PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : TÜrbanin KaynaĞi BuymuŞ



ibalaban
04-02-2008, 10:33
TÜRBANIN KAYNAĞI BUYMUŞ



Cevap : İki kutuplu dünyada ABD dinsizliği savunan Rusya’ya karşı din kozunu kullanmak istedi. Ve 1945’den itibaren Türkiye’de İslamcılığı körüklemeye başladı…….. YIL : 1951 İlim yayma cemiyeti kuruldu Amerika yanlısı bu dernek halen faaliyet göstermekte Bu derneğin ilk yayınlarından (1953) Amerika (tercümeler nu:2) ABD tarafından yazılan ve Türkçeleştirilen ve ABD’yi öven bir kitaptı. İlim yayma derneği ile ilişkili en önemli şahıslardan biri de ABD yanlısı Cumhurbaşkanı Turgut Özal’dı Cevdet Sunay ( 1960-66 Genel Kurmay Başkanı, 1966-73 Cumhurbaşkanı) şu sözleri sarf ediyor: “Bu laik okullarda yetişen gençlere memleket idaresi teslim edilemez Laik okullara karşı imam hatip okullarını bir alternatif olarak görüyoruz. Devletin kilit noktalarına yerleştireceğimiz kişileri imam-hatip okullarında yetiştireceğiz.” Yıl : 1962 ABD Küba bunalımı sonrasında Türkiye’deki füzeleri sökerek SSCB karşısında ülkemizi savunmasız bıraktı” düşüncesi Türkiye’yi sarstı. Yıl : 1964-65 Kıbrıs bunalımında Türk ordusunun adaya çıkmasını engelledi. Türkiye Avrupa ve Rusya’ya yakınlaşmaya başladı. İskenderun demir çelik fabrikası Rus sermayesi ile kurulmaya başlandı.(1969) Yıl : 1967-1972 ABD destekli yeniden mücadele birliği faaliyet göstermeye başladı. Kurucusu : Aykut Edibali , Üyelerinden bazıları : Melih Gökçek, Cemil Çiçek, Halil Şıvgın,Ali Müfit Gürtuna, Burhan Özfatura, Taha Akyol Yıl : 1967; Şule Yüksel Şenler, il il Anadolu’yu gezerek, Mehmet Şevket Eygi’nin desteği ve yönlendirmesiyle baş örtüsü propagandası yapmaya başladı. Şule Yüksel Şenler baş örtüsünü türban şeklinde bağlamayı öngörüyordu: Bu bağlama şekline “Şulebaş” denilmeye başlandı. Yıl : 1969, 16 şubat ; “kanlı Pazar” : Rusya’ya yakınlaşmamız üzerine 6’ncı filo İstanbul’a geldi ve demirledi. “Bugün” isimli İslami gazeteyi yayımlayan Mehmet Şevket Eygi tarafından yazılan yazı ve örgütlenen gösterilerde kışkırtılan Müslümanlar 6’ncı filoya karşı gösteri yapan milliyetçi gençlerin üzerine saldırtıldı. İstanbul’da büyük olaylar çıktı Yıl : 1984; Rusya gücünü kaybetti fakat Avrupa Birliğinin doğuşu ABD.yi Avrupa’ya Karşı İslamiyet kozunu kullanmaya devam etmeye sevk etti… Yıl : 1994, 12 Eylül ; Siyonist CIA ajanı Henry Kissinger Türkiye’de Özbekler Tekkesinin açılışını yapıyor.. 1994,25 Ekim; Türkiye gazetesinde, ABD Propagandası “ABD.li kadın Askerlerin türban takması dolayısı ile ABD.de inanç özgürlüğü olduğu” yalan haberleri yayınlandı. Yıl : 1999 Merve Kavakçı (ABD vatandaşı milletvekilimiz!) meclise türbanı ile girerek propaganda yaptı. Baş bağlama şekli “şulebaş”’tı. Yıl : 2005, 23 Mart; Dallas’ta yaşayan Kavakçı BM insan hakları komisyonunda “Türkiye’de dine baskı” konusunda propagandasına devam ediyor. Mevcut Durum: ABD politikası: Güçlü Avrupa’ya karşı ABD.ci Türkiye kontrolünde İslamiyet Hükümet : ABD. yanlısı/İslamcı Cumhurbaşkanı : ABD yanlısı/İslamcı Medya : ABD. yanlısı Halk : Geçim sıkıntısında (bastırılmış) Asker : Sindirilmiş Gelecek : ABD kontrolünde, AB karşıtı, Yozlaşmış, baskıcı, Hilafeti tekrar kurmuş ve Arapları kontrol altına almış bir ikinci Osmanlı devleti.

trtamer
04-02-2008, 10:51
çok gerçekçi!!!!! bizler de inandık islam türban 1945 lerde başlamadı belkide Havva anamız bile o günkü şartlarda başnı kapatıyodu bu kadar basit olmayın lütfen (bu safsataya inananlar için sölüyorum)

mrbrown
04-02-2008, 11:35
serbest olsun ne var yani korkmmamak lazım herhesin inancı o yönde ülkeyimi böldüler

