PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Eroin'in Tarihçesi (Heroin) ve Türklerle Baglantısı



umuter
21-11-2007, 19:00
Eroin'in Tarihçesi (Heroin) ve Türklerle Baglantısı


Eroin'in Türkler için ne kadar büyük bir gelir kaynagı oldugunu anlatan bu yazıyı kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum.
Böyle yazıları kolay kolay bulmak zordur. Devletimiz ört-bas (Only the registered members can see the link)konusunda çok başarılı.

Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)Adını hepimizin bildiği meşhur bayer ilaç firması 1897 yılında bir ilaç keşfedip tescil ettiriyor. Müthiş ağrı kesici özelliği olan ilaç, bir yıllık fare testlerinin hemen ardından, kanser, tüberküloz ağrıları için zaman kaybetmeden piyasaya sürülüyor. Hikâyeye göre, Bayer’de çalışan bir mühendis, keşfettikleri ilacın insan bedenindeki etkilerini tam anlamak ve bir test sürüşü yapmak için, ilacı damarına enjekte ediyor, ilacın etkisindeyken de “Kendimi kahraman gibi hissediyorum” diyince, bunu duyan diğer ayık kafalı mühendisler ilacın adını “Hero’in” koyuyorlar…

Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)

İlaç niyetine yasal satılan uyuşturucular dünya farmakoloji tarihinin bir parçası. Meşhur doktorumuz freud’un çocuk, genç, yaşlı demeden tüm hastalarına senelerce “kokain” yazdığı bilinen bir gerçek. Tıpkı, şimdi ilköğretim kantinlerinde de bulabileceğimiz ectasy isimli üzeri rölyefli hapların seneler önce Türkiye eczanelerinde “mucize zayıflama hapı” diye satılmaya başlaması gibi.
Tüm dünyada mucizevi olarak karşılanan eroin isimli ilaç, kısa sürede Amerika ve Avrupa’da bir bağımlılar ordusu yaratıyor. Ortalık eczaneleri, ilaç depolarını yağmalayan eroin bağımlılarından geçilmez hale geliyor. Batı dillerinde adı Heroin olan bu ilacın Osmanlı’ya Eroin olarak gelmesini H’leri yutan bir Trakyalı Türk tarafından getirtildiği iddiası üzerine yaslayabiliriz ama adı ve gelişinden ziyade Osmanlı’ya öyle bir geliyor ki eroin, gitmek bilmiyor…
Eroin saf morfinden yapılıyor, morfin ise afyondan. Ve o vakitler, dünyanın en kaliteli afyonu, Anadolu’da yetiştiriliyor. 62 vilayette düzenli afyon ekimi yapmakta olduğumuz yıllar. Birinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesi…
Tam o tarihlerde yeni icat edilen eroinin de ağır sonuçları görünmeye başlayınca, tüm dünyada afyon ve afyondan üretilen maddelere karşı sert bir kampanya yürütülmeye başlıyor. Elbette, afyon üzerinden büyük rantlar sağlayan ülkeler, bu kampanyaları yalanlıyor, gereksiz buluyor. Örneğin İngiltere, Afyon üretiminin sınırlandırılmasını onaylarken ticaretinin sınırlandırılması konusunda büyük direnç gösteriyor.
Ancak, tüm dünyada büyük yankılar uyandıran doktor raporları ve özellikle eroin karşısında oluşturulan konsorsiyum çalışmalarıyla, 1912 yılında lahey afyon sözleşmesi diye bilinen sözleşme imzalanıp, eroin üretimi tamamen yasa dışı ilan ediliyor. İngiltere afyon üretimine sınır getirilse de, satışına getirilmemesi için ne kadar dirense de kararı değiştiremiyor…
Osmanlı ise, Lahey’e delege bile göndermiyor. 1914’te yapılan ek protokole ise delege gönderse de imza koymuyor.
Sonrası Dünya Savaşı… Sonrası Kurtuluş Savaşı…
Gerçi, Sevr Anlaşması ile konu Osmanlı’yı da bağlar hale geliyor ama Anadolu’da hiçbir yasal düzenleme yapılmıyor ve Anadolu dünya afyon ticaretinin merkezi haline geliyor… Arjantin’inden, Japon’una, İtalyan’ına kadar tüm dünyadan uyuşturucu tüccarları İstanbul’u mesken ediniyorlar. İstanbul bir uyuşturucu cenneti haline geliyor. Afyon ticareti serbest, üstelik de en kalitelisi.
