PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : İnönü Büyük Adam mıydı, Küçük Adam mı?



osmann
28-11-2007, 10:36
Mehmet Şevket Eygi

25.11.2007


İSMET Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın öldüğüne çok üzülmüş göründü ama işin içyüzü öyle değildir... Zaten dargındılar. Hattâ bir rivayete göre Atatürk ölüm döşeğindeyken İnönü’nün öldüğünü sanıyordu. Bu yüzden onun çocuklarına burs bağlanmasını vasiyet etmişti, Atatürk’ün vasiyetinin tamamı henüz açığa çıkartılmamıştır. Gizli tutuluyor. Niçin? Onu açıklamaktan korkanlar var. Korkularının, çekinmelerinin sebepleri ve gerekçeleri nelerdir? Onları da bilmiyoruz.

İsmet Paşa Cumhurbaşkanı olunca “Millî Şef” unvanını aldı. Şef, Almancadaki Führer’în Türkçesidir. İtalya’da Duçe...

Paşa paralara ve pullara kendi resmini koydurttu. Atatürk’ün ev hapsinde tuttuğu Kazım Karabekir Paşa’yı Meclis Başkanı yaptı. Sağa sola heykellerini, büstlerini diktirdi. Zahiren ah Atatürk, vah Atatürk diyordu ama saman altından kendi saltanatının temellerini atıyordu.

Atatürk ölünce saltanat taraftarları ümide kapılmışlar, Mısır’da yaşayan Şehzade Ömer Faruk Efendiyi tahta çıkartmak için harekete geçmişlerdi. Son Halife Paris’te yaşıyordu ama ihtiyarlamıştı...

Bazıları İsmet İnönü’yü demokrat zihniyetli biri olarak göstermeye çalışıyor. Onun demokratlıkla en ufak bir alakası yoktur. Çoğulculuğa, aykırı fikir ve görüşlere, en ufak bir muhalefete, en doğru bir tenkide tahammülü yoktu.

1944’te milliyetçileri ve Türkçüleri toplattırmış, İstanbul Bahçekapı’daki Sansaryan hanındaki tabutluklara koydurtmuş, feci işkenceler yaptırtmıştı. O tarihte ben çocuktum, Galatasaray’ın Ortaköy’deki ilk kısmında yatılı okuyordum. Rahmetli Hamdune teyzem Cağaloğlu’nda kızı ve damadı ile birlikte oturuyordu. Aynı sokakta Emniyet Birinci Şube Müdürü de ikamet ediyordu. Kısa boylu bir zattı, hanımı Giritliydi, mükemmel Rumca bilirdi. Bir hafta sonu tatilinde teyzeme gelmiştim. Emniyet Müdürü ve ailesi misafirliğe geldiler. Müdür tabutluklarda yapılanları anlattıydı. Dün gibi hatırlıyorum... Daracık hücrelermiş... Tepede kocaman bir ampul, altındaki milliyetçinin beynini kaynatıyormuş. Yere çömelemesinler diye dizlerinin eklem yerlerine sopalar bağlamışlar...

İnönü zamanında bir yandan solculara ve komünistlere de baskı ve zulüm yapılıyordu ama el altından birtakım kızıl şahıslar destekleniyordu.

İnönü başa geçince Müslümanlar ümitlenmişlerdi ama hava aldılar. Onun zamanında bütün din mektepleri kapalıydı. İlahiyat fakültesi yoktu. Cami hizmetlisi yetiştiren hiçbir eğitim müessesesi yoktu. Hocasız köylerde, civardan imam getirilinceye kadar bazen cenazeler kokuyordu.

Medyada kalemşörlük yapan biri kalkmış, “Adnan Menderes, İnönü’den daha fazla diktatördü” diye yazmış. Tamamen hezeyandır. Menderes, İnönü’nün yanında Zemzemle yıkanmış gibidir.

Menderes zamanında baskı yapılmadı mı? Çok yapıldı. En fazla uyanık, şuurlu, idealist Müslümanlar ezildi. 1953’te Malatya’da Ahmet Emin vurulunca bütün yurtta Müslümanlara karşı terör ve dehşet kasırgaları estirildi, toplu tutuklamalar yapıldı.

