PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : camide bombalanır başbakanda vurulur



beydemir
07-04-2010, 02:18
Hatırlarsanız BALYOZ Darbe Planı ortaya çıktığında bu plan içerisinde yer alan Cami bombalama eylemi çok dikkat çekiciydi ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker BAŞBUĞ Allah Allah diye hücum emri veren bir Ordunun mensubu Cami bombalamaz demişti. Gerçekten öylemiydi? TSK içerinde bir Cunta yapılanması var mıydı? Ya da TSK personeli Cami bombalamaz, Başbakan, Genelkurmay Başkanı öldürmez miydi? Türk Kürt tüm İnsanları sokağa çıkamaz hale getirip anarşi kaos ortamı oluşturmaz mıydı? Cuntacıları tutuklamaya gelen polisleri öldürmez miydi? Peki bütün bunları planlayan Genelkurmay Başkanlığına bağlı Silahlı Kuvvetler Akademisinde Plan subayı olamaz mıydı?

Genelkurmay Başkanının açıklamalarına bakılacak olursa bu pek mümkün değildi. Böyle olsa bile darbe düşüncesi olan personel TSK'da barınamazdı. Ancak dinleyeceğiniz ses kaydında yıllarca TSK'da görev yapmış koskoca Binbaşı Rütbesine gelmiş bir subayın nasıl planlar yaptığını bu planları yapan Binbaşının nasıl TSK'da barınabildiğini göreceksiniz ve BALYOZ darbe planının ne kadar da paralelinde TSK içerisinde bir Cunta yapılanmasının olduğuna şahit olacaksınız. Binbaşı gelişen olaylar karşısında BALYOZ gibi planların yanlış olduğunu değerlendiren Genelkurmay Başkanını Hükümete karşı pasif kalmakla, ses çıkarmamakla darbe yapmamakla suçluyor ve Genelkurmay Başkanını nasıl ortadan kaldıracağını, Başbakanın uçağını nasıl düşüreceğini, Camileri nasıl bombalayacağını, Hükümeti nasıl devireceğini, nasıl ülkede insanları Türk Kürt herkesi sokağa çıkamaz hale getirip anarşi ortamı oluşturacağını, 700 Polisi nasıl öldüreceğini anlatıyor. Tüm bunlar için ise isteği para 10 milyon dolardan fazla değil?

Sayın Başbakanım ve Genelkurmay Başkanım sizin canınızın bedeli 10 Milyon Dolar haberiniz olsun.

Genelkurmay Başkanı çok kritik olan bu dönemde alt kadrolara yeterince sahip çıkmadığı, cuntacılara ve darbecilere yeterince prim vermediği için suçlanmaktadır. Bu konuşmaları dinledikten sonra Genelkurmay Başkanının cuntacılar tarafından tehdit edilmediğini kimse iddia edemez. Bundan sonraki süreçte anlaşılıyor ki cuntacılar tepede bir general olmadan da darbe kararı alabilirler. Genelkurmay Başkanı TSK'daki disiplini kaybettiği anlaşılıyor.Ayrca Sayın Genelkurmay Başkanımız cuntacıların üzerine kararlılıkla gitmeyerek sadece durumu idare etmeye kalkarsa her erken kalkanın darbe yapacağı bir ülke haline gelmemiz olası görülüyor.

İŞTE O ŞOK KAYITTA YER ALAN DETAYLAR

- Genelkurmay bir şey diyor olsaydı o koltukta bu saate kadar oturmazdı derim.

- Salak salak konuşuyorlar ya. Konuşmuycan kardeşim. Konuşmuycan , konuşmuycan , konuşmuycan ondan sonra konuştuğunda tam konuşçan, şeyler böyle yapıyor. Topla genelkurmay başkanı olarak tüm kuvvet komutanlarını şimdi. Ordu komutanlarını da çağır yanına. Tamam mı, ondan sonra, kolordu komutanlarını da çağar hep beraber, ankara'da toplan acil toplantıya çağırıyorum diyceksin. Ve hemen şeye geçiş yapcan diyceksin ki : Eee. “Türkiye'de terör sorunu ikinci öncelikli sorun haline gelmiştir. O nedenle” diyceksin şey eee “eski harekat planlarına geçiliyor, güneydoğuya yollamış olduğumuz takviyeten yollamış olduğumuz tankların hepsini gerisin geri çağıracaksın geçirceksin şeye edirne'ye bilmem neye istanbul'a. Bunları yapmak zorundasın. Yapmadığın andan itibaren işin bitti demektir.

- Bunları yapacan ondan sonra adamlar bir şey yapacaklarsa ondan sonra yapacaklar senin görevini almaya o zaman kalkacaklar. Diyeceksin ki “tamam görevden alabilirsin” ama yerine gelen adama diyceksin ki “beni görevden almış olsalar bile geri adım atmayacaksın”. Emir veriyosun adama, artık geri adım atacak bir şeyleri kalmayacak. Ama doğru dürüst adam lazım ya, adam yok memlekette.

- Benim artık bu adamlara hiç güvenim kalmadı. Bunlar şahsi menfaatleri uğruna türk silahlı kuvvetlerini satıyorlar.

- Genelkurmay Başkanı varya Genelkurmay Başkanı'nın uçağını da indirebilirim. Havaalanında her türlü şeyi yapabilirim.

- Genelkurmay Başkanımız..larımız satın alıyorlar zannediyorum. Genelkurmay başkanı olacak adam satın alınacak kişinin olmaması lazım içeriye girmekten korkmuyor olması lazım.

- Başbakanı o gün öldürürüm. İçeriye gireceğimi bile bile öldürürüm.

- Sen bana bir tane lav silahı, iki üç tane kanas mermisi birkaç kanas bul. Ondan sonra ben de birkaç tane silahımı falan yapar ondan sonra gereğini yaparım. Uçağı şeyin orda vurmayı düşünüyorum. Ev kiralıcam sonra gidip şeyin uçağını patlatıcam, kalkışta.

- Havaalanında olcak. Ev kirala bir ay.

- Bak bu anayasayla başbakan öl-öldüğü anda, tamam mı, hükümet düşüyor. Yerine başka birisi de gelemiyor. Hükümet düşünce, eee, yerine hükümet kurulmak zorunda baş-cumhurbaşkanı birisini görevlendirmek zorunda. Cumhurbaşkanını görevlendirdiğinizde şey yapacaksınız. Baştan da söylücen, önce vurcan patlatcan sonra emniyeti arıycaksın ses kayıtlarına girceksin, şeysiz kamerası olmayan bir yerden ücra bir köşeden gitcen oradan telefon açacaksın. Şeyi söylüceksin diceksin ki: kardeşim başbakanın uçağını ben vurdum, havaya uçtu bundan sonra türkiye cumhuriyetinde başbakan olacak adam dikkat edecek.

- Tabi. Başbakan olacak adam da dikkat edecek, diğerleri de dikkat edecek, e şimdi akp'liler hep dikkat edecek. Bir yandan da iki milyar doları ben yedirmem diyceksin. Bi milyar dolarını istiyorum o paranın diyceksin, tamam mı, adamlara aynen böyle söyliceksin, başbakanın ailesine söyleyin bir milyar doları hemen istiyorum diceksin.

- Bir şeyler yapması lazım. Bişey diyim mi, ben on milyon dolar bulsunlar ben çocukların hayatını falan garanti altına alıyım yurtdışında,eee eğitimi falan filan alayım,

- İş on milyon dolara bakıyor gidip evimi alırım bilmem neyi alırım, çocukları nereye gideceksem şey yaparım. Ondan sonra…

- Ya götürürüm ya hiç şey yapmıyorum. Bu adam bunun asıl korkması gereken bu saaten sonra üniversite mezunları, tamam mı. Üniversite mezunlarını işsiz bırakırsan, adam bombanın tarifini indirir, öğrenir, yapar, tamam mı, ağzına bile sıçar bu ibnelerin.

- Artık şey yapacaksın, kaos yaratacaksın bu ülkede. Yani insanlar evden çıkamaz hale getirecesin, türkü kürdü evden çıkamaz hale getireceksin. Anarşizm gerekiyor yani. Bir ülkenin refahı için anarşizm gerekiyor.

- Ben eskiden camilerin bombalanmayacağını düşünürdüm ama bombalayacaksın gerekiyorsa. Cuma namazından sonra, cephe aldırma, bağlıycan yani, cuma namazında bombalayacaksın bu şerefsizleri.

- Kaç tane adam içeriye tıktılar? Yüze yakın adam içerde… her birimiz tamam mı kapına gelen polise ateş açsaydı yedi kişiyi öldürseydi.tabancayla, bir tane tabanca yedi tane mermi alır, yedi kişiyi öldürüp sonra teslim olcağını düşün. Şu ana kadar 700 tane polisi öldürmüş olacaktık,

- Hiçbirisi kapımıza gelemeyecekti

HABERVAKTİM.COM/ÖZEL


Only the registered members can see the link (Only the registered members can see the link)
2010-04-06 19:26:25

tamer41
07-04-2010, 02:39
hangi adi karaktersiz şerefsiz satılmış söylemiş ki bunları soysuz.....

osmann
07-04-2010, 09:44
evet anlamadım bende kim söylemiş bunları?

satelcom
07-04-2010, 10:01
abd nin talimatıyla tsk yı karalama kampanyasına alet oluyorsunuz.ergenekon-balyoz iftiranameleriyle yurtseverler-ulusalcılar-milliyetciler içeride.bu günkü ortamda darbe yapmak değil yapmamak suç.bakıyorum e-mail bombardımanları yetmiyor bu uydu formunda bile akp-fethullah yağdanlıkları tsk aleyhine propoganda yapıyor.

yakupyurt
07-04-2010, 12:22
başkakamayanımıza istediğini yapabilirler zaten bir işede yaramıyor aynı zamanda darbe kabuslarıda bitmiş olur ama camilerimize dokunmasınlar masum insanlar olabilir bunlar hep uydurma senaryo taraf gazetesinin aldatmaca haberidir kanmayın ülkemizde bir tek darbeci intikamcı vardır hapiste yattığı günlerin acısını cıkartıyor oda başkakamayanımızın ta kendisidir

Dijitalci
07-04-2010, 13:22
Malum Medya Malum Gazetelerden Biri, Hiç Şaşırmıyorum Geçen gün Sn: Başbakan yine Yargıya Söylemedğini bırakmadı.Acaba diyordum sıra ne zaman TSK ya gelecek tam tahmin ettiğim gibi cevaplar gelmeye başladı.Şimdi Gelelim esas soruna BALYOZ soruşturması kapsamında eğer gerçekten varsa tabii bu BİLGİLERİN F Tipinde ne işi var.???Bu soruşturma GİZLİ değilmi nasıl olurda bu tür bilgiler Çarşaf Çarşaf Bu Medyada yer alır.? Ya YASAK kardeşim bu Bilgiler YASAK ama bir şekilde devamlı olarak SIZIYOR...Sonra çıkıp HÜKÜMET devamlı YARGIYA yüklenip duruyor.Burada yapılması gereken hemen ADALET Bakanlığının Soruşturma açması gerekmiyormu.!! Türkiye'nin gündemlerinden biri MAHKEMELERDE değilde BASIN da Yargı ediliyor.Varmı böyle Saçmalık Ama Ters bir karar alan Hakim yada Savcı olunca Müfettiş Üstüne Müfettiş..E peki neden Bu Bilgi ve Belgeleri Dışarı Sızmasına Göz yumuluyor.Nedeni gayet basit devamlı Gündem oluşturmak Böylece Aradan Sıyrılacaklar...Ama onlar orada ellerini Ovuştururken Türkiye Yargı bölündü diye buralarda bir şeyleri tartışmaya çalışıyor.Geldiklerinden beri Tsk+Yargı ile Uğraşan Hükümet Neden Yolsuzlukların üstüne Gitmiyor.? Deniz Feneri Hala Tercümede ALMANYA Bu Davayı 3 Ayda Bitirdi biz hala TERCÜME ile uğraşıyoruz yoksa bizim ANLAMADA bir sıkıntımızmı var.? Yetmiyor birde YAYIN YASAĞI getiriyor işte DEMOKRASİ anlayışı buyrun burdan yakın kendileri ile kim uğraşıyorsa yerden yere vurulur ama Söz konusu kendileri olunca STOP.. F Tipi medya Konu HÜKÜMET olunca neden İMZA SKANDALINI Bile Dile Getiremeyip habire böyle bir şeyleri ENPOZE etmeye çalışıyor...Biz ne kadar yazsak boş her şey ortada ama Görmek isteyene Tabii....

veyselbakan
07-04-2010, 14:02
Malum Medya Malum Gazetelerden Biri, Hiç Şaşırmıyorum Geçen gün Sn: Başbakan yine Yargıya Söylemedğini bırakmadı.Acaba diyordum sıra ne zaman TSK ya gelecek tam tahmin ettiğim gibi cevaplar gelmeye başladı.Şimdi Gelelim esas soruna BALYOZ soruşturması kapsamında eğer gerçekten varsa tabii bu BİLGİLERİN F Tipinde ne işi var.???Bu soruşturma GİZLİ değilmi nasıl olurda bu tür bilgiler Çarşaf Çarşaf Bu Medyada yer alır.? Ya YASAK kardeşim bu Bilgiler YASAK ama bir şekilde devamlı olarak SIZIYOR...Sonra çıkıp HÜKÜMET devamlı YARGIYA yüklenip duruyor.Burada yapılması gereken hemen ADALET Bakanlığının Soruşturma açması gerekmiyormu.!! Türkiye'nin gündemlerinden biri MAHKEMELERDE değilde BASIN da Yargı ediliyor.Varmı böyle Saçmalık Ama Ters bir karar alan Hakim yada Savcı olunca Müfettiş Üstüne Müfettiş..E peki neden Bu Bilgi ve Belgeleri Dışarı Sızmasına Göz yumuluyor.Nedeni gayet basit devamlı Gündem oluşturmak Böylece Aradan Sıyrılacaklar...Ama onlar orada ellerini Ovuştururken Türkiye Yargı bölündü diye buralarda bir şeyleri tartışmaya çalışıyor.Geldiklerinden beri Tsk+Yargı ile Uğraşan Hükümet Neden Yolsuzlukların üstüne Gitmiyor.? Deniz Feneri Hala Tercümede ALMANYA Bu Davayı 3 Ayda Bitirdi biz hala TERCÜME ile uğraşıyoruz yoksa bizim ANLAMADA bir sıkıntımızmı var.? Yetmiyor birde YAYIN YASAĞI getiriyor işte DEMOKRASİ anlayışı buyrun burdan yakın kendileri ile kim uğraşıyorsa yerden yere vurulur ama Söz konusu kendileri olunca STOP.. F Tipi medya Konu HÜKÜMET olunca neden İMZA SKANDALINI Bile Dile Getiremeyip habire böyle bir şeyleri ENPOZE etmeye çalışıyor...Biz ne kadar yazsak boş her şey ortada ama Görmek isteyene Tabii....
:present::present::present::present::present::present::present::present::45:

asilhan_35
07-04-2010, 14:43
Hesap zamani mutlaka gelir fetullahçilarda hesap verir tsk yi yipratmaktan başka birşeye yaramayan embesiller malum medya sizinde ne olduğunuzu gördük yilarca kayip trilyon davalari kombasan konyalar yimpaşlar deniz fenerleri insanlari allahla kandiran embesiler hesap zamani mutlaka gelir akp ve bunun gibiler hesap zamani mutlaka gelir türk ordusunu kararlamaktan başka birşeye yaramayan embesiller unutmayin hesap zamani mutlaka gelir

tamer41
07-04-2010, 15:20
bu bilgiler F tipine sızmıyor bunları bilmeyen duymayan kalmadı yalnız yandaş medya ve bremen mızıkacıları görmüyolar görmezlikten geliyolar o kadar F tipi medya dediğiniz medya organı bu haberleri yaparken kayıtların hangi internet sitesine düştüğünü de söylüyo kulakları duymayan vatandaşlar birde kulaklık cihazı ile dinlesinler haberleri Allahtan ses kayıtları var sadece kağıt parçası denilen belgeler üzerinden konuşuyor olsaydık neler diyeceğinizi tahmin ediyorum ses kayıtları olmasına rağmen denilmeyen kalmadı hala nasıl gözleriniz kör kulaklarınız sağır bilmiyorum ha bide kalplerle ilgili kısım var

veyselbakan
07-04-2010, 15:59
beni öldürecekler dedi ekranlarda zarıl zarıl ağladı büyüklerimizden biri neden öldürülmedi camiler bombalanacak başbakan öldürülecekti deniyor bu zamana kadar bu ordu kaç tane cami bombaladı darbede darbe balyozda balyoz yeter artık boş muhabbetler amacın sadece türkiyenin içinde bulunduğu çıkmazı göstermemek ve gündemi değiştirmek olduğunu 5 yaşındaki çocuk bile anladı bu kadar doğrucularsa delikanlı gibi kaldırsınlar şu dokunulmazlıkları mademde işte o zaman deyim bunlar harbi delikanlıymış diye sabah yatıyorlar ordu akşam kalkıyorlar savcı hakim günah günah allah adamı çarpar çarpar bu kadar iftiraya çarpar kendisinide gördük elinde grev pankartları ile ama tekelcilerin anasını ağlattı elin üç kuruşluk pkk sını bir gecede serbest bıraktırıp davul zurna halay ile karşılattı
son olarak diyorumki türkiyede bu kadar açlık işsizlik dışarıda bu kadar oynanan oyun ve lobiler varken dışarıya akıl almaz korkunç borçlar yapılmışken kısacası türkiyede bu kadar can alıcı meseleler varken hala yargı yasama ve ordu ile uğraşıp karalayanların allah tez zamanda layiğini versin yazıklaaar olsuuuuuuuun bunları görüpte görmezden gelenlerede yazıklar olsun yeteeer:mad2::mad2::mad2::mad2::mad2::mad2::mad2::mad2::mad2:

veyselbakan
07-04-2010, 16:05
al şimdi radyolar da söylendi kürtçe probaganda yapmak artık yasal hale gelmiş artık hayırlı olsun vatana bol bol dinleriz artık apo pkk diye

veyselbakan
07-04-2010, 16:11
1. Balyoz Operasyunu + Tarkan Gözaltısı. 2. Balyoz Dalgası + Futbolcu şike tutuklamaları. 3. Balyoz Operasyonu + Rıdvan Dilmen, Tanju Çolak Gözaltısı!! Anladık degilmi? Saldır Gündemdeğiştir, Saldır Gündem değiştir! Bizde Yedik değilmi Arkadaşlar?

wtwt99
07-04-2010, 16:23
İddiaya göre sesin sahibi Uğur Cevizoğlu ..... yorum yapan arkadaşlar karalamak diyorlarlar ortada acık ve net kayıtlar var bu bir delildir bunun üzerine nasıl olurda o insanları savunabılıyorsunuz anlamiş degilim her tsk mensupu sütten çıkmiş ak kaşık degil elbette ordu gözbebegimiz ama içindeki çürükler temizlenmeli

veyselbakan
07-04-2010, 16:28
ltf wtwt seni bu konuya katmıyorum lakin ordu gözbebeğimiz canımız kanımız diyenler değilmi hergün orduyu yerden yere vurup karalayan orduyu seven insan orduyu din düşmanı orduyu katil orduyu camileri vuran vatan haini gibi gösterebilirmi yanlışını görürsün ve konuşursun ama maalesef bu memlekette artık 24 saat orduyu ve yargıyı karalama kampanyası başlatıldı kimse bunu inkar etmesin böyle ordu sevgiside olmaz olsun

yakupyurt
07-04-2010, 17:16
arkadaşlar ben bu ikdirarın başındakilerine saklambaç oynarken mızıkcılık yapan çocuklara benzetiyorum bir dokun ağlar bir dokun şikayette bulunur eh adam yaşını başını almışsın mızıkcılık yapılırmı beni öldürecekler darbe yapıcaklar diye herzaman milletin kafasını karıştırıp ülkemizde önemli olan kuruluşları en büyük düşmanlarımıza peş çekiceksin dur be adam ağlama sırası bizde sen bizim anaamızı hergün ağlatıyorsun hergün ayrı bir darbe yapıyorsun senin anan bir kez ağlamış çokmu yada senden başka altertatif başka insan yokmu sizin yaptırdığınız yolsuzluklar diz boyunu aştı deniz feneri paralarını secmenlere ve taraflarına dağıtıp bileğinin değilde cebinin gücüyle iktidara geldin geldiğin gibide hayatımızdan çık artık azınlık çoğunluk darbe kuş gribi domuz giribi kene deli dana hep sizin döneminizde hayatımıza girdi demekki uğursuzluk akp ikdidarında hayatımızdan çıkın gidin artık yada biraz onurunuz varsa başkalarına bırakmayın intihar edin ne mutlu türküm diyebilene

NECAT33
07-04-2010, 18:26
Hesap zamani mutlaka gelir fetullahçilarda hesap verir tsk yi yipratmaktan başka birşeye yaramayan embesiller malum medya sizinde ne olduğunuzu gördük yilarca kayip trilyon davalari kombasan konyalar yimpaşlar deniz fenerleri insanlari allahla kandiran embesiler hesap zamani mutlaka gelir akp ve bunun gibiler hesap zamani mutlaka gelir türk ordusunu kararlamaktan başka birşeye yaramayan embesiller unutmayin hesap zamani mutlaka gelir

Bu arkadaşa sonuna kadar katılıyorum..Benim asıl anlamadığım bu ne üdüğü belirsiz,kim olduğu ispatlanmamış ses kayıtlarına aklı başında bildiğimiz insanlar nasıl oluyor da inanıyorlar..Bunlara sadece gülüyorum.:8[1]::8[1]:

wtwt99
07-04-2010, 18:43
ltf wtwt seni bu konuya katmıyorum lakin ordu gözbebeğimiz canımız kanımız diyenler değilmi hergün orduyu yerden yere vurup karalayan orduyu seven insan orduyu din düşmanı orduyu katil orduyu camileri vuran vatan haini gibi gösterebilirmi yanlışını görürsün ve konuşursun ama maalesef bu memlekette artık 24 saat orduyu ve yargıyı karalama kampanyası başlatıldı kimse bunu inkar etmesin böyle ordu sevgiside olmaz olsun

gözbebegimiz olan elbette bu ses kayıtları olan degil o zaman askeri şuraya iş düşüyor içindeki bu adamları ihraç etsin

beydemir
08-04-2010, 03:15
Ben eskiden camilerin bombalanmayacağını düşünürdüm ama bombalayacaksın gerekiyorsa. Cuma namazından sonra, cephe aldırma, bağlıycan yani, cuma namazında bombalayacaksın bu şerefsizleri.

Arkadaşlar haber vaktim com. da ses kaydı var isteyen dinleyebilir ses kaydı olan kişi
Hulki Cevizoğlunun kuzeni binbaşı Uğur Cevizoğlu.Mesajımın üst bölümünde ses kaydından bir bölüm aldım ben elhamdürillah bir müslüman olarak yukarıdaki kelimeleri kabul etmiyorum. bir müslümana şerefsiz diyen bir askerde benim askerim olamaz müslümanım deyipte savunan arkadaşlarada söyleyecek birşey bulamıyorum.

Dijitalci
08-04-2010, 09:19
Ben eskiden camilerin bombalanmayacağını düşünürdüm ama bombalayacaksın gerekiyorsa. Cuma namazından sonra, cephe aldırma, bağlıycan yani, cuma namazında bombalayacaksın bu şerefsizleri.

Arkadaşlar haber vaktim com. da ses kaydı var isteyen dinleyebilir ses kaydı olan kişi
Hulki Cevizoğlunun kuzeni binbaşı Uğur Cevizoğlu.Mesajımın üst bölümünde ses kaydından bir bölüm aldım ben elhamdürillah bir müslüman olarak yukarıdaki kelimeleri kabul etmiyorum. bir müslümana şerefsiz diyen bir askerde benim askerim olamaz müslümanım deyipte savunan arkadaşlarada söyleyecek birşey bulamıyorum.

Siz Önce Bir Sakinleşin.!!! Eğer Ortada Suçlular Var ise Gereken Cezayı Alır Merak Etmeyiniz... Ayrıca Benim sizden Bir istirhamım Olacak Mümkünse HÜKÜMET Karşıtı olan MAKALELERİDE sizin Paylaşımınızla Burada görmek isterim.Şunuda Unutmamanızı şahsınızdan Rica Ederim ELHAMDÜLİLLAH HEPİMİZ MÜSLÜMANIZ...Bizim Savunduğumuz TSK dır. O kurumum Yıpratılmaması gereğidir , ÇÜRÜK ELMALAR değildir...

veyselbakan
08-04-2010, 09:21
Ben eskiden camilerin bombalanmayacağını düşünürdüm ama bombalayacaksın gerekiyorsa. Cuma namazından sonra, cephe aldırma, bağlıycan yani, cuma namazında bombalayacaksın bu şerefsizleri.

Arkadaşlar haber vaktim com. da ses kaydı var isteyen dinleyebilir ses kaydı olan kişi
Hulki Cevizoğlunun kuzeni binbaşı Uğur Cevizoğlu.Mesajımın üst bölümünde ses kaydından bir bölüm aldım ben elhamdürillah bir müslüman olarak yukarıdaki kelimeleri kabul etmiyorum. bir müslümana şerefsiz diyen bir askerde benim askerim olamaz müslümanım deyipte savunan arkadaşlarada söyleyecek birşey bulamıyorum.

beydemir abi bunun savunulacak bir tarafı yok zaten ama unutmayalım bu memlekette 3 şey olmassa bizlerde olmayız ezan sesi bayrak şeref namus
o yüzden kendini bilmezler bir yerlerde elbet bir şey konuşur ama bununda cezası verilir ve verilmesi şarttır dikkat et adam ın savunulacak hiç bir tarafı yok lakin ordu ve ordu mensuplarının o kadar çok üstüne gidilmişki adamın artık fikirleri düşünceleri kirlenmiş sözlerin başına bak ben eskiden camilerin bombalanmayacağını düşünürdüm deyip saçmalamaya devam ediyor 24 saat ordu haberleri ile yatıp ordu haberleri ile kalkıyoruz bunda sence bir art niyet yokmu yanlı medya ve malum kişiler bunları o kadar çok gündeme getiriyorlarki
türkiyedeki bütün olumsuzlukları ve gündemi unutturup orduyu karalıyorlar bu bariz bir şekilde ortada adamların taşıdığı el bombalarının sayısını bile artık 7 den 70 e hepimiz biliyoruz sence bu normalmi biraz bunuda tartışalım he bu arada abi yaşça büyüğümsün ve bu sözü benden daha iyi bilirsin bir şeyi 40
kez söylersen olurmuş der büyüklerimiz sencede artık ordu ile yargı ile uğraşmayı bırakıp asıl olan memleket meselelerine dönmek gerekmiyormu dış borç açlık işsizlik ve pkk ya sağlanan imtiyazlar gibi daha önemli meseleler yokmu
olmayacak şeyleri olacakmış gibi 24 saat konuşup insanların zihinlerini dahada bulandırıp gündemi değiştirmenin bu memlekete faydası değil zararı dokunur diye düşünmekteyim!

veyselbakan
08-04-2010, 09:28
Siz Önce Bir Sakinleşin.!!! Eğer Ortada Suçlular Var ise Gereken Cezayı Alır Merak Etmeyiniz... Ayrıca Benim sizden Bir istirhamım Olacak Mümkünse HÜKÜMET Karşıtı olan MAKALELERİDE sizin Paylaşımınızla Burada görmek isterim.Şunuda Unutmamanızı şahsınızdan Rica Ederim ELHAMDÜLİLLAH HEPİMİZ MÜSLÜMANIZ...Bizim Savunduğumuz TSK dır. O kurumum Yıpratılmaması gereğidir , ÇÜRÜK ELMALAR değildir...

abi sana katılmamak elde değil bende beydemir abim ve bir kaç arkadaşımdan şu anki ikdidarın yaptığı yanlışları da burada bizimle paylaşmalarını yürekten isterim kısacası arkadaşların yanlı olmadığını bizler biliyoruz lakin onlarında bu memlekette ordu ve yargı hariç nelerin yanlış gittiği hakkındaki görüşlerini gerçekten merak etmekteyim ki eminim onlarda bana katılacaklardır ey arkadaşlar türkiyede herşey doğruda bir tek ordu ve yargımı eğri diyor ve değerli arkadaşlarımdan senin nezdinde diğer eğrileride yazmalarını ve bizimle paylaşmalarını yürekten istiyorum!

beydemir
09-04-2010, 02:40
Siz Önce Bir Sakinleşin.!!! Eğer Ortada Suçlular Var ise Gereken Cezayı Alır Merak Etmeyiniz... Ayrıca Benim sizden Bir istirhamım Olacak Mümkünse HÜKÜMET Karşıtı olan MAKALELERİDE sizin Paylaşımınızla Burada görmek isterim.Şunuda Unutmamanızı şahsınızdan Rica Ederim ELHAMDÜLİLLAH HEPİMİZ MÜSLÜMANIZ...Bizim Savunduğumuz TSK dır. O kurumum Yıpratılmaması gereğidir , ÇÜRÜK ELMALAR değildir...
1- dostum sinirli olduğumu nerden çıkardın.benim yazdığım iki satır yazı aklı selim olan her insan benim yazdığım gibi düşünüyordur sanırım.
2-suçlu var ise cezasız kalmayacağına inancım tam merak etme.bazılarının dediği gibi hakim kuban gibi hakimler varsa cezasını zor çeker demiyorum yargıya güvenim sonsuz askere olduğu gibi .
3-Açtığım konulara bakarsan istirhamını daha önce yaptığımı göreceksin örneğin BİZDE TÜRK AÇILIMI İSTİYORUZ--VEKİLLERİMİZİN MAAŞINA BAKARMISINIZ.ha şunda belirteyim inanmadığım bir MAKALEYİDE AKP karşıtlarının gönlü hoş olsun diye paylaşım yapmaya hiç niyetim yok.ben TSK yımı karalıyorum ki TSK yı savunuyorum diyorsun BİNBAŞI ses kaydında MÜSLÜMANLARA şerefsizler demiş onu paylaşıma taşıdık bunun savunulacak birşeyi varsa varsın bir MÜSLÜMAN olarak savun ben o lafları kabul etmiyorum sen kabul ediyorsan savunmaya devam.

hilalyıldız
09-04-2010, 11:52
S.A. 2 ÖRNEK vereceğim.ÖRNEK 1; 'Çukurca dosyası' askeri savcılıkta!
Van Cumhuriyet Başsavcılığı, Hakkari'nin Çukurca ilçesinde, 27 Mayıs 2009 tarihinde meydana gelen mayın patlamasıyla ilgili dosyanın, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığına gönderildiğini bildirdi.



İLGİLİ HABER: 7 ŞEHİTTE ŞOK İDDİAVan Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, Başsavcılık tarafından yürütülen bir soruşturma ile ilgili haberlerin bazı basın ve yayın organlarında, Ankara kaynaklı olarak yayımlandığı anımsatılarak şu ifadelere yer verildi: ''Olaya ilişkin olarak Cumhuriyet Başsavcılığımız (Özel Yetkili Başsavcı Vekilliğimiz) tarafından yapılan soruşturmada, Çukurca 20. Jandarma Sınır Tugay Komutanlığı'na bağlı askeri birliğin, 27 Mayıs 2009 tarihinde, Çukurca Hantepe üst bölgesinin doğusunda intikal halindeyken, daha önceden araziye güvenlik amaçlı döşenmiş mayının patlaması sonucu askerler Ziya Bener, Deniz Demirci, Özkan Dumlu, Çafer Çelik, Kemal Özer, Adil Yılmaz ve Oğuz Kır'ın şehit olduğu, Muhterem Akalın, Samet Koca, Ferhat Bilmez, Muhammet Akdeniz, Aytaç Güney, Fırat Güneş ve Muhammet Solmaz'ın da yaralandığı ve şehit yakınlarından Raziye Demirci ve Refik Bener'in şikayetçi olduğu tespit olunmuştur.'' Delillerin toplanmasının ardından soruşturmanın, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250'nci maddesi kapsamında bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı vurgulanan açıklamada, şöyle denildi: ''Bir kısım asker şüphelilerin eylemlerinin, 'bilinçli taksirle birden çok kişinin ölümüne sebep olmak'' suçu kapsamında mütalaa edilebileceği hukuki kanaatiyle ve bu suçun 353 sayılı Asker Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulu Kanunu'nun 9. maddesi kapsamındaki suçlardan olduğu değerlendirilerek, soruşturma dosyası gereğinin takdir ve ifası için 4 Mart 2010 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığına gönderilmiştir.''AEO.

hilalyıldız
09-04-2010, 11:54
ÖRNEK;2

Kanadoğlu'na 'keçi' soruşturması başladıVan Cumhuriyet Başsavcılığı, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın şikayeti üzerine Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu hakkında soruşturma başlattı.



Kılıç'ın avukatı Ali Özkaya tarafından adliyeye sunulan suç duyurusu dilekçesi işleme konuldu. Kanadoğlu'na, 'Biz bir keçi ile başedemiyorduk. Şimdi 13 hukukçu olmayan üye ile karşı karşıya kalacağız' sözleri sebebiyle 'kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret' suçlaması yöneltiliyor.Van Cumhuriyet Başsavcılığı'na verilen suç duyurusu dilekçesinde, Kanadoğlu'nun, 29 Mart'ta, Atatürkçü Düşünce Derneği'nin Van Kültür Merkezi'nde düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katıldığına dikkat çekildi. Kanadoğlu'nun, "Şimdiki Anayasa Mahkemesi'nde bir tek hukukçu olmayan üye var. O da başkan. Yeni değişiklikle şartlar oluşursa 13 hukukçu olmayan kişi mahkemeye üye olabilir. Biz bir 'keçi' ile baş edemiyorduk. Şimdi 13 hukukçu olmayan üye ile karşı karşıya kalacağız" sözlerine dikkat çeken Haşim kılıç, TCK'nın 125/3. maddesinin (a) bendi ve 4. maddesi uyarınca 'kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret' suçundan işlem yapılmasını istedi. Kılıç, dilekçesinde şu ifadeleri kullandı: "Eski bir yüksek mahkeme üyesinin, hukuk devleti için en kutsal varlık olan bireyin ve özellikle bir Yüksek Mahkeme Başkanı'nın onur, şeref ve saygınlığına saldırması, onu bir hayvana benzetmesi, açıkça suç oluşturduğu kadar geçmişte bulunduğu makamların yüksekliği ile de bağdaşmayan bir davranıştır.''







2010-04-08 16:29:06



Adem Korkmaz diğer yorumları 2010-04-09 07:30:38

Bu sabihogluna hakimleri sahip cikar kimse bisey yapamaz.
Sabih kanatoglu suc isledide kim yargiliyacak bunu yine kendi görüsünde olan ideolojik hakimler vercekleri karar suc unsuru bulunmadigindan sabih kar tanesi gibi bem beyaz temizdir.Adalaet kimlere teslim edilmis adamin islak imzasi kac kurumdan % 100 kesin oldugu halde halen görevdeyse hakimlerin halini düsünmek lazim saten cehenneme postlarini sermisler adil ve tarafsiz olmadiklarindan

draculu45
09-04-2010, 11:55
:clap2::
1- dostum sinirli olduğumu nerden çıkardın.benim yazdığım iki satır yazı aklı selim olan her insan benim yazdığım gibi düşünüyordur sanırım.
2-suçlu var ise cezasız kalmayacağına inancım tam merak etme.bazılarının dediği gibi hakim kuban gibi hakimler varsa cezasını zor çeker demiyorum yargıya güvenim sonsuz askere olduğu gibi .
3-Açtığım konulara bakarsan istirhamını daha önce yaptığımı göreceksin örneğin BİZDE TÜRK AÇILIMI İSTİYORUZ--VEKİLLERİMİZİN MAAŞINA BAKARMISINIZ.ha şunda belirteyim inanmadığım bir MAKALEYİDE AKP karşıtlarının gönlü hoş olsun diye paylaşım yapmaya hiç niyetim yok.ben TSK yımı karalıyorum ki TSK yı savunuyorum diyorsun BİNBAŞI ses kaydında MÜSLÜMANLARA şerefsizler demiş onu paylaşıma taşıdık bunun savunulacak birşeyi varsa varsın bir MÜSLÜMAN olarak savun ben o lafları kabul etmiyorum sen kabul ediyorsan savunmaya devam.


