PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : 15/03 Türkiye'den Haberler



muzo
15-03-2006, 10:04
MASON LOCASI'NDA 'YOLSUZLUK' KRİZİ: 'BÜTÜN KARARLARI BERABER İMZALADIK!..'

Türkiye masonlarının en önemli kolu olan Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’nın yeni Üstadı Prof. Asım Akin tarafından ağır bir dille suçlandığı iddia edilen eski Üstad Kaya Paşakay, söylenenlerin yalan olduğunu ve karalama amacı taşıdığını ifade etti.
15 Mart 2006 Çarşamba 07:30



Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’nın yeni Üstadı Prof. Asım Akin tarafından suçlanan eski Üstad Kaya Paşakay, "yolsuzluk" olduğu söylenen dönemde Prof. Akin’in başyardımcısı olduğunu ve bütün kararların altında imzasının bulunduğunu söyledi. Paşakay, mason dünyasının haber dolayısıyla infial içinde olduğunu belirterek, "İki yıllık dışa açılma çabalarına yazık olmuştur" dedi.

TÜRKİYE masonlarının en önemli kolu olan Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’nın yeni Üstadı Prof. Asım Akin tarafından ağır bir dille suçlandığı iddia edilen eski Üstad Kaya Paşakay, söylenenlerin yalan olduğunu ve karalama amacı taşıdığını ifade etti. Kendi yönetimini döneminde Prof. Asım Akin’in başyardımcı sıfatı taşıdığını ve her türlü kararın altında imzasının bulunduğunu belirten Kaya Paşakay, "Bir yanlışlık varsa sorumluluğumuz eşit miktardadır" dedi.

Geçtiğimiz iki yıl içinde masonları dışarıya açmak için büyük çabalar harcadıklarını, başta Cumhurbaşkanı, MGK Genel Sekreteri, Dışişleri Bakanı olmak üzere bütün yönetim kadamesiyle son derece iyi ilişkiler kurduklarını hatırlatan Paşakay, şöyle devam etti:

"Bu dönemde kendimizi topluma anlatma gayreti içine girdik. Bu gayretle birlikte büyük yatırımlar yaptık. Bu sürede locamız yüzde 63 oranında değer artışı sağladı. Aynı faaliyetleri yurtdışında da gösterdik. Konvan toplantısına yurtdışından katılan 25 büyük üstad faaliyetlerimizden büyük övgüyle söz etti ve beni ödüllendirdi. Bu çabalar sonucunda bizim Loca’mız, onların ifadesiyle, Avrupa’nın önemli merkezlerinden biri haline geldi."

OLAĞANÜSTÜ SEÇİM

Bütün bu yatırımların ve faaliyetlerin masonların gizli bir örgüt gibi faaliyet göstermesini isteyenlerini rahatsız ettiğini kaydeden Kaya Paşakay, "Bütün kararlar, oybirliğiyle alınmıştır. Şimdiki yönetim, benim dönemindeki kardeşlerle neredeyse aynıdır. Bütün kararların altında başyardımcım sıfatıyla Prof. Asım Akin’in de imzası vardır. Dolayısıyla, şimdiki yönetim kurulunun bizim kararlarımıza itiraz etmesi söz konusu olamaz. Yapılan işin hiçbir etik tarafı yoktur ve maalesef mason cemiyetinin itibarı sarsılmıştır" dedi.

Kendisinin ve iki arkadaşının ihraç edileceğine dair haberlerin de gerçeği yansıtmadığını belirten Paşakay, şöyle devam etti:

"Loca tüzüğüne göre, Büyük Üstad’ın ihraç yetkisi, ’Masonluğa aykırı davranışı sabit olma’ şartına bağlanmıştır. Bunun için de yönetim kurulunun karar alması gerekir. Ortada böyle bir durum yok. Bu, Prof. Asım Akin’in kendi başına aldığı bir karar olmalı. Fakat insanların böyle zan altında bırakılması üzüntü verici. İki yılda kazandığımız itibar büyük ölçüde zedelenmiştir. Loca başkanları infial içinde. Bu infial olağanüstü seçimi de gündeme getirebilir."

Kaya Paşakay, Sabah Gazetesi’ndeki haberde geçen "levha" kelimesinden, bu haberin kim tarafından sızdırıldığını da kesin olarak tespit ettiklerini söyledi ama başka ayrıntı vermedi.