İnönü zamanında camilerin 10’da sekizi kapalıydı. Bunlar CHP’nin oligarşik rejimi devrildikten sonra halk tarafından tamir edilmiştir.

Hafızasını yitirmiş bir toplum haline geldik. Yakın tarihimizi bilmiyoruz. Atatürk konusunda ileri geri konuşmak yasaktır. “İnönü’nün Hatırasını Koruma Kanunu” diye bir kanun yok. Bari 1938 ile 1950 arasının gerçek tarihi yazılsın.

Atatürk ile İsmet Paşa niçin darıldılar, bozuştular, hattâ çok sert şekilde münakaşa ettiler?

İsmet Paşa Atatürk’e ne dedi ve huzurdan çıktı?

Atatürk ile bozuştuktan sonra İnönü, devrin Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi hocaya gidip dert yanmıştır.

Atatürk’ün onulmaz bir hastalığa yakalandığını ve uzun müddet yaşamayacağını biliyordu...

Stadyuma gitmiş, halka kendisini alkışlattırarak Atatürk’e nisbet yapmış, meydan okumuştur. Atatürk buna son derece kızmış ve sinirlenmiştir.

Gazeteci ve tarihçi Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu anlatmıştı. Bir gece geç vakitlerde bir iki kişi Cumhuriyet matbaasına gitmişler, kalıplarda değişiklik yaptırmışlar ve birkaç nüsha gazete basmışlar. O değişiklik neydi? Kimin için yapılmıştı? Bunları yazamam.

Ölümünden yarım asır geçmeden karşımıza allanmış pullanmış, sırma saçlı, sürmeli gözlü bir İsmet Paşa çıkartılmıştır. Atatürkçü mü Atatürkçü, devrimci mi devrimci, halkçı mı halkçı, iyiler iyisi, güzeller güzeli, devletin sadık hadimi, millet ve memleketin hizmetkarı... O gerçekten böyle miydi? Yoksa tarih ve gerçekler tahrif mi edildi?

Günlük BUGÜN gazetesini yayınladığım yıllarda, yakın tarihimizi iyi bilen bir zata “İkinci Adam Efsanesi” başlığı ile bir kitap yazdırtmış ve bunu gazetede tefrika ettirmiştim. O kitapta, bugün anlatılanlara hiç benzemeyen zalim ve makyavelist bir İnönü tasvir edilir.

İsmet Paşa özbeöz Türk müydü?

Ölüm döşeğinde iken bir komaya giriyor, bir açılıyordu. Zihninin berraklaştığı bir sırada yanında bulunan Kemal Satır’a “Kemal kütüphaneye git, Ermeni alfabesinde kaç harf vardı, onu bana öğreniver...” demiştir. Bunu o zamanın Milliyet gazetesinde okumuştum. Paşa, ölümüne birkaç saat kala niçin aklını Ermeni alfabesine takmıştı.

1986’da Van’a gittiğimde eskî müftülerden Şeyh Reşid Efendi ile tanışmış ve görüşmüştüm. İnönü’nün kökeni hakkında bana acayip şeyler söylemişti...

Validesi çok dindar bir kadındı. Onu üzmemek (veya ondan korktuğu) için Ramazan’da oruç yediğini saklardı.

Çok kindardı. Adnan Menderes ve iki bakanı onun kininden asılmıştır.

Gençliğinde Halıcıoğlu’ndaki Mühendishane-i Berri-i Hümayu’nda (Kara Harp Okulunda) seccadesini göze görünür yerlere sererek namaz kılarmış.

1960’lı yıllarda bir gün Cağaloğlu’ndaki Millî Türk Talebe Birliği’ne gelmiş, gençlerle sohbet etmişti. O tarihte Birlik solcuların elindeydi. Sohbet esnasında şu mealde bir laf etmişti: “İki şeye hâlâ aklım ermiyor. Birincisi yazıyı nasıl değiştirebildik. İkincisi kadınları nasıl açabildik...” (Gazete koleksiyonlarına bakılabilir.)

