PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Evcil Hayvanların Bakımı



sarıkanarya_41
06-06-2008, 13:45
Köpek Bakımı (Only the registered members can see the link)


Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)
Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)
Köpeklerin kulubesi her gün temizlenmelidir.Adeta bir Sivas Kırmanız varsa pislikleri,kulubelerinde rahat oturmalarını engeller.Minderinin her gün temizlenip silkelenmelidir.Tekra söylüyoruz kulubesi ve minderi özenle temizlenmelidir.Adeta kulubede kıl tüy olursa köpeğin parazit hastalığına yakalanmasına neden olursunuz.Bu hastalıkta köpekleri fazla yaşatmaz.Sivas kırmaları,çorbanın içine ekmek doranınca yer,çitoz atılınca yer,sadece Sivas kırması değil.Tüm köpekler yer. Hatta poşeti açılmamış bir şeker attığınızda bile dişi ile poşetini çıkararak şekeri dişinde kırarak yer. Çünkü köpeklerin dişleri keskin ve güçlüdür.Köpekler , sevilmelidir,iyi bir bakım isterler.Sevgi göstermez,köpeğe susması için sürekli vurursanız, çok durgun vir köpek olur.bir zaman sonra hayatına son verir.Çünkü köpekler can dostlarımızdır.Sevilmeye ihtiyaçları vardır.Konuyu açtım ki amacım şu, köpekler sevildiklerini bilirlerse önürleri 20-25 yıl olabilir. Normal bir köpek 20 yıl yaşar.Fakat canımızı bir gün ALLAH alacak .Sayılı nefeslerini asla bilemem.Ama 20 yıl yaşayabilirler..


Köpeğin vicut bakımı , temizli ve egzersizleri


köpeğe bakım ,köpeğin sağlıklı olmasını sağlar.. bundan ziyade birde güzelleştirir.Bakımı yapılan köpek hemen kendini belli eder. Uysalmı? Kızgın ve sinirlimi?Tüylerinin parlak olması ,haeketlerinin canlılığı,bakışlarındaki dikkat ve zekadan davranışlarıdaki güven ve uyuma kadar herşeyi yansıtır..Tüylerini fırçalamayınca, tüy dökme zamanında köpeğin yanından kaçanlar köpeği rahatsız eder.fırçalanmaya kafasının üzerinden başlanır.Bu tarayız kıl diplerini sertleştirir.Ve derisinin hassaslığının gidip, sert bir deriye sahip olmasını sağlar.Hee birde köpeğinizin yanına bir dişi alırsanız iyi olur... ( köpek erkekse tabii .köpek dişiyse erkek köpek alın.. :) ) Ama isterseniz şart değill.


Dikkat ederseniz, öpekleri bazı tüyleri kısa bazıları orta uzunlukta bazıları ise çook uzunudur.


Simdilik yazcaklarım bu kadar...


Alttada köpek resimi galerisi var..




Simdilik yazacaklarım bu kadar

pardon tüm köpekler çorba yiyemez özel bir süs köpeğinin özel maması vardır.. :)

sarıkanarya_41
06-06-2008, 13:46
Kediler 15 yıl yaşarlar.Fakat kedi sevildiğini bilirse bu 20 yıl da olabilir...Kedilerin tırnakları çok hızlı uzar.Kediler koltukları parçalar beyaz eşyaları çizer. Bu yüzden tırnaklarını çektirirler.Bu bir vahşettir.
Kedinizi her 3-4 ayda bir veterinere götürmelisiniz.ağız ve diş sağlığı en önemlisi.Ve aşılar en önemlisi..Köpeğin, kedinin döktügü tüyler , insanın ciğerine yapışıp, akciğer kanserina yol açar. Kedi alın.Ama almadan önce iyi düşünün. :) Çünkü şu küçük böcükler çok sevimli oldukları için ölünce çok üzülüyorsunuz... :(

sarıkanarya_41
06-06-2008, 13:46
Papağan bakımı çok kolaydır. Özel yemi vardır. papağanlar kafesi sevmezler.adı papağan zaten,çok konuşur.Yanına eş ister yada istemez.ama dişi ve erkek olmalıdır.Sahiplerinin ağızından yemek alma gibi birşey var Türkiyede, böyle birşey çok zararlıdır.İnsan ağızındaki mikroplar papağana geçerse ölmesine neden olur.Vicut ısıları ortama göre değişir.ama tabikide test etmek için karlı bir günde dışarı koymayın hayvanı :)...

sarıkanarya_41
06-06-2008, 13:46
Küçük kapumbağaların özel kendi mamaları vardır.Karades te yerler.Yeşillik yerler. (Kıvırcık,fesleğen,salatanın içi) Küçük cins kaplubağa aldıysanız, ilk 2 ay bakımına çok önem vermelisiniz.Dikkat edeceğiniz en önemli husus, akvaryumun suyunun sıcak olmasıdır. Suyun sıcaklığı yaklaşık 26-28 derece arası olması lazımdır. Temin edebilirseniz akvaryum ısıtıcısı alabilirseniz çok mutlu olacaklardır yada masa lambasını akvaryum üzerine tutarak güneşlenmesini sağlayabilirsiniz. Eger su sıcaklıgı 26 derece altında olursa belli bir süreden sonra kış uykusuna yatarlar ki bu yawru kapşumbağalar için hiç iyi değildir. Eğer kapmlumbağa almayı düşünüyorsanız 2 tane birden alın çünkü yalnız yaşamayı pek sevmezler ve saglıklı gelişebilmeleri için bi tane arkadaş lazım.

Besleme konusuna gelince ise yemlerini karada yiyemezler. Yem kafası büyüklüğünde atılmalıdır. Günde 3-4 öğün yem atmanız yararlı olacaktır.

Kaplumbağa bakımı ise çok önemlidir. Suyu 5 günde bir değiştirilmelidir. Kaplumbağa ile birlikte kesinlikle bir kaplumbağa vitamini ve kaplumbağa kabuk sertleştirici alınmalıdır. Ölüm faunusu dediğimiz mavi faunuslarda ömürleri 2 ayı geçmez. Bu faunusta yaşamaları pek mümkün değildir.

En çok hoşlandıkları şeyler kafasını hafifçe okşamanız ve diş fırçasıyla hafifçe kabugunu fırçalamanızdır.

Suyun yükselgini 10 cm kadar olmalıdır ve içine suyun yüksekligi kadar taş parçacıkları ( deniz kabugu, yıldızı, evinizde taş süs eşyaları... ) koymanız gerekmektedir güneşlenmeleri açısından.