satelcom
04-02-2008, 11:50
baş örtüsü umurumda değil.bu gün müslüman olduklarını iddia eden akp iktidarı yabancı-siyonist amerikan ingiliz sermayesinie vatanı satıyor.türk devleti yok ediliyor.şimdide ziraat ve halk bankası ile tekel ve ardındanda su kaynakları nehirler ve barajlar satılacak.maliye bakanı (parasını versinler çanakkale şehitliğini bile satarım) diyor.vatan satılıyor.fethullahçı ve akp ci arkadaşlara şunu öneririm.lütfen kuranıkerimin türkçe mealini açıp bakara suresi ayet:120 ve maide suresi ayet-51-52-53 ün türkçe anlamını okusunlar.müslüman vatanını satarmı?bu gün mecliste ab nin isteği üzerine vakıflar yasası görüşülecek.bu yasada aynen petrol ve maden yasaları gibi bir vatana ihanet yasası.turban ile meşgul edilen halk bunları görmüyor bilmiyor duymuyor.allah milletimize akıl fikir versin.uynan ey halkım uyan bu kadar uyku haramdır. trtamer arkadaşım sende uyan.bu sakallı şeytanların adi ve aşşağılık kaşarlanmış emperyalist(sömürgeci) ingiliz/amerikan uşağı ve işbirlikçisi vatanı satanları iyi tanı.beni türk olarak yaratan ve islam ile şereflendiren mustafa kemal atatürk'ü asil ve şerefli milletimize nasip eden rabbime şükürler olsun.allah milletimize doğruyu bulabilme kabiliyetini ve doğru olanı yapabilme cesaretini nasip eylesin.ülkemin vatan hainlerince satılması ve peşkeş çekilmesi beni kahrediyor.yoksa bu gün türbanlı olan hanımlar başlarını değil kıçlarını açsalar ne olacak?vatan satılıyor ülke elden gidiyor.35 torba kömüre oylarını satanlar ülkelerini ve torunlarının geleceklerini satıyor.bir gün gelecek torunları bunların mezrına tükürecek.tarih bilgisi ve bilinci olmayan ruhsuzlar hala ermeni soykırımı meselesinde işçi partisi lideri doğu perinçek kadar olamadılar ve ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır diyemediler.aynı teslimiyetci zihniyet kıbrısta ve ege sorunlarında devam etmekte.uyan ey milletim uyan.bu kadar uyku haramdır.osmanlı paşası şöyle demiş:evde karınla bile kavga etsen bu işin ardında ingiliz parmağı vardır.bütün arkadaşlarıma selam ve sevgilerimle.

osmann
04-02-2008, 12:16
Akp ile başörtüsünün ne alakası var. Keşke chp başta olsada o serbest bıraksa.
Akp nin devlet yönetimini beğenmiyorum. ama bu başörtüsü için yapılacak yasayı da istemiyorum anlamına gelmezki? burada bir zulüm var. haaa başörtüsünü bizler gibi önemsemeyenler "aman canım ne olacak" diyebilir. ama ben diyemem. Önemsiyorum. ailemin kullanmasını da önemsiyor ve beğeniyorum. sülalemin yarısı başörtüsü takmaz. onlara zorla takın diye birşey diyemem.
zorla başına takmak ne ise zorla çıkartmakta aynıdır.
Geçenlerde mine kırıkkanat isimli biriside köşe yazısında kendince başörtüsünün tarihçesini yazmış. sevsinler. bakalım daha neler uyduracaklar. selametle...

DJ VoLkAn
04-02-2008, 20:43
ya adamlar siyaset için Türbana sığınıyolar bıraksınlar bu işleri...

Mehmet Kaynaklı
04-02-2008, 21:04
müslüman olan müslümanlığın kurallarına göre yaşar

şefik51
04-02-2008, 23:49
Arkadaşlar esasen dinimizde resim de günahtır. (Allahın yarattığı suret edilemez mantığı) bu sebepten TV. le r de kapatılmalı hele hele fotoğrafcılar........

leyla
05-02-2008, 00:07
bu senaryolardan Doğu perinçekte çokça bulunuyor...
---kendimi bildim bileli devlet -millet elden gidiyor....yaş 30 gitmedi bir türlü....

---ziraat ve halk bankası ile tekel satılıyor......demiş arkadaş.......tekelde hiç çalışmadan 1-1,5 milyar maaş alan insanlar var dı...bir makinaya 5 kişi bakacakken 50 kişi bakıyordu...
----ben köy hizmetlerinde staj yaptım 2000 de (bakım onarım)..adamlar günü yatarak geçirip mesai ye kalıyorlardı...vs,,,,,.bunları nasıl etmek lazım...maaşlar bizim cebimizden çıkmıyormu.?????

emmi
05-02-2008, 02:15
Devlet yönetememe politikasızlığını şiar edinmiş politikacıların politikalarını gelip, çok matah bir politikaymış gibi, burda sapla samanı birbirine karıştırmayın.
Saygılar.

ibalaban
05-02-2008, 16:16
bu senaryolardan Doğu perinçekte çokça bulunuyor...
---kendimi bildim bileli devlet -millet elden gidiyor....yaş 30 gitmedi bir türlü....

---ziraat ve halk bankası ile tekel satılıyor......demiş arkadaş.......tekelde hiç çalışmadan 1-1,5 milyar maaş alan insanlar var dı...bir makinaya 5 kişi bakacakken 50 kişi bakıyordu...
----ben köy hizmetlerinde staj yaptım 2000 de (bakım onarım)..adamlar günü yatarak geçirip mesai ye kalıyorlardı...vs,,,,,.bunları nasıl etmek lazım...maaşlar bizim cebimizden çıkmıyormu.?????

Bu devletin acizliğinden, yönetim anlayışından kaynaklanıyor. Neden bizler bedavadan maaş alamıyoruz? Orada adam kayırmacılık var. Zaten bu ülkede hep yeğenlerim, dayılarım, amcalarım ve ümmetimden olanlar gelsin politikası yapılmadı mı? Gelin beraber yiyelim. Nasıl olsa bu halkı ben kolayca kandırabiliyorum. (Kömür, şeker, un, tuz, buz,bir de altın çıktı )

