PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : 20/04 Türkiye'de Neler oluyor



muzo
20-04-2006, 08:53
TÜRKİYE'NİN YÜZDE 13'Ü BİLGİSAYAR KULLANIYOR"

Türkiye Bilişim Sektörü Derneği (TÜBİDER) Genel Koordinatörü Nuri Ödemiş, Türkiye nüfusunun yüzde 72'sinin henüz bilgisayarı tanımadığını, hatta elini bile dokunduramadığını belirterek, "Türkiye'de bilgisayar kullanımında çok geride kaldı" dedi.
20 Nisan 2006 Perşembe 00:03



METİN AKYÜREK
ORDU - Türkiye Bilişim Sektörü Derneği (TÜBİDER) Genel Koordinatörü Nuri Ödemiş, Türkiye nüfusunun yüzde 72'sinin henüz bilgisayarı tanımadığını, hatta elini bile dokunduramadığını belirterek, "Türkiye'de bilgisayar kullanımında çok geride kaldı" dedi.



İnternet Haftası dolayısıyla Ordu Bilişim Platformu tarafından Ayışığı Düğün Salonu'nda bir konferans düzenlendi. Konferansta konuşmacı olarak bulunan TÜBİDER Genel Koordinatörü Nuri Ödemiş, Türkiye'nin bilişim sektörünün henüz yeni gelişmekte olduğunu, ama istenen seviyeye henüz ulaşamadığını söyledi. Türkiye nüfusunun yüzde 13'ünün bilgisayar sahibi olduğunu belirten Ödemiş, "Türkiye nüfusunun yüzde 87'sinin bilgisayarı bulunmuyor. Hiç bilgisayara dokunmamış, görmemiş, tanımamış insan oranı ise yüzde 72'dir. Dolayısıyla bilgisayar ve bilişim alanında çok gerideyiz. O sebeple bilişim olayı ilköğretimden itibaren başlamalıdır" dedi.



Bilişim sektöründe büyük ticari pay bulunduğunu, gelişmiş ülkelerin bu ticari paylardan muazzam gelirler elde ettiğini ifade eden Ödemiş, Türkiye'de henüz bu konuda bir gelişme sağlanamadığını kaydetti. Ödemiş, "ABD'nin bilişim sektöründen elde ettiği gelir yıllık 300 milyar dolar iken Türkiye'nin ise 3.2 milyar dolardır. ABD yıllık gelirinin yüzde 20'sini bilişim sektöründen sağlarken, Türkiye'de bu oran sadece yüzde 1'dir" diye konuştu.



Microsoft'un patronu Bil Gates'in "Türkiye'de bilgisayarı her eve sokacağız' şeklindeki açıklamalarının doğru anlaşılması gerektiğini de belirten Ödemiş, Gates'in satmayı düşündüğü bilgisayarların bir yıl sonra çöplüğe çıkabileceğine dikkat çekti. Ödemiş, "Satmayı ve her eve sokmayı düşündükleri ucuz bilgisayarlar yazılımları kısıtlı ve gelişimi az olan bilgisayarlardır. O sebeple bir yıl sonra Türkiye adeta bir bilgisayar çöplüğüne dönüşecek" şeklinde konuştu.

muzo
20-04-2006, 08:54
BOĞAZİÇİ KÖPRÜSÜ'NDE HAREKETLİ SAATLER...

Polis ekipleri, Boğaziçi Köprüsü'nün orta kısmında, ayağından yaralı halde oturan bir şahıs buldu.
20 Nisan 2006 Perşembe 00:04



HAKKI ÖZ - UĞURLU ÖZDEMİR
İSTANBUL - Polis ekipleri, Boğaziçi Köprüsü'nün orta kısmında, ayağından yaralı halde oturan bir şahıs buldu.


Olaydan 5 dakika sonra ise, annesinin emekli olması için gereken parayı bulamadığını söyleyen bir şahıs, köprü korkuluklarına tırmanarak intihar etmek istedi.



Bogaziçi Köprüsü'nde hareketli saatler yaşandı. Köprüde yaşanan ilk olayda, Avrupa Yakası'ndan Anadolu Yakası'na geçmekte olan trafik ekibi, saat 20.30 sıralarında, köprünün oeta kısmında oturan bir şahsı fark etti.


Şahsın yanına gelen polisler, Metin Gençler (40) adlı kişinin, ayağından yaralandığını görünce, Gençler'i Köprü Koruma Müdürlüğü'ne götürdü.


Gençler, burada yapılan ilk müdahalesinin ardından Haydarpaşa Numune Hastanesi'ne kaldırıldı. Alkollü olduğu öğrenilen Metin Gençler'in Beşiktaş'ta kız arkadaşı ile otururken, tartıştığı kimliği belirsiz kişilerce ayağından vurulduğu, şahıslardan kaçarken bindiği taksiden Boğaziçi Köprüsü üzerinde indiği belirlendi.



Olaydan 5 dakika sonra da, Beylerbeyi tarafındaki köprü ayakları üzerine gelen Murat Tekgöz adlı şahıs, korkuluklara tırmandı. İntihar etmek isteyen Tekgöz, polis tarafından ikna edilerek korkuluklardan indirildi. Tekgöz'ün, tansiyon hastası olan ve her ay 90 YTL'lik ilaç kullanan annesinin emekli olması için gerekli 5 bin YTL'lik prim borcunu bulamadığı için intihara teşebbüs ettiği kaydedildi.



Polis, her iki olayla ilgili soruşturma başlattı.

muzo
20-04-2006, 08:55
ÜNİVERSİTEDE KANLI DÜELLO

5 öğrenci saldırma, bıçak ve demir sopalarla ağır yaralanarak Akşehir Devlet Hastanesi ve Konya Numune Hastanesi'ne kaldırıldılar.
20 Nisan 2006 Perşembe 00:05



Selçuk Üniversitesi Akşehir Meslek Yüksek Okulu'nda, kız meselesi nedeniyle öğrenciler arasında çıkan kavgada 5 öğrenci saldırma, bıçak ve demir sopalarla ağır yaralanarak Akşehir Devlet Hastanesi ve Konya Numune Hastanesi'ne kaldırıldılar.



Akşehir Meslek Yüksek Okulu öğrencisi 21 yaşındaki Yasin Vural, 22 yaşındaki Serdar Bahçivan ile 21 yaşındaki Hacı Murtazaoğlu, daha önceden aralarında kız meselesi nedeniyle tartışma çıktığı öğrenilen 21 yaşındaki Demir Albayrak ve 21 yaşındaki Yusuf Yılmaz ile okul önünde karşılaşarak tartışmaya başladılar. Tartışmanın kısa sürede kavgaya dönüşmesi üzerine görgü tanıklarının da iddiasına göre, Yasin Vural, Serdar Bahçivan ile Hacı Murtazaoğlu kiraladıkları 42 D 9067 plakalı otomobilin içinden çıkardıkları döner bıçağı, saldırma ve demir sopalarla Demir Albayrak ile Yusuf Yılmaz isimli öğrencilere saldırdılar.



Albayrak ve Yılmaz'da yanlarında taşıdıkları bıçaklarla karşılık verince onlarca öğrencinin korku dolu bakışları arasında Yasin Vural, Demir Albayrak, Serdar Bahçivan ve Yusuf Yılmaz vücutlarının çeşitli yerlerinden yaralandılar. Yaralı 4 öğrenci, Akşehir Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Göğsünden aldığı bıçak darbesiyle ağır yaralanan Hacı Murtazaoğlu'nun durumunun ağır olması nedeniyle yapılan ilk müdahalenin ardından Konya Numune Hastanesi'ne sevk edildi.
Akşehir polisi olaydan sonra yaptığı çalışmada, olayda kullanılan 1 döner bıçağı, saldırma tabir edilen geniş ağızlı 1 bıçak ve demir sopaların yanısıra kiralık otomobilin içinde satır ve bıçak ele geçirildi.
Polis, olayla ilgili olarak soruşturmasını sürdürüyor.

muzo
20-04-2006, 08:55
YAĞMURDERELİ EN TEHLİKELİ KANSERE YAKALANMIŞ

Ünlü yapımcı Osman Yağmurdereli (53) sarılık şüphesiyle önceki gün İstanbul Çağlayan'daki Florence Nightingale Hastanesi'ne kaldırıldı.
20 Nisan 2006 Perşembe 00:06


Ünlü yapımcı Osman Yağmurdereli (53) sarılık şüphesiyle önceki gün İstanbul Çağlayan'daki Florence Nightingale Hastanesi'ne kaldırıldı. Yapılan tetkiklerde Yağmurdereli'nin pankreas kanseri olduğu ortaya çıktı. Müşahade altında tutulan yapımcının eşi Esin Yağmurdereli bir an bile başından ayrılmıyor. Yapımcının doktorları ise şimdiye kadar herhangi bir açıklama yapmadı. Yağmurdereli, Kınalı Kar, Yılan Hikayesi, Melekler Adası, Marziye gibi birçok ismi şöhrete kavuşturan dizilerin yapımcılığını üstlenmişti.

muzo
20-04-2006, 08:56
MÜSLÜMAN OLDUĞU ÖLÜNCE ANLAŞILDI!..

