Orijinalini görmek için tıklayınız : 01.12.2008 pazartesi
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:03
İzmit'te doğalgaz patlaması: 3 ölü
1 Aralık 2008Mustafa BAĞDİKEN- Ergün AYAZ - İZMİT/ DHA - A.AOnly the registered members can see the link { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}İzmit'in Alikahya Beldesi Belediyesi'nin alt katında doğalgaz patlaması sonucu yangın çıktı.Patlama sonucu ilk belirlemelere göre 3 kişi öldü, 19 kişi de yaralandı.
İŞTE OLAY YERİNDEN İLK FOTOĞRAFLAR (Only the registered members can see the link)
KOCAELİ merkeze bağlı Alikahya Beldesi'nde, meydana gelen bir arızaya müdahalede bulunan İzmit Gaz A.Ş. (İZGAZ) ekibinin çalışması sırasında, kazı yapan kepçenin ucunun deldiği doğalgaz borusunda patlama meydana geldi. Patlamada 3 kişi öldü, 19 kişi de yaralandı. Patlama sırasında belde belediyesi binasının arka kısmındaki duvarlar çöktü, çevredeki binaların camları kırıldı. Çıkan yangın ise kısa sürede söndürüldü.
Olay bugün saat 14.45'de meydana geldi. Birçok sanayi kuruluşunun bulunduğu Alikahya Beldesi'nde, belediye binasının önünden geçen Turgut Reis Caddesi üzerindeki doğalgaz boru hattında arazı meydana geldi. Arızanın giderilmesi için Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı İzmit Gaz A.Ş.'den (İZGAZ) ekip istendi. Saat 14.00 sıralarında ekipler, Alikahya Beldesi Belediyesi binası yanındaki yolda iş makinasıyla hatta kazı yapmaya başladı. Ancak çalışma başladıktan yaklaşım 45 dakika sonra kepçe operatörünün yaptığı bir darbe, doğalgaz borusunu patlattı ve sürtünmeyle oluşan kıvılcımla birlikte büyük bir patlama meydana geldi.
Patlama çevrede büyük paniğe neden olurken, belde belediyesi binasının arka kısmındaki duvarlar çöktü, yakındaki binaların camları kırıldı. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda ambulans, itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. Patlamada, belediye binasındaki İZGAZ şubesine fatura yatırmaya giden 28 yaşındaki İhsan Koç ile yine belediye binasının içinde bulunan PTT şubesinde çalışan Ömer Bilgili olay yerinde yaşamlarını yitirdi. Patlamada ağır yaralanan 18 yaşında Özgür Ataç ise kaldırıldığı Konak Hastanesi'nde kurtarılamadı. Yaralanan 5 kişi ise Kocaeli Devlet ve Seka Devlet hastanelerine kaldırıldı. Yaralılardan 1'inin daha hayati tehlikelerinin sürdüğü bildirildi. Çıkan yangın kısa sürede söndürüldü. Ancak delinen boru hattından doğalgaz sızmaya devam ettiği belirlendi. Bölge, geniş çaplı güvenlik şeridiyle girişe kapatıldı. Çevre binalar da boşaltıldı.
Alikahya Beldesi Belediye Başkanı AKP (Only the registered members can see the link)'li Sabri Gökbudak, olay yerinde yaptığı ilk açıklamada patlamanın İZGAZ ekiplerinin çalışması sırasında meydana geldiğini belirtirken, 3 can kaybının olduğunu öğrendiklerini bildirdi. Gökbudak, “Yaralıların isimlerini belirlemeye çalışıyoruz. Patlamada belediye binamız da büyük hasar gördü. Olay yerinde güvenlik şeridi oluşturuldu. Devam eden gaz sızıntısı da durdurulmaya çalışılıyor” dedi.
HASTANELERDEKİ YARALI SAYISI 19
Kocaeli merkeze bağlı Alikahya Beldesi'nde belediye binasının yanındaki doğalgaz hattında bakım çalışması yapılırken iş makinasının hattı delmesi sonucu meydana gelen patlamada yaralananların sayısının 19 olduğu belirlendi. Olayın ardından patlama bölgesine gidenlerin, yaralıların büyük bir bölümünü kendi imkanlarıyla en yakındaki hastanelere götürdükleri anlaşıldı. 19 yaralının Kocaeli Devlet ve Seka Devlet hastanelerinde tedavilerinin sürdüğü bildirildi.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:04
İşadamı Faruk Yalçın vefat etti
1 Aralık 2008A.AOnly the registered members can see the link { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın dayısı ve kulüp asbaşkanı Neşet Yalçın'ın amcası işadamı Faruk Yalçın (84) İsviçre'de vefat etti.
Fenerbahçe Kulübü'nün resmi internet sitesinde yapılan açıklamaya göre, İsviçre'den Türkiye'ye getirilecek Faruk Yalçın'ın cenazesi, İstanbul (Only the registered members can see the link)'da düzenlenecek törenin ardından toprağa verilecek.
Açıklamada, şöyle denildi:
“İsviçre'de hayatını kaybeden Faruk Yalçın, Türkiye'de ve yurt dışında dev projelere imza atan Makyal şirketler grubunun kurucusu olarak sade yaşamı ve hayırseverliğiyle tanınıyordu.
Fenerbahçe (Only the registered members can see the linkçe/) sevgisiyle bilinen Yalçın, yaşamı boyunca tüm zamanını işine ve ailesine ayırmıştı. Faruk Yalçın ayrıca doğa ve hayvanseverliğiyle de ün yapmıştı. Başkanımız Aziz Yıldırım'ın dayısı olan ve Türkiye'nin önde gelen müteahhitlerinden biri olarak bilinen Faruk Yalçın'ın cenazesi İsviçre'den getirilerek, İstanbul (Only the registered members can see the link)'da toprağa verilecek.”
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:04
Atlas'tan 2009 ajandası
1 Aralık 2008hurriyet.com.trOnly the registered members can see the link { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Atlas Dergisi, Aralık sayısında tüm okuyucularına ücretsiz 2009 ajansı hediye ediyor.
Atlas, 2009'u çok özel bir ekle karşılıyor. Aralık sayısında bütün okuyucularına 2009 Ajandası hediye ediyor. Toplam 352 sayfalık Atlas Ajandası, aralık sayısıyla birlikte ücretsiz.
Derginin aralıktaki kapak konusu ise Van Gölü kıyılarında bulunan Deveboynu Yarımadası. Bu bakir coğrafya köyleri, bitki varlığı, peyzaj değerleriyle Doğu'nun "denizinin" en özel köşesi. Kızılırmak Deltası'nda bulunan Bafra Ovası, Atlas'ın bir diğer başlığı. Türkiye'nin en verimli tarım arazilerinden biri olan ova aynı zamanda önemli bir sulak alan ama bereketini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Selçukluların tarihteki uzun ve muhteşem yolculuğuna eşlik eden Atlas bu sayıda Suriye'ye uzanıyor, Selçukluların Suriye'deki izlerinin peşine düşüyor. Dağlık Kilikia'nın antik hazineleriyle Balıkesir'in Yazören Mağarası'ndaki keşif serüveni de Atlas'ın konuları arasında.
Hepsi Atlas'ın aralık sayısında...
Only the registered members can see the link
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:05
Hükümet'ten bayram müjdesi
1 Aralık 2008A.AOnly the registered members can see the link { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek Bakanlar Kurulu'nun ardından açıklama yaptı.
Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek (Only the registered members can see the linkÇiçek/), 6 Aralık Cumartesi günü sabah saat 06.00'dan itibaren 13 Aralık Cumartesi günü saat 24.00'e kadar otoyollar ile Boğaz Köprüsünden ücretsiz yararlanılacağını bildirdi.
Çiçek, ayrıca Kurban Bayramı'ndan sonraki 12 Aralık Cuma günü kamu çalışanlarının idari izinli sayılacaklarını açıkladı.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:05
Arabayı böyle parçalayıp yaktılar
1 Aralık 2008Only the registered members can see the link { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Van'da 1 Kasım 2008 tarihinde düzenlenen izinsiz gösterilere katılanların görüntüleri, güvenlik kameralarına takıldı. Kamera görüntülerinden tespit edilen göstericiler bir bir gözaltına alınırken, bir aracın durdurularak yakılması saniye saniye güvenlik kameralarına yansıdı.
BÖYLE YATKILAR - GALERİ (Only the registered members can see the link)
Bölgede görev yapan terörle mücadele uzmanları, Van'da özellikle 1 Kasım 2008 meydana gelen izinsiz gösterilerin ardından elde edilen kamera görüntülerinnden suçluları tespit ediyor.
Kamera görüntülerinde olaylara karıştıkları belirlenen kişiler tek tek gözaltına alınıyor. Güvenlik kameralarında, Van'ın Sıhke Caddesi'nde 1 Kasımda 2 otomobilin yakılması ve dükkanların camlarının kırılması, yağmalanması saniye saniye kaydedildi.
Görüntülerde bir otomobili ele geçiren göstericiler, aracı tekmeleyerek, taşlarla camlarını kırıyor, ardından aracı yol artasına çekerek ateşe veriyor.
Bir grup gösterici ise bir mağazanın camlarını kırarak yağmalamaya çalışıyor. Bazı göstericiler ise iş yerinin perdelerini alıyor.
GÖSTERİCİLERİ AİLELERİ GETİRİYOR
Kameralara yansıyan görüntülerdeki bazı eylemcileri polisler yakalarken, bazılarının ise aileleri tarafından emniyete getirilip güvenlik güçlerine teslim edildiği öğrenildi.
Polis yetkilileri, uzman psikolog yardımıyla ifadeleri alınan çocukların birçoğunun “eylemi niçin yaptığını bilmediğinin” ortaya çıktığını bildirdi. Yetkililer, bu çocukların çoğunun ve ailelerinin geçmişte terörle ilgili bir sabıkalarının bulunmadığını kaydettiler.
İlköğretim ve lise çağındaki çocukların okul çıkışlarında örgüt elemanları tarafından kandırılarak eylemlere itildiğini belirten polis yetkilileri, örgüt tarafından suça karışan çocukların, okuldan ve ailelerinden kopmalarının istendiğine dikkati çekti.
Polis ekipleri, mahkemeye çıkartılan çocukların çoğunun tutuklanmamasının kendilerini sevindirdiğini belirterek, örgüt üyelerinin gösteri ve olaylara karışan çocukların tutuklanmalarını istediklerini, ileride bu kişileri örgüte daha kolay çekmeyi hesapladıklarını ifade ettiler.
İzinsiz gösterilere katılan eylemcilerden şu ana kadar 100'ünün gözaltına alındığını, bunlardan 20'ye yakınının tutuklandığı öğrenildi.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:05
Boşandığı eşi kabusu oldu
1 Aralık 2008Saadet KEFAL/ESKİŞEHİR, (DHA)Only the registered members can see the link { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}ESKİŞEHİR’de daha önce tecavüz edip cep telefonunu gasp ettiği öne sürülen boşandığı eşi 30 yaşındaki D.A'yı bu kez bacağından av tüfeğiyle vurarak yaraladığı iddia edilen 29 yaşındaki A.İ, savcının talimatıyla serbest bırakıldı. D.A, hayatından endişe ettiğini, eski eşinin bu saldırılarına rağmen serbest kalmasına inanamadığını söyledi.
Seyitgazi İlçesi'nde 28 Kasım 2008 gecesi saat 23.30 sıralarında meydana gelen olayda, iddialara göre A.İ, elinde av tüfeğiyle 1.5 yıl önce boşandığı eski eşi D.A'nın evinin pencere camını kırıp içeri girdi. Camının kırılması üzerine evden çıkıp duvardan atlayarak komşusunun bahçesine kaçan D.A, av tüfeğiyle açılan ateş sonucu sağ bacağından yaranladı. D.A kaldırıldığı Eskişehir Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alınırken olay yerinden kaçan A.İ ise jandarma ekipleri tarafından yakalandı. Gözaltına alınan İşler suçlamaları kabul etmedi. İfadesi alınan A.İ nöbetçi cumhuriyet savcısının talimatıyla serbest bırakıldı.
TECAVÜZ ETTİ
Hastanede tedavi altına alınan D.A, A.İ ile 7 yıl evli kaldığını, çocuklarının olmadığını, 1.5 yıl önce geçimsizlik nedeniyle boşandıklarını söyledi. A.İ’nin maden ocaklarında işçi olarak çalıştığını belirten D.A, geçen 3 Kasım 2008'de kendisine tecavüz ettiğini ve cep telefonunu gasp ettiğini iddia etti. Jandarma karakoluna giderek şikayetçi olduğunu ve A.İ'nin mahkemede tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığını anlatan D.A şöyle konuştu:
“Ben olay günü öğle saatlerine komşuma oturmaya gitmiştim. A.İ gizlice eve girip saklanmış. İçeri girdiğimde bana saldırdı.
Zorla tecavüz edip cep telefonumu alıp kaçtı. Olayın ardından jandarma karakoluna gidip şikayetçi oldum. Hastane raporlarımda tecavüze uğradığım belirlendi. Jandarmalar tarafından yakalanan A.İ sevk edildiği adliyede serbest kaldı. Bu olayın üzerinden bir ay bile geçmeden boşandığım eski eşim, evimin pencere camını kırıp içeri girdi. Dışarı kaçtım. Arkamdan 2 el ateş etti. Bacağımdan yaralandım. Jandarmaların gözaltına aldığı A.İ suçlamaları kabul etmeyip kendisinin ateş etmediğini söyledi. İfadesi alınan A.İ, yine serbest bırakıldı. hayatımdan endişe duyuyorum. Bu adam boşandığımızdan bu yana beni ölümle tehdit ediyor.”
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:06
Bor için spermli savunma
1 Aralık 2008İbrahim ALDEMİR/ BANDIRMA(Balıkesir), (DHA)Only the registered members can see the link { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}AVRUPA Birliği'nin (AB), Türkiye’deki bor madeninin, kısırlık yaptığı için ‘üremeye olumsuz etkili toksik madde’ listesine alması Eti Maden Genel Müdürlüğü'nü harekete geçirdi. Genel Müdürlük, iddianın doğruyu yansıtmadığını kanıtlamak için Bandırma’da bulunan Eti Maden İşletmeleri’nde çalışan 100 işçiden alacağa sperm, kan ve idrar örneklerini araştıracak.
Petrol- İş Bandırma Şubesi Başkanı Recep Gökdeniz, bor madeninin kısırlığa neden olmadığının araştırılması için aralarında Bandırma M. Güven Karahan Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Yalçın Düker'in de yer aldığı, 2 profesör, 1 doçent ve 3 uzman hekimden oluşan ekip oluşturulduğunu söyledi. Bor madenlerinin kısırlığa neden olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını anlatan Recep Gökdeniz, şöyle dedi:
“Eti Maden Genel Müdürlüğü konunun üzerine ciddi biçimde gidiyor. Oluşturulan laboratuardaki çalışmalar için şimdilik 500 bin YTL ödenek ayrıldı. Tesislerde çalışan 600 kişiden 100’ü üzerinde inceleme ve araştırma yapılacak. Bu kişilerin, kan ve idrar numuneleri ile spermleri alınıp incelenecek. Aksi sonucun ortaya çıkması halinde bunu AB’ye kanıt olarak sunacak. Dünyadaki bor rezervinin yüzde 70'i Türkiye’de çıkartılıyor. Eti Maden Genel Müdürlüğü’ne bağlı olan Bandırma’daki tesiste ise 600 çalışanla, yılda 90 bin ton asitborik üretimi yapılıyor. 550 milyon dolar değerindeki asitborik, aralarında ABD (Only the registered members can see the link) ve Çin (Only the registered members can see the linkÇin/)’inde bulunduğu dünyanın birçok ülkesine ihraç ediliyor.”
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:06
İsrail ile kriz kapıda
1 Aralık 2008Zeynep GÜRCANLI- ANKARAOnly the registered members can see the link { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}İsrail’in ekonomik ambargosu altındaki Gazze’deki yaşam mücadelesi, sonunda Türkiye’nin izlediği “Ortadoğu’da tarafsızlık” ve “herkesle iyi geçinme” politikasının da sonunu getirdi.
Gazze’de kontrolü elinde tutan HAMAS (Only the registered members can see the link)’a göre, Türkiye İsrail’i “çok kızdırmak” pahasına çok önemli bir adım atmaya hazırlanıyor:... Ankara (Only the registered members can see the link), İsrail’in Hamas (Only the registered members can see the link) kontrolündeki Gazze’ye ablukasını delmek için insani yardım yüklü bir gemiyi Gazze’ye gönderecek.
Türkiye’nin atacağı bu radikal adıma ilişkin ilk işaret, Suriye’nin resmi gazetesinde yayınlanan bir haberle ortaya çıktı.
Only the registered members can see the link
Zeynep Gürcanlı YAZIYOR
Baas gazetesinde hafta sonunda yayınlanan haberde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan (Only the registered members can see the linkğan/) ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın yaptıkları bir telefon görüşmesinde, “Gazze’ye yönelik İsrail ambargosunun sona erdirilmesi için anlaştıkları” ifade edildi.
Baas’ın haberine göre iki lider, Gazze'ye uygulanan ablukanın kaldırılması için İsrail'e baskı yapılmasını da kararlaştırdılar.
Bu haberin yayınlanmasının ertesi günü ise asıl bomba açıklama bizzat Hamas (Only the registered members can see the link)’tan geldi.
Hamas (Only the registered members can see the link), dün yaptığı resmi açıklama ile Türkiye’nin “İsrail ambargosunu delmek için Gazze’ye bir gemi dolusu insani yardım göndereceğini” duyurdu.
Ancak geminin “ne zaman geleceği” konusunda detay verilmedi.
Bu adım, Türkiye’nin uzun süredir devam ettirdiği “denge” politikasının da sonu anlamına geliyor. Suriye ile İsrail arasındaki dolaylı görüşmelere aracılık yapan Türkiye, uzun zamandır Ortadoğu’da ne İsrail’i, ne de Arapları “kızdıracak” herhangi bir adım atmaktan kaçınıyordu. Böylece “Ortadoğu’da tüm taraflarla iyi ilişkiler içindeki ülke” olarak “güvenilir arabulucu-kolaylaştırıcı” rolü üstleniliyordu.
Ancak, Türkiye’nin Gazze’ye içinde “insani yardım” olan bir gemi göndermesi İsrail’e “açık tavır” alınması anlamına geliyor.
LİBYA DA GEMİ GÖNDERDİ, İSRAİL DONANMASI SOKMADI
Nitekim, hafta sonunda, İsrail ablukasını delme girişimi bizzat Libya tarafından yapıldı. Libya, içinde yaklaşık 3 milyon dolarlık insani yardım bulunan bir gemiyi, Gazze’ye gönderdi.
Ancak Libya gemisi daha Gazze kıyılarına yaklaşmadan ablukayı denetleyen İsrail donanmasına ait gemiler tarafından engellendi.
Yardım gemisi sivil olduğu için İsrail donanması ile arasında herhangi bir çatışma yaşanmadı. Ancak geminin, Gazze ulaşması da engellenmiş oldu.
Şimdi Türkiye, ablukaya rağmen bu insani yardımı göndermesi halinde “stratejik ilişki içinde” olduğu İsrail’le doğrudan karşı karşıya gelmiş olacak.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:06
İşsiz maskaraya döndü
1 Aralık 2008Turan KURT/ KASTAMONU,(DHA)Only the registered members can see the link { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}KASTAMONU Orman Bölge Müdürlüğü bünyesinde alınacak 59 işçi için 2 bin 100 kişi başvuruda bulundu. Önce fiziki dayanıklılıklarının ölçülmesi için ön elemeye tabi tutulan adaylara belli bir sürede şınav ve mekik çektiriliyor.