hogan01
05-02-2008, 17:15
kimimiz amerikalı
kimimiz takunyalı
kimimizde türban
kimimizde anadan üryan ortada dolaşıp duruyoruz
bize ait ne kaldı
Kültürümüz Dünyaya nam salmış adaletimiz 3 kıtada at oynatmış ceddimiz atamız dedemiz hepsi bitirildi
kalan atababa yadigarı topraklarımız
şimidide adı avrupalılık ayagına satılıyor
bilmem haberiniz varmı
Ilımlı İslamın anlamını bilen varmı?
Amerikada ve avrupada çizilen ve yaratılmaya çalışılan islamdan haberiniz varmı
yeni vakıflar yasasını inceleyen varmı?
ekümeniklik hirısiyan malları yabancı vakıfların istediği yerde ibadethane ticarethane açabilmesi para transferinde bulunulması vs vs
acaba Fatih Sultan Mehmet Hanın emaneti İstanbulun ekümeniklik haline gelmesi hakkında bilgisi olan varmı Atalarımızın babalarımız kemiklerinin sızladıgından haberi olan varmı?
bu konuları perde arkasında bırakabilmek için konumuz ispanyadan transfer türban
ey ümmeti müslüman bizim önümüze sürülen konuların arkasında istanbul ekümeniklik oluyor Ülke yavaş yavaş elden çıkıyor uyan
Vatanı olmayanın namusu şerefi dini olmaz
saygılar

ekrem956
05-02-2008, 17:37
Selam arkadaşlar kuralları insanlar koyar yine insanlar kaldırır, ben bunu bilirim katı kuralları sevmem özgür düşünceyi severim.Saygılar

satelcom
05-02-2008, 17:57
[QUOTE=hogan01;269530][B]kimimiz amerikalı
kimimiz takunyalı
kimimizde türban
kimimizde anadan üryan ortada dolaşıp duruyoruz
bize ait ne kaldı
Kültürümüz Dünyaya nam salmış adaletimiz 3 kıtada at oynatmış ceddimiz atamız dedemiz hepsi bitirildi
kalan atababa yadigarı topraklarımız
şimidide adı avrupalılık ayagına satılıyor
bilmem haberiniz varmı
Ilımlı İslamın anlamını bilen varmı?
Amerikada ve avrupada çizilen ve yaratılmaya çalışılan islamdan haberiniz varmı
yeni vakıflar yasasını inceleyen varmı?
ekümeniklik hirısiyan malları yabancı vakıfların istediği yerde ibadethane ticarethane açabilmesi para transferinde bulunulması vs vs
acaba Fatih Sultan Mehmet Hanın emaneti İstanbulun ekümeniklik haline gelmesi hakkında bilgisi olan varmı Atalarımızın babalarımız kemiklerinin sızladıgından haberi olan varmı?
bu konuları perde arkasında bırakabilmek için konumuz ispanyadan transfer türban
ey ümmeti müslüman bizim önümüze sürülen konuların arkasında istanbul ekümeniklik oluyor Ülke yavaş yavaş elden çıkıyor uyan
Vatanı olmayanın namusu şerefi dini olmaz
saygılar üstelik bunları da dindar geçinen-milliyetçi geçinen türban hamisi kesilenler yapıyor.müslüman vatanını satarmı?gerçi halkımızın bir kısmı 35 torba kömüre ve yiyecek paketlerine oylarını (ülkemizin geleceğini) sattılar.çok güzel ifade etmişsin arkadaşım.

slopi
05-02-2008, 18:10
bugün sorsak çoğunlumuz fatih sultan mehmetin evlatlarıyız der ama bugün çıksa gelse
başında sarık üstünde cüpbe sakalıyla bu adam gerici cahil aşırı dinci vs deriz

türlü güzel meyve yiyeceklere sormuşlar
ne haldesin?
ben mayhoş tatlı rengarek güzel kokulu idim
ama insanlar beni yedikten sonra attılar
işte pis kokulu iğrenç görünümlü bi hale geldim
kendileri dahi benden iğrendiler
işte insanların icine düşmeye gör bu hale gelirsin

ozaman fatih sultan mehmet istanbulu almak için
başındaki sarımı çıkardı yada ordudaki askerine sen azınlıksın
yerin bizim yanımız değilmi dedi
bizans halkına zulummu yaptı
başlarınımı kapattı
başı açık olanın başını kapatsan başı kapalı olanı açsan fikrinde değişmemi olur sanıyorsunuz bu bir yaşayış biçimidir

satelcom
05-02-2008, 18:22
bu senaryolardan Doğu perinçekte çokça bulunuyor...
---kendimi bildim bileli devlet -millet elden gidiyor....yaş 30 gitmedi bir türlü....

---ziraat ve halk bankası ile tekel satılıyor......demiş arkadaş.......tekelde hiç çalışmadan 1-1,5 milyar maaş alan insanlar var dı...bir makinaya 5 kişi bakacakken 50 kişi bakıyordu...
----ben köy hizmetlerinde staj yaptım 2000 de (bakım onarım)..adamlar günü yatarak geçirip mesai ye kalıyorlardı...vs,,,,,.bunları nasıl etmek lazım...maaşlar bizim cebimizden çıkmıyormu.?????yazdıklarının hepsi safsata.sen herhalde tv de yerldizi-magazin-futbol dan başka hiçbirşey seyretmiyorsun.birazcık kanaltürk(yoksulluk ve yolsuzluk-cevizkabuğu),ulusalkanal(çıkışyolu) ve kanal B - avrasya tv seyretde memleket nereye gidiyor birazcık ilgin ve bilgin olsun. 1,5 milyar maaş sana batıyorda abdullah gül ün çankaya köşkünün avizelerini değiştirmek için bizim vergilerimizden 90 trilyon lira harcaması seni rahatsız etmiyor galiba?altı yıl önce ülkemizin iç ve dış borçları 150 milyar dolar iken bugün 500 milyar doları buldu akp iktidarları sayesinde.vatandaş çocuğuna bisiklet alamazken tayyip in oğluna 115metre boyunda gemi alması maliye bakanının oğlunun trilyonluk fabrikasıda seni rahatsız etmiyor anlaşılan.bu gün ülkemiz tarihte eşi görülmemiş bir talan-vurgun-ihanet-aymazlık çemberi ile kuşatılmış durumda.halkımız ise hala aldığı rüşvetlerin rehavetiyle(kömür-yiyecek-küçükaltın-cep telefonu-fakfukfondan 150ytl maaş gibi) hala uyumakta.uyan ey halkım uyan vatan satılıyor.bu gün ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır diyerek devletimizin-milletimizin onuruna ve tarihimize sahip çıkabilen anti emperyalist doğu perinçekten daha onurlu ve şerefli bir başka lider varmı?.daha 20 ekim1996 da aydınlık gazetesinde amerikan elçisi abromowitz tayyip erdoğanı erbakanın yerine hazırlıyor abdullah gül ü de cumhurbaşkanlığına hazırlıyor diya yazan doğu perinçek in bu yazdıları gerçekleşmedimi?erbakan anti amerikancı ve anti ab ci olduğu için ve kıbrıstada rauf denktaş tasfiye edilmedimi?bu gün işçi partisi lideri doğu perinçek ten bilgil-onurlu-şerefli hangi parti lideri var? telkomu-petkimi-tüpraşı-bankaları-otoyolları-seka ları-sümerbankı-etbalık ve seki- velhasılı vatanı satanlarmı? alah kitap dediler, vatan millet dediler dinlerini de milleti de vatanı da sattılar.siz ne zaman uyanacaksınız?

