PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Hangi Vitamin Neden ve Ne Kadar Alınmalı



sarıkanarya_41
08-05-2008, 13:43
Hangi vitamin neden ne kadar alınmalı?

Harvard Tıp Fakültesi ve Amerikan Beslenme Bilimi Derneği araştırdı, Newsweek açıkladı. İşte 'Hangi rahatsızlıkta, hangi yaşta, hangi vitamin, ne kadar kullanılmalı?' sorularının yanıtları

Newsweek dergisi, son sayısının kapağını beslenme şeklinin sağlık üzerindeki etkilerine ayırdı. Harvard Tıp Fakültesi ve Amerikan Beslenme Bilimi Derneği'nin hazırladığı dosyada, vücudu sayısız hastalığa karşı koruyan vitaminlerin hangi besinlerde olduğu, ne dozda alınması gerektiği incelendi. İşte o sonuçlar:

B6 VİTAMİNİ
Neye yarar?: Damarlara zarar veren 'homocysteine' isimli kimyasalın seviyesini düşürür.
Dozu: 31-50 yaş: günde 1,3 mg 51+: Günde 1,5-1,7 mg
Kaynaklar: Baklagiller, et, balık, turunçgiller, muz, karpuz.

B12 VİTAMİNİ
Neye yarar?: Sinir hücrelerini korur. Hafızayı güçlendirir. Dozu: 31+: günde 2,4 mg. Kaynak besinler: Et ve süt gibi hayvansal ürünler, güçlendirilmiş tahıllar.

C VİTAMİNİ
Neye yarar?: Katarakt ile meme ve mide gibi bazı kanser türlerine yakalanma riskini azaltır. Dozu: 31+: 75-90 mg
Kaynak besinler: Turunçgiller, brokoli, dolmalık biber, lahana, çilek.

FOLİK ASİT
Neye yarar?: Hamilelikte alınırsa doğumdan gelen kusurları önler, kolon kanseri ve Alzheimer'a karşı koruyucudur. Dozu: 31+: Günde 400 mcg. Hamilelerde: 600 mcg. Kaynak besinler: Ekmek, makarna ve kahvaltılık gevrekler, baklagiller, ıspanak, brokoli ve portakal suyu.

A VİTAMİNİ
Bulgu ve endişeler: Görme yeteneğini korur, katarakt riskini azaltır. Ancak fazlası kemiklere zarar verebilir. Dozu: 31+: erkeklerde 3000 IU (uluslararası birim), kadınlarda 2333 IU Kaynaklar: Havuç, tatlı patates ve mango.

D VİTAMİNİ
Neye yarar?: Kalsiyumla birlikte alındığında kemik kırılmasına karşı korur. Yüksek dozda alındığında kolon, meme ve yumurtalık kanserini önlemeye yardımcı olur.
Dozu: 31-50 yaş: günde 200 IU 51-70 yaş: 400 IU Kaynak besinler: Süt ve tahıl, balık ve margarin.

E VİTAMİNİ
Neye yarar?: Hücrelere zarar veren molekülleri etkisiz hale getirir. Prostat kanserine ve Alzheimer'a karşı korur. Dozu: 31+: Doğal kaynaklardan 22 IU veya 33 IU sentetik E vitamini.
Kaynak besinler: Yeşil yapraklı sebzeler, kabuklu yemişler, bitkisel yağlar ile tahıllar.

K VİTAMİNİ
Neye yarar?: Kan pıhtılaşması için gereklidir, kemikleri korur. Dozu: 31+: Günde 90-120 mcg (mikro gram).
Kaynak besinler: Yeşil yapraklı sebzeler, süt ve süt ürünleri, yumurta, tahıllar ve karaciğer.

KALSİYUM
Bulgu ve endişeler: Kemikler için çok önemlidir. Ancak bazı araştırmalar, çok yüksek dozda alınan kalsiyumla prostat kanseri arasında bağlantı olduğunu gösterdi. Dozu: 31-50 yaş: günde 1000 mg 51+: günde 1200 mg
Kaynak besinler: Süt, peynir, yoğurt, brokoli, lahana ve portakal suyu.

MAGNEZYUM
Neye yarar?: Kalbi korur ve kan basıncını düşürür. Dozu: 31+: Erkeklerde 420 mg, kadınlarda 320 mg.
Kaynak besinler: Yeşil yapraklı sebzeler, fıstık, ceviz, tam tahıllardan yapılan spagetti, tahıllar ve baklagiller.

POTASYUM
Neye yarar?: Hipertansiyon riskini azaltır, kemiklerin mineral yoğunluğunu artırır.
Dozu: 31+: günde 4700 mg Kaynak besinler: Kırmızı ve beyaz et, balık, süt, bamya, muz, domates, dolmalık biber ve portakal.

DEMİR
Neye yarar?: Kandaki oksijen akışını sağlar. Vejetaryenlerin ekstra demire ihtiyacı olabilir. Dozu: 31-50 yaş: Erkeklerde günde 8 mg, kadınlarda 18 mg. Kaynak besinler: Et, tahıllar, yumurta, kabak çekirdeği, kepek ve ıspanak.

SELENYUM
Neye yarar?: Bazı kanser türlerinden korur. Özellikle prostat kanseri riski taşıyan erkeklere faydalıdır. Dozu: 31+: Günde 55 mcg Kaynaklar: Deniz ürünleri ve karaciğer.
Vitaminler, vücutta metabolik gereksinimler için vazgeçilmez olan organik maddelerdir. Bir kısmının vücutta üretilebilmesine karşın, çoğu vücutta üretilemez. Bu nedenle dışarıdan, bazı yiyeceklerle alınmaları gerekir.
Temel olarak iki çeşit vitamin vardır: Yağda Eriyen Vitaminler ve Suda Eriyen Vitaminler .
Yağda eriyen vitaminler
A vitamini
D vitamini
E vitamini
K vitamini

Suda eriyen vitaminler

B1 vitamini
B2 vitamini
B3 vitamini
B5 vitamini
B6 vitamini
B8 vitamini
B9 vitamini
B12 vitamini
C vitamini
P vitamini