ÜNİVERSİTE MEZUNLARI MADENCİ OLMAK İÇİN SIRADA (Only the registered members can see the link)
ADAYLAR HÜNERLERİNİ BÖYLE SERGİLEDİ (Only the registered members can see the link)
ŞINAV VE MEKİKLE İŞÇİ ALIMI (Only the registered members can see the link)
Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü, yangınlarda çalıştırmak üzere 59 geçici işçi alacağını duyurdu. İŞKUR İl Müdürlüğü'nden aldıkları belgelerle geçici de olsa işe girebilmek amacıyla başvuran 2 bin 100 kişi ön elemeden geçirilmeye başlandı. Oluşturulan 7 kişilik komisyon, geçici iş için başvuran 2 bin 100 kişi fiziki dayanıklılıklarını ölçmek üzere ön elemeye tabi tutuyor. Orman Bölge Müdürlüğü Lokali'nde yapılan sınavda adaylara önce belli bir sürede şınav ve mekik çektiriliyor. Elemelerin ikinci etabında ise orman yangınlarında kullanılan arazöz ve dozerlerle yangın söndürme çalışmaları yaptırılacak.
İki etaplı ön elemeyi geçen adaylar en sonunda noter huzurunda yapılacak kura sonucu geçicide olsa iş sahibi olabilecekler. Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü merkez ve ilçelerdeki teşkilatlarında çalıştırmak üzere 42 yangın işçisi, 12 arazöz şoförü ve 5 de dozer oparatörü olmak üzere toplam 59 geçici yangın işçisi alınacak. Ön elemeler sonucunda noter huzurunda yapılacak çekiliş sonrasında işe girebilmeye hak kazanacak 59 kişi 6 ay süreyle asgari ücret alarak çalışabilecek.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:07
Minik Ayşenur'u parçaladılar
1 Aralık 2008Tolunay DUMAN/TARSUS (Mersin), (DHA)Only the registered members can see the link { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Mersin'in Tarsus İlçesi'nde, portakal bahçesinde çalışan annesinin yanına gitmeye çalışan 2 yaşındaki Ayşenur Öztunç, üzerine saldıran 8 sokak köpeği tarafından parçalanarak öldürüldü.
KORKUNÇ OLAY - FOTO GALERİ (Only the registered members can see the link)
Olay saat 11.30 sıralarında Yarbay Şemsettin Mahallesi'ndeki portakal bahçesinde meydana geldi. Eşi 39 yaşındaki Fesih Öztunç İstanbul (Only the registered members can see the link)'da bir fırında işçi olarak çalışan 25 yaşındaki Hamide Öztunç, çalışmak üzeri gittiği portakal bahçesinde, minik kızı Ayşenur'u bahçe içindeki evin içine bıraktı. Hamide Öztunç portakal toplarken, minik Ayşegül evden çıkıp annesinin yanına gitmek istedi. Bahçe içindeki evden çıkan küçük kız, yaklaşık 200 metre uzaklaştıktan sonra 8 sokak köpeğinin saldırısına uğradı. Çığlık ve köpek havlamalarını duyan hala 18 yaşındaki Filiz Öztunç, sese doğru koştu. Köpeklerin bir şeyi parçalamaya çalıştığını fark eden Filiz Öztunç, hayvanları uzuklaştırmak için taş attı. Bunun üzerine köpeklerin saldırmak için yöneldiği genç kız, yan bahçede çalışan komşularının olay yerine geldiğini görünce yardım istedi. Atılan taşlarla uzaklaştırılan köpeklerin Ayşenur Öztunç'un minik bedenini parçaladığı fark edildi. İhbar üzerine olay yerine gelen polisin yaptığı incelemede küçük kızın öldüğü anlaşıldı. Vücudunun hemen hemen her tarafının parçalandığı belirtilen kızın, annesiyle diğer yakınları sinir krizi geçirdi.
KÖPEKLER YEĞENİMİ ÇEKİŞTİRİYORDU
Olayın şokunu yaşayan hala Filiz Öztunç, “Havlama seslerini duyunca evden çıkıp köpeklere doğru gittim. Köpekler ortalarına aldıkları bir şeyi çekiştiriyordu. Taş attım, bana da saldıracaklardı ki komşularımız olay yerine geldi. Taş atıp, köpekleri kovalamadığımızda yeğenimin kanlar içindeki parçalanmış cesedini gördüm” dedi. Anne Hamide Öztunç ise sinir krizi geçirdi.
İhbar üzerine olay yerine gelen Tarsus Belediyesi ekipleri uyuşturucu iğnelerle köpeklerin peşine düştü. Vatandaşlar da çevredeki köpekleri kovaladı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:07
Şehir zorbaları güvenlik kamerasında
1 Aralık 2008Mehmet AKTARAN-İSTANBUL-DHAOnly the registered members can see the link { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Kendilerine polis süsü vererek restoran basan zorbalar, saçlarından sürükleyerek kaçırdıkları 25 yaşındaki kadına 6 saat boyunca tecavüz etti.
DEHŞET ANLARI KARE KARE GÖRÜNTÜLENDİ (Only the registered members can see the link)
Avcılar'da bir restorantta çalışan 25 yaşındaki A.C. 24 Ağustos 2008 tarihinde polise gelerek kendisini kaçıran 5 kişiden 3'ünün tecavüzüne uğradığını bildirdi.
A.C. kendisini kaçıran kişileri tanımadığını bunlardan biri olan Yusuf adındaki kişinin bir hafta önce restorana gelerek kendisini almak istediğini, ancak mekan sahiplerinin buna izin vermediğini anlattı. Bunun üzerine harekete geçen Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği Ekipleri, olayla ilgili soruşturma başlattı.
Soruşturma kapsamında sözkonusu restoranın güvenlik kamera kayıtları incelendi. Yapılan incelemede, kaçırma olayının güvenlik kameralarınca saniye saniye görüntülendiği belirlendi.
POLİS KIYAFETLİ COPLU, TABANCALI BASKIN
Görüntülerde, tepe lambalı otomobille restoranın önüne park eden polis kıyafetli şüphelilerin, buradaki görevli otopark görevlesine tekme tokat ve copla saldırarak içeri girdikleri görülüyor..
RESTORANDA TERÖR ESTİRDİLER
Restorana girer girmez önce müzisyene copla saldıran kişiler, müşterilerin aralarına girerek tekme tokat savuruyor..
SAÇLARINDA SÜRÜKLEYEREK GÖTÜRDÜLER
Ardından 25 yaşındaki A.C.'yi müşterilerin arasından sürüklenerek restoran dışına çıkarılıyor. Zorbalar merdivenlerde de sürükledikleri A.C.'yi otomobillerine bindirerek ortadan kayboluyor. Bu arada müşteriler ve restoran çalışanları bu kişileri polis zannettikleri için olan biteni şaşkınlıkla seyrediyor.
KADINI EVİNİN ÖNÜNE ATTILAR
Sabah yeniden ortaya çıkan kadın polise giderek başından geçenleri anlattı ve adresini bilmediği bir evde 6 saat tutulduğunu ve 3 kişinin tecavüzüne uğradını anlattı. Kadın aynı kişiler tarafından sabah evinin önüne getirilerek bırakıldığını söyledi ve şikayetçi oldu..
ZORBALARIN KİMLİĞİ BELİRLENDİ
Kadının ifadelerinden yola çıkan polis restoranda kaydedilen görüntüleri geriye doğru taramaya ve incelemeye başladı. 1 hafta önce kaydedilen görüntülerle yapılan karşılaştırmada, kaçırma olayını gerçekleştiren kişilerden birinin eşgali belirlendi.. Söz konusu görüntülerde bu kişinin restorana gelerek A.C ile görüştüğü ve restoran görevlilerince dışarı çıkarıldığı görüldü.
GÖRÜNTÜLERDEN TESPİT EDİLEN KİŞİLER YAKALANDI
Görüntülerdeki eşgal üzerine araştırmalarını yoğunlaştıran polis bu kişinin kimliğini de belirledi. Yusuf K. ile birlikte kaçırma ve tecavüz olayının diğer şüphelilerinin kimlik ve adresleri de belirledi.
OPERASYON BAŞLADI
Geçtiğimiz Cuma günü Büyükçekmece'de bulunan bir ev ile bir otomobile gerçekleştirilen operasyonda, Yusuf K. (26), Cesim G. (28), Yıldırım A. (19), Mehmet D. (24), Hakan F. (30) yakalanarak gözaltına alındı. Olayla ilgili iki kişinin daha yakalanması için operasyonlar sürdürülüyor.
Asayiş Şube Müdürlüğü'ne getirilerek sorgulamaları yapılan zanlılardan Yusuf K., Cesim G., Yıldırım A. ile firardaki iki zanlının polis kıyafetli olarak A.C.'yi kaçırdıkları tespit edildi. Büyükçekmece'deki bir eve götürülen A.C.'ye zanlılardan Yusuf K., Cesim G. ile firardaki bir kişinin 6 saat boyunca tecavüz ettiklerinin belirlendiği ileri sürüldü.
Zanlılardan Mehmet D. ile Hakan F.'nin ise bu kişilere yardım ve yataklık yapmaktan dolayı gözaltına alındıkları bildirildi.
Asayiş Şube Müdürlüğü'ndeki işlemleri tamamlanan 5 zanlı Büyükçekmece Adliyesi'ne sevk edildi.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:08
Memursuz şubeler geliyor
ANKAOnly the registered members can see the link Bankası bankacılık teknolojisinde devrim olarak nitelediği, memursuz şube ve görüntülü hizmet noktaları olarak adlandırdığı VTM (Video Teller Machine) projesini kamuoyuna tanıttı.
Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar’ın hayali olarak gerçeğe dönüştürülen ve ilk prototipi yapılan görüntülü bankacılık uygulaması VTM’nin Türkiye’de ve dünyada patentini almak üzere de başvuruda bulunulduğu açıklandı.
Projenin tanıtım toplantısında konuşan Genel Müdür Can Akın Çağlar, VTM üretiminin kamu ihale kanuna göre yürüyeceğini belirterek “Memursuz Şube olarak adlandırdığımız VTM için ilk örneği ürettirdik. ATM’ye kıyasla biraz daha maliyetli olacağını söyleyebilirim. Ortaya çıkan maliyete bakıldığında hedeflerimize uygun üretimi sürdürebileceğimizi gördük. Bu konuda bir bütçe kısıtımız yok. İhale sürecine bağlı olarak 2009 yılında 1000 adet bu sistemlerden Türkiye’nin birçok noktasında bulundurabiliriz” dedi.
"100 YENİ ŞUBE AÇACAĞIZ”
Genel Müdür Çağlar, Ziraat olarak büyük şehirlerde şubeleşmeye devam edeceklerini ve 2009 yılında Türkiye çapında 100 yeni şube açmayı planladıklarını ifade ederek “ VTM ile şube dışı alternatif dağıtım kanallarını geliştirmeyi amaçlıyoruz. Şubeler önünde kuyruklar oluşuyor, hem bu kuyrukları mümkün olduğunca ortadan kaldırmak hem de şube personelinin verimliliğini arttırmayı planlıyoruz. Yaptığımız hesaplara göre şubelerimizde bir işlem için ortalama 2.99 cent düzeyinde bir maliyet ortaya çıkıyor. Bazı işlemleri şube dışına taşıdığımızda önemli bir maliyet avantajı sağlamış olacağız” dedi.
"MÜŞTERİ SAYIMIZI DEĞİL VERİMLİLİĞİ ARTTIRMAK AMAÇ”
Can Akın Çağlar, “Bu projeye ve şubeleşmeye bağlı olarak müşteri sayısını arttırmak, pazar payını geliştirmek gibi hedefleriniz de var mı” şeklindeki soruya şu karşılığı verdi: “Türkiye’de şu anda 70 milyonun üzerinde banka hesabı var. Bu hesapların nerdeyse yarıya yakın bölümü, 33 milyon adedi Ziraat Bankası’nda. Dolayısıyla müşteri sayımızı arttırmaktan ziyade, başta emekliler olmak üzere teknolojiye mesafeli duran tüm müşterilerimize daha iyi hizmet sunmak, şubelerimizin olmadığı noktalara hizmet götürmek daha ön planda bir amaç”. Çağlar “ Türkiye’de halen 4.9 milyon emekli var. Teknolojiyi kullanmak istemeyen ve şubede memurlarımızla yüz yüze iletişimini sürdürmek isteyen önemli bir kitle var. Dolayısıyla özellikle maaş günlerinde ve günlerin belirli saatlerinde kuyruklar oluşuyor. Şimdi bu kuyrukları tam olarak sıfırlayamasak da önemli oranda azaltabileceğimizi düşünüyoruz” dedi
"43 İLÇEDE HİÇ BANKA YOK”
2007 yılında Türkiye’de 457 ilçede Ziraat dışında başka banka şubesinin bulunmadığını ve yedi banka şubesinin gelmesiyle 2008 Kasım sonu itibariyle bu sayının 450’e düştüğünü açıklayan Can Akın Çağlar sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şu anda 43 ilçede hiçbir bankanın şubesi yok. Bu ilçelere ve beldelere de Ziraat olarak VTM’ler aracılığıyla ulaşmayı düşünüyoruz. Şube açmanın maliyeti oldukça yüksek en azından 5-6 personel ve güvenlik görevlisi olmak üzere ciddi bir yatırım gerekiyor. Şubemiz olmayan yerleşim birimlerinden bize sürekli davet geliyor. Hem yer gösteriyorlar hem de her türlü yardımı yapacaklarını söylüyorlar. VTM’lerin vandalizmden korunup güvenlikli bir şekilde Türkiye’de şubemizin bulunmadığı yerlere ulaşmasını sağlayarak bankasız yerleşim birimleri için önemli bir hizmet götürmüş olacağız”.
"BAŞKA HAYALLERİMİZ DE VAR”
Genel Müdür Çağlar, ATM’lerde diğer bankalarla ortak kullanım içinde olduklarını belirterek “ Bu proje yoluyla diğer bankaların da bu alanda yeni projeler geliştireceğini düşünüyoruz. Ancak sistem tam oturduğunda memnuniyetle dileyen bankalarla ortak kullanım fırsatlarını değerlendirebiliriz” diye konuştu.
“VTM projesi sizin hayalinizdi, projenin telif hakkı da siz de mi ve başka hayalleriniz de var mı” şeklindeki soruya Çağlar “Bankada çıkan her türlü düşünce, yaratıcı iş ve proje tüm bankanın malıdır. Benim de tüm arkadaşlarımın da başka hayalleri var tabi ki” diye yanıt verdi.
“ŞUBE KONFORUNDA HİZMET”
VTM’nin kamuoyuna duyurulması amacıyla düzenlenen basın toplantısında sistemi tanıtan Ziraat Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mesut Güraylı da yaptığı konuşmada VTM’nin 7 gün 24 saat ve 365 gün üzerinden kesintisiz hizmet vereceğini belirterek “ Bankacılık işlemlerinde teknoloji kullanmayan büyük bir kitle var. En rahat ve güvenli bir şekilde şifre vb teknik sorulara gerek kalmadan müşterilerimiz bu hizmetten yararlanabilecekler. Bir anlamda mihmandarlık hizmeti alarak her türlü bankacılık işlemini şubelerimizden müşteri temsilcileri karşısında oldukları kadar rahatlıkla, video konferans ve ilintili teknolojiler kullanılarak, kendi başlarına yapabilecekler” dedi.
YÜZDE 35’İ ŞUBE DIŞI İŞLEMLER
Güraylı, VTM’lerin ağırlıkla şube bulunmayan yerler için düşünüldüğünü, büyük şehirlerde ve yeni gelişen yerleşim bölgelerinde banka hizmetlerine yoğun ihtiyaç duyulduğunu ifade ederek “Ancak büyük şehirlerde özellikle yeni gelişen bölgelerinde bu hızda şube açmak her zaman mümkün olmuyor. Dolayısıyla şube açılıncaya kadar ya da şube açmak yerine biz VTM’ler yoluyla bir anlamda şube açmış gibi hizmeti ayaklarına götüreceğiz” dedi. Güraylı, Ziraat Bankası’nda son rakamlarla toplam işlemlerin yüzde 32’sinin ATM’ler üzerinden, çağrı merkezi ve internet dahil toplam yüzde 35’inin alternatif dağıtım kanalları üzerinden yapıldığını belirterek “ Kısa vadede hedefimiz bankacılık işlemlerinin yüzde 50’sini elektronik ortama taşımak. Uzun vadede ise bu oranı yüzde yüzde 75’e çıkarmayı planlıyoruz” diye konuştu.
Güraylı’nın verdiği bilgiye göre VTM’ler ayrıca havaalanlarında, otogarlarda, metrolarda, şehirlerarası güzergahtaki petrol istasyonlarında, alışveriş merkezlerinde hizmete sunulacak.
HANGİ HİZMETLER ALINABİLECEK
VTM'ler aracılığıyla banka müşterilerinin yapabileceği işlemler şunlar:
-Hesap açma kapama,yatırım,döviz işlemlerini
-Para Transferi İşlemlerini
-Kredi kartı işlemlerini
-Banka Kartı İşlemlerini
-Fatura Ödeme İşlemlerini
-Karayolları Geçiş Sistemleri İşlemlerini yapabilecekler.
Banka müşterisi olmayanlar ise fatura İşlemleri ile para transferlerini gerçekleştirebilecek.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:09
TEB'e 245 milyon dolarlık sendikasyon
Only the registered members can see the linkürk Ekonomi Bankası (TEB), uluslararası piyasalardaki dalgalanmanın ardından sendikasyon kredisi sağlayan ilk Türk bankası oldu.
TEB, uluslararası 17 bankadan, 245 milyon dolar tutarında kredi aldı.
Dış ticaretin finansmanında kullanılacak kredi bir yıl vadeli. Faizi ise libor artı yüzde 2.
Bu sendikasyon ile TEB, geçen yıl almış olduğu 240 milyon euro tutarındaki sendikasyon kredisinin yüzde 80’ini yeniden temin etmiş oldu.
TEB Genel Müdürü Varol Civil, sendikasyon kredisinin imza töreninde yaptığı konuşmada uluslararası piyasalarda son 5-6 yıldır görülen para bolluğunun kalmadığını, kredi bulmanın maliyetinin arttığını belirterek, “Bu ortamda başarılı bir sendikasyona imza atmaktan TEB olarak gurur duyuyorum” dedi. Civil, TEB’in başarılı bir sendikasyon gerçekleştirmesinin arkasında TEB’in uluslararası piyasalarda her zaman istikrarlı ve risk yönetimini iyi yapan bir banka olarak tanınmasının yattığını söyledi.
Varol Civil, TEB’in aldığı sendikasyonun, küresel dalgalanmanın ardından Türkiye’ye verilen ilk sendikasyon kredisi olduğunu hatırlatarak, “Bu sendikasyon kredisini en iyi şekilde değerlendireceğiz ve reel sektöre destek olarak ekonomiye kazandıracağız” diye konuştu.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:09
İŞKUR'a başvuranların sayısı ekim ayında arttı
A.A.Only the registered members can see the linkürkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğüne (İŞKUR) ekim ayında iş için başvuran kişilerin sayısı bir önceki aya göre yüzde 134 arttı.
İŞKUR tarafından hazırlanan Ekim 2008 dönemine ait istatistiklerden derlediği verilere göre, 2007'nin Ekim ayında 44 bin 916, bu yıl Eylül ayında 43 bin 532 kişinin iş başvurusunun yapıldığı kuruma Ekim ayı itibarıyla 101 bin 938 kişi başvurdu.
