PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Bitkisel Doğal Sabunlar



Editor
11-04-2010, 16:13
Only the registered members can see the link
AROMATERAPİNİN TARİHİ

Bitkisel Yağların; hastalık tedavisi ve/veya sağlığın korunması amacıyla kullanılması...
Yaklaşık 6000 yıllık bir geçmişe sahip olan aromaterapi'nin ilk olarak mumya yapımında eski Mısır uygarlığı tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Aynı çağlarda, eski Çin uygarlığı tarafından da aromaterapi yağları ve bitkileri tanrıya olan şükranın bir ifadesi olarak kullanılmaktaydı. Aromaterapinin tedavi ve güzellik maksadıyla kullanımı ise ilk olarak eski Yunan medeniyetlerinde ortaya çıkmıştır. Roma İmparatorluğu devrinde aromaterapi banyo sonrası masaj teknikleriyle kullanım alanı buldu. Eski Romalılar aromaterap yağlarını eski Arap ve Hint medeniyetlerinden getirtiyorlardı. Günümüzde kullanıldığı şekliyle modern aromaterapinin babası Dr. René-Maurice Gattefossé'dur.
Esasen bir koruyucu hekimlik sistemi olan Aromaterapi'nin kullanım alanı günümüzde kaybolmaya yüz tutmuş olmakla birlikte bitkisel yağların geniş iyileştirici etkileri halen bilinmekte ve kabul edilmektedir.
Bitkilerin -kabuk, yaprak, çiçek, meyve, tohum, sap, kök gibi- farklı yerlerinden çeşitli yöntemlerle elde edilen güzel kokulu yağlar uçucu özellik taşırlar. Bu şekilde atmosferde de buharlaşmış olarak mevcutlardır. Yağlar, pekçok bitkiye verdikleri koku ile karakter katan, kimyasal oluşumlardır.
Bitkisel yağlar bitkilerin özlerini oluşturmakla birlikte, adlarında belirtilenin aksine her zaman yağ içermek durumunda değillerdir. Bitkilerdeki yağların canlı hayatındaki yerleri çok iyi anlaşılmış olmamakla birlikte, hayvan hayatı açısından çekici/itici olarak önemli oldukları, kısmen bitkinin kendi bağışıklık sistemini oluşturduklar bilinmektedir.
Bitkisel yağlar yanıcı olup, alkol ve sabun içinde erir ancak su içinde ancak %20'ye kadar eriyebilirler.
Aromatik kokuların yüzyıllardır doğal/bitkisel tedavi alanında kullanılmakta olması dolayısıyla, aromaterapinin bitki/şifalı ot uygulamalarının bir branşı olduğu düşünülebilir. Ancak şifalı ot ile tedaviyi aromaterapiden ayıran temel farklılıklar vardır. Aromaterapi kapsamında kullanılan yağlar, şifalı bitki tedavisinde kullanılan bitkilerden kat kat fazla kuvvetlidirler (Yaklaşık olarak 1 ton gül yaprağından ancak 250 gr. Gül yağı çıkartılabilmektedir) ancak buna rağmen pek çok aktif maddeyi de içermezler. Bu nedenle, aromaterapide kullanılan bitkisel yağın, aynı bitkinin şifalı ot tedavisinde kullanılanına göre farklı özellikler taşıması normaldir. Aromaterapide kullanılan yağlar, aynı bitkinin kurusundan 75-100 kat daha fazla kuvvetlidir.
Aromaterapinin başlıca dayanağı gül, yasemin ve lavanta bitkilerinden elde edilen yağlardan oluşmaktadır.
Only the registered members can see the link

Nasıl ve neden Aromaterapi...Aromaterapik uygulamalar hastalığa tek başına çare bulmaktan öte, gerek vücut ve gerekse ruh sağlığı için geniş kapsamlı bir etkileşim oluşturarak tedavi öngören uygulamalardır.
Vücut ve ruh, aromaterapide bir bütün olarak ele alınır ve herhangi birinde meydana gelen bir rahatsızlık veya düzensizliğin diğeri üzerinde de olumsuz etkiler oluşturacağı kabul edilir.