Şu hiç unutulmamalıdır ki ne kadar küçük olsalarda bizde oldugu gibi Allah tarafından onada bir can bahşedilmiştir. Çocuklarımıza oyuncak niğetine asla almamalıyız. Bakımana çok önem vermeliyiz....

sarıkanarya_41
06-06-2008, 13:48
Hamster: Hamster, bilinenin aksine tavşanla fareyle sincapla bir şeyler karıştırılarak üretilmemiştir. Böyle bilinmesinin sebebi, doğada bulunan ilk hamsterların laboratuvarlarda bugünkü renk renk çeşit çeşit hale getirilmesidir. Laboratuvar deneylerinde kullanılmak için çoğaltılan bu hayvanlar, ucuzluğu, bakımının kolay olması ve bıcır bıcır görüntüleriyle çok kolay ve şipşirin evcil hayvanlar. Üstelik ne kadar elinize alıp mıncıklarsanız mıncıklayın, ses etmeyecek kadar da kalenderdirler.

Hamsterın bakımı kolay demiştik. Bu hayvancıklar kafeste yaşarlar. Akvaryum da olur ama havadar bir kafes daha konforlu olmaz mı? Çok zorda kalırsanız kuş kafesi bile kullanabilirsiniz geçici olarak. Kafesin dibine talaş sermeli ve bu talaşı sık sık değiştirmelisiniz. Bunun iki sebebi var, bu hayvanların nemi sevmemesi ve temizliklerine dikkat etmeleri. Buncacık hayvanın tuvalet sorunu olmaz ama ıslak talaşlar içinde huzursuz olur. Kafesin içinde bulunması gereken önemli aksesuarlar; özel yemlik ve suluk, kapalı bir bölme ve bir dönme dolaptır. Bunların hamster için özel yapılmış olması gerekir.

Hamster sıradan bir kaptan su içmez ve yemek yemez. Özel hayatlarına düşkün hayvanlar olduklarından yalnız kalacakları özel bir alanları olmalıdır. Fazla enerjilerini harcayabilecekleri ve eğlenecekleri bir dönme dolap da şarttır. Bunların hepsi ucuz plastik aksesuarlar ve pet shop'tan kolayca temin edebilirsiniz.

Hamsterları fındık, fıstık ve hazır yemle besleyebilirsiniz. En çok bunları severler, diş yapıları ve sindirim sistemleri bunlara uygundur. Tabii diğer evcil hayvanlar olduğu gibi hamsterlarda da tek tip rejim tavsiye edilmiyor. Arada bir sebze meyve verebilirsiniz, bunları da severek yiyeceklerdir, abartmamaya dikkat edin. Yem verdiğinizde yemiyorlarsa ısrar etmeyin, yuvalarında depolayıp acıktıklarında yemek gibi bir adetleri var.

Hamsterlar pek sosyal hayvanlar değildir, kendi cinslerinden hoşlanmadıkları gibi sizden de hoşlanmayabilirler. Bu hayvanlar gündüzleri uyuduklarından zorla uyandırıp sevmeye kalkarsanız ısırılmaya hazır olun. İlk eve getirdiğinizde aynı tavşanlar gibi size yavaş yavaş alışmasına izin verin. Yine de ne kadar alışırsa alışsın yeni uyandığında ya da yuvasını kurcalamaya kalkarsanız ısırılabilirsiniz.

sarıkanarya_41
06-06-2008, 13:48
Only the registered members can see the link
Tavşan: Tavşanınız bir kafeste yaşayacak, tabii siz kucağınızda mıncıklamaktan, o da etrafta zıp zıp dolanmaktan yorulduğunda. İlk bilmeniz gereken şey, tavşanınızı yavru bile olsa asla kutuda beslemeye kalkmayın. Kutuda yaşayan tavşanların ayakları sürekli ıslak kalacağından kolayca bitlenir ve hastalanırlar. Ayaklarından bir türlü çıkmayan idrar kokusu ise evinize böcek çekecektir. En kötüsü de kutuda yaşayan tavşanlar mutsuz olurlar ve kendisini kucağınıza almanıza izin vermezler, bunu istemezsiniz sanırız?

Kafeste yaşayacak olması, tutsak olacağı anlamına gelmiyor. Kendisi için yeterince büyük (mümkün olan en büyük kafesten bahsediyoruz) bir kafeste mutlu olacaktır, en önemlisi kendini güvende hissedecektir. Aynı kuşlar gibi kafesin kapağı açık kalabilir, böylece istediği zaman girip çıkabilir. Önemli olan şey yemek yiyebileceği, uyuyabileceği, çişini yapabileceği, kemirmek istediklerini kemirebileceği kendine ait bir yuvaya sahip olmanın rahatlığını yaşamasıdır. Kafesin altına gazete sermeyin kemirecekleri için boyalar midelerine rahatsızlık verir, kâğıt havluyu deneyin.

Peki çişini nereye yapacak? Tavşanlar da kediler gibi, konuyu bir kere hallederseniz rahat edersiniz. Kafesinin içine küçük bir kap koyun ve içini talaş ya da kedi kumuyla döşeyin. Biraz iğrenç olacak ama bu kumu çişi ile ıslatın. Bundan sonra buraya gitmesi gerektiğini anlayacak. Çişini evin içinde başka bir yerdeki kaba ya da yemliğine yapmaya kalkarsa kızmayın, sadece bu kabı kumla doldurun ve kafesine koyun. Tavşanınızın tuvaletini kediler gibi balkonda yapmasına izin vermeyin, dediğimiz gibi böcek sorunu yaşamanız ihtimali artar.

Tavşanınız yavru iken onu marul gibi sebzelerle ve meyve ile beslemeyin. Marul kemiren bir yavru tavşan görüntüsüne doyum yok ama ishal olan yavru tavşanınızın hayatta kalma şansı da pek yok. Siz en iyisi üç aylık olana kadar sadece kuru otlar ve hazır yem ile besleyin. Ondan sonra yavaş yavaş taze meyve ve sebze vermeye başlayabilirsiniz. Yine de rejiminin büyük bölümünü hazır yem ve kuru yonca oluştursun, tavşanlar kuru yoncaya bayılırlar. Siz hergün suyunu değiştirin ama pek su sevmediklerini fark edeceksiniz.