Sağlıklı yaşam için hangi besinler gereklidir?
Besinlerin dört ana öğesi olan proteinler, yağlar, karbonhidratlar ve yemek tuzu gibi makro besleyiciler saf olarak alındıklarında, yeterli miktarlarda vücuda girseler bile, sağlıklı durumun sürdürülmesini sağlayamazlar. Bunlarla birlikte vitaminlerin ve demir, çinko, bakır, iyod, krom, magnezyum, manganez, molibden, vanadyum, ve silisyum gibi esansiyel minerallerin de alınması gereklidir.
Vücudumuz için gerekli olan vitaminlerin tümünü besinlerden alabilir miyiz?
Evet. Karbonhidrat, protein ve yağ gibi ana besin öğelerini yeterli miktarda içeren besinlerle yapılan dengeli beslenme, bazı özel durumlar hariç vücudun günlük gereksinimine yetecek kadar vitamin sağlar. Ancak, günlük beslenmeniz sebzemeyve, hububat, süt ürünleri, et-yumurta gibi protein açısından zengin besinlerden herhangi birini içermiyor ya da az miktarda içeriyorsa, ihtiyacınız olan vitaminlerin tümünü besinlerden sağlanamayacağından vitamin takviyesi gerekir.
Besinler beklediğinde vitamin kaybına uğrarlar mı?
Besinler pişirme, saklama ve ısıtma sırasında vitamin kaybına uğrayabilirler. Besinler içindeki yağda çözünen vitaminler ısı hava ve ışıktan pek etkilenmezler. Tıamin (B1 vitamini), folik asid, pantotenik asid (B5 vitamini) ve özellikle askorbik asit (C vitamini) gibi suda çözünen vitaminler ise, besin maddelerinin kaynatma ve kızartılmaları sırasında kısmen parçalanırlar. Yemek suyunun atılması da, besinler içindeki suda-çözünen bir kısım vitaminlerin yitirilmesine neden olur.
Kadınlar, erkeklere oranla beslenme bozukluklarına daha mı duyarlıdırlar?
Kadınların çoğunun kalori gereksinimi ve aldıkları kalori miktarı, erkeklerden azdır. Bu nedenle, yeterli vitamin ve mineral alımını sağlayabilmek için, besinsel içeriği yoğun bir diyet uygulamaları gerekir. Kadınların kalsiyum ve demir gereksinimi erkeklerden fazladır. Gebelik, laktasyon ve oral kontraseptif kullanımı da vücudun vitamin dengesini bozar; vitamin eksikliği, bazı kadınların yakındığı premenstrüel şikayetlere de neden olabilir.
Gebe ve emziren kadınların hangi vitaminlere gereksinimi vardır?
Gebelik ya da süt verme süresince gerek anne gerekse fetus veya bebeğin, A, C, B1, B6, B12, folik asit vitaminlerinin yanı sıra, demir, kalsiyum gibi mineral gereksinimleri artar ve bu ihtiyacı karşılayabilmek için vitamin preparatlarına başvurmak gerekebilir.
Kalsiyumun vücut için önemi nedir?
Kalsiyum; doğumdan yaşlılığa kadar, kemik, diş ve tırnakların sağlıklı oluşumunu ve devamını sağlamanın yanında kemik kaybının önlenmesi için gereklidir. Yaş ilerledikçe kalsiyum emilimi azalır.
30 yaşın üzerinde kadınların vitamin + kalsiyum takviyesine neden ihtiyacı vardır?
Özellikle 30 yaşından sonra kadınlar daha fazla kalsiyum kaybetmeye başlarlar. Menapoz'la birlikte bu kayıp hızlanır ve osteoporoz belirtileri (kemiklerde zayıflama, ağrı) görülebilir. Kalsiyumun emilmesi ve vücut tarafından tam olarak kullanılabilmesi için D vitamini ve genel sağlığın korunmasında vitaminler önemlidir. Kadınlar, 30'lu yaşlardan sonra, süt ve süt ürünlerini daha çok tüketmeli, güneş ışığından daha fazla yararlanmalı ve egzersize önem vermelidirler.
Demirin insan vücudu için önemi nedir?
Kanın en önemli fonksiyonel komponentini oluşturan demir, dokuya oksijen taşınması ve böylece dokudaki oksidasyon olaylarının sürdürülmesi için gereklidir. Demir eksikliğine bağlı olarak kansızlık, yorgunluk ve çalışma kapasitesinde azalma görülür.
Kadınların erkeklerden daha fazla demire ihtiyacı var mıdır?
Erkeklerin demir ihtiyacı günde 10 mg, kadınların 15 mg'dır. Kadınlarda her ay adet (menstruasyon) dönemlerinde kan kaybı olduğundan, ayrıca gebelik ve emzirme dönemlerinde bebeğin demir ihtiyacını da anne karşıladığından demir gereksinimi artar. Buna karşın kadınların demir depolama kapasitesi düşük olduğundan demir takviyesine özellikle ihtiyaç duyarlar.
Adet öncesi gerginlik (Premenstrüel sendrom) belirtileri nedir?
Adet öncesi gerginlik olarak da bilinen premenstrüel sendrom (PMS) kadınlarda adetten 5 ile 11.gün önce başlayan belirtiler topluluğudur. Halsizlik, uyku bozuklukları, huzursuzluk, ağrı gibi birçok belirtisi bulunur.
Adet öncesi gerginlik (Premenstrüel sendrom) nasıl önlenir?
Bu tip şikayetleri önlemek için egzersiz yapmalı, özellikle bu dönemlerde beslenmeye özen gösterilmelidir. Çay, kahve, sigarayı kesip sebze, meyve yenmeli ve bol su içilmelidir. Ayrıca B6, E, C ve D vitamini, kalsiyum ve magneryum alımının bu şikayetleri azalttığı görülmüştür. Evening Primrose bitkisinin tohumlarından elde edilen yağın (EPO) kullanımı sonucu PMS (premenstrüel sendrom) belirtilerinde anlamlı düzelmeler (karın şişkinliği ve göğüslerdeki duyarlılıkta %95, huzursuzlukta %80 gibi) görülmüştür.
Vitamin hapları günün hangi saatinde alınır? Belli saatlerde almanın önemi var mıdır?
Vitamin hapları günün herhangi bir saatinde alınabilir. Ancak, diş fırçalamak gibi her gün düzenli olarak aynı saatte yapılan bir iş olarak görülmesinin, ilacı almayı hatırlama açısından yararı vardır.
Vitamin hapları uzun süre kullanılabilir mi?
Evet. Özellikle Avrupa Gıda Konseyi tarafından kabul edilen RDA değerlerine (önerilen günlük alım miktarı) uygun vitamin ve mineral haplarını sağlığınızı korumak için alabilirsiniz. Ancak hapların A ve D vitamin içeriğinin çok yüksek olmamasına dikkat edilmelidir. A vitamininin 5000 ünite, D vitamininin 500 ünite düzeyinin üstünde ve sürekli kullanımı zararlı olabilir.
İklim ve coğrafi bölge vitamin gereksinimini etkiler mi?
İklim ve coğrafi bölge koşullarına göre D vitaminine olan gereksinim değişebilir. Güneşli bir çevrede, açık havada yaşıyanlarda ciltte yeterli derecede vitamin sentez edildiği için bu vitamine gereksinim azalır. D vitamininin en önemli kaynağı cilttir. Kuzey ülkeleri ve derin vadi içlerindeki yerleşme yerleri gibi az güneşli yerlerde yaşayanlarda veya mesleki nedenlerle gündüz vaktini kapalı yerlerde geçirenlerde D vitamini gereksinimi artar. Güneşli ortamda yaşadığı. halde geleneksel nedenlerle fazla örtünen kadınlarda da aynı durum sözkonusu olabilir.

sarıkanarya_41
08-05-2008, 13:43
Etin yararları
Besin değeri yüksek bir gıda maddesidir. 100 gram ette 15 ila 20 gram protein bulunur. Etin içinde ayrıca fosfor, demir ye bakır gibi madensel tuzlar, A, D vitaminleri ve B vitamini bileşikleri vardır. Özellikle karaciğer demir ve bakır mineralleri, A ve D vitaminleri yönünden daha zengindir.
Et kan yapar ve kansızlığı önler. Bedeni canlı ve güçlü kılar. Zihinsel gelişmeyi sağlar. Şişmanlığı önler. Bu özellikleriyle et soframızın baş tacı olmuştur. Beslenmede etle ilgili şu özelliklerin de bilinmesi gerekir:

• Dana, piliç ve tavşan etinin, karaciğer ve beyinin sindirimi kolaydır. Bunlara hafif etler adı verilir.
• Koyun etine ve sığır etinin bazı parçalarına yarı hafif ya da yarı yağlı etler denir. Bunların sindirimi beyaz etin (hafif etin-yağsız etin) sindiriminden biraz daha zordur.
• Kaz ve ördek etine, koyunun ve sığırın yağlı kısımlarına ağır et ismi verilir. Adından da anlaşıldığı üzere bunların sindirimi daha zordur. En ağır et domuz etidir. Zengin gelişmiş ülkelerde hastalıkların pek çoğuna yağlı domuz eti neden oluyor.
• Et tüketiminde ölçüyü kaçırmamak gerekir. Gut, damar sertliği, kalp hastalıkları, sinir bozukluğu ve sindirim rahatsızlıklarının kaynağında aşın et tüketimi vardır.

sarıkanarya_41
08-05-2008, 13:44
Yumurta ne kadar yararlıdır ?
Yumurta mükemmel bir gıda olup güzel yiyecektir. Yumurta yüksek değerde protein ihtiva ettiği için yemeklerde kullanılabilir. Yumurtada 10 temel aminoasit mevcuttur. Yumurta, ayrıca A, D, E vitaminleri, thiamin, niacin, riboflavin, demir ve fosfordan oluşan 11 temel gıdayı temin eder. Yemeklerinize koyacağınız birkaç yumurta (60-90 gr) balık veya beyaz et yerine geçebilir.


Yumurta nasıl korunur ?
Yumurta çabuk bozulan gıdalardan olduğu için buzdolabında karton ambalajıyla muhafaza edilmelidir. Yumurta; oda sıcaklığında 7 gün, buzdolabında 1 ay süreyle sağlıklı olarak muhafaza edilebilir.
Yumurta sarısındaki renk farklılığının sebebi nedir?
Yumurta sarısının koyuluğu tavuğun yemine göre değişebilir ve yumurtanın besleyiciliği veya kalitesi üzerinde herhangi bir etkisi yoktur. Tavuk yeminde önerilen miktarından daha fazla buğday bulunursa yumurta sarısı açık, mısır bulunursa koyu olabilmektedir.
Only the registered members can see the link yumurtalar beyazlara göre daha besleyici midir?
Hayır. Yumurtanın kabuk rengi tavuğun cinsiyle alakalıdır. Kahverengi ve beyaz yumurtalar besleyicilik yönünden aynıdır.
Pişmiş yumurta ne kadar saklanabilir?
Kabuğun kırılmasından sonra 7-9 gün buzdolabında saklanabilir.