:49::49::49::49:helal olsun sana katılıyorumgünlerce istanbulun üstüne çökeceksin diye bağıranları hala duymadılarsa söylenecek söz yok bizce tüm yazdıkların,a katılıyorum :present::present::present::present::present::present:

hilalyıldız
09-04-2010, 12:15
Savcının peşinde olduğu 162 isim
İşte Balyoz Semineri’ne katıldığı için darbe planında ismi geçen korgeneralden üsteğmene kadar 162 kişilik liste...






Habertürk Balyoz Semineri’ne katıldığı için darbe planında ismi geçen korgeneralden üsteğmene kadar 162 kişilik listeyi yayınladı.30’U AŞKIN TUTUKLU2003’te 1. Ordu Komutanlığı’nda yapılan Balyoz Semineri’ne katılan ve bugüne kadar 30’dan fazlası tutuklanan 162 asker arasında 25 muvazzaf general var.95 İSİM BULUNUYORBalyoz savcıları, bu 25 generali gözaltına aldırmak isteyince görev yerleri değişti. Başsavcı, gözaltına alınmak istenen muvazzaf emekli 95 asker olduğunu söyledi.İşte ‘Balyoz’ savcısının 162 kişilik listesiBalyoz Darbe Planı iddiası, ilk kez Taraf Gazetesi’nin haberiyle birlikte Türkiye’nin gündemine oturmuştu. Birinci Ordu Komutanlığı tarafından, Selimiye Kışlası’nda, 5-7 Mart 2003’te hükümeti devirmek için hazırlandığı iddia edilen plan, 12 Eylül 1980 askeri müdahalesini model alıyor ve 5 binden fazla sayfadan oluşuyordu.Plan çalışmasına katılan 162 askerden, savcının sözünü ettiği 95 kişinin dışındaki 67 kişinin gözaltına alınıp alınmayacağı bilinmiyor. HABERTÜRK’ün ele geçirdiği listenin başında Emekli Orgeneral Çetin Doğan yer alıyor. Listede, 2002’deki rütbelerine göre, 28’i general olmak üzere, üsteğmene dek uzanan kıdemde askerler bulunuyor.FOTOĞRAF ÇEKİLDİ Mİ!HABERTÜRK, Balyoz Seminerleri’ne katılan subayların toplu fotoğraf çektirmek için duracakları yerleri gösteren şemaları da ele geçirdi. Dava dosyasında da bulunan 3 ayrı şemada, subayların rütbeleri ve kıdemlerine göre duracakları yerler açık açık belirtiliyor.Bu şemalara göre, o dönemde fotoğraf çekildiği sanılıyor. Ancak fotoğrafların dava dosyasında olup olmadığı bilinmiyor. İlk şemada, rütbelerine göre 29 general yer alıyor. İkinci şemada, generaller yine ön sırada yer alıyor. Arkada binbaşı rütbesine kadar isimler görülüyor. Son şemada ise üsteğmen rütbesine kadar subaylar var. Plan Semineri “Fotoğraf Çekim Planı”nda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’in müdahalesiyle durdurulan Balyoz Operasyonu’nda haklarında gözaltı talimatı verilmiş muvazzaf subaylar ve generallerin çoğu da 2003’teki rütbeleriyle albümde yer alıyor. ‘DOĞAN’ İLK SIRADAOrg. Çetin Doğan,Tümg. Nejat BEK,Korg. M. Korkut ÖZARSLAN,Tuğg. Abdullah DALAY,Kur.Kd.Alb. Necdet BELEN,Kur.Alb. A.Baki ERDOĞAN,Kur.Alb. Musa İSTEK,Per.Yzb. Göksel DURAN,Kur.Alb. İzzet OCAK,Alb. Zafer ARISOY,Alb. Ziyanur YAVUZ,Kur.Alb. Süha TANYERİ,Kur.Alb. Bülent TUNCAY,Kur.Alb. Burhan HASIRCI,Top.Alb. İdris KASAP,Ulş.Alb. Hulusi ONURBİLEN,Kur.Yb. Bayram TANRISEVDİ,Kur.Yzb. Tanju POSHOR,Kur.Alb. Muammer BAYRAM,Kur.Alb. Ahmet GÜRPINAR,Ord.Alb. Hüseyin KOCABIYIK,İs.Kd.Alb. Hakan ŞENKAL,İs.Alb. İsmail PALACI,Mu.Alb. Altan BATIBAY,Mu.Alb. Selfet ÖZGÜR,Kur.Kd.Alb. Tacettin ÖZKAN,Korg. Engin ALAN,Tuğg. N.Ali KARABABA,Tuğg. M.Kemal TUTKUN,Tuğg. Uğur UZAL,Tuğg. Gürbüz KAYA,Kur.Alb. Mustafa ÇALIŞ,İs.Alb. Numan ARSLANYER,Kur.Alb. Nurettin IŞIK,Kur.Alb. Ünal AKBULUT,Kur.Alb. Yunus AKTAN,Kur.Alb. Ali Rıza SÖZEN,Kur.Alb. H.Basri ASLAN,Kur.Yb. İbrahim BOLADAN,Kur.Yb. E.Numan BAŞBOĞA,Kur.Bnb. Kenan KALAY,Kur.Bnb. Erdal DODURGA,Kur.Bnb. Sami YÜKSEL,Kur.Yzb. Bekir KOÇAK,Korg. Şükrü SARIIŞIK,Tümg. Behzat BALTA,Tuğg. Halil KALKANLI,Tuğg.Tuncay ÇAKAN,Tuğg. Hasan Fehmi CANAN,Tuğg. Erkal BEKTAŞ,Tuğg. Ahmet YAVUZ,Kur.Alb. Ali TUNA,Tnk.Alb. Mustafa BABACAN,Kur.Alb. Erdal AKYAZAN,Kur.Alb. H.İbrahim ÇİÇEKSİZ,Kur.Alb. Caner ŞENKARDEŞ,İs.Alb. Deniz ÖZTUNALI,Mu.Alb. Vedat ÖZÜNÖZÜ,Kur.Alb. Ahmet KÜÇÜKŞAHİN,Kur.Alb. Arif KARADUMAN,Kur.Alb. Mümtaz CAN,Kur.Alb. Ahmet TOPDAĞI,Kur.Alb. Ömer KARABİBER,P.Yb. Tuncer ÜNALAN,Kur.Bnb. Fatih ALTUN,Kur.Bnb. Gökhan ÜSTÜNDAĞ,Öğr.Bnb. Adem KARATAŞ,Kur.Bnb. Nuri GAYIR,Kur.Bnb. İlhami ULU,Kur.Bnb. Hakan ESER,Kur.Bnb. Erkal KUZUOĞLU,Kur.Yzb. Ömer TURGUT,Korg. Ayhan TAŞ,Tuğg. Faruk O.MEMİOĞLU,Tuğg. Kaya VAROL,Kur.Alb. A.İhsan ÇUHADAROĞLU,Kur.Alb. Bekir MEMİŞ,Kur.Alb. Namık KOÇ,Kur. Alb. Recep YILDIZ,Kur.Alb. Yüksel YALÇIN,Kur.Yb. Vahap ÖZOĞLU,Kur.Yb. Metin DİKİCİ,Kur.Bnb. E.Şeref HÜCÜPTAN,Kur.Yb. Metin TOKER,P.Ütğm. Enver ÖRTEL,P.Ütğm. Süleyman ALTAY,Korg. Ergin SAYGUN,Tümg. M.Yavuz YALÇIN,Tuğg. İhsan BALABANLI,Tuğg. Yurdaer OLCAN,Tuğg. Zekeriya ÖZTÜRK,Kur.Alb. Turgut DEĞERLİ,Kur.Kd.Alb. Suat AYTIN,Kur.Alb. Erdal TATLI,Kur.Alb. Emin KÜÇÜKKILIÇ,Kur.Alb. Kasım ERDEM,Kur.Alb. Beşler GÜZEL,İsth.Kd.Alb. Feyyaz ELKOCA,Kur.Alb. Kazım GÜNEŞ,Kur.Alb. İsmet KIŞLA,Kur.Bnb. Erdal HAMZAOĞULLARI,P.Bnb. Selami SÖZER,Kur.Bnb. Abdullah YİĞİT,Kur.Bnb. Faruk YILDIRIM,Kur.Yzb. Ahmet ŞİMŞEK,P.Ütğm. Gökhan KARABULUT,Tuğg. Gafur AKSU,Tnk.Alb. Mustafa KILIÇ,İs.Yb. Ahmet GÖRGÜN,Mu.Bnb. Hakan TUFAN,Kur.Alb. İbrahim ERGE,İs.Bnb. H.Ercan KARAMANLI,P.Alb. Selçuk ÖZKARDEŞKAYA,İsth.Kd.Alb. Mehmet ERKOL,Ulş.Alb. M.Ali ÇETİNKAYA,Kr.Plt.Alb. Yüksel ALTINEL,Kr.Plt.Bnb. Gazanfer EMİROĞLU,Kr.Plt.Yzb. Engin AYDIN,İs.Yzb. Kazım ÖKTEN,Hv.Svn.Bnb. Ata ARAT,Kur.Yzb Oksal ÇELİK,İsth.Yzb. S.Teoman DİKEÇ,Kur.Alb. Nuri DAĞGEZ,P.Bnb. Ufuk YETİŞTİREN,P.Kur.Alb. İlker AKBULUT,P.Kur.Bnb. Şahin Ünsal UYSAL,Kur.Alb. Sait ÜNLÜ,Kur.Alb. Namık Kemal ÇALIŞKAN,Kr.Plt.Bnb. Okan TARGAL,Top.Bnb. Erol ESENER,P.Bnb. Orhan GÖÇER,Ord.Bnb. Cavit GÜLER,Lv.Bnb. Mehmet KÖKSAL,Hv.Svn.Alb. Mehmet ŞİŞMAN,P.Bnb. Mükremin ÇETİNTAŞ,P.Yzb. Bilal ÖZTÜRK,Kr.Plt.Yb. Vedat YÜKSEK,Kr.Plt.Bnb. Ergun BOL,Dz.Kur.Alb. Fazıl BİLEN,Dz.Kur.Yb. Erdoğan GÜLEN,Yzb. Sezai GÖK,Hv.Svn.Bnb. A.Murat KALYONCU,Tümg.Abdülkadir ERYILMAZ,J.Kd.Alb. Cahit AYDIN,J.Kur.Bnb. Hanifi YILDIRIM,J.Kur.Bnb. Murat ÖZÇELİK,J.Kur.Bnb. Hacı İLBAŞ,Tuğg. Mehmet PINAR,Dz.Kur.Alb. Hasan KARAGÜL,Top.Kur.Al. Ahmet ARIKAN,Kur.Alb. Hasan DURAK,Mu.Yzb. Oktay CEYLAN,P.Kur.Alb. Muharrem ÖZCAN,Tuğg. Tevfik ÖZKILIÇ,Albay Doğan ASLAN,Albay Vahit AYDOĞAN,Albay Nevres ERKİN,Albay Süleyman TAŞ,Yarbay Şevki GENÇTÜRK,Binbaşı M.Ali ALTAŞ,Tuğg. Cevdet KURNAZ,Kur.Alb. Cevat YAZGILI.HABERTÜRK

furbur
09-04-2010, 12:21
artık mızrak çuvala sığmıyor,çürük elmalar ayıklanmadan rahat huzur yok bu millete.
yazıklar olsun bu milletin vergileri ile aldıkları maaşları ve imkanları yiyip içip birde elindeki makamlardan tüyü bitmedik yetimleri düşünmeden silah doğrultup yönetime talip olanlara.
sıkıyorsa parti kurup meydanlara düşselerde milletin tokadını görselerdi ne olurdu.
ama bunlar arsızdır...utanmadan pişkin pişkin millete tepeden bakmaya alışkındırlar.

toycan
09-04-2010, 14:38
beydemir abi bunun savunulacak bir tarafı yok zaten ama unutmayalım bu memlekette 3 şey olmassa bizlerde olmayız ezan sesi bayrak şeref namus
o yüzden kendini bilmezler bir yerlerde elbet bir şey konuşur ama bununda cezası verilir ve verilmesi şarttır dikkat et adam ın savunulacak hiç bir tarafı yok lakin ordu ve ordu mensuplarının o kadar çok üstüne gidilmişki adamın artık fikirleri düşünceleri kirlenmiş sözlerin başına bak ben eskiden camilerin bombalanmayacağını düşünürdüm deyip saçmalamaya devam ediyor 24 saat ordu haberleri ile yatıp ordu haberleri ile kalkıyoruz bunda sence bir art niyet yokmu yanlı medya ve malum kişiler bunları o kadar çok gündeme getiriyorlarki
türkiyedeki bütün olumsuzlukları ve gündemi unutturup orduyu karalıyorlar bu bariz bir şekilde ortada adamların taşıdığı el bombalarının sayısını bile artık 7 den 70 e hepimiz biliyoruz sence bu normalmi biraz bunuda tartışalım he bu arada abi yaşça büyüğümsün ve bu sözü benden daha iyi bilirsin bir şeyi 40
kez söylersen olurmuş der büyüklerimiz sencede artık ordu ile yargı ile uğraşmayı bırakıp asıl olan memleket meselelerine dönmek gerekmiyormu dış borç açlık işsizlik ve pkk ya sağlanan imtiyazlar gibi daha önemli meseleler yokmu
olmayacak şeyleri olacakmış gibi 24 saat konuşup insanların zihinlerini dahada bulandırıp gündemi değiştirmenin bu memlekete faydası değil zararı dokunur diye düşünmekteyim!

şükür benim dediklerimi benden daha iyi anlatabiliyorsun veysel kardeşim bu memleketin başka derti yok ya türban ya asker ya yargı helal olsun valla bitti denilem mafya can almalar intaharlar yoksulluk kapatılan iş yerleri yalan bakın adam utanmadan teğet geçti diyor sen çok yaşa padişahımmı yoksa peygamberimmi yoksa yüzyılın adamımı ne desem bilemiyorum diğer olay bu adamı asker öldürmez ama devran terse dönerse öldürmekten beter eder diyorum ama birşeyi alkışlıyorum helal size fetullahcılar gülenciler nursiciler sizi ayakta alkışlıyorum 78 yılında hoca efendi bornova merkez camiinde vaaz veriyor okullar hastahaneler bize geciyor yavaş yavaş ama ne zaman hükümet bize gececek başbakan cumhur bizden olaçak ozaman bayramız o zaman dediği günlerde olamaz böyle birşey diyorduk ama düşündüğümüz olamadı tersi oldu oyüzden alkışlıyorum sizleri ama daha bitmedi o da aklınızda olsun biz hep mağlup zannedildiğimizde büyük işler becermiş ecladın torunlarıyız bilesiniz milletin kafasını karıştırarak bölünmeyi hızlandıracağınızı düşünüyorsanız aldanıyorsunuz bunuda bizzat yaşayacaksınız ve göreceksiniz

toycan
09-04-2010, 14:46
niye iranda arabistanda değil de > Latin Amerika’da Fethullah Gülen okulları
>
> Latin Amerika’da peş peşe sol hükümetlerin iktidara gelmesi ve giderek
> kendi aralarında işbirliğini geliştirerek toplumsal ilerleme
> kaydetmeleri ABD’nin canını sıkıyor. Geçmişte askeri darbeler,
> işgaller, açılan askeri üsler ve ekonomik yaptırımlarla bölgeye hakim
> olan ABD, bugün Obama yönetimi altında da benzer yöntemlerle hareket
> etmeye devam ediyor. Bugün bu girişimlere bir de Fethullah Gülen
> okullarının misyonerliği eşlik etmeye başladı.
> Dünyanın en sorunlu, en geri ülkesinden en gelişmiş kapitalist
> ülkelerine kadar değişen geniş bir yelpazedeki ülkelerde dil kursları,
> kültür merkezleri ve okullar açan Fethullah Gülen hareketinin
> yönelimleri, ABD’nin dış politikası ile de paralellik gösteriyor. ABD
> stratejik öneme sahip bölgelerde bu okulların açılmasını destekliyor
> ve devreye giriyor. Fethullah Gülen’in kendisi de “Amerika şu andaki
> konumu ve gücüyle bütün dünyaya kumanda edebilir. Amerika hâlâ bu
> dünya gemisinin dümenine oturan adamdır. Amerika göz ardı edilerek
> şurada burada iş yapılmamalı” diyerek somut biçimde ifade ediyor.
> Doğrudan CIA’ya bağlı düşünce kuruluşu RAND’ın yayınladığı ‘Civil
> Democratic Islam’ raporunda ‘Sivil Demokratik İslam İçin Ortak Bulma
> Seçenekleri’ başlıklı bölümde Fethullah Gülen adı verilerek bu şahıs
> ‘yenilikçiler’ arasında sayıldıktan sonra, ABD yönetiminin öncelikle
> bu kesimi desteklemesi isteniyor. Raporda ayrıca, “Çalışmaları ve
> görüşlerinin yayılması, basın yayın materyallerinin dağıtılmasına
> maddi katkı yapılacak, daha geniş kitlelere özellikle gençlere
> ulaşmaları teşvik edilecek, sivil toplum kuruluşları kurmalarına,
> eğitim için yer bulmalarına ve politik süreç içinde gelişmelerine
> destek olunacak, görüşlerini yaymak için internet siteleri, okullar,
> enstitüler kurmalarının önü açılacak ve yenilikçi İslamın kitlelerin
> alternatifi olması sağlanacak” deniliyor.
> ABD’nin sömürgecilik ve asimilasyon politikalarının hayata geçmesi
> olarak bakılması gereken bu girişimlerin parasının CIA bağlantılı
> ‘National Endowment for Democracy’ (NED) gibi kuruluşlardan geldiği
> iddia ediliyor.
> Bu okulların öncelikli olarak Avrasya, Ortadoğu, Balkanlar, Afrika,
> Kuzey Amerika ve son olarak da Güney Amerika’da açılmış olması hangi
> politikalara hizmet ettiğini de gösteriyor. Örneğin Obama’nın
> önceliklerinden biri olan Afrika’da Gülen okullarının sayısı hızla
> artıyor.
> Fethullah Gülen okullarının, bugüne kadar bulunduğu ülkelerde ABD için
> işlevsel olması, Latin Amerika’da da açılmalarına neden oluyor. Birkaç
> yıl önce başlayan bu girişimle, ilk Türk okulu Arjantin’in başkenti
> Buenos Aires’te Herkül Koleji adı ile 2006’da 92 öğrenci ile eğitime
> başladı. Okulda Arjantinli, Perulu, Bolivyalı, Brezilyalı ve Türk
> öğrenciler, İngilizcenin yanı sıra İspanyolca ve Türkçe eğitim
> görüyorlar. Arjantin’de ayrıca Fethullah Gülen’e ait bir de kültür
> merkezi bulunuyor.
> Meksika’da da bir kültür merkezi ve 2005 yılında başkent Meksika
> Kenti’nde açılan bir okul bulunuyor. İlkokul, ortaokul ve anaokulunu
> bünyesinde barındıran okulda Türk ve Meksikalı hocalar çalışıyor. Eski
> dışişleri bakanı Ali Babacan 80 yıl aradan sonra Meksika’ya ilk Türk
> yetkili olarak gittiğinde bu okulu da ziyaret etmişti.
> Kolombiya’da bir kültür merkezi, Bolivya’da Cochabamba kentinde bir
> kültür merkezi, Şili’nin başkenti Santiago’da bir kültür merkezi,
> Brezilya'nın São Paulo kentinde Colegio Belo Futuro (Güzel Gelecek
> Koleji) adıyla bir okul ve bir kültür merkezi bulunuyor. Venezuela ise
> yapılan başvuruyu kabul etmemiş durumda.
> Fethullah Gülen hareketinin açtığı okulların bir çok açıdan işlevsel
> olduğu aşikar. AKP sermayesinin uluslararası genişlemesine büyük katkı
> sağlıyor. Fethullah Gülen’e yakınlığı ile bilinen Türk İşadamları ve
> Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON) üyesi şirketler başta olmak
> üzere, Türk şirketleri okulların açıldığı bu ülkelerde AKP hükümetinin
> de desteği ile ticari antlaşmalara imza atıyorlar. Türk Hava Yolları
> (THY) bu ağın ulaşım alanındaki bacağını tamamlıyor ve okul bulunan
> ülkelerin büyük kentlerine doğrudan seferler koyuyor. (THY'nin Latin
> Amerika'daki ilk destinasyonu, Fethullah Gülen okullarından birinin
> bulunduğu São Paulo oldu.)
> Bu okullaşma hareketi diğer yandan, AKP’nin ‘Büyük Türkiye’ ve ‘Yeni
> Osmanlı’ söyleminin meşrulaştırılması ve altının doldurulmasına da
> hizmet ediyor. Yurtdışı gezilerinde Fethullah Gülen okullarını
> ziyareti görev bilen cumhurbaşkanı, başbakan ve yetkililer, karşılama
> törenlerinde Türkçe şiir ve şarkı okuyan yabancı ülke çocuklarını
> gözyaşları ile dinleyerek bu çocukların birer ‘kültür elçisi’
> olduklarını, bu okulların bu amaca hizmet ettiğini söyleyerek
> okulların varlığını bununla açıklıyorlar.
> Her yıl yapılan Türkçe Olimpiyatları ise bunun kanıtı olarak
> gösteriliyor. Oysa ki okullarda Amerikalı ve İngiliz hocalarla
> İngilizce ve yerli eğitimcilerle ülkenin dilinde eğitim veriliyor.
> Türkçe ise seçmeli ders olarak okutuluyor. Asıl önemli olan ise bu
> okullarda eğitim gören genç kuşakların, ABD başta olmak üzere
> emperyalist ülkelerin hegemonyasının ve kültürünün taşıyıcısı ve
> sermayenin ihtiyaçlarına göre yetiştiriliyor olmaları.
> Okullarda çalışan personelin ise kendilerini misyoner olarak
> tanımladıkları biliniyor. Eğitim kurumlarının ilk açıldığı bölge olan
> ve en fazla okulun olduğu Orta Asya'da ise 2001 yılında Rusya,
> Özbekistan ve Başkurdistan’daki okullarda çalışanların CIA adına
> çalıştıkları tespit edilmiş bu kişiler sınır dışı edilmişlerdi.
> Ülkelerde öncelikli olarak, 20-30 kişilik öğrenci mevcudu ile Türk
> Kültür Evi veya dil okulları açarak başlanan eğitim faaliyeti,
> ardından kolej ve üniversite kurulması ile devam ediyor. Ülkede
> bulunan Türk azınlık bu kurumlara yönlendirilerek, yerelden de
> öğrenciler kurs ve okullara alınıyor. Fethullahçı hareket ülke
> özgünlüğünü çözümleyerek ve iktidarlara bağlılığını sonuna kadar
> göstererek, bürokratları da yanına almayı ihmal etmiyor.
> Açılan bu okulların en son teknoloji ile donatılması, İngilizcenin
> temel eğitim dili olması ve eğitimin kapitalizmin ihtiyaçlarına
> yönelik olarak ‘en iyi’ şekilde verilmesi, okullara olan ilgiyi
> arttırıyor. Öyle ki ülke devlet başkanlarının, bürokratların ve
> zenginlerinin çocukları bu okullara gönderiliyor, kendi elit
> tabakalarının yetişmesini sağlıyorlar. Amerikan kültürünün baskın
> olduğu eğitim sistemi emperyalist kapitalist sistemin bugün ve
> gelecekteki ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde hayata geçiriliyor.

toycan
09-04-2010, 14:53
DİKKATLİ OKUYUN VE ZAMAN
GAZETESİNDEKİ BİR YAZARIN KÜSTAHLIĞINA ŞAHİT OLUN...!

Date: Monday, November 30, 2009, 10:07 AM

GERCEKTEN INSANIN KANINI DONDURUYOR

Gönderenin Notu:Yazıyı okurken küçük dilinize hakim olun..
Asla küçümsemeyin..
O, bu yazıyı boşuna yazmadı..
Niha-i plan budur.. Bu aymazlıkla bu son yaşanabilir..
Olanlar olacakların teminatıdır..

Şu yaziyi okur musunuz lütfen?

Benim yaptigim gibi lutfen kaynagi verilen link'i de kontrol ediniz.
Tesekkurler. ..

Durum degerlendirmesinin ve onerisinin özu şu:

- Turk askeri kahramandir ama, keramet "ordu"da degildir. Gecmiste
Sipahi Ordusu, Yeniceri Ordusu, Nizam-i Cedit Ordusu, Ashakir-i
Mansure-i Muhammediye gibi ordularimiz olmustur ve simdi de Turk
Silahli Kuvvetleri (TSK) vardir. Bize lâzim ve uygun olanin illâ TSK
oldugu gibi bir sart yoktur.

- Bir ordu fesat ve fitne yuvasina donustuyse, yarardan cok zarar
verir hale geldiyse, ortadan kaldirilip yenisinin kurulmasi gerekir.

- "Engerek 10" sureci ve ozellikle de ortaya cikan son "islak imza"li
belge kesinkes ortaya koymustur ki, TSK artik iflâh olmaz bir fesat ve
fitne yuvasidir. Soz konusu belge nedeniyle, milletine karsi fesat ve
fitneye karistigi alenen ortaya cikmis olan 1. Ordu Komutani Hasan
İgsiz basta olmak uzere bazi subaylarin tasfiyesi ve hatta Genelkurmay
Baskani Basbug'un istifasi dahi care degildir. TSK topyekun ortadan
kaldirilmalidir.

Simdi TSK ortadan kaldirilip hangi ordunun ve de nasil kurulacagina
bakalim ki, yaklasim daha da netlessin.

- Bize lâzim olan Nizam-i Cedit'tir !! TSK ortadan kaldirilip Nizam-i
Cedit kurulmalidir.

- Nizam-i Cedit'in nasil kuruldugu da tarihî kayitlardan bellidir.
(Bunun nasil yapildigini biliyoruz degil mi? Yenicerilere karsi
gunlerce surek avina cikilmis, yakalanlar tek tek kilictan gecirilmis,
kacip bir araya kumelenenler top atesiyle havaya ucurulmustur. Bununla
da yetinilmemis, Yeniceri Ordusu'nun manevî onderi ve en buyuk
destekcileri kabul edilen Bektasiler de tek tek bogazlanmis, onlara
ait mezar taslari dahi tahrip edilmis ve hatta sazlari bile idam
edilmistir).

Bu olay tarihimize "vak'a-yi hayriyye" (hayirli olay) olarak
gecmistir. Simdi de boyle "hayirli" bir olaya ihtiyacimiz oldugu
ongoruluyor...

- Yeniceri ordusundaki fitnenin simge ismi Kabakci Mustafa'dir. Ona ne
reva goruldugu biliniyor. TSK baglaminda ise, gunumuzun Kabakci
Mustafa'lari ornegin Dogu Perincek, Yalcin Kucuk, Ergenekon saniklari,
Abdullah Ocalan, Deniz Baykal, Canan Aritman ve benzerleridir.
Dolayisiyla onlar da Kabakci Mustafa'nin akibetini hak etmislerdir.

Hani gozlerinize inanama gibi bir durum nedeniyle yanlis anlama
olmasin diye oneriyi bir kez daha ozetleyelim:

"Ozetle TSK ve basta onun safinda yer alanlar olmak uzere Turkiye'de
birileri ortadan kaldirilmalidir. Bu, bir direncle karsilasmadan
olamayacagina gore, aynen Yeniceri ordusunun ve Bektasilerin ortadan
kaldirilisinda oldugu gibi, kafalarini tek tek kesmek, topa tutup
topluca oldurmek, gecmislerine ait mezarlarini bile tahrip etmek,
kulturlerine ait cansiz simgeleri (neden olmasin, ornegin Ataturk
bustlerini) bile ipe cekmek..."

Nasil?

Akliniza; "Koskoca bir orduyu ve taraftarlarini tek tek keserek
ortadan kaldirmayi ongoren bu 'guzel proje'yi ongoren, acaba bu isi
yapmak icin neye bel baglamis?" sorusu gelebilir. Oneri sahibi onun
yanitini vermemis. Simdilik vermemis. Ama mensubiyeti, bu konuda bir
fikir verebilir.

· O, Abdullah Catli'nin arkadasi olan unlu bir ulkucu eskisi...

· O, Ozal doneminde ortaya ciktigi dillendirilen
"TSK'ya karsi Emniyet'i guclendirme" yaklasiminin onde gelen takipcisi
olarak da unlenmis Tansu Ciller'in ozel danismani...

· O, TSK'ya karsi Emniyet icerisinde guclu bir odak
olusturdugu konusulan Fethullah'in "Zaman" Gazetesi'nde kose yazari...

· O, maalesef, Gazi Universitesi'nde profesor...

· O, AKP İstanbul Milletvekili Ozlem Piltanoglu Turkone'nin kocasi !...

· O, yandas medyanin bize sabah aksam buyuk kanaat
onderi olarak dayattigi Mumtazer Turkone...


... ve yukarida anahatlarini ozetledigimiz oneriyi, tam da Cumhuriyet'in
yildonumu olan 29 Ekim 2009 gunu "Zaman" ceridesi'nde yazmis
bulunuyor...

Gerci aymak acisindan gerekmiyordu ama, olup bitenler hakkinda halâ
bir tereddutu olanlar varsa onlar da artik gormeliler ki, varilan nokta budur.

Son bir not:

Oneriyi gordunuz. Takdir edersiniz ki, uzerinde korkunc gurultuler
koparilan "irtica ile mucadele belgesi"nden cok daha vahim. Ve zaten,
o tantananin hangi planin parcasi olarak kopartildigini da
aciklayacak mahiyette.

Onerinin sahibi, mensubiyeti, baglantilari belli. Ustelik de
onerisini, 70 milyonun gozu onunde ve "yas mudur, kuru mudur"
tartismasi gerektirmeyecek sekilde alenen imzalamis. Simdi izleyin
bakalim; anayasal bir kurulus olan TSK'yi ve ona sahip cikabilecekleri
ortadan kaldirma adina icabinda binleri, onbinleri, yuzbinleri,
milyonlari toplu olarak yok etme onerisi, kamuoyumuzda yanki yapacak
mi, ne kadar yapacak, medya uzerinde ne kadar duracak, savcilar
harekete gececek mi, TSK nasil bir tepki gosterecek?

Siz tahminlerinizi yapin ki, sonra sonuclarla karsilastirip bir
degerlendirme gerceklestirebilesi niz. Hala gerekiyorsa tabii...

toycan
09-04-2010, 14:54
Değerli dostlar,yurttaşlar, analar,babalar …

Herkes bir kişiye, hükümetin neden anayasayı değiştiremeyeceğini öğretmelidir.

Akp hükümetinin anayasa yapma/değiştirme meşruiyeti yoktur!

AKP’ nin acele anayasa yapma davranışının iç yüzünü ;
Bütün çıkarlarını yalnız kirli bir tahtın çürümüş çökmüş ayaklarına sarılmakta görmekliğinden,
Gizli amaçlarını ne olursa olsun kabul ettirmekten başka bir çareleri kalmamışlığından, anlamak gerekir.

Aldatıcı sözlere kanmak akıl karı değildir.
Akp hükümetinin anayasa yapma/değiştirme meşruiyeti yoktur!
1-Laiklik karşıtı eylemlerin odağıdırlar.
2-Kalpazanlık, yolsuzluk, yüz kızartıcı suç, ihaleye fesat karıştırma gibi aklanmayı bekleyen 664 adet suç dosyasının sahibidirler.
3- Şüphesiz Deniz Feneri soygunu unutulmazlarıdır.
4-Tarihte eşi benzeri görülmemiş hukuksuzluklarla yaratılan Ergenekon tertibinin savcıları, öte yandan PKK teroristini akladıkları Habur hukukunun hakimleridirler.(Unutulmamalıdır; iktidarda kaldıkları müddetçe “demokrasi ve hukuk” istediklerinde inecekleri binecekleri tramvaydır)
5-Milleti açlıkla terbiye edip teslim olmaya zorlayanlardır.
6-72 milyonu neredeyse iç çamaşırı renklerine göre bölünmüş duruma getirenlerdir.
7-“Askerimize karşı savaş açmışlar”ın yardım ve yataklığını yapanlardır.
8-Ulusal ekonomiyi yok edenler, ulusal sanayi bitirenler, ulusal bankacılığı çökertenlerdir.
9-Çocuklarımıza okullarda tarihsizliği, kültürsüzlüğü ve soysuzluğu öğreten bellek silicileridirler.
10- Ülkeye,vatana, millete,insana, doğaya sevgisiz, saygısız, inançsız,uğrunda nice aydınlanma şehitleri verdiğimiz demokrasi, eşitlik, özgürlük, adalet gibi kavramların içini boşaltıp yalanla dolduranlardır.
(Bütün bunları görmezlikten, bilmezlikten, duymazlıktan gelip olağan mı karşılayacağız ? )

Faciayı yaratanlar bellidir.
(Anayasa değişikliğiyle bunlara af mı çıkaracağız ?)
Tarihte milletlerin intihar ettiği görülmemiştir !

Bu meclisin-tek parti meclisinin-anayasa yapma/değiştirme meşruiyeti yoktur !
AKP hükümetinin gözdağı verici bir tavır takınması, karşılarına dayanışma halinde bir siyasi güç olarak çıkılmasıyla son bulacaktır.

Hükümete karşı, liberal faşistlere karşı kesin bir tavır alma zamanı gelmiştir.

Herkes bir kişiye
hükümetin-tek parti meclisinin,
neden anayasa değişikliği yapamayacağını öğretmelidir
İzmir CUMOK

furbur
09-04-2010, 15:03
Peki bu FG okullarından mezun olupta ülkemizin başbakanına ve genelkurmay başkanına suikast düzenlemeyi düşünen yada hayal eden biri varmı,müslümanları cuma namazında katletmeyi düşünen ve onlara şerefsiz demeyi bilen varmı ne dersiniz.

furbur
09-04-2010, 15:06
Darbeci zihniyetmi değiştirecek bu anayasayı,milletin oyları ile seçilmişler değiştiremiyecek öylemi.

veyselbakan
09-04-2010, 16:04
Darbeci zihniyetmi değiştirecek bu anayasayı,milletin oyları ile seçilmişler değiştiremiyecek öylemi.

evet değerli arkadaşım sana bu memlekette sadece darbenin ordu ile topla tüfekle yapılmayacağını gösteren bir yazı biraz uzun ama zahmet edip bir oku
belgeleri ve tarihleri ile yazdımki iftiraya girmesin ve form kurallarına uysun diye zira belge olmadan bu tür açıklamalar etik olmayacağı gibi formumuzun kurallarınada aykırı yatıp kalkıp ordu ile hakimi savcısı ile uğraşacaklarına insnlar önce aynanın karşısına geçip birazda kendi yaptıklarına bakacaklar SAYGILAR!

İnançlı Kesimi Derinden Yaralayan Sözler ve İcraatlar

Not: Buradaki tüm maddeler, doğruluğu araştırılarak hazırlanmış, bu konuda hassas olunmaya çalışılmıştır.

İftiracı konuma düşmekten Allah"a sığınırız.

1. Başbakan Erdoğan bir Amerikan gazetesine yazdığı makalede Irak"a savaşmaya giden ABD"li askerlere dua etti:

“Irak"ta savaşan ABD"li kahraman bay ve bayan askerlere, en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en kısa zamanda dönmeleri arzusuyla dua ediyoruz.”

“We further hope and pray that the brave young men and women return home with the lowest possible casualties, and the suffering in Iraq ends as soon as possible.”