Aydın'ın Kuşadası İlçesi'nde 3 yıl önce villa satın alarak eşiyle birlikte ilçeye yerleşen 56 yaşındaki İngiliz Derick Poolman, Kuşadası Müftülüğü'nün izniyle vasıyeti üzerine Müslüman usullerine göre Müslüman mezarlığına defnedildi.
20 Nisan 2006 Perşembe 00:06



Aydın'ın Kuşadası İlçesi'nde 3 yıl önce villa satın alarak eşiyle birlikte ilçeye yerleşen 56 yaşındaki İngiliz Derick Poolman, Kuşadası Müftülüğü'nün izniyle vasıyeti üzerine Müslüman usullerine göre Müslüman mezarlığına defnedildi.



İngiltere'nin West Suns*** şehrinde elektronik teknikeri olarak çalışan Derick Poolman, emekli olduktan sonra eşi Janeffer ile birlikte sürekli tatile geldiği ve çok beğendiği Kuşadası'na yerleşmeğe karar verdi. 3 yıl önce Karaova Mahallesi'ndeki Efes evlerinden bir villa satın alan Derick Poolman, eşi Janeffer ile burada yaşamağa başladı.


3 yıl içerisinde çevresi ve komşuları tarafından çok sevilen ve Kuşadası'nda birçok Türk arkadaş ve dost edinen Derick Poolman, önceki gece evinde uyurken geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.


Derick'in ölümü, çevresinde ve Türk arkadaşları arasında büyük üzüntüye sebep olurken, eşi Janeffer, oğlu Gery ve kızı Dona Poolman, Kuşadası Müftülüğü'ne başvurup babalarının vasıyeti bulunduğunu belirterek, bunun için Müslüman usullerine göre gömülmesi talebinde bulundu. Müftülük, bu talep üzerine Poolman ailesinden resmî bir talepnâme aldı ve ardından resmî olarak izin verdi.



Müftülüğün izni üzerine Derick Poolman için Hanım Camii'nde tören düzenlendi. Tabutu Müslüman usullerine göre hazırlanan ve musallâ taşına konan Derick Poolman için öğle namazına müteakip cenaze namazı kılındı. Ardından ailesi, İngiltere'den gelen akrabâsı ve Kuşadası'ndaki arkadaşlarının omuzlarında Kahramanlar Caddesi'nde taşınan Poolman'ın cenazesi, bir Türk ve Müslüman mezarlığı olan Adalızade Mezarlığı'na getirildi. Hanım Camii imamı Alı Işık'ın okuduğu Kur'ân-ı Kerîm'in ardından Derick Poolman dualarla toprağa verildi. Eşi, kızı ve oğlunun da Müslüman usullerine göre dua ederek, babalarının ardından gözyaşı döktüğü gözlenirken, Derick Poolman'ın İngiltere'den gelen akrabâsının; defin işleminin tamamlanmasının ardından Katolik usullerine göre de dua etmesi ve ilahi okuması dikkat çekti.



Derick Poolman'ın eşi Janeffer ve oğlu Gery, Derick'in tam bir Türkiye ve Kuşadası âşığı olduğunu belirterek, "Ölmeden; Müslüman usullerine göre ve tam bir Müslüman gibi Müslüman mezarlığına defnedilmesi yönünde talebi vardı. Biz de bu talebi Kuşadası Müftülüğü'ne ilettik. Onlar da olumlu karşıladı. Derick'in son isteğinin yerine getirilmesinden büyük mutluluk duyduk. Bundan sonra da ailece Kuşadası'nda yaşamaya devam edeceğiz. Türkiye'yi ve Türk insanlarını çok seviyoruz " dedi.

muzo
20-04-2006, 08:58
YİNE ALKOL YİNE HIZ: 3 ÖLÜ, 4 YARALI!..

Şile yolunda meydana gelen trafik kazasında 3 kişi öldü, 4 kişi yaralandı.
20 Nisan 2006 Perşembe 07:00



UĞURLU ÖZDEMİR
İSTANBUL (İHA) - Edinilen bilgiye göre kaza Şile yolu Taşdelen katılımında saat 23.30 sırlarında meydana geldi. Taşdelen sapağında aynı istikametten gelmekte olan Mehmet Erol Alpolat yönetimindeki 34 GS 758 plakalı araç İbrahim Bektaş'ın kullandığı 34 VN 0543 plakalı araca arkadan hızla çarptı. Çarpmanın etkisi ile araçlar bir süre sürüklendiler. Kazada İbrahim Bektaş (28) ile birlikte kullandığı araç içerisinde bulunan eşi Fadime Bektaş ve Gündoğdu ailesinin küçük çocukları Yunus Emre Gündoğdu hayatını kaybetti. Ali Serdar Gündoğdu (30), Melek Gündoğdu, Çilem Gündoğdu ve Jeep sürücüsü Mehmet Erol Alpolat ağır yaralandılar. Kazadan hemen sonra olay yerine gelen vatandaşların da yardımı ile araç içerisinde bulunan yaralılardan bazıları kısa zamanda çıkartılarak çevredeki hastanelere gönderildiler. Aşırı hızlı ve alkollü olduğu iddia edilen Jeep sürücüsü ise Haydarpaşa Numune Hastanesi yoğun bakımında tedavi altına alındı. Alpolat'ın durumunun ciddi olduğu öğrenildi.


Kazadan hemen sonra olay yerine gelen bazı vatandaşlar ambulans ekiplerine ve jandarma ekiplerine yardımcı oldular. Kazayı gördüğünü söyleyen bir vatandaş ise jeepin çok hızlı olduğunu söyledi. Yardım sırasında bir vatandaş ise elinden hafif şekilde yaralandı. Jandarma olay ile ilgili olarak soruşturma başlattı. Jandarma görgü şahitlerinin ifadelerine başvurdu olay ile ilgili olarak soruşturma sürüyor.

muzo
20-04-2006, 08:58
ANKARA'DA SOKAK KAVGASI!..

Çıkan olayda 2 kişi gözaltına alınırken, gözaltına alınan üçüncü şahsın ise kargaşadan yararlanarak polis otosunun penceresinden atlayıp kaçtığı öğrenildi.
20 Nisan 2006 Perşembe 07:15



MUSTAFA VERGİVEREN
ANKARA (İHA) - Ankara'da iki grup arasındaki taşlı sopalı kavgaya müdahale eden polis, 2 kişiyi göz altına aldı.


