PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Namaz ve Abdest hakkında sual ve cevaplar



muzo
08-03-2006, 18:10
Namaz dinin direğidir
Sual: Namazın dindeki yeri nedir?
CEVAP
Namazın önemi çok büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Namazın dindeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.) [Taberani]

(Kıyamette kulun ilk sorguya çekileceği ibadet, namazdır. Namazı düzgün ise, diğer amelleri kabul edilir. Namazı düzgün değilse, hiçbir ameli kabul edilmez.) [Taberani]

(Namazı doğru kılanın, ağaçtan yaprakların döküldüğü gibi günahları dökülür.) [İ.Ahmed]

(Allahü teâlâ buyuruyor ki, "Söz veriyorum ki, namazlarını vaktinde, doğru olarak kılana azap etmem, onu sorgu-suale çekmeden Cennete koyarım") [Hakim]

(Her Peygamberin ümmetine son nefeste vasiyeti namazdır.) [Gunye]

Namaz kılmak böyle büyük bir ibadet olduğu için terk edilmesi de çok büyük günahtır. Hanbeli’de namazı terk eden küfre düştüğü için, Şafii ve Maliki’de büyük günah işlediği için ceza olarak katli gerektiği fıkıh kitaplarında yazılıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Namaz dinin direğidir, terk eden dinini yıkmış olur.) [Beyheki]
(Namaz kılmayanın dini yoktur.) [İbni Nasr]

(Namaz kılan, kıyamette kurtulacak, kılmayan perişan olur.) [Taberani]
(Namaz kılmayan, kıyamette, Allahü teâlâyı kızgın olarak bulur.) [Bezzar]

(Namazı kasten bırakanın ibadetleri kabul olmaz ve namaza başlayana kadar Allahü teâlânın himayesinden uzak kalır.) [Ebu Nuaym]

(Beş vakit namazı kasten, mazeretsiz terk eden, Allah’ın hıfz ve emanından mahrum olur.) [İbni Mace]

(Bizimle kâfir arasındaki fark namazdır. Namazı terk eden kâfir olur.) [Nesai]

Yukarıdaki hadis-i şerifleri, Ehl-i sünnet âlimleri şöyle açıklamışlardır:
Dinimizde en büyük günahı işleyen kâfir olmaz. Bunun için namaz kılmayana kâfir denmez. Fakat namaz, çok önemli bir ibadet olduğu için, namaz kılmayanın imanla ölmesi çok zayıf bir ihtimaldir. Namaz kılmayanın kalbi kararır, diğer günahları işlemekten çekinmez. Bazı âlimler, namaz kılmayanın kâfir olacağını bildirmişlerdir. Bu bakımdan her ne şart altında olursa olsun muhakkak namazı kılmalı!

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Namaz kılmak ve diğer ibadetleri yapmak ancak müminlere kolay gelir. Kur'an-ı kerimde, (İman ve ibadet etmek, müşriklere güç gelir) ve (Namaz kılmak müminlere kolay gelir) buyurulmaktadır. Namaz kılmamak, iman zayıflığından ileri gelir. İmanın kuvvetli olmasının alameti, dinimizin emirlerine severek kolaylıkla uymaktır.) [C.1.m.191, 289]

Namaz kılmamanın ne kadar büyük günah olduğunu bilen, ayakta duramayacak kadar hasta olsa bile, mutlaka namaz kılar. Ateşin yaktığını bilen kimse, kendini nasıl ateşe atar? Cehennemden kaçan, Cenneti isteyen namaz kılmaz mı? Hadis-i şerifte, (Cenneti isteyip de, Allah’ın yasakladıklarından kaçınmayan, isteğinde yalancıdır) ve (Cenneti isteyen, hayırlı işlere koşar, Cehennemden korkan, haramlardan kaçar) buyuruluyor. (Beyheki)

Tadil-i erkana riayet etmek vaciptir. Namazın vaciplerinden biri bilerek terk edilirse, o namazı tekrar kılmak vacip olur. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Hırsızların en büyüğü, namazından çalandır. Yani namazın erkanına riayet etmez, rüku ve secdelerini hakkiyle yerine getirmez.) [Vesilet-ün Necat]

(Herkesin namazında, kalbin hazır olduğu kısımlar yazılır. Kalbin hazır olmadığı namaza, Allahü teâlâ nazar etmez.) [Vesilet-ün Necat]

Cemaatle namaz kılmak erkeklere Sünnet-i hüdadır. Yani dinimizin şiarı, alameti olan sünnettir. Özürsüz terk etmek asla caiz değildir. Bilhassa yatsı ve sabah namazını cemaatle kılmak çok önemlidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Yatsı namazını cemaatle kılan, gecenin yarısını, sabahı da cemaatle kılan, gecenin tamamını ibadetle geçirmiş sayılır.) [Müslim]

(Münafıklara en ağır gelen namaz, yatsı ile sabah namazını cemaatle kılmaktır. Bunlardaki ecri bilen, sürünerek de olsa, cemaate gelir.) [Buhari]


En faziletli ibadet
Sual: İbadetler içinde en faziletlisi hangisidir?
CEVAP
İbadetler içinde en faziletlisi namazdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Namaz, Allahü teâlânın hoşnut olduğu bütün amellerin en faziletlisidir. Rızkın bereketi, duanın kabulüdür. Kabirde ışıktır. Sıratı yıldırım gibi geçiricidir. Cennette başa taçtır. İmanın başı, gözün nuru ve Cehennemden kurtarıcıdır.) [Miftah-ul-Cenne]

(Cennetin anahtarı namazdır.) [Darimi]
(En faziletli amel, vaktinde kılınan namazdır.) [Ebu Davud]

(Kalk namaz kıl, namaz elbette şifadır.) [İ.Ahmed, İ.Mace]
(Namazın farz olduğuna inanıp, eksiksiz kılan, Cennete gider.) [Hakim]

(Ümmetimin fesadı zamanında sünnetime yapışan, [yani Ehl-i sünnet olan] ve beş vakit namazı cemaatle kılanın amel defterine her gün yüz şehid sevabı yazılır.) [İ.Nâsiruddin]


Namaza dikkat edin
Sual: Vaizler, hatipler, hep İslam’ın sosyal strüktüründen, sosyo-ekonomik, sosyo-politik yönlerinden bahsediyorlar da neden, namazın öneminden, sünnetlerinden, secde-i sehvden bahsetmiyorlar? Kabirde, ahirette neler sorulacak, iyi müslüman olmak için neler yapmak gerekir? Dini gazete denilen bazı yayın organları da böyle. Acaba namazdan bahsetmeyi aşağılık mı kabul ediyorlar?
CEVAP
Böyle sualleri sahiplerine sormak gerekir. Fakat namazın önemi söz konusu olduğu için, (Namaz kılmaz ama dayımın oğlunun imanı çok kuvvetlidir. Teyzem de açık saçık gezer ama imanı çok sağlam) diyen bir okuyucumuza bu vesile ile cevap vermek istiyorum. Namaz kılmayanın, pervasızca günah işleyenin imanı kuvvetli olmaz. Bir kimse, namazı ne kadar doğru kılıyorsa, imanı o ölçüde kuvvetlidir, parlaktır. Namaz kılmayanın ve kılmadığı için üzülmeyenin imanı çok sönüktür, belki de çoğunun imanı yoktur. Peygamber efendimiz, (İman namaz demektir. Namaz dinin direğidir) buyuruyor. Direksiz din olur mu?

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Namaz dinin direğidir, terk eden dinini yıkmış olur.) [Beyheki]

(İman, namaz demektir. Namazı itina ile, vaktine, sünnetine ve diğer şartlarına riayet ederek kılan, mümindir.) [İbni Neccar]

Peygamber efendimizin son sözlerinden biri, (Namaza dikkat edin) idi. (İbni Mace)


Namaz her iyiliğin anahtarıdır
Sual: Ben namaz kılmıyorum. Fakat hiç günah işlemiyorum. İçki içmem, kumar oynamam, hırsızlık etmem ve başka günahları da işlemem. Bunlar yetmez mi?
CEVAP
Namaz kılmamak çok büyük günahtır. Hırsızlık etmekten, kumar oynamaktan, içki içmekten daha büyük günahtır. Birçok hadis-i şerifte, kasten namaz kılmamanın küfür olduğu bildirilmiştir. Amel imandan parça olmadığı halde, namaz konusunda ittifak hasıl olmamıştır. Namazın imandan olduğunu bildiren âlimler de olmuştur. Bu bakımdan namaz kılmamak, çok büyük tehlikedir.

Bir insan her türlü kötülüğü işlese, namaz kılmaya devam etse, namazı doğru olarak kılsa, kötülüklerin çoğunu, hatta tamamını terk eder. Çünkü Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Namaz, münker ve fahşadan [edepsizlikten, akla ve dine uymayan her türlü kötülükten, her türlü günahtan] alıkoyar.) [Ankebut 45]

Namaz kılmanın fazileti çok büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Namaz, her hayrın, her iyiliğin anahtarıdır.) [Taberani]
(Namaz kılan kıyamette kurtulacak, kılmayan perişan olacaktır.) [Taberani]

Bu hadis-i şerifleri okuduktan sonra, namaz kılmayan müslümana hayret etmemek imkansızdır.


Namaz dinin direğidir
Sual: İşlerimin yoğunluğu sebebiyle namazları vaktinde kılamıyorum. Bir arkadaş, dinde kolaylık vardır, namazların hepsini birleştirip kılmamı söyledi. Gece eve gidince hepsini kıl dedi. İşlerimi aksatmadan namazımı nasıl kılabilirim?
CEVAP
Namazlarınızı aksatmadan işlerinizi yapmalısınız. Müslüman için en önemli ibadet namazdır. İş aksayabilir, ama namaz asla aksamaz. Namazı aksatanın işinde hayır olmaz.

İşlerin arasında namazı da hallederim zihniyeti salih müslümana yakışmaz. Onun maksadı namazdır, onun en zevkli anı namazdadır. Namazı gaye bilenin, diğer işleri kolaylaşır.

Dünya ve ahiret saadetimiz için, işlerimizin hayrını görmek için, namazı öne almalı, namaz kılmadan işe başlamamalı. Namaza mani olan işte hayır olmaz.

İşlerin yoğunluğu sebebiyle namaz cem edilmez. Herhangi bir sebeple namaz kazaya kalma tehlikesi varsa, kazaya bırakmamak için cem edilir. Sonra gündüz kılmayıp gece cem edilmez. Öğle ile ikindi, akşam ile yatsı zaruret olunca birleştirilerek kılınır. Namaz her işten önemlidir. Ayakta kılınamazsa, oturarak kılınır, oturarak da kılamayan yatarak kılar. Su bulunmazsa veya suyu kullanmakta sakınca varsa, teyemmüm edilir. Bütün bunlar namazın önemini göstermektedir. Peygamber efendimiz, (Namaz dinin direğidir) buyuruyor. (Taberani, Beyheki)

Direksiz bina olmadığı gibi, namazsız Müslümanlık da olmaz. Başka bir hadis-i şerifte de, (Başın vücuttaki yeri ne ise, namazın da dindeki yeri odur) buyuruluyor. (Taberani)

İş arasında namaz kılanlardan olma sen
Mahşer günü saçını yolanlardan olma sen.