Tavşanınızı zorla ele almaya kalkışmayın. Bırakın yavaş yavaş alışsın. Oldukça ürkek bir hayvan olduğundan sizin sevginize ve korumanıza ihtiyaçları var, yani zorlamazsanız onlar size gelecektir. Korktuklarında ayaklarını hızlıca yere vururlar ve genellikle en çok gürültüden korkarlar. Korkan bir tavşanın en rahat ettiği yer, sahibinin elinin altıdır. Orayı bir kere keşfetti mi çıkmak bilmeyecek. Kucağınıza çıkmaya can atan, akşam (kısık sesle) televizyon izlerken yanınıza sokulan bir tavşan kadar sizi mutlu eden bir evcil hayvan bulmak zordur açıkçası.

sarıkanarya_41
06-06-2008, 13:48
Kaplumbağa: Kaplumbağanız bir teraryumda yaşayacak. Teraryum kısaca sürüngen akvaryumu gibi bir şey. Bir petshop’a gidip kaplumbağanız için bir “kap” isterseniz muhtemelen size içinde birkaç plastik palmiye olan fanus verecektir. Asla diyoruz. Üzgünüz ama dostunuz bu hücrenin içinde er geç ölecek. Kaplumbağanız suda yaşıyorsa, içinde su ve kuruması için çıkabileceği bir kaya olan fanus, ilk bir ya da iki yıl yaşaması için uygun bir ortam olabilir. Ancak kaplumbağanızın boyu 10 santimi geçtiğinde er geç bir akvaryuma geçmeniz gerekecek, bu yüzden bizce baştan uygun bir teraryum hazırlamalısınız.

Kaplumbağanız suda yaşıyorsa yarısına kadar su, kurumak için çıkabileceği bir kaya, günde beş saat kadar çalışacak bir filtre, zemine dökeceğiniz akvaryum kumu, günün 12 saati açık kalacak bir lamba ve kışın kaplumbağanızın hastalanmaması için teraryumu 26 dereceye ısıtmak üzere kullanacağınız bir ısıtıcı yeterli donanım olarak kabul edilebilir. 20 litre su koyduğunuzda yarısından çoğu dolmayacak kadar büyük bir teraryum seçmelisiniz. Suyunuzun yüksekliği, kaplumbağanızın dikine rahatlıkla yüzebileceği kadar olmalı. Yoksa ters dönerse doğrulamaz.

Kaplumbağanız karada yaşıyorsa suyun içine dalamayacaktır, bu da daha fazla alana ihtiyacı var anlamına geliyor. Kara kaplumbağaları için ilk yıllarda fanus yeter kuralı bu durumda geçerli değil. Kara kaplumbağaları için hacim değil büyüklük önemli, bu da en az bir metrelik bir uzunluk demek. Ayrıca temizlenmeleri için birkaç cm derinliğinde suları da olmalı. Güneş ışınlarına benzer bir aydınlık sağlayan infrared lambayı, kendinizi kaplumbağacılığa kaptırırsanız alabilirsiniz, başta bütçeniz kısıtlıysa kendinizi sıkmayın. Bitkiler de şart değildir, kaplumbağanızdan çok sizin ***finize bağlı. Yeni aldığınız kaplumbağayı bir litreye bir tatlı kaşığı tuz oranıyla hazırladığınız su ile yıkamayı unutmayın. Bütün bu yaşadıklarının onu ölümüne korkuttuğunu unutmayın, ilk birkaç gün saklanıp ortalıklarda görünmezse bunu doğal karşılayın.

Kaplumbağanız, yılda bir kere uzunca bir süre ortadan kaybolursa şaşırmayın. Doğru bildiniz, kabuklu dostunuz kış uykusuna yatıyor. Kaplumbağanız suda yaşıyorsa eylül gibi tembelleşmeye başladığını fark edeceksiniz. Yemek yememeye başladığında zamanı gelmiş demektir, endişelenip zorla yedirmeye çalışmayın. Isıtıcıyı kapatın ve bırakın 2 ay boyunca uyusun. Kaplumbağanız karada yaşıyorsa ve hareketleri yavaşlamaya başlıyorsa büyükçe bir kuyunun içine önce toprak, sonra yosun döşemelisiniz. Kutunun kenarlarına hava alması için delikler açmalı ve üzerine bir örtü örterek serin tutmalısınız.

Kaplumbağanızı en çok onlar için hazırlanmış özel yemlerle besleyin. Tabii her zaman tek tip yemle beslemeniz sağlıklı olmaz. Bir su kaplumbağasıysa kurutulmuş karides ve balık, küçük et parçaları, kuru solucan, midye içi, kara kaplumbağasıysa her türlü meyve ve sebze ile rejimini renklendirebilirsiniz. Bu beslenme zamanlarında elinizden yemek yedirmenin ***fini çıkarın, kaplumbağanızla en çok sosyalleşyiğiniz zamanlar bunlar olacak. Kaplumbağalar genellike karınları doyunca sahiplerinin yüzüne bakmazlar.

sarıkanarya_41
06-06-2008, 13:49
Hayvanlarımızın Bakımı

Evcil hayvanlarımız, konfor ve güvenden asla taviz vermeyen, sevme ve sevilme zamanını, kendi belirleyecek kadar özgürlüğüne düşkün, temiz, sessiz, zarif, şirin dostlarımızdır. Sistematik bir şekilde yetiştirilmeleri henüz, yüz- yüzelli yıllık bir geçmişe dayanan, psikolojileri hala tam olarak çözülmemiş, bu gizemli, çekici canlılar için en önemli şey, sahibi tarafından iyi tanınması, gereksinimlerinin tam olarak bilinmesidir.

Tüm sevimliliklerine rağmen, iyi anlaşılamadığı zaman, pişmanlıkla ve suçluluk duygusu içinde terkedilen, ya da başkasına verilen dostlarımızı düşünürsek, onları daha iyi tanıyıp, ona göre sahip olmanın önemi ortaya çıkacaktır.

Evcil hayvanların yaşamını dengeli ve mutlu bir şekilde sürdürebilmesi, sağlığı ile birlikte, doğal davranışlarını devam ettirmesiyle mümkündür. Bu da onun, kimliğini tanıyıp, yapısal özelliklerini değiştirmeye çalışmadan, doğal davranışlarına, onu sıkıntıya sokmayacak çözümler getirmekle sağlanabilir. Evcil hayvanlarımızla kurulacak sımsıcak bir dostluğun temellerini atmak, hiç de zor değildir.

