PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : ^^Müzik Aletleri Resimleri^^



sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:11
Only the registered members can see the link
6 Telli Akustik İbanez ve 12 Telli Akustik Fender

6 Telli Akustik İbanez ve 12 Telli Akustik FenderAçıklama:Gitar, parmakla ya da penayla çalınan esasen sekiz şekline benzeyen yanları iki tarafı oyuk üzerinde ses perdeleri olan uzun saplı ve telli bir çalgı. Gitarlar genelde altı tellidir ve değişik ağaç türlerinden yapılırlar.
Gitarın ilk örnekleri İspanya'da XVII y.y.'da görülür. Bu enstrümanlar genellikle lavtaya benzer. O dönemde gitar üzerinde 4 tel mevcuttu. Bu teller kedi bağırsağından yapılma tellerdi ve parmakla çalınırdı.Daha sonra gitara 5 tel takıldı daha önce sayısı az olan perdeler 10'a çıkarıldı. Teller pesten tize doğru "la-re-sol-si-mi" olarak akortlanmaya başlandı. XVIII y.y.'ın sonlarına doğru pes tarafa kalın bir "mi teli" daha eklenerek tel sayısı 6 ya çıkarıldı.
Daha sonra XIX y.y. ortalarında Antonio de Torres enstrümana yeni bir biçim verdi. Enstrümanı daha belirgin bir hale getirdi: büyüttü; vidalı burgular takıldı; saptaki perde sayısı (fret) arttı; sesi güçlendi, göğüs içindeki balkonlar tek bir merkezden çıkan seslere daha net yön verir oldu.
Daha sonra da gitar şekil olarak değişimlere uğradı. Folk ve caz müziğinde kullanılan gitarlara çelik teller takıldı. 1920 yılında elektro gitar doğdu. Elektro gitar sayesinde gövde rezonans kutusu olmaktan çıkmış enstrümanla dinleyici arasına, amplifikatör denen elektronik bir yükseltici girmiştir.

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:12
Only the registered members can see the link
Bass Serisinin Dört Telli Modeli

Bass Serisinin Dört Telli ModeliAçıklama:Gitar, parmakla ya da penayla çalınan esasen sekiz şekline benzeyen yanları iki tarafı oyuk üzerinde ses perdeleri olan uzun saplı ve telli bir çalgı. Gitarlar genelde altı tellidir ve değişik ağaç türlerinden yapılırlar.
Gitarın ilk örnekleri İspanya'da XVII y.y.'da görülür. Bu enstrümanlar genellikle lavtaya benzer. O dönemde gitar üzerinde 4 tel mevcuttu. Bu teller kedi bağırsağından yapılma tellerdi ve parmakla çalınırdı.Daha sonra gitara 5 tel takıldı daha önce sayısı az olan perdeler 10'a çıkarıldı. Teller pesten tize doğru "la-re-sol-si-mi" olarak akortlanmaya başlandı. XVIII y.y.'ın sonlarına doğru pes tarafa kalın bir "mi teli" daha eklenerek tel sayısı 6 ya çıkarıldı.
Daha sonra XIX y.y. ortalarında Antonio de Torres enstrümana yeni bir biçim verdi. Enstrümanı daha belirgin bir hale getirdi: büyüttü; vidalı burgular takıldı; saptaki perde sayısı (fret) arttı; sesi güçlendi, göğüs içindeki balkonlar tek bir merkezden çıkan seslere daha net yön verir oldu.
Daha sonra da gitar şekil olarak değişimlere uğradı. Folk ve caz müziğinde kullanılan gitarlara çelik teller takıldı. 1920 yılında elektro gitar doğdu. Elektro gitar sayesinde gövde rezonans kutusu olmaktan çıkmış enstrümanla dinleyici arasına, amplifikatör denen elektronik bir yükseltici girmiştir.

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:13
Only the registered members can see the link
Blazer C8

Blazer C8Açıklama:Gitar, parmakla ya da penayla çalınan esasen sekiz şekline benzeyen yanları iki tarafı oyuk üzerinde ses perdeleri olan uzun saplı ve telli bir çalgı. Gitarlar genelde altı tellidir ve değişik ağaç türlerinden yapılırlar.
Gitarın ilk örnekleri İspanya'da XVII y.y.'da görülür. Bu enstrümanlar genellikle lavtaya benzer. O dönemde gitar üzerinde 4 tel mevcuttu. Bu teller kedi bağırsağından yapılma tellerdi ve parmakla çalınırdı.Daha sonra gitara 5 tel takıldı daha önce sayısı az olan perdeler 10'a çıkarıldı. Teller pesten tize doğru "la-re-sol-si-mi" olarak akortlanmaya başlandı. XVIII y.y.'ın sonlarına doğru pes tarafa kalın bir "mi teli" daha eklenerek tel sayısı 6 ya çıkarıldı.
Daha sonra XIX y.y. ortalarında Antonio de Torres enstrümana yeni bir biçim verdi. Enstrümanı daha belirgin bir hale getirdi: büyüttü; vidalı burgular takıldı; saptaki perde sayısı (fret) arttı; sesi güçlendi, göğüs içindeki balkonlar tek bir merkezden çıkan seslere daha net yön verir oldu.
Daha sonra da gitar şekil olarak değişimlere uğradı. Folk ve caz müziğinde kullanılan gitarlara çelik teller takıldı. 1920 yılında elektro gitar doğdu. Elektro gitar sayesinde gövde rezonans kutusu olmaktan çıkmış enstrümanla dinleyici arasına, amplifikatör denen elektronik bir yükseltici girmiştir.

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:13
Only the registered members can see the link
Esmeralda Del Sol

Esmeralda Del SolAçıklama:Gitar, parmakla ya da penayla çalınan esasen sekiz şekline benzeyen yanları iki tarafı oyuk üzerinde ses perdeleri olan uzun saplı ve telli bir çalgı. Gitarlar genelde altı tellidir ve değişik ağaç türlerinden yapılırlar.
Gitarın ilk örnekleri İspanya'da XVII y.y.'da görülür. Bu enstrümanlar genellikle lavtaya benzer. O dönemde gitar üzerinde 4 tel mevcuttu. Bu teller kedi bağırsağından yapılma tellerdi ve parmakla çalınırdı.Daha sonra gitara 5 tel takıldı daha önce sayısı az olan perdeler 10'a çıkarıldı. Teller pesten tize doğru "la-re-sol-si-mi" olarak akortlanmaya başlandı. XVIII y.y.'ın sonlarına doğru pes tarafa kalın bir "mi teli" daha eklenerek tel sayısı 6 ya çıkarıldı.
Daha sonra XIX y.y. ortalarında Antonio de Torres enstrümana yeni bir biçim verdi. Enstrümanı daha belirgin bir hale getirdi: büyüttü; vidalı burgular takıldı; saptaki perde sayısı (fret) arttı; sesi güçlendi, göğüs içindeki balkonlar tek bir merkezden çıkan seslere daha net yön verir oldu.
Daha sonra da gitar şekil olarak değişimlere uğradı. Folk ve caz müziğinde kullanılan gitarlara çelik teller takıldı. 1920 yılında elektro gitar doğdu. Elektro gitar sayesinde gövde rezonans kutusu olmaktan çıkmış enstrümanla dinleyici arasına, amplifikatör denen elektronik bir yükseltici girmiştir.