Allah’ın her emrini öne almalı kişi
Önce namazı kılıp sonra yapmalı işi.

İş önce gelir diye namazları aksatma
Önce namazını kıl, dini dünyaya satma.

Direksiz bina olmaz, direk varsa yıkılmaz
Namaz dinde direktir, namazsız İslam olmaz.

Vücutta baş ne ise, öyledir dinde namaz
Başsız vücut olmazsa, namazsız da din olmaz.

Başsız beden yürüse korku kaplar insanı
Başsız görür evliya da namaz kılmayanı.

muzo
08-03-2006, 18:10
Namaz kılmamanın zararı
Sual: Namaz kılmak büyük bir ibadet olduğu için terk edilmesi de çok büyük günah değil midir?
CEVAP
Elbette çok büyük günahtır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kasten [mazeretsiz] namaz kılmayanın diğer amellerini Allahü teâlâ kabul etmez. Tevbe edinceye kadar da Allah’ın himayesinden uzak olur.) [İsfehani]

(Beş vakit namazı terk eden, Allahü teâlânın hıfz ve emanından mahrum olur.) [İbni Mace] (Namaz kılmayanın Müslümanlığı, abdest almayanın namazı yoktur.) [Bezzar]

(İman ile küfür arasındaki fark, namazı kılıp kılmamaktır.) [Tirmizi]
(Namaz kılmayanın dini yoktur.) [İbni Nasr]

(Bizimle kâfirlik arasındaki fark namazdır. Namazı terk eden kâfir olur.) [Nesai]

(Namaz, imanın başı ve Cehennemden kurtarıcıdır.) [Miftah-ul-Cennet]

Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki:
En büyük günahı işleyen de kâfir olmaz. Tembellikle namaz kılmayana kâfir denmez. Fakat namaz, çok önemli olduğu için, namaz kılmayanın imanla ölmesi kolay değildir. Namaz kılmayanın kalbi kararır, diğer günahları işlemesi kolaylaşır. Günahlar da insanı küfre sürükler.


Sual: Namaz kılmamanın zararı nedir?
CEVAP Birçok zararı vardır. Seyyid Abdülhakim efendi hazretleri buyurdu ki:
Namaz kılmayan, her şeyden önce bütün müminlere zulmetmiş olur. Çünkü her namazda (Esselamü aleyna ve ala ibadillahissalihin) demekle bütün müminlere dua ediliyor. Namaz kılmayan, her gün beş vakit namazda sünnetlerle beraber 21 kere tekrarlanan bu duadan Müslümanları mahrum bırakıyor. Kıyamette bütün müminler bu haklarını namaz kılmayanlardan alacaktır.

Namaza gevşeklik gösteren, kıymetini bilmeyip hafif tutan birçok cezaya uğrar:
Ömründen hayır ve menfaat görmez. Çeşitli hastalık, aşağılık, hakaret ve zilletler içerisinde hayat sürer. Salihlerden saygı görmediği gibi, çeşitli mahrumiyet ve sıkıntılara maruz kalır. Sıhhatinden hayır ve menfaat görmez. Genelde kötü yerlerde çalışanlar, namaz kılmayan veya namaza gevşeklik gösterenlerdir. Zahmetli, yorucu ve ağır işlerde çalışanlar da çoğunlukla bunlardır. Namazı doğru kılan, hem salihlerin yanında, hem de, arkadaşları ve akrabaları arasında saygı ve itibar sahibidir.

Namaz kılanda yaratılışındaki güzellikten başka bir güzellik ve cemal vardır ki, namaz kılmayan ne kadar güzelleşmeye, süslenmeye çalışsa da, her gün yıkansa da, yeni elbiseler giyse de, yine bu güzellik ve cemale kavuşamaz. Güzel kokular sürünse de, kendisinde hasıl olan tiksindirici kokuyu, hissedenlerden gizleyemez.

Namaz kılanın yüzü güzel olur, uzun zaman yıkanmasa da, günlerce çamaşır değiştirmese de, vücut, elbise ve çamaşırları pis kokmaz. Namaz kılmayan, sık sık yıkanıp çamaşır değiştirse de, o nezafete, o zarafete sahip olamaz. Günde defalarca sadaka verse, yetimleri sevindirse, yedirip giydirse, günlerce Kur'an okusa, her yıl hacca gitse, buna benzer ibadet ve iyilik yapsa da sevap alamaz. Allahü teâlâ, o vakitleri namaza mahsus kıldığından bu vakitleri namazda geçirmek gerekir. Bu vakitleri Allahü teâlânın tayin ettiği şekilden çıkarmak yani bozmak zulmünde bulunduğu için namaz kılmayanın her işinden, hayır ve bereket kalkar, duası da makbul olmaz.

Namaz kılan Ya Rabbi dediği zaman, Allahü teâlâ, (Lebbeyk = söyle yapılsın) buyurur. Namaz kılmayana lebbeyk, işittim demez. Ancak namazı doğru kılan hayır ve berekete ve rahmete vesile olur. Namazda, Hz. Âdem’den itibaren bütün müminlerin ve bütün mahlukatın hakları vardır. Namaz terk edilince, Hakkın rahmeti, örtülü kalır. Rahmetin gelmesine kesilmesine sebep olduğundan bütün mahlukat namazı terk edene buğzeder. Müslümanların dualarının bereketinden mahrum kalır. Ölse, mezarı yanından geçen bir müslümanın okuduğu Fatihadan gerektiği kadar faydalanamaz. Allahü teâlâ böylelerini, uluhiyet makamında özel hizmet sayılan namaza almadığından, bu önemli hizmetten kovulmuş olur. Bu hizmet için verilecek olan faydalardan mahrum kalır.

Namaz kılmayan, görünüşü bozularak yatağa düşer. Üstünü başını, yatağını, yorganını ve diğer şeylerini pisleterek berbat eder. Öyle olur ki, en yakınları, çocukları, hanımı, ana ve babası da ölümünden nefret eder. Hiç kimseden saygı göremez.. Bu kimse büyük bir padişah da olsa, yine ölüm zamanında nefret edilen bir şekilde ölür.

Namaz kılmayanın ölümünde, gözlerinde korku alametleri, telaş ve hüzün eserleri, gözünü göğe dikme işaretleri görünür. Gözlerinin rengi değişir. Yukarıya veya aşağıya doğru dikilir ki, bakmak mümkün değildir. Burun delikleri kurur. Kuş tüyü yatakta, süslü odada ve sarayda bin bir ihtişam ve debdebe içerisinde bulunsa da, yine zelil ve aşağı olur.

Namaz kılmamakla iman zayıflar. Bu kimsenin namaza saygısı olmadığından melekler, ölüler ve diğer yaratıklar da ona saygı göstermez.

Namaz kılmayan ölürken saçı sakalı karışır. Namaz kılanın ise ölümünde de hayattaki durumu bozulmaz, canlı gibi kalır. Onun ölümünü gören, ölümünden haberdar değilse, uyuduğunu zanneder.

Namaz kılmayan ne kadar çok yemek yese de, yine açlık ızdırabı dinmez. Gittikçe şiddetlenir, dayanılmaz bir hâl alır. Ne kadar fazla ve iyi yemekler yedirilse, bu acı, bu ağrı, bu sızı dindirilemez. Bu ızdırap teskin olunamaz. Hep açlıkla acı çeker. Açlık bir orantı halinde yükselir, artar. Nihayet kıvrana kıvrana can verir. Çünkü namazı terk etmek büyük günahtır. Cezası da o nispette büyük olur.

Namaz kılan, güler yüzlü, parlak ve nurani yüzlü olur. Sevinç ve neşe alametleri yüzünde ve gözlerinde aşikâr olur. Kendi kusurlarını ve Hak teâlânın lütuf ve ihsanını görür de, alnından terler dökülür, burnunun delikleri sulanır. Kulak altları ve burun delikleri hafif bir şekilde terler. Güzel bir şekilde kokar. Renginde latif bir güzellik olur. Etrafa güzel kokular yayılır. En lezzetli ve en nefis yemekler yemiş gibi tok ve kanmış olarak vefat eder.

İbadetler imandan parça değildir. Yani inandığı halde bir ibadeti yapmayan veya bir haramı işleyen kâfir olmaz. Ancak namazda sözbirliği olmadı. Hanbeli’de bir namazı özürsüz terk eden kâfir olduğundan öldürülür. Yıkanmaz, kefene sarılmaz, namazı kılınmaz ve müslümanların kabristanına konulmaz. Ayağına ip bağlanır, murdar bir it gibi, bir çukur kazıp içine konur. Üzerine toprak atılır. Üzerine kabir alameti de yapılmaz. Şafii ve Maliki’de büyük günah işlediği için ceza olarak öldürülür. Hanefi’de namaza başlayıncaya kadar dövülüp hapse atılır. Namaz kılmamak imansız ölmeye, namaz kılmak ise iki cihan saadetine sebep olur.


Vazife elbette mukaddestir
Sual: Bazı kimseler, (Ben namaz kılmam ama, fakirlere yardım ederim, hayvanlara acırım. Bunlar da ibadettir. Sadece namaz kılmakla olmaz. Vazife mukaddestir. Önce iş, sonra namaz) diyorlar. Namaz kılmayanın yaptığı iyi işler kabul olur mu?
CEVAP
(Sadece namazla olmaz) demek, namazı hafife almak olur. Namaz sanki iman gibidir. Nasıl ki, imanı olmayanın hiçbir ibadetine, iyiliğine sevap verilmiyorsa, namaz kılmayanın da hiçbir ibadetine sevap verilmez. Peygamber efendimiz buyuruyor ki: (Kıyamet günü kulun ilk sorguya çekileceği ibadet namazdır. Namaz düzgün ise, diğer amelleri kabul edilir. Namaz düzgün değilse, hiçbir ameli kabul edilmez.) [Taberani]

(Namaz kılmayanın ibadetleri kabul olmaz.) [Ebu Nuaym] (Namaz dinin direğidir, namazı terk eden dinini yıkmış olur.) [Beyheki]

(Vazife mukaddestir. Önce iş, sonra namaz) diyerek namaz kıldırmamak doğru değildir. Namaz kılmakla işverenin hakkı geçmiş olmaz. Yani işverenin namaza mani olma hakkı olmaz.

Vazife ne demektir? Vazife, âmir tarafından emredileni yapmak, yasak edileni yapmamak demektir. Birkaç âmirin verdiği emir, birbirine benzemiyorsa, daha üstün olan âmirin emri yapılır. Memuriyette ve askerlikte de, birinci vazife büyük âmirin emrini yapmaktır. En büyük âmir kimdir? Vazife elbette mukaddestir. Çünkü hadis-i şerifte, (İnsanların en iyisi, insanlara faydalı olandır) buyuruldu. (Kudai)

İnsanlara ne yapılırsa faydalı olacağını da, en büyük âmir olan Allahü teâlâ bildirmiştir. Birinci vazife, en büyük âmirin emrini yapmak olduğuna göre, en büyük âmir ne diyor? (İmandan sonra en büyük vazife namaz kılmaktır) buyuruyor. Namaz kılmayanın ibadetleri, iyi işleri kabul olmadığı gibi, kazancı da bereketsiz olur.