satelcom
05-02-2008, 18:32
Ey iman edenler, yahudi ve hristiyanları dostlar (veliler) edinmeyin; onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden onları kim dost edinirse, kuşkusuz onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet vermez. (MAİDE SURESİ / 51)
Ey iman edenler, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi, alay ve oyun (konusu) edinenleri ve kafirleri dostlar (veliler) edinmeyin. Ve eğer inanıyorsanız, Allah'tan korkup-sakının. (MAİDE SURESİ / 57)
Sen onların dinlerine uymadıkça, yahudi ve hristiyanlar senden kesinlikle hoşnut olacak değillerdir. De ki: "Şüphesiz doğru yol, Allah'ın (gösterdiği) yoludur." Eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (arzu ve tutku)larına uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı. (BAKARA SURESİ / 120 amerikan-ingiliz-ab velhasılı siyonist ve emperyalist uşaklarına dost dinde ddiyalog diyenlere ve mandacı abd-ab-ingiliz işbikçilerine kuran dan cevap.

slopi
05-02-2008, 18:39
Only the registered members can see the link

Doğu Perinçek, Türkiye Marksist-Leninistlerinin mirası üstüne kurduğu Aydınlık hareketiyle hâlâ devrine göre siyaset güdüyor.
Dev-Genç’ten ihtilal liderliğine, Maocu çizgiden 28 Şubat’taki tahrik edici üsluba; son olarak ulusalcı çizgiye uzanan Perinçek hareketi tam bir başarısızlık örneği aslında.
O devrimci, Maocu, Apocu, Darbeci, Ulusalcı...
Şimdi sırada ne var dersiniz?

‘Marksist-Leninist bir teorik organ gerekliydi. Temmuz 1968’de bu dergiyi çıkarmaya, adını Aydınlık koymaya karar verdik. Çünkü Aydınlık, sosyalist hareket tarihinde şanlı bir adı ifade ediyordu. 1919-25 yılları arasında muhtelif aralıklarla Türkiye’de Marksist-Leninistler tarafından bu isimle bir dergi çıkarılmıştı. Biz Aydınlık adını seçmekle geçmişin mirasını benimsemiş oluyorduk. Aydınlık’ın başlangıçtaki kurucuları şunlardır: Şahin Alpay, Cengiz Çandar, Gün Zileli, Erdoğan Güçbilmez, Vahap Erdoğdu, Atıl Ant, Münir Ramazan Aktolga ve ben. Aydınlık kısa zamanda ideolojik bir karargâh haline geldi.’ Bu sözler Doğu Perinçek’e ait. Günümüze kadar 37 yıldır süren “Perinçek ve Aydınlık olayı” işte böyle başladı.

Başından bugüne Perinçek ve Aydınlık hareketinin şaşırtıcı düzeyde birbirine ters iki yüzü var. Madalyonun bir yüzünde Perinçek’in Dev-Genç’in başından, asistanı olduğu Ankara Hukuk Fakültesi’nden ve üyesi olduğu Türkiye İşçi Partisi’nden atılmasından tutun; çıkardığı gazete ve dergilerin yalnızca birkaç bin satmasına, kurduğu partilerin hiçbir zaman bindelik oy oranlarını geçemeyişine kadar adeta bir başarısızlık şaheseri var. Perinçek, kurduğu yeraltı ihtilal örgütü en kısa sürede ortaya çıkarılıp dağıtılan ve birlikte yola çıktığı bütün arkadaşları tarafından terk edilen bir kişi olarak da bir başka rekorun sahibi. Her biri bugün toplumun çeşitli kesimlerinde önemli roller oynayan şu isimlerin hepsi onu terk etti: Şahin Alpay, Cengiz Çandar, Oral Çalışlar, Nuri Çolakoğlu, Ferai Tınç, Gülay Göktürk, Osman Ulagay, Kerem Çalışkan, Doğan Yurdakul, Hadi Uluengin, Gün Zileli, Şefik Kahramankaptan, Ömer Madra, Soner Yalçın, Atıl Ant, Adil Özkol, Cüneyt Akalın, Halil Berktay, Ragıp Duran, Çiğdem Kömürcüoğlu, Alev Er, Musa Ağacık, Bülent Tanör. Bu kadar kişi tarafından terk edilmiş olmak bile aslında tek başına Perinçek hareketinin bir “başarısızlık örneği” olarak siyasi tarihe geçmesini sağlayabilir.


