PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Sinan Bolat Fener'e kapıyı kapattı



Hikmet™
22-12-2009, 12:42
Belçika'nın en köklü ve en güçlü ekiplerinden biri olan Standard Liege'in kalecisi Sinan Bolat, geçtiğimiz senenin son maçı olan Gent karşılaşmasında son dakikada kurtardığı penaltı ile takımını şampiyonluğa taşımış ve kahraman ilan edilmişti.

Bu kurtarışın ardından geçtiğimiz haftalarda da Standard Liege'in Hollanda ekibi AZ Alkmaar ile UEFA Avrupa Ligi gruplarında oynadığı son maçta, futbol sahalarında ender olarak görebileceğimiz bir gole imza attı. 1-0 yenik olarak devam ettikleri müsabakanın uzatma dakikalarında her şey bitti derken Sinan Bolat, kalesini terk ederek gol atmak için ceza sahasına girdi. Kimileri için imkânsız bir olasılık olarak gözükse de, Sinan Bolat ceza sahasına gol atmak için girmişti.

Yapılan güzel ortaya, forvet oyuncularına taş çıkartırcasına sıçrayarak vurduğu kafa topu gol olunca, Sinan ikinci defa Standard Liege'i sırtlayan isim oldu. Bu gol ile Standard ekibinin Avrupa macerası biteceği yerden, tekrar devam etmeye başlamıştı.

Henüz 21 yaşında olan Sinan Bolat, hem Avrupa'nın hem de Türkiye'nin önde gelen kulüplerinden teklifler alıyor. Ancak Standard'da yapacak daha çok işleri olduğunu vurguluyor.

Cihan'a konuşan Sinan, Sinan'ın bilinmeyen yönlerini anlattı.

İşte Sinan Bolat'ın röportajının ayrıntıları;

- Sinan, en çok hangi oyuncuyla aynı takımda yer almak istersin?
Benim en büyük hayalim Rüştü ağabeyle aynı takımda oynamaktı. Kendime örnek aldığım nadir insanlardan biridir. Hem saha içi hem saha dışı davranışlarıyla benim idolüm diyebilirim.

Fakat Rüştü'yle aynı takımda oynarsan yedek kalmaz mısın?
Evet, Rüştü ağabeyle aynı takımda olursam onun yedeği olurum muhakkak. Ancak Rüştü ağabey'in yedeği olan bir kaleci bile birçok şey öğrenir diye düşünüyorum. Oyuncu olarak bakarsam, Real Madrid'de oynayan Pepe'nin benim takımımda olmasını çok isterim. Defansta büyük başarılara imza atıyor, dolayısıyla aynı takımda oynarsam benim işimi de çok kolaylaştırır.

Futbolcu olmasaydın, ne olmayı düşünürdün?
Ben okulu, futbolcu olmak için bıraktığımdan, eğer futbolcu olmasaydın okuluma kesinlikle devam ederdim. Genk'te oynadığım vakitler antrenmanlar çok yoğun oluyordu ve okula yeteri kadar vakit ayıramıyordum. Bundan dolayı okulu bırakmanın en doğru yol olduğunu düşündüm. Ama eğer okusaydım, arabalara karşı büyük ilgim var, dolayısıyla arabayla ilgili teknik bir okula gider, araba teknikeri olmayı düşünebilirdim.

Okuldayken en sevdiğin ders hangisiydi?
Kesinlikle beden eğitimi. Onun dışındaki dersler benim için hepsi birdir. Matematik, fizik, kimya, bu derslerin hepsini aynı kefeye koyabiliriz. Hiç sevemedim bu dersleri.

Futbola tekrar dönersek, en korktuğun forvet kim?
Aslında iyi bir kaleci hiç bir forvetten korkmaz. Kalecinin görevi en iyi forvet de gelse ona karşı en iyi kurtarışları yapmak, gol yememektir. Bu soruyu aslında korktuğun forvet değil de, çekindiğin forvet dersek belki daha iyi olabilir. En çok çekindiğim forvetlerin başında Christiano Ronaldo gelir. Onun dışında Messi de aynı şekilde çekindiğim forvetler arasındadır. Forvet olmasa bile Arda Turan'da çekindiğim golcüler arasında diyebilirim.

Şu ana kadar oynadığınız takımlar arasında, en güçlü gördüğün takım hangisiydi?
Kesinlikle Arsenal diyebilirim. Bizi çok zorladılar. Çok iyi bir ekipleri var. Bu yıl yaptığımız maçlarda bizi kendi sahamızda 3-2 yenmişlerdi, İngiltere'de de 2-0 yenilmiştik. Yenilmemize rağmen çok zor maçlardı bizim için. Çok organize oynayan, hızlı bir ekip.

Hikmet™
22-12-2009, 12:43
Unutamadığın maçlar hangileri?
Herkesin tahmin edeceği gibi penaltı kurtararak şampiyonluğa ulaşmamıza büyük katkı sağlayan Gent maçı ve AZ Alkmaar'a uzatmalarda attığım gol ile UEFA Kupası'na gittiğimiz maçlar. Bunun dışında Arsenal maçlarını da unutamıyorum. Büyük bir takımla oynamak da güzel bir duygu. Özellikle İngiltere'de Arsenal'in sahasında inanılmaz bir atmosfer var. Asla unutamam.

Senin gözünde en iyi Belçikalı futbolcu kimdir?
AZ Alkmaar'da oynayan Moussa Dembele diyebilirim. Belçika Milli Takımı'nın da oyuncularından biri. Mükemmel bir yetenek, genç olmasına rağmen kendine olan özgüveni tam. Ayrıca mütevazılığına da hayranım. Gelecekte çok işler başarır diye düşünüyorum.

Şuan Belçika'da oynayan en iyi oyuncu kim sence?
Bizim ekibin forveti Jovanovic. Çok iyi bir golcü. Bazıları yaşı ilerledi diye eleştiriyorlar ama yaşına göre çok güzel bir futbol sergiliyor. Golün kokusunu alıyor diyebilirim. Kale önünde topla buluştuğu an, o topun gol olma ihtimali çok yüksektir.

Maçlara çıkmadan önce bir uğurun var mı?
Uğur değil de maça çıkmadan önce her zaman yaptığım bir şey vardır. Maçlardan hemen önce annemi ararım, benim için dua etmesini isterim. Ben de kendim dua eder, maça çıkarım.

Futbolun dışında çok vaktin oluyor mu, oluyorsa bu boş vakitlerini ne ile değerlendiriyorsun, hobilerin var mı?
Antrenmanlardan, maçlardan kendime çok fazla vakit ayıramıyorum aslında. Ayırabildiğim vakitlerde de daha çok arkadaşlarımlayım. Beraber sinemaya gideriz veya bir araya gelir muhabbet ederiz.

Televizyon izliyor musun, takip ettiğin diziler var mı?

Televizyon izlemek için de çok vaktim yok. Ancak Ezel dizisini şu sıralar kaçırmıyorum. Çok hoşuma giden bir dizi. Ondan önce Kurtlar Vadisi'ni izlerdim, ama şuan ona vakit ayıramıyorum.

İzlediğin spor programı var mı? Ve en çok beğendiğin futbol yorumcusu kim?

Elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum spor programlarını. Ama kaçırmamak için çabaladığım bir program yok. Telegol, Maraton gibi programları denk geldiğinde takip ediyorum. En çok beğendiğim yorumcu da Rıdvan Dilmen.

Hikmet™
22-12-2009, 12:43
Şimdi biraz farklı bir konuya geçeceğiz. Yıllardır Belçika'da çeşitli takımların altyapısında oynadın. Belçika'da futbol oynayan Türk oyuncuların birçoğu Türk olduklarından dolayı dışlandıklarını dile getiriyor ve bu yüzden hak ettikleri yere gelmeden futbola karşı küstürüldüklerini iddia ediyorlar. Sen bu konuda ne düşünüyorsun?

Ben 13 yıldır Belçika'da top oynuyorum ve bir kere dahi böyle bir olayla karşılaşmadım. Hiçbir takımda ırkçılık gibi bir olayla karşılaşmadım. Ancak Genk'ten ayrılırken bazı sorunlar yaşadım, fakat bunlar Türk olmamdan dolayı kaynaklanan sorunlar değildi zaten. Oynadığım ekipler içinde de kendimi hiç yabancı ve yalnız hissetmedim. Her zaman çok iyi ilişkilerim oldu. Eğer ki sen karşındaki insana saygılı davranırsan, iyi davranırsan aynı davranışı sende görürsün. Bu futbolda değil, bütün alanlarda böyledir. Karakter meselesidir bir yerde. Başarılı olmak isteyen karakterli insanlar, bu başarıya ulaşacaklardır.

Futboldaki ekonomi piyasasını nasıl değerlendiriyorsun? Transferler için harcanan rakamlar sence uçuk rakamlar mıdır yoksa olması gereken rakamlar mıdır?

Rakamları çok abartılı buluyorum. 100 milyon dolarlara kadar çıktı fiyatlar. Bu fiyatları duyduğumda benim aklıma ister istemez Afrika gibi fakir ülkeler geliyor. Oradaki aç, susuz insanlar geliyor. Eğer ki bir futbolcuya o kadar büyük paralar verirsen, dünya dengesini sarsarsın. Daha adaletli olmak gerekiyor bence.

Hepimizin üzüldüğü diğer bir nokta da A Milli Takım'ımızın 2010 Dünya Kupası'nda yer alamayacak olmasıdır. Neden gruplardan çıkamadık?
Rakipleri hafife aldık. Bu gruptan zaten çıkarız, bizi zorlayacak rakip yok diye düşündük bence. Bir iki maç kaybettik, fakat bu düşünce yine değişmedi. Son maçlarda bu işi kurtarırız dedik. Genelde Türk düşüncesi böyle işliyor zaten, her şeyi sona bırakıyoruz. Fakat bu defa olmadı. Son maçlarda da istediğimizi yapamayınca, gidemedik dünya kupasına. Takım olarak, taktik olarak asla bir sorun yoktu. Çok güçlü bir ekibe sahiptik; ancak karşı ekipleri küçük görünce böyle oldu maalesef.

UEFA'da turu geçtiniz, rakipleriniz de belli oldu. Türk takımlarıyla eşleşmek istediğini belirtmiştin bir önceki açıklamalarında; ancak Avusturya ekibi Salzburg ile eşleştiniz. Bunu nasıl değerlendiriyorsun?

Fenerbahçe'yle eşleşemediğimiz için çok üzüldük aslında. Çok iyi bildiğimiz bir ekip; adı var, oyuncularını tanıyorsun, o yüzden eşleşmeyi çok istemiştik ama olmadı. Salzburg kurasına da aslında pek sevinemedik. Salzburg tanımadığımız bir ekip. Oyuncularını çok iyi bilmiyoruz ve tanımıyoruz. Nasıl oynarlar, taktik anlayışları nedir bilmiyoruz. Yani bizim için biraz kapalı kutu gibi bir şey. Tabi maça daha vakit var, o vakte kadar tanımaya çalışacağız. Gruplarındaki bütün maçları kazanarak geldiler, muhtemelen bizim için zor bir maç olacak.

Türk ekiplerinin şansını nasıl değerlendiriyorsun?
Fenerbahçe Fransız ekibi Lille ile eşleşti. Fenerbahçe'nin şansının çok daha fazla olduğunu düşünüyorum. Daha kaliteli bir ekibe sahip ve turu rahat geçer diye düşünüyorum. Galatasaray İspanya'nın köklü ekiplerinden Atletico Madrid ile eşleşti. Galatasaray'ın işi biraz daha zor gibi bence. Her ne kadar Madrid, ligde iyi pozisyonda olmasa da çok iyi oyuncuları var ve her zaman tehlikeli olabilirler.

Anderlceht ve Brugge'ün şansları nedir sence?
Brugge, Valencia ile karşılaşacak. Açıkçası Brugge için zor bir maç. Turu geçebileceğini sanmıyorum. Valencia rahat geçer gibi geliyor. Anderlecht ise Atletico Bilbao ile oynayacak. Anderclecht'ın şansı biraz daha fazla bence. Ajax'a karşı oynadıkları gibi oynarlarsa turu geçebilirler.

Son olarak transferinle ilgili çok şeyler konuşuluyor. Fenerbahçe'ye gitmek istediğin, ancak Volkan'a saygısızlık olmasın diye şu an teklifleri kabul etmediğin söyleniyor. Bunlar doğru mu?

Şunu belirteyim, bu zamana kadar ne ben ne de menajerim hiçbir kulüpten resmî bir teklif almadık. Ne Fenerbahçe ne Galatasaray ne de Beşiktaş'tan böyle bir girişimde bulunulmadı. Fenerbahçe isminin neden daha çok geçtiğini bende anlamıyorum. Volkan ağabeyle ilgili olarak da söylediklerim kısmen doğru. Yani eğer Fenerbahçe'ye gidecek olursam, orada Volkan ağabeyim var, benden daha iyi bir kaleci olduğunu düşünüyorum zaten. Hem şu an Volkan ağabey varken benim ismimin geçmesi hoş bir durum değil. Ancak ileride Türkiye'de 3 büyük kulüpten birinde oynayabilirim.