PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Digiturk'ün korsan avcısı



zxcvbn10250
07-05-2009, 20:54
Anti-Fraud timinin başında bulunan Cihan Karabağlı, Digiturk gibi bir platformu, korsan yayınların elinden kurtarmak için gece gündüz çalışıyor. Bu başarılı teknoloji insanı; insanın aklına bile gelmeyecek yöntemleri nasıl kullandıklarını Stuff’a anlattı.




Öncelikle Cihangir Bey kimdir, daha önce neler yapmıştır onlardan bahsedelim...
Ben Ticari Bilimler Akademisi mezunuyum. Daha önce iki bankada genel tüketici kredilerinden ve hukuktan sorumlu genel müdürlük yaptım. Mücadeleci bir yapım olduğu için Avrupa ve Amerika Holding'e başvurdum. Ama CV'min incelenmesi ve orada beni tanıyanların fikirleri sonucunda, beni Cine5'in illegal izlemeyle mücadele bölümüne almak istediler. Bu sırada Cine5 daha yeni kurulmuştu ve yayınlar umuma açık yerlerde gösterildiği için bir gelişme sağlanamıyordu. Sonrasında Cine5’te çalışmaya başladım.
Paralı yayınlar ve illegal izleme arasındaki bağlantı nedir?
Anti-Fraud (illegal kullanımların engellenmesi için kurulmuş birim) birimi olmayan paralı yayınların gelişme göstermesi pek mümkün değil. Bunun iki nedeni var. Birincisi ucuz aboneliklerin pahalı yerlerde kullanılması. Bununla evinde izlemek için abonelik satın alıp, bunu kendi kahvelerinde kullanan insanları kastediyorum. Kahve aboneliği 5000 TL iken ev aboneliği 500 TL. Tabii bu durum da kullanıcılar arasında haksız rekabet yaratıyor. Yasal abone olan kullanıcı, ödediği parayı çıkarmak için yasal sınırlar içinde içeri giriş parası almak veya fiyatları iki misline çıkarmak zorunda. Diğeriyse, ev aboneliğini kullandığı ve maliyeti olmadığı için, içeri giriş parası almayabiliyor. Yasal abone de şirketi arayıp “ben 5000 TL veriyorum, bu kaçak yayınları engelleyin!” diye şikayette bulunuyor. İşte tam da bu yüzden paralı TV'lerde bu birimin olması zorunlu. Biz, 438 avukat ve teknik ekiple birlikte 450 kişi, bu tarz durumları engellemeye çalışıyoruz. Ayrıca bu yayınları bedava izlemek isteyen insanlar da var. İşte bu da kaçak izlemenin ikinci metodu. Belirli bir yazılım veya ekipman kullanarak, Digiturk’ü kaçak izlemeye çalışıyorlar. Bunun için de çift tuner girişi olan cihazları kullanıyorlar. Bu cihazlar bir girişten yayını, diğerinden uydudan gönderilen şifre paketlerini alıyor. Biz de bu veri aktarımının kaynağını tespit edip, o uydunun sorumlularına haber veriyoruz ve bunu durdurmalarını sağlıyoruz. Böylelikle o uyduya bağlanan cihaz kullanılamaz hale geliyor. Bu şekilde birçok cihazın çöpe gitmesini sağladık. İşte böyle tuhaf bir kovalamaca içerisindeyiz.
Peki, şimdiye kadar Digiturk’ü kaçak olarak izleyen kaç kişi yakaladınız?
3-4 hafta önce Digiturk'un 10.yılı kutlandı. Bu kutlamada bize de 10 yıldır bu şirkette çalıştığımız için ödül verildi ve bazı rakamlar açıklandı. Bugüne kadar polisle 9000'e yakın baskın yaptık. Bu, Digiturk’ü evde kullanım için satın alıp, kahvede, otelde veya restoranda kullananları engellemek amacıyla gerçekleştirdiğimiz baskınların sayısı. Bunlardan elde edilen gelirse, 41.5 milyon dolar. Bu parayı, hem ceza hem de abonelik ücreti olarak alıyoruz. Yani yaptığımız işin parasal yönü de çok yüksek.
Peki konuyu internet platformuna getirirsek...