Evcil hayvanlar okşanıp, sevildiklerinde uysallaşırlar. Aksi halde onlarda da, tıpkı insanlardaki gibi birtakım takıntı ve kaygılar gelişebilir ve duygusal anlamda çöküntüler yaşayabilirler. İyi davranışların yerine, ona kötü davranışlarda bulunulduğu takdirde, onunla birlikte yaşamak ***finden ve lüksünden yoksun kalabiliriz.

Eğer huzur içinde, evcil bir hayvanla birlikte yaşamak istiyorsan, ona hakettiği ilgiyi ve sevgiyi gösterip, onun yaşama hakkına, beklentilerine, isteklerine duyulması gereken saygıyı duyman gerekir!!!

Sevgi özen ister. Evcil hayvanlar sevgi konusunda doyumsuzdurlar. Onlar için ilgi; illa mama vermek, okşamak, bir çift sıcak söz değil, bazen biraz da oyundur. Oyun çoğu zaman birçok evcil hayvan için bir ödüldür. Hele ki oyunun sonunda, onun seveceği türde çerez veya oyuncak varsa, hem senin, hem de onun için ***if doruğa çıkar.

sarıkanarya_41
06-06-2008, 13:50
Beslenme

Evde beslediğimiz evcil hayvanların sağlıklı büyümesi için, yeterli ve dengeli beslenmeleri gerekmektedir. Doğru beslenme sayesinde, hem gözleri hayat dolu bir ev hayvanına, hem de uzun senelerimizi birlikte geçirebileceğiniz bir dosta sahip oluruz.

Evde beslediğimiz evcil hayvanların başında kedi ve köpek gelmektedir.

Kedi ve köpeğin beslenme ihtiyacı; Kedi ve köpeklerin vücudu da insanlar gibi protein, yağ, kalsiyum, fosfor, sodyum, vitamin A, vitamin D, vitamin E gibi maddelere ihtiyaç duyar. Eksik alımlar çeşitli rahatsızlıklara yol açar. En ideali bütün bunların orantılı bir şekilde verildiği, mamalardır. Bu hem sen için zahmetsiz, hem de hayvanın için, daha sağlıklıdır.

Bunun yanında onlara, yemek artıkları, pişmiş et ve sebzeler, ekmek, makarna gibi tahıl ürünleri, peynir, süt, yumurta gibi bol proteinli besinler de uygun bir beslenme metodu olabilir. Bu yolu seçersen, daha dikkkatli olman gerekir. Mesela pişmemiş sebze ve et gibi yiyecekler, parazit oluşumuna neden olabilir, fazla miktarda proteinli besinler, tüy dökümlerine neden olabilir, tavuk kemikleri mide tarafından eritilemediğinden, onların sindirim sistemine zarar verir. Bu yüzden sen yine de, hazır mamaları tercih et!!!

Evde en çok beslediğimiz evcil hayvanlardan biri de kuştur.

Kuşların beslenmesi; Beslenme kuş sağlığının ilk şartıdır. Esas olan şey, iyi nitelikli tohumların verilmesi, kuşun üstün tuttuğu gıdanın verilmesi, özellikle mamaların hazırlanmasındaki titizlik ve tazeliktir. Tohumların bir kısmı yağlı, bir kısmı unlu ve bir kısmı da serinleticidir. Bunlar ihtiyaca göre değişik oranlarda verilmelidir. Bilinçsiz bir yemlemenin, kuşun bünyesinde değişik etkiler yapması normaldir. Bu sebeple, tohumların özelliklerini incelemek ve kuşa bilinçli bir şekilde vermek gerekir.

Kuşun vücudunun büyümesini, gelişmesini, hastalıklara karşı direncinin artmasını, vitaminler sağlayacağından, onun alması gereken vitaminler, büyük önem taşır.

A vitamini: Yumurta sarısında, balık yağında, portakal, muz gibi meyvalarda.
B vitamini: B1, B2, B6,B12 sebze ve meyvalarda, tohumlarda ve yumurta sarısında az miktarda bulunur.
C vitamini: Meyve, sebze ve tohumlarda.
D vitamini: Yumurta sarısı, balık yağında, ıspanak, lahana yağrağı, havuç gibi sebzelerde.
E vitamini: Marul, ıspanak ve kıvırcık salatada.

Yaşamın ve beslenmenin temel taşını teşkil eden vitaminleri, yeterince alabilen kuşların, sağlıklı, güçlü, renkli ve neşeli olmaları doğaldır. Sen yine de istersen, kuşunu hazır mama ve hazır vitaminlerle besleyip, işin kolayına kaçabilirsin...!!!

Balıklar da, evde bakmak için çok tercih edilen evcil hayvanlardır.

Balıkların beslenmesi; Balıkların birçoğu hem bitkisel, hem de hayvansal gıdalarla beslenirler. Balığın doğru beslenmesi, uzun vadedeki sağlığı açısından çok önemlidir. Bunun için de, seçtiğin ana yemin yanı sıra, balıklarına belirli aralıklarla farklı gıdalarda vermelisin. Ana yem olarak, çoğunlukla granül veya pul yemler tercih edilir. Balığın, sindirim sorunları yaşamaması için, yemi vermeden önce, ıslatarak yumuşamasını sağlamalısın; aksi takdirde kuru yemler kabızlığa yol açabilir. Ayrıca haftada bir veya iki kez olmak üzere haşlanmış sebzeler (bezelye, ıspanak, brokoli, kabak vs.) ve canlı ya da dondurulmuş yemler (karides, kurtlar vs.) vermen, balıklarının sağlığı için gereklidir.

sarıkanarya_41
06-06-2008, 13:50
Eğitim

Bir kedi veya köpek yavrusunun, verim sağlayacak bir itaat eğitimine ne zaman başlayabileceğine ilişkin, kesin bir yanıt vermek pek de kolay değildir. Yavrular, annelerinin karınlarını terk ettikleri andan itibaren, dünyayı tanımaya başlarlar. Ancak, çoğu eğitmenin de hem fikir olduğu gibi, küçük bir yavrunun dikkatini toplama yeteneği, ciddi bir eğitim alabilmesi için yeterli değildir. Çok erken yaşta verilen itaat kursları, çoğu zaman hem hayvan, hem de sahibi için asabiyet kaynağıdır. Sen, dostunun niçin hiçbirşey öğrenemediğini anlamaya çalışırken, o da daha bir önceki dakikayı bile hatırlamaktan yoksun, kendisinden ne istediğini merak edip durur. İşte bu nedenle, düzenli bir eğitime başlamak için, onun biraz büyümesini beklemen gerekir. Bu süre zarfında, o minik yaratık dünyaya alışacak ve ona söylediklerini az da olsa, algılayabilir hale gelecektir.

sarıkanarya_41
06-06-2008, 13:51
Dostlarımızın altıncı hissi var mı?

