Editor
11-04-2010, 16:46
İsmail Cem / Türk Edebiyatı / Deneme / Can Yayınları
Bu kitap günümüzden umudunu kesmiş olmanın ifadesi değil, tarih üzerine yazılmış bir kitap. Öz ve işlev olarak geçmişe ait değil, geleceğe dönük bir katkının iddiası ve çabasıdır. Ancak bir gerçeği teslim etmek gerekiyor: Günümüzde yapılabilir olanların çoğunun yapılamamış olması. Yılların akıp gitmesi. Ardında, tüketilen zamanın, enerjinin ve insanların burukluğunu bırakarak. Kaçırılmış fırsatları, kullanılmamış imkanları hatırlatarak. Olabileceğin azıyla, yapılabileceğin eksiğiyle yetinmenin yenilmişlik duygusunu insanda yaratarak.
Kitapta yer alan yazılar, demokrasi, insan hakları, Güneydoğudaki çözümsüzlük, ekonomide, yönetimde ve yaşamda “akılcı” olabilmek, kentleşme çıkmazı, anlayış ve diyalog ihtiyacı, yeni bir “mantığın” gereği, siyasetteki yozluğun giderilmesi, kalite kavramının ve talebinin toplumda oluşması vb. konularını kapsıyor.
Şu da var ki geride bıraktığımız yılların hiçbir olumlu katkı getirmediğini söylemek de yanlış olur. Kitapta yer alan denemeler bugünden daha çok gelecek için kaleme alınmıştır. Bugünkü Türkiye’nin 1990′ların başlangıcındaki Türkiye’ye kıyasla bir ölçüde gelişmiş olduğu yadsınamaz. Biraz daha anlayışlı, biraz daha demokratız. Siyasal ve toplumsal kirlenmeyle bile ilgilenmekteyiz. Ödediğimiz vergilerin hesabını sormak eğilimleri gecikmiş de olsa kendini duyurmaya başladı. Bütün bunların altını çizmek mümkün. Ama bunlar yeterli mi? Şu ulaşabildiğimiz demokrasiyi anlayış düzeyiyle, akılcılık dozuyla, siyaset ve yönetim çapıyla Türkiye ne olabilir, nereye varabilir? Bunlarla yetinebilir miyiz? Çok daha fazlası olabilirdi, yapılabilirdi. Yapılamamış ve olamamış bulunmasından hepimiz sorumluyuz, öncelikle de topluma seslenmek, kendi düşüncelerini topluma ulaştırmak, toplumu etkilemek imkanlarına sahip olanlar sorumlu.
Bu kitap günümüzden umudunu kesmiş olmanın ifadesi değil, tarih üzerine yazılmış bir kitap. Öz ve işlev olarak geçmişe ait değil, geleceğe dönük bir katkının iddiası ve çabasıdır. Ancak bir gerçeği teslim etmek gerekiyor: Günümüzde yapılabilir olanların çoğunun yapılamamış olması. Yılların akıp gitmesi. Ardında, tüketilen zamanın, enerjinin ve insanların burukluğunu bırakarak. Kaçırılmış fırsatları, kullanılmamış imkanları hatırlatarak. Olabileceğin azıyla, yapılabileceğin eksiğiyle yetinmenin yenilmişlik duygusunu insanda yaratarak.
Kitapta yer alan yazılar, demokrasi, insan hakları, Güneydoğudaki çözümsüzlük, ekonomide, yönetimde ve yaşamda “akılcı” olabilmek, kentleşme çıkmazı, anlayış ve diyalog ihtiyacı, yeni bir “mantığın” gereği, siyasetteki yozluğun giderilmesi, kalite kavramının ve talebinin toplumda oluşması vb. konularını kapsıyor.
Şu da var ki geride bıraktığımız yılların hiçbir olumlu katkı getirmediğini söylemek de yanlış olur. Kitapta yer alan denemeler bugünden daha çok gelecek için kaleme alınmıştır. Bugünkü Türkiye’nin 1990′ların başlangıcındaki Türkiye’ye kıyasla bir ölçüde gelişmiş olduğu yadsınamaz. Biraz daha anlayışlı, biraz daha demokratız. Siyasal ve toplumsal kirlenmeyle bile ilgilenmekteyiz. Ödediğimiz vergilerin hesabını sormak eğilimleri gecikmiş de olsa kendini duyurmaya başladı. Bütün bunların altını çizmek mümkün. Ama bunlar yeterli mi? Şu ulaşabildiğimiz demokrasiyi anlayış düzeyiyle, akılcılık dozuyla, siyaset ve yönetim çapıyla Türkiye ne olabilir, nereye varabilir? Bunlarla yetinebilir miyiz? Çok daha fazlası olabilirdi, yapılabilirdi. Yapılamamış ve olamamış bulunmasından hepimiz sorumluyuz, öncelikle de topluma seslenmek, kendi düşüncelerini topluma ulaştırmak, toplumu etkilemek imkanlarına sahip olanlar sorumlu.