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:14
Only the registered members can see the link
Klasik Gitar

Klasik GitarAçıklama:Gitar, parmakla ya da penayla çalınan esasen sekiz şekline benzeyen yanları iki tarafı oyuk üzerinde ses perdeleri olan uzun saplı ve telli bir çalgı. Gitarlar genelde altı tellidir ve değişik ağaç türlerinden yapılırlar.
Gitarın ilk örnekleri İspanya'da XVII y.y.'da görülür. Bu enstrümanlar genellikle lavtaya benzer. O dönemde gitar üzerinde 4 tel mevcuttu. Bu teller kedi bağırsağından yapılma tellerdi ve parmakla çalınırdı.Daha sonra gitara 5 tel takıldı daha önce sayısı az olan perdeler 10'a çıkarıldı. Teller pesten tize doğru "la-re-sol-si-mi" olarak akortlanmaya başlandı. XVIII y.y.'ın sonlarına doğru pes tarafa kalın bir "mi teli" daha eklenerek tel sayısı 6 ya çıkarıldı.
Daha sonra XIX y.y. ortalarında Antonio de Torres enstrümana yeni bir biçim verdi. Enstrümanı daha belirgin bir hale getirdi: büyüttü; vidalı burgular takıldı; saptaki perde sayısı (fret) arttı; sesi güçlendi, göğüs içindeki balkonlar tek bir merkezden çıkan seslere daha net yön verir oldu.
Daha sonra da gitar şekil olarak değişimlere uğradı. Folk ve caz müziğinde kullanılan gitarlara çelik teller takıldı. 1920 yılında elektro gitar doğdu. Elektro gitar sayesinde gövde rezonans kutusu olmaktan çıkmış enstrümanla dinleyici arasına, amplifikatör denen elektronik bir yükseltici girmiştir.

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:15
Only the registered members can see the link
Klasik Gitar

Klasik GitarAçıklama:Gitar, parmakla ya da penayla çalınan esasen sekiz şekline benzeyen yanları iki tarafı oyuk üzerinde ses perdeleri olan uzun saplı ve telli bir çalgı. Gitarlar genelde altı tellidir ve değişik ağaç türlerinden yapılırlar.
Gitarın ilk örnekleri İspanya'da XVII y.y.'da görülür. Bu enstrümanlar genellikle lavtaya benzer. O dönemde gitar üzerinde 4 tel mevcuttu. Bu teller kedi bağırsağından yapılma tellerdi ve parmakla çalınırdı.Daha sonra gitara 5 tel takıldı daha önce sayısı az olan perdeler 10'a çıkarıldı. Teller pesten tize doğru "la-re-sol-si-mi" olarak akortlanmaya başlandı. XVIII y.y.'ın sonlarına doğru pes tarafa kalın bir "mi teli" daha eklenerek tel sayısı 6 ya çıkarıldı.
Daha sonra XIX y.y. ortalarında Antonio de Torres enstrümana yeni bir biçim verdi. Enstrümanı daha belirgin bir hale getirdi: büyüttü; vidalı burgular takıldı; saptaki perde sayısı (fret) arttı; sesi güçlendi, göğüs içindeki balkonlar tek bir merkezden çıkan seslere daha net yön verir oldu.
Daha sonra da gitar şekil olarak değişimlere uğradı. Folk ve caz müziğinde kullanılan gitarlara çelik teller takıldı. 1920 yılında elektro gitar doğdu. Elektro gitar sayesinde gövde rezonans kutusu olmaktan çıkmış enstrümanla dinleyici arasına, amplifikatör denen elektronik bir yükseltici girmiştir.

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:15
Only the registered members can see the link
Orjinal Yamaha

Orjinal YamahaAçıklama:Gitar, parmakla ya da penayla çalınan esasen sekiz şekline benzeyen yanları iki tarafı oyuk üzerinde ses perdeleri olan uzun saplı ve telli bir çalgı. Gitarlar genelde altı tellidir ve değişik ağaç türlerinden yapılırlar.
Gitarın ilk örnekleri İspanya'da XVII y.y.'da görülür. Bu enstrümanlar genellikle lavtaya benzer. O dönemde gitar üzerinde 4 tel mevcuttu. Bu teller kedi bağırsağından yapılma tellerdi ve parmakla çalınırdı.Daha sonra gitara 5 tel takıldı daha önce sayısı az olan perdeler 10'a çıkarıldı. Teller pesten tize doğru "la-re-sol-si-mi" olarak akortlanmaya başlandı. XVIII y.y.'ın sonlarına doğru pes tarafa kalın bir "mi teli" daha eklenerek tel sayısı 6 ya çıkarıldı.
Daha sonra XIX y.y. ortalarında Antonio de Torres enstrümana yeni bir biçim verdi. Enstrümanı daha belirgin bir hale getirdi: büyüttü; vidalı burgular takıldı; saptaki perde sayısı (fret) arttı; sesi güçlendi, göğüs içindeki balkonlar tek bir merkezden çıkan seslere daha net yön verir oldu.
Daha sonra da gitar şekil olarak değişimlere uğradı. Folk ve caz müziğinde kullanılan gitarlara çelik teller takıldı. 1920 yılında elektro gitar doğdu. Elektro gitar sayesinde gövde rezonans kutusu olmaktan çıkmış enstrümanla dinleyici arasına, amplifikatör denen elektronik bir yükseltici girmiştir.