Kaç çeşit yumurta vardır ?
1- Klavuz : 42 - 48 gr ağırlığındaki yumurtalardır.
2- Piliç : 48 - 53 gr ağırlığındaki yumurtalardır.
3- Yarka : 53 - 58 gr ağırlığındaki yumurtalardır.
Klavuz, piliç ve yarka yumurtaları 24. hafta evresine kadar olan tavuklardan elde edilir.
4- Yeni Ana : 58 - 62 gr ağırlığındaki yumurtalardır.
5- Eski Ana : 62 - 67 gr ağırlığındaki yumurtalardır.
Yeni ana ve eski ana yumurtaları 24. hafta ve 34. hafta arası evrede tavuklardan elde edilir.
6- Duble : 67 gr ve üstü ağırlığındaki yumurtalardır.
Duble yumurta 34.hafta ve daha ileri evresinde olan tavuklardan elde edilir
Yumurta dondurularak saklanabilir mi?
Çiğ yumurta 18°C' de 1 yıl süreyle saklanabilir. Yumurtanın sadece sarı kısmının veya tümünün donması için bir kaseye kırınız. Hava kabarcıkları oluşmayacak şekilde yavaşça karıştırınız.
Yumurta sarısında topaklanmayı önlemek için yumurtaya aşağıda belirtilen miktarlarda tuz veya şeker ekleyiniz.
• her 1 fincan (250 mL) yumurta için 2 mL tuz
• her 1 fincan (250 mL) yumurta için 15 mL şeker
Yumurtanın dondurulduğu kap biraz geniş olmalıdır. Donmuş yumurta nispeten az yer kaplar, eridiğinde yeniden genişler Pişmiş yumurtanın dondurulması tavsiye edilmez. Kolay stok için yumurtaları küp şeklinde kaplarda dondurunuz ve plastik kaplara alınız
Pişmiş yumurtanın dondurulması tavsiye edilmez. Yumurtanın beyaz kısmı kauçuk şeklinde kalabilir
YUMURTA YEMEKLERİ İPUÇLARI
• Mikrodalga yemekleri için kaliteli kaplar seçiniz. Yuvarlak kaplar yumurta için en ideal kaplardır.
• Yumurtayı orta ısıda pişiriniz. Yumurtayı yüksek ateşte pişirmek veya düşük ısıda uzun zaman pişirmek, yumurtanın sertleşmesine sebep olur.
• Yumurtalar gözenekli yapıya sahiptirler ve buzdolabında ağır kokan yemeklerden uzakta tutulmalıdırlar. Karton kutuları onları bu tür kokulardan korumak için ideal bir araçtır.
• Yumurtayı kırıp suda veya yağda pişirmek için mümkün olduğunca en tazesini kullanın

sarıkanarya_41
08-05-2008, 13:45
YUMURTANIN BESİN DEĞERİ TABLOSU



BESİN ELEMENTİBÜTÜNBEYAZSARIEnerji (kkal)751759Protein (g)6,253,522,78Toplam yağ (g)5,0105,12Toplam karbonhidtrat (g)0,60,30,3Yağ asitleri (g)4,3304,33Doymuş yağlar (g)1,5501,55Tekli doymamış yağlar (g)1,9101,91Çoklu doymamış yağlar (g)0,6800,68Kolesterol (mg)2130213Tiamin (mg)0,0310,0020,028Riboflavin (mg)0,2540,1510,103Niasin (mg)0,0360,0310,005B6vitamini (mg)0,0700,0010,0069Folat (mcg)23,51,022,5Vitamin B12 (mcg)0,500,070,43Vitamin A (IU)317,50317Vitamin E (mg)0,7000,70Vitamin D (IU)24,5024,5Kolin (mg)215,10,42214,6Biotin (mcg)9,982,347,58Kalsiyum, Ca (mg)25223Demir, Fe (mg)0,720,010,59Magnezyum, Mg (mg)541Bakır, Cu (mg)0,0070,0020,004İyot, I (mg)0,0240,0010,0022Çinko, Zn (mg)0,5500,52Sodyum, Na (mg)63557Manganez, Mn (mg)0,0120,0010,0012

sarıkanarya_41
08-05-2008, 13:45
Bunları Biliyor musunuz?

Only the registered members can see the link; Yumurta kabuğunun yüzeyinde 17.000 adet küçük delik (por) bulunur.
• Buzdolabında bir hafta bekletilmiş yumurta, oda ısısında bir gün bekletilmiş yumurtadan daha tazedir.
• Yumurta uzun süre bekletilirse su ve karbordioksit kaybı nedeniyle ağırlığı azalır.
• Yumurta %10 tuzlu suya (yarım litre suya 60 gr tuz) atılacak olursa taze yumurta dibe çökerken, bayat yumurta yüzeyde kalır.
• Yumurtanın tazeliği en iyi kırıldığında anlaşılır. Taze yumurta kırıldığında yumurta akı ve sarısı tamamıyla yayılmaz ve birbirne karışmaz. Yumurta sarısı yüksek görünümdedir.
• Yumurta hazırladığımız yiyeceklerin besleyici değerini arttırmada kullanabiliriz.
• Sebzelerin protein miktarı düşüktür. Bu nedenle sebzelere yumurta kırılması protein, vitamin ve mineral açısından dengeli karışımların oluşmasını sağlar.
• Yumurta tahıl grubundaki besinler ile tüketildiğinde (örneğin; makarnaya kırılırsa, böreklerde kullanılırsa vb.) protein kalitesini arttırmış oluruz.
• Yumurta mutfağın çimento harcı gibidir. Yumurtayı birçok besini hazırlamada yardımcı olarak kullanabiliriz.
• Yumurta akı proteinlerinin fom oluşturucu ve bu yolla kabarmayı sağlayıcı özelliği vardır. Bu nedenle kek hazırlamada doğal kabartacı olarak tercih edilmektedir.
• Yumurta proteinleri ıs ile katılaştığı için sütlü tatlılarda ve çorbalarda koyulaştırıcı ve kıvam sağlayıcı olarak kullanılır.
• Katı pişirilmiş yumurta ile salataların (piyaz, patates salatası vb) süslemesi yapılabilmektedir.

• Yumurta, pasta ve keklerin renklendirilmesini sağlar. Bunlara Dikkat Ediyor musunuz?

• Yumurta satın alınırken; marketlerde soğuk ortamda muhafaza ediliyor olmasınadikkat edilmelidir.
• Yumurtanın kabuğu temiz, düzgün görünüşlü, yeterli kalınlıkta ve az pürüzlü olmalıdır. Çatlak ve kırık yumurtalar satın alınmamalıdır. Bu yumurtalar tazeliğini daha çabuk kaybedip, bozulur. Mikroorganizmaların üremezi için uygun bir ortam oluşturulurlar.
• Ev şartlarında yumurta buzdolabında (0-5oC), çabuk bozulmasını önlemek için alınan orijinal karton kutusu içerisinde, yıkanmadan saklanmalıdır. Yıkandığı takdirde doğal koruyucu tabakasını kaybeder. Bu nedenle yumurta kullanılacağı zaman yıkanmalıdır.
• Yumurta buzdolabında; peynir, soğan, balık gibi güçlü kokusu olan besinlerin yakınında saklanmamalıdır. Çünkü yumurtanın kabuğu gözeneklidir ve yumurta güçlü kokuları emebilmektedir.
• Yumurtaların, iyi kaliteli olma özelliğini kaybetmeden 4-5 hafta içerisinden itibaren 3-4 hafta içerisinde tüketilmesi gerekir.

sarıkanarya_41
08-05-2008, 13:46
Yumurta Pişirirken

Yumurtalı yemekler hazırlanmadan önce ve sonra ellerin, kullanılacak kapların araçların yıkanması gereklidir.

Only the registered members can see the linkÇiğ yumurtalar temiz kaplara kırılmalıdır.
Kullanılacak miktar kadar yumurta buzdolabından dışarıya çıkartılmalıdır.
Yumurta içeren ve yumurtadan zengin yiyecekler hazırlanması sürelerinin haricinde iki saatten fazla buzdolabının dışında tutulmamalıdır.
Yumurta kabuklu olarak pişirildiğinde 4 dakikada beyazı, 12 dakikada tamı katılaşır.
Yumurta içeren bütün tarifelere piirilme işlemi uygulanmalıdır. Çiğ yumurtaın hem sindirimi güçtür hem de mikroorganizmaların bulaşma riski vardır. Salmonella enfeksiyonları en çok rastlanılanıdır.
Çiğ yumurtanın beyazındaki avidin, sarısında bulunan B grubu vitaminlerden biyotini bağlayarak kullanılmasını engeller. Pişirme ile bu olumsuz etki önlenir.
Yumurtanın pişirilme süresinin iyi ayarlanması gereklidir. Örneğin; yumurtayı haşlaşa süresi uzarsa ve yumurta bayatsa sarıdaki demir, beyazdaki sülfür ile birleşerek yumurta sarısının etrafında yeşil bir halka oluşur (Demir sülfür halkası).
Uzun süre pişirilen yumurtaların sindirimi güçleşir ve uygulanan pişirme yöntemine göre B grubu vitaminlerde kayıplar oluşur. Kayıpları önlemek için yumurtayı yağa kırma yerine, diğer yöntemler ile pişirme tercih edilmelidir.
Yumurta beyazı ve sarısındaki besin ögelerinin tür ve miktarı farklılık göstermektedir.
Only the registered members can see the link
Yumurta, yumuşak ve lezzetli olması nedeniyle kolay çiğnenebilir ve sindirilebilir özelliğe sahiptir. Ayrıca hazırlanması da kolaydır.