İnternet ile ilgili çok ciddi sıkıntılarımız var. Örneğin bugün Google'da 'Bedava Lig TV' yazınca, karşımıza 400 binden fazla sonuç geliyor. Kısa bir süre önceyse bu sayı, 8 milyondan fazlaydı. Ben Justin TV'nin Türkiye'den erişimini kapattırdım ve sonuç ortada. Bu konuda şöyle bir sorunla uğraşıyoruz: İnternet erişimlerinin yasaklanması başlığının altında, sekiz maddeden oluşan bir suç listesi var. Çocuk istismarı, uyuşturucu ticareti ve benzeri ağır ceza suçlar... Bunlar spesifik sayıldığı için, bu maddelere uygun olmayan durumlarda sitelere erişimlerin yasaklanması pek kolay olmuyor. İşte biz de bu konuda mevzuat çıkarılması için uğraşıyoruz. Bunun için Büyük Millet Meclisi'ne kanun önerisi vermemiz gerekiyor. Konuyu ...bol Federasyonu nezdinde de gündeme getirdik. “Sizin ürününüz bedava izlenildiği için değeri düşüyor, bu nedenle bir daha ki ihalede bu kadar para ödeyemeyebiliriz” dedik. Bu konu, bütün dijital yayıncılar için geçerli. Hepsi ...bol platformlarının değerinin bedava izlenebildikleri için düştüğünü düşünüyor.
Peki devletin bu konudaki tutumu nedir?
Devlet, bu konuda biraz eli yavaş davrandırıyor. Mesela Turizm Bakanlığı nezdinde, İnternet'teki illegal içeriklerin -mp3 ve film gibi- engellenmesi için bir birim kurulmuş. Bu birimden sonra, medyada korsan film ve müzik indirenlerin yakalanacağına dair haberler çıkmıştı. Biz de gidip o kurumun başındaki kişiyle görüştük. O, bize çıkan haberlerin altının boş olduğunu söyledi. Çünkü bu durumu engelleyebilmek için ellerinde uygun donanım ve yazılım yok. Buna ek olarak uzman personel eksikliği de mevcut. Fransa’da bu konuyla ilgili bir kanun çıkarılmaya çalışılıyor ama ben bu kanunun da uygulanabileceğini sanmıyorum.
Nedir bu kanunun içeriği ve sizce neden uygulanamaz?
Önerilen şey, dosya paylaşımı yapan kişilerin üç kere uyarılması, sonrasında internet bağlantılarının kesilmesi. Ama burada site sahiplerini bulmak da çok zor. Kişisel bilgilerinde adres bölümüne “sana ne caddesi, bana ne sokak”, isimleri yerine de “Sarı Çizmeli Mehmet Ağa” yazan var. Diyelim kaçak kullanıcıyı tespit ettiniz ve İnternet’ini kestiniz. Bir şey fark etmiyor; çünkü kullanıcı bu kez de gidip başka birisinin üstüne abonelik alıyor ve yapmak istediği şeyleri İnternet kafelerde yapıyor. Bunlar uygulanabilir değil. Aslında bu işlerle uğraşan bazı teknik adamlar var. Bunlardan bir tanesi Microsoft'ta çalışmış ve daha sonra Çin'e gitmiş. Çin'de uzun yıllar çalışmış. Çin hükümetine, İnternet verilerini filtrelemek için sofistike bir program hazırlamışlar. İnternet ana omurgalarına takılan bu sistem sayesinde, hem verileri kimin ortaya koyduğu açığa çıkıyor hem de bu verilerin geçmesi engelleniyor.
Peki, bu İnternet'in çok fazla kontrol edilmesi anlamına gelmiyor mu?
İnternet, gelişim için çok uygun bir ortam. Aradığınız her türlü bilgiyi bulabiliyorsunuz. Fakat profesyonel anlamda, İnternet’teki yasadışı kullanımlar gelişimi durduruyor. Örnek vermek gerekirse, eskiden çok güzel Türk Sanat Müziği şarkıları bestelenirdi. Şimdiyse artık profesyonel olarak bu işi yapan kimse yok; çünkü üretim için harcanan parayı geri almak mümkün değil.
...bola geri dönersek, İngiltere gibi ülkelerde durum nasıl?
Onlarda bizim gibi düşünüyor. Sky diyor ki “Bizim sattığımız ürünler ortalıkta bedava dolaştığı sürece, yayınlar için bu kadar çok para ödemeyiz”. Başka bir örnek vermek gerekirse, dünya üzerinde 7-8 tane büyük film şirketi ve bunların her sene ürettikleri 60-70 adet büyük bütçeli film var. Digiturk, bu firmalarla özel anlaşmalar yapıyor ve filmlerin gösterim hakkı için yarım milyon dolar para ayırıyor. Ama filmleri göstermek için bu kadar para verirken, başkaları bu filmleri bedava olarak İnternet'ten indiriyorsa, Digiturk neden bu anlaşmaları yapıp, bu kadar çok para ödesin ki? Üç sene önce bir analiz yaptık. Satılan DVD sayısı, 100 bin kadar. Bu olması gereken rakamın yüzde biri… Daha önce Türkiye’de filmlerin DVD yayın haklarını da almayı düşündük. Hatta DVD satışını tamamen durdurmak bile aklımızdan geçti.. Bundan 10-12 yıl önce Feriye Sineması'nda bir sempozyuma katılmıştım. Microsoft'tun Türkiye müdürü orada bir konuşma yaptı. Türkiye'de bu firmanın ürünlerinin yüzde 99.7'sinin kaçak kullanıldığını söyledi ve yatırımcıları Türkiye benzeri ülkelere karşı uyardıklarını açıkladı. Yani birileri bedava MP3 dinleyecek diye ül***e gelen yatırımlar engelleniyor.
