PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Büyükanıt'tan köstebek açıklaması



kamkac62
09-11-2007, 21:08
Büyükanıt'tan köstebek açıklaması
Gazetecilerle bugün sohbet toplantısı düzenleyen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'tan sınırötesi operasyon ve Dağlıca'ya yönelik açıklamalar geldi.
09 Kasım 2007 19:55
]Only the registered members can see the link


Org. Büyükanıt'ın gündemdeki konulara ilişkin görüşleri ve gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

Org. Büyükanıt, hükümete sınır ötesi harekât yetkisi veren tezkerenin 19 Ekim 2007 günü Resmi Gazete'de yayımlandığını belirttikten sonra şu bilgiyi verdi:

'Operasyona hazırız'

"24 Ekim 2007 günü Başbakanlık bize bir yazı yazarak tezkere kapsamındaki operasyonla ilgili görüşlerimizi sordu. Biz de görüşlerimizi 1 Kasım 2007 günü Başbakanlığa bildirdik. Tekliflerimizi Başbakanlığa iletmiş olduk. Başbakanlık ve Dışişleri bu teklifler üzerinde çalışıyor. Bu bir hükümet direktifine dönüşecek ve bize gelecek. Zaten normal planlama usulü de budur. Şu anda yetki hükümette. Değerlendirilecek. Eğer harekâtın gerekli olduğuna inanırlarsa 'şu operasyonlar yapılır' denilecek.

Zaten biz asker olarak her türlü olasılığa karşı önceden planlama yaparız. Bir çatışma çıktıktan sonra planlama olmaz. Askeri birliklerimiz bir görev verildikten sonra kısa süreli bir ikazı müteakip son hazırlıkları yaparak operasyonu gerçekleştirebilecek durumdadır. Geldiğimiz nokta bu. Şimdi hükümetten gelecek direktifi bekliyoruz. O direktife göre, gereğini yapacağız. Bu süreçte bir gecikme yok."

'Birazcık operasyon olmaz'

Org. Büyükanıt, gazetecilerin "Kapsamlı bir operasyon mu olacak, yoksa nokta operasyonları mı" sorusuna, şu yanıtı verdi:

"Sırf operasyon yapmak için operasyon yapılmaz. Askeri gerekçeleri ve hedefi olur. Birazcık operasyon yapalım diye operasyon yapılmaz. Nokta veya nokta değil diye bir şey söylenemez. Bizim kafamızdaki şey, bunun ciddi bir hedefi olduğudur." Org. Büyükanıt, muhtemel operasyonun çapı ve sınırı konusundaki bir soruya da şu karşılığı verdi:

"Önce hükümet direktifini görmemiz lazım. O direktifte bazı sınırlamalar olur. O sınırlamalara bakacağız."

'İcazet alınmaz'

Org. Büyükanıt, bu konuda "niye ABD'ye sormuyorsunuz" şeklindeki yaklaşımlara karşı da şunu söyledi:

"İcazet alınması gibi bir yaklaşım çok yakışızsızdır. Böyle bir durum söz konusu olamaz. ABD'ye soruldu mu, diye soruyorlar. Biz kimseden icazet almayız. Bizim icazet alacağımız yer bellidir. O da kanunlarımız ve Atatürk'ün yol göstericiliğidir."

'ABD düşüncemi açıklamam'

Org. Büyükanıt, "ABD'nin tutumunu güvenilir, inandırıcı ve samimi buluyor musunuz" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Bulunduğum konumda düşüncelerim var ama açıkça ifade etmeyi uygun görmem. Biz düşman kazanmaya değil, dost kazanmaya çalışacağız. Toplumda negatif duygu ve düşünceler var." "Bu negatif düşünceler var mı" sorusu üzerine de Org. Büyükanıt "Bilemiyorum" karşılığını verdi.