Organizmada dengeyi amaçlayan aromaterapi, vücut ve zihni uyarmak yoluyla kendi kendini desteklemesi ve iyileştirmesi esasına dayanır.
Bu kapsamda, her hastanın kendine özgü bir hastalık seyri ve dolayısıyla kendine özel bir aromaterapik uygulaması varolmaktadır. Bu şekilde, iki ayrı kişide görülen aynı hastalığın tedavisi birbirinden farklılıklar gösterebilmektedir.
Standart tedavi usulleri aromaterapi için de varsayılmakla birlikte, bu şekildeki uygulamalar hastalığa ait göstergeleri bastıracak ancak hastalığın ortaya çıkmasını engelleyemeyecektir.
Aromaterapi, hastalığın seyrine yönelik doğru yağların birleşimi ile oluşan bir tedavi öngörse de, bu tedavinin kapsamı sadece ele alınan hastalığın tedavisine yönelik olmakla kısıtlanmamakta, aynı şekilde hastayı etkileyebilecek çevresel (stres, çevresel kirlilik, diet, spor, vb.) faktörler de göz önünde bulundurulmaktadır.
Aromaterapi, bilgi ve beceri ile uygulandığında güvenilir ve zararsız bir destekleyici tedavi şeklidir. Ancak, bazı bitki türlerinin yağlarının oldukça zehirli olduğu unutulmamalıdır. Örneğin, bir çay kaşığından bile az miktarda okaliptus yağının ağız yolula alınması muhtemel ölüme sebebiyet verecektir. Zehirli olmayan ölçülerde bile aromaterapi esaslarına uygun olarak kullanılmayan bazı yağlar, organizmaya zarar verebilir.
Only the registered members can see the link

AROMATERAPİ VE GÜVENLİĞİNİZ Kendinizi bitkisel yağların koku ve cazibesine kaptırmadan önce...
Aromaterapi güvenli ve doğal bir destekleyici tedavi şekli olmakla birlikte, kullanılan yağların organizma üzerindeki etkileri dolayısıyla ancak belirli kurallara uygun olarak uygulanması durumunda güveni olacaktır.
Aromaterapik yağların kalp ritmini arttırabileceği, tansiyonu yükseltip/azaltabileceği, kadınlarda adet kanamasını arttırabileceği, düşüklere sebebiyet verebileceği ve daha pek çok özelliği göz önünde bulundurulduğunda, aromaterapinin sadece bilinçli bir şekilde kullanımı öngörülebilir. Burada da aromaterapi konusunda ihtisas sahibi bir hekimin önerileri doğrultusunda kullanımı önem arzetmektedir. Eğer bitkisel yağların güzel kokularına kapılarak organizma üzerindeki olası etkilerini gözardı ederseniz, o taktirde oldukça riskli bir durumla ve hatta hayati tehlike ile karşı karşıya olduğunuz konusunda dikkatinizi çekmek isteriz.
Genel anlamıyla aşağıdaki hususlar dikkate alınmalıdır;
1) Özellikle hamilelik sürecinde ve çocuklara karşı çok dikkatli kullanılmalıdır.
2) Bazı yağlar oldukça tahriş edici olabildiğinden cilde yönelik uygulamalarda dikkatli olunmalıdır.
3) Herhangi bir ilaç kullanım süresince aromaterapik yağ kullanılmamalıdır. Zira, aromaterapik yağlar kullanılan ilacın etkilerini yok edici veya arttırıcı etki gösterebilirler.
4) Bitkisel yağlar organizma açısından zehirleyici olabilirler. Öncelikle karaciğer ve böbreklerle ilgili riskli durumlar ortaya çıkabilir. Zehirleyici özellikleri dolayısıyla kullanım süreleri, kullanım şekilleri ve dozajları oldukça önemlidir.
5) Astım ve benzeri rahatsızlıkları olanlar tarafından aromaterapi solunum yoluyla uygulanmamalıdır.
6) Bitkisel yağlar hiçbir şekilde ve ne sebeple olursa olsun, gözlere tatbik edilmemelidir.