Peki İnternet üzerinden yayın yapanların sayısı çok mu fazla?
Biz ‘robot’ denilen yazılımlarla İnternet üzerinden yayın yapanları tespit etmeye çalışıyoruz. 1640 tane tanımlanmış yayıncı var. Bunların 900 tanesini kapattırmayı başardık ama geri kalanlarla uğraşmak mümkün değil. Biz kapatıyoruz, maçtan beş dakika önce yeni bir tanesi açılıyor. Onları uyardıktan sonra üç gün beklememiz gerekiyor. Yani 90 dakikalık maç süresince, o yayını kapatmak mümkün değil. Her hafta sonu yetkililere kapatılması için bir sürü link bildiriyoruz.
Digiturk açısından bakarsak ...bol mu yoksa filmler mi esas problemi oluşturuyor?
Türkiye’de insanlar özellikle lig TV'yi bedava izlemek istiyorlar. Filmler o kadar önemli değil. Esas konu lig TV.
Ekibinizden ve çalışma biçiminizden bahseder misiniz?
Ekibimizde 20 tane kadrolu avukat var. Toplam 1000 tane de Digiturk bayii var. Eğer umuma açık bir yerde lig TV yayını yapılıyorsa, yasal yayının logosu kırmızıdır. Eğer kaçak yayın yapılıyorsa, logo kırmızı değildir. Her bayiimizden 10 kişi maç zamanlarında gezip, bu logoların rengini kontrol ederler. Buldukları kaçak yayınları bize bildirirler. Sonrasında bu adreslerin dökümü alınır ve 20 dakika içinde yasadışı yayının tespiti için oraya bir avukat gönderilir. Şikayetten vazgeçmemiz için bu yayını yapan kişinin yasal abone olması ve cezasını ödemesi gerekli. Bu suçu işleyenlere hem hapis hem de para cezası verildiği için çok sayıda insan abone olmak zorunda kalıyor. Bu kişileri bize doğru ihbar edenlere de 100 TL ödül veriyoruz.
Digiturk'ün teknik altyapı ve şifreleme olarak global pozisyonu nedir?
Her üç ayda bir Avrupa ve Kuzey Afrika ödemeli TV için güvenlik toplantılarına katılıyoruz. Bu toplantılarda kendisini bizim kadar iyi koruyan başka bir firma olmadığını fark ettik. Örneğin İsrail çıkışlı bir firma olan Sky’ın istihbarat müdürleriyle üç saat konuştuk. Onlarla açıklayabileceğimiz bazı bilgileri paylaştık ve yaptıklarımıza inanamadılar. Yasadışı yayın yapanları yakalayıp polise teslim ediyor olmamız onları çok etkiledi.
Bir keresinde de şifreleme metodlarından biri olan ......'nun yaptığı toplantılardan birinde, yaptığımız işler hakkında bir sunum hazırlamamız istendi. Biz de 'Korsanlarla Mücadelede Bir Başarı Öyküsü' adında eğlenceli bir proje hazırladık. Bu sunuma konu olan olaysa şuydu: Yayınlarımızı çözebilen Otochip diye bir alet geliştirilmişti. Biz de yayınımızın içinde havada sürekli dolaşan bir video kanalı yapmaya karar verdik. Bu kartı kullananlar, bizim yaptığımız video kanalını da görebiliyordu. TRT 1'in üzerinden geçtikleri zaman ekranda bir yazı beliriyordu, “Sayın abonemiz yayınınız kesilecektir. Eğer ödeme yaptıysanız, Call Center'ı arayın” diye. Önce Call Center'dan, bu şekilde arayanları 316 numaralı şikayet koduna bildirmesini istedik. Daha sonra bu listeleri alıp, abonelerin kartlarını bu sistem ile çalışmayan modellerle değiştirttik. Değiştirmek istemeyenlerin aboneliklerini iptal ettik. Bu kartların sahibi olan 7000 kişiye, belirli tarihlerde eski kartlarıyla illegal yetkilerle yayın izlediklerini tespit ettiğimizi belirten çok sert bir yazı gönderdik. Bunun bir bilişim suçu olduğunu söyledik ve 200 TL ödeme yapılmasını talep ettik. Ödeme yapmayanlar hakkında bilişim suçundan cezai işlem uygulanacağını söyleyince, herkes gelip bu ödemeyi yaptı ve 1.5 milyon dolar para kazandık. Bu proje, Ödemeli TV Birliği tarafından birinci seçildi.
__________