Namaz kılmak, işi aksatmaz. Hatta namaz kılan, işini daha canla başla yapmaya gayret eder. Namaz kılan, kul hakkından, haramdan korkar, vazifesini ihmal etmez. (Namaz kılmaya vaktim yok) demek veya başka bahane uydurmak, beynamaz mazeretidir, namazın önemini bilmemektir. Hadis-i şerifte, (Bir kimse, namazını kasten, mazeretsiz kılmazsa, Allahü teâlâ onun diğer ibadetlerini faydasız kılar) buyuruldu. (İ.Gazali)

Allahü teâlâ, namaz kılmayanın iyiliklerine sevap vermez. (Sefer-i ahiret)

Kasten yapanın suçu çok ağır olur
Sual: Bazıları; bir namazı, uyuyarak, unutarak veya meşru bir mazeretle kazaya bırakmakla, tembellikle veya kasten terk etmeyi aynı kefeye koyuyorlar. Kasıtlı ve kasıtsız kılmamak arasında fark yok mudur?
CEVAP
Namazı kasten terk etmekle, meşru bir özürle terk etmenin cezası ve kazası aynı değildir. Sadece namaz değil, her işi, kasıtlı veya kasıtsız yapmak arasında çok fark vardır. Kasıtlı ve kasıtsız yapmak konusunda Kur’an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden örnekler verelim:

Bir işi kasten yapmak, taammüden, planlayarak, isteyerek yapmak demektir. Dinimizde adam öldürmek en büyük günahlardandır. Bunu taammüden, yani planlayarak öldürmek daha şiddetlidir. Bekara suresinin 178. âyet-i kerimesinde, kasten adam öldürenin, mahkemece, aynı cezaya çarptırılması bildirilmektedir. Bir mümini öldürmek büyük günah olduğu gibi, mümini mümin olduğu için öldürmek daha büyük günahtır. Bu konuda Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Bir mümini [mümin olduğu için] kasten öldürenin cezası, Cehennemde sonsuz kalmaktır.) [Nisa 93]

Fakat bir mümini kasten değil de, yanlışlıkla, kasıtsız öldürürse, cezası hafiftir. Varsa bir köle azat eder ve diyet verir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Bir mümini yanlışlıkla öldürenin, bir mümin köleyi azat etmesi ve öldürülenin ailesi bağışlamadıkça, diyet ödemesi gerekir.) [Nisa 92]

Bir insan doğru zannederek yalan yere yemin edebilir. Bunu kasıtlı yapmadığı için günah olmaz. Fakat bir şeyi yapmayacağım diye yemin edip de, yaparsa yemin kefareti ödemesi gerekir. Bu konuda Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah, kasıtsız yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz. Ama kasıtlı yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutar.) [Bekara 225]

Hadis-i şeriflerden de birkaç örnek verelim. Besmelesiz kesilen hayvan yenmez. Ama besmele unutulmuşsa yenir. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Besmele unutularak kesilen hayvan helaldir, Besmeleyi kasten terk etmedikçe tutulan av da yenir.) [Abd bin Hamid]

Ramazan orucunu kasten bozmanın cezası, kefareti ağırdır. Ama unutarak yiyip içmenin cezası yoktur. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Oruçlu, unutarak bir şey yiyip içerse, kaza gerekmez.) [Dare Kutni]

Kasten hadis uydurmanın cezası da büyüktür. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Kasten bana izafeten yalan söyleyen [hadis uyduran] Cehennemdeki yerine hazırlansın.) [Buhari]

Kasıtlı ve kasıtsız yapmakla ilgili fıkıhta çok konu vardır. Mesela İbni Âbidin hazretleri diyor ki, (Özürsüz, çocuk almak haramdır. Ananın veya süt emen diğer çocuğun ölümüne sebep olan bir özür varsa, uzuvları teşekkül etmeden almak caiz olur.)

Namazı kasten kılmamak çok büyük günahtır. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Namazı kasten terk eden, Allahü teâlânın zimmetinden [korumasından] çıkar.) [İ. Ahmed]

(Namazı kasten kılmayanın diğer amellerini Allahü teâlâ kabul etmez.) [İsfehani]

(Namazı kasten terk eden kâfir olur.) [Taberani]

Bu kadar önemli bir ibadeti kasten terk etmekle, uyuyarak, unutarak kılmamak arasında çok fark vardır, mukayese bile kabul etmez, ikisi aynı kefeye konamaz. Uyumak, unutmak veya başka meşru bir mazeretle kazaya kalan namaz varken, sünnet veya nafile namaz kılmakta mahzur yoktur. Ama kasten terk edilmiş namazları varken, bunları kaza etmeden nafile kılamaz.

muzo
08-03-2006, 18:11
Kalbim temiz, sen kalbe bak demek
Sual: Bazı kimseler hiç ibadet etmediği ve her çeşit günahı işlediği halde, "Benim kalbim temizdir, sen kalbe bak" diyorlar. Namaz kılmayanın kalbi temiz olur mu?
CEVAP
Önce kalb ile yüreğin tarifini yapalım! Kalb, göğsümüzün sol tarafındaki et parçası değildir. Buna, yürek denir. Yürek, hayvanlarda da bulunur. Kalb, yürekte bulunan bir kuvvettir. Görülmez. Ampulde bulunan elektrik cereyanı gibidir. Buna, kalb veya gönül diyoruz. Gönül, insanlarda bulunur. Hayvanlarda bulunmaz.

Bedendeki bütün a'za, kalbin emrindedir. His uzuvlarımızın duydukları bütün bilgiler kalbde toplanır. İnanmak, sevmek, korkmak kalbin işidir. İtikad eden, yani iman eden ve kâfir olan, kalbdir. Güzel, iyi ahlakın ve kötü huyların yeri kalbdir. Kalbi temizlemek için riyazet ve mücahede lazımdır. Riyazet, nefsin arzularını yapmamaktır. Nefsimiz, haramları, mekruhları arzu eder. Bunlardan kaçmak lazımdır. Mücahede, nefsin istemediği şeyleri yapmak demektir. Nefsimiz, iyilik ve ibadet yapmak istemez. İyilik ve ibadet ederek kalbi temizlemelidir! Allahü teâlâ, dinleri, Peygamberleri, kalbi temizlemek için gönderdi. Kalbi temiz olan, dinimizin emirlerine uyar, yasak ettiklerinden kaçar. Kalbi kötü olan kimse, İslamiyet’ten kaçar. Dinimizin emirlerini gericilik, tutuculuk olarak kabul eder. Dine uymamayı da ilericilik, uygarlık, özgürlük olarak bilir.

Namaz kılmayan ve kendisine farz olan diğer ibadetleri yapmayan kimsenin kalbi temiz olmaz. Günah işleyenlerin kalbi temiz olmaz. Günah kalbi karartır. Zaten namaz kılmamak en büyük günahlardan biridir. Hatta namaz kılmayana kâfir diyen âlimler bile olmuştur. Namaz kılmayanın, içki içenin kalbi çok kararmış demektir. Her türlü rezaleti işleyip de, sen kalbe bak demek, dinsizlerin veya din cahillerinin sözüdür. Bir yazar, kitabında, bir fasıkı överken, "Çok içki içerdi. Şarabı hamamın kurnasına koyar, oradan içerdi; fakat tertemiz, pırıl pırıl bir kalbi vardı" diyor. Allahü teâlâ ve Peygamber efendimiz, namaz kılmayanın ve içki içenin kalbi temiz olmaz buyururken, cahil yazar, böyle söylemekle Allah’ı ve Resulullahı yalancı çıkarmaya çalışıyor.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir kimse, günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta hasıl olur. Eğer tevbe ederse, o leke silinir. Tevbe etmeyip tekrar günah işlerse, o leke büyür ve kalbin tamamını kaplar, kalb, kapkara olur.) [Harâiti]

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlânın emirlerini yapmamak kalbin bozuk olmasındandır. Kalbin bozuk olması, dine tam inanmamaktır. İmanın alameti, dinin emirlerini seve seve yapmaktır. [Namaz kılmayıp günah işleyenin, (benim kalbim temiz, sen kalbe bak) demesinin ne kadar cahilce bir söz olduğu buradan da anlaşılır.] Kalb, sevgi yeridir. Sevgi bulunmayan Kalb ölmüş demektir. Kalbde, ya dünya sevgisi veya Allah sevgisi bulunur. Allah’ı anarak, ibadet yaparak, kalbden dünya sevgisi çıkarılınca, kalb temiz olur. Bu temiz kalbe, Allah sevgisi, kendiliğinden dolar. Günah işleyince, kalb kararır, hastalanır, dünya sevgisi yerleşir ve Allah sevgisi gider. Kalbin bu hali, bir şişeye benzer. Su doldurunca, havası çıkar. Suyu boşaltınca, hava kendiliğinden dolar. Bir bardaktaki hava çıkmadıkça içine su girmez. İçine su koyunca da, bu suyu çıkarmadan başka şey koyulmaz. Kalb de bardak gibidir. Kalbi Allah sevgisiyle doldurmak için, başka her şeyi temizlemek lazımdır. Bir kalbde iki veya daha fazla sevgi bulunamaz. Kur'an-ı kerimde, (Allah, insanın içinde iki kalb yaratmamıştır) buyuruluyor. (Ahzab 4)

Nefs-i emmare, dine inanmaz. Bunun için, nefsi, tezkiye etmek, kötülüklerden temizlemek ve faziletlerle doldurmak gerekir. Şems suresinde (Nefsini tezkiye eden [kötülüklerden temizleyip faziletlerle dolduran] kurtuldu. Nefsini günahta, dalalette bırakan zarar etti) buyuruldu. (Şems 9-10)

Hadika'da buyuruluyor ki:
Haram işleyenlerin, sen kalbime bak, kalbim temiz demeleri yanlıştır. Kendini ve müslümanları aldatmaktır. Ancak dinin emir ve yasaklarına uyanın kalbi temiz olur. Peygamber efendimiz, (Günaha devam edenlerin zamanla kalbi mühürlenir. O, artık sevap işleyemez olur) buyuruyor. (Bezzar)

(La ilahe illallah) kelimesini çok söylemek, kalbi temizlemekte çok tesirlidir. Her gün, belli miktar okumak iyi olur. Abdestli ve abdestsiz söylenebilir. (C.1, m.14)

Rabbimizin gazabını söndürmek için (La ilahe illallah Muhammedün Resulullah) güzel kelimesinden daha faydalı bir şey yoktur. Bu güzel kelime, Cehenneme götüren gazabı söndürünce, daha küçük olan başka gazaplarını elbette söndürür. Bu güzel kelime, Kıyamet için ayrılmış olan 99 rahmet hazinesinin anahtarıdır. Küfür karanlıklarını, şirk pisliklerini temizlemek için, bu güzel kelimeden daha kuvvetli, hiçbir yardımcı yoktur. Bir kimse, bu kelimeye inanınca, imanın zerresi hasıl olur. (c.2, m.37)

