PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Fotografcilikla ilgili temel bilgiler. diyafram, isik, enstantene nedir?



ayran
23-07-2008, 12:54
A - FOTOGRAF MAKINALARI

Fotograf makinaları genelde aynı amaca, yani birşeyleri görüntülemeye hizmet ederler. Bu yüzden çeşitli sınıflandırmalara sokularak anlatılmıştır. Büyüklüklerine, bakaç sistemlerine, kullanım alanlarına, kullandıkları filmlere göre özel amaçlı sınıflandırmalara tabi tutulmuşlardır.

Temelde bütün makinalarda ortak olanlar.
Işık geçirmeyen bir ortam,
Görüntüleri üzerine kaydedecek, ışığa duyarlı filmi tutacak bir düzlem,
Film üzerine düşen görüntünün bozulmasını engelleyecek bir mercek sistemi,
Işığa duyarlı film üzerine düşecek ışığın süre ve şiddetini kontrol edecek bir
mekanizmadır.Kompakt Kameralar


Objektiften bağımsız görüşü olan vizörleri objektifin yanına veya üstüne yerleştirilmiştir. 135 veya 110 tip olarak iki formatta film kullanırlar. 110 film kullanan kameralar çok küçük ve kolay taşınırlar. 135 tipler ise aynı formatta SLR kameralardan daha küçük bir gövde ve objektife sahiptirler. Prizmaları yoktur. Görüntü doğrudan film üzerine geldiği; objektiften giren ışığın, prizma yardımı ile vizörden görülmediği bu kameralarda paralaks hatası olur.



İleri derecede otomatik olduklarından, özellikle geniş açı gerektiren çekimlerde çok iyi sonuçlar alınır. Kompozisyon olanakları sınırlıdır. Alan derinliği veya objektife takılan filtrelerin etkisi görülmez. Çok pahalı modelleri hariç SLR'lere oranla objektif bulmak zordur. Kompakt kameraların kendi üzerlerindeki objektifler genellikle standart objektif olup odak uzaklığı kısadır. Yakın çekimlerde bozulmaya neden olurlar.




Paralaks hatası : Vizörden görülen görüntü ile film üzerine düşen görüntünün tam olarak üst üste çakışmamasıdır.

35mm SLR (Single Lens Reflex) Kameralar



Tek objektifli, görüntüyü ayna yardımıyla yansıtan (single lens reflex/SLR) refleks kameralardır. En kullanışlı kamera tipi olan tek objektifli ve refleks SLR'lerin çoğunluğu 135 mm formatta olmasına rağmen 120(Roll film) ve 110 formatta film kullanan modelleride bulunabilmektedir. Bütün SLR'lerde objektiften filme ulaşan görüntü tam olarak görülebilir. Paralaks hatası yok denecek kadar azdır.




SLR'lerin en önemli özelliği kompozisyon oluşturma ve pozlamanın görerek yapılabilmesidir. Çok büyük odak uzaklığına sahip tele objektiflerden balık gözü objektiflere kadar çok çeşitli aksesuarlar kullanılabilir, deniz altında çekim yapmayı sağlayacak parçalar takılabilir uzaktan kumanda edilebilir, odak uzaklığını artıran ek parçalar ve körükler çok kolay bir şekilde objektif ve gövde arkasına eklenebilir. SLR'leri mikroskoplara da bağlamak mümkündür.




SLR makinalarda objektiften giren görüntünün ayna vasıtası ile prizmadan yansıyarak vizöre ulaşma prensibi.


Anında Görüntü Veren Kameralar (Polaroid)





Anında görüntü veren kameralar da pozlamadan bir kaç dakika sonra fotograf baskısı oluşur. Vizör sistemleri kompakt kameralardaki gibidir ama film boyutu daha büyüktür. Elde edilen film daha sonra büyütülemez. Her kare film çekildikten sonra makina içindeki silindirler arasından görüntüyü pozitif olacak şekildeki kimyasal maddeyi filmler arasında yayarak dışarı çıkarır.
Çok büyük oluşları, kullanılan filmin pahalı ve çoğaltılamaz oluşları olumsuz yönleridir. Ama anında görüntü veren filmleri kullandıkları için banyo süresini beklemek istemeyen veya hiçbir teknik bilgisi olmayan amatörlerin yanında büyük format çalışan profesyonel fotografcılar için ışık ve kompozisyon kontrolü amacıyla kullanılabilir.


Roll film kullanan SLR (Single Lens Reflex) Kameralar


Roll (120 tip - 4.5X6cm, 6X6cm, 6X7 cm boyutlarında) film kullanan tek veya çift objektifli refleks kameralardır. SLR'lerde farkları prizmanın buzlu cam üzerine yerleştirilmiş olmasıdır. Objektifleri ve film taşıyıcı magazinleri değişebilir özelliklerine sahiptir.
Büyük film kullanması (büyük filmler daha fazla detay verir) ve değişebilen film taşıma sistemleri en önemli avantajlarındandır. Çekimlerde büyük kolaylık sağlar . Magazinler kolaylıkla takılıp çıkarılabilirler. Bu değişim sırasında filmin ışık almasını önleyecek ****l sürgülü bir levha kullanılır. Yedek magazinlere Siyah/Beyaz, Renkli, Siyah/Beyaz Saydam, Renkli Saydam veya Polaroid filmlerin yerleştirilmesi ve değiştirilmesi sırasında kolaylık sağlar.



120 TLR (Twin Lens Reflex) Kameralar


Tek objektifli kameralardan daha basit makanik yapıya sahip olan TLR (iki objektifli refleks) kameralardır. Ön panele yerleştirilmiş iki objektif birlikte hareket ederler. Üsteki objektif görüntüyü görmek ve netlemek içindir. Alttaki objektif in arkasındaki yaprak obtüratör deklanşöre basıldığında açılarak ışığın film düzlemi üzerine düşmesini sağlar.

TLR makinalar çok ucuzdurlar. Pozlama sırasında görüntü alınmasına olanak tanırlar. Hareketli parçaları daha az olduğundan SLR'lerden daha sessizdirler. Kötü tarafı paralaks hatası, vizörden ters görüntü vermesi ve TTL (Objektiften giren ışık) ölçümü yapılamadığından problem çıkarır.






Plan (Sheet) Film Kullanan Kameralar



View kamera olarak da bilinen plan (sheet - 10X12.5cm(4X5 inç), 12.5X18cm (5X7inç), 20X25cm(8X10)inç) film kullanan kameralardır. Bir ray sistemi veya bir taban üzerine yerleştirilirler. Raylı tipler mutlaka ayak üzerinde kullanılmak zorundadır. Objektifin takılı olduğu paneli, buzlu cam, ve körük ray üzerinde hareket eder.Objektif ve buzlu cam arasındaki uzaklığı değiştirerek netleme yapılır. ****l veya ahşap bir taban üzerine yerleştirilmiş olanları buzlu camın bulunduğu panelin sabit oluşu dışında raylı tipteki makinalarla aynı mantıkla çalışır.
View kameralarla çekilmiş büyük boyuttaki negatif veya diapozitiflerden çok kaliteli sonuçlar alınır. Filmler büyük olduğundan kolay rötüş yapılır. Her pozlamada ayrı bir film kullanılır. Buzlu cam üzerinde görüntü vermesi paralaks hatası ve alan derinliği kontolleri kolaylıkla kontrol edilir.


Sayısal (Digital) Fotograf Makinaları


Temel de klasik makinaların özellikleri ile aynıdır. Tek fark görüntüleri film düzlemi yerine manyetik ortamda sayısal olarak depolayan makinalardır. Manyetik ortam bilgisayarlarda kullanılan disketler gibidir hatta kimi digital kameralar bu disketleri de doğrudan kullanır.
Digital kameralarda teknoloji çok hızlı (1992'de ilk digital kamera) gelişmesine karşın kimyasal yöntemle film düzleminde elde edilen hassasiyeti geçememiştir. Bu hassasiyete yakın olan makinaların fiyatları çok yüksektir.
Günümüzdeki Siyah Beyaz ile Saydam arasındaki ilişki gelecekte klasik makinalarla digital makinalar arasındaki ilişkiye benzeyecektir.


B - FOTOGRAF MAKINALARININ PARCALARI


I - OBJEKTİF
Çekilecek nesneden gelen ışıkları toplayarak ışığa duyarlı film üzerine net düşmelerini saylayan mercekler topluluğudur.� Fotograf makinasının en önemli parçasıdır.
Bir objektifin standart görüş açısı verebilmesi için görüntü düzleminden belirli uzaklıkta bulunması gerekir. İşte objektifin optik merkezinin görüntü düzlemine olan uzaklığına ODAK UZAKLIĞI adı verilir.
Görüntü düzlemindeki görüntü karesinin boyutuna göre objektif odak uzaklığı da değişir. Örnek verecek olursak ; Görüntü boyutu 24X36mm boyutunda olan makineler için normal objektifiin odak uzunluğu 50mm civarındadır. Görüntü boyutu 6X6cm olan makineler için 70-80mm odak uzunluğu objektıfler normal bir görüş açısı (45º-50º) verirler.
Kullanılan filmin çapraz köşeleri arası boyutu o görüntüyü veren makine için normal objektifin odak uzunluğunu verir.