Milli mücadeleyi kazanıyoruz. İlk hükümetimiz kuruluyor ve yabancı sermaye hükümetimize , topraklarımızda “Eroin fabrikası” kurmayı teklif ediyor.
1926 yılında hükümetimizin aldığı bir kararla, Japon bir firma ile ortak, bugünkü Taksim Divan Oteli – Taşkışla mevkiinde Mecidiye Kışlası olarak bilinen yere tarihimizin ilk “Eroin Fabrikası” kuruluyor.
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)
Tüm modern dünyada yasak ama bizde yasal olan eroinin getirdiği kazanç ve ekonomik hareketlilikle, taze cumhuriyetimiz bir uyuşturucu cenneti haline geliyor.
1929’da ikinci eroin fabrikamız, Eyüp’te Haliç kenarına kuruluyor. Adı; “Eczayı Tıbbiye ve Kimyeviye” – ETKİM.
Yine aynı yıl, üçüncü eroin fabrikamız Kuzguncuk’ta “Türk ecza-yı tıbbiye ve kimyeviye şirketi” – TETKAŞ – adı altında kuruluyor. Kurucuları arasında Kurtuluş savaşı kahramanı İsmail Hakkı’nın da bulunduğu şirketin yönetim kurulu başkanı zamanın TBMM başkan vekili ve Trabzon milletvekili Hasan Saka(1947’de Başbakan).
Bu yıllarda, Türkiye’nin 27 sanayi kuruluşu var ve bunlarının tamamının yıllık kârı 2 Milyon TL düzeyinde seyrederken, eroin fabrikalarımızın cirosu 15 Milyon TL. Aylık bir milyon bağımlının ihtiyacını karşılayacak kadar ve en kalitelisinden eroin imal ediliyor o sıralar genç cumhuriyetimizde.
Bu dönemde inanılmaz ucuz olan eroin toplumun her kesiminde kullanıcı bulmaya başlıyor, iç pazara satışı yasak olan ama denetlenmeyen madde, fabrika çalışanlarından başlayarak tüm ülkede bir bağımlılar ordusu yaratmaya başlıyor.
İçte durum böyleyken, dışarıdan tüm dünyadan gelen ambargo tehditleri, yasal zorlamalar, dayatmalara rağmen Türkiye üretime devam ediyor, 1930’a gelindiğinde dünya gazetelerinde Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü uyuşturucu satıcısı olarak resmediliyordu. Mustafa Kemal bu işe bir son vermek istese de Mecliste eroinden kasasını dolduran milletvekilleri nedeniyle fabrikaları kapattırıp, eroin üretimini yasadışı hale getiremiyordu.
Şubat 1930’da New York’ta yakalanan Alesia isimli bir gemide Türkiye’den yüklenmiş 500 bin dolarlık saf morfin ele geçiyor. Tam bu sıralarda da kurtuluş savaşımızın kahraman gemilerinden Pierre Loti, Lamartine, Bulgaria, Vesta gibi gemiler tüm dünyada uyuşurucu kaçakçısı gemiler olarak fişlenmiş bulunuyordu. Ekim 1930’da Londra’da düzenlenen konferansa Türkiye de heyet gönderdi, amaç uluslararası arenada eroin yüzünden darmadağın durumda olan imajı düzeltip, Milletler Cemiyeti’ne girebilmenin çarelerini aramaktı. Ancak konferansta, Türk heyetinin yaptığı hatalarla Dünya uyuşturucu kaçakçılığının merkezinin, Türkiye’nin yasal eroin ticareti olduğu belgelendi.
Artık tüm Dünya’da Türkiye adı eroinle birlikte anılmaktaydı. 1931 yılında Mustafa Kemal Cenevre’de Türkiye’nin uyuşturucu trafiğinin ana konu olduğu toplantıya bir heyet gönderdi. Heyetin başında eroin fabrikaları yönetim kurulu başkanı Hasan Saka vardı. Hasan Saka, eroin rantının tepesinde oturan isimlerdendi ve tamamen üretimi durdurmaya yanaşmıyordu. Bunun üzerine toplantıdan genç cumhuriyete ağır ambargolar uygulanması yönünde bir karar çıktı. Türkiye köşeye sıkışmıştı.
1933’e kadar göstermelik azaltmalar ve göstermelik eroin taciri tutuklamaları, sınır dışı etmeleriyle fabrikalar üretime devam etti.
1933 yılında bir gün Mustafa Kemal ani bir şekilde kabineyi toplayıp “Eroin Fabrikaları kapanmıştır” açıklamasını yapıyor, direnmelere rağmen karar Halk Fıkrası tarafından onaylanıyor. Mustafa Kemal’in gücüne karşı bile sıkı muhalefet gösteren eroin lobisi kararın yasalaşmasını bir yıl kadar daha erteletmeyi başarıyor. Ve Türkiye’nin yasal eroin fabrikaları bir takım meraklılar konuyu kurcalayana kadar tarihe gömülüyor…