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:16
Only the registered members can see the link
Raimundo Mod

Raimundo ModAçıklama:Gitar, parmakla ya da penayla çalınan esasen sekiz şekline benzeyen yanları iki tarafı oyuk üzerinde ses perdeleri olan uzun saplı ve telli bir çalgı. Gitarlar genelde altı tellidir ve değişik ağaç türlerinden yapılırlar.
Gitarın ilk örnekleri İspanya'da XVII y.y.'da görülür. Bu enstrümanlar genellikle lavtaya benzer. O dönemde gitar üzerinde 4 tel mevcuttu. Bu teller kedi bağırsağından yapılma tellerdi ve parmakla çalınırdı.Daha sonra gitara 5 tel takıldı daha önce sayısı az olan perdeler 10'a çıkarıldı. Teller pesten tize doğru "la-re-sol-si-mi" olarak akortlanmaya başlandı. XVIII y.y.'ın sonlarına doğru pes tarafa kalın bir "mi teli" daha eklenerek tel sayısı 6 ya çıkarıldı.
Daha sonra XIX y.y. ortalarında Antonio de Torres enstrümana yeni bir biçim verdi. Enstrümanı daha belirgin bir hale getirdi: büyüttü; vidalı burgular takıldı; saptaki perde sayısı (fret) arttı; sesi güçlendi, göğüs içindeki balkonlar tek bir merkezden çıkan seslere daha net yön verir oldu.
Daha sonra da gitar şekil olarak değişimlere uğradı. Folk ve caz müziğinde kullanılan gitarlara çelik teller takıldı. 1920 yılında elektro gitar doğdu. Elektro gitar sayesinde gövde rezonans kutusu olmaktan çıkmış enstrümanla dinleyici arasına, amplifikatör denen elektronik bir yükseltici girmiştir.

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:16
Only the registered members can see the link
Suzuki Gitar

Suzuki GitarAçıklama:Gitar, parmakla ya da penayla çalınan esasen sekiz şekline benzeyen yanları iki tarafı oyuk üzerinde ses perdeleri olan uzun saplı ve telli bir çalgı. Gitarlar genelde altı tellidir ve değişik ağaç türlerinden yapılırlar.
Gitarın ilk örnekleri İspanya'da XVII y.y.'da görülür. Bu enstrümanlar genellikle lavtaya benzer. O dönemde gitar üzerinde 4 tel mevcuttu. Bu teller kedi bağırsağından yapılma tellerdi ve parmakla çalınırdı.Daha sonra gitara 5 tel takıldı daha önce sayısı az olan perdeler 10'a çıkarıldı. Teller pesten tize doğru "la-re-sol-si-mi" olarak akortlanmaya başlandı. XVIII y.y.'ın sonlarına doğru pes tarafa kalın bir "mi teli" daha eklenerek tel sayısı 6 ya çıkarıldı.
Daha sonra XIX y.y. ortalarında Antonio de Torres enstrümana yeni bir biçim verdi. Enstrümanı daha belirgin bir hale getirdi: büyüttü; vidalı burgular takıldı; saptaki perde sayısı (fret) arttı; sesi güçlendi, göğüs içindeki balkonlar tek bir merkezden çıkan seslere daha net yön verir oldu.
Daha sonra da gitar şekil olarak değişimlere uğradı. Folk ve caz müziğinde kullanılan gitarlara çelik teller takıldı. 1920 yılında elektro gitar doğdu. Elektro gitar sayesinde gövde rezonans kutusu olmaktan çıkmış enstrümanla dinleyici arasına, amplifikatör denen elektronik bir yükseltici girmiştir.

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:17
Only the registered members can see the link
İguazu Mate Klasik

İguazu Mate KlasikAçıklama:Gitar, parmakla ya da penayla çalınan esasen sekiz şekline benzeyen yanları iki tarafı oyuk üzerinde ses perdeleri olan uzun saplı ve telli bir çalgı. Gitarlar genelde altı tellidir ve değişik ağaç türlerinden yapılırlar.
Gitarın ilk örnekleri İspanya'da XVII y.y.'da görülür. Bu enstrümanlar genellikle lavtaya benzer. O dönemde gitar üzerinde 4 tel mevcuttu. Bu teller kedi bağırsağından yapılma tellerdi ve parmakla çalınırdı.Daha sonra gitara 5 tel takıldı daha önce sayısı az olan perdeler 10'a çıkarıldı. Teller pesten tize doğru "la-re-sol-si-mi" olarak akortlanmaya başlandı. XVIII y.y.'ın sonlarına doğru pes tarafa kalın bir "mi teli" daha eklenerek tel sayısı 6 ya çıkarıldı.
Daha sonra XIX y.y. ortalarında Antonio de Torres enstrümana yeni bir biçim verdi. Enstrümanı daha belirgin bir hale getirdi: büyüttü; vidalı burgular takıldı; saptaki perde sayısı (fret) arttı; sesi güçlendi, göğüs içindeki balkonlar tek bir merkezden çıkan seslere daha net yön verir oldu.
Daha sonra da gitar şekil olarak değişimlere uğradı. Folk ve caz müziğinde kullanılan gitarlara çelik teller takıldı. 1920 yılında elektro gitar doğdu. Elektro gitar sayesinde gövde rezonans kutusu olmaktan çıkmış enstrümanla dinleyici arasına, amplifikatör denen elektronik bir yükseltici girmiştir.

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:18
Only the registered members can see the link
Çok Şık

Çok ŞıkAçıklama:Keman dört telli yaylı bir çalgıdır. Viyola ve viyolonsel'in de bulunduğu violin ailesinin en küçük ve en yüksek tondan çalan üyesidir.
Keman çalan müzisyenlere kemancı denir. Bu terim aynı zamanda bu enstrümanı yapan ve onaran kişiler için de kullanılır.
Keman ilk olarak 16. yüzyılda Kuzey İtalya'da ortaya çıktı. İlk keman yapımcılarının rebec, rönesans kemanı ve lira da braccio adlı enstrümanlardan esinlendikleri sanılmaktadır. Enstrümanın akort edilişi dahil olmak üzere hakkında bilgi veren bilinen en eski metin, 1556 yılında Lyon'da Jambe de Fer tarafından yazılmıştır; bu dönemde keman Avrupa'da yayıldı.

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:19
Only the registered members can see the link
Keman

KemanAçıklama:Keman dört telli yaylı bir çalgıdır. Viyola ve viyolonsel'in de bulunduğu violin ailesinin en küçük ve en yüksek tondan çalan üyesidir.
Keman çalan müzisyenlere kemancı denir. Bu terim aynı zamanda bu enstrümanı yapan ve onaran kişiler için de kullanılır.
Keman ilk olarak 16. yüzyılda Kuzey İtalya'da ortaya çıktı. İlk keman yapımcılarının rebec, rönesans kemanı ve lira da braccio adlı enstrümanlardan esinlendikleri sanılmaktadır. Enstrümanın akort edilişi dahil olmak üzere hakkında bilgi veren bilinen en eski metin, 1556 yılında Lyon'da Jambe de Fer tarafından yazılmıştır; bu dönemde keman Avrupa'da yayıldı.

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:19
Only the registered members can see the link
Keman Ve Kutusu

Keman Ve KutusuAçıklama:Keman dört telli yaylı bir çalgıdır. Viyola ve viyolonsel'in de bulunduğu violin ailesinin en küçük ve en yüksek tondan çalan üyesidir.
Keman çalan müzisyenlere kemancı denir. Bu terim aynı zamanda bu enstrümanı yapan ve onaran kişiler için de kullanılır.
Keman ilk olarak 16. yüzyılda Kuzey İtalya'da ortaya çıktı. İlk keman yapımcılarının rebec, rönesans kemanı ve lira da braccio adlı enstrümanlardan esinlendikleri sanılmaktadır. Enstrümanın akort edilişi dahil olmak üzere hakkında bilgi veren bilinen en eski metin, 1556 yılında Lyon'da Jambe de Fer tarafından yazılmıştır; bu dönemde keman Avrupa'da yayıldı.