Perinçek ve Aydınlık olayının öteki yüzü

Ama, Perinçek ve Aydınlık olayının öteki yüzünde bambaşka bir boyut var. 1968’deki gençlik olaylarının göbeğinde yer almasıyla, 1970’lerden itibaren içinde bulunduğu bütün sol hareketleri bölmesiyle, ilki 1980 öncesinde olmak üzere kritik dönemeçlerde çıkardığı dergi ve gazetelerle devletin güvenlik kurumlarıyla çatışmalara girmesiyle adeta ikinci bir Perinçek’le karşı karşıyayız. Bu açıdan, “Hüseyin Gazi yoldaş” kod adıyla yaptığı gizli ihtilal örgütü liderliği, parti başkanlığı veya “Aydınlık” ve “2000’e Doğru” dergilerinin başyazarı olmasının dışında bambaşka bir Perinçek hep sahnedeki yerini aldı. Bu yazının konusu işte bu “gizli” Perinçek ve 37 yıldır başrolünde olduğu olaylar. Onun Aydınlık’la 1980 öncesinde üstlendiği görevler, 1990’larda 2000’e Doğru dergisiyle yaptıkları, 28 Şubat sürecinden itibaren yine Aydınlık’la oynadığı roller, yakın siyasi tarihimizin çok enteresan olaylar zinciri.

“Gizli” Perinçek, onun bindelik oylardan oluşan siyasi kapasitesini ve etrafındaki etkili beyinler tarafından her zaman terk edilmiş “Aydınlık karargahının” boyutlarını fersah fersah aşan bir olaylar bütünü. 37 yıl boyunca devletin askeriyle, güvenlik ve istihbarat kurumlarıyla çatışmak, ama hemen her dönemde devletin içinden önemli bağlantılara sahip olabilmek acaba nasıl bir maharetti? Bizzat Perinçek’in anlatımlarında ortaya çıkan ilişkiler ağı ve en yakın arkadaşı Gün Zileli’nin itiraflarında yer alan bağlantılar, bize işte bu maharetin perde arkası hakkında önemli ipuçları sağlıyor.

Dayısı Tümgeneral Turhan Olcayto

Bu ilişkiler ağı Perinçek’in 28 Şubat sürecinde üstlendiği role, Susurluk ve benzeri toplumsal tartışmaları rayından çıkarmak için uyguladığı senaryolara, daha önce MİT ve Ordu’yu hedef alan çatışmacı çizgisine paralel olarak bu sefer Emniyet Teşkilatı’nı hedef tahtasına yerleştirmesindeki sebeplere, özellikle de Aydınlık’ın toplumda saygınlığı olan isimlere yönelik son yıllarda yaptığı sınır tanımayan yayınlara ışık tutuyor.

Perinçek’in hakim olan ve bir dönem Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Yardımcılığı yapan babası Sadık Perinçek, dört dönem Erzincan milletvekili seçildiği Adalet Partisi’nde Genel Yönetim Kurulu üyesiydi. Perinçek’in dayısı Turhan Olcayto, tümgeneraldi ve Ankara’da Zırhlı Tümen Komutanı’ydı. Ünlü ihtilalcilerden Tümgeneral Cemal Madanoğlu, ilk eşi Sırma Perinçek’in halasının eşiydi. Teyzesinin oğlu Gürbüz Tüfekçi, Ankara’da askeri kesimde etkili bir şahsiyetti. Perinçek’in arkadaşlarına söylediğine göre Tüfekçi, aynı zamanda Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) görevlisiydi.

Perinçek’in etrafında toplanan beyinler

Perinçek’in 1960’larda gençlik lideri olarak ortayı çıkmasını ve Dev-Genç’in başına geçmesini sağlayan şartlardan biri, böyle bir aile çevresine sahip olmasıydı. Bir diğeri, o dönemin etkin siyasi karargâhlarından olan Ankara Hukuk Fakültesi’nde okumasıydı. 1964’te mezun olduğu hukuktaki dönem arkadaşlarından ikisi sonraki yıllarda MİT Müsteşar Yardımcısı olan Mikdat Alpay ve Uğur Mumcu’ydu. Hukuk Fakültesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) ile yanyana olduğundan, Perinçek’in etkinlik alanı bu okula da sıçradı. SBF de tıpkı hukuk gibi, siyasi çalkantıların tam odağındaki okullardan biriydi. Şahin Alpay, Cengiz Çandar, Nuri Çolakoğlu, Ömer Madra, Cüneyt Akalın, Halil Berktay gibi o dönemin parlak SBF ve ODTÜ asistanları, Perinçek’in etrafında toplandı. Perinçek de, 1968’de devrimci gençliğin en üst kuruluşu olan Fikir Kulüpleri Federasyonu (Dev-Genç) başkanlığına seçildiğinde Ankara Hukuk’ta asistandı.

İşte bu noktada, Fikir Kulüpleri Federasyonu’na (FKF) Dev-Genç adını veren kişi, yani 27 Mayıs 1960’ın ihtilalci subaylarından Kadri Kaplan üzerinde durmak lazım. 1968 şiddet olaylarının gerisindeki FKF’ye “Dev-Genç, dev gibi genç” diyen Kadri Kaplan kimdi ve Perinçek’le ilişkisi neydi? Albay Kadri Kaplan, 12 Mart 1971 muhtırası öncesinde kitlesel öğrenci hareketlerini örgütleyen ve organize eden kişiydi. Hedef, Türkiye’deki istikrarsızlığı derinleştirmek ve Baas tipi bir sol cuntanın ihtilalle işbaşına gelmesini çabuklaştırmaktı. Organize ettiği büyük eylemlerden biri Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının 30 Ekim 1968’de Samsun’da başlayıp 10 Kasım 1968’de Ankara’da noktaladıkları Mustafa Kemal yürüyüşüydü. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu eski mensuplarından Uğur Cankoçak, 13 Mart 1996 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, Kaplan’ın istihbarat bağlantılarına sahip bir kişi olduğunu belirterek, “Albay Kadri Kaplan’ın başkanı olduğu 27 Mayıs Milli Devrim Derneği kanalıyla Fikir Kulüpleri Federasyonu’na kanca atılmış ve Ankara’da Dev-Güç (Devrimci Güç Birliği) diye bir hareket başlatılmıştır. İşte bu hareket içerisinde Kadri Kaplan bir konuşmasında FKF’lilere, ‘Dev genç, dev gibi genç’ diyerek Dev-Genç’in adını koymuştur.” diyor.