sarıkanarya_41
08-05-2008, 13:46
YUMURTA ÇEŞİTLERİ


Only the registered members can see the link Klavuz : 42 - 48 gr ağırlığındaki yumurtalardır.
2- Piliç : 48 - 53 gr ağırlığındaki yumurtalardır.
3- Yarka : 53 - 58 gr ağırlığındaki yumurtalardır.
Klavuz, piliç ve yarka yumurtaları 24. hafta evresine kadar olan tavuklardan elde edilir.
4- Yeni Ana : 58 - 62 gr ağırlığındaki yumurtalardır.
5- Eski Ana : 62 - 67 gr ağırlığındaki yumurtalardır.
Yeni ana ve eski ana yumurtaları 24. hafta ve 34. hafta arası evrede tavuklardan elde edilir.
6- Duble : 67 gr ve üstü ağırlığındaki yumurtalardır.

sarıkanarya_41
08-05-2008, 13:47
Only the registered members can see the link civcivin gelişmesi için bütün besin öğelerini içeren yumurta, örnek protein kaynağıdır. Bu da büyümekte olan bir organizma için önemli bir özelliktir. Yumurta proteini, amino asitlerin hepsini yeterli oranda içeren ve kolay sindirilen ve %100 vücut proteinlerine dönüşebilen "üstün kaliteli" proteindir. Bir adet yumurtada 6 gram kadar protein, 5.5 gram kadar yağ ve çok az karbonhidrat vardır. Ayrıca A vitamini ve bazı B vitaminIerinden de zengindir. Yumurtanın sarısı akına oranla daha fazla yağ, protein ve demir içermektedir ve iyi bir çinko kaynağıdır.
Yumurta sarısı yüksek kolesterol içermesine karşın yağı doymamış olduğundan kolesterolü yükseltici etkisi kırmızı etten daha düşüktür. Yumurta ülkemizdeki en ucuz iyi kaliteli protein kaynağıdır.
Altı aylık olana kadar sadece anne sütü ile beslenmiş bir bebeğe yoğurt, meyve suyu, sebze çorbasının ardından ek besin yumurta sarısı verilmeye başlanır. 1 çay kaşığı kadar(1/4 yumurta sarısı), iyi haşlanmış yumurta sarısı çorbalarının ya da sütünün içine katılarak verilir ve 3 günde bir miktarı arttırılabilir. Dolayısıyla bebek 15 gün sonra tam yumurta sarısı alır. Daha sonra yumurta, beyazı ile verilmeye başlanır. Yine yumurta beyazı da ¼ tam yumurtanın beyazı olarak sarısıyla beraber verilmeye ve 3 günde bir miktarı arttırılır. Sekiz aydan sonra bebek gün aşırı 1 adet yumurta yemelidir. Yumurta verildiği ilk günden itibaren bebek alerji yönünden izlenmelidir.
Bebeğe verilen yumurta taze olmalı ve iyi pişirilmelidir. Pişirme ile yumurtanın sindirimi kolaylaşır. Çiğ yumurta B vitaminlerinden biotinin vücut tarafından kullanılmasına engel olduğundan zararlıdır. Sarısının katılaşıncaya kadar pişmesi mikrobiyolojik açıdan da önem taşımaktadır. İyi pişmemiş yumurtadan salmonella gibi mikroorganizmalar insana geçebilmektedir. Ancak, uzun süre pişirildiğinde de lezzeti azalmakta ve sarısının etrafında oluşan yeşil halka kötü görünmesine ve kötü kokmasına daha da önemlisi besin değerinin azalmasına neden olmaktadır.
Bunları önlemek için, bebeğin tüketeceği yumurta yıkanır, hafif buharlaşmaya başlayan ancak kaynamayan suda, 8-10 dakika kaynatılır ve derhal soğuk suya tutularak soğutulur.
Yumurta, bebeklere süt, çorba gibi yiyeceklerle karıştırılarak ya da omlet yapılarak ve ıspanak, kabak, domates, patates gibi sebzelerle pişirilerek de çocuğa yedirilebilir. Bunun için önce sebzeler yıkanır, doğranır ve pişirilir. Pişmesine yakın içine yumurta kırılır. Yumurta, çökelek ya da peynirle karıştırılarak pişmiş makarnaya eklenir. Böylece besleyici değeri yüksek ve görece ucuz yemekler elde edilir.
Etler de biyolojik değeri yüksek, iyi kaliteli protein kaynağıdırlar. Ayrıca yumurta gibi B grubu vitaminler, vücuda iyi kullanılabilen demir ile çinkodan zengindirler, aynı zamanda bir enerji kaynağıdırlar. Ülkemizde genellikle koyun, sığır, kümes hayvanlarının etleri ve balık tüketilmekte ve sucuk, pastırma, salam gibi et ürünleri de yapılmaktadır.
Bu gruptan bebeğin 7 aylık olduğunda aldığı ilk ek besin tavuk etidir. Haşlanmış tavuk eti, çorbaların içine katılarak ya da ekmek, pilav ve makarna ile birlikte bebeğe yedirilir.
Bebeğe et, kıyma şeklinde verilir. Kıyma hafif ateşte kendi verdiği suyu çekene kadar pişirilip(kavrulmaz) çorbaların ya da yemeklerin içine konarak ya da ızgara köfte yapılarak bebeğe yedirilir. Bebeğe köfte hazırlanırken; yağsız iri çekilmiş dana kıyması, ıslatılmış çok az ekmek içi ve yıkanmış, ince doğranmış çok az maydanoz ile yoğrulur, ısıtılmış fırında ya da tavada pişirilir. Ekmek yerine haşlanmış pirinç konularak sulu köfte olarak da pişirilebilir. Bebek için etli sebze yemeği hazırlarken; ıspanak, kabak, domates, patates, biber ve semizotu gibi bir sebze yıkanır ve tencereye doğranır. Bir köfte kadar kıyma, 1 yemek kaşığı pirinç, mercimek ya da bulgur ile 1 tatlı kaşığı sıvı yağ ve az su konulup pişirilir. Sebzenin türüne göre dolma ya da kıymalı sebze yemeği olarak yedirilir. Bebeğe verilen bu besinlerin hiçbirisine tuz konulmaz. Bebek bir yaşına geldikten sonra yemekleri iyotlu tuz kullanılarak pişirilir.
Bebeğe verilmesi gereken önemli bir besin de balıktır. Balık ve diğer su ürünleri “elzem yağ asitleri” olarak bilinen linoleik ve linolenik asitlerden zengindir. Bu yağ asitlerinin diyette yer alması koroner kalp hastalığının önlenmesi, beyin ve retinanın gelişimi ve sağlığı için gereklidir. On bir aylık olan bebek haftada bir kez taze balık tüketmeye başlar
Bebeklere verilecek balık, ızgara ya da buğulama olarak ve kılçıkları ayıklanarak yedirilir. Bebeklere verilecek tek sakatat karaciğerdir. Karaciğer suda, hafif sıcaklıkta pişirilip, ezilerek verilir. Beyin, börek ve yürek gibi sakatatlar bebeğe yedirilmez.
Kırmızı et veya kümes hayvanlarının etlerinden yapılan ve katkı maddesi içeren pastırma, sucuk, salam ve sosis bebek ve çocuk beslenmesinde hiçbir şekilde yer almaması gereken besinlerdir. Ayrıca acılı, baharatlı, tuzlu, çiğ veya iyi pişmemiş ve mangalda pişmiş et yemekleri ve köfteler bebek ve çocuklara yedirilmemesi gereken besinlerdir.