IŞIK GEÇİRGENLİĞİ / AYDINLANMA İNDİSİ
Objektifin en geniş diyafram açıklığında ışığı geçirme miktarıdır. Biraz sonra 1:1.4, 1:2.8, 1:3.5, gibi sayılardan bahsedeceğiz bu sayılar objektifin üzerinde yazılı olan objektifin ışığı geçirme miktarıdır. Işık geçirgenliği objektif odak uzunluğunun objektif çapına oranıdır. Bir objektifin ışık geçirgenliğinin büyük olması ışığın az olan nesnelerin çekimini kolaylaştırır.
Örneğin odak uzunluğu 100mm olan bir objektifin ışık geçirgenliği 2.8 ise objektif çapı 100/2,8=35mm'dir. Bir objektifin ışık geçirgenliğinin büyük olaması o objektifin ışığa karşı daha duyarlı olmasını sağlar. Işık geçirgenliğinin fazla olması o objektifin kötü ışık koşullarında çekim yapabilme,dar alan derinliği elde etme veya yüksek örtücü (obtüratör-enstantane) hızlarına çıkabilme özelliklerini artırır. Işık geçirgenliği yüksek olan objektiflere "hızlı objektif" denir.
Işık geçirgenliğinin en iyi değeri 1:1 dir yani objektifin odak uzunluğu ile çapının birbirine eşit olması durumudur. Genel kullanımlar için 1:1:2 - 1.7 arası açıklıklar uygundur. Manzara çekimlerinde 1:2 - 1:2.8 arası açıklıklar tercih edilirler.
Portre çekimleri için 1:3.5 - 1:5.6 arası açıklıklar tercih edilir. Işık geçirgenliği yüksek olan objektifler (1:1.2 - 1:1.4) az ışıklı konular için uygundur.

ÇÖZME GÜCÜ
Çizgi ayırma gücü de denir. Bir milimetrelik bir aralıktaki çizgi ayırma gücünü gösterir. Yani 1 mm'lik şerit içine en çok çizgiyi net olarak tespit eden objektifin çözme güçü çok üstündür diyebiliriz.

ALAN DERİNLİĞİ
Objektifin netlediği yerin önünde ve arkasında net olarak görünen mesafedir. Az açık diyafram (f:16 f:22 vb.) değerlerinde çekilen fotograflarda alan derinliği fazladır. Yani fotografta net olan kısımlar daha çoktur. Geniş açılı objektifler dar açılı objektiflere göre daha büyük alan derinliği mesafesine sahiptir.

KESKİNLİK
Birbirine yakın bölgelerdeki kontrastın yüksekliği görüntü kalitesinini artırır. Fotograftaki farklı renkler arası geçişin gerçekleştiği yerlerin keskin bir şekilde olması şeklinde açıklanabilir. Bu keskinliği ışık geçirgenliğinin yüksek olması sağlar.

BALIKGÖZÜ OBJEKTİF


Only the registered members can see the link


Görüş açısı aşağıdaki objektiflerden en geniş olan objektiflerdir. Balık gözü objektiflerde di*** ve yatay çizgiler anarmol şekilde bozulmalara (distorsiyon) uğrar. Kullanım alanları sınırlı olmakla beraber yaratıcı görüntüler elde etmek için kullanılırlar.
6mm-16mm arasında kalan objektifler balık gözü objektifleridir.

GENİŞ AÇILI OBJEKTİF





Görüş açısı normal objektiflerden daha geniş olan objektiflerdir. Alan derinlikleri fazladır. Özellikle çok dar alanlarda çalışırken en geniş görüntüyü elde etmek için kullanılırlar. Odak uzunluğu küçüldükçe kenarlara doğru bozulmalar (distorsiyon) artar.
17mm- 28mm arasında kalan objectifler geniş açılı objectiflerdir.

NORMAL OBJEKTİF



Görüş açısı insan gözünün görebildiği açıya yakın olan objektiflerdir.

* 24x36mm olan 35mm film alan makinalar için 50mm�lik objektif,
* 6x6cm alan makinalar için 75mm-80mm�lik objectif,
* 6x9cm alan makinalar için 150mm�lik objektifler normal objectiflerdir.

MAKRO OBJEKTİF




50mm, 100mm,125mm sabit açılı objektiflerdir. Konuya 1/1 ile 1/10 gibi oranlarda çok yakın çekimler için kullanılır. Doğa fotografcıları için vazgeçilmez bir parça olup herzaman yanlarında bulun
durmasında yarar vardır.
II - ÖRTÜCÜ / OBTÜRATÖR / ENSTANTANE
Film düzlemi üzerine düşecek "ışığın süresini" yani "poz süresini" denetleyerek filmin önünü kapatan sistemdir. Deklanşöre basıldığında bu perde açılır ve daha önce belirtilmiş obtüratör hızı süresince açık kalır.Standart enstantane değerleri 1/1, 1/2, 1/4, 1/8, !/15 1/30, 1/60, 1/125, 1/250, 1/500, 1/1000, 1/2000 şeklinde bir dizi oluşturur. Bu değerler 1 saniyeden başlayarak saniyenin 1/2 si; 1/4 ü; 1/8 i gibi daha az sürelerde obtüratörün açılıp kapanmasını ifade eder.Bu dizide sağa doğru gidildikçe her stop değeri bir öncekinin yarısı kadardır.Bu diziye ek olarak B(Bulb) eklenebilir. Makina bu konumdayken deklanşöre basıldığı sürece obtüratör açık kalacak ve film düzlemi üzerine ışık düşecektir. Enstantane değeri sayısal olarak azalırken obtüratör hızı artar.Tam tersi enstantane değeri sayısal olarak artarken obtüratör hızı yavaşlar.

Merkez Örtücüler



Mekanik olarak tetikleyen yaylı yapraklar, objektiften bağımsız gören kameralarda bulunur. Deklanşöre basıldığında yapraklar açılır ve ışığın girmesini sağlar.

Yaprak Örtücüler



Birbiri üzerinde kayabilen çelik yapraklar sayesinde dairesel dönme hareketi sonucu açılıp film düzlemine ışık girmesini, kapanarak ışık girmesini engelleyerek sessiz ve titreşimsiz çalışırlar.


Perdeli Örtücüler




Yatay hareketli bez veya di*** hareketli çelik perdelerden oluşur.Örtücü düğmesine basıldığı anda ilk perde hareket ederek filmin önünü açar ve film düzlemine ışık girmesini sağladıktan sonra ikinci perde birincinin üzerine kapanarak ışığın girmesini engelleyerek çalışırlar.


III - DİYAFRAM
Öncelikle nesnenin film düzlemi üzerinde tespit edilmesi için gerekli "ışık miktarını" ve "alan derinliğini" denetleyen sistemdir.Objektif üzerinde merceklerin arasında yer alır. Kısılıp açılarak film düzlemi üzerine gelen ışığın miktarını ayarlar. Diyafram göz bebeği gibi çalışır. Yani fazla ışıklı ortamda göz bebeklerimizin kısılması, az ışığın yetersiz olduğu zamanlarda göz bebeklerimizin açılması.
Diyafram açıklıkları f değerleri ile gösterilirler. Standart diyafram açıklıkları f:1.2 - f1.4 - f1.8 - f2 - f2.8 - f4 - f5.6 - f8 - f11 - f16 - f22 - f32 şeklinde bir dizi oluşturur. Bu diziden sağa doğru gidildikçe diyafram açıklığı alan olarak her seferinde yarıya düşer. f:5.6 diyafram açıklığı f:4 diyafram açıklığının geçirdiği ışığın yarısın geçirir. En büyük f sayısı en küçük açıklığı, en küçük f sayısı en büyük diyafram açıklığını gösterir. Diyafram açıklığı sadece film düzlemi üzerine düşecek ışık miktarının belirlemekle kalmayıp aynı zamanda çekilen konunun önünde ve arkasında ne kadar net alan derinliğinin kalacağınıda belirler.

BAKAÇ / VİZÖR
Film düzleminde oluşacak görüntüyü izlememizi sağlayan sistemdir. Çoğu makinelerde odaklamayı kolaylaştırıcı telemetre, kırık görüntü, mikroprizma gibi sistemler bakaç içerisinde yer alır ve ışık ölçümü, ışıklama, pil kontrolu gibi işlemler bakaçtan izlenerek yapılır.

FİLM HIZI AYAR SİSTEMİ
Söz konusu makinada kullanılacak film hızının makinaya bildirildiği yerdir.

DEKLANŞÖR
Bütün ayarlamalardan sonra fotografın çekimini makinaya bildiren düğmedir.

DEKLANŞÖR KİLİDİ
Deklanşör'e bağlanarak deklanşör düğmesinin daha rahat bir şekilde basılmasını ve uzun enstantane çekimlerinde makinanın sallanmaması için kullanılan kablolu bir sitemdir.

ALAN DERİNLİĞİ DÜĞMESİ
Net alan derinliğinin görülmesini saylayan sistemdir.

FİLM SARMA KOLU
Makina içindeki çekilmemiş filmi çekim gerçekleştirildikten sonra çekilmiş film bölümüne saran sistemdir.