By Recep Tayyip Erdogan
The Wall Street Journal
March 31st, 2003

2. Dışişleri Bakanı Gül “Dünya barışı için, barışı korumak için, son 50 senede dünyada en çok Amerikalılar kendi çocuklarını feda etmişlerdir.”dedi. (MİLLİYET İNTERNET - SİYASET (Only the registered members can see the link))

3. Yirmibeş İslam ülkesinin sınırlarını değiştirip hepsini Irak gibi yapma projesi olan ABD kaynaklı BOP"la ilgili Sayın Gül"ün görüşü: “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Türkiye"nin dış politika ilkelerine uygun. ABD ile hareket ediyoruz. Amacımız İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek.” (Radikal-çevrimiçi / Politika / <I>Gül: BOP içinde ABD ile birlikte hareket ediyoruz</I> (Only the registered members can see the link))

Not: Vatandaşlarımızın 72"si BOP"u tehlikeli görüyor.(25.07.2004 – Yeni Şafak)


4. Diyanetten Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın diyor ki:

“Ben Avrupa"ya gittiğimde kiliseye çok giderim, büyük zevk duyuyorum.”

(II. Din Şurası Tebliğ ve Müzakereleri cilt:2 sayfa:375)

5. Diyanetten sorumlu Devlet Bakanı yapılan Sayın Mehmet Aydın, İslam dinini Müslüman olmayanlara tebliğ etmeye "en DİNSİZCE hakarettir" dedi:

“Bazı müslüman kardeşlerimiz diyor ki yahu bir fırsat düştü, müslümanlığı anlatalım hıristiyanlara; Allah belki hidayetini gösterir. (Diyalog çalışmalarında)… işin ucunda bilmem adam kazanmak, üye kazanmak varsa, açıkçası bu bir din mensubuna yapılacak en DİNSİZCE bir hakarettir.” (II. Din Şurası Tebliğ ve Müzakereleri cilt:2 sayfa:322)

6. ABD Savunma Bakan yardımcısı Paul Wolfowitz: “Biz Irak"a müdahale konusunda tereddüt ediyorduk, Tayyip Erdoğan bize cesaret vermiştir.” (Irak işgalinden üç ay önceki Türkiye ziyareti esnasında yaptığı açıklamadan.)

7. Erdoğan, AJC örgütünden bugüne kadar “cesaret ödülü” alan 10 kişi içinde Yahudi olmayan tek kişi.
Tayyip Erdoğan"a “cesaret ödülü” veren “American Jewish Congress” (AJC) adlı kuruluş, WJC"ye bağlı.

Theodore Herzl tarafından Dünya Musevilerini bir “ulusal yurda” kavuşturma amacıyla 19. yüzyıl sonunda kurulan “World Jewish Congress” (WJC) İsrail devletini kurmakla amacını gerçekleştirmiş bir Yahudi teşkilatıdır.

Daha önce AJC tarafından 10 kadar kişi ödüle lâyık görülmüştü; bunlar arasında İsrailli veya Musevi olmayan tek kişi Tayyip Erdoğan. Listede İsrailin önemli bütün başbakanları var. Türkiye başbakanına bu ödülün verilmesi de, verildiği mekân da anlamlı: HSBC bankasının New York merkezi... (Yeni Safak Online - Taha Kıvanç : JINSA ve AJC üzerine... - 5.2.2004 (Only the registered members can see the link))

8. Bush, Erdoğan"a “Sen ne harika bir adamsın” dedi. (You are a great man) Kasım 2004

9. Çeçenler Rusların dilinde terörist. Erdoğan 3 Kasım seçimi sonrası AKP genel başkanı olarak 170 kişilik heyetle ziyaret ettiği Rusya"da teröre karşı işbirliğinden söz etti.

10. Erdoğan genel başkan sıfatıyla gittiği Çin"de de şöyle dedi:

“Tek Çin anlayışını destekliyoruz. Çinin toprak bütünlüğü konusunda Türkiyenin herhangi bir tereddüdü yok, saygısı vardır. Terörün dini, milleti, ırkı olamaz.”

(Çin, işgal ettiği Doğu Türkistan"ı kendi toprağı sayıyor. Özgürlük mücadelesi veren 30 milyon Uygur Türkü kardeşimize de terörist diyor. Tayyip Bey"in sözü bu manada nasıl değerlendirilecek?)

(Tayyip Erdoğan, diline pelesenk olduğu üzere, Pekinde de “Han, Mançur, Moğol, Doğu Türkistanlı, Tibetlisi ile Çin bir büyük mozaiktir. Bu da büyük zenginliktir” demeliydi (!) alıntı)

11. Yurtdışı turları ve ilginç temasların ardından Erdoğan, milletvekili oldu. Aradan dört buçuk yıl geçmesine rağmen AKP “Acil Eylem Planı”nı bile tatbik edemedi.

12. Kuzey Irak"ta askerlerimizin başına çuval geçirildi. Buna ciddi hiçbir tepki gösterilemedi.

13.Üstelik ağır ve ciddi çuval olayı sonrası “ABD"ye nota verecek misiniz?” sorusuna başbakan şöyle veciz(!) bir cevap verdi: “Bu müzik notası değil. Öyle aklınıza her estiğinde verilmez. Ağırlığı ve ciddiyeti vardır.” (Only the registered members can see the link)

14. Erdoğan"dan enteresan bir açıklama: “Amerika"nın düşündüğü Büyük Ortadoğu Projesi var ya, Genişletilmiş Ortadoğu Projesi; Diyarbakır işte bu proje içinde bir yıldız, bir merkez olabilir. Bunu başarmamız lazım.”

(15 Şubat 2004, Kanal D, Teke Tek Programı) 18.02.2004. Hürriyet Gazetesi, sayfa: 20.

15. Sözde Ermeni Soykırımı meselesinde Dışişleri bakanlığı, yetersiz kaldı. Üstelik Sözde Ermeni soykırım yasasını kabul eden ülkelere yenileri eklendi: İsviçre (2003), Slovakya (2004), Hollanda (2004), Polonya (2005), Litvanya (2005), Arjantin (2006)…

16. 1 Mart Tezkeresi reddedilmesine rağmen, bir genelgeyle, ABD"nin savaş araç-gereçleri Türkiye üzerinden nakledildi.

17. İsrail"in talebiyle ve onun güvenliği için, kamuoyuna rağmen Lübnan"a asker gönderildi.

18. Başbakan Erdoğan, İspanya Başbakanıyla beraber Medeniyetlerarası İttifak(!?) eşbaşkanı oldu.

(Medeniyetler arası ittifak, Dinlerarası diyaloğun diğer bir ismidir.Gösterilen tepkiden dolayı, medeniyetler arası ittifak ifadesi kullanılıyor.)

19. Başbakan Erdoğan, BOP"un da (Büyük Ortadoğu Projesi) eşbaşkanı oldu. İkinci başkan, Bush.

20. Erdoğan, Gül ve bakanların baskısına rağmen 1 Mart tezkeresine "hayır" diyen milletvekilleri, 22 Temmuz seçiminde aday gösterilmediler.

21. Tezkereye "evet" denmesini isteyen Erdoğan “Her zaman "hayır"da hayır yoktur. Rahat olun, gelişmeler kontrolümüzde" dedi.

22. Erdoğan, tezkere geçse de geçmese de ABDnin harekatta kararlı olduğunu belirterek, Türkiyenin 2003 yılı içinde 73 milyar dolar borç ödemesi olduğunu söyledi ve tezkerenin çıkmaması halinde Türkiyenin ekonomik olarak çok sıkıntıya gireceğini ifade etti.

(Hatta Erdoğan"ın “Tezkereye hayır diyen, bana hayır demiş olur”… “Tezkere geçmezse memur maaşlarını ödeyemeyiz” dediği ifade edildi.)

23. Devlet Bakanı Ali Babacan, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ve Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, tezkerenin yararlarını sıraladı: “ABD ile her platformda stratejik ortaklığımız artarak gelişir.”


(Irak"a ve Iraklılara yapılanlar da mı?)

24. AKP önderleri tezkerenin geçmemesi durumunda olacakları da hatırlattılar:

“Tezkereyi reddetmemiz Müslüman ülkelerden destek bulsa da dünyada etkili bir güce sahip olan Yahudi lobisinin desteğini kaybederiz.”

25. Irak savaşında ABD"ye verilen destek, KREDİ pazarlığına dönüştü.

Bakanlar Kurulu toplantısı sırasında Başbakanlıka giden Dışişleri Müsteşarı, ABD Büyükelçisi Pearsonın getirdiği ABD önerilerini hükümetin onayına sundu. (Radikal-çevrimiçi / Politika / ABD'nin son teklifi 26 milyar dolar (Only the registered members can see the link))

· Türkiyenin asgari “6 milyar dolar hibe”, “20 milyar doları bulan kredi” ve “ticaret desteğini” içeren seçenek üzerinde durduğu, bu seçeneğin hibe bölümünü artırmak üzere pazarlık ettiği öğrenildi.

· 92 milyar dolarlık bir kayıp faturası gündeme getiren Ankara, 2003te 25, sonraki dört yılda 15-17 milyar dolar desteğe ihtiyaç duyulabileceğini belirtti. ABD, Türk ekonomisini ayakta tutma güvencesi verdi.

26. CIA"nin işkence uçakları hava sahamızı ve hava limanlarımızı kullandı. (Zaman-Redirection 1.0 (Only the registered members can see the link))

27. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül açıkladı: “Irak savaşında ABD , İncirlik"i kullandı ve buradan 4 bin 990 sorti gerçekleştirdi.” (Vecdi Gönül"ün “Los Angeles World Affairs Council” adlı kuruluşun düzenlediği konferansta yaptığı “Avrasya"da değişen güvenlik ortamı ve Türkiye"nin stratejik önemi” konulu konuşmasından.) AA

28. Erdoğan ve Gül, 29 Ekim 2004 tarihinde AB Anayasası"nı imzaladılar. Nerede? “Bütün Türkler yok edilmeden Hristiyan dünyası rahat etmeyecek.” diyen Papa Cixtus"un (1585-1590) heykeli altında, manevi huzurunda…

29. AB müzakere haberi, Kızılay"da gündüz gözüne havai fişeklerle kutlandı.

30. Erdoğan “Küresel sorunlarla mücadelede dünyanın ABD"ye ihtiyacı olduğunu; Türkiye ile ABD"nin temel hedeflerinin örtüştüğünü” söyledi. ([ Yeni Safak Online - Politika - Haber : 'Özgürlük ve demokrasi hedeflerimiz örtüşüyor' - 11.6.2005 ] (Only the registered members can see the link))

31. AKP milletvekili Ömer Çelik, kadınları tecavüze uğrayan ve ülkesi işgal edilmiş Iraklı direnişçilere:

“Katiller sürüsü!” dedi. (21.08.2004 – Vakit)

32. Erdoğan"ın danışmanı Cüneyd Zapsu, Amerikalılara Tayip Erdoğan hakkında, “Bu adamı kullanın!” dedi.

İşte American Enterprise Institute adlı düşünce kuruluşundaki konuşmanın teyp kaydı:

This man is an honest man. And he has his own beliefs and he is true to his beliefs. Please try to... Id say "exploit"(sömürmek,istismar etmek, kendi çıkarına kullanmak) is a bad word, but kullanmak or use... (Zapsu burada Türkçe kullanmak sözcüğünü telaffuz ediyor ve İngilizce nasıl denir anlamında dinleyicilere bakıyor ve bir Türk dinleyicinin hatırlatması üzerine sözlerine devam ediyor) take advantage of this man. Because this person has so much credibility, because of his own beliefs in the Muslim world and he believes in the Western style democracy. I think instead of pushing him down, putting him to the drain, use... Here and in Europe you should take advantage of that. This is my offer... (MİLLİYET İNTERNET - SİYASET (Only the registered members can see the link))

33. En büyük ortaklarından biri Yunan Kilisesi olan National Bank af Greece(NBG), ülkemizden banka satın aldı. ( Fakat aynı Yunanistan, Ziraat Bankası"nın Atina"da şube açmasına izin veriyor mu?)

34. Başbakan Erdoğan; “etnik, coğrafi ve dini temele dayalı ekonomik birliktelikleri, küreselleşme sürecinin reddettiği bir durum olduğu için, doğru bulmadığını” söyledi.Etnik denilen: Orta Asya Türk Devletleri. Coğrafi denilen: Komşularımız. Dini denilen: İslam Ülkeleri… (AB ile ABD bize yeter denilmek mi isteniyor?)

35. 4928 No.lu ve 15.07.2003 tarihli Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"da "cami" kelimesi "ibadethane" olarak değiştirilerek apartman kiliselerinin önündeki yasal engel kaldırıldı.

(25173 sayılı Resmi Gazete - Yayın tarihi:19 Temmuz 2003 Cumartesi)

36. Van Akdamar Kilisesi"nin onarımını Başbakan gizlice denetledi. ( Peki ama niçin gizli?..)

Erdoğan, Hakkariden Vana gelirken beklenmedik bir şekilde Van Gölü üzerindeki Akdamar Adasına indi. Görevli bekçinin dışında hiçbir yetkilinin bulunmadığı adaya konan helikopterden inen Erdoğan ve beraberindeki bakanlar, Ermeni Kilisesindeki restorasyon çalışmalarını inceledi. Hakkariden havalanan diğer 2 helikopter, Van Ferit Melen Havaalanına inerken protokol üyeleri bir süre Erdoğanın içinde bulunduğu diğer helikopteri bekledi.

(Yetkililer, Başbakanın Akdamar Adası ziyaretiyle ilgili ısrarlı soruları cevapsız bıraktı.) 21.11.2005

· Bu denetlemeden 16 ay sonra (Kur"an Kursu yıkımından 5 gün önce), onarılan kilisenin açılışı gerçekleştirildi.

3 yıl süren bu kilise tamiratının yaklaşık 3milyon YTL"ye (3 trilyon lira) mal olduğu belirtildi.

37. “Kur"an Kursu Yıkımı” ülke tarihinde bir ilk oldu.

Tarih: 3 Nisan 2007 ( Mevlid kandilinden 3 gün, Akdamar Kilisesi açılışından 5 gün sonra…)

Yer: Kasımpaşa ( Sayın Erdoğan"ın mahallesi…)

· Yüzlerce polisin hazır bulunduğu yıkımda cemaate biber gazı sıkıldı.

· Yıkımı Beyoğlu Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekipleri yaptı.

· Büyük Piyale Kur"an Kursu, “yürütmeyi durdurma kararına rağmen” yıkıldı.

(30 günlük yürütmeyi durdurma kararı: İstanbul 5. İdare Mahkemesi. Esas No: 2007/647)

· Tüm ısrarlara rağmen yıkım için okullar kapanana kadar (2 ay) beklenmedi.

38. Kur"an Kursu Yıkımına şöyle gelindi:

· “Piyalepaşa Câminin etrafının açılması için Anıtlar Kurulu"nun kararıyla kursun kaldırılacağı” bildirildi.

· Dernek mensupları, aylar süren koşturmacayla ilgililerle görüştüler. “Bu kursta 1959"dan beri binlerce talebeye hizmet verildiğini, yıkımın yanlış olacağını, kendilerine proje ve imkân verilirse, kursu, câminin mîmârî yapısına uygun hale getireceklerini” söyledilerse de kabul ettiremediler.

39. Yıkımla ilgili tavırlar gittikçe sertleşti. Önce çözümden bahseden Bakan Mehmet Ali Şahin sonra tavrını değiştirdi. Zira parmaklar yukarıları işaret ediyordu. Şöyle ki:

· Dernek mensupları, vakıfların kendisine bağlı olduğu Bakan Mehmet Ali Şahin"le görüştüler. Bakan Bey, derhal İstanbul Vakıflar Bölge Müdürü"yle görüştü. Görüşme bittikten sonra da dernek mensuplarına, “Kur"an kursunun yıkımının yanlış olacağını” söyledi ve “Rahat olun” deyip uğurladı.

· Ancak Bakan Bey, daha sonra İstanbul"a bir geldiğinde, “Kur"an kursu binasının câmiyi kapattığını” söylüyordu.

40. Kur"an Kursunu yıkanlar, kursun kaçak olduğunu söyleyerek kamuoyunu yanılttılar. “Derneğe başka bir yer gösterdik kabul etmediler ” yalanını söylediler. İşte o yerler (!):

· Sinan Paşa Câmii"nin avlusundaki tamamlanmamış bina.

(Hem burası hakkında da yıkım kararı vardı; hem de yıkımdan sonra burayı da vermeyeceklerini söylüyorlardı)

· Kulaksız"daki Okçular Tekkesi ile Okçular Tekkesi"nin yanındaki top sahası.

(Bu iki yer daha önce Beyoğlu Belediyesi"ne verilmişti. Belediye “Buraya çivi bile çaktırmam” diyordu.)

· Sütlüce"deki Elif Tekkesi (Büyükşehir Belediyesi burayı da kesinlikle vermeyeceğini söylüyordu.)

41. Kur"an Kursunu yıkanlar KUL HAKKINA ne kadar dikkat ettiklerini göstermiş oldular.

Çünkü Kur"an kursunun bulunduğu vakıf arsası, dini ilimlerin okutulması için vakfedilmişti.

Vakfın dini hükmü şudur : Bir yer, ne şartla vakfedildiyse kıyamete kadar o iş için kullanılır.Vakfedenin istediği şart, Allah"ın emri gibidir… Bu vebalin altından kim kalkabilir?

Yıkılan Kur"an kursunun ne için yapıldığı hakkında tarihi kayıt: “Piyale Mehmed Paşa; cami, medrese, tekke, sıbyan mektebi, türbe, çarşı, hamam ve sebilden kurulu bir külliye yaptırmıştır.” (Beyoğlu Belediyesi Web Sitesinden)

42. İçişleri Bakanlığı"nın emri ile, Papa Jean Paul"ün ölümü dolayısıyla tüm yurtta bayraklar yarıya indirildi. İçişleri Bakanlığı, 8.4.2005 Cuma günü tüm resmi dairlerde gündoğumundan-günbatımına bayrakların yarıya indirilmesini istedi.

Emir örneği için: (Only the registered members can see the link)

· Papa için Rusya"da bile bayraklar yarıya inmedi (!?) (Ortodokslar ya, o yüzden indirmemişlerdir…)

· Diyanet İşleri Başkanımız vefat etse hangi ülke bayrağını yarıya indirir?

· Türkiye"de Diyanet İşleri Başkanı vefat etse AKP bayrakları yarıya indirtir mi?

· Laik bir ülkede müslümanlar aleyhine Papa için bu ayırım niçin yapılır?

· Milli sembolümüz olan bayrağımızın yalnızca bir dinin ruhani lideri için yarıya indirilmesi, o dini kayırma anlamı taşımıyor mu?

43. Yeni Papa 16. Benedict"in sevgili Peygamberimiz"i eleştiren sözlerine ciddi bir karşılık verilmedi.

· “Muhammed kılıçla din yaymaktan başka ne yapmıştır…” sözünün alıntı olduğunu söyleyen papaya, hiçbir yetkilimiz “SAYIN PAPA, ÖYLEYSE PEYGAMBERİMİZLE İLGİLİ SİZİN GÖRÜŞÜNÜZ NEDİR?” diyemedi.

44. Önce Papa"yla görüşmeyeceğini söyleyen Başbakanımız, aksine Papa"yı uçağın merdivenlerinde karşıladı.

45. Erdoğan, “Yahudi karşıtlığı utanç verici bir akıl hastalığının tezahürüdür, katliamla sonuçlanan bir sapkınlıktır” dedi. ([ Yeni Safak Online - Politika - Haber : 'Özgürlük ve demokrasi hedeflerimiz örtüşüyor' - 11.6.2005 ] (Only the registered members can see the link))

Sorulmaz mı: İslam karşıtı papayı düşmanca konuşmasının ardından uçak merdiveninde karşılamak nedir?

46. Orman Bakanı Osman Pepe"nin danışmanı Tacettin Ural, yazmış olduğu kitaba “Papa Bir Puttur” ismini verdiği için bizzat Bakan tarafından istifa ettirildi.

47. AKP iktidarı, Danimarka"da yayınlanan ÇİRKEF KARİKATÜRLERE gereken tepkiyi gösteremedi.


48. Eyüp Belediyesi"nin Pierre Loti Kahvesinin bulunduğu tepeye “Eyüp Sultan Tepesi” adı verilmesi teklifi, Büyükşehir Belediye Meclisi ve Kadir Topbaş tarafından reddedildi. (14.02.2007 – Zaman)

49. Kapalıçarşı"da, Başkan Topbaş"ın misafiri yabancı belediye başkanlarına ilahi eşliğinde içki ikram edildi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, ev sahipliğini yaptığı 4. Dünya Belediye Başkanları Zirvesi"nde toplantıya iştirak eden belediye başkanlarına 14.04.2007"de Kapalı Çarşı"da yemek verdi.

Birlikte Yaşamak Konseri adı altında "Demedim mi demedim mi? Gönül sana söylemedim mi?" "Allahu Allah" ve "Aşkın Ateşinde Yanalım Dost Dost" isimli ilahiler söylenirken içkiler de su gibi aktı.

İslam ülkelerinden gelen Suudi Arabistan"ın Uhud Belediye Başkanı, İran"ın Tebriz Belediye Başkanı, Sudan, Nijerya, Endonezya gibi ülkelerden gelen belediye başkanları yemeklerini tamamlamadan Kapalı Çarşı"dan ayrıldı.

11 SUBAT 2006 YER MERSİN--ananı da al git ulan
1993 yer bursa:laiklik bildirisi: YA LAİK OLACAKSIN YA MÜSLÜMAN İKİSİ BİRARADA OLMAZ
1997 ABDEMOKRASİ TANIMIEMOKRASİ AMAC DEİL ARAC--EGEMENLİK KAYITSIZ SARTSIZ MİLLETİNDİR!YALAN KOSKOCA BİR YALAN
14 OCAK 200:YER AVUSTRALYA: TERORİST BASINA SAYIN DİYE HİTAP ETTİ
22 KASIM 2005:YER TBMM :ULUS DEVLET TARTISMASI:ALT- ÜST KİMLİK_TÜRKLÜK ALT KİMLİKTİR
26 ARALIK 2006: EL KADIYA(TERÖRİST) KEFİLİM DEDİ
4 EKİM 2006: ASKERLİK YAN GELİP YATMA YERİ
26 MART 2006: YER TBMM: KENDİSİNDEN İŞ TALEP EDEN İŞSİZ COCUGUN BABASINA--SENİN OGLUNDA İSSİZ KALSIN BE ADAM!!!!!
17 NİSAN 2007: CUMHURİYET İÇİN TOPLANANLARA BİNDİRİLMİŞŞ KITA DEDİ
AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE ULEMAYA SOR DEDİ(BİZİM DEVLETİMİZDE ULEMA DİE BİSEY VAR DA BİZ Mİ BİLMİYORUZ)
evet değerli arkadaşım sana bu memlekette sadece darbenin ordu ile topla tüfekle yapılmayacağını gösteren bir yazı biraz uzun ama zahmet edip bir oku
belgeleri ve tarihleri ile yazdımki iftiraya girmesin ve form kurallarına uysun diye zira belge olmadan bu tür açıklamalar etik olmayacağı gibi formumuzun kurallarınada aykırı yatıp kalkıp ordu ile hakimi savcısı ile uğraşacaklarına insnlar önce aynanın karşısına geçip birazda kendi yaptıklarına bakacaklar SAYGILAR!

furbur
09-04-2010, 16:24
maşaallah döktürmüşsünüz bildikleriniz baya fazlaymış yargıtay cumhuriyet başsavcısı gibi.

toycan
09-04-2010, 16:27
evet değerli arkadaşım sana bu memlekette sadece darbenin ordu ile topla tüfekle yapılmayacağını gösteren bir yazı biraz uzun ama zahmet edip bir oku
belgeleri ve tarihleri ile yazdımki iftiraya girmesin ve form kurallarına uysun diye zira belge olmadan bu tür açıklamalar etik olmayacağı gibi formumuzun kurallarınada aykırı yatıp kalkıp ordu ile hakimi savcısı ile uğraşacaklarına insnlar önce aynanın karşısına geçip birazda kendi yaptıklarına bakacaklar SAYGILAR!

İnançlı Kesimi Derinden Yaralayan Sözler ve İcraatlar

Not: Buradaki tüm maddeler, doğruluğu araştırılarak hazırlanmış, bu konuda hassas olunmaya çalışılmıştır.

İftiracı konuma düşmekten Allah"a sığınırız.

1. Başbakan Erdoğan bir Amerikan gazetesine yazdığı makalede Irak"a savaşmaya giden ABD"li askerlere dua etti:

“Irak"ta savaşan ABD"li kahraman bay ve bayan askerlere, en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en kısa zamanda dönmeleri arzusuyla dua ediyoruz.”

“We further hope and pray that the brave young men and women return home with the lowest possible casualties, and the suffering in Iraq ends as soon as possible.”

By Recep Tayyip Erdogan
The Wall Street Journal
March 31st, 2003

2. Dışişleri Bakanı Gül “Dünya barışı için, barışı korumak için, son 50 senede dünyada en çok Amerikalılar kendi çocuklarını feda etmişlerdir.”dedi. (MİLLİYET İNTERNET - SİYASET (Only the registered members can see the link))

3. Yirmibeş İslam ülkesinin sınırlarını değiştirip hepsini Irak gibi yapma projesi olan ABD kaynaklı BOP"la ilgili Sayın Gül"ün görüşü: “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Türkiye"nin dış politika ilkelerine uygun. ABD ile hareket ediyoruz. Amacımız İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek.” (Radikal-çevrimiçi / Politika / <I>Gül: BOP içinde ABD ile birlikte hareket ediyoruz</I> (Only the registered members can see the link))

Not: Vatandaşlarımızın 72"si BOP"u tehlikeli görüyor.(25.07.2004 – Yeni Şafak)


4. Diyanetten Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın diyor ki:

“Ben Avrupa"ya gittiğimde kiliseye çok giderim, büyük zevk duyuyorum.”

(II. Din Şurası Tebliğ ve Müzakereleri cilt:2 sayfa:375)

5. Diyanetten sorumlu Devlet Bakanı yapılan Sayın Mehmet Aydın, İslam dinini Müslüman olmayanlara tebliğ etmeye "en DİNSİZCE hakarettir" dedi:

“Bazı müslüman kardeşlerimiz diyor ki yahu bir fırsat düştü, müslümanlığı anlatalım hıristiyanlara; Allah belki hidayetini gösterir. (Diyalog çalışmalarında)… işin ucunda bilmem adam kazanmak, üye kazanmak varsa, açıkçası bu bir din mensubuna yapılacak en DİNSİZCE bir hakarettir.” (II. Din Şurası Tebliğ ve Müzakereleri cilt:2 sayfa:322)

6. ABD Savunma Bakan yardımcısı Paul Wolfowitz: “Biz Irak"a müdahale konusunda tereddüt ediyorduk, Tayyip Erdoğan bize cesaret vermiştir.” (Irak işgalinden üç ay önceki Türkiye ziyareti esnasında yaptığı açıklamadan.)

7. Erdoğan, AJC örgütünden bugüne kadar “cesaret ödülü” alan 10 kişi içinde Yahudi olmayan tek kişi.
Tayyip Erdoğan"a “cesaret ödülü” veren “American Jewish Congress” (AJC) adlı kuruluş, WJC"ye bağlı.

Theodore Herzl tarafından Dünya Musevilerini bir “ulusal yurda” kavuşturma amacıyla 19. yüzyıl sonunda kurulan “World Jewish Congress” (WJC) İsrail devletini kurmakla amacını gerçekleştirmiş bir Yahudi teşkilatıdır.

Daha önce AJC tarafından 10 kadar kişi ödüle lâyık görülmüştü; bunlar arasında İsrailli veya Musevi olmayan tek kişi Tayyip Erdoğan. Listede İsrailin önemli bütün başbakanları var. Türkiye başbakanına bu ödülün verilmesi de, verildiği mekân da anlamlı: HSBC bankasının New York merkezi... (Yeni Safak Online - Taha Kıvanç : JINSA ve AJC üzerine... - 5.2.2004 (Only the registered members can see the link))

8. Bush, Erdoğan"a “Sen ne harika bir adamsın” dedi. (You are a great man) Kasım 2004

9. Çeçenler Rusların dilinde terörist. Erdoğan 3 Kasım seçimi sonrası AKP genel başkanı olarak 170 kişilik heyetle ziyaret ettiği Rusya"da teröre karşı işbirliğinden söz etti.

10. Erdoğan genel başkan sıfatıyla gittiği Çin"de de şöyle dedi:

“Tek Çin anlayışını destekliyoruz. Çinin toprak bütünlüğü konusunda Türkiyenin herhangi bir tereddüdü yok, saygısı vardır. Terörün dini, milleti, ırkı olamaz.”

(Çin, işgal ettiği Doğu Türkistan"ı kendi toprağı sayıyor. Özgürlük mücadelesi veren 30 milyon Uygur Türkü kardeşimize de terörist diyor. Tayyip Bey"in sözü bu manada nasıl değerlendirilecek?)

(Tayyip Erdoğan, diline pelesenk olduğu üzere, Pekinde de “Han, Mançur, Moğol, Doğu Türkistanlı, Tibetlisi ile Çin bir büyük mozaiktir. Bu da büyük zenginliktir” demeliydi (!) alıntı)

11. Yurtdışı turları ve ilginç temasların ardından Erdoğan, milletvekili oldu. Aradan dört buçuk yıl geçmesine rağmen AKP “Acil Eylem Planı”nı bile tatbik edemedi.

12. Kuzey Irak"ta askerlerimizin başına çuval geçirildi. Buna ciddi hiçbir tepki gösterilemedi.

13.Üstelik ağır ve ciddi çuval olayı sonrası “ABD"ye nota verecek misiniz?” sorusuna başbakan şöyle veciz(!) bir cevap verdi: “Bu müzik notası değil. Öyle aklınıza her estiğinde verilmez. Ağırlığı ve ciddiyeti vardır.” (Only the registered members can see the link)

14. Erdoğan"dan enteresan bir açıklama: “Amerika"nın düşündüğü Büyük Ortadoğu Projesi var ya, Genişletilmiş Ortadoğu Projesi; Diyarbakır işte bu proje içinde bir yıldız, bir merkez olabilir. Bunu başarmamız lazım.”

(15 Şubat 2004, Kanal D, Teke Tek Programı) 18.02.2004. Hürriyet Gazetesi, sayfa: 20.

15. Sözde Ermeni Soykırımı meselesinde Dışişleri bakanlığı, yetersiz kaldı. Üstelik Sözde Ermeni soykırım yasasını kabul eden ülkelere yenileri eklendi: İsviçre (2003), Slovakya (2004), Hollanda (2004), Polonya (2005), Litvanya (2005), Arjantin (2006)…

16. 1 Mart Tezkeresi reddedilmesine rağmen, bir genelgeyle, ABD"nin savaş araç-gereçleri Türkiye üzerinden nakledildi.

17. İsrail"in talebiyle ve onun güvenliği için, kamuoyuna rağmen Lübnan"a asker gönderildi.

18. Başbakan Erdoğan, İspanya Başbakanıyla beraber Medeniyetlerarası İttifak(!?) eşbaşkanı oldu.

(Medeniyetler arası ittifak, Dinlerarası diyaloğun diğer bir ismidir.Gösterilen tepkiden dolayı, medeniyetler arası ittifak ifadesi kullanılıyor.)

19. Başbakan Erdoğan, BOP"un da (Büyük Ortadoğu Projesi) eşbaşkanı oldu. İkinci başkan, Bush.

20. Erdoğan, Gül ve bakanların baskısına rağmen 1 Mart tezkeresine "hayır" diyen milletvekilleri, 22 Temmuz seçiminde aday gösterilmediler.

21. Tezkereye "evet" denmesini isteyen Erdoğan “Her zaman "hayır"da hayır yoktur. Rahat olun, gelişmeler kontrolümüzde" dedi.

22. Erdoğan, tezkere geçse de geçmese de ABDnin harekatta kararlı olduğunu belirterek, Türkiyenin 2003 yılı içinde 73 milyar dolar borç ödemesi olduğunu söyledi ve tezkerenin çıkmaması halinde Türkiyenin ekonomik olarak çok sıkıntıya gireceğini ifade etti.

(Hatta Erdoğan"ın “Tezkereye hayır diyen, bana hayır demiş olur”… “Tezkere geçmezse memur maaşlarını ödeyemeyiz” dediği ifade edildi.)

23. Devlet Bakanı Ali Babacan, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ve Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, tezkerenin yararlarını sıraladı: “ABD ile her platformda stratejik ortaklığımız artarak gelişir.”


(Irak"a ve Iraklılara yapılanlar da mı?)

24. AKP önderleri tezkerenin geçmemesi durumunda olacakları da hatırlattılar:

“Tezkereyi reddetmemiz Müslüman ülkelerden destek bulsa da dünyada etkili bir güce sahip olan Yahudi lobisinin desteğini kaybederiz.”

25. Irak savaşında ABD"ye verilen destek, KREDİ pazarlığına dönüştü.

Bakanlar Kurulu toplantısı sırasında Başbakanlıka giden Dışişleri Müsteşarı, ABD Büyükelçisi Pearsonın getirdiği ABD önerilerini hükümetin onayına sundu. (Radikal-çevrimiçi / Politika / ABD'nin son teklifi 26 milyar dolar (Only the registered members can see the link))

· Türkiyenin asgari “6 milyar dolar hibe”, “20 milyar doları bulan kredi” ve “ticaret desteğini” içeren seçenek üzerinde durduğu, bu seçeneğin hibe bölümünü artırmak üzere pazarlık ettiği öğrenildi.

· 92 milyar dolarlık bir kayıp faturası gündeme getiren Ankara, 2003te 25, sonraki dört yılda 15-17 milyar dolar desteğe ihtiyaç duyulabileceğini belirtti. ABD, Türk ekonomisini ayakta tutma güvencesi verdi.

26. CIA"nin işkence uçakları hava sahamızı ve hava limanlarımızı kullandı. (Zaman-Redirection 1.0 (Only the registered members can see the link))

27. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül açıkladı: “Irak savaşında ABD , İncirlik"i kullandı ve buradan 4 bin 990 sorti gerçekleştirdi.” (Vecdi Gönül"ün “Los Angeles World Affairs Council” adlı kuruluşun düzenlediği konferansta yaptığı “Avrasya"da değişen güvenlik ortamı ve Türkiye"nin stratejik önemi” konulu konuşmasından.) AA

28. Erdoğan ve Gül, 29 Ekim 2004 tarihinde AB Anayasası"nı imzaladılar. Nerede? “Bütün Türkler yok edilmeden Hristiyan dünyası rahat etmeyecek.” diyen Papa Cixtus"un (1585-1590) heykeli altında, manevi huzurunda…

29. AB müzakere haberi, Kızılay"da gündüz gözüne havai fişeklerle kutlandı.

30. Erdoğan “Küresel sorunlarla mücadelede dünyanın ABD"ye ihtiyacı olduğunu; Türkiye ile ABD"nin temel hedeflerinin örtüştüğünü” söyledi. ([ Yeni Safak Online - Politika - Haber : 'Özgürlük ve demokrasi hedeflerimiz örtüşüyor' - 11.6.2005 ] (Only the registered members can see the link))

31. AKP milletvekili Ömer Çelik, kadınları tecavüze uğrayan ve ülkesi işgal edilmiş Iraklı direnişçilere:

“Katiller sürüsü!” dedi. (21.08.2004 – Vakit)

32. Erdoğan"ın danışmanı Cüneyd Zapsu, Amerikalılara Tayip Erdoğan hakkında, “Bu adamı kullanın!” dedi.

İşte American Enterprise Institute adlı düşünce kuruluşundaki konuşmanın teyp kaydı:

This man is an honest man. And he has his own beliefs and he is true to his beliefs. Please try to... Id say "exploit"(sömürmek,istismar etmek, kendi çıkarına kullanmak) is a bad word, but kullanmak or use... (Zapsu burada Türkçe kullanmak sözcüğünü telaffuz ediyor ve İngilizce nasıl denir anlamında dinleyicilere bakıyor ve bir Türk dinleyicinin hatırlatması üzerine sözlerine devam ediyor) take advantage of this man. Because this person has so much credibility, because of his own beliefs in the Muslim world and he believes in the Western style democracy. I think instead of pushing him down, putting him to the drain, use... Here and in Europe you should take advantage of that. This is my offer... (MİLLİYET İNTERNET - SİYASET (Only the registered members can see the link))

33. En büyük ortaklarından biri Yunan Kilisesi olan National Bank af Greece(NBG), ülkemizden banka satın aldı. ( Fakat aynı Yunanistan, Ziraat Bankası"nın Atina"da şube açmasına izin veriyor mu?)