'Turşu kurmayacağız'

Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt, Başbakan Erdoğan'ın ABD Başkanı Bush'la yaptığı görüşmelere ilişkin olarak şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bu tür üst düzey görüşmelerin politik, diplomatik ve askeri yönü vardır. Ben askeri yönüne, Erdoğan-Bush'un basın toplantısına bakıyorum. Başkan Bush'un konuşması tamamen istihbarat üzerine kurulmuştu. Tabii istihbarat önemli. İstihbarat olursa gider orayı, o noktayı tahrip edersin.

Operasyon yapılmayacaksa istihbaratı ne yapalım? Turşu kurmuyoruz. Operasyon yapılmayacaksa onun geçerliliği kaybolur."

'ABD ile çatışmamak için'

Org. Büyükanıt, Genelkurmay İkinci başkanları ve ABD'nin Irak'taki komutanı Petraus arasındaki mekanizmaya ilişkin olarak da şu bilgiyi verdi:

"Üçlü mekanizma kavramı bize oyalamayı hatırlatıyor. O nedenle ben o kavramı kullanmıyorum. Çünkü aynı şey değil. Buna 'üçlü sistem' diyorum. İşte komutanlar arasında kırmızı telefon hattı olacağı da söylendi. Bu, operasyonel bir sistemdir. Sınır ötesi harekât olduğunda biz orada uçaklarımızı uçuracağız diyelim. ABD uçakları da var. Başka devriye gezenler var. Bu bakımdan birbirimizle çatışmamamız için, istemeden bir çatışma olmaması için koordine edilmesi gerekiyor. Kurulan üçlü sistem bu." (Org. Büyükanıt, bu konuda Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Ergin Saygun'a da söz verdi. Org. Saygun, söz konusu sistemin Edip Başer-Ralston arasındaki sistem gibi olmadığını söyledi.).

'Dağlıca'da Köstebek yok'

Org. Büyükanıt, PKK tarafından kaçırılan 8 asker arasında köstebek olduğu ve PKK'ya bilgi verildiğine ilişkin iddialara şu karşılığı verdi:

"Bana ulaşan böyle bir bilgi yok. Mehmetçiklerin yaşadıkları veya bulundukları yer itibarıyla onlara şüphe ile bakmak, son derece tehlikeli ve yanlış olur. Biz, etnik kökene bakmayız. O güvene sahibiz. Böyle bir yaklaşım bizi rahatsız eder. Öyle bir şey olsa, tekrar Türkiye'ye teslim ederler miydi? Etnik kökenleri ne olursa olsun Türkiye'ye vatandaşlık bağı ile bağlı herkes bizim kardeşimizdir."

'Taburda soruşturma sürüyor'

Org. Büyükanıt, 12 şehit verilen Dağlıca'daki terörist saldırı konusunda şunları anlattı:

"Dağlıca olayında şu anda neredeyiz, ne yapılacak? Şu anda kaçırılan erlerle ilgili olarak idari soruşturma yapılıyor. Bu 8 erle sınırlı değil. Dağlıca Taburu'ndaki herkesle görüşülüyor.

Askerlikte 'faaliyet sonu incelemesi' yapılır. Şu anda o kapsamda inceleme yapıyoruz. İdari soruşturma sonrasında ortaya bir resim çıkacak. Bu 8 erin hemen suçlu ilan edilmesi yanlış olur. Bir kusurları varsa, tabii ki o kusura göre sorumlu kişi veya kişiler hakkında işlem yapılır.

Bazı yayın organlarında bu çocuklar için esir kavramı kullanılıyor. Bundan büyük hata olamaz. Cenevre Sözleşmesi'ne göre ancak 'savaş esiri' olur ve savaşan iki devlet varsa kullanılabilir. Terör örgütü kendini bu anlamda taraf yapmaya çalışıyor."

'Asteğmen yaralıyken çatıştı'

"Dağlıca olayı 21.10.2007 günü gece yarısı oldu. Üç koldan saldırılıyor. Çatışma aralıklarla 36 saat sürdü. 12 personeli kaybettik. 8 personelle de irtibatımız kesildi. Sonra bunların terör örgütünün elinde olduğu ortaya çıktı. Birlik Dağlıca'daki normal piyade taburudur. Taburun ilerisinde hududa yakın yerde taburun emniyetini sağlayan unsur ile yine o unsurdan daha ileride emniyet sağlayan ufak bir gruba saldırı yapıldı. Zayiat emniyet grubundadır.