IŞIKÖLÇER
Işığa duyarlı elemanları sayesinde ışık şiddetini ölçüp örtücü hızı ve diyafram açıklığı cinsinden bildiren aletlerdir. Işıkölçerler makinadan bağımsız olabilir veya fotograf makinasının içine yerleştirilmiş olabilirler. Bu tür ışık ölçümüne objektif içinden ölçüm veya TTL ölçüm de denir.

TTL IŞIK ÖLÇÜM SİSTEMLERİ
Objektif içinden okumalı ışık ölçüm sistemleri 4'e ayrılır. Bunlar ayna üzerinden yansıyan görüntünün bal peteği veya karelere ayrılmış alanlara düşen ışık değerlerinin hesaplanmasıyla oluşurlar.


IV - FİLM HIZI AYAR SİSTEMİ
Film hızları ASA / DIN veya ISO gibi birimlerle gösterilirler. Film kutusu üzerinde yazan bu değerin makinaya bildirildiği sistemdir. Günümüzde bir çok makina film üzerinde bulunan barkodlar sayesinde film hızlarını makinanın ışık ölçüm sistemine otomatik olarak veriyorlar.


C - FILMLER

Hızlı Filmler (125-400 ASA* ) (*) ASA (Amerikan Standartlar Entitüsü tarafından belirlenmiş film hız birimidir)
Film

Objektif içinden geçen ışık hüzmelerinden oluşan görüntünün elde edilebilmesi için ; Saydam bir yüzeye sahip. Üzerine Gümüş bromür, Gümüş klorür, Gümüş iyodür gibi ışığa duyarlı bileşiklerden sürülmüş maddedir. Bunlar pozlandırılmış alan içerisinde aydınlık ve karanlık bölgelerin farkını ortaya çıkaracak kimyasallarla banyo edilirler.

Filmlerin Sınıflandırması

Boyutlarına Göre
Film boyutları büyüdükçe fotograf baskılarında ve görüntülerinde keskinlik artar.
Film boyutları küçüldükçe baskılarda ve görüntülerde keskinlik azalır.
Büyük 10x12,5 cm, 20x25 cm ve daha büyük boy filmlerdir. Orta Roll fimler yani 4,5 veya 6cm genişliğinde 80cm uzunluğunda şerit halindeki filmlerdir.
Küçük 18x24 mm veya 24x36 mm boyutlarındaki filmlerdir. Minyatür C110 denilen filmler minyatür filmler sınıfına girer.

Hızlarına Göre
Film hızları arttıkça; Işık ihtiyacı azalır. Pozlama süresi azalır. Fotografı oluşturan en küçük nokta yani grenler büyür. Grenlerin büyük olması fotografın baskısında keskinliğin azalmasına neden olur.
Fim hızları azaldıkça; Işık ihtiyacı artar. Pozlama süresi uzar. Grenler küçülür.
Yavaş (16-40 ASA* )
Poz süresi uzundur. Film üzerinde fotografı oluşturan gerenleri çok küçük olduğundan baskılarda yüksek keskinlik verirler . Işık sorunu olmayan yerlerde veya durağan konuların çekimlerinde kullanılırlar.
Orta Hızlı ( 50-100 ASA* )
En çok kullanılan film hızıdır. Normal bir görüntü ve keskinlik verirler. Daha çok dış çekimlerde durağan veya az hareketli konular için uygundur.

Hareketli konuların çekimlerinde veya uygun ışık koşullarının olmadığı zamanlarda kullanılırlar. İri grenli olduklarından bu filmden yapılan baskıların keskinliği azalır. Manzara veya portre konularında daha sık kullanılır
Çok Hızlı ( 800-3200 ASA* )
Çok hareketli konuların veya gece fotograflarının çekimlerinde kullanılır. Grenleri çok iri olduğundan bu tür filmlerden üretilen baskıların keskinliği daha da azalır. Yeterince aydınlanmamis kapalı mekan çekimlerinde kullanılır.

ASA değerleri aritmetik dizi özelliği gösterir. 100 ASA'lık bir film 50 ASA'lı filmden iki katı daha duyarlıdır.


ASA*


12
50 64 100 160 400 800

DIN*
12 18 19 21 23 27 30

(*) DIN (Alman Standartlar Entitüsü tarafından belirlenmiş film hız birimidir)
DIN değerleri her üç birimde bir çift artar. 24 DIN'lik bir film 21 DIN'lik filmden iki katı daha duyarlıdır.

Siyah Beyaz Filmler
Esnemeyen birçok taban üzerine kaplanmış gümüş bileşiklerinden oluşur. 1mm² bir milyon kristal (gren) bulunur. Kaplama üzerindeki ince jelatin gümüş bileşiklerinin zarar görmemesini ve filmin banyo ve kurutma sırasında kıvrılmasını önler. Elde edilen negatif filmden, pozitif bir görüntü elde edebilmek için negatif siyah-beyaz kağıda baskıları yapılır.

Renkli Negatif Filmler
Bütün renkli filmlerde üç fonksiyonel ışığa duyarlı bileşik tabakadan meydana gelir. Her tabaka bir ana renge karşı hassastır. Bu tabakaların üstten itibaren sırası: mavi, yeşil ve kırmızıdır. Mavi ışığın yeşil ve kırmızıya duyarlı diğer tabakalara etki etmemesi için maviye duyarlı tabakanın altına bir sarı filtre tabakası konmuştur. Bu tabaka geliştirme işleminden sonra saydam hale gelir. Amacı beyaz ışıktan maviyi çıkararak alttaki tabakaları etkilemesini önlemektir.

Renkli filmlerde her bileşik tabakası ışığa duyarlılığı sağlayan gümüş bileşikleri içerirler. Geliştirme banyosunda meydana gelen boyama maddeleri her bileşiği kendi karakterine uygun boyar. Daha sonra gümüş bileşikleri filmden temizlendikten sonra geriye sadece boyama maddeleri kalır. Eğer banyo işlemlerinden sonra negatif tabakaları ayırabilseydik. En üste maviye duyarlı tabakada orjinali mavi olan yerler sarı, yeşile duyarlı olan tabakada orjinali yeşil yerler megenta, kırmızıya duyarlı tabakada orjinali kırmızı yerler cyan olarak görünürdü.

Renkli Pozitif Filmler
Renkli pozitif filmler projeksiyon veya direkt baskı amaçlı kullanılırlar. Pozitif görüntü oluşumu için film önce Siyah Beyaz geliştiricide yıkanır daha sonra renklerin oluşması için ikinci banyo da yıkanır.

Siyah Beyaz Pozitif Filmler
Renkli pozitif filmler gibi kullanılır. Film bileşikleri Renkli negatif filmlerdekine benzer olup sadece siyah-beyaz ve tonlarını ortaya çıkaracak bileşiklerden oluşmuştur. Siyah beyaz fotografı seven ve baskısını yapamayan kişiler tarafından kullanılır. Ama henüz kendine renkli negatif filmler gibi bir yer bulamamıştır.

Polaroid Filmler
Anında görüntü veren üç renge duyarlı bileşik taşıyan filmlerin her birinde boya hazır olarak kart üzerinde bulunmaktadır. İşleme polaroid film kullanan makinada pozlandırma ile başlanır. Film kameranın altında görünen ucundan çektiğinizde pozlandırdığımız kısım ile boya taşıyıcı kağıt silindirler arasından geçerek kesedeki kimyasal araya homojen olarak yayılır ve yüzyüze gelerek dışarı çıkarlar.

Gelişme işlemi başlamıştır. Işıktan etkilenen bileşikler karşılarına gelen yüzeydeki boyayı tutar. Boya diğer tarafa aktarılır. Örneğin maviye duyarlı bir tabakada, üzerinde hiç mavi olmayan bir görüntü sadece sarı rengin aktarımına sebeb olur. Yeşile duyarlı tabakada eğer görüntüde yeşil yoksa magenta aktarılır. Beyaz bölgelerde hiç bir boya aktarımı olmaz, siyah bölgelerde ise tüm boyalar aktarılır. Yüzyüze gelmiş negatif ve pozitif dışarı çıkarıldığında alıcı tabaka bütün renkleri taşıyan bir pozitiftir.APS - Advanced Photo System Film formatı 35mm'den daha küçük olup 24mm eninde 15, 25 veya 40 adet film boyutlarında olarak kartuşa yerleştirilmiştir. Her bir kare 9/16 oranında film üzerine kaydedilir ve isteğe göre 2/3, 9/16 veya 1/3 oranında üç değişik (klasik, Orta ve Panoramik) formatta basılabilir.
Filmin makinaya kolay takılması, Fotograf makinasının küçük olması, index sayfasına (makinanın ozelliklerine gore) fotografçının adı, çekim tarihi, mekanlar, baskıyı yapan stüdyonun adı, film numarası gibi bilgiler basılabilmesi ve daha sonraki baskılar icin kolaylık sağlaması, film bitmeden film kartuşunun degiştirilebilmesi gibi özellikleri APS filmlerin kullanımını artırmaktadır.

alıntı

ayran
23-07-2008, 12:55
D - ISIK


Fotografın herşeyidir. Fotograf onunla var olur onunla yok olur. Yani fotografı yapan ne siz ne de biziz fotografı fotograf yapan ışıktır. Işığı bir kaynaktan her yöne doğru dalgalanarak yayılan parçacıklar olarak düşünebiliriz. Bu parçacıklar çekim süresince sizlere filmler kısmında anlattığım ışığa duyarlı bileşiklere yani film düzlemine çarparak fotografı oluşturur. Cisimler ana ışık kaynağı güneşden veya suni ışık kaynaklarından aldıkları ışık parçacıklarını helozonik dalgalı bir şekilde saniyede 300000 km'lik bir hızla yansıtırlar. Bütün ışık türlerinin hızı aynıdır ama dalga boyunları farklıdır. Dalga boyu ışığın niteliğini belirler. Dalga boyu kısa olan güçlü, uzun olan güçsüz ışıktır. Görebildiğimiz en uzun dalga boyu kırmızı, en kısası mavi ışıktır. Kırmızının güçü renklerde olduğu gibi burada da teknik olarak karşımıza çıktı.