Saltanat zamanında hanımı çarşaflı ve peçeli gezermiş. Hatta eve erkek misafirler geldiğinde onlara görünmez, çayları veya kahveleri kapıyı tıkardatarak verirmiş.

Bendeniz devr-i İsmet’i yaşadım, gördüm. Halkın büyük kısmı sefalet içindeydi. Köylüler genellikle çarık giyerdi. Çıplak ayakla gezen çoktu. Ülke veremden, sıtmadan, frengiden kırılıyordu. Sosyal sigorta ve sosyal adalet yoktu. Memleket bit istilasına uğramıştı. Halkın yüzde ****enini oluşturan köylülerin çoğu yırtık pırtık elbiseler giyerdi. “Halkın hali nedir?” diyeni içeri atarlar, komünistlikten mahkum ederlerdi. Eski Bayındırlık bakanlarından Sırrı isminde bir zat (Soyadını unuttum) bir generale özel bir mektup yazıyor, içinde “Paşam bu memleketin hali ne olacak” şeklinde bir cümle sarf ediyor. Mektup ele geçti, eski bakan tutuklandı, 15 sene hapis yattı.

Zonguldak vilayetinde, kömür madenlerinde mecburi işçilik vardı, kaçanlara asker kaçağı muamelesi yapılırdı.

İsmet Paşa uçağa binmeyi sevmezdi, kendisine mahsus lüks bir Beyaz treni vardı, onunla gezerdi.

Oğullarından biri İstanbul Teknik Üniversitesi’nde okurken, Dolmabahçe sarayını yurt olarak kullanmıştır. (Eski Tokat milletvekili Ahmet Gürkan’ın şimdi adını unuttuğum bir kitabında bu konuda bilgi vardır.)

İnönü zamanında Ezan-ı Muhammedi okumak yasaktı. Minarelerden Tanrı uludur diye bağırılırdı. Ankara’da Hacı Bayram Veli Camii Şerifinde Cuma namazı esnasında Arapça Ezan okuyan Ticanî tarikatına mensup Müslümanlar namazdan sonra camiye yakın Birinci Şubeye getirilir ve eşek sudan gelinceye kadar dövülürdü.

Bir hususu itiraf etmeliyim: İsmet paşa zamanında bu kadar kokuşma, rüşvet, hortumlama, hırsızlık, millet malını çalma, Belediyeleri sövüşleme yoktu. Zaten fazla para da yoktu. Devletin bütçesi topu topu 300 küsur milyon liraydı...

Allah’ım bir hakikat kalmasın âlemde nihan...

gacvokem
28-11-2007, 12:41
Bendeniz devr-i İsmet’i yaşadım, gördüm. Halkın büyük kısmı sefalet içindeydi. Köylüler genellikle çarık giyerdi. Çıplak ayakla gezen çoktu. Ülke veremden, sıtmadan, frengiden kırılıyordu. Sosyal sigorta ve sosyal adalet yoktu. Memleket bit istilasına uğramıştı. Halkın yüzde ****enini oluşturan köylülerin çoğu yırtık pırtık elbiseler giyerdi.


bu memleket o haldeyken o insanlar tarafından kurtarıldı dilin kemiği yok sallla bol keseden


eleştirdiği insan kaç çephede savaşmiş bu vatan için ,yazan vatandaş ne yapmiş açaba bunları yazarken iki kere düşündümü bence inönü büyük bir adam vede komutandır sonucta bu vatan Atatürkün yanında canını tehlikeye atmış vede inadığı davayı için savaşmıştır

osmann
28-11-2007, 13:27
Bendeniz devr-i İsmet’i yaşadım, gördüm. Halkın büyük kısmı sefalet içindeydi. Köylüler genellikle çarık giyerdi. Çıplak ayakla gezen çoktu. Ülke veremden, sıtmadan, frengiden kırılıyordu. Sosyal sigorta ve sosyal adalet yoktu. Memleket bit istilasına uğramıştı. Halkın yüzde ****enini oluşturan köylülerin çoğu yırtık pırtık elbiseler giyerdi.


