PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : 04.02.2009 Sağlık Haberleri..



sarıkanarya_41
05-02-2009, 00:12
Bunu da kopyaladılar! Çinliler insan embriyosu klonladı... 04.02.2009 21:14:10
Çinli bilim adamları, tıbbi araştırmalarda kullanmak üzere 5 insan embriyosunu başarıyla klonladıklarını duyurdu. Star gazetesinin haberine göre Çin resmi haber ajansı Şinhua, embriyolardan dördünün sağlıklı donörlerin deri dokularından, beşincisinin ise Parkinson hastalarının hücrelerinden geliştirildiğini bildirdi.
Yantai kentindeki Shandong Kök Hücre Mühendisliği Araştırma Merkezinden yapılan açıklamada, yeni klonlama tekniğinin Parkinson hastalığı için yeni tedavi yöntemleri geliştirilmesine yardımcı olabileceği belirtildi.

sarıkanarya_41
05-02-2009, 00:20
Fark ücretinde sona doğru! SSK'lı hastaneye göre ücret ödeyecek... 04.02.2009 17:56:33
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, özel hastanelerin büyüklük ve kaliteye dayalı sınıflandırıldığını ve 3-4 içinde sonuçlanacak incelemeye göre vatandaşın ödediği fark ücreti her hastane için saptanacağını bildirdi.

Sağlık Bakanı Akdağ, Dünya Kanserle Mücadele Günü etkinlikleri kapsamında 'Kansere Karşı Elele Platformu'nu ziyaret etti. Kanserden korunmakta sağlıklı yaşam biçiminin önemini anlatan Bakan Akdağ, vatandaşlara fazla yemekten kaçınmalarını, posalı besinler tüketmelerini, sebze ağırlıklı beslenmeye yönelmelerini, kızartmalardan kaçınmalarını, spor yapmalarını ve sigaradan uzak durmalarını tavsiye etti.

Bakan Akdağ, bir gazetecinin özel hastanelere ödenen fark ücretlerini sorması üzerine, "Özel hastaneleri genişlik ve kalitesine göre sınıflandırma yapıyoruz. Önümüzdeki 3-4 ayda sınıflandırmış olacağız. Vatandaşların özel hastanelere ödeyecekleri ilave ücretler de bu sınıflandırmalara göre şekillenmiş olacak" diye konuştu.

sarıkanarya_41
05-02-2009, 00:22
Sararmış dişlere son! Hiç üzülmeyin, bembeyaz gülümsemenin bir çaresi var... 04.02.2009 17:35:14
Only the registered members can see the link istemez ki dişlerimiz ilk gençlik yıllarımızdaki gibi bir ömür bembeyaz kalsın, hiç sararmasın, çürümesin. Ama sadece istemek yetmiyor, bunu sağlamak için ciddi bir çaba da gerekiyor.
Çay, kahve, sigara ve benzeri tüketim alışkanlıklarımız dişlerinizin sararmasına ve renk değiştirmesine neden olurken, hem görüntümüzü bozar, hem de gülümsemeyi adeta bir kabus haline getirir. Bu durumla karşılaşmamak için yapılması gerekenleri uzmanlar yıllardır hatırlatıyor: Diş temizliği diş sağlığı için temel koşul. Peki ne yapmak gerek, bembeyaz dişlere sahip olmak hayal mi?
Dişlerin kalıtımsal olarak da koyu bir renk alabileceğine dikkat çeken Diş Hekimi Yener Bardakçı beyazlatma yöntemlerine ilişkin altın gibi bir öneride bulunurken, temizlenemeyen gıda atıklarının önüne geçmenin yöntemini de anlattı. İşte uzmanından tavsiyeler...