34. Başbakan Erdoğan; “etnik, coğrafi ve dini temele dayalı ekonomik birliktelikleri, küreselleşme sürecinin reddettiği bir durum olduğu için, doğru bulmadığını” söyledi.Etnik denilen: Orta Asya Türk Devletleri. Coğrafi denilen: Komşularımız. Dini denilen: İslam Ülkeleri… (AB ile ABD bize yeter denilmek mi isteniyor?)

35. 4928 No.lu ve 15.07.2003 tarihli Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"da "cami" kelimesi "ibadethane" olarak değiştirilerek apartman kiliselerinin önündeki yasal engel kaldırıldı.

(25173 sayılı Resmi Gazete - Yayın tarihi:19 Temmuz 2003 Cumartesi)

36. Van Akdamar Kilisesi"nin onarımını Başbakan gizlice denetledi. ( Peki ama niçin gizli?..)

Erdoğan, Hakkariden Vana gelirken beklenmedik bir şekilde Van Gölü üzerindeki Akdamar Adasına indi. Görevli bekçinin dışında hiçbir yetkilinin bulunmadığı adaya konan helikopterden inen Erdoğan ve beraberindeki bakanlar, Ermeni Kilisesindeki restorasyon çalışmalarını inceledi. Hakkariden havalanan diğer 2 helikopter, Van Ferit Melen Havaalanına inerken protokol üyeleri bir süre Erdoğanın içinde bulunduğu diğer helikopteri bekledi.

(Yetkililer, Başbakanın Akdamar Adası ziyaretiyle ilgili ısrarlı soruları cevapsız bıraktı.) 21.11.2005

· Bu denetlemeden 16 ay sonra (Kur"an Kursu yıkımından 5 gün önce), onarılan kilisenin açılışı gerçekleştirildi.

3 yıl süren bu kilise tamiratının yaklaşık 3milyon YTL"ye (3 trilyon lira) mal olduğu belirtildi.

37. “Kur"an Kursu Yıkımı” ülke tarihinde bir ilk oldu.

Tarih: 3 Nisan 2007 ( Mevlid kandilinden 3 gün, Akdamar Kilisesi açılışından 5 gün sonra…)

Yer: Kasımpaşa ( Sayın Erdoğan"ın mahallesi…)

· Yüzlerce polisin hazır bulunduğu yıkımda cemaate biber gazı sıkıldı.

· Yıkımı Beyoğlu Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekipleri yaptı.

· Büyük Piyale Kur"an Kursu, “yürütmeyi durdurma kararına rağmen” yıkıldı.

(30 günlük yürütmeyi durdurma kararı: İstanbul 5. İdare Mahkemesi. Esas No: 2007/647)

· Tüm ısrarlara rağmen yıkım için okullar kapanana kadar (2 ay) beklenmedi.

38. Kur"an Kursu Yıkımına şöyle gelindi:

· “Piyalepaşa Câminin etrafının açılması için Anıtlar Kurulu"nun kararıyla kursun kaldırılacağı” bildirildi.

· Dernek mensupları, aylar süren koşturmacayla ilgililerle görüştüler. “Bu kursta 1959"dan beri binlerce talebeye hizmet verildiğini, yıkımın yanlış olacağını, kendilerine proje ve imkân verilirse, kursu, câminin mîmârî yapısına uygun hale getireceklerini” söyledilerse de kabul ettiremediler.

39. Yıkımla ilgili tavırlar gittikçe sertleşti. Önce çözümden bahseden Bakan Mehmet Ali Şahin sonra tavrını değiştirdi. Zira parmaklar yukarıları işaret ediyordu. Şöyle ki:

· Dernek mensupları, vakıfların kendisine bağlı olduğu Bakan Mehmet Ali Şahin"le görüştüler. Bakan Bey, derhal İstanbul Vakıflar Bölge Müdürü"yle görüştü. Görüşme bittikten sonra da dernek mensuplarına, “Kur"an kursunun yıkımının yanlış olacağını” söyledi ve “Rahat olun” deyip uğurladı.

· Ancak Bakan Bey, daha sonra İstanbul"a bir geldiğinde, “Kur"an kursu binasının câmiyi kapattığını” söylüyordu.

40. Kur"an Kursunu yıkanlar, kursun kaçak olduğunu söyleyerek kamuoyunu yanılttılar. “Derneğe başka bir yer gösterdik kabul etmediler ” yalanını söylediler. İşte o yerler (!):

· Sinan Paşa Câmii"nin avlusundaki tamamlanmamış bina.

(Hem burası hakkında da yıkım kararı vardı; hem de yıkımdan sonra burayı da vermeyeceklerini söylüyorlardı)

· Kulaksız"daki Okçular Tekkesi ile Okçular Tekkesi"nin yanındaki top sahası.

(Bu iki yer daha önce Beyoğlu Belediyesi"ne verilmişti. Belediye “Buraya çivi bile çaktırmam” diyordu.)

· Sütlüce"deki Elif Tekkesi (Büyükşehir Belediyesi burayı da kesinlikle vermeyeceğini söylüyordu.)

41. Kur"an Kursunu yıkanlar KUL HAKKINA ne kadar dikkat ettiklerini göstermiş oldular.

Çünkü Kur"an kursunun bulunduğu vakıf arsası, dini ilimlerin okutulması için vakfedilmişti.

Vakfın dini hükmü şudur : Bir yer, ne şartla vakfedildiyse kıyamete kadar o iş için kullanılır.Vakfedenin istediği şart, Allah"ın emri gibidir… Bu vebalin altından kim kalkabilir?

Yıkılan Kur"an kursunun ne için yapıldığı hakkında tarihi kayıt: “Piyale Mehmed Paşa; cami, medrese, tekke, sıbyan mektebi, türbe, çarşı, hamam ve sebilden kurulu bir külliye yaptırmıştır.” (Beyoğlu Belediyesi Web Sitesinden)

42. İçişleri Bakanlığı"nın emri ile, Papa Jean Paul"ün ölümü dolayısıyla tüm yurtta bayraklar yarıya indirildi. İçişleri Bakanlığı, 8.4.2005 Cuma günü tüm resmi dairlerde gündoğumundan-günbatımına bayrakların yarıya indirilmesini istedi.

Emir örneği için: (Only the registered members can see the link)

· Papa için Rusya"da bile bayraklar yarıya inmedi (!?) (Ortodokslar ya, o yüzden indirmemişlerdir…)

· Diyanet İşleri Başkanımız vefat etse hangi ülke bayrağını yarıya indirir?

· Türkiye"de Diyanet İşleri Başkanı vefat etse AKP bayrakları yarıya indirtir mi?

· Laik bir ülkede müslümanlar aleyhine Papa için bu ayırım niçin yapılır?

· Milli sembolümüz olan bayrağımızın yalnızca bir dinin ruhani lideri için yarıya indirilmesi, o dini kayırma anlamı taşımıyor mu?

43. Yeni Papa 16. Benedict"in sevgili Peygamberimiz"i eleştiren sözlerine ciddi bir karşılık verilmedi.

· “Muhammed kılıçla din yaymaktan başka ne yapmıştır…” sözünün alıntı olduğunu söyleyen papaya, hiçbir yetkilimiz “SAYIN PAPA, ÖYLEYSE PEYGAMBERİMİZLE İLGİLİ SİZİN GÖRÜŞÜNÜZ NEDİR?” diyemedi.

44. Önce Papa"yla görüşmeyeceğini söyleyen Başbakanımız, aksine Papa"yı uçağın merdivenlerinde karşıladı.

45. Erdoğan, “Yahudi karşıtlığı utanç verici bir akıl hastalığının tezahürüdür, katliamla sonuçlanan bir sapkınlıktır” dedi. ([ Yeni Safak Online - Politika - Haber : 'Özgürlük ve demokrasi hedeflerimiz örtüşüyor' - 11.6.2005 ] (Only the registered members can see the link))

Sorulmaz mı: İslam karşıtı papayı düşmanca konuşmasının ardından uçak merdiveninde karşılamak nedir?

46. Orman Bakanı Osman Pepe"nin danışmanı Tacettin Ural, yazmış olduğu kitaba “Papa Bir Puttur” ismini verdiği için bizzat Bakan tarafından istifa ettirildi.

47. AKP iktidarı, Danimarka"da yayınlanan ÇİRKEF KARİKATÜRLERE gereken tepkiyi gösteremedi.


48. Eyüp Belediyesi"nin Pierre Loti Kahvesinin bulunduğu tepeye “Eyüp Sultan Tepesi” adı verilmesi teklifi, Büyükşehir Belediye Meclisi ve Kadir Topbaş tarafından reddedildi. (14.02.2007 – Zaman)

49. Kapalıçarşı"da, Başkan Topbaş"ın misafiri yabancı belediye başkanlarına ilahi eşliğinde içki ikram edildi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, ev sahipliğini yaptığı 4. Dünya Belediye Başkanları Zirvesi"nde toplantıya iştirak eden belediye başkanlarına 14.04.2007"de Kapalı Çarşı"da yemek verdi.

Birlikte Yaşamak Konseri adı altında "Demedim mi demedim mi? Gönül sana söylemedim mi?" "Allahu Allah" ve "Aşkın Ateşinde Yanalım Dost Dost" isimli ilahiler söylenirken içkiler de su gibi aktı.

İslam ülkelerinden gelen Suudi Arabistan"ın Uhud Belediye Başkanı, İran"ın Tebriz Belediye Başkanı, Sudan, Nijerya, Endonezya gibi ülkelerden gelen belediye başkanları yemeklerini tamamlamadan Kapalı Çarşı"dan ayrıldı.

11 SUBAT 2006 YER MERSİN--ananı da al git ulan
1993 yer bursa:laiklik bildirisi: YA LAİK OLACAKSIN YA MÜSLÜMAN İKİSİ BİRARADA OLMAZ
1997 ABDEMOKRASİ TANIMIEMOKRASİ AMAC DEİL ARAC--EGEMENLİK KAYITSIZ SARTSIZ MİLLETİNDİR!YALAN KOSKOCA BİR YALAN
14 OCAK 200:YER AVUSTRALYA: TERORİST BASINA SAYIN DİYE HİTAP ETTİ
22 KASIM 2005:YER TBMM :ULUS DEVLET TARTISMASI:ALT- ÜST KİMLİK_TÜRKLÜK ALT KİMLİKTİR
26 ARALIK 2006: EL KADIYA(TERÖRİST) KEFİLİM DEDİ
4 EKİM 2006: ASKERLİK YAN GELİP YATMA YERİ
26 MART 2006: YER TBMM: KENDİSİNDEN İŞ TALEP EDEN İŞSİZ COCUGUN BABASINA--SENİN OGLUNDA İSSİZ KALSIN BE ADAM!!!!!
17 NİSAN 2007: CUMHURİYET İÇİN TOPLANANLARA BİNDİRİLMİŞŞ KITA DEDİ
AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE ULEMAYA SOR DEDİ(BİZİM DEVLETİMİZDE ULEMA DİE BİSEY VAR DA BİZ Mİ BİLMİYORUZ)
evet değerli arkadaşım sana bu memlekette sadece darbenin ordu ile topla tüfekle yapılmayacağını gösteren bir yazı biraz uzun ama zahmet edip bir oku
belgeleri ve tarihleri ile yazdımki iftiraya girmesin ve form kurallarına uysun diye zira belge olmadan bu tür açıklamalar etik olmayacağı gibi formumuzun kurallarınada aykırı yatıp kalkıp ordu ile hakimi savcısı ile uğraşacaklarına insnlar önce aynanın karşısına geçip birazda kendi yaptıklarına bakacaklar SAYGILAR!

darbeyi yaban bunlar ama salya sümük mazlumu oynayan yine bunlar son memleketi polis cumhuriyetine dönüştürüb askeri ve yargıyı bitirmek isteyen yine bunlar ama bizden cok alayacak olan yine bu zihniyet olaçak göreceksiniz haydan gelen huya gittiği zaman bakalım durmak yok yola devam diyebileçekler mi

toycan
09-04-2010, 16:29
Fethullah Gülen'in Büyük İhtirası
Türkiye'deki İslamcılık Tehlikesi

yazan: Rachel Sharon-Krespin
Middle East Quarterly
Winter 2009

Fethullah Gülen'in Büyük İhtirası: Türkiye'deki İslamcılık Tehlikesi :: Middle East Quarterly (Only the registered members can see the link)

Özgün metin çevirisi: Fethullah Gülen's Grand Ambition

hullah-gulenin-buyuk-ihtirasi



Türkiye'nin iktidar partisi AKP, yonetiminin yedinci yılına girerken Türkiye artık bu partinin ikitidarı eline geçirdiği yıldaki laik ve demokratik ülke değildir. AKP bürokrasiyi kendi kontrolü altına geçirerek Türkiye'nin temel kimliğini değiştirmiştir. AKP'nin yükselişinden önce Ankara'nın yüzü Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'ya çevriliydi. Bugün, Avrupa Birliği'ne katılma retoriğine karşın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'yi Avrupa'dan uzaklaştırıp Rusya ve İran'a yaklaştırmış ve Türk dış politikasının Orta Doğu'daki pozisyonunu yeniden şekillendirerek, İsrail'e duyulan sempatiden vazgeçip Hamas, Hizbullah ve Suriye'ye yönelik dostlukları geliştirmiştir. Amerikan karşıtı, anti-Hırıstiyan ve anti-Semitik duygular artış göstermiştir. Türkiye'nin bu radikal dönüşümün ardında sadece AKP'nin siyasi makinası değil, gizemli Hocaefendi Fethullah Gülen tarafından yönetilen sinsi İslamcı tarikat da vardır. Bu İslamcı tarikat, kendini hoşgörü ve uzlaşma savunucusu olarak göstermeye çalışıyor olsa da, tam tersi birtakım karanlık işlerin peşinde koşmaktadır. Bugün Fethullah Gülen ve takipçileri, yani Fethullaçılar, sadece iktidarı etkilemekle yetinmiyor, iktidarı ele geçirmeye çalışıyorlar. Bugün Türkiye'de 85 bin cami var. Yani, her 800 vatandaşa bir cami düşüyor. Bunu bir de hastane sayısıyla karşılaştıralım: Her 60 bin vatandaşa bir hastane. Türkiye'de kişi başına düşen cami sayısı dünyadaki en büyük orandır. Bir de 90 bin imamı düşünün. Doktor ve öğretmen sayısından daha çok.
Türkiye'de medrese benzeri binlerce imam-hatip okulu ve sayısı 4.000'i aşan devlet destekli resmi Kuran kursları var—bu rakama gayri resmi Kuran kursları dahil değildir. Onları da eklerseniz, en az on kez daha büyük bir rakamla karşılaşabilirsiniz. Diyanet İşleri Bakanlığı'nın harcamaları beşe katlanmıştır. 2002'de 553 trilyon Türk lirası (yaklaşık 325 milyon Amerikan doları) harcama yapmış olan bakanlık, harcamalarını AKP'nin ilk dört buçuk yıllık iktidarı sırasında 2.7 katrilyon liraya çıkarmıştır. Bu bakanlığın bütçesi diğer sekiz bakanlığın toplam bütçesinden daha büyüktür.[1] Türkiye'de Cuma namazına katılım oranı, İran'ınki aşıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Danıştay'ın hükümlerine karşın, devlet okullarında zorunlu Sünni İslam eğitimi devam ediyor.[2] Hem Başbakan Erdoğan, hem Diyanet İşleri Bakanı Ali Bardakoğlu "ulema danışalım"a karşı gösterilen tepkileri eleştirmişlerdi.
Bütün bu gelişmeler arasında, Fethullah Gülen Türkiye'nin siyasi platformunu şekillendirmeye çalışan bir artör olarak ortaya çıkıyor. Bunu yaparken de hem AKP'nin içindeki yandaşlarını kullanıyor, hem de cemaatin inanılmaz derecede büyük meyda imparatorluğunu, finans kurumlarını, bankalarını, işletme birimlerini, binlerce okul, üniversite, ışıkevleri ve benzeri kurum ve kuruluşlardan oluşan uluslararası ağını harekete geçiriyor. Fethullah Gülen bir finans imparatorudur. En iyi tahminlerle, 25 milyar dolarlık kontrol dışı ve karanlık bir bütçesi var.[3] Fethullahçı cemaatin AKP'yi doğrudan destekleyip desteklemediği, AKP'yi iktidara getiren güç olduğu henüz tam anlamıyla kanıtlanmamış olsa da, detaylar o kadar da önemli değil. Her ne olursa olsun, Fethullah hareketi AKP'nin iktidara gelmesini sağlayan en büyük güçtür.

Fethullah Gülen'in Geçmişi
1942 yılında Erzurum'da doğan Fethullah Gülen, kendisini peygamber olarak kabul eden bir imamdır.[4] Batı dünyasında pekçok kişinin reformcu ve hoşgörü[5] savunucusu olarak alkışladığı, Türkiye ve Türkiye ötesi için "ılımlı İslam"ın katalizörü olarak kabul edilen sırlarla dolu bir kişi Gülen. Batı'da, özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde, bir "aydın", "bilim adamı" ve "eğitimci"[6] olarak övülen Fethullah Gülen'in eğitimi beş yıl devam ettiği ilkokulla sınırlı. Sertifikasını aldıktan sonra, önce Edirne'de daha sonra da İzmir'de imamlık kariyerini devam ettirdi. Gülen, 1971'de yasadışı dinî faaliyetlerinden dolayı (örneğin, yasadışı yaz kamplarında gençlerin beynini yıkamak) güvenlik güçleri tarafından tutuklandı ve ondan sonra zaman zaman son derece laik Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yakın takibe alındı.[7] 1981 yılında, vaizlik görevinden emekli oldu.
Kendisini dinlerarası diyaloğun savunucu olarak pazarlayabilmek için Papa II. John Paul ile diğer Hıristiyan liderler ve Musevî hahamlarla[8] buluşup bu üç din arasındaki ortaklıkları vurguladı. Fethullah Gülen, kendisini ve hareketini Anadolu mistisizminin günümüzdeki hoşgörü versiyonu olarak satmaya çalışıyor; bu yaparken de Mevlana Celaleddin-i Rumi ve Yunus Emre gibi büyük mistik düşünürlerin edebî eserleri kullanıyor; kendisinin bu sufilerin hoşgörü mesajlarını paylaştığı sahte imajını yaratmaya çalışıyor.[9] Bu düşünürlerden yapılan alıntılar Fethullah Gülen'in propaganda malzemelerini süslüyor.
Fethullah hareketi, emrindeki bütün örgütler ve üniversiteler (büyük paralar akıtmaya devam ettiği Georgetown üniversitesi dahil), Amerika Birleşik Devletleri'nde ve Avrupa'da Gülen konferansları düzenliyorlar. Ekim 2007'de, İngiltere Lordlar Kamerası Fethullah Gülen onuruna bir konferans organize etti.
Gülen, Sa'id-i Nursî olarak da bilinen Şeyh Sa'id-i Kürdî'nin (1878-1960) öğrencisi ve mürididir. Nursî İslamcı Nur hareketinin kurucusudur.[10] Kurtuluş Savaşı'ndan sonra, yeni Türk parlementosunda yaptığı bir konuşmada, Cumhuriyet'in İslamcı temellere dayandırılması gerektiğinin savunusunu yapmış; Atatürk'e, Atatürk devrimlerine, çağdaş ve laik Cumhuriyet'e ihanet etmiştir.
Gülen, 1998'de şeker hastalığı tedavisi bahanesiyle Amerika Birleşik Devletleri'ne kaçtı. Bu göç aynı zamanda Gülen'in 2000'de Türkiye'yi dinî bir ayaklanmaya teşfik eden ve gizli kameralarla kayda alınan vaazlarından dolayı yargılanmasını da örtbas edebilmesi imkanını sağladı. Gönüllü sürgününden buyana, Fethullah Gülen Pennsylvania'nın doğusunda, şehirden uzak büyük bir malikânede kendisini koruyan ve hizmette kusur etmeyen yaklaşık 100 müridiyle ikamet ediyor. Bu uşaklar, türban ve cübbeli geleneksel İslamcılar gibi değil, eğitim görmüş, takım elbise giyip kıravat takan çağdaş görünümlü erkeklerden oluşuyor. Uşaklar, Hocaefendi'lerinin emirlerine bağlı, hatta Hocaefendi'nin buyruğu gereği elli yaşlarına kadar evlenmeyi reddeden kişilerden oluşuyor. Bir gün evlendiklerinde, Fethullah'ın direktifleri doğrultusunda, eşlerinin şeriat kurallarına göre giyinmeleri zorunlu tutuluyor.[11]

Gülen'in Eğitim Şebekesi
Fethullah Gülen şebekesinin temelinde onun eğitim kurumları var. Gülen'in eğitim şebekesi muhteşem. Tam otuz beş yıl Fethullah'ın sağ kolu olarak görev yapmış olan Nurettin Veren'in tahminlerine göre, Türkiye'deki iki milyon hazırlık okulu öğrencisinin yüzde 75'i Gülen okullarına kayıt yaptırmıştır.[12] Gülen, bütün Türkiye'ye yayılmış binlerce seçkin ortaokulu, üniversiteyi ve öğrenci yurlarını kontrolü altında tutuyor. Bunlara en büyüğü Fatih Üniversitesi olan özel üniversiteler de dahil.
Türkiye dışında Gülen hareketi yüzlerce ortaöğretim kurumu ile dünyanın her yanına yayılmış, yaklaşık 110 ülkede düzinelerce üniversite işletiyor. Fethullah bütün bunları Allah rızası için yapmıyor elbette. Gülen'in adamları 8 ila 12. sınıf gençliğini hedefleyip, bu gençleri Işıkevleri'nde eğitime tabi tutup beyinlerini yıkıyorlar. Fethullah okullarında eğitilen bu gençler gelecekteki hukuk, politika ve eğitim kariyerlerine hazırlanıyorlar. Bu süreçte hedeflenen tek bir amaç var: bu gençleri geleceğin İslamcı Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetici sınıfları olarak hazırlamak. Emirlerini doğrudan Fethullah Gülen'den alan zengin Fethullahçılar, okullar ve Işıkevleri açmaya devam ediyorlar. Bu, Sabah yazarı Emre Öz'ün "eğitim cihadı" dediği olaydır.[13]
Bu okullar şebekesi, daha büyük bir stratejinin sadece küçük bir parçasını teşkil ediyor. 2006'da yaptığı bir mülakatta Nurettin Veren "Bu okullar dükkânların vitrini gibidir. Örgüte yeni katılımlar ve İslamcılaştırma faaliyetleri gece derslerinde yapılıyor... Bizim eğittiğimiz öğrenciler şimdi Türkiye'nin en yüksek mevkilerinde oturuyorlar. Bunların arasında, valiler, hâkimler, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde görev yapan subaylar var. Hükûmetin parçası bakanlar var; bunlar Gülen'e danışmadan hiçbirsey yapmazlar" demişti.[14]
AKP'nin tartışılan eğitim politikaları ve yandaşı Fethullahçı okullarda devam eden İslamcı beyin yıkama faaliyetleri,Türk toplumunun İslamcılaştırılması sürecini hızlandırmıştır. İktidarının ilk döneminde, Erdoğan'ın AKP hükûmeti okul kitaplarını değiştirmiş, dinî dersleri vurgulamış ve binlerce imam Diyanet İşleri Başkanlığı'ndaki kadrolarından alınıp Türkiye'nin her yerinde öğretmen ve yönetici olarak atanmıştır.[15] Aynı zamanda bir Fethullah Gülen sempatizanı olan, Türkiye'nin ilk İslamcı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Yusuf Ziya Özcan gibi bir Fethullahçıyı YÖK Başkanı olarak atamıştır. Gül, Cumhurbaşkanlığı yetkilerini kullanarak, pekçok Fethullahçıyı Türkiye Cumhuriyeti'nin üniversitelerine rektör olarak atamayı da başarmıştır.
Türkiye dışında da Fethullahçı okullar örgüte yeni üyeler kazandırmak için kullanılan bereketli topraklar gibidir. Türk kökenli Fransız bilgini Bayram Balcı, Institut d'Etudes Politiques'te savunduğu, "Orta Asya'daki Gülen Okulları" konulu doktora tezinde şunları yazmıştı: "Fethullah'ın amacı Türk milletinin İslamcılaştırılması ve dış ülkelerde İslamın Türkleştirilmesidir. Fethullah'ın yurtdışındaki düzinelerce okulu—çoğu erkek çocuklar için açılmıştır—doğrudan 'okul içinde' olamasa da 'okul dışında' zorla İslam'a döndürme amacıyla kullanılmaktadır." Balcı konuya biraz daha açıklık getiriyor: "Fethullah devlet, din ve toplum arasındaki ilişkiyi yeniden canlandırmak istiyor."[16]
Fethullahçı Nur hareketinin Orta Asya'daki okulları, yıllarca Sovyet baskısı tarafından laikleştirilmiş bölgelerde İslam'ın yeniden canlandırılması için mücadele etmektedir. Balcı bu durumu şöyle açıklıyor: "Cemaat'in amacı, geleceğin İngilizce ve Türkçe konuşan, Fethullahçılara ve Türkiye'ye olumlu bakan milli elitlerini eğitip etkisi altına almaktır." Bu kuşkular nedeniyle bölgedeki pekçok ülke Gülen'in eğitim kurumlarına karşı önlemlerini almıştır. Özbekistan bu okulları şeriatı teşfik ettikleri gerekçesiyle yasaklamıştır.[17] Rus hükûmeti de Fethullah hareketinin Federasyon'un çoğunluğu Müslüman olan bölgelerdeki faaliyetlerine kuşku ve endişeyle bakmakla kalmayıp sadece Gülen okullarını değil, Nur tarikatının ülkedeki bütün faaliyetlerini yasaklamıştır.[18]
Elbette Özbekistan ya da Rusya çoğulculuğa verdikleri önemle bilinen ülkeler değil ama Gülen okullarına ve Fethullahçı beyin yıkama faaliyetlerine karşı duyulan şüpheler, Hollanda gibi ülkelere de sıçramıştır. 2008'de Hollanda'nın Hırıstiyan Demokrat, İşçi, ve Muhafazakar partileri, "Türk imamı Fethullah Gülen"le ilişkisi olan kurumlara yapılan devlet yardımlarının birkaç milyon Euro düzeyinde kesilmesini öngörmüş ve Gülen cemaatinin bütün faaliyetlerinin en ince detaylarına kadar soruşturulmasını istemiştir. Bu kararın verilmesinde Gülen'in Işıkevi'nde çalışan Amsterdam merkezli Uluslararası Soysal Tarih Enstitüsü directörü Erik Jan Zürcher ile beş eski Fethullah cemaati üyesinin Hollanda televizyonda Cemaat'n adım adım laik düzeni yıkmaya çalıştıklarını belirtmeleri etkili olmuştur.[19]
Soruşturmaya alınan kurumlar Gülen hareketiyle olan bağlarını inkâr etmiş olsalar da, Zürcher hareketin Batı'yla olan bütün ilişkilerinde tipik takiyye ideolojisini uyguladığını belirtti. Adı belirtilmeyen ama Gülen okullarında ve Işıkevleri'nde çalışmış eski bir Cemaat üyesi, Fethullahçıların Hollandalıları "pis, günahkâr kâfirler" olarak tanımladıklarını rapor etti. Aynı kişi, Fethullahçıların "En iyi Hollandalı Müslüman olmuş olandır. Bütün Hollandalılar Müslümanlaştırılmalıdır" dediğini belirtti.[20] Güya "hoşgörü" öğreten ve yüzden fazla ülkede at koşturan binlerce Fethullahçı okuldan bir tanesi bile Suudi Arabistan ya da İran gibi şeritın pençesine düşmüş ülkelerde faaliyet göstermiyor. Bu okullar, laik Müslüman ve Müslüman olmayan ülkelerdeki öğrencileri radikal İslamcılığa yönlendirmeye programlanmışlardır.

Kontrol Mekanizmalarının Altüst Edilmesi
Fethullahçılar Türkiye'nin 200,000 polisli Emniyet teşkilatını işgal etmeyi de başarmışlardır. Bu sızmanın korkunç etkilerinden biri, Fethullahçı polislerin laik Cumhuriyet'e bağlı polisleri sindirip yerlerine Hocaefendi'ye bağlı polisleri yerleştirmiş olasıdır. Nurettin Veren'in sözleriyle, "Emniyet teşkilatında polis üniforması giyen imam başkanlar var. Pekçok komiser emirlerini bu imamlardan alıyor."[21] İstanbul Emniyet Teşkilatı bünyesinde yer alan Organize Suçlar Masası'nın eski başkanı Serdar Saçan hazırladığı raporlarda Fethullahçı örgütün güvenlik güçlerine sızdığını doğrulamıştır. Saçan, 2006'da verdiği bir mülakatta şunları söylüyordu:

Fethullahçılar, Emniyet Teşkilatı bünyesindeki örgütlenmelerine 1970lerde başlamışlardır. Polis akademilerinde, öğrenciler sınıf komiserleri tarafından Işıkevleri'ne götürülüyorlardı. Bu komiserlerden biri bugün Emniyet Teşkilatı'nın başına geçmiştir. Benim Polis Akademisi'nde bulunduğum yıllarda, mesela AKP'nin iktidara geldiği 2002'de, Fethullah Gülen örgütüyle ilişkisi olmayan polislerin ya maaşları kesilmiş ya da işten atılmışlardır... Polis Akademisi'nden birincilikle mezun oldum ve yirmi dört yıllık kariyerim boyunca mesleğimdeki üstün başarılarımla gurur duydum. 2002'den sonra, AKP terfi etmemi engelledi. AKP, sadece dosyaları karşıdevrimci İslamî faaliyetlere katılmakla kirlenmiş polisleri terfi ettirdi... Teşkilat'ta yükselmenin tek yolu, belli bir Cemaat'e üye olmaktan geçiyordu. Bugün Emniyet Teşkilatı'ndaki üst düzey polislerin yüzde ****eni Fethullah Cemaati'nin üyesidir.[22]

Elbette bu tip afedelerin bir bedeli vardır.[23] Ekim 2008'de, Türk polisi Saçan'ı "hükûmeti devirmeye çalışan Ergenekon'a üye olduğu" komplosuyla tutuklamıştır.[24] Perçok araştırmacı, Ergenekon komplosunun AKP hükûmetinin kendisini eleştirmeye kalkışan kişileri taciz edip cezalandırmak için kullandığı bir siyasi mekanizma olduğuna inanıyor.[25] Gazeteci yazar Merdan Yanardağ Ankara Emniyet Teşkilatı'ndaki İslamcı sızmaya dair bazı istatistikler sunmuştur. Yanardağ şöyle diyor:

Ramazan'dan önce Ankara Emniyet Teşkilatı'ndaki personele yemek sayısını belirlemek bahanesiyle Ramazan'da oruç tutup tutmayacakları sorulmuştur. 4.200 memur arasından sadece 17'si oruç tutmayacaklarını belirtmiştir. Bu on yedi kişiden bazılarının hasta olabileceğini de göz önüne alırsanız, bu oranın ne ölçüde korkunç olduğunu anlarsınız.[26]

2008 baharındaki telefon dinleme skandalları da Emniyet Teşkilatı'nın en önemli birimlerindeki Fethullahçı yapılanmayı göstermektedir. Nisan 2007'de Türk Emniyet Teşkilatı'na mahkeme kararıyla verilen sınırsız yetkileri kullanarak, teşkilatın Türkiye'deki bütün telefon, cep telefonu, SMS, e-posta, fax ve internet iletişimlerini gizlice kaydetmesi, pekçok Türk vatandaşının kişisel telefon konuşmalarının Fethullahçılar tarafından dinlendiği korkusu daha da büyümüştür.[27] Fethullahçıların Emniyet Teşkilatı'nı istila etmesi, teknolojiyi kısıtlayıp bilgiyi denetimleri altında tutması, Türkiye içindeki siyasi emellerini gerçekleştirmelerini sağlıyor. Söz gelimi, Şubat 2008'de Tuğgeneral Münir Erten'in gizlice kaydedilmiş Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Irak Kürdistan'ına yapacağı askerî operasyon hakkındaki konuşması, Genelkurmay Başkanı ile yaptığı özel görüşmenin detayları ile General Ergin Saygun'un sağlık durumuyla ilgili kişisel bilgiler pekçok websitesinde yayınlanmıştır.[28]
Bir sonraki ay YouTube dahil pekçok websitesi, savcı Salim Demirci ile bir meslektaşı arasındaki Erdoğan ve o zamanki Diyarbakır valisi ve Erdoğan ofisinin danışmanı olan Efkan Ala hakkındaki konuşmaları yayınlanmıştır. Erdoğan, Demirci hakkında suç duyurusunda bulunmuştur.[29] Haziran 2008'de, İslamcı Vakit gazetesi Saygun'un tıbbî raporunun tamamını yayınlamış, şeker hastası olduğunu ve Gülhane Askerî Hastanesi'nde gördüğü bütün tedavileri ve aldığı bütün ilaçları bütün detaylarıyla yayınlamıştır.[30]
Konuşmaları gizlice dinlenip kaydedilenler arasında Yüksek Öğretim Kurumu'nun eski başkanı Erdoğan Teziç ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin ileri gelen üyeleri de vardı. Bu gizli kayıtlar, İslamcı websitelerinde ve Fethullah Gülen'in gazeteler şebekesinde yayınlanmıştır. Pekçok Türk gazeteci bu konuşmaların Fethullaçılar tarafından kontrol edilen polis teşkilatı tarafından gizlice kaydedildiğine inanmaktadır. Raporlara göre, dinleme masasının başındaki şahıs, Ağustos 2005'te Tayyip Erdoğan tarafından göreve getirilmiş bir Fethullah Gülen örgütü üyesidir.[31] Vakit, Yeni Şafak, Zaman, and the AKP yanlısı "liberal" Taraf dahil, bütün İslamcı gazeteler, devlet binaları ve askerî karargâhlardaki özel konuşmaları yayınlamışlardır. İslamcı, AKP yanlısı medya, güya AKP hükûmetini yıkmayı amaçlayan sözde Ergenekon komplosunun laik askerî personeli, gazetecileri ve üniversite profesörlerini kapsayan "çok gizli" polis operasyonunun kanıtlarını yayınlamaktan çekinmemiştir.[32] Bu tür sızıntıların en önemli amacı, AKP'ye karşı çıkan, onu eleştiren herkesi anında taciz edip cezalandırmak ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratmaktır.
Polis Teşkilatı'ndaki İslamcılaşmanın, AKP karşıtı göstericilerin maruz kaldığı polis zorbalığına da katkıları çok büyük olmuştur. 1 Mayıs 2008'de polis, İstanbul'un Taksim Meydanı'nda 1 Mayıs Bayramı'nı kutlamak isteyen işçilere gaz bombaları, biber gazı ve sopayla işkence etmiştir. Pekçok gösterici yaralanmıştır.[33] İşçi sendikaları ve muhalefet partileri, polis zorbalığını şiddetle kınamış ve Erdoğan'ı muhalif sesleri polis aracılığıyla susturmakla suçlamıştır.[34] Polis, İstanbul Tuzla limanındaki işçi protestolarını da bastırmıştır.[35] Aynı şekilde, polis, Erdoğan'ın politikalarını eleştirmeye kalkışan vatandaşları taciz etmiştir. Erdoğan'ın korumaları, Erdoğan'ın sosyal güvenlik politikalarını açıkça eleştirdiği için, 46 yaşındaki Antalyalı bir adamı kaçırmış, adamı kimselerin bilmediği bir yerlere götürüp dövmüş, tehdit etmiştir. Bu saldırıya maruz kalan adam, Erdoğan'ın korumalarının evine gizlice silah ya da uyuşturucu madde saklayabileceklerini, kendisini öldürebileceklerini bildirmiştir.[36] Türk Silahlı Kuvvetleri anayasanın garantörü olsa da, Nurettin Veren, Fethullahçıların polise ve diğer kurumlara olduğu kadar, orduya da sızdıklarını iddia etti:

Fethullahçı subaylar bir zamanlar bizim öğrencilerimizdi. Onları mali açıdan destekledik, eğittik, onlara yardımcı olduk. Bu minnettar çocuklar mezun olup etkili mevkilere çıktıklarında, kendilerini ve mevkilerini Fethullah Gülen'in hizmetine adadılar... Emir ve direktifleri Fethullah verir ve bu subaylar sayesinde devlet içindeki iktidarını korur... Fethullah'ın öğrencileri polis akademisinden, askerî okullardan mezun olduklarında—tıpkı yeni doktorlar ve avukatlar gibi—minnetkârlıklarını kanıtlamak için ilk maaşlarını Fethullah Gülen'e verirler. Hatta yeni mezun olmuş subaylar, mezuniyet töreninde kendilerine verilen kılıçları Fethullah'a hediye ederler.[37]

Nurettin Veren'e göre, Fethullah Gülen Türk Silahlı Kuvvetleri'ki her kırk İslamcı subay içinden bir tanesinden fazlasının atılmamasını, geriye kalan İslamcı subayların ise sanki hücre evlerindeymiş gibi gizlenmeleri gerektiğini savunmuştur. Bu tip iddialar komplö teorilerinin ürünleri gibi görünseler de, son zamanlardaki AKP yanlısı medyaya yapılan sızıntılar, askerî kadrolara sinmiş pekçok İslamcı gücün olduğunu kanıtlıyor; Fethullah Gülen'e bağlı altyapının Genel Kurmay Başkanlığı'nda önemli bir yeri olduğu spekülasyonlarını ortaya atıyor. Yüksek Askerî Şura'nın, tarihinde ilk kez, hiçbir şüpheli İslamcı subayı ordudan atmaması, bu tip spekülasyonlara geçerlilik kazandırıyor.
AKP hükûmeti, Gülen hareketine yargı analında da yardımcı olmuştur. İktidarının ilk beş yılında Erdoğan, binlerce yargıç ve savcıyı AKP yanlısı kişilerce değiştirmiştir. Şimdi Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı da bir İslamcı olduğuna göre, selefi Ahmet Necdet Sezer'in aksine, bu tip önemli pozisyonlara İslamcıların atanmasını veto etmesi pek mümkün görünmüyor. Tam tersi, AKP bu tip binlerce yeni atamalar yapmak istiyor.[38] AKP, yargıç adaylarının İslam'a ve İslamcılığa bağlılıklarını ölçmek için önce AKP bürokratları tarafından mülakata tabi tutulmasını zorunlu kılan bir yasa çıkarmıştır. AKP'nin yargı sistemini hedeflediğinin en belirli örneklerinden biri, Van Üniversitesi eski rektörü Yücel Aşkın'ın AKP yanlısı, laiklik düşmanı kişilerce tacize ve cezalandırmaya tabi tutulmuş olmasıdır.[39] Buna, savcının Genelkurmay Başkanı olmadan önce General Yaşar Büyükanıt'ı Şemdinli soruşturmasına bulaştırmaya çalışmış olması ve Ergenekon masalı da eklenebilir.
Bu tip inanılmaz bir şekilde politik ve intikam duygularıyla beslenen davalar, Utah Üniversitesi siyaset bilimcisi Hakan Yavuz gibi bazı eski Fethullah Gülen sepatizanlarının fikir değiştirmelerine neden olmuştur. Bir mülakatta, Yavuz odatv.com'a dört önemli hukukî davanın düşüncelerini değiştirdiğini bildirmiştir: Aşkın davası, Şemdinli davası, 2005'te gerçekleştirilen Atabeyler operasyonu (sözde Tayyip Erdoğan'a süikast düzenlemeye çalışan bir "çete"ye karşı yapılan operasyon)[40] ve Ergenekon masalı (soruşturması). Yavuz şöyle açıklıyor: "Cemaat bu dört davayı da yönlendirmeye çalışmıştır. Cemaat'in gazetelerinin arşivlerindeki Yücel Aşkın'ı yok etmeye yönelik iftira dolu raporlara bakın! Şimdi de Ergenekon masalı! Bu derece önemli insanları yargısız, bir yıldan fazla hapisanelerde çürütmek kabul edilebilir birşey değil." Yavuz, Gülen Cemaati'nin kendi üyelerine çok başka bir dille konuştuğunu ve Türkiye Cumhuriyeti'nin temel felsefesiyle çelişen bir siyasi ajanda peşinde koştuğunu vurguladı. Hakan Yavuz, Fethullahçıları insanları parayla satın almakla suçladı. Yavuz, Fethullahçıların insanları büyük paralar karşılığı Cemaat'e kazandırmaya çalıştıklarını ve onların laik Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı konuşup yazı yazmaları için, herhangi bir fatura vermeksizin, Cemaat tarafından satın alındıklarını itiraf etti.[41]

Beşinci Aşama
Polis, ordu ve mahkemeler Türkiye Cumhuriyeti bünyesindeki birtakım resmî yapılanmalar aracılığıyla normalde hukukun üstünlüğünü korumakla yükümlü gibi görünse de, birtakım güçlerin Türk medyasını kontrol ve suistimal etmesi mümkündür. Türk medyasının geleneğinde gücü kötüye kullanma ve yolsuzluğu korkusuzca duyurma vardır. Erdoğan başbakanlık koltuğuna oturduğu günden itibaren "basın özgürlüğü" kavramından ne kadar nefret ettiğini kanıtlamıştır. Erdoğan'ın böyle bir kavrama tahammülü yoktur. AKP hükûmeti, sistemli bir şekilde sadece hükûmeti öven ve hükûmet adına konuşan bir medya tekeli yaratmaya çalışmıştır. Erdoğan kontrol edemediği medya organlarına acımasızca saldırmıştır. Yönetiminin daha ilk döneminde Erdoğan altmış üç gazeteciye, pekçok yazara ve muhalefet partilerinin millet vekillerine karşı yüzden fazla dava açmıştır. Bu davaların tam sayısı büyük bir ihtimalle çok daha korkunç boyutlardadır. 2008'de Erdoğan, Demokratik Sol Parti'nin parlementoda, gazetecilere karşı kaç tane dava açtığına dair yönettiği soruyu, bu tip bilgilerin kendi "şahsî" hayatıyla ilgili olduğu gerekçesiyle yanıtsız bırakmıştır.[42] Erdoğan'ın hür gazeteciler aleyhine açtığı davaların nedeni, diğer demokrasilerde son derece normal olarak karşılanan eleştirilerdir. Mesala, 2005'te Erdoğan Cumhuriyet gazetesi karikatüristi Musa Kart'ı kendisini bir yumak ipliğe sarılı bir kedi olarak resmettiği için mahkemeye vermiştir. Aynı şekilde, geçen yıl haftalık mizah dergisi Leman'ı 30 Ocak 2008'deki kapağında kendisini küçük düşürdüğü gerekçesiyle dava etmiştir.[43]
Erdoğan, açtığı bu davaların kimilerini kaybetmiş olsa da, davaların etkisi tüyler ürperticidir. Gazeteciler, yaptıkları her eleştirinin malî bir bedeli olduğunu, Başbakan tarafından cezalandırılacaklarını, hatta yayınlarının AKP kanalıyla toplatılabileceğini biliyorlar.AKP'nin altı yıllık iktidarı süresinde, hükûmet pekçok medya organını pençesine alıp AKP yandaşı Fethullahçı holdinglere satmıştır. Söz gelimi, 2007'de TMSF (Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu), Türkiye'nin ikinci büyük medya grubu olan Sabah-ATV'yi bir geceyarısı baskınıyla ele geçirmiştir. Erdoğan tarafından atanan kişilerce doldurulan TMSF, daha sonra yönetim kurulu başkanlığını Erdoğan'ın damadının yaptığı Çalık Holding'e satılmıştır. Çalık, bunun finasını iki devlet bankasından aldığı borçla ve Katar merkezli bir medya şirketine Sabah hisselerinin yüzde yirmibeşini satarak gerçekleştirmiştir. Ahmet Çalık'ı Ocak 2008 Suriye ziyareti sırasında Katar Emiri Hamad bin Halife'le tanıştıran kişi ise Abdullah Gül'dür. Çalık Şubat'ta Gül'e, Nisan'da Erdoğan'a Katar ziyaretleri sırasında eşlik etmiştir. Medya, Sabah-ATV grubunu satın almak isteyen diğer ticaret birliklerinin Erdoğan tarafından ihaleden çıkmaya zorlandıklarını, böylece Çalık'ın tek ihale teklifçisi konumuna kavuşturulduğunu bildirmiştir.[44] O zamandan beri Sabah gazetesi hizmette kusur etmeden AKP'nin savunuculuğunu yapıyor. Eylül 2008'de Erdoğan bütün parti üyelerinin ve yardımcılarının Doğan Medya Grubu'nun gazetelerini boykot etmesini emretti. Bunun tek sebebi, Doğan Grubu'nun İslamcı "yardım kurumları"nın para aklama faaliyetlerini yayınlamasıydı.[45] Zaman, Sabah, Yeni Şafak, Türkiye, Star, Bugün, Vakit, ve Taraf gibi İslamcı gazeteler ile İslamcı televizyon kanallarını ve radyo istasyonlarının AKPci ve/veya Fethullahçı sahipleri vardır. Tirajlarına baktığımızda, İslamcı gazetelerin Türkiye'deki gazete satışlarının en azından yüzde kırkını ellerinde tuttuklarını görüyoruz.[46]

Fethullah Gülen'in Planları
Holdinglerin Türk toplumunda her zaman çok önemli bir yeri olmuştur. Aydın Doğan ve Mehmet Emin Karamehmet gibi laik işadamlarının hem endüstri alanında, hemen de medya, bankacılık sektörü, hatta eğitimde önemli çıkarları vardır. Ama Türkiye tarihinde başka hiçbir kişi Fethullah Gülen'inki gibi Türk toplumunu kökten değiştirmeye çalışan bir siyasi hareket başlatmamıştır. Bugün Gülen güçlü bir partizan medyayı kontrolü altında tutuyor. Bu şebeke sadık bürokratları, partizan üniversiteleri, akademiyi, partizan savcı ve yargıçları, partizan emineyet ve istihbarat kurumlarını, partizan kapitalist ticaret odalarını, sivil toplum kuruluşlarını, işçi sendikalarını, partizan öğretmenleri, doktor ve hastaneleri içeriyor. Fethullah Gülen'i bu denli tehlikeli kılan nedir? Bu sorunun en iyi yanıtı Gülen'in kendi vaazlarında gizlidir. 1999'da Türk televizyonu Gülen'in üyelerinden oluşan bir kalabalığa vaaz verdiği bir video kaydını yayınlamıştır. Bu kayıtta Fethullah Gülen, Şeriat kurallarıyla yönetilen bir İslamcı Türkiye hayalerini ve bu hayalleri nasıl gerçekleştireceğinin yollarını anlatıyordu. Gülen vaazlarda şunları söylüyordu:

Belli bir noktaya ve kıvama gelecekleri ana kadar... bu şekilde hizmete devam etmeleri şarttır, zaruri ve luzumlu. Yanlış birşey yapar, kıvama ulaşılmadan, özleriyle tam bütünleşmeden, gereken mesafe alınmadan, bir kısım erken vuruş diyebileceğim çıkışlar yaparlarsa dünya başlarını ezer ve Müslümanlara Cezayir'deki hadise gibi yeni bir hadise yaşatırlar. Suriye'deki 82 vakıası gibi bir fecaat yaşatırlar. Her sene Mısır'da yaşanan fezaat ve fecaat gibi fezaat ve fecaat yaşatırlar... Böyle bir dönemde, tam özünüzü bulacağınız, kıvama ereceğiniz ana kadar dünyayı sırtınıza alıp taşıyabilecek güce ulaşacağınız ana kadar... Türkiye'deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephenize çekebileceğiniz ana kadar her adım erken sayılır. Her adım yirmi gününü doldurmadan yumurtayı kırma gibi birşeydir. Civcivleri terkedip terkeden bir kuluçka gibi civcivleri doluya, fırtınaya terketmek gibi birşeydir. Ve burada yapılan şeyler bunlardır. Burada yapılan şeyler mikro planda dünyayla hesaplaşma işidir... Bunca kalabalık içinde ben bu duygu düşüncemi sözde mahremce anlattım ama sizin mahremeyete sadık, mahremiyet mevzuunda hassas duygularınıza sığınarak anlattım. Biliyorum ki elinizdeki meyve suları boş kutularını dışarı çıkarken bir çöp kutusuna attığınız gibi bu düşünceleri de... çöp kutusuna atıp geçeceksiniz.

Fethullah şöyle devam ediyor:

Her yerin kapalı olduğu, kapıların kilitlenmiş olduğu zamanlarda bizim Işıkevlerimiz eskisinden çok daha önemli görev yaptılar. Eskiden medreseler vardı, görevleri vardı, okulların görevleri vardı, tekkelerin görevleri vardı. Bu Işıkevleri okul olmak, medrese olmak, aynı zamanda tekke olmak zorundaydı... İzin devletten gelmedi, devletin kanunlarından gelmedi, bizi yönetenlerden de gelmedi. İzin Allah'tan geldi... Allah camilerde olduğu gibi, isminin bu evlerde anılmasını, çalışılmasını, öğretilmesini istiyordu.[47]

Başka bir vaazda Gülen şunları söylüyor:

Çok sancılı bir baharda yaşıyoruz. Yeni bir millet doğuyor. Milyonların milleti doğuyor, yüzyıllarca yaşayacak, Allah'in izniyle. Kendi kültürüyle kendi yapısıyla. Bir doğum nasıl sancı verirse, milyonlarinki de sancısız olamaz. Elbette sancı çekecegiz. Bir millet ateizme açılmışken, materyalizme açılmışken, kendinden kaçmaya alışmışken... kendine ait bütün değerleri arkasına atıp bir mevcud-ı mechule, bir ma'şuk-ı mechule doğru koşmuşken... geriye dönülmesi zannelidiği kadar kolay olmayacaktır ve bunun için ne çekilse... değer.[48]

Ve Gülen başka bir vaazında meydan okuyor:

Bizim hizmetimizin felsefesi biryerlerde bir ev açmaktır ve bir örümceğin sabrıyla ağlarımızı öreceğiz, insanların gelip bu ağlara düşmesini bekleyeceğiz ve ağlara düşenleri eğiteceğiz. Biz ağlarımızı onları yemek için değil, kurtuluşlarını göstermek, ölü vücutlarına ruhlarına can vermek için kuruyoruz.[49]

Fethullahçıların çoğu ve Cemaat'e çalışan İslamcı medya, bu vaaz kayıtlarının belli ölçülerde tahrif edilmiş olduğunu iddia etseler de,[50] Fethullah Gülen örgütünden kaçmayı başarmış kişilerce hazırlanan video kliplerinin sayısına bakarsanız, bu iddia ve inkârların tutarsızlığı daha iyi anlaşılır.

Fethullah Gülen'e Amerikan Hükûmeti Desteği İddiaları
Pekçok Türk analist, Gülen ve Amerikan hükûmetindeki detekleyicilerinin henüz seçimleri kazanmadan önce Erdoğan'a Beyaz Saray'dan bir davetiye temin ettiğine inanıyor. O zamanlar Erdoğan'a İslamcı faaliyetleri nedeniyle politika yasağı getirilmiş ve bu olay 2002 Türkiye seçimlerinden önce bir ABD onayı olarak sunulmuştu. Gülen'e Amerikan hükûmeti ve özellikle de CIA desteği verildiği, Türkiye'nin laik elitleri arasındaki hâkim bir görüştür ama ortada bu iddiaları doğrulayabilecek hiçbir kanıt yoktur.
Türk laiklerinden "Gülen'e ABD'nin destek verdiği" varsayımlarını kanıtlamaları istendiğinde genellikle Gülen'in Pennsylvania'daki 20 yıllık ikametini "kanıt" olarak gösterirler. 24 Haziran 2008'de Yargıtay, daha önemsiz bir mahkemenin Gülen'i laik Türk Cumhuriyeti'ni devirmek amacıyla yasadışı bir terör örgütü kurmak suçundan beraat ettirmesini olayladığında, Gülen başka bir hukuk savaşını daha kazanmıştı—bu kez Amerika Birleşik Devletleri'nde. Bir Federal Mahkeme, Amerikan İç Güvenlik Kurumu'nun ve Göçmenlik Bürosu'nun Gülen'in Yeşil Kart başvurusunu "eğitim alanında olağanüstü yeteneklere sahip kişi" kriterine uymadığı için reddetmesi kararını, geri çevirmişti. Amerikan İç Güvenlik Kurumu Fethullah Gülen'i eğitim alanında bir uzman ya da bir eğitimci olarak değil, "çok büyük ve etkili bir dinci ve siyasi hareketin holdingler sahibi bir lideri" olarak tanımlamıştı.[51]
Gülen'in bu mahkeme kararıyla Amerika'da oturma izni alması Türk analistlerin komplo teorilerini beslese de, Amerikan hükûmeti Gülen'i yücelten bütün faaliyetlerin kendi hareketi tarafından finanse edildiğini belirtti. Gülen 18 Haziran 2008'deki duruşması için hazırlanan dosyasına çoğu ilahiyatçılardan ve kendisini ve örgütünü destekleyen Türk politikacılardan gelen 29 destek mektubu ekledi. John Esposito—Suudi Arabistan'ın finanse ettiği Prince Alwaleed Bin Talal Center for Muslim-Christian Understanding'in direktörü—Fethullahçılardan büyük miktarlarda bağış aldıktan sonra, Gülen onuruna bir konferans sponsor etti ve Gülen'in savunma dosyasına eklenecek bir mektup yazdı. İki eski CIA çalışanı, George Fidas ve Graham Fuller ile Amerika'nın eski Türkiye büyükelçisi Morton Abramowitz da Gülen için destek mektubu yazdı.
Mektuplar işe yaramış görünüyor. 16 Temmuz 2008'de Amerikan bölge yargıcı Stewart Dalzell bir genelge yayınladı. Bu genelgeyle Amerikan Göçmenlik Bürosu'nun Gülen'e 1 Ağustos 2008'e kadar, "olağanüstü kaabiliyetlere sahip bir yabancı" olduğu gerekçesiyle, çalışma izni vermesini telep ediyordu. Mahkeme, göçmenlik bürosu soruşturmacısının Gülen'in başarılarını ölçmek için sadece "eğitim alanı"nı kullanmasının bir hata olduğuna, ilahiyat, siyasi bilimler ve İslam araştırmaları alanlarının da göz önüne alınmasının gerektiğine karar verdi. Mahkeme, Amerikan Vatandaşlık ve Göçmenlik Servisi Yönetimi Temyiz Bürosu'nun Gülen'in eserlerinin "bilimsel" olmadığı yolundaki hükmünün de hatalı olduğu kanısına vardı. Bu kararın en büyük nedeni mahkemenin "bilimsel" kelimesini son derece muğlak bir şekilde yorumlamasıydı. Son olarak, mahkeme Gülen'in Amerika'da yaşamak isteyen kişilerde aranan "Birleşik Devletler'in menfaatinedir" zorunluluğunu da yerine getirdiği kararını verdi.[52]
İkametinin ardındaki hukukî mantık ne olursa olsun, ABD'nin Gülen'e oturma izni vermiş olması, Gülen hareketinin "Washington'ın AKP ve Fethullahçı yandaşlarına destek verdiği" imajını yaymaya devam etme gücünü verecek ve Türkiye, kuruluşunun yegane temeli olan laiklikten biraz daha uzaklaşacaktır.

Sonuçlar
Gülen pekçok dostun, bütün dünyayı dolaşan yoldaşlarının ve parayla satın alınmış gazeteci ve akademisyenlerin desteğinin verdiği keyfi çıkarıyor. Gülen'in faaliyetlerinden duyulan endişe, çoğu zaman Türk, Amerikan ve Avrupa medyası tarafından "paranoya" olarak sunuluyor, bu konudaki uyarılar ciddiye alınmıyor. Türkiye'nin başsavcısı AKP'yi laik anayasayı yok etmeye çalışmak suçundan dava ettiğinde, İslamcılara destek veren medya ile Batılı diplamat ve gazeteciler, davayı "anti-demokratik bir hukukî darbe" olarak yorumladılar.[53] Ama bu kaynakların büyük bir çoğunluğu, İslamcılıkla demokrasi arasında, laiklikle faşizm arasında bir dikotomi olduğu varsayımından yola çıkarak, Ergenekon tutuklamalarını da topa tuttular. İslamcı medya tarafından Türkiye'deki İslamcıların "reformcu demokratlar," modern, laik Türk aydınlarının ise "gericiler" olarak sunulmaya devam edilmesi, modern politikadaki en saldırgan ama maalesef etkili yalanlardan biridir.[54]
Türkiye'de dindar Müslümanların Ramazan'da oruç tuttukları için saldırıya uğradıkları görülmemiş bir olayken, son yıllarda bunun tam tersi pekçok olay yaşanmış, oruç tutmadıkları ya da içki içtikleri için pekçok Türk vatandaşı İslamcı saldırıların kurbanı olmuştur.[55] Kadınlar Şeriat kuralları doğrultusunda başlarını kapayıp memleketin her yanında serbestçe dolaşabildikleri halde, türban takmayan Türk kadınları belli bölgelerde dışlanmış, pekçok kez saldırılara maruz kalmışlardır.[56]
Batı dünyasında hâkim olan "dindar Müslümanlarla din-karşıtı laik Kemalistler arasındaki çatışma" imajının tam tersi, laikler dahil, Türklerin büyük bir çoğunluğu geleneksel ve dindar insanlardır ve kendilerini "önce Müslüman" olarak tanımlarlar.[57] Her ne kadar Türkiye Cumhuriyeti anayasası bütün Türk vatandaşlarını "Türk" olarak kabul etse de, ülkedeki yaygın ve hâkim anlayış, "Türk" olabilmenin tek yolunun "Müslüman" olmaktan geçtiği yolundadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir kurumunda tek bir gayrimüslim vali, büyükelçi, subay ya da polis şefi olmaması, Türkiye'de İslam'ın hâkimiyetinin kanıtlarındandır. Fethullah Gülen Türkiye'deki kişisel özgürlüklerin artması için değil, İslam'ı caminin ve özel alanın sınırlarından kurtarıp onu toplumun her alanında hâkim kılmak, hayattaki bütün ilişkileri İslam kurallarına göre yeniden düzenlemek için savaşıyor.[58] Gül ve Erdoğan dahil, AKP liderleri "İslam'ın camide tutuklu kılınmış olması"na karşı çıkan görüşlerini defalarca ifade etmiş, İslam'ın bir yaşam biçimi olarak her tarafa hâkim olması gerektiğini talep etmişlerdir. Türklerin büyük bir çoğunluğu, kısa bir zaman önce AKP liderlerinin laikliğin "din ve devlet işlerinin ayrımı" olarak tanımlanmasına nasıl karşı çıktıklarını çok iyi hatırlıyor. Gül—27 Kasım 1995 tarihinde The Guardian'da yaptığı mülakat dahil—laikliği her fırsatta aşağılamıştır. Türk İslamcıların yegane gayesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş prensiplerini ortadan kaldırmaktır. Amerika Birleşik Devletleri ve Batı liderleri Fethullah Gülen'in "hoşgörü" retoriğinin bir aldatmaca olduğunu görmemeye devam ettiği sürece, kendilerini "dinlere özgürlük diyaloğu"nun değil, "Türkiye'yi kim kaybetti?" sorusuna yanıt aramaya çalışan bir aşamanın kurucuları olarak bulacaklardır.
[1] Can Dündar, Milliyet (İstanbul), Haziran 21, 2007; Reha Muhtar, Vatan (İstanbul), Haziran 22, 2007.
[2] Milliyet, Mart 10, 2008; Hürriyet (İstanbul), Mart 10, 2008.
[3] Helen Rose Ebaugh ve Doğan Koç, "Funding Gülen-Inspired Good Works: Demonstrating and Generating Commitment to the Movement," fgulen.com, Oct. 27, 2007.
[4] Merdan Yanardağ, Fethullah Gülen Hareketinin Perde Arkası, Türkiye Nasıl Kuşatıldı? (İstanbul: Siyah Beyaz Yayın, 2006), Nurettin Veren'in Kanaltürk'te verdiği söyleşilere dayanarak, Haziran 26, Temmmuz 3, 2006.
[5] "Fethullah Gülen Is an Islamic Scholar and Peace Activist," International Conference on Fethullah Gülen, Erasmus University, Rotterdam, The Netherlands, Kasım 2007; J. J. Rogers, "Giants of Light: Fethullah Gülen and Meister Eckhart in Dialogue," The University of Texas, San Antonio, Tex., Kasım 3, 2007.
[6] Söz gelimi, bk., Rogers, "Giants of Light"; USA Today, Temmuz 18, 2008.
[7] Bülent Aras, "Turkish Islam's Moderate Face," Middle East Quarterly, Eylül 1998, s. 23-9.
[8] Anadolu Ajansı (Ankara), Şubat 10, 1998.
[9] "Muslim World in Transition: Contributions of the Gülen Movement" konferansında Mevlana Celleddin-i Rumi'den alıntıların yeraldığı broşürler dağıtılmıştır (London, Ekim 25 – 27, 2007).
[10] Aland Mizell, "Clash of Civilizations versus Interfaith Dialogue: The Theories of Huntington and Gülen," KurdishMedia.com, Aralık 31, 2007; "Are Islam and Kemalism Compatible? How Two Systems Have Impacted the Kurdish Question?" Iraq Updates, Kasım 28, 2007.
[11] Nurettin Veren'le Söyleşi, Kanaltürk, Haziran 26, 2006.
[12] Ibid.
[13] Sabah (İstanbul), Kasım 30, 2004.
[14] Veren mülakatı, Kanaltürk, Haziran 26, 2006.
[15] Cumhuriyet (İstanbul), Aralık 23, 2007.
[16] Bayram Balcı, "Central Asia: Fethullah Gülen's Missionary Schools," Ekim 2001.
[17] Merdan Yanardağ ile mülakat, Gerçek Gündem (İstanbul), Kasım 20, 2006.
[18] Hürriyet, Nisan 11, 2008.
[19] Erik-Jan Zürcher, "Kamermeerderheid Eist Onderzoek Naar Turkse Beweging," NOVA documentary, Temmuz 4, 2008.
[20] Cumhuriyet, July 9, 2008; Netherlands Information Services, Temmuz 11, 2008.
[21] Yanardağ, Fethullah Gülen Hareketinin Perde Arkası, Türkiye Nasıl Kuşatıldı?
[22] Adil Serdar Saçan, mülakat, Kanaltürk, Temmuz 3, 2006.
[23] Ibid.
[24] Samanyolu televizyonu, Ekim 13, 2008.
[25] Söz gelimi, Michael Rubin, "Erdoğan, Ergenekon, and the Struggle for Turkey," Mideast Monitor, Ağustos 2008.
[26] Yanardağ mülakatı, Gerçek Gündem, Kasım 20, 2006.
[27] Vatan, Haziran 2, 2008; Hürriyet, Haziran 2, 2008.
[28] "ŞOK! Tuğgeneral Münir Erten'den ŞOK açıkklamalar!" Ekim 27, 2008'de ulaşıldı.
[29] "Şok Video! Cumhuriyet Savcısı Salim Demirci," Ekim 27, 2008'de ulaşıldı.
[30] Vakit (İstanbul), Haziran 14, 2008.
[31] Vatan, Haziran 2, 2008; Hürriyet, Haziran 2, 2008.
[32] BBC News, Şubat 4, 2008; Frank Hyland, "Investigation of Turkey's 'Deep State' Ergenekon Plot Spreads to Military," Global Terrorism Analysis, Jamestown Foundation, Temmuz 16, 2008.
[33] Reuters, Mayıs 1, 2008; Sendika.org, Labornet Turkey, Mayıs 1, 2008; Vatan, May 1, 2, 2008; Milliyet, Mayıs 1, 2, 2008; Hürriyet, Mayıs 1, 2, 2008
[34] Vatan, Mayıs 2, 2008; Milliyet, Mayıs 2, 2008; Hürriyet, Mayıs 2, 8, 2008.
[35] Hürriyet, Şubat 28, 2008.
[36] Milliyet, Mayıs 14, 2008.
[37] Yanardağ, Fethullah Gülen Hareketinin Perde Arkası, Türkiye Nasıl Kuşatıldı?
[38] "Turkish Judiciary at War with AKP Government to Defend Its Independence," MEMRI Special Dispatch No. 1520, Mart 27, 2007.
[39] "The AKP Government's Attempt to Move Turkey from Secularism to Islamism (Part I): The Clash with Turkey's Universities," MEMRI Special Dispatch No. 1014, Kasım 1, 2005; "Professor from Van University in Turkey Commits Suicide after Five Months in Jail without Trial," MEMRI Special Dispatch No. 1025, Kasım 18, 2005.
[40] Zaman (İstanbul), Nisan 18, 2008.
[41] Odatv.com, Mayıs 30, 2008; Hürriyet, Haziran 13, 2008; Akşam (İstanbul), Haziran 16, 2008.
[42] Radikal (İstanbul), Nisan 7, 2008.
[43] Hürriyet, Ekim 21, 2008.
[44] Hürriyet, Mayıs 14, 2008.
[45] Hürriyet, Eylül 7, 8, 9, 10, 11, 12, 2008.
[46] Milliyet, Temmuz 14, 2008; Cumhuriyet, Temmuz 15, 2008
[47] ATV, Haziran 18, 1999.
[48] ATV, Haziran 18, 1999.
[49] ATV, Haziran 18, 1999; "The Upcoming Elections in Turkey (2): The AKP's Political Power Base," MEMRI Inquiry and Analysis No. 375, Temmuz 19, 2007.
[50] Sabah, Ocak 2, 3, 2005.
[51] "Fethullah Gülen v. Michael Chertoff, Secretary, U.S. Dept. of Homeland Security, et al," Case 2:07-cv-02148-SD, U.S. District Court for the Eastern District of Pennsylvania.
[52] "Fethullah Gülen v. Michael Chertoff, Secretary, U.S. Dept. of Homeland Security, et al," Case 2:07-cv-02148-SD, U.S. District Court for the Eastern District of Pennsylvania.
[53] Turkish Daily News (Ankara), Mart 16, 2008; Vakit, Haziran 7, 9, 2008; Yeni Şafak (İstanbul), Haziran 9, 2008.
[54] Mustafa Akyol, "The Threat Is Secular Fundamentalism," International Herald Tribune, Mayıs 4, 2007; "Islam Will Modernize—If Secular Fundamentalists Allow," Turkish Daily News, Mayıs 15, 2007; "Mr. Loğoğlu Is Wrong, Considerably Wrong about Turkey," Turkish Daily News, Mayıs 24, 2007.
[55] Vatan, Ağustos 21, 2008; Turkish Daily News, Eylül 23, 2008.
[56] Hürriyet, Şubat 14, 2008; Milliyet, Şubat 14, 2008; Vatan, Şubat 14, 2008, Cumhuriyet, Şubat 14, 2008.
[57] Yeni Şafak, Temmuz 7, 2006.
[58] "Turkish PM Erdogan in Speech during Term as Istanbul Mayor Attacks Turkey's Constitution, Describing It as 'A Huge Lie': 'Sovereignty Belongs Unconditionally and Always To Allah'; 'One Cannot Be a Muslim and Secular,'" MEMRI Special Dispatch No. 1596, Mayıs 23, 2007.

toycan
09-04-2010, 16:29
Fethullah Gülen'in Büyük İhtirası
Türkiye'deki İslamcılık Tehlikesi

yazan: Rachel Sharon-Krespin
Middle East Quarterly
Winter 2009

Fethullah Gülen'in Büyük İhtirası: Türkiye'deki İslamcılık Tehlikesi :: Middle East Quarterly (Only the registered members can see the link)

Özgün metin çevirisi: Fethullah Gülen's Grand Ambition

hullah-gulenin-buyuk-ihtirasi



Türkiye'nin iktidar partisi AKP, yonetiminin yedinci yılına girerken Türkiye artık bu partinin ikitidarı eline geçirdiği yıldaki laik ve demokratik ülke değildir. AKP bürokrasiyi kendi kontrolü altına geçirerek Türkiye'nin temel kimliğini değiştirmiştir. AKP'nin yükselişinden önce Ankara'nın yüzü Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'ya çevriliydi. Bugün, Avrupa Birliği'ne katılma retoriğine karşın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'yi Avrupa'dan uzaklaştırıp Rusya ve İran'a yaklaştırmış ve Türk dış politikasının Orta Doğu'daki pozisyonunu yeniden şekillendirerek, İsrail'e duyulan sempatiden vazgeçip Hamas, Hizbullah ve Suriye'ye yönelik dostlukları geliştirmiştir. Amerikan karşıtı, anti-Hırıstiyan ve anti-Semitik duygular artış göstermiştir. Türkiye'nin bu radikal dönüşümün ardında sadece AKP'nin siyasi makinası değil, gizemli Hocaefendi Fethullah Gülen tarafından yönetilen sinsi İslamcı tarikat da vardır. Bu İslamcı tarikat, kendini hoşgörü ve uzlaşma savunucusu olarak göstermeye çalışıyor olsa da, tam tersi birtakım karanlık işlerin peşinde koşmaktadır. Bugün Fethullah Gülen ve takipçileri, yani Fethullaçılar, sadece iktidarı etkilemekle yetinmiyor, iktidarı ele geçirmeye çalışıyorlar. Bugün Türkiye'de 85 bin cami var. Yani, her 800 vatandaşa bir cami düşüyor. Bunu bir de hastane sayısıyla karşılaştıralım: Her 60 bin vatandaşa bir hastane. Türkiye'de kişi başına düşen cami sayısı dünyadaki en büyük orandır. Bir de 90 bin imamı düşünün. Doktor ve öğretmen sayısından daha çok.
Türkiye'de medrese benzeri binlerce imam-hatip okulu ve sayısı 4.000'i aşan devlet destekli resmi Kuran kursları var—bu rakama gayri resmi Kuran kursları dahil değildir. Onları da eklerseniz, en az on kez daha büyük bir rakamla karşılaşabilirsiniz. Diyanet İşleri Bakanlığı'nın harcamaları beşe katlanmıştır. 2002'de 553 trilyon Türk lirası (yaklaşık 325 milyon Amerikan doları) harcama yapmış olan bakanlık, harcamalarını AKP'nin ilk dört buçuk yıllık iktidarı sırasında 2.7 katrilyon liraya çıkarmıştır. Bu bakanlığın bütçesi diğer sekiz bakanlığın toplam bütçesinden daha büyüktür.[1] Türkiye'de Cuma namazına katılım oranı, İran'ınki aşıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Danıştay'ın hükümlerine karşın, devlet okullarında zorunlu Sünni İslam eğitimi devam ediyor.[2] Hem Başbakan Erdoğan, hem Diyanet İşleri Bakanı Ali Bardakoğlu "ulema danışalım"a karşı gösterilen tepkileri eleştirmişlerdi.
Bütün bu gelişmeler arasında, Fethullah Gülen Türkiye'nin siyasi platformunu şekillendirmeye çalışan bir artör olarak ortaya çıkıyor. Bunu yaparken de hem AKP'nin içindeki yandaşlarını kullanıyor, hem de cemaatin inanılmaz derecede büyük meyda imparatorluğunu, finans kurumlarını, bankalarını, işletme birimlerini, binlerce okul, üniversite, ışıkevleri ve benzeri kurum ve kuruluşlardan oluşan uluslararası ağını harekete geçiriyor. Fethullah Gülen bir finans imparatorudur. En iyi tahminlerle, 25 milyar dolarlık kontrol dışı ve karanlık bir bütçesi var.[3] Fethullahçı cemaatin AKP'yi doğrudan destekleyip desteklemediği, AKP'yi iktidara getiren güç olduğu henüz tam anlamıyla kanıtlanmamış olsa da, detaylar o kadar da önemli değil. Her ne olursa olsun, Fethullah hareketi AKP'nin iktidara gelmesini sağlayan en büyük güçtür.

