PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Buyurun KÜrsÜye



ibalaban
16-02-2008, 14:26
BUYURUN KÜRSÜYE



Atasını bağrına basan, doğduğum, büyüdüğüm ve yıllarımı verdiğim Ankara’ya ailemle indiğimde hava soğuk ve karlar ise henüz erimemişti. İçimizdeki Atatürk aşkıyla Anıtkabir’i ziyaret ettiğimizde, genci, yaşlısı, başörtülüsü, türbanlısı, hatta çarşaflısı, mozolenin önünde saygıyla eğilerek, müzenin ihtişamında tarihin başarılarla dolu yolculuğu içindeydi.

Laikliğin anayasaya girişinin 71. yıl dönümünde, Ankara’nın Sıhhiye Meydanı’nı dolduranlar, Atasını da ziyaret ederek cumhuriyet ve laikliğe bağlılıklarına yemin ettiği sırada, TBMM’nde ise, hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete, Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağına, anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağına, dair büyük Türk milleti önünde namusu ve şerefi üzerine yemin eden milletvekilleri, türbanın üniversitelerde takılması ile ilgili maddelerin anayasadaki değişikliği için ellerini kaldırarak yasanın kesinleşmesinde katkıda bulundular. Şimdi top, üniversitelerde, rektörlerde olacak. Yani gelecekte dilemediğimiz karışıklık kapıda. Türbanla başlayan yasama ile yürütme arasındaki söz düellosunun sonucu ise, bakalım nereye varacak. Gelişmeleri hep birlikte izleyeceğiz.

Dış borçlarla ülkemiz, kartlarla da Türk halkı borçlandırıldıkça dar boğaza itiliyor. Yabancı bankalar, toplumu ipotek altına almak için hangi promosyonları uygulayacaklarını bilemiyorlar. “ Koy cebine krediyi, al şemsiyeyi” Ondan sonrada, koruyun bakalım kendinizi faiz yağmurundan. Aman dikkat edin içinize işlemesin. Yalnız şemsiye mi? Sıkı durum şimdi, bakın Card bankasının yaptıklarına. Canınız Plazma TV’mi istedi? O da kolay. Önce bir güzel cardlanacaksın. Sonra bankaya, ayağınızı kaldırmadan, 1600 YTL’lik harcama sözünü yazılı olarak da vereceksiniz. Bitti mi? Ne gezer. Acele etmeyin, Plazma TV’ye öğle sahip olmak kolay mı? Bu sözü yerine getirmek için önce, gıda, giyim ve diğer alışverişler için yaklaşık 430 YTL’yi mecburen harcayaksın. Marketlere gidip, canınızın istemediği malzemeyi sırf Plazma TV’nin hatırı için alacaksın. Daha sonra, ev telefonuna 80 YTL, cep telefonuna da 110 YTL’lik konuşma yapacaksın. Yani çenen düşene kadar konuş. Nasıl olsa, paran yerli değil, yabancı şirketlere gidecek. Elektrik içinde 30 YTL ayıracaksın. Şimdi sıkı durun, birde 950 YTL’ye kiralık bir ev bulmak zorundasınız. Öyle ucuz evde oturuyorsanız hemen eşyalarınızı toplayıp, milyarlık bir ev aramaya başlayın. Bunları yaparsanız Plazma TV, evinizin en güzel köşesinde yerini alacak. Canınız bunu istemedi mi? Merak etmeyin Cardbank size yine dokuz bine yakın elektronik ürünü seçme fırsatını da veriyor.

Sizler bu ürünleri alırken, Türk’ün göz nuru, el emeği de, teknoloji çöplüğüne dönen ürünlerle takas edilecek. Kimbilir hangi yabancı şirketler ne rantlar elde edip, kanımızı emecek. Şirketler, bilinçli bir tüketici toplumu olmayan ülkemiz üzerinde hangi oyunu oynayacaklarını şaşırdılar. Yine milletimizi, borç yiğidin kamçısıdır diyerek cardlatacaklar.