Işığın Özellikleri

Işık ŞiddetiIşık kaynağından yayılan ışığın gücüdür.

Kontrast
Fotografta en karanlık ve en aydınlık bölümler arasındaki ışık yoğunluğudur. Örneğin; Işık kaynağından yayılan ışığın konuyu her yönden eşit bir şekilde aydınlatması sonucu (bulutlu havada çekilen) fotografta kontrast düşük olur. Bunun karşıtı ışığın tek bir yönden konuyu aydınlatması sonucu (güneşli havada çekilen) fotografta kontrast yüksek olur.
İyi bir fotograf için kontrast ana etkenlerden birisidir. Fotografta kontrast ne fazla ne eksik olmalıdır.
Yüksek konrast koyu gölgelerden parlak beyaz aydınlıklara kadar geniş bir ton farklılığı içerir. Az kontrast karanlık gölgeler ve parlak aydınlıkların aşırı uçlarını içermeyen daha sınırlı bir ton farklılığı ifade eder.
Bir yaz günü güneş tam tepedeyken özellikle ormanlık alanlarda, karla kaplı ortamlarda yada kumsallarda kontrast fazladır. Bulutlu havalarda yada güneşin yatay geldiği zamanlarda çekilen fotograflar gökyüzünü fazlaca içermeyen fotograflarda kotrast azdır.
Parlak güneşli bir havada yani kontrastın yüksek olduğu zamanlarda bir yere baktığımızda tüm ton farklılıklarını algılayıp detayları rahatlıkla görebiliriz. Unutulmaması gereken filmlerin ton farklılıklarının gözlerimiz kadar olmadığıdır. Film farkı göz ardı edilirse gözümüzün gördüğü detayları fotografta göremeyiz.
Fotograftaki beyaz parlak alanlar izleyiciyinin dikkatini konudan uzaklaştırır. Donuk, yumuşak tonlar daha keskin ve vurgulu olarak öne çıkar.
Yüksek kontrastın her filmi etkileyebileceğini unutmadan çekeceğiniz fotograflarda çok koyu ve çok aydınlık alanlar görüntünüze almamayı çalışın veya konuya göre konumunuzu değiştirerek sonuca ulaşmaya çalışın veya birşey beklemeyin.

Renk
Işık kaynağından yayılan ışınların nesnelere çarptıktan sonra yansımaları sonucu gözümüzün algıladığı duyumdur.




Çeşitli ışık kaynaklarının ortalama renk dağılımları

Işık Kaynağı Mavi Yeşil Kırmızı

Gün ışığı %33 %34 %33
Renksiz flaş %24 %36 %40
Stüdyo Ampulü %49 %34 %17
Normal elektrik ampulü %12 %32 %56
Mum ışığı %6 %18 %76


Işık Kaynakları

Güneş ışınları, açık alanda her noktayı aynı derecede aydınlatırlar. Nokta ışık kaynaklarından yapılan aydınlatmalar da uzaklık artıkça konuya düşen ışık şiddeti azalır.Arkası yansıtıcılı kaynaklar, koni şeklinde, ışık kaynağından uzaklaştıkça genişleyen bir ışık hüzmesi oluştururlar.Diğer bir ışık kaynağıda gökyüzü, açık renkli duvar yüzeylerinden gelen dağınık ışık kaynakları şeklinde tanımlanabilir.

Doğal Işık
Doğa da fotograf çekerken ışık tek bir kaynaktan yani güneşten gelir. Flaş, lamba, ateş, ayışığı, reflektör gibi kaynaklar gün ışığının etkisini artırmak için kullanılırlar. Işığın kalitesi; günün saati, konuya geliş yönü, ışığa müdahale veya filmin özelliklerinden dolayı etkilenir.
Bir nesne üzerinden yansıyan ışık, nesnenin özellğine bağlı kalarak düzgün, dağınık, kontraslı,sert , yumuşak, donuk, sıcak, soğuk veya kırmızıdan maviye doğru değişik anlamlar verebilir. Genellikle donuk, mat mavimsi ışık sakin ve durağan bir anlam verir. Koyu ve sıcak ışık daha fazla heyecan ve enerji verir. Renkler bölümünde hangi rengin hangi anlamlar verdiğine bir göz atmanızda yarar var.
Göze hoş gelen fotograflar ışığın düzgün dağıldığı ve derinlik hissi vererek kontrast yaratan, çok koyu keskin olmayan gölgelerin yumuşak olduğu fotograflardır.
Doğru ışıktan yaralanmak için ışığı çok iyi okuyabilmeliyiz. Bu da artan tecrübe ile olur. Yani daha çok fotograf çekip, farklı ışıklarda aynı konuyu çekerek fotografı nasıl etkilediğini görerek, daha çok fotograf görerek onların nasıl bir ışıkta çekildiğini inceleyerek ve sorarak öğrenebiliriz.

Doğrudan gelen ışık
Güneş ya da diğer ışık kaynaklarından kırılmadan gelerek konunun üzerine düşen ışıktır.

Önden gelen ışık
Işık kaynağı konunun önünde fotografcının arkasındadır. Konu bakış yönündeki her noktasından eşit miktarda aydınlanmış ve hiç gölge yoktur. Gölgenin yokluğu derinlik duygusunu yok eder. Bu tür ışık detay verme ve renkleri gösterme açısından çok etkilidir.

Yandan gelen ışık
Daha güçlü ve zengin görüntüler elde edilir. Sağ veya soldan gelen ışık gölgelere neden olduğu için görüntünün dokularını daha belirginleştirir. Yandan gelen ışıkla oluşsan bu gölgeler fotoğafa derinlik duygusu kazandırır. Doku ve desen çekimlerinde bu ışık kullanılmalıdır.
Gölgelerin oluşturduğu kontrast çok yüksek ise gözün görebildiği detayları fotografta göremeyeceğimizi söylemiştir. Bunun için dolgu flaş kullanarak yüksek konrast düzeyi düşürülebilir.

Ters ışık
Işık kaynağı konunun arkasında fotografcının önündedir. Ters ışıkta fotograf çekmek çok zordur ama çok etkili fotograflar elde edilebilir. Önden gelen ışıkta nesnenin görmediğimiz tarafını aydınlattığı için bakış yönümüzde detaylar kaybolur ama nesnenin dış formu belirginleşir. Konunun etrafındaki ışık hüzmeleri fotografı güzelleştirir. İstenirse nesne dolgu flaşı ile aydınlatılabilir. Bunu fotografa yükleyeceğiniz duygu belirler.

Üsten gelen ışık
Işık kaynağının konu üzerine tam tepeden gelmesidir. Bu durumda kontrast yüksek olacağı için bu durumlarda fotograf çekilmesi tavsiye edilmez. Bu durumlarda fotografı çekip çekmeyeceğinizi yine sizin fotografa vermek isteyeceğiniz duygu belirleyecektir.

Noktasal ışık
Işık kaynağının bulutlardan, ağaclardan yada başka açıklıklardan gelerek konunun bir bölümünü aydınlarmasıdır. Gündoğumunun hemen sonrasında veya günbatımından evve, yağmurdan sonra bulutların arasından çıkan, ormanda ağaçların veya yaprakların arasından çıkan ışıkların hepsi noktsal ışıklardır. Bu tür ışık kaynakları ile son derece güzel fotograflar çıkar.

Dolaylı gelen ışık
Işık kaynağının diğer cisimlere çarptıktan sonra ilk gücünü kaybedip konumuzun üzerine düşen ışıklardır. Kapalı veya bulutlu havadaki ışıktır. Işığın konu üzerine düşen zamanda nasıl dağıldığı nasıl yansıdığına bağlı olarak farklı özellikler gösterir. Dolaylı ışık alan ortamlarda çekim yaparken düşük enstantane değerleri kullanılmak zorunda kalacağımız için sehpa ve daha hızlı filmler kullanmak gerekir.


Yansıma
Ayna veya cam gibi pürüssüz yüzeylere düşen ışık, geldiği acı ile hiç bozulmadan aynı ışık şiddetini yansıtmasına düzgün yansıma denir. Duvar, kağıt veya kumaş gibi pürüzlü yüzeylerin yansıtmasına
dağınık yansıma denir.

Kırılma
Işığın farklı yoğunluktaki ortamlardan geçtikten sonra ışığın yönü değişir. Bu yön değişikliği ışığın geliş açısına, ortamların ışık kırılma katsayılarının oranına ve ışığın dalga boyuna bağlıdır. Kısa dalga boyuna sahip ışıklar, dalga boyu uzun olan ışığa göre daha fazla kırılırlar.