sarıkanarya_41
08-05-2008, 13:47
Yumurtanın ürünleri ve ilgili terimler

<LI type=a>Only the registered members can see the link sadece evcil tavuktan elde edilen kabuklu yumurtayı, <LI type=a>Kuluçkalık yumurta; civciv üretimi amacı ile horozlu sürülerden elde edilen kabuklu yumurtayı, <LI type=a>Yumurta kabuğu; yumurta içeriğini dıştan çevreleyen, dıştan içe doğru kutikula, kalsiyum tabakası ve kabuk altı çift zarlı yumurta membranından oluşmuş yapıyı, <LI type=a>Yumurta akı; yumurta kabuğu ve yumurta sarısı arasında bulunan saydam maddeyi, <LI type=a>Yumurta sarısı; yumurtanın ortasında, vitelin membranı ile çevrilmiş yumurtanın sarı renkli maddesini, <LI type=a>Çatlak yumurta; yumurta kabuğunun sert kısmının hasar gördüğü, ancak yumurta kabuğu altı membranının bütünlüğünün kaybolmadığı ve oluşan hasarın çıplak gözle görülebildiği yumurtayı, <LI type=a>Kırık yumurta; yumurta kabuğunun bütünlüğünün kaybolduğu yumurtayı, <LI type=a>Yabancı madde; doğal olarak yumurtanın yapısında yer almayan iç ve dış orijinli, organik ve inorganik maddeleri; yumurta içinde bulunabilecek kan lekeleri, kanlı oluşumlar, et benekleri ve embriyonal oluşumları, <LI type=a>Kirli yumurta; kabuk yüzeyinde, kabuğun toplam yüzeyinin 1/8’inden fazla kabuk harici madde ve leke içeren yumurtayı, <LI type=a>Hafif kirli yumurta; gaita, kümes içeriği, çamur, kan lekesi gibi kabuk harici madde ve yumurta içeriği kabuğun toplam yüzeyinin 1/8’ini ve bulundukları noktada ise toplam yüzeyin 1/16’sını geçmeyen yumurtayı, <LI type=a>Temiz yumurta; kabuk yüzeyinde hiçbir yabancı madde ve leke içermeyen yumurtayı, <LI type=a>Yumurta ürünleri; kabuğundan ayrılmış tüm yumurta, yumurta sarısı, yumurta akı veya karışımlarından elde edilen, diğer gıda ve/veya katkı maddeleri ile de kombine edilebilen; sıvı, konsantre, kurutulmuş, kristalize veya koagülasyon işlemine tabii tutulmuş ürünleri,
Pastörizasyon; yumurtadaki patojen mikroorganizmaların vejetatif formlarının tamamını, diğer mikroorganizmaların büyük bir kısmını öldürmek amacıyla yapılan, yumurta veya yumurta ürünlerinin raf ömrünü uzatan, en az 63° C’da 30 dakika, 72° C’da 15 saniye veya 100° C’ın altındaki sıcaklıkta uygun zaman kombinasyonu ile gerçekleştirilen ısıl işlemi,ifade eder.

TARIM VE KOYİŞLERİ BAKANLIĞI, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü

sarıkanarya_41
08-05-2008, 13:47
Yumurta Kolesterol Artırır mı?

Only the registered members can see the link yumurta sarısında 213 mg kolesterol bulunur. Yumurta beyazında, kolesterol ve yağ yoktur.
Yumurta yüksek kolesterol içeriğine sahip besinimiz olması nedeniyle yıllarca kötü bir ün kazanmıştır. Besinlerdeki yüksek kolesterolün, kan kolesterolünde direkt artışa neden olduğ udüşünülmüş ve bu nedenle yumurta tüm diyetlerden uzak tutulmuş ve korkak tüketilmiştir.
Gerçekte kan kolesterolünün büyük bir kısmı vücut tarafından yapılır.
Kolesterol; insanlar ve tüm hayvanlarda vücutta sentezlenen yağ benzeri bir maddedir. Sinir liflerinin yalıtımı, hücre duvarının bütünlüğünün sağlanması, D vitamini sentezi, çeşitli hormonların ve sindirim salgılarının oluşumu için gereklidir
Kan kolesterol seviyesinin düzenlenmesinde; genetik, yaşam biçimi ve beslenme şeklinin önemli kriterler olduğu yapılan bilimsel çalışma sonuçları ile ortaya konulmuştur.
Doymuş yağların, kan kolesterol düzeyine etkisi yüksek kolesterollü diyetten dahafazladır.
Beslenmemizde kolesterolden çok, toplam yağ miktarı ve doymuş yağ asitleri oranına dikkat etmemiz gereklidir. Düşük yağlı diyet tüketen sağlıklı bireylerde her gün bir yumurta tüketiminin sakıncası yoktur.
Eğer kişide kolesterol metabolizması bozukluğu yoksa yeterli ve dengeli olarak tüm besin gruplarını tüketiyorsa ideal vücut ağırlığı koruyorsa, fiziksel olarak aktif ise ve sigara kullanmıyorsa, yumurtanın yüksek kolesterol içeriğinden dolayı endişe duyulmasına gerek yoktur.
Sağlığımız için gerekli olan protein, vitamin ve mineral bu kabuğun içerisinde...

sarıkanarya_41
08-05-2008, 13:50
Uzmanlar, en az haftada bir kez balık yemenin kalp hastalıkları ve yüksek tansiyonu önlediğini bildirdiler. Danimarkalı uzmanlar yaptıkları açıklamalarda, özellikle somon ve uskumruda bulunan omega-3 yağının, kalp damarlarındaki bir protein türü seviyesini düşürdüğünü ifade ettiler. Bu durum damarlarda yağ oluşmasını engelleyerek kalp hastalıklarına yakalanma oranını düşürüyor.
Uzmanlar, kolesterol oranının koroner habercisi olduğunu kaydettiler. İyi kolesterol oranının normal veya yüksek olmasına rağmen, hepatic lipase (HL) adlı enzimin düşük aktivitede bulunmasının, koroner kalp hastalıkları riskini artırdığı saptandı. HL aktivetisinin düşük olduğu insanlarda, HL aktivitesi yüksek bulunan insanlara göre yüzde 50 daha fazla koroner riski bulunduğu belirlendi. Yapılan araştırmalar, bu rahatsızlığın ilaçla tedavi edilebileceğini gösteriyor.

Felç Olmamak İçin Balık Yiyin!
Dünyada, kalp krizi ve kanserden sonra, ölümle sonuçlanan hastalıklar arasında üçüncü sırayı alan halk arasında inme diye tabir edilen felç sanılanın aksine her yaş grubunu etkiliyor. Yüksek tansiyon, diyabet, yanlış beslenme, sigara, alkol gibi faktörler, yıllar içerisinde beyindeki kan damarlarının iç duvarlarına saldırmaya başlıyor. Felcin çoğu kez beyin tıkanması ile meydana geldiğini bildiren Alman bilim adamı Prof. Gerhard Hamann, felcin çoğunun tıkanma sonucunda ortaya çıktığını belirterek, kadınların daha az risk taşıdığını kaydetti. Prof. Hamann, stresin de felcin bir tetikçisi olabileceğini belirterek, felçe karşı kişinin fazla hareket etmesi, meyve, sebze, balık yenmesini öneriyor.
Balık Yağı Kanser Hücresini Öldürüyor!
Kanser hücrelerinin Omega 3 yağ asidine karşı koyamayarak öldükleri açıklandı. Oslo Üniversitesi'nde yapılan araştırmada, kanser hücrelerini besleyen maddelere balık yağını karıştıran uzmanlar, bu uygulamanın kanser hücrelerini 'intihara zorladığını' belirledi. Bazı kanser türlerinin önlenmesinde ve tedavisinde Omega 3 yağ asidinin kullanılabileceği ifaede edildi. Balık yağının damar sertliğine karşı koruyucu olduğu da biliniyor. Dr. Hilde Heimli, kanser hücrelerinin nasıl geliştiğini ve çoğaldığını daha iyi anlamaya başladıklarını dile getirerek, elde ettikleri bilginin bazı kanser türlerinin önlenmesi ve tedavisinde kullanılabileceğini söyledi.
Kalbiniz için Balık Yağı Yiyin
Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre, balık yağının damar tıkanıklığını önlediği ortaya çıktı. 257 kişi üzerinde yapılan bu araştırmada omega-3 fatty asitlerin damarlarda oluşan tıkanıklıkların önlenmesinde %40’lık rol oynadığı gözlendi. By pass ile kan damarları tedavi edilen kişilerin balık yağı içmeleri veya balık yağı tableti almaları halinde kalp damarlarında tekrar tıkanma olma olasılığının düşük olduğunu belirten doktorlar, balık yağı içerisindeki maddenin zeytin yağında da bulunduğunu hatırlatarak, balık yağı kadar olmasa bile zeytinin de etkili olduğunu belirtti.

Balık Yemiyoruz!
Balık etinin son derece faydalı olduğuna dikkat çeken uzmanlar, tüketimin yetersiz olduğuna dikkat çekti. Balığın, kırmızı ete göre daha faydalı olduğu, kalp-damar hastalıklarını önlediği ve zekayı geliştirdiği bildirildi. Balık etinin başta damar hastalıkları olmak üzere birçok hastalığı önlediğini kaydedilerek, kalp krizi sonrasında ölüm ve felç riskini azalttığı, gelişme çağındaki çocuklarda zeka seviyesini artırdığı, büyümeyi kolaylaştırdığı, hücre yapısını da güçlendirdiği için vücudun direncini artırdığı, hücre bozulmasına bağlı hastalıkları engellediği belirtildi. Uzmanlar, haftada en az 200 gram balık eti tüketilmesi gerektiğini kaydetti.

sarıkanarya_41
08-05-2008, 13:51
Balığın insan hayatındaki gerekliliği anne karnında başlar, bebeklikte, ergenlikte, yetişkinlikte ömür boyu devam eder.
HamilelikHamilelikte balık hem anne için, hem de anne karnındaki bebek için çok önemli bir besin kaynağıdır. Anne, çocuğunun geleceği için balık yerken, kendi sağlığı için de vazgeçilmez bir besini tüketmiş olur.

Hamilelik döneminde anne adayının kalsiyum ihtiyacı artar. Bebeğin kemik oluşumunda kalsiyum etkilidir. Anne adayı yeterli kalsiyum almaz ise bebek için gerekli olan kalsiyum miktarı anneden karşılanmaya çalışılır. Bu da annenin ileriki yaşlarda kemik erimesine neden olabilir. Sardalya gibi kılçığı ile birlikte pişmiş ve yenilen balıklardaki kalsiyum miktarı çok yüksektir. Bir adet sardalya balığındaki kalsiyum miktarı bir bardak süttekine denktir.