Hayvanların altıncı hissi konusunda, insanlar tarafından anlatılan sayısız hikayeler vardır. Ancak bilim buna henüz bir kanıt bulamamıştır. Dostlarımızın, bu farklı davranışlarını açıklayabilen bir kanıt olmasa bile, dünyadaki bilim adamlarının çoğu bu hikayeleri ciddiye alıyor. Deprem ve tsunamide hayvanların davranışlarında önemli bir değişiklik olmasını, bazı bilim adamları, felakette oluşan elektromanyetik dalgalarını hissedebilmeleri imkanına bağlı olduğunu, başka bilim adamları ise hayvanların bazılarının, enfraruj algılama yeteneklerinin olması ve dolayısıyla felaketi önceden hissetmelerinin mümkün olduğunu tahmin ediyorlar. Tam olarak ne olduğunu ispat etmek zor...

Dostlarımızın felaketlerde bizden farklı şeyler hissettikleri kesindir. Ancak deprem gibi felaketler için, erken uyarı sistemi olarak onlardan faydalanmamız şimdilik mümkün değil.

sarıkanarya_41
06-06-2008, 13:51
Onlara ilkyardım

Yaralanan veya aniden hastalanan dostuna, nasıl müdahele yapacağını bilmen gerekir. Böyle bir durumda sakin olmak, en önemli faktördür. Heyecanlı bir kişi, farkında olmadan çok şeyi yanlış yapabilir. Bu yüzden ilk olarak sakin kalıp, olayı anlamaya çalışmalısın.

Kaza yeri, bulundurulan ilkyardım malzemeleri, dostunun ağırlığı- yaşı ve o anki sağlık durumu, uygulayacağın yardım ve karar için önemli faktörleri oluşturur.

İlk olarak onun gözlerini, kulaklarını, burnunu, boynunu, göbeğini, sırtını, ayaklarını ve vücut sıcaklığını kontrol etmelisin. Ona daha fazla zarar gelmemesi için, artık onun durumunu sabitlemeye çalışmalısın; vücut sıcaklığı yüksek ise buz ile soğutmak, vücut ısısı düşük ise onu battaniye ile ısıtmak, kanayan yerleri gazlı bez ile kapatmak... gibi. Yanında başka biri varsa, senin fatkettiğin anormallikleri, hemen not almasında fayda vardır, çünkü veteriner hekime ulaştığında, birçok şeyi heyecandan unutmuş olabilirsin.

Telefonla ulaşabileceğin bir veteriner hekim varsa, telefonda sana yapılması gereken adımları aktarır. Acil durumların çoğu, profesyonel ilkyardım bilgisi ve deneyimi gerektirir. İlkyardım müdaheleni yaptıktan sonra, dostunu veteriner hekime gotürmen gerekir. O zaman kadar sakin kalmanın çok önemli olduğunu, unutmamalısın.

sarıkanarya_41
08-06-2008, 19:06
» Kanarya Bakımı



Kanarya, dışarıdaki serbest yaşayıştan ziyade kafes hayatına alışmış ve uyum sağlamış bir kuştur. Nazik bünyeli olduğu için bakımlarında yapılacak en ufak ihmal hastalanmalarına, hattâ ölümlerine sebep olur. Biraz yem, biraz da su vermek­le bakımlarının temin edilebildiği zannı asla doğru değildir.

Bu sözlerimizden kanarya bakımının güç bir prob­lem olduğu düşüncesine kapılmamalıdır. Yem sanayinde olsun, besin, ilâç, kafes ve malzemesi sanayinde olsun varılan ilerle­meler bu güçlüğü yenmiş ve kanarya bakımını kolaylaştırmıştır. Kafesler ne çok ufak ve nede çok büyük olmamalıdır. Yetden 1,5 - 2 metre yukarıda, tavandan ise 1 - 1,5 metreden daha aşağıda bulunmalıdır.

Tünek mesafeleri iyi hesaplanmalı, yem­likler yerinde ve kolay temizlenebilir cinsten olmalıdır. Kafes tabanında daima temiz ve kuru kum. bulundurulmalıdır. İçme ve banyo suyunun her gün tazelenip değiştirilmesine, yemliğin­de daima taze ve temiz muhtelif tohum karışımı yemin bulundurulmasına, yumurta mamasının ertesi güne kadar mamalığında unutulmamasına, kuşun 18 -20 dereceden yukarı ısıda kalmamasına, kafesteki kanaryanın doğrudan doğruya dik gelen güneş ışınlarına maruz bırakılmamasına, ani isi değişikliklerinden ve hava cereyanlarından korumaya dikkat etmek lazımdır.İyi bir bakim, kanaryamıza uzun ömür, tatlı nağme, güzel renk sağlar. Fenni bir bakim için gerekli araçları daha evvelki bahsimizde mevzu etmiştik. Gerek bu araçları kullanırken dikkat edilecek hususları ve gerekse kanaryaların beslenme, hareket, ötüş ve sağlıkları ile ilgili gerekli ve özet bilgiyi diğer başlıklarda sıra ile vermeğe çalışacağız.

Kanaryaların bakımı her gün ve tercihen sabahları yapılmalıdır. Geç saatlerde, uyku zamanlarında rahatsız edilmemelidirler, ürkek olurlar.Her gün evvela kafes ve malzemenin temizliği yapılmalıdır. Sonra yem, mama ve içme suyu tazelenmeli, meyve veya yeşilliği verilmélidir. Bu işler yapılırken kanaryanın ürkütülmemesine ve kafes kapıları veya taban sürgülerinin açık bırakılıp kuşun kaçmasına sebebiyet verilmemelidir.Bu arada kanaryanın sağlık kontrolünü de ihmal etmemek gereklidir. Yem dağıtması, durgunluğu, kabarmaları, pisliğinin sulu veya koyuluğu, tüy dökülmeleri, sık sık kabarıp kaşınmaları, nefes alma zorluğu, ötüş bozukluğu gibi rahatsızlıkların tespit için şekil ve hareketlerini daima gözetmemiz gerekir.