Polorizasyon (Kutuplaşma)
Işık normalde her yönde titreşerek ilerler. Bu titreşimler süresince sadece belli açıdaki titreşimlerin bırakılıp, diğerlerinin söndürüldüğü ışığa polorize edilmiş ışık denir.

E - RENKLER


Bir ışık kaynağından yayılan ışınların nesnelere çarptıktan sonra yansımaları sonucu gözümüzün algıladığı duyumdur.

Renk Sıcaklığı
Işık kaynaklarının renk kalitesini belirlemek için kullanılır. Birimi ºK (Kelvin)'dir. Fotografı çekilecek ışık kaynaklarının renk ısılarının bilinmesi filmde nasıl renk elde edileceğine yardım eder. Böylece fotografı çektiğimiz ışık kaynağının Kelvin derecesine göre hangi ton filtreyi kullanacağımızı bulmaya yardımcı olur. Kelvin dereceSi düştükçe mavilik azalır, kırmızılık artar. Kelvin yükseldikçe mavilik artar, kırmızılık azalır.

Her filmin üzerindeki ışığa duyarlı bileşikler, kullanılacak ışığın renk sıçaklığına göre ayarlanmıştır. Eğer film üzerinde yazan Kelvin derecesinden daha yüksek Kelvin değerlerinde çekilirse fotograf mavileşir. Bunu önlemek için sarı bir filtre kullanılır. Tam tersi film ayarlandığı kelvin derecesinden daha düşük Kelvin değerinde çekilirse fotograf sarı-kırmızımsı renk verir. Bunu önlemek için mavi filtre kullanmak gerekir. Burada anlattıklarımın çoğu stüdyo fotografcılığı için mutlaka öğrenilmesi gerekir. Tabi renk sıcaklğın dış çekimlerde de işimiz çok yarayacak. Daha sonra bunları geri döneceğiz.

Sıcak renkler konuyu ön plana çıkarırken, soğuk renkler uzaklaştırdığını unutmayalım.

Gün ışığının rengi hakkında

*
* Gün ışığı sabahların erken saatlerinde sarıdır. Akşama doğru kırmızılaşır.
* Kışın gün ışığında yaza göre daha çok mavi vardır.
* Deniz seviyesinden yükseldikçe mavilik ve ultra-viole ışınların etkisi artar
* Doğrudan gelen güneş ışığı gölgelere göre daha sıcak olur tonlu olur
Bulutlu ve puslu havalar mavi tonlu renkleri vermek eğilimindedir.


Renklerin pisikolojik olarak insanlar üzerinde etkileri Renkleri psikolojik etkilerini anlamak. Onları fotograf dili ile beraber kullanarak çektiğimiz fotografa vereceğimiz duyguyu daha da kuvvetli hale getirebiliriz.

Kırmızı
Titreşimi en kuvvetli, en dinamik renk kırmızıdır. Hareketlendirme, tahrik etme gibi özelliği vardır. Boğa güreşlerinde boğaları kızdırmak için kırmızı kullanılır. Kırmızı rengi uzun zaman seyreden kişide sinir gerginliği gözlenir, nefesi sıklaşır, kalbi daha kuvvetle çarpar. Kırmızı; güneş, ateş, alev gibi ısı veren olayları hatırlattığı gibi, hareketlendirici kimliğinden dolayı bir çok ülke bu rengi bayraklarında kullanmıştır.En sevilen renlerin başında gelir.

Yeşil
Dinlendirici renklerin başında gelir. Acı, sert bir yeşil olmamak şartıyla perde perde sıcağa veya soğuğa giden yeşiller seyredeninin içine ferahlık, açıklık verir. Titreşimi zayıftır.Yeşilde dinsel, mistik bir anlam da vardır. Müslümanlıkta ana renk olduğu gibi, Hiristiyanlarda da bu rengi inanmanın, ölmezliğin bir simgesidir. Bolluk duygusuda verir.

Mavi
Huzur, mutluluk verir, rahatlamayı sağlar.Sonsuzluğun simgesidir. Uçsuz bucaksız gökyüzünün her insana nasıl huzur verdiğini düşünün.

Turuncu
Sıcak renkler sınıfında olup kırmızı kadar dinamik değildir, titreşimi ondan zayıftır. Rahatlığı, parlaklığı hatırlatır. Kırmızı kadar olmasada ateşi, güneşi, ışığı ve ısıyı çağrıştırır.

Sarı
İçinden veya arkasından ışıklandırılmış etkisini uyandıran çok parlak bir renktir. Sevinç uyandıran tonların başında gelen bu renk, limon sarısı gibi hafifçe yeşile kayınca rahatlatıcı ve ferahlatıcıdır. Sarı renk, uzun zaman seyredildiğinde, kanın damarlarda daha düzenli akmasını ve sinir sistemini düzenli olmasını sağlar. Egemen olma duydusunu da çağrıştırdığı söylenir.

Mor
Kader içe kapanış melankoli ifade ettiği söylenir. Hiristiyanlarda yas rengidir. Soğuk renkler arasında yer alır.

Siyah
Matemin, hüznün ve belirsizliğin simgesi olarak kullanılsada daha çok güçün, korumacılığın, doğumun ve gizemliliğin simgesidir.

Beyaz
Saflığın, temizliğin, bozulmamışlığın yeniden başlamanın simgesi bir renktir.
F - POZLANDIRMA

Gerekli ışığın film düzlemi üzerine düşürülmesi işlemidir. Doğru poz değerini sizin hesaplamanız gerekir. Çünkü çekeceğiniz fotografın duygusunu hangi poz değerlerinin daha iyi vereceğini sizden daha iyi kimse bilemez. Çektiğiniz fotografın en önemli bölümü görülmesini istediğinizden daha açık görünüyorsa fazla pozlandırdınız daha koyu görünüyorsa az pozlandırdınız demektir.


Doğru poz değerini bulmak için;

Diyafram

Enstantane

Film hızı,

arasıdaki ilişkiyi çok iyi öğrenmeliyiz.
Kimileri bu ilişkiye sonsuz üçgen ilişkisi diyorsa da siz aldırmayın.

Only the registered members can see the link


Yukarıdaki tablodaki f ve enstantane değerlerinden eşit miktarda ışık geçer. Yani f:5.6 1/125 değerlerinde geçen ışık miktarı f:8 1/60, f:11 1/30 veya f:16 1/15 değerlerinde geçen ışık miktarları aynıdır. Pozlandırmada önemli olan hangi değerleri seçeceğimiz. Yukarıdaki tabloda düşük enstantane ve f değerlerini (f:22 1/18) seçersek. Bize alan derinliği fazla olan bir görüntü sunacaktır. Ama 1/8 lik poz süresi makinayı oynatmadan tutmamız gerektiğini söyleyecektir. Bu durumda elle yapılacak çekimlerde görüntünün bozulmasına neden olacaktır.Yine yukarıdaki tabloda f:2 1/1000 değerlerinde yapacağımız çekimde diyafram açıklığı en büyük değerde olmasına karşın 1/1000 lik poz süresi film düzlemine düşecek ışık miktarının yeterli olmadığı durumu yaratacak bu da konumuzun görüntüsünün fotografta belli belirsiz çıkmasına neden olacaktır.


Only the registered members can see the link
Çekeceğimiz konu ne kadar hareketli ise o derece yüksek enstantane değerleri kullanarak hareketi dondurabiliriz.

ayran
23-07-2008, 12:56
G - KOMPOZISYON

Ayrı ayrı parçalardan birleştirme yoluyla dengeli ve düzenli bir bütün oluşturma işidir.Fotografda Kompozisyon Kare içindeki konuları göze hoş gelecek şekilde seçmek ve düzenleme� işidir.Sonuç olarak kompozisyon bir iştir. İşin güzel olması demek fotografta verilmek istenen mesajın yerini bulması ve fotografın akılda kalıcılığını artırması demektir.


Kısacası Kompozisyon;
Fotografa vermek istediğimiz anlamı kimsenin yardımı olmadan bakan gözlerin kolay anlamasını ve akılda kalmasını sağlayan tekniklerdir.

Belirginlik
Fotografın mesajını en okunaklı biçimde ortaya koymasıdır. Okunaklı bir görüntü elde edebilmek ve fotografın biçimini oluşturabilmek için aşağıdaki özelliklerde olması gerekir.
Kritik an
Her hareketin saptanacağı bir kritik an vardır. Bu an başlangıçta, ortasında veya bitiminde olabilir. Örneğin; Yüz metre koşucularının start çizgisinden fırlayışları hareketin başlangıcıdır. Oduncunun havadaki baltası hareketin ortasıdır. Dalgaların kayalara çarpıp dönüş anı ise sürekli hareketin sonudur.




Örenğimizde ; Sapan çeken çokuğun ; Sapana taş koyması hareketin başlangıç noktası, sapanı germesi ortası ve bırakmasıda hareketin sonu olarak değerlendirecek olursak. Burada hareketin ortası seçimiştir.