Bu rakamlara göre ekim ayındaki iş başvuruları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 126, eylül ayına göre yüzde 134,17 arttı. Cinsiyete göre ekim ayı içinde yapılan başvurularda ise erkeklerin oranı bir önceki aya göre yüzde 131,5 artışla 67 bin 372, kadınların oranı ise yüzde 139,56 artışla 34 bin 566'ya yükseldi.
Başvuruda bulunanların 93 bin 664'ü “işsiz”, 6 bin 516'sı “Çalışan ancak daha iyi şartlarda iş isteyen”, 135'i “Emekli”, bin 623'ü ise “Belli bir iş yerinde çalışmak isteyen” kişilerden oluştu.
Ekim ayında İstanbul (Only the registered members can see the link) 23 bin 517 iş başvurusuyla en fazla müracaatta bulunulan il olurken, bu ili 7 bin 814 başvuruyla Ankara (Only the registered members can see the link), 7 bin 260 başvuruyla İzmir (Only the registered members can see the link), 6 bin 116 başvuruyla Bursa, 3 bin 320 başvuruyla da Antalya (Only the registered members can see the link) izledi.
En çok başvurunun yapıldığı iller arasında Kocaeli 3 bin 57, Adana 2 bin 837, Samsun 2 bin 201, Tekirdağ 2 bin 192 ve Manisa 2 bin 8 başvuruyla ilk 10 il arasında yer aldı.
İŞE YERLEŞTİRİLENLERİN SAYISI
İŞKUR'un ekim ayında işe yerleştirdiği kişilerin sayısı ise 5 bin 211 kişinin iş sahibi olduğu 2007 yılının aynı dönemine göre yüzde 142, 8 bin 94 kişinin yerleştirildiği bir önceki aya göre ise yüzde 56 artışla 12 bin 627'ye çıktı.
İşe girenlerden 11 bin 996'sı özel sektörde, 631'i kamu sektöründe çalışmaya başlarken, bunlardan 2 bin 57'si “Özürlü”, 33'ü “Eski hükümlü”, 1'i de “Terör mağduru” sıfatıyla iş buldu.
EN ÇOK İLKOKUL VE İLKÖĞRETİM MEZUNLARI İŞ ARIYOR
İŞKUR'a ekim ayında iş başvurusunda bulunanların yüzde 44.3'ünün lise altı eğitimli, yüzde 29.9'unun lise ve dengi okul, yüzde 25,9'unun ise üniversite, lisans üstü ve doktora mezunu olduğu, bu kişilerin yüzde 30.9'unun ise 15-24 yaşları arasında bulunduğu dikkati çekti.
Başvurularda ilkokul ve ilköğretim mezunları 32 bin 517, orta öğretim mezunları 30 bin 481, üniversite mezunları 13 bin 233, ön lisans mezunları 12 bin 39 ilk sıralarda yer aldı.
Aynı dönemde okur yazar 11 bin 535, okur yazar olmayan bin 99, yüksek lisans düzeyinde eğitimini tamamlayan 978 ve doktora yapan 56 kişi de iş başvurusunda bulundu.
Meslekler itibarıyla, beden işçileri başvurularda 24 bin 78 ve işe yerleştirme de 6 bin 949'la ilk sırada yer alırken, iş arayanlar arasında jeoloji mühendisi, avukat ve hemşireler de bulunuyor.
Bu dönemde 6 bin 773 ilköğretim, 3 bin 701 orta öğretim, 928 okur yazar, 587 üniversite, 556 ön lisans mezunu ile okur yazar olmayan 55 ve yüksek lisans mezunu 27 kişi işe yerleştirildi.
Bu arada, ekim ayı itibarıyla İŞKUR'a kayıtlı iş gücünün 929 bin 505, kayıtlı işsiz sayısının 838 bin 933 olduğu öğrenildi.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:09
Ali Sabancı: 2009 zor geçecek
Only the registered members can see the link Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı, ekonomik krizin uçak biletini henüz vurmadığını ancak, 2009'un zor geçeğini, ciddi yönetilen kurumların ayakta kalabileceğini kaydetti.
Sabancı, henüz 3 yıllık olmalarına rağmen sivil havacılıkta önemli çalışmalar yaptıklarını, THY'nin köklü bir kuruluş olduğunu, onlarla yarışamayacaklarını ancak, özel hava yolları arasında yolcu kapasitesi olarak birinci konumda bulunduklarını bildirdi.
Dünyada yaşanan ekonomik krize değinen Sabancı, şu anda Türk Sivil Havacılığında faaliyet gösteren kuruluşların çok etkilenmediğini, meydanlar arasında taleplerin farklılık gösterdiğini söyledi.
Sabiha Gökçen Havaalanını “ana üs” seçtiklerini, günde ortalama 100 kadar yurt içi ve yurt dışına tarifeli seferleri bulunduğunu ifade eden Sabancı, “Şu anda mevcut 19 uçağımız var. Ekonomik krize rağmen 2015 yılına kadar 24 boeing siparişi gerçekleştirdik. Yurt içinde 16, yurt dışında 21 noktaya tarifeli seferlerimiz var. Güvenli, zamanında hareket eden ve sürekli ucuz bilet satan Pegasus Türkiye'de en çok tercih edilen kuruluş oldu. Geçen yıl 4,1 milyon yolcu taşıdık. Bu yıl hedefimiz 5 milyon. 3 yıl içinde yüzde 20 büyüme gösterdik. Bu tablo krize rağmen büyümeyi gösteriyor ancak, rehavete kapılmıyoruz” şeklinde konuştu.
Krizin, şimdilik uçak biletini vurmadığını ancak, eskiden fiyat sormayan firmaların, şimdi kriz nedeniyle ucuz bilet aradıklarını ifade eden Sabancı, “Avrupa'da 30 kadar özel hava yolu şirketi ya battı ya da evlilikler yaptı. Bu nedenle tedbirli davranıyoruz. 2009 yılı zor geçecek, ciddi yönetilen kurumlar ayakta kalabilecek” dedi.
“REKLAMCILIKTA MEDYAYA RAKİP OLDUK”
Pegasus'u büyütmek için sürekli arayışlar içinde olduklarını, bin çalışanı bulunduğunu, her yıl çalışanlara karın yüzde 10'unu ekstradan prim dağıttıklarını, bundan 765 kişinin yararlandığını, böylece çalışanların kurumun kuruşunu bile koruduklarını belirten Sabancı, diğer şirketlerin kendilerini taklit etmeye başladıklarını söyledi.
Geçen yıl uçakların dış cephesine 1 milyon dolar reklam aldıklarını, Türkiye'de kendileri dışında bunu yapan uçak şirketi bulunmadığını belirten Sabancı, şunları kaydetti:
“Örnek bir çalışma başlattık. Uçağın dışına dev reklamlar alıyoruz. Beko, Avea, Petrol Ofisi, Referans, Dedeman bunlardan bazıları. Reklamcılıkta medyaya rakip olduk. Önümüzdeki yıl 1,5 milyon dolar reklam geliri hedefliyoruz. Ayrıca HSBC ile ortak çıkardığımız Pegasus karta başvuran vatandaşlara ilk iç veya yurt dışı sefer biletini ücretsiz veriyoruz. Uygulama nedeniyle karta rekor başvuru yapılıyor.”
Bayram ve Yılbaşında fiyat düşürmeyi düşünmediklerini, fiyatlarının rakiplerine oranla sürekli ucuz olduğunu belirten Sabancı, geçen yıl 25 bin yolcuya yılbaşında Milli Piyango (Only the registered members can see the link) bileti sattıklarını, bu yıl 30 bin satmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:10
İhracatta rekor düşüş
A.A.Only the registered members can see the linkım ayında ihracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 22.3 azalarak 8 milyar 659 milyon dolara geriledi. On aylık dönemde ihracat yüzde 24.85 artışla 120 milyar 459 milyon, yıllık ihracat ise yüzde 23.49 artışla 129 milyar 940 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, Türkiye'nin 2008 yılı Kasım ayı ihracatı, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 22,03 düşüşle 8 milyar 658 milyon dolar oldu. 2007 yılı kasım ayında 11 milyar 106 milyon dolarlık ihracat yapılmıştı.
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, kasım ayı ihracat rakamlarını, Gebze Organize Sanayi Bölgesi'nde bulunan Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği'nde (TAYSAD) düzenlediği basın toplantısında açıkladı.
Otomotiv sektörünün Türkiye ekonomisi için çok önemli olduğunu vurgulayan Büyükekşi, “Otomotiv en fazla ihracat yapan sektörümüz. Analiz etmek ve geleceğe umutla adım atmasını sağlamak için bu sektörü desteklemeliyiz. Biz de TİM olarak gereken desteği vereceğiz” dedi.
Ocak-Kasım dönemini içeren 11 aylık sürede Türkiye'nin ihracatı yüzde 24,85 artışla 120 milyar 459 milyon dolara ulaştı. Bir önceki yılın aynı döneminde ihracat 96 milyar 484 milyon dolar olarak gerçekleşmişti.
Kasım ayı itibariyle ise son bir yıllık ihracat yüzde 23,49 artışla 129 milyar 939 milyon dolar oldu.
“OTOMOTİV SEKTÖRÜNÜ KORUMAK, KOLLAMAK ZORUNDAYIZ”
Türkiye ihracatının gelişmesinde otomotiv sektörünün çok önemli katkısı olduğunu belirten Büyükekşi, şunları söyledi:
“2000 yılında Türkiye'nin toplam ihracatı 27,1 milyar dolar iken otomotiv sektörünün ihracatı 2,5 milyar dolar, otomotiv sektörünün tüm Türkiye ihracatından aldığı pay ise yüzde 9,26 olarak gerçekleşmiştir. 2007 yılına geldiğimizde Türkiye'nin toplam ihracatı 105,9 milyar dolara, otomotiv sektörünün ihracatı ise 21,2 milyar dolara yükseldi. Böyle önemli bir sektörü korumak, kollamak zorundayız. Birinci mesele güvenin sağlanmasıdır. Bu durumun bir tür panik atak krizine dönüşmesine izin vermeyelim.
İkinci mesele tek tek sektör ve endüstrilerimizin sorunlarına yönelik yaratıcı çözümler geliştirmektir. Diğer bir deyişle suyun altında kalmış olanlara nefes hortumu uzatmak durumundayız.”
“İSTİHDAMI DESTEKLEMENİN ZAMANIDIR”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan (Only the registered members can see the linkğan/) ve bakanlarla bu konularda görüşme yaptıklarını dile getiren Büyükekşi, “İlettiğimiz önerilerin hükümet kanadı tarafından dikkate alındığını, krize karşı önlem almak için çalışıldığını biliyoruz” dedi.
İhracatçılar olarak hükümete bir öneride bulunan Büyükekşi, şöyle devam etti:
“Zorda olan şirketlerin 6 ay işçi çıkarmamak kaydıyla işçi ücretlerinin yüzde 50'sinin işsizlik fonundan ödenmesi önerisi yerine, son üç yılda sosyal güvenlik primleri ve muhtasarlarını düzenli ödeyen firmaların, yine işçi çıkarmamaları kaydıyla önümüzdeki yılki sosyal güvenlik primleri ve muhtasarlarının yüzde 25'lik bölümünün işsizlik sigortası fonundan karşılanmasını öneriyoruz. İstihdamda devamlılık istiyorsak istihdamı gerçek anlamda desteklemenin tam zamanıdır.”
EN ÖNEMLİ HEDEF AB ÜYELİĞİ
Avrupa Birliği konusunun ertelenmemesi gerektiğinin de altını çizen Büyükekşi, şunları kaydetti:
“Hiçbir kriz ve sorun bize AB'yi unutturmamalı. Türkiye'yi 'gelişmiş ülkeler' ligine taşıyacak AB üyeliği hedefi ötelenemeyecek kadar önemlidir. Ve inanıyoruz ki hedefe kararlılıkla sahip çıkan, bunun gereklerini yerine getirmede ödün vermeyen siyasi duruş, gerçek anlamda tarih yazacak.”
“İHRACATTAKİ SIKINTI NEDENİYLE CİDDİ KRİZE GİRDİK”
Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Burhanoğlu ise global krizin otomotiv sektöründe de etkili olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Gönül isterdi ki yine otomotiv sanayinin rekorlar kırdığı aylarda olalım ve güzel şeylerden konuşalım ama ne var ki tüm dünyada olan global kriz otomotiv sektöründe de kendini gösterdi ve sıkıntılı rakamlardan konuşacağız.
Bundan önceki krizleri hep ihracatla aştık ama bugün ihracatta da sıkıntılarımız var. Demek ki sadece üretmek ve tek bölgeye ihracat yapmak yeterli olmuyor. Otomotiv sanayinin yüzde 70'i Avrupa'ya ihracat yapıyor. Üretilen her 10 aracın 8'inin ihraç edilmesi nedeniyle ciddi krize girdik. TİM'in de desteğiyle TAYSAD organizasyonu olarak hükümetle de görüştük. Teşviklerle yeni pazar ve bölgelere açılım yapılması gerekiyor.”
HEDEFLER TUTMADI
Bu yıl 1 milyon 300 bin araç üretmeyi hedeflediklerini, ancak 1 milyon 150 bin adette kaldıklarını dile getiren Burhanoğlu, şöyle devam etti:
“26 milyar dolar ihracat hedefliyorduk, yılı 23 milyar dolarla kapatacağız. Önümüzdeki yıl ise, hedefimiz 1,5 milyon adet araç üretmekti, ancak 1 milyon seviyelerinde kalacağımızı görüyoruz. Hedefimiz 30 milyar dolar ihracattı, iyi ihtimalle 20 milyar dolar ihracat bekliyoruz. Ancak 2012 hedefimiz 2 milyon adet üretim ve 50 milyar dolar ihracat hedefimizden ise vazgeçmiş değiliz, bunu 2015'e doğru gerçekleştireceğimizi bekliyoruz.”
“TÜRKİYE KRİZ SONRASI AVANTAJ ELDE EDEBİLİR”
Kriz sonrası Türkiye'nin avantaj elde edeceğini öne süren Burhanoğlu, “Avrupa krizlere alışkın olmadığı için kriz sonrası rekabeti zayıflayacağını ve araç üretiminin Türkiye'ye kayacağını düşünüyoruz. 2023'te sürpriz rakamlar olabilir” dedi.
Devletin otomotiv sektörünü desteklemesi gerektiğini savunan Burhanoğlu, şunları kaydetti:
“Biz tasarruf yapıyoruz, küçülüyoruz ama yatırımlardan vazgeçmiyoruz. Bunu da öz kaynakla değil, krediyle yapıyoruz. Bu sanayinin geleceğine risk alıp yatırım yapıyorsak devlet de otomotiv sanayisine inanıyorsa onun da risk alması gerekiyor. Merkez Bankası ya da devlet bankaları devreye girip bu sektöre bir fon ayrılması gerekiyor.”
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:10
Zachau: Krizin süresini bilmiyoruz
Only the registered members can see the linkünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, dünyada yaşanan ekonomik krizin gelişmekte olan ülke ekonomilerini vuracağını belirterek, Dünya Bankası olarak Türkiye’de KOBİ’lere verecekleri kredileri artıracaklarını bildirdi.
Dünya Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Teşkilatı’nın (UCLG) Hilton Convention Center’da düzenlenen "Dünya Konseyi ve Dünya Yönetim Kurulu 2008 Yılı Toplantısı" kapsamında, küresel finansal krizin yerel yönetimler üzerindeki etkilerinin tartışıldığı "Belediye başkanları siyasal tartışma oturumu" yapıldı. Oturumda konuşan Zachau, ekonomik krizin herkesi küresel olarak etkilediğini, bankaların, iş yerlerinin kapandığını, çalışanların işsiz kaldığını, mağazaların satışlarının yarı yarıya düştüğünü, emlak fiyatlarının gerilediğini ve krizin seçim sonuçlarını da etkilediğini kaydetti. Krizin süresi ve derinliğinin şimdiden belirlenemediğini ifade eden Zachau, "Dış finansmana bağlı olan ülkelerde krizin etkileri daha ağır olacak. Çünkü dış finansman bulma imkanı zor olacak. Gelişmekte olan ülkelerin belediyeleri ciddi maliyetlerle karşılaşacak. Kredi maliyetleri yükselecek. Dünya ticaretinde yüzde 2-2.5 küçülme bekliyoruz. Son 20-25 yılda ilk kez böyle bir daralma bekliyoruz" diye konuştu. Zachau, ihracata dayalı ekonomik yapısı olan kentlerin krizden çok daha fazla etkileneceklerini, özellikle otomotiv sektörünün ağırlıkta bulunduğu Bursa’nın buna örnek olduğunu söyledi.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:11
Fiorino sayısı 10 bine ulaştı
Only the registered members can see the link'ın Bursa'daki tesislerinde yaklaşık 11 ay önce üretimine başladığı Fiorino'dan Türkiye yollarındaki araç sayısının 10 bine ulaştığı bildirildi.
Fiat Ticari Araçlar İş Birimi Direktörlüğü Bölge Koordinatörü Soner Çoklar, Mersin Ticaret ve Sanayi Odasınca bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen “Mersin Otomobil ve Ticari Araçlar Fuarı”na (MOF'08) katılmak üzere geldiği Mersin'de, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üretimine çok kısa bir süre önce başladıkları Fiorino'nun piyasada önemli bir yer edinmeyi başardığını söyledi.
Fiorino'nun tamamıyla Fiat'ın Bursa'daki tesislerinde üretilen ticari bir araç olduğunu hatırlatan Çoklar, aracın Türkiye'nin yanı sıra Avrupa ülkelerinde de sevildiğini, üretimlerinin yüzde 75'ini ihracata yönelik yaptıklarını vurguladı.
Uluslararası anlaşmalarla birkaç markaya üretilen Fiorino'nun “gururla sattıkları” bir ürün haline geldiğine dikkati çeken Çoklar, “Tamamıyla Bursa'daki tesislerimizde ürettiğimiz Fiorino, Türk halkının yeni gözde ticari aracı olma yolunda ilerliyor” dedi.
Türkiye yollarında sayısı 10 bine ulaşan Fiorino'nun önümüzdeki günlerde daha fazla görünürlülük kazanacağını bildiren Çoklar, şöyle konuştu:
“Fiorino, çok iyi ticari bir ürün. Fiat, Doblo ile çok büyük bir tecrübe kazandı. Fiorino da bizi uluslararası bir üretici yaptı. Fiat'ın gurur aracı olarak gördüğü bu aracımız, stil ve fonksiyonelliği birleştiren modern, kompakt, dikkat çekici ve iddialı bir görünüme sahip. Dışı küçük, içi büyük olan bu araç, iç dizaynında da yolcuya ve sürücüye geniş ön camı ile rahat ve aydınlık bir ortam sunuyor. Tüm bu özellikleriyle kısa zamanda ön plana çıkan bu araç, ticari araç segmentinde yeni bir soluk oluyor.”
17 bin 199 YTL'den başlayan fiyatlarla satışa sunulan Fiorino'nun Corgo, Combimix ve Combi modelleri bulunuyor.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:11
Ankara'da doğalgaza zam
A.A.Only the registered members can see the linkşkent Doğalgaz Dağıtım A.Ş., BOTAŞ'tan alınan doğalgazın metreküp fiyatının 1.8 Ykr arttırıldığını bildirdi.
5669 sayılı kanun gereğince bir önceki ayın döviz kurunun ortalaması doğalgazın satış fiyatına yansıtıldı.
Yetkililer, 20 Ekim ile 20 Kasım arasındaki döviz kurunun, 1 Aralık 2008 tarihindeki doğalgazın satış fiyatına yansıtıldığını ifade ederek, “BOTAŞ'tan alınan doğalgazın metreküp fiyatı Aralık ayı için geçerli olmak üzere 1.8 Ykr oranında arttırıldı. Önümüzdeki aylarda rakamın artması yada düşmesi dövizdeki artış ya da azalışa göre belirlenecek” dediler.
