PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Müslümanlarla Sabataycılar Barışıp Anlaşabilirler Mi?



osmann
18-12-2007, 10:10
Mehmet Şevket Eygi

18.12.2007


Ahmet Emin Yalman yakın tarihimizin ünlü Dönmelerindendir. Sultan Vahdettin’in de, Mustafa Kemal Paşa’nın da, Adnan Menderes’in de sevmediği bir kimsedir. Benim gençliğimde Müslüman halk ondan nefret ederdi. Bir nevi günah keçisiydi. Bir ara, muhafazakâr Yeni Sabah gazetesi, Yalmanla dehşetli bir polemiğe ve atışmaya girişmiş, onun aleyhinde on altı sayfalık bir ilave vermişti, (1950 ile 1955 arasında... Tam tarihini hatırlamıyorum.) Yalman gerici avıyla meşguldü, Türkiye’yi tehdit eden en büyük tehlikenin, irtica/gericilik olduğunu yazıp dururdu. Nuh derdi peygamber demezdi.
Bir yazısında, “Siz Müslüman mısınız ?” sorusunu yönelten bir vatandaşa “Evet ben de Müslümanım.” demişti. Bu beyanla ilgili yemin etse başı ağrımazdı. Dönmelerin iki dini kimliği vardır: Zahiren Müslüman, gerçekte Yahudi. Ama bildiğimiz Yahudilik değil. On yedinci asırda İzmir’de bir haham Mesih olduğunu iddia ediyor, dünya Yahudileri heyecanlanıyor, bir sürü macera sonunda sarayda sorguya çekiliyor, kellesini kurtarmak için yalancıktan Müslüman oluyor. İşte onun peşinden giden Gizli Yahudilerin dini, Museviliğin mistik bir fırkası olan Sabatay Sevi dini.
Günümüzde Ahmet Emin Yalman’dan bin kere daha mutaassıp, militan, acımasız, agresif Sabataycılar var.
Müslümanlar biraz nefes alacakları için onlar Türkiye’de gerçek demokrasi olmasını istemezler.
Müslümanlara en geniş şekliyle insan haklarının tanınmasını istemezler.
Din hürriyeti sınırları içinde Müslümanların faaliyetlerini gericilik olarak gösterirler.
Dünyanın bütün medeni ülkelerinde Müslüman kızlar üniversiteye başörtüsü ile gidebilir. Bizim Dönmeler Türkiye’de böyle bir hürriyet olmasını istemezler.
Atatürk’ü tekellerine almak istiyorlar, Atatürkçülük adında bir ideoloji çıkartmışlardır, Atatürkle ilgisi yoktur. Onlara göre her şeyin başı bu ideolojidir. Devletten, ülkeden, milletten, hukuktan, insan haklarından önce o gelir.
Sabataycıların ideolojisiyle hukuk çatışırsa doğru ve haklı olan hangisidir? Onlara göre elbette ideolojidir.
Bazı saf Müslümanlar “Eh, demokrasi yavaş yavaş ülkeye hakim oluyor. Bundan sonra, biz de birinci sınıf vatandaş olarak vatanımızda hürriyet, güven, huzur içinde yaşayacağız...” diye düşünüyorlar. Büyük hatâ ediyorlar.
Sabataycılar, Türkiye Müslümanlarının birinci sınıf vatandaş olmasını asla istemezler ve kabul etmezler. Hepsi böyle midir? Hayır, ben militanlarını kastediyorum. Geçenlerde çok öfkeli bir adam, yeni YÖK başkanına saldırgan bir ifade ile “Başörtüsü yasağını senin cumhurbaşkanın da kaldıramaz” dedi.
Son genel seçimlerin neticeleri onları çılgına çevirdi. Bu yenilgiyi unutamıyorlar, affedemiyorlar, hazmedemiyorlar.
Ortalığı karıştırmak, fitne ve fesat çıkarmak için ellerinden geleni artlarına koymayacaklardır.
Yalan, iftira, en büyük iki silahlarıdır.