Alınan bilgiye göre, olay gece saat 02.00 sıralarında Çankaya Şemsettin Günaltay Caddesi üzerinde meydana geldi. 06 MVK 16 plakalı aracın havaya ateş açtığı şeklinde ihbar alan polis ekipleri olay yerine vardıklarında kavga eden iki grupla karşılaştı. Polis ekipleri ilk etapta kavga eden şahısları güçlükle de olsa ayırmayı başardı. Ancak şahısların saldırgan tavırlarının devam etmesi üzerine kavga yeniden ateşlendi. Yardımcı kuvvetlerinde olay yerine gelmesiyle birlikte harekete geçen polis ekipleri kavga eden tarafları ayırdı. Polisin müdahalesi sırasında iki kişi güçlükle yakalanırken 4 kişi de çıkan kargaşadan yararlanarak kaçmayı başardı. Polis kaçan şahısların peşine düşerek yakalamaya çalıştı. Uzun süren aramaların ardından bir inşaatın çukuruna gizlenen şahısları fark eden polis ekipleri havaya ateş ederek şahısları durdurmaya çalıştı. Ancak polisin havaya ateş etmesine aldırmayan şahıslar kaçmayı sürdürdü ve izlerini kaybettirmeyi başardı. Öte yandan ekipler, şahısların olay yerinde bıraktıkları 06 MVK 16 plakalı Tempra marka otomobil içerisinde ve çevresinde kavgada kullanılan silahı aradı. Çıkan olayda 2 kişi gözaltına alınırken, gözaltına alınan üçüncü şahsın ise kargaşadan yararlanarak polis otosunun penceresinden atlayıp kaçtığı öğrenildi. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

muzo
20-04-2006, 10:56
SOSYAL GÜVENLİK REFORMU ÇALIŞANLARA NELER GETİRİYOR?

Çeşitli kesimlerden hak kaybı endişeleri var. İşte ayrıntılar...
20 Nisan 2006 Perşembe 08:57


Sosyal Güvenlik Reformu çerçevesinde sigortalılara eşit kriterlerle emeklilik koşulları sağlaması olumlu karşılanırken, pek çok çalışan, kazanılmış haklarını kaybetme ve daha kötü şartlarda emekli olma kaygısı taşıyor.
Yasa tasarısının TBMM Genel Kurulu'nda görüşüldüğü şu günlerde işçi ve memur sendikalarının protestolarını artırması da düzenlemede hükümetle sivil toplum örgütlerinin uzlaşamadığı pek çok nokta olduğunu gösteriyor.
Temel soru, 1 Ocak 2007'de yürürlüğe girecek yasanın çalışanlar için getirdiği hak ve yükümlülüklerin neler olduğu. Bu konuda ciddi görüş ayrılıkları bulunuyor.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı'nın çalışma hayatı ve emeklilik sistemine getirdiği etkileri, olumlu ve olumsuz yönleriyle değerlendiren uzmanların Milliyet'e verdiği bilgilere göre ortaya çıkan tablo şöyle:




Part-time çalışan için prim günü artıyor
Olumlu: Düzenlemeyle yarım zamanlı/part-time ya da mevsimlik çalışanların erken emeklilikten yararlanmak için 25 yıl çalışmış olması koşulu kaldırılıyor.
Buna göre, bu kapsamda çalışanlar çalışma süresine bakılmaksızın gerekli prim ödeme gün sayısını ve yaş koşulunu sağladığında emekli olabilecekler.
Olumsuz: Yeni düzenlemeyle sürekli işi olmayanların emekli olabilmesi için gereken prim ödeme gün sayısı 4 bin 500'den 5 bin 400'e yükseltiliyor. Bu koşulu sağlayan işçiler, ancak genel yaş haddine 3 yıl ekleyerek kadınsa 61, erkekse 63 yaşını doldurmaları koşuluyla emekli olabilecekler.



Aylık hesabında 'alt sınır' kalkıyor
Olumlu: Tasarı emeklilik koşullarını yerine getirdikten sonraki aylık bağlama oranlarını yükseltiyor. Çalışma yılına bakılmaksızın aylık bağlama oranlarını 2016'ya kadar yüzde 2.5, 2016'dan sonra yüzde 2 olarak uyguluyor.
Mevcut sistemde Bağ-Kur ve SSK'lıların prime esas kazançları hesaplanırken, 1999'dan önceki çalışılan sürelerin 'son 5 yıllık' ortalama aylık geliri; 1999 sonrasındaki yılların ise ortalama aylık geliri esas alınıyor. Emekli Sandığı'nda ise, son alınan maaş dikkate alınıyor. Bu da memurların emekliliğe kısa bir süre kala yüksek maaşlı kadrolara atanarak yüksek aylıkla emekli olmasına olanak tanıyor. Düzenleme ile son maaşın dikkate alınması ile eşit kriter getiriliyor. Ancak eşitliğin düşük aylık hesaplama yönünde sağlanması eleştiriliyor.
Olumsuz: Mevcut düzenlemede alt sınır var. Emekli aylığı, çalışırken alınan aylığın yüzde 35 altında kalamıyor. Bu yeni düzenlemede yok. Çalışanların kanun yürülüğe girdikten sonraki dönem için hesaplanacak aylıkları alt sınırın altında olsa bile yukarıya çekilmeyecek. Emekli aylıklarına yapılacak zamlarda büyüme oranı etkili olmazken, TÜFE baz alınacak. İşçi ve esnaf için sigorta primine esas kazançta üst sınır getirilirken, memurlar için bu sınır uygulanmayacak.



Ölüm aylığında SSK düzeni esas alınıyor
Olumlu: Emekli Sandığı'na tabi olanların ölümü halinde hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanabilmesi için, mevcut mevzuata göre 10 yıllık hizmet şartı var. Bağ-Kur'da bu süre 5 tam yıl. SSK'da en az 5 yıldan beri sigorta ve her yıl için ortalama 180 gün (toplam bin 800 gün) prim ödeme şartı var. Yeni düzenlemede SSK koşulları esas alınıyor.
Olumsuz: Yürürlükteki kanuna göre iş kazası veya meslek hastalığı sonucunda sürekli tam iş göremez duruma düşen SSK'lılara yüzde 70 oranında sürekli iş göremezlik geliri bağlanıyor. Sigortalı başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumda ise, bağlanan gelir yüzde 50 oranında artırılıyor. Düzenlemeye göre başka birinin sürekli bakımına muhtaç şekilde tam iş göremez konumuna düşenlere bağlanacak aylık oranının yüzde 100 olarak uygulanması öngörülüyor.
Örneğin esas kazancı 600 YTL olan, başka birinin sürekli bakımına muhtaç şekilde tam iş göremez durumuna giren sigortalıya mevcut düzenlemeye göre 630 YTL, yeni düzenlemeye göre gelir bağlama oranı yüzde 100 olarak uygulanacağından 600 YTL veriliyor.



Eşitleme, aylıkta kayıp yaratıyor
Olumlu: Emekli aylıkları halen Emekli Sandığı'nda yüzde 3, SSK ve Bağ-Kur'da yüzde 2.6 olan 'yıllık emekli aylığı bağlama oranı' ile belirleniyor. Aylık bağlama oranlarının farklı oluşu aynı sürede ve aynı maaşla çalışan farklı sosyal güvenlik kurumuna tabi sigortalıların emekli aylıklarının eşit kriterle hesaplanmamasına yol açıyor. Düzenlemeyle bu oranlar 2016'ya kadar yüzde 2.5, 2016'dan sonra yüzde 2 olmak üzere tüm çalışanlar için eşitleniyor.
Olumsuz: Aylık bağlama oranlarının eşitlenirken düşürülmesi emekli aylıklarının da azalması anlamına geliyor. Aylıklardaki düşüşten mevcut sigortalılar da yeni ve eski sistemde geçirdikleri süreye bağlı olarak çeşitli düzeylerde etkileniyor.



Evlenme ve cenaze yardımı
Olumlu: Yürürlükteki yasaya göre, sigortalı ebeveynleri üzerinden bağlanan ölüm aylığını almaktayken evlenen kız çocuklarının aylıkları kesiliyor ve aylığının 2 yıllık tutarı evlenme ödeneği olarak peşin veriliyor. Düzenlemeyle dul eş ve erkek çocuklarının da bu ödeneği almasına olanak tanınıyor.
Olumsuz: Yardımın kapsamı genişletilmesine karşın miktarı azaltılıyor. Hali hazırda 2 yıllık aylıklar toplamına eşit olan ödenek, yeni düzenlemeyle 'aylığın bir yıllık tutarına' indiriliyor. Mevcut mevzuata göre, ölen sigortalıların cenaze masrafından yararlanması için belli bir süre prim ödenmesi şartı aranmazken, tasarıyla ölen sigortalıların hak sahiplerine cenaze masrafı ödenmesi için en az 360 gün prim ödeme koşulu getiriliyor.