Balık yiyen anne adayının bebeği büyük olur ve normal doğumlarda doğumu daha rahat gerçekleşir. Ayrıca bebeğin büyük olması ileride karşılaşabileceği hastalıklara karşı dirençli olmasını sağlar.

Araştırmalara göre balık yiyen anne adayının sütünde DHA oranı daha fazladır, sütü daha faydalıdır. DHA bebeğin beyin ve sinir sisteminin gelişiminde çok önemlidir. Bebek hem anne karnındayken DHA alımı yapar, hem de anne sütü ile DHA alımını devam ettirir. DHA, beyni besleyen tek maddedir. Balık yiyen annenin bebeği, DHA alımı ile daha zeki olur.

Ayrıca balık yiyen annenin bebeğinin göz gelişimi, duygusal ve davranış gelişimi daha sağlıklı olur.

BebeklikBebekler DHA ve omega yağlarını anne sütünden alırlar. Bu nedenle annenin balık yemesi gerekli ve önemlidir.

Bebeklerin beyin gelişimleri 18. aya kadar devam etmektedir, bu nedenle DHA alımı çok önemlidir. Ancak uzmanlar yeni doğan bebeklerin gelişimi için ilk 9-15 gün DHA alımının özellikle önemli olduğunu ifade etmişlerdir.

Bebekler 9. aydan sonra balık yemeye başlayabilir. Balık, bebeğin göz sağlığı, sinir sistemi, duygusal ve davranış gelişimi için önemlidir.

DHA alımı ile prematüre bebeklerde de görme keskinliği gelişimi hızlanmaktadır.

Ayrıca araştırmalarda balık tüketen 9-10 aylık bebeklerde zihinsel yeteneklerin arttığı gözlemlenmiştir.

ÇocuklukBalık önemli bir kalsiyum kaynağıdır. Özellikle sardalya gibi balıklar kalsiyum deposudur. Bir sardalya balığının içindeki kalsiyum miktarı, bir bardak süte eşittir. Balık çocuklardaki sağlıklı kemik ve diş gelişimi için gereklidir.

Balık vücut direncinin artması için gereklidir. Balık yiyen çocuklar sağlıklı gözlere sahip ve parlak zekalı olurlar.

ErgenlikErgenlik insan hayatında önemli bir eşiktir. Vücut gelişimi ve farklılıklar bir yandan, öğrenim savaşı diğer yandan bu çağlar insan hayatının en yoğun duygu karmaşalarını geçirdiği dönemdir. Sağlıklı ve dengeli beslenmek, her yaşta olduğu gibi bu yaş döneminde de çok önemlidir. Balık yiyenler parlak zekalı olur, algı ve öğrenme kabiliyetleri daha yüksektir. Ergenlik dönemindeki öğrenme ve eğitim hayatı yoğun bir dönem olduğu için balık özellikle önemlidir.
Gelişmekte olan vücudun kalsiyuma, vitamine, minerale ihtiyacı vardır.
Kalsiyum kaynağı olan balık, sağlıklı kemik ve diş gelişimi için gereklidir.
Balık vücut direnci için, sağlıklı gözler için gereklidir.

YetişkinlikBalık beyin gelişimi için ne kadar önemliyse, beynin beslenmesi için de o kadar önemlidir. Balık yiyen kişilerin hafızası daha kuvvetlidir. Balık; sinir sistemini korur, kronik yorgunluktan korunmaya yardımcı olur.

Araştırmalara göre 30’lu yaşlarda depresyon daha yoğun gözlemlenmektedir. Omega 3 yağ asidi depresyona karşı koruyucudur. Depresyon tedavilerinde Omega 3 ve Omaga 6 yağ asitlerinin önemi bilimsel olarak saptanmıştır.

Balık, vücut direncini artırır. Araştırmalara göre balık; kanser ve diyabet riskini azaltır. Ayrıca kalp ve cilt sağlığının korunmasında da önelidir. Hipertansiyonu önler. Kişi diyabetli ise kalp sağlığını korumaya yardımcı olur.

Formda kalmak için, bol bol balık yemek şarttır. Ortalama yağ içeriği kırmızı ete oranla % 20 azdır. Düşük kalorili rejimlerde, mezgit, çupra gibi, yağ oranı düşük balıklar tavsiye edilmektedir.

Orta YaşlılıkBalık beyin gelişimi için ne kadar önemliyse, beynin beslenmesi için de o kadar önemlidir. Balık yiyen kişilerin hafızası daha kuvvetlidir. Balık; sinir sistemini korur, kronik yorgunluktan korunmaya yardımcı olur. Balık depresyon riskini azaltır. Omega 3 yağ asidi depresyona karşı koruyucudur. Balık, cilt sağlığı için de gereklidir. İlerlemeye başlayan bu yaşlarda istenmeyen kırışıklıklar oluşmaya başlar. Balık, kırışıklıkların yoğun olmamasını sağlar.
Balık, vücut direnci artırır. Araştırmalara göre balık; kanser ve diyabet riskini azaltır. Ayrıca kalp ve cilt sağlığının korunmasında da önelidir. Hipertansiyonu önler. Kişi diyabetli ise kalp sağlığını korumaya yardımcı olur. Ayrıca romatizma semptomlarını da azaltır.

YaşlılıkBalık beyin sağlığını korumada da çok önemlidir. Yaşlılık döneminin korkulu rüyası alzheimer. Düzenli balık yiyen yaşlıların alzheimer olma riskinin azaldığı gözlemlenmiştir. Ayrıca balık, sinir sistemini korur, kronik yorgunluktan korunmaya yardımcı olur.

Balık, yaşlılık döneminin de çok önemli bir besinidir. Her yaşta olduğu gibi yaşlılık döneminde de vücut direncini artırır. Araştırmalara göre balık; kanser ve diyabet riskini azaltır. Ayrıca kalp ve cilt sağlığının korunmasında da önemlidir. Hipertansiyonu önler. Kişi diyabetli ise kalp sağlığını korumaya yardımcı olur. Ayrıca romatizma semptomlarını da azaltır.


Kaynak: Dardanel

sarıkanarya_41
08-05-2008, 13:52
Only the registered members can see the link

Uzmanların tavsiyesi somon...
Balık ve besin değerleri üzerine yapılan iki araştırma, gençken balık yemenin yaşlılıkta gözü koruduğunu ortaya koydu.

ABD'de yayımlanan 'Archives of Ophthalmology' dergisinde yayımlanan iki yeni araştırmada, özellikle somon balığında bulunan omega-3 yağının ilerleyen yaşta gözde görme kaybını azalttığı belirlendi.

Massachutestts-Boston Göz ve Kulak Hastanesi ile araştırma ekibinin başkanı Dr. Johanna Seddon, 75 yaş ve üzerinde artan makula dejenerasyonunun balık yağı ile azaldığının kanıtlandığını söyledi.

Yüzde 36 azalma

ABD Ulusal Göz Kurumu'ndan Dr. Emily Chew da, iki araştırmanın da sonuçlarına katılarak, balıkta omega-3 ile 'lutein' maddesinin hem gözü hem kalbi koruduğunu belirtti.

Altı yıllık bir sürece yayılan araştırma, ABD'de yaşayan 680 yaşlı kişi ile 2 bin 335 Avustralyalı üzerinde yapıldı. Haftada iki kez balık yiyen yaşlılarda görme bozukluğunun yüzde 36 azaldığı görüldü.

Kendisi yoksa hapı var

Uzmanlar, balık yeme olanağı olmayan ya da balık tadına alışkın olmayan kişilerin, imkanlar dahilinde balık yağı hapları alabileceğini belirtti.

sarıkanarya_41
08-05-2008, 13:52
Taze balığın gözleri parlak, şeffaf ve dışa bombeli olur

Bir salata bir de balıkla mütevazı bir ziyafet sofrası hazırlamak isteyenlerin dikkat etmesi gereken tek şey balığın tazeliği.

Ondokuzmayıs Üniversitesi Sinop Su Ürünleri Fakültesi Avlama ve İşleme Teknolojisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Yrd.Doç.Dr. Hülya Turan, su ürünlerinin bağ dokusunun az, su miktarı ve çok doymamış yağ asitlerinin yüksek miktarda olması ve çevresel faktörlerden kolay etkilenmesi nedeniyle çok çabuk bozulan bir besin maddesi olduğunu söyledi.

Avlanan su ürünlerinin en kısa sürede soğuk koşullarda muhafaza edilmesinin bozulmayı engelleyecek ilk aşama olduğunu kaydeden Turan, son yıllarda balıkların tezgahlarda buzla birlikte satışa sunulmasının bu konudaki bilinçlenmenin bir göstergesi olduğunu kaydetti.