İştahınız az ve sofranızdaki pirinç taneleriyle dolu tabağınızı yemediniz. Tabak nereye? Doğruca çöpe değil mi? Siz, bir pirinç tanesinde kaç insanın göz nuru, alın teri, emeği ve çilesinin olduğunu biliyor muydunuz?

Ya İsveç’te olup bitenleri hiç duydunuz mu? Turist olarak bir otele gidiyorsunuz ve tıraş olmak için aynanın karşısına geçiyorsunuz Kendinizden önce bir notla karşılaşıyorsunuz; “ Lütfen tıraştan sonra jiletinizi atmayınız. Yanda bir kutu var, oraya atınız. Bir tek jiletle dahi olsa, İsveç çelik sanayisine yardımcı olun. İsviçre’de ise, belli zamanlarda radyo ve televizyonlarda “ Şu saatlerde adamlarımız gelecek, siz lütfen hazırlığınızı yapın, okumadığınız, kullanmadığınız ne kadar kitap, dergi, gazete, kâğıt, ambalaj kutu hatta bir ilaç prospektüsü daha olsa kaçınmayın kapının önüne koyun. İsviçre’nin kalkınmasına katkıda bulunun” anonsuyla ekonomilerine katkıda bulunulurmuş.

Japonların nasıl bir millet olduğunu, çalışkanlıklarını, son derece sade, basit yalın ve alçakgönüllü yaşantılarını biliriz de, bu yönlerini örnek almayı bilmeyiz. Japonlar, evlerini mobilya ile dolduranları; hayatın manasını anlayamamış zavallı kimseler olarak görüp, böyleleri evlerini mezat salonuna çevirmişlerdir, diye eğlenirlermiş. Bakın Japonlar borç batağından nasıl kurtulmuşlar.

Japonya’da iç ve dış borçlar bizdeki gibi gırtlağa kadarmış. Zamanın başbakanı, meclislerini toplar, kürsüye çıkar, durumu olanca açıklığı ve tehlikesi ile anlatır ve şu andan itibaren der; “ Tanrı şahidim olsun ki, Japonların iç ve dış borçları son kuruşuna kadar ödenmeden, pirinçten başka bir şey yemeyeceğim. Şu üstümdeki elbiseden başka elbise giymeyeceğim.” Japon başbakanı dediğini yapar, en üstten en alta bir israftan kaçınma kampanyası açılır ve Japonların bütün borçları ödenir.

Borçlarımız 336 milyar doları aşarak yükselmeye devam ediyor. Her yerde lüks tüketim ve israf almış başını gidiyor. Önce üstten bir örnek verelim, Cumhurbaşkanlığının tefrişi için 2008 yılı bütçesine % 64 lük bir artış ile 30 Trilyon ekleme yapılmış. Bende merak edip, Only the registered members can see the link ‘ye girip, Ocak 2008 Mali bilgilerine ulaştım. Büro, lojman, gayrimenkul vs. bakım ve onarım giderlerini kuruşlar hariç topladım. Sonuç; 383,418 YTL. Birde alttan örnek verelim, gençlerimizi biliyorsunuz, ailelerini kısık bütçelerine rağmen zorlayarak taksitle aldıkları cep telefonları, fazla zaman geçmeden son modelle yer değiştirerek, aileleri cardlandırmakta.



Şimdi, aklınız hala Plazma TV’de mi?

Yoksa Pirinç tanelerinde mi?

İşte size sözün özü;



“ Bir mıh, bir nalı kurtarır,

Bir nal, bir atı, bir at bir komutanı,

Bir komutan, bir orduyu,

Bir ordu, bir ül***i kurtarır.”



Üstten alta doğru borçlarımızı ödemek ve başımızın dünyada daha dik ve bağımsız bir ülke olmak için, Japon örneği tasarrufa başlamaya ne dersiniz?

Öyleyse üstler,

Buyurun kürsüye.







Ertuğrul ERDOĞAN