Kafes ve salmaların sıcak odalarda bırakılması, kanaryanın, sağlıklı görünmesine rağmen bu gevşetici hava içerisinde çabuk kansızlaşmasına ve en ufak bir hava değişikliğine tahammül edememelerine sebep olur. Ayni zamanda sıcak odalarda yaşayan kanaryalarda çiftleşme arzuları vaktinden evvel, yani mevsimsiz olarak doğar.Havası sik sik değiştirilen sobasız veya kalorifersiz odalarda yaşayan kanaryalar sağlam bünyeli ve uzun ömürlü olurlar.

sarıkanarya_41
08-06-2008, 19:08
DAMIZLIK KUS TEMİNİ

Yetiştirici ilk önce ihtiyacını belirlemeli, hangi ırki besleyeceğine karar vermeli. Eğer amaç sadece yarışmalar için kus yetiriciliği yapmak ise farklı türler yerine, sadece bir veya iki irk yetiştirmek daha mantıklı olacak ve basarımıza yardımcı olacaktır.Su da unutulmamalıdır ki ; farklı türdeki kuşları beslemekle tecrübelerimizi o denli artırmış oluruz.Yine de siz siz olun az ve öz ile ise başlayın.Sagliksiz kuşlar sizleri bu isten küstürür.Kanarya satın alırken kuşların irk özellikleri araştırılmalı ve kuşların bakici özelliklerinin ne derecede olduğu öğrenilmelidir, ona göre kümes ve kafes seçimi yapılmalıdır. Kusun sağlığı tüylerinde gizlidir. Sağlıklı bir kusun tüyleri parlak ve temizdir.Gözleri cam gibi parlar.Sağlıksız bir kus ötmez,tüy kabartır, tüneginde sürekli uyur ve düşünür.Pisligi yeşil ve kokuludur,gözleri baygın bakar.
YAVRU SEZONU
Muhtemel yavru mevsimi nisan ayında başlamalı,temmuz ayinin sonuna kadar 6 ağız yavru alınmalıdır.Kuslarin erken ese atılması çoğunlukla yavru verimini düşürür.Kaloriferli ortamlarda kuşları ese atarken çok dikkatli olunmalı erkenden kızıştırıcı özelliği olan yemler verilmemelidir.asil konu kuşları sıcak ortamlarda besliyor iseniz temizliğine daha titizlikle riayet etmeniz gerekmektedir.Sıcak ortamlarda zararlı hasenat ve bakteri üremesi hızlanır bu da kuşların sağlığında olumsuz etkiler yaratır.Kafeslerin kalorifer peteklerinin yanına veya hava akimi olan yerlerden uzak tutulması sizlerin menfaatinize olacaktır.Kuslarimizindan en iyi randımanı, onlara en iyi şekilde bakmakla alabiliriz.Eğer kuşlar sakin ve sağlıklı bir kış geçirdiler ise onlardan verim alınabilme olasılığı yüksektir. Kuşları eslemek için bir araya koymadan önce, sağlık durumlarına bakılmalı, sağlıksız dişiler kullanılmamalıdır. Kuşların durduğu yer başlangıçta fazla ısıtılmamalı, aksi taktirde, dişiler hemen kuluçkaya yatmak isterler. Bu durumda hiç kimsenin istemediği bos yumurtalara sahip oluruz. İlk başlangıçta 15 derece sıcaklık yeterli olacaktır, bu isi her hafta arttırılarak 20 dereceye çıkartılır. Bu durumda dişilerin hazırlanması 6 hafta kadar sürer. dişilerin yuva için bir şeyler toplaması ve yuvayı örmesi yetiştiricilerin beklediği gibi 8 gün içinde olmayabilir. Zaten olması yumurtaların bos olmasına sebebiyet verir. Bu arada eslemede kullanılan yerin temizliği ve havası da önemlidir. Dişi iyice esleşmeye hazır olduğunda yem çeşidi olarak daha çok nişasta içeren yemler verilebilir. Bunun yanında yumurtalı karışık mamada verilebilir. Yeşillik verileceği zamanda kusun vücudunun uygunluğu denetlenmelidir. Ellerimize yapışan kirlerle yumurtaları tutmamalıyız. Elimizdeki kir ve yağ, yumurta kabuğundaki delikleri kapatarak yavrunun ölmesine neden olabiliriz. Yavru zamanında kümeste yapılacak çoğu yetiştirici kuşlara birçok vitamin vermektedir. Burada dikkat edilmesi gereken tam tersi bir etkiyle karşı karşıya kalına bilineceğidir. Fazla verilen vitaminden, dişi kus ve yumurtadaki yavru vitamin zehirlenmesinden ölebilir. Bu yüzden kontrollü davranmak gerekir. Yavru zamanında kümeste ve yakınlarında yapılan gürültülü davranışlardan kuşlar ve yumurtadaki yavrular zarar görebilir. Yumurtayı kontrol için aldığımızda tekrar yerine koyarken eski konumunda olmasına dikkat edilmelidir. Yumurta saklanması sırasında tozlardan korumalı ve yere yakın bir yerde muhafaza edilmelidir. Alt raf ile üst raf arasındaki 3-4 derece arasındaki sıcaklık yumurtanın bozulma riskini azaltır. yumurtanın daha çok oksijen alabilmesi için sivri kısmini yukarı gelecek şekilde olmasına dikkat edilmelidir.Dişi yumurtaların üstüne yatmaya başlayınca, yumurta maması ve yeşillik yavrular çıkasıya kadar verilmemelidir.
YAVRUNUN YUVADAN AYRILMASI
Yavrular 14 günlük olunca, yuva her zaman durduğu yerden alınır. Yere yakın olarak köselerin birine konulur.Yuvalık eski yerine konulur ve dişinin tekrar yuva örmesi için malzeme verilir. Köse yuvadaki yavrular 21 günlük oluncaya kadar baba, yavruların bakımını üstlenir. Bundan sonra 1 hafta içinde 26-27 günlük olunca yavru tamamen anne ve babadan ayrılır.Tek bakici olarak kullanılan dişilerde bu olay farklıdır.yavrularin kendi basına yemlendiğini gördüğünüz an yeni yuvalık kafesin zıt tarafına takılmalıdır.1 aylık olan yavrular hemen bir salmaya alınmalı karışık yem düzeni ve mama takviyesi ile beslenilmelidir.Salmalarda bakılan kuşlar kendilerine sunulan değişik besinlerle daha kondisyonlu olmaktadırlar.Yavrularinizin bir tarafa doğru çökük durmasını istemiyorsanız, tünek ilk