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:20
Only the registered members can see the link
Mavis

MavisAçıklama:Keman dört telli yaylı bir çalgıdır. Viyola ve viyolonsel'in de bulunduğu violin ailesinin en küçük ve en yüksek tondan çalan üyesidir.
Keman çalan müzisyenlere kemancı denir. Bu terim aynı zamanda bu enstrümanı yapan ve onaran kişiler için de kullanılır.
Keman ilk olarak 16. yüzyılda Kuzey İtalya'da ortaya çıktı. İlk keman yapımcılarının rebec, rönesans kemanı ve lira da braccio adlı enstrümanlardan esinlendikleri sanılmaktadır. Enstrümanın akort edilişi dahil olmak üzere hakkında bilgi veren bilinen en eski metin, 1556 yılında Lyon'da Jambe de Fer tarafından yazılmıştır; bu dönemde keman Avrupa'da yayıldı.

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:20
Only the registered members can see the link
Pearl River

Pearl RiverAçıklama:Keman dört telli yaylı bir çalgıdır. Viyola ve viyolonsel'in de bulunduğu violin ailesinin en küçük ve en yüksek tondan çalan üyesidir.
Keman çalan müzisyenlere kemancı denir. Bu terim aynı zamanda bu enstrümanı yapan ve onaran kişiler için de kullanılır.
Keman ilk olarak 16. yüzyılda Kuzey İtalya'da ortaya çıktı. İlk keman yapımcılarının rebec, rönesans kemanı ve lira da braccio adlı enstrümanlardan esinlendikleri sanılmaktadır. Enstrümanın akort edilişi dahil olmak üzere hakkında bilgi veren bilinen en eski metin, 1556 yılında Lyon'da Jambe de Fer tarafından yazılmıştır; bu dönemde keman Avrupa'da yayıldı.

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:21
Only the registered members can see the link
Sunny Crystal

Sunny CrystalAçıklama:Keman dört telli yaylı bir çalgıdır. Viyola ve viyolonsel'in de bulunduğu violin ailesinin en küçük ve en yüksek tondan çalan üyesidir.
Keman çalan müzisyenlere kemancı denir. Bu terim aynı zamanda bu enstrümanı yapan ve onaran kişiler için de kullanılır.
Keman ilk olarak 16. yüzyılda Kuzey İtalya'da ortaya çıktı. İlk keman yapımcılarının rebec, rönesans kemanı ve lira da braccio adlı enstrümanlardan esinlendikleri sanılmaktadır. Enstrümanın akort edilişi dahil olmak üzere hakkında bilgi veren bilinen en eski metin, 1556 yılında Lyon'da Jambe de Fer tarafından yazılmıştır; bu dönemde keman Avrupa'da yayıldı.

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:22
Only the registered members can see the link
Yamaha Keman Takımı

Yamaha Keman TakımıAçıklama:Keman dört telli yaylı bir çalgıdır. Viyola ve viyolonsel'in de bulunduğu violin ailesinin en küçük ve en yüksek tondan çalan üyesidir.
Keman çalan müzisyenlere kemancı denir. Bu terim aynı zamanda bu enstrümanı yapan ve onaran kişiler için de kullanılır.
Keman ilk olarak 16. yüzyılda Kuzey İtalya'da ortaya çıktı. İlk keman yapımcılarının rebec, rönesans kemanı ve lira da braccio adlı enstrümanlardan esinlendikleri sanılmaktadır. Enstrümanın akort edilişi dahil olmak üzere hakkında bilgi veren bilinen en eski metin, 1556 yılında Lyon'da Jambe de Fer tarafından yazılmıştır; bu dönemde keman Avrupa'da yayıldı.

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:22
Only the registered members can see the link
Akustik Piyano

Akustik PiyanoAçıklama:Piyano, Klavsen'in gelişmişi, tuşlu bir çalgı.
lk Piyano 1700'lü yıllarda İtalya - Floransa'da Bartolomeo Cristofori' tarafından yapıldı. Cristofori'nin en büyük başarısı, piyano'nun temel mekanik sorunu olan, çekicin tellere vurması anında sesin çekicin etkisi ile sönümlenmemesi ve çekicin çok çabuk bir şekilde tellerden ayrılarak notanın yeniden çalınabimesi sorununa bir çözüm üretmesidir. Öldüğü 1731 yılına dek 20 civarında piyano üretti.
Fransız Marius'un bu çalgıya katkısı, tokmaklı klavseni bulmak oldu. Saksonyalı Silbermann ise, Schröter' in çekiç sistemini geliştirdi ve Bach'ın da değerli öğütlerinden yararlanarak, klavyenin tüm ses genişliğinde eşit bir ötüm elde etmeyi başardı. Augsburg' da org yapımcısı Johann Anderas Stein (1728-1792) Alman veya Viyana usülü denen mekanizmalı piyanolar meydana getirdi. 1789'da Stein, ayrıntıları belirtmek için kullanılmakta olan dizliklerin yerine pedal koydu. Andreas ve torunu Johann Baptist Streicher (1796-1871), piyanonun yapısını (Beethoven'in arzusu üzerine) daha sağlamlaştırdı ve ikinci bir otum kapağı ekleyerek daha dolgun bir ses sağladı. Piyano sanayinin gerçek kurucusu Alman Zumpe' dir, "kılavuzlu" denen mekanik piyanoyu gerçekleştirdi. İlk düz piyanoyu, 1789' da İrlandalı William Southwell yaptı. Sebastian Erard 1822'de piyano yapım tekniğini geniş ölçüde etkileyen bir yenilik getirdi (ikili itme dilleri). Henri Pape, çapraz tel ve keçeli çekici buldu. James Thom , ekleme demir çatıyı kurdu.
Bu çalgı, büyük bestecilerin en yakını olmuştur, dolayısıyla bu çalgı için verilen bestelerin sayısı ciltler tutar. "Piyanistler, diğer çalgıları çalanlara nazaran, çıkaracakları sesleri piyano üzerinde hazır bulurlar" gerekçesiyle, küçük yaştan (altı-on) başlayarak, öğrenebilecek çalgılardan birisidir.
Ünlü Piyanist Sigismund Thalberg: "Çalarken, sesleri uzatmayı, iyi bir ses çıkarmayı ve ses çıkarırken gerekli olan değişiklikleri yapabilmek için, zorunlu olan ilk şartlardan biri her türlü sertlikten uzak bulunmaktır. Kolda, elde ve parmaklarda yetenekli bir şarkıcının sesinde sahip olduğu incelik ve bükülmeler bulunmalıdır" diyor ve şöyle devam ediyor: "İhmal edemeyeceğimiz bir konu varsa, o da , çalarken vücudun hareketlerinde büyük bir ölçü olmasının; kolları, elleri büyük bir sükunetle yönetmenin, piyanoya çok yüksekten vurmamanın, kendi kendini dinleyebilmenin ve hüküm verebilmenin gerekliliğidir. Genellikle, parmaklarla fazla çalışılmakta, fakat kafa ile yeter derecede çalışılmamaktadır."
Piyano pedallarının kullanılması hakkında, Antoine Marmontel şöyle diyor : "Pedalları kullanmasına izin verilen öğrencilerin büyük bir kısmı onları usülleri saymak için kullanırlar veya ayaklarını pedalın üzerine basarlar ve bir daha çekmezler. Şüphesiz ki, her ikisi de kusur sayılan bu alışkanlıklara sahip olmamak gerekir