Loca’dan ihraç açıklaması

Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası, eski Üstad Kaya Paşakay, Koray Darga ve Ali Sait Sevgener’in masonlukla ilişkilerinin kesildiğini bildirdi. Dernek adına açıklama yapan Büyük Üstad Prof. Asım Akin, "Masonik ilkelerimize aykırı davranışları nedeniyle Kaya Paşakay, Koray Darga ve Ali Sait Sevgener’in Masonlukla ilişkileri kesilmiştir" dedi.


/Sefa KAPLAN - HÜRRİYET

muzo
15-03-2006, 10:05
MENEMEN CEZAEVİNDE İSYAN!..

Menemen Kazımpaşa Mahallesi'nde bulunan Menemen Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde saat 23.00 sıralarında isyan çıktı.
15 Mart 2006 Çarşamba 06:45



ARİFÇAYAN
İZMİR(İHA) - İzmir'in Menemen ilçesinde bulunan kapalı cezaevinde kalan tutuklu ve hükümlüler, koğuşların dar olmasını gerekçe göstererek isyan çıkardı.


Edinilen bilgiye göre, Menemen Kazımpaşa Mahallesi'nde bulunan Menemen Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde saat 23.00 sıralarında isyan çıktı. 3. koğuşta kalan tutuklu ve hükümlüler, koğuşların dar olmasına karşın fazla kişinin kaldığı gerekçesiyle yatak, yorgan ve yastıkları ateşe verdi. Koğuştan yoğun duman ve ateşin çıktığını ve gürültü seslerini duyan jandarma ekipleri, havaya uyarı ateşi açarak olaya müdahale etti. Jandarma ekipleri yangını hortum ve kovalarla su dökerek söndürmeye çalışırken, Aliağa'dan takviye olarak jandarma ve itfaiye ekipleri cezaevine geldi. Yangında 3. koğuş ve 4. koğuş, zarar görürken, ölen ve yaralanan olmadı. Menemen Kaymakamı Mustafa Ergül ise gazetecilerin sorularına yanıt vermedin cezaevine girerek incelemeler yaptı.

muzo
15-03-2006, 10:06
POLİSLER ŞEHİT ARKADAŞI İÇİN ŞİİR YAZIP ANKARA'YA SİTEM YOLLADILAR

Batman'da bir polis otosuna düzenlenen saldırı sonucu hayatını kaybeden polisler için Batman'da görev yapan polisler acılarını dizelere döküp şiirle Ankara'ya mesaj yolladılar. İşte polislerin mesaj dolu şiirleri..
15 Mart 2006 Çarşamba 00:32


ŞEHİTLERİMİZ
Gencecikti polisim ismi HACI
Bıraktı teşkilatıma derin bir acı
Ağlama anam ağlama sen bacı
Toprağın bol kabriniz cennet olsun şehidim

Sende rahat uyu MEHMET EMİN
Öcün alınacak arkadaşlar etti yemin
Tütecek ocağın, çökmeyecek damın
Toprağın bol kabriniz cennet olsun şehidim

CEM’im daha gençti görevdi hayatı
Elbette fırtına gibi geçecek sıratı
Ankara’da kızarmıyor utanmazların suratı
Toprağın bol kabriniz cennet olsun şehidim

Yolun açık olsun kardeşimiz Süreyya
Meslektaşlarınızın duaları çıktı ayyuka
Utanmazlar duymazlar kulakların tıka
Toprağın bol kabriniz cennet olsun şehidim

Bütün bu sözlerim gerçeklerden kaçanlara
Gizli, gizli teröre PKK. Ya bayrak açanlara
Ceylan derisi koltuklara haksız geçenlere
Toprağınız bol kabriniz cennet olsun şehitlerimiz

Yoktur, yoktur Ankara da bizim başımız
Helal dır paramız, ekmeğimiz aşımız
Vatan uğruna şehit oldu dört kardeşimiz
Toprağınız bol kabriniz cennet olsun şehitlerimiz.


DUY ANKARA

Bir şerefsiz ölünce insan hakları oluyor
Sokaklar, caddeler yandaşları ile doluyor
Vatan için milletim için polis can veriyor
İnsan hakları, Ankara neredesiniz ne oluyor?