Bakış Yönü
Konudaki değişmenin izlenebildiği yönden bakılmalı. Örneğin : Çamaşır yıkayan kadının yandan veya arkadan çekilen fotografları önden çekilen fotografa göre daha az belirgin olur.




ustteki örneğimizde sigara içen amcanın sigarayı yakış anı ve ilk dumanları yandan çekilmemiş olsaydı, fotograf anlamını büyük ölçüde yitirecekti. Konu olan herşey açıklıkla fotograflanmıştır.

Bakış Yüksekliği
Bir işle uğraşan kişinin işini ve kendisini gösterecek yükseklikte olmalı. Örneğin ; Prinç ayıklayan birisinin alttan çekmemek gibi ya da sokakta Yağ satarım bal satarım oynayan çocukları çekerken dairesel dizilişi mendili ve ebeyi gösterecek yüksek bir noktadan çekmek gibi..

Bakış uzaklığı
Konu çerceveyi yeterince doldurmalıdır. Normal objektifle 100 metreden çekilen balıkçıların ne yaptıklarını kestirmek zordur.

Sadelik
Fotografı mümkün olduğunca az elemanla anlatmaya çalışmaktır. Fotografı sadeleştirmek ve ilgi merkezini artırmak için karmaşık olmayan bir fon seçilmeli ve konuya yaklaşarak fotografın anlamını bozmayacak ilgisiz nesneleri fotograf karesinden çıkarılmalı. Sadeliğin her zaman hatta her konuda birşeyleri anlatmanın en iyi yolu olduğunu hiç aklımızdan çıkarmayalım.

1/3 Kuralı veya Oranlar
Fotografı çekmeden önce fotograf karesini yatay ve di*** olarak üçe bölünmesi sonucu çizgilerin kesim noktaları fotografın ilgi merkezinin yerleştirilebileceği yerleri gösterir. Bu noktalara altın noktalarda denir.




Öreğimizdeki ağaç di*** inen 1/3 doğrultusudaki altın noktaya yerleştirilmiş ve tarlasını süren çiftci ile zenginleştirilmiştir.


Çizgiler
Fotografta diyagonal çizgiler yön belirtmek için kullanılır. Tekrarlayan çizgiler de bakan gözlerin dikkatini fotografın ilgi merkezine çekmek için kullanılır. Bunun yanında çizgilerin çeşitli anlamları vardır.

* Düz çizgiler
hareketsiz çizgilerdir. Düz çizgilere bakan göz hiç bir kırılmaya, iniş çıkışa, dalgalanmaya takılmadığından durgunluk, durulma, yerleşme etkisi verir. Düz çizgiler, di*** ve yatay olarak doksan derecelik açı prensibi üstüne kurulmuşsa yerleşme ve hareketsizlik duygusunu daha da kuvetlendirir. Sakin rüzgarsız, çalkantısız bir havada toprak üstündeki ağaçlar doğanın durdunluk duygusunu verdiklerinden insanları rahatlatır.

* Toprak üstünden yukarıya, gökyüzüne doğru yükselen çizgiler,
hayat canlılık duygusunu uyandırır. Örneğin ağaç filizleri toprak üstünden gökyüzüne yönelmek ister veya insanlar sevincini belirtmek için kollarını havaya kaldırır. Tam tersi toprak üstünden aşağıya toprak içlerine düşen çizgiler bitkinlik, cansızlık, ölümlülük duygusunu uyandırır. Salkım söğütün uyandırdığı melankoli duygusu dalların aşağıya doğru olmasından kaynaklanır.

* Düz çizgileri özetleyecek olursak; Yukarıya yönelen çizgiler canlılık, mutluluk, hayat duygusu uyandırırken aşağı doğru inenlerin kader, ikisinin ortası olan yatay çizgiler durgunluk etkisi uyandırır. Düz çizgilerin sağa veya sola yatması hareketleri kıpırdanma duygusuna yol açar.


* Eğri çizgiler 'in eğrilikleri artıkça, dinamizm ve hareket duygusunuda beraberinde artırır. Eğri çizgilerin egemen oldukları herhangi bir alana bakan göz, yaşamın, sevginin ve kaynaşma duygularının etkisinde kalır. Bir çizgi ne kadar eğilip bükülürse tıpkı deniz dalgaları gibi canlılık duygusunu da o kadar artırır.

* Kırık çizgiler
Karmaşa ve boşalma duygusu uyandırır

ayran
23-07-2008, 12:56
denge
Birbirini tamamlayan şekil, renk ya da aydınlık veya karanlık alanların göze hoş gelecek şekilde ayarlanmasıdır. Denge simetrik veya asimetrik olabilir.

Persfektif ve Derinlik
Fotograf da giderek bir birine yaklaşan çizgiler (doğrusal persfektif) yada giderek küçülen cisimler (hacimsel persfektif) fotografa üçüncü boyut katar. Fotograf karesindeki ön plandaki cisimlerin abartılı büyüklükleri ya da arka planın önünü kapamasıda fotografa derinlik verir. Kısa odak uzaklığına sahip objektifler fotograf içindeki nesneleri birbirinden uzaklaştırarak derinlik duygusunu pekiştirir. Uzun odaklı objektiflerde yakındaki ve uzaktaki nesneleri birbirine yakınlaştırarak fotograftaki derinliği azaltır. Fotografdaki derinliği etkileyen unsurlardan birisi de diyafram açıklığıdır. Kısık diyafram açıklığı alan derinliğini artıracağı için fotografdaki net alanlar daha fazla olacağından derinlik artar. Açık diyafram açıklığı alan derinliğini azaltacağı için fotografta net alan azalacak ve derinlik azalacaktır.

Hareket
Fotograf daki hareketi vurgulamak için çeşitli yöntemler vardır. Bunların en başında düşük örtücü hızında çekilmiş fotograflar daki uzamış görüntülerdir. Fotograf daki yüksek kontrast, ufuk çizgisinin açısı, tekrar eden konular, yuvarlak hatlar da fotograf hareket duygusu vermek için kullanılırlar.

İlgi Merkezi
Çektiğimiz fotografın ilk görevi bakan gözlerin fotograf içinde dolaşmadan veya çok kısa bir gezinti sonunda fotografın ilgi merkezine gitmesini sağlamaktır. İlgi merkezi yani fotografı çekmemizin gerektiren herşey olabilir. Fotografdaki ilgi merkezi fotograf karesi içinde herhangi bir yere yerleştirilebileceği söylenir. Yine de 1/3 kuralınıda unutmamak gerekir. İlgi merkezinin ortada olduğu durumlarda iyi sonuç veren konuların bina, heykel, gün doğumu veya batımındaki güneş ve dağ fotografları olduğu söylenir. Fotografa bakış yönü ve ilgi merkezinin doğru orantılı olduğu da söylenir. Yani soldan sağa doğru okuyor aynı zamanda yazan insanların fotografı da soldan sağa doğru okunduğu söylenir. Bu bakımdan ilgi merkezinin solda olması beklenir. Bu görüş sağdan sola doğru okuyanlar insanlar için de geçerli olacağından ikilem yarattığı için pek tutulmaz ama yinede aklınızda bulunsun. Genelde fotografa sol alt köşeden girildiği ve üst kısımlardan çıkıldığı görüşü hakimdir.

Tekrarlar
Arka arkaya gelen benzer nesneler fotografta ritm duygusunu artırır. Bu yüzden ritmi bozan nesneleri fotograf karesinden çıkarmak gerekir.

Simetri
Fotografa simetri özelliği katılacaksa; diğerinin aynı alan ikinci yarı, aynı şeyleri anlatmak yerine yeni şeyler anlatmalıdır.

Boyutların Etkisi
Yatay dikdörtgen boyutlar dengeli ve sakin bir duygu verirken, di*** konumda güç ifade ederler. Kare boyutlar derli toplu konulara daha uygundur.

ayran
23-07-2008, 12:57
H - HANGI FOTOGRAF MAKINASI?

Fotografa yeni başlayanların ilk sordukları soru "Hangi fotograf makınasını almalıyım" sorusudur. Fotograf makinası almadan önce sorulması gereken "Fotograf makinasına neden ihtiyacım var?" sorusu olmalıdır. Bu soruya vereceğiniz cevap size nasıl bir fotograf makinasına ihtiyacınız olduğunu söyleyecektir:


Eğer
Aile bireylerini, tatil anılarınızı, özel günlerinizi görüntülemek için kullanacaksanız. En iyisi kolay film takılıp çıkarılabilen, kullanımı son derece kolay olan, vizörden bakıp konuyu kareye yerleştirdikten sonra sonra deklanşöre basarak çekimi tamamlayacağınız kompakt kameraları seçmelisiniz.

Eğer
Yukarıdakileri yaptınız ve size film banyosunu ve baskısını beklemek zor geliyorsa ve bunlarla ilgilenmek istemiyorsanız; çektiklerinizi hemen ama hemen görmek istiyorsanız. Kompakt kameralar kadar kullanımı basit olan anında görüntü veren fotograf makinalarını seçmelisiniz. Bu tür fotograf makinalarıda digital fotograf makinalari cıktıktan sonra eski cazibelerini kaybetmişlerdir. Sonucu yine hemen görmek istiyorsanız ve kompakt makinalarada yatırım yapmak istemiyorsanız bütçenize uygun bir digital-makinalardan birini seçmelisiniz.