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:23
Only the registered members can see the link
Hammer Marka Elektro Piyano

Hammer Marka Elektro PiyanoAçıklama:Piyano, Klavsen'in gelişmişi, tuşlu bir çalgı.
lk Piyano 1700'lü yıllarda İtalya - Floransa'da Bartolomeo Cristofori' tarafından yapıldı. Cristofori'nin en büyük başarısı, piyano'nun temel mekanik sorunu olan, çekicin tellere vurması anında sesin çekicin etkisi ile sönümlenmemesi ve çekicin çok çabuk bir şekilde tellerden ayrılarak notanın yeniden çalınabimesi sorununa bir çözüm üretmesidir. Öldüğü 1731 yılına dek 20 civarında piyano üretti.
Fransız Marius'un bu çalgıya katkısı, tokmaklı klavseni bulmak oldu. Saksonyalı Silbermann ise, Schröter' in çekiç sistemini geliştirdi ve Bach'ın da değerli öğütlerinden yararlanarak, klavyenin tüm ses genişliğinde eşit bir ötüm elde etmeyi başardı. Augsburg' da org yapımcısı Johann Anderas Stein (1728-1792) Alman veya Viyana usülü denen mekanizmalı piyanolar meydana getirdi. 1789'da Stein, ayrıntıları belirtmek için kullanılmakta olan dizliklerin yerine pedal koydu. Andreas ve torunu Johann Baptist Streicher (1796-1871), piyanonun yapısını (Beethoven'in arzusu üzerine) daha sağlamlaştırdı ve ikinci bir otum kapağı ekleyerek daha dolgun bir ses sağladı. Piyano sanayinin gerçek kurucusu Alman Zumpe' dir, "kılavuzlu" denen mekanik piyanoyu gerçekleştirdi. İlk düz piyanoyu, 1789' da İrlandalı William Southwell yaptı. Sebastian Erard 1822'de piyano yapım tekniğini geniş ölçüde etkileyen bir yenilik getirdi (ikili itme dilleri). Henri Pape, çapraz tel ve keçeli çekici buldu. James Thom , ekleme demir çatıyı kurdu.
Bu çalgı, büyük bestecilerin en yakını olmuştur, dolayısıyla bu çalgı için verilen bestelerin sayısı ciltler tutar. "Piyanistler, diğer çalgıları çalanlara nazaran, çıkaracakları sesleri piyano üzerinde hazır bulurlar" gerekçesiyle, küçük yaştan (altı-on) başlayarak, öğrenebilecek çalgılardan birisidir.
Ünlü Piyanist Sigismund Thalberg: "Çalarken, sesleri uzatmayı, iyi bir ses çıkarmayı ve ses çıkarırken gerekli olan değişiklikleri yapabilmek için, zorunlu olan ilk şartlardan biri her türlü sertlikten uzak bulunmaktır. Kolda, elde ve parmaklarda yetenekli bir şarkıcının sesinde sahip olduğu incelik ve bükülmeler bulunmalıdır" diyor ve şöyle devam ediyor: "İhmal edemeyeceğimiz bir konu varsa, o da , çalarken vücudun hareketlerinde büyük bir ölçü olmasının; kolları, elleri büyük bir sükunetle yönetmenin, piyanoya çok yüksekten vurmamanın, kendi kendini dinleyebilmenin ve hüküm verebilmenin gerekliliğidir. Genellikle, parmaklarla fazla çalışılmakta, fakat kafa ile yeter derecede çalışılmamaktadır."
Piyano pedallarının kullanılması hakkında, Antoine Marmontel şöyle diyor : "Pedalları kullanmasına izin verilen öğrencilerin büyük bir kısmı onları usülleri saymak için kullanırlar veya ayaklarını pedalın üzerine basarlar ve bir daha çekmezler. Şüphesiz ki, her ikisi de kusur sayılan bu alışkanlıklara sahip olmamak gerekir.

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:24
Only the registered members can see the link
Kuyruklu (Salon) Piyano