Allah’ı anmanın, La ilahe illallah demenin faydalı olabilmesi için dinimize uymak şarttır. Farzları ve sünnetleri yapmak ve haramlardan ve şüphelilerden sakınmak lazımdır. (m.190)

Kalbin Allahü teâlâdan başka şeyleri sevmesi onu karartır, paslandırır. Bu pası temizlemek lazımdır. Temizleyicilerin en iyisi sünnet-i seniyyeye uymaktır. Sünnet-i seniyyeye uymak, nefsin kalbi karartan isteklerini yok eder.

muzo
08-03-2006, 18:11
Namaz kılmak kime zor gelir
Sual: Müslüman olmak isteyen gayrı müslimler, (Müslüman oluruz ama, günde beş kere namaz kılmak, yılda bir ay oruç tutarak aç kalmak ve daha başka emirler bize güç geldiği için müslüman olmuyoruz) diyorlar. İbadet etmek niçin güç gelir?
CEVAP
Müslüman olana ibadetler güç gelmez. Müslüman olsalar böyle şeyler söylemezler. İmam-ı Rabbani hazretleri, Mektubat’ında buyuruyor ki: (Allahü teâlâ, kullarına yapabilecekleri şeyleri emretmiştir. Güç yetiremeyeceği işleri emretmemiştir. İnsanları zayıf yarattığı için, kolaylık göstermiştir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruyor ki:
(Allah, size hafif, kolay emretmek istedi, çünkü insan, zayıf yaratılmıştır.) [Nisa 28]

Namaz, oruç kolaydır. Zekat için de malın tamamının değil, kırkta birinin verilmesini emretmiştir. Dinin diğer emirlerine dikkatle ve insafla bakılırsa, bu kolaylıklar görülür. Bununla beraber ibadet etmenin güç geldiği kimseler yok değildir. İbadetlerin zor gelmesi, Allahü teâlânın düşmanı olan nefstendir. Namaz kılmak ve diğer ibadetleri yapmak, ancak müminlere kolay gelir. Kalbi kararmışlara zor gelir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Bu din [inanıp ibadet etmek] müşriklere güç gelir.) [Şura 13]

([Her çeşit günahtan çekinmek, oruç tutmak ve diğer ibadetleri yapmak için] Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım isteyiniz. Sabır ve namaz, yalnız Allah’tan korkan müminlerden başkalarına zor gelir.) [Bekara 45]

Namaz kılmamak, imansızlıktan veya iman zayıflığından ileri gelir. İmanın kuvvetli olmasının alameti, dinimizin emirlerine severek, kolaylıkla uymaktır. Bedeni hasta olana bazı işleri yapmak güç geldiği gibi, kalbi ve ruhu hasta olana da ibadet etmek güç gelir.) [m.191, 289]

(Kalbi temizlemek için, iman edip, Allahü teâlânın nimetlerine şükretmek gerekir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah’a iman edip, nimetlerine şükrederseniz, size niçin azap etsin?) [Nisa 147]

(Allah’a şükretmek, Ona inanıp, emir ve yasaklarına riayet etmekle olur.) [C.3, m.41]

muzo
08-03-2006, 18:12
Namaz beş vakittir
Sual: Namaz beş vakit değil mi? Niye üç veya altı vakit diyenler çıkıyor?
CEVAP
Peygamber efendimiz bize namazın beş vakit olduğunu bildirdi. Senelerce beş vakit kıldı. Artık başka delil aramak gerekmez. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Namaz, müminlere belli vakitlerde farz kılındı.) [Nisa 103]

Nisa suresinin 103. âyetinde, (Namaz, belli vakitlerde farz kılındı) buyurulup, ayrıca, beş vaktin hepsi de diğer âyetlerde bildirildiği halde, “Beş vakit namaz” ifadesinin geçmeyişi, kutuplarda ve buralara yakın yerlerde, beş vaktin tamamının teayyün etmemesindendir. (Nimet-i İslam)

İsra suresinin, (Güneşin kayması anından, gecenin kararmasına kadar ve sabah vakti namaz kıl) mealindeki 78. âyet-i kerimenin aslında geçen, (Dülûk-üş şems) öğle ve ikindi, (Gasak-ıl leyl) akşam ve yatsı namazı, (Fecr) de sabah namazıdır. (Beydavi)

Kaf suresinin, (Güneşin doğuşundan ve batışından önce ve gece Rabbini tesbih et) mealindeki 39. ve 40. âyet-i kerimesindeki, güneşin doğuşundan önceki sabah namazı, güneşin batışından önceki öğle ve ikindi namazı, geceki de akşam ve yatsı namazıdır. (Beydavi)

İbni Abbas hazretleri, (Kur’an-ı kerimde beş vakit namazı bildiren âyet hangisi) diye sual edildiğinde, şu mealdeki âyet-i kerimeyi okudu:
(Akşama girerken, sabaha ererken, gündüzün sonunda ve öğle vaktinde Allah’ı tenzih edin!) [Rum 17,18]
(Akşama girerken)den maksat, akşam ve yatsı namazı, (sabaha ererken)deki sabah namazı, gündüzün sonundaki, ikindi namazı, öğledeki de, öğle namazıdır. (Celaleyn)

Nur suresinin 58. âyet-i kerimesinde, (salât-ı fecr = sabah namazı) ve (salât-ı işâ = yatsı namazı) ifadesi açıkça geçmektedir.

Peygamber efendimiz, Bekara suresindeki, (Namazları ve vusta namazını kılın) mealindeki 238. âyet-i kerimeyi açıklarken, (Vusta namazı ikindi namazıdır) buyurdu. (İ. Ahmed)

Bu âyet-i kerimede, (Namazları ve orta namazı [ikindi namazını] kılın) buyuruluyor. Arabi gramere göre, namazlar [salevat] denince, ikiden fazla namaz anlaşılır. Çünkü iki namaz demek için, salevat [namazlar] değil, salateyn [iki namaz] denilir. Vusta [orta] namaz ikindi namazı olduğuna göre, ikindi hariç, öteki namazların sayısı iki olamaz, ikiden fazla olması gerekir. Üç de olamaz. Çünkü VUSTA NAMAZI hariç 4,6 gibi çift sayılı olmalı ki, orta namaz [ikindi namazı] tam ortada olabilsin. Yani ortadaki namaz ikindi olduğuna göre, ondan önce iki namaz, ondan sonra da iki namaz bulunduğu meydana çıkar. Diğer âyetlerdeki namaz vakitleri de dikkate alınınca, namaz vakitlerinin beş olduğunda hiç şüphe kalmaz.

(Gündüzün iki tarafında, gecenin de yakın saatlerinde dosdoğru namaz kıl. Çünkü güzellikler kötülükleri [günahları] giderir. Bu, iyi düşünenlere bir öğüttür.) [Hud 114]
Gündüzün iki tarafındaki namazlar sabah, öğle, ikindi; gecenin yakın saatlerindeki namazlar da akşam ve yatsı namazlarıdır. (Medârik)
Burada Hasenat = Güzelliklerden murat beş vakit namazdır. (Medârik, Beydavi)

Kitap ve Sünnet’ten sonraki delil İcma’dır. Peygamber efendimiz, eshab-ı kiram ve onlardan sonra bugüne kadar gelen bütün âlimler, beş vakit namaz kılmış, bu hususta kesin bir icma hasıl olmuştur.

İslam âlimleri de, beş vakit namazın nasıl kılınacağını kitaplara yazmışlar, böylece Kıyas-ı fukaha ile de namazın beş vakit olduğu sabit olmuştur.


Sual: Bir yerde şöyle bir hadis okudum:
(Meşhur İslam âlimlerinden İmam Ahmed b. Hanbel ve Ebu Davud'un rivayetlerine göre beş vakit namaz kılmaya vakit olmadığını söyleyip "Bana öyle bir şey emret ki yaptığım zaman yeterli olsun" diyen Fudale'ye Hz. Muhammed sabah ve ikindi namazlarına devam etmesini, iki vakti kılmasının ona yeterli olacağını söylemiştir.)
Yukarıda bildirilen hadis doğru mu?
CEVAP
Böyle bir ifadeye rastlamadık. Uydurma olma ihtimali vardır. Çünkü İslam âlimleri Hz. Muhammed demez. Bunu yabancılar söyler. Ayrıca bu ifade, aşağıda bildirilen sahih hadislerin hepsine aykırıdır. Bir vakit namazı kasten terk etmek çok büyük günahtır. Böyle bir hadis varsa eğer, bu olay beş vakit namaz farz olmadan önce vuku bulmuş olabilir. Çünkü Miracdan önce, yalnız sabah ve ikindi namazı vardı. Hac, namazdan on yıl sonra farz oldu. Mesela şu hadis-i şerifte, hac’dan hiç bahsedilmiyor:

Saçları dağınık biri [belki de İslamiyet’i öğrenmek için] gelip, Resulullaha sordu:
(- Ya Resulallah İslam nedir?
- Günde beş vakit namaz kılmaktır.
- Beşten fazla değil mi?
- Hayır, nafile kılmak isteyen kılabilir. Bir de yılda bir ay ramazan orucu vardır.
- Bundan başka, oruç yok mu?
- Nafile olarak tutmak isteyen tutabilir. Bir de zengin için malının zekatı vardır.
- Bundan fazlası var mıdır?
- İsteyen nafile olarak sadaka verebilir.
- Vallahi ne fazla, ne de bundan noksan yaparım.
- Bunları yapan kurtuluşa erer.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesai]

Yahut sırf o söylenen şahsa ait özel bir durumdur, namaza alışana kadar ona öyle denmiş olabilir. Çünkü o zaman din yeni geldiği için, özel olaylar olabiliyordu. Mesela buna benzer bir olay şöyle idi: Bir genç, (Ya Resulallah, yalan, zina ve içkiyi bırakamıyorum. Ne buyurursunuz?) dedi. Resulullah efendimiz, (Yalanı benim için bırak) buyurdu. O genç, kabul edip gitti. Daha sonra, diğer iki günahı işlemek isteyince, (Bu günahları işleyip Resulullahın karşısına çıkınca, "işlemedim" desem yalan olur. Eğer “işledim” dersem, beni cezalandırır) diye düşündü. Diğer iki günahtan da vazgeçti.