tüye girene kadar kullanılmamalıdır.Amaç yarışmalık kus üretmek ise yavrular ilk tüylerini attığı zaman eski bir eğitim kafesine alınmalı ,bu kafeslerde kuşların eğitimleri yapılmalıdır .Duruş eğitimi verilirken tecrübeli, durusu güzel olan kanaryalar seçilmeli ,yavruların arasına konulmalıdır.Yarismalara kadar yavruların bu eğitim kafeslerinde barındırılmaları sağlanmalıdır.egitim kafeslerinin kümesin ön tarafında bulundurulmalı diğer yavrularında eğitim kafeslerine ilgisi çekilmelidir.Eğitimde olan kuşlara gürültülü,ani hareketler yapılmamalı,hareketlerimizin son derece yavaş olmasına dikkat etmeliyiz.Yavrular ilk senede kanat ve kuyruk tüylerini değiştirmezler. Yarışmaya katılan kusun yavru olduğu kanat ve kuyruk tüylerine bakılarak anlaşılır. Bunlar "Unfligled" sınıfında yarışırlar.
YUMURTADA YAVRU ÖLMESİ
Sık karşılaşılan bu problemde yumurtadan yavru çıkmayınca, yumurta kırılıp bakıldığında yavrunun tamamen gelişmiş olmasına rağmen ölü olduğu görülür. Bu olayın birkaç nedeni vardır. Kusurlu veya eksik beslenme sonucunda embriyo gelişse bile çok güçsüz kalıp kabuğu kıracak gücü bulamaz. Bir başka neden yumurta kabuğunun sert olmasıdır. Bir başka sebep ise, yumurta kabuğunun çok kuru (nemsiz) olmasıdır. Bu yüzden bazı yetiştiriciler yavru çıkmadan bir gün önce yumurtayı ilik suya batırıp yumurta kabuğunu biraz yumuşatıp, yavrunun daha kolay çıkması sağlanır. Kümeste eğer var ise kaloriferin üzerine bir kap içersinde su koyularaktan kümes nemlendirilebilir.
KÜMESTEKİ IŞIK MİKTARI
Işık miktarı anne babaların, yem yiyebilmeleri ve yavruları besleyebileceği zaman uzunluğunda olmalıdır. Şubat -Mart aylarında gün ışığı ortalama 12 saat kadardır. yavruların düzenli beslenmesi için kabul edilen ışık süresi 14 saat kadardır. bazı yetiştiriciler bunu 15 saate kadar çıkarıyorlar. Tabii bu uzun süreler için ışık otomatlarına ihtiyaç vardır. bazı yetiştiriciler doğal olmayan bu metoda karşı çıkmaktadırlar.
ESE HAZIRLAMA VE ÇİFTLEŞME:
Çiftler yavru sezonu kapatıp tüye girdikten sonra, büyük salmalarda uçurulur. Yavrularda başka büyük salmalarda bulunur. yetiştirici yeni sezona hangi tarihte başlayacağına, bu dönemdeki kus bakimi ile karar vermelidir.yetiştiricilerin büyük çoğunluğu Mart ayinin ortalarına doğru, kuşların yan yana konacağını hesaplayarak, ese hazırlık dönemine başlarlar. Çünkü verim ve sağlıklı yavrular elde etmek için her konuda hassasiyetle davranılmalıdır.Böyle yaparsak tabiatın doğal seyrine uygun olarak bahar aylarında yavrular elde etmiş olur ve karsılaşacağımız risk oranını en aza indirgemiş oluruz. Kuşların tüyde olduğu dönem hastalığa yakalanma riskine en çok sahip oldukları dönemdir. O yüzden yavru sezonunda alacağımız verim bu dönemde yapacağımız dengeli beslenmeye bağlıdır.Ayni zamanda yetiştiriciler beslenme sistemini değiştirmek istediklerinde, (Mama, karışık yem, Sebze takviyesi, Yulaf vs...) yine bu dönemi tercih etmeleri kuşlarının sağlığı açısından kendi menfaatleri yararına olur. Bu dönemde yetiştiriciler kuşlarına, genelde her gün yiyebileceği miktarlarda ve yavrulatma sezonu bitinceye kadar değiştirmeyecekleri mamayı verirler.Önlerine her gün karışık yem ve suluklarına vitamin takviyesi yapmakta son derece yararlıdır.Ayrica her gün bir yan gıda vermekte çok iyi olur. Bu yan gıdalar şunlar olabilir; marul,lahana, elma havuç portakal vb... 10. ayda kuşlar tüyden çıktıklarında, mama gene hafif yas olarak haftada 1 kez verilir. Sebze ve meyve gün aşırı olarak verilmeye devam edilir. Vitaminli su haftada 2-3 güne düşürülebilir.karisik yemdeki yağlı tohumlar (kalın yem ve nijer tohumu ) biraz arttırılır. Yulaf verilmeye 365 gün boyunca devam etmekte herhangi bir sakınca yoktur. Isı ve ışık durumu ise doğal seyrine göre kuşların sağlığına en uygun şekilde olarak gözlenmeli ve gerekli düzenlemeler yapılmalıdırŞubat ayinin 20 sine doğru erkek kuşlar tek basına bırakılır ve bu andan itibaren ışık için zaman saati ayarlanır.Isik her hafta 15 dakika öne çekilerek, ilk yavru çıktığında ışık 14 saate çıkacak şekilde ayarlanır. Işık 14 saate ulaştığında ısınında en az 18 derece olması gerekmektedir. Bu tarihten sonrada karışık yemdeki ince yem oranı arttırılarak (enerji için) mama oranı da haftada 2 kereye çıkartılır.Tek duran erkek kuşların muhtemel dişileri ayarlanarak 1 Martta kümesteki gözler ikiye bölünüp dişilerde erkeklerin yanına koyulur. 10 gün süre ile tahtadan yapılmış bölmelerin her iki tarafındaki dişi ve erkek ses sinyalleriyle anlaşırlar. Tahta bölmeler, tel bölmelerle değiştirilip, 5-6 gün tel vasıtasıyla birbirlerini görerek çiftlerin uyum sağlamalarına yardımcı olunmaya çalışılır. Ese atmadan önce altlarında varsa fazlalık tüyler kesilir.