Kuyruklu (Salon) PiyanoAçıklama:Piyano, Klavsen'in gelişmişi, tuşlu bir çalgı.
lk Piyano 1700'lü yıllarda İtalya - Floransa'da Bartolomeo Cristofori' tarafından yapıldı. Cristofori'nin en büyük başarısı, piyano'nun temel mekanik sorunu olan, çekicin tellere vurması anında sesin çekicin etkisi ile sönümlenmemesi ve çekicin çok çabuk bir şekilde tellerden ayrılarak notanın yeniden çalınabimesi sorununa bir çözüm üretmesidir. Öldüğü 1731 yılına dek 20 civarında piyano üretti.
Fransız Marius'un bu çalgıya katkısı, tokmaklı klavseni bulmak oldu. Saksonyalı Silbermann ise, Schröter' in çekiç sistemini geliştirdi ve Bach'ın da değerli öğütlerinden yararlanarak, klavyenin tüm ses genişliğinde eşit bir ötüm elde etmeyi başardı. Augsburg' da org yapımcısı Johann Anderas Stein (1728-1792) Alman veya Viyana usülü denen mekanizmalı piyanolar meydana getirdi. 1789'da Stein, ayrıntıları belirtmek için kullanılmakta olan dizliklerin yerine pedal koydu. Andreas ve torunu Johann Baptist Streicher (1796-1871), piyanonun yapısını (Beethoven'in arzusu üzerine) daha sağlamlaştırdı ve ikinci bir otum kapağı ekleyerek daha dolgun bir ses sağladı. Piyano sanayinin gerçek kurucusu Alman Zumpe' dir, "kılavuzlu" denen mekanik piyanoyu gerçekleştirdi. İlk düz piyanoyu, 1789' da İrlandalı William Southwell yaptı. Sebastian Erard 1822'de piyano yapım tekniğini geniş ölçüde etkileyen bir yenilik getirdi (ikili itme dilleri). Henri Pape, çapraz tel ve keçeli çekici buldu. James Thom , ekleme demir çatıyı kurdu.
Bu çalgı, büyük bestecilerin en yakını olmuştur, dolayısıyla bu çalgı için verilen bestelerin sayısı ciltler tutar. "Piyanistler, diğer çalgıları çalanlara nazaran, çıkaracakları sesleri piyano üzerinde hazır bulurlar" gerekçesiyle, küçük yaştan (altı-on) başlayarak, öğrenebilecek çalgılardan birisidir.
Ünlü Piyanist Sigismund Thalberg: "Çalarken, sesleri uzatmayı, iyi bir ses çıkarmayı ve ses çıkarırken gerekli olan değişiklikleri yapabilmek için, zorunlu olan ilk şartlardan biri her türlü sertlikten uzak bulunmaktır. Kolda, elde ve parmaklarda yetenekli bir şarkıcının sesinde sahip olduğu incelik ve bükülmeler bulunmalıdır" diyor ve şöyle devam ediyor: "İhmal edemeyeceğimiz bir konu varsa, o da , çalarken vücudun hareketlerinde büyük bir ölçü olmasının; kolları, elleri büyük bir sükunetle yönetmenin, piyanoya çok yüksekten vurmamanın, kendi kendini dinleyebilmenin ve hüküm verebilmenin gerekliliğidir. Genellikle, parmaklarla fazla çalışılmakta, fakat kafa ile yeter derecede çalışılmamaktadır."
Piyano pedallarının kullanılması hakkında, Antoine Marmontel şöyle diyor : "Pedalları kullanmasına izin verilen öğrencilerin büyük bir kısmı onları usülleri saymak için kullanırlar veya ayaklarını pedalın üzerine basarlar ve bir daha çekmezler. Şüphesiz ki, her ikisi de kusur sayılan bu alışkanlıklara sahip olmamak gerekir.

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:25
Only the registered members can see the link
Pearl River Piyano

Pearl River PiyanoAçıklama:Piyano, Klavsen'in gelişmişi, tuşlu bir çalgı.
lk Piyano 1700'lü yıllarda İtalya - Floransa'da Bartolomeo Cristofori' tarafından yapıldı. Cristofori'nin en büyük başarısı, piyano'nun temel mekanik sorunu olan, çekicin tellere vurması anında sesin çekicin etkisi ile sönümlenmemesi ve çekicin çok çabuk bir şekilde tellerden ayrılarak notanın yeniden çalınabimesi sorununa bir çözüm üretmesidir. Öldüğü 1731 yılına dek 20 civarında piyano üretti.
Fransız Marius'un bu çalgıya katkısı, tokmaklı klavseni bulmak oldu. Saksonyalı Silbermann ise, Schröter' in çekiç sistemini geliştirdi ve Bach'ın da değerli öğütlerinden yararlanarak, klavyenin tüm ses genişliğinde eşit bir ötüm elde etmeyi başardı. Augsburg' da org yapımcısı Johann Anderas Stein (1728-1792) Alman veya Viyana usülü denen mekanizmalı piyanolar meydana getirdi. 1789'da Stein, ayrıntıları belirtmek için kullanılmakta olan dizliklerin yerine pedal koydu. Andreas ve torunu Johann Baptist Streicher (1796-1871), piyanonun yapısını (Beethoven'in arzusu üzerine) daha sağlamlaştırdı ve ikinci bir otum kapağı ekleyerek daha dolgun bir ses sağladı. Piyano sanayinin gerçek kurucusu Alman Zumpe' dir, "kılavuzlu" denen mekanik piyanoyu gerçekleştirdi. İlk düz piyanoyu, 1789' da İrlandalı William Southwell yaptı. Sebastian Erard 1822'de piyano yapım tekniğini geniş ölçüde etkileyen bir yenilik getirdi (ikili itme dilleri). Henri Pape, çapraz tel ve keçeli çekici buldu. James Thom , ekleme demir çatıyı kurdu.
Bu çalgı, büyük bestecilerin en yakını olmuştur, dolayısıyla bu çalgı için verilen bestelerin sayısı ciltler tutar. "Piyanistler, diğer çalgıları çalanlara nazaran, çıkaracakları sesleri piyano üzerinde hazır bulurlar" gerekçesiyle, küçük yaştan (altı-on) başlayarak, öğrenebilecek çalgılardan birisidir.
Ünlü Piyanist Sigismund Thalberg: "Çalarken, sesleri uzatmayı, iyi bir ses çıkarmayı ve ses çıkarırken gerekli olan değişiklikleri yapabilmek için, zorunlu olan ilk şartlardan biri her türlü sertlikten uzak bulunmaktır. Kolda, elde ve parmaklarda yetenekli bir şarkıcının sesinde sahip olduğu incelik ve bükülmeler bulunmalıdır" diyor ve şöyle devam ediyor: "İhmal edemeyeceğimiz bir konu varsa, o da , çalarken vücudun hareketlerinde büyük bir ölçü olmasının; kolları, elleri büyük bir sükunetle yönetmenin, piyanoya çok yüksekten vurmamanın, kendi kendini dinleyebilmenin ve hüküm verebilmenin gerekliliğidir. Genellikle, parmaklarla fazla çalışılmakta, fakat kafa ile yeter derecede çalışılmamaktadır."
Piyano pedallarının kullanılması hakkında, Antoine Marmontel şöyle diyor : "Pedalları kullanmasına izin verilen öğrencilerin büyük bir kısmı onları usülleri saymak için kullanırlar veya ayaklarını pedalın üzerine basarlar ve bir daha çekmezler. Şüphesiz ki, her ikisi de kusur sayılan bu alışkanlıklara sahip olmamak gerekir.