Diş Beyazlatma(Bleaching)
Özellikle çay, kahve, sigara gibi maddelerin sık tüketilmesi sonucunda dişlerde geri dönüşümsüz bir sararma olur. Ayrıca kalıtımsal olarak veya yaşlanma nedeni ile de dişler koyu renk alabilir. Bleaching olarak adlandırılan kimyasal beyazlatma yöntemi ile koyu renklenmiş dişleri beyazlatmak mümkündür. Kliniğimizde diş beyazlatmada “Green Light Laser” ışığı kullanılmaktadır. Green light laser diğer laser uygulamaları ile karşılaştırıldığında çok daha etkilidir. Ayrıca dişlere zararı olmadığı kanıtlanan ve FDA tarafından onaylanan ilk ve tek yöntemdir. Dişlere beyazlatma yapılırken dikkat edilmesi gerekli en önemli konu, uygulamayı takiben 1 hafta içersinde hasta kesinlikle çay, kahve, sigara, şarap vb. yiyecek ve içeceklerden uzak durmalıdır. Hastanın bu konudaki özensiz tutumu son derece başarılı olmuş bir beyazlığı çok kısa sürede sarı renge geri döndürecektir.
Koruyucu Dolgu(Fissür Örtücü)
Diş çürükleri çoğunlukla dişlerin çiğneyici yüzeyindeki “fissür” dediğimiz derin oluk alanlarında başlar. Çocukların özellikle yeni sürmüş büyük azı dişlerinde bu oluklar çok derin olduğu için fırçalama ile gıda artıklarının temizlenmesi mümkün olamamaktadır. Fissür örtücü denilen akışkan kıvamlı dolgu benzeri maddeler ile bu derin oluklar doldurularak daha kolay temizlenebilir yüzeyler oluşturulur. Böylelikle fissürlerdeki gıda birikimi de önlenmiş olur. Fissür örtücü uzun yıllar çürük koruyucu etkisi düşünüldüğünde hem fiyatı ucuz hem de dişlere zarar vermeden uygulanan ağrısız bir yöntemdir.

DR. YENER BARDAKÇI

sarıkanarya_41
05-02-2009, 00:23
Her 10 kişiden biri kanserden ölüyor! Beslenme alışkanlıklarına dikkat... 04.02.2009 16:49:14
Konya İl Sağlık Müdürlüğü, ülkemizde ölen her 10 kişiden 1'inin kanser nedeniyle öldüğünü ve dünyada her yıl kansere yakalanan 6 milyon kişiden 5 milyonunun hayatını kaybettiğini açıkladı.

İl Sağlık Müdürlüğü, düşük yağ ve yüksek lifli besin maddeleri ile etlerin kömür ateşinde pişirilmesi ve birden fazla kullanılan kızartma yağlarının kanserojen özellik taşıdığnı ve bu yüzdende fast-food türü beslenmeye doğru yönelimin, kanser vakasının artmasına neden olduğunu belirtti. Yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi:

"Artan hava kirliliği ve sigara alışkanlığı da akçiğer kanserine yol açar ve kanser riskini artırır. Röntgen ışınları ve benzeri ışınlar, sıklıkla kan kanseri ve epitelyal kanserlere neden olabilmektedir. Güneşin dünyaya dik geldiği zamanlarda güneş ışınlarına aşırı ve kontrolsüz maruz kalmak, deri kanseri riskini tetikleyen en önemli unsur olarak yer alıyor. Erken tedavi teşhis, kanseri yenmede ya da yaşam süresini uzatmada büyük önem taşımaktadır. Vücudun herhangi bir yerinde meydana gelen şişlik, iyileşemeyen veya geç iyileşen yaralar, ben ve siğillerdeki hızlı büyüme ve renk değişiklikleri, değişik bölgelerden olağan dışı kanamalar (idrar yollarındaki ağrısız kanama, adetten kesilen kadında tekrar kanamaların başlaması gibi), yutma güçlüğü, sürekli öksürük ve ses kısıklığı, idrar ve dışkı çıkarma alışkanlıklarında meydana gelen değişiklikler, nedeni açıklanamayan ateş ve zayıflama kanserin teşhisini kolaylaştıracak en önemli belirtilerdir. Meme kanserinde ise, elle yapılan muayenede ele gelen sertlikler ve memede oluşan şekil bozuklukları, meme kanserinin en belirleyicisidir."