Yetkililer, uygulamanın yeni olmadığını daha önce de bu yönde fiyat tespiti yapıldığını belirttiler.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:11
Bankalardan kriz promosyonu
Only the registered members can see the link yarattığı durgunluğu aşmak isteyen bankalar, birbirinden ilginç kampanyalarla müşteri avına çıktı. Kontör, cep telefonu, iPod gibi küçük hediyelerin yanı sıra Mercedes C200 ve Citroen C3 hediye eden de var.
İşte bankaların kriz promosyonları (Only the registered members can see the link)
Star Gazetesi'nin haberine göre, küresel krizin yarattığı durgunlukla şubelere giren müşteri sayısı yarı yarıya azalınca bankalar promosyona sarıldı. Hem durgunluğu aşmak hem de pazar kaybetmemek için çeşitli promosyonlar düzenleyen bankalar internet sitesini kullananlara, arkadaşını kredi kartı abonesi yapanlara, faturalar için otomatik ödeme talimatı verenlere çeşitli hediyeler veriyor. Bedava kontörler, cep telefonları, televizyonlar otomobiller verilen hediyeler arasında..
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:12
Konutta KDV çarpıklığı bitsin bankalar yarı yolda bırakmasın
Ali ÖZTÜRKOnly the registered members can see the linkürriyet’in düzenlediği geleneksel buluşmada biraraya gelen inşaat sektörünün temsilcileri, "Malzemeleri yüzde 18 KDV ödeyerek alıyoruz. Konutu yüzde 1 KDV’yle satıyoruz. Bu durum bir an önce düzelmeli" çağrısı yaptı. İNDER Başkanı Yaşar Aşçıoğlu da, bankaların kriz ortamında takındığı tutumu eleştirdi.
İNŞAAT ve gayrimenkul sektörünün önde gelen firmalarının 38 temsilcisi, Hürriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı, Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök ve Reklam Grup Başkanı Ayşe Sözeri Cemal’in ev sahipliğinde, Hürriyet Medya Towers’ta yapılan bir zirvede bir araya gelerek, sektörün sorunlarını tartıştı. Sektör temsilcileri, birçok farklı konudaki sıkıntıları dile getirirken, güven sorunu, konut fiyatları üzerindeki vergi-resim ve harç yükü, KDV uygulamaları ve bankaların proje finansmanı sözleşmelerine uymayıp firmaları yarı yolda bırakması oldu.
Çözümlere odaklanalım
Vuslat Doğan Sabancı, "Piyasalarda ’fiyatlar ha düştü, ha düşecek’ diye bir durgunluk yaşanıyor" derken, gündemde fazlasıyla yer eden "kriz" söylemlerini bırakıp, artık çözümlere odaklanmak gerektiğini vurguladı. İnşaatçılar Derneği (İNDER) Başkanı ve Aşçıoğlu inşaat Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Aşçıoğlu da, ABD (Only the registered members can see the link)’nin yeni başkanı Obama’nın ocak ayında görevi devralmasından sonra piyasalarda bahar rüzgarı eseceğine olan inancını dile getirirken, "Yeter ki biz de doğru tedbirleri alalım, doğru aldığımız tedbirlerle inandığımız biçimde yürüyelim" dedi.
Kamikaze yapıp üretiyoruz
"Bir büyük ülke düşünün, yüzde 95’inin yıkılıp yeniden yapılması gerekiyor" diyen Yaşar Aşçıoğlu, şunları söyledi: "Gelişen dünyaya yetişmek istiyorsak, çağdaş konutlarda, nitelikli konutlarda oturmalıyız. Bu ekonomik krizde bile kamikaze yaparak inşaatlara devam ediyoruz. Bizim durumumuza Amerikalı inşaatçılar düştüklerinde, kepenk kapattı problemi çözdü! Biz de fiyatları indirerek bir yere varamayız. Özel bankalara kredi musluklarını açın demekle de açılmaz. Başbakan, devlet bankalarını, rekabet güçlerini kullanarak harekete geçmelerini sağlamalı."
Teşhir ederiz
İnşaat sektöründe sanıldığı kadar yüksek kárlılıkların söz konusu olmadığını, bu nedenle indirim yapılamayacağını anlatan Aşçıoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Paranın tek adresi vardır o da gayrimenkul. Fonların da hayal olduğu ortaya çıktı, döviz ortada. Hükümet vergi resim ve harçlarda, bilhassa bankaların tutumu konusunda bize yardım etmeli. Biz de 3 ay sonra, 5 ay sonra o bankalarla çalışmama kararı alırız. Bunları internet sitelerimizde teşhir ederiz."
KDV sorunu çözülsün
Urban Land Institute (ULI) Türkiye Başkanı Haluk Sur, KDV çarpıklığına dikkat çekerken, bu sıkıntıyı şöyle anlattı: "150 metrekareye kadar olan konutlarda KDV’nin yüzde 1 olduğu sektörde, 150 metrekareden sonra bu oran birden yüzde 18’e çıkıyor. 151 metrekare konutun KDV’si yüzde 18 oluyor. Bu oranın süratle aşağı çekilmesi büyük güç oluşturur. Bizim için yine önemli bir olay, kentsel dönüşüm projelerinin hızlandırılması. Kentsel dönüşüm olmadığı sürece metropol kentlerde imarlı arsa bulmakta büyük zorluklar yaşıyoruz. KDV konusunda yüzde 18 yerine 120 metrekare ve üstünde kademeli bir artış veya yüzde 8 gibi makul tek bir oran belirlenmesi doğru olacaktır."
2005’te hormon yedik 2008 şanslı bir yıl
TEKNİK Yapı Yönetim Kurulu Başkanı ve İNDER Başkanvekili Nazmi Durbakayım, sektörün en hareketli olduğu yıl olan 2005 konusunda şu ilginç değerlendirmeyi yaptı: "2005 yılında ben şunu söylemeye başlamıştım: ’Bu şanssız bir yıl inşaat sektörü için. Tam gelişeceği bir dönemde hormon yedi ve aşırı büyüdü. Sağlıksız büyüdü. Bu sektör sıkıntıya girecek.’ Nasıl ki 2005’i hormonlu bir yıl kabul ediyorsam, ben bu yılı da inşaat sektöründe şanslı yıl olarak görüyorum. Bu yıl, sektörün kendi dinamikleri ile nasıl doğru bir rayda gideceğinin tespit edileceği zamandır. Birtakım şeyleri not defterimize kayıt altına almamız lazım. Çünkü kolay unutuyoruz. Kendi finansımızı kendimiz yaratmamız lazım. Bizim finans kaynağımız satıştır. Satışın da olabilmesi için güven ortamının hiçbir zaman kaybolmaması lazım."
Aslanlar gibi üretiyoruz, bankalar kredileri kesiyor
TAŞYAPI İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Turanlı, finans sektörünü reel sektörü yarı yolda bırakmakla eleştirirken, şunları söyledi: "Hepimiz aynı gemideyiz. Ama biz geminin kıyısındayız. Şu anki sıkıntı inşaat sektörü sıkıntısı değil. Şu an Türkiye’de ekonomik sıkıntı var. Uluslararası piyasalardan para temin edilemiyor. Bize proje finansmanı lazım. Proje finansmanı olacak ki, proje yarı yolda bırakılmayacak. Bir yıl sonra piyasa düzelince bu mal satılacak. Akitlerini herkes yerine getirsin. Biz nasıl taahhütlerimizi aslanlar gibi yerine getiriyoruz, canımız pahasına zararına bu binaları yapıp teslim ediyorsak, finans grupları da bize verdikleri sözleri tutsun. Finans sistemi uygun gördüğü, kárlı gördüğü projeleri baştan desteklemeli. Projeler yarım kalmamalı. Bankalar satmak için topluyor o paraları."
İnşaat sektörünün isyanına yol açan çarpık KDV tablosu
Net alanı 150 metrekareye kadar olan konutlarda yüzde 1 KDV uygulanıyor.
Net alanı 150 metrekareyi aşan konutlarda ise aşan kısma değil, tamamına yüzde 18 KDV uygulanıyor.
Buna göre; net alanı 150 ve 151 metrekare olan iki konut, 400 biner YTL’ye satıldıklarında, 150 metrekare olan konut için 4 bin YTL, 151 metrekare olan konut için 72 bin YTL, KDV hesaplanıyor.
Yani, 1 metrekarelik fazlalık için 68 bin YTL fazla KDV ödeniyor.
Bu çarpıklık yüzünden; net alanı 149 metrekare görünen, ancak uygulamada, mesela 160 metrekare olan konutlar yapılıyor.Veya; "ikiz evler" olarak bilinen yan yana 150 metrekareden küçük iki konut satılıp, sonradan birleştiriliyor.
Prof. Dr. Şükrü Kızılot, "Net alanı 120 metrekareye kadar olanlara yüzde 1, net alanın 120-160 metrekare arasına (yani 40 metrekarelik aralığa) yüzde 8, net alanın 160 metrekareyi aşması durumunda aşan kısma yüzde 18 KDV uygulanması sorunu çözer" önerisini getirmişti.
Prof. Kızılot ayrıca, konut yapı kooperatiflerince yapılan inşaatlarda, her bir konutun 400 metrekare olsa bile yüzde 1 KDV uygulanmasını da bir çarpıklık olarak dile getiriyor.
Hürriyet’te buluşan inşaat sektörü temsilcileri, Şükrü Kızılot’un yazısını örnek göstererek, buna göre düzenleme yapılmasını istedi.
Hürriyet’in ’İnşaatçılar Zirvesi’ne kimler katıldı
Haluk Sur ve Selvin Oyman (Urban Land Institute-ULI Türkiye), Bahadır Teker (İstanbul Mortgage), Ali ve Uğur Dumankaya (Dumankaya İnşaat), Ziya Yılmaz (DAP Yapı), Teoman Metehan ve Nazmi Durbakayım (Teknik Yapı), Adem Kameroğlu ve Kustafa Keleş (KKG Grup), Çetin Gül (Gül İnşaat), Yurdanur Koçal (Avrupa Konutları), Bilge Özdemir (Emlakchi Gayrimenkul), İbrahim Ekşi (Hektaş İnşaat), Ergül Hacim (Garanti Koza), Özen Kuzu ve Güner Kuzu (Kuzu Grup), Fikret İnan ve Edi Duek (Fi Yapı), Faruk Çelik ve Seba Gacemer (SİNPAŞ Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı), Vedat Arslan (Regnum), Yaşar Aşçıoğlu (Aşçıoğlu İnşaat), Ferhat Kalsın (Arkon İnşaat), Ali Ağaoğlu ve Hasan Rahvalı (Ağaoğlu İnşaat), Nesrin Göken (AZ İnşaat), Altan Elmas (Sur Yapı), Emrullah Turanlı (Taşyapı İnşaat), Feyzi Tecellioğlu ve Emre Çamlıbel (Soyak), Necati Akyazıcı (Canan Yapı), Ümit Türüdü ve Alkım Çetin (Emaar), Funda Acar ve Saim Turgut (Dost İnşaat-Acarlar), Köksal Akoğlu (AKİŞ Gayrimenkul), Ramadan Kumova (Eroğlu Yapı).
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:14
1 Aralık 2008
Pazartesi 2 Aralık 2008
Salı 3 Aralık 2008
Çarşamba 4 Aralık 2008
Perşembe 5 Aralık 2008
Cuma İstanbul 17ºC / 13ºC Only the registered members can see the link 18ºC / 14ºC Only the registered members can see the link 19ºC / 15ºC Only the registered members can see the link 20ºC / 16ºC Only the registered members can see the link 19ºC / 17ºC Only the registered members can see the link Ankara 13ºC / 4ºC Only the registered members can see the link 13ºC / 4ºC Only the registered members can see the link 15ºC / 5ºC Only the registered members can see the link 17ºC / 7ºC Only the registered members can see the link 16ºC / 7ºC Only the registered members can see the link İzmir 20ºC / 14ºC Only the registered members can see the link 21ºC / 16ºC Only the registered members can see the link 22ºC / 14ºC Only the registered members can see the link 22ºC / 15ºC Only the registered members can see the link 18ºC / 15ºC Only the registered members can see the link Antalya 19ºC / 9ºC Only the registered members can see the link 19ºC / 10ºC Only the registered members can see the link 19ºC / 11ºC Only the registered members can see the link 20ºC / 10ºC Only the registered members can see the link 19ºC / 9ºC Only the registered members can see the link Bursa 18ºC / 8ºC Only the registered members can see the link 19ºC / 9ºC Only the registered members can see the link 22ºC / 11ºC Only the registered members can see the link 22ºC / 14ºC Only the registered members can see the link 20ºC / 12ºC Only the registered members can see the link Türkiye Seçiniz... Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Bozcaada Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gökçeada Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kilis Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Şanlıurfa Siirt Sinop Şırnak Sivas Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat ZonguldakAvrupa Seçiniz... Amsterdam Atina Belgrad Berlin Bonn Budapeşte Bükreş Brüksel Frankfurt Gümülcine Helsinki Kırcaali Kiev Köln Kopenhag Köstence Londra Madrid Minsk Münih Oslo Paris Prag Roma Saraybosna Selanik Sofya Stockholm Şumnu Tiran Üsküp Varşova Viyana Zenitsa ZürihAsya Seçiniz... Amman Aşkabat Astana Bağdat Bakü Bişkek Duşanbe Girne Kuveyt Lefkoşe Medine Mekke Moskova Riyad Şam Taşkent Tiflis
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:15
ALİBEYKÖY MEYDAN (Only the registered members can see the linkİBEYKÖY MEYDAN)BOSTANCI (Only the registered members can see the link)GOP MEYDAN (Only the registered members can see the link MEYDAN)İKİTELLİ KVŞ. (Only the registered members can see the linkİKİTELLİ KVŞ.)KÜÇÜKYALI (Only the registered members can see the linkÜÇÜKYALI)SAHRA-İ CEDID (Only the registered members can see the linkİ CEDID) ÜMRANİYE ELMALI (Only the registered members can see the linkÜMRANİYE ELMALI)ALTUNİZADE (Only the registered members can see the linkİZADE)CEVİZLİBAĞ (Only the registered members can see the linkİZLİBAĞ)GÖZTEPE (Only the registered members can see the linkÖZTEPE)İKİTELLİ MASKO (Only the registered members can see the linkİKİTELLİ MASKO)LEVENT (Only the registered members can see the link)SARAÇHANE (Only the registered members can see the linkÇHANE)ÜMRANİYE İMES (Only the registered members can see the linkÜMRANİYE İMES)ANITMEZAR (Only the registered members can see the link)ÇAĞLAYAN (Only the registered members can see the linkÇAĞLAYAN)GÜLTEPE (Only the registered members can see the linkÜLTEPE)İSTİNYE BAYIRI (Only the registered members can see the linkİSTİNYE BAYIRI)LİBADİYE (Only the registered members can see the linkİBADİYE)SEFAKÖY (Only the registered members can see the linkÖY)ÜMRANİYE TEM (Only the registered members can see the linkÜMRANİYE TEM)AYVANSARAY (Only the registered members can see the link)ÇAMLICA (Only the registered members can see the linkÇAMLICA)GÜNEŞLI (Only the registered members can see the linkÜNEŞLI)İSTOÇ (Only the registered members can see the linkİSTOÇ)MAHMUTBEY (Only the registered members can see the link)SEYRANTEPE (Only the registered members can see the link)ÜSKÜDAR MEYDAN (Only the registered members can see the linkÜSKÜDAR MEYDAN)BAĞCILAR BLD (Only the registered members can see the linkĞCILAR BLD)ÇATALCA (Only the registered members can see the linkÇATALCA)HACIOSMAN (Only the registered members can see the link)KADIKÖY (Only the registered members can see the linkÖY) MALTEPE (Only the registered members can see the link)SİLİVRİ (Only the registered members can see the linkİLİVRİ)VATAN CAD (Only the registered members can see the link CAD)BAĞCILAR MEYDAN (Only the registered members can see the linkĞCILAR MEYDAN)ÇEKMEKÖY (Only the registered members can see the linkÇEKMEKÖY)HAL (Only the registered members can see the link)KARANFİLKÖY (Only the registered members can see the linkİLKÖY)MECİDİYEKÖY (Only the registered members can see the linkİDİYEKÖY) ŞİLE (Only the registered members can see the linkŞİLE)YENİBOSNA (Only the registered members can see the linkİBOSNA)BAĞDAT CAD (Only the registered members can see the linkĞDAT CAD)EDİRNEKAPI (Only the registered members can see the linkİRNEKAPI)HALİÇ (Only the registered members can see the linkİÇ)KAZLIÇEŞME (Only the registered members can see the linkÇEŞME)MERTER (Only the registered members can see the link) ŞİRİNEVLER KVŞ. (Only the registered members can see the linkŞİRİNEVLER KVŞ.)YENİKAPI (Only the registered members can see the linkİKAPI)BAKIRKÖY İDO (Only the registered members can see the linkÖY İDO) FINDIKLI (Only the registered members can see the link)HARP AKADEMİLERİ (Only the registered members can see the link AKADEMİLERİ)KIZILTOPRAK (Only the registered members can see the link)METRİS (Only the registered members can see the linkİS) TAKSİM (Only the registered members can see the linkİM)YILDIRIM MAH. (Only the registered members can see the link MAH.)BARBAROS (Only the registered members can see the link)FLORYA E-5 (Only the registered members can see the link E-5)HASDAL TEM (Only the registered members can see the link TEM)KOŞUYOLU (Only the registered members can see the linkŞUYOLU)OKMEYDANI (Only the registered members can see the link) TOPKAPI (Only the registered members can see the link)BOGAZİÇİ AVR (Only the registered members can see the linkİÇİ AVR)FSM (Only the registered members can see the link)HAVALIMANI (Only the registered members can see the linkİMANI)KOZYATAGI (Only the registered members can see the linkĞI)ORTAKÖY SAHIL (Only the registered members can see the linkÖY SAHİL) UNKAPANI (Only the registered members can see the link) BOGAZIÇI AND (Only the registered members can see the linkİÇİ AND)GOP MEVLANA (Only the registered members can see the link MEVLANA)HÜRRIYET TEPESİ (Only the registered members can see the linkÜRRİYET TEPESİ)KÜÇÜKKÖY (Only the registered members can see the linkÜÇÜKKÖY)OTOGAR (Only the registered members can see the link)ÜMRANIYE ÇAMLIK (Only the registered members can see the linkÜMRANIYE ÇAMLIK)Only the registered members can see the link
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:19
Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye) Belediyeler Birliği ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak, AK Parti'den istifa ettiğini açıkladı.
Belediye binası önünde açıklamalarda bulunan Durak, istifa için birçok nedeni bulunduğunu, ancak en önemli nedeni kendisinin test edilmesine bağladı.
Durak, "Benim gibi şehirde tanınan, parti liderleri ve yöneticilerinin yakından tanıdığı bir belediye başkanını test etmek için daha dün seçilen ilçe ve il yöneticilerinin oylarına başvurmak, temayül yoklaması yaparak teste tabi tutmak benim için değil de Adana halkına karşı nazik bir hareket değildi. Bu nedenden dolayı istifa ettim." dedi.
Kendisinin Adanalılara danışmadan hiçbir karar vermediğini dile getiren Durak, delege oyuyla bir yere seçilmediğini, ne delegelere ne de parti yöneticilerine yaslanarak siyaset yapılmasından yana olmadığını vurguladı. Odasında 'Siyasi ayrıcalığı belediyeye sokmayacağım' diye bir yazı bulunduğunu hatırlatan Durak, "Siyasetçilerle belediyeciler arasındaki problemin bir göstergesidir. Eğer belediyeye siyasi ayrımcılık sokulmazsa halk sizden taraf olur. Halk, arasında elçi istemiyor. Politikacı istemiyor. Halk hizmet istiyor" ifadelerini kullandı.