Konuyla ilgili kitaplar:
Overdose Türkiye- F. Cengiz Erdinç
Taklamakan- Serap Bengü

bulletfromhell
21-11-2007, 20:32
valla enteresan bi paylaşım bu...eğer gerçekçi kaynaklara dayandırılmıyorsa bu bilgiler,verdiğiniz o kaynak kitapların yazarlarının başı cidden belada demektir,çünkü cumhuriyete ve Atatürk'ün manevi şahsiyetine 'Eroin satıcısı' damgasını vurmuş oluyorlar....

umuter
21-11-2007, 20:36
ama ilk etapta ilaç olarak çıkmış o yüzden yasal olarak ta epey bi zaman satılmış

bulletfromhell
21-11-2007, 20:46
orası öyle ama lahey sözleşmesi 1912 tarihli...dolayısıylada 1923 te kurulan cumhuriyetin ve Atatürk'ün bile bile eroin sattığını yazmış açık açık...üstelik birleşmiş milletler(milletler cemiyeti) baskı ve ambargolarına rağmen...dediğim gibi ya çok sağlam kaynaklara ve tartışılamayacak belgelere dayandırması lazım bu kitapları yazan kişinin,yada bilerek ve isteyerek Atatürk'ü ve cumhuriyeti insanların gözünde küçük düşürmek için yazılmış ,terör örgütü yandaşı bi kitap gibi duruyor ilk bakışta...çünkü sağlam kaynaklara dayandırmadan böyle bi kitabı yazmak suçtur ve kişinin başını hakkaten ciddi belaya sokar...bu tip suçu işlemektende olsa olsa terör örgütü yandaşları çekinmez diye düşünüyorum....selametle...

umuter
21-11-2007, 21:03
şimdi şöyle bir durum var içki ve sigara eroine yakın derecede zararlı maddeler ama bunlarda devlet eliyle üretiliyor ve satılıyor eğer devlet halkının sağlığını düşünmüş olsa bunları bir saniye bile tereddüt etmeden yasaklar ama yapmıyor çünkü işin ucunda çok büyük rant var!!bırakın durdurmayı özel sektöre bile devretmiyor bu hakkını kazandığı para çok büyük çünkü bunu daha genele de yaymak mümkün şans oyunları var mesela onlardan da çok büyük gelirler elde ediyor devlet ama adına kumar demiyo bu işin ??kime sorarsanız bu kumardır der!!

bulletfromhell
21-11-2007, 21:10
valla dediğim gibi bu kitabı yazan zat-ı muhteremler çok sağlam referans kaynaklar göstermediği ve tartışılamayacak belgeler ortaya koymadığı müddetçe müfteri durumundadırlar ve planlı programlı bir biçimde Atatürk'ü ve ülkemizi yıpratma komplolarından birisinin bilerek ve isteyerek parçası durumundadırlar..kendileri hakkında yapılacak her türlü yasal takibatıda göze almışlar demekki.....hukuken durum budur...selametle

lordlordleon
21-11-2007, 21:11
bu eroininde altından cıkmasak şaşardım zaten ama bayer aspirin alman patentli değilmi ?

umuter
21-11-2007, 21:40
bu eroininde altından cıkmasak şaşardım zaten ama bayer aspirin alman patentli değilmi ?
evet alman ama o döenmlerde tüm dünyada ilaç olarak üretilmiş yan etkileri sonradan çıkmaya başlayınca yasaklanmış üretimi

hallederiz
21-11-2007, 23:32
enteresan

Mehmet Kaynaklı
21-11-2007, 23:50
bırakalım geçmişi geleceğe bakalım :photo:

osmann
22-11-2007, 10:53
paylaşımın için sağol.