Namazın beş vakit olduğuna dair hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir:
(İslam beş şey [temel] üzerine kuruldu:
1- Allah’a ve Muhammed aleyhisselamın Onun resulü olduğuna inanmak,
2- Her gün beş vakit namaz kılmak,
3- Senede bir kere malının kırkta birini Müslüman olan fakirlere zekat vermek,
4- Ramazan-ı şerif ayında her gün oruç tutmak,
5- Mekke’ye giderek, ömründe bir kere hac etmek.) [Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai]

(Beş vakit namaz kılanın hâli, evinin önünden akan suda beş defa yıkanan kimse gibidir. Nasıl böyle bir kimse kirden temizlenirse namaz kılan da küçük günahlardan öyle temizlenir.) [Buhari, Müslim, İ.Ahmed, Beyheki, Darimi, Taberani]

(Hz. Cebrail inip, bana imamlık yaptı ve kendisi ile birlikte beş vakit namazı kıldım ve beş vakit namazla emrolundum.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesai]

(Farz olduğuna inanıp, rüku, sücud, abdest ve vakitlerine riayet ederek beş vakit farz namaza devam edene Cennet vacib, Cehennem haram olur.) [Taberani]

(Beş vakit namazı, ilk tekbire yetişerek kırk gün cemaatle kılana Cennet vaciptir.) [Ebu Ya’la]

(Allah’tan korkun, beş vakit namazı kılın, [Ramazan ayında] oruç tutun, mallarınızın zekatını, isteyerek verin, âmirinize itaat edin, böylece Rabbinizin Cennetine girin.) [Tirmizi]

(Allah için ibadetinizi ihlaslı yapın. Beş vakit namazı kılın, gönül hoşluğu ile malınızın zekatını verin, Ramazan orucunu tutun, Hacca gidin, böylece Rabbinizin Cennetine girersiniz.) [Taberani]

(Allahü teâlânın ilk farz kıldığı şey beş vakit namazdır. İlk ortadan kalkacak olan da yine beş vakit namazdır. İlk sorgu da beş vakit namazdan olacaktır.) [Hakim]

(Kıyamette herkes korku içinde iken korkmayan üç grup insandan biri, sırf Allah rızası için, her gün beş vakit namaza çağıran müezzindir.) [Taberani]

(Allahü teâlâ beş vakit namazı emretti. Güzel abdest alıp, bunları vaktinde kılanı, rüku ve huşularını tamam yapanı affedeceğine söz verdi. Bunları yapmayan için söz vermedi. Onu dilerse affeder, dilerse azap eder.) [Ebu Davud, İbni Mace, Nesai, İ.Malik, İ.Ahmed]

(Beş vakit namaz, güzelce kılan için kıyamette nur, delil ve kurtuluş olur.) [İbni Nasr]

(Allahü teâlâ buyurdu ki: “Beş vakit namazı farz kıldım. Şartlarına uyarak, vaktinde kılanı Cennete koyacağıma söz verdim. Kılmayana verilmiş bir sözüm yoktur.”) [İbni Mace, Ebu Davud]

(Beş vakit namaz ve Cuma namazı, gelecek Cumaya kadar ve Ramazan orucu, gelecek Ramazana kadar yapılan günahlara kefarettir. Büyük günah işlemekten sakınanların küçük günahlarının affına sebep olur.) [Müslim, İ.Ahmed]

(Mirac gecesi, 50 vakit namaz farz oldu. Sonra beş vakte indirildi.) [Buhari, Müslim, İ.Ahmed]

(Allahü teâlâ buyurdu ki: Bende söz ve hüküm asla değiştirilmez. Bu beş vakit namaz karşılığında elli vakit namaz sevabı vardır.) [Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai]

(Bir kadın, beş vakit namazı kılar, orucunu tutar, kendini yabancılardan korur ve kocasına itaat ederse, Cennete istediği kapıdan girer.) [İbni Hibban]

(Beş vakit namazı terk eden, Allahü teâlânın hıfz ve emanından mahrum olur.) [İbni Mace]

(Herkes bozulunca, beş vakit namazı cemaatle kılana her gün yüz şehid sevabı yazılır.) [İ.Nasr]

(Beş vakit namazı cemaatle kılan, Sırat köprüsünü şimşek gibi geçer.) [Taberani]

(Beş vakit namazı kılan, Ramazan orucunu tutan, zekat veren ve büyük günahlardan sakınan herkese, kıyamette, Cennetin sekiz kapısı açılır. Dilediği kapıdan girer.) [Hakim]

(Beş vakit namazlardan sonra yapılan dua kabul olur.) [Buhari]
(Beş vakit namaza devam edin, çünkü küçük günahlara kefaret olur.) [Taberani]

(Kitab ehli olan bir kavme vazifeli olarak gittiğin zaman, önce, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna şehadet etmeye davet et. Bunu kabul ederlerse, Allah’ın günde beş vakit namazı farz kıldığını haber ver. Bunu da kabul ederlerse, Allah’ın kendilerine zenginlerinden alınıp fakirlerine verilen bir sadakayı [zekatı] farz kıldığını söyle.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud]

(Beş vakit namazı kılan, Ramazan orucunu tutan, zekatını veren ve yedi büyük günahtan kaçan kimseye, Cennetin bütün kapıları açılıp, “Selamet ve emniyet içinde gir” denilir.) [Nesai]


Sual: Abduhcu biri, (Kur’anda beş vakit ifadesi geçmez, ama Peygamber, hayatı boyunca beş vakit namaz kılmıştır. Bu bakımdan 5 vakit namaz kılmak suç sayılmadığı gibi üç vakit kılmak da caizdir) diyor. Bu kimse, Resulullahın Kur’ana aykırı olarak mı beş vakit kıldığını söylemek istiyor?
CEVAP
Kur’an-ı kerimde 5 vakit namaz bildirilmemiş de, Resulullah efendimiz kendiliğinden mi 5 vakit kıldı? Bir hadis-i şerifte şöyle buyuruyor:
(Miraca çıktığım gece, beş vakit namazla emrolundum.) [Buhari, Müslim]
Hâşâ Resulullah efendimiz, (Beş vakit namazla emrolundum) diye yalan mı söylüyor?

Din düşmanı istediğini söyleyebilir, zaten maksadı dini bozmak ve yıkmak. Ama bir Müslümana, bunlarla dostluk kurmak, sözlerine itibar etmek hiç yakışır mı? Dinini, din düşmanlarının şu veya bu maske altında yazdığı kitaplardan öğrenmek hiç uygun olur mu?

muzo
08-03-2006, 18:15
Abdestin önemi
Sual: Abdestin farzı kaçtır?
CEVAP
Abdestin farzı dörttür:
1- Yüzü, bir kere yıkamak. Yüz, iki kulak memesi ve saç kesimi ile çene arasıdır.
2- İki kolu, dirsekleri ile birlikte, bir kere yıkamak.
3- Başın dörtte bir kısmını mesh etmek, yani yaş eli başa sürmek.
4- İki ayağı, iki yandaki topuk kemikleri ile birlikte, bir kere yıkamaktır.

Sual: Güzel abdest nasıl alınır?
CEVAP
Önce güzel abdest almanın faziletini bildirelim. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Abdeste devam et ve güzel abdest al ki, ömrün uzasın.) [Harâiti]

(Güzel abdest alıp camiye giren Allah’ın misafiri olur. Allahü teâlâ da misafirine mutlaka ikram eder.) [Beyheki]

(Güzelce abdest aldıktan sonra "Eşhedü en la ilahe illallahü vahdehü la şerikeleh ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Resulühü" diyene Cennetin sekiz kapısı açılır.) [Nesai]

(Güzelce alınan abdest, imanın yarısıdır.) [İbni Hibban]
(İlk sorgu abdestten olacaktır. Abdesti güzel ise, sıra namaza gelir.) [Beyheki]

(Hiçbir günahkâr yoktur ki, güzelce abdest alıp iki rekat namaz kılarak mağfiret dilesin de, affedilmiş olmasın.) [Tirmizi]

(Güzelce abdest alıp namazını cemaatle kılanın bütün günahları affolur.) [Müslim]

(Güzelce abdest alan günahlarından sıyrılmış olur.) [Buhari]

(Güzelce abdest alıp bir din kardeşini ziyaret eden, Cehennemden uzaklaşır.) [Ebu Davud]

(Güneş yükselince [işrak vaktinde] güzelce abdest alıp iki rekat namaz kılanın bütün günahları affolur.) [İ.Ahmed]

(Soğukta, sıcakta güzelce abdest almak, günahlara kefaret olur.) [Müslim]

(Güzelce abdest alıp, huşu içinde namaz kılmak, küçük günahlara kefaret olur. Bu durum ömür boyu devam eder.) [Müslim]

Güzel abdest almak nasıl olur?
Peygamber efendimiz bu hususu şöyle tarif etmiştir:
(Güzel abdest, abdestin farz ve sünnetlerini yerine getirmek suretiyle alınan, mükemmel abdesttir.) [Tirmizi]

Ağız, burun, yüz, kol ve ayakları, ayrı ayrı su ile, üç kere yıkamak gerekir. Her birinde, uzvun her yeri ıslanmalıdır. Üç kere su dökmek değil, üç kere tam yıkamak sünnettir. Üçten az veya fazla yıkamak mekruhtur.

Maalesef musluktan abdest alanlar, bu sünneti ihmal ediyorlar. Elleri, kolları ve ayakları birer kere yıkıyorlar. Ayak parmaklarını da bir kere hilallemekle yetiniyorlar. Üç kere su döküp bir kere yıkamak sünnete aykırı olduğu gibi, bir kere çok su döküp de, üç kere yıkamak da sünnete aykırıdır. Ayrı ayrı üç kere su döküp, üç kere ovarak yıkamak gerekir.

Sual: Abdestte her uzvu üç kere yıkıyoruz. Fakat ayakları ben bir defa yıkıyorum, su akarken kalbimden üç kere saymam yetmiyor mu?
CEVAP
Kalbden üç kere saymakla olmaz. Ayakları da ayrı su ile üç kere yıkamak gerekir. Tam İlmihal’de diyor ki:
(Yıkanacak yerleri, üç kere yıkamaktır. Her birinde, uzvun her yeri ıslanmalıdır. Üç kere su dökmek değil, üç kere tam yıkamak sünnettir.)

Nimet-i İslam kitabında, abdestin sünnetlerinin dokuzuncusunda diyor ki:
(Yıkanacak uzvu üçer kere yıkamaktır. Maksud, su ile üç defa kaplayarak yıkamaktır. Yoksa bir uzvu yıkarken, bir defa aldığı su ile o uzvu üç kere yıkamakla sünnet hasıl olmaz. Üçten fazla yıkayan haddi aşmış olur, üçten eksik yıkayan da zulmetmiş olur.) [Maksud: Kastedilen şey, gaye, arzu.]

Eğer her yıkayışta, musluk kapatılır veya ayak musluktan çekilirse, sünnete uyulmuş olur.

Sual: Abdestsiz namaz kılınır mı?
CEVAP
Hiç kılınır mı! Namazın şartlarındandır. Abdestin farzları, sünnetleri, edepleri ve yasak olan şeyleri vardır. Abdestsiz olduğunu bilerek zaruretsiz namaz kılan kâfir olur.