Başka bir partiden aday olup olmayacağı yönündeki sorulara ise Aytaç Durak, cevap vermek istemediğini aktardı. Kendisinin 210 bin mektup aldığını anlatan Aytaç Durak, "Odamda 210 bin mektup var. Ben o mesajlara göre karar aldım. Talimatı halktan aldım. Adanalılar ne derse o olmuştur. Halkımızın dediği doğrultuda hareket edeceğim." şeklinde konuştu.
Parti kurallarına şimdiye kadar çok saygılı davrandığını hatırlatan Durak, "İl kademesiyle son derece iyiyiz. Demek ki bazı kararlar rahatsız ediyor. Halkın büyük desteğini alıyor olmamdan dolayı liderlerin daha memnun olması gerekir." dedi.
CİHAN
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:19
Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay, görevinden istifa etti.
Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu, görevden ayrılmak isteyen Mehmet Atalay'ın istifasını kabul etti.
Bakan Murat Başesgioğlu, Atalay'dan boşalan göreve Gençlik ve Spor Genel Müdür Yardımcısı Yunus Akgül'ü vekaleten atadı.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:20
Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye) Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu (TŞOF) Başkanı Fevzi Apaydın, vatandaşları bayramlardaki trafik kazalarına karşı uyararak, ''Son 5 yılda, 28 günlük Kurban Bayramı tatillerindeki trafik kazalarında, 352 kişi öldü, 10 bin 483 kişi yaralandı'' dedi.
Apaydın, 9 günlük Kurban Bayramı tatili nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, bayram tatillerinde yaşanan trafik kazalarına dikkati çekti.
Vatandaşların bayram nedeniyle trafiğe çıkarken toplu taşım araçlarını tercih etmelerini isteyen Apaydın, özel araçlarıyla yola çıkan sürücülerin ise yorgun olmamaları ve alkol almamaları uyarısında bulundu.
Trafikte, ''Kırmızı aylara, saatlere ve noktalara'' dikkat edilmesi gerektiğini kaydeden Apaydın, Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye)'de en çok Kasım, Aralık ve Ocak aylarında trafik kazası yaşandığını bildirdi. Apaydın, trafik kazalarının yüzde 51,3'ünün de 14.00-20.00 saatleri arasında yaşandığına işaret etti.
Her yıl 10 bin kişinin ölümüne ve 10 milyar dolarlık ekonomik kayba neden olan trafik kazalarının, havaların soğumasıyla birlikte arttığına dikkati çeken Fevzi Apaydın, son 5 yıldır kış aylarına denk gelen dini bayramlardaki 623 ölümlü ve 10 bin 955 yaralamalı trafik kazalarında, 836 kişinin hayatını kaybettiğini, 23 bin 953 kişinin de yaralandığını belirtti.
TŞOF Başkanı Apaydın, son 5 yıl içerisindeki 28 günlük Kurban Bayramı tatillerinde meydana gelen trafik kazalarında ise 352 kişinin öldüğünü, 10 bin 483 kişinin de yaralandığını ifade etti.
Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye)'de 500 kırmızı noktalı yer bulunduğunu, bunların 289'unun acil çözüm beklediğini vurgulayan Fevzi Apaydın, ''Kırmızı noktalı'' olarak tanımlanan ve trafikte dikkat edilmesi gereken yerleri de şöyle sıraladı:
''Yatağan Kavşağı, Yalova-Gölcük yolunun Kılıç ayrımı, Yalova-Çiftlikköy Merkez Kavşağı, İzmir-Manisa yolunun Tugay Kavşağı, Bilecik-Yenişehir Kavşağı, Bilecik-Bozüyük yolunun 11,14,15 ve 24. kilometreleri, Uşak-Çiril-Dinar Kavşağı, Afyon-Antalya yolunun Kızılören Kavşağı, İzmir Ambarlı Kavşağı, Altınova-Dikili yolunun 3. kilometresi, Bandırma-Karacabey yolunun 33. ve 35. kilometresi, Yakakent-Samsun yolunun 2. kilometresi, Çorum-Ankara yolunun 15. kilometresi, Çorum-Samsun yolunun Mecitözü Kavşağı, Pamukova-Bilecik yolunun 26-28. kilometreleri ile 30, 37 ve 38. kilometreleri, Giresun-Trabzon yolunun Dereli Kavşağı, Sakarya-Karasu Kavşağı, İzmit Otogar Kavşağı, Söke-Kuşadası arası, Dalaman-Bodrum arası, Eskişehir-Sivrihisar, Konya-Kulu, Afyon-Dinar, Ordu-Bolaman, Erzurum-Aşkale, Bayburt-Kop Dağı-Bayburt Vauk Dağı, Gümüşhane-Zigana Dağı, Gümüşhane-Kürtün yolu, Sivas-Kızıldağ ve Antalya-Alanya arası.''
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:21
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan (Only the registered members can see the link Tayyip Erdoğan), İstanbul'da partisinin il teşkilatına yapılan saldırıyı esef ve lanetle karşıladığını belirterek, ''Demokrasi içinde mücadeleyi eli bombalı olarak, terörist olarak, temin etmek, kazanmak mümkün değildir'' dedi.
Başbakan Erdoğan ve Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye)'ye resmi bir ziyaret gerçekleştiren Güney Kore Başbakanı Han Seung-Soo yaptıkları görüşmelerin ardından Başbakanlık Merkez Bina'da ortak bir basın toplantısı düzenlediler, gazetecilerin sorularını yanıtladılar.
İstanbul'da Şişli ilçesi Sütlüce Mahallesindeki parti binasına yapılan saldırı ile ilgili ayrıntıların sorulması üzerine Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
''Partimizin İstanbul İl teşkilatına yapılan bu bombalı saldırıyı esefle, lanetle karşılıyorum. Demokrasi içinde, özgürlük arama yollarını ve yahut da demokrasi içinde mücadeleyi eli bombalı olarak, terörist olarak, temin etmek, kazanmak mümkün değildir.
Şu anda partimize yapılan bu saldırı ile orada 9 insanın yaralanmasına ve 2'sinin şu anda ağır olduğu yönünde bilgi geldi. 2'si emniyet görevlisi kardeşimiz, diğer 7'si ağırlıklı olarak parti personeli arkadaşlarımız. Nihai sonucu henüz alamadım, çünkü toplantıdaydım.
Şu anda emniyet teşkilatımız araştırıyor. kİmdir, nedir, bombanın cinsi vs... Bu konuda detaylı bilgi henüz bizlere verilmiş değil. Verilirse bunu da açıklarız.''
DURAK'IN İSTİFASI
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak'ın AK Parti'den istifasını da bir soru üzerine değerlediren Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Sayın Durak, bu yola çıkarken bize şunu söyledi; Yani ben artık son dönem artık sizlerle bir belediye başkanlığı yapmak isterim. Eğer uygun görürseniz, ben partinizden belediye başkanı adayı olmak istiyorum. 2004 yılı seçimleri öncesinde... Biz de Sayın Durak'ın Adana'da geçmiş tecrübelerini de bildiğimiz için böyle bir talebin gelmesi üzerine, bizim de partimizin ilk yerel seçimlere girişi idi. Kendilerinin bu talebini arkadaşlarımızla da müzakere ettik ve müzakereden sonra, kabul ettik. Ve kendisini adayımız yaptık.
Tabii şimdi böyle bir seçimin öncesinde kendisinin istifa gerekçesini bilemiyorum. Yani istifasında dilekçesinde böyle bir gerekçe ifade etmiyor. Sadece bu kullandığım ifadeleri kullanıyor. Kendi takdiridir. Bu konu üzerinde daha fazla konuşmama gerek yok. Hayırlı olsun diyeceğim. Bizler yolumuza zaten biliyorsunuz Çarşamba günü bütün AK Parti'li büyükşehir belediyelerinin olduğu yerlerde bir temayül yoklaması yapacağız.
Ama Sayın Durak'ın şunu bilmesini istiyorum: Biz bu temayül yoklamalarını sadece teşkilatımızla değil, aynı zamanda kamuoyuyla da yapıyoruz. Kamuoyunun da kanaatlerini aldıktan sonra bizler nihai kararımızı vereceğiz. Tabii ki sonunda 29 Mart'ta partinin belirlediği ismi o zaman halk seçecektir.''
''MERSİN-AKKUYU NÜKLEER ENERJİ SANTRALIYLA İLGİLİ İHALEMİZİ YAPTIK
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan (Only the registered members can see the link Tayyip Erdoğan), Mersin-Akkuyu nükleer enerji santralıyla ilgili ihale dosyasının Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye) Atom Enerjisi Kurumu tarafından değerlendirilmekte olduğunu belirterek, ''Öyle zannediyorum ki önümüzdeki bir kaç hafta içeresinde neticeye bağlanacaktır. Bu netice olumlu çıkarsa bu konsorsiyuma Mersin-Akkayu ihalesi verilmiş olacak. Aksi takdirde yenilenecektir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye)'ye resmi bir ziyaret gerçekleştiren Güney Kore Başbakanı Han Seung-Soo yaptığı ortak basın toplantısında, görüşmelerde siyasi, ekonomik, ticari, kültürel ilişkileri ele alma fırsatı bulduklarını belirtti.
Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye) ile Kore arasında herhangi bir sorunun bulunmadığını, ki ülke arasındaki dostluğun, dayanışmanın tarihçesinin herkes tarafından bilindiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Kore denince akla neyin geldiği, ülkemizin özellikle Anadolu'nun değişik yerlerinde hala Kore gazilerini, Kore şehitlerinin çocuklarını, torunlarını bunları hep görürüz. Bunları gördükçe de tabii Kore bizde farklı bir anı olarak hep yaşar. Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye) ile bu tarihi ilişkiler özellikle askerlerimizin Kore Savaşı'ndaki kahramanlık ve fedakarlığı halklarımız arasındaki kardeşliğe varan bir dostluk bağı oluşturmuştur. Bu vesile ile özgürlük ve demokrasi yolunda Kore'de canlarını feda eden şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimizi şükranla tekrar yad ediyoruz.
Bu dostluğun en yakın örneklerinden biri de 1999 yılında yaşadığımız Marmara depremi sırasında Kore halkının özellikle depremzedelere ve o il, ilçelerimize sağlamış olduğu destekler olmuştur.
Enteresan bir örnek de 2002 Dünya Futbol Şampiyonası'nda yaşanmıştır. Yarı finalde üçüncülük dördüncülük maçını Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye) Kore ile oynamıştır ve hakikaten maç sonunda ortaya konan o seremoni çok farklıydı. Adeta maçın galibi, mağlubu yoktu. Bir dayanışma içerisinde Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye) her ne kadar Dünya üçüncüsü olduysa da bu sevinci onlar da bizlerle çok daha fazla, adeta Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye)'den bu yarı finali izleyenler gibi yaşıyorlardı. O maç gönüllerde, televizyon (Only the registered members can see the link) ekranlarında hep kala kalmıştır. Türk ve Kore Milli takımlarının ve seyircilerinin sergilediği centilmence davranışlar olarak bir diğer örnektir.''
NÜKLEER ENERJİ İHALESİ
Başbakan Erdoğan 2007 yılının iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da güçlendirilmesi ve zengin kültürlerin karşılıklı tanıtımı yoluyla halkların daha da yakınlaştırılması için bir fırsat sağladığını da söyledi.
Dış ticaret hacminin açık ara Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye) aleyhine gerçekleştiğini belirten Başbakan Erdoğan, ''Yaklaşık 5 milyar dolar civarında. Bundan sonra istiyoruz ki bir serbest ticaret anlaşmasını süratle bitirelim, bunun çalışmaları başladı. Karma Ekonomik Komisyon Toplantısı 1999'dan bu yana toplanmamış bunu istiyoruz ki 2009'da süratle bir araya getirelim, gerçekleştirelim. Bu konuda bir mutabakat sağladık'' diye konuştu.
Görüşmelerde Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye)'de artan Kore yatırımlarının iki ül***e de büyük yarar sağlayacağını vurguladıklarını anlatan Erdoğan, Kore'yi Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye)'deki nükleer enerji alanında da görmek istediklerini belirtti. Erdoğan, ''Önümüzde bildiğiniz gibi Mersin-Akkuyu'dan sonra şimdi Sinop'ta nükleer enerji ile ilgili ihale hazırlığımız var. Bu ihalede Kore'nin de müracaatını, güçlü bir aktör olmasını isteriz'' dedi.
Koreli bir gazetecinin nükleer enerjiye ilişkin sorusuna da Başbakan Erdoğan, şu yanıtı verdi:
''Mersin-Akkuyu nükleer enerji santralıyla ilgili ihalemizi yaptık. Ve bu ihalede bir çok ülke dosya aldı. Fakat sonunda tek ülke kaldı, Rusya Federasyonu ve Türk konsorsiyumuyla birlikte. Şu anda dosya incelenmekte. Dosyanın değerlendirilmesi Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye) Atom Enerjisi Kurumu tarafından şu anda yapılıyor. Öyle zannediyorum ki önümüzdeki bir kaç hafta içeresinde neticeye bağlanacaktır. Bu netice olumlu çıkarsa bu konsorsiyuma Mersin-Akkuyu ihalesi verilmiş olacak. Aksi takdirde yenilenecektir. Ama bu arada ikinci bir nükleer enerji santralıyla ilgili ihale Sinop'ta yapılacak. Sinop'un da ihale hazırlıkları son aşamasına geldi.
Daha doğrusu dosya verme noktasında son aşamasına gelindi. Onlar verilecek ve ondan sonra belirlenen süre içerisinde hazırlıklar yapılıp daha sonra oranın da ihalesi öyle zannediyorum 2009'un ilk üç ayında veya arkadaşların belirlediği bir tarihe göre yapılmış olacak. Burada Kore'yi de görmek istiyoruz.''
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:21
Genelkurmay Başkanlığı, ''Irak'ın Kuzeyinde Zap bölgesinde tespit edilen PKK/KONGRA-GEL terör örgütüne ait hedeflerin Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait savaş uçaklarınca bugün icra edilen hava taarruzuyla etkili bir şekilde vurulduğunu'' açıkladı.
Genelkurmay Başkanlığından yapılan yazılı açıklamada, şöyle denildi:
''Irak'ın Kuzeyinde Zap bölgesinde tespit edilen PKK/KONGRA-GEL terör örgütüne ait hedefler Türk Hava Kuvvetlerine Komutanlığına ait savaş uçaklarınca bugün icra edilen hava taarruzuyla etkili bir şekilde vurulmuştur. Görevlerini başarıyla tamamlayan uçaklarımız emniyetle üslerine dönmüşlerdir. İcra edilen harekatta her zaman olduğu gibi sadece PKK/KONGRA-GEL terör örgütü hedef alınmış, sivil halkın olumsuz etkilenmemesi için gerekli hassasiyet gösterilmiştir.''
(A.A)
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:21
''Ergenekon'' Davası'na yarın devam edilmesi kararlaştırıldı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen davanın bugünkü 22'inci duruşması sona erdi.
Mahkeme Heyeti, davanın 23'üncü duruşmasının, yarın saat 09.30'da yapılmasını kararlaştırdı.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:22
Hindistan'da teröristler tarafından rehin alındıktan sonra serbest bırakılan iş adamı Seyfi Müezzinoğlu ve eşi Meltem Müezzinoğlu çifti, özel uçakla İstanbul'a geldi.
Only the registered members can see the link TÜRK REHİNELER GÜVENDE... (Only the registered members can see the link)
Only the registered members can see the link BOMBAY SALDIRILARLA SARSILDI ... (Only the registered members can see the link)
Atatürk Havalimanı VIP Salonu çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Seyfi Müezzinoğlu, "Müslüman olduğumuza inandılar ve bizi serbest bıraktılar. Verilmiş sadakamız varmış." diye konuştu.
Hindistan'ın Bombay kentinde bir otelde teröristlerce rehin alınan ve bir süre sonra serbest bırakılan iş adamı Seyfi Müezzinoğlu ve eşi Meltem Müezzinoğlu, İstanbul'a geldi. Bombay'dan özel uçakla Atatürk Havalimanı'na gelen Müezzinoğlu çifti, VIP Salonu çıkışında gazetecilere yaşadıklarını anlattı.
Yaklaşık 8 saat teröristlerin kendilerini rehin tuttuğunu söyleyen Seyfi Müezzinoğlu, "Başlangıçta 15 kişilik gruptuk. Bu gruptan eşim ve ben yaşayarak çıkabildik. Terörün nerede, ne zaman olacağı belli olmuyor. Bizim verilmiş sadakamız varmış." diye konuştu.
Teröristlerin kendilerini Müslüman olduğu için bıraktığını belirten Müezzinoğlu, "Akşam 9 buçuk sıralarında bizi yakaladılar. Sabah 5 gibi namaz kılıp, bizi, 'Müslüman kardeşlerimiz' diye bıraktılar. Müslüman olup olmadığımızı anlamak için Kelime-i Şahadet getirdik, sureler okuduk. Müslüman olduğumuza inandılar." ifadelerini kullandı.
Bir basın mensubunun, "Size kötü davrandılar mı?" sorusuna ise Müezzinoğlu, gülerek, "Git dediklerinde tüfek değiştiriyorlardı, gel dediklerinde ensemizden çekiyorlardı. Ama onlar da çok korkuyorlardı, ben onları rahatlatmaya çalıştım. Sonra bir güven ilişkisi hasıl oldu onlardan bize doğru; bizden onlara doğru pek olmadı. Bizi terk edip gittiklerinde şaka gibi geldi; inanamadık. 'Acaba tekrar dönüp bir şey yaparlar mı?' diye düşündük. 20-25 yaşlarında beyinleri yıkanmış gençler, ben öyle görüyorum. Bir yerde de üzüldük onlar için. Ölmeye gittiler." şeklinde konuştu.
Teröristlerin öldürdükleri kişiler arasında Alman ve İngiliz vatandaşı görmediğini dile getiren Müezzinoğlu, "Merdiven sahanlığında bütün erkekleri dizdiler, 'kadınlar bir adım yukarı çıksın', dediler. Adam silahını doğrulttu. Eşim dedi ki 'Bu adam Müslüman ne yapıyorsunuz?' Bana 'eğil' dediler ve eğildim. O anda arkamdaki 10 kişiyi ateş ederek öldürdüler. Ensemden giren kanlar topuğumdan çıktı. Ölenlerden 20-25 tane yabancı tespit edildi. Ben o civarın insanlarını ayırt edemediğim için nerelilerdi bilmiyorum. Sarışın Alman veya İngiliz yoktu aralarında Koreli falan-filan vardı. Bizi bayağı bir dolaştırdıktan sonra bir odaya girdik. Odada 5 kişiydi rehine. Üçünü orada öldürdüler. Başka bir odaya girdik, orada da abdest alıp namaz kıldılar. Şimdi de bizi öldürecekler, diye düşündük. Bıraktılar gittiler." diye konuştu.
Kendilerini Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nın kurtardığını ifade eden Müezzinoğlu, "Orada 8-10 saat askerlerin bizi kurtarmasını bekledik. Adamlar bizim hanımın cep telefonunu kullanıyorlardı. Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı geldi, onlar kurtardı bizi." dedi.
Eşinin bir fuar işi için Bombay'a gittiklerini aktaran Müezzinoğlu, yaşadıkları kötü anılardan sonra bir daha Hindistan'a gitmeyeceğini sözlerine ekledi.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:22
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesinde ihmalleri bulunduğu gerekçesiyle Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nde Astsubay Okan Şimşek ve Uzman Çavuş Veysal Şahin'in yargılanmasına devam edildi. Dink ailesinin avukatları Ergin Cinmen ve Hakan Bakırcıoğlu ile sanıkların avukatı Nurhayat Bayraktar Gümrükçüoğlu'nun katıldığı duruşmada mahkeme duruşmayı 4 Şubat 2009 tarihine erteledi.