Malulen emeklilik
Olumlu: Mevcut düzenlemede çalışma gücünün üçte ikisini veya iş kazası, meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün yüzde 66'sını kaybedenler malullük sigortasından yararlanabiliyor. Tasarıyla bu oran yüzde 60'a indiriliyor.
Ayrıca malulen emekli olacak ancak prim ödeme gün sayısı 9 bin günden az olan kişilere 9 bin gün üzerinden aylık bağlama oranı hesaplanarak ödeme yapılacak. Başka birinin sürekli bakımana muhtaç durumda malul olan sigortalı için bin 800 gün prim ödenmesi yeterli olacak.

Olumsuz: Malulen emekli olmak zorlaşacak. Mevcut düzenlemeye göre, malul aylığı bağlanabilmesi için Emekli Sandığı'nda tam 10 yıl, Bağ-Kur'da tam 5 yıl, SSK'da en az 5 yıl sigortalı olmak ve her yıl için en az 180 gün prim ödemiş bulunmak veya toplam en az bin 800 gün prim ödemiş olmak şartı aranıyor.
Kanun yürürlüğe girdikten sonra malul aylığı almaya hak kazanmak SSK ve Bağ-Kur için gerekli olan çalışma süresi artacak. Aylık almak için çalışanın en az 10 yıl sigortalı olması ve bin 800 gün prim ödemesi koşulu getirilecek.



Muhalefet: Eşitlik sağlanmıyor

Muhalefet kanadı ve sivil toplum örgütü temsilcileri, tasarıyla sigortalıların eşit hak ve yükümlülüklere sahip olması hedefine ulaşılmadığını savunuyorlar. Konuya ilişkin görüşler şöyle:
CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu: Yasa tüm sigortalıları sisteme dahil etmiyor, sisteme dahil ettiği sigortalılara eşit koşullar sunmuyor. Örneğin devlet tiyatrosu sanatçılarına ve PTT'de çalışan dağıtıcılara 5 yıl erken emekli olma hakkı tanınırken, özel tiyatrolarda aynı işi yapan sanatçılar ile dağıtıcılara bu olanak tanınmıyor. Bu ayrılacak sosyal devlet anlayışı ile bağdaşmaz.

Sendikalar tepkili
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, DİSK Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Seren ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi İkinci Başkanı Metin Bakkalcı da bir basın toplantısı düzenleyerek yasaya tepkilerini ortaya koydular.


(MİLLİYET)

muzo
20-04-2006, 10:57
OKAN KOÇ'UN AĞABEYİ, SİLAHLI KAVGADA ÖLDÜRÜLDÜ

Okan Koç'un Beşiktaş'a transferinde 'Cimbom'a söz verdik' açıkla-ması ile tanınan abisi, silahlı çatışmada öldürüldü.
20 Nisan 2006 Perşembe 09:02


Gaziosmanpaşa'da çıkan silahlı kavgada, Ankaragücü futbolcusu Okan Koç'un ağabeyi Orhan Koç (37) öldü, 2 de kişi yaralandı.
Alınan bilgiye göre, Barbaros Hayrettin Paşa Mahallesi 1058. Sokak üzerinde, Orhan Koç ile kimlikleri henüz belirlenemeyen kişiler arasında silahlı kavga çıktı.
Orhan Koç, vücuduna isabet eden kurşunlarla olay yerinde öldü. Ayağından vurulan Murat Esim ile kimliği henüz öğrenilemeyen bir kişi, yaralanarak hastaneye kaldırıldı.
Orhan Koç'un, bir otoparkın işletmesini almaya çalıştığı ve olayın bundan kaynaklanmış olabileceği iddia edildi.
Olay yerinde bir silah bulunduğu ve soruşturmanın sürdürüldüğü bildirildi.
Olayla ilgili bilgi verilen Okan Koç da Ankara'dan İstanbul'a hareket etti. Çatışmanın meydana geldiği yerde bir silah bulunduğu kaydedildi.

muzo
20-04-2006, 10:58
ÖĞRENCİ KIZ DOĞUM YAPANA KADAR HAMİLE OLDUĞUNU GİZLEDİ

Rahatsızlanınca hastaneye kaldırılan 14 yaşındaki kız doğum yaptı. Küçük kıza iki evli adamın tecavüz ettiği anlaşıldı.
20 Nisan 2006 Perşembe 09:04


İSTANBUL Kadıköy'de rahatsızlanınca hastaneye kaldırılan 14 yaşındaki ilköğretim öğrencisi kızın hamile olduğu anlaşıldı. Evli iki kişinin tecavüze uğradığı öne sürülen genç kız hastanede bir bebek dünyaya getirdi.
Uzun süredir karnı şişen Kadıköy Yasa İlköğretim Okulu 8- C sınıfı öğrencisi A.A. önceki gün rahatsızlanınca yakınları tarafından Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastanede yapılan kontrollerde genç kızın hamile olduğu anlaşıldı. Durumu ailesinden gizlemeyi başardığı belinlenen A.A. hemen doğumhaneye alındı. A.A burada bir kız çocuğu dünyaya getirdi.

İKİ KİŞİNİN TECAVÜZÜNE UĞRADIĞINI ÖNE SÜRDÜ

Ailenin şikayeti üzerine hastaneye gelen polis, genç kızın ifadesine başvurdu. A.A.’nın ilk ifadesinde, “Okuldan eve dönerken komşumuz Yeter C. beni evlerine davet etti. Ben de eve gittim. Yeter daha sonra beni zorla yatak odasına soktu. Evde bulunan kocası Nurettin C., pantolonumu çıkartarak bana tecavüaz etti. Korkumdan aileme söyleyemedim. Daha sonra ise Levent D. ile tanıştım. Bana bekar olduğunu söylemişti. Evli olduğunu bilmiyordum. Bana otomobilinin içerisinde 3- 4 kez tecavüz etti. Çocuğun kimden olduğunu bilmiyorum' dedi.

ŞÜPHELİNİN YAKINLARI GAZETECİLERE SALDIRDI

Olayın ortaya çıkmasından sonra polis ekipleri Nurettin ve Yeter C.’in Yenisahra’daki evlerine baskın yaptı. Fakat çiftin yaklaşık 5 ay önce taşındıkları anlaşıldı. Polis ekipleri daha sonra Levent D.’yi gözaltına aldı.
Levent D. ifadesinde, A.A. ile kendi isteğiyle birlikte olduğunu, tecavüz etmediğini söyledi. İfadesi alınan Levent D., Kadıköy Adliyesi'ne sevkedildi. Bu sırada şüphelinin yakınları Kadıköy Adliyesi önünde bekleyen gazetecilere saldırarak çekim yapmalarını önlemeye çalıştı. Genç kızın 9 ay boyunca hamileliğini nasıl sakladığı ve bebeğin kimden olduğu belirlenmeye çalışılıyor.

muzo
20-04-2006, 10:59
BOLU'DA DEPREM...

Bolu'da bugün saat 07.32'de deprem meydana geldi.
20 Nisan 2006 Perşembe 10:49



Boğaziçi Ünhiversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nün merkez üssünü Bolu kent merkezi olarak saptadığı deprem, can kaybı ve hasara neden olmadı.

muzo
20-04-2006, 11:00
MOTORİNE ZAM GELDİ

Motorinin rafineri çıkışında bugünden geçerli yapılan ayarlamanın ardından, pompa satış fiyatları litrede 4-5 YKr zamlandı.
20 Nisan 2006 Perşembe 10:51


ANKARA - Rafineri çıkış fiyatlarına yapılan zammın ardından akaryakıt bayileri, pompa fiyatlarında motorinin fiyatında yüzde 1,9, kamuoyunda eurodizel olarak da bilinen düşük kükürtlü motoronin fiyatında da yüzde 2,2 artırıma gitti.
Ayarlama sonrası Ankara'da motorinin litre fiyatı 2,16 YTL, düşük kükürtlü motorinin fiyatı da PO dışında BP, OPET, Shell'de 2,31 YTL, PO'da 2,30 YTL oldu.
İstanbul'da motorinin litre fiyatı 2,14 YTL, düşük kükürtlü motorinin fiyatı da PO dışında BP, OPET, Shell'de 2,30 YTL, PO'da 2,29 YTL olarak belirlendi.
İzmir'de ise motorinin litre fiyatı 2,13 YTL, düşük kükürtlü motorinin fiyatı da PO dışında BP, OPET, Shell'de 2,29 YTL, PO'da 2,28 YTL oldu.

muzo
20-04-2006, 15:53
BAKAN AKDAĞ, UÇAKTA HAYAT KURTARDI...

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, oğlu Ramazan Akdağ'ın dün evde düşerek yaralanması ve yoğun bakıma alınması üzerine, gezisini yarıda keserek bugün Türkiye'ye döndü. Bakan Akdağ, Türkiye'ye dönüşünde uçakta şok geçiren Cezayirli bir kişiye acil müdahale yaparak hayatını kurtardı.
20 Nisan 2006 Perşembe 12:09


YUSUF ZİYA ERARSLAN
ANKARA (İHA) - Bakan Akdağ, oğlu Ramazan Akdağ'ın tedavi gördüğü Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne geldi. Girişte gazetecilerin sorularını cevaplandıran Akdağ, komşu ülke sağlık bakanlarının katıldığı 'Bulaşıcı Hastalıklar Kongresi' için Afganistan'a gittiğini belirterek, oğlunun yaralandığını öğrendikten sonra açılışını yapacağı kongreyi terk etmek zorunda kaldığını bildirdi. "Şu anda Sağlık Bakanı ile değil bir babayla konuşuyorsunuz" diyen Bakan Akdağ, kongredeki görevini müsteşar yardımcısına devredip, tarifeli uçakla Türkiye'ye döndüğünü kaydetti.
Oğlu Ramazan Akdağ'ı bizzat görüp durumu değerlendirmek istediğini anlatan Akdağ, "Arkadaşlarımın bana verdiği bilgiye göre, muhtemelen banyo yaptıktan sonra bizim tıpta 'hostural hipotansiyon' dediğimiz aniden ayağa kalkma sonucu gelişen bir tansiyon düşmesi olmuş ve başını çarpmış. Ama bugün durumunun çok iyi olduğunu söylediler. Konuşmaya ve etrafla ilişki kurmaya başlamış. İnşallah ben de şimdi ziyaret edeceğim" şeklinde konuştu.
Bakan Akdağ, Türkiye'ye dönerken, uçakta yaşadığı ilginç bir olayı da anlattı. Türkiye'ye Afganistan'dan direkt uçuş olmadığı için Dubai'ye hareket ettiklerini söyleyen Akdağ, "Dubai'de uçakta bir anons oldu. Biz uyuyorduk. Yanımda Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi ve Afganistan Koordinatörü Prof. Dr. Nihat Tosun vardı. Yapılan anonsta, 'Uçakta doktor var mı?' dediler. Tabii hemen uyandık ve koştuk. İki ön koltukta orta yaşlarda Cezayirli bey ağır şok durumundaydı. Solunumu hemen hemen durmuştu, kalp atışını alamadık. Arkadaşımla beraber müdahale ettik. Uçak, Tebriz'e ani iniş yapmak zorunda kaldı. Yaklaşık yarım saatlik müdahale sonunda Cezayirli kişinin hayatı kurtuldu. Bunu size neden anlatıyorum. Hayat çok enteresan, örneklerle, ilginçliklerle dolu. Benim çocuğum böyle bir kaza geçirmemiş olsaydı ve ben uçağa binmemiş olsaydım belki de o kişi hayatını kaybedecekti. Bütün vatandaşlarıma, hastalara acil şifalar diliyorum" diye konuştu.
Bakan Akdağ, açıklamaları sonunda yoğun bakımda müşahede altında tutulan oğlu Ramazan Akdağ'ı görmek için hastaneden içeri girdi. Bakan Akdağ'a TBMM Sağlık Komisyonu Başkanı Cevdet Erdöl, AK Parti Bitlis Milletvekili Vahit Kiler, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Necdet Ünüvar ve bakanlık bürokratları eşlik etti. Bu arada, Ramazan Akdağ'ı ziyaret etmek üzere Ankara Fen Lisesi'nden bir grup okul arkadaşı da hastaneye geldi.

muzo
20-04-2006, 15:54
TIR'DA ŞOFÖRÜN AKIL ALMAZ ÖLÜMÜ

Adıyaman’ın Besni ilçesinde bir TIR sürücüsü, dorsedeki çelik boruların şoför kabinine girmesi sonucu hayatını kaybetti.
20 Nisan 2006 Perşembe 13:25


Edinilen bilgiye göre, Mehmet Polat (52), doğal gaz boru hattı döşenmesinde kullanılan çelik boruların yüklendiği, 33 E 3950 plakalı TIR’la Besni-Adıyaman kara yolunun 20. kilometresinde seyir halindeyken aniden fren yaptı. Fren sonucu boruların bağlı bulunduğu halatlar koptu ve borular şoför kabinine girdi. Polat, (52) olay yerinde hayatını kaybetti.

muzo
20-04-2006, 15:56
FUHUŞTAN HAFTADA 1000 DOLAR KAZANAN KADIN KOMİSER

ANTALYA Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin kentte fuhuş sektörünü çökertmek için gerçekleştirdiği ‘Pembe Hat’ operasyonunda gözaltına alınan 41 kişi arasında biri kadın 2 komiser, polisler ve mahkeme yazıişleri müdürü de bulunuyor.
20 Nisan 2006 Perşembe 15:15



ANTALYA Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin kentte fuhuş sektörünü çökertmek için gerçekleştirdiği ‘Pembe Hat’ operasyonunda gözaltına alınan 41 kişi arasında biri kadın 2 komiser, polisler ve mahkeme yazıişleri müdürü de bulunuyor.
Kadın komiser S.Y.'nin, fuhuşa göz yumma karşılığı haftada 1000 dolar para aldığı ileri sürülürken, gözaltına alınanlar arasında ‘fuhuş baronu’ lakaplı M.K., ‘hanımağa’ lakaplı eşi L.K. ve kardeşi G.K.'nın da yer aldığı belirtildi. ‘Pembe Hat’ operasyonunda gözaltınasalınan 41 kişiden başka, otel ve eğlence merkezlerine yapılan baskınlarda fuhuş yaptıkları iddiasıyla 26 kadın da yakalanmıştı.
Operasyonda, fuhuşa aracılık etmekten sabıkası bulunan kişilerin telefonları dinlenmeye alındı.
Antalya'nın kadın Emniyet Müdürü Naciye Ekmekçibaşı'nın dışında sadece Asayişten Sormulu Emniyet Müdür Yardımcısı Müjdat Özcan, Asayiş Şube Müdürü Ömer Sezer ve Ahlak Büro Amiri İsmail Taşkıran'ın bildiği hazırlıklar sırasında baskın yapılacak noktalar tek tek saptandı.
Ahlak Büroz Amiri İsmail Taşkıran, baskın yapılacak yerlerin adresini, 250 polisin katıldığı operasyondan hemen önce ekiplere iletti. Önceki gece 5'i otel olmak üzere 15 ayrı noktaya eşzamanlı operasyon yapan polis, 25'i yabancı uyruklu 26 hayat kadınını yakaladı.
Operasyonda ‘fuhuş baronu’ lakabıyla bilinen 60 yaşındaki M.K., ‘hanımağa’ lakaplı eşi 50 yaşındaki L.K. ve kardeşi G.K.'nın da yakalandığı belirtildi. Baskın yapılan otellerinin tamamının M.K.'ya ait olduğu dikkati çekerken, eşi ve kardeşinin üzerinden 20 bin Euro, 20 bin YTL, 3 tabanca ile bu tabancalara ait 30 mermi ele geçirildi, fuhuştan elde edilen gelirle alındığı gerekçesiyle Mercedes ve BMW marka 8 lüks otomobile de el konuldu.
Gözaltanı alanan komu görevlilerinden kadın komiser S.Y., fuhuşa göz yummak karşılığı şebekeden haftada 1000 dolar rüşvet almakla suçlanırken, diğer kamu görevlilerinin de fuhuş şebekesine yardımcı oldukları ve menfaat sağladıkları ileri sürüldü.
Fuhuş yapan kadınlara aracılık etmek, göz yummak ve menfaat sağlamak suçlamasıyla sorgulanan 41 kişi bugün adliyeye sevk edilecek. Yakalanan yabancı uyruklu kadınlar ise sınırdışı edilmek üzere Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şubesi'ne teslim edildi.



(milliyet)

muzo
20-04-2006, 15:57
MEMURA EVDE MESAİ İÇİN YASA TEKLİFİ

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Aziz Akgül, kamuda çalışan personele 'esnek çalışma ve evde istihdam edilme' imkanı getiren kanun teklifini TBMM Başkanlığı'na sundu.
20 Nisan 2006 Perşembe 14:38


ALİ ULURASBA
ANKARA - AK Parti Diyarbakır Milletvekili Aziz Akgül, kamuda çalışan personele 'esnek çalışma ve evde istihdam edilme' imkanı getiren kanun teklifini TBMM Başkanlığı'na sundu.
Yasa teklifiyle Devlet Memurları Kanunu'nda değişiklik yapılması öngörülürken, kamuda çalışan memur, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçilerden, görevin özelliği ve işin niteliğine bağlı olarak kurumlarınca uygun görülenler, 'kısmi süreli, iş paylaşımlı ve esnek çalışma süreleriyle evde çalışma' şeklinde istihdam edilmesine imkan sağlıyor. Devlet Memurları Kanunu'nun, 'ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağı' hükmünü içeren maddesinde de değişiklik içeren teklifle, kamu görevlilerinin yapmakta oldukları iş ile menfaat ilişkileri olmaksızın ve etik davranış ilkelerine aykırı olmamak kaydıyla ticaret yapabilmelerine olanak sağlanıyor. Teklifin gerekçesinde ise yoksulluk ve işsizlik sorununun ortadan kaldırılması, 'herkese kısmi süreli iş' imkanı sağlanması için ortam oluşturulması gerektiği ifade edildi. Akgül, bu yöndeki düşüncelerini daha önce bir kitapta toplamıştı.

muzo
20-04-2006, 15:58
Lisede bıçaklı kavga hastanede bitti, emniyet müdürü kan verdi 20.04.2006

--------------------------------------------------------------------------------

Van’da bir lisede çıkan bıçaklı kavgada 1 öğrenci bıçakla yaralandı.


Lise öğrencisi C.K. ile sınıf arkadaşı Ö.K. arasında henüz bilinmeyen bir nedenden tartışma çıktı. Tartışmanın okul kantininde devam etmesi üzerine C.K, üzerindeki bıçakla Ö.K’yı yaraladı.


Okul Müdürü Mahmut Çıplak, yaralanan öğrenciyi Van Devlet Hastanesine götürdü.


Polisler, karnından bıçaklanan ve ameliyata alınan Ö.K. için telsizden acilen kana ihtiyaç olduğu anonsu yaptılar.


Bu anons üzerine hastaneye gelen Van Emniyet Müdürü Tacettin Kurt, Ö.K. için iki ünite B rh (+) kan verdi.


Kurt, "Telsiz anonsundan geçtiği için ben de gelip kan verdim.


Umarım öğrencimiz iyileşir. Bıçaklama olayıyla ilgili soruşturmayı ekiplerimiz sürdürüyor" dedi.


Emniyet Müdürü Kurt, daha sonra okul müdürü Çıplak’tan bıçaklamaya ilişkin bilgi aldı.


Polisler zanlı C.K’nın suç aletiyle birlikte yakalandığını bildirdiler.

muzo
20-04-2006, 17:34
KUŞADASI BOMBACISINDAN TÜYLER ÜRPERTEN İTİRAFLAR

Aydın'ın Kuşadası İlçesi'nde geçen yıl bir minibüse bomba koyarak 2'si turist 5 kişinin ölümü ve 8'i turist 13 kişinin yaralanmasına yol açan ve 8 Nisan 2006 tarihinde çıkarıldığı mahkemece tutuklanan militanın, mahkemeye tüyler ürperten itiraflarda bulunduğu ortaya çıktı.
20 Nisan 2006 Perşembe 16:05


ZAFER HACISALİHOĞLU
AYDIN - Aydın'ın Kuşadası İlçesi'nde geçen yıl bir minibüse bomba koyarak 2'si turist 5 kişinin ölümü ve 8'i turist 13 kişinin yaralanmasına yol açan ve 8 Nisan 2006 tarihinde çıkarıldığı mahkemece tutuklanan militanın, mahkemeye tüyler ürperten itiraflarda bulunduğu ortaya çıktı.
Kuşadası'nda 16 Temmuz 2005 tarihinde meydana gelen bombalama olayının faili olarak Elazığ'da yakalandıktan sonra Kuşadası'na getirilen ve mahkemeye çıkarılıp, tutuklanan terör örgütü üyesi 'Enver' kod adlı Mehmet Sıraç Keskin, mahkemedeki ifadesinde gerçekleştirdiği eylemi ayrıntılarıyla anlattı. Halen Aydın E Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Keskin ifadesinde, 1996 yılında Türkiye'den Almanya'ya giderek ağabeyinin yanına yerleştiğini ve iltica talebinde bulunduğunu, burada tanıştığı kişiler aracılığıyla örgüte katıldığını söyledi. Almanya ve Hollanda'da terör örgütüne ait kamplar bulunduğunu, 2000 yılına kadar bu kamplarda eğitim gördüğünü ileri süren Keskin, "2000 yılında Irak'ın kuzeyindeki örgüt kamplarına gönderilerek, 'özel kuvvetler' adı altındaki yapılanmaya katıldım. Burada askeri, siyasi eğitim alarak, bomba yapımı, düzenek hazırlama gibi konularda yetiştirildim. Çeşitli gençlik faaliyetleri ile 'küçük yaştaki çocukların, örgütün düşünceleri doğrultusunda eğitilmeleri' yönündeki çalışmalarda yer aldım. Örgütün görevlendirmesiyle 2005 yılında Türkiye'ye geçiş yaptım" dedi.
Kuşadası eylemi sırasında Zeytinburnu'ndaki bomba hazırlama sırasında meydana gelen patlamada ölen "Çayan" kod adlı Ziyaettin Yalvaç'la birlikte hareket ettiklerini anlatan Mehmet Sıraç Keskin, ifadesinde şunları söyledi:

"IRAK'TA EYLEMDEN DOLAYI BENİ TEBRİK ETTİLER"
"İstanbul'a Ziyaettin ile birlikte geldik. Ziyaettin daha sonra Manisa'ya ardından da Kuşadası'na gitti. Kendisiyle internet üzerinden konuşuyorduk. Haziran sonunda haber verdi ve beni Kuşadası'na çağırdı. Önce bir pansiyonda kaldık. Sonra bir otelde geçtik, lokantada iş buldum ve 15 gün kadar çalıştım. Ziyaettin ile bombalama konusunu düşündük, önce çalıştığım Şah Lokantası'nı düşündük. Ancak kamera sistemi ve güvenlik nedeniyle riskli bulduk. Minibüse bomba yerleştirme daha risksiz geldi ve buna karar verdik. Ziyaettin bana 'hedefini kesinleştir, sonra bilgi ver, ona göre malzeme göndereyim' dedi ve İstanbul'a gitti. Hedefimi kesinleştirdim. Eylemden 3-4 gün önce Ziyaettin'e internet üzerinden haber verdim. Eylemden bir gün önce, 'Sinan' kod adlı Erhan Türk bombayı getirdi. Otogarda bombayı teslim aldım. Otelde bombayı hazırladım. Düzenek hazırdı, sadece bir kabloyu taktım. Bu konuda zaten eğitim almıştım. Belirlediğim bir plaka yoktu. Ama Ziyaettin bana, 'Yukarıdan emir geldi. Eylemde bol sayıda turist öldürülsün' dedi. O yüzden, ben de turistlerin plaja giderken yoğunlukla bindiği minibüsü seçtim. Andan Menderes Bulvarı üzerinde minibüse bindim. Minibüsün içinde çok sayıda turist olduğunu görünce eylemi yapmaya karar verdim. Kamufle için bombayı küçük renkli spor bir sırt çantasına koydum. Minibüsün en arkasındaki koltuktan bir öndekine oturdum. 3.5 kg ağırlığındaki bombayı da koltuğun altına koydum. Daha önceden yaptığım keşif doğrultusunda, telefon kulübelerinin bulunduğu Lozan Kavşağı'nda minibüsten indim. Minibüs 35-40 metre uzaklaştıktan sonra telefon kartını takarak, bana verilen, daha önce hiç kullanılmamış telefon numarasını aradım. Uzaktan kumandalı bomba patladı. Minibüsün bir bölümünün havaya uçtuğunu, parçaların dağıldığını, telefon kulübesinin içindeyken gördüm. Telefon kartını denize atarak, otele gittim. Önce işi başardığım için sevindim, ancak daha sonra korku hissettim. Eylemden hemen sonra Ziyaettin'e bilgi verdim. Yukarıya bilgi veren Ziyaettin'di. Olayın ardından kahvehanede, Ziyaettin'in kendisini tanıştırdığı kişiyle bir araya geldim ve bombalama olayını birlikte televizyonlardan seyrettim. Maşallah Togay bana bunun ne patlaması olduğunu sordu, haberim olmadığını söyledim. Gülümsedi, hissettiğime göre olayı benim yaptığımı biliyordu. Kahvehaneye bir adam geldi, 'iş var' dedi. Maşallah Togay ile birlikte bir otele çalışmaya gittik. Ertesi gün de Kuşadası'ndan Denizli'ye, daha sonra Elazığ'a gittim. Elazığ'dan İstanbul'a, 'Veli Yüzer' adına düzenlenen sahte pasaportla da Irak'a geçtim. Irak'ta, eylemden dolayı beni tebrik ettiler".

muzo
20-04-2006, 17:35
Diyarbakır'a 74 doktor atandı 20.04.2006

--------------------------------------------------------------------------------

Diyarbakır Sağlık İl Müdürü Dr. Namık Kemal Kubat, Sağlık Bakanlığı'nın mecburi hizmet uygulaması kapsamında kente 36 uzmanla 38 pratisyen doktorun atandığını açıkladı.

Mecburi hizmet uygulaması kapsamında merkez ve merkez ilçelere 38'i pratisyen doktor olmak üzere 74 doktor atandığını ifade eden Sağlık Müdürü Kemal Kubat, yeni atanan doktorlarla birlikte sağlık alanında yaşanan doktor sıkıntısının ortadan kalktığını kaydetti. Merkez ve merkez ilçeye atanan çeşitli branşlardaki doktorların görevlerine başladıklarını belirten Kubat, Sağlık Bakanlığı tarafından ataması yapılan doktorların görev yerlerini ve branşlarını ise şöyle açıkladı:

"6 genel cerrahi uzmanından 2'si Ergani Devlet Hastanesi, 4'ü ise Diyarbakır Devlet Hastanesi'ne atandı. 5 kulak burun boğaz hastalıkları uzmanından 2'si Diyarbakır Devlet Hastanesi, 2'si Ergani Devlet Hastanesi, 1'i Silvan Devlet Hastanesi'ne atandı. Atanan 4 kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ise Bismil, Lice, Silvan ve Ergani ilçelerine atandı. 3 göz hastalıkları uzmanı, Diyarbakır, Silvan ve Ergani Devlet Hastaneleri'ne atandı. 2 kalp damar cerrahisi uzmanı Diyarbakır Devlet Hastanesi'ne, 2 anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanı Diyarbakır ve Silvan Devlet Hastaneleri'ne, 2 nöroloji uzmanı Bismil ve Ergani Devlet Hastaneleri'ne, 2 iç hastalıkları uzmanı Ergani ve Silvan ilçelerine, 1 üroloji uzmanı Silvan Devlet Hastanesi'ne, 1 beyin ve sinir cerrahisi uzmanı Diyarbakır Devlet Hastanesi'ne, 1 nükleer tıp uzmanı Diyarbakır Devlet Hastanesi'ne, 1 kardiyoloji uzmanı Ergani Devlet Hastanesi'ne, 1 çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Çermik Devlet Hastanesi'ne, 1 hematoloji uzmanı Diyarbakır Devlet Hastanesi'ne, 1 ortopedi ve travmatoloji uzmanı Diyarbakır Devlet Hastanesi'ne, 14 tabip ise merkez başta olmak üzere ilçe ve köylerdeki sağlık ocaklarına atandı.

muzo
20-04-2006, 17:36
Bakan Akdağ'ın oğlu iyileşiyor 20.04.2006

--------------------------------------------------------------------------------

Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Nihat Tosun, Ramazan Akdağ'ın sağlık durumu ile ilgili olarak, “Önceleri daha mantıksız cevaplar veriyordu, ama şimdi sağlıklı cevaplar verebiliyor. Bu da bize hızla iyileştiğini gösteriyor” dedi.

Tosun, Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın oğlu Ramazan Akdağ'ın sağlık durumu ile ilgili, hastane önünde bekleyen basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Nihat Tosun, son yaptıkları kontrollerde hastanın daha da kendine geldiğini ve düşmeden önceki olayları hatırladığını gözlemlediklerini bildirdi.

Hastayı bugün de müşahede altında tutacakları kaydeden Tosun, Ramazan Akdağ'ın, yakınları ile görüşebildiğini, ancak yine de yorgun olduğunu söyledi. Tosun, şöyle konuştu:

“Bıraktığımız zaman uyumak istiyor, ama konuştuğunuz zaman konuşabiliyor, sorulara cevap veriyor. Önceleri daha mantıksız cevaplar veriyordu, ama şimdi sağlıklı cevaplar verebiliyor. Bu da bize hızla iyileştiğini gösteriyor. Zaten genç çocuklar bu tür olaylarda tedaviye hızlı cevap verirler. Bu hastamızda da bunu gözlüyoruz.”

Olayın basına farklı yansıdığını, “hastanın kanında toksin bulunduğu, hatta intihara teşebbüs ettiği” iddialarının ortaya atıldığını hatırlan Tosun, şunları söyledi:

“Bizi şüpheye iten olay esas, bildiğiniz gibi ben de yoktum, Afganistan'da Sayın Bakan ile birlikteyim, travmanın çok bariz izleri görülmemesine rağmen bu şuur kapanıklığını açıklamak istedik. Elimizde toksinle ilgili belge de yoktu. Yaptığımız tetkiklerde toksin yüksekliğini gözlemlemedik. Ancak bir başka hastalığı olmasın diye her şeyi de taradık. Ama bunların hepsinde çok net bir bulguya, bir hastalık veya bir toksinle ilgili bulguya rastlayamadık. Sonuçta bu yine daha önce tarif edildiği gibi bir travma sonrası geçirilen rahatsızlık olarak değerlendirildi.”

Bir kez daha tomografi çekeceklerini bildiren Tosun, böylece gözden kaçan veya yeni gelişen bir durumun olup olmadığını saptayabileceklerini belirtti. Sağlık Bakanı Akdağ'ın bir doktor olarak oğlunun durumuyla ilgili değerlendirme yapıp yapmadığının sorulması üzerine de Tosun, Afganistan'dayken kendilerine bilgilerin baştan beri travma diye geldiğini, ancak çok bariz bir travma bulgusu, yani başka bir kanama bulunmadığını, kaşında hafif bir kızarıklık olduğunu söyledi.

Tosun, “O zaman Bakan Bey ısrarla metabolik bir olay olmasın diye araştırın, daha iyi bakın, şu tetkikleri de alın diye tavsiyelerde bulundu” diye konuştu. Tosun, Akdağ'ın Türkiye'ye döndükten sonra oğluna herhangi bir müdahalede bulunup bulunmadığının sorulması üzerine de, Akdağ'ın hekim olarak bakabileceği kadarıyla dosyayı incelediğini belirtti.

Ancak, doktorların kendi alanında da olsa birinci derece yakınlarının durumunu değerlendirirken kendi görüşlerinin ön planda olmasının istenmediğini ifade eden Tosun, bunun duygusal davranışların önüne geçilmesi için yapıldığını söyledi.

Tosun, “Sayın Bakan da gözlemci olarak görüşlerini belirtti” dedi. Tosun, yarın Ramazan Akdağ'ın durumuyla ilgili, tekrar bir değerlendirme yapacaklarını belirterek, şimdiye kadar tedaviye verdiği olumlu yanıtın devam etmesi halinde, yarın taburcu edebileceklerini bildirdi.

muzo
20-04-2006, 18:42
ÇÖPÇÜLER AMBULANS BEKLEYEN HASTA ADAMI KAMYONETLE ŞEHİR DIŞINA ATTI

Muğla'nın Marmaris İlçesi'nde, ülkemizde insana ne kadar değer verildiğini gösteren bir olay gerçekleşti.
20 Nisan 2006 Perşembe 17:57


LEVENT KİŞİ
MUĞLA- Muğla'nın Marmaris İlçesi'nde, ülkemizde insana ne kadar değer verildiğini gösteren bir olay gerçekleşti. Yerde 5 saat boyunca yatan yaşlı adam, ambulans beklerken belediye çöpçüleri tarafından kamyonetle şehir dışına atıldı.
Edinilen bilgiye göre, 60 yaşındaki Ertuğrul Selçuk isimli vatandaş Marmaris Atatürk Meydanı'nda saat 10.00 sıralarında fenalaşarak bayıldı. Yerde yatan adamı gören çevredeki esnaflar polise haber verdi. Uzun süre yaşlı adama müdahale için ne polis ne de sağlık ekibi geldi. Çaresiz kalan esnafların, durumu zabıta ekiplerine bildirmesi üzerine ise olay yerine gelen zabıta ekipleri belediye çöpçülerinin de yardımıyla ambulans bekleyen hasta adamı kamyonete bindirerek şehir dışındaki otogarın yeşil alanına bıraktı. Duruma tepki gösteren esnaflar böyle bir manzara karşısında utandıklarını belirterek yetkilileri kınadıklarını söyledi.
Yaşlı adamın kimsesiz olduğu ve ayaklarından rahatsız olduğu öğrenildi.

muzo
20-04-2006, 18:42
VAN ADALET SARAYI HAREKETLİ SAATLER YAŞIYOR

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın görevden ihraç edildiğinin öğrenilmesinin ardından Van Adliyesi'nde hareketlilik yaşanmaya başladı.
20 Nisan 2006 Perşembe 17:43


ŞÜKRÜ AKYÜZ-ŞABETTİN AKKUŞ
VAN - Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın görevden ihraç edildiğinin öğrenilmesinin ardından Van Adliyesi'nde hareketlilik yaşanmaya başladı.
Haberin duyulması üzerine ilk olarak Van Adalet Sarayı'na Mazlum-Der Van Şube Başkanı ile Van Baro Başkanı Ayhan Çabuk'un da aralarında bulunduğu 5 kişilik avukat heyeti geldi. Savcı Sarıkaya ile görüşme istekleri kabul edilmeyen avukatlar, herhangi bir açıklama yapmadan adliye binasından ayrıldı. Olayın sanıkları olarak tutuklu bulunan astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz'in avukatları Mehmet Göçmen ile Vedat Gülşen'de adliye binasına geldi. Avukatlar, içeri girişte gazetecilere, "Her tahkikatın, her eylemin bir sonucu var. Bu da böyle bir tahkikat getirdi" şeklinde bir açıklamada bulundu.
Van Adliye Sarayı'na giren müdahil avukatlardan Cüneyt Caniş ve Murat Timur ise çıkışta gazetecilere açıklamalarda bulundu. Avukat Cüneyt Caniş, Şemdinli'de meydana gelen patlamayla ilgili hazırlık soruşturması yürüten Ferhat Sarıkaya soruşturmanın tamamını bitirip iddianame açıklandıktan sonra, salt iddianamede ismi geçen üst düzey askeri yetkililerden dolayı hakkında inceleme ve soruşturma başlatıldığını söyledi. Caniş, "Buraya gelip Sarıkaya hakkında inceleme başlatanlar, Ankara'ya gittikten sonra bugün öğrendiğimiz kadarıyla Sarıkaya dava sonuçlanana kadar görevden el çektirildi. Eğer bir cumhuriyet savcısı salt bir iddianame hazırladı diye hakkında bu kadar inceleme ve soruşturma başlatılıyorsa, ayrıca bu iddianamenin hazırlanmasından dolayı görevinden el çektiriliyorsa, mahkeme heyeti üzerinde bunun ciddi bir rahatsızlık oluşturacağı endişesini taşımaktayız. Bundan dolayı yargılanmanın bundan sonraki aşamasının gerçekten bizler için daha da önem arz ettiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla bu aşamada bizler Ferhat Sarıkaya'nın görevden alınmasını çokta doğru bulduğumuzu düşünmemekteyiz" dedi.
Müdahil avukatlarından Murat Timur ise Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu bu kararı verirken, takdir yetkisini kamuoyu yararı lehine kullanması gerektiğini söyledi. Alınan kararla kurulun yetkisinin kamuoyu yararına kullanılmadığını gördüklerini ifade eden Timur, "Çünkü kamuoyu yararı burada şuydu. Son bir yıl içerisinde son iki yıl içerisinde Hakkari ve çevresinde birçok patlama olayı oldu ve bu patlama olaylarının soruşturulması gerekiyordu. Kamuoyu yararı bunu gerektiriyordu. İddia makamı bunu gerçekten de gerektiği şekilde yapmaya çalıştı. Gördüğümüz kadarıyla Türkiye'de yargı henüz bağımsız olmadığı için yargıya müdahale niteliğinde Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu bu kararı aldı" diye konuştu.
Bu arada, davanın sanık avukatları Mehmet Göçmen ve Vedat Gülşen ise Adliye Sarayı çıkışında gazetecilerin savcı Sarıkaya'nın ihracıyla ilgili sorularıyla karşılaştı. Avukat Vedat Gülşen, kararı değerlendirecek birşey olmadığını, kendileri dışında kurumsal bir olay olduğunu bildirdi. Gazetecilerin 'Sarıkaya'nın görevden alınmasını olumlu mu, olumsuz mu değerlendiriyorsunuz?' şeklindeki sorusuna karşılık Gülşen, "Onu bilemem, değerlendiremem. Bizim dışımızda bir olay. Fakat demokratik hukuk sistemi tüm gücüyle yürüyor. Bundan da kimsenin şüphesi olmasın" dedi. Adliye Sarayı'na geliş sebepleriyle ilgili bir soruya karşılık Vedat Gülşen, dava duruşması yaklaştığı için geldiklerini, son olarak dosyayı bir daha gözden geçirip, eksiklikleri varsa, çalışmalarını tamamlayacaklarını söyledi. Gülşen, savunma yönünde çalışmalarını sürdüklerini kaydetti.

muzo
20-04-2006, 18:43
Lise öğrencisi tabancayla bacağından vuruldu 20.04.2006

--------------------------------------------------------------------------------

Mersin'de, biri lise öğrencisi 2 kişi, kimliği belirlenemeyen 2 kişinin silahlı saldırısına uğradı. Arkadaşı ile birlikte bacağından vurulan lise öğrencisinin, bıçakla yaralama suçundan tutuklu bulunduğu cezaevinden yeni çıktığı öğrenildi.

Pozcu Lisesi öğrencisi olan F.K. (18) ve arkadaşı Ş.P'ye (17), Cumhuriyet Mahallesi'ndeki Mavi Boncuk Parkı'nda oturdukları sırada, kimliği belirlenemeyen 2 kişi tabancayla ateş açtı.

Bacaklarından yaralanan F.K. ve Ş.P, olay yerine gelen 112 Acil Servis ekiplerince kaldırıldıkları Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı.

Yaralanan lise öğrencisi F.K'nin, yaklaşık bir ay önce Adnan Menderes Bulvarı'nda, bir kişiyi, kız meselesi yüzünden çıkan tartışmada bıçakladığı ve tutuklu bulunduğu cezaevinden yeni çıktığı öğrenildi.

Yetkililer, olayla ilgili soruşturma başlatıldığını ve eşkali belirlenen 2 kişiyi yakalama çalışmalarının sürdürüldüğünü kaydettiler.

muzo
20-04-2006, 18:44
AMASRA SALLANDI

Bartın'ın Amasra İlçesi'nde, denizde 4.1 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
20 Nisan 2006 Perşembe 18:12


M. AHMET OKTAY
KARABÜK - Bartın'ın Amasra İlçesi'nde, denizde 4.1 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
Edinilen bilgiye göre, Bartın'ın Amasra İlçesi'nde, Karadeniz'in 7 kilometre açığında saat 17.10 sıralarında deprem meydana geldi. 4.1 büyüklüğündeki deprem, Bartın ve çevre illerden de hafif şekilde hissedildi.