Kemal Turan
18-01-2008, 14:16
Only the registered members can see the linkçler.jpg
Gençlere velet diye hitap eden Mağden teröristlerede kürt çocukları diye ithamda bulundu.
Kanal D Ana Haberde (BU Kanal D Ana Haber mahvıma neden olacak; sevgili okuryazarlarım) Yaşar Büyükanıt Paşayla görüşüyorlar.
Arada teaser (çengel bulmaca) da attırıyorlar tabii ki: "PEKİ BU BAYRAK NE? NE NENENEEE?"
Önce İzmirdeki ilkokul öğrencisi kız çocuğunun 25 lira bayram harçlığını
nasıl Askeriyemize bağışladığını anlatıyor Büyükanıt. Gözleri, nemli. Ve fakat mağrur: Tutuyor kendini!
Çok duygusal biri Yaşar Paşamız. Çoook.
Ben kendisini çok artist buluyorum. Yani çok samimi duygulanıyor, çok duygulanıyor; "kâh çıkarım gökyüzüne, kâh inerim ennn derinlere" misali bir O âlemi seyrediyor, bir âlem Onu.
Samimi ve aşırı duygulanmalarına ve bunları mutlaka sergileme ihtiyacı hissetmesine ben artistlik diyorum.
O, mutlaka başka bir şey diyordur.
Teaser yine musallat oluyor: Büyükanıtın elinde tuttuğu çerçeveli resmin SIRRI NE? NEEEE? NEEEE?
Yeminle çakozluyorum resmin sırrını.
Ve irkiliyorum. Acayip rahatsız oluyorum. Zaplıyorum. Ertesi gün gazeteler, teşhisimin doğruluğunu muştuluyorlar: KANDAN BAYRAK
Kırşehirde Militarizm+Savaş+Kanlama Düşkünü (olsalar gerek) 10U KIZ 20 LİSELİ, "iki ay boyunca hemen her gün bir araya gelerek, parmaklarını toplu iğne ile delerek" oluşturmuşlar o korkunç resmi! (Enis Yıldırımın haberi-Sabah)
Kanlarını iğneyle ala ala/akıta akıta yaptıkları bu patolojik eser yetmemiş. Bir de mektup koymuşlar yanına "Kalem tutan ellerimiz artık silah tutmalıdır. Biz de şehadet şerbetine ermek isteriz."
Be hey de hey hey! Bugün toplu iğnele parmağını; yarın git bir ananın, birkaç ananın kuzusunu öldür. Sen de ana kuzususun! Seni de başka biri öldürsün.
Ki, ŞEHADET ŞERBETİNE ER! yavrumevladım.
Büyükanıt Paşan da duygulansın. Çiğlenmiş yapraklar gibi gözleriyle, aşırı hissiyatlanmaktan tarumar; anlatsın ekranlara! Aşırısamimi samimi.
Daha önce de (en az) 15-20 kere; ona, buna, komutanlara, dostlarına, yaverlerine, erlerine anlatmıştır bu Büyük KanlıKahramanlıkKabar(t)masını
eminim. İşte şimdi sıra ekranlara geldi!
Bizler de bu zavallı çocukların süper hareketini öğrenebildik.
SAMİMİYET! Birazcık samimiyet ve insanlık! Azıcık vicdan! Azıcık doğruculuk! Siyasi ve insani: doğruculuk!
Bu ülkede her yıl Çürük Raporu
Çeteleri, yakalanır birkaç kez. Albayıyla, tabib yarbayıyla, kâtibiyle, osuyla busuyla tam teşeküllü para basan çeteler.
Bu ülkede en az beş yüz bin kişi askere gitmeme uğraşı içinde ŞU ANDA yurdumuzda, Debelenmekteler.
Kırşehirli Kahraman Kanakıtıcıların yarısı kız çocuğu. Şehit olma
olasılıkları SIFIR. Yani.
Diğer yarısının zamanı gelince, nasıl açıköğretim öğrencisiyim diye/yurtdışında işçiyim diye/obua imalatı stajyeriyim
diye kendilerini Türkiyede Askerlik Yapmaktan sakınmaya çalışacaklarını, tahayyül etmek dahi istemiyorum.
Niye isteyeyim ki? Bu topraklarda askerlik yapmak RİSKLİ. Bilmemkaç yıldır ısrarla bitirilemeyen bir savaş olduğu için, tabuta yükledikleri gibi, yollayıverirler şehadet şerbeti haline gelmiş cesedini evine! Ananın ağlamaktan kan çanağı olmuş gözlerinin önüne!
Ne dağlardaki Kürt çocukları ölsün ne böyle kaygısız ve saygısızca atıp tutabilen Kırşehirli zavallı veletler!
Bu topraklarda ARTIK kimse ölmesin.
Bu topraklarda ölmeye, öldürmeye methiyeler düzülmesin!
Bu topraklarda böyle patolojik dışavurumlara alkış ve gözyaşı tutulmasın. Şehit edebiyatı yapılmasın.
BİR ÇOCUĞUMUZ DAHA ÖLMESİN! GÖMÜLMESİN!
10u KIZ o zavallı 20 çocuk derhal tedaviye alınsın. İnsanların yaşamasının güzel olduğu, bu dünyaya ölmek ve öldürmek için değil KARDEŞÇE BİR ARADA YAŞAMAK İÇİN geldiğimiz, hayvan olmadığımız, onu bunu yiyerek yaşamaktan üstlerde bi yerlerde olmamız gerektiği onlara anlatılsın.
VE komutanlarımıza da pek tabii ki.
Mümkünse.