İl Sağlık Müdürlüğü, kansere yakalanma riskini azaltmak için sigara ve alkolden uzak durulması, güneş ışınlarına fasla maruz kalınmaması, az yağlı ve bol lifli gıdaların tercih edilmesi, bol miktarda sebze ve meyve, düzenli şekilde süt ve süt ürünleri tüketilmesi, mangal gibi ateşte pişirme yöntemlerinden uzak durulması, düzenli egzersiz yapılması gerektiğini açıkladı.

sarıkanarya_41
05-02-2009, 00:23
Boşanma yaşlı gösteriyor! Yaşlanmayı etkileyen bir faktör daha... 04.02.2009 16:14:17
ABD'de yapılan bir araştırmaya göre, yaşlanmayı kalıtsal etkenler belirlese de, boşanma veya kilo alıp verme gibi strese yol açan faktörler insanın yüzünü yaşlandırıyor.
Cleveland'daki üniversite hastanesinde aynı yumurta ikizleri üzerinde yapılan araştırmada, Dr. Bahaman Guyuron ve ekibi, genetik mirasa rağmen çevresel faktörlerin bir insanın dış görünüşüne yıllar ekleyebildiğini buldular.
186 çift eş yumurta ikizi üzerinde hem anket yapan, hem de dijital görüntüler alan araştırmacılar, bu görüntüleri daha sonra ikizler arasındaki yaş farkı görüntüsünü kaydeden bağımsız bir komisyona gösterdiler.
Plastik ve Rökonstrüktif Cerrahi dergisinin internet sayfasında da yayımlanan araştırma sonucuna göre, ikizlerden boşanmış olanlar, evli, bekar veya dul kardeşlerine oranla iki yıl daha yaşlı gösteriyor.
Antidepresan kullanımının da belirgin şekilde yaşlı göstermeye yol açtığını tespit eden araştırmacılar, ayrıca kilonun da önemli bir faktör olduğunu belirledi.
Denek ikizlerden 40 yaşının altında bulunanlardan kilolu olanlar dahayaşlı görünürken, 40 yaşın üzerindeki grupta kiloluların daha genç göründükleriortaya çıktı.Dr. Guyuron, araştırmayla ilgili yayımladığı açıklamada, araştırmaya konuolan ikizler içinde yaşlı görünenlerde stresin ortak etkenlerden biri olduğunubelirtti.

sarıkanarya_41
05-02-2009, 00:24
4 bin yıllık ilaca soruşturma! Başsavcılık inceleme başlattı... 04.02.2009 14:31:46
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Dicle Üniversitesi'nde (DÜ) ihtiyaç fazlası ilaç alımı yapıldığı iddiaları üzerine soruşturma başlattığı bildirildi.

Edinilen bilgiye göre, DÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Sait Alan'ın önceki hastane yönetimleri döneminde ihtiyacı aşan ilaç alımı yapıldığı iddiaları üzerine, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldı.

Savcılığın yasa gereği, soruşturma evrakını DÜ Rektörlüğü'ne göndereceği belirtildi. Doç. Dr. Alan, göreve geldiklerinde hastanedeki ilaç depolarının dolu ve gelen ilaçları koyacak yer kalmadığını gördüklerini kaydederek, daha önce ihale edilmiş ilaçların gelmeye devam etmesi üzerine ilaçlara yer bulmak için tıp fakültesinin bazı dersliklerini ve laboratuvarlarını "depoya" çevirdiklerini belirtmişti.

Alan, fakülte dekanlığının konuyla ilgili idari soruşturma başlattığını da söylemişti.


MİLYONLARCA LİRA BÖYLE ÇÖPE ATILMIŞ! (Only the registered members can see the link)

sarıkanarya_41
05-02-2009, 00:25
Yazın doğan uzun boylu oluyor! İngiltere'de 7 bin çocuk üzerinde araştırıldı... 04.02.2009 14:23:28
İngiltere'de yapılan bir araştırmada, yazın veya sonbaharın başında doğan çocukların, baharda veya kışta doğan akranlarına göre genellikle daha uzun boylu ve güçlü olduğu belirlendi.