Kadri Kaplan’la ilişkisini ve Dev-Güç olayını Perinçek şöyle anlatıyor. “FKF Genel Başkanı seçilmemden kısa bir süre sonra 27 Mayıs Milli Devrim Derneği Genel Başkanı Albay Mucip Ataklı’dan bir mektup aldım. Mektupta irticanın şahlanışından, cuma sabahı toplu namazlarından, gerici saldırılardan söz ederek, bunlara karşı devrimci kuruluşları ortak mücadeleye çağırıyordu. Bu ortak mücadelenin zeminini ve hedeflerini tespit amacıyla yapılacak toplantıya FKF de davet ediliyordu. Bu toplantı 1968 nisan başında Milli Devrim Derneği (MDD) genel merkezinde yapıldı. FKF’yi temsilen ben katıldım. 1968 yaz döneminde ilk defa geniş ölçüde gençlik hareketleri, fakülte boykot ve işgalleri oldu. FKF olarak demokratik üniversite talebiyle harekete geçirilen gençliğin bu mücadelesini destekledik. Boykot ve işgallerde yalnız üniversite sorunları ile ilgili değil, bütün halkların talepleriyle ilgili sloganlar atmalarını savunduk.”

böle düşünenler resimdekilerin arasına

tracker1
05-02-2008, 19:34
Ey iman edenler, yahudi ve hristiyanları dostlar (veliler) edinmeyin; onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden onları kim dost edinirse, kuşkusuz onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet vermez. (MAİDE SURESİ / 51)
Ey iman edenler, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi, alay ve oyun (konusu) edinenleri ve kafirleri dostlar (veliler) edinmeyin. Ve eğer inanıyorsanız, Allah'tan korkup-sakının. (MAİDE SURESİ / 57)
Sen onların dinlerine uymadıkça, yahudi ve hristiyanlar senden kesinlikle hoşnut olacak değillerdir. De ki: "Şüphesiz doğru yol, Allah'ın (gösterdiği) yoludur." Eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (arzu ve tutku)larına uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı. (BAKARA SURESİ / 120

[B]Kardeşim sen ne laf anlamaz adamsın. Milli şairimizin yabacı kefereler için yazdığı şiiri sen ne hakla kesip biçerek burdaki tartışan insanlara hakaret biçimine getirirsin. Bir dahaki sefere aynı tutumun devam ederse sadece mesajıyın silinmesiyle yetinilmeyeceğini bilmeni isterim. Burası öyle önüne gelene hakaret edebileceğin yer değil !/B] amerikan-ingiliz-ab velhasılı siyonist ve emperyalist uşaklarına dost dinde ddiyalog diyenlere ve mandacı abd-ab-ingiliz işbikçilerine kuran dan cevap.


demirel 200 civarında ayetin kuran-ı kerimden çıkarılması gerektiğini söylemişti yanılmıyorsam sizde aynı düşüncedesiniz işinize gelenleri ayetle belirtip
gelmeyenleride inkarla yok sayıyorsunuz ayıptır günahtır
edep yahu

"Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar. Irzlarını korusunlar. Görülmesi tabii olan yerler hariç ziynet yerlerini açmasınlar. Baş örtülerini yakalarının üzerine kadar salsınlar. Ziynet yerlerini izin verilenler dışında kimseye göstermesinler. Bir de ayak bileklerine taktıkları gizli süsler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, (önceki kusurlarınızdan dolayı) hepiniz Allah'a tövbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin, umduğunuza nâil olursunuz." Nûr 24/31

osmann
06-02-2008, 09:21
demirel 200 civarında ayetin kuran-ı kerimden çıkarılması gerektiğini söylemişti yanılmıyorsam sizde aynı düşüncedesiniz işinize gelenleri ayetle belirtip
gelmeyenleride inkarla yok sayıyorsunuz ayıptır günahtır
edep yahu

"Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar. Irzlarını korusunlar. Görülmesi tabii olan yerler hariç ziynet yerlerini açmasınlar. Baş örtülerini yakalarının üzerine kadar salsınlar. Ziynet yerlerini izin verilenler dışında kimseye göstermesinler. Bir de ayak bileklerine taktıkları gizli süsler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, (önceki kusurlarınızdan dolayı) hepiniz Allah'a tövbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin, umduğunuza nâil olursunuz." Nûr 24/31

:present: :present: :present:
fatih sultan mehmet örneği de güzeldi. tek taraflı düşünmemek gerek...

satelcom
06-02-2008, 11:19
demirel 200 civarında ayetin kuran-ı kerimden çıkarılması gerektiğini söylemişti yanılmıyorsam sizde aynı düşüncedesiniz işinize gelenleri ayetle belirtip
gelmeyenleride inkarla yok sayıyorsunuz ayıptır günahtır
edep yahu

"Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar. Irzlarını korusunlar. Görülmesi tabii olan yerler hariç ziynet yerlerini açmasınlar. Baş örtülerini yakalarının üzerine kadar salsınlar. Ziynet yerlerini izin verilenler dışında kimseye göstermesinler. Bir de ayak bileklerine taktıkları gizli süsler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, (önceki kusurlarınızdan dolayı) hepiniz Allah'a tövbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin, umduğunuza nâil olursunuz." Nûr 24/31
__________________
benim tartışmasız olarak kabul ettiğim tek şey kuranıkerim ve ayetleridir.süleyman demirel ile beni karşılaştırman çok mantıksız.başörtüsüne evet türbana hayır emperyalist uşaklığına ve vatanın satılmasına hayır.

satelcom
06-02-2008, 11:28
Only the registered members can see the link

Doğu Perinçek, Türkiye Marksist-Leninistlerinin mirası üstüne kurduğu Aydınlık hareketiyle hâlâ devrine göre siyaset güdüyor.
Dev-Genç’ten ihtilal liderliğine, Maocu çizgiden 28 Şubat’taki tahrik edici üsluba; son olarak ulusalcı çizgiye uzanan Perinçek hareketi tam bir başarısızlık örneği aslında.
O devrimci, Maocu, Apocu, Darbeci, Ulusalcı...
Şimdi sırada ne var dersiniz?