Gözleri donuklaşır

Yrd.Doç.Dr. Turan, balığın taze veya bayat olduğunun bazı kriterlere göre değerlendirilebildiğini kaydederek, taze balığın gözlerinin parlak, şeffaf ve dışa bombeli olacağını söyledi.

Balığın tazeliğini yitirmeye başladığı zaman gözlerinin donuklaşmaya ve kanlanmaya başlayacağını belirten Turan, şu bilgileri verdi:
Gözler zaman geçtikçe tamamen içeri çöker. Ayrıca taze balığın derisi nemli, berrak ve parlak olur.
Balık tazeliğini yitirdikçe derisinin parlaklığı azalır ve üzerinde donuk bir tabaka meydana gelir.
Eti sıkı ve elastiki olup, parmakla bastırıldığında meydana gelen çukurluk anında düzelir. Bayatlamış balıklarda et çok yumuşak ve peltemsi olduğundan bu iz kalır.
Küçük balıklar avuç içine düz olarak yatırıldığında baş ve kuyruk kısımları sarkıyorsa balığın bayat olduğu anlaşılır.

Taze balığın ağzı zor açılır

Balıkta zor açılan ağzın tazeliğin göstergesi olduğunu da ifade eden Turan, "Balığın bayatlaması sonucunda ağız kolayca açılabilir. Taze balığın solungaçları ise parlak ve canlı kırmızı olur...

"Balık bayatladıkça bu renk gri-beyaz ve koyu renklere doğru değişir. Pullu balıkların pulları tazeyken vücuda sıkıca yapışıktır. Pulların ele gelmemesi gerekir" dedi.

Enzim ve bakterilerin bol bulunduğu karın bölgesi ve iç organların tazelik kayboldukça hızla yumuşadığını ve karın kısmında yırtılmalar meydana geldiğini de kaydeden Turan, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Ancak bu durumun avlama ve kasalara istifleme sırasında olup olmadığının ayırt edilmesi gerekmektedir. Balık tazeliğini yitirdikçe kılçıklar kolayca etten ayrılır. Taze balıkların kanı kokusuz ve açık renkliyken zaman geçtikçe koyu bir renk ve yoğun koku oluşur. Taze balık deniz yosunu kokusunda olup, bayatladıkça amonyak kokusu ile birlikte hoş olmayan kokular oluşur."

sarıkanarya_41
08-05-2008, 13:53
Yararları saymakla bitmeyen balığın bir de lezzet takvimi var. Mayısta mezgit ve kefali kaçırmayın, haziranda orkinos, mercan ve mersin lezzetli, temmuz ise istavrit ayı.

Balığın lezzeti; yumurtlama ve göç gibi nedenlerle yağ oranları değiştiği için, avlandığı aya göre farklılık gösteriyor. Örneğin lüferin en yağlı ve lezzetli zamanı, eylül ile ocak ayları arası. İnsan sağlığına olan yararları saymakla bitmeyen balık, damak tadına önem verenler için de vazgeçilmezler arasında. Izgara, tava, buğulama gibi yöntemlerle pişirilen balığın lezzeti dönemlerle de bağlantılı.

Hastalıklara karşı etkili bir silah

İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'nden Yrd. Doç. Dr. Taçnur Baygar, balık türlerinin lezzet takvimi olduğunu söyledi. Su ürünlerinin eşsiz bir protein kaynağı olduğunu anımsatan Toygar, "Kalp krizi, felç, yaşlılık etkileri, stres, depresyon, gibi rahatsızlıklara karşı balık oldukça etkili bir silahtır. Bunun yanında türlerine göre doğru aylarda yenildiği zaman lezzeti de en üst seviyeye çıkar" dedi.

Aylara göre hangi balık ziyafeti çekilir

Ocak: Hamsi, kalkan, torik, alabalık, kefal, yayın balığı lezzetlidir. Çinekop ve izmarit yavan ve lezzetsizdir. Barbunya, mercan ve kılıç az miktarda bulunur.

Şubat: Gümüş, hamsi, izmarit, kalkan, mersin, mezgit, torik, kaya balığı , kefal, levrek lezzetlidir. Kalkan bol miktarda bulunur. Palamut ve lüfer yağını kaybetmeye başlar.

Mart: Gümüş, izmarit, kalkan, mersin, mezgit, kaya, kefal, levrek, yayın lezzetlidir. Kefal, kalkan ve levreğin en lezzetli dönemleridir.

Nisan: Gümüş, izmarit, kalkan, mersin, morina, levrek, kefal, kaya balığı lezzetlidir. Kalkan, mercan ve levrek boldur.

Mayıs: Gümüş, izmarit, mercan, mezgit, mersin, levrek, kaya balığı, kefal lezzetlidir. Uskumru, istavrit, hamsi ve palamut yağ bakımından zayıflar.

Haziran: Akya, kaya balığı, mersin, mercan, orkinos, orfoz, sardalya, sarıağız lezzetlidir. Balık açısından fakir bir ay olduğu için bulunan türler pahalıdır.

Temmuz: Çinekop, akya, kaya balığı, orkinos, sarı kanat, sinarit, sarıağız, trança lezzetlidir. Sardalya mevsiminin başladığı aydır. İstavrit oldukça lezzetlidir.

Ağustos: Barbunya, çinekop, çipura, kılıç, lüfer, palamut, orfoz, sardalya, sarı kanat lezzetlidir. Çingene palamudu bu ay başlar. Sardalyanın en lezzetli olduğu dönemdir.

Eylül: Akya, barbunya, çipura, kılıç, levrek, lüfer, tekir, sardalya, palamut, orfoz, trança lezzetlidir. Bu ay irileşen palamut en lezzetli olduğu haldedir. Lüfer az çıktığı için pahalıdır.

Ekim: Akya, barbunya, iskorpit, karagöz, kofana, levrek, lüfer, palamut, orfoz, sarıağız, tekir, torik, uskumru, kefal, sazan, yayın lezzetlidir. Lüferin en lezzetli dönemidir.

Kasım: Hamsi, iskorpit, karagöz, kofana, mercan, palamut, torik, uskumru, kefal, yayın lezzetlidir. Uskumru bol bulunur.

Aralık: Hamsi, iskorpit, mercan yavrusu, torik, alabalık, kefal, turna, yayın. Hamsi ve tekir bol miktarda bulunur.

sarıkanarya_41
08-05-2008, 13:54
Only the registered members can see the linkğlıklı beslenme önerilerinin başında, bol balık yemek geliyor. Balığın yağında bulunan Omega-3 adlı yağ asitlerinin sağlık alanında yararları büyük. Damar sertliği riskini azaltarak kalp krizleri ve inmelere kaşı koruduğu gibi kansere karşı koruyucu etkiki de belirlendi. Son yıllarda sedef hastalığının belirtilerini azaltma yönünde de yararlı etkisi kanıtlandı. Balığın yararları bunlarla bitmiyor, ancak çevre kirliliği de bazı kuşkular getirmiyor değil. Açık denizler bu açıdan nisbeten rahatlatıcı olmakla beraber, özellikle küçük ve kirlilik riski bulunan göllerden yakalanan balıklar gövdesinde DDT, civa ve benzeri kimyasal zararlı maddeleri bulundurabiliyor. Bu zararlı maddeler balığın en çok derisinde ve yağ dokusunda yerleşiyor. Bu nedenle derisini yememekte yarar var. Yağının da olabildiğince uzaklaşacağı tarzda, örneğin ızgara, fırın vb. pişirmek uygun olmakta. Süzülmüş yağı yemek doğru değil. Aynı şekilde yağı yoğunlaştıracağı için, kızartma da önerilmiyor. Balığın yaşlısı, daha yağlı olacağı ve yüzdüğü sularda eğer toksik maddeler varsa buna uzun yıllar boyu maruz kaldığı için pek önerilmiyor. Bunun yerine genç olanını, yani kendi cinsinin küçük gövdeli olanını tercih etmek daha güvenli

sarıkanarya_41
08-05-2008, 13:54
Kırmızı et ile aynı proteine sahip balık etinin yüzde 90'ı vücudumuz tarafından kullanılabiliyor

Selçuk Üniversitesi (SÜ) Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Karakaya, kırmızı ete göre çok daha ucuz olan ve eşdeğer proteine sahip balık etinin tüketiminin toplumda yeterince yaygın olmadığına dikkat çekerek, yetişkinlik döneminde ortaya çıkan birçok hastalığın, gelişme çağındaki yetersiz beslenmeden kaynaklandığının bilimsel araştırmalarla ispatlandığını söyledi. Karakaya, yüksek protein içeren balık eti tüketiminin artırılması için ulusal kampanyalar başlatılması gerektiğini ifade etti.

Balık etinin bir özelliğinin de, kırmızı ete oranla yok denecek kadar az yağ içermesi olduğunun altını çizen Karakaya, ''Bu olumlu özelliğinin yanı sıra orkinos, kılıç balığı ve uskumru gibi bazı balık türlerinde A ve D vitaminleri kırmızı ete oranla en az iki kat daha fazladır'' dedi.