Küçük grubun başında bir asteğmen vardı. Yaralanmasına rağmen çatışmayı sürdürdü. Ve zayiat vermedi. O asteğmene üstün cesaret ve feragat madalyası verilmesini önerdim. Nasıl bir coğrafyada mücadele ettiğimizi sizler biliyorsunuz. Oraya gitmeyenlere Dağlıca'yı tarif etmek olanaksızdır. Örnek, Gabar Dağı 40 km. genişlikte, 30 km. derinlikte, 1200 kilometrekare yüzölçümü olan bir coğrafyadır.

Bunun içinde 100 tane terörist arıyorsunuz. Kumluğun içinde toplu iğne aramak gibi bir şeydir. O zor araziye rağmen tabii ki bunu yapacağız. Bizim görevimiz budur. Bir İngiliz sözü vardır. Başarısızlığın 40 bin tane nedeni olabilir, ama mazereti olamaz."

'Basın Şahin'i doğru yorumladı'

Org. Büyükanıt, Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in "Kurtulduklarına pek sevinemedim" şeklindeki açıklamasının sorulması üzerine, "Benim yorumlamam doğru olmaz. Basın sanıyorum doğru yorumladı" dedi.

'Halkın tepkisi mükemmel'

Org. Büyükanıt, şehit aileleri başta olmak üzere, halkın tepkisinin mükemmel olduğunu belirtti ve şöyle dedi:

"Son olaylara bakınca halkımızın duyguları, düşünceleri mükemmel. Halkımız metin ve milletine bağlı. Şehit ailelerini metanetli görmek beni derinden etkiliyor. Ben, şehit annelerinin ellerini öperim, yaşları benden küçük olsa da. Babaların da gözlerinden öperim.

Haymana'da bir şehit annesinin elini öpmüştüm. Sonra o köye gazeteciler gitmiş ve şehit annesinin benim onun elini öptüğümde ne hissetiğini sormuşlar. Şehit annesi ise 'Ben o zaman kendimde değildim. Eğer kendimde olsam ben O'nun elini öperdim' demiş. İşte bizim milletimiz böyle büyük bir millettir.

Türkiye güçlü bir ülkedir. Tehdit olmak başkadır, o tehditi yaşama geçirmek başkadır. Kimsenin gücü Türkiye'yi bölmeye yetmez. PKK'nın gücü Türkiye'nin gücüne yetmez. Şimdi kendimizi Atatürk'ün yerine koyun. 15 Mayıs 1919'da daha Samsun'a çıkmadan, o koşullarda Samsun'a çıkma kararı alır mıydınız? Para yok, pul yok, ordu yok.

Ülke işgal altında. 17 yıldır savaşan bir ülke, okuma oranı erkeklerde yüzde 10, kadınlarda yüzde 1. Bu durumda gider miydiniz? Ama Atatürk'ün sezisi bu kararı aldırmış. Şimdi koşullarımız daha mı kötü? Kimse Türkiye'ye hayalindekileri dayatamaz."

'DTP'nin adını anmak istemiyorum'

Org. Büyükanıt, gazetecilerin DTP kongresiyle ilgili soru sormaları üzerine de şu yanıtı verdi:

"O siyasi partinin adını ağzıma almak istemiyorum. Bunların yaptığı gerçekten kabul edilemez. Bazıları terör örgütü olayını çok uluslu hale getirmeye çalışıyor. Perde açıldığında başka bir şeyle karşılaşabilirsiniz. Yaptıkları kabul edilemez.

Böyle devam ederse toplumda bir kutuplaşma ve çatışma ortamı ortaya çıkabilir. Herkesin bu konuda sorumluluğu var. Buna uygun davranmaklazım. Biz hep halkı ve teröristleri birbirinden ayırdık. Diyarbakır, Türkiye'de en çok sevildiğim yerlerden biridir."

ayran
09-11-2007, 21:44
teşekürler paylaşımın için..