Dink ailesinin avukatları, mahkemece suç duyurusunda bulunulan kişiler hakkında yapılan idari soruşturmaya ilişkin evrakları inceleyemedikleri ve Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun olayla ilgili hazırladıklarını duydukları raporu incelemek için davanın ileri bir tarihe ertelenmesini talep etti. Avukatlar ayrıca Trabzon Bölge İdare Mahkemesi'nce aralarında Albay Ali Öz'ün de bulunduğu 6 askeri personel hakkındaki soruşturma dosyasının bir örneğinin mahkemeye intikalini talep etti. Yapılan duruşmanın sonunda mahkeme davayı 4 Şubat tarihine erteledi.
6 ASKERİ PERSONELLE İLGİLİ HAZIRLIK SORUŞTURMASI BAŞLATILDI
Öte yandan Trabzon Bölge İdare Mahkemesi'nin kararı üzerine aralarında Albay Ali Öz'ün de bulunduğu 6 askeri personel hakkında Trabzon Cumhuriyet Savcısı'nın hazırlık soruşturması başlattığı öğrenildi.
Savcının, Albay Ali Öz, Yüzbaşı M.Y, H.Y, C.Ü, G.G ve Ö.A'nın talimatla ifadelerini almaya başladığı, hazırlık aşamasının ardından dava açılıp açılmayacağına kara vereceği öğrenildi.
(CİHAN)
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:23
Ergenekon davasının 22'inci oturumu 41'i tutuklu 46 sanığın katılımı ile başladı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki duruşma salonunda görülen davaya mazeret bildiren Mahkeme Başkanı Köksal Şengün katılmadı. Şengün'ün yerine üye hakim Hasan Hüseyin Özese başkanlık yaptı.
Baro tarafından avukat tahsis edilmediği için avukatı bulunmayan Aydın Yüksek bu sebeple savunmasını yapamayacağını belirtince, sanık Muzaffer Şenocak'ın savunmasına başladı. Şenocak'ın savunması devam ediyor.
21 Haziran 2007 tarihinde gözaltına alınan Muzaffer Şenocak, "Silahlı terör örgütüne üye olma, devletin güvenliğine ilişkin bilgileri çalma, bulundurma, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma" suçlarından mahkemeye çıktı. Şenocak, 25 Haziran 2007 tarihinde tutuklandı.
(CİHAN)
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:23
Ankara'nın Çubuk İlçesi Belediye Başkanı Adem Tuğluca ve bazı müdürleri, belediyeye gelen polis ekipleri, Emniyet Müdürlüğü'ne götürdü.
Edinilen bilgiye göre, sabah saatlerinde polis ekipleri, Çubuk Belediyesi binasına geldi.
Ekipler, Belediye Başkanı Tuğluca ile Başkan Yardımcısı O.A, Mali İşler Müdürü O.B, Belediyenin İhale Komisyonunda görevli İ.Y, eski Fen İşleri Müdürü E.K, İmar İşlerinde görevli S.E, Yazı İşleri Müdürü H.M'yi de Emniyet Müdürlüğü'ne götürdü.
Güvenlik güçleri, belediyedeki bazı bilgisayarlara da el koydu.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:23
Personelinin her geçen gün gelişen dünyaya "ayak uydurabilmesi" için 2003 yılından bu yana bilgisayar destekli hizmet içi eğitim faaliyetlerine ağırlık veren Hava Kuvvetleri Komutanlığı, şimdi de "e - sınav" uygulamasına geçiyor. Yeni uygulamayla Hava Kuvvetleri personeli, yurdun herhangi bir köşesindeki görev yerinden hiç ayrılmadan bilgisayarının başında elektronik ortamda eğitim alacak ve eğitimin sonuçları da yine elektronik ortamda yapılacak sınavlarla değerlendirilecek.
Türk Silahlı Kuvvetleri, personelini görev yaptığı sınıflara ait temel eğitimlerin yanı sıra, göreve başladığı andan itibaren sürekli eğitime tabi tutuyor. Ancak askeri personelin Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye) coğrafyasına yayılmış yüzlerce merkezde görev yapması, hizmet içi faaliyetlerinin tek bir merkezde verilmesini verimsiz hale getiriyor. Personelin eğitim faaliyetleri için karargahlara çağrılması zaman ve hizmet kaybına yol açıyor. Bu olumsuzlukların giderilebilmesi için "uzaktan eğitim" sistemine geçiş faaliyetlerine hız verildi. Böylece hem iş ve personel verimliliğini artırılması, hem de eğitimlerde fırsat eşitliği sağlanması hedeflendi.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı eğitim sistemini elektronik ortama taşıma çalışmalarına 28 yıl önce başladı. 1980'den bu yana uygulanan görev başı eğitiminde 88 farklı uzmanlık dalında, yılda yaklaşık 2 bin personel eğitim gördü. 2003 yılında Bilgisayar Destekli Eğitim Üretim Merkezi Komutanlığı kurularak okul komutanlıklarında verilen eğitim görsel eğitim içeriğiyle desteklendi.
Sürekli eğitim modeli çerçevesinde, ikinci adım olarak 2005 yılında Uzaktan Eğitim Komutanlığı kuruldu. Böylece sosyal, politik, kültürel ve askeri alanlarda yaşanan gelişmeler karşısında kurumsal boyuttaki eğitim ihtiyacının karşılanması hedeflendi.
Uzaktan eğitim faaliyetleri kapsamında sürekli eğitim programlarını uygulamaya koyan Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın son adımı ise e - sınav sistemine geçiş oldu. Pilot uygulamalarda ve denemelerde başarı sağlanmasının ardından, personele verilen uzaktan eğitimlerin sonuçlarının e - sınav yöntemiyle değerlendirmesine başlanıyor. Hava Kuvvetleri Komutanlığı personeli, yurdun herhangi bir köşesindeki görev yerinden hiç ayrılmadan bilgisayarının başında elektronik ortamda eğitim alacak ve eğitimin sonuçları da yine elektronik ortamda yapılacak sınavlarla değerlendirilecek.
(ANKA)
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:24
Yüksek Askeri Şura (YAŞ), Başbakan Recep Tayyip Erdoğan (Only the registered members can see the link Tayyip Erdoğan)'ın başkanlığında yarın toplanacak.
Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'nda yapılacak olağan toplantıda, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin planlı faaliyetleriyle ilgili değerlendirmeler
yapılacak. YAŞ üyeleri, Anıtkabir'i de ziyaret edecek.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:24
Tutuklu ve hükümlüler, Kurban Bayramı nedeniyle açık görüş yapacaklar.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin tarafından Cumhuriyet Başsavcılıklarına gönderilen genelgeye göre, Adana E Tipi, Ankara 1 ve 2 Nolu L Tipi, Antalya E ve L Tipi, Bakırköy-Metris 1 Nolu T Tipi, Bayrampaşa Kapalı, Bursa E Tipi, Denizli D Tipi, Gaziantep E Tipi, İzmir Buca Kapalı, Mersin E Tipi ile Ümraniye E ve T Tipi kapalı ceza infaz kurumlarındaki hükümlü ve tutuklular, 9-10-11-12-13-14-15 Aralık günlerinde 7 gün açık görüşten yararlandırılacak.
Diğer bütün ağır ceza merkezi ve müdürü bulunan bağlı ceza infaz kurumlarında kalan hükümlü ve tutuklulara 9-10-11-12-13 Aralıkta 5 gün açık görüş yaptırılacak.
Müdürü bulunmayan bağlı ceza infaz kurumlarında kalan hükümlü ve tutuklulara ise 9-10-11 Aralıkta 3 gün açık görüş yaptırılacak.
Sayıları ve konumları değerlendirilmek suretiyle adli suçlardan hükümlü ve tutuklular ile örgütlü suçlardan hükümlü ve tutuklular için ayrı gruplar oluşturulup, her grubun görüş günleri ve saatleri Cumhuriyet başsavcılıkları ile cezaevi idareleri tarafından tespit edilecek. Bu grupların, aynı zamanda ve aynı görüş mahallinde birlikte bulundurulmaması sağlanacak.
Kınama cezası dışında disiplin cezası alan ve cezaları kaldırılmayan hükümlü ve tutuklular açık görüşten yararlandırılmayacak.
AKRABALIK DURUMU BELGELENDİRİLECEK
Hükümlü ve tutuklular, belgelendirilmek suretiyle sadece anne, baba, eş, çocuk, torun, büyük anne, büyük baba ve kardeşleriyle görüştürülecek.
Hükümlü ve tutuklular ile görüşmek isteyen kişilerin, akrabalık durumlarını nüfus idarelerinden veya ilgili konsolosluklardan verilen resmi belgeler ile ispatlamaları gerekli olacak.
Ancak; anne, baba, eş, çocuk, torun, büyük anne, büyük baba ve kardeşi olmayan hükümlü ve tutukluların, üçüncü dereceye kadar olan akrabalarından en çok üç kişiyle, önceden haber verilmesi ve belgelendirilmesi kaydıyla görüşme yapmaları sağlanacak. Bu fıkra hükmü, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükümlüler hakkında uygulanmayacak.
Hükümlü ve tutuklu sayısının, verilen açık görüş günü sayısına bölünmesi suretiyle görüş gününe kadar gruplar oluşturulacak. Her grubun görüş günü ile saatleri, ailelerine bildirilmek üzere hükümlü ve tutuklulara tebliğ edilecek. Hazırlanan program, ayrıca koğuşlara ve ziyaretçilerin görebileceği uygun yerlere asılmak suretiyle her ziyaretçinin, ziyaret gününde cezaevine gelmesi sağlanarak izdiham önlenecek.
Belirtilen gün ve saatler dışında görüş yaptırılmayacak; bir defa görüş yapan hükümlü ve tutuklular ile ziyaretçilere, ikinci defa izin verilmeyecek.
Her grubun açık görüşü bittikten sonra, görüş yerinde bulunan hükümlü ve tutuklular, görevliler nezaretinde dikkatli bir şekilde arandıktan sonra koğuş ve odalarına götürülerek burada sayılacak; kimlikleri fotoğraflı belgelerle kontrol edildikten ve grup mevcudunun tam olduğunun anlaşılmasından sonra, ziyaretçilerin kurum dışına çıkmasına izin verilecek.
İzdihamı, firar ve karışıklıkları önlemek, disiplin ve düzeni sağlamak için Cumhuriyet Başsavcılığı ve kurum yönetimi, zabıta ile iş birliği yaparak gerekli her türlü önlemi alacak; görüş mahallinde yeteri kadar dış güvenlik görevlisi gözlemci olarak bulundurulacak.
Açık görüşler, ceza infaz kurumunun oda ve eklentileri dışında, bu iş için ayrılmış özel bölümünde, bulunmadığı takdirde ceza infaz kurumu müdürünün uygun göreceği yerde yaptırılacak.
GÖRÜŞ SÜRESİ, YARIM SAATTEN AZ OLMAYACAK
Açık görüşler, görüş süresi yarım saatten az ve bir saatten fazla olmamak kaydıyla 09.00-17.00 saatleri arasında yaptırılacak. Ziyaret süresi, görüşmenin fiilen başladığı andan itibaren işleyecek. Bu ziyaretin, aynı haftada yapılacak kapalı görüş ile çakışması halinde açık görüş yaptırılacak.
Kamuoyunda yanlış anlaşılma, tartışma ve polemiklere neden olduğundan kapalı ceza infaz kurumlarında açık görüşü izlemek, röportaj yapmak, görüntülemek veya fotoğraf çekmek üzere başvuruda bulunan yazılı ve görsel basın kuruluşları ile mensuplarına izin verilmeyecek.
Açık görüş nedeniyle ziyarete gelen hükümlü ve tutuklu yakınlarına, iş yurdu bütçesinin gider tablosunda belirtilen temsil ve tanıtma giderleri bölümünden harcama yapılarak, günün anlam ve önemine yaraşır ikramda bulunulacak
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:25
Narkotik ekiplerinin Ankara genelinde gerçekleştirdiği iki ayrı operasyonda 16 kişi gözaltına alındı. Mahkemeye çıkarılan 10 zanlıdan 6'sı tutuklandı.Zanlılarla birlikte 12 bin 310 adet uyuşturucu hap, bin 320 gram eroin, bin 770 gram toz esrar ile yaklaşık 4 kilo Hint keneviri ele geçirildi.
Ankara Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Narkotik Suçlar Büro Amirliği ekipleri, istihbari çalışmalar neticesinde il dışından getirilen esrarın Ankara'da bazı kişiler tarafından satılmak istendiği bilgisine ulaştı.
Cumhuriyet Savcılığının talimatıyla düzenlenen ''Köprü'' operasyonunda Yusuf Ç, İsmail Ç, Bedrettin D, Vedat B, Çağlar B, Yılmaz A, Yunus Emre G, Erhan Y, Cemal A. ve Mehmet A. gözaltına alındı. Bu kişilerle birlikte bin 770 gram toz esrar ve 4 kilo 19 gram Hint keneviri ele geçirildi.
Adliyeye sevk edilen zanlılardan Yusuf Ç, İsmail Ç, Bedrettin D, Vedat B, Cemal A. ve Mehmet A. çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Hollanda'dan getirtilen ecstacy hapın Ankara'da satılmak istendiğini belirleyen Narkotik ekipleri, uyuşturucu tacirlerine yönelik ''Kale'' adı verilen operasyon düzenledi.
İlk olarak suç örgütünü yönettiği tespit edilen Kenan D'yi Keçiören'de gözaltına alan narkotik ekipleri, zanlının ifadeleri doğrultusunda soruşturmayı derinleştirerek, İlhan B, Murat B, Kemal T, Hüseyin S. ve Hülya Ü'yü de gözaltına aldı.
Zanlıların ev ve üzerlerinde yapılan aramada, şeker kutuları içine konulmuş 12 bin 310 adet ecstacy hap ile bin 320 gram eroin ele geçirildi.Emniyetteki işlemleri tamamlanan zanlılar sabah adliyeye gönderildi.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:25
Radikal gazetesi yazarı Avni Özgürel: Tuncay Güney, Kontr-Terör'e bağlıydı. Bilgileri Yavuz Ataç'a aktarıyordu. O da Eymür'e. Bu daire döneminde MİT'in paralarını borsada batırdılar. Örtülü ödenek paralarını İsviçre'de yediler..
Only the registered members can see the link
Tuncay Güney'in MİT muhbiri olduğunu gösteren belge gündemi alt üst etti. Ergenekon sanıkları ve beli çevrelerin "iftira, dayanağı yok dediği" iddiaların ve belgelerin sahibi devletin resmi istihbarat teşkilatının elemanı çıktı. MİT, belgeyi kabul etti. Ergenekon sanıkları ve avukatlarının davayı çarpıtmak ve içini boşlatmak için elinde geleni yaptığı bu dönemde bu belge davanın seyrini nasıl değiştirir? Güney'in görev yaptığı açıklanan Kontr Terör Dairesi ne zaman kuruldu? Hangi olaylara karıştı? Yöneticileri kimlerdi? Güney kimlere bilgi veriyordu? Şimdi neden konuşuyor? Neden ajan olarak Tuncay Güney gibi isimler seçiliyor? Bu soruları Radikal gazetesi yazarı Avni Özgürel ile konuştuk. Özgürel, yakın tarih ve istihbarat konularında yaptığı araştırmalarla biliniyor.
* Tuncay Güney nasıl bir portre? Fethullah Hoca cemaati, MİT, ihtilal yapan generallerin planları, yeraltı dünyasının hassas bilgileri, İşçi Partisi'nin iç bünyeleri onun bilgisi dahilinde.
* Böyle bir şey nasıl oluyor? Tuncay Güney dediğimiz aslında bir bilgi havuzu. Emniyet istihbaratının başındaki amirleri bile şaşkınlığa düşüren bir bilgi hazinesi. Sanki birileri ortaya çıkıp; "Bir ilgi havuzu oluşturalım, herkes bildiğini ya da neler söylemek istiyorsak ona aktarsan. Bu da bir teyp hassasiyetiyle bunları kaydedip ilgili makamlara iletsin" dedi. Poliste sorulmadan kendi kendine her şeyi anlatıyor.
* Bu kadar kişiyle irtibatlı olmayı nasıl başarmış? Gazeteci olarak bir şekilde irtibatlandırmış. Konuşmalarına falan baktığınızda zeki olduğu intibaını vermiyor. Sempatik bir insan olur da; herkes onun bu sempatisine kandı desek o da yok. Aksine. Ama haham ve Yahudi olduğu iddiaları, lüle saçları ve şapkasıyla sanki karşımızda bir tiyatro oyuncusu var.
* Nasıl bir tiyatro? Kendisine biçilmiş rolü oynuyor. Neleri söylememesi gerektiği veya neleri, nasıl söylemesi gerektiği çok iyi öğretilmiş. O dönemde Fethullah Hoca cemaatinin üzerine çok gidiliyordu. Böyle bir dönemde cemaat de "Acaba kendimizi doğru anlatmamıza yardımcı olur mu" noktasındaydı. Güney, birileri adına konuşuyor ve "Sizden şunu yapmanızı istiyoruz veya ben sizin şu işinizi sağlayabilirim" diyor. Kontrol ediyorlar, Güney'in hakikaten sözü edilen kurumla ve kişilerle ilişkisi var. MİT'in İstanbul Bölge Başkanlığı'na rahatlıkla girip, çıkıyor. Onların, bir takım MİT yöneticileriyle görüşmesini sağlıyor. Düşünün bir tümgeneral bu çocukla ihtilali konuşuyor. Buna bir takım paralar emanet ediliyor.
* Tek başına yapmıyordur... Bunları yapabilmesi için arkasında güçlü birilerinin veya yapının olması lazım. Bir yerler, "Bu bizim adam, itimat edilebilinir" diyor. Tıpkı bugün Kanada'da hoparlör olarak kullandıkları gibi. Bugün de öyle.
* Tuncay Güney, Kontr- Terör Dairesi'ne mi bağlıydı? Kontr Terör Dairesi bünyesinde Yavuz Ataç tarafından kullanılıyordu. Mehmet Eymür'le çok fazla yüz yüze hatta hiç gelmemiş olabilir. Ama Eymür her şeyi biliyordu. Güney, Ataç'a aktarıyordu bilgileri. Ataç da muhtemelen Eymür'e iletiyordu. Bu dairenin ne kaydı ne de evrakı var.
* Sadece MİT'le mi ilişkili? Hayır. JİTEM'siz bu iş olmaz. Genelde bu tür insanlar bir istihbarat kuruluşunda çalışmazlar. Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'da olduğu gibi.
* Güney'in ilk çıkışı 2001. Anlattıkları neden şimdi konuşuluyor? Mehmet Eymür, geçmişte 1. MİT Raporu'nu hazırladı. Bir şeyleri deşifre etti. O zaman ciddiye alınmadı, soruşturulmadı. Ama Eymür, ondan sonra hep konuştu. Nihayetinde Susurluk'la "Artık bu işlere bir bakalım" denildi. Bu tür açığa vurmalarda başlangıçta konunun çok fazla önemsenmeyeceği bilinir. Şimdi Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye) bir şekilde kirliliklerinden temizlenmesi isteniyor. Bu temizliği hükümet, genelkurmay hatta Amerika bile istiyor. Orgeneral seviyesindeki insanlar tutuklandı Genelkurmay'dan itiraz gelmedi. Yarın bir gün bu dava kapsamında muhtemelen dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı'nın hatıraları da gündeme gelecek. Belki de bu temizliği MİT de istiyor. İşte bu temizlikte Tuncay Güney gibi bir adam çıkarırsınız "Onu da bu yaptı bunu da bu yaptı" der. Sonuçta bu kişi de bu kirlilikleri biliyor.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:26
Mürüvvet Pişkin, çocuklarını okutmak için 'taşıyıcı anne'liği kabul etti. İmam nikâhı kıydığı baba ile birlikte olup hamile kaldı. Ancak baba ile karısı bebekle kaybolunca, soluğu savcıda aldı..