leyla
07-05-2009, 23:26
..............
bunun için de çift tuner girişi olan cihazları kullanıyorlar. Bu cihazlar bir girişten yayını, diğerinden uydudan gönderilen şifre paketlerini alıyor. Biz de bu veri aktarımının kaynağını tespit edip, o uydunun sorumlularına haber veriyoruz ve bunu durdurmalarını sağlıyoruz. Böylelikle o uyduya bağlanan cihaz kullanılamaz hale geliyor. Bu şekilde birçok cihazın çöpe gitmesini sağladık.

__________

:8[1]: :puah:

kucer06
07-05-2009, 23:55
Boşa kürek çekiyorlar göz korkutuyorlar bence

Creed
08-05-2009, 00:14
bu haberi uzun zamandır digiturk saga sola koyuyor ama icraat yok malesef.zamanında opos kartlarıda digiturk bastırdı demişlerdi ne derece dogru bilinmez tabi

Volkan
08-05-2009, 00:48
isteseler bu yayınları anında keserler ama işin içinde çıkarlar var bakalım bundan ne kadar ceplerını dolduracaklar. mılletten uyelıkle para alamazlarsa serverle alırlar. bu kadar kolay

draculu45
08-05-2009, 00:49
bunlar hep deli sacması gelsinlerde bulsunlar atabinen üsküdarı geciyor

:sunglasses2: :sunglasses2: :sunglasses2: :sunglasses2: :sunglasses2: :sunglasses2: :46: :46:

securityizmir
08-05-2009, 01:33
ne yi engelliyecek ki ? şimdiyekadar bulunan tüm yöntemler kırıldı