Editor
11-04-2010, 16:47
Reşat Ekrem Koçu / Türk Edebiyatı / Roman / Doğan Kitapçılık
Reşad Ekrem Koçu, 1905 yılında İstanbul’da doğdu. Darülfünun tarih bölümünü bitirdi. Çeşitli liselerde tarih öğretmenliği yaptı. Bugün hala tam bir dökümü yapılamamış yüzlerce makale ve pek çok kitap yazdı. 1975 yılında İstanbul’da öldü. Koçu, yer yer bir meddah tavrıyla anlattığı Osmanlı tarihini, kalabalık bir okur kitlesine açan ve sevdiren bir popüler tarihçi oldu. Eserlerinde anlattığı dönemlerin gündelik yaşamı ve insan ilişkileri konusunda zengin ayrıntılar vererek adeta tarihi resimler yaptı. En büyük fakat tamamlanamamış eseri “İstanbul Ansiklopedisi” olan Reşad Ekrem Koçu, tarihçi Cemal Kafadar’ın deyimiyle “İstanbul tarihçiliğinin yüz akıdır.”
Kitapta; on altıncı asır sonlarında sultan III. Murad zamanında geçen bu vaka bir roman konusudur. O devirden kalmış olan cami, mescit, medrese, han, hamam, çeşme, sebil gibi yapılar hariç, on altıncı asrın İstanbul’u bugünkü manzarasına hiç benzemeyen bir simaya sahipti. Bu zamanda İstanbul’da faaliyet gösteren bir cinayet şebekesi… Saray’dan İstanbul konaklarına, konaklardan kenarda köşede kalmış kahvehanelere kadar uzanan renkli bir anlatım. Forsa Halil, bin bir entrikayla örülü bir cinayet öyküsü.
Reşad Ekrem Koçu, 1905 yılında İstanbul’da doğdu. Darülfünun tarih bölümünü bitirdi. Çeşitli liselerde tarih öğretmenliği yaptı. Bugün hala tam bir dökümü yapılamamış yüzlerce makale ve pek çok kitap yazdı. 1975 yılında İstanbul’da öldü. Koçu, yer yer bir meddah tavrıyla anlattığı Osmanlı tarihini, kalabalık bir okur kitlesine açan ve sevdiren bir popüler tarihçi oldu. Eserlerinde anlattığı dönemlerin gündelik yaşamı ve insan ilişkileri konusunda zengin ayrıntılar vererek adeta tarihi resimler yaptı. En büyük fakat tamamlanamamış eseri “İstanbul Ansiklopedisi” olan Reşad Ekrem Koçu, tarihçi Cemal Kafadar’ın deyimiyle “İstanbul tarihçiliğinin yüz akıdır.”
Kitapta; on altıncı asır sonlarında sultan III. Murad zamanında geçen bu vaka bir roman konusudur. O devirden kalmış olan cami, mescit, medrese, han, hamam, çeşme, sebil gibi yapılar hariç, on altıncı asrın İstanbul’u bugünkü manzarasına hiç benzemeyen bir simaya sahipti. Bu zamanda İstanbul’da faaliyet gösteren bir cinayet şebekesi… Saray’dan İstanbul konaklarına, konaklardan kenarda köşede kalmış kahvehanelere kadar uzanan renkli bir anlatım. Forsa Halil, bin bir entrikayla örülü bir cinayet öyküsü.