Only the registered members can see the link
Fatma Yaman çocuklarını okutabilmek için başka bir aileye çocuk doğurmayı kabul etti. Enjeksiyon yöntemi sonuç vermeyince imam nikâhı kıydığı Selami Pişkin ile beraber olup hamile kaldı. Ancak doğumun ardından Pişkin ailesi bebekle kayıplara karıştı. Vaat edilen parayı alamayan anne de 7 aydır kayıp olan çift hakkında suç duyurusunda bulunup 'anneliğin tespiti' davası açtı. Selami Pişkin, resmi nikâhlı eşi Mürüvvet Pişkin ile tüp bebek dahil her yolu denedi ama çocuk sahibi olamayınca çareyi Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye)'de yasal olmayan 'kiralık anne' yönteminde buldu. Pişkin çifti bu amaçla Yenibosna'da mahalleden tanıdıkları bir kişiye teklifte bulundu. Ancak teklif ettikleri kişi ablasının kendisinden daha mağdur olduğunu belirterek Fatma Yaman'a yönlendirdi.
'ÇOCUKLARINI BİZ OKUTACAĞIZ'
10 yıl önce eşinden ayrılıp üç çocuğu ile ayakta durmaya çalışan, gecekondu bir evde yaşayan Fatma Yaman'ın oğlu, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni kazanmıştı. Tek geçim kaynağı ise evlere temizliğe giderek kazandığı üç beş kuruştu. Pişkin çifti, çocuklarının okul masraflarını karşılamayı taahhüt edince, teklifi hiç düşünmeden kabul etti. Yaman'a ilk önce Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye)'de yasal olmayan enjeksiyon yöntemi denendi. Ancak Yaman enjeksiyon yöntemiyle hamile kalamadı. Bunun üzerine biyolojik baba Selami Pişkin ile Fatma Yaman aralarında dini nikâh kıyıldı. Fatma Yaman, Selami Pişkin ile beraber olup hamile kaldı. Bu sırada Pişkin çifti, Yaman ve üç çocuğuna Yenibosna'da yeni bir ev tutup oraya yerleştirdi. Bir an olsun yalnız bırakmadıkları kadını sürekli olarak doktor kontrolü altında tuttular.
'HER ŞEYİ ÇOCUKLARIM İÇİN YAPTIM'
Doğum zamanı geldiğinde biyolojik baba, resmi nikâhlı eşi Mürüvvet Pişkin'in sağlık karnesine, biyolojik annenin fotoğrafını yapıştırıp hastaneye başvurdu. Fatma Yaman, Mürüvvet Pişkin adıyla nur topu gibi bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Ancak bebeğinin yüzünü sadece 3 saat görebildi. Yanında bulunan cep telefonuyla kızının fotoğrafını çeken Yaman'a doktorlar "Seni taburcu ediyoruz. Kızın biraz daha hastanede kalacak" dedi. Ancak Fatma Yaman'ı evine götüren biyolojik baba Selami Pişkin ile eşi daha sonra hastaneye gidip küçük kızı alarak ortadan kayboldu. Fatma Yaman, yedi ay Pişkin çiftini aradı. Tüp ve su ticareti yapan Selami Pişkin'in Yenibosna'daki dükkânına giden Yaman oradan da ayrıldığını öğrendi. En sonunda da soluğu savcılıkta aldı ve 'anneliğin tespiti' davası açtı. Fatma Yaman, her şeyi çocukları için yaptığını belirterek "Elimde kalan bebeğimin resmiyle ağlayıp duruyorum. Çocuklarımı yetiştirmek ve meslek sahibi yapmak istedim. Her şey çocuklarım içindi" diyerek gözyaşı döküyor. Durumları olmadığı için kaydını donduran tıp öğrencisi oğlu ise, "Ben de tıp fakültesini kazanınca annem çıkmaza girdi. Önüne böyle bir fırsat da çıkınca kabul etti. Ancak adam onu yüzüstü bırakıp kardeşimi de alıp kaçtı" diye konuşuyor.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:26
Başbuğ, astsubayların ardından askeri hekimlerin lehine bir iyileştirme programı hazırladı. Döner sermayeden pay alamadıkları için sivil hekimlere göre maaşları oldukça düşük kalan askeri tabiplerin ekonomik durumları iyileştirilecek..
Only the registered members can see the link
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına yönelik başlattığı mesleki ve özlük haklarına ilişkin iyileştirme planları devam ediyor. Org. Başbuğ, astsubayların ardından askeri hekimlerin lehine yeni düzenlemeler yapacak. Döner sermayeden pay alamadıkları için sivil hekimlerle aralarında maaş farkı uçurumu olan askeri hekimlere ekonomik iyileştirmeler geliyor. Konu 25 Kasım'da Genelkurmay Karargâhı'nda düzenlenen Birleştirilmiş Komutanlar Toplantısı'nda masaya yatırıldı. Sayıları 2 bini bulan askeri hekimlerin mesleki ve özlük hakları yeniden düzenlenecek. İşte Org. Başbuğ'un askeri hekimler için yapacağı iyileştirmeler:
* Askeri hekimler döner sermayeden pay alamadığı için sivil hekimlerin maaşının üçte birini alabiliyor. Askeri hekimlere bir maaş zam yapılacak. Halen askeri tıp mezunu bir hekim ihtisas sırasında ortalama bin 600 YTL maaş alırken muadili sivil pratisyen hekimin eline aylık 4 bin YTL geçiyor.
* Halen 15 yıl olan mecburi hizmet süresi kısaltılacak.
* Çalışma saatleri düzenlenecek. Siviller 24 saat esasına göre çalışıyor. Çalışma süresini hafta içinde tamamlayabilen sivil doktorlar mecburi hizmet sırasında yakınlarını görebilmek için memleketine gidebilecek zamanı buluyor. Ancak kıtada hizmet veren askeri hekimlerin böyle bir şansı yok.
* Askeri hastaneleri yeniden cazibe merkezi haline getirmek için yüzde 5 olan sivil hasta kontenjanı artırılacak.
* Ödenek, tazminatlar 2 katına çıkacak. Ekonomik iyileştirmelerle askeri tabiplerin motivasyonun artırılması hedefleniyor. Motivasyonun sağlanmadığı durumda hizmet kalitesinde düşüş olabileceği, nitelikli uzman doktorların emeklilik süresini beklemeden TSK'dan ayrılabileceği, nitelikli doktor istihdamında problemlerle karşı karşıya kalabileceği öngörülüyor. Yıllardır sivil hekimlerle aralarında ücret uçurumu olan askeri doktorların ödeneklerinde yapılacak iyileştirmelerle askeri hastaneler yeniden cazibe merkezi haline getirilecek.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:27
Anneye acı gerçeği psikologlar söyledi
Only the registered members can see the link
ERDOĞAN EKER - GÜLAY ÖZTEKİN SABAH-ANKARA
01.12.2008
Only the registered members can see the link
Only the registered members can see the link
Doğum sırasında bebeğinin başı kesilerek alındığı ileri sürülen anne Selma Usul'a, kötü haber dün iki psikolog eşliğinde söylendi..
Only the registered members can see the link
Aydın'da,doğum yapan anneyi kurtarmak için bebeğin başının kesildiği iddiasının yankıları sürüyor. Bebeğinin yaşadığını sanan anne Selma Usul'e (19) acı gerçek dün öğle saatlerinde iki kadın psikolog eşliğinde söylendi. Gözyaşlarına boğulan genç annenin sinir krizleri geçirdiği öğrenildi. Baba Hasan Usul de, "Bebeğimizi kaybetmemize neden olan doktor ve doğuma giren personelin bunun bedelini ödemesini istiyorum. Bebeğin başını ölmeden ayırdıklarını düşünüyoruz" dedi. Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığı'na, Dr. Haluk Uçkan ve doğuma giren personel hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirten Hasan Usul, eşinin önce normal, daha sonra ise bebeğin iri olması nedeniyle, sezaryenle doğuma alındığını öne sürdü. Yaklaşık 5 kilo olduğu öğrenilen bebeğe otopsi yapılarak, ölüm şekli ortaya çıkacak.
BAKAN: ÇOK ÜZGÜNÜM
Bu arada Sağlık Bakanlığı da, babanın suç duyurusu yaptığı olayla ilgili olarak soruşturma başlattı. Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, olayla ilgili olarak Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın derin üzüntü duyduğu belirtilirek, "Sayın Bakanımızın söz konusu müdahale ile ilgili soruşturma başlatılması talimatları doğrultusunda Teftiş Kurulu Başkanlığı'mızdan bir müfettiş görevlendirmiştir. Müfettiş olay yerinde incelemelere başlamıştır" denildi.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:27
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onayıyla yeni kurulan 23 üniversite arasında bulunan Ardahan Üniversitesi'nin ismi, rektörü ve rektör yardımcıları atandı ancak ne tabelası, ne rektörlük binası ne de öğrencilerin eğitim göreceği bir bina yok. Kâğıt üstünte onaylanan Ardahan Üniversitesi için aylardır bina arayan kurucu Rektör Prof. Dr. Ramazan Korkmaz öğretmen evinde, yardımcısı Prof. Dr. Rüstem Hayat ve Mühendislik Fakültesi'nin Dekanı Prof. Dr. Doğan Kaya ise Köy Hizmetleri'nin misafirhanesinde kalıyor. Çalışma odaları ise Köyişleri'ne ait eski bir binada...
'ZORLUKLARI BİLEREK GELDİM'
Sorunları bilerek Elazığ Fırat Üniversitesi'nden Ardahan'a geldiğini belirten rektör Korkmaz engelleri aşmakta kararlı: "Zor şartları yenip, Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye)'nin gurur duyacağı bir üniversite kuracağız. Kampusun zemin etütlerini yaptırdım. Çalışmak için seçtiğim arkadaşlar uluslararası tecrübesi olan arkadaşlar. Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye)'nin en büyük botanik bahçesini Ardahan'a yapacağız. Gıda teknikerliği bölümü açacağım. Organik gıda üretip bunu dünyaya pazarlayacağız." Üniversite için tahsis edilen binaya Ardahan Valiliği ile il Milli Eğitim Müdürlüğü'nün taşınması ile ortada kalan üniversitenin rektörü, Ardahan'a geldiği eylül ayından bu yana gece gündüz bina sorununu çözmeye çalışıyor. "Üniversitemizin 'tabela üniversitesi' olmaması ve gelecek yıl öğrenci kabul edebilmesi için acil olarak en az iki binaya ihtiyacımız var" diyen Prof. Ramazan Korkmaz, "Kalabileceğim bir lojman yok. Elbiselerim de halen arabamın bagajında. Bütçemiz yok, zaman zaman kendi cebimizden harcama yaparak üniversite için yazışmalar yapıyoruz" şeklinde konuştu.
'ELBİSELERİM HÂLÂ BAGAJDA'
Bölgede belirlenen kampusu 3 yıl içinde bitireceklerini belirten Korkmaz, sorunlar nedeniyle öğretim üyelerinin gelmekten vazgeçtiklerini anlatarak şunları vurguladı: "YÖK 9 milyon YTL bütçe ayırmış. Ardahan'a yakından tanıdığım üç profesör geldi. Üçümüz aynı odada çalışıp, sorunları çözmeye çalışıyoruz. 30'a yakın öğretim üyesi alacağız. Öğretim üyeleri misafirhanelerde kalacaklar. Var olan boş binaların hemen hepsi çürük. Öğrenci almamız lazım. Aksi takdirde bütçe alamayız, hoca gelmez. Ardahan halkı öğrencilerini, öğretim üyelerini dışarıda bırakmaz."
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:27
İran ordusunun, terör örgütleri PKK ve PJAK'ın barındığı Kandil Dağı bölgesini bombaladığı bildirildi. Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin yetkilisi Cabbar Yaver, İran topçu birliklerinin, cumartesi gecesinden itibaren İran-Irak sınırındaki Pişder bölgesini ağır bombardıman altına aldığını ifade etti. İran topçusunun dün sabah saatlerinde ise Piştaşan Razga Maradu bölgelerini bombalamaya başladığını kaydeden Yaver, bombardımanın gün boyu sürdüğünü söyledi. Öte yandan bombardımanın başlaması üzerine yöre sakinlerinin daha güvenli bölgelere kaçmaya başladığı bildirildi.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:28
İnce tarih
Dostlarım beni uyarıyorlar, "son zamanlarda yumuşadın" ... Peki, sertleşelim azıcık.
Anlatacağım şeyler gündemde falan yok. Kendi kafama göre takılıyorum. Bu sabah kafama taktığım soruları sorayım: Niçin, tarih boyunca on altı devlet kurmuş olmakla övünürüz de, bunlardan on beşinin batmış olması bizi hiç düşündürmez?
Bu, "aman ne çok devlet kurduk" diye şişinme nedeni mi olmalıdır, "niçin bunları yaşatamadık" diye dövünme nedeni mi?
Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye) Cumhuriyeti, Osmanlı'yı reddeden, Osmanlı'yı tanımayan bir devlettir de, niçin bu devletin ordusunun kuruluşu "milattan önce 209" olarak gösterilmektedir? Kuran kişi de, Mete Han...
Mete Han uçak filosu kuramayacağına, bozkırda donanma da bulunamayacağına göre elbette Kara Kuvvetleri canım...
Peki bu tarih niçin bir zamanlar 1362 olarak gösteriliyordu, Murat Hüdavendigar devrine götürülüyordu?
Çünkü o tarihte "yeniçeri" birliği kurulmuştu... Bunlar devşirme yöntemiyle yetiştirilen Hıristiyan çocuklarıydı.
Peki mis gibi Türk olan Anadolu ve Rumeli askeri bizden sayılmıyor muydu? Bunun da boksör Muhammed Ali gibi "sonradan olanı" mı makbuldu?
Osmanlı'yı canımız isteyince tanıyacak, canımız istemeyince tanımayacak mıyız? (Yavuz Selim'in torunu olalım ama Deli İbrahim'i saymayalım.)
Yoksa Profesör İbrahim Kafesoğlu'nun canı hangi tarihi çekerse o tarihte mi kurulmuş sayılacaktı ordumuz?
Niçin, Birinci Dünya Savaşı'nda, diğer ülkelerdeki asker kaçağı oranı yüzde 1'i geçmezken, bu oran Osmanlı ordusunda yüzde 20'yi bulmuştur?
Niçin, anlı şanlı İttihat ve Terakki yönetimi, cepheye yapılacak erzak sevkiyatı için bazı tüccara imtiyaz vermek suretiyle "vagon ticaretine" izin vermiştir?
Niçin cephede dövüşen asker, açlıktan, beygir fışkısından arpa ayıklayıp onu kaynatmak zorunda bırakılmıştır?
Vagon ticaretiyle adam zengin eden İaşeci Topal İsmail Hakkı, nerenin levazım sorumlusuydu acaba? Halk süpürge tohumundan ekmek yerken, bulgur karaborsasıyla Bulgur Palas yaptıranlar kimlerdi?
Yoksa halk bunları görüyor, biliyor, etinde hissediyor ve "akıl defterine" mi yazıyordu?
O defteri 1950 yılında açıp bakacak mıydı acaba?
Gelelim anlı şanlı kurtuluş savaşımıza...
Size tarih öğretilmediği, öğretilen kırıntılar da yalan yanlış öğretildiği için, "devrimleri korumak için kurulduğunu" sandığınız İstiklal Mahkemeleri, aslında asker kaçaklarını yargılamak üzere kurulmuşlardı.
Peki, canını dişine takmış, bağımsızlığını elde etmek için çarpışan, bir ölüm-kalım savaşı veren "asker-millet" için böyle bir tedbire niçin gerek görülmüştü? Yoksa kahraman askerlerimiz arasında kaçak mı vardı?
Vardı galiba, çünkü İstiklal Mahkemesi, "casusluk, bozgunculuk, askerden kaçma, eşkıyalık ve isyan" suçlarından tam 60 bin kişiyi yargılamış, kurtuluş savaşımız boyunca!
Bunlardan 1054 kişiyi de idam etmiş!
Daha da sertleşeyim mi?
Yok canım, en iyisi Beşiktaş'ın Fenerbahçe'ye niçin yenildiğini anlatayım. Çarşı esnafından başka kimse kızmaz.
Ama şunu söyleyeyim: İttihatçı'ya çarşaf da giydirseniz, seçimde alacağınız havagazıdır.
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:28
Kriz ve fal
Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye) Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Elazığ'da verdiği konferansta "Bu krizin çözümünü bilen yok" dedi.
Haklı. Başta siyasiler ve iktisatçılar olmak üzere hiç kimse krizin ne kadar süreceğini ve bittiğinde ardında nasıl bir tablo bırakacağını kestiremiyor. Öylesine karanlık bir tüneldeyiz ki, herkes el yordamıyla ilerlemeye çalışıyor.
Daha da vahimi, işleri ekonominin nabzını tutmak ve gelişmeleri kestirmek olanlar, krizin nasıl geldiğini bile anlayamadılar.
ABD Merkez Bankası (Federal Reserve Board) Başkanı Ben Bernanke, "Subprime (Yüksek riskli konut kredileri) sorununun böyle bir krizi tetikleyeceğini aklımın ucundan bile geçirmedim" diyor.
Bernanke'nin selefi Alan Greenspan, "Bu krizin ezberini bozduğunu" söylüyor.
Avrupa Merkez Bankası Başkanı JeanClaude Trichet, "Krizin boyutlarını kavrayamadığını" itiraf ediyor.
Haklarını yemeyelim; dünyanın altını üstüne getiren bu finansalekonomik depremi en azından iki kişi gördü: Biri New York (Only the registered members can see the link York) Üniversitesi öğretim üyelerinden, İran Yahudisi kökenli iktisatçı Prof. Nouriel Roubini, diğeri ise bir astrolog! Evet, bir Fransız falcı! Adı: Marc Cerbere.
Roubini borsaların alabildiğine at koşturduğu, bankaların kârlarının rekor üstüne rekor kırdığı, bu rekorlardan nasiplenen bankacıların da çeklerdeki sıfırların sayılamadığı yıl sonu primleriyle ihya oldukları (Düşünün; ABD'nin ilk 7 bankasının CEO'ları 4 yılda toplam 5.8 milyar dolar ikramiye aldılar!) günlerde, 2006 sonundaki bir IMF toplantısında, "Beyler, yüzyılın krizi geliyor" demişti. O kadarla kalmamış, batacak bankaları tek tek saymıştı.
Satürn-Uranüs karşıtlığı
Fransız falcı Marc Cerbere'in kehanetine gelince...
Önce önemli bir noktayı hatırlatalım: Günümüzün egemen siyasalekonomik sisteminin oluşumunda astrologların görmezden gelinmemesi gereken payları (veya sorumlulukları) var. 1929 ekonomik krizinden sonra ABD'yi, dolayısıyla da dünyayı yeniden ayağa kaldıran Başkan Franklin Delano Roosevelt, "New Deal" politikalarını hazırlarken sürekli astrologlara danıştı. Neoliberal yeni dünya düzeninin mimarı Başkan Ronald Reagan, Beyaz Saray'da yanı başında hep bir astrolog bulundurdu. Danışman olarak. Reagan'ın Avrupa'daki temsilcisi İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher tüm önemli kararlarının öncesinde falcısıyla bir odaya kapandı. Hatta Fransa'nın sosyalist Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın bile gizliden gizliye falcıların küresi önüne oturduğu ölümünden sonra ortaya çıktı.