Sual: Abdestli durmanın fazileti nedir?
CEVAP
Abdestli bulunmanın fazileti çoktur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Abdestli bulunan oruç tutan gibidir.) [Deylemi]
(Güzelce alınan abdest, imanın yarısıdır.) [İbni Hibban]

(Abdest alanın, ağaçtan yaprakların döküldüğü gibi günahları dökülür.) [Taberani]

(Can alıcı melek gelince, abdestli olan, şehidlik mertebesine kavuşur.) [Taberani]

(Bir mümin, abdest için yüzünü yıkayınca, gözü ile işlediği günahların hepsi su ile birlikte dökülür. Ellerini yıkayınca, elleriyle işlediği günahlar, suyun son damlası ile dökülür. Ayaklarını yıkayınca, ayakları ile işlediği günahlar, su ile dökülür. Böylece bütün [küçük] günahlardan temizlenmiş olur.) [Müslim]

(Abdest için yüzünü yıkayınca günahların kirpiklerinden dökülür. Ellerini yıkayınca el tırnaklarından, başını meshedince başından, ayaklarını yıkayınca ayak tırnaklarından günahların dökülür. Namazın sevabı yanına kalır.) [Ramuz]

[Abdest alanın bütün küçük günahları affolur. Büyük günahları, insan ve hayvan hakları kendisine veya vârislerine ödenmedikçe günahları affedilmez. Nafile ibadetin sevabına kavuşabilmek için imanda ve farzlarda kusurlu olmamak, haramlardan kaçıp günahlara tevbe etmek ve o işi ibadet olarak yapmaya niyet etmek şarttır.] (İ.Ahlakı)

Namaz kıldıktan sonra tekrar abdest almak sevaptır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Abdestli iken abdest alana on sevap verilir.) [İbni Mace]
(Abdest üzerine abdest, nur üzerine nurdur.) [İ.Gazali]

(Meşakkat olmasaydı, her namaz için abdest almayı emrederdim.) [İ.Gazali]

(Abdestini tazeleyenin imanı tazelenmiş [parlamış] olur.) [İ.Gazali]

(Allahü teâlâ buyurdu ki: Abdesti bozulunca abdest almayan bana cefa etmiş olur. Abdest alıp da, iki rekat namaz kılmayan da bana cefa etmiş olur. İki rekat namaz kılıp da benden bir ihtiyacını istemezse yine bana cefa etmiş olur. Abdest alıp, iki rekat namaz kıldıktan sonra dua edenin duasını kabul etmezsem ben de ona cefa etmiş olurum. Halbuki ben cefa etmem.) [Şir’a]

(Abdest alınan suyun artanından içmek 70 türlü derde devadır. Bunun en aşağısı hem [sıkıntı, keder]dir.) [Deylemi]

(Abdestten sonra "Kadir" suresini okuyanın elli yıllık günahı affolur.) [Halebi]

(Abdestten sonra "Kadir" suresini okuyan sıddıklardan, 2 defa okuyan şehidlerden yazılır. 3 defa okuyan, Peygamberlerle haşrolur.) [Deylemi]

(Abdest alıp, iki rekat namaz kılan, Cennete girmeye layık olur.) [Halebi]
(Abdest alıp, 2 rekat namaz kılanın günahları affolur.) [Buhari]

(Güzelce abdest alanın, iki namaz [kılacağı namaz ile gelecek namaz vakti] arasındaki günahlarının hepsi affolur.) [Buhari]

(Abdestten sonra, on defa salevat-ı şerife getirenin gamı gider, duası kabul olur.) [Ey Oğul İlmihali]

(Ancak [kâmil] mümin, devamlı abdestli durabilir.) [İbni Mace]

Abdestli olmaya devam edene, Allahü teâlâ şunları ihsan eder:
1- Melekler onun yanından ayrılmaz.
2- Devamlı sevap yazarlar.
3- Bütün azaları tesbih eder.
4- Uyuyunca melekler, insan ve cin şerrinden korur.
5- Sekerat-ı mevti kolaylaşır.
6- Abdestli iken Allahü teâlânın emanında olur.
7- İftitah tekbirini kaçırmaz.

Allahü teâlâ, Hz. Musa’ya buyurdu ki:
(Ya Musa, sana bir musibet gelince abdestsiz isen, kusuru kendinde bul!) [Şir’a]

Evliya-i kiram, her zaman abdestli durabilmek için, az yiyip az içerlerdi. İmam-ı Malik hazretleri, üç günde bir yemek yerdi. Sebebi sorulunca, (Allahü teâlânın huzurunda sık sık helaya gidip gelmekten utanıyorum) buyurdu. (Envar-ül-Kudsiyye)

Yatağa abdestli girmenin fazileti de büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kim, yatağa abdestli yatarsa, o gece bir melek sabaha kadar "Ya Rabbi bu kulunu affet!" diye dua eder.) [Hakim]

(Abdestli yatıp Allahü teâlâyı anarak uyuyan, uyanana kadar namazda sayılır. Bir melek onun için ibadet eder. Uyandığı zaman yine Allahü teâlâyı anarsa, o melek, bu kulun affı için Allah’a dua eder.) [İbni Hibban]

(Abdestli yatan, gece ibadet eden, gündüz oruç tutan gibidir.) [Deylemi]
(Abdestli yatan, gece vefat ederse şehid olur.) [İbni Sünni]

muzo
08-03-2006, 18:15
Abdestin sünnetleri
Sual: Abdestin sünnetleri nelerdir?
CEVAP
Bazıları şunlardır:

1- Abdeste başlarken, Besmele okumak.

2- Elleri, bilekleri ile beraber, üç kere yıkamak.

3- Ağzı, ayrı ayrı su ile üç kere yıkamak.

4- Burnu, ayrı ayrı su ile, üç kere yıkamak.

5- Kaş, sakalı ve bıyık altındaki görünmeyen deriyi, yüzü yıkarken ıslatmak.

6- Yüzünü yıkarken, iki kaşın altını ıslatmak.

7- Sakalın, sarkan kısmını mesh etmek.

8- Sakalın, sarkan kısmını sağ elin yaş parmaklarını tarak gibi sokarak hilallemek.

9- Dişleri bir şey ile ovmak, temizlemek.

10- Başın her tarafını bir kere mesh etmek.

11- İki kulağı bir kere mesh etmek.

12- El ve ayak parmaklarının arasını hilallemek.

13- Enseyi üçer bitişik parmaklarla, bir kere mesh etmek.

14- Yıkanacak yerleri, üç kere yıkamak.

15- Yüzü yıkarken abdeste kalb ile niyet etmek.

16- Tertibe riayet etmek. Yani uzuvları sıra ile yıkamak.

17- Delk etmek, yani yıkanan yerleri ovmak.

18- Muvalat. Yani her uzvu birbiri arkasından yıkarken başka işle uğraşmamak.

muzo
08-03-2006, 18:16
Abdestin mekruhları
Sual: Abdestin mekruhları nelerdir?
CEVAP
Bazıları şunlardır:

1- Yüzüne suyu çarparak vurmak.

2- Abdest aldığı suya üflemek.

3- Üçten eksik veya fazla yıkamak.

4- Abdest aldığı suya veya leğene tükürmek veya sümkürmek.

5- Gargara yaparken boğazına su kaçırmak.

6- Arkasını kıbleye dönmek.

7- Ayaklarını yıkarken kıbleye doğru uzatmak.

8- Gözünü yummak veya pek açmak.

9- Soldan başlamak.

10- Sağ eliyle sümkürmek.

11- Sol eliyle ağzına veya burnuna su vermek.

12- Güneşte kalıp ısınmış su ile abdest almak.

13- Abdest suyunu üstüne sıçratmak.

14- Abdest alırken konuşmak.

15- Abdest alırken avret yerini açmaktır.

Abdest alırken yapılması yasak olanlar
Sual: Abdest alırken yapılması uygun olmayan şeyler nelerdir?
CEVAP
Bazıları şunlardır:

1- Helada, kırda abdest bozarken, kıbleyi öne, arkaya getirmek mekruhtur.

2- Taharetlenmek için, biri yanında avret yerini açmak haramdır.

3- Sağ el ile taharetlenmemelidir.

4- Su olmadığı zaman, gıda maddesi ile, gübre ile, kemik ile, hayvan gıdası ile, kömür ile ve başkasının malı ile, saksı, kiremit parçası ile, kamış ile ve yaprak ile ve bez ile, kağıt ile taharetlenmek mekruhtur.

5- Abdest a’zasını, hududundan pek aşırı veya eksik olarak yıkamamalı ve üçten az veya çok yıkamak mekruhtur.

6- Ağzı ve gözleri sıkı kapamamalıdır. Dudağın görünen kısmında ve göz kapağında ıslanmadık az bir yer kalırsa, abdest kabul olmaz.

7- Baş, kulaklar veya enseden birini, her defasında eli ayrı ayrı ıslatarak, birden fazla mesh etmemeli. Her defasında ıslatmadan tekrarlanabilir.

Tembih: Zaruret, mecburiyet olmadıkça aşağıdaki hususlara riayet etmelidir:

1- İki eli çolak olan, taharetlenemez. Kolları toprağa, yüzünü duvara sürerek teyemmüm eder. Yüzünde de yara varsa, namazı abdestsiz kılar, terk etmez.

2- Hasta olana, hanımı, çocukları, kardeşleri abdest aldırabilir.

3- Taş ve benzerleri ile taharetlenmek, su yerine geçer.

4- Deli olan veya bayılan kimse, 24 saatte ayılamazsa, iyi olunca, namazlarını kaza etmez. İçki ile, veya uyuşturucu ile, ilaç ile aklı giden, her namazı kaza eder. Yatarak başı ile ima edemeyecek kadar ağır hastalığı 24 saatten çok devam eden kimseden, aklı başında olsa bile, namaz sakıt olur.

5- Helaya özel pijama veya elbise ile ve başı örtülü girmek müstehaptır.

6- Helaya girerken elinde, Allahü teâlânın ismi ve Kur’an-ı kerim yazılı bir şey bulunmamalı. Cepte olursa mahzuru olmaz. Muskanın da mahzuru olmaz.

7- Helaya sol ayakla girip, sağ ayakla çıkmalıdır.

8- Helada konuşmamalıdır.

9- Avret yerine ve necasete bakmamalı, helaya tükürmemelidir.

10- Helada bir şey yiyip içmemeli, şarkı söylememeli, sigara içmemeli, sakız çiğnememelidir.

11- Hiçbir suya, cami duvarına, kabristana ve yola abdest bozmamalıdır.

muzo
08-03-2006, 18:16
Namazın farzları
Sual: Namazın farzları nelerdir?
CEVAP
Namazın farzları 12’dir. Bunların altısı içinde, altısı dışındadır. Dışındaki farzlara şart denir. Namazın içindeki farzlara rükün denir.

A- Namazın dışındaki farzlar:

1- Hadesten taharet:
Abdestsiz olanın abdest alması, cünüp veya hayzlı ve nifaslı olanın gusletmesidir.

2- Necasetten taharet:
Namaz kılanın, vücudunu, elbisesini ve namaz kılacağı yeri, necasetten yani dinimizde pis sayılan şeylerden temizlemesidir.

3- Setr-i avret:
Avret yerini örtmek demektir. Namaz kılarken açması veya her zaman başkasına göstermesi ve başkasının da bakması haram olan yerlerine (Avret mahalli) denir. Erkeğin avret yeri, göbeğinden dizi altına kadardır. Kadınların ise, yüz ve ellerinden başka her yeri avrettir.

4- İstikbal-i kıble:
Namaz kılarken kıbleye dönmektir.