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:25
Only the registered members can see the link
Piyanonun İç Görüntüsü

Piyanonun İç GörüntüsüAçıklama:Piyano, Klavsen'in gelişmişi, tuşlu bir çalgı.
lk Piyano 1700'lü yıllarda İtalya - Floransa'da Bartolomeo Cristofori' tarafından yapıldı. Cristofori'nin en büyük başarısı, piyano'nun temel mekanik sorunu olan, çekicin tellere vurması anında sesin çekicin etkisi ile sönümlenmemesi ve çekicin çok çabuk bir şekilde tellerden ayrılarak notanın yeniden çalınabimesi sorununa bir çözüm üretmesidir. Öldüğü 1731 yılına dek 20 civarında piyano üretti.
Fransız Marius'un bu çalgıya katkısı, tokmaklı klavseni bulmak oldu. Saksonyalı Silbermann ise, Schröter' in çekiç sistemini geliştirdi ve Bach'ın da değerli öğütlerinden yararlanarak, klavyenin tüm ses genişliğinde eşit bir ötüm elde etmeyi başardı. Augsburg' da org yapımcısı Johann Anderas Stein (1728-1792) Alman veya Viyana usülü denen mekanizmalı piyanolar meydana getirdi. 1789'da Stein, ayrıntıları belirtmek için kullanılmakta olan dizliklerin yerine pedal koydu. Andreas ve torunu Johann Baptist Streicher (1796-1871), piyanonun yapısını (Beethoven'in arzusu üzerine) daha sağlamlaştırdı ve ikinci bir otum kapağı ekleyerek daha dolgun bir ses sağladı. Piyano sanayinin gerçek kurucusu Alman Zumpe' dir, "kılavuzlu" denen mekanik piyanoyu gerçekleştirdi. İlk düz piyanoyu, 1789' da İrlandalı William Southwell yaptı. Sebastian Erard 1822'de piyano yapım tekniğini geniş ölçüde etkileyen bir yenilik getirdi (ikili itme dilleri). Henri Pape, çapraz tel ve keçeli çekici buldu. James Thom , ekleme demir çatıyı kurdu.
Bu çalgı, büyük bestecilerin en yakını olmuştur, dolayısıyla bu çalgı için verilen bestelerin sayısı ciltler tutar. "Piyanistler, diğer çalgıları çalanlara nazaran, çıkaracakları sesleri piyano üzerinde hazır bulurlar" gerekçesiyle, küçük yaştan (altı-on) başlayarak, öğrenebilecek çalgılardan birisidir.
Ünlü Piyanist Sigismund Thalberg: "Çalarken, sesleri uzatmayı, iyi bir ses çıkarmayı ve ses çıkarırken gerekli olan değişiklikleri yapabilmek için, zorunlu olan ilk şartlardan biri her türlü sertlikten uzak bulunmaktır. Kolda, elde ve parmaklarda yetenekli bir şarkıcının sesinde sahip olduğu incelik ve bükülmeler bulunmalıdır" diyor ve şöyle devam ediyor: "İhmal edemeyeceğimiz bir konu varsa, o da , çalarken vücudun hareketlerinde büyük bir ölçü olmasının; kolları, elleri büyük bir sükunetle yönetmenin, piyanoya çok yüksekten vurmamanın, kendi kendini dinleyebilmenin ve hüküm verebilmenin gerekliliğidir. Genellikle, parmaklarla fazla çalışılmakta, fakat kafa ile yeter derecede çalışılmamaktadır."
Piyano pedallarının kullanılması hakkında, Antoine Marmontel şöyle diyor : "Pedalları kullanmasına izin verilen öğrencilerin büyük bir kısmı onları usülleri saymak için kullanırlar veya ayaklarını pedalın üzerine basarlar ve bir daha çekmezler. Şüphesiz ki, her ikisi de kusur sayılan bu alışkanlıklara sahip olmamak gerekir.

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:26
Only the registered members can see the link
Bağlama Resimleri

Bağlama ResimleriAçıklama:Bağlama, Türk Halk Müziğinde yaygın telli bir sazdır. Yörelere ve boyutlarına göre değişik isimlerle tanınır; kopuz, cura, saz, çöğür, dombra, ikitelli, tanbura v.b. Kullanılan tekniğe göre mızrap veya parmaklar ile çalınır. Parmaklarla çalma tekniğine şelpe ve dövme denir. Genellikle altta iki çelik ile bir sırma bam, ortada iki çelik ve üstte bir çelik ile bir sırma bam teli olmak üzere toplam 7 tellidir.

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:27
Only the registered members can see the link

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:27
Only the registered members can see the link

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:28
Only the registered members can see the link

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:29
Only the registered members can see the link

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:30
Only the registered members can see the link
Zurna Resimleri

Zurna ResimleriAçıklama:Zurna, Turkiyenin her yaninda kullanilan, tahta, metal ve kamis kullanarak yapilan, yuksek sesli, bu yuzden buyuk davul ile birlikte calinan, gene bu yuzden acik havada kullanima uygun, nefesli saz cesididir.

Turkiye disinda Fastan Cine kadar uzanan iklim kusagindaki her ulkede kullanildigi da bilinmektedir.

Zurnanin boy ve sekil olarak cok cesitleri vardir. Zurnadan zurnaya kucuk degisikliklerle ayni olan izellikleri:

* Buyuk parcasinin sert bir agactan yapilmasi (dag erigi, ceviz, vs..)
* icinin acilarak sesi tam karsiya gonderecek sekilde olmasi (uzunlama kesiti parabola benzer)
* sesinin kucucuk bir kamis silindirin ezilerek daracik bir elips haline getirilmis dis deliginin acilma kapanma titremeleriyle cikmasi
* ic boru deliginin en kamisa yakin tarafinin once simsir sonrada metal parca ile dahada daralmasi.
* kamisin ozelliginden sesinin ancak yuksek basinc sonucu cikabilmesi
* Yuksek basincin geregi nefes cevirerek (ezgiyi kesmeden, sisirtilmis avurtlardaki havayi kullanirken burundan nefes alip devam ederek) calinmasi

Doğu Karadeniz folklorunda nadiren (Trabzon’da Akçaabat, Giresun ve Ordu’nun iç bölgelerinde) ancak mutlaka bas davul eşliğinde kullanılan, ahşap, yedi delikli nefesli bir sazdır.

Mehter takimlari ve bunun modern sekli bando mizika takimlarinin eskiden hukumdarlarin hukumdarlik isareti olarak fermanlarini zurna esliginde okutmalarindan gelistigi tahmin edilmektedir.

Etimoloji
Codex Cumanicus’ta suruna olarak kayıtlı olan enstruman (CCM fol. 45a) adının Farsça surna kelimesinden ödünç alındığı yaygın kanaattir: Farsça'da sur “festival” + nay “kamışlı”

Bununla birlikte Arapça sûr “boynuzdan yapılma büyük boru” ” + Farsça “kamış” ihtimali de gözden çıkarıl-mamalıdır. Eski İran dilinde “sur” kelimesi bir boynuz çeşidi olarak kayıtlı olup ikinci ihtimali güçlendirmektedir.

Anadolu’da düğünlerde, askere uğurlama törenlerinde, halk oyunlarında, seyirlik köy oyunlarında davulla birlikte kullanılmak-tadır. Anadolu’da şimşir, dişbudak, ıhlamur, kızılcık, ceviz ve ardıç ağacından imal edilen zurna büyüklük ve ses rengine göre kaba zurna, orta kaba zurna ve cura zurna (Zil Zurna) olmak üzere üç çeşittir.