''KIŞ MEVSİMİNDE BALIK TÜKETİN''
Prof. Dr. Karakaya, gelişme çağındaki çocuklara balık yağı içirilmesinin sayısız faydaları olduğunu da vurgulayarak, şunları kaydetti:

''Kırmızı ete eşdeğer protein içeren balık eti, özellikle kışın sofralardan eksik edilmemelidir. Bu mevsimde bol miktarda balık eti tüketilmesi, soğuk havalarda çok fazla gereksinim duyulan vücut direncinin artmasını sağladığı gibi, içerdiği yüksek orandaki kalsiyum, fosfor ve iyot ile vücudun mineral dengesini korumasına da yardımcı olur. Vücudun kışın daha da artan A, B1, B2 ve D vitamini ihtiyacını da balık tüketimi ile karşılamak mümkündür.''

Balık etinin biyolojik değerinin yüksek ve dengeli olduğunu kaydeden Karakaya, şu bilgileri verdi:

''Vücudumuz çok besleyici olan balık etinin yüzde 90'ını kullanabilmektedir. Fasulyede de protein vardır, fakat balık etindeki protein değeri, içinde bulunan aminoasit oranının fazlalığı nedeniyle diğer protein içeren gıdalardan çok daha fazladır. Bu özelliği nedeniyle balık eti, sindirim sistemi açısından da birçok olumlu özelliğe sahiptir.''

sarıkanarya_41
08-05-2008, 13:59
Balık Yağı Kullanımı


Balık yağı kullanımı son yıllarda giderek artan ve ilgi gören bir beslenme desteği olarak karşımıza çıkmaktadır. Balık yağıyla ilgili çok sayıda araştırmalar yapılmış ve balık yağının faydaları üzerine önemli tespitler elde edilmiştir. Kalp hastalıklarından depresyona kadar birçok hastalıkta balık yağının yararları daha fazla bir şekilde gündeme gelmektedir. Balık yağın faydaları içerdiği omega 3 yağ asidinden kaynaklanmaktadır. Balık yağının içinde EPA ve DHA adı verilen Omega-3 yağ asitleri vardır.
Balık yağı çeşitleri: Balık yağı çeşitleri 2 şekildedir.
1-Fish body oil: Balığın gövdesinden elde edilen balık yağı.
2-Cod liver oil: Balığın karaciğerinden elde edilen balık yağı.
Her ikisinde de omega 3 bulunur. Cod liver oil A ve D vitamini bakımından da zengindir.
Balık Yağı Faydaları

Balık yağı faydaları denilince ilk akla gelen kalp damar hastalıklarına olan olumlu katkılarıdır. Balık yağının içinde bulunan omega 3 yağ asitleri kalbi korur, kanı inceltici, kolesterolü düşürücü ve kalp ritmini düzenleyici etkisi balık yağı yararları arasında en fazla bilinenlerdir.
Omega 3 yağ asidinin beynin yaşlanma sürecini azaltıcı etkisinin olduğu ve de Alzheimere karşı koruyucu özellik taşıdığı belirtilmiştir.
Omega 3 sağlıklı nöral yolları oluşturmak için temel teşkil eder. Yeterli omega 3 yoksa depresyon, bipoler bozukluk ve birçok başka psikolojik rahatsızlıklara yol açar.
Çocuklarda balık yağı kullanımı: Omega 3 ün çocuklarda zihinsel gelişimlerini olumlu etkilediği ve öğrenme kapasitesini artırdığı gözlemlenmiştir.
Hiperaktivite görülen çocuklarda, omega 3 bu sorunun giderilmesinde önemli katkılar sağladığı tıp adamlarının dile getirdiği bir tespittir.
Diyabetin neden olduğu hasarları önleyici etkisi bir diğer balık yağı faydaları arasında yer alır . Yaşlılıkta görülen göz bozukluğu(maküler dejenerasyonu) görülme oranını azaltır.
Omega 3 kansere karşı koruyucu ve önleyici nitelik taşıdığı yapılan çalışmalarda ifade edilmiştir.
Balık yağının faydaları arasında romatizmal artritte görülen eklem şişliği ve ağrı gibi şikayetleri hafifletme etkisi de bulunmaktadır.
Gebelikte balık yağı kullanımı: Vitamin mineral takviyelerin yanında omega 3 kullanımı da hamile bayanlara tavsiye edilmektedir. Hamilelikte balık yağı kullanımı gebeliğin son üç ayında ve de doğumdan sonraki ilk birkaç ayda emziren annelerin kullanması için önerilmektedir. Gebeliğin son aylarında anneden bebeğe fazla oranda omega 3 geçer. Balık yağının bebeklerin merkezi sinir sistemine ve bedensel gelişimine olumlu katkı bulunduğu dile getirilen bir tespittir.
Uyarı:
1-Balığın karaciğerinden üretilmiş olan balık yağlarını hamileler kullanmamalıdır. Çünkü bu balık yağı çeşidinin içinde (retinol) A vitamini yüksek oranda bulunur ve de A vitamini vücutta depo edilen bir vitamin olması sebebiyle yüksek dozları anne karnındaki bebeğe zarar verir. Hamileler Balığın gövdesinden üretilen ve A vitamini içermeyen balık yağı çeşidini kullanmalıdır.
2-Balık yağının yararlarından faydalanmak için civa kurşun ve diğer ağır metaller ile kirletilmemiş balıktan elde edilen farmasötik kalitede balık yağı kullanmak gerekir.
Kullandığınız balık yağının bu tür zararlı maddeler içermediğinden emin olmalısınız. Kalitesinden emin olmadığınız balık yağı takviyesini kullanmayınız. Aynı risk besin olarak tüketilen balıklarda da olabileceği için aynı uyarı bunun içinde geçerlidir. Bu tür maddeler beyin gelişimine zarar verir.
Her balıkta omega 3 bulunmaz. Somon, uskumru, ringa balığı, sardalye, alabalık omega 3 içeren balıklardır. Soğuk sularda yaşayan yağlı balıklar da omega 3 yağ asitleri daha fazladır. Balıklar bu maddeyi planktonlardan üretirler.
Diğer omega 3 kaynakları ceviz semizotu, keten tohumudur.
Balık Yağı Takviyesi Nasıl Seçilmelidir?

Besin uzmanlarının omega 3 ihtiyacınızı balıktan karşılamanıza nazaran balık yağı takviyesi almanızı önermelerinin bir nedeni balıkta bulunan yüksek düzeyde cıva ve diğer tehlikeli kimyasallardır. Maalesef, aynı toksik düzeyler de kirleticiler bazı balık yağlarında ve balık yağı takviyelerinde bulunabilirler.
Balık yağından gerçek anlamda sağlığa yarar elde etmek için cıva, kurşun veya diğer ağır metaller ile kirletilmemiş balıktan elde edilen farmasötik kalitede balık yağı ile yapılmış bir balık yağı desteği seçmek önemlidir. Buna ilaveten, balık yağı toplanıldıktan sonra da şayet nakledilmişse veya şişe ile balık arasında başka şekilde işleme tabi tutulmuşsa kirletilmiş olabilir. Süreç de ne kadar az el devreye girerse, kirletilme ihtimali o kadar azdır.
Farmasötik Kalite Balık Yağı Neden Seçilmelidir?

Araştırmalar balık yağı takviyelerinin başlıca sağlık için yararlarının docosahexaenoic asit (DHA) ve eicosapentaeonic asitten (EPA) kaynaklandığını belirlemiştir. Bedeniniz fiilen balık yağının faydalarını kullanmaya başlamadan önce, DHA ve EPA ‘yı çıkarmak için balık yağını bileşenleri olan esterlere ayırması gerekmektedir.
Piyasadaki balık yağı takviyelerinin birçoğu, doğal olarak yüksek düzeylerde DHA içeren bir balık yağı desteğine nazaran daha az etkili kılan çok düşük düzeyde DHA içermektedirler.
Omega 3 ‘ün sağlığa olan yararları tartışılmazdır, fakat balık yağındaki bütün omega 3 bedeninizin kullanımına hazır durumda değildir. Farmasötik sınıf balık yağı her türlü kirleticiden arınmıştır ve vücudunuz için yüksek omega 3 kaynağı sağlamak için rafine edilmiştir.
Balık yağı kullanımı: günde 1-3 gr tavsiye edilmektedir. Bazı durumlarda daha fazla miktarda da kullanılmaktadır.
Kan sulandırıcı sentetik ilaç kullananlar doktora danışmadan balık yağı takviyelerini kullanmamalıdır.
Ameliyat olacak kişiler ameliyattan önce balık yağı kullanımını kesmelidir.
Zararlı PCB’ler-kanserojen kimyasallar- ve cıvaya maruz kalmayan balıklardan elde edilen balık yağı takviyeleri kullanılmalıdır.
Balık yağı takviyeleri balık yağı kapsülü ve balık yağı şurubu olarak satılmaktadır.
alıntıdır.