( FI sinin üzerindeki tüyler asla kesilmez) tepeleri, kasları ve tırnakları kesilerek hazır olduğu gözlenen kuşlar ese atılır. yetiştiriciler genelde keçe kullanmayı tercih etmezler kuşlara verilen keten çuval ipi ve at kili ile yuva çanağının içini kuşların örmeleri sağlanır. Bunun sebebi bitlerin oluşumunu engellemek ve çok sıcak olduğunda yavruların kavrulmasını engellemektir.Tercihe bağlı olarak keçe kullanılmak istendiğinde ise keçeye hasenat tozu sapılmalıdır.Dişi yumurtaları düzüp gurk bastıktan 13-14 gün sonra yavrular kabuklarından çıkarlar. Bu süre içersinde mama ve sebze-meyve vermek sakıncalı olabilir. Nedeni ise anne sik sik bunları yemek için yuvayı terk edip yumurtalarını soğutmaz, hem de bu yiyeceklere özlem duyarak yavrular çıkınca daha bir iştahla beslerYavru zamanı mamamızın kuruluğunu gidermek amacıyla mamamızın içine; yumurta,patates,balık yağı,findik yağı,mikserde çekilmiş fındık vb. konulmalı ,sebze veya meyve ayrı bir yere asılmalıdır.Mamanin içine balık yağı koyuyorsak elma gibi asitli olan meyveleri mamamızın içine asla koymamalıyız.bu mamayı bozar. Annenin bu mamayı yavruya kusmasını da kolaylaştırmış oluruz. Mama günde 2 kere 2-3 saatte bitebilecek miktarlarda konmalıdır. Burada en çok dikkat edeceğimiz husus annenin iri taneli besinler kusarak yavrularının ölümüne sebebiyet vermemeleridir.Yavru 7 günlük olduğunda artık, bilezik takma zamanı gelmiştir. Burada dikkat etmemiz gereken diğer önemli bir hususta sudur; erkek kus (Baba) eğer rahatsızlık veriyorsa başka bir kafese ayrılmalıdır. Yavrular 11 günlük olduklarında baba tekrar yanlarına salınabilir.11 günden önce salarsak dişi kuşu esleyerek tekrar zamansız olarak yumurtlamasına sebep olarak var olan yavruların ilgisizlikten ölümüne neden olabiliriz. Eğer 11 günden daha geç salarsak, baba erkek yavruları kendine rakip olarak görerek döve döve yavrularını öldürür.Yavru 15-16 günlük olduktan sonra yuvadan atlar. artık yavrulara bakma görevi babadadır.Anne yeniden yumurtlayarak gurk yatmaya baslar. 18-22 günlük olduklarında yavrular mamaya gaga atmaya başlarlar. Yavrular tane kırmaya başladıklarında (27-30 günlük olduklarında ) artık anne ve babanın yanından ayirmamizin zamanı gelmiştir. Irk kanaryalarının eslenmesinde "INTENSIV FAKTÖRÜ" çok önemlidir. Üretimde olduğu kadar kuşlarınızı alırken de bu faktör göz önünde bulundurulmalıdır. Hem hangi renk olduğunun hem de tüy kalitesinin belirlenmesinde bu çok önemlidir. Intensiv faktörü kalıtımsal olarak ana babadan yavrulara geçen bağımsız bir özelliktir. Çok zayıftan çok güçlüye kadar olan bu faktörün derecesi yetiştiriciler tarafından belirlenir. Bütün irk kanaryalarını Intensiv (Aci Sari) ve schimmel (Kamisi) olarak birbirinden ayirmak zorundayız. Yalnız bu düz sari kuşlar için geçerli olmayıp, yeşil, kula, gri, beyaz ve araçlı kuşlar içinde geçerlidir. Intensiv A Schimmel (B) ile simgelendirilir. Esas olan nokta, B kusun Intensiv (A) kusa göre daha uzun tüylere sahip olmasıdır. Bir Schimmel (B) kusun tüyünü incelediğimizde, belirlediğimiz tüydeki renk maddesinin tüyün her kısmında ayni miktarda olduğudur. Tüyün kökü renksiz, oldukça yumuşak ve renk olarak silik gibidir. Intensiv (A) kus ise temel renk daha güçlü bir yapıya sahiptir. Çünkü Intensiv (A) kuştaki tüy daha kısa olup tüydeki renk maddesi sanki uca toplanmıştır. Tüyün ucu da biraz dar, güçlü ve sağlamdır. Dikkati çeken başka noktada Intensiv faktörü tüy büyümesinin gecikmesine neden olur. Bu sebepten yuvada yavruların, hangisinin A , hangisinin B olduğu kus tüyünü düzmediği zaman anlaşılır.Önce tüylenen yavru Schimmel B dir. Yavru yumurtadan çıkar çıkmazda üzerindeki çok ince tüylerden az ve kısa olusu onun Intensiv kus olacağını, tam tersi ise Schimmel B olacagini gösterir. Positür kanaryaların eslendirilmesinde, hangi ırki yapacağımıza karar verdikten sonra, kuşların tüy özellikleri göz önünde bulundurularak ese atmalı ve yarışma standartlarına uygun tüy yapısında yavrular çıkartılmalıdır. Damızlık kuşların esleştirilmesinde tüy uzunluğuna çok dikkat edilmelidir. Mesela Gilbert Italicus için sadece Intensiv x Intensiv eslemek gerekir. Bu kuşlar hiçbir şekilde B özellik taşımazlar, tüyler öylesine güçlü Intensiv özellik taşırlar ki bazı bölgeler tamamen çıplak ve tüysüzdür. Bu yüzden bacaklar tüysüz ve vücudu incecik gözükür. Ama diğer taraftan bu özellik öteki ırklar için kesinlikle geçerli değildir. Positür kuşlarda yari Intensiv (AB) kuşlar çok önemlidir. Bu kuşlar dıştan A gibi gözükür ama tüy yapısı incelendiğinde B dır. Bir çiftin ikisinde de güçlü "B" özellik varsa, gelen jenerasyondaki kuşların tüyleri çok uzun olup kusun yan tarafındaki tüyler çok uzun ve gevşektir. Bu yarışmalarda istenmeyen özelliktir. Eslemeler AB, AXAB, ABXAB seklindedir. Roza Espanol, Border, Life, Lizard, Alman tepelisi için AXAB, Yokshire, Lanceshire, Scotch Fanca, Japon Hasa Bossu Belge, Norwich, Gloster için ABXAB şekildedir. yarışmalarda iyi sonuç için düzgün, yatık ve ipek gibi tüyler şarttır. Parisler Trompoter ve Rest için yapılan eslemelerde biraz uzun tüylü kuşlar eslenirken, tüylerde değişik renk çeşitlerinin olması iyi sonuçlar verir. Eğer bu ırklar BXB eslenmek istenirse iki kuşunda tüyleri çok uzun olmamalıdır. diğer renklere oranla beyaz kuşların eslenmesinde zorluk çıkabilir.

mslmprn
07-06-2014, 21:00
kuşum var ne yapmalıyım?