Eğer
Eğer biraz önce saydıklarımızın yanında fotograf sanatına ilgi duyuyor ve kendinize de bir hedef belirlemişseniz insan veya hayvan portreleri, doğa fotografları, eski evler, sokaklar aklınıza gelebilecek ve ilgi duyduğunuz herhangi bir konuda fotograf çekmek istiyorsanız. Bütün çekim kontrollerinin kendinizde olmasını istiyorsanız. Bunları diğer insanlarla paylaşmak gibi bir planınız varsa. Sahip olmanız gereken 35mm SLR fotograf makinasıdır.

Eğer
Büyük boyutlarda baskı yapacaksanız biraz daha profesyonel bir makinaya yani 6x6 Roll filme kullanan SLR makinaya ihtiyacınız var demektir.

Eğer
Yine büyük boyutlarda profesyonel baskı yapacaksanız ve kalitede sizin için çok önemli ise ihtiyacınız olan Plan film kullanan makinalardır.

Bu sayfalar tamamen amatör fotografcılar için hazırlanmış olup tavsiye edilen kendi bütçenize en uygun, sizi zorlamayan, diyafram, enstantane, netlik ayarlarını kontrol edebileceğiniz herhangi 35mm SLR makinadır.

ayran
23-07-2008, 12:57
I - FOTOGRAFCILIGIN DALLARI


a- Macro( yakin Cekim) Fotografciligi




* Yaratıcı bir biçimde kullanmak için ışığın yönünü, şiddetini ve niteliğini inceleyin.
* Aydınlık noktalardaki yansımaları ortadan kaldırmak için polarizasyon filtresi kullanın ve daha keskin renkler elde edin.
* Makro çekim yapıyorsanız alan derinliğiniz çok az olacaktır. Bunun için çiçeğin en önemli kısmına netleme yapın.
* Yine makro çekim yaparken alan derinliğini en uzun mesafeye çıkarmak için daha küçük diyafram açıklığı kullanın.
* Arka planı sade tutmaya çalışın ve olabildiğince flulaştırın. Konuyu tek bir renk önünde tek başına bırakmaya çalışın. Bunu yapmak için çiçeğin arkasında siyah veya başka bir renkte karton tutabilirsiniz. Arka planda gözü rahatsız edecek parlak lekeler oluşmamasına dikkat edin.
* Nesneye bakış yönünüzü değiştirin. Bir bahçenin genel görüntüsünü çekerken duvarın üzerine yada balkona çıkabilirsiniz. Arazide kırları kaplayan çiçekleri çekmek için yere yakın çalışabilirsiniz.
* Eğer zeminde kağıt parçası, kuru yaprak, kırık çöp parçası gibi nesneler varsa görüntünün ve çevrenin doğal halini bozmadan bunları çiçeğin etrafından temizleyin.
* Basit şeyler her zaman iyidir. Çiçeği kadrajın içine yerleştirin ancak yapraklar kadrajdan taşacak şekilde görüntüyü çerçevenin içine fazla sıkıştırmayın.
* Özellikle makro çekimlerinde çok hafif bir rüzgar bile çiçeğin görüntüsünü flulaştıracağı için çekim yaparken rüzgarı kesecek bir düzenek kullanın. Bir karton parçası bu işi rahatlıkla görür. Alan derinliğinizi koruyarak mümkün olduğunca hızlı enstantane kullanın.
* Poz ölçümünü çiçeğe 15 cm mesafeden yapın ve poz değerlerini sabitleyin (kilitleyin). Daha sonra tesbit ettiğiniz poz değerininin negatif film kullanıyorsanız bir stop üzerinde ve bir stop altında pozlayarak; dia kullanıyorsanız yarım stop üzerinde ve altında pozlayarak basamaklama (bracketing) yapın.

ayran
23-07-2008, 12:58
b- Siyah&Beyaz fotografcilik



Fotoğraf, gerçeğin yalnızca iki boyutlu yansımasıdır. Fotoğrafınızdaki renkler, siyahtan lekesiz beyaza ve grinin tonlarına dönüştürülürse, şekil, ışık, kontrast, motif ve tonlama gibi diğer özellikler, daha etkin hale gelir. Siyah-beyaz fotoğrafların başarısı ya da başarısızlığını oluşturan etmenlere göz atalım.

Hangi fotoğrafları siyah-beyaz çekmeliyiz?
Manzaranız, zaten yalın bir manzaraysa, renkleri tamamen kaldırmak, sıkıcı bir görüntüyü ilginç bir manzaraya çevirebilir. Belki de geçmişte kalmış bir döneme duyulan nostaljiyi yeniden yaratmak istersiniz. Siyah-beyaz fotoğraflar, renkli fotoğrafla mümkün olmayan antik ve duygusal bir atmosfer aktarır.

Gri tonlar ve renkler
Film ve piksellerin, renkleri gri tonlara nasıl dönüştürdüğünü öğrenmek, belki de siyah-beyaz fotoğrafçılığın en zor yanıdır.

Kontrast ve tonlama
Siyah-beyaz fotoğraflarınızı işlemek için, bir fotoğraf düzenleme yazılımı ya da geleneksel bir karanlık oda kullanıyorsanız, kontrast ve tonlama, renkli fotoğrafla mümkün olmayacak şekilde vurgulayabileceğiniz ya da en aza indirebileceğiniz iki öğedir.

Yüksek kontrastlı (aydınlık ve karanlık arasında gri tonlardan yoksun) sahneler, fotoğrafa bakanın tek bir öğe üzerinde dikkatini toplamasını sağlarken, düşük kontrastlı (gri tonların egemen olduğu) sahneler, huzur ve sükunet yaratır.

Doku, hat ve şekil
Oğlunuzun kazağında ilginç bir desen olabilir. Evdeki çiçeğinizin yapraklarının ilginç bir dokusu vardır. Renklerin olmayışının, dokuları nasıl vurgulayacağını, bunun da fotoğrafınızın görsel etkisini nasıl değiştireceğini düşünün.

Aynı şekilde, hatlar ve şekiller, gözlerinizi, siyah-beyaz bir fotoğrafta, renklisinde olmayacak kadar iyi yönlendirir. Örneğin, kıvrımlı bir çit, bir tarladaki mısır sıraları ve bir uçurumdaki kaya katmanları, güçlü hatlara sahiptir. Bunlardan renkleri çıkarmak, görüntülerini daha belirgin hale getirebilir.

Işıklandırma
Rengi kaldırdığınızda, ışıklandırma, fotoğrafınızda daha önemli hale gelir. Arka planında eski bir ağıl olan, sık çalılıklı bir çit düşünün. Bulutlu, hatta sisli bir günde, yumuşak ve romantik bir manzara oluşturacaktır. Ancak, güneşli bir öğleden sonrası, güneş iyice ufuk çizgisine yaklaşmış ve üzerine uzun, koyu gölgeler düşmüşken çitin fotoğrafını çektiğinizde, yapısı daha çok öne çıkar. Bu fotoğrafın duygusu, tamamen farklı olur.

ayran
23-07-2008, 12:58
c - Doga Fotografciligi


Doğa fotoğrafçılığını başlıbaşına bir uğraş ya da bir hobi gibi değilde içimizdeki bu özlemi aktarmaya çalıştığımız bir araç olarak görmeyi deneyelim bir an için. Konuşmak ya da yazmak soyut düşüncelerimizi aktarmanın bir biçimidir. Müzik ise duyguları ifade etmek için çok etkili bir yöntemdir. Benzer bir biçimde fotoğraf da görsel ifadeleri bir tür aktarma aracıdır. Yani bir doğa fotoğrafçısı iseniz ister nesnelerin sade görüntüleri olsun, isterse de doğanın güzelliğinin verdiği duygusal ifadeler olsun, gördüklerinizi başkalarına da �söyleme� ihtiyacı hissedersiniz. Bir başka deyişle doğa fotoğrafçısının kaygısı doğal konudur. Fotoğraf makinesi ise sadece onun kaleminin ya da çalgısının işlevini görür. Film ise sadece üzerine iletmek istediklerinizin yazıldığı bir kağıt parçası konumundadır. Film üzerindeki görüntü ise sadece sizin iletmek istediğiniz duygu ya da vermek istediğiniz mesajdır.

İyi bir doğa fotoğrafçısı olmanın bir kaç şartından bahsedilebilir. Konuyu fotoğraf makinanızdan daha çok sevmek gerekir. İster hayvan, ister kuş, ister kır çiçeği olsun konunuzu iyi tanımak çok önemlidir.İnatçı olmak; fotoğrafçılıkta inatçılık uzun vadede çok fazla zamana malolsa da herzaman fotoğrafçıyı ödüllendirecektir. Fotoğraf çekim araçlarınızı onların adeta kişiliğinizin birer uzantısı gibi hissedecek kadar iyi bilmek ve kullanmak.

