ibalaban
29-04-2008, 23:44
Şeriat Korkusu Tablolara Çarşaf giydirdi.
28 11 2007
Geçen hafta Gaziantep de açılan sanat sergisinde Şeriat korkusuyla tablolarına tül giydiren Hanım Manatçının okuması dileğiyle.
Türkçenin bu tek bir harf değiştirerek anlattığı anlam farkını o nükteye o serzenişe o kırmadan eleştiriye 'yani daha ne kadar saysam bitmez diyorum' hayran kalmamak münkün değil. Başbakan maşbakan, cumhurreisi mumhurreisi, sanatçı manatçı, şair mair, yazar mazar. Aleviyol
NAZIM HİKMET VE SANAT
Cezaevi denetimine Adalet Bakanlığı'ndan bir müfettiş gelir. Bir kaç gün denetim yaptıktan sonra müdüre:
"- Nazım da buradaymış, çağır da görelim nasıl biridir?" der.
Nazım'i odaya getirirler. Müdür koltuğuna iyice kurulan müfettiş Nazım'ı tepeden tırnağa süzer ve:
"-Demek Nazım Hikmet sensin", der. Nazım'a oturması için yer göstermez.
Kısa bir konuşma sonrası, “gidebilirsiniz” der.
Nazım tam kapıdan çıkarken durur ve müfettişe:
"-Ömer Hayyam adını duydunuz mu?" diye sorar. Müfettiş hemen atılır:
"-Kim bilmez ki Hayyam'ı"
Nazım:
"-Hayyam zamanında İran hükümdarı kimdi?" diye sorar.
Müfettiş şaşırır. Nazım konuşmasını sürdürür,
"Görüyorsunuz, sanatçıyı anımsadınız ama hükümdarı anımsamadınız. Yıllar sonra beni dünya anımsayacak, ama dönemin Adalet Bakanını ve sizi kimse anımsamayacak" der ve çıkar.
Müfettiş yaptığı yanlışı anlar, Nazım'ı geri çağırır ama Nazım koğuşunun yolunu tutmuştur, asla geri dönmez.
Sahi, o dönemin Adalet Bakanı kimdi?
28 11 2007
Geçen hafta Gaziantep de açılan sanat sergisinde Şeriat korkusuyla tablolarına tül giydiren Hanım Manatçının okuması dileğiyle.
Türkçenin bu tek bir harf değiştirerek anlattığı anlam farkını o nükteye o serzenişe o kırmadan eleştiriye 'yani daha ne kadar saysam bitmez diyorum' hayran kalmamak münkün değil. Başbakan maşbakan, cumhurreisi mumhurreisi, sanatçı manatçı, şair mair, yazar mazar. Aleviyol
NAZIM HİKMET VE SANAT
Cezaevi denetimine Adalet Bakanlığı'ndan bir müfettiş gelir. Bir kaç gün denetim yaptıktan sonra müdüre:
"- Nazım da buradaymış, çağır da görelim nasıl biridir?" der.
Nazım'i odaya getirirler. Müdür koltuğuna iyice kurulan müfettiş Nazım'ı tepeden tırnağa süzer ve:
"-Demek Nazım Hikmet sensin", der. Nazım'a oturması için yer göstermez.
Kısa bir konuşma sonrası, “gidebilirsiniz” der.
Nazım tam kapıdan çıkarken durur ve müfettişe:
"-Ömer Hayyam adını duydunuz mu?" diye sorar. Müfettiş hemen atılır:
"-Kim bilmez ki Hayyam'ı"
Nazım:
"-Hayyam zamanında İran hükümdarı kimdi?" diye sorar.
Müfettiş şaşırır. Nazım konuşmasını sürdürür,
"Görüyorsunuz, sanatçıyı anımsadınız ama hükümdarı anımsamadınız. Yıllar sonra beni dünya anımsayacak, ama dönemin Adalet Bakanını ve sizi kimse anımsamayacak" der ve çıkar.
Müfettiş yaptığı yanlışı anlar, Nazım'ı geri çağırır ama Nazım koğuşunun yolunu tutmuştur, asla geri dönmez.
Sahi, o dönemin Adalet Bakanı kimdi?