Alıntı
Benim sözüm : Zavallı kafayı yemiş ihtiyar. O bayrak uğruna verilen kanlar olmasaydı bugün oturduğu koltukta oturabilirmiydi
Gençlere velet diye hitap eden Mağden teröristlerede kürt çocukları diye ithamda bulundu.
Kanal D Ana Haberde (BU Kanal D Ana Haber mahvıma neden olacak; sevgili okuryazarlarım) Yaşar Büyükanıt Paşayla görüşüyorlar.
Arada teaser (çengel bulmaca) da attırıyorlar tabii ki: "PEKİ BU BAYRAK NE? NE NENENEEE?"
Önce İzmirdeki ilkokul öğrencisi kız çocuğunun 25 lira bayram harçlığını
nasıl Askeriyemize bağışladığını anlatıyor Büyükanıt. Gözleri, nemli. Ve fakat mağrur: Tutuyor kendini!
Çok duygusal biri Yaşar Paşamız. Çoook.
Ben kendisini çok artist buluyorum. Yani çok samimi duygulanıyor, çok duygulanıyor; "kâh çıkarım gökyüzüne, kâh inerim ennn derinlere" misali bir O âlemi seyrediyor, bir âlem Onu.
Samimi ve aşırı duygulanmalarına ve bunları mutlaka sergileme ihtiyacı hissetmesine ben artistlik diyorum.
O, mutlaka başka bir şey diyordur.
Teaser yine musallat oluyor: Büyükanıtın elinde tuttuğu çerçeveli resmin SIRRI NE? NEEEE? NEEEE?
Yeminle çakozluyorum resmin sırrını.
Ve irkiliyorum. Acayip rahatsız oluyorum. Zaplıyorum. Ertesi gün gazeteler, teşhisimin doğruluğunu muştuluyorlar: KANDAN BAYRAK
Kırşehirde Militarizm+Savaş+Kanlama Düşkünü (olsalar gerek) 10U KIZ 20 LİSELİ, "iki ay boyunca hemen her gün bir araya gelerek, parmaklarını toplu iğne ile delerek" oluşturmuşlar o korkunç resmi! (Enis Yıldırımın haberi-Sabah)
Kanlarını iğneyle ala ala/akıta akıta yaptıkları bu patolojik eser yetmemiş. Bir de mektup koymuşlar yanına "Kalem tutan ellerimiz artık silah tutmalıdır. Biz de şehadet şerbetine ermek isteriz."
Be hey de hey hey! Bugün toplu iğnele parmağını; yarın git bir ananın, birkaç ananın kuzusunu öldür. Sen de ana kuzususun! Seni de başka biri öldürsün.
Ki, ŞEHADET ŞERBETİNE ER! yavrumevladım.
Büyükanıt Paşan da duygulansın. Çiğlenmiş yapraklar gibi gözleriyle, aşırı hissiyatlanmaktan tarumar; anlatsın ekranlara! Aşırısamimi samimi.
Daha önce de (en az) 15-20 kere; ona, buna, komutanlara, dostlarına, yaverlerine, erlerine anlatmıştır bu Büyük KanlıKahramanlıkKabar(t)masını
eminim. İşte şimdi sıra ekranlara geldi!
Bizler de bu zavallı çocukların süper hareketini öğrenebildik.
SAMİMİYET! Birazcık samimiyet ve insanlık! Azıcık vicdan! Azıcık doğruculuk! Siyasi ve insani: doğruculuk!
Bu ülkede her yıl Çürük Raporu
Çeteleri, yakalanır birkaç kez. Albayıyla, tabib yarbayıyla, kâtibiyle, osuyla busuyla tam teşeküllü para basan çeteler.
Bu ülkede en az beş yüz bin kişi askere gitmeme uğraşı içinde ŞU ANDA yurdumuzda, Debelenmekteler.
Kırşehirli Kahraman Kanakıtıcıların yarısı kız çocuğu. Şehit olma
olasılıkları SIFIR. Yani.
Diğer yarısının zamanı gelince, nasıl açıköğretim öğrencisiyim diye/yurtdışında işçiyim diye/obua imalatı stajyeriyim
diye kendilerini Türkiyede Askerlik Yapmaktan sakınmaya çalışacaklarını, tahayyül etmek dahi istemiyorum.
Niye isteyeyim ki? Bu topraklarda askerlik yapmak RİSKLİ. Bilmemkaç yıldır ısrarla bitirilemeyen bir savaş olduğu için, tabuta yükledikleri gibi, yollayıverirler şehadet şerbeti haline gelmiş cesedini evine! Ananın ağlamaktan kan çanağı olmuş gözlerinin önüne!
Ne dağlardaki Kürt çocukları ölsün ne böyle kaygısız ve saygısızca atıp tutabilen Kırşehirli zavallı veletler!
Bu topraklarda ARTIK kimse ölmesin.
Bu topraklarda ölmeye, öldürmeye methiyeler düzülmesin!
Bu topraklarda böyle patolojik dışavurumlara alkış ve gözyaşı tutulmasın. Şehit edebiyatı yapılmasın.
BİR ÇOCUĞUMUZ DAHA ÖLMESİN! GÖMÜLMESİN!
10u KIZ o zavallı 20 çocuk derhal tedaviye alınsın. İnsanların yaşamasının güzel olduğu, bu dünyaya ölmek ve öldürmek için değil KARDEŞÇE BİR ARADA YAŞAMAK İÇİN geldiğimiz, hayvan olmadığımız, onu bunu yiyerek yaşamaktan üstlerde bi yerlerde olmamız gerektiği onlara anlatılsın.
VE komutanlarımıza da pek tabii ki.
Mümkünse.
Alıntı
Benim sözüm : Zavallı kafayı yemiş ihtiyar. O bayrak uğruna verilen kanlar olmasaydı bugün oturduğu koltukta oturabilirmiydi