‘Marksist-Leninist bir teorik organ gerekliydi. Temmuz 1968’de bu dergiyi çıkarmaya, adını Aydınlık koymaya karar verdik. Çünkü Aydınlık, sosyalist hareket tarihinde şanlı bir adı ifade ediyordu. 1919-25 yılları arasında muhtelif aralıklarla Türkiye’de Marksist-Leninistler tarafından bu isimle bir dergi çıkarılmıştı. Biz Aydınlık adını seçmekle geçmişin mirasını benimsemiş oluyorduk. Aydınlık’ın başlangıçtaki kurucuları şunlardır: Şahin Alpay, Cengiz Çandar, Gün Zileli, Erdoğan Güçbilmez, Vahap Erdoğdu, Atıl Ant, Münir Ramazan Aktolga ve ben. Aydınlık kısa zamanda ideolojik bir karargâh haline geldi.’ Bu sözler Doğu Perinçek’e ait. Günümüze kadar 37 yıldır süren “Perinçek ve Aydınlık olayı” işte böyle başladı.

Başından bugüne Perinçek ve Aydınlık hareketinin şaşırtıcı düzeyde birbirine ters iki yüzü var. Madalyonun bir yüzünde Perinçek’in Dev-Genç’in başından, asistanı olduğu Ankara Hukuk Fakültesi’nden ve üyesi olduğu Türkiye İşçi Partisi’nden atılmasından tutun; çıkardığı gazete ve dergilerin yalnızca birkaç bin satmasına, kurduğu partilerin hiçbir zaman bindelik oy oranlarını geçemeyişine kadar adeta bir başarısızlık şaheseri var. Perinçek, kurduğu yeraltı ihtilal örgütü en kısa sürede ortaya çıkarılıp dağıtılan ve birlikte yola çıktığı bütün arkadaşları tarafından terk edilen bir kişi olarak da bir başka rekorun sahibi. Her biri bugün toplumun çeşitli kesimlerinde önemli roller oynayan şu isimlerin hepsi onu terk etti: Şahin Alpay, Cengiz Çandar, Oral Çalışlar, Nuri Çolakoğlu, Ferai Tınç, Gülay Göktürk, Osman Ulagay, Kerem Çalışkan, Doğan Yurdakul, Hadi Uluengin, Gün Zileli, Şefik Kahramankaptan, Ömer Madra, Soner Yalçın, Atıl Ant, Adil Özkol, Cüneyt Akalın, Halil Berktay, Ragıp Duran, Çiğdem Kömürcüoğlu, Alev Er, Musa Ağacık, Bülent Tanör. Bu kadar kişi tarafından terk edilmiş olmak bile aslında tek başına Perinçek hareketinin bir “başarısızlık örneği” olarak siyasi tarihe geçmesini sağlayabilir.


Perinçek ve Aydınlık olayının öteki yüzü

Ama, Perinçek ve Aydınlık olayının öteki yüzünde bambaşka bir boyut var. 1968’deki gençlik olaylarının göbeğinde yer almasıyla, 1970’lerden itibaren içinde bulunduğu bütün sol hareketleri bölmesiyle, ilki 1980 öncesinde olmak üzere kritik dönemeçlerde çıkardığı dergi ve gazetelerle devletin güvenlik kurumlarıyla çatışmalara girmesiyle adeta ikinci bir Perinçek’le karşı karşıyayız. Bu açıdan, “Hüseyin Gazi yoldaş” kod adıyla yaptığı gizli ihtilal örgütü liderliği, parti başkanlığı veya “Aydınlık” ve “2000’e Doğru” dergilerinin başyazarı olmasının dışında bambaşka bir Perinçek hep sahnedeki yerini aldı. Bu yazının konusu işte bu “gizli” Perinçek ve 37 yıldır başrolünde olduğu olaylar. Onun Aydınlık’la 1980 öncesinde üstlendiği görevler, 1990’larda 2000’e Doğru dergisiyle yaptıkları, 28 Şubat sürecinden itibaren yine Aydınlık’la oynadığı roller, yakın siyasi tarihimizin çok enteresan olaylar zinciri.

“Gizli” Perinçek, onun bindelik oylardan oluşan siyasi kapasitesini ve etrafındaki etkili beyinler tarafından her zaman terk edilmiş “Aydınlık karargahının” boyutlarını fersah fersah aşan bir olaylar bütünü. 37 yıl boyunca devletin askeriyle, güvenlik ve istihbarat kurumlarıyla çatışmak, ama hemen her dönemde devletin içinden önemli bağlantılara sahip olabilmek acaba nasıl bir maharetti? Bizzat Perinçek’in anlatımlarında ortaya çıkan ilişkiler ağı ve en yakın arkadaşı Gün Zileli’nin itiraflarında yer alan bağlantılar, bize işte bu maharetin perde arkası hakkında önemli ipuçları sağlıyor.

Dayısı Tümgeneral Turhan Olcayto

Bu ilişkiler ağı Perinçek’in 28 Şubat sürecinde üstlendiği role, Susurluk ve benzeri toplumsal tartışmaları rayından çıkarmak için uyguladığı senaryolara, daha önce MİT ve Ordu’yu hedef alan çatışmacı çizgisine paralel olarak bu sefer Emniyet Teşkilatı’nı hedef tahtasına yerleştirmesindeki sebeplere, özellikle de Aydınlık’ın toplumda saygınlığı olan isimlere yönelik son yıllarda yaptığı sınır tanımayan yayınlara ışık tutuyor.