Terminoloji
Zurnayı oluşturan parçalar Anadolu terminolojisinde yöresel farklılıklar göstermek-tedir:

Baş ve çatal bölümü
zaynak -Ankara, nazik -Abdallarda, ula -Uludağ, çatal -Çankırı, zinak -Diyarbakır, nezik -Gaziantep, fasla -Kırklareli, zaynak -Kürtçe

Boru kısmı
metef -Ankara, metem -Abdal-lar, çığırdan -Uludağ, demir -Çankırı, bülbülük -Diyarbakır, kanel -Kırklareli, metef -Kürtçe, lüle -Sivas

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:30
Only the registered members can see the link
Zurnalar

ZurnalarAçıklama:Zurna, Turkiyenin her yaninda kullanilan, tahta, metal ve kamis kullanarak yapilan, yuksek sesli, bu yuzden buyuk davul ile birlikte calinan, gene bu yuzden acik havada kullanima uygun, nefesli saz cesididir.

Turkiye disinda Fastan Cine kadar uzanan iklim kusagindaki her ulkede kullanildigi da bilinmektedir.

Zurnanin boy ve sekil olarak cok cesitleri vardir. Zurnadan zurnaya kucuk degisikliklerle ayni olan izellikleri:

* Buyuk parcasinin sert bir agactan yapilmasi (dag erigi, ceviz, vs..)
* icinin acilarak sesi tam karsiya gonderecek sekilde olmasi (uzunlama kesiti parabola benzer)
* sesinin kucucuk bir kamis silindirin ezilerek daracik bir elips haline getirilmis dis deliginin acilma kapanma titremeleriyle cikmasi
* ic boru deliginin en kamisa yakin tarafinin once simsir sonrada metal parca ile dahada daralmasi.
* kamisin ozelliginden sesinin ancak yuksek basinc sonucu cikabilmesi
* Yuksek basincin geregi nefes cevirerek (ezgiyi kesmeden, sisirtilmis avurtlardaki havayi kullanirken burundan nefes alip devam ederek) calinmasi

Doğu Karadeniz folklorunda nadiren (Trabzon’da Akçaabat, Giresun ve Ordu’nun iç bölgelerinde) ancak mutlaka bas davul eşliğinde kullanılan, ahşap, yedi delikli nefesli bir sazdır.

Mehter takimlari ve bunun modern sekli bando mizika takimlarinin eskiden hukumdarlarin hukumdarlik isareti olarak fermanlarini zurna esliginde okutmalarindan gelistigi tahmin edilmektedir.

Etimoloji
Codex Cumanicus’ta suruna olarak kayıtlı olan enstruman (CCM fol. 45a) adının Farsça surna kelimesinden ödünç alındığı yaygın kanaattir: Farsça'da sur “festival” + nay “kamışlı”

Bununla birlikte Arapça sûr “boynuzdan yapılma büyük boru” ” + Farsça “kamış” ihtimali de gözden çıkarıl-mamalıdır. Eski İran dilinde “sur” kelimesi bir boynuz çeşidi olarak kayıtlı olup ikinci ihtimali güçlendirmektedir.

Anadolu’da düğünlerde, askere uğurlama törenlerinde, halk oyunlarında, seyirlik köy oyunlarında davulla birlikte kullanılmak-tadır. Anadolu’da şimşir, dişbudak, ıhlamur, kızılcık, ceviz ve ardıç ağacından imal edilen zurna büyüklük ve ses rengine göre kaba zurna, orta kaba zurna ve cura zurna (Zil Zurna) olmak üzere üç çeşittir.

Terminoloji
Zurnayı oluşturan parçalar Anadolu terminolojisinde yöresel farklılıklar göstermek-tedir:

Baş ve çatal bölümü
zaynak -Ankara, nazik -Abdallarda, ula -Uludağ, çatal -Çankırı, zinak -Diyarbakır, nezik -Gaziantep, fasla -Kırklareli, zaynak -Kürtçe

Boru kısmı
metef -Ankara, metem -Abdal-lar, çığırdan -Uludağ, demir -Çankırı, bülbülük -Diyarbakır, kanel -Kırklareli, metef -Kürtçe, lüle -Sivas

sarıkanarya_41
05-05-2008, 12:31
Only the registered members can see the link
Kaval Resimleri

Kaval ResimleriAçıklama:Çoban çalgısı olarak bilinen kaval, yörede daha çok şimşir ağacından (nadiren livori, incir ve erik ağacından), altta 1 ve üstte 7 delikli olarak imal edilir. Dilli kaval ve dilsiz kaval olarak adlandırılan iki türü vardır. Dilli kavalın ucunda ses üretimini sağlayan bir düdük bulunur. Dilsiz kaval ise içi boş bir boru olup çalan kişi nefes teknikleriyle istenen sesi cıkarır. Kavalın kökeni hakkında değişik görüşler varsa da insanoğlunun en eski çalgılarından olduğu bilinmektedir. Ortadoğu ve orta asyada değişik formlarına rastlanır. Karadeniz bölgesinde diğer yörelerde sınırlı kullanımına rağmen Trabzon’da Köprübaşı ve Çaykara ilçeleri ve Hopa Kemalpaşa bölgesinde tek geleneksel müzik enstrumanı olarak horonlara eşlik çalgısıdır

Etimoloji:
Gazimihal, kaval kelimesinin kav kökünden türediğini ileri sürmüştür. Buna karşılık Yunanca “lahana, pırasa vs. sapı” anlamına gelen havlos (Χαυλος) veya avlos (Αυλος) “flüt, kaval” kelimelerinden türemesi daha yüksek bir ihtimaldir.

Tarihçe:
Bilinen en eski kaval Macaristan'da bir Türk çobanın mezarında bulunmuş olan turna kuşunun kemiklerinden yapılmış çifte kavaldır. Kaval ülkemizde çok çeşitli bölgelerde çalınır türkülere eşlik eder. Türkiye'de kaval denilince akla Sinan Çelik,Osman Aktaş gibi ustalar gelir. Kaval dünyaya bir Macar çalgısı olarak tanıtılmış olsada aslında kökeni Orta Asya'ya dayalıTürklerce çalınan bir nefesli çalgıdır.

Teknikler:
Dilsiz Kaval üflenme teknikleri açısından Ney'e benzer fakat ayrıldığı önemli farklılıklar vardır. Dilsiz kavaldan ses çıkarmak için dudaklar U harfi biçimine getirilir ve çeneye paralel tutlan kaval yüz ekseninden yaklaşık 45 derece sağ ya da sola saptırılarak ses çıkarılmaya çalışılınır. Dilli kavalda ses çıkartmak daha kolay olsada çalmak için horlatma denilen ve alt-üst çene kemiklerininde kullanıldığı zor bir yöntem uygulamak gerekir. Yapı olarak oldukça basit olan kaval nefese büyük özgürlük tanıdığı için çok değişik üfleme teknikleri geliştirilebir.