Sabırlılık ve kullandığı gereçleri iyi kullanma hemen hemen her meslek için geçerlidir. Bir şeyi bıraktığınız anda tüm başarı şansınız uçar gider. �Şanslı olduğumuz fotoğraflar� çoğunlukla sadece şansımızdan değil ancak doğa fotoğrafçılığının eğitimini ve uygulamasını sabırlı ve ısrarlı bir biçimde sürdürdüğümüzde karşımıza çıkar.


d - Manzara Fotografciligi

Manzaraya bakarken hem gördüklerinizi hemde hissettiklerinizi göz önünde bulundurun. Bakın bakalım acaba manzara gerçekten kendinden mi güzel yoksa burnunuza gelen çiçek konusu ya da bir kuş sesi mi onu size güzelleştiriyor; veyahut sizin o andaki ruh haliniz görüntünün güzelliğini etkiliyor mu? Çoğu zaman diğer duyularımızı etkileyen başka etkenlerin de olduğu ortamlarda görsel etki de oldukça artar. Sahildeki beyaz köpüklü dalgaların görüntüsü, suların şırıltısı ve denizden gelen yosun kokusuyla beraber bizi çok daha fazla etkileyebilir.

Görüntünün Sınırlarının Belirlenmesi

Herhangi bir manzara karşısında fotoğraf makinanızı elinize almadan önce şöyle bir yöntem izlemekte fayda vardır: iki elinizin parmaklarıyla bir dikdörtgen şekli oluşturup bunun içinden fotoğraflamak istediğiniz manzaraya bakın. Dikdörtgen çerçeveyi yüzünüze yaklaştırıp uzaklaştırarak, sağa sola kaydırarak görüntünün çerçeve sınırları içindeki durumunu izleyin.

Diğer duyularınızı etkileyen ses, koku gibi unsurların dışında sadece görsel olarak görüntünün güzel olduğuna karar verdiğinizde görsel olarak sizi en fazla neyin etkilediğini algılamaya çalışın. Ufuk hattı üzerindeki farklı renk yığılmaları mı sizi cezbediyor? Yoksa ormandaki koyu ağaç gövdeleri ile vadiyi dolduran sis perdesinin yarattığı kontrast mı daha etkileyici?


Görüntüde görsel anlamda sizi en fazla ne etkilemişse bu konuyu fotoğraf makinanızın vizörüne yerleştirip incelemenize bir süre daha devam edin. Konunun sınırlarını belirlemek için belki odak uzaklığını değiştirerek ona yaklaşmak ya da uzaklaşmak (zoom yapmak), veya yerinizi değiştirmek hatta farklı bir objektif seçmek gibi kararlar vermek durumunda kalacaksınız. Bu şekilde kendinizi iyi bir fotoğrafı oluşturan unsurlara karşı daha duyarlı hale getirebilirsiniz. Bir başka değişle fotoğrafı çekmek yerine fotoğrafı yapmayı öğrenebilirsiniz.

İçerik / Işık Koşullları

Fotoğraflayacağınız manzara görüntüsünün sınırlarını belirledikten sonra konuyu ışık koşulları ve içerik açısından bir kere daha gözden geçirmekte fayda vardır. Örneğin görüntüye giren telefon telleri ve benzer doğal olmayan unsurların ayıklanması, görünmesi istenmeyen nesnelerin farklı pozisyonlardan bakarak başka nesnelerin arkasına saklanması gibi işlemleri bu safhada yapmalıyız. Eğer görüntüdeki ışık koşulları çok özelse ve ilk bakışta içimizde heyecan uyandıran nitelikteyse bu ışık koşulları değişmeden süratle poz değerlerimizi belirlemeliyiz. Eğer o andaki ışık koşulları pek tatmin edici değilse aynı görüntü için günün bir başka saatini beklemekte fayda vardır. Bir manzara fotoğrafçısı karşısında bulunduğu konunun günün farklı saatlerinde ve hatta farklı hava koşullarında nasıl görüneceğini kestirebilmelidir. Örneğin sis istenmeyen bir arka planı kapatabilir yada kimi yerdeki sert gölgeler bulutlu bir havada göze hayli yumuşak gelebilir. Eğer görüntüde ağaçlar varsa ters ışıkta yaprakların kenarında oluşacak pırıltılar hoş bir etki yaratabilir. Karşınızda duran dağın yüksek zirveleri fırtına bulutları ile kaplı olduğunda dağın görüntüsü çok daha farklı bir duygu yaratabilir.

Manzara fotoğrafının en önemli püf noktası ışıktır. Güneş ve hava koşulları her zaman arzu ettiğimiz gibi olmayacaktır. Bundan dolayı da seçtiğimiz görüntüyü güzel bir biçimde fotoğraflayabilmek için hem sabırlı hem de inatçı olmak gereklidir. Eğer bir bölgeye ilk gidişinizde uygun koşullarla karşılaşmışsanız kendinizi olağanüstü şanslı saymalısınız. Ancak çoğu zaman istediğiniz görüntüyü elde edebilmek için konunuzun karşısına sayısız defa gitmeniz gerekecektir.

Doğa fotoğrafçılığında öncelik fotoğraf makinasında değil fotoğraflanmak istenen görüntüdedir. Doğa fotoğrafçısı öncelikle konusunu incelemek, öğrenmek durumundadır. Bir tepeyi, bir nehri, bir çiçeği ya da ağacı, bir sahilin kayalık yapısını araştırıp onunla ilgili bilgiler toplamalı ve konu olacak manzaranın farklı özellikleri değerlendirmelidir. Ancak konu olan nesneyi tanıdığımız zaman o nesnenin fotoğrafınaduygu yüklemek mümkün olabilir.

ayran
23-07-2008, 12:59
Manzara fotoğrafı çekiyorsanız sizin için çok güzel olan yerleri farklı mevsimlerde hatta günün farklı saatlerinde ziyaret etmek durumunda kalacaksınız. Belli bir bölgeyi incelemek için gide gele o bölgenin en iyi hangi zamanda ve ışık koşullarında fotoğraflanabileceğini de tecrübelerinizle öğrenebileceksiniz.

İlkbahar
İlkbaharda tüm doğanın canlanma safhasında sabah erken saatlerde oluşan ve yandan gelen parlak sarı ışık patlamaya hazır yeşil tomurcuklar, yeşeren çalılar, kır çiçekleri ve yeşil otlarla kaplı dağ yamaçlarına ayrı bir renk parıldaması katar. İlkbaharın ilk günleri toprak henüz yaş ve soğuk iken su birikintilerinden, nehirlerden hatta nemli topraktan yükselen su buharının oluşturduğu sisin yol açtığı masalsı etkiler fotografik açıdan göze çok hoş gelir.

Yaz
Yaz ortaları görsel olarak fotoğrafçının içinde fazla bir ilham uyandırmayan nispeten cansız bir dönemdir. Güneş dik gelir ve fazla kontrasta yol açar. Yapraklar ve yeşil örtü iyiden iyiye koyu yeşile dönmüş ve ilkbaharın böcek zenginliği azalmıştır. Ama yine de bu mevsimde bazı ilginç sahnelerle karşılaşılabilir. Yaz ortalarında rastlanan ani yağmur ve fırtınalar gökyüzünde çok ilginç ve çok güzel ışık etkileri oluşturabilirler. Özellikle yıldırım ve şimşek fotoğrafı için bu ortamlar çok müsaittir.

Sonbahar
Bu mevsimde yaprakların büründüğü renkler bir çok fotoğrafçı için sonbaharı en güzel manzaraları sunan mevsim olarak tanımlar. Ancak bazı durumlarda solgun yaprakların verdiği görüntü hayal kırıklığı da yaratabilir. Parlak güneşli bir havada gördüğümüz zengin renk yelpazesi konunun karışıklığı içinde kaybolup gidebilir. Ya da böylesi bir görüntü parlak mavi gökyüzü önünde aşırı keskin bir görüntü verebilir. Eğer polarizasyon filtresi kullanılıyorsa hem gökyüzü hem de yapraklar koyulaşıp, parlama giderildiği için renkler daha bir canlı görünecektir. Ancak bu durum renk canlılığında abartıya da yol açabileceğinden polarizasyon filtresi dikkatli kullanılmalıdır.Hafif yağmurun çiselediği az kontrastlı kapalı havalar daha hoş bir etki yaratır. Islak ağaç gövdeleri koyulaşır ve yıkanan yaprakların renkleri daha canlı görünür. Eğer hava çok kapalıysa renkler hafiften maviye çalabilir. Bu durumun önüne 81 A diye tanımlanan bir renk ısıtıcı filtre ile geçebilirsiniz.

Kış
Kışın oluşan ışık manzara fotoğrafçılığı açısından en güzeli olmakla beraber amatör fotoğrafçılar tarafından yeterince tanınmamaktadır. Günlerin kısa ve soğuk olmasına karşın gündüz saatlerinde güneş daha yatık geldiği için gölgeler uzun ışık ise daha sıcaktır. Akşam üzeri karla kaplı bir yamaç hem gökyüzünün maviliğini hem de gün batımının kavuniçi ve pembeliğini yansıtır. Yüksek ağaçların yapraksız dalları gökyüzü mavisi karşısında sarı ve kırmızı ışığı daha kolay bünyesinde toplar. Yöreye de bağlı olarak kış mevsimi yılın çok renkli bir mevsimi olabilir. Eğer yağmurun ardından dondurucu soğuklar varsa sabah erken saatlerde buzla kaplanmış ağaçların yatık güneş ışığı karşısındaki pırıltılı görüntüleri çok hoş olabilir. Kar ve buz başlıbaşına ayrı birer fotograf konusu oluşturabilir.