Uluyor kuduzlar sarılmış vatanın her yanı
Klişe söz, diyeceksiniz kalmayacak yerde kanı
Uyanın artık, şerefsiz sarıyor her yanı
İnsan hakları nerede, nerede Ankara

Ağlıyor bak Analar evlatlar bacım
Alınmaz mı sanıyorsun şehidim seni öcün
Ankara desteklenmese de yeter gücüm
Biz kahraman, vatan için can verenlerdeniz

Altı Mart’ta teröristler sahne de yine
Kulağın sağır, gözün kör, bakanlık senin neyine
Bir baş sağlığı bile yok, felç mi indi eline diline
Teröriste giderdin, nerdesin şimdi Ankara

Yasaları çıkarıp teröristleri saldınız
Polis otosu pusuda tarandı nasıl zevk aldınız
Dilleriniz mi tutuldu buna bitaraf kaldınız
Adaleti böylemi dağıtıyorsunuz siz Ankara

Yok, yok bu sözlerim de kazancım, karım
Sarabilirmisiniz şimdi kanayan bu yarayı
Alında siz harcayın verdiğiniz üç kuruş parayı
Bu haykırış bu isyanı polisin sesi duy Ankara

Kesseniz çıkmaz bedenden bir damla kanım
Gitmiş gencecik dört aslan gibi can yoldaşım
Ankara’da suskun duruyor benim başım
Bu isyan bitmez bilesin sen Ankara

Toplanmışlar hepsi Ankara’da gelmişler başa
Sözlerimi söylesem çatlardı ben kayaya taşa
Dağda ki sevinir bakan bizimle diye dört köşe
Kulağın sağır gözün körmü oldu Ankara

HaberYılmaz Ekinci haber7

muzo
15-03-2006, 10:06
ASKERLİĞİNİ YAPMAK İSTEMEYEN BAKIN HANGİ İŞTE ÇALIŞTIRILACAK!..

TBMM'de gazetecilerin askerliğini yapmayanların vatandaşlıktan çıkarılmasıyla ilgili düzenlemenin nasıl yapacağını sorularına karşılık Gönül; konunun AB kriterleriyle ilgili olduğunu söyledi.
15 Mart 2006 Çarşamba 00:28



Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, askerliğini yapanlar ile yapmayanların eşit mütalaa edilmesinin söz konusu olmayacağını belirterek, bununla ilgili yasal düzenlemede askerliğini yapmayanlarla ilgili bir müeyyilendirme getirileceğini söyledi.



TBMM'de gazetecilerin askerliğini yapmayanların vatandaşlıktan çıkarılmasıyla ilgili düzenlemenin nasıl yapacağını sorularına karşılık Gönül; konunun AB kriterleriyle ilgili olduğunu söyledi.



Bakan Gönül, "Vatandaşlıktan çıkardığınız kişi, başka bir vatandaşlığı otomatikman kazanmıyor. Onun için AB, hükümetimize bir telkinde bulundu. İçişleri Bakanlığı da Savunma Bakanlığı ile görüşerek bunu bir teklif haline getirdi. Bu teklif üzerine, Savunma Bakanlığı nasıl bir çözüm getirecektir. Bununla ilgili düzenleme üzerinde arkadaşlarımız çalışıyor" dedi.



Bir gazetecinin, "Başka müeyyideler söz konusu olabilir mi?" sorusuna Gönül, şu cevabı verdi:



"Bir şekilde bir müeyyilendirme gerekecektir. Çünkü askerliğini yapanların yanında yapmayanların eşit olarak mütalaa edilmesi mümkün değildir. Kamu hizmeti olabilir, başka bir şey olabilir. Dövizle askerlikte de aynı şeyi yaptık. 38 yaşına kadar askerliğini dövizli yapma hakkına sahip olduğu halde yapmayanların daha sonra yapması halinde, belli bir ölçüde zam yaparak yeniden yapmasına imkan getirdik. Orada bir müeyyide uyguladık. Ona benzer bir şey uygulanabilir." "Müeyyideyi cezai yaptırım anlamında söylemiyorsunuz değil mi?" şeklindeki bir soruya Gönül, "Hayır, karşılık olarak söylüyorum. Bir alternatif getireceğiz. Müeyyide bir maddenin teyidi, kuvvetlendirilmesi demektir. Yani askerliğini yapanlar ile yapmayanlar arasında, şimdiye kadar vatandaşlıktan alınma, vatandaşlığın kaybedilmesi şeklindeki uygulamanın İçişleri Bakanlığı'nın yaptığı değişiklik karşısında nasıl düzenleneceği üzerinde çalışılıyor. Henüz tasarı halindedir. Biz de onu eşitlemiş olacağız."



