PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : buda geçer



melek73
25-03-2006, 11:25
Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye ulaşır.
Karşısına çıkanlara, kendisine yardım edecek, yemek ve yatak verecek biri
olup olmadığını sorar.



Köylüler, kendilerinin de fakir olduklarını, evlerinin küçük olduğunu söyler
ve Şakir diye birinin çiftliğini tarif edip oraya gitmesini salık verirler.
Derviş yola koyulur, birkaç köylüye daha rastlar. Onların anlattıklarından,
Şakir in bölgenin en zengin kişilerinden biri olduğunu anlar. Bölgedeki
ikinci zengin ise Haddad adında bir başka çiftlik sahibidir.


Derviş, Şakir in çiftliğine varır. Çok iyi karşılanır, iyi misafir edilir,
yer, içer, dinlenir. Şakir de ailesi de hem misafirperver hem gönlü geniş
insanlardır... Yola koyulma zamanı gelip, derviş Şakir e teşekkür ederken,
"Böyle zengin olduğun için hep şükret" der.


Şakir ise söyle cevap verir: "Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Bazen görünen,
gerçeğin kendisi değildir. Bu da geçer..."




Derviş, Şakir in çiftliğinden ayrıldıktan sonra, bu söz üzerine uzun uzun
düşünür. Birkaç yıl sonra, dervişin yolu yine aynı bölgeye düşer. Şakir i
hatırlar, bir uğramaya karar verir. Yolda rastladığı köylülerle sohbet
ederken Şakir den söz eder. "Haa o Şakir mi" der köylüler, "O iyice
fakirledi, şimdi Haddad ın yanında çalışıyor."




Derviş hemen Haddad ın çiftliğine gider, Şakir i bulur. Eski dostu
yaşlanmıştır, üzerinde eski püskü giysiler vardır. Üç yıl önceki bir sel
felâketinde bütün sığırları telef olmuş, evi yıkılmıştır. Topraklan da
işlenemez hale geldiği için tek çare olarak, selden hiç zarar görmemiş ve
biraz daha zenginleşmiş olan Haddad ın yanında çalışmak kalmıştır. Şakir ve
ailesi üç yıldır Haddad ın hizmetkârıdır. Şakir bu kez dervişi son derece
mütevazı olan evinde misafir eder. Kıt kanaat yemeğini onunla paylaşır...
Derviş vedalaşırken Şakir e olup bitenlerden ötürü ne kadar üzgün olduğunu
söyler ve Şakir den şu cevabı alır: "Üzülme... Unutma, bu da geçer..."




Derviş gezmeye devam eder ve yedi yıl sonra yolu yine o bölgeye düşer.
Şaşkınlık içinde olan biteni öğrenir. Haddad birkaç yıl önce ölmüş, ailesi
olmadığı için de bütün varını yoğunu en sadık hizmetkârı ve eski dostu Şakir
e bırakmıştır. Şakir Haddad ın konağında oturmaktadır, kocaman arazileri ve
binlerce sığın ile yine yörenin en zengin insanıdır. Derviş eski dostunu iyi
gördüğü için ne kadar sevindiğini söyler ve yine aynı cevabı alır: "Bu da
geçer..."




Bir zaman sonra derviş yine Şakir i arar. Ona bir tepeyi işaret ederler.
Tepede Şakir in mezarı vardır ve taşında şu yazılıdır: "Bu da geçer."
Derviş, "Ölümün nesi geçecek" diye düşünür ve gider. Ertesi yıl Şakir in
mezarını ziyaret etmek için geri döner, ama ortada ne tepe vardır ne de
mezar. Büyük bir sel gelmiş, tepeyi önüne katmış, Şakir den geriye bir iz
dahi almamıştır... O aralar ülkenin Sultanı, kendisi için çok değişik bir
yüzük yapılmasını ister. Öyle bir yüzük ki, mutsuz olduğunda umudunu
tazelesin, mutlu olduğunda ise kendisini mutluluğun tembelliğine
kaptırmaması gerektiğini hatırlatsın... Hiç kimse Sultanı tatmin edecek
böyle bir yüzüğü yapamaz. Sultan ın adamları da bilge dervişi bulup, yardım
isterler. Derviş, Sultan ın kuyumcusuna hitaben bir mektup yazıp verir. Kısa
bir süre sonra yüzük Sultan a sunulur. Sultan önce bir şey anlamaz, çünkü
son derece sade bir yüzüktür bu. Sonra üzerindeki yazıya gözü takılır, biraz
düşünür ve yüzüne büyük bir mutluluk ışığı yayılır: "Bu da geçer"
yazmaktadır.