bu memleket o haldeyken o insanlar tarafından kurtarıldı dilin kemiği yok sallla bol keseden


eleştirdiği insan kaç çephede savaşmiş bu vatan için ,yazan vatandaş ne yapmiş açaba bunları yazarken iki kere düşündümü bence inönü büyük bir adam vede komutandır sonucta bu vatan Atatürkün yanında canını tehlikeye atmış vede inadığı davayı için savaşmıştır



zamanında çerkes ethemde hayatını vatan için tehlikeye atmıştı.
dr.rıza nur da atmıştı. kazım karabekirde atmıştı....

bu sonradan milletin hayatını karartma, ocağını söndürme hakkı vermez...

selametle...
ayrıca biz yapılan bir şeye yapılmadı da demiyoruz. iyiyede kötüyede yapıldı diyoruz.

umuter
28-11-2007, 14:52
zaten hep benim kafama takılan bir konudur bu ??osmanlı imparatorluğunun 600 yıllık tarihçesi acısıyla- tatlısıyla ,saltanat kavgalarıyla,savaşlarıyla ,padişahların tümünün hayat hikayeleriyle A dan Z ye akılda şüphe bırakmıyacak şekilde biliniyor ama her nedense kökü 80-90 yıla dayana cumhuriyet dönemi hakkında akıllarda sorular,şüpheler bırakmayacak şekilde doyurucu bilgiler yok
işte bu yüzden hep kafama takılır neden acaba?? diye haksız mıyım??

baygin
28-11-2007, 15:27
ya bu zavallı büyük adam olsaydı iktidara geldiğinde büyük insan büyük deha atatürkümüzün resmini paradan kaldırıp kendi resmini paraya bastırmazdı. bu zavallı insan söyleyin bana türkiye için ne yapmış. bi sayın tek çivi çakmışmı? haa çıkıp da bana fakir fukara edebiyatı da yapmayın devlet fakir olsaydı atamız zamanının en büyük büyüme rakamlarını yakalamazdı. bence bu zavallı şahsiyetin zamanı türkiye için kayıp yıllardır.

VDOGAN
28-11-2007, 16:24
bu dönemi hep büyüklerden duymuşumdur bu dönem TÜRKİYE için tam bir kara leke dönemiymiş...

köylünün keçisi 3 kuruşa satılırken vergisi 5 kuruş muş...

osmann
28-11-2007, 18:42
yukarıdaki mehmet şevki eygi hocamız ismet paşanın neler yaptığından bir miktar bahsediyor. bizde kulaktan dolma birçok şey duyduk. duyduklarımızın içerisinde inönü ile ilgili pekte hayırlı havadisler yoktu. evet...vatan için savaştı.... askerdi... savaştı...milyonlarca türk gibi savaştı...ama politika- devlet yönetimi, askeriyede ordu yönetimine hiç benzemez...yapamadı yaniii. bozuk yaptı eksik yaptı...milletin canı yandı...

birde o vakitler moda idi. 800-900 yıl boyunca "padişahım çok yaşa" diyen bir milletin birden bire cumhuriyeti kaldıramayacağı düşünülerek "sanırım" osmanlıyı ve evvelini kötüleme çabaları...herşeyi kötülediler. iyi şeyleride... düşünün.. ermeni soykırımı yoktur diyen bizler, sözde bu soykırımdan dolayı fransa ve avrupanın taktığı "kızıl sultan" lakabını halen abdulhamid han için kullanıyoruz.
madem yok neden varmış gibi sultana kızıl diyoruz? bunun gibi yanii...dedelerimize ecdadımıza düşman bir nesil olarak yetiştirildik...
sanki bu cumhuriyet için dedelerimiz savaşmadı? sonuç.. osmanlı tebası oldukları için bizler tarafından yeriliyorlar...
inşallah bu konu içinde bir anket olur.
bilgileniriz vesselam...
selametle...