Milli Savunma Bakanı Gönül, gazetecilerin, Şemdinli iddianamesiyle ilgili olarak Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün açıklamasını sormaları üzerine, "Sohbet sırasında ordaydım, resmi bir açıklama değildi" derken, "Cumhurbaşkanı Sezer'in sözlerinin sorulmasına, "Sayın Cumhurbaşkanı'nın sohbetinde de ordaydım. Resmi bir beyan yok, sohbetti. Benim söyleyecek bir şeyim yok" karşılığını verdi.



AK Parti Grup Başkanvekili Salih Kapusuz da gazetecilerin konuyla ilgili sorularına, "İncelemeden, ne söylendiğini bilmeden bir şey söylemenin doğru olmadığı kanaatini taşıyorum. Öğrendikten sonra sorarsanız her türlü düşüncemi söylerim" diye konuştu.



AK Parti Tokat Milletvekili Resul Tosun ise Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün açıklamaları ile ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, "Ben askerle ilgili konuşmuyorum, yanlış algılanıyor" dedi.



Bir gazetecinin, "Genelkurmay Başkanı, 'Büyükanıt, daha büyük anıt oldu' dedi" sözleri üzerine ise Tosun, "Bana karşı önyargılı olunduğu için ben bu konularda artık konuşmuyorum ve yazmıyorum" karşılığını verdi.

muzo
15-03-2006, 10:07
FİLM GİBİ OLAY!.. EVDEN KAÇAN EŞİNİ TAKİP EDEN KOCA, BOLU DAĞI'NDA MOLA YERİNDE 17 YERİNDEN BIÇAKLADI

Koltuktaki adamı tartakladıktan sonra belindeki bıçağı Sümbül Murat'ın boğazına dayayan Yusuf Çelik, daha sonra gözlüğü kendi eliyle çıkarttı ve eşini tanıdı.
15 Mart 2006 Çarşamba 00:20



Kayseri'de yaşayan 21 yaşındaki Sümbül Murat, sık sık dayak yediği nikahsız eşi 28 yaşındaki Yusuf Çelik'ten kaçmak için kılık değiştirip, İstanbul'a giden otobüse bindi.


Aynı otobüse binen Yusuf Çelik, otobüs Bolu Dağı'ndaki tesiste mola verince yolcuları tek tek kontrol etmeye başladı ve güneş gözlüğünü çıkartıp tanıdığı eşi Sümbül Murat'ı 17 yerinden bıçakladı.


Ağır yaralanan Sümbül Murat hastanede tedavi altına alınırken, Yusuf Çelik ve kendisine yardımcı olan ağabeyi tutuklandı. Gördüğü tedavinin ardından hayati tehlikeyi atlatan Sümbül Murat, "Bundan sonra yeni bir hayat kurmak istiyorum" dedi.
Olay, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde, saat 05.00 sıralarında Bolu Dağı Sertoğlu Dinlenme Tesisleri'nde meydana geldi.



Kayseri'de yaşayan Sümbül Murat, 3 yıl önce çalışmak için kente gelen Ağrılı Yusuf Çelik ile tanıştı. Sümbül Murat ile Yusuf Çelik, tanıştıktan 5 ay sonra Ağrı'ya kaçarak imam nikahıyla birlikte yaşamaya başladı. Ancak Yusuf Çelik, bir süre sonra Sümbül Murat'a sık sık şiddet uygulamaya başladı.


Eşinin ailesiyle de sorunlar yaşayan Sümbül Murat, eşine Kayseri'ye dönmek istediğini söyledi. Bunun üzerine çift, 1 yıl önce Kayseri'ye taşındı.


Mermer işiyle uğraşan ve işe giderken kapıyı eşinin üzerine kilitleyen Yusuf Çelik, bu sırada başka bir kadınla yaşamaya başladı. Bunun üzerine Sümbül Murat, 5 ay önce evi terkederek babası Ahmet Murat'ın Kayseri'nin Germil Mahallesi'ndeki evine gitti.



