladık. Oluşturduğumuz grupta 69 klon embriyon elde ettik. Bunları haziran ayında taşıyıcı koyunlara transfer ettik. Taşıyıcı annelerden 40'ının gebe olduğunu anladık. Ultrason incelemelerinde bunlardan ikisinde gebeliğin devam ettiğini gördük. Bu iki koyunun gebeliği hâlâ devam ediyor ve sağlıklı bir gebelik geçiriyorlar. Şu anda üç aylarını tamamladılar. Koyunlarda gebelik beş aydır; yani yaklaşık yedi haftalık bir süreleri kaldı. Bu dönemi sağlıklı geçirirlerse kasım ayının sonlarında Türkiye'deki ilk klon yavruları doğuracaklar. Gebelik artı ve eksi bir hafta oynayabiliyor, o yüzden tarih kesin değil. Annelerden biri çok yavru taşıyor, onun doğumu erken olabilir."

Neden önemli?

"Bu ilk proje, öncelikle klonlama tekniğini burada oturtabilmek ve laboratuvarlarımızı bu çalışmaya hazır hale getirebilmek için gerçekleştirdik. Klonlamayı başarmak bizi, insan sağlığı ve hayvancılık açısından birçok yeni ve öncü çalışmaların yapılabileceği bir alana sokmuş oluyor. Klonlama, her aşaması büyük zorluklar içeren bir uygulama. Bunu dünyada çok az sayıda ülke yapabildi; doğumlarımız gerçekleşirse Türkiye de bu ülkelerden biri olacak."

Başarı şansı nedir?

"Bir yumurta hücresinin tüm genetik materyalini dışarı alıp, farklılaşmış bir vücut hücresini bu yumurta hücresinin içine yerleştiriyor ve bu çekirdeği tekrar aktive olarak yavru oluşturmaya yöneltiyoruz.

Başarı şansı çok yüksek değil ama bu oranı artırmayı da hedefleyen çalışmalarımız var."

Faydası ne olacak?

"Bu teknik çok çeşitli alanlarda kullanılabilir. Biz bunu özellikle ve öncelikle 'transgenetik hayvan' üretiminde kullanmak istiyoruz. Bu tür hayvanlar, insanların bazı hastalıklar nedeniyle eksik olan ve dışarıdan verilmesi gereken bazı proteinleri üreten, fabrika gibi işlev gören hayvanlar. Transgenik olarak üretilmiş ineğin veya koyunun ürettiği özel sütten bu proteinleri ve aşıları elde edebiliyoruz. Mesela hemofili faktörü, bu koyunun sütünden üretilebiliyor. Klonlamadan, birçok insan hastalığı için faydalanılabiliyor."

5 Türkiye'de benzeri var mı?

"Şu an asıl alanımız koyunlar. TÜBİTAK'ta arkadaşlarımız sığırlar üzerinde çalışıyor. Biz şu anda koyun üzerinde çalışmayı sürdüreceğiz, transgenik koyunlar üretmeyi düşünüyoruz. Koyuna yakın ırklarla, keçi ve manda gibi hayvanlarla ilgili çalışmaları da ilerisi için planlıyoruz." 4 saat önce