Perinçek’in hakim olan ve bir dönem Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Yardımcılığı yapan babası Sadık Perinçek, dört dönem Erzincan milletvekili seçildiği Adalet Partisi’nde Genel Yönetim Kurulu üyesiydi. Perinçek’in dayısı Turhan Olcayto, tümgeneraldi ve Ankara’da Zırhlı Tümen Komutanı’ydı. Ünlü ihtilalcilerden Tümgeneral Cemal Madanoğlu, ilk eşi Sırma Perinçek’in halasının eşiydi. Teyzesinin oğlu Gürbüz Tüfekçi, Ankara’da askeri kesimde etkili bir şahsiyetti. Perinçek’in arkadaşlarına söylediğine göre Tüfekçi, aynı zamanda Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) görevlisiydi.

Perinçek’in etrafında toplanan beyinler

Perinçek’in 1960’larda gençlik lideri olarak ortayı çıkmasını ve Dev-Genç’in başına geçmesini sağlayan şartlardan biri, böyle bir aile çevresine sahip olmasıydı. Bir diğeri, o dönemin etkin siyasi karargâhlarından olan Ankara Hukuk Fakültesi’nde okumasıydı. 1964’te mezun olduğu hukuktaki dönem arkadaşlarından ikisi sonraki yıllarda MİT Müsteşar Yardımcısı olan Mikdat Alpay ve Uğur Mumcu’ydu. Hukuk Fakültesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) ile yanyana olduğundan, Perinçek’in etkinlik alanı bu okula da sıçradı. SBF de tıpkı hukuk gibi, siyasi çalkantıların tam odağındaki okullardan biriydi. Şahin Alpay, Cengiz Çandar, Nuri Çolakoğlu, Ömer Madra, Cüneyt Akalın, Halil Berktay gibi o dönemin parlak SBF ve ODTÜ asistanları, Perinçek’in etrafında toplandı. Perinçek de, 1968’de devrimci gençliğin en üst kuruluşu olan Fikir Kulüpleri Federasyonu (Dev-Genç) başkanlığına seçildiğinde Ankara Hukuk’ta asistandı.

İşte bu noktada, Fikir Kulüpleri Federasyonu’na (FKF) Dev-Genç adını veren kişi, yani 27 Mayıs 1960’ın ihtilalci subaylarından Kadri Kaplan üzerinde durmak lazım. 1968 şiddet olaylarının gerisindeki FKF’ye “Dev-Genç, dev gibi genç” diyen Kadri Kaplan kimdi ve Perinçek’le ilişkisi neydi? Albay Kadri Kaplan, 12 Mart 1971 muhtırası öncesinde kitlesel öğrenci hareketlerini örgütleyen ve organize eden kişiydi. Hedef, Türkiye’deki istikrarsızlığı derinleştirmek ve Baas tipi bir sol cuntanın ihtilalle işbaşına gelmesini çabuklaştırmaktı. Organize ettiği büyük eylemlerden biri Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının 30 Ekim 1968’de Samsun’da başlayıp 10 Kasım 1968’de Ankara’da noktaladıkları Mustafa Kemal yürüyüşüydü. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu eski mensuplarından Uğur Cankoçak, 13 Mart 1996 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, Kaplan’ın istihbarat bağlantılarına sahip bir kişi olduğunu belirterek, “Albay Kadri Kaplan’ın başkanı olduğu 27 Mayıs Milli Devrim Derneği kanalıyla Fikir Kulüpleri Federasyonu’na kanca atılmış ve Ankara’da Dev-Güç (Devrimci Güç Birliği) diye bir hareket başlatılmıştır. İşte bu hareket içerisinde Kadri Kaplan bir konuşmasında FKF’lilere, ‘Dev genç, dev gibi genç’ diyerek Dev-Genç’in adını koymuştur.” diyor.

Kadri Kaplan’la ilişkisini ve Dev-Güç olayını Perinçek şöyle anlatıyor. “FKF Genel Başkanı seçilmemden kısa bir süre sonra 27 Mayıs Milli Devrim Derneği Genel Başkanı Albay Mucip Ataklı’dan bir mektup aldım. Mektupta irticanın şahlanışından, cuma sabahı toplu namazlarından, gerici saldırılardan söz ederek, bunlara karşı devrimci kuruluşları ortak mücadeleye çağırıyordu. Bu ortak mücadelenin zeminini ve hedeflerini tespit amacıyla yapılacak toplantıya FKF de davet ediliyordu. Bu toplantı 1968 nisan başında Milli Devrim Derneği (MDD) genel merkezinde yapıldı. FKF’yi temsilen ben katıldım. 1968 yaz döneminde ilk defa geniş ölçüde gençlik hareketleri, fakülte boykot ve işgalleri oldu. FKF olarak demokratik üniversite talebiyle harekete geçirilen gençliğin bu mücadelesini destekledik. Boykot ve işgallerde yalnız üniversite sorunları ile ilgili değil, bütün halkların talepleriyle ilgili sloganlar atmalarını savunduk.”

böle düşünenler resimdekilerin arasına
hala doğu perinçek eski bilimsel sosyalist ulusalcı ve atatürk devrimcisi milliyetci çizgisini devam ettirmektedir.seçim kazanıp parlementoya girabilmek uğruna hiçbir ahlaksızlığı ve taayyip gibi abd bop projesi eşbaşkanlığı görevini kabul ederek mandacı işbirlikçiliğine soyunmamıştır.aksine lozanda ve berlinde ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır dik duruşu ile tarihimize ve milli onurumuza ship çıkmıştır.cengiz çandarlı veb gibi davasından dönüp fethullahçı kapitalist uşağı bir çizgiye gelmemiştir.

tike®
06-02-2008, 12:51
Biz bazı şeylere musamma gösterdikce tartışmalar daha çok büyüyor sanırım.

Konu kapatılmıştır gerekçesi aşağıdaki linkde zahmet edip okuyuverin lütfen.

Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)