Baba evinde yeni bir hayat kurmaya çalışan Sümbül Murat, eşinden kurtulamadı. Yusuf Çelik'in tehdit telefonlarından korkan Sümbül Murat, izini kaybettirmeye karar verdi.


8 Mart Dünya Kadınlar Günü akşamı, tanınmamak için saçının şeklini değiştiren, makyaj yapan ve güneş gözlüğü takan Sümbül Murat, otobüse binerek İstanbul'a doğru yola çıktı. Otobüse bindiğinde eşi Yusuf Çelik ile ağabeyi Bayram Çelik'i aynı otobüste gören Sümbül Murat şoke oldu.


Yolculuk boyunca güneş gözlüklerini hiç çıkarmayan ve koltuğundan kalkmayan Sümbül Murat, eşinin kendisini tanımadığını düşünerek yolculuğuna devam etti.



Ancak Yusuf Çelik, otobüs Bolu Dağı'ndaki Sertoğlu Dinlenme Tesisleri'nde mola verince yolcuları tek tek kontrol etmeye başladı.


Yusuf Çelik, ön koltukta oturan Sümbül Murat'ın yanındaki bir kişiye, "Eşim evden kaçtı, onu arıyorum. Hanımefendi gözlüklerini çıkarabilir mi?" diye sordu.


Sümbül Murat'ın yanındaki adama kısık sesle "Gözlüklerimi çıkarmam söz konusu olamaz" demesi üzerine şüphelendi.


Koltuktaki adamı tartakladıktan sonra belindeki bıçağı Sümbül Murat'ın boğazına dayayan Yusuf Çelik, daha sonra gözlüğü kendi eliyle çıkarttı ve eşini tanıdı.


Gözü dönen Çelik, diğer yolcuların korku dolu bakışları içinde bıçağı Sümbül Murat'a art arda saplamaya başladı. Bu sırada Bayram Çelik de Sümbül Murat'ı tutarak kardeşi Yusuf Çelik'e yardımcı oldu. Kendinden geçen Sümbül Murat, kanlar içinde yere yığılırken, olay yerine gelen jandarma, Yusuf ve Bayram Çelik'i gözaltına aldı.



Vücudunun çeşitli yerlerine aldığı 17 bıçak darbesiyle ağır yaralanan Sümbül Murat, çağrılan ambulansla kaldırıldığı Köroğlu Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Sümbül Murat, Genel Cerrahi Bölümü'nde gördüğü tedavinin ardından hayati tehlikeyi atlattı.



Hastanedeki tedavisi süren Sümbül Murat, yaşadığı korkunç olayı gözyaşları içerisinde anlattı. Evliliği boyunca eşinden şiddet, dayak ve işkence gördüğünü belirten Sümbül Murat, şunları anlattı:



"Evliliğim boyunca hiç mutlu olmadım. En küçük bir olayda eşim beni dövüyordu. Ailesi beni istemiyordu. Bunun üzerine evimizi Ağrı'dan Kayseri'ye taşıdık. Kayseri'de ev kiraladık. Eşim işe giderken beni eve kilitliyordu. Hapishane hayatı yaşıyordum. Sonra eşim bir kızla tanıştı ve beni bıraktı. Ben de babamın evine gittim. Ancak hem eşim, hem de ağabeyi beni tehdit etmeye başladı. Eşim beni yeniden eve götürmek istiyordu. Ancak ben aynı şeyleri yaşayacağımdan emindim. Bunun için istemiyordum. Beni ve ailemi öldüreceklerini söylüyorlardı. Ben de izimi kaybettirmeye karar verdim. Kılık değiştirip İstanbul'a gitmek için otobüse bindim. Ancak otobüs hareket ettikten sonra eşim ve ağabeyinin de aynı otobüste olduklarını gördüm. Beni tanımayacaklarını düşündüm. Ancak Bolu'da mola verince benim yanıma geldiler ve önce yanımda oturan beyfendiyi dövdüler. Sonra da ağabeyi beni tutarken, eşim de bıçaklamaya başladı. Beni öldü diye bıraktılar. Şimdi yeni bir hayat kurmak istiyorum. Çalışmak ve kendi ayaklarımın üzerinde durmak istiyorum."



Yusuf ve Bayram Çelik kardeşler, çıkarıldıkları nöbetçi mahkemece tutuklanarak Bolu Kapalı Cezaevi'ne konuldu.