7) Aromaterapik bitkisel yağlar allerjik bünyelerde dikkatle uygulanmalıdır.
8) Pekçok bitkisel yağ, ciltte güneşe karşı hassasiyet durumu doğurabilir. Bu durum, ciltte güneş yanıklarına sebebiyet verecektir. Bu tür yağların kullanımı sonrasında asgari 12 saat güneşe çıkılmamalıdır.
9) Kafur, karabiber, okaliptüs ve pek çok nane çeşidi diğer tedavilerin etkilerini yok edeceğinden, diğer bir tedavi şekli sürecinde aromaterapi'den uzak durulması gereklidir.
10) Aromaterapi sonrası oluşabilecek sersemlik hissi sonucunda araç, iş makinaları vb. aletlerin kullanımı sakıncalıdır.
11) Gereğinden uzun süre uygulanan solunum yollu aromaterapik tedavi baş ağrısı, kusma ve baş dönmesine yol açabilir.
12) Pek çok migren çeşidi için geçerli olmak üzere, migren atakları sırasında aromaterapik tedavi uygulanması, durumu daha da kötüleştirebilir.
13) Yeni ve/veya erken doğan/prematüre bebeklere aromaterapi kesinlikle uygulanmamalıdır.
14) Bitkisel yağlar çocukların erişiminden uzak, kilit altında muhafaza edilmeli ve kesinlikle ağız yoluyla alınmamalıdırlar.
15) Evde muhafaza edilen aromaterapik yağ şişeleri etiketlenmeli, damlalıklı bir şişe ve çocuklar tarafından açılamayacak bir kapak ile emniyete alınmalıdırlar.
16) Aromaterapik yağların ağız yoluyla alınması durumunda en kısa sürede tıbbi müdahale gereklidir. Müdahalede bulunan doktora hangi aromaterapik yağın alındığının bildirilmesi faydalı olacaktır.
17) Aromaterapinin doktor kontrolu altında kullanımında bebekler, yetişkinler ve yaşlılar için farklı dozlar gereklidir. Bazı yağlar ise aromaterapi sırasında kesinlikle kullanılmazlar.
18) Bergamot, greyfurt, limon, ağaçkavunu, portakal, turunç ve melekotu gibi yağlar fotosensitiviteyi (güneşe karşı duyarlılık) arttıracağından güneşte veya solaryum'da kullanılmamalıdır.
19) Yüksek tansiyonu olan kişilerce biberiye kullanılmamalıdır.
20) Sara/epilepsi rahatsızlığı bulunan kişilerde rezene, ökaliptus ve kekik kullanılmamalıdır.
21) Diabet rahatsızlığı olan kişilerde okaliptus, ıtır ve limon kullanılmamalıdır.
22) Karanfil, fesleğen, yalancı mirha, ardıç, biberiye, tatlı mercangüç, oğulotu, adaçayı, rezene, anason, servi, yasemin, hardal, karaturp, ingiliznanesi, kekik ve melisa gibi yağlar hamilelik süresince kesinlikle kullanılmamalıdır.
23) Anason, hintlimonu, havuç tohumu, tarçın, karanfil, kekik ve kafur gibi yağlar diğer bir yağ ile karıştırılarak seyreltilmeden, saf olarak kullanılmamalıdır.
24) Tarçın ve karanfil yüz bölgesinde kullanılmamalıdır.
25) Fesleğen, rezene, hintlimonu, biberiye, limon verbena ve diğer asitli yağlar hassas icltlerde kullanılmamalıdır.
26) Aromaterapik yağlar ağız yoluyla alınmamalıdır.
27) Ateşli hastalıklar ve ateş, deri veya eklem iltihapları, bilinmeyen kaşıntı ve kızarıklıklar, ödem ve şişmeler, bilinmeyen iltihaplı durumları, yaralar, Spor yaralanmaları ve burkulmalar, kas yırtılmaları veya bağdokusu zedelenmeleri, kemikler kırıkları, açık yaralı yanıklar, varisler, kanser türleri ve ameliyat sonralarında tedavi maksadıyla aromaterapi uygulanmamalıdır.