Yakın tarihimizdeki bütün ihtilâl, darbe, inkılâb, kopukluk hareketlerinde onların parmağı vardır. Ellerine fırsat geçerse böyle işleri yine yapacaklardır.
Türkiye’nin huzurunu, iç barışını, sosyal mutabakatı dinamitleyeceklerdir.
Onlara şimdiye kadar yapmış olduklarının, yanlış olduğunu nasıl anlatacağız?
Bundan sonra yapacakları da yanlıştır.
Türkiye Yahudi cemaatinin ileri gelenlerinden çok kültürlü, çok birikimli, çok görmüş geçirmiş bir zat, onların ülkemizdeki sayısının bir buçuk milyon olduğunu beyan etmiştir.
Evet onlara, halkın sadece 50’de birinin ülkeye, devlete, halka hakim olmasının, baskı yapmasının, demokrasiyi kösteklemesinin, çoğunluğa eziyet etmesinin, milli gelirin 100’de altmışını devşirmesinin kötü olduğunu nasıl anlatacağız ?
Sabataycılık hegemonyası, saltanatı, hakimiyeti Türkiye tarihinde bir ârızadır. Bu ârıza nasıl tamir edilecektir.
Sabataycılar yakın tarihimizde İslâm dinine ve (Müslüman çoğunluğa sanki savaş ilan etmişlerdir. Milletvekillerinin Cuma günü Meclis Camii’nde namaz kılmalarını bile istemiyorlar. Bir okulun alt katında küçük bir odada birkaç çocuk namaz kılıyor, Sabataycı medyada dehşetli yaygara kopartılıyor. Bir devlet hastanesinde bir hanım doktor veya hemşire başını örtüyor, yine yaygara.
Çoğunluktaki Müslümanlarla barışmayı düşünmüyorlar mı ?
İslâm’a karşı açtıkları savaşı bitirmek istemiyorlar mı?
Ben şahsen Sabataycıların, Türkiye’nin bir parçası olduğunu kabul ediyorum. Onlarla aramızda mutlaka ve tez elden bir anlaşma zemini bulunması lazımdır.
Onlar, cirimleri ne kadarsa Türkiye’nin çeşitliliği içinde yerlerini sağlıklı bir şekilde alsınlar, bütüne zarar vermemek şartıyla istedikleri gibi çalışsınlar, yaşasınlar. Lakin:
1. İslâm dinine doğrudan doğruya veya dolaylı olarak saldırmasınlar.
2. Dinde reform yapmak hevesinden light ve ılımlı İslâm projesinden vaz geçsinler.
3. Çoğunluktaki Müslümanların birinci sınıf vatandaş olduklarını kabul etsinler.
4. Saçma sapan irtica tehdit ve tehlikesi yaygaralarına son versinler.
5. Başörtüsü konusundaki insan haklarına ve demokrasiye aykırı diretmelerini bitirsinler.
6. Millî gelirin 100’de altmışının küçük bir zümre tarafından devşirilmesi haksızlığında ısrar etmesinler.
Müslümanlarla sabataycıların arasını kimler bulacaktır? İslâmî kesimden on aklı başında aydın kişi... Sabataycı kesimden insaflı, vicdanlı, toleranslı on kişi... Yirmi kişilik böyle bir “Müslüman-Sabataycı Diyaloğu Platformu” kurulsa acaba bir işe yarar mı?
Sabataycılar Müslümanlardan ne gibi garantiler isterler?
Bizim istediklerimiz belli: Kendi vatanımızda hürriyet, güvenlik, huzur, haysiyet içinde birinci sınıf vatandaş olarak yaşamak istiyoruz. İslâm ve Müslümanlık aleyhindeki bütün yasaklardan, baskılardan, tabulardan, engelleme ve kösteklemelerden kurtulmak istiyoruz. İngiltere’de, Norveç’de, Avusturya’da yaşayan Müslümanlar ne kadar hürse, ne kadar hukuka sahipse Türkiye Müslümanlarının da o kadar hür olmalarını istiyoruz.
Bu isteklerimiz suç mudur?