Evet, şimdi Marc Cerbere'in kehanetlerine geçebiliriz.
Yıl başında ciddi bir uluslararası ajans, onun 2008 ve sonrasıyla ilgili kıyamet öngörülerini haber yapınca ilgilendik, "Bakalım ne kadar tutturacak" diye sakladık. Ve iki gün önce dosyamızdan çıkardık. Cerbere şöyle diyordu:
"2008 ile 2010 arasında dünya, tarihin en büyük depresyonunu yaşayacak. Borsalar çökecek. Finans sisteminin temelleri sallanacak. Ekonomiler derin bir resesyona girecek. Neden? Çünkü Satürn ve Uranüs gezegenleri karşı karşıya gelecekler. Biri Başak, diğeri Balık burcunda. (Not: Astrologlar buna "Gezegenlerin karşıtlığı" diyorlar.) Bu karşıtlık gerilimleri artıracak. Satürn ve Uranüs'ün karşıtlığı daha önce hep karmaşa dönemlerinde görüldü. Örneğin 1873 ilkbaharında. Onun sonuçları malum..."
Astrolog; "Sonuçları malum" derken, 9 Mayıs 1873'te Viyana Borsası'nın çökmesiyle başlayan büyük krizi kastediyor.
Hemen belirtelim; Satürn istikrarın simgesi, Uranüs ise belirsizliğin, karmaşanın, hatta kaosun.
Ve ne zaman karşı karşıya gelseler bir şeyler oluyor: 1776 Temmuz'unda (ABD'nin bağımsızlığı), 1988 Şubat'ında (Kızıl Ordu'nun Afganistan'dan çekilmesi), 1989 Kasım'ında (Berlin Duvarı'nın çökmesi) görüldüğü gibi.
Yine astrologların yıldız haritalarına göre, Satürn-Uranüs karşıtlığı geçen ay başladı, bu ay boyunca etkisini sürdürecek. Bitmedi; önümüzdeki yıl 5 Şubat ve 15 Eylül'de, 2010'da ise 26 Temmuz'da tekrarlanacak. Ondan sonra rahat.
Çok merak ediyoruz; "Kriz 18 ay daha sürecek. Dünya ancak 2010'un ikinci yarısında kendini toparlamaya başlayacak" diyen iktisatçılar, acaba bu öngörülerinde yıldız takvimlerine mi güveniyorlar?
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:29
Ateş olsalar cürümleri kadar yeri yakacak olanlar...
Nasrettin Hoca eşeğini kaybetmiş.
"Eşeğimi hemen bulmazsanız ben yapacağımı bilirim" diye bağırarak dolaşıyor, tüm çevreye öfke saçıyormuş.
Ürküntü içindeki halk dağ taş arayıp sonunda kayıp eşeği bulmuşlar, Hoca'ya getirmişler.
Aralarından biri Hoca'ya sormuş:
- Hocam, eşeği bulamasaydık ne yapacaktın?
Nasrettin Hoca, soruyu sorana şöyle bir bakmış,
- Ne mi yapacaktım? Yeni bir eşek alacaktım herhalde,
demiş.
Aslında "Ateş olsa cürmü kadar yer yakar" deyişinin toplumdaki her kişi ve kurum için anlam ifade ettiğini bilmemiz gerekiyor.
Ama bazıları öyle havalıdır ki, olduklarından fazla güçlü görünürler.
Özellikle medya organlarının bu duruma düşmekten sakınmaları gerekiyor.
Biri siyasetten diğeri ticaretten iki örnek var önümüzde.
Kendilerinin topluma yön verdiğini, ana eğilimleri yansıttıklarını sürekli vurgulayan medyalar gerçekten etkili olsalardı, AK Parti'nin iki kez seçim kazanması da, Erdoğan'ın Başbakan ve Abdullah Gül'ün de Cumhurbaşkanı olması da mümkün değildi.
Turkcell örneği
Aynı şekilde en büyük medya grubunun boykot etmekle kalmayıp, yıpratıcı haberlerine konu ettiği Turkcell'in de, ülkenin en güçlü GSM operatörü olarak yarışı sürdürmesi düşünülemezdi.
Bu sadece Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye) için böyle değil ki.
Eğer bir ülkede veya dünyada bir yönetim için negatif rüzgarlar esiyorsa, o yönetimi bütün medyalar tutup övseler de bu işe yaramaz.
Bu gerçeğin Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye)'de de, dünyada da defalarca doğrulandığını görmedik mi?
Muhalif seslerin susturulduğu, kitle iletişim araçlarının totaliter yönetimin denetiminde olduğu hangi rejim sonuna kadar ayakta kalabildi?
Bir başka siyasi gerçek de şöyle ifade edilebilir...
Seçmenler (veya halk) sadece tepkiye dayalı seçim yapmıyor.
Örneğin Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye)'nin çözüm bekleyen ve kitleleri bunaltan sorunlarına dayalı olarak iktidarların durumları belirlenseydi, hiçbir iktidarın iki yıldan fazla iş başında kalması mümkün olmazdı.
Hatırladığımız tarihte hangi dönemde işçilerin, memurların, öğretmenlerin, öğrencilerin, hastaların ve doktorların, ihracatçıların, sanayicilerin, büyük holdinglerin ve küçük işletmelerin, esnafın, çiftçinin mutlu olduklarını gördük?
Durum hep aynı gibi
"Siftah yapmadan kepenk kapadık" yakınmasını hemen her dönemde duymadık mı?
Seçmen kendisi gibi olan, yani durumdan sürekli şikayet eden siyasetçilere oy vermiyor.
"Ben bu sorunları çözerim" diyen, ümit vaat eden, icraat programı olduğuna inanılan kadrolar seçimlerde kazanıyor.
Ayrıca genel seçimlerde gazetelere veya köşe yazarlarına değil liderlere, siyasi partilere oy veriliyor. Yerel seçimlerde de hizmet eden veya hizmet edeceğine inanan kadroları destekliyor seçmenler.
Önümüzdeki dönemde bu gerçeklerin birer kez daha doğrulandığını göreceğiz.
Şöyle bir dolaşın ve dinleyin toplumun değişik kesimlerini...
Ekonomik durgunluğun yansımalarını ve yakınmaları hemen duyarsınız.
Buna karşı bu yılgınlıkları gidereceğine inanılan kadrolar konusunda kitlesel bir beklenti rüzgarını hissedemiyorsunuz.
Veya son global krizle kapitalist sistemin çöktüğünü vurgulayanların savları toplumları etkileseydi, tüm dünyada komünist partilerin yıldızı parlamaz mıydı?
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:29
Pardon göreviniz neydi?
Bazen tekrar gibi oluyor ama araya değişik bir şeyler de koymaya çalışırım.
Çok uzak tarihlere gitmeyelim.
Bildiğiniz gibi, memlekette "Susurlukçu" nam kadrolara arka ve sahip çıkan da olmuştu...
"Ergenekon" nam kadro ve zanlılara da.
Daha tuhafı da olmuştu...
"İdeolojik öncelikler" farklı gibi görünse de, aslında birbirinin uzantısı olan bu yapılanmalardan "Susurluk"a sahip çıkıp "Ergenekon" karşısında "muhalif, demokrat, derin devlet karşıtı" olan da var...
"Ergenekon" un duygusal ve fikri yakınına düşmüş "Susurluk karşıtı" da.
Her ikisine karşı olanlar da var mutlaka, ama bu zaten dümdüz bir çizgi. Renksiz!
Only the registered members can see the link
Bu yazı itibariyle size aktaracağım esas şaşkınlığım şu:
Zaten savunanlar, sahip çıkanlar bir yana da...
Eleştirirken, hatta deşerken bir yandan, bir yandan da "siyasi sorumluluklar"ı unutan, unutturan bir "hafıza canlandırma faaliyeti" inanılmaz.
"Karanlık dönemler" in kapkara cinayetleri üstünde dururken dahi, o dönemlere "hükümet" edenlerin kulağını çınlatmayan bir "demokratlık" türü inanılmaz ötesi.
Elden ele
Çok basit bir şey yapacağım, hatıraları hatırlatacağım:
Zaten "adam ve çocuk asma, siyaseti gebertme, vatandaşı bağlama, cezaevlerini işkence cehennemi kılma, hakkı hukuku kazıma" ameliyesi olan 12 Eylül askeri darbesinin "Ekonomiden sorumlu bakanı" "liberal" Turgut Özal'dı.
Özal, "Evren'e rağmen" deniyor ya, "dört eğilim"le sonradan seçim kazanıp başbakan olduğunda "derin devlet kadroları"nı 12 Eylül'den devraldı.
"Susurluk kadroları" oluşurken...
İki dönem Özal başbakan, o cumhurbaşkanı olunca da, Akbulut ve Yılmaz başbakandı.
Sonra... Demirel başbakan oldu. Bugün CHP kadrolarının önemli bölümü o dönem SHP olarak koalisyon ortağıydı.
Sonra... Çiller başbakan oldu. "Susurluk cinayetleri, suikastları, faili meçhulleri" gemi azıya aldı. İktidarda "liberal" DYP vardı. Ve şimdi CHP adayı olan Karayalçın' ın liderliğinde yine (CHP'li) SHP'liler o irinli dönemin siyasi ortaklarıydı. "Çiller'in kadroları"nın çoğu "Özal'dan (ve 12 Eylül karanlıklarından) miras"tı.
Tam üç tane "Çiller Hükümeti" kuruldu.
Sonuncusunda, koalisyon ortağı Deniz Baykal'dı.
Araya "12 Eylül ve Susurluk kadroları"nın dağıldığı iki partinin, tekelci büyük medya ile tekelci büyük sermaye tarafından montajlanmış nafile koalisyonu girdi ve çöktü.
Sonra "Erbakan Hükümeti" kuruldu.
Ortağı, tüm "Susurluk ekibi"yle Çiller ve DYP idi.
Unutmuşuz değil mi?
"Erbakan'ın kadroları"nın bir bölümü de, sonra "AKP kadroları"nı oluşturanlardı.
Mesela, 28 Şubat'ta dönemin Genelkurmay'ı "kızım sana irtica diyorum, gelinim sen Susurluk'un daha fazla deşilmemesi anla" diyerek iktidar devirene kadar...
"Susurluklu Çiller"in ortak olduğu hükümetin sözcüsü bugünün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'dü.
Bugünün başbakanı o gün henüz "İstanbullu" idi; lakin bugün hükümetinde olan kimi isimler o günlerde kimlerdi?
"AKP'li" Abdülkadir Aksu, Cemil Çiçek 12 Eylül sonrasının ANAP hükümetlerinin de demirbaşlarıydı. "Çiller'e miras" kalmadan önce "kimi Susurluk ismi" nin de amiri. Aksu, zaten Emniyet'ten ve valilikten geliyordu. ANAP'tan "Susurluklu DYP" nin ortağı Refah Partisi'ne geçmişti,
Bugünün Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, 12 Eylül öncesi en kanlı yıllarda Emniyet Genel Müdürü, Ankara Valisi idi. 1988'de ise İçişleri Müsteşarı.
Yolcu yolunda
"Derin devlet" adı ile anılan yapılar, "devlet içinde"dir.
"Yoldan çıkan" olabilir ama onları "yola çıkaran" siyasi, askeri, bürokratik sorumlular vardır. Bir de onlara göz yuman veyahut dokunmamış olanlar.
Ve yukarıda hatırladığımız gibi, hükümetler bir yana, "devlette devamlılık" vardır.
"Siyasi sorumlular"ın kulağını hiç çınlatmadan "derin devlet sorgulaması" biraz şaşı bir bakıştır, tuhaf iştir!
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:30
Umut Amerika'nın ekmeği
NEW YORK
Yılın bu aylarında Amerika'yı bayram kutlamalarının dışında da bir heyecan sarar. Üniversiteler arası bizim Amerikan futbolu onların doğrudan doğruya futbol dedikleri (bizim futbol dediğimiz şeye "soccer" diyorlar) müsabakalardır bu heyecanı yaratan.
Televizyonlar sabahtan akşama kadar o maçları yayınlar. Kanallarda her birisi bir dev olan eski oyuncular yorumlar yapar. Bunlardan biri, geçenlerde kulak misafiri oldum hoş bir şeyler söylüyordu. "Şükran Günü'nde oynamak bir onurdur" deyip cılız oyun çıkaranlara köpürüyor, "Oynayın kardeşim, şu insanlara bekledikleri oyunu gösterin" diye bas bas bağırıyor ve ekliyordu: "Amerika daima iyi oyun bekler."
Çocuk toplum olmak
Çok doğru. Şöyle bir düşününce insan bu toplumun bir gösteri ve oyun toplumu olduğunu yeniden fark ediyor. Boks, kendi futbolları, o acayip güreşleri ve basketbol yeter de artar bile oyunla kurdukları ilişkiyi anlamak için. Fakat ondan ötesi de var. Çünkü sadece oyun değil asıl eğlencedir (entertainment) bu toplumun tutkusu, onun bir aracı, bahanesi. Şu oyun dediğim gösterilerde takım coşturan ponpon kızların renkli görüntülerinden tutun, envai çeşit diğer "atraksiyon" her şeyi anlatmaya yeter.
Bunlara bakarak Amerikan toplumunun "çocuk" yanı geliyor insanın aklına. Gülen, oynayan ve eğlenmenin bir "insanlık durumu" olduğu kendisine öğretilmiş insanlar var Amerika'da. İşte hafta sonları yemeğe gidilecektir, barda içilecektir, bahçede ızgara (pardon, Türkçede de artık "barbekü" deniliyordu) yapılacaktır, sokakta koşulacaktır, çok çalışılacaktır ama hayattan zevk de alınacaktır.
Kırılan güven hattı
Bunca lafı Amerika'nın değişen yüzünü anlatmak için ettim. İyimser, iyi niyetli, kendi halinde insanlardan oluşan, iyiliksever, bu nedenle de gönül rahatlığıyla gülüp oynayan Amerikan toplumu son dört yıldır ikili bir baskının altındaydı. Bir yanıyla kendi içinde umudunu yitirmiş, sürdürülen berbat politikalardan dolayı karamsarlığa kapılmıştı; bir yanıyla da dünyanın her yerinde Amerika ve Amerikalılar en çok nefret edilen toplumlar arasında yer alıyordu. Obama şimdi bu topluma hem içeride hem dışarıda bir iyimserlik zerk ediyor.
Bu o kadar boş bir husus değil. Sistem düşünüp taşınıp bu sonucu tasarladı. Belki kanıt değil ama karine eski Beyaz Saray Güvenlik Danışmanı Zbigniew Brzezinski 'nin sözlerinde. Washington Post'tan David Ignatius 'un yöneticiliğinde Brzezinski'yle birlikte aynı işi yapmış Brent Scowcroft, Amerika ve Dünya (America and the World) isimli kitapta görüşlerini açıklıyorlar.
Güven bir kez yitince
Brzezinski içinde yaşanan dönemde dünyanın üç büyük meseleyle karşı karşıya kaldığını söylüyor. Bir, dünyanın her yerinde siyasal bir uyanış var; iki, odak ilk defa Batı'dan Uzakdoğu'ya kayıyor; üç çevre sorunundan başlayarak gelişen küresel ortak sorunlar.
"Amerika'nın gelecekteki varlığı, gücü, etkinliği bu sorunlara üreteceği cevap ve çözümlere bağlı" diyor. Halbuki, üstada göre Amerika bu konuda oldukça zayıf bir noktada. Nedeni ise Brzezinski'ye göre Amerika'daki güven kaybı. 11 Eylül'le başlayan bu güven kaybı bizzat sistemin ürettiği korku düşüncesiyle beslenerek devam etti ve bugün ortada kendisine güvenmeyen, dünyanın ona güvenmediği bir toplum var. "Halbuki" diyor kendisinin de itiraf ettiği gibi, Soğuk Savaş dönemlerinin adamı Brzezinski "O savaşı dünya Amerikan güveniyle atlatmıştı."
O dönemde de Amerika'ya güvenmeyenler vardı. O dönemde de Amerika'nın dünya politikasının özellikle tarih bilmemekten kaynaklanan nedenlerle sürekli yanlış yaptığını söyleyenler vardı; ama gene de Brzezinski'nin sözlerindeki doğruluk payı çok. Obama bu yüzden "Umut" dedi, "Değişim" dedi, "Yapabiliriz" dedi.
Şimdi herkes Amerika yeniden kendine güvenen, gülen, oynayan bir toplum olacak mı diye bakıyor ama Amerika'nın ağlattığı, gülmeyi unutturduğu toplumları hiç mi hiç göz ardı etmeden. New York (Only the registered members can see the link York)'tan ayrılmak için uçağa giderken arabanın camından görünen güzelim sonbahar ışığında çarpıcı Manhattan görüntüsünü izlerken aklımdan şimşek gibi bir cümle geçti; bana Amerika'dan kalan her şeyi özetliyordu: Herkesin işi çok zor bu dünyada! Only the registered members can see the link
sarıkanarya_41
01-12-2008, 21:30
Sanal demokrasi
Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye)'de sanal bir demokrasi yaşıyoruz. Genel başkanlar tek seçici. İşte, şimdi, mahalli seçimler için adaylar belirleniyor. Gene Tayyip Erdoğan'ın ya da Baykal'ın veyahut herhangi bir siyasi liderin dediği olacak; tıpkı genel seçimlerde milletvekillerini tesbit ettikleri gibi, belediye başkanlarını da onlar tayin edecek. Elbette, nabız tutuluyor, istişarelerle iyi isimler bulunmaya çalışılıyor fakat, her şey, hala liderin iki dudağının arasında.
Parti teşkilâtına işi bırakırsanız, Türkiye (Only the registered members can see the linkürkiye) şartlarında o da olmuyor; çünkü partiler, üye kayıt meselesinde kıskanç. İlçe ya da il başkanları, egemenliklerini kıracak ve koltuklarını sarsacak yoğun bir katılım istemiyor. Demek, demokratikleşme için, üyelik kolaylaştırılmalı; kaydını yaptıramayan, partiye değil yargıya başvurmalı.
Bizde, genel başkanlık yarışında da rakiplerin önünde engeller var. Genel başkanlığa aday olabilmek için, belirli sayıda Büyük Kongre üyesinin desteğinin önceden alınması gerekiyor.
Hiçbir hususta anlaşamayan liderler, parti içi demokrasiden uzak durma konusunda tam bir mutabakat sağlamış durumda. Hal böyle olunca, genel başkanların eline denetimsiz bir siyasi güç geçiyor. Kimse ağzını açıp, doğruları konuşamıyor. Özellikle iktidara gelince, bu "perdeleme" daha vahim sonuçlar doğuruyor. Milletvekilleri, liderin yolunu aydınlatacaklarına "neme lâzımcı" bir hal takınıyorlar.
Acaba Kızılcahamam toplantısında, bir Allah'ın kulu çıkıp şu konulara parmak bastı mı:
- Krize karşı tedbir almakta geciktik; gecikiyoruz.
- Deniz Feneri'nde lüzumsuz yere taraf haline geldik; Basın mensuplarının akreditasyonunu iptâl etmemeliydik; eleştirdiğimiz Genelkurmay'ın durumuna düştük.
- Aydın Doğan ile ilçe kongrelerinde kavgaya girmek, hele hele boykot çağrısı yapmak hataydı.
- Oylarımız geriliyor. Acaba biz nerede yanlış yaptık?
Powered by vBulletin® Version 4.2.5 Copyright © 2025 vBulletin Solutions, Inc. All rights reserved.