BBC'nin haberine göre Bristol Üniversitesinde yapılan, 10 yaşındaki 7000 çocuğun incelendiği araştırmada, yazın ve sonbahar aylarında doğanların, kış aylarında doğan akranlarından ortalama yarım santimetre daha uzun oldukları ve kemik kitlelerinin daha fazla olduğu sonucuna varıldı. Araştırmadan çıkan sonucun, bu çocukların annelerinin güneşe maruz kalmalarından kaynaklanabileceği belirtildi.

Vücudun, kemiklerin oluşumu için gerekli olan D vitaminini güneş ışığı sayesinde aldığını hatırlatan araştırmacılar, rahimde olan bebeklerin bile güneş ışığından yararlanabileceğini kaydediyor. Araştırmacılar, yazın hamileliğin son dönemlerine giren anne adaylarına, gerekli D vitamini düzeyine ulaşabilmeleri için dışarda yürümelerini, hatta güneş banyosu yapmalarını öneriyor. Araştırmacılar ayrıca, güneşe kontrollü bir şekilde maruz kalındığında cilt kanserine yakalanmaktan endişe edilmemesini, hiç güneş görmemektense biraz güneşe çıkmanın daha iyi olacağını ifade ediyor.

Anne adaylarına, yeterli güneş yoksa ve bebeklerini özellikle kasım ve mayıs ayları arasında dünyaya getireceklerse, takviye D vitamini almak için doktorlarına başvurmaları da öneriliyor.

sarıkanarya_41
05-02-2009, 00:25
İnsan embriyosu klonladılar! Parkinson tedavisi için kullanılacak... 04.02.2009 13:15:50
Çinli bilim adamları, tıbbi araştırmalarda kullanmak üzere beş insan embriyosunu başarıyla klonladıklarını bildirdiler.
Çin resmi haber ajansı Şinhua'nın bildirdiğine göre, embriyolardan dördü sağlıklı donörlerin deri dokularından, beşincisi Parkinson hastalarının hücrelerinden geliştirildi.Yantai kentindeki Shandong Kök Hücre Mühendisliği Araştırma Merkezinden yapılan açıklamada, yeni klonlama tekniğinin Parkinson hastalığı için yeni tedavi yöntemleri geliştirilmesine yardımcı olabileceği belirtildi.
Daha önce de Amerika`da bir özel şirket, hücre kopyalama teknolojisi kullanarak beş insan embriyosu geliştirmiş ancak bu konu birçok çevreden tepki almış ve tartışmalara neden olmuştu.

sarıkanarya_41
05-02-2009, 00:26
Kanserin en büyük sorumlusu şişmanlık! Bugün dünya kanser günü... İşte son gelişmelerle müthiş bir kanser rehberi! 04.02.2009 09:49:58
Tüm dünyada her yıl 4 Şubat Dünya Kanser Günü olarak kutlanıyor. İnsanlığı tehdit eden en önemli hastalıklar arasında olan kanser kısa sürede sebebi bilinen ölümler arasında kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci sıraya yerleşti. Anormal hücrelerin kontrolsüz çoğalması ve yayılması ile karakterize olan hastalığın tedavi edilmediği zaman ölümle sonuçlandığına dikkat çeken uzmanlar erken tanının önemine dikkat çekiyor, hastalıkla ilgili bilinçlenmenin önemini vurguluyor.

KANSERE KARŞI HAREKET ET

Dünyada 25 milyon kişi kanserle yaşıyor, bu rakama yılda 11 milyon ekleniyor. Kanserlerin yüzde 30’u şişmanlıkla ilişkili. Yılda 7 milyon insanı öldüren hastalık, Dünya Kanser Günü’nde ‘Doğru Besin Bol Hareketle Gülümse Geleceğine’ temasıyla irdeleniyor.