emmi
28-11-2007, 20:26
Arkadaşlar yukarıda yazıyı çok dikkatle okudum. Benimde dikkatimi çeken yazarın nedense bazı şeyleri ya hatırlamıyor ya unutuyor. Eğer bir konuda yazarım diye yazı yazacaksan yukarıdaki arkadaşın dediği gibi sallamıyacaksın. İnönü'yü seversiniz sevmezsiniz, o ayrı bir konu. Fakat nedense sayın yazar (kendi camiasında din baronu olarak bilinir) İnönü yıllarının 2. Dünya Savaşı yılları olduğunu nedense unutuveriyor. Tüm taraflar bizi bu pis paylaşım savaşına sokmaya çalırken İnönü bu savaşa milleti sokmadı. Siyasetse al sana siyaset. Arkadaşlar savaş kapıya dayanmış gürmeniz an meselesi, tabiki milletten ek vergi toplanır. Fazla uzağa gitmeyin. Marmara depreminde konulan vergileri hala ödediğinizi hatırlayın. Güya geçiciydi ama kalıcı olup gitti. O zamanda milletten bu tür vergiler tabiki alındı. İnönü'nün yanlışları yokmuydu? Elbette vardı. Ama bu ülkeye yaptıklarının yanında hiç sayılır. Soyadını aldığı İnönü Savaşlarını kazanmasaydı şimdi o yazıyı yazan din baronu yazarımız bu yazısını yazamıyacaktı. Camiler kapalıydı diye de bir yalan uyduruyorlar utanmadan. Güya İnönü oraları kışla yapmış. Bu tür dedi-koduları bende dinledim büyüklerimden. Ancak onlarada şu soruyu sordum: Savaş yılları ordan oraya ordular kaydırılıyor. Diyelim ki bir taburda buraya gelip konakladı. Hanginiz evinize kaç asker götürebileceksiz. Bu soru yukarıda döktüren arkadaşlarada soruyorum. Kimse kalkıp ta ben götürürüm edebiyatı yapmasın. Kimse evine asker götürmek istemez. Askerde bunu bildiği için konakladıklarında ya (genellikle) okulları ya da camileri kullanırdı. O zamanda yapılan buydu. Hangi umumi binalar varsa oralar kullanılırdı. Yeminli İnönü düşmanları bunu tam tersi bir propagandaya çevirdiler. Yok İnönü camileri kapattı, yok okullara asker doldurdu diye. Ama şimdi artık böyle durumlar yok şükür. Çünkü uçak ve helikopter veya kendi araçlarıyla istedikleri yerlere kısa zamanda varıyorlar. Birisi hakkında tartışırken objektif olunmalıdır. Karalama hiçbirimize ne yarar sağlar ki. İyisiyle, kötüsüyle bizler o ataların evlatlarıyız. Bin yıllık atalarımızı kötüleyerek bir yere varamayız. Böyle insanlarda oturdukları yerlerden ahkam keserek prim yapmaya çalışarak ceplerini doldururlar. Madem bu yazarımız İnönü'yü sevmiyorsa onun hakkında objektif bir kitap hazırlasında hep birlikte aydınlanalım. Yok öyle yapmıyor mahalle dedi kodularıyla tarihi şahsiyetlerimize düşman bir nesil yetişmek bunların görevi. Vahdettin ve şurekası hariç (çünkü bunlar alenen düşmanlarla işbirliği yapmışlardı) diğer tüm atalarımıza haksızlık yapmayalım. Hatta onları bile sövüp-saymadan adam gibi tartışalım. Çünkü birde böyle moda çıkardılar. Yazarlarımız mahalle dedi kodularıyla yazı yazacaklarına, onun bunun yalaklığını yapacaklarına bunları yeni nesile adam gibi araştırıp yazsalar diyorum.
Saygılar.

bulletfromhell
28-11-2007, 20:37
inönünün hayatında en iyi yaptığı şey Türkiye'yi ikinci dünya savaşına sokmamaktır...onun haricinde çokta sevilecek bi adam olduğunu düşünmüyorum...hatta Atatürk'ün hasta yatağındayken 'gidin bahçede sıkın şunun kafasına' diyip çocuklarına burs bağlattığı rivayet edilir -ki yukarıdaki zatta bunu teyid etmiş-...ha Atatürk neden böyle bi tasarrufta bulunmuş bilemeyiz ancak ben inönüyü sevmem....hoş bu yazıyı yazan m.ş. eygi'yi de sevmem ama o ayrı hikaye...