Fethullah Gülen'in Geçmişi
1942 yılında Erzurum'da doğan Fethullah Gülen, kendisini peygamber olarak kabul eden bir imamdır.[4] Batı dünyasında pekçok kişinin reformcu ve hoşgörü[5] savunucusu olarak alkışladığı, Türkiye ve Türkiye ötesi için "ılımlı İslam"ın katalizörü olarak kabul edilen sırlarla dolu bir kişi Gülen. Batı'da, özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde, bir "aydın", "bilim adamı" ve "eğitimci"[6] olarak övülen Fethullah Gülen'in eğitimi beş yıl devam ettiği ilkokulla sınırlı. Sertifikasını aldıktan sonra, önce Edirne'de daha sonra da İzmir'de imamlık kariyerini devam ettirdi. Gülen, 1971'de yasadışı dinî faaliyetlerinden dolayı (örneğin, yasadışı yaz kamplarında gençlerin beynini yıkamak) güvenlik güçleri tarafından tutuklandı ve ondan sonra zaman zaman son derece laik Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yakın takibe alındı.[7] 1981 yılında, vaizlik görevinden emekli oldu.
Kendisini dinlerarası diyaloğun savunucu olarak pazarlayabilmek için Papa II. John Paul ile diğer Hıristiyan liderler ve Musevî hahamlarla[8] buluşup bu üç din arasındaki ortaklıkları vurguladı. Fethullah Gülen, kendisini ve hareketini Anadolu mistisizminin günümüzdeki hoşgörü versiyonu olarak satmaya çalışıyor; bu yaparken de Mevlana Celaleddin-i Rumi ve Yunus Emre gibi büyük mistik düşünürlerin edebî eserleri kullanıyor; kendisinin bu sufilerin hoşgörü mesajlarını paylaştığı sahte imajını yaratmaya çalışıyor.[9] Bu düşünürlerden yapılan alıntılar Fethullah Gülen'in propaganda malzemelerini süslüyor.
Fethullah hareketi, emrindeki bütün örgütler ve üniversiteler (büyük paralar akıtmaya devam ettiği Georgetown üniversitesi dahil), Amerika Birleşik Devletleri'nde ve Avrupa'da Gülen konferansları düzenliyorlar. Ekim 2007'de, İngiltere Lordlar Kamerası Fethullah Gülen onuruna bir konferans organize etti.
Gülen, Sa'id-i Nursî olarak da bilinen Şeyh Sa'id-i Kürdî'nin (1878-1960) öğrencisi ve mürididir. Nursî İslamcı Nur hareketinin kurucusudur.[10] Kurtuluş Savaşı'ndan sonra, yeni Türk parlementosunda yaptığı bir konuşmada, Cumhuriyet'in İslamcı temellere dayandırılması gerektiğinin savunusunu yapmış; Atatürk'e, Atatürk devrimlerine, çağdaş ve laik Cumhuriyet'e ihanet etmiştir.
Gülen, 1998'de şeker hastalığı tedavisi bahanesiyle Amerika Birleşik Devletleri'ne kaçtı. Bu göç aynı zamanda Gülen'in 2000'de Türkiye'yi dinî bir ayaklanmaya teşfik eden ve gizli kameralarla kayda alınan vaazlarından dolayı yargılanmasını da örtbas edebilmesi imkanını sağladı. Gönüllü sürgününden buyana, Fethullah Gülen Pennsylvania'nın doğusunda, şehirden uzak büyük bir malikânede kendisini koruyan ve hizmette kusur etmeyen yaklaşık 100 müridiyle ikamet ediyor. Bu uşaklar, türban ve cübbeli geleneksel İslamcılar gibi değil, eğitim görmüş, takım elbise giyip kıravat takan çağdaş görünümlü erkeklerden oluşuyor. Uşaklar, Hocaefendi'lerinin emirlerine bağlı, hatta Hocaefendi'nin buyruğu gereği elli yaşlarına kadar evlenmeyi reddeden kişilerden oluşuyor. Bir gün evlendiklerinde, Fethullah'ın direktifleri doğrultusunda, eşlerinin şeriat kurallarına göre giyinmeleri zorunlu tutuluyor.[11]

Gülen'in Eğitim Şebekesi
Fethullah Gülen şebekesinin temelinde onun eğitim kurumları var. Gülen'in eğitim şebekesi muhteşem. Tam otuz beş yıl Fethullah'ın sağ kolu olarak görev yapmış olan Nurettin Veren'in tahminlerine göre, Türkiye'deki iki milyon hazırlık okulu öğrencisinin yüzde 75'i Gülen okullarına kayıt yaptırmıştır.[12] Gülen, bütün Türkiye'ye yayılmış binlerce seçkin ortaokulu, üniversiteyi ve öğrenci yurlarını kontrolü altında tutuyor. Bunlara en büyüğü Fatih Üniversitesi olan özel üniversiteler de dahil.
Türkiye dışında Gülen hareketi yüzlerce ortaöğretim kurumu ile dünyanın her yanına yayılmış, yaklaşık 110 ülkede düzinelerce üniversite işletiyor. Fethullah bütün bunları Allah rızası için yapmıyor elbette. Gülen'in adamları 8 ila 12. sınıf gençliğini hedefleyip, bu gençleri Işıkevleri'nde eğitime tabi tutup beyinlerini yıkıyorlar. Fethullah okullarında eğitilen bu gençler gelecekteki hukuk, politika ve eğitim kariyerlerine hazırlanıyorlar. Bu süreçte hedeflenen tek bir amaç var: bu gençleri geleceğin İslamcı Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetici sınıfları olarak hazırlamak. Emirlerini doğrudan Fethullah Gülen'den alan zengin Fethullahçılar, okullar ve Işıkevleri açmaya devam ediyorlar. Bu, Sabah yazarı Emre Öz'ün "eğitim cihadı" dediği olaydır.[13]
Bu okullar şebekesi, daha büyük bir stratejinin sadece küçük bir parçasını teşkil ediyor. 2006'da yaptığı bir mülakatta Nurettin Veren "Bu okullar dükkânların vitrini gibidir. Örgüte yeni katılımlar ve İslamcılaştırma faaliyetleri gece derslerinde yapılıyor... Bizim eğittiğimiz öğrenciler şimdi Türkiye'nin en yüksek mevkilerinde oturuyorlar. Bunların arasında, valiler, hâkimler, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde görev yapan subaylar var. Hükûmetin parçası bakanlar var; bunlar Gülen'e danışmadan hiçbirsey yapmazlar" demişti.[14]
AKP'nin tartışılan eğitim politikaları ve yandaşı Fethullahçı okullarda devam eden İslamcı beyin yıkama faaliyetleri,Türk toplumunun İslamcılaştırılması sürecini hızlandırmıştır. İktidarının ilk döneminde, Erdoğan'ın AKP hükûmeti okul kitaplarını değiştirmiş, dinî dersleri vurgulamış ve binlerce imam Diyanet İşleri Başkanlığı'ndaki kadrolarından alınıp Türkiye'nin her yerinde öğretmen ve yönetici olarak atanmıştır.[15] Aynı zamanda bir Fethullah Gülen sempatizanı olan, Türkiye'nin ilk İslamcı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Yusuf Ziya Özcan gibi bir Fethullahçıyı YÖK Başkanı olarak atamıştır. Gül, Cumhurbaşkanlığı yetkilerini kullanarak, pekçok Fethullahçıyı Türkiye Cumhuriyeti'nin üniversitelerine rektör olarak atamayı da başarmıştır.
Türkiye dışında da Fethullahçı okullar örgüte yeni üyeler kazandırmak için kullanılan bereketli topraklar gibidir. Türk kökenli Fransız bilgini Bayram Balcı, Institut d'Etudes Politiques'te savunduğu, "Orta Asya'daki Gülen Okulları" konulu doktora tezinde şunları yazmıştı: "Fethullah'ın amacı Türk milletinin İslamcılaştırılması ve dış ülkelerde İslamın Türkleştirilmesidir. Fethullah'ın yurtdışındaki düzinelerce okulu—çoğu erkek çocuklar için açılmıştır—doğrudan 'okul içinde' olamasa da 'okul dışında' zorla İslam'a döndürme amacıyla kullanılmaktadır." Balcı konuya biraz daha açıklık getiriyor: "Fethullah devlet, din ve toplum arasındaki ilişkiyi yeniden canlandırmak istiyor."[16]
Fethullahçı Nur hareketinin Orta Asya'daki okulları, yıllarca Sovyet baskısı tarafından laikleştirilmiş bölgelerde İslam'ın yeniden canlandırılması için mücadele etmektedir. Balcı bu durumu şöyle açıklıyor: "Cemaat'in amacı, geleceğin İngilizce ve Türkçe konuşan, Fethullahçılara ve Türkiye'ye olumlu bakan milli elitlerini eğitip etkisi altına almaktır." Bu kuşkular nedeniyle bölgedeki pekçok ülke Gülen'in eğitim kurumlarına karşı önlemlerini almıştır. Özbekistan bu okulları şeriatı teşfik ettikleri gerekçesiyle yasaklamıştır.[17] Rus hükûmeti de Fethullah hareketinin Federasyon'un çoğunluğu Müslüman olan bölgelerdeki faaliyetlerine kuşku ve endişeyle bakmakla kalmayıp sadece Gülen okullarını değil, Nur tarikatının ülkedeki bütün faaliyetlerini yasaklamıştır.[18]
Elbette Özbekistan ya da Rusya çoğulculuğa verdikleri önemle bilinen ülkeler değil ama Gülen okullarına ve Fethullahçı beyin yıkama faaliyetlerine karşı duyulan şüpheler, Hollanda gibi ülkelere de sıçramıştır. 2008'de Hollanda'nın Hırıstiyan Demokrat, İşçi, ve Muhafazakar partileri, "Türk imamı Fethullah Gülen"le ilişkisi olan kurumlara yapılan devlet yardımlarının birkaç milyon Euro düzeyinde kesilmesini öngörmüş ve Gülen cemaatinin bütün faaliyetlerinin en ince detaylarına kadar soruşturulmasını istemiştir. Bu kararın verilmesinde Gülen'in Işıkevi'nde çalışan Amsterdam merkezli Uluslararası Soysal Tarih Enstitüsü directörü Erik Jan Zürcher ile beş eski Fethullah cemaati üyesinin Hollanda televizyonda Cemaat'n adım adım laik düzeni yıkmaya çalıştıklarını belirtmeleri etkili olmuştur.[19]
Soruşturmaya alınan kurumlar Gülen hareketiyle olan bağlarını inkâr etmiş olsalar da, Zürcher hareketin Batı'yla olan bütün ilişkilerinde tipik takiyye ideolojisini uyguladığını belirtti. Adı belirtilmeyen ama Gülen okullarında ve Işıkevleri'nde çalışmış eski bir Cemaat üyesi, Fethullahçıların Hollandalıları "pis, günahkâr kâfirler" olarak tanımladıklarını rapor etti. Aynı kişi, Fethullahçıların "En iyi Hollandalı Müslüman olmuş olandır. Bütün Hollandalılar Müslümanlaştırılmalıdır" dediğini belirtti.[20] Güya "hoşgörü" öğreten ve yüzden fazla ülkede at koşturan binlerce Fethullahçı okuldan bir tanesi bile Suudi Arabistan ya da İran gibi şeritın pençesine düşmüş ülkelerde faaliyet göstermiyor. Bu okullar, laik Müslüman ve Müslüman olmayan ülkelerdeki öğrencileri radikal İslamcılığa yönlendirmeye programlanmışlardır.

Kontrol Mekanizmalarının Altüst Edilmesi
Fethullahçılar Türkiye'nin 200,000 polisli Emniyet teşkilatını işgal etmeyi de başarmışlardır. Bu sızmanın korkunç etkilerinden biri, Fethullahçı polislerin laik Cumhuriyet'e bağlı polisleri sindirip yerlerine Hocaefendi'ye bağlı polisleri yerleştirmiş olasıdır. Nurettin Veren'in sözleriyle, "Emniyet teşkilatında polis üniforması giyen imam başkanlar var. Pekçok komiser emirlerini bu imamlardan alıyor."[21] İstanbul Emniyet Teşkilatı bünyesinde yer alan Organize Suçlar Masası'nın eski başkanı Serdar Saçan hazırladığı raporlarda Fethullahçı örgütün güvenlik güçlerine sızdığını doğrulamıştır. Saçan, 2006'da verdiği bir mülakatta şunları söylüyordu:

Fethullahçılar, Emniyet Teşkilatı bünyesindeki örgütlenmelerine 1970lerde başlamışlardır. Polis akademilerinde, öğrenciler sınıf komiserleri tarafından Işıkevleri'ne götürülüyorlardı. Bu komiserlerden biri bugün Emniyet Teşkilatı'nın başına geçmiştir. Benim Polis Akademisi'nde bulunduğum yıllarda, mesela AKP'nin iktidara geldiği 2002'de, Fethullah Gülen örgütüyle ilişkisi olmayan polislerin ya maaşları kesilmiş ya da işten atılmışlardır... Polis Akademisi'nden birincilikle mezun oldum ve yirmi dört yıllık kariyerim boyunca mesleğimdeki üstün başarılarımla gurur duydum. 2002'den sonra, AKP terfi etmemi engelledi. AKP, sadece dosyaları karşıdevrimci İslamî faaliyetlere katılmakla kirlenmiş polisleri terfi ettirdi... Teşkilat'ta yükselmenin tek yolu, belli bir Cemaat'e üye olmaktan geçiyordu. Bugün Emniyet Teşkilatı'ndaki üst düzey polislerin yüzde ****eni Fethullah Cemaati'nin üyesidir.[22]

Elbette bu tip afedelerin bir bedeli vardır.[23] Ekim 2008'de, Türk polisi Saçan'ı "hükûmeti devirmeye çalışan Ergenekon'a üye olduğu" komplosuyla tutuklamıştır.[24] Perçok araştırmacı, Ergenekon komplosunun AKP hükûmetinin kendisini eleştirmeye kalkışan kişileri taciz edip cezalandırmak için kullandığı bir siyasi mekanizma olduğuna inanıyor.[25] Gazeteci yazar Merdan Yanardağ Ankara Emniyet Teşkilatı'ndaki İslamcı sızmaya dair bazı istatistikler sunmuştur. Yanardağ şöyle diyor:

Ramazan'dan önce Ankara Emniyet Teşkilatı'ndaki personele yemek sayısını belirlemek bahanesiyle Ramazan'da oruç tutup tutmayacakları sorulmuştur. 4.200 memur arasından sadece 17'si oruç tutmayacaklarını belirtmiştir. Bu on yedi kişiden bazılarının hasta olabileceğini de göz önüne alırsanız, bu oranın ne ölçüde korkunç olduğunu anlarsınız.[26]

2008 baharındaki telefon dinleme skandalları da Emniyet Teşkilatı'nın en önemli birimlerindeki Fethullahçı yapılanmayı göstermektedir. Nisan 2007'de Türk Emniyet Teşkilatı'na mahkeme kararıyla verilen sınırsız yetkileri kullanarak, teşkilatın Türkiye'deki bütün telefon, cep telefonu, SMS, e-posta, fax ve internet iletişimlerini gizlice kaydetmesi, pekçok Türk vatandaşının kişisel telefon konuşmalarının Fethullahçılar tarafından dinlendiği korkusu daha da büyümüştür.[27] Fethullahçıların Emniyet Teşkilatı'nı istila etmesi, teknolojiyi kısıtlayıp bilgiyi denetimleri altında tutması, Türkiye içindeki siyasi emellerini gerçekleştirmelerini sağlıyor. Söz gelimi, Şubat 2008'de Tuğgeneral Münir Erten'in gizlice kaydedilmiş Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Irak Kürdistan'ına yapacağı askerî operasyon hakkındaki konuşması, Genelkurmay Başkanı ile yaptığı özel görüşmenin detayları ile General Ergin Saygun'un sağlık durumuyla ilgili kişisel bilgiler pekçok websitesinde yayınlanmıştır.[28]
Bir sonraki ay YouTube dahil pekçok websitesi, savcı Salim Demirci ile bir meslektaşı arasındaki Erdoğan ve o zamanki Diyarbakır valisi ve Erdoğan ofisinin danışmanı olan Efkan Ala hakkındaki konuşmaları yayınlanmıştır. Erdoğan, Demirci hakkında suç duyurusunda bulunmuştur.[29] Haziran 2008'de, İslamcı Vakit gazetesi Saygun'un tıbbî raporunun tamamını yayınlamış, şeker hastası olduğunu ve Gülhane Askerî Hastanesi'nde gördüğü bütün tedavileri ve aldığı bütün ilaçları bütün detaylarıyla yayınlamıştır.[30]
Konuşmaları gizlice dinlenip kaydedilenler arasında Yüksek Öğretim Kurumu'nun eski başkanı Erdoğan Teziç ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin ileri gelen üyeleri de vardı. Bu gizli kayıtlar, İslamcı websitelerinde ve Fethullah Gülen'in gazeteler şebekesinde yayınlanmıştır. Pekçok Türk gazeteci bu konuşmaların Fethullaçılar tarafından kontrol edilen polis teşkilatı tarafından gizlice kaydedildiğine inanmaktadır. Raporlara göre, dinleme masasının başındaki şahıs, Ağustos 2005'te Tayyip Erdoğan tarafından göreve getirilmiş bir Fethullah Gülen örgütü üyesidir.[31] Vakit, Yeni Şafak, Zaman, and the AKP yanlısı "liberal" Taraf dahil, bütün İslamcı gazeteler, devlet binaları ve askerî karargâhlardaki özel konuşmaları yayınlamışlardır. İslamcı, AKP yanlısı medya, güya AKP hükûmetini yıkmayı amaçlayan sözde Ergenekon komplosunun laik askerî personeli, gazetecileri ve üniversite profesörlerini kapsayan "çok gizli" polis operasyonunun kanıtlarını yayınlamaktan çekinmemiştir.[32] Bu tür sızıntıların en önemli amacı, AKP'ye karşı çıkan, onu eleştiren herkesi anında taciz edip cezalandırmak ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratmaktır.
Polis Teşkilatı'ndaki İslamcılaşmanın, AKP karşıtı göstericilerin maruz kaldığı polis zorbalığına da katkıları çok büyük olmuştur. 1 Mayıs 2008'de polis, İstanbul'un Taksim Meydanı'nda 1 Mayıs Bayramı'nı kutlamak isteyen işçilere gaz bombaları, biber gazı ve sopayla işkence etmiştir. Pekçok gösterici yaralanmıştır.[33] İşçi sendikaları ve muhalefet partileri, polis zorbalığını şiddetle kınamış ve Erdoğan'ı muhalif sesleri polis aracılığıyla susturmakla suçlamıştır.[34] Polis, İstanbul Tuzla limanındaki işçi protestolarını da bastırmıştır.[35] Aynı şekilde, polis, Erdoğan'ın politikalarını eleştirmeye kalkışan vatandaşları taciz etmiştir. Erdoğan'ın korumaları, Erdoğan'ın sosyal güvenlik politikalarını açıkça eleştirdiği için, 46 yaşındaki Antalyalı bir adamı kaçırmış, adamı kimselerin bilmediği bir yerlere götürüp dövmüş, tehdit etmiştir. Bu saldırıya maruz kalan adam, Erdoğan'ın korumalarının evine gizlice silah ya da uyuşturucu madde saklayabileceklerini, kendisini öldürebileceklerini bildirmiştir.[36] Türk Silahlı Kuvvetleri anayasanın garantörü olsa da, Nurettin Veren, Fethullahçıların polise ve diğer kurumlara olduğu kadar, orduya da sızdıklarını iddia etti:

Fethullahçı subaylar bir zamanlar bizim öğrencilerimizdi. Onları mali açıdan destekledik, eğittik, onlara yardımcı olduk. Bu minnettar çocuklar mezun olup etkili mevkilere çıktıklarında, kendilerini ve mevkilerini Fethullah Gülen'in hizmetine adadılar... Emir ve direktifleri Fethullah verir ve bu subaylar sayesinde devlet içindeki iktidarını korur... Fethullah'ın öğrencileri polis akademisinden, askerî okullardan mezun olduklarında—tıpkı yeni doktorlar ve avukatlar gibi—minnetkârlıklarını kanıtlamak için ilk maaşlarını Fethullah Gülen'e verirler. Hatta yeni mezun olmuş subaylar, mezuniyet töreninde kendilerine verilen kılıçları Fethullah'a hediye ederler.[37]

Nurettin Veren'e göre, Fethullah Gülen Türk Silahlı Kuvvetleri'ki her kırk İslamcı subay içinden bir tanesinden fazlasının atılmamasını, geriye kalan İslamcı subayların ise sanki hücre evlerindeymiş gibi gizlenmeleri gerektiğini savunmuştur. Bu tip iddialar komplö teorilerinin ürünleri gibi görünseler de, son zamanlardaki AKP yanlısı medyaya yapılan sızıntılar, askerî kadrolara sinmiş pekçok İslamcı gücün olduğunu kanıtlıyor; Fethullah Gülen'e bağlı altyapının Genel Kurmay Başkanlığı'nda önemli bir yeri olduğu spekülasyonlarını ortaya atıyor. Yüksek Askerî Şura'nın, tarihinde ilk kez, hiçbir şüpheli İslamcı subayı ordudan atmaması, bu tip spekülasyonlara geçerlilik kazandırıyor.
AKP hükûmeti, Gülen hareketine yargı analında da yardımcı olmuştur. İktidarının ilk beş yılında Erdoğan, binlerce yargıç ve savcıyı AKP yanlısı kişilerce değiştirmiştir. Şimdi Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı da bir İslamcı olduğuna göre, selefi Ahmet Necdet Sezer'in aksine, bu tip önemli pozisyonlara İslamcıların atanmasını veto etmesi pek mümkün görünmüyor. Tam tersi, AKP bu tip binlerce yeni atamalar yapmak istiyor.[38] AKP, yargıç adaylarının İslam'a ve İslamcılığa bağlılıklarını ölçmek için önce AKP bürokratları tarafından mülakata tabi tutulmasını zorunlu kılan bir yasa çıkarmıştır. AKP'nin yargı sistemini hedeflediğinin en belirli örneklerinden biri, Van Üniversitesi eski rektörü Yücel Aşkın'ın AKP yanlısı, laiklik düşmanı kişilerce tacize ve cezalandırmaya tabi tutulmuş olmasıdır.[39] Buna, savcının Genelkurmay Başkanı olmadan önce General Yaşar Büyükanıt'ı Şemdinli soruşturmasına bulaştırmaya çalışmış olması ve Ergenekon masalı da eklenebilir.
Bu tip inanılmaz bir şekilde politik ve intikam duygularıyla beslenen davalar, Utah Üniversitesi siyaset bilimcisi Hakan Yavuz gibi bazı eski Fethullah Gülen sepatizanlarının fikir değiştirmelerine neden olmuştur. Bir mülakatta, Yavuz odatv.com'a dört önemli hukukî davanın düşüncelerini değiştirdiğini bildirmiştir: Aşkın davası, Şemdinli davası, 2005'te gerçekleştirilen Atabeyler operasyonu (sözde Tayyip Erdoğan'a süikast düzenlemeye çalışan bir "çete"ye karşı yapılan operasyon)[40] ve Ergenekon masalı (soruşturması). Yavuz şöyle açıklıyor: "Cemaat bu dört davayı da yönlendirmeye çalışmıştır. Cemaat'in gazetelerinin arşivlerindeki Yücel Aşkın'ı yok etmeye yönelik iftira dolu raporlara bakın! Şimdi de Ergenekon masalı! Bu derece önemli insanları yargısız, bir yıldan fazla hapisanelerde çürütmek kabul edilebilir birşey değil." Yavuz, Gülen Cemaati'nin kendi üyelerine çok başka bir dille konuştuğunu ve Türkiye Cumhuriyeti'nin temel felsefesiyle çelişen bir siyasi ajanda peşinde koştuğunu vurguladı. Hakan Yavuz, Fethullahçıları insanları parayla satın almakla suçladı. Yavuz, Fethullahçıların insanları büyük paralar karşılığı Cemaat'e kazandırmaya çalıştıklarını ve onların laik Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı konuşup yazı yazmaları için, herhangi bir fatura vermeksizin, Cemaat tarafından satın alındıklarını itiraf etti.[41]

Beşinci Aşama
Polis, ordu ve mahkemeler Türkiye Cumhuriyeti bünyesindeki birtakım resmî yapılanmalar aracılığıyla normalde hukukun üstünlüğünü korumakla yükümlü gibi görünse de, birtakım güçlerin Türk medyasını kontrol ve suistimal etmesi mümkündür. Türk medyasının geleneğinde gücü kötüye kullanma ve yolsuzluğu korkusuzca duyurma vardır. Erdoğan başbakanlık koltuğuna oturduğu günden itibaren "basın özgürlüğü" kavramından ne kadar nefret ettiğini kanıtlamıştır. Erdoğan'ın böyle bir kavrama tahammülü yoktur. AKP hükûmeti, sistemli bir şekilde sadece hükûmeti öven ve hükûmet adına konuşan bir medya tekeli yaratmaya çalışmıştır. Erdoğan kontrol edemediği medya organlarına acımasızca saldırmıştır. Yönetiminin daha ilk döneminde Erdoğan altmış üç gazeteciye, pekçok yazara ve muhalefet partilerinin millet vekillerine karşı yüzden fazla dava açmıştır. Bu davaların tam sayısı büyük bir ihtimalle çok daha korkunç boyutlardadır. 2008'de Erdoğan, Demokratik Sol Parti'nin parlementoda, gazetecilere karşı kaç tane dava açtığına dair yönettiği soruyu, bu tip bilgilerin kendi "şahsî" hayatıyla ilgili olduğu gerekçesiyle yanıtsız bırakmıştır.[42] Erdoğan'ın hür gazeteciler aleyhine açtığı davaların nedeni, diğer demokrasilerde son derece normal olarak karşılanan eleştirilerdir. Mesala, 2005'te Erdoğan Cumhuriyet gazetesi karikatüristi Musa Kart'ı kendisini bir yumak ipliğe sarılı bir kedi olarak resmettiği için mahkemeye vermiştir. Aynı şekilde, geçen yıl haftalık mizah dergisi Leman'ı 30 Ocak 2008'deki kapağında kendisini küçük düşürdüğü gerekçesiyle dava etmiştir.[43]
Erdoğan, açtığı bu davaların kimilerini kaybetmiş olsa da, davaların etkisi tüyler ürperticidir. Gazeteciler, yaptıkları her eleştirinin malî bir bedeli olduğunu, Başbakan tarafından cezalandırılacaklarını, hatta yayınlarının AKP kanalıyla toplatılabileceğini biliyorlar.AKP'nin altı yıllık iktidarı süresinde, hükûmet pekçok medya organını pençesine alıp AKP yandaşı Fethullahçı holdinglere satmıştır. Söz gelimi, 2007'de TMSF (Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu), Türkiye'nin ikinci büyük medya grubu olan Sabah-ATV'yi bir geceyarısı baskınıyla ele geçirmiştir. Erdoğan tarafından atanan kişilerce doldurulan TMSF, daha sonra yönetim kurulu başkanlığını Erdoğan'ın damadının yaptığı Çalık Holding'e satılmıştır. Çalık, bunun finasını iki devlet bankasından aldığı borçla ve Katar merkezli bir medya şirketine Sabah hisselerinin yüzde yirmibeşini satarak gerçekleştirmiştir. Ahmet Çalık'ı Ocak 2008 Suriye ziyareti sırasında Katar Emiri Hamad bin Halife'le tanıştıran kişi ise Abdullah Gül'dür. Çalık Şubat'ta Gül'e, Nisan'da Erdoğan'a Katar ziyaretleri sırasında eşlik etmiştir. Medya, Sabah-ATV grubunu satın almak isteyen diğer ticaret birliklerinin Erdoğan tarafından ihaleden çıkmaya zorlandıklarını, böylece Çalık'ın tek ihale teklifçisi konumuna kavuşturulduğunu bildirmiştir.[44] O zamandan beri Sabah gazetesi hizmette kusur etmeden AKP'nin savunuculuğunu yapıyor. Eylül 2008'de Erdoğan bütün parti üyelerinin ve yardımcılarının Doğan Medya Grubu'nun gazetelerini boykot etmesini emretti. Bunun tek sebebi, Doğan Grubu'nun İslamcı "yardım kurumları"nın para aklama faaliyetlerini yayınlamasıydı.[45] Zaman, Sabah, Yeni Şafak, Türkiye, Star, Bugün, Vakit, ve Taraf gibi İslamcı gazeteler ile İslamcı televizyon kanallarını ve radyo istasyonlarının AKPci ve/veya Fethullahçı sahipleri vardır. Tirajlarına baktığımızda, İslamcı gazetelerin Türkiye'deki gazete satışlarının en azından yüzde kırkını ellerinde tuttuklarını görüyoruz.[46]

Fethullah Gülen'in Planları
Holdinglerin Türk toplumunda her zaman çok önemli bir yeri olmuştur. Aydın Doğan ve Mehmet Emin Karamehmet gibi laik işadamlarının hem endüstri alanında, hemen de medya, bankacılık sektörü, hatta eğitimde önemli çıkarları vardır. Ama Türkiye tarihinde başka hiçbir kişi Fethullah Gülen'inki gibi Türk toplumunu kökten değiştirmeye çalışan bir siyasi hareket başlatmamıştır. Bugün Gülen güçlü bir partizan medyayı kontrolü altında tutuyor. Bu şebeke sadık bürokratları, partizan üniversiteleri, akademiyi, partizan savcı ve yargıçları, partizan emineyet ve istihbarat kurumlarını, partizan kapitalist ticaret odalarını, sivil toplum kuruluşlarını, işçi sendikalarını, partizan öğretmenleri, doktor ve hastaneleri içeriyor. Fethullah Gülen'i bu denli tehlikeli kılan nedir? Bu sorunun en iyi yanıtı Gülen'in kendi vaazlarında gizlidir. 1999'da Türk televizyonu Gülen'in üyelerinden oluşan bir kalabalığa vaaz verdiği bir video kaydını yayınlamıştır. Bu kayıtta Fethullah Gülen, Şeriat kurallarıyla yönetilen bir İslamcı Türkiye hayalerini ve bu hayalleri nasıl gerçekleştireceğinin yollarını anlatıyordu. Gülen vaazlarda şunları söylüyordu:

Belli bir noktaya ve kıvama gelecekleri ana kadar... bu şekilde hizmete devam etmeleri şarttır, zaruri ve luzumlu. Yanlış birşey yapar, kıvama ulaşılmadan, özleriyle tam bütünleşmeden, gereken mesafe alınmadan, bir kısım erken vuruş diyebileceğim çıkışlar yaparlarsa dünya başlarını ezer ve Müslümanlara Cezayir'deki hadise gibi yeni bir hadise yaşatırlar. Suriye'deki 82 vakıası gibi bir fecaat yaşatırlar. Her sene Mısır'da yaşanan fezaat ve fecaat gibi fezaat ve fecaat yaşatırlar... Böyle bir dönemde, tam özünüzü bulacağınız, kıvama ereceğiniz ana kadar dünyayı sırtınıza alıp taşıyabilecek güce ulaşacağınız ana kadar... Türkiye'deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephenize çekebileceğiniz ana kadar her adım erken sayılır. Her adım yirmi gününü doldurmadan yumurtayı kırma gibi birşeydir. Civcivleri terkedip terkeden bir kuluçka gibi civcivleri doluya, fırtınaya terketmek gibi birşeydir. Ve burada yapılan şeyler bunlardır. Burada yapılan şeyler mikro planda dünyayla hesaplaşma işidir... Bunca kalabalık içinde ben bu duygu düşüncemi sözde mahremce anlattım ama sizin mahremeyete sadık, mahremiyet mevzuunda hassas duygularınıza sığınarak anlattım. Biliyorum ki elinizdeki meyve suları boş kutularını dışarı çıkarken bir çöp kutusuna attığınız gibi bu düşünceleri de... çöp kutusuna atıp geçeceksiniz.

Fethullah şöyle devam ediyor:

Her yerin kapalı olduğu, kapıların kilitlenmiş olduğu zamanlarda bizim Işıkevlerimiz eskisinden çok daha önemli görev yaptılar. Eskiden medreseler vardı, görevleri vardı, okulların görevleri vardı, tekkelerin görevleri vardı. Bu Işıkevleri okul olmak, medrese olmak, aynı zamanda tekke olmak zorundaydı... İzin devletten gelmedi, devletin kanunlarından gelmedi, bizi yönetenlerden de gelmedi. İzin Allah'tan geldi... Allah camilerde olduğu gibi, isminin bu evlerde anılmasını, çalışılmasını, öğretilmesini istiyordu.[47]

Başka bir vaazda Gülen şunları söylüyor:

Çok sancılı bir baharda yaşıyoruz. Yeni bir millet doğuyor. Milyonların milleti doğuyor, yüzyıllarca yaşayacak, Allah'in izniyle. Kendi kültürüyle kendi yapısıyla. Bir doğum nasıl sancı verirse, milyonlarinki de sancısız olamaz. Elbette sancı çekecegiz. Bir millet ateizme açılmışken, materyalizme açılmışken, kendinden kaçmaya alışmışken... kendine ait bütün değerleri arkasına atıp bir mevcud-ı mechule, bir ma'şuk-ı mechule doğru koşmuşken... geriye dönülmesi zannelidiği kadar kolay olmayacaktır ve bunun için ne çekilse... değer.[48]

Ve Gülen başka bir vaazında meydan okuyor:

Bizim hizmetimizin felsefesi biryerlerde bir ev açmaktır ve bir örümceğin sabrıyla ağlarımızı öreceğiz, insanların gelip bu ağlara düşmesini bekleyeceğiz ve ağlara düşenleri eğiteceğiz. Biz ağlarımızı onları yemek için değil, kurtuluşlarını göstermek, ölü vücutlarına ruhlarına can vermek için kuruyoruz.[49]

Fethullahçıların çoğu ve Cemaat'e çalışan İslamcı medya, bu vaaz kayıtlarının belli ölçülerde tahrif edilmiş olduğunu iddia etseler de,[50] Fethullah Gülen örgütünden kaçmayı başarmış kişilerce hazırlanan video kliplerinin sayısına bakarsanız, bu iddia ve inkârların tutarsızlığı daha iyi anlaşılır.