Kampanyanın sloganı ise ''Hareketli ve sağlıklı çocukluğumu seviyorum” olarak belirlendi. Kanserle obezite ilişkisine dikkat çekecek olan kanser örgütleri, “Doğru beslenme ve fiziksel aktiviteyle, kanseri yüzde 30 - 40 önlemek mümkün” mesajını verecek.

BELİRTİLER, KORUNMA YOLLARI VE SON GELİŞMELER
Hastalığın her geçen gün artış göstermesindeki en temel faktörler arasında genetik faktörlerin yanı sıra, çevresel etkiler, beslenme alışkanlıkları gibi pek çok neden sıralanıyor. Bilim insanları da bu 'amansız' hastalığa karşı mücadelesini durmaksızın sürdürüyor, yeni tedavilere kapı aralayan önemli keşiflere imza atıyor. İşte hastalığın belirtilerine ve korunma yöntemlerine ilişkin kısa bir hatırlatma ve kanserle mücadelede son gelişmeler...
Bu yıl ayrıca, obezitenin sadece gelişmiş ülkelerde değil, Türkiye, Hindistan ve Çin gibi gelişmekte olan ülkelerde de büyük bir sorun olduğu vurgulanacak. “Hayat boyunca sağlıklı bir kiloda olmaya çalışmak, kansere karşı korunmada en önemli yollardan biridir” diyen Dünya Kanser Araştırma Kurumu, tüm dünyada toplumların aşırı kilo alma yolunda ilerlediği uyarısını yapıyor. Türk Kanser Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk da, dünyada kilo fazlası olanların sayısının 1.6 milyarı bulduğunu söyledi. Bunun 400 milyonunun obez olduğunu anlatan Kutluk, “Eğer bu hızla devam ederse 2015 yılında bu rakam 2 milyar 300 milyon kişiye ulaşacak. Obez sayısı da 700 milyonu bulacak” dedi.

Türkiye’de çocuklarda obezite oranının en az yüzde 8, erişkinlerde ise yüzde 18 - 25 civarında olduğunu belirten Kutluk, “İstatistiklere göre obezite arttıkça, kanser oranları da artıyor. Beslenme ve fiziksel aktivitenin kanserle ilişkisi yüzde 30 - 40 gibi yüksek bir oranda. Bu, tüm kanser vakalarının yüzde 30 - 40’ının -ki bu yılda 44 milyon vaka ediyor- iyi beslenme ve düzenli fiziksel aktiviteyle önlenebileceği anlamına geliyor” diye konuştu.
KANSERİN BAŞLICA BELİRTİLERİ

