beydemir
30-03-2010, 02:55
BU GÜN 29.03.2010
Süleyman Yaşar
Türk parasına hücum
UBS, İsviçre’nin en büyük bankası, nisan ayında Türk parası üzerinden üç yıl vadeli, yıllık yüzde 10 faizli, tahvil çıkarmaya hazırlanıyor.
Peki, niye Türk parası tercih ediliyor? Çünkü UBS’nin 2010 yılı ikinci üç aylık ekonomik değerlendirmesine göre “...19. yüzyılda Britanya güç kazandı, 20. yüzyıl ABD’nin yükseldiği dönem olarak geride kaldı, 21. yüzyıl Asya ve gelişmekte olan ülkelerin kazandığı dönem olacak. UBS değerlendirmesinde, gelişmekte olan ülkelerin daha iyi yönetildiğini, şirket bilançolarının tutarlı olduğunu ve gelişmekte olan ülke varlıklarının gelişmiş ülkelere göre daha güvenli olduğu ileri sürülüyor. Çünkü 2008’de yaşanan mali krizin ardından, gelişmiş ülkelerin, artık güç kaybettiği düşünülüyor. İşte bu nedenle krizde pek hasar almayan ve kamu maliyesi göstergeleri tutarlı olan Türkiye iyi yönetilen ekonomiler arasında gösteriliyor. UBS ekonomistlerine göre, Türk parası, üzerinden yatırım yapmak kârlı. Çünkü, Türk parasının, önümüzdeki dönemde değer kazanacağını düşünüyorlar.
Gelelim bizim kriz lobisine? Kriz lobisi, IMF olmazsa Türkiye ekonomisi sürdürülemez, dış borçlar ödenemez sloganlarıyla vatandaşı epeyce korkuttu. Ama, IMF ile stand-by anlaşması yapılmayacağı açıklanmasının ardından, kriz lobisinin, olumsuz beklentileri gerçekleşmedi. Şimdi, onlar, kapatma davası ya da siyasi belirsizlik faktörlerini kullanmaya çalışıyorlar. Bütün bunlara rağmen, yaşanan gelişmeler, düşündükleri gibi Türkiye hakkında olumsuz beklenti yaratmıyor. Çünkü, demokrasi için anayasa değişikliği tasarısı ve darbe tertipçilerine karşı atılan hukuki adımlar, Türkiye ekonomisine güveni arttırıyor. Hatırlanacaktır, kriz lobisi, Balyoz darbe planı nedeniyle yapılan adlî takibatı bir risk olarak göstermeye çalışmıştı. Hangi ülkede darbeye karşı durmak ve darbecileri takip etmek bir risk oluşturuyor? Neyse, sonunda, bu gariplikler anlaşılınca yerli ve yabancı yatırımcılar üzerinde yaratılan gerginlik aşıldı.
O halde şimdi ne yapmalı? Türk parasına olan talep iyi bir gelişme. Ama aşırı değerlenen bir para birimi de o ülkenin ihracatta rekabet gücünü azaltıyor. Dolayısıyla, ekonomi yönetiminin, Türk parasının aşırı değerlenmesine karşı önlem almasında fayda var. Bu önlemlerde ilk adım, bankaların Türk parası üzerinde tahvil çıkarmasına izin vererek, mevduat faizlerinin gerilemesi sağlanabilir. Her ne kadar, bankaların, mevduat dışında tahvil çıkartarak borçlanması riskli görülse de “sınırlı” olarak denemekte fayda var. Böylece, maliyet azaltılıp, kredi faizleri de gerileyeceğinden ekonomi hızla canlanabilir. Yabancı bankalar, Türk parası üzerinden tahvil ihraçlarına yöneldiklerine göre, yerli bankalara da aşırı risk almayacakları biçimde, tahvil ihracına izin vermek doğru bir karar olabilir.
suleymanyasar34@gmail.com (suleymanyasar34@gmail.com)
Süleyman Yaşar
Türk parasına hücum
UBS, İsviçre’nin en büyük bankası, nisan ayında Türk parası üzerinden üç yıl vadeli, yıllık yüzde 10 faizli, tahvil çıkarmaya hazırlanıyor.
Peki, niye Türk parası tercih ediliyor? Çünkü UBS’nin 2010 yılı ikinci üç aylık ekonomik değerlendirmesine göre “...19. yüzyılda Britanya güç kazandı, 20. yüzyıl ABD’nin yükseldiği dönem olarak geride kaldı, 21. yüzyıl Asya ve gelişmekte olan ülkelerin kazandığı dönem olacak. UBS değerlendirmesinde, gelişmekte olan ülkelerin daha iyi yönetildiğini, şirket bilançolarının tutarlı olduğunu ve gelişmekte olan ülke varlıklarının gelişmiş ülkelere göre daha güvenli olduğu ileri sürülüyor. Çünkü 2008’de yaşanan mali krizin ardından, gelişmiş ülkelerin, artık güç kaybettiği düşünülüyor. İşte bu nedenle krizde pek hasar almayan ve kamu maliyesi göstergeleri tutarlı olan Türkiye iyi yönetilen ekonomiler arasında gösteriliyor. UBS ekonomistlerine göre, Türk parası, üzerinden yatırım yapmak kârlı. Çünkü, Türk parasının, önümüzdeki dönemde değer kazanacağını düşünüyorlar.
Gelelim bizim kriz lobisine? Kriz lobisi, IMF olmazsa Türkiye ekonomisi sürdürülemez, dış borçlar ödenemez sloganlarıyla vatandaşı epeyce korkuttu. Ama, IMF ile stand-by anlaşması yapılmayacağı açıklanmasının ardından, kriz lobisinin, olumsuz beklentileri gerçekleşmedi. Şimdi, onlar, kapatma davası ya da siyasi belirsizlik faktörlerini kullanmaya çalışıyorlar. Bütün bunlara rağmen, yaşanan gelişmeler, düşündükleri gibi Türkiye hakkında olumsuz beklenti yaratmıyor. Çünkü, demokrasi için anayasa değişikliği tasarısı ve darbe tertipçilerine karşı atılan hukuki adımlar, Türkiye ekonomisine güveni arttırıyor. Hatırlanacaktır, kriz lobisi, Balyoz darbe planı nedeniyle yapılan adlî takibatı bir risk olarak göstermeye çalışmıştı. Hangi ülkede darbeye karşı durmak ve darbecileri takip etmek bir risk oluşturuyor? Neyse, sonunda, bu gariplikler anlaşılınca yerli ve yabancı yatırımcılar üzerinde yaratılan gerginlik aşıldı.
O halde şimdi ne yapmalı? Türk parasına olan talep iyi bir gelişme. Ama aşırı değerlenen bir para birimi de o ülkenin ihracatta rekabet gücünü azaltıyor. Dolayısıyla, ekonomi yönetiminin, Türk parasının aşırı değerlenmesine karşı önlem almasında fayda var. Bu önlemlerde ilk adım, bankaların Türk parası üzerinde tahvil çıkarmasına izin vererek, mevduat faizlerinin gerilemesi sağlanabilir. Her ne kadar, bankaların, mevduat dışında tahvil çıkartarak borçlanması riskli görülse de “sınırlı” olarak denemekte fayda var. Böylece, maliyet azaltılıp, kredi faizleri de gerileyeceğinden ekonomi hızla canlanabilir. Yabancı bankalar, Türk parası üzerinden tahvil ihraçlarına yöneldiklerine göre, yerli bankalara da aşırı risk almayacakları biçimde, tahvil ihracına izin vermek doğru bir karar olabilir.
suleymanyasar34@gmail.com (suleymanyasar34@gmail.com)