5- Vakit:
Namazı, vaktinde kılmaktır.

6- Niyet:
Namaza dururken kalb ile niyet etmektir. Yalnız ağız ile söylemeye niyet denmez. Namaza niyet etmek demek, ismini, vaktini, kıbleyi, cemaatle kılınıyorsa imama uymayı, kalbden geçirmek demektir. Niyet, başlama tekbiri söylenirken yapılır.


B- Namazın içindeki farzlar:

1- İftitah tekbiri:
Namaza başlarken “Allahü ekber” demektir. Başka kelime söylemekle, tekbir alınmış olmaz.

2- Kıyam:
Namazda ayakta durmaktır. Ayakta duramayan hasta, oturur. Oturarak kılamayan yatarak ima ile kılar.

3- Kıraat:
Namazda, Kur'an-ı kerimden sure veya âyet okumaktır.

4- Rüku:
Ayakta okuma bittikten sonra, eğilip elleri dize koymaktır.

5- Secde:
Rükudan sonra yere kapanmaktır.

6- Kâde-i âhıre [son oturuş]:
Son rekatta Ettehıyyatüyü okuyacak kadar oturmaktır.

muzo
08-03-2006, 18:16
Abdesti bozan şeyler
Sual: Abdesti bozan şeyler özetle nelerdir?
CEVAP
Yedi şey abdesti bozar:

1- Önden ve arkadan çıkan şeyler. (Kulağa akıtılan ilaç, ağzından çıksa, idrar yoluna konan pamuk, ıslanıp düşse, kadınların rahme koyduğu ilaç, geri gelse abdesti bozar.)

2- Ağızdan çıkan necis şeyler. (Ağız dolusu kusmak, kan tükürmek bozar.)

3- Deriden kan ve irin gibi şeylerin çıkması. (Hastalık sebebi ile, gözünden yaş akması, burnundan veya kulaktan gelen kan ve irinin dışarı çıkması bozar.)

4- Uyumak. (Bir yere dayanıp uyusa, dayandığı şey alınınca düşecek gibi olursa bozulur.)

5- Bayılmak. (Sarası tutarsa veya delirse abdest bozulur.)

6- Namazda kahkaha ile gülmek.

7- Mübaşeret-i fahişe, yani karı koca çıplak olarak avret yerlerini sürtünmek.

Sual: Baş ağrısı sebebiyle gözden yaş gelse, abdest bozulur mu?
CEVAP
Bozulmaz. Gözden ağrı ile gelirse bozar.

Sual: Gözümüzden yaş gelince gözdeki rahatsızlık sebebiyle mi abdesti bozar, yoksa göz hariç başka rahatsızlıklarda mı kastediliyor?
CEVAP
Gözden irinli akıntı olur, ağrılı sızı akarsa abdesti bozar, her gözden çıkan gözyaşı abdesti bozmaz.

Sual: Secde-i tilavette sesli gülünse, namazdaki gibi, abdest bozulur mu?
CEVAP
Evet.

Sual: Kulaktaki akıntı, ağrısız olarak dışarı çıksa abdesti bozar mı?
CEVAP
Evet.

Sual: Kendiliğinden çıkan kıl kurdu ve solucan, abdesti bozar mı?
CEVAP
Bozar.

Sual: Hap içip başı dönse, sallanarak yürüse abdest bozulur mu?
CEVAP
Baş dönmesi bozmaz, hap sarhoş etmişse bozulur.

Sual: Eldeki kandan özürlünün, ayağı kanasa, abdest bozulur mu?
CEVAP
Evet.

Sual: Elfaz-ı küfür söyleyip mürted olanın abdesti de bozulmuş olur mu?
CEVAP
Evet.

Sual: Otobüste dayanıp bir an uykuya dalmak abdesti bozar mı?
CEVAP
Dayanarak uyuyanın abdesti bozulur.

Sual: Teşehhüddeki gibi oturup veya bağdaş kurup iki dirseğini iki dizi üzerine koyarak ellerini çenesine dayayıp uyumak veya taburede dirseğini dizine dayayıp uyumak abdesti bozar mı?
CEVAP
Evet bozar.

Sual: Bir koltukta yaslanarak kitap okurken 2-3 saniyelik uyku durumu abdesti bozar mı? Elimdeki kitap yere düştü ve sesine uyandım.
CEVAP
Abdest bozulmuştur. Hatta kitap elinizden düşmese bile, dayanıp bir an uyumak bile abdesti bozar. Dayanmadan uyumak bozmaz.

Sual: Kulağıma damlattığım yağlı ilaç, ağzımdan ve burnumdan geldi. Abdestim bozuldu mu?
CEVAP
Kulağa damlatılan yağ, burundan çıkınca bozmaz, ağızdan çıkarsa bozar.

Sual: Dişim kanıyor. Tükürünce tükürükten fazla oluyor. Bazen ayda bir veya haftada bir burnum kanıyor. Elde olmadan gelen bu kanlar abdesti bozar mı?
CEVAP
Evet bozar. Ama Maliki mezhebi taklit edilirse, böyle elde olmadan akan kanlar semavi özür olduğu için bozmuyor. Yaradan çıbandan kan akması, basurdan kan gelmesi, elde olmadan idrar damlaması birer semavi özür oluyor ve Maliki’de abdesti bozmuyor. Onun için Maliki’yi taklit etmenizi tavsiye ederiz.

muzo
08-03-2006, 18:17
Abdestte şüphe ne demek
Sual: Hanefi’de ve Maliki'de abdesti bozan şüphe nedir? Hangi şüpheler abdesti bozmaz? Abdestinin bozulduğunda şüphe eden veya abdestli olduğunu unutan kimse, daha sonra abdestinin olduğunu hatırlasa yine önceki şüpheden dolayı abdesti bozulmuş olur mu?
CEVAP
Daha sonra bozulmadığını hatırlarsa Maliki’de de bozulmamış olur.

Hanefi’de, abdest aldığını bilip, sonra bozulduğunda şüphe ederse, abdesti var kabul edilir. Abdesti bozulduğunu bilip, sonra abdest aldığında şüphe ederse, abdest alması gerekir.

Maliki’de, abdest alıp almadığını hatırlamazsa, abdesti yok kabul edilir. Daha sonra abdesti olduğunu hatırlarsa yine abdesti var demektir. Yani abdestli olduğunu unutmak abdesti bozmuş olmaz. Yine Maliki’de abdestini bozup bozmadığını kesin olarak bilemiyorsa, şüphe içinde ise yeniden abdest alması gerekir.

muzo
08-03-2006, 18:18
Yolculukta namaz nasıl kılınır
Sual: Seferi ile misafir aynı manaya mı gelir? Yolculukta namaz nasıl kılınır?
CEVAP
Seferi veya Misafir olmak demek, yolcu olmak demektir. 3 günlük yere gitmek niyeti ile yola çıkan kimse, konakladığı bir yerden üç günlük yola gitmeye niyet ederek, ayrılırsa, gideceği yolun iki tarafındaki evlerin hizasından ayrılınca misafir olur. Büyük şehirlerde kenar evler kalmamıştır. Bu bakımdan şehre yakın mezarlık, fabrika, okul ve kışla geçilince seferilik başlar.

Niyet etmez ise, bütün dünyayı dolaşsa bile, misafir olmaz. Düşmanı arayan askerlerin hâli böyledir. Fakat, geri dönüşte misafir olur. İki günlük uzaklıkta olan bir yere gitmeye niyet eden kimse, yolda iken veya o yere varınca, iki günlük yere daha gitmeye niyet etse, o dört günlük yere giderken misafir olmaz.

Hanefi mezhebinde seferde, 4 rekat olan farz namazları 2 rekat kılmak vaciptir. 4 rekat kılmak mekruhtur, günah olur. Hadis-i şerifte, (Seferde namazı tamam kılan hazarda eksik kılan gibidir) buyuruldu. Üç rekatları aynen kılar. Müekked sünnetler, gayrı müekked sünnet haline gelir.

Maliki’de, meşru seferde 4 rekat farzları 2 kılmak sünnet, Şafii’de, meşru seferde, 2 veya 4 kılmak da caizdir. İki kılmak evladır. Hanbeli’de ise seferde 2 veya 4 kılmak Şafii’deki gibidir.

Hanefi’deki Müslümanların günah işlememeleri için 4 rekatlık namazlarını seferde 2 rekat olarak kılmaları gerekir. Bunun için sefere ait hükümleri de bilmek gerekir. Bu bilgiler Hanefi’ye göre aşağıya çıkarılmıştır:

İnsanın mukim olduğu, yerleştiği yere Vatan denir.

3 çeşit vatan vardır:
a- Vatan-ı asli: İnsanın doğup büyüdüğü, daha sonra evlendiği yerdir. Bundan sonra da hep kalmak niyetiyle yerleştiği yerdir. Burayı da değiştirip temelli kalmak üzere başka yere göçebilir. O zaman göçtüğü yer vatan-ı asli olur.

b- Vatan-ı ikamet: 15 gün veya daha çok kalıp, sonra çıkmaya niyet edilen yerdir.

c- Vatan-ı sükna: İnsanın uğradığı yer olup, 15 günden az kalmak için niyet edilen, yahut bugün yarın çıkarım diyerek uzun müddet oturulan yerdir.

Vatanın değişmesi:
Vatanın değişmesi aşağıda belirtilen örneklerdeki gibi olur:
Bir kimse, evlenip veya temelli kalmak üzere bir yere yerleşmedikçe, doğup büyüdüğü yer vatan-ı asli olmaktan çıkmaz. Evlenirse, eski vatan-ı aslisi bozulur. Evlendiği yer vatan-ı asli olur. Başka bir yerde temelli kalmak üzere yerleşirse, bu sefer evlendiği yer vatan-ı asli olmaktan çıkar. Temelli yerleştiği yerden ayrılıp başka bir yere temelli yerleşirse, önceki yerleştiği yer vatan-ı asli olmaktan çıkar. Yani bir kimse, Haymana’da doğsa, vatan-ı aslisi Haymana olur. Bu kişi, Samsun’da evlense, Haymana vatan-ı asli olmaktan çıkar ve vatan-ı aslisi Samsun olur. Daha sonra Fatih’te temelli yerleşmeye karar verirse, o zaman vatan-ı aslisi Fatih olur. Samsun vatan-ı asli olmaktan çıkar. Vatan-ı aslide bir saat de kalınsa namazlar kısaltılmaz.

Bir kimse, evlenip bir yere yerleştikten sonra, hanımı o şehirde ikamet ettirse, iş icabı kendisi gidip başka bir şehre temelli yerleşse, iki vatan-ı aslisi olur.

Bir köyde, ikamet eden bir kadın, şehirdeki doğum evine giderek çocuğu olsa, çocuğun vatan-ı aslisi annesinin ikamet ettiği köydür. Çünkü orada büyüyecektir. Birkaç gün kaldığı yerde, yani vatan-ı süknada doğmuş sayılmaz.

Bir kimse 60 km.lik mesafeye gitmek için bir otobüse binse, otobüste uyuyup 150-200 km.lik mesafeye gitse bile yine seferi olmaz. Çünkü buraya gelmeye niyet etmemiştir. Burada iken 60 km. ilerideki şehre bir iş için gitse, yine seferi olmaz. Dönerken ilk çıktığı yere gelmeye niyet ederse, dönüşte seferi olur. Bunun gibi, bir kişi, 60 km. olan Çatalca’ya gitmek üzere Fatih’ten çıksa, otobüste uyuduğu için Edirne’ye gelse, Edirne’ye kendi isteği ile gitmediği, niyetsiz gittiği için, Edirne’de namazlarını mukim olarak yani 4 rekat olarak kılar. Edirne’den tekrar Fatih’e gitmeye niyet ederek yola çıksa, Edirne’den çıkar çıkmaz, namazlarını kısaltır.

Sual: Seferi iken namazda nasıl niyet edilir?
CEVAP
Rekat sayısını ve seferi olduğunu söylemeye gerek yok. Her zamanki gibi niyet edilir. Mesela (Niyet ettim öğle namazının farzını kılmaya) denir.

Sual: Yolculukta saat mi yoksa mesafe mi esas alınır?
CEVAP
Mesafe esas alınır. (104 km.dir)

Sual: Hanefi mezhebinde olup da, Maliki mezhebini taklit eden birinin seferilik konusunda, mesafe ve ikamet suresi olarak Maliki mezhebini mi esas alması gerekir?
CEVAP
Mesafe olarak Hanefi, ikamet süresi olarak Maliki mezhebi esas alınır. Çünkü kendi mezhebimizden çıkmadığımız için, taklit ettiğimiz mezhebin farzlarına uyuyor, müfsidlerinden kaçıyoruz.

Sual: Yolculukta namazlar kaç rekat kılınır?
CEVAP
Dört rekatlı farzlar iki rekat olarak kılınır, üç rekatlılar kısaltılmaz, sünnetler vakit müsait değilse hiç kılınmaz, vakit varsa kılmak iyi olur.

Sual: Vatan-ı ikamet nasıl bozulur?
CEVAP
Vatan-ı ikamet üç şeyle bozulur:
1- Başka bir vatan-ı ikamete gidince, sefer niyeti ile çıkmamış olsa ve aralarındaki uzaklık üç günlük yoldan az olsa bile, önceki vatan-ı ikamet bozulur.

2- Vatan-ı asliye gidince de bozulur. Bir kimse, vatan-ı aslisi olan Nevşehir’den Konya’ya bir ay kalmak niyetiyle gitse, sonra, Karamana gidip evlense ve oraya yerleşse, Karaman vatan-ı asli olur. Konya vatan-ı ikamet, Nevşehir de vatan-ı asli olmaktan çıkar.

3- Sefere niyet ederek çıkmaktır. Yani vatan-ı ikametten 3 günlük yola gitmeye niyet ederek ayrılınca, burası vatan-ı ikamet olmaktan çıkar. Daha az yola niyet ile gidip gelseydi, vatan-ı ikameti bozulmazdı. Vatan-ı ikametten niyetsiz çıkıp, başka yerde 3 günlük yola gitmek için niyet ederse, 3 günlük yola gitmeden önce, vatan-ı ikamete girerse, seferi olması bozulur. Mukim olur. Niyet ettikten başlayarak 3 günlük yol gittikten sonra, buraya girse de artık burada mukim olmaz.

Sual: Evli bir kimse, iki sene sonra ben falanca şehre temelli yerleşeceğim demekle orasını vatan-ı asli edinmiş olur mu?
CEVAP
Hayır olmaz. Bir şehre yerleşilir, temelli kalmaya niyet edilirse o zaman vatan-ı asli edinilmiş olur. Bu arada herhangi bir görevle birkaç aylığına veya birkaç seneliğine başka şehre gidilse de yine orası yani temelli yerleşmeye niyet ettiği şehir vatan-ı asli olur. Bir yerin vatan-ı asli olması için, önce orayı vatan edinip orada ikamet etmek gerekir. Bunun bozulması için de, yeni bir şehre temelli kalmak üzere yerleşmek gerekir.

muzo
08-03-2006, 18:19
Mahremsiz sefere çıkmak
Sual: Kadın, Şafii mezhebini taklit ederek mahremsiz sefere gidebilir mi?
CEVAP
Şafii mezhebinde de kadın mahremsiz sefere [üç günlük yola] gidemez. Diğer mezheplerde de mahremsiz sefere gidemez. Çünkü hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadının, yanında kocası veya mahremi olmadan üç günlük ve daha fazla bir yola sefere çıkması helal olmaz.) [İbni Mace]

Sual: Bazı hanımlar mesela Konya’dan İstanbul’a yanlarında mahremleri olmaksızın gidip geliyorlarmış. Bu konuda Şafii mezhebini taklit ettiklerini ifade ediyorlarmış. Böyle bir şeyin aslı var mıdır?
CEVAP
Böyle bir şeyin aslı yoktur. Şafii mezhebinde de kadınlar mahremsiz sefere çıkamazlar. Sadece farz olan hacca gidebilirler. Bu konuda da taklit etmek caiz olmaz.

Konya’daki bayanlar, mahremsiz İstanbula gelip gidemezler. Tam İlmihal’de diyor ki:
Hür kadının, zevci veya ebedi mahrem akrabasından biri yanında bulunmadan, yalnız veya başka kadınlarla yahut akıl, baliğ ve salih olmayan mahremi ile üç günlük yola gitmesi [üç mezhepte] haramdır. Şafii mezhebinde, kadınlar ile mahremsiz olarak, farz olan hacca gidebilir. (Kadın, mürâhik olan, yani büluğa yaklaşmış, oniki yaşındaki mahremi ile sefere gidebilir). (Kadihân)da diyor ki, (Kadın, salih cemaat ile sefere gidebilir). [Bu iki kavil, zaruret halinde caiz olur.]

Diyelim siz hanımınızı Isparta’ya götürüp geldiniz. Daha sonra o kocasının yanına yani sizin yanınıza uygun vasıtalarla mahremsiz gelebilir.

Sual: İhtiyar kadın, yalnız sefere çıkabilir mi?
CEVAP
Çıkabilir. Ama fitne zamanında çıkmamalıdır.

Sual: İhtiyar kadın, 55 yaşından büyük olan mı?
CEVAP
Evet.

Sual: Mukim hanım, başka şehirdeki zevcinin veya mahreminin yanına mahremsiz gidebilir mi?
CEVAP
Mukim gidemez. Seferdeki hanım gidebilir.

Sual: Bir kızın, abla ve eniştesiyle sefere çıkması caiz mi?
CEVAP
Zaruret halinde caiz.

Sual: Kadın, ana babasının yanına Antalya'ya gitmek için İstanbul'dan yalnız başına uçakla gidebilir mi? Hayzlı iken gidebilir diye bir şey var mı?
CEVAP
Gidemez. Hayzlı iken de gidemez. Antalya'da ise, İstanbul'a kocasının yanına gelebilir.

Sual: Kadın, seferden yalnız başına ne zaman döner?
CEVAP
Zevcinin, mahreminin bulunduğu her yere yalnız dönebilir. Tenha olmamak da lazımdır.Yani uygun bir vasıta ile gelmelidir.

Sual: Çok ihtiyar kadın, mahrem olmayan akrabasını ziyaret için, çok ihtiyar erkekle sefere çıkabilir mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Hanımım yalnız başına Ankara'dan Konya'ya gidecek. Hayzlı olarak sefere çıkıyor. Konya'da seferi olur mu?
CEVAP
Yanında kocası veya mahremi bulunmayan hayzlı kadının sefer niyeti ile yola çıkması kıymetsizdir. Yani Konya'da seferi olamaz. Temizlendikten sonra 104 kilometre daha gitmeden önce kaldığı yerde seferi olamaz. Eğer Konya'dan temiz olarak çıkıp Ankara'ya geri dönse, çıktığından itibaren seferi olur. Ankara vatan-i aslisi değilse ve orada 15 günden az kalırsa Ankara'da da seferi olur. Ankara vatan-i aslisi ise orada çok az kalsa bile seferi olmaz.

muzo
08-03-2006, 18:19
Seferilikte iki namazı birleştirmek
Sual: Hanefi’de seferde iken, iki namazı birleştirmek caiz mi?
CEVAP
Hanefi’de seferde iken iki namazı birleştirmek asla caiz değildir.
Ancak ihtiyaç ve zaruret olunca diğer üç mezhepten birini taklit ederek kılar. Seferde bir harac yani zorluk yoksa iki namazı birleştirmek haramdır.

Sual: Otobüs yolcuğunda namazların kaçmaması için birleştirmek caiz olur mu?
CEVAP
Evet.

Sual: Misafir, seferde Şafii veya Maliki’yi taklit ederek iki namazı cem edebilir mi?
CEVAP
Şafii veya Maliki’yi taklit ederek iki namazı takdim ve tehirle, yani öğle ile ikindiyi öğle vaktinde veya ikindi vaktinde, akşam ile yatsıyı akşam veya yatsı vaktinde kılabilmek için bir ihtiyaç hasıl olması gerekir.

Gerek yolda ve gerekse seferde ihtiyaç hasıl olmadan takdim ve tehir ile namaz kılınmaz. Çünkü, kolay hükümleri toplamaya telfîk denir ki, caiz olmaz.

Seferde trenle giden bir kimse, trende namazlarını ayakta kılamazsa, tren durduğu zaman takdim ve tehirle kılar.

Sual: Arabada, vapurda hareket halinde bir vasıta için inememe durumu varsa Şafii’yi taklit ederek öğleyle ikindiyi akşamla yatsıyı cem eder, Maliki’yi taklit de yapabilir miyiz, bunu ve 2 namazı bu şekilde cem ettiğimiz için günah olur mu?
CEVAP
Seferde Şafii’de de Maliki’de de iki namazı cem etmek caizdir. Eğer seferde değilse cem etmek caiz olmaz. Bir zaruret varsa o zaman yani mukimken Hanbeli taklit edilerek iki namaz cem edilir. [Maliki, Şafii ve Hanbeli’yi taklit ile ilgili bilgiler, Mezhebin Önemi maddesinde var.]

Sual: Seferde, Şafii veya Maliki’yi taklit edip, öğle ile ikindiyi cem ederek kılmak için öğleyi geciktirdim. İkindi olunca da memleketime gelerek mukim oldum. Öğle kazaya kaldığı için günaha girdim mi?
CEVAP
İbni Hacer-i Mekki hazretleri buyuruyor ki:
(Seferi olan, ikindi ile cem ederek kılmak için, öğleyi geciktirirse, öğle vakti çıktıktan sonra, öğleyi kılmadan önce mukim olsa, önce öğle namazını kaza eder. Öğleyi kazaya bıraktığı için günaha girmez. Çünkü namazı özürsüz kazaya bırakmak günahtır. Burada seferde olmak özrü ile kazaya bırakıldığı için günah olmaz.) [Fetava-i Fıkhıyye]

Not: İki namazı birleştirmek hakkında geniş bilgi için, (İki namazı cem etmek) maddesine bakınız.