- Dışkılama ve idrar alışkanlıklarında değişiklikler
- Uzun süren, iyileşmeyen yaralar
- Beklenmeyen kanama ve akıntılar
- Meme veya başka organlarda elle hissedilen şişlikler
- Yutma güçlüğü veya hazımsızlık
- Siğil ve benlerde belirgin değişiklik
- Uzun süren ses kısıklığı ve öksürük
KANSERDEN NASIL KORUNABİLİRİZ?
- Sigara ve tütün kullanımından kaçınmak: Tüm kanserlerin yüzde 30 kadarının tütün kullanımına bağlı olarak geliştiği belirlenmiştir. Hatta, pasif olarak sigara dumanına maruz kalmak, yani duman altı olmak da akciğer kanseri için bir risk faktörüdür. Sigara dumanında 100'den fazla kanser yapıcı madde vardır. Sigara ve tütün ürünlerinin akciğer kanseri, ağız, yutak(farinks), soluk borusu (larinks), yemek borusu, pankreas, rahim ağzı (serviks), böbrek ve idrar torbası (mesane) kanserlerine yol açtığı kesin olarak bilinmektedir. Bu kötü alışkanlıktan korunmak ile bu kanserlerden korunulabilir.
- Alkol : Günde 2 kadehten fazla alkol içenlerde, karaciğer, gırtlak, ağız, boğaz ve yemek borusu kanseri riski daha yüksektir. Alkolle beraber sigara da içilmesi kanser riskini daha da artırır.
- Beslenme ve diyet: Kanser için sigaradan sonra ortadan kaldırılması mümkün olan en önemli risk faktörü şişmanlıktır. Şişmanlıkla ilgili olduğu bilinen kanserlerin başında hanımlardaki meme kanseri gelir. Şişmanlık, rahim içi, böbrek, yemek borusu ve kalın bağırsak kanseri için de risk yaratır. Diyetimizin de kanser oluşumunda büyük önemi vardır. Sebze ve meyvelerden zengin diyet sindirim sistemi kanserlerini azaltırken, kırmızı et, fazla yağ, tuz ve tuzlanarak ya da tütsülenerek hazırlanmış besinleri tüketenler de kanser riski fazladır.
- Güneş ışınlarından korunma: Uzun süre ultraviole ışınlara maruz kalmak deriyi yaşlandırarak ve hücrelerin DNA'sında hasra yol açarak melanom ve diğer deri kanserlerinin oluşumunu kolaylaştırır. Ayrıca güneş ışınlarından korunma ile deri kanserinden çok yüksek oranlarda korunma mümkün olur. Bazal ve skuamöz hücreli deri kanserleri güneş ışınlarına maruz kalma sonucunda ortaya çıkarlar.
- Hareketsizlik : Az hareket eden insanlarda, özellikle de yaşlılarda kalın bağırsak, meme, rahim içi, böbrek ve yemek borusu kanserleri daha fazla görülür. Hareketin az olması kilo almayı kolaylaştırarak da kanser riskinin artmasında etkili olur.
- Çevre kirliliği : Kanserlerin oluşumunda çevre kirliliğinin de önemli rolü olduğu belirlenmiştir. Dizel egzosundaki partikülleri yoğun olarak soluyan mesleklerde çalışanlarda akciğer kanseri riski yüksektir. İngiltere'de yapılan bir araştırmada da çevre kirliliğinin yoğun olduğu yörelerde doğan çocuklarda kanserlerin 4 misli fazla görülebileceği sonucuna varılmıştır.
- Radon: Radon, kayalardaki ve topraktaki uranyumun normal olarak harap olması ile ortaya çıkan radyoaktif bir gazdır. Dünyanın bir çok ülkesinde yapılan araştırmalarda, akciğer kanseri saptanan hastaların evlerinde, yüksek düzeylerde radon gazı bulunduğu saptanmıştır.


KANSERE KARŞI KAYISI MUCİZESİ (Only the registered members can see the link)

MEME KANSERİNDE YENİ BULUŞ (Only the registered members can see the link)

RAHİM AĞZI KANSERİNDE KÖTÜ HABER! (Only the registered members can see the link)

MEME KANSERİNE DOĞAL İLAÇ (Only the registered members can see the link)

CİLT KANSERİNDE EN RİSKLİ GRUP (Only the registered members can see the link)

KINA KANSER YAPIYOR (Only the registered members can see the link)

AÇIK TENLİLERDE KANSER RİSKİ YÜKSEK (Only the registered members can see the link)

CEP TELEFONU GÖZ KANSERİ YAPIYOR (Only the registered members can see the link)

MEME KANSERİ TEŞHİSİNDE BİR İLK (Only the registered members can see the link)

KANSER ÇOCUKLUKTA YAKALIYOR (Only the registered members can see the link)

VİTAMİNLER KANSERE KARŞI ETKİSİZ (Only the registered members can see the link)

EN SALDIRGAN KANSER TÜRÜ (Only the registered members can see the link)

KANSERE ÇARE ANNE KARNINDA (Only the registered members can see the link)

KULLANILMIŞ YAĞ KANSER YAPIYOR (Only the registered members can see the link)

FOSFATLI YİYECEKLER KANSER YAPIYOR (Only the registered members can see the link)

ALKOLE YATIRILAN ET KANSER YAPMIYOR (Only the registered members can see the link)

SALDIRGAN TÜMÖRLERİ DURDURACAK KEŞİF (Only the registered members can see the link)

KANSERE KARŞI EN SADE REÇETE (Only the registered members can see the link)

KANSERE KARŞI ZEYTİNYAĞLI KOKTEYL (Only the registered members can see the link)

KANSER TEDAVİSİNDE YENİ UMUT! (Only the registered members can see the link)

MENAPOZ HAPLARI KANSER YAPIYOR (Only the registered members can see the link)

KANSERE KARŞI AŞI GELİŞTİRİLDİ (Only the registered members can see the link)

sarıkanarya_41
05-02-2009, 00:26
Ofis çalışanlarına kritik uyarılar! Bilgisayar başında kamburlaşmayın, işte yapılması gerekenler... 04.02.2009 09:21:28
Günümüzün çalışma şartları birçok iş alanında ağırlıklı olarak ekran başında olmayı gerektiriyor. Ancak bazen yanlış bir oturuş, bazen de yanlış bir dokunuş ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.

Bilgisayar başında çalışanlarda en çok rastlanılan şikâyetlerin başında boyun, sırt, aktif olarak kullanılan kol ve buna bağlı olarak da omuz, dirsek ve el bileğinde görülen ağrılar geliyor...

Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Metin Türkmen, omurga sağlığımız hakkında merak edilen soruları yanıtladı:
“Vücudumuzda taşıyıcı sistem iki tanedir. Bunlardan biri iskelet sistemi, diğeri de ona yardımcı olan kas sistemidir. Eğer kas sistemi çok zayıfsa, vücudun bütün ağırlığı iskelet sistemine biner. Bunun yanı sıra yerçekimi etkisiyle şekilsel bozukluklar meydana gelebilir, kişi giderek öne doğru eğilip, kamburlaşabilir. Bu şekilsel bozukluğa görüş açımızda oluşan değişiklik eşlik eder.. Çünkü bir yandan eğilerek duruşumuzu değiştirirken bir yandan da ekrana bakıyoruz. Farkında olmadan vücudumuzu birtakım zorlayıcı şekillere sokuyoruz. Bu nedenle önce omurgayı düzgün pozisyonda tutmayı sağlamak lazım.”
Omurgayı düzgün pozisyonda nasıl tutabiliriz?
Omurgayı düzgün pozisyonda tutmak için birincisi düzgün pozisyonun ne olduğunu bilmek, ikincisi de düzgün pozisyonda oturmayı sağlamak gerekir. Omurganın fizyolojik eğrilikleri vardır. Bu eğrilikler çalışma anında da korunmalıdır. Boynun ve belin bir çukurluğu, sırtın bir kamburluğu vardır. Bunları korumak için dik durmak şarttır.. Dik durmak için de boyun, sırt, göğüs, bel ve karın kaslarının kuvvetli olması gerekir. İnsanlarda spordan uzaklaşma ve işe yoğunlaşma yaygın olarak görülüyor. Gelişen teknoloji insanları ofislere mahkûm etti. Oturarak bir insanın kas gücünü koruması mümkün değildir. Bunun için günlük egzersizleri hayatımıza sokmak zorundayız. Zayıf olan kaslar yer çekimine karşı vücudu koruyamaz. İşin dışındaki saatlerde en az üç gün kendimize spor yapacak zamanı ayırmak zorundayız. Aksi halde problemler yaşarız.
Laptop kullanmak da bu tür sorunlara neden olabilir mi?
Laptop kullananlar hep önlerine doğru bakıyorlar. Çoğu kişi dizlerinin üzerine koyup öyle çalışıyor. Bu fizyolojik bir duruş değildir. Ekran karşımızda durmalıdır. Bu nedenle ofiste çalışanların ekranlarının göz seviyesinde durmasını sağlayabilir. Bu kafayı dik tutmak içindir. Önünüze bakarsanız boynunuz sonra da sırtınız ağrır.
Ofiste çalışırken sandalyede nasıl oturulmalıdır?
Arkalıklı sandalyede oturacaksanız sırtınız dik, kalçanız geriye dayanmış şeklinde oturmalısınız. Özellikle müdür koltuğu denilen koltukta oturmak anatomik olarak mümkün değildir. Bu koltukta ister istemez önde oturmak gerekir; fakat bu yanlıştır. Bu konumda dizinizi kıvırıp, ayağınızı sandalyeye dayayacak bir pozisyonda oturursanız belinizi koruyabilirsiniz. Oturduğunuz ortopedik iskemleyi kullanmayı da bilmeniz gerekiyor. İskemleyi ayağınız yere değecek şekilde bacak boyuna göre ayarlamalısınız. Doğal oturuş şekli ayağınız yere değdiğinde dizinizin kıvrıldığı şekildir. Masayla olan ilişkinizde ise öne doğru fazla eğilmemeniz gerekmektedir.
Çok uzun süre hareketsiz oturmak başka ne tür problemlere yol açar?
Uzun süre hareketsiz oturmak sadece boyun, sırt ağrısı değil, kan dolaşımı problemlerine de neden olur. Kanın kalbe rahat gitmesi için bacakların çalışması gerekir. Aksi takdirde bacakta, bilekte ödem, varisler başlar ve hatta hemoroide neden olur. Su içmeniz ve tuvalete gitmek bahanesiyle sık sık yerinizden kalkmanız, oturduğunuz yerde egzersizler yapmanız gerekir. En az iki saatte bir kalkıp dolaşmanız lazım.
Arabada oturuş şekli nasıl olmalıdır?
Ofis dışında arabada oturuş şekli doğru olmalıdır. En düzgün oturanlar genelde kısa boylulardır. Kendilerini öne doğru çekerler ve görüş alanını da genişletmek için dik otururlar. Arabada belli bir arkalığa dayanarak, dik bir şekilde oturulmalıdır.
Boyun ve sırt ağrıları, tedavi edilmezse ileride ne gibi sorunlara yol açar?
Bu sorunlar tedavi edilmezse eklemlerde kireçlenme görülür, sürekli bir boyun ağrısı olur. Daha ileriki dönemlerde boyunda ve sırtta fıtığa, omuzda tendon kopmalarına neden olabilir. Çok yorulduğu için el bileğinden geçen sinirlerde oluşan sıkışıklar ciddi sorunlar doğurabilir. Onun dışındaki tendon yaralanmaları ve ödemler kolaylıkla tedavi edilebilir.
Bilgisayar başında çalışanların ayakkabı seçimi nasıl olmalıdır?
Kadınlar topuklu ayakkabı giydiğinde farkında olunmasa da topuk kalkıyor, bel ve diz kırılıyor. Bu bilgede bulunan eklemlerin her birinin geometrisi ayağın yere düz basması için ayarlanmıştır. Ancak topuklu giyildiğinde arkadaki eklemler ve diz kapağı eklemleri bozulur. Ayakkabının ne üstten, ne yandan parmakları sıkmaması gerekir. Ayak topuk içine oturmalı ve rahat olmalıdır. Ayağın üstünde ve yanında belirli bir boşluk olmalıdır. Böylece ayak sıkışmadan istenilen hareketi rahat olarak yapabilir.
Ekran başında çalışanlar için en uygun spor hangisidir?
Bu kişiler için yüzme en uygun spordur. Haftada iki gün kendinize zaman ayırıp, yüzmelisiniz. Çünkü su içinde yapılan egzersizler en homojen egzersizlerdir. Mesela su dışında kolunuzu kaldırırken sadece kaldırma kasları çalışıyor; yerçekimi etkisiyle indirme kaslarının çalışmasına gerek kalmıyor.. Ama suyun içinde dirence karşı itip, çekiyorsunuz. Her hareket bir egzersiz oluyor. Yüzme, hanımların vücut güzelliği açısından da en iyi spordur.(ntv)