Fethullah Gülen'e Amerikan Hükûmeti Desteği İddiaları
Pekçok Türk analist, Gülen ve Amerikan hükûmetindeki detekleyicilerinin henüz seçimleri kazanmadan önce Erdoğan'a Beyaz Saray'dan bir davetiye temin ettiğine inanıyor. O zamanlar Erdoğan'a İslamcı faaliyetleri nedeniyle politika yasağı getirilmiş ve bu olay 2002 Türkiye seçimlerinden önce bir ABD onayı olarak sunulmuştu. Gülen'e Amerikan hükûmeti ve özellikle de CIA desteği verildiği, Türkiye'nin laik elitleri arasındaki hâkim bir görüştür ama ortada bu iddiaları doğrulayabilecek hiçbir kanıt yoktur.
Türk laiklerinden "Gülen'e ABD'nin destek verdiği" varsayımlarını kanıtlamaları istendiğinde genellikle Gülen'in Pennsylvania'daki 20 yıllık ikametini "kanıt" olarak gösterirler. 24 Haziran 2008'de Yargıtay, daha önemsiz bir mahkemenin Gülen'i laik Türk Cumhuriyeti'ni devirmek amacıyla yasadışı bir terör örgütü kurmak suçundan beraat ettirmesini olayladığında, Gülen başka bir hukuk savaşını daha kazanmıştı—bu kez Amerika Birleşik Devletleri'nde. Bir Federal Mahkeme, Amerikan İç Güvenlik Kurumu'nun ve Göçmenlik Bürosu'nun Gülen'in Yeşil Kart başvurusunu "eğitim alanında olağanüstü yeteneklere sahip kişi" kriterine uymadığı için reddetmesi kararını, geri çevirmişti. Amerikan İç Güvenlik Kurumu Fethullah Gülen'i eğitim alanında bir uzman ya da bir eğitimci olarak değil, "çok büyük ve etkili bir dinci ve siyasi hareketin holdingler sahibi bir lideri" olarak tanımlamıştı.[51]
Gülen'in bu mahkeme kararıyla Amerika'da oturma izni alması Türk analistlerin komplo teorilerini beslese de, Amerikan hükûmeti Gülen'i yücelten bütün faaliyetlerin kendi hareketi tarafından finanse edildiğini belirtti. Gülen 18 Haziran 2008'deki duruşması için hazırlanan dosyasına çoğu ilahiyatçılardan ve kendisini ve örgütünü destekleyen Türk politikacılardan gelen 29 destek mektubu ekledi. John Esposito—Suudi Arabistan'ın finanse ettiği Prince Alwaleed Bin Talal Center for Muslim-Christian Understanding'in direktörü—Fethullahçılardan büyük miktarlarda bağış aldıktan sonra, Gülen onuruna bir konferans sponsor etti ve Gülen'in savunma dosyasına eklenecek bir mektup yazdı. İki eski CIA çalışanı, George Fidas ve Graham Fuller ile Amerika'nın eski Türkiye büyükelçisi Morton Abramowitz da Gülen için destek mektubu yazdı.
Mektuplar işe yaramış görünüyor. 16 Temmuz 2008'de Amerikan bölge yargıcı Stewart Dalzell bir genelge yayınladı. Bu genelgeyle Amerikan Göçmenlik Bürosu'nun Gülen'e 1 Ağustos 2008'e kadar, "olağanüstü kaabiliyetlere sahip bir yabancı" olduğu gerekçesiyle, çalışma izni vermesini telep ediyordu. Mahkeme, göçmenlik bürosu soruşturmacısının Gülen'in başarılarını ölçmek için sadece "eğitim alanı"nı kullanmasının bir hata olduğuna, ilahiyat, siyasi bilimler ve İslam araştırmaları alanlarının da göz önüne alınmasının gerektiğine karar verdi. Mahkeme, Amerikan Vatandaşlık ve Göçmenlik Servisi Yönetimi Temyiz Bürosu'nun Gülen'in eserlerinin "bilimsel" olmadığı yolundaki hükmünün de hatalı olduğu kanısına vardı. Bu kararın en büyük nedeni mahkemenin "bilimsel" kelimesini son derece muğlak bir şekilde yorumlamasıydı. Son olarak, mahkeme Gülen'in Amerika'da yaşamak isteyen kişilerde aranan "Birleşik Devletler'in menfaatinedir" zorunluluğunu da yerine getirdiği kararını verdi.[52]
İkametinin ardındaki hukukî mantık ne olursa olsun, ABD'nin Gülen'e oturma izni vermiş olması, Gülen hareketinin "Washington'ın AKP ve Fethullahçı yandaşlarına destek verdiği" imajını yaymaya devam etme gücünü verecek ve Türkiye, kuruluşunun yegane temeli olan laiklikten biraz daha uzaklaşacaktır.

Sonuçlar
Gülen pekçok dostun, bütün dünyayı dolaşan yoldaşlarının ve parayla satın alınmış gazeteci ve akademisyenlerin desteğinin verdiği keyfi çıkarıyor. Gülen'in faaliyetlerinden duyulan endişe, çoğu zaman Türk, Amerikan ve Avrupa medyası tarafından "paranoya" olarak sunuluyor, bu konudaki uyarılar ciddiye alınmıyor. Türkiye'nin başsavcısı AKP'yi laik anayasayı yok etmeye çalışmak suçundan dava ettiğinde, İslamcılara destek veren medya ile Batılı diplamat ve gazeteciler, davayı "anti-demokratik bir hukukî darbe" olarak yorumladılar.[53] Ama bu kaynakların büyük bir çoğunluğu, İslamcılıkla demokrasi arasında, laiklikle faşizm arasında bir dikotomi olduğu varsayımından yola çıkarak, Ergenekon tutuklamalarını da topa tuttular. İslamcı medya tarafından Türkiye'deki İslamcıların "reformcu demokratlar," modern, laik Türk aydınlarının ise "gericiler" olarak sunulmaya devam edilmesi, modern politikadaki en saldırgan ama maalesef etkili yalanlardan biridir.[54]
Türkiye'de dindar Müslümanların Ramazan'da oruç tuttukları için saldırıya uğradıkları görülmemiş bir olayken, son yıllarda bunun tam tersi pekçok olay yaşanmış, oruç tutmadıkları ya da içki içtikleri için pekçok Türk vatandaşı İslamcı saldırıların kurbanı olmuştur.[55] Kadınlar Şeriat kuralları doğrultusunda başlarını kapayıp memleketin her yanında serbestçe dolaşabildikleri halde, türban takmayan Türk kadınları belli bölgelerde dışlanmış, pekçok kez saldırılara maruz kalmışlardır.[56]
Batı dünyasında hâkim olan "dindar Müslümanlarla din-karşıtı laik Kemalistler arasındaki çatışma" imajının tam tersi, laikler dahil, Türklerin büyük bir çoğunluğu geleneksel ve dindar insanlardır ve kendilerini "önce Müslüman" olarak tanımlarlar.[57] Her ne kadar Türkiye Cumhuriyeti anayasası bütün Türk vatandaşlarını "Türk" olarak kabul etse de, ülkedeki yaygın ve hâkim anlayış, "Türk" olabilmenin tek yolunun "Müslüman" olmaktan geçtiği yolundadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir kurumunda tek bir gayrimüslim vali, büyükelçi, subay ya da polis şefi olmaması, Türkiye'de İslam'ın hâkimiyetinin kanıtlarındandır. Fethullah Gülen Türkiye'deki kişisel özgürlüklerin artması için değil, İslam'ı caminin ve özel alanın sınırlarından kurtarıp onu toplumun her alanında hâkim kılmak, hayattaki bütün ilişkileri İslam kurallarına göre yeniden düzenlemek için savaşıyor.[58] Gül ve Erdoğan dahil, AKP liderleri "İslam'ın camide tutuklu kılınmış olması"na karşı çıkan görüşlerini defalarca ifade etmiş, İslam'ın bir yaşam biçimi olarak her tarafa hâkim olması gerektiğini talep etmişlerdir. Türklerin büyük bir çoğunluğu, kısa bir zaman önce AKP liderlerinin laikliğin "din ve devlet işlerinin ayrımı" olarak tanımlanmasına nasıl karşı çıktıklarını çok iyi hatırlıyor. Gül—27 Kasım 1995 tarihinde The Guardian'da yaptığı mülakat dahil—laikliği her fırsatta aşağılamıştır. Türk İslamcıların yegane gayesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş prensiplerini ortadan kaldırmaktır. Amerika Birleşik Devletleri ve Batı liderleri Fethullah Gülen'in "hoşgörü" retoriğinin bir aldatmaca olduğunu görmemeye devam ettiği sürece, kendilerini "dinlere özgürlük diyaloğu"nun değil, "Türkiye'yi kim kaybetti?" sorusuna yanıt aramaya çalışan bir aşamanın kurucuları olarak bulacaklardır.
[1] Can Dündar, Milliyet (İstanbul), Haziran 21, 2007; Reha Muhtar, Vatan (İstanbul), Haziran 22, 2007.
[2] Milliyet, Mart 10, 2008; Hürriyet (İstanbul), Mart 10, 2008.
[3] Helen Rose Ebaugh ve Doğan Koç, "Funding Gülen-Inspired Good Works: Demonstrating and Generating Commitment to the Movement," fgulen.com, Oct. 27, 2007.
[4] Merdan Yanardağ, Fethullah Gülen Hareketinin Perde Arkası, Türkiye Nasıl Kuşatıldı? (İstanbul: Siyah Beyaz Yayın, 2006), Nurettin Veren'in Kanaltürk'te verdiği söyleşilere dayanarak, Haziran 26, Temmmuz 3, 2006.
[5] "Fethullah Gülen Is an Islamic Scholar and Peace Activist," International Conference on Fethullah Gülen, Erasmus University, Rotterdam, The Netherlands, Kasım 2007; J. J. Rogers, "Giants of Light: Fethullah Gülen and Meister Eckhart in Dialogue," The University of Texas, San Antonio, Tex., Kasım 3, 2007.
[6] Söz gelimi, bk., Rogers, "Giants of Light"; USA Today, Temmuz 18, 2008.
[7] Bülent Aras, "Turkish Islam's Moderate Face," Middle East Quarterly, Eylül 1998, s. 23-9.
[8] Anadolu Ajansı (Ankara), Şubat 10, 1998.
[9] "Muslim World in Transition: Contributions of the Gülen Movement" konferansında Mevlana Celleddin-i Rumi'den alıntıların yeraldığı broşürler dağıtılmıştır (London, Ekim 25 – 27, 2007).
[10] Aland Mizell, "Clash of Civilizations versus Interfaith Dialogue: The Theories of Huntington and Gülen," KurdishMedia.com, Aralık 31, 2007; "Are Islam and Kemalism Compatible? How Two Systems Have Impacted the Kurdish Question?" Iraq Updates, Kasım 28, 2007.
[11] Nurettin Veren'le Söyleşi, Kanaltürk, Haziran 26, 2006.
[12] Ibid.
[13] Sabah (İstanbul), Kasım 30, 2004.
[14] Veren mülakatı, Kanaltürk, Haziran 26, 2006.
[15] Cumhuriyet (İstanbul), Aralık 23, 2007.
[16] Bayram Balcı, "Central Asia: Fethullah Gülen's Missionary Schools," Ekim 2001.
[17] Merdan Yanardağ ile mülakat, Gerçek Gündem (İstanbul), Kasım 20, 2006.
[18] Hürriyet, Nisan 11, 2008.
[19] Erik-Jan Zürcher, "Kamermeerderheid Eist Onderzoek Naar Turkse Beweging," NOVA documentary, Temmuz 4, 2008.
[20] Cumhuriyet, July 9, 2008; Netherlands Information Services, Temmuz 11, 2008.
[21] Yanardağ, Fethullah Gülen Hareketinin Perde Arkası, Türkiye Nasıl Kuşatıldı?
[22] Adil Serdar Saçan, mülakat, Kanaltürk, Temmuz 3, 2006.
[23] Ibid.
[24] Samanyolu televizyonu, Ekim 13, 2008.
[25] Söz gelimi, Michael Rubin, "Erdoğan, Ergenekon, and the Struggle for Turkey," Mideast Monitor, Ağustos 2008.
[26] Yanardağ mülakatı, Gerçek Gündem, Kasım 20, 2006.
[27] Vatan, Haziran 2, 2008; Hürriyet, Haziran 2, 2008.
[28] "ŞOK! Tuğgeneral Münir Erten'den ŞOK açıkklamalar!" Ekim 27, 2008'de ulaşıldı.
[29] "Şok Video! Cumhuriyet Savcısı Salim Demirci," Ekim 27, 2008'de ulaşıldı.
[30] Vakit (İstanbul), Haziran 14, 2008.
[31] Vatan, Haziran 2, 2008; Hürriyet, Haziran 2, 2008.
[32] BBC News, Şubat 4, 2008; Frank Hyland, "Investigation of Turkey's 'Deep State' Ergenekon Plot Spreads to Military," Global Terrorism Analysis, Jamestown Foundation, Temmuz 16, 2008.
[33] Reuters, Mayıs 1, 2008; Sendika.org, Labornet Turkey, Mayıs 1, 2008; Vatan, May 1, 2, 2008; Milliyet, Mayıs 1, 2, 2008; Hürriyet, Mayıs 1, 2, 2008
[34] Vatan, Mayıs 2, 2008; Milliyet, Mayıs 2, 2008; Hürriyet, Mayıs 2, 8, 2008.
[35] Hürriyet, Şubat 28, 2008.
[36] Milliyet, Mayıs 14, 2008.
[37] Yanardağ, Fethullah Gülen Hareketinin Perde Arkası, Türkiye Nasıl Kuşatıldı?
[38] "Turkish Judiciary at War with AKP Government to Defend Its Independence," MEMRI Special Dispatch No. 1520, Mart 27, 2007.
[39] "The AKP Government's Attempt to Move Turkey from Secularism to Islamism (Part I): The Clash with Turkey's Universities," MEMRI Special Dispatch No. 1014, Kasım 1, 2005; "Professor from Van University in Turkey Commits Suicide after Five Months in Jail without Trial," MEMRI Special Dispatch No. 1025, Kasım 18, 2005.
[40] Zaman (İstanbul), Nisan 18, 2008.
[41] Odatv.com, Mayıs 30, 2008; Hürriyet, Haziran 13, 2008; Akşam (İstanbul), Haziran 16, 2008.
[42] Radikal (İstanbul), Nisan 7, 2008.
[43] Hürriyet, Ekim 21, 2008.
[44] Hürriyet, Mayıs 14, 2008.
[45] Hürriyet, Eylül 7, 8, 9, 10, 11, 12, 2008.
[46] Milliyet, Temmuz 14, 2008; Cumhuriyet, Temmuz 15, 2008
[47] ATV, Haziran 18, 1999.
[48] ATV, Haziran 18, 1999.
[49] ATV, Haziran 18, 1999; "The Upcoming Elections in Turkey (2): The AKP's Political Power Base," MEMRI Inquiry and Analysis No. 375, Temmuz 19, 2007.
[50] Sabah, Ocak 2, 3, 2005.
[51] "Fethullah Gülen v. Michael Chertoff, Secretary, U.S. Dept. of Homeland Security, et al," Case 2:07-cv-02148-SD, U.S. District Court for the Eastern District of Pennsylvania.
[52] "Fethullah Gülen v. Michael Chertoff, Secretary, U.S. Dept. of Homeland Security, et al," Case 2:07-cv-02148-SD, U.S. District Court for the Eastern District of Pennsylvania.
[53] Turkish Daily News (Ankara), Mart 16, 2008; Vakit, Haziran 7, 9, 2008; Yeni Şafak (İstanbul), Haziran 9, 2008.
[54] Mustafa Akyol, "The Threat Is Secular Fundamentalism," International Herald Tribune, Mayıs 4, 2007; "Islam Will Modernize—If Secular Fundamentalists Allow," Turkish Daily News, Mayıs 15, 2007; "Mr. Loğoğlu Is Wrong, Considerably Wrong about Turkey," Turkish Daily News, Mayıs 24, 2007.
[55] Vatan, Ağustos 21, 2008; Turkish Daily News, Eylül 23, 2008.
[56] Hürriyet, Şubat 14, 2008; Milliyet, Şubat 14, 2008; Vatan, Şubat 14, 2008, Cumhuriyet, Şubat 14, 2008.
[57] Yeni Şafak, Temmuz 7, 2006.
[58] "Turkish PM Erdogan in Speech during Term as Istanbul Mayor Attacks Turkey's Constitution, Describing It as 'A Huge Lie': 'Sovereignty Belongs Unconditionally and Always To Allah'; 'One Cannot Be a Muslim and Secular,'" MEMRI Special Dispatch No. 1596, Mayıs 23, 2007.

veyselbakan
09-04-2010, 16:30
furbur kardeş belgeler le sundum savcı avukat değilim sizin bir türlü görmek istemediğiniz şeyleri belgelerle önünüze sundum zira siz belgelere ses kayıtlarına çok önem veriyorsunuzya o yüzden taraflı medyanın abudik gubidik abartması ile ordu vatan haini ilan edilip balyozcu darbeci diye lanse edildiğinde buna tepki vermedinde benim sana belgelerle sunduğum yazıya neden bu kadar tepki verdin değerli arkadaşım?

toycan
09-04-2010, 16:33
ne olur okuyun arkadaşlar dinimizin emri oku yanlışımız varsa biz özür dileriz Asimetrik Darbeyle Silinen TSK Hafızası
Bugün 22 Ocak 2010, Genel Kurmay basın sözcüsü açıklama yaptı,
26 gün devam Eden Kozmik aramanın sonucu tek madde halinde halka duyuruldu:
“Suç kanıtı bulunamadı,
fakat uzun yıllar uzun emeklerle hazırlanmış bütün askeri planlar geçerliliğini kaybetti.”

Bu kadar basitmiş meğer. Ağlamak istedim, ağlayamadım.
Uzun yıllar, uzun emeklerle…
Yani Türkiye Cumhuriyeti Ordusunun bütün bilgi birikimi, bütün hafızası,
bütün deneyimi, bütün savaş stratejileri, bütün savunma planları yok oluverdi
26 günde, öyle MI? İnanılır gibi değil!

Asker nasıl eğitilir,
subay nasıl savaş planı yapar,
düşmanın taktikleri nasıl deşifre edilir…
Yok artık bunlar, öyle MI? Peki, NE öğreteceksiniz yeni nesillere?

26 günde, TSK’nin, İstiklâl Harbi dahil, bütün askeri hafızasını yüklediği
bilgisayar hard disklerini virüs mü yedi?

2001’de Vaşington’da, İkiz Kulelerle aynı gün vurulan
Beyaz Saray’ın arkasındaki Savunma Bakanlığı binasını anımsadım;
uzaktan kumandalı bir uçak belli bir binaya girdirilmiş,
geleneksel silahlara göre yapılmış bütün savaş planları yok edilmişti.

Bunu isteyen ABD’nin düşmanları değil,
kendi içinde Füze Kalkanı silahlarını üreten global savaş lobisi,
büyük silah patronlarıydı. Yapılan Amerikan iç darbesiydi.
Ertesi hafta, Amerikan Senatosunda Füze Kalkanı projesi için istenen bütçe onaylandı.

Peki sonra?
Füze kalkanı silahlarını satacak başka ülkeler gerekiyordu,
bunların Polonya, Çekya ve Türkiye gibi NATO ülkesi olması DA gerekiyordu.
Fakat bu ülkelerde NATO savaş planları geleneksel silahlara göre yapılmış değil miydi?

NATO ülkelerinde de konvansiyonel silahlara göre yapılmış
askeri planların yok edilmesi gerekiyordu, ki,
bu yeni pahalı silahları onlara satabilsin.
Hem de ulusal direnç noktalarını kırması gerekecekti.
(Bu konu Silivri mahkemesine yeni bir bakış getirir.)

Birkaç ay önce, Türkiye’ye füze kalkanı satmak istediklerinde,
Genel Kurmay Başkanımız tarafından şöyle bir yanıt verilmişti:
“Bizim savaş planlarımız konvansiyonel silahlara göre yapılmıştır,
füze kalkanı işimize yaramaz.”

Sanki şöyle bir yankı buldu:
“Ya öyle MI…
Al sana,
Arınç’a suikast yapacakmışsınız gibi elimizi kolumuzu sallayarak gireriz
kozmik hafızanıza…

Hem daha önce savunma planlarınız
NE varsa onları yapan beyin gücünüzü de çeker alırız…
Hem artık sizi sivil mahkemede yargılamaya DA gerek kalmaz.
Ondan sonra isterseniz alın askeri mahkemede beraat ettirin.”
Hazin şeyler geliyor aklıma.

Sırada NE var,
tahmin edersiniz:
Geleneksel silahların toplanıp yok edilmesi.
Osmanlı Ordusunun elindeki bütün silahları almaktan bir farkı yok bunun.
Türk ordusunun silahsızlaştırılmasıdır bu, ya DA Ordunun dağıtılması…

Ya sonra?
“Profesyonel vurucu güç”,
yani özel ordu.
Yaşar Büyükanıt’ın DA telaffuz ettiği,
“bu kadar askere gerek yok, profesyonel vurucu güç yeter” dediği,
yani paralı Amerikan askeri olma süreci. İç güvenliği polise devretmiş olarak,
Vatan savunmasından DA çekilmiş olarak, Küresel sermayenin paralı askeri…
Hem de, füze kalkanı silahlarını bizim paramızla aldırıp bunların nasıl
kullanılacağının eğitimini de Amerikan subaylarından öğrenme maliyeti de bizden...

19 Ocak 2010 tarihli Cumhuriyet gazetesinde YÖK eski yöneticilerinden
konuk yazar İsa Eşme’nin yazısını anımsadım.

Diyor ki;
Mesleki Teknik Eğitim Fakülteleri,
MEB 2.12.2009 tarih ve 2009/15546 sayılı kararnamesiyle kapandı,
kapanırken de 70 yıllık teknik öğretmenlik meslek bilgisi,
deneyim birikimi de beraber yok oldu.
Öğretmenliğin bir uzmanlık mesleği olduğunu ortaya koyan
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu çiğnendi,
öğretmen yetiştirme formasyon sertifikasına indirildi.

Şimdi, on beş yıl geriye dönelim.
Biliyoruz ki,
Dünya Ticaret Örgütü bunları Tansu Çiller’e 1995’de imzalatmıştı;
“Güvenlik ve savunma dahil, eğitim, sağlık, diyanet, ulaşım, bankacılık,
benzeri bütün kamu hizmetlerinin sektöre devredilmesi…” (GATS diye geçer)

Öğretmenliği formasyon sertifikasına indirdikleri gibi, giderek askerliği de
sertifikalı kurslara kadar indirecekler, ABD’deki gibi…

Bütün askeri liseler kapanacak.
Çekirdekten öğretmen yetiştirme bitirildiği gibi çekirdekten asker de yetişmeyecek.
Bu yüzden, “asker nasıl yetiştirilir” bilgisinin hafızalardan silinmesi gerekiyor…
Tıpkı İsa Eşme’nin belirttiği, “teknik öğretmen nasıl yetiştirilir”
bilgisinin yok edildiği gibi.

Dev silah teknolojisinin dayatılmasına karşın, toplumumuzda ilkelleşmeye doğru
bir sürecin tetiklendiği, aşiretlerin nüfus cüzdanlarına yazıldığı günlere getirildik.
Her aşiret kendi savunmasını kendisi yapacakca NE bu füze kalkanları, değil MI?

Hayır, onlar birbirine düşürülecek!
Anayasa Mahkemesi oy birliğiyle bir karar Verdi;
asker sadece askeri mahkemelerde yargılanır,
çok ilginç!
Hangi dağda Kurt öldü, demeyeceğim.
Diyeceğim ki, artık TSK’yı darbecilikle suçlamaya gerek kalmadı,
çünkü o en büyük darbeyi beyninden yedi.

Postmodern darbedir bu, son model asimetrik Amerikan darbesi…
Birine suikast yapacakmış gibi suçlanıp suçsuzluğunu ispatlamak için,
“Seni 90 yıldan beri hiçbir zaman öldürmeyi düşünmedim,
istersen aç beynime bak…” deyip,
yattığı ameliyat masasından hafızasını kaybetmiş olarak kalkmış olmak gibi…

Ulusça her konuda hafızamız siliniyor, yetmiyor,
çocuklarımız gittiği okulda otizm (zihinsel engelli) ediliyor,
Anne-babalarımız daha erken yaşta alzaimer ediliyor…

Bütün bu olanları artık çok hızlı düşünmemiz gerekiyor.
Ey halkım,
hafızası yok edilmiş bir koloni olmak bize göre değildir,
bunu hatırlatmak isterim ve otizm yapan o kitapları
yakarak uyanışı başlatmanızı dilerim.

toycan
09-04-2010, 16:37
okuyanlardan ALLAH razı olsun biz sizi hep okuyoruz emin olun ve size saygı duyuyoruz ALLAH sizden razı olsun

toycan
09-04-2010, 17:56
yazılanlara cevap vermeni dilerdim ama herhalde yok kanunlara karşı gelen hoca efendi senelerdir tatilde herhalde yada dokunulmazlık zırhıyla korunan ve 2008de daha bizim adaletimiz oturdamadık ama zamanı gelince oda olaçak diyen tayyib bey halen kendi adaletini oturtamamış herhalde dokunulmazlık zırhıyla korunuyor kaç davadandı bilemiyorum onuda sen acıklarsan öğreniriz ama ALLAHdan korkan insanların kullarında korkmasına gerek yok temiz insanın hiçbirşeyden korkmasına gerek yok sen benim tamer kardeşhakkımda hükmü vermişsin istersen senin için öldüreyim kendimi sende rahat edersin nedersin

hilalyıldız
09-04-2010, 19:50
S.A.Bunlara 3-4 Kelime öğretilmiş,islam dinini savunursan fettuhlahçısın,laiklik altında din düşmanlığı,istemiyorsan iran'a git vede meşhur din düşmanlarının sığındığı irtica inan beşinci birşey yok.Alın size halk düşmanlığı;
İşte '7 Şehit' skandalının ŞOK ses kaydı!Hakkari'nin Çukurca ilçesinde 7 askeri şehit eden mayınların TSK'ya ait olduğunun ortaya çıkması kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Van Cumhuriyet Başsavcılığı'nın da yazılı açıklamayla teyit ettiği gelişmenin ardından jandarmanın da, olay yerine gitmeden masa başında rapor tuttukları ile ilgili skandal patlak verdi. Yeniden gündeme gelen olay, akıllara şok ses kaydını getirdi.



İşte kanınızı donduracak ses kaydının tam dökümü:1. SES KAYDI: Hakkari Tümen Komutanı Tümgeneral G.K. ve Çukurca Tugay Komutanı Tuğgeneral Z. E. arasındaki telefon konuşması Z.E: Komutanım uzaktan komutalı değil. Maalesef G. K: Değil mi? Z. E: Değil komutanım. Uzaktan komutalı değil. Biliyorsunuz bunları korumak için ben burada sıkıntılı oldukları için kendim risk alarak geldim. Bizzat kendim yerleştirdim. Rütbelileri tek tek çağırdım gösterdim. Bütün bölük komutanları birbirine devretsin dedim. Hep böyle tekmil verdiler devrettik diye. Ama komutanım bu büyük bir olasılıkla bizim, yani sabah buraya gelmenizde yarar var komutanım. G. K: Kolordu komutanı gelecek sabah erken saatlerde onla beraber gelicem. Z. E: Komutanım kolordu komutanımızla bu konuyu paylaşmanızda yarar var. Ben tamamen sorumluluğu almaya hazırım komutanım onu bütün samimiyetimle söylüyorum. Bütün sorumluluğu alıyorum zaten komutanlık sorumluluğu olarak. G. K: Hepimiz alırız o konuda tereddüdümüz yok. Z. E: Komutanım benim niyet maksadımı biliyorsunuz. Ben bu çocukları koruyayım diye onları döşedim. Ama onlar demek ki bu hassasiyeti o kadar yırtınmama rağmen göstermemişler. Komutanımızla da bir paylaşırsanız komutanım ben sabahleyin sıkıntıda kalabilirim. Yani olduğu gibi paylaşmak durumunda kalabilirim. Komutanım sizi böyle sıkıntıya soktuğum için kahroluyorum. G. K: Yok yok hayır öyle birşey, hiç bir sıkıntı yok bak hiç bir sıkıntı yok. Hayır hayır hayır hiç bir sınıtı yok. Biz aynen planladığımızı tekrar uygularız. Sen merak etme hiç onda bir sıkıntı yok. Z. E: Yarından itibaren de harekatımızı uygulamak için hazırız komutanım bunu da belirteyim. Yarın akşama kadar atarız üzerimizden bu sıkıntıyı. Ama bu sıkıntıdan dolayı ben kahroluyorum.G. K: Hiç önemli değil. Kahrolacak bir şey yok. Ben bir şey söyleyeyim. Biz elimizden geleni yapıyoruz. Burada hayatımızı ortaya koyup mücadele veriyoruz. Bu mücadelenin içerisinde birileri ufak tefek hata yapacaktır. Bunun bedeli belki ağır olacaktır. 2. SES KAYDI - Çukurca Tugay Komutanı Tuğgeneral Z. E. ve Tabur Komutanı Yarbay T. arasında geçen telefon konuşması... Z.E: Nedir durum orda. Tümen komutanı geleceğiz sabah çok erkenden demişti bana. T: Komutanım Kolordu Komutanımız geldi. Yaklaşık bir 15 dakika önce. Şu anda burdalar. Şu anda odanızda görüşüyorlar komutanım.Z.E: Senin yanında bir şey konuştular mı? T: Yok komutanım. İkisi odaya girdiler komutanım. Z.E: Makam odasına mı girdiler? T: Doğrudur. Sizin odanızdalar komutanım. Z.E: Peki Tümen Komutanı Asayiş Komutanı gelmeden önce seninle konuştu mu hiç bu olayla ilgili? T: Taburları sordu bana. Taburların durumu nasıldı buradayken şeklinde söyledi sordu. Onun haricinde birşey konuşulmadı komutanım bi de nasıl bir kanaat edindi bilemiyorum. Bu timler yanlış yerden gitmişler herhalde gibi birşeyler söyledi komutanım. Başka herhangi bir konuşma olmadı. Z.E: Evet. Bu yukarıya nasıl bildirdiniz ilk kaza olay raporunu T: Komutanım sadece operasyonun başlangıcından sonra ilerleme esnasında muhtemelen EEP'ye olduğu değerlendirilen patlamıştır. Şehit ve yaralıların kimliklerini saydık. Değerlendirme olarak da muhtemelen bölgede yapılan operasyonları engellemek maksadıyla bölücü terör örgütü mensupları tarafından EEP döşenmiş olabileceği değerlendirilmektedir şeklinde hiç teferruata girmeden yüzeysel bir şey yazdık komutanım. Tümen Komutanımız kendisi de gördü birkaç kez özellikle bakarak. Olan olayı da o şekilde yazdık. Z.E: Peki Taner var mı söyleyeceğin birşey? T: Hastane kayıtlarına geçen 6 şehit 8 yaralı olarak komutanım, bizim bildirdiğimiz o şekilde. Z.E: Anladım Taner. 3. SES KAYDI: Çukurca Tugay Komutanı Tuğgeneral Z.E. ve ismi belli olmayan bir komutan arasında geçen telefon konuşması.. KOMUTAN: Zeki sen misin abicim? Sesin biraz şey. Sen yanlız mısın? Nasıl? Z.E: Astsubay yanımda diğer arkadaşlar Asayiş Komutanı ile Tümen Komutanının yanında KOMUTAN: Ha şeyi söylicem bu konuşmaların hepsi kaydediliyormuş fazla şey yapmayın. Anladım mı dediğimi? Z.E: Anladım. KOMUTAN: Beni aradılar söylediler. Senin bu aradığınla ilgili Z.E: Anladım. KOMUTAN: Mümkün olduğunca az. Z.E: Kim söyledi size? KOMUTAN: GES Komutanı, beni aradı sabah tamam. Z.E: Anladım. KOMUTAN: Abi hepimizin başı sağ olsun. Yapacağımız bir şey yok biliyorsun. Takdiri İlahi. Görev de devam edecek tabi. Ben de dün geldim yani akşam üzeri geldim. Öyle devam ediyoruz işte ne yapalım yani. Öpüyorum. Görüşürüz abiciğim. Herkesin başı sağ olsun. Oradakiler sana emanet moralini yüksek tut.







2010-04-09 12:33:14 Tüm Yorumları Oku


Sinan Sari diğer yorumları 2010-04-09 17:04:13

Yazacak bir sey bulamiyorum
Sanki siradan bir bisiklet kazasi gibi anlatmalar, yillarca milleti uyuttunuz.Asker mayini ile onlarca sehit, eline bomba ver sehit , ne güzel.Dün radikalde bir yorumcu dangalakca bir yorum yapmis, hedef alevi pasalar diye.Evet aynen de bende diyorumki o tür alcaklar oldugu müddetce bu ordu zafere asla ulasamayacak.Allahim sen münafiklardan koru bizi.


şeyhoğlu diğer yorumları 2010-04-09 12:54:56

tsk ve cuntacılık
biz ne zaman hata yapan subayların yargılandığını göreceğiz.elit tabakanın ve generallerin çocuklarının güneydoğu dağlarında askerlik yapmaya başladıklarında göreceğiz.buradan savcılarımızı göreve davet ediyoruz.7 askerimiz şehit oluyo.ortada sorumlu yok.koruma kollama aynen devam ediyo.sadece o komutanımız değil ona destek veren komutanlarınında yargılanmasını istiyoruz ve lütfen onurunuzla istifa edin.ama maalesef bu çocuklar sizin tabakadan değil dimi.yemin töreninde sırf inançaların dolayı örtünenve nizamiyeden içeri alınmayan alt tabakanın çocukları dimi.lüten ama lütfen gereğini yapın.

Anlatılan konularda islam yok,kitabımız kuran-ı kerim emirleri yok,peygamber efendimizin sevgisi yok,sünneti yok.
,hep halk düşmanlığı var.Yüce RABBİM akıl,fikir vede iman versin.ALLAH bizleri afetsin.AMİN.AEO.

toycan
09-04-2010, 20:31
hilalyıldız kardeş sen tamerin yazılarını okumuyorsun herhalde adam yazıyoz diye bizi laik yaptı ölmemiz vacibdir vedvazı verdi yani sizin gibi düşünmedik diye herşey olabiliriz yok öyle birşey dinimi bende gerektiği şekilde yaşıyorum ama kimseni dediği gibi değil kitapım kuranda yazdığı gibi kaldı ki dinimi kitapımı gercekten yaşasaydık islam almenin sorunları en askeride olur başarıdan başarıya koşardık ama varsa öyle bir islam ülkesi söyleyin akp ye gelince memnun olanı var olmayanı var burada hergez düşüncelerini söylüyor ama gercekler var iç ve dış borc yalan söylemez hesap basit satılanlar ortada ürettiğimiz birşey yok daha da kötüye gidiyoruz adam fransadan batan banka yok diyor bize ait 2 banka var diğerleri hep yabancının nasıl batsın milletin canını okuyor encok kar eden onlar haca efendi için yazdıklarımı okursanız ve cevap verirseniz yanlışımız varsa hep söyledim söylerim özür dilemeyi bilirim ama gercekler yakın biz bu hızla gidersek bölünme çok yakın işte o zaman çok üzülürüm bizim bölünmemiz için hesap yapanların azının suları akıyor haberiniz olsun

hilalyıldız
09-04-2010, 21:22
S.A.TOYCAN kardeşim,dediklerin doğru olabilir ama burada konu göz bebeğimiz TSK'yı yıpratan,küçük düşüren %99u MÜSLÜMAN olan TÜRKİYE CUMHURİYETİ halkını düşman olarak niteleyenler.Sizde değindiğiniz konuları açın ona göre yorum yapalım.Ben ne FETTULLAH'cıyım nede TARİKAT'cıyım.ALLAH'ın yap dediklerini yapan,yapma dediklerini yapmayan ALLAH,KURAN ve Peygamberimizin gösterdiği yoldan giden bir kulum.Birde OĞUZ'ların KAYI boyundayım.Ama görünen vede belgelenen olayları görmemezlikten gelemem,gelmemeliyiz.Sizin sevmediğiniz fettullahçılar 120 ülkede türk bayrağını dalgalandırıyorlar,istiklal marşımızı yabancılara söylettirip ezberlettiriyorlar.Yabancılara türkçeyi öğretiyorlar.Türkçe olimpiyatlarında 100 yakın ülke gelip yarışmacı oluyorlar.AKP'ye gelince 3. sınıf ülke olduğumuz 2000 yıllarını hatırlayın,şimdi avrupa ve dünya ülkelerindeki durumumuza bakın,Kardeşim ALLAH aşkına savunduklarınızın memleket hayrına bir dikili ağacını gösterin bizde gidip sulamazsak o zaman dilediğinizi söyleyin.Ben İZMİR'de askerken İzmir'e Ankara'dan 9 saatte gidiliyordum.Etrafınızdaki yollara,hastahanelere,okullara,milletin altındaki otomobillere,bellerindeki cep telefonlarına,içtikleri sigaralara,giydikleri giysilere ,gelinen teknolojiye,çöplüklerdeki atıklara
,milletin ufkuna v.s.-v.s. bakın.Kendinize bakın ,etrafınıza bakın.Bakmayın görün TÜRKİYE'nin çağ atladığını.Göz yummakla yapılanlar yok olmaz.Bunları görmemezlik edenler milletin verdiği oyla kendi oylarının değerinin bir olmadığını düşünenlerdir.Tabiki bu kadar hızlı kalkınmada bazı aksaklıklar olacaktır,düzelmekte bizim yorumlarımıza kamu yoklamalrıyle olur,o hırsız bu densiz şu yolsuz demekle değil karşı tarafın yüce milleti daha iyisini yaparım diyerek ,çalışarak ve anlatarak olur,karalamakla olmaz.Bakın bağırıp,çağıranlar hep bana,hep bana diyenlerdir.Onun için kalp kırmakla,hakaret etmekle dostluk kazanılmaz,ikna etmekle kazanılır.Hakkını helal et daha fazla kafanı yormayayım.ALLAH herşeyin hayırlısını veriri inşaallah.AEO.

Dijitalci
09-04-2010, 23:04
yemişim laikliği nedir bu laiklik Allah ın kanunumu laikliğe aykırılık odağı olmuş muş senin gibi düşünenlerde Allahın kanunlarının karşısında olduğunuz kesinleşmiştir o zaman sizin için ne söylenmesi gerekir söylermisin beşerin yazmış olduğu bu millete yakışmayan laiklik ilkesinin odağı olmak mı daha vahimdir yoksa Allahın kanunlarının karşısında olmak mı daha vahim ver cevabı ona göre 2 kelime daha diycem sana ve senin gibi düşünenlere gelelim laikliğin odağı olmuş partinin anayasayı değiştiremeyeceği partavalına laiklik kavramını anayasaya koyan beşer laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmuş bir parti anayasayı değiştiremez diye bi kanun da koymuşmu anayasaya yoksa klavuzunuz sabihin safsatalarına göremi hareket edilmelidir diye yazıyo 2 kere üst üste halkın en az %40 oyunu alarak 8 senedir iktidarda olan parti her türlü kanun yapmaya yetkilidir hüküm sürdüğü süre içersinde ne isterse yapabilir yaptıklarının karşılığı halk tarafından verilir beğenilirse tekrar iktidar olur beğenilmezse alaşağı edilir yargı , tsk , ysk , yök ,hsyk , aym halk vs herkes hükümetin düzenlediği kanunlara uygun davranmak zorundadır seçilmiş hükümetler insanlara hizmet yapmışken seçilmişleri devirenler halkın teveccühü ilemi darbe yaptılar da hüküm sahibi oldular(HÜKÜM SAHİBİ YALNIZ ALLAH tır) onlara sen insanların hayrına işler yapmadın nice evlatlar kardeşler canlar yaktın sen de insanlık için tehlikelisin sen bizi yönetemezsin anayasa yapamazsın diyebilen oldumu acaba yaratıkların horumları kesiliyo koltukları kıçlarından gidiyo hüküm sürüp istedikleri gibi at koşturamıacaklar bangır bangır bağırıyolar biyerlerine bişey girmiş gibi 1997 de de aynı durumla karşı karşıya idiler höt dediler möt dediler karşılarında muktedir olmuş bi iktidar olmadığı için koalisyon olduğu için belki rüşvetle susturabiliriz düşüncesinde olanlar olduğu için başarılı oldulara ama şimdi karşılarında 8 yıldır iktidar da olan AKP var RECEB TAYYİB ERDOĞAN var kimseye papuç bırakmıyo bırakmaz bırakmayacağınıda düşünüyorum son çırpınışlar 700 yıllık OSMANLI yı yıktılar bunlarda tarihin en aşağılıları arasında olacaklar


Arkadaşım Bu yazdığın Satırları derhal sil Aksi takdirde Gereken yapılacaktır.
Sen Kimsinki LAİKLİĞİ Yiyeceksin Terbiyeni takın.!!! Bu ne Pervasızlıktır böyle Yazdığın Laflara bak HÖT DEDİ MÖT dedi sen burasını ALALEDE bir yermi zannettin.Gerekirse ben hakkında SAVCILIĞA Suç Duyurusunda Bulunacağım Bakalım Oradada Böyle Yemişim LAİKLİĞİ diyebilecekmisin.!!!

kesmin
09-04-2010, 23:23
biz bunlarla uğraşırken el türkiyenin altını oymakla meşkul beğenmediğimiz 82 anayasasını ısmarlamada olsa türkiye genelinden toplanan danışma meclisi yaptı tabi malum ne kadar demokratik olduğu şimdi yapılan ana yasa bir kişinin keyfine yapılmıyormu, onu yasalarda aklamak için yapılmıyormu bu yasa ile artık dedikleri dedik çaldıkları düdük olmayacakmı. bunların demokratikleşme adına yasaya koydukları bazı maddeler var ama esasları daha sonra kanunla belirlenir diyor yani ben bu yasaları çıkarayım gerisine sonra bakarız diyor .sonra bakarızların nne halde oldukları belli .artık onları kim engelleyecek .demokrat bir hükümetin bu yasalara ihtiyacımı var .yüce meclisimiz eşkiyalarla dolarsa, suçlularla dolarsa , kalpazanlık ,evrakta sahtecilik ve hertürlü yolsuzluk suçlaması yapan insanlarla dolarsa çıkaracakları yasa bundan başka olabilirmi.bunlar bu formda işlenmiyor bu savsatalara alet oluyoruz gibi geliyor bana asıl mesele bu yasalar çıkarsa türkiyenin hali ne olacak..

draculu45
09-04-2010, 23:50
arkadaslar bakın konu yine kisileşti bırakın bunları meçlistekiler uğrassın onlar bizim vekilimiz biraz sakin vede düşünerek yazalım konuya cevabı

Dijitalci
09-04-2010, 23:59
arkadaslar bakın konu yine kisileşti bırakın bunları meçlistekiler uğrassın onlar bizim vekilimiz biraz sakin vede düşünerek yazalım konuya cevabı

İşte Bu Sn: Draculu Bizler Burada Fikirlerimizi Beyan Ederken TC.DEVLETİNİ Bu Güzel ÜLKENİN Kurucusu ATATÜRK 'ün Emanetlerinden Biri Olan LAİKLİK Bu kadar ORTA MALI Olacak Bir Şey değildir... Her Kes HADDİNİ Bilecek.!!! Saygılar...

kara 28
10-04-2010, 00:00
burası siyaset yerimi yoksa uydu paylaşım formumu anlayamadım herkes işini yapsın şehitler ölmez vatan bölünmez bu ülkeden kimler gelip geçmedimi bunlarında sonu gelir merak etmeyin ama bu bizim işimiz deyil bırakın siyaseti siyasetciler yapsın

tamer41
10-04-2010, 00:19
yazılanlara cevap vermeni dilerdim ama herhalde yok kanunlara karşı gelen hoca efendi senelerdir tatilde herhalde yada dokunulmazlık zırhıyla korunan ve 2008de daha bizim adaletimiz oturdamadık ama zamanı gelince oda olaçak diyen tayyib bey halen kendi adaletini oturtamamış herhalde dokunulmazlık zırhıyla korunuyor kaç davadandı bilemiyorum onuda sen acıklarsan öğreniriz ama ALLAHdan korkan insanların kullarında korkmasına gerek yok temiz insanın hiçbirşeyden korkmasına gerek yok sen benim tamer kardeşhakkımda hükmü vermişsin istersen senin için öldüreyim kendimi sende rahat edersin nedersin

toycan abim senin hakkında vermiş olduğum karar neymiş merak ettim bide senin 8 senedir iyi yada kötü icraatları olduğunu tartıştığımız bu ülkenin 80 milyon Türkiye devleti vatandaşlarının başbakanı hakkında ne karar verdin onuda merak ettim kendini neden öldüresin ki ben de rahatlıyayım senin mantığına göre başbakan kendini öldürürse sende rahatlayacaksın böyle bi mantık yok bence kanunlara karşı gelen hoca efendi senelerdir tatilde demişsin kimdir bu hoca efendi benimle ne alakası var ben Fetullah Gülen cemeatiyle uzaktan bile alakalı değilim geçmişte refah partili sonra fazilet ve 2002 den beri akpartili sade biriyim öyle dini vecibelerini muntazam yerine getiren biri değilim ama ELHAMDÜLİLLAH MÜSLÜMANIM benim dinim kimseye haksızlık yapılmazına hoşgörülü yaklaşmaz bu padişah bile olsa ki örneği mevcuttur senin ölmenle neden rahatlıyayım bu forum çok mükemmel bi forum adı üstünde süper ama malesef bazı arkadaşlarımız kuyruğuna basılmış kedilerin vermiş olduğu tepkiyi vermekteler tıpkı TSK nın içindeki çürük elmaların dökülmesi gibi yargının içindeki pisliklerin temizlenme operasyonlarında acısı olanların höykürdüğü gibi bakın mesajımda ne diyorum size göre yada bu operasyonlarda tutuklananlara bakıp ortalığı velveleye veren bazı kişi ve kurumların düştüğü bi yanılgı var hem deniliyoki bu hükümet anayasayı değiştirme hakkına sahip değildir kendini kurtarmak için yapmaktadır bu anayasa değişikliğini halkın yararına herhangi bi şey yapılmamaktadır dokınulmazlıkları kaldırın seçim barajını düşürün halkın bilmem ne kadarı mecliste temsil edilememektedir şu bu falan filan akparti hızla oy kaybetmektedir halk kendilerine gereken dersi sandıkta verecektir deniliyo madem öyle seçime 1,5 sene civarı kaldı bırakın akparti yapacaklarını yapsın hiç bir hükümetin yaptığı kanunlar ilelebet baki değildir zaten akpartide ilk seçimlerde sandığa gömülecektir ondan sonra gelecek hükümet yada koalisyon akprtinin yapmış olduğu bütün kanunları yasaları iptal eder kendileri daha güzel daha halkçı insanların esnafın işsizin emeklinin çiftçinin derdine derman olacak kanunlar yapar başörtüler ve imam hatiplerin de canı çıksın bunlar için hiç bir hükümet bi şey yapmıyo yapamıyo yaptırılmıyo onlarda yapmayacaklardır yapamayacaklardır
bir not digitalci abim üstteki yazımın laikliği aşağılar nitelikte olduğunu yazımı derhal editlememi aksi takdirde gerekn herşeyin yapılacağını buna savcılığa suç duyurusunda bulunmak ta dahil olduğunu yazmış benim yazımda laikliği aşağılar nitelikte bir kasıt yoktur (laikliği de malesef uygulayamamaktayız zaten laiklik birilerine göre sakız gibi bişey oldu çek oraya olmadı çek buraya) benim yazımı editlemem gibi bi durumum yoktur yazdıklarımın arkasındayım laiklikle ilgili derdi olanlar düşünsün benim verilemeyecek herhangi bi hesabım yoktur laiklik karşıtı değilim yeterki tam manası ile laikliği uygulayalım bu arada ATATÜRK ün emanetlerinden biri demiş abim ATATÜRK meclisi kurarken arkasında onlarca din adamı vardı hanımıda kapalı bu hanımı ATA mızla beraber kamu diye kabul edilen yerlerde başı kapalı olarak hiç bulunmamış mı kamusal alanlarda başörtülü olmak laikliğe aykırı yaygaraları yapılmakta benden şimdilik bu kadar

tamer41
10-04-2010, 00:26
hilalyıldız kardeş sen tamerin yazılarını okumuyorsun herhalde adam yazıyoz diye bizi laik yaptı ölmemiz vacibdir vedvazı verdi yani sizin gibi düşünmedik diye herşey olabiliriz yok öyle birşey dinimi bende gerektiği şekilde yaşıyorum ama kimseni dediği gibi değil kitapım kuranda yazdığı gibi kaldı ki dinimi kitapımı gercekten yaşasaydık islam almenin sorunları en askeride olur başarıdan başarıya koşardık ama varsa öyle bir islam ülkesi söyleyin akp ye gelince memnun olanı var olmayanı var burada hergez düşüncelerini söylüyor ama gercekler var iç ve dış borc yalan söylemez hesap basit satılanlar ortada ürettiğimiz birşey yok daha da kötüye gidiyoruz adam fransadan batan banka yok diyor bize ait 2 banka var diğerleri hep yabancının nasıl batsın milletin canını okuyor encok kar eden onlar haca efendi için yazdıklarımı okursanız ve cevap verirseniz yanlışımız varsa hep söyledim söylerim özür dilemeyi bilirim ama gercekler yakın biz bu hızla gidersek bölünme çok yakın işte o zaman çok üzülürüm bizim bölünmemiz için hesap yapanların azının suları akıyor haberiniz olsun

ölmenizin vacib olduğu fetvam nerededir hangi mesajımda gösterirmisin bu konuyu yanlış yerlere götürüyosunuz ve sanırım seviyeli bi tartışma olmaktan cıkacak ve bu konuda kilitlenecek ne zaman başaracağız tam demoktasilerde olduğu gibi birbirimize saygılı olmayı iftira atmamayı aşağılamamayı tehdit etmemeyi sanırım öğrenemiycez yok yok öğrenicez ALLAh ın izni ile biz hayırlı bi milletin torunlarıyız geleceğimiz parlak herşey çok güzel olacak inşaALLAH

beydemir
10-04-2010, 02:01
toycan kardeş, bana veyselbakan kardeşim ve Dijitalci, birde hükümet karşıtı yazı yazda görelim dediler onların bu söylediğini ben daha önce yapmıştım.benimde senden bir istirhamım var hep hükümete çatıyorsun fethullah gülene çatıyorsun baş örtüsü konularında baş örtüsüne karşı duruyorsun mübarek gün ve gecelerde hiç kutlama mesajını görmedim hep islama zıt olan kişileri destekliyorsun islama hizmet eden insanlara kötü gözle bakıyorsun.
istirhamım şu:madem müslümanız elhamdülillah bir dini konu açda bi görelim.( hep dünya için çalışmayalım)
birde islamiyete hizmet edenlere neden bu kadar kızıyorsun marak ettim cevap verirsen sevinirim kızmıyorum deme kabul etmem islama hizmet eden veya islami düşünen kimin konusunu açsak hemen zıt cevap veriyorsun(not.bu aralar biraz alıngan oldun hemen kırılıyorsun kimseyi hiç bir zaman kırmak istemem bu mesajımdan ötürü kırılacaksan baştan özür dilerim )

Dijitalci
10-04-2010, 03:14
toycan kardeş bana veyselbakan kardeşim ve Dijitalci, birde hükümet karşıtı yazı yazda görelim dediler onların bu söylediğini ben daha önce yapmıştım.benimde senden bir istirhamım var hep hükümete çatıyorsun fethullah gülene çatıyorsun baş örtüsü konularında baş örtüsüne karşı duruyorsun mübarek gün ve gecelerde hiç kutlama mesajını görmedim hep islama zıt olan kişileri destekliyorsun islama hizmet eden insanlara kötü gözle bakıyorsun.
istirhamım şu:madem müslümanız elhamdülillah bir dini konu açda bi görelim.( hep dünya için çalışmayalım)
birde islamiyete hizmet edenlere neden bu kadar kızıyorsun marak ettim cevap verirsen sevinirim kızmıyorum deme kabul etmem islama hizmet eden veya islami düşünen kimin konusunu açsak hemen zıt cevap veriyorsun(not.bu aralar biraz alıngan oldun hemen kırılıyorsun kimseyi hiç bir zaman kırmak istemem bu mesajımdan ötürü kırılacaksan baştan özür dilerim )

Öncelikle Selamlar Mübarek gün ve geceler ile ilgili Mesajımı bulamamanız son derece doğal çünki ben çok uzunbir süre FORUMA Girmedim. İsterseniz Tarihlere Bakınız.Şimdi gelelim islamiyete Hizmet edenlere Benim Kızdığımı nereden çıkardınız.Sizi Bir kaç kez eleştirdim Eğer yanlışınız varsa buna devamda ederim.Her kim olursa olsun hiç fark etmez,burada açılan bölümlere devamlı yazarım fikrimide açıkça belirtirim.Yalnız bunu Yaparken Yazdıklarımın nereye gideceğini Çok iyi düşünürüm.Arkadaşın biri gibi LAİKLİKTE neymiş diye
yazmış yazmakla kalmamış terbiyesiz kelimeler kullanmış siz bundan hiç rahatsız olmadınızmı acaba.! Neden O arkadaşada bir Uyarı kendi namınıza yapmıyorsunuz yapamazsınız çünki sizinle Aynı şeyleri düşünüyorda ondan. Siz beni hiç burada yazdığım her hangi bir yazıda SİNKAFLI kelimeler yazdığımı gördünüzmü işte söz konusu yazı:

yemişim laikliği nedir bu laiklik Allah ın kanunumu laikliğe aykırılık odağı olmuş muş senin gibi düşünenlerde Allahın kanunlarının karşısında olduğunuz kesinleşmiştir o zaman sizin için ne söylenmesi gerekir söylermisin beşerin yazmış olduğu bu millete yakışmayan laiklik ilkesinin odağı olmak mı daha vahimdir yoksa Allahın kanunlarının karşısında olmak mı daha vahim ver cevabı ona göre 2 kelime daha diycem sana ve senin gibi düşünenlere gelelim laikliğin odağı olmuş partinin anayasayı değiştiremeyeceği partavalına laiklik kavramını anayasaya koyan beşer laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmuş bir parti anayasayı değiştiremez diye bi kanun da koymuşmu anayasaya yoksa klavuzunuz sabihin safsatalarına göremi hareket edilmelidir diye yazıyo 2 kere üst üste halkın en az %40 oyunu alarak 8 senedir iktidarda olan parti her türlü kanun yapmaya yetkilidir hüküm sürdüğü süre içersinde ne isterse yapabilir yaptıklarının karşılığı halk tarafından verilir beğenilirse tekrar iktidar olur beğenilmezse alaşağı edilir yargı , tsk , ysk , yök ,hsyk , aym halk vs herkes hükümetin düzenlediği kanunlara uygun davranmak zorundadır seçilmiş hükümetler insanlara hizmet yapmışken seçilmişleri devirenler halkın teveccühü ilemi darbe yaptılar da hüküm sahibi oldular(HÜKÜM SAHİBİ YALNIZ ALLAH tır) onlara sen insanların hayrına işler yapmadın nice evlatlar kardeşler canlar yaktın sen de insanlık için tehlikelisin sen bizi yönetemezsin anayasa yapamazsın diyebilen oldumu acaba yaratıkların horumları kesiliyo koltukları kıçlarından gidiyo hüküm sürüp istedikleri gibi at koşturamıacaklar bangır bangır bağırıyolar biyerlerine bişey girmiş gibi 1997 de de aynı durumla karşı karşıya idiler höt dediler möt dediler karşılarında muktedir olmuş bi iktidar olmadığı için koalisyon olduğu için belki rüşvetle susturabiliriz düşüncesinde olanlar olduğu için başarılı oldulara ama şimdi karşılarında 8 yıldır iktidar da olan AKP var RECEB TAYYİB ERDOĞAN var kimseye papuç bırakmıyo bırakmaz bırakmayacağınıda düşünüyorum son çırpınışlar 700 yıllık OSMANLI yı yıktılar bunlarda tarihin en aşağılıları arasında olacaklar

Evet sizce bu yazılanlarda bir acayiplik yokmu.! Açık alanda böyle Yazılar yazılmalımı sizce.Siz ve sizin gibilere Ne yazsak boş hala anlamamakta ısrar ediyorsunuz. Hiç Problem değil artık MİLLET her şeyi çok iyi anlıyor meraketmeyin. Ben niye devamlı hükümeti eleştiriyorum tabii eleştiririm yahu bu ülkede pkk KÖPEKLERİNE Davullu zurnalı karşılama yapılıyorsa Dokunulmazlıkları Kaldıracağız diye gelenler Bunları Kaldırmıyorsa , ERGENEKONUN kasası diye tutuklanıp 9 ay boyunca Ne olduğunu anlayamadan Üzüntüden KANSER olan Rahmetli Kuddisi Özkur Yerlerde sürünüyorsa ömrünün son bir kaç günü kamuoyu baskısı sonucu Evinde ölüyorsa Ve Öldüğü ile Kalıyorsa.. Ama öte yandan ve her ne hikmetse TRİLYONLARI iç edenler AF ediliyor ise.. Almanyanın 3 Ayda Bitirdiği DENİZ FENERİ Davası Bizde Her Ne hikmetse hala TERCÜME bile edilememiş ise .. Evet Sn Beydemir Size o kadar yazdım ama tek bir cevap gelmedi bana eğer sizce bir mahsuru yoksa yukarıda yazdıklarımı zahmet olmaz ise bir cevaplarmısınız. Evet gelelim Son günlerde ortalarda dolaşan BALYOZ planına geçen akşam Star haberi izledinizmi bilmiyorum eski Denizci komutanlardan ATİLLA KIYAT ta bu konuda görüş belirtti ve dediki bende ortada bir ÇETE olduğunu düşünüyorum Fakat Olay gitgide saptırılıyor bir hale gelmeye başladı diye, Bu nasıl oluyor yani ben ve benim gibi düşünenler neden TSK yı bu kadar çok seviyor yada koruyor gibilerinden ALLAH Aşkına Bu Ülkede Tek gündem TSK+YARGIMI evet evet size soruyorum .Yukarıda yazdıklarım sizce bu ülkenin GÜNDEMİ değilmi. Ben bir VATANDAŞ olarak hesap soruyorum HÜKÜMETE ne diyorum her gün F TİPİ yayın organlarında Çarşaf çarşaf gelen MAKALELER aynı DENİZ FENERİ Dosyası gibi GİZLİ değilde ALENEN Açıkta görülüyor.Evet siz vicdanı hür Elhamdülillah Müslüman olan siz TÜYÜ BİTMEMİŞ yetimin Hakını Yiyen YARATIKLARIN Davasınıda Merak etmiyormusunuz.!! Yoksa Böylesi dahamı iyi.. Bana Müslümanlıktan DEM vuran Sn:Beydemir Akp yi eleştirenlerin KANININ TAHLİLİ
gerekir diye düşünenlerdenmisiniz.!!! Bakınız tekrar ediyorum buraya Mesaj Yazan Sn: Arkadaşlar ben ADALET istiyorum evet gerçektende Bu ülkede HUZURU Bozmak isteyenler varsa ki Muhakkak Her zaman vardır bunlar en Acımasızca cezalandırsınlar o kişiler kimse Bunlar ister TSK mensubu olsun ister POLİS olsun Yada MİLLETVEKİLİ olsun bunun bir önemi yok Hakettikleri cezayı alsınlar..Ama DENİZ FENERİ Failleride alsın Ellerini kollarını sallayıp benim arkamda BAŞBAKAN var diyen İnsanlar görmek istemiyorum ben...Zannedersem Bu kadar açıklama yeter eğerki bana cevap yazacaksanız lütfen yukarıda yazdıklarımı cevaplayınız. Aksi takdirde sizinde TEK yanlı düşündüğünüze Emin Olacağımdan şüpheniz olmasın. Bakalım siz ne kadar demokratsınız görmek istiyorum (ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR..)

beydemir
10-04-2010, 03:50
dijitalci, ben toycan a dedim sen kendine anladın. senin ve veyselbakan kardeşin adı benden isteğiniz olduğu için geçti konunun 1nci sayfasına bak.sevgili kardeşim benim saldırgan oma dönemim geçti ben 1957 doğumluyum yani yaşım 53. yaşını bilmiyorum ama yazdıklarından benden genç olduğun tahminine varıyorum çünkü daha ateşlisin.tamer kardeşden alıntı yapmışsın kusura bakma ama adamın iki kelimesine takmışsın merak etme sana gelecek günlerde yazacağın mesajlarında onun yazdığından fazlasını senin yazdığını hatırlatırım.
artık MİLLET her şeyi çok iyi anlıyor meraketmeyin.
evet millet herşeyi çok iyi anlıyorda milletin dediğine bırakan yokki.
Size o kadar yazdım ama tek bir cevap gelmedi
benden alıntı yaparak 1 defa yazdın 2 nci sayfa 2 nci mesajda cevap verdim.yahu doladınız bi ergenekon meselesi bırakın suçlular varsa cezasını çeksin. bulun hakim kuban gibi taraflı hakimleri deniz feneri davasınıda bitittirin kardeşim nasıl olsa HSYK istediği savcıyı görevden alıyor istediğini göreve getiriyor
Bu Ülkede Tek gündem TSK+YARGIMI
elbette tek gündem bunlar değil ama eğer bu ülkenin %99 u müslüman olan halkına bir binbaşı şerefsizleri camide öldüreceksin diyorsa. ki bu müslümanların arasında sen ve bende varız.2009 da çukurcada şehit olan askerlerimizin katili TSK ya ait mühimmat iken pkk yaptı diye kandırılıyorsak (belki o zaman o konuya sende cevap yazdın vay şerefsiz pkk diye)ama şimdi ortaya çıkıyor bırak çürükler varsa ayıklansın kardeşim.
Akp yi eleştirenlerin KANININ TAHLİLİ
gerekir diye düşünenlerdenmisiniz.
hayır
Bu ülkede HUZURU Bozmak isteyenler varsa ki Muhakkak Her zaman vardır bunlar en Acımasızca cezalandırsınlar o kişiler kimse Bunlar ister TSK mensubu olsun ister POLİS olsun Yada MİLLETVEKİLİ olsun bunun bir önemi yok Hakettikleri cezayı alsınlar..Ama DENİZ FENERİ Failleride alsın Ellerini kollarını sallayıp benim arkamda BAŞBAKAN var diyen İnsanlar görmek istemiyorum ben...
aynı düşüncedeyim.
lütfen kırdığım bir kelime varsa hakkını helal et.(kul hakkı başka birşeye benzemez)

veyselbakan
10-04-2010, 09:15
burası siyaset yerimi yoksa uydu paylaşım formumu anlayamadım herkes işini yapsın şehitler ölmez vatan bölünmez bu ülkeden kimler gelip geçmedimi bunlarında sonu gelir merak etmeyin ama bu bizim işimiz deyil bırakın siyaseti siyasetciler yapsın
burasu uydu paylaşım formu ama bu formu form yapan güncel meselelerinde bu formda paylaşılması hayatı sadece uydu ile sınırlandırmıyor bizim formumuz

veyselbakan
10-04-2010, 09:29
bütün bu lafların üzerine fazla yazmayacağım allah bizi müslümanım diyerek müslümanlığın hamiliğini yaptığını zanneden kuklalardan korusun zira gözleri gerçekleri göremeyecek kadar körelmiş hiç kimse burada bir birinden fazla müslüman ve birbirinden fazla laik değil yazılarımızı yazarken bunları unutmayalım beydemir abi yaşca büyüksün ve açtığın konular sınır konular olup insanlar birbirinin kalbini kırdığında olaya sükunetle yaklaşmaya çalışıyorsun ben ne dedim benmi yaptım gibi kelimelerle bizlerden dini yazılarımızı islamiyetle ilgili yazılarıda formumuzda paylaşmamızı istemişsin seve seve abi neden olmasın zevkle yazar gururla paylaşırım elhamdulillah müslümanım ama bunu çıkıpta bir şeyler ispat veya bir şeyleri kanıtlamak için yazmam bu kalpten gelir ve allahla kul arasındadır burda allahın kurallarından bahsedildi sinirle laikliğe laf söylendi bunlara gerek yoktu forma yakışmıyor bu tür yazılar bu arada beydemir abi müslümanlık sözde değil özde oluyor şu forma üye olduğumdan beri hiç bir yazımı okudunmu ben 11 yaşında 15 yaşında 2 kere hatim ettim 15 sene camimde müezzinlik yaptım sohbetlerde bulundum diye benden en ufak bir kelime duydunmu duyamassın çünkü ben bunları allah rızası için yaptım şov amaçlı yada işi şova dönüştürmedim dedim ya kimse kimsenin içini bilemez o yüzden bu formda kimse kimseden daha müslüman kimse kimseden daha laik değil saygılar!

toycan
10-04-2010, 09:50
S.A.TOYCAN kardeşim,dediklerin doğru olabilir ama burada konu göz bebeğimiz TSK'yı yıpratan,küçük düşüren %99u MÜSLÜMAN olan TÜRKİYE CUMHURİYETİ halkını düşman olarak niteleyenler.Sizde değindiğiniz konuları açın ona göre yorum yapalım.Ben ne FETTULLAH'cıyım nede TARİKAT'cıyım.ALLAH'ın yap dediklerini yapan,yapma dediklerini yapmayan ALLAH,KURAN ve Peygamberimizin gösterdiği yoldan giden bir kulum.Birde OĞUZ'ların KAYI boyundayım.Ama görünen vede belgelenen olayları görmemezlikten gelemem,gelmemeliyiz.Sizin sevmediğiniz fettullahçılar 120 ülkede türk bayrağını dalgalandırıyorlar,istiklal marşımızı yabancılara söylettirip ezberlettiriyorlar.Yabancılara türkçeyi öğretiyorlar.Türkçe olimpiyatlarında 100 yakın ülke gelip yarışmacı oluyorlar.AKP'ye gelince 3. sınıf ülke olduğumuz 2000 yıllarını hatırlayın,şimdi avrupa ve dünya ülkelerindeki durumumuza bakın,Kardeşim ALLAH aşkına savunduklarınızın memleket hayrına bir dikili ağacını gösterin bizde gidip sulamazsak o zaman dilediğinizi söyleyin.Ben İZMİR'de askerken İzmir'e Ankara'dan 9 saatte gidiliyordum.Etrafınızdaki yollara,hastahanelere,okullara,milletin altındaki otomobillere,bellerindeki cep telefonlarına,içtikleri sigaralara,giydikleri giysilere ,gelinen teknolojiye,çöplüklerdeki atıklara
,milletin ufkuna v.s.-v.s. bakın.Kendinize bakın ,etrafınıza bakın.Bakmayın görün TÜRKİYE'nin çağ atladığını.Göz yummakla yapılanlar yok olmaz.Bunları görmemezlik edenler milletin verdiği oyla kendi oylarının değerinin bir olmadığını düşünenlerdir.Tabiki bu kadar hızlı kalkınmada bazı aksaklıklar olacaktır,düzelmekte bizim yorumlarımıza kamu yoklamalrıyle olur,o hırsız bu densiz şu yolsuz demekle değil karşı tarafın yüce milleti daha iyisini yaparım diyerek ,çalışarak ve anlatarak olur,karalamakla olmaz.Bakın bağırıp,çağıranlar hep bana,hep bana diyenlerdir.Onun için kalp kırmakla,hakaret etmekle dostluk kazanılmaz,ikna etmekle kazanılır.Hakkını helal et daha fazla kafanı yormayayım.ALLAH herşeyin hayırlısını veriri inşaallah.AEO.

kardeşim benim TÜRKlüğüm ön plandadır onunla övündüm ölünceye kadarda övüneceğim ŞEHİT kanlarıyla yıkanmış vatanım benim için çok değerli dinim benimle ALLAH arasında kimseye bunu araç olarak kullanmam biz böyle öğrendik ama yazımı okumamışsın iç ve dış borç borcla kapanmaz üretimle satmakla kapanır herşeyin çok iyi gittiğini söylüyorsun gercekten öyley se bu borclar her gecen gün niye artıyor bunu da acıklarsan sevinirim hoca efendiye yakın bir insandım ama mesafeli ama düşündüğün gibi değil onun kime hizmet ettiği ortada görmen lazım anadilde niye TÜRKce eğitim vermiyorlar dışarıdaki okullarda sence çelişkiye bak adaletten mahkum olmuş davalardan kaçmak için dokunulmazlık zırhınla korunan başbakan ve adaletten kaçan din adamı yazık koruduğumuz meted umduğumuz yada örnek alaçağımız insanlara bakın kardeşim uzun ama gecen yazdıklarımı bir oku ikna olmazsan daha çok yazılar var kaldiki ben sizden çok şeyler öreniyorum yine yenişeyler paylaşırız ama kılavuzu karga olanın diye bir ata sözü var dertim o hoca efendi vatikana gidip benim dinimi kabul etmeyen papanın eteğini öptükten sonra benim için bir anlam ifade etmiyor edemezde erbakan hocanın sözünü defalarca yazdım adamlar insan vucudundaki bütün organları ağır nargozdan sonra satmışlar vucuda ağır gelen nargoz sayesinde vucud hala ucuyor benzetmesini yaşıyoruz şu an uyanmamız zaman alaçak ama uyanacağız ALLAHın yardımıyla saygılar

toycan
10-04-2010, 09:51
biz bunlarla uğraşırken el türkiyenin altını oymakla meşkul beğenmediğimiz 82 anayasasını ısmarlamada olsa türkiye genelinden toplanan danışma meclisi yaptı tabi malum ne kadar demokratik olduğu şimdi yapılan ana yasa bir kişinin keyfine yapılmıyormu, onu yasalarda aklamak için yapılmıyormu bu yasa ile artık dedikleri dedik çaldıkları düdük olmayacakmı. bunların demokratikleşme adına yasaya koydukları bazı maddeler var ama esasları daha sonra kanunla belirlenir diyor yani ben bu yasaları çıkarayım gerisine sonra bakarız diyor .sonra bakarızların nne halde oldukları belli .artık onları kim engelleyecek .demokrat bir hükümetin bu yasalara ihtiyacımı var .yüce meclisimiz eşkiyalarla dolarsa, suçlularla dolarsa , kalpazanlık ,evrakta sahtecilik ve hertürlü yolsuzluk suçlaması yapan insanlarla dolarsa çıkaracakları yasa bundan başka olabilirmi.bunlar bu formda işlenmiyor bu savsatalara alet oluyoruz gibi geliyor bana asıl mesele bu yasalar çıkarsa türkiyenin hali ne olacak..

:present::present::present::present::present:

toycan
10-04-2010, 10:03
toycan kardeş, bana veyselbakan kardeşim ve Dijitalci, birde hükümet karşıtı yazı yazda görelim dediler onların bu söylediğini ben daha önce yapmıştım.benimde senden bir istirhamım var hep hükümete çatıyorsun fethullah gülene çatıyorsun baş örtüsü konularında baş örtüsüne karşı duruyorsun mübarek gün ve gecelerde hiç kutlama mesajını görmedim hep islama zıt olan kişileri destekliyorsun islama hizmet eden insanlara kötü gözle bakıyorsun.
istirhamım şu:madem müslümanız elhamdülillah bir dini konu açda bi görelim.( hep dünya için çalışmayalım)
birde islamiyete hizmet edenlere neden bu kadar kızıyorsun marak ettim cevap verirsen sevinirim kızmıyorum deme kabul etmem islama hizmet eden veya islami düşünen kimin konusunu açsak hemen zıt cevap veriyorsun(not.bu aralar biraz alıngan oldun hemen kırılıyorsun kimseyi hiç bir zaman kırmak istemem bu mesajımdan ötürü kırılacaksan baştan özür dilerim )

abi saygılar sen daha iyi bilirsin din bir inançdır insan bunu yaşar ölümde de hesap verir ben bu dünyada insana değil de ölün ce ALLAHıma ve MELEK lerine hesap vermek isteyenlerdenim bu konuda beni affedin diyorsunuz ki yalnız tsk ve yargıyı gündemde tutuyorsunuz sizde hep akp ve türbanla ilgilendiğinizin farkındamısınız bilmem şu an iki kaleyi akp ele geciremedi mücadelemiz o yüzden bunun işaretini hoca efendi 78 yılında hep verdi vaazlarında da işledi biz sadece maçı bitirmek istemiyoruz birde ne başbakan ne cumhurun sahip çıkmadığı alevileri bu memleketin düşmanları gibi göstermek nekadar doğru bilemiyorum diyanete 9katrilyon ama bundan hak alamıyan aleviler ve boş acılımlar bu adamların samimiyeti yok ciddiyeti yok sadece oynuyorlar hep bana hep bana bunuda nedenir siz söyleyin saygılar

veyselbakan
10-04-2010, 10:05
abi saygılar sen daha iyi bilirsin din bir inançdır insan bunu yaşar ölümde de hesap verir ben bu dünyada insana değil de ölün ce ALLAHıma ve MELEK lerine hesap vermek isteyenlerdenim bu konuda beni affedin diyorsunuz ki yalnız tsk ve yargıyı gündemde tutuyorsunuz sizde hep akp ve türbanla ilgilendiğinizin farkındamısınız bilmem şu an iki kaleyi akp ele geciremedi mücadelemiz o yüzden bunun işaretini hoca efendi 78 yılında hep verdi vaazlarında da işledi biz sadece maçı bitirmek istemiyoruz birde ne başbakan ne cumhurun sahip çıkmadığı alevileri bu memleketin düşmanları gibi göstermek nekadar doğru bilemiyorum diyanete 9katrilyon ama bundan hak alamıyan aleviler ve boş acılımlar bu adamların samimiyeti yok ciddiyeti yok sadece oynuyorlar hep bana hep bana bunuda nedenir siz söyleyin saygılar

:present::present::present::present::present::present::present::present:

kucer06
10-04-2010, 10:38
Konu kapatılmıştır bir